• Sonuç bulunamadı

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU ÖĞRETİM YILI BÜTÜNLEME SINAVI CEVAP ANAHTARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU ÖĞRETİM YILI BÜTÜNLEME SINAVI CEVAP ANAHTARI"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

09.07.2018

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU

2017 -2018 ÖĞRETİM YILI BÜTÜNLEME SINAVI CEVAP ANAHTARI

O L A Y

I. Şahabettin, ağabeyi Sıracettin'in arabasını gizlice alır ve kız arkadaşı Yarmagül ile pazar gecesi eğlenmek için gezintiye çıkarlar. Yolda otostop yapan Hulusi'yi de arabaya alırlar. Kız arkadaşına sarkıntılık yaptığı zannı ile Şahabettin, bir ara Hulusi ile arabada sözlü münakaşa etmeye başlar.

Asayiş uygulaması yapan polis ekipleri, durumu fark ederek, gençlerin bindiği arabayı durdurur. Araçtan inmelerini ve kimliklerini hazırlamalarını isterler.

Kimlik yoklamasında Şahabettin'in yaşının küçük ve dolayısıyla ehliyetsiz olduğu, Yarmagül'ün ise kimliğinin bulunmadığı anlaşılır. Polis memurlarından Vakkas, Şahabettin ve Hulusi'nin tişörtlerini çıkartmalarını ister. Yapılan beden muayenesinde Şahabettin'in sırtında ve koltuk altında taze sayılabilecek yara ve morluklar şüphe çekici bulunur. Bu arada polislerden Abbas da araba içinde yaptığı aramada, bagajda bir kirli siyah çantanın içinde demir kesme makası, levye, eldiven ve bere görmüş ve el koyarak ekip otosuna götürmüştür.

Son haftalarda semtteki işyerlerinde gece vakti yapılan soygunların faillerini bulduklarına inanan polisler, gençleri kelepçeleyerek ekip otosu ile karakola götürürler. Gençler ise arabadaki kavga sebebiyle karakola getirildiklerini düşünmektedirler. Karakol amiri Başkomiser Haşmet, gençlerin sağlık kontrolü için karakolun hemen karşısındaki özel tıp polikliniğine sevk edilmesini ister. Vakkas ve Abbas'ın refakatinde üç genç, acilde görevli travma uzmanı Dr. Bleda tarafından muayene edilirler. Şahabettin'in bedenindeki yaradan ayrıca kan ve doku örneği alındıktan sonra karakola birlikte dönülür, parmak izleri de alınır.

Başkomiser Haşmet, en son soygun olayının mağduru olan market sahibi Kinyas'ı çağırtır. Venedik aynası diye tabir edilen sırlı camın ardından, bir odada birlikte tutulan üç gence bakıp teşhiste bulunmasını ister. Yarmagül ve Hulusi'yi daha evvel hiç görmediğini söyleyen Kinyas, Şahabettin'in ise marketi soyulurken kovaladığı şahıslardan birine benzediğini, şahsın kaçarken bir ara yere düştüğünü ve yaralandığını söyler.

(2)

Başkomiser Haşmet, bunun üzerine Şahabettin'i karşısına alarak, semtteki soygunlardan sorumlu olduklarını, şayet haklarında kovuşturma başlamadan itirafta bulunursa pek az ceza ile kurtulacağını, aksi takdirde uzun süre içeride tutulacağını söyler. Çok korkan Şahabettin, karakolda daha fazla kalmamak için Yarmagül'ün suçsuz olduğunu, Hulusi'nin azmettirmesi ile soygunlara karıştığını söyler. Şahabettin'in bu beyanı tutanağa alınır ve imzalatılır. Yarmagül serbest bırakılır.

Başkomiser Haşmet, Barodan iki genç için avukat talep eder. Üç saat sonra ancak gelebilen Avukat Hanzade'ye geciktiği için ifade alımının başladığı belirtilir ve Şahabettin'in beyanı gösterilir. Bunun üzerine Avukat Hanzade de tutanağı imzalar. Ancak ifadesi alınmadan önce Hulusi ile konuşmak ister.

Hanzade, Hulusi'ye, Şahabettin'in beyanından söz ederek ; soygunlarda zarar görenlerin zararlarını karşılarsa cezalarının azalabileceğini söyler.

Hulusi, diğer iki şahsı tanımadığını, olaylar ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirterek ; yakınlarına haber verilmesini ve özel avukatı Pıtırcık'ın çağrılmasını ister. Taleplerinin reddolunması üzerine ifade vermeyeceğini belirtir. Hanzade, ifade tutanağına, müvekkilinin susma hakkını kullandığını belirterek imza koyar.

