HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI
TOPLUMSAL DÜZEN KURALLARI IV
TOPLUMSAL DÜZEN KURALLARI IV
• Hukuk kurallarının toplumsal düzen kurallarından farklı olan yönü, onun yaptırımlarının kamu gücü ile donatılmış olmasıdır. Nitekim bu yönü, hukuk kurallarını, din, görgü ve ahlak kurallarından ayıran ana yönüdür.
• Yaptırım en genel anlamıyla, bir kişinin üzerine düşeni yapmaması sebebiyle uğrayacağı
karşılıktır.
TOPLUMSAL DÜZEN KURALLARI IV
• Hukukta yaptırım ise, hukuk kurallarının kişilere yüklediği yükümlülükleri kişilerin yerine getirmemeleri üzerine, onların bunları yerine getirmeleri için kamu gücü.
Tarafından zorlanmalarıdır.
• Yaptırımın ana amacı kişinin hukuka uygun davranmasını ve dolayısıyla da hukuk
kuralının amaçladığı sonucun gerçekleşebilmesidir.
TOPLUMSAL DÜZEN KURALLARI IV
• Yaptırımların tarihi gelişimi:
• Bu konuda şu kararın ele alınmasında fayda bulunmaktadır:“İlk zamanların doğrudan doğruya suçludan öç alma, suçlu ile uzlaşma usullerinden sonra suçlulara topluluk tarafından ceza verilmeğe başlandığı zamanlarda suçtan zarar görenin suçlu hakkında hakime şikayette bulunması lazımdı. Çünkü o zamanın anlayışına göre suç yalnız aleyhine suç işleyeni ilgilendirirdi. Zaman ile topluluğun emniyet ve selametine dokunan suçlar da olduğu
görüldü. Buna karşı da halktan herkesin şikayetçi olması kabul edildi. Zaman geçti, tafsilat konu dışı olur, suçtan zarar görenin muhtelif sebeplerle şikayet edememesinden veya şikayetçi bulunamamasından dolayı suçlar
takipsiz ve suçlular cezasız kaldı. Bu halin, suç şahsa müteveccih olsa da topluluğun emniyet ve selametini bozduğu görüldü. Diğer taraftan zamanının dinî akidelerine aykırı düşen hareketlerin cezalandırılması istendi.
Doğrudan takip ve tahkik usulü kuruldu. Bu usulde davacı, davayı tahkik eden vs en son hüküm veren hepsi ayni şahıs idi. Gün geldi, insanlar bu usule, bu usulün haksızlığına, zulmüne dayanamadılar. Bu usul de yıkıldı.
Yerine konan dava usulünde yine davacı arandı ve bulundu. Amme davacılığının doğumunu, bundaki düşünüşleri ve bu davacılığın gelişmesini tarih boyunca söylemek uzun olur.
TOPLUMSAL DÜZEN KURALLARI IV
• Yalnız bahsimiz için şurası gerekli ve esastır ki cezada da davacı lazımdır. Dava esasına
dayanan usul, sanığa haklarını korumak için kolaylıklar sağlar. Suçlar ya şahsa veya topluluğun emniyet ve selametine ve intizamına yöneltilmiş bulunur. Şahsa yöneltilenin topluluğu ve
topluluğa yöneltilenin de netice itibariyle şahsı ilgilendireceğinden şüphe olunamaz. Şu halde bütün şümulüyle şahıs zararı (male, cisme ve şeref ve haysiyete dokunarak ) galip olan suçlar şahsa yöneltilmiş ve daha çok amme emniyet ve selametini bozan suçlar da ammeye
yöneltilmiş sayılır. Bu ayrıma göre suç kendisine yöneltilmiş olan taraf davacı olur. Bu netice, herkesin hakkını kendisine vermek ve tanımaktır. Suçtan zarar gören şahıs ise davayı o açar, adi hususî davacıdır. Davanın hedefi suçlunun cezalandırılmasıdır. Amme davacısı ona
karışmağa, mecbur değildir. ( Ceza Usulü m. 347 ). Suçtan zarar gören cemiyet ise amme namına suçu ve suçluları takip ödevini üstüne alan memur davayı açar. Suçlunun ceza görmesini ister. Kanun yollarına gider. Bu da onun hakkıdır”.