E S K İ Y U N A N T İ Y A T R O S U V E M O D E R N T İ Y A T R O
Turhan D O Y R A N
S a d e c e ilahlara yapılan bir gösteri olmaktan çıktığından beri tiyatro, d a i m a halk karşısında o y - nanmıştır. Binaenaleyh halkın, onu m ü m k ü n olan en iyi şartlar altında seyretmesi icabetmektedir. Es- ki yunanlılarda, tiyatronun iptidai şekli olan Dithy- rambos, Orkhestra'yı m e y d a n a getirmişti. Halk b u - nun etrafına sıralanınca, onlara daha iyi göstermek için ilk oturma yerleri teşekkül etti. T a h t a d a n ve sonra taştan yapılan tiyatrolar, bir gün geldi kifayet etmedi. Çünkü tiyatro, senenin m u a y y e n bir bayra- mında yapılan gösteri olmaktan çıkmış, 'halkın her zaman aradığı bir şey olmuştu. Bu vaziyette, kapalı tiyatrolara, kışın soğuktan, yazın yağmurdan ve di- ğer tesirlerden koruyacak kapah yerlere ihtiyaç vardı. Kapalı tiyatrolar teşekkül edince bu mahsur önlendi. Fakat yeni mahsurlar göze çarptı v e yeni ihtiyaçlar belirdi. Koronun kalkması, S k e n e v e Orkhestra'yı birleştirmiş, «Sahne» yi m e y d a n a çı- karmıştır. Bunun gibi, zaman ilerledikçe, birçok ih- tiyaçlar belirmiş, birçok yenilikler olmuştur. Kısaca, tiyatro, daha iyi olabilmek için, bugüne kadar daimi bir tekâmül içinde yaşamıştır.
Bugün hiç kimse, ne korolu ne üç aktörlü tra- goedia'ya, n e d e M u k a d d e s D i o n y s o s Tiyatrosu*na dönmeği düşünmüyor. Anc^k, bunlardan alınacak birçok desrler vardır. Körü körüne onlara d ö n m e k elbette yanlıştır. Fakat bugün tiyatronun temeli o - lan eski Yunan tiyatrosunu g o z ö n ü n d e n ayırmamak, onun iyi taraflarını b e n i m s e m e k icap eder.
Bugün hepimizin başındadır. Bir piyes seyret- m e y e gittiğimiz z?man, neler çektiğimizi biliriz. Bir
kere, önümüzdekilerden rahatsız olmadığımız pek nadirdir. Yana düşmüşsek, ya iyi göremeyiz, ya da iyice yana dönmemiz, başımızı bir oyana bir bu y a - na çevirmemiz icap eder. L o c a d a isek, o da bir dert;
ezilir büzülür, yana döner, ayağa kalkarız. Kısaca, nerede olursak olalım, sahneyi doğru dürüst seyret- mek bir meseledir.
Zamanımızda, dünya üzerinde, birçok tiyatro hareketlerde beraber tiyatro mimarisinde de yenilik- ler olmaktadır. Bu arada, bütün bu güçlükler ele a-
lınmakta, bu işle uğraşanlar kendine göre bir hal çaresi aramaktadır. Bilhassa son zamanlarda bu h a - reket genişlemiştir. Dikkat edilirse, N e w - Y o ı k ' u n v e dünyanın diğer modern tiyatroları, operaları, konser salonları, XVIII - X I X uncu yüz yıllarda ya- pılanlardan çok farklıdır. Bu tiyatrolarda, opera- larda görüş mahzurları birer birer ele alınmaktadır.
Eski Yunan tiyatrosu v e onun d e v a m ı olan Lâtin ti- yatrosu ise, bu işle uğraşanların daima g ö z ö n ü n d e
tuttukları bir kaynaktır. Şüphesiz Yunan tiyatıosu, m ü k e m m e l bir örnek değildir. Fakat bugün bize bir- çok imkânlar göstermektedir. Bilhassa Rein'hardt'ın, her bakımdan Yunan tiyatrosunu g o z ö n ü n d e n ayır- madığı zikretmeğe değer.
Yunan tiyatrosundan neler alabiliriz? Bize v e - receği imkânlar nelerdir? Ondan ne hususlarda isti- f a d e edebiliriz? Yapılacak bir tetkik bunu bize gös- terecektir.
Bilindiği gibi, Yunan tiyatrosu üç kısımdan i- barettir. Orkhestra, Theatron ve Skene, Bugünkü anlayışla, bumu iki kısma ayırabiliriz; birinci kısım Theatron, yani seyircilerin işgal ettikleri yer; ikinci kısım Skene ve Orkhestra, yani eseri oynıyaıılarm işgal ettikleri yer. İlk Önce Orkhestra vardı v e Dit- hyrambos'a hasredilmişti. Tıpkı bizim Orta Oyunu- muzda olduğu gibi, halk bu Orkhestra'nın etrafını çevirirdi. Sonra Theatron teşekkül etti ve halk bu-
raya oturmaya başladı. Skene en son teşekkül et- miştir. Önceleri tahta kullanılarak yapılan tiyatroları çekerek, bugün az çok sağlam bir şekilde kalan v e taştan yapılan tiyatrolara,meselâ en güzel örnekler- d e n biri olan Epidauros tiyatrosuna bakalım. Ork- hestra tam bir daire şeklindedir v e Orkhestra'nm etrafını çeviren yerler, yani Theatron, muntazam bir şekil arzeder. Klâsik şekle uygun olarak iki Dia- zoma, yani basamak olmayan yer vardır.
