• Sonuç bulunamadı

ÜNİTE HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI. Doç. Dr. Hayrunnisa ÖZDEMİR İÇİNDEKİLER HEDEFLER ÖZEL HUKUK ALANINDA HAKLAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÜNİTE HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI. Doç. Dr. Hayrunnisa ÖZDEMİR İÇİNDEKİLER HEDEFLER ÖZEL HUKUK ALANINDA HAKLAR"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÜNİTE

9

ÖZEL HUKUK ALANINDA HAKLAR

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

Doç. Dr.

Hayrunnisa ÖZDEMİR

İÇİ NDEKİLE R

• Özel Haklar ve Çeşitleri

• Özel Hakların Kazanılması

• Özel Hakların Kaybı

HEDE FL ER

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

• Özel hukuk alanında önemli bir yer tutan haklar konusu ana hatları ile öğrenebilecek,

• Hakların kazanımı ve yolları hakkında bilgi sahibi olabilecek,

• Hakların kaybı ve yollarını

kavranabileceksiniz..

(2)

HAK KAVRAMI VE ÇEŞİTLERİ

Hakların Kazanılması Hakların Çeşitleri (Özel Haklar)

Niteliklerine Göre

Konularına Göre

Bağımlılıklarına Göre

Kullanılmasının Etkisine Göre

Devredilebilmelerine Göre

Hakların Kaybı

Mutlak Kayıp

Nısbî Kayıp

(3)

GİRİŞ

Hukuk, devlet gücü ile yaptırımı bulunan ve toplumu yöneten kuralların bütününe denir. Hak kavramı ise, özel hukukun temel kavramıdır. Hak hukuken korunan ve yararlanılması hak sahibinin iradesine bırakılan menfaatlerdir.

Çalışmamızda, özel hukuk alanında geçerli olan haklara ve çeşitlerine yer vereceğiz.

Bu anlamda, hakların çeşitleri hakkında değişik ölçütler göz önünde tutularak yapılan ayrımlara da çalışmamızda yer verilecektir.

Hakların kazanılması da çalışmamızın diğer bir konusunu oluşturmaktadır.

Haklar aslen, devren ve tesisen olmak üzere kazanılabilirler. Aslen kazanma daha nadir görülse de hakların kazanımında en çok görülen devren kazanma hâlleridir.

Devren kazanma hâli hukuki ilişkiler sonucu elde edilen ve tarafların anlaşması sonucu gerçekleşen bir kazanma hâlidir.

Hakların kaybı ise, kesin sonuçlu olan mutlak kayıp ve sadece devreden kişi için geçerli olan nispi kayıp olarak ikiye ayrılır. Mutlak kayıpta hak bir daha elde edilemeyecek şekilde hak sahibi tarafından kaybedilir. Nispi kayıpta ise, hak sahibi hakkını karşı tarafla yapacağı anlaşma gereği sadece kendisi açısından kaybeder.

Zaman da hakların kaybında önemli rol oynar. Belli bir zaman diliminin geçmesi sonucu kişi hakkını kaybeder.

ÖZEL HAKLAR

Özel hukuk tarafından hak süjesine tanınan hukuki yetki özel hak olarak tanımlanır. Özel haklar, özel hukuktan doğan ve kişilerin birbirlerine karşı sahip oldukları haklardır. Kamusal haklardan farklı olarak özel haklardan kural olarak herkes yararlanır (Genellik İlkesi). Bu haklardan yararlanmada vatandaşlar arasında da esas olarak fark yoktur. Buna karşın kamu haklarından yararlanmada eşitlik ilkesi söz konusu değildir. Ancak özel haklardan yararlanmada herkes eşittir [1][2][3].

Özel hakların en büyük özelliği, her hakkın karşısında kural olarak bir hukuki yükümlülüğün yer almasıdır. Bu yükümlülük, genel nitelikte olabileceği gibi bir kimsenin bir şeyi yapması, yapmaması veya vermesi şeklinde de olabilir.

Ör ne k

•Türk Borçlar Kanunu'nda tarafların dâhil oldukları hukuki işlemler dolayısıyla sahip oldukları alacak hakları on yılın geçmesiyle

zamanaşımına uğrarlar. On yılın sonunda bu alacak hakları artık talep ve dava edilemezler. Zamanın geçmesi ile kişi, sahip olduğu hakkını talep edebilme yetkisini kaybetmektedir.

Haklar, hukuk düzeni tarafınca tanınan ve

devlet yaptırımı ile desteklenen bir

kurumdur.

(4)

Özel haklar, kişiler arasındaki hukuki ilişkiler görünümünde olduğundan hukuk düzeni kişiye değişik belli haklar tanımıştır. Bu haklar çeşitli yönlerden sınıflandırılmıştır. Bunlar; konularına, niteliklerine, kullanılmasının etkilerine, devredilebilmelerine ve bağımlılıklarına göredir.

Konularına Göre

Özel haklar konularına göre, para ile ölçülebilen ve değeri bulunup bulunmadığına göre, “Malvarlığı hakları” ve “Kişilik Hakları” olarak iki temel gruba ayrılırlar.

Malvarlığı hakları

Para ile ölçülebilen haklara malvarlığı hakları denir. Malvarlığı hakları, kişilerin maddi menfaatlerini koruyan haklardır [1][2][3][4]. Malvarlığı, aktif ve pasif olarak iki bölümden oluşur. Aktif kısma kişinin parayla ifade edilebilen bütün hakları girer. Pasif kısma ise, kişinin borçları dâhildir. Malvarlığının aktif ve pasif kısmına giren ve parayla ölçülebilen haklarına malvarlığı hakları denir.

Kişinin mal varlığının aktif kısmı onun net malvarlığıdır. Malvarlığı hakları kural olarak başkalarına devredilebilir. Ayrıca miras yoluyla mirasçılara geçebilir.

