• Sonuç bulunamadı

8 NİSAN 2006 CUMARTESİ SAYI: 174 ZAMAN LA BİRLİKTE SATILIR ailem.zaman.com.tr. Ýnsanlýða yol gösteren bir rehberefendimiz (SAS)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "8 NİSAN 2006 CUMARTESİ SAYI: 174 ZAMAN LA BİRLİKTE SATILIR ailem.zaman.com.tr. Ýnsanlýða yol gösteren bir rehberefendimiz (SAS)"

Copied!
66
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

8 N İ S A N 2 0 0 6 C U M A R T E S İ S A Y I : 1 7 4 Z A M A N ’ L A B İ R L İ K T E S A T I L I R a i l e m . z a m a n . c o m . t r

Ýnsanlýða yol gösteren

bir rehber Efendimiz

(SAS)

(2)
(3)

ailem

EDÝTÖR

ÝÇÝNDEKÝLER

Efendimiz (sas) her hâliyle insanlýða rehberdi 2

O’nu sevmek için tanýmak, bunun için de iyi okumak lazým 14

Efendimiz’i (sas) sevmek ne kazandýrýr? 20

Çocuklara Efendimiz’in güzel ahlâkýný ancak yaþayarak öðretebiliriz 30

Bütün Peygamberler Ýslam’ý teblið etti 40

O, âlemlere rahmet, âlemler O’na hasret 48

Peygamberlere dil uzatýlamaz 52

Resulullah’ý seviyorum; çünkü...

Efendiler Efendisi’ni anlatmak, sevgi- sini tarif etmek, kollarýný açtýðý insan- lýk için yaptýklarýný bir-iki sayfaya sýðdýrmak ne mümkün! Anlatýlanlar, yazýlanlar sadece sýzan birkaç damla yaðmur misali. Sadece “sevebilmek”

adýna atýlacak adýmlarýn ilki adýna söylenmiþ birkaç söz… Çünkü yazý- lanlara, duyguyu, sevgiyi, gözyaþýný, aþký, muhabbeti, mutluluðu, huzuru siz eklemek zorundasýnýz. Daha he- nüz bunlarý da iletebilecek bir baský türü geliþtirilemedi; maalesef…

Sevgililer Sevgilisi’ni en iyi seven- ler anlatýr. Onun için o büyük insan- larýn gönüllerinden sýzan kelimelere atýf yaptýk, kaynak aldýk.

Aþk, bir arayýþtýr. Aþk, hissetmek- tir. “Aþk, anlatýlmaz yaþanýr.” demele- ri de bundandýr. “Ben aþýk mýyým Re- sulullah’a?”, “Ben seviyor muyum Peygamberimi?” sorusunu sorup du- ranlardan olmayý kim istemez ki?

Aþký bilmek ve ona ulaþabilmek için yaþamak gerekir. Her insanda bir aþk cevheri vardýr. O sevgiyi or- taya çýkarmak ise bizim gönlümü- zün derinliklerinde onu ortaya çý- karmak için gayret gerekir. Eþine aþýk bir insan, aþký yorumlayabilir.

Anne-baba sevgisini, çocuk sevgisi- ni, arkadaþ sevgisini de Efendimiz (sas) sevgisine dönüþtürebilmek mümkündür aslýnda. Çünkü seve- bilmeyi bilen her insan, sevilmeye en layýk insaný tanýdýkça O’na bað- lanmaktan geri kalamayacaktýr. O halde “Sevebilmeye namzet insanlar olabilmek” ilk duamýz olsun. Sonra

“Güzeller güzelini sevenlerle birlik- te olabilmeyi” istemeliyiz.

Bilmek, O’nu (sas) göremeyenler için ne kadar önemli. Ýnsan bilmedi- ðini sevemez çünkü. Bildiðini düþün-

mek, manevi anlamda O’nun yanýnda olmak ve sevdiðimiz Peygamberimi- zin de bizim yanýmýzda olmasýný iste- mek yapmamýz gereken en önemli vazife deðil midir? Bizi yaratan Rab- bimiz’in (cc) bir elçisi olduðunu düþünmek, bize “kulluðumuzu” öð- reten eþsiz insan olduðunu anlaya- bilmek biricik gayemiz olmalý…

***

Bu sayýmýzda O’nu (sas) sevebil- mek adýna yapýlan arayýþýn bir hika- yesi var her sayfanýn satýrlarý ara- sýnda. Resulullah’ý (sas) anlatmak kadar; “O’nu sevebilmeyi göstermek de yer almalý” düþüncesiyle üç aydýr süren iki farklý çalýþma bu sayýda yer alýyor. O’nun (sas) sünnetlerini, sevgisini hayatlarýna yansýtanlar, yaptýðýmýz çaðrý doðrultusunda biz- lere yüzlerce mektup ve e-posta gönderdi. Bunlarýn bir kýsmýný yeri- miz ölçüsünde sizlerle paylaþacaðýz.

Eminim ki yaþanan bu duygular ve olaylar, hatýralardan uzun süre çýk- mayacak. Ýkinci projemizde ise seç- tiðimiz insanlara hediye ettiðimiz Allah Resulü (sas)’nü anlatan kitap- lar okuttuk. Onlarýn okuduklarý ki- taplar hakkýndaki görüþleri dikkati- nizi çekecek. Bu bölümle birçok okurumuz, kitap okumak için gayret kazanacak. Efendimizi (sas) okur- ken, dergimizde yazýlanlarý gözünün önünden eksik etmeyecek.

Ailem’in bu özel çalýþmasý bu haftayla da sýnýrlý deðil. Önümüz- deki sayýmýzda da Allah Resulü (sas) 48 sayfalýk çalýþmamýzýn ana konusu. Duygularýnýzý, yaþadýklarý- nýzý, ilginç gördüðünüz þeyleri biz- lere yazmayý unutmayýn. Adresi- miz; ailem@zaman.com.tr

Haftaya buluþmak dileðiyle…

Serhat Þeftali s.seftali@zaman.com.tr

Zaman Gazetesi 34194 Yenibosna/Ýstanbul Tel: 0212 454 1 454 (pbx) www.zaman.com.tr

Baský: Feza Gazetecilik AÞ Tesisleri Feza Gazetecilik A.Þ.

Adýna Ýmtiyaz Sahibi Ali Akbulut

Sorumlu Müdür ve Yayýn Sahibinin Temsilcisi Ali Odabaþý Genel Yayýn Müdürü Ekrem Dumanlý

Yayýn Danýþmaný Hamdullah Öztürk

Yayýn Editörleri Serhat Þeftali Mustafa Aydýn Þemsinur B. Özdemir Katkýda Bulunanlar Ali Demirel

Süleyman Sargýn

Tasarým Mehmet Þimþek

Kapak Cem Kýzýltuð

Reklam Satýþ Yöneticisi M.Süleyman Baþaran m.basaran@zaman.com.tr 0 212 454 82 25 Yayýn Türü Yerel Süreli

aaiilleem m

http://ailem.zaman.com.tr

Öneri ve teklifleriniz için: ailem@zaman.com.tr 8 N Ý S A N 2 0 0 6 C U M A R T E S Ý S A Y I : 1 7 4

(4)

8 NÝSAN 2006 CUMARTESÝ ailem 2

Ýnsanlýða yeni bir hayat modeli getiren Peygamberimiz, hayatýn her alanýnda olduðu gibi, sosyal hayatý da yenileyen ve þekillen- diren prensipler getirmiþtir. Hz.

Peygamber teklif edeceði her ko- nuyu önce kendisi bizzat tatbik ettiði gibi, -ayný zamanda Al- lah’ýn razý olduðu hayat tarzý olan- kendi hayat tarzýna ulaþýl- masý konusunda da toplumu

eðitmeyi ihmal etmemiþtir. Pey- gamberimiz’in ortaya koyduðu esaslar, insan iliþkilerinin daha bir önem kazandýðý günümüzde, baþta insanlarý idare etme konu- munda olan kimseler olmak üzere, bütün insanlar için örnek olacak prensiplerdir. Bunlardan bazýlarýný -kaynaklarýný verme- den, fakat zikredilen hemen her hadisin kütüb-i tis’a diye meþ- hur olan dokuz hadis kitabýnda olduðunu belirterek- ele alalým:

Peygamber Efendimiz’in davranýþlarýnýn ahlakî ola- rak dayandýðý esaslar araþ- týrýldýðýnda bunlarýn en baþýnda; O’nun engin al- çakgönüllülüðü, yumuþak huyla muamelede bulun- masý, cömertliði, sabrý, merhamet ve þefkati gelir.

YUSUF ÖMEROÐLU

Hz. Muhammed

(sas)

EFENDÝMÝZ (SAS) HER HÂLÝYLE

ÝNSANLIÐA REHBERDÝ

(5)

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

Neden Resulullah’ý (sas) okuyoruz?

Kitap okumak, bilgiye ilk elden ulaþmak adýna çok önemli. Hele hele düzenli kitap okuma alýþkanlý- ðý kazanmak, yapmamýz gereken- lerin en baþýnda yer alýyor. Ailem dergisi olarak her fýrsatta okurlarý- mýza kitap tavsiye etmeye çalýþýyo- ruz. Ama bu sefer kitap okumaya yeni bir projeyle farklý bir yaklaþým getirdik. Yaklaþýk üç aydýr süren bu proje kapsamýnda kadýn erkek farklý yaþ gruplarýndan elliye yakýn insanýmýz, projemize gönüllü katýl- dý. Projeye dahil olanlara seçilen kitaplardan hediye ettik. Onlar, kendilerine tanýnan bir ay içinde bu kitaplarý düzenli olarak okudu- lar. Kitaplarý bitirenlerle tek tek kitaplar ve hissettikleri üzerine görüþmeler yaptýk. Nelerin on- larý etkilediðini iki sayý boyunca ilgiyle okuyacaðýnýza inanýyoruz.

Projeye katýlanlarýn okuduðu kitaplar Peygamberimin Sevdiði Müslüman, Prof. Dr. M. Yaþar Kandemir, Zafer Yay.

Sonsuz Nur, M. Fethullah Gülen, Nil Yay.

En Öndekiler, Akademi Araþtýrma Heyeti, Iþýk Yay.

Peygamberimizin Hayatýndan Seçilmiþ Öyküler, Selim Gündüzalp, Zafer Yay.

Peygamberimizin Hayatý, Ýmam Þibli, Timaþ Yay.

Peygamberimizden 101 Hatýra Prof. Dr. Yaþar Kandemir.