Başkomiser Haşmet, durumu nöbetçi savcıya bildirir. Nöbetçi savcı Siret, gözaltı işlemi uygulanarak şüphelilerin nezarethaneye konulmasını ; şüphelilerin tanımadığı bir emniyet mensubunun da şüpheliler ile aynı nezarethaneye konmasını ve böylece delil toplamasının sağlanmasını, Pazartesi sabahı da iki şüphelinin adliyede hazır edilmesi talimatını verir.

Başkomiser Haşmet, polis memurlarından Rüknettin'i, kıyafetlerini değiştirterek, nezarethanede Şahabettin ile Hulusi'nin yanına yerleştirir.

Şahabettin uykuya dalarken, Rüknettin stresten bir türlü uyku tutmayan Hulusi ile sohbete başlar. Rüknettin'e açılan Hulusi, otostop yaparak arabalarına bindiği Şahabettin ile Yarmagül'ü hiç tanımadığını, semtte işlenen hırsızlık suçları ile de hiçbir alakasının olmadığını ; birlikte aynı evi paylaştığı Muttalip isimli arkadaşını, aralarında çıkan bir tartışmada başına vazo ile vurarak yaraladığını ve bunun üzerine korkarak evden kaçtığını, Şahabettin ve Yarmagül ile de bu sırada karşılaştığını söyler.

Rüknettin durumu hemen Başkomiser Haşmet'e iletir. Nöbetçi savcı Siret bilgilendirilir. Savcı Siret'in talimatı ile Hulusi'nin evine giden polisler, Muttalip'in cesedi ile karşılaşırlar. Savcı Siret, Pazartesi günü önüne çıkarılan Şahabettin'i serbest bırakırken ; Barodan görevlendirilen müdafisi Yeter'in huzurunda da susma hakkını kullanan Hulusi'yi, Rüknettin'e yaptığı açıklamadan dolayı, kasten öldürme suçundan tutuklanması istemi ile nöbetçi sulh ceza hâkimi Abuzittin'e sevkeder.

Yukarıdaki olayı, ceza muhakemesi kuralları açısından değerlendiriniz ve var ise gördüğünüz TÜM hukuka aykırılıkları, tek tek NUMARALANDIRARAK ( 1,2,3,4 gibi ) ve gerekçeli olarak izah ediniz.

Açıklamalarda atıfta bulunulabilecek kanun madde numaralarının yazılması zorunlu değildir.

(3)

O L A Y I N Ç Ö Z Ü M Ü

1. Asayiş uygulaması yapan polis ekipleri, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'nun " Durdurma ve Kimlik Sorma " başlıklı 4 / A maddesine göre tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması halinde, bir suçun, kabahatin ya da tehlikenin önlenmesi amacıyla kişileri ve araçları durdurabilir, soru sorabilir, kimlik ibrazı isteyebilir.

Durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlikeli bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde arama da yapabilir.

Ancak bu amaçla kişinin üzerindeki ELBİSENİN ÇIKARILMASI

veya aracın DIŞARIDAN BAKILDIĞINDA İÇERİSİ

GÖRÜLMEYEN BÖLÜMLERİNİN AÇILMASI İSTENEMEZ.

Olayda, Şahabettin ve Hulusi'nin elbiselerinin çıkartılarak beden araması yapılması ve keza Şahabettin'in kullandığı aracın içi ile bagajında arama yapılması kanuna aykırıdır.

2. Aracın bagajında bulunan spor çantaya, ÖNLEME ARAMASI yapılarak, polis memuru Abbas tarafından, içindeki eşyalar ile birlikte el konulması kanuna aykırıdır.

Zira, el koyma işlemi, adli arama işlemi neticesinde ve hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile gerçekleştirilebilir. Olayda, bir adli arama ve sayılan süjelerden birinin kararı / emri bulunmadığı için el koyma işlemi hukuksuzdur.

3. Polis ekiplerinin, olayda 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'nun 13. maddesinin verdiği yetki ile suç işlediğinden şüphelendiği şahısları yakalama ve 4 / A maddesine göre de kimlik belgesi bulunmayanları gözaltına alma yetkisinin bulunduğu bir an için kabul edilse de ; yaşı küçük olduğu belirlenen Şahabettin'e KELEPÇE TAKILMASI, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'na aykırıdır.