Kişilik hakları

Kişilik hakları, malvarlığına girmeyen haklar kategorisindedirler. Bundan dolayı ekonomik bir değer taşımazlar ve para ile ölçülemezler. Sahibinin sadece manevi değerleri olan haklardır. Bu haklar kişiye sıkı sıkıya bağlı olduklarından kural olarak ölümle sona ererler. Miras yoluyla geçmezler [1][2][3][4].

Ör ne k

•Mülkiyet hakkında herkes kişinin mülkiyet hakkını kullanmasına engel olmamakla “yükümlü”dür.

•Alacak hakkında da bir kimsenin diğerine karşı belirli bir edimi yerine getirmek “yükümlülüğü” vardır. Söz konusu bu yükümlülük, bir şeyin

“yapılmasına” ilişkin olabileceği gibi bir “sakınma”dan veya bir

“katlanma” dan da ibaret olabilir.

Ör n ek

•Mülkiyet hakkı, alacak hakkı, fikri haklar malvarlığı haklarındandır.

ne k

•Kişi öldüğünde şahsına ait olan şeref ve haysiyeti sona erer.

Haklar, konularına göre;

malvarlığı ve kişilik hakları olarak ikiye

ayrılır.

(5)

Ancak bunun bir istisnası, fikri haklarda kendini gösterir. Fikri haklar kendilerini var eden kişinin ölümü hâlinde mirasçılarına geçer. Ancak, bu haklar başkalarına devredilemezler. Kişi varlığı hakları arasında, kişinin vücut tamlığı, şeref ve haysiyeti adı, resmi üzerindeki hakları sayılabilir. Kısacası, malvarlığına dâhil olmayan haklar, sahibine moral bakımından yarar sağlayan manevi menfaatlerini koruyan haklardır.

Bağımlılıklarına Göre

Bir hakkın, başka bir hakka bağlı olup olmadığına göre haklar, bağımsız ve bağımlı haklar olarak ikiye ayrılırlar.

Bağımsız haklar

Bağımsız haklar, herhangi bir hakka bağlı olmayan haklardır [1][4]. Mülkiyet hakkı, alacak hakkı, fikri haklar bağımsız haklar arasındadır. Bu haklar, hak sahibinin doğrudan doğruya sahip olduğu haklardır. Bağımsız haklar, başkalarına devredilebilir. Hatta miras yoluyla da mirasçılara intikal edebilir. Söz konusu bu haklar, hem mirasçılara geçer hem de sahibi tarafından üçüncü kişilere devredilebilirler. Bunların yanı sıra ancak bazı bağımsız haklar başkalarına devredilemez. Bunlar intifa hakkı ve sükna (oturma) haklarıdır. Söz konusu haklar, hak sahibinin kişiliğine bağlı olarak kurulurlar. Kurulduktan sonra kural olarak üçüncü şahıslara devredilemezler.

Bağımlı haklar

Bağımsız haklara bağlılığı bulunan haklardır. Asıl hak bulunmaksızın mevcut olmayan haklardır. Bunlar, fer’i ve yan haklardır. Bağımlı hakların amacı, asıl hakların amacına ulaşmasına yardımcı olma (alacaklının kefile karşı olan hakkı) bu hakları güçlendirmek (ipotek hakkı), güvence vermek veya bu hakları genişletmektir (sözleşmeden doğan faiz talepleri). Bağımlı hakların kaderi asıl hak olan bağımsız hakka bağlıdır. Bağımsız haklar sona erdiğinde bağımlı haklar da kendiliğinden kanundan dolayı sona erer. Aynı şekilde bağımlı hak, asıl hak olan bağımsız hakkın devrinde de devralan kişiye geçer.

Alacağa bağlı haklar

Kişi sahip olduğu alacak dolayısıyla bazı haklara da sahip olabilir. Bu haklara fer’i haklar denir[1][4]. Fer’i haklar, bir alacak hakkına her zaman olmasa da belli dönemlerde eklenen, doğumu, devamı, sona ermesi alacağa bağlı haklardır.

Örn ek

•Fer’i hakların en önemli örneğini faiz hakları, cezai koşul, teminat dava ve takip masrafları oluşturur.

•Bir alacak için faiz oranı kararlaştırılmış ise, bu durumda faiz isteme hakkı alacağa bağlı bir haktır

Özel hukuk alanında, haklar, bağımlı ve bağımsız olmak üzere

ikiye ayrılırlar.

(6)

Alacağa bağlı haklar alacağın kaderine tabidir. Alacak var oldukça mevcutturlar. Alacağın sona ermesi durumunda ise, fer’i haklar da sona erer. Aynı şekilde, alacak hakkı devredildiğinde fer’i haklar da karşı tarafa geçer.

Borç ilişkisinden doğan yan yükümler

Borç ilişkilerinden asıl edimlerin yanı sıra yan edim yükümleri de doğar.

Hakların bu türünde sözleşmeden doğan yan edimlerin söz konusu

olabilmesi için kural olarak, asli edimin mutlaka olması gerekir. Aksi takdirde, yan edim yükümleri de söz konusu olmazlar.

Eşyaya bağlı sınırlı aynî haklar

Söz konusu bu haklar kişinin bir eşyaya sahip olmasından dolayı sahip olduğu haklardır.

Eşyaya bağlı hakların bazıları nitelikleri itibarıyla yenilik doğuran bir hak da olabilirler.

Kullanılmasının Etkisine Göre

Hakların bir kısmı kullanıldıklarında, yeni bir hukuki durum yaratırlar. Buna karşın bazı haklar da kullanılmaları ile herhangi bir hak yaratmazlar.