Şimdi, b ö y l e bir tiyatroda, görüş imkânları na- sıldır? Yani bir yunanlı, oynanan bîr eseri, nasıl v e ne dereceye kadar seyrederdi? Bunu görelim.
Seyircilerin oturdukları yer, yani T h e a t m n ,
Orkhestra'nm etrafını çevirdiği için, seyirci Orkhest-
ra'yı tam olarak, yani, yana, sağa sola d ö n m e y e ha- cet kalmadan görebilir. Halbuki Skene geridedir.
Theatron'un v e Orkhestra'nm merkezinden ( T h y - m e l e denilen m a b e t ) uzaktadır. Seyircilerin yüzü ise bu istikamettedir. Ohalde, Skene'ye b a k m a k için başını döndürmek mecburiyetindedir. Ancak, tam Skene'nin karşısındakiler için bu ihtiyaç yoktur. D a - ha yanlarda ise fazlalaşir. Şu halde seyirci, Koro'- nun işgal ettiği Orkhestra'yı zahmetsizce görebilir;
fakat aktörlerin işgal ettikleri Skene'yi görebilmek için, az veya çok, başını d ö n d ü r m e k mecburiyetin- dedir.
Skene'nin tam karşısında olanlar için ba- şını d ö n d ü r m e y e ihtiyaç yok demiştik. Halbuki, Epidauros tiyatrosunda, Skene'nin tam karşısında oturacak yerler yoktur. Burada, seyircilerin yukarı kısımlara çıkmalarına yarayan merdivenler vardır.
Ancak, tam karşısının biraz yanlarında oturacak yer- ler vardır. Mademki Skene'yi en iyi görecek olan yerler, tam karşısı, yani Epidauros Tiyatrosu için merdivenlerdir; niçin bu yerleri ziyan edelim? Bu- raya seyircileri oturtamaz mıyız? Elbette oturtabili- riz. Bunun için de, tam karşısını seyircilere tahsis e- dip, merdivenleri yanlara koyarız. Nitekim Atina'- daki D i o n y s o s Tiyatrosunda böyledir. Skene'in tam karşısında Kerkides, yani iki merdiven arasında ka- lan v e seyircilerin oturduğu kısım vardır. D e l o s Ti- yatrosunda d a Kerkides tam karşıdadır.
Yunan tiyatrosu, s a d e c e Orkhestra'yı seyretmek bakımından m ü k e m m e l bir durumdadır. Orkhestra'- nm ortasında bulunan T h y m e l e merkez olmak üze- re, dairevî şekilde sıralanan oturacak yerler, seyir- cilere hiç eziyet v e r m e d e n seyretmek imkânını sağ- lar. Dairevî olan sıralar, aynı z a m a n d a bir meyil ü- zerine kurulduğundan, öndeki kimsenin arkadaki- ne mani olması ihtimali de yoktur. Oturacak yerle- rin dairevî olması v e bir meyil üzerine sıralanması, bugün bizim tiyatrolarımızda karşılaştığımız birçok güçlükleri yenecek bir hal çaresidir. Bizde Skene v e Orkhestra diye bir şey yoktur; sadece sahne vardır.
Seyredilecek olan da sadece sahnedir. Binaenaleyh, Yunan Tiyatrosunda Orkhestra'yı çeviren dairevî sıraların, bugün sahneyi çevirmesi icap eder. Bu şe- kilde tertiplenecek oturma yerleri, seyircinin doğru- dan doğruya sahnenin ortasına bakmasını sağlaya- caktır. Düz olarak yapılan sıralar ise, seyircilerin yüz- lerini sahnenin muhtelif taraflarına çevirmiş olaca- ğndan, sahnedeki vakayı takipte güçlükler yaratır- Muhtelif anlarda, sahnenin muhtelif kısımlarına bakmak mühim olabilir. Fakat heyeti umumiyesiyle en mühim olan, sahnenin ortasıdır. Seyircinin de o- raya dönük olması icap eder.
Ankara Halkevi salonu bu şekle azçok yakın- dır. Fakat tam dairevî değildir. Zaten bugün birçok tiyatrolar bu şekilde yapılmaktadır. Yani dairevî şekle yakın yapılmaktadır. T a m düz şekil terk edil- miştir. Bu şekil seyircinin yüzünü tam sahnenin tam ortasına d ö n d ü r m e m e k l e beraber, sahneyi oldukça İyi göstermektedir. Dünyaca tanınmış birçok tiyat- rolarda, bilhassa son zamanlarda yapılan m o d e r n
tiyatrolarda, meselâ J o s e p h Urban'ın, Valter A h l - schlager'in New-York'taki tiyatrolarında bu vaziye- ti ç o k iyi görüyoruz. Bunlar tam dairevî şekil arzet- mezler; fakat dairevî şekle çok yakındırlar. T a m dairevî şekle ender rastlanır.