4. Şahabettin, Hulusi ve Yarmagül, semtte son haftalarda gerçekleşen soygunların faili olabilecekleri şüphesi ile karakola götürüldüklerini bilmemektedirler. Oysa, Miranda Kuralı olarak da adlandırılan yasal düzenleme gereği yakalanan kişilere, sahip olduğu haklar ile birlikte yakalama sebebi derhal bildirilmek zorundadır. Olayda, bu bildirim yapılmadığı için hukuka aykırılık vardır.

(4)

5. Olayda, kolluk, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 90. maddesi uyarınca yakalama işlemi sonrası, hemen Cumhuriyet savcısına bilgi vererek, emri doğrultusunda işlem yapılması zorunluluğuna uymamıştır.

6. Yakalanan şüphelilerin sağlık kontrolüne, yakalamayı yapan kolluk görevlisi tarafından ( Vakkas ve Abbas ) götürülmesi mevzuata aykırıdır. Tıbbi muayeneye götüren kolluk görevlisinin farklı kişi olması zorunludur. Olayda, bu zorunluluğa uyulmamıştır.

7. Yakalama sonrası şüphelilerin tıbbi muayenesi, kontrol ve tedavisi mevzuat gereği Adli Tıp Kurumu veya resmi sağlık kuruluşlarınca yapılır. Olayda, şüphelilerin, özel tıp polikliniğine götürülmesi hukuka aykırıdır.

8. Mevzuat icabı, Yarmagül'ün muayenesinin kadın hekim tarafından yapılması gereğine riayet olunulmamıştır. Bu yönü ile de sağlık kontrolü hukuka aykırıdır.

9. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 75. maddesi uyarınca vücuttan kan veya benzeri biyolojik örneklerin alınabilmesi için Cumhuriyet savcısı veya mağdurun istemi ile ya da re'sen hâkim veya mahkeme kararı, gecikmesinde sakınca olan hallerde Cumhuriyet savcısının emri gerekir. Olayda, kolluk, bu yasal lazimeye ( gerekliliğe ) uymamıştır.

10. Yaptırılan teşhis işlemi, hukuka aykırıdır. 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'nun Ek 6. maddesine göre teşhis işlemi için Cumhuriyet savcısının talimatı gerekli olduğu gibi teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birden fazla ve aynı cinsten olması, aralarında yaş, boy, ağırlık, giyinme gibi görünüşe ilişkin hususlarda benzerlik bulunması gerekir. Olayda, bu zorunlulukların hiçbirine uyulmadığı anlaşılmaktadır.

11. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun " İfade ve sorguda yasak usuller " başlıklı 148. maddesine göre ifade alma işleminde, kanuna aykırı bir yarar vaad edilemez. Tehdit de bulunulamaz. Başkomiser Haşmet'in, Şahabettin'e suçunu itiraf etmez ise uzun süre içeride tutulacağını söylemesi, kanuna aykırıdır.

12. Kolluk, Şahabettin'in yaşının küçük olduğunu bilmektedir. Bu durumda, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 150. maddesi uyarınca Şahabettin'in zorunlu müdafisi hazır edilmeden ifadesinin alınması kanuna açıkça aykırıdır. Barodan çağrılan avukat Hanzade'nin gecikmesi, ifade işlemine başlanmasına meşruiyet kazandırmaz.

13. Avukat Hanzade'nin yokluğunda düzenlenen ifade tutanağını imzalaması, alınan ifadeyi hukuka uygun hale getirmez. Üstelik, bu durum, kolluk görevlileri ve avukat Hanzade yönünden görevi kötüye

(5)

14. Şahabettin'in, Ceza Kanunu anlamında çocuk olması sebebiyle 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'na göre soruşturmasının bizzat savcı tarafından yapılması zorunludur. Yetişkinler ile birlikte suç işlemesi halinde de soruşturma ve kovuşturulması ayrı yürütülmek zorundadır.

Dolayısıyla kolluk görevlilerinin, olayda Şahabettin'in ifadesini almaları bu yönü ile de kanuna aykırıdır.

15. Şahabettin'in ifadesi sonrası, Yarmagül'ün kolluk tarafından serbest bırakılması kanuna aykırıdır. Zira, yakalanan kişinin serbest bırakılması için Cumhuriyet savcısının talimatı gereklidir.

16. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 95. maddesine göre şüpheli yakalandığında, Cumhuriyet savcısının emri ile bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber verilir. Hulusi'nin beyanından, bu zorunluluğa uyulmadığı anlaşılmaktadır.

17. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 150. maddesine göre şüpheliden kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Yakalama sebebi bildirilmeyen, yakınına haber veremeyen Hulusi'ye, müdafi yardımı isteyip istemediği sorulmadan ve dolayısıyla müdafi seçme imkanı da tanınmadan, Avukat Hanzade'nin müdafi olarak görevlendirildiği anlaşılmaktadır. Bu durum, kanuna açıkça aykırıdır.