Ailem

Proje uygulama: Þemsinur Özdemir

Habîbullah (sas)

(*)

insana deðer verirdi

Ýnsanlarla baþarýlý bir iliþki kurmanýn temelinde muha- tabý ciddiye alma ve ona deðer verme vardýr. Herkes, sevilmek ve sayýlmak ister. Peygamberimiz insanlara çok deðer verir, insanlarla iç içe yaþar, onlardan biri gibi hayatýný devam ettirirdi. Ýnsanlarla karþýlaþtýðý zaman ilk selam veren kendisi olurdu; tokalaþýr, hal ve hatýrýný sorardý. Söylenenleri dikkatle dinler, mu- hatabý ayrýlmadýkça yüzünü ondan çevirmezdi. Enes b. Mâlik, Peygamberimiz’in bu özelliðini þöyle ifade eder: “Hz. Peygamber biriyle karþýlaþýp konuþmaya baþlayýnca o zat yüzünü çevirmedikçe o kimseden yüzünü çevirmezdi. Biri ile karþýlaþýp da

elini tutunca, adam elini býrakmadýkça, elini çekmezdi. Ashabý ile otururken ayaklarýný asla uzatmazdý.”

Peygamberimiz, insana önce- likle insan olduðu için deðer veriyordu. Bunun en güzel ve çarpýcý örneklerinden biri þudur: Bir gün Hz.

Peygamber sahabe- den bir grupla otu- rurken yakýnlarýn- dan bir cenaze geç- miþ ve Peygamberimiz (sas) cenazeyi görünce ayaða kalkmýþtý. Yanýnda bulunan- lar, onun bir Müslüman cena- zesi olmadýðýný, Yahudi cena- zesi olduðunu söyleyerek,

‘ayaða kalkmanýz gerekmez- di’ demek istemiþlerdi. Onla- rýn bu sözü üzerine Hz. Pey- gamber, “Müslüman deðilse insan da mý deðil?” cevabýný vermiþti. O, insana verdiði önemin bir göstergesi ola- rak, ölülerin arkasýndan olumsuz konuþulmasýný ve kabirlerin üzerlerine oturul- masýný yasaklamýþtýr.

(*) Allah’ýn sevgilisi

FOTOÐRAF: REUTERS FOTOÐRAF: ALÝ ÜNAL

(6)

8 NÝSAN 2006 CUMARTESÝ ailem 4

Hz. Muhammed

(sas)

Et-tuhûru þatru’l-îman

T e m i z l i k i m a n ı n y a r ı s ı d ı r .

Efendimiz (sas) insanlarýn dertleriyle ilgilenirdi

Peygamberimiz (sas), asha- býnýn dertleriyle ilgilenir, onlardan yakýn ilgisini esir- gemezdi. Peygamberimiz, genel meselelerin yanýnda detaylarý da ihmal etmemiþ ve insanlarýn en küçük dert- leriyle bile ilgilenmiþtir.

Resûlullah, yardým ederken bile muhatabýný rencide edecek, üzecek ve minnet al- týnda býrakacak en küçük bir tavýrda bulunmamýþtýr.

Ýnsanlarýn iþlerine özen göstermeyenleri ciddi bir þe- kilde uyaran Efendimiz þöyle buyurmuþtur: “Kim bir Müs- lüman’ýn dünyadaki sýkýntýla- rýndan birini giderirse, Allah da onun kýyamet günü sýkýn- týlarýndan birini giderir. Kim darda kalmýþ birine kolaylýk gösterirse, Allah da ona dün- ya ve ahirette kolaylýk göste- rir. Kim bir Müslüman’ýn kusurunu gizlerse, Allah da onun dünya ve ahiretteki kusurlarýný örter. Kul, din kardeþine yardýmcý olduðu müddetçe Allah da ona yar- dýmcý olmaya devam eder.”

Peygamberi- miz (sas) in- sanlarýn en küçük dert- leriyle bile ilgilenmiþtir.

FOTOÐRAF: AP

(7)

Esin Gündoðdu:

Günlerdir etkisindeyim

Bana verilen kitabý hissederek oku- dum ve günlerce etkisi devam etti.

Bu sözleri ancak bir peygamber söyleyebilir dedim. Dinimiz yeterin- ce bilinmiyor; yalnýzca emirler ve ya- saklardan ibaret zannediliyor. Öðüt almak isteyen, ruhunu eðitmek iste- yen, Rabb’iyle konuþmak isteyen, Peygamber Efendimiz’den nasihat almak isteyen,

güzel hasletlere sahip olmak iste- yen Kur’an’ý ve hadisleri okuma- lý. Peygamber Efendimiz’in ha- yatýný öðrenmeli.

En ufak bir iyiliði küçük görmeyip

yerine getirmek, kibirli olmamak, dille komþularý rahatsýz etmemek, yarým hurma ile dahi olsa sadaka vermek, insanlara gülümsemek...

Bütün bunlar her insanýn sahip ol- masý gereken ve sahip olmak da is- tediði güzel davranýþlar. Kitapta Peygamber Efendimiz’in normalde çok az konuþtuðunu öðrendim. Bu, beni ve insanlarý etkileyen en büyük özelliði. O hakikati öz bir þekilde, do- lambaçsýz söyledi. Sözleri yürekleri titretti. ‘Senden su isteyenin kabýna kendi kabýndan su koymak bile olsa hiçbir iyiliði küçük görme, kibirli ol- ma, insanlara karþý önyargýlý olma.’

diyor. Bunlar tüm insanlýðýn muta- býk olduðu hasletler. Kimse bunla- ra kötü diyemez. Kitabý okuyunca hemen birine verdim faydalansýn diye. Ýlk adýmý atmýþ oldum. Kita- býn özetini çýkarmak ve herkese onun öðütlerini duyurmak istiyorum.

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

Ufuk insan (sas) güler yüzlü idi

Gülümseme, tek kelimeyle “sevgi”dir ve “seninle- yim” demektir. Peygamber Efendimiz sürekli güler yüzlü idi. O, hiç kahkaha atýp gülmemiþti. Abdul- lah b. Hâris, “Resûlullah’tan daha çok tebessüm eden/O’nun kadar güleç yüzlü hiçbir kimseyi görmedim.” diyerek bu hususu anlatýr.

Cerir b. Abdullah da þöyle demiþtir: “Resûlul- lah (sas) Müslüman olduðum günden beri beni yanýna girmekten men etmedi. Beni görüp yü- züme karþý tebessüm etmediði de olmadý.”

Hz. Âiþe’nin anlattýðýna göre, bir adam Hz. Pey- gamber’le konuþmak istemiþti. Adamýn geldiðini uzaktan görünce, “Kavminin en menfur adamý.”

buyurdu. Adam huzuruna gelip oturunca Resûlul- lah, iyi davranýp güler yüz gösterdi. Adam gidince Hz. Âiþe bu tezadýn sebebini sordu. Peygamberi- miz, “Ey Âiþe! Benim kaba davrandýðýmý hiç gör- dün mü? Kýyamet günü, Allah nazarýnda en fena kiþi, þer ve belasýndan korkarak kendinden insan- larýn kaçtýðý kimsedir.” buyurdular. “Kardeþinin yüzüne gülümsemenden ötürü sana sadaka seva- bý verilir.” “Ýyiliðin hiçbir çeþidini sakýn küçümse- me. Hatta kardeþini güler yüzle karþýlaman bile olsa.” mübarek sözleri de Efendimiz’e aittir.

Nebiler Serveri (sas) selamlaþmaya önem verirdi

Ýnsanlara ilgi göstermenin, onlara önem ve deðer vermenin en kolay, en etkili yolu selam vermektir.

“Allah katýnda en makbul insan, karþýlaþmada sela- ma önce davranandýr.” buyurarak konuþmaya se- lamla baþlamayý tavsiye eden Peygamberimiz karþý- laþtýðý insanlara selam verirdi. Çocuklara ve kadýn- lara da selam vermiþ, ehl-i kitaptan olan kimselerin de selamýný almýþtýr. “Selam, Allah’ýn isimlerinden biridir. Onu yeryüzüne koymuþtur. O halde onu aranýzda yayýnýz.” buyurarak selamýn önemine dik- kat çekmiþ ve “Ýman etmedikçe cennete giremezsi- niz, birbirinizi sevmedikçe de olgun mümin olamaz- sýnýz. Size yaptýðýnýzda birbirinizi seveceðiniz bir þeyi haber vereyim mi? Aranýzda selamý yayýnýz.”

diyerek de selamlaþmanýn toplum içerisindeki fertleri birbiriyle kaynaþtýrýp, merhamet, þefkat ve sevgi duygularýný geliþtireceðine iþaret etmiþtir.

(8)

8 NÝSAN 2006 CUMARTESÝ ailem 6

Hz. Muhammed

(sas)

Âfetü’l-ilmi en-nisyân.

İ l m i n â f e t i u n u t k a n l ı k t ı r .

Allah Resulü (sas) zengin fakir ayrýmý yapmazdý

“Fakirleri arayý- nýz, onlarý görüp gözetiniz. Zira siz ancak fakirler sa- yesinde yardým görüyor ve rýzýk- landýrýlýyorsunuz.”

(Hadis-i Þerif) Peygamberimiz’in insanlarla müna-

sebetlerinde dikkat çekici yönlerin- den biri de kesinlikle zengin fakir ayrýmý yapmamasýydý. O’nun naza- rýnda zengin-fakir, büyük-küçük, efendi-köle; herkes eþitti.

Ýslam’ýn ilk yýllarýnda Peygambe- rimiz’in çevresinde genellikle genç ve fakir kimseler bulunuyordu. Ýki Cihan Serveri, etrafýný alan bu ilk kadronun, bu fakir insanlarýn bir gün cihan çapýnda bir inkýlap yapa- cak kadro olduðunu daha iþin ba- þýnda biliyor ve attýðý her adýmý ona göre atýyordu. Nitekim bir hadisle- rinde þöyle buyurmuþtur: “Fakirle- ri arayýnýz, onlarý görüp gözetiniz.

Zira siz ancak fakirler sayesinde yardým görüyor ve rýzýklandýrýlý- yorsunuz.” Sahabeden Ebû Zer, Peygamberimiz’in kendisine tavsi- yelerini anlatýrken, bunlardan bi- rinin, yoksullarý sevip onlara ya- kýn olmak olduðunu söylemiþtir.

Peygamberimiz, o dönemde toplumda yaygýn olarak bulu- nan köle ve cariyelere “kölem, cariyem” diye hitap edilmeme- sini, “delikanlým, gencim, oð- lum” gibi ifadelerle hitap edil- mesini istemiþtir. Yine dikkat çekici bir hadiste, “Nice saçý baþý daðýnýk, kapý kapý kovulan ve asla önemsenmeyen kimse var- dýr ki, (herhangi bir hususla ilgili) Allah’a yemin etse, Allah onu yemi-

ninde yalancý çýkarmaz.” buyurarak fakir bir dýþ görünüþün altýnda Al- lah katýnda deðerli bir kalbin bu- lunabileceði hususunda uyarýda bulunmuþ ve bizi dikkatli olmaya çaðýrmýþtýr. “Ýnsanlar Âdem’in oðullarýdýr. Âdem’i de Allah top- raktan yaratmýþtýr.” diyerek te- melde insanlar arasýnda bir far- kýn olmadýðýný vurgulamýþtýr.