Kullanıldıklarında yeni bir durum yaratan haklara “Yenilik Doğuran Haklar” adı verilir. Haklar kullanılmalarının etkisine göre, yenilik doğuran haklar ve yenilik doğurmayan haklar olarak ikiye ayrılırlar.

Ör ne k

•Bir satım sözleşmesinde, asıl edim olarak malın teslimi ve bu konuda tarafların anlaşmalarının yanı sıra borçlunun satıma konu mal hakkında gerekli olan aydınlatma yükümlülüğünü de yerine getirmesi gerekir.

Ör n ek

•Kendi taşınmazında kullanımı için yeteri kadar su olmayan durumlarda yan komşudan fazla suyunu talep edebilir. Bu şekilde bir kaynak irtifakı kurulmasını sırf kendi sahip olduğu taşınmazından dolayı talep edebilmektedir.

Ör ne k

•Paylı mülkiyette, paydaşların kanundan dolayı sahip oldukları ön alım hakkı, niteliği itibarıyla yenilik doğuran bir haktır.

Paydaşlardan biri, bu hakkını kullanması ile hak kendiliğinden diğer paydaşın hukukî alanında payın alımına ilişkin olmak üzere satım sözleşmesi kurulur.

Borç ilişkilerinde asli edimlerin yanı sıra yan

edim yükümleri de doğar.

(7)

Yenilik doğuran haklar

Yenilik doğuran haklar, sahibine tek taraflı bir irade beyanıyla yeni bir hukuki durum yaratmak veya mevcut bir hukuki durumu değiştirmek yahut da mevcut bir hukuki durumu tamamen ortadan kaldırma yetkisini veren haklardır [2][3][4]. Söz konusu haklar, kullanılmalarında şarta bağlanamazlar. Kanun koyucu bu hakları Kanunda belli sayı ve tipe bağlı olarak düzenlemiştir. Bu hakların kullanılmalarında zamanaşımı işlemez. Bu haklara ön alım, alım, geri alım hakları örnek olarak yer verilebilir. Tanımdan da çıkarılacağı gibi bu haklar; kurucu, değiştirici ve bozucu niteliktedirler.

Kurucu Yenilik Doğuran Haklar: Bu hakların kullanılmasıyla, yeni bir hukuki ilişki doğar [1][3][4].

Değiştirici Yenilik Doğuran Haklar: Mevcut bir hukuki durumun tek taraflı kullanılması ile değiştirilmesini sağlayan haklara değiştirici yenilik doğuran haklar adı verilir [1], [3], [4].

Nihayet, bozucu yenilik doğuran haklar da kurulmuş olan hukuki ilişki, taraflardan birinin irade beyanını belirtmesi ile hukuki duruma göre geriye veya ileriye doğru hukuki ilişkiyi ortadan kaldırabilir [1][3][4].

Yenilik doğurmayan haklar (alelade haklar)

Bu tür haklar, kullanılmaları ile yeni bir hukuki durum ortaya çıkmaz.

Ör ne k

•Ön alım, alım ve geri alım hakları kurucu yenilik doğuran haklardandır.

Ör ne k

•Borçlu edimini birden fazla ifa konusu ile yerine getirmeyi teklif etmesi durumunda alacaklının bunlardan birini seçmesi ile borcun konusunun belli olması durumunda değiştirici yenilik doğuran hak söz konusudur.

Ör n ek

•A ile B arasındaki vekâlet sözleşmesinde, A’nın tek taraflı irade beyanı ile vekâlet sözleşmesini sona erdirdiğini B’ye bildirmesi, A’nın B’deki temsil yetkisini geri alarak temsil ilişkisini bitirmesi, halleri bozucu yenilik doğuran haklara örnek olarak

gösterilebilir.

Yenilik doğuran haklar, kullanılırken şarta

bağlanamazlar.

(8)

Devredilebilme Yönünden

Haklar, kullanma yetkisi bakımından ve hak sahibine bağlılıklarına göre devredilebilen ve devredilemeyen haklar olarak ikiye ayrılmaktadırlar.

Devredilebilen haklar

Söz konusu haklar, başkalarına devredilebilen miras yolu ile geçebilen haklardır. Özel hakların büyük bir bölümü devredilebilen haklara dâhildir.

Bu haklar, temsilci vasıtasıyla da kullanılabilirler.

Devredilemeyen haklar

Kişiye bağlı haklar kişinin kendi tarafından kullanılabileceği için başkalarına devredilemezler. Bu tür haklar da, kişi ile hak arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır [1][2][4]. Malvarlığına ilişkin bazı hakların bir kısmı da kişiye bağlı haklar kategorisine tabidir.

Kişilik haklarının bütünü, kişiye bağlı haklar kategorisindedirler. Bu haklara şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar adı verilir. Bu haklar sadece hak sahibi kişi tarafından kullanılır. Bu haklar; nişanı bozma, nişanın bozulması hâlinde manevi tazminat talep edilmesi, şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Şahsa sıkı sıkıya bağlı hak demek, hakkın kullanılmasına hak sahibinin karar vermesi demektir. Bu hakların mirasçılara geçmesi ve temsilci vasıtasıyla kullanılmaları mümkün değildir. Bu hakların temsilci vasıtasıyla kullanımı sadece, yasal temsil hâllerinde yasaklanmıştır. İradi temsilde, hak sahibi hakkını kullanmaya karar verdikten sonra bu hakkını iradi temsilci vasıtasıyla ileri sürebilir.

Ör n ek

•Bu haklara velayet hakları örnek olarak gösterilebilir. Çünkü velayet hakkının kapsamına, çocuğu terbiye etmek dâhildir. Bu hakkın kullanımı da herhangi yeni bir durum yaratmaz.