18. Hulusi, Avukat Hanzade dışında kendi avukatının karakola çağrılmasını istemiş bulunmaktadır. Bu durumda, Avukat Hanzade'nin, müdafilik görevi yapabilmesi ve ifade tutanağına, Hulusi'den, müvekkili diye söz ederek imza koyabilmesi mümkün değildir.

Diğer yandan, bir müdafi, yararları çatışan iki şüpheliyi aynı anda savunamaz. Olayda, Şahabettin ile Hulusi'nin menfaatlerinin çatıştığı belirgindir. Bu yönü ile de Avukat Hanzade'nin, Hulusi'nin müdafisi sıfatı taşıması, kanuna aykırılık oluşturur.

19. Olayda, polis memuru Rüknettin'in, gizli soruşturmacı olarak görevlendirilmek istenmesi söz konusudur. Ne var ki, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 139. maddesine göre gizli soruşturmacı görevlendirme kararını ancak hâkim verebilir. Cumhuriyet savcısı Siret'in, böyle bir emir verme yetkisi bulunmamaktadır. Diğer yandan, yine 139. maddeye göre gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin koruma tedbiri, başka türlü delil elde edilememesi halinde uygulanabilecek bir tedbirdir. Yargıtaya göre de bütün koruma tedbirleri içinde -taşıdığı risk sebebiyle- en son uygulanması gereken tedbirdir. Olayda bu tedbiri gerektiren bir hâlden bahsedilmemiştir.

Ayrıca, Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi tedbiri, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 139. maddesinde sayılan katalog suçlar yönünden

(6)

mümkündür. Olayda, soruşturmaya konu suç ( hırsızlık ), sayılan suçlar arasında değildir. Keza, Yarmagül serbest bırakıldığına göre 139.

maddede sayılan ve varlığı için en az üç kişinin bulunması gereken suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu da söz konusu olamaz. Dolayısıyla bu koruma tedbirine konu olabilecek suç da olayda bulunmadığı için hâkim kararı ile de görevlendirme yapılamayacaktır.

20. Hulusi, kolluk önünde SUSMA HAKKINI kullanmış bir şüpheli sıfatını taşımaktadır. Savcının ya da hâkimin önüne ifade / sorgu işlemleri için çıkarılana kadar artık kendisinden ifade / beyan istenmeyecektir. Hâl böyle iken, yanına, kimliği gizlenmiş bir kolluk memurunun yerleştirilerek ağzından beyan alınması ve daha sonra bu beyanın iddianameye konu ve delil olacak biçimde aleyhine kullanılması (Olayda, Rüknettin'e yaptığı açıklamadan hareketle suçlandığı belirtilmektedir) Ceza Muhakemesi Kanunu'nun " İfade alma ve sorguda yasak usuller "

başlıklı 148. maddesine göre özgür iredeye aykırılık ve aldatma hali oluşturur. Ayrıca müdafisi olmaksızın alınan böyle bir beyan, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli ya da sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.

II. Tehlike tedbirleri ile koruma tedbirleri arasındaki farkları açıklayınız.

Koruma tedbirlerinin özelliklerini ve ön şartlarını belirtiniz.

A) Tehlike ya da önleme tedbirleri, ceza muhakemesi hukukundan önceki bir aşamaya, polis hukukuna ve buna bağlı ön alan soruşturması evresine ait tedbirlerdir. Bu tedbirler ile suç işlenmeden önce harekete geçilerek, suçun işlenmesinin engellenmesi hedeflenir.

Oysa koruma tedbirleri, suç işlendikten veya işlendiği iddia edildikten sonra devreye giren ve suç delillerinin elde edilmesi ya da şüphelinin, sanığın yakalanmasını, infazın yapılabilmesi için el altında tutulabilmesini amaçlayan tedbirlerdir.

Koruma tedbirini, tehlike tedbirinden ayıran ilk husus, tehlikenin, koruma tedbirinde YAKIN ; tehlike / önleme tedbirinde ise UZAK olmasıdır.

İkinci husus, tehlike tedbirlerinin tatbikinde, korunacak bir hakkın bulunması şartı aranırken ; koruma tedbirlerinde, tehlikenin yakınlığı sebebiyle bir hakkın varlığının aranmasının şart koşulmaması, bunun yerine haklı görünüşle yetinilmesidir.

B) Koruma tedbirlerinin ilk özelliği, amaç değil, araç/vasıta oluşlarıdır.