(9)

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

Okura

“sen de katýl” dedik

Resulullah (sas)’a sevgi ve özlem hep anlatýlýr; ama ya bu konuda ya- pýlanlar? Biz de sevgili okurlarýmýza bir aydýr “Efendimiz’i hayatýnýza na- sýl yansýtýyor, neleri yapmak için uð- raþ veriyor, nasýl anlatýyorsunuz?”

çaðrýsý yaptýk. Yüzlerce e-mail ve mektup aldýk. Yapýlacaklarý anlat- mak yerine yapýlanlarý anlatmanýn daha önemli olduðu düþüncesiyle halkýmýza danýþtýk. Ýþte bu bölümde siz okurlarýmýzdan gelen mektupla- rýn bir kýsmýný okuyacaksýnýz. Bu projemize destek veren tüm okur- larýmýza teþekkür ediyoruz. Ailem

O’nun gibi gülümseyebilmek

isterdim

Aslýnda hayallerimizi süsleyen o ka- dar yönü var ki o Kutlu Nebi’nin (sas). Bize býraktýðý her þeye sýmsýký sarýlmak istemiyor muyuz; ama “or- tam” denen deðiþesi kliþeler buna müsaade etmeyince nasýl da insa- nýn zoruna gidiyor! Ama ben en çok Efendimiz (sas) gibi herkese karþý tebessüm edebilmek, insan- lara karþý tatlý dilli olmak, güler yüzlü olmak, en önemlisi onun na- maza olan hassasiyetinden biraz olsun nasiplenmek isterdim. S. Kola

Tembelliðe yüz vermezdi

Tembele ve tembelliðe yüz vermeyen, çalýþmayý ibadet sayýp, çalýþkaný al- kýþlayan, arkasýndakilere yaþadýklarý çaðýn ötesini ve topyekün insanlýða muvazene unsuru olma noktalarýný gösteren, Hz. Muhammed (sas)'dir.

Fahr-i kâinat (sas) kimseyi incitmezdi

Peygamberimiz incelik, zarafet ve nezaket insanýy- dý. O’nun çevresine rahatsýzlýk verecek bir tavýr ve davranýþý yoktu. O, insanlarýn gönüllerini alýr, on- larý nefret ettirmezdi. Ýnsanlara güler yüzlü davra- nýr, güzel muamele ederdi. Kötü huylu, kaba dil- li ve katý kalpli deðildi. Kimseyle çekiþmez, kö- tü söz söylemez, kimseyi ayýplamazdý. Cimri- likten uzaktý. Hoþlanmadýðý þeyle ilgilenmezdi.

O, son derece edepliydi. Çünkü ilahi terbi- yeye mazhar olmuþtu. O, insanlýk için en mü- kemmel örnektir. Bu, O’nun gönderiliþ gayesi- dir. Çünkü bizzat kendisi, “Ben güzel ahlaký tamamlamak için gönderildim” buyurmuþtur.

Kur’ân da, “Þüphesiz ki sen yüce bir ahlak üze- resin.” diyerek bu hususu teyit eder.

Hz. Âiþe diyor ki: Bir gün Allah Rasûlü odama girdi, kýbleye döndü ve ellerini açarak þöyle dua et- ti: “Allah’ým! Ben bir beþerim, þayet kullarýndan biri- ni üzüp incitmiþsem, beni bu yüzden cezalandýrma.”

Peygamberimize yakýnlýðýyla bilinen Enes b. Mâlik anlatýyor: “Allah Rasûlü’ne on yýl hizmet et- tim, bana hiç öf demedi.

Yaptýðým bir þey için

“bunu niye yaptýn?”

yapmadýðým bir þey için de “bunu niye yapmadýn?”

demedi.” Çünkü O, yine Enes b.

Mâlik’in ifadesiyle, insanlarýn en güzel

ahlaklýsý idi.

Pe y g a m b e r i - miz, ideal Müslü- man’ý þöyle tarif etmiþtir: “Müslü- man, dilinden ve elinden, diðer Müslümanlarýn zarar görmediði (incinmediði) kimsedir.”

Rasûlullah (sas) ayrýca, bir Müslü- man’ý inciten/eziyet eden kimsenin ken- disine eziyet etmiþ olacaðýný, kendisine eziyet edenin de Allah’a eziyet etmiþ olacaðýný belirterek, Müslümanlarý incitmeme konusunda uyarmýþtýr.

FOTOÐRAF: AP

(10)

8 NÝSAN 2006 CUMARTESÝ ailem 8

Hz. Muhammed

(sas)

Efendimiz (sas) vefalý idi

Vefakârlýk, Resûl-i Ekrem Efendi- miz’in en önde gelen özelliklerinden biriydi. Onun bu özelliði, ilk eþi ve çi- le yoldaþý Hz. Hatice’nin þahsýnda âdetâ billurlaþýr. Ýþte bu sebeple Ne- biyy-i Muhterem Efendimiz onu her fýrsatta anar, hatýrasýný yâd ederdi.

Peygamberimiz’in Hz. Hatice’ye olan vefasýný Hz. Âiþe’den nakledilen þu hadisten anlýyoruz. Hz. Âiþe þöyle demiþtir: “Peygamber aleyhisselâm’ýn hanýmlarýndan hiçbirini Hatice’yi kýs- kandýðým kadar kýskanmadým. Üstelik onu (Resûl-i Ekrem’in yanýnda) hiç görmedim. Fakat Resûl-i Ekrem onu sýk sýk anardý. Bir koyun kesip etini parçaladýðýnda, çoðu zaman Hati- ce’nin dostlarýna gönderirdi. Bazen (dayanamayýp) Resûlullah’a: ‘Sanki dünyada Hatice’den baþka kadýn kalmadý!’ derdim. Resûl-i Ekrem. ‘O þöyle þöyleydi’ diye özelliklerini sa- yar ve ‘Çocuklarým ondan oldu.’ derdi.”

Peygamberimiz, sütannesine karþý da vefalý davranmýþtýr. Yýllar sonra, Mekke fethinden sonra, süt annesi Ha- lime ziyarete gelince üstüne oturmasý için ridasýný sermiþ ve ona hürmet et- miþtir. Sütkardeþi Abdullah gelince de ayaða kalkmýþ ve onu da elbisesinin üzerine oturtmuþtur. Yine Hevazin esirleri arasýnda getirilen sütkardeþi Þeyma’ya da ikramda bulunmuþ, onun- la ilgilenmiþ ve kavmine dönerken de- ðiþik hediyeler vererek uðurlamýþtýr.

Yine o, kendisine evlerini ve yurtla- rýn açan Ensar’ý her vesileyle sitayiþle anar ve onlara hayýr duada bulunurdu.

Mekke fethedilince Resûlullah’ýn Mek- ke’de kalacaðý endiþesine kapýlan En- sar’a, “Hayatým da ölümüm de sizin ya- nýnýzda olacaktýr.” demiþtir. Peygambe- rimiz’in vefasýný gösteren bu sözler Me- dineli Müslümanlarýn endiþelerini gi- dermiþ ve gönüllerini rahatlatmýþtýr.

Beyân Sultaný misafire ikram ederdi

Ýbn Sa’d’ýn kaydettiði bir rivayete göre Ebû Hureyre, “Resûlullah da aç kalýyordu.” diye bahsedince A’rec, bu açlýðýn nasýl olduðunu sorar. Ebû Hureyre de, gelip gide-

nin ve misa- firin çok o l m a s ý n - dan dolayý ve ondan hiç ayrýl- mayan bir grup insan- larýn bulun-

masýndan kaynaklan-

dýðýný, ayrýca, Resûlullah’ýn berabe- rinde ashabý ve ehl-i suffa olmadan hiç yemek yemediðini söyler.

Peygamberimiz, fakirlik ve sýkýntý çeken ashabýna karþý her fýrsatta ik- ramda bulunurdu. Peygamberimiz’e Arabistan’ýn her tarafýndan ziyaret- çiler ve elçiler gelirdi. Peygamberi- miz onlarla mutlaka ilgilenir ve el- deki mevcut imkanlarla onlarýn aðýrlanmasýný temin ederdi.

Peygamberimiz Medine’ye ge- len heyetlerin aðýrlanmasý için bazý sahabîleri görevlendirmiþ, onlar için yol azýðý hazýrlatmýþ ve hediyeler vermiþtir.

Misafirlerini en iyi þekilde aðýrla- yan ve onlara ikramda bulunan Pey- gamberimiz, misafire ikram etmeye teþvik etmiþ ve misafirini aðýrlama- yanda hayýr olmadýðýný söylemiþ- tir. “Misafirin bulunduðu eve ha- yýr, býçaðýn devenin hörgücüne ulaþmasýndan daha çabuk ulaþýr.”

buyurarak misafir olan evde hayýr ve bereket olacaðýna iþaret etmiþtir.

FOTOÐRAF: AA

(11)

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

Peygamberimiz, ço- cuklarýný ve torun- larýný öper, okþar ve çok sever- di. Çocuklara karþý þefkat ve merhametle muamele ederdi.

Bu anlayýþýn bütün Müslüman- lar tarafýndan benimsenmesi ve hayat tarzý haline getirilmesi için de “Küçüklerimize merha- met etmeyen ve büyüklerimize saygý göstermeyen bizden deðildir.” buyurmuþtur.

Peygamberimiz, Arap kadýnlarýnýn en hayýrlýlarýnýn saliha Kureyþ kadýnlarý olduðunu belirtmiþtir. Bunun gerekçesini de, “Onlar çocuklarýna karþý son derece þef- katli ve düþkündürler, kocalarýnýn sahip olduðu þeyleri de en iyi þekilde korurlar.” þeklinde ifade etmiþtir. Pey- gamberimiz çocuklara karþý son derece þefkatli davran- mýþ ve onlarla yakýndan ilgilenmiþtir. Peygamberimiz’in bu konudaki uygulamalarý, çocuklarýn þahsiyet oluþu- muna, topluma uyum saðlamalarýna ve küçük yaþtan itibaren eðitilmelerine de katký saðlamaktadýr. Modern psikolojinin önemle üzerinde durduðu konularýn baþýn- da, insan þahsiyetinin çocuk yaþtan itibaren oluþtuðu gerçeðinin geldiði düþünülecek olursa, Peygamberi- miz’in davranýþ tarzýnýn önemi daha iyi anlaþýlmaktadýr.