Ör ne k

•A, bir taşınmazının, bir taşınırın mülkiyet hakkını üçüncü bir kişiye devredebilir.

Ör ne k

•İntifa (yararlanma) ve sükna (oturma) hakkı kişiye özel olarak kurulurlar. Bu haklar üçüncü kişilere devredilemezler. Miras yoluyla da mirasçılara geçmezler.

Devredilemeyen haklar, daha çok kişilik üzerindeki haklardan

olup buna karşın devredilebilen haklar, hukuki ilişkiye tabi olan

haklardır.

Özel hakların büyük bir bölümü devredilebilen

haklara dâhildir.

(9)

Niteliklerine Göre

Hakların bu ayrımında hakkın sahibine temin etmiş olduğu yetkilerin kapsamı bakımından yapılan bir ayrımdır. Bu açıdan haklar, “mutlak” ve “nispi” olmak üzere iki kategoriye ayrılırlar.

Mutlak haklar

Hak sahibine, en geniş yetkileri veren haktır. Bu haklar herkese karşı ileri sürülebilirler [1][2][3][4][5]. Söz konusu bu haklara herkes saygı göstermek zorundadır. Hak sahibi bu kategorideki haklardan dilediği gibi yararlanabilir. Bu haklar zamanaşımına uğramazlar. Söz konusu bu haklar Kanun koyucu tarafından belli sayı ve tipte öngörülmüştür. Mutlak haklar, mallar üzerinde olabileceği gibi kişiler üzerinde de olabilir.

Mallar üzerindeki mutlak haklar

Mallar üzerindeki mutlak haklar maddi ve maddi olmayan mallar üzerindeki haklar olmak üzere ikiye ayrılırlar.

Maddi mallar üzerindeki mutlak haklara, ayni haklar adı verilir [1][2][3]. Ayni hakların bazıları sahibine sınırsız yetki sağlarken, bazıları ise, sınırlı bir yetki sağlar.

Ayni hakların sınırsız yetki sağlayan kısmına mülkiyet hakkı, sınırlı yetki sağlayan kısmına ise, sınırlı ayni haklar adı verilir.

Mülkiyet hakkı, sahibine en geniş yetkiyi sağlayan bir haktır. Kişi, mülkiyetinde bulunan eşyayı hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içinde dilediği gibi kullanabilir, yararlanabilir ve ondan tasarruf etme hakkı da söz konusudur. Çünkü mülkiyet hakkı, Roma Hukukundan itibaren , “kullanma (usus), tasarruf (abusus) ve yararlanma(fructus)” yetkilerini içerir.

Sınırlı aynî haklar, mülkiyet hakkının içeriğinde yer alan yetkilerin bir veya ikisinin üçüncü bir şahsa tanındığı hak çeşididir. Söz konusu haklar, sahiplerine mülkiyet hakkı gibi tam yetki vermezler. Sadece sayılan yetkilerin bir veya ikisi tanınır.

Ör nek

•Kişinin boşanmaya karar vermesi şahsa sıkı sıkıya bağlı bir haktır.

Bu hakkını kullanmaya karar verdikten sonra kişi, avukat vasıtasıyla boşanma davasının sürdürülmesini talep edebilir.

Ör ne k

•(A) gayrimenkulünün sahibi, yola çıkabilmek için (B) gayrimenkulünün sahibinden kendisine bir geçit hakkı tesis etmesini talep etmesi durumunda kendisine (A)

gayrimenkulünden sadece geçebilme hakkı tanınacaktır. Burada, (A) gayrimenkulünün sahibi sadece sahip olduğu yetkiden yararlanma hakkını (B) kişisine tanımıştır.

(10)

Maddi olmayan mallar üzerindeki, mutlak haklar ise, gayri maddi mallar elle tutulan gözle görülen haklar değildir [1][2][3]. Bunlar, fikir ve sanat hukuki ilişki kurulur, ürünü olan ve haklardır. Bir şairin şiiri, bir bestecinin yaptığı şarkılar, markalar, ticari işletmelerin işletmelerini diğerlerinden ayırt etmek için

kullandıkları yazı ve resimler, ticaret unvanı vb. bu kategoriye hukuki ilişki kurulur, bu haklara “fikrî haklar” adı verilmektedir.

Kişiler üzerindeki mutlak haklar

Kişinin manevi varlığı, vücut sağlığı, sesi, görüntüsü, şerefi, özel hayatı gibi değerleri üzerindeki hakları kişinin kendi üzerindeki mutlak haklarıdır[1][2][3].

Kişinin üçüncü bir şahıs üzerindeki mutlak hakları ise, uygulamada istisnai olarak yer almaktadırlar [2]. Bunlar, velayet ve vesayet haklarıdır. Bu hakların ortak paydası, zayıf ve korunmaya muhtaç kişilerin korunmasının sağlanmasıdır.

“Velayet hakkı” henüz reşit olmayanların korunması için düzenlenmiş olan haklardır. Velayet hakkı, henüz ergin olmamış kişiler üzerinde ve ergin olmakla birlikte vesayet altına alınmayıp velayete tabi kılınanlar üzerindeki haklardır.

Velayet hakkına ana-baba sahiptir. Eğer ana-babadan biri ölmüşse, sağ kalan eş velayet hakkına sahiptir. Eşler boşanmış ise, velayet eşlerden birine verilir. Her iki eş de istemezse, çocuğun velayet hakkı Çocuk Esirgeme Kurumuna verilir.

“Vesayet Hakları” ise, velayete tabi olmayan reşit olup da kendini koruyamayan aciz kişilerin korunması için öngörülmüş haklardır. Vesayet ise, ana- babası olmayan ve kanunda belirtilen şartların gerçekleşmesi durumunda vesayet kurumu işlemeye başlar.