İkinci özellikleri ise insan hak ve hürriyetlerini kısıtlayıcı oldukları için geçici olmalarıdır.

(7)

Koruma tedbirlerini uygulayabilmek için gecikmede tehlike, haklı görünüşün varlığı ve ölçülülük hâli aranır.

III. Ceza muhakemesinde delil kavramını ve delil TÜRLERİNİ açıklayınız.

Tanık beyanı, bilirkişi incelemesi ve keşif ile delil türleri arasındaki bağlantıyı belirtiniz.

Delil, ceza muhakemesinde, uyuşmazlığın maddi kısmının çözülerek hakikate erişilmesi için varlığı aranan ispat vasıtasıdır. Delil sayesinde, yargılama makamı, geçmişe ait bir olayı yeniden canlandırma böylece maddi meseleyi sabit görme ya da görmeme imkanına malik olacaktır.

Delil, ilgili olduğu olayı temsil etmeli, hukuk ve mantık kurallarına uygun olmalı ve muhakemenin tüm süjelerince muhtevasına nüfuz edilmelidir.

Muhakeme hukukunda, delilleri çeşitli şekillerde sınıflandırmak mümkün olmakla birlikte ; genel kabul gören anlayış, delilleri önce somut olaya münhasır temsili deliller, genel mahiyette temsili deliller olarak ikiye ayırır.

Somut olaya münhasır temsili deliller de ( bunlara tarihi deliller de denir ) kendi içinde beyan ve belge olarak ikiye ayrılır. Genel mahiyette temsili deliller ise ( tenkidi delil olarak da adlandırılır ) belirti ya da emare olarak isimlendirilir.

Beyan delili, tanık beyanını, sanık beyanını ve sanıktan başka tarafların beyanını içerirken ; Belirti, tabii ve suni belirti diye ayrılır. Tabii belirti de kendi içinde eşyaya ve kişiye ilişkin belirti olarak tasnif olunur. Nihayet, Belge delili ise yazılı belge, şekil tesbit eden belge, ses ve görüntü tesbit eden belge ile bilişim verisi şeklinde belge olarak sınıflandırılır.

Delil türleri olarak, yukarıda değinilen beyan, belirti ve belge ile tanık beyanı, bilirkişi incelemesi ve keşif kurumu arasındaki ilişkiye gelince ; Tanık beyanı, dünü / geçmişi yaşamış bir kişinin görgüsünü bugüne aktarması anlamı taşıdığı için beyan delili başlığı altında incelenir. Buna mukabil, gerek bilirkişi incelemesi gerek keşif gerçekte birer delil türü değildirler. Zira, delil olmak ayrı bir şey, delilin muhtevasının/içeriğinin öğrenilmesine hizmet etmek ayrı bir şeydir. Gerek bilirkişi incelemesi gerek keşif, dünü aydınlatacak delilleri bulma ve anlamaya hizmet ettikleri için delillere ulaşmayı sağlayan birer DELİL VASITASIDIRLAR

Referanslar

Benzer Belgeler

GEREKÇE: Anayasa Mahkemesi vardır (Avrupa Modeli), sadece kanunlar yürürlüğe girdikten sonra denetlenebilir (sonrasal denetim), hem iptal davası (soyut norm denetimi) hem

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12.maddesi uyarınca öz sermayenin 3 katını aşan borçlanmalarda aşan tutara isabet eden faiz ödemeleri giderleştirilemeyeceğinden (bir

5 Havadan aşı atım işi için kiralanan hava araçları: Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan ihale ile havadan aşı atım işi için kiralanan hava araçları

Dersin amacı tarihsel serüvenleri içerisinde İngiliz ve Amerikan kültürlerinin başta dil olmak üzere edebiyat, sanat, sosyal yaşam gibi kültürün alt başlıkları

Tutuklama koruma tedbirinin, Ceza Muhakemesi Kanunu ve ilgili mevzuata göre müsbet ve menfi tüm şartlarını açıklayarak ; olayda Cumhuriyet savcısı Teoman’ın serbest

Somut olayda daire Bayan (K)’nın her ne kadar evlilik süresince elde etmiş olduğu malvarlığı değeri niteliğini haiz olsa da esas itibariyle bu malvarlığı değeri hem

Alacağı rehinle temin edilmiş alacaklı, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmadan, ilamlı veya ilamsız icra takibi ile borçlu iflasa tabi kimselerden ise iflas yolu ile

1. İhtiyati haciz, para alacaklarına ilişkin mevcut veya müstakbel takibin sonucunun güvence altına alınması için mahkeme kararı ile borçlunun malvarlığına