Çocuklarý çok severdi

Hasan Özbudak:

Eksik yanlarýmý fark ettim

Aile yaþantýsýný, hayvanlara varýncaya kadar güzel muamelesini, insanlara karþý davranýþý ve verdiði öðütleri gör- düm. Bu zamana kadar çocuklara karþý davranýþla-

rým benim için o kadar önemli de- ðildi. Sadece ödev- lerine bakardým.

Peygamberimiz’in çocuklara verdiði önemi gördükten sonra eksik yanla- rýmý fark ettim.

Eþimize karþý nasýl davranacaðýmýzý Peygamberimiz’in eþlerine nasýl davrandýðýna bakarak belirleme- miz lazým. Kadýna evde yardým etmek ayýplanmýþ. Oysa Pey- gamberimiz yeri geldiðinde ev iþlerini yapmýþ, evini süpürmüþ.

Halil Avcý:

Gece namazlarýna baþlamak benim için en güzel þey olurdu O’na hakaret içeren olaylara verilen tepkilerin aslýnda Peygamberimiz’in istediði þekilde

olmadýðýný düþü- nüyorum. Tepki- mizi þiddetle de- ðil de O’nun ha- yatýný okuyup an- layarak, O’na benzemeye çalý- þarak gösterebi- lirsek en iyi ceva-

bý vermiþ oluruz. O’nu tanýdýkça yeni þeyler öðreniyoruz. O’nun yaptýðý ibadetlerin bir kýsmýný en azýndan ya- pabilmek gece namazlarýna baþla- mak benim için en güzel þey olurdu.

(12)

Habib-i Ekrem (sas) hastalarý ziyaret ederdi Hz. Muhammed

(sas)

Ed-dêllü alel-hayri kefâilihi.

H a y r a v e s i l e o l a n y a p a n g i b i d i r .

Peygamberimiz hasta ziyaretine önem verirdi. Sahabe-i Kiram’ýn bü- yük küçük hepsiyle ilgilenir, durum- larýný sorar ve hasta olanlarý ziyaret ederdi. Hasta ziyaretinde

kadýn, erkek ve çocuk ayrýmý yapmazdý.

Hz. Peygamber (sas) hastalandýðý za- man toru-

nu Ümame’yi ziyaret etmiþ ve göz- lerinden yaþlar akmýþtý. Aðlamasý- ný yadýrgayan bir sahabîye de, “Bu bir rahmettir ki, Allah onu kulla- rýndan dilediðinin kalbine koyar.

Allah ancak kullarýndan merha- metli olan kimselere merhamet

eder.” diye cevap vermiþtir.

Peygamberimiz’in Müslümanla- rýn yaný sýra gayrimüslim hastalarý da ziyaret ettiði olurdu. Kendisine hizmet eden bir Yahudi çocuðunu ziyaret etmiþ, ondan Müslü- man olmasýný istemiþ, çocuk da Müslüman olmuþtur. Pey- gamberimiz, münafýklarýn re- isi Abdullah b. Übey b.

Selûl’ü de hastalandýðý zaman ziyarete gitmiþtir.

Peygamberimiz kendisi hastalarý ziyaret ettiði gi-

bi sahabîlere de hasta ziyaretini tavsiye et- miþtir. Hasta ziya- retlerinde hastala- ra dua etmiþ ve mo- ral vermiþtir. Üm- metine de hasta ziyaretlerinde mo- ral vermeyi tavsi- ye etmiþtir. Bunla- rýn yaný sýra hasta- lardan tedavi olma- larýný istemiþtir.

Hastalarý ziyaret eder, bunda ço- cuk kadýn erkek ayrýmý yapmazdý.

O bu haliyle as- habýna da hasta ziyareti yapma- sýný isterdi.

FOTOÐRAFLAR: KÜRÞAT BAYHAN

(13)

Kutlu Nebi (sas) hediyeleþirdi

Peygamberimiz, hediyeleþme üzerinde ýsrarla durmuþtur. Hediyeleþmenin sevgiyi artýrdýðýna dikkat çeken Peygamberimiz (sas) hem hediye alýr hem de karþýlýðýnda bir þeyler hediye eder- di. Hediyeleþmenin insanlarý nasýl birbirine yak- laþtýrýp sevdirdiðini anlatmak için de: “Hediyele- þiniz; zira hediye, kalpteki kin ve nefreti yok eder.” buyurmuþtur. Verilen hediyenin küçük gö- rülmemesini ve kabul edilmesini istemiþtir.

Peygamberimiz, hediyeye mutlaka karþýlýk verilmesini tavsiye etmiþtir: “Kime bir hediye gelirse, karþýlýkta bulunsun. Verecek bir þeyi ol- mazsa senâda bulunsun. Kim senâda bulunur- sa teþekkür etmiþ olur. Kim de (senâ etmez) ketmederse nankörlük etmiþ olur.”

Peygamberimiz özellikle kendisine gelen he- yetlere hediye vermeyi ihmal etmezdi. Bu tarz hediyelerin öneminden dolayý ölüm döþeðinde þu tavsiyede bulunmuþtu: “Size gelecek heyetle- re, benim yaptýðým þekilde hediye verin.” Çün- kü kendisi hediyeyle pek çok gönle girmiþ ve hediyeyi Ýslam’ýn anlatýlmasý ve sevdirilmesin- de önemli bir vesile olarak kullanmýþtýr.

Her konuda olduðu gibi insanlarla iliþkilerin na- sýl olmasý gerektiði hususunda da en güzel örnek olan Efendimiz’den (sas), O’nun sünnetinden, sözle- rinden ve hayatýndan alýnacak çok dersler vardýr.

Hala vallahi o geldi!

Benim 6 yaþýnda bir yeðenim var. 4 yaþlarýnda Peygamber Efendimiz’- den bahsetmeye baþladýk. Annem sað olsun sofraya bir bardak çay, bir kaþýk, bir çatal fazla koyardý. O da tek tek sayar hepimizi, babaanne bu ki- min diye sorardý. Biz de ’Peygamber Efendimiz’in’ derdik. “Ama o yok ki neden koyuyoruz bunlarý!” dediðin- de, “Eðer gelirse kendine ayýrdýðýmýz yeri görürse bize katýlýr, yoksa belki darýlýp gider!” derdik. O da, “Pamam hala!” dedi. O günden sonra dedesi- nin ve babaannesinin yerlerini sýkýþ- týrýp boþluk oluþturup minderini de koymayý ihmal etmedi. Bir gün telaþ- la “Hala, Peygambeyimiz ölmüþ. Ge- lemezmiþ.” diye aðlýyordu. Kimin söylediðini bilmiyorum; ama yeðe- nim çok üzülmüþtü. Ben de “Bak ha- lacým; doðru vefat etti; ama Allah is- terse gelebilir. Çünkü Allah O’nu ve O’nu sevenleri çok seviyor.” dedim.

Birkaç gün sonra annem beni þirketten aradý ve “Bak yeðenin sana bir þey söylemek istiyor. Akþamý bekleyemedi, durmuyor!” dedi. Bi- zimkinde bir telaþ bir sevinç tek söy- lediði, “Hala, göydüm göydüm, valla- hi göydüm. Hala, yemin ediyim ki göydüm. Ölmemiþ hala, ölmemiþ.

Penceyenin önüne geldi, bahçeden baktý.” Akþam ayný heyecanýný koru- yordu. Babaannesi “Kim oðlum?”

demiþ. “Peygambeyimiz geldi bak.”

deyip bahçeyi göstermiþ: “Üzerinde ne vardý?” dedik: “Beyaz bir elbise vardý.” dedi. Peki bir þey söyledi mi dedik. “Yok bi þey söylemedi öyle baktý sonya gitti!” dedi. Yüzündeki hüzün görülmeye deðerdi. Ben ye- ðenime inanýyorum. Çünkü o bilir ki Allah yalancýlarý sevmez. Hilal1976

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

(14)

NÛR-Ý DÝLÂR A HAKKIND BUNLARI BÝLÝY A

OR MUYDUNUZ?

(*)

(*) Gönlü süsleyip avutan Nur

HAZIRLA

YAN: SALÝH OKUR

Peygamberimiz’in (sas) dedelerinden Kusay bin Kilab’ýn, Huzaa’lýlardan Kâbe emanetlerini alarak, iyi idar

esi ile ken- di kabilesini saygýn bir konuma getirip, Kâbe etrafýnda topladýðýný... Bundan dolayý onun k

abilesine K

ureyþ (topla- mak, birleþtir

mek) ismi verildiðini...

Hz. Peygamber’in (sas) dedesinin baba- sý Haþim’in Mekk

e’den kýþýn Y

emen’e, ya- zýn Þam’a ticar

et seferlerini ilk baþlatan zat olduðunu... Hatta Bizans imparator

u ile anlaþma saðlayarak K

ureyþ tacirleri- nin Bizans topraklarýnda ticar

et vergile- rinden muaf tutulmasýný saðladýðýný...

Resulullah’ýn dedesi Abdülmutta- lib’in uzun boylu, sarýþýn ve sevimli bir sakal sahibi olduðunu.

Peygamberin (sas) babaannesi- nin isminin F

atýma olduðunu...

Efendimiz’in (sas) anneannesinin adýnýn Ber

re olduðunu...

Hz. Peygamber’in öz amcalarýnýn Ebu Talip ve Zübeyr olmak üzer

e iki tane oldu- ðunu, diðer amcalarýnýn üvey olduðunu...

Hz. Abbas’ýn Efendimiz’den 3 yaþ büyük olduðunu...

Peygamberimiz’in dayýsýnýn olmadýðýný...

Amcasý Ebu T

alip’in Resulullah daha

gençken ve kendisine nübüvvet verilmeden evvel O’nun hakkýnda bir þiirinde “T

ertemiz yüzü aþký için yaðmur talep edilen, dulla- rýn hâmisi, yetimlerin sýðýnaðý” dediðini.

Ýbn-i Habib adlý müellifin “Ümme- hatu’n-Nebi” adýyla bize 20 nesil bo- yunca Resulullah’ýn ninelerini göster

en calib-i dikk

at bir çalýþma býraktýðýný..

Efendimiz’in (sas) amcalarýnýn isim- lerinin; Haris, Zübeyr

, Ebu Talip, Ham- za, Ebu Lehep, Gaydak, Muk

avvem, Saffar, Abbas olduðunu...

Efendimiz’in (sas) halalarýnýn isimlerinin;

Ümm-ü Hakim, Ber

ra, Atike, Safiyye, Er Ümeyre olduðunu... ma,

(15)
(16)

8 NÝSAN 2006 CUMARTESÝ ailem 14

Hz. Peygamber’i (sas) sevmeyen, O’nu sevme zevkine eriþemeyen bir insan hayattan zevk alamaz, Allah’a ibadetten zevk alamaz, Allah’ý da sevemez. Bunun sebebi din böyle emrettiði için deðildir. Bunun sebe- bi þudur: Hallak-ý âlem olan hazre- ti Allah, bu âlemi yaratýrken çekir- dek olarak bilkuvve Hz. Peygam- ber’in nurunu kullanmýþ. Dolayýsýy- la insan kendi aslýndan, kendi deru- nundan uzaklaþtýðý için Peygamber Efendimiz’i (sas) sevemez. O’nu sevmek bir þeylerin doðru gittiðine iþarettir. Sadece Allah’a ve cennete giden yol manasýnda deðil bu.