Nispi haklar

Nispi haklar, mutlak haklardan farklı olarak herkese karşı ileri sürülemeyip, ancak belli bir kişiye veya kişilere ileri sürülebilen haklardır [1][2][3][4][5]. Nispi haklar, borç ilişkilerinden doğar. Bu haklar sahibine karşısındakinden belirli davranışlarda bulunmasını isteyebilme hakkı verir. Bu davranış biçimleri, bir şeyin yapılması, yapılmaması ve verilmesinden oluşur. Nispi haklar, herkese değil sadece ilişki içerisinde bulunulan borçlu şahsa ileri sürülebilir.

Nispi hakların en önemli kategorisini alacak hakları oluşturmaktadır [1][2][4]. Alacak hakları da kendi içerisinde alelade ve etkisi kuvvetlendirilmiş olmak üzere ikiye ayrılmaktadırlar.

Alelade Alacak Hakları

Bu haklar, borçlar hukukundan, eşya hukukundan, aile hukukundan ve miras hukukundan doğabilirler [1].

Borçlar hukukundan doğan haklar, genelde bir borç ilişkisinden doğarlar. Bir borç ilişkisinde alacaklı borçludan belli bir davranışta bulunmayı talep edebilir.

Alacaklı borçludan, belirli bir edimde veya davranışta bulunmayı, talep hakkına sahiptir. Borç ilişkisinin kaynağı, hukuki işlemler, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmedir.

Nispi haklar, belli bir ilişki sonucu ortaya çıkan haklardır. Nispi hakların kullanımı ve ihlali ancak taraflarca mümkündür. Söz konuş

ilişki dışında kimseye karşı ileri sürülemezler.

Kişinin üçüncü bir şahıs üzerindeki mutlak

hakları velayet ve vesayet haklarıdır.

(11)

Miras hukukunda da nispi haklar mevcuttur. Miras haklarından doğan haklar sadece mirasçılara karşı ileri sürülebilirler.

Eşya hukukundan doğan nispi haklar ise, herkese karşı ileri sürülemeyip belli şahıslara karşı ileri sürülebilirler.

Tüzel kişiler hukukunda ise, bu alanda düzenlenen üyelik hakları, nispi haklardandır. Üyelik hakları, üye ile tüzel kişi arasındaki hukuki ilişkiden doğan haklardır.

Aile hukukunda ise, eşlerin birbirlerine karşı sahip oldukları aile hukukundan doğan alacak haklarına nispi aile hakları adı verilmektedir. Bu haklar, sadece bir

Ör ne k

•Eser sözleşmesi ile taraflar arasında hukuki ilişki kurulur, eser sahibi eserin yapılmasını talep hakkına sahiptir. Yüklenici de, meydana getirdiği eser karşılığında kararlaştırılan bedelin kendisine ödenmesini talep hakkına sahiptir.

•Aynı şekilde, trafik kazasında bir kişinin yaralanmasına sebebiyet veren şoför, yayanın maddi manevi zararını karşılamakla

yükümlüdür. Burada yayanın şoförden olan talebi, haksız fiil hükümlerine dayanır.

•Nihayet, kişi kendisini borçlu zannederek, karşı tarafa belli miktar para ödemesi durumunda, kişi ödediği parayı sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği geri isteyebilir.

Ör nek

•Muris (M), üçüncü şahıs olan (B) için belirli bir malın kendisine bırakılmasını vasiyetine talep etmişse, (B) kendisine bırakılan şeyi mirasçılardan talep hakkına sahiptir.

Ör ne k

•(A) taşınmazını (B)’ye satma konusunda anlaşması durumunda, mülkiyet hakkının devri için (A)’nın tapu dairesine giderek tescil talebinde bulunması gerekir. Aksi takdirde, taşınmazın mülkiyeti karşı tarafa intikal etmez.

Ör ne k

•Dernek üyesi olan (A), derneğin tüzüğünde yer alan ve kendine kullanması için tanınan hakları ancak dernek yönetimine karşı ileri sürebilir.

(12)

Güçlendirilmiş Alacak Hakları

Alacak haklarından bir kısmının etkisini kuvvetlendirmek imkânı kanun koyucu tarafından tanınmıştır. Bunlara kuvvetlendirilmiş kişisel haklar adı verilir.

Hukuk düzeni kişisel haklardan bazılarının tapu kütüğüne şerh edilmelerine imkân tanımıştır [1][4][5]. Böylece kişisel haklar, tapu kütüğüne şerh verilmekle alacak hakkı sadece taraflar arasında ileri sürülmeyip, üçüncü şahıslara karşı da ileri sürülme imkânı doğar. Ancak kişisel hakların şerh verilmesi onlara ayni mutlak hak kategorisi kazandırmaz. Sadece kişisel hukuki ilişki kurulur, hakların üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesine vesile olur. Ancak bu hakların sayıları kanunda sınırlı sayıda yer almıştır. Bunlar, “önalım, geri alım, alım, adi kira, ürün kirası, rehinde boş dereceye ilerleme, taşınmaz satış vaadi” dir. Kuvvetlendirilmiş kişisel haklar kişiye sadece bir talep hakkı verir.

Mutlak ve nispi haklar arasındaki farklar

Mutlak ve nispi haklar arasında belli başlı farklar bulunmaktadır. Bunlar;

Nispi haklar, belli kişi veya kişilere karşı ileri sürülebilirken mutlak haklar herkese karşı ileri sürülebilen haklardandır.

Nispi haklarda, hak sahibinin karşısındaki kişi, esas itibariyle aktif bir görevi bazen de pasif bir görevi yerine getirmekle yükümlüdür. Bir şeyin yapılması, verilmesi, yapılmaması gibi. Bir borç ilişkisi ancak karşı tarafça ihlal edilebilir. Buna karşın mutlak haklarda diğer bütün kişiler bu hakka saygı göstermek zorundadır.