Bilindiği gibi, Yunan tiyatrosunda, seyircilerin oturdukları yerin heyeti umumiyesi, yani Theatron, yarım daireden biraz fazladır. Bugün sahnenin şek- lini değiştirmeden b ö y l e bir şey yapsak, yanlardan sahnenin görülemiyeceği aşikârdır. Çünkü bizim sahnemiz Orkhestra gibi açıkta değildir; yanlardan duvarlarla tahdit edilmiştri. Binaenaleyh yapacağı- mız şekil yarım daireden küçük olmalıdır. Y o k s a bugünkü sahne anlayışımızdan v a z g e ç m e m i z lâzım- dır. Nitekim Reinhardt bu şekli yapmıştır.
Çok rasgelinen bir şey de, sahnenin tam karşı- sına gelen kısmın oturmaya değil, seyircilerin yerle- rini almak için geçecekleri kısma tahsis edilmiş ol- masıdır. Tıpkı biraz e v v e l bahsettiğimiz Epidauros Tiyatrosu'nda olduğu gibi... Tabiî bugünkü tiyatro- lar okadar meyilli olmadığı için merdiven yoktur.
Sahnenin etrafına oturacak yerleri dairevî yer- leştirince, sahne tam olarak gözükür. Fakat sahne dikey dörtgen şeklinde olduğundan, artistlerin de bu şekle uyarak oynadıklarından en önemli kısım, sahnenin tam karşisındadır. Diğer taraflardan da sahne tam olarak görünür. Fakat oynayanların al- mış oldukları cephe, sahnenin karşisındadır. Bu va- ziyette, oturacak yerleri bu kısma yaparak, geçile- cek yerleri yanlara y a p m a k lâzımdır. B u n a en iyi misal, Th. W . L a m b v e j o s e p h Urban'm N e v Y o r k taki Siegfield Theatre'ıdır. Burada, sahnenin tam karşısı, en sona kadar sıradır v e bu sıraların iki ya- nında geçilecek yerler vardır. Eski Yunan Tiyatro- larında ise, b u hal değişiktir. Atina'daki D i o n y s o s Tiyatrosunda bu kısım seyircilere tahsis edildiği halde, Epidauros'ta merdiven vardır.
Sahneyi iyi görebilmek, sadece sahneye dönük olmakla kabil değildir, ö n ü m ü z d e seyirciler otur- duğundan, bunun d a halledilmesi lâzımdır. Yunan- lılar bunu, Theatron'u bir meyil üzerine yaparak hallediyorlardı. Tıpkı bugünkü «Stadyum» larda olduğu gibi, oturacak yerler basamak teşkil sdiyor;
arkadaki seyirci, ö n d e k i n d e n yüksekte olduğundan
kimse kimseye mani olmuyordu. Son zamanlara ge- linceye kadar ise, bunu hal için, arkadaki seyircinin yerini, öndekinin tam arkasına değil, iki kişinin or- tasına y a p m a y ı düşünüyorlardı. Bazan da az bir me- yil veriyorlardı. Bugün ise, eski Yuman Tiyatrosu göz önünde tutularak m e y l e fazla ö n e m veriliyor.
Bunu da gene Ne\v-York tiyatrolarında, v e diğer modern tiyatrolarda görüyoruz. N e w - Y o r k ' u n meş- hur Radio-City Musıc - Hall'inde, R o x y - Theatre'da daha birçok tiyatrolarda, bu meyil çok iyi görün- mektedir. Ancak, Yunan tiyatrosunda olduğu kadar fazla bir meyil yoktur.
Yunan tiyatrosunda olduğu gibi, bir meyil üze- rine tertiplenecek dairevî sıralar, sahneyi seyretmek bakımında nen iyi şekildir. A n c a k bu meylin nere- d e n başlıyacağı da bir meseledir. Yunan Tiyatrosun- da oturacak yerler, Orkhestra hizasından başlardı.
Bu şekilde Skene, meylin başladığı yerden yüksekte kalmaktadır. Çünkü Skene, bilindiği gibi Orkhest- ra'dan yüksektedir. Bugün çoğu tiyatrolarda, sıra- lar sahneden aşağıdadır. H e l e meyil d e yoksa sahne hizasını hiç geçmez. Bu şekil alt sathı g ö r m e m i z e manî olur. Biz, meselâ, bir odanın duvarlarını, ta- vanını gördüğümüz halde, alt sathı, yani yeri göre- meyiz. Halbuki burası en önemli kısımdır. Çünkü hadiselerle en ç o k alâkalı v e onlara en çok tesir e- den bu kısımdır. Sıraları bir meyil üzerine tertipler- ken, burayı görebilecek şekilde hareket etmek lâ- zımdır. Bunun için, oturacak yerleri sahne hizasın- dan başlatmak icap eder. Z a t e n birçok tiyatrolarda salonun düz olması, meyilli olmaması, sahnenin yük-
*