• Sonuç bulunamadı

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU ARA SINAVI SORULARI ( ÖĞRETİM YILI )

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU ARA SINAVI SORULARI ( ÖĞRETİM YILI )"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU ARA SINAVI SORULARI ( 2019 - 2020 ÖĞRETİM YILI )

30.12.2019

I. O L A Y

Ahmet, evi terk ederek, kendisine karşı boşanma davası açan Sema’yı, davayı geri çekmeye ikna edebilmek için çalıştığı iş yerine gider. Sema ile Ahmet arasındaki geçimsizlikten haberdar ve tembihli olan iş yeri çalışanları, Sema’ya bir zarar gelmemesi için bir buket çiçek ile gelen Ahmet’i içeriye almazlar.

İş yerindeki odasının penceresinden, eşi Ahmet’in elinde çiçek ile işyerinin karşısındaki kaldırımda beklemekte olduğunu gören Sema, arkadaşlarının da telkin ve tavsiyesi ile polisi aramaya karar verir. Çağrı üzerine devriye aracı ile gelen üç kişilik polis ekibinden, Ali direksiyon başında beklerken ; Serkan ile Zeynep, araçtan inerek Ahmet’in yanına gelirler.

Polis memuru Serkan, Ahmet’ten kimliğini ibraz etmesini ister. Sakin bir şekilde kimliğini veren Ahmet, polis memuruna “ Bir şey mi oldu memur bey “ diye sorar. Ahmet’in sorusunu duymazdan gelen Serkan, kendisine, elinde çiçek ile kimi, niçin beklediğini sorar. Bunun üzerine Ahmet, “ Memur bey, burası bir hukuk devleti. Benim Anayasal haklarım var. Elimde çiçek ile sokakta beklemeyi yasaklayan bir kanun varsa söyleyin “ der.

Memurlardan Zeynep, bunun üzerine Ahmet’i ekip otosunun başına davet eder. İstenileni yapan Ahmet, arabanın yanına geldiğinde ; Zeynep, çiçeği bırakmasını ve üzerindeki kabanı çıkartmasını ister. “ Kime niyet, kime kısmet“ diyerek çiçeği Zeynep’e veren Ahmet, çıkarttığı kabanını da polis memuru Ali’ye uzatır. Daha sonra da memurların şaşkın bakışları altında hızla koşarak uzaklaşır. Polis memurları, şahsı kovalayarak yakalayamayacaklarını değerlendirirler. Serkan, araçtaki telsizden, bölgedeki tüm ekipleri, eşkalini bildirdiği Ahmet’in yakalanması için uyarır.

Bölgede görev yapan ekiplerden biri, verilen tarife uygun olan Ahmet’i yolda hızlı hızlı yürürken görür ve sessizce takibe alır. Ekipleri farkeden Ahmet’in polisten kaçtığını anlayan mahallenin bıçkın delikanlılarından Recai, çevik bir hamle ile Ahmet’i yakalar ve polis ekibine teslim eder.

Yukarıdaki OLAYI, baştan sona, konuya ilişkin mevzuat ( kanun, yönetmelik ) çerçevesinde ve GEREKÇELİ olarak tüm yönleri ile değerlendiriniz. [ 30 puan ]

Problemin çözümü için Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 4 / a maddesi, 13. maddesi, Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği madde 27 ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 90. maddesi hükümleri ele alınmalıdır.

(2)

Çağrı üzerine olay yerine gelen kolluk görevlilerinden Serkan ve Zeynep, PVSK madde 4 / A’nın kendilerine verdiği “ Durdurma “ yetkisini kullanmışlar ve Ahmet’ten kimliğini ibraz etmesini istemişlerdir. Bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek (1) Suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahat faillerinin kimliklerini tespit etmek (2) Hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek (3) Kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek amacını taşıyan durdurma işlemi, polisin başka bir makamın iradesi olmaksızın tek başına tatbik edebileceği bir yetkidir.

Polis, durdurma yetkisini, tecrübesine ve içinde bulunduğu durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması halinde kullanacaktır. Çağrı üzerine gelen polisin, Ahmet’i boşanma aşamasındaki eşine zarar verme ihtimalini değerlendirerek durdurması ve kimlik sorması, yasaya aykırılık taşımamaktadır.

Ancak, polis bu yetkiyi kullanırken, durdurma sebebini bildirmelidir. Bu itibarla, Ahmet’in “ bir şey mi oldu “ sorusunun cevaplanmaması, kanuna aykırılık oluşturur.

Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 27. maddesine göre polisin durdurduğu kişi üzerinde giysilerinden herhangi birisi çıkarılmaksızın yoklama bicinde ( kaba üst araması ) kontrol yapma yetkisi bulunmaktadır. Bu ilklem sonucunda kişide silah bulunduğu sonucunu çıkarmaya yeterli şüphe meydana gelirse, memur kendiliğinden silah ve diğer suç eşyası araması yapabilecektir. Nitekim, PVSK madde 4 / A’da da, polisin durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin var ise gerekli önlemlerin alınabileceğini belirtmektedir. Olayda, bu şüpheyi haklı kılan bir durum bulunup bulunmadığı belirsizdir. Dolayısıyla, Zeynep’in Ahmet’i ekip otosunun başına davet etmesi ve kaba yoklama yapılmadan, doğrudan kabanını çıkartmasının istenmesi, üstelik bu işlemin durdurulan yerde değil, ekip otosunun yanında icra edilmek istenmesi kanuna ve yönetmeliğe aykırıdır.

Ayrıca mevzuata uygun aramanın da aynı cinsiyeti taşıyan kollukça icrası gerekir.

Ahmet’in elindeki çiçeği ve kabanını bırakıp olay yerinden hızla uzaklaşması durumu ayrıca değerlendirilmelidir. Durdurma sonrası yapılmak istenen aramada usulsüzlük bulunmakla birlikte ; Ahmet’in kaçmaya başlaması halinde polisin, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’na göre kaçan şahsa müdahale yetkisi bulunmaktadır. Nitekim, anılan kanunun 13. maddesi, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde polisin önleme yakalaması yapabilmesine imkan tanımaktadır. Dolayısıyla, kolluğun şahsın peşine düşmesi ve çevredeki ekipleri telsiz uyarması, madde 13’e göre sahip olunan yetkiler kapsamında görülmelidir.

Recai’nin gerçekleştirdiği yakalama ise Ceza Muhakemesi Kanunu madde 90’a uygun gerçekleşmemiştir. Zira, ortada Ahmet tarafından işlenmiş bir suç bulunmaması bir yana ( polisten kaçma bizatihi suç oluşturmaz ) Recai’nin

(3)

Ceza Muhakemesi Kanunu madde 90’a göre işlenirken rastladığı bir suç ya da suçüstü fiilden dolayı kesintisiz şekilde takip sonucu yakalama gerçekleştirmesi söz konusu değildir. Recai, polislerin peşinde olduğunu düşündüğü bir şahıs hakkında çıkarım yaparak Ahmet’i yakalamış bulunmaktadır. Dolayısıyla yasal şartları oluşmamıştır.

II. O L A Y

Uyuşturucu krizi geçiren 16 yaşındaki Adem ile 19 yaşındaki Hıdır, Adem’in babası tarafından devlet hastanesine getirilirler. Kan almak isteyen görevli hemşire Necla’yı basit tıbbi müdahale gerektirecek şekilde darp eden Adem ve Hıdır, kaçmak isterlerken, hastane polisi tarafından yakalanır, hakları okunur, kelepçe takılarak, memurların görev yaptığı odada nezaret altına alınır. Polis memurları Özkan ve Yiğit, yapılan işlemi tutanağa bağlayıp, derhal, nöbetçi Cumhuriyet savcısı Teoman’a talimatını almak üzere durumu bildirirler.

Şahısların gözaltına alınması kararını veren Cumhuriyet savcısı Teoman, sağlık kontrolüne götürülmesini, sonrasında da müdafi eşliğinde ifadelerinin aldırtılmasını ve ifade tutanaklarının kendisine gönderilmesi talimatı verir.

Özkan ve Yiğit, personel yetersizliğini gerekçe gösterir, durumu belgelendirip, şahısları kendileri sağlık kontrolüne götürürler. Sonrasında da bağlı oldukları karakola çağrılan müdafi eşliğinde ifadelerini aldırıp, tutanakları nöbetçi Cumhuriyet savcısına iletirler. İfade tutanaklarını ve yaralanan hemşirenin sağlık raporunu inceleyen Cumhuriyet savcısı Teoman, tutuklama şartlarının oluşmadığını ve gözaltı süresinin de dolduğunu değerlendirerek, şahısların serbest bırakılması talimatını verir.

Serbest bırakma işlemi, hastane çalışanları arasında infial yaratır. Hemşire Necla, serbest bırakma işlemine karşı, önce nöbetçi Cumhuriyet savcısı Teoman nezdinde, bu itiraz sonuç vermeyince de nöbetçi sulh ceza hâkimi nezdinde itiraz eder.

Yukarıdaki OLAY çerçevesinde ;

1. Tutuklama koruma tedbirinin, Ceza Muhakemesi Kanunu ve ilgili mevzuata göre müsbet ve menfi tüm şartlarını açıklayarak ; olayda Cumhuriyet savcısı Teoman’ın serbest bırakma işlemini değerlendiriniz.