O’nu sevmek demek doðru bir psi-

koloji, doðru bir ruh hali içinde ol- mak demektir. O’nu seviyorsak gü- zergâhýmýz doðru demektir.

Peygamberimiz, yaratýlýþýmýzýn sebebi, cihanýn yaratýlmasýna se- bep olan zattýr. O, bundan bin dört yüz sene evvel bir hanýmdan dün- yaya gelip, çok iyi olup o asýrdan sonra baþlattýðý yeniliklerle, in- sanî duruþlarla veya Allah’ýn teyit ettiði þekilde vahiyle, sadece o asýrdan itibaren insanlara hitap eden bir zat deðildir. Her ne ka- dar peygamberlerin sonuncusu olduðu, en mükemmel dinin þek- lini aldýðý düþünülse de, gayri ihti- yari o zaman çerçevesinde sýnýr- landýrýlýrsa, O’ndan sonrasý için re- formlar, dini zamana göre deðiþtir- me düþünceleri beraberinde gelir.

Efendimiz’le ilgili eserleri okuyan kiþi muhabbetinin arttýðý- ný kendisi de fark edecektir. Rüyalarý deðiþecek, insanlara, kendi hayatýndaki so- runlara bakýþý deðiþe- cektir. O’nu tanýyýp da sevmemek müm- kün deðildir.

FATÝH ÇITLAK KEÞKÜL DERGÝSÝ YAYIN YÖN.

(*)

RÛH-Ý

REVÂN’I SEVMEK ÝÇÝN TANIMAK, BUNUN ÝÇÝN DE

ÝYÝ OKUMAK LAZIM

(*)

RÛH-Ý

REVÂN’I SEVMEK ÝÇÝN TANIMAK, BUNUN ÝÇÝN DE

ÝYÝ OKUMAK LAZIM

(*) Sevgili (*) Sevgili

(17)

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

Peygamberimiz’i her þe- yimizden çok sevmek için hem meþru hem de normal sebeplerimiz var. Peygamber Efendimiz’in üstün vasýflarý- ný tanýdýkça sevmek için se- bepler ararken gayri ihtiyari ona âþýk olursunuz. Hareket noktamýz bu olmalý. O’nu doðru bir kaynaktan öðren- meye baþladýðýnýz zaman, neden-sebep sorgulamasýyla uðraþýrken zaten o muhab- bet sizi alýp içine yerleþtirir.

O’nu tanýyýp da sevmemek mümkün deðildir. O’nun hayatýný anlatan bir kitabý açýklarýný aramak, eleþtir- mek için okuyan kiþi zaten o sevgiden nasip alamaz.

Sevmek için öncelikle O’nu çok iyi tanýmak lazým.

Mesela O dünyayý þereflen- dirdikten sonra bütün yer- yüzünün secdegâh oluþu, bu yüzden bizim her yerde ibadetimizi yapabilmemiz,

‘Rahmetenlil âlemîn’ oluþuyla toplu helaklerin kaldýrýlmasý, insanlarýn bir günah iþledikten son- ra þekli ve suret deðiþiklikleriyle azap olunmala- rýnýn kalkmasý, ölümden evvel bu rezaletin ve in- sanlara duyurmanýn Fahri Âlem yüzü suyu hürme- tine kaldýrýlmasý, Kur’an’ýn muhafazasýnýn bizzat Allah tarafýndan yapýlmasý. Ýþte Hz. Muhammed.

Peygamberimiz’i doðru kaynaklardan oku- mak veya etkili bir hatipten dinlemek gerek.

Bununla beraber kiþide tabii olarak bir mu- habbet baþlayacaktýr. Ýnsan ünsiyetten müþ- taktýr yani bulunduðu þeye ünsiyet peyda eder, onu sarmalar. Peygamber Efendimiz, kainatýn mayasýnda ve insanýn özünde oldu- ðu için O’nunla olan alakalar her þeyden da- ha çabuk sarar insaný. Bu hiçbir þeye benze- mez. Þehvetin, dünya hevesinin insaný sar- masýndan çok daha çabuk insana sirayet eder. Fakat çok da nazlýdýr. Herhangi bir na- hoþluk görüldüðünde de insandan uzaklaþýr.

Özer Gül:

Etkilendiðim yerleri arkadaþlarýma da okudum

Efendimiz’in peygamber olduðunu ilan etmeden önce herkesin O’nu zaten emin olarak bildiðine dair bir olay beni çok etkiledi. Abdullah isimli bir zat ile buluþmak üzere bir gün belirleyip ayrýlýyorlar. Abdullah randevuyu unutuyor. Üç gün sonra oraya gidince Efendimizi bekler bu- luyor. Efendimiz ona hiç kýzmýyor, sadece ‘Beni biraz fazlaca merak ettirdin.’ diyor. Bu beni ciddi etkile- di. Arkadaþlarýma da okudum bunu.

Leyla Gül (eþi):

Güzel rüyalar gördüm bu kitaplarý okurken

Bu kitaplarý okuduktan sonra daha sabýrlý olmayý, merhametli, sevgi, say- gý dolu olmayý istedim. Ýnþallah uygu- lamaya geçirebilirim. Musibetlere karþý gösterdiði sabýr, yetimlerin baþý- ný okþamasý, herkesin seviyesine ine- rek muhatap almasý, çok mütevazý ol- masý O’na olan hayranlýðýmý artýrdý. Ýki küçük çocuðum ve hamileliðimden dolayý çok kitap okuyamýyordum. Mu- nisem bu zamana kadar hiçbir kitap- la bu kadar ilgilenmemiþti. Bu sefer

‘Anne beraber okuyalým, bana da oku.’ diye sürekli ýsrar etti. Güzel rü- yalar gördüm bu kitaplarý okurken.

(18)

8 NÝSAN 2006 CUMARTESÝ ailem 16

O’nunla ilgili eserleri okuyan kiþi mu- habbetinin arttýðýný kendisinde fark edecektir. Rüyalarý deðiþecek, insan- lara bakýþý, kendi hayatýndaki sorun- lara bakýþý deðiþecektir. Ancak, þunu unutmamak lazým. Bir mü’minin sün- netleri eda etmesine veya Allah’a kar- þý kulluðunu yerine getirmesine Hz.

Peygamber muhtaç deðildir. Bunlarý edaya mü’minin kendisi muhtaçtýr.

Hz. Peygamber’in sevgisi bir kývýlcým gibi insanýn kalbine bir kere girdik- ten sonra, bir daha asla silinmeyen bir iz olur. Belki insan bunu kararta- bilir ama hastalýk, acziyet, ihtiyarlýk durumlarýnda artýk nefis belasý da onun üzerinden çekildiðinde bakarsý- nýz Muhammedi aþk onda zuhur et- miþtir. Bunun için bir kere uyanmasý kâfidir. O’nu tenkit etmek için oku- yan müsteþrikler, papazlar, baþka din alimleri haricinde okuyup da O’nu sevmeyen hiçbir insan yoktur.. Pey- gamber’i ve Kur’an’ý küçük gören in- sanlar ya delidir ya inatçýdýr.

Bir de Efendimiz’in hayatýyla meþ- gul olmayý ve O’na muhabbet etmeyi herhangi bir insana sevgi olarak algý- lamamasý lazým. O’nu sevmek þirk deðildir. Bunu ortadan kaldýrmadan kiþi Hz. Peygamber’e de, Hz. Allah’a da ulaþamaz. O sebepten, sünneti se- niyye, Peygamberimiz’in þefaati, ismi- ne karþý muhabbet gibi konularda þu anda þiddetli bir düþmanlýk yapýlýyor.

‘Peygamberimizi sevdiðimizi

söylüyoruz da neden o sevginin tezahürünü hayatýmýzda yete- rince gösteremiyoruz?’ diyenle- re þu cevabý vermek gerekir:

Allah bize sevginin nasýl tezahür edeceðini söylüyor. “Beni seviyorsa- nýz Resulüme tabi olun.” diyor. Kal- binde Peygamber aþký uyanmayan in- san emirlere tabi olamaz. Kur’an’ý bil- meyiþi Peygamber’i bilmeyiþinden kaynaklanýr. Hz. Peygamber, 40 ya- þýnda çok iyi bir adam olduðu için kendisinden daha iyi olmadýðý için peygamberlik verildi sanýlýyor. Hz.

Peygamber’i kendi gibi bir insan san- dýðý müddetçe o aþktan nasip ala- maz. ‘Abdullah’ýn yetimi’ olarak görü- lür. Kainatýn mayasýnda Nur’u Mu- hammed var. Hz. Adem’deki, Hz.

Musa’daki nur da O’na aittir. Bunu bilince zamanla mukayyed bir Zat olmadýðý anlaþýlýr. Kur’an’ýn Allah Ra- sulü’ne inen ayetler olduðunu bile- rek, ‘Allah Rasulü olmasaydý ben Al- lah’ýn bana söylediklerini duyamaya- caktým’ düþüncesiyle bakmak lazým.

Sahabe efendilerimiz öyle muhab- bet duyuyordu ki O’na karþý, en kü- çük hareketini bile taklit ediyorlardý.

Rasulullah üzümü iki iki yemiþ diye sahabe de öyle yapardý. Bu hususi bir muhabbettir. Bunu duyunca sen de ayný þeyi yapýyorsan, bu huzurda bu- lunduðunda o muhabbeti taþýdýðýnýn tezahürüdür. Muhabbet olmadan sünnet insanýn hayatýna yansýmaz.

Hz. Muhammed

(sas)

El-cennetü dârü’l-eshýya.

C e n n e t c ö m e r t l e r y u r d u d u r .

Rüyalarýn kutlu misafiri (sas)

(19)

Dut aðacýný kurtarmanýn bedeli!

Cemil Bey ve Canan Haným her ak- þam 8 yaþýndaki kýzlarý Elif’e bir hadis okur. Onun Peygamberimiz’i sevmesi ve tanýmasý için O’nun güzel ahlakýný anlatýrlardý. Her gün farklý konudaki hadisleri okuyup hayatlarýnda nasýl uygulayabileceklerini konuþuyorlardý.