Bundan dolayı mutlak haklar karşısında kişiler daima pasiftirler. Mutlak haklar, herkes tarafından ihlal edilebilen haklardandır.

Mutlak haklar belirli sayı ve tipe bağlı iken nispi haklar, bağlı oldukları borç ilişkisinin türüne göre çeşitlilik arz ederler. Çünkü nispi hakların oluşumunda, tarafların irade özgürlüğünün bir sonucu olan sözleşme özgürlüğü ilkesi geçerlidir.

Ör ne k

•Nişanlanmada, nişanlılar birbirlerine sadakat çerçevesinde davranmak zorundadırlar. Sadakat yükümlülüğünü, nişanlılardan biri sadece karşı taraf nişanlıdan talep edebilir.

Ör ne k

•Nispi haklara örnek olarak, bir satış sözleşmesinde, tarafların birbirlerine karşı yönelttikleri talepler gösterilebilir.

•Mutlak haklar için ise, mülkiyet hakkı örnek olarak gösterilebilir.

Mülkiyet hakkı, herkese karşı ileri sürülebilir. Aynı zamanda mülkiyet hakkının korunması için herkese karşı da gerekli önlemler alınabilir.

Güçlendirilmiş alacak haklarının Kanunda belirtilen şekilde şerh edilmesi ile mutlak hak

niteliğini kazanmazlar.

Sadece, alacak hakkını kazanan kişilere karşı

ileri sürülebilirler.

(13)

Buna göre, taraflar kanunda belirtilen sözleşme tipleri dışında da çeşitli borç ilişkileri kurabilirler.

Mutlak ve nispi haklar konu yönünden de birbirinden ayrılırlar. Nispi haklarda bir edimin yerine getirilmesi söz konusudur. Mutlak haklarda ise, bir mal veya kişi üzerinde doğrudan sahip olunan iktidar hakları söz konusudur.

HAKLARIN KAZANILMASI

Her hakkın bir kazanımı söz konusudur. Aynı zamanda birden fazla hak çeşidi de söz konusudur. Bu hakların kazanılma biçimleri de farklıdır. Hakların kazanmasını sağlayan sebepler kanundan doğabileceği gibi kişiler arasında yapılan sözleşme gereği de olabilir [2][4][5].

Aslen Kazanma

Hakkın bir eşya üzerinde ilk kez kazanılması durumuna aslen kazanma adı verilir. Bir kimse, hakkı daha önce ki bir kişiden kazanamamışsa bu hakka aslen kazanma yoluyla sahip olur. Taşınır bir malın bu şekilde ilk kez sahiplenilmesine ihraz denir. Taşınmaz üzerinde ilk kez bir kazanımın olmasına ise işgal adı verilir.

Devren Kazanma

Hak üzerinde daha evvelden bir kimsenin hakkı söz konusu ise, hukuki işlem veya miras yoluyla bir başka kişiye aktarımının sağlanmasıdır. Devren kazanmada en az iki kişi vardır. Bunlardan biri hakkı kazanırken diğeri hakkı kaybeder. Özel hukuktaki haklardan, insan ömrü ile kaim olan intifa ve sükna dışındakiler, devren kazanmaya uygundurlar. TMK’da taşınmazların mülkiyetinin devri m.706, taşınırların devri m.763’te düzenlenmiştir. Devren kazanma, tek bir eşyanın kazanımı şeklinde olabilir. Bunun yanı sıra, malvarlığında olduğu gibi aktif ve pasiflerin devri şeklinde külli olarak devredilir. Devren kazanmaya menkullerin devri örnek olarak gösterilebilir.

Tesisen Kazanma

Hakkın karşı tarafa devri söz konusu olmadan hak sahibi tarafından üçüncü bir kişi lehine hak tesis edilmesi şeklinde kurulan haklardır.

HAKLARIN KAYBI

Bir kimse kendi hakkını bir başkasına devrederse, devreden kişi hakkını kaybetmiş karşı taraf hak kazanmış olur. Bu tür hak kaybına “nispi kayıp” adı verilir.

Buna karşın, bir hak kaybı, hakkın tamamen ortadan kalkmasına sebebiyet veriyor ise, burada da hakkın “mutlak kaybı” söz konusu olur [2][4][5].

Ör ne k

•Hak sahibinin karşı taraf için kendi malı üzerinde geçit hakkı tanıması, rehin hakkı tesis etmesi bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Haklar, aslen, devren ve tesisen kazanılabilirler.

En çok görüleni devren kazanımdır.

(14)

Taşınmazlar üzerinde de, hukuki olay, hukuki eylem ve hukuki işlemler vasıtasıyla haklar kaybedilir. Taşınmazın tamamen telef olması veya taşınmazın devredilmesi durumunda taşınmaz üzerindeki haklar sona erer. Taşınmazın malikinin ölümü de hakkın sona ermesine sebep olur.

Zaman faktörü de hakların son ermesine sebebiyet verir. Zamanaşımı mülkiyetin aslen kazanılmasına örnektir.

Ör nek

•Taşınırlar üzerindeki haklar hukuki bir eylemle kaybedilebilir. Bu duruma “Terk” adı verilir.

•Hakkın kaybına hukuki olaylar da sebebiyet verebilir. Taşınır malın yok olmasında olduğu gibi.

•Aynı şekilde, hakların kaybı hukuki işlemle de olabilir. Devir ve tasarruf işlemleri buna en güzel örneklerden biridir. Haklar, satım, trampa, bağışlama vb. yollarla devredilebilir.

Ör n ek

•Erginlik yaşı olan 18 yaşın ikmali ile kişi üzerinde velayet hakkı ortadan kalkar.