Ceza Muhakemesi Kanunu madde 100’e göre tutuklama koruma tedbirinin icrası için kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve en az bir tutuklama nedeninin varlığı gerekir. Öğretide, kısaca kaçma ve karartma şeklinde adlandırılan bu nedenler ;

Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular,

Şüpheli veya sanığın, delileri yok etme, gizleme veya değiştirme,

(4)

Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe uyandıran davranışlarıdır.

Maddede sayılan ve yine öğretide katalog olarak adlandırılan suçların işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, yukarıda sayılan tutuklama nedenleri de mevcut sayılabilir.

Ceza Muhakemesi Kanunumuz, tutuklamayı, en ağır koruma tedbiri olduğu için ikincil nitelikte saymış ; bu itibarla, işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde tutuklama kararı verilemeyeceğini öngörmüştür. Maddede geçen ÖLÇÜLÜLÜK, tutuklama tedbirinin bir diğer şartını oluşturmaktadır.

Öte yandan, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100 / 4 fıkrası, sadece adli para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler ve Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’na göre sağlık kurumlarında çalışan personele karşı kasten işlenen suçlar hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemeyecektir. Çocuk Koruma Kanunu’nun 21.

maddesine göre onbeş yaşını doldurmamış çocuklar hakkında üst sınırı beş yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren fiillerinden dolayı tutuklama kararı verilemeyecektir.

Olayda, bir tutuklama yasağı bulunmamaktadır. Ancak, tutuklama koruma tedbiri ikincil bir tedbirdir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ÖLÇÜLÜ olmaması halinde tutuklama kararı verilmeyecektir. Basit tıbbi müdahaleyi gerektiren bir yaralama gerçekleştiren şüphelilerin tutuklanmalarının gerekli görülmemesi, ölçülülük ilkesi ile çelişmemektedir. Savcı Teoman’ın şüphelileri serbest bırakması yasaya uygundur.

2. Olayda, şayet var ise gördüğünüz hukuka aykırılıkları belirtiniz.

Kelepçe takma uygulamasının yasal dayanağı, Ceza Muhakemesi Kanunu madde 93’tür. Ancak Çocuk Koruma Kanunu’nun 18. maddesine göre çocuklara kelepçe takılamaz. Kaçmasını ya da kendine veya başkasına zarar vermesini önleyecek tedbirleri kolluk ayrıca almak zorundadır.

Çocuk Koruma Kanunu’nun 15. maddesine göre suça sürüklenen çocuk hakkındaki soruşturmayı, çocuk bürosunda görevli Cumhuriyet savcısı bizzat yapmak zorundadır.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150 / 2 maddesine göre suç şüphesi altındaki çocuklar için müdafi bulundurulması zorunluluğu vardır. İfade işleminde bir sosyal çalışma görevlisi de bulundurulabilir.

Yukarıda sayılan bu yasal gerekliliklere riayet olunulmamıştır.

(5)

3. Necla’nın başvurusunun, Cumhuriyet savcısı Teoman tarafından kabul edilmemesini değerlendiriniz. Nöbetçi Sulh Ceza Hâkiminin, Necla’nın başvurusunu nasıl karara bağlaması gerektiğini açıklayınız. [ 30 puan ]

Soruşturma evresinin yönetimi Cumhuriyet savcısındadır. Adli kontrol ya da tutuklama istemi ile Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilmeyen şahıslar, en geç gözaltı süresinin dolması ile birlikte esasen serbest kalacaklardır.

Ceza Muhakemesi kanunu, savcılığın şüphelileri serbest bırakma işlemine karşı bir kanun yolu öngörmemiştir. Kaldı ki, serbest bırakılan kişilere yakalama işleminin yapılabilmesi de Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 91 / 6 maddesine göre yeni ve yeterli delil elde edilmesine bağlıdır.

Necla’nın Sulh Ceza Hâkimine yaptığı başvuru da, yasada böyle bir başvuru yolu düzenlenmediği için sonuç vermeyecektir.

III. O L A Y

Hasan, Meltem’i yaralar. Soruşturma resen yürütülürken, suçu düzenleyen kanun maddesinde yapılan değişiklikle, suçun takibi şikâyete bağlı tutulur.

1. Söz konusu kanun değişikliğinin yapılan soruşturmaya bir etkisi olur mu ? GEREKÇELİ açıklayınız.

Ceza Muhakemesi Hukuku’nda zaman yönünden “ derhal uygulanırlık “ ilkesi geçerlidir. Soruşturmaya konu suçun bilâhere şikâyete tabi kılınması halinde, Savcılık makamı, Meltem’in şikâyetçi olduğuna ilişkin iradesini almadan soruşturmaya devam edemez.

