Editör
Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSE
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Yayınları
TOKAT 2014
TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI
Tokat'ın Yetiştirdiği İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİ
Editör
Prof. Dr. Kadir ÖZ~ÖSE
Gaziosmanpaşa Üniversitesi 'ilahiyat Fakültesi Yayınları ISBN: 978-975-7328-60-5
TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI
3. MEHMED EMİN-İ TOKADİ'DEN NASiHATLAR
Prof. Dr. Mehmed Akkuş303 Tokat'ta 1075/1664 tarihinde doğan Mehmed Emid-i Tokadi, memleketinde .başladığı tahsilini tamamlamak için 1698 senesinde İstanbul'a geldi. Burada
Şeyhülislam Mirzazade Muhammed Efendi'den dersler aldı. Bir ara Piıi Mehmed Paşa
Medresesi'nde ikamet ederken Ruznameci Ali Efendi'nin oğluna ders vermeye
başlayınca onun evinde kaldı.
Mehmed Emin Efendi, Ruznameci'nin oğluna d~rsler verirken Reisülküttablıkta
vazifeye başlamış, bunun yanı sıra Şebzade Camiinde de halka açık dersler vermeye devam etmiştir. 1702 senesinde Ali Efendi Edirne'ye gidince M. Emin Efendi'yi de
yanında götürmüştür. Burada da Ali Efendi 'nin oğluna ders vermeye devam etmiş;
talebesinin vefat etmesi üzerine hacca gitmeye karar vermiştir. Bu sırada Edirne'de bulunan Kcldiri şeylıi Kasabzade Muhammed Efendinin dergalıına gitmiş ve niyetini ona anlatmıştır. Şeyh kendisine Mekke'ye gidince orada bulunan ve İmam-ı Rabhani'nin
oğlu Muhainmed Ma'süm tarafından yetiştirilen Şeyh Ahmed-i Yekdest hazretleriyle
görüşmesini tavsiye etmiştir.
Mehmed Emin Efendi, Ruznameci Ali Efendi'den de müsaade alarak Edirne'den İstanbul'a, oradan da gemiyle Mısır'a uğrayarak Hicaz'a hareket etmiştir. Cidde
tarikıyla Mekke'ye varan M. Emin ·Efendi, tavaf esnasında dikkatini çeken bir zat kendisini evine davet eder. Evde abdest alırken ev salıibinin bir elinin kesik olduğunu
görünce, Edirne'deki Kadiri ş~ylıinin tavsiye ettiği zatın bu olduğunu öğrenir. Böylece
Melımed Emin-i Tokadi'nin hayatında yeni bir sayfa açılmış olur.
Karşılaşmış olduğu Şeyh Efendi 'nin maddi ve manevi ilimlerdeki kemalini gören Mehmet Emin, hactan sonra İstanbul'a dÖnmeyerek 1705 yılına kadar onun ilminden istifade etmek için talebesi oldu ve sonunda icazet aldı.
'{03 Yıldırım Beyazıt Üniversitesi islami ilimler Fakültesi Dekanı.
GAZIOSMANPAŞA ONIVERSITESIILAHIYAT FAKOLTESI YAY/NLAR/2014
Mehmed Emin Efendi, hac dönüşünde irşad vazifesini de al~ak tekrar İstanbul'a gelir, burada Ahmed-i Yekdest hazretlerinin halifesi bulunan Kımıl Mehmed Efendi 'nin evine yerleşir. Daha önce olduğu gibi yine Şehzadebaşı Camii