•Aynı şekilde, bir alacak üzerinden 10 yılın geçmesi ile alacak da sona erer.

•Aile hukukunda da bazı eylemler ve işlemler bazı hakları ortadan kaldırır.

Bireysel Etkinlik

•Mülkiyet hakkı ile alacak hakkını karşılaştırınız

•.

Zaman da hakların kaybedilmesinde önemli bir yer tutar.

(15)

Ö ze t

•Hak, hukuk düzeni tarafından kişiye tanınmış olup yine hukuk düzeni tarafından korunan bir müessesedir. Haklar, kamu hukukundan ve özel hukuktan doğmalarına göre ikiye ayrılırlar. Kamu hakları, devlet tarafından halka tanınan ve kamusal özgürlükleri içeren yetkilerdir. Bu hakların söz konusu olabilmesi için devlet ve vatandaş olmalıdır. Özel haklar da ise, taraflar arasında herhangi bir derece farkı bulunmaz.

•Özel haklar, özelliklerine göre değişik kategoriye ayrılırlar. Bunlar;

konularına, niteliklerine, bağımlılıklarına, kullanılmasının etkisine ve nihayet devredilebilmelerine göre çeşitli kategorilere ayrılırlar.

•Hakların konularına göre ayrımında, malvarlığı ve kişilik üzerinde kurulan haklar söz konusu olur. Malvarlığı hakları, kişinin para ile ölçülebilen malvarlığı değerleri üzerinde kurulan haklardır. Örneğin, mülkiyet hakkı, alacak hakkı, malvarlığı haklarındandır. Kişilik hakları ise, kişinin para ile ölçülemeyen haklarıdır. Bu haklar kişinin ölümü ile sona erer. Mirasçılara geçmezler. Örneğin, kişinin şeref ve haysiyeti vb.

•Hakların, bağımlı olup olmamaları ise, onların herhangi bir hakka tabi olup olamamalarına göre yapılan bir ayrımdır. Bağımsız haklar, herhangi bir hakka tabi olmayan kendiliğinden var olan haklardır. Bu haklara sahipleri doğrudan sahiptirler. Bağımlı haklar ise, var olabilmeleri, bir başka hakka tabi olan haklardır. Tabi olunan hak olmadan bu kategorideki haklar da olmazlar.

Örneğin, sözleşmeden doğan faiz alacağında olduğu gibi.

•Aynı şekilde özel haklar, mutlak ve nispi haklar olarak ikiye ayrılırlar. Mutlak haklar sahibine en geniş yetkiyi veren haklardır. Mallar ve kişiler üzerinde kurulabilen haklardır. Mallar üzerinde kurulunca sahibine kullanma,

yararlanma ve tasarruf edebilme hakkı verir. Kişiler üzerinde kurulan mutlak haklarda ise, kişinin kendi şahsı üzerindeki haklar, kişinin maddi ve manevi varlığı, vücudu sağlığı, sesi, görüntüsü, şerefi, özel hayatı gibi varlıkları üzerindeki haklarıdır. Kişinin üçüncü bir şahıs üzerindeki hakları ise, uygulamada istisnai olarak yer almaktadırlar. Bunlar, velayet ve vesayet haklarıdır.

•Nispi haklar, borç ilişkilerinden doğar. Bu haklar sahibine karşısındakinden belirli davranışlarda bulunmasını isteyebilme hakkı verir. Bu davranış biçimleri, bir şeyin yapılması, yapılmaması ve verilmesinden oluşur. Nispi haklar, herkese değil sadece ilişki içerisinde bulunulan borcu şahsa ileri sürülebilir.

•Haklar, kullanılmalarının etkilerine göre, yenilik doğuran ve yenilik doğurmayan haklar olarak ikiye ayrılırlar. Kanunda özel olarak düzenlenen bazı haklar, karşı tarafın hukuki alanına ulaşır ulaşmaz hüküm ve sonuç doğuran haklardır.

•Bu haklar, tek taraflı kullanılır, şarta bağlanmazlar ve kullanıldıktan sonra bir daha kendilerinden dönülemezler. Kullanıldıklarında herhangi bir yenilik doğurmayan haklar da herhangi bir yenilik söz konusu olmaz. Bu haklara en güzel örnek velayet hakkıdır. Bu hakkın içeriğine sadece ana-babanın bakım ve çocuğu terbiye hakkı dâhildir.

•Haklar, başkalarına geçebilmelerine göre, devredilebilen ve devredilemeyen haklar olarak ikiye ayrılırlar. Devredilebilen haklar, başkalarına devredilebilen miras yolu ile geçebilen haklardır. Özel hakların büyük bir bölümü

devredilebilen haklara dâhildir. Örneğin, mülkiyet.

•Devredilemeyen haklar ise, kişinin sadece kendisinin kullanabildiği üçüncü şahıslara devredilemeyen haklardır. İntifa ve sükna hakları bu tür

haklardandır. Bu haklar kişiye özel kurulurlar. Kişi öldüğünde de kendiliğinden sona ererler.

(16)

Öz et(De vamı)

•Haklar, aslen, devren ve tesisen kazanılır. Aslen kazanmada kişi ilk kez hak sahibi olur, devren kazanmada iki kişiden biri hakkı kazanırken diğeri kaybeder. Tesisen kazanmada ise, hak herhangi bir şekilde kişiden kişiye geçmez. Ancak, hak sahibi hak kendinde iken başkası lehine ayrıca bir hak kurabilir.

•Hakların kaybı ise, kendiliğinden olabileceği gibi hukuki bir olay, hukuki bir işlem sonucu gerçekleşebilir. Hatta zamanın geçişi de hakların sona ermesinin birer sebebidir. Zamanın işlemesi, kişinin hukuki statüsünü değiştirebileceği gibi, alacak haklarının da ileri sürülebilmesini ve dava edilebilme haklarını ortadan kaldırır.