2. Soruşturma, takibi şikâyete bağlı bir suç olarak, Meltem’in, Hasan hakkında şikâyeti ile başlamış ve yapılan soruşturmada, Hasan’ın arkadaşı Kerem’in de Hasan’ı azmettirdiği anlaşılmış olsa idi ; hakkında şikâyet bulunmayan Kerem hakkında Cumhuriyet savcısı dava açabilir miydi ? GEREKÇELİ açıklayınız. [ 10 puan ]

Şikâyetin yayılması ilkesine göre aralarında iştirak ilişkisi bulunan şahıslardan biri hakkında yapılan şikâyet diğerleri hakkında da hükmünü icra edecektir. Dolayısıyla Kerem hakkında ayrıca şikâyete gerek yoktur.

IV.

Ceza muhakemesi hukukunda, şüphe kavramını açıklayınız. Şüphe çeşitlerini kısaca tarif ediniz. Soruşturmanın açılmasına imkan veren şüphe derecesinin ne olduğunu belirttikten sonra ; bu şüphe derecesinin varlığına rağmen soruşturmanın açılmamasının mümkün olup olmadığını GEREKÇESİ ile izah ediniz. [ 15 puan ]

Şüphe, zihnin değişik alternatifler karşısında yaşadığı tereddüttür. Ceza muhakemesinde basit şüphe, makul şüphe, yeterli şüphe ve kuvvetli şüphe olmak üzere dört farklı şüphe derecesinden söz edilir.

(6)

Soruşturma evresini başlatan şüphe, basit şüphe ya da başlangıç şüphesi olarak adlandırılır. Suç şüphesi bu halde hafif olsa dahi emareden öte somut bir nitelik kazanmış olmak zorundadır.

Makul şüphe, kanunda değil ancak arama yönetmeliğinde hayatın akışına göre genellikle somut olaylar karşısında duyulan şüphe drecesi olarak tanımlanmıştır.

Yeterli şüphe, iddianame tanzimi için aranan şüphe derecesi olup, suç şüphesi altındaki kişinin mahkum olma ihtimalinin beraat etme ihtimalinden fazla olmasını anlatır.

Nihayet kuvvetli şüphe, ceza muhakemesindeki en yoğun şüphe derecesi olup, tutuklama gibi hürriyeti kısıtlayan ağır koruma tedbirlerinin icrası için aranan şüphe derecesidir.

Basit şüphe ile kural olarak soruşturma başlayacak olmakla birlikte ; Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 158. maddesinin 6. fıkrasında yapılan düzenleme ile ihbar ve şikâyet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlaşılması veya ihbar ve şikâyetin soyut ve genel nitelikli olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilebilecektir.

V.

Müdafinin maddi gerçeği karartmama yükümlülüğü ile müvekkili aleyhine hareket etme yasağı arasındaki İLİŞKİYİ açıklayınız. [ 10 puan ]

Avukat ( müdafi ) görevini özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmekle yükümlüdür. ( Avukatlık Kanunu madde 34 ) Şu halde, bir müdafinin ceza muhakemesinin temel amacı olan maddi gerçeği bulma faaliyetine zarar vermesi, Avukatlık Kanunu’nun anılan maddesine aykırılık oluşturacaktır.

Ancak, diğer yandan, müdafinin, suç şüphesi altındaki müvekkili lehine hareket etme ve gerektiğinde müvekkilini, müvekkiline rağmen savunma yükümlülüğü bulunmaktadır. Birbirine zıt gibi gözüken bu iki yükümlülük arasındaki denge, müdafinin sır saklama yükümlülüğü ile birlikte değerlendirildiğinde ; iki yükümlülüğe de zarar vermeyecek çözüm, müdafinin bildiği her şeyi söylememesi ve fakat söylediklerinin doğru olması ile temin edilebilir.

VI.

Michael J. Sandel’e göre “ Faydacılık “ ilkesinin taşıdığı HATALARI açıklayınız. [ 5 puan ]

Michael J. Sandel’e göre faydacılık ilkesinin iki hatası vardır. Birincisi, adaleti ilkesel olarak almaktan ziyade bir hesaplama konusu yapmasıdır.

İkincisi ise insanların tüm değerlerini tek bir değer ölçüsüne çevirmekle bu değerleri sıradanlaştırması ve aralarındaki nitel farkları dikkate almamasıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Madde 101 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın

hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100 üncü madde hükümleri göz önünde bulundurularak, şüpheli veya müdafii dinlenilmek

Madde 101 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde

Madde 101 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde

başlıklı 148. maddesine göre özgür iredeye aykırılık ve aldatma hali oluşturur. Ayrıca müdafisi olmaksızın alınan böyle bir beyan, hâkim veya mahkeme huzurunda

160: (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına

 (2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı

 KANUN YOLLARI, 2.DERECE KANUN YOLU VE HUKUKİ DERECE KANUN YOLU OLARAK VEYA OLAĞAN VE OLAĞANÜSTÜ KANUN YOLLARI OLARAK İKİYE AYRILIR..  YARGI MAKAMLARININ