O akþam okuduklarý “Bir Müslüma- n’ýn diktiði aðaçtan veya ektiði ekin- den insan hayvan ve kuþlarýn yedikle- ri þeyler o Müslüman için birer sada- kadýr.” hadisiydi. Kýzlarýna aðaç dik- menin ve dikili aðaçlara zarar verme- menin önemini ve kazanacaðý sevap- larý anlattýlar. Ertesi gün sokaklarýn- da yol çalýþmasý vardý, küçük bir ilçe- nin kenar sokaðýndaydý evleri. Beledi- ye iþçileri ve iþ makineleri gelmiþ yol- da çalýþma yapýyorlardý. Mahallenin çocuklarý kenardan onlarý seyrediyor- lardý. Elif de heyecanla koþarak eve geldi, “Anne aðacý öldürecekler! Ne olur anne kurtaralým aðacý ne olur!”

diye yalvarýyordu. Kýzýnýn yalvarmala- rýna dayanamayan Canan Haným dý- þarýya çýktý, çalýþan iþçilerle konuþtu ve yoldan sökülecek aðacýn bahçele- rine kepçe ile kazýlacak bir çukura yerleþtirilmesini rica etti. Ýþçiler aðaç için çukur kazarken kepçe apartmanýn su borusunu patlatýver- di! Canan Haným, “Sucu çaðýrabilir misiniz? Masrafýný ben vereceðim.”

dedi. Aðaç neticede kurtarýldý. Þim- di yeni yerinde. Elif, akþam babasýna olanlarý anlattý: “Babacýðým 1,5 metre boyundaki dut aðacýný kurtarmanýn bedeli 17 lira oldu.” diyordu. Öðren- dikleri bir sünneti hayatlarýna geçir- menin huzur ve mutluluðunu yaþa- mýþlardý. Sabriye Emre, Borlu-Manisa

Çocuklarýn esir aldýðý Peygamber

Bir gün Medine’nin çocuklarý Peygamber Efendi- miz’in (sas) önünü kesiyor, etrafýný kuþatýyor.

‘Sen bizim esirimizsin, bedel vermeden býrakma- yýz, rehin aldýk, gidemezsin’ diyorlar. Efendimiz, hiç kýzmýyor. Onlarla þakalaþýyor, gülümsüyor.

Hz. Bilal’i evine gönderip çocuklara daðýtmak üzere bir þeyler getirtiyor. ‘Bunlarý versem beni azad eder misiniz?’ diyor. Çocuklar kabul edince

‘Kardeþim Yusuf’tan daha ucuza gittim.’ diyor.

Peygamberimiz çocuklara karþý yumuþak davranýr, asla sert olmazdý.5Her fýrsatta çocuklara karþý sevgisini gös- terir, onlarla ilgilenir ve karþýlaþtýðýnda selam verirdi.

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

FOTOÐRAF: AFP

(20)

Efendimizin (sas) doðumunun miladi ola- rak 20 Nisan 571 olduðunu. Kameri olarak 12 Rebiulevvel sabaha k

arþý doðduðunu...

Cahiliye Araplarýnýn muk

addes kitaplar- dan Muhammed isminde bir nebinin zuhur edeceðini bildiklerinden, bazý kimselerin ço- cuklarýna “ileride o peygamber olabilir”

ümidiyle Muhammed ismini koyduðunu…

Peygamberimizin (sas) doðumundan önce Arabistan

’da Ahir zaman Peygamberinin doðu-

munun yaklaþýp, adý- nýn Muhammed ola- caðý söylentisinin yay- gýnlaþtýðýný.. Bundan dolayý Kinane, Süleym gibi kabilelerin ve Me- dine’de T

emim kabilesi- nin Muhammed ismini cuklarýna ver ço-

mesinin çokça görüldüðünü..

Ýbn-i Hacer’in F

eth-ul Bari’de nakli- ne göre cahiliye devrinde Muhammed bin Adiyy bin Rebia’nýn babasýnýn bir Suriye seyahatinde tanýþtýðý bir papaz- dan, “Arabistan

’da bir peygamber doða- caðýný ve isminin de Muhammed ola- caðýný” öðr

enmesi üzerine Adiyy bin Rebia ailesinden doðan bütün çocukla- ra Muhammed isminin konulduðunu…

Hind kutsal metinlerinden P

uranalar’da Efendimize iþar

et sadedinde; “

Dünyanýn sonlarýna doðr

u çölde bir adamýn doðacaðý,

annesinin ismi güvenilir (Amine), babasýnýn isminin Allah’ýn k

ulu olacaðý, bu zatýn yur- dundan k

uzeye göç etmek zor

unda býrakýla- caðý ve sonra on bin adam yardýmýyla k yurdunu fethedeceði”nin yazýlý olduðunu…endi

Annesi Amine’nin Efendimizi (sas) ancak 1 hafta emzirdiðini..

Ebu Leheb’in cariyesi Süvey- be’nin Efendimiz’in (sas) ilk sü-

tannesi olduðu gibi, Hz Ham- za’nýn da sütannesi olduðu- nu ve Efendimiz’in (sas) bu aziz amcasý ile ayný zaman- da sütkardeþi olduðunu...

Resul-i Kibriya (sas) ile Hz. Hamza’nýn hem Ebu Le- heb’in azadlýsý Süveybe, hem de Halime b. Ebu Züeyb tarafýndan emzirildikleri için, iki k

analla sütk

ardeþ olduklarýný...

Resulullah’ýn (sas) yedi yaþýnda bir göz hastalýðýna tutulduðunu, Mek- ke’nin tabipleri tedavi edemeyince, Ukaz civarýndaki bir Hýristiyan tabi- bin hazýrladýðý ilaçla iyileþtiðini...

Peygamberimiz’in (sas) yüzmeyi 6 yaþýnda annesiyle gittiði Medine’de, akrabalarý Adiyy bin Neccaroðullarý- nýn havuzunda öðr

endiðini...

Nebiyy-i Ziþan’ýn (sas) Ebu T

alip’le ilk Su- riye seyahatinde 9 yaþýnda olduðunu…

RÛH-U SEYYÝDÝ’L ENÂM HAKKIND BUNLARI BÝLÝY A

OR MUYDUNUZ?

(*)

(*) Bütün mahluk

atýn efendisi

Doðumu,

Çocukluðu

(21)
(22)

8 NÝSAN 2006 CUMARTESÝ ailem 20

Hz. Muhammed

(sas)

Fahr-i âlem’i (sas) sevmek ne kazandýrýr?

Peygamber Efendimiz’e (sas) duyulan sevgi, canlý veya cansýz bütün varlýklarý etkileyen bir güce sahiptir. O’nu sevmek bize pekçok þey kazandýrýr. Bunlardan bazýlarý þunlardýr:

1

Peygamber sevgisinin kazandýrdýðý en önemli husus; sevilenle kurulan bað ve nispettir. Sev- gi, varlýklar arasýndaki en sýrlý baðdýr. Her varlýðý Allah’ýn en sevgilisine baðlayan sýrlý bað sevgidir.

Canlý cansýz bütün nesneler, sevgi baðý ile Kâina- týn Efendisi’ne alaka duymuþlardýr. Þuursuz var- lýklar hatta cansýz nesneler bile Allah Resûlü’ne sevgi ile baðlanmýþlardý. Eline aldýðý taþlarýn Al- lah’ýn adýný anarak zikretmesi, çaðýrdýðý aðaçlarýn davetine icabet etmesi, bulutlarýn O’nun üzerinde gölge yapmasý, onlarýn Efendimiz’e olan baðlýlýkla- rýný ve alakalarýný gösteriyorlardý. Minber yapýl-

O bize rehber. O bize Allah’ý (cc) anlatan insan.

O’nu sevmek, bi- zi varedeni sev- mek anlamýna gelir. Efendi- miz’e tutunan hiçkimse yolda kalmamýþtýr.

ALÝ BUDAK

(Âlemin övünç kaynaðý)

(23)

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

madan önce Efendimiz’in kendisine dayanarak hutbe okuduðu kuru bir hurma kütüðünün, min- ber yapýlýnca Allah Resûlü minbere çýkarak hutbe okumaya baþlamalarý üzerine, devenin aðlamasý gibi inlediðinin duyulmasý da bu konudaki en meþhur olaylardandýr. Cansýz varlýklar da yanla- rýnda Allah’ýn adýnýn anýlmasýný istemiþler ve Pey- gamber’le beraber olmayý arzu etmiþlerdir.

2

Sevgi, karþýlýksýz kalmaz. Niyetlerimiz nasýl karþýlýksýz býrakýlmýyorsa, sevgi de seven gö- nüllere, sevginin derecesine göre büyük lütuf- lar/feyizler kazandýrýr. Sevgi, en kýsa yoldan kiþi- yi Hakk’a ulaþtýrýr. Hakk’ýn Sevgilisini sevmek ve O’na baðlanýp kendini O’na nispet ederek yola çý- kan yolcular en kýsa ve tehlikesiz yoldan Allah Teâlâ’nýn rýzasýna kavuþurlar. Efendimiz’in elinden tuttuðu hiç kimse yolda kalmamýþtýr.

Fatma Erdem:

O’ndaki hassasiyete hayran oldum

Sahabenin hadis ve sünnete göster- diði hassasiyeti gördüm. Kur’an-ý Ke- rim’deki ayetlerin ayrýntýlarýný, ibadet, emir ve yasaklardaki hükümleri Pey- gamberimiz bize

ayrýntýsýyla anlatý- yor. Sünnet olma- dan sadece Kur’an ile Ýslam’ý yaþama- mýz imkansýz. Bi- linçli Müslümanlar olmamýz gereki- yor. Sahabe o ka- dar titiz ki sünne-

te karþý, onlarýn gösterdiði hassa- siyeti çok iyi öðrendim. Hadis âlimleri sadece bir harf için bir di- yardan baþka diyara yolculuk edi- yorlar. Kitaptan bu hassasiyetleri öðrenmek çok iyi oldu benim için.

Fatma Aracý:

Eksiklerimi görüverdim

Vefa, dürüstlük, yalan söyleme- mek, verdiðin sözde durmak, gü- lümsemek, çocuklarý sevmek gibi özellikleri taþý-

yanlarý seviyor Peygamberimiz.

Kitabýn bazý yer- lerini okurken ür- perdim. Çok etki- ledi beni. Kendim- deki eksik ve ha- talarý gördüm. Ýyi- lik yapmak için

selam vermediðim bir insana bi- le selam vermek yeterli olabili- yor. Bunu bilmek bile çok güzel.

FOTOÐRAF: REUTERS

(24)

8 NÝSAN 2006 CUMARTESÝ ailem 22

3

Seven baðýþlanýr. Peygamber sevgisi, Ce- nab-ý Hakk’ýn af ve maðfiretini kazandý- ran en önemli vesilelerden birisidir. Nitekim âyet-i kerimede “Ey Resûlüm, de ki: “Ey in- sanlar, eðer Allah’ý seviyorsanýz, gelin bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarýnýzý baðýþlasýn. Allah gafurdur, rahimdir” buyrula- rak, baðýþlanma Peygamber sevgisine baðlan- mýþtýr. (Âl-i Ýmrân sûresi, 3/31) Peygamber sevgisi bulunan bir kalbi cehennem ateþi yakmaz. Peygamber sevgisi Rabbanî bir sev- gidir. Cenab-ý Hakk’ýn emridir. Peygamber’i sevmek Allah’ý sevmek demektir. Peygam- ber’in sevgisi kiþiyi Allah sevgisine ulaþtýrýr.

Peygamber’i, yalnýzca beþerî özellikleri itiba- rýyla deðil “Allah’ýn Peygamberi” olarak sev- mek, insanlarýn cehenneme girmelerine ma- ni olur. Zira sevgi karþýlýksýz kalmaz.

4

Sevgi, sevilene yakýnlýk kazandýrýr, küçük kusurlarý örter. Hazreti Peygamber, ken- disini candan seven bazý sahabîlerin yaptýkla- rý küçük kusurlarýn kendisine þikayet edilme- si üzerine, þikayet edenlere, “O, Allah’ý ve O’nun Resûlü’nü seven birisidir.” diyerek, sa- mimi, candan seven bir müminin küçük ku- surlarýna bakýp onu tenkit etmenin yersiz ol- duðuna iþaret etmiþtir. Nitekim ‘Abdullah b.

Huzâfe (ra) þakacýdýr ve boþ þeylerle uðraþý- yor.’ diye kendisine þikayet edilince Peygam- ber Efendimiz, onu savunmuþ ve onun Allah’ý ve Allah Resûlü’nü sevdiðini söylemiþtir. Böy- lece Efendimiz, sevginin kusurlarý örten bir özelliði olduðuna dikkat çekmiþtir. Hatta se- venlerin sevdiklerinin yanýnda özel bir ma- kamlarý vardýr. Onlarýn þefaatlerinin, baþka- larýnýn da Hak katýndaki kurtuluþlarýna ve kurbiyetlerine vesile olmasý ümit edilir.

Hz. Muhammed

(sas)

Men samete necâ.

D i l i n i t u t a n k u r t u l d u .

Peygamber’i sevmek, her iki dünyamýzda da güller açmasýna yolaçar.

FOTOÐRAF: BAHAR MANDAN

(25)

Uçarak gittim!

Bir cuma günü kitapçýya gittim. Ya- rým saat kadar kitaplara baktým, ne- redeyse bir þey almadan çýkacaktým ki, 14-15 yaþlarýnda bir kýz içeri girdi, bir kitap ismi söyledi, aldý ve çýktý. O an “Evet” dedim, aradýðým þey kesin- likle bu, bundan baþlamalýyým, ne kadar da kalýn bir kitap, bu kadar bil- gi var mýymýþ hakkýnda? Onlarca ki- þinin hayatýný okumuþtum; ama asýl okumam gerekeni bir türlü akýl ede- memiþtim, belki de bildiklerimle, Ramazan’da yayýnlanan Çaðrý film- leriyle yetinmiþtim. Küçükken izler- ken duygulandýðým filmler artýk o kadar etkilemiyordu beni. Ama o ki- tap, beni öyle etkilemiþti ki, bir hayat bu kadar mý güzel, bu kadar mý mü- kemmel olur? Bitmesin diye yavaþ yavaþ, satýr satýr okuyordum, ara sý- ra kapatýp aðlýyor, ara sýra tebessüm ediyordum. Okuyamasam bile ya- nýmdan ayýramýyordum. Sanki bir kapý açýlmýþtý bana ve ben baþka bir boyuta, karamsar bir dünyadan asýl dünyaya geçmiþtim. Ve her þey yavaþ yavaþ þekillenmeye baþladý, öðren- dikçe daha fazla öðrenmek istiyor, öðrendiklerimi uygulamak için en- gelleri aþýyordum. Bir sene içinde, görenlerin beni tanýyamayacaðý ka- dar çok deðiþmiþtim. “Bu gidiþle uçacaksýn” diyenlere inat “inþallah”

diyordum, “inþallah bir gün o da olur” Hasretine dayanamayýp, bir hadisten yola çýkarak ziyaretine git- me þerefine nâil oldum. Çalýþtýðým yer itibariyle gittiðimi duyanlar, baþka türlü gidebileceðime ihtimal veremediklerinden “Görevli mi git- tin?” diyorlar, “Hayýr” diyorum, “Ýs- teyerek gittim, aþkla gittim, dedik- leri gibi “uçarak” gittim!Umame N.

5

Seven, sevdiðinin dertlerini paylaþýr. Seven, her þeyiyle sevdiðine benzemek ister. Bunun sonucunda bazen isteyerek bazen de istemeyerek sevgilisinin dertleri ile dertlenir. Allah Resûlü, ken- disini çok sevdiðini söyleyen bazý sahabîlere sýkýn- týlara hazýr olmalarý gerektiðini, çünkü Allah’ý ve O’nun Peygamberi’ni çok sevenlerin dünya ha- yatlarýnda büyük sýkýntýlarla imtihan edilecekle- rini haber vermiþtir. Âþýk sevdiðinin derdine or- tak olduðunda görünüþte sýkýntý içinde olsa da gerçekte vuslat kapýlarýný aralamýþtýr.

6

Peygamber sevgisi, farzlarýný yapan, büyük gü- nahlardan kaçýnan birisi için öte alemlerde Resûlullah’la beraber bulunmayý netice verecektir.

Zira kiþi sevdiðiyle beraberdir. Sevgi, ashab-ý kira- mýn hayatta iken küçük kusurlarýnýn baðýþlanmasý- na vesile olduðu gibi büyük günah iþleyen mümin- lerin ahiret kurtuluþunun da en önemli vesilesidir.

7

Peygamber Sevgisi, O’nun þefaatine nail olmayý saðlar. Büyük günah da iþleseler ümmetinin her ferdine þefaat ederek ahirette onlarýn kurtuluþuna vesile olacaðýný Efendimiz (sas), “Her peygamberin dua ettiðinde kabul olunacak bir duasý vardýr. Þayet o dua ile dua ederse duasý kabul edilir ve istediði kendisine verilir. Ben duamý ahiret gününde ümme- time þefaat etmek için sakladým.” hadisiyle ifade buyurmuþlardýr. Hayatý boyunca büyük sýkýntýlar çeken Efendimiz’in bu dua hakkýný bu sýkýntýlarý es- nasýnda kullanmayarak, ümmetinin ahiretteki hali- ni düþünüp bu hakký ahirete býrakmýþ olmasý, O’nun ümmetine olan muhabbetini göstermesi açý- sýndan ne kadar manidardýr. Ýþte peygamber aþký- nýn inananlara kazandýracaðý en önemli uhrevî mükafat, O’nun bu þefaatine nâil olma saâdetidir.

8

Ýmanýn tadýný tatmayý netice veren üç husus- tan biri de Allah ve Rasulü’nü bunlar dýþýnda- ki her þeyden daha fazla sevmektir. Diðer iki hu- sus, sevdiðini ancak Allah için sevmek ve iman et- tikten sonra tekrar küfre dönmeyi, ateþe atýlmak gi- bi kötü görmektir. Bu üç ölçü kimde bulunursa ima- nýn tadýný tatmýþ demektir. Allah ve Peygamber sev- gisi de bu noktada imanýn tadýný tatmayý saðlayan bir hususiyet arz etmektedir. (Zübeyr Tekin’in “Pey- gamber (sas) Sevgisi” adlý eserinden istifade edilmiþtir.)

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

(26)

Peygamber

-i Ziþan’ýn (sas) Hz. Hati- ce’den önce Ebu T

alib’in kýzý F ahite (Ümm-ü Hani) ile izdivaç düþündüðü- nü… Amcasýnýn ise, onu Mahzumoðul- larýndan Hübeyr

e’ye verdiðini…

Belazuri’nin nakline gör Efendimiz (sas) gençliðindee bir gün amcalarý Ebu T

alib ile Ebu Leheb k

avga ederk en, Ebu Leheb’in Ebu T

alib’in üzerine çý-

kýp onu hýrpalamasý üzerine koþarak onu ittiðini, bunun üzerine Ebu T

alib’in Ebu Leheb’in üzerine çýkýp onu bir güzel döv- düðünü... Kavga bittikten sonra Ebu Le- heb’in “Ya Muhammed! Ben de Ebu T gibi senin amcaným. Y alib

apacaðýný ban a

yaptýn. Niçin ona da ayný þekilde har ket etmedin? Neden? V e-

allahi gönlüm s e- ni asla sevmeyecek, asla.” dediðini…

Efendimizin (sas) yir li yaþlarýnda k mi-

atýldýðý F car harplerinde bizzati-

savaþmadýðýný… Bu ko- nuda; Ben amcalarýma gelen oklarý bertaraf etmeye çalýþýyordum.’ buyurduðunu…

Merhum Muhammed Ebu Zehra’nýn belirttiðine gör

e Hz. Hatice’nin Aleyh- i ekmel-it tahaya (sas) ile evlenme ya- þýnýn 40 olduðu hususunda siyer ule- masý arasýnda ittifak olduðunu...

Gençliði

RÝSÂLET-PENÂH HAKKIND BUNLARI BÝLÝY A

OR MUYDUNUZ?

(*)

(*) Peygamberliðine sýðýnýlacak zât

FOTOÐRAF: ÝBRAHÝM USTA

(27)
(28)

8 NÝSAN 2006 CUMARTESÝ ailem 26

Onun ideali, insanlýða hizmetti, yok- sa insanlýðýn kendisine hizmeti de- ðildi. O sebepten eline geçeni yemez yedirir; içmez içirir; yönettiði insan- larýn mutluluðuyla mutlu olurdu.

Yine âdeti üzere eline bir miktar imkan geçmiþ, çevresine de münadi- ler göndermiþti. Sesleniyorlardý Me- dine sokaklarýnda münadiler:

- Resulullah (sas), mescidin önünde muhtaçlarý bekliyor. Miskin derecesinde ihtiyaç sahibi olanlar gelsin, hisselerine düþecek yardýmý alsýn, kimse mahrum kalmasýn!

Az sonra mescidin önüne muh- taçlar toplanmýþlardý. Mutluydu- lar. Çünkü kasýp kavuran ihtiyaç- larýnýn hiç olmazsa bir kýsmýný karþýlayacak imkana kavuþacak- lardý. Nitekim düþündükleri gibi de oldu. Efendimiz (sas) gelenleri þöyle bir gözden geçirdikten sonra

mevcudu da hesap ederek önün- den geçenlere hisselerini veriyor, onlara tebessümle bakarak mutlu- luðunu da açýkça hissettiriyordu.