(17)

DEĞERLENDİRME SORULARI

1. Aşağıdakilerden hangisi mutlak hakların bir özelliği değildir?

a) Herkese karşı ileri sürülebilirler.

b) Herkes tarafından ihlal edilebilirler.

c) Mutlak haklar zamanaşımına uğramazlar.

d) Mutlak haklar belirli sayıdadırlar.

e) Taraflar, isterlerse herhangi bir hakka mutlak hak niteliği verebilirler.

2. Aşağıdakilerden hangisi yenilik doğuran hakların özelliklerinden değildir?

a) Zamanaşımına uğramazlar.

b) Kullanılmaları şarta bağlanabilir.

c) Kullanıldıklarında karşı tarafın hukuki alanında tek taraflı olarak hüküm ve sonuç doğururlar.

d) Kanunda sayı ve tipleri belirtilmiştir.

e) Ön alım hakkı yenilik doğuran bir haktır.

3. Aşağıdakilerden hangisi, kuvvetlendirilmiş alacak haklarının özelliklerdendir?

a) Kanunda belirli sayıdadırlar.

b) Taraflar istedikleri hakkı tapuya şerh ettirerek kuvvetlendirebilirler.

c) Söz konusu hakların üçüncü kişilere ileri sürülmesi onlara mutlak hak niteliği kazandırır.

d) Kuvvetlendirilmiş alacak haklarını taraflar tek taraflı irade beyanları ile ileri sürebilirler.

e) Söz konusu hakların üçüncü kişilere ileri sürülebilmesi için mutlaka tapuya tescili gerekir.

4. Aşağıdakilerden hangisi bağımlı haklardandır?

a) İpotek hakkı b) Mülkiyet hakkı c) Sağlık hakkı

d) Alacağın temliki hakkı e) İbra

5. Aşağıdakilerden hangisi yenilik doğuran haklardan değildir?

a) Ön alım hakkı b) Alım hakkı

c) Taşınmaz satış vaadi d) Geri alım hakkı

e) Vekâlet akdini sona erdirme

6. Aşağıdakilerden hangisi hakların devren kazanılmasına örnektir?

a) Terk

b) Taşınırların satımı c) İşgal

d) İhraz

(18)

7. Kişinin kendi gayrimenkulü üzerinde üçüncü bir şahıs lehine rehin hakkı kurması aşağıdakilerden hangisine örnektir?

a) Aslen Kazanma b) İşgal yoluyla kazanma c) İhraz yoluyla kazanma d) Zamanaşımı ile kazanma e) Tesisen kazanma

8. Aşağıdakilerden hangisi hakların kaybına sebebiyet vermez?

a) Zamanaşımı b) Terk

c) Taşınırın telef olması

d) Malların miras yoluyla intikali e) Taşınmazın işgal edilmesi

9. Aşağıdakilerden hangisi devredilemeyen haklardandır?

a) Taşınmaz Mülkiyetinin Devri

b) Sükna (Oturma) –İntifa (Yararlanma) hakkı c) Geçit hakkı

d) Kaynak hakkı e) Üst hakkı

10. Aşağıdakilerden hangisinde hakların kaybı hukuki işlem yoluyla gerçekleşmez?

a) Satım sözleşmesi b) Trampa sözleşmesi c) Miras yoluyla d) Eser sözleşmesi e) Pazarlama sözleşmesi

Cevap Anahtarı

(19)

YARARLANILAN KAYNAKLAR

[1] Öztan, B. (2014). Medenî Hukuk’un Temel Kavramları, 39. Baskı, Ankara: Turhan Kitabevi.

[2] Gözler, K. (2017). Hukuka Giriş, 14. Baskı, Bursa: Ekin Yayınevi.

[3] Cansel, E. & Özel, Ç. (2009). Hukuk Başlangıcı, 4. Baskı, Ankara: Seçkin Yayıncılık.

[4] Oğuzman, M. K. & Barlas, N. (2013). Medenî Hukuk, 19. Baskı, İstanbul: Vedat Kitapçılık.

[5] Serozan, R. (2014). Medeni Hukuk, 5. Baskı, İstanbul: Vedat Kitapçılık.

Referanslar

Benzer Belgeler

“özel haklar”; kamu hukukundan doğan ve vatandaşların devlete karşı sahip olduğu hukuksal yetki ve çıkarlar ise “kamu hakları”..

• Hukukta yaptırım ise, hukuk kurallarının kişilere yüklediği yükümlülükleri kişilerin yerine getirmemeleri üzerine, onların bunları yerine getirmeleri için kamu

 İcracı sanatçı: tespit veya alenileşmeden sonra 70 yıl, manevi haklar: en az mali hak süresi dolana kadar.  Fonogram yapımcısı: tespitten sonra

• Girişimcilik Nitelikleri - İş fikrini gerçekleştirmek için girişimcilik özelliklerine ve en önemlisi kendine güvene ve işin gerektirdiği uğraşı vermek için

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO), patenti, resmi bir daire veya bir çok ülke adına iş yapan bölgesel ofis tarafından talep üzerine verilen, bir buluşu

Kurulacak İşin Temel Nitelikleri ve Kuruluş Dönemi Planı İşin Sahip Olacağı Yasal Statü.. Bu bölümde, işletme kuruluşu için alınması gerekli

ZARURET HALİ: Bir kimsenin, kendisinin veya üçüncü bir şahsın malvarlığına veya şahıs varlığına yönelik ağır ve derhal meydana gelebilecek bir tehlikeyi bertaraf

Kişisel kamu haklarına “koruyucu kamu haklarına (negatif statü hakları) örnek olarak, “kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı”, “kişi hürriyeti