Mutluydu. Çünkü O’nun en büyük mutluluðu insana yardým, insana hizmetle meydana geliyor- du. Ýþte o anda da insana hizmet- te bulunuyor, ihtiyaç sahiplerinin sýkýntýlarýný gideriyordu.

Nihayet elindeki imkan bitti, yardým isteyecek insan da bitti. De- mek ki hesap iyi yapýlmýþtý.

Ne var ki çok zaman geçmedi, ötelerden kan ter içinde koþup gelen bir bedevi görüldü. Adam hem ufkuna bakýyor hem de ne- fes nefese koþmaya devam edi- yordu. Nihayet geldi, þöyle bir nefeslendikten sonra söylendi:

- Yardým daðýttýðýnýzý söyledi- ler onun için nefes nefese koþ- tum; ama yine de yetiþemedim!

Zaten hep böyle þanssýzým ben.

Hz. Muhammed

(sas)

Âlemleri teþ- rif ediþini kutladýðýmýz Ýki Cihan Serveri, ken- disinden son- ra gelen tüm insanlýða her hâliyle örnek olmuþtur. Sa- býr, fedakârlýk ve insanlýk ör- neklerine þim- di de muhtaç deðil miyiz?

AHMED ÞAHÝN

Ýnsanlýk böyle

örneklere muhtaç deðil mi?

Ýnsanlýk böyle

örneklere muhtaç deðil mi?

FOTOÐRAF: KÜRÞAT BAYHAN

(29)

Yýldýz Kurt:

Artýk hastalarý ziyaret ediyorum

Bu kitapta (5) yeni bilgiden ziyade bilip de uygulamadýðým þeyleri fark ettim. Hasta ziyaretinin önem- li olduðunu biliyordum; ama cen- nete layýk kul olmak isteyen ger- çek bir müminin hasta ziyaretini ne kadar önemsemesi gerektiðini fark ettim. Ben

de hasta ziyaret- lerine baþladým hemen. O’nun sabrýný örnek al- maya çalýþýyo- rum bir de. Etra- fýmda gördüðüm kötü davranýþla- ra, ev içinde eþi-

me, çocuðuma karþý daha sabýrlý olmalýyým. Peygamberimiz en kötü hareketleri, hakaretleri görmüþ hem de en yakýn çevresinden ama hep sabretmiþ. ‘Rabb’im onlar bil- miyorlar, bilseler böyle yapmaz- lar.’ demiþ. Keþke onun çok azýný bile olsa yapabilsem. Peygamberi- mizin sevdiði Müslüman onun gibi olmalý. Allah’a gerçek kul olan, Peygamberimizin getirdiði doðru- lara, sünnete uygun yaþayan Müs- lüman onun sevdiði Müslüman’dýr.

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

A l l a h ü m m e - s a l l i a l â s e y y i - d i n â m u h a m - m e d i n v e - a l â â l i s e y y i d i - n â m u h a m m e d

Çok üzgündü yoksul adam. Anlaþýlan ihtiyacý da fazlaydý. Böyle bir fýrsatý mutlaka deðerlendirme niyetiyle koþmuþtu; ama yine de yetiþememiþti.

Allah Resulü sordular:

- Ýhtiyacýn çok mu fazlaydý?

Saymaya baþladý, yardým alabilseydi neler alaca- ðýný. Hepsi de zaruri ihtiyaçtý. Demek ki adamýn ih- tiyacý þiddetliydi. Ama Resulullah’ýn imkaný da bit- miþti. Elinde avucunda olaný tümüyle vermiþ, geri- ye tek dirhem bile kalmamýþtý. Þimdi ne olacaktý?

Efendimiz (sas) þefkatle baktý bedeviye. Sonra da beklenmeyen teklifini yaptý yoksul adama:

- Üzülme, ihtiyaçlarýný yine alacaksýn. Hem de hiçbirini býrakmaksýzýn!

- Nasýl? diyerek heyecanlandý yoksul adam.

Efendimiz kelimelere basa basa konuþtu:

- Þimdi buradan kalk, þehrin içine dal, ih- tiyaçlarýný nerede bulursan al ve aldýðýn sa- týcýlara da de ki:

- Mal bana ait, parasýný ödemek de Resulullah’a!

Allah’ýn Resulü ödeyecektir. Ýstediðimi verin!

Adam sevinçle çarþýnýn yolunu tuttu.

Zihninde neleri alacaðýnýn hesabýný yaparak heyecanla gidiyordu.

Olaya þahit olan Hazreti Ömer, fedakarlýðýn bu kadarýna þaþýrmýþ gibiydi. Nihayet düþüncesini di- le getirmekten kendini alamadý da dedi ki:

- Ya Resulallah! Sen gücünün yettiðiyle mükel- lefsin, yoktan da vermek zorunda deðilsin. Elinde olaný tümüyle daðýttýn, geriye bir þey kalmadý. Ne- den baþkalarýnýn borçlarýný da yükleniyor, onlarýn ihtiyaçlarýný da karþýlamak mecburiyetinde býraký- yorsun kendini? Bu kadarý da fazla deðil mi?

Bu sözlerden hiç de memnun olmayan Resulul- lah’ýn yüzündeki tebessümün kaybolduðu görüldü.

Halbuki o ana kadar çok mutluydu, tebessümünü çehresinden hiç eksik etmemiþti.

Bu defa da saf görünüþlü bir adam söze karýþtý:

- Ya Resulallah, sen Ömer’e bakma ver, Allah da sana verir, dedi.

Bu sözden memnun kalan Resulullah’ýn tebes- sümü tekrar yüzünde belirdi, “fedakarlýða devam et” sözünden memnun olduðu anlaþýlýyordu. Doðu- munu idrak ettiðimiz Allah’ýn Resulü, kendinden sonra gelenlere böyle örnek olmuþ, böylesine fe- ragat ve fedakarlýk numuneleri vermiþtir. Ýn- sanlýk þimdi böyle örneklere muhtaç deðil mi?

Gayet açýk ve nettir...

Allah (cc), inanmamýzý istediði hakîkatleri her zaman destekle- diði Peygamberiyle gayet açýk ve vâzýh bir þekilde gözler önüne sermiþtir. Zaten bu da, onlarýn gönderiliþ gayelerinden biridir.

(30)

Bir maðaraya tefekkür ve inziva için kýsa süreli çekilmenin Ýsmailoðullarýnda eskiden beri devam edegelen bir gelenek olduðunu…

Server-i Ekrem (sas) Efendimizin peygam- berlik gelmeden önce de Hira’da belli aralýk- larla inzivaya çekildiðini. Hadis kitaplarýnda burada yaptýðý ibadet hakkýnda “tehannüs”

veya “tehannüf

” ifadelerine yer verildiðini...

Buhari þarihi A

yni’nin Umdetü’l-Kari adlý eserinde tehannüs k

elimesini izah ederk

“Peygamberimiz’in burada ne sur en;

ette iba- det ettiði sor

ulacak olursa bunu tefekkür ve ibretten ibaret olduðunu söy-

leyebiliriz” dediðini...

Resulullah’a ilk vahyin bir pazartesi günü geldiðini...

Resulullah’a (sas) ilk vahyin 6 Aðus- tos 610 tarihinde geldiðini... Bazý alimlerin ise bu tarihin 10 Aðustos ol- duðunu söylediklerini...

Ýnsanlýðýn Ýftihar T

ablosuna (sas) ilk vahiy

olan (Alak, 1-5) ayetlerinden sonra ikinci ge- len vahyin (Kalem, 1-4) ayetleri olduðunu…

Resulullah’a bir k

eresinde deve üzerinde iken vahy geldiðini, Efendiler Efendisi’nde (sas) oluþan aðýrlýðýn etkisiyle devenin bacak- larýnýn neredeyse kýrýlacak hale geldiðini..

Ýbn-i Cerir

, Ýbn-i Sad ve Ýmam Kastala- ni’nin Ýmam Þabi’den rivayet ettiklerine gör

e nübüvvetin ilk üç yýlýnda Ýsrafil’in (as) Hz.

Peygamber’in eðitimiyle görevlendirildiðini…

Resulullah’ýn ilk vahiy kâtibinin Mekk döneminde Þurahbil bin Hasene ele Kindi olduðunu... Hz. P

eygamber’in (sas) Medine’de ilk vahiy kâtibinin Ubeyy bin Kab el Ensari hazr

etleri olduðunu..

Kur’an’ýn fesahat ve belagatýyla Ara- bistan’ý sarstýðýný, mesela bir edibin Y suf Sûresi’nin 80. ayetini iþittiðinde;u-

“Þehadet ederim ki hiçbir kimse buna benzer söz söyleyemez.” dediðini..

Ýlk Vahiy ve Kur’an

MUHAMMEDÜ’L

-EMÝN HAKKIND BUNLARI BÝLÝY A

OR MUYDUNUZ?

(*)

(*) Güvenilir Hz. Muhammed

(31)
(32)

ÇOCUKLARA EFENDÝMÝZ’ÝN GÜZEL AHLÂKINI

ANCAK YAÞAYARAK ÖÐRETEBÝLÝRÝZ

FOTOÐRAFLAR: LEVENT GÜLER

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu istek, veriliþ maksadýna uygun olarak âhiret hayatý için sarf edilmeli ve âhirette zaten kaçýnýlmaz olan ebedî hayatýn levazýmatýný -baþta iman ve namaz olmak üzere-

Diðer bir bölümü de kâfir doðar, kâfir yaþar, mü’min olarak ölür..

Toprak bir yolun zorlukla aştığı derin vadiler arasında iğne yapraklı ormanlar, geniş çayırlıklara konumlanan köyler, tepelerde hayalet gibi yükselen eski kiliseler ve tarihi

Allah rýzasý için tutulan oruç, insaný günahlardan uzaklaþtýrdýðý gibi, gönül- lerde güzel duygularýn yeþermesine de vesile olur.. Fitne, fesat, haset, dediko- du ve

Dini olarak ise; “Bir malýn belli bir miktarýný belli bir zaman sonra Allah (cc) rýzasý için hak sahibi bir kýsým Müslümanlara tamamen mülk olarak vermektir.” Zekât nere-

Ýnsanoðlu çok çeþitli tabaka- lar halinde yaratýlmýþtýr: Kimisi vardýr, mü’min olarak doðar, mü- min olarak yaþar, kâfir olarak ölür.. Kimisi vardýr, kâfir olarak

O ana kadar sürekli Kur`an okuyan, eþinin saðlýðý için dua eden Ayþe Ha- ným, eþinin vefatýndan sonra yaþadýðý acýyý ve hayata yeniden nasýl baðlandý- ðýný

Bizim için önemli olan þudur: Üç ay- larýn ilk cuma gecesi olan bu gece, Allah’a çokça yalvar- mak, yakarmak, dua etmek ve af dilemek için bir vesile- dir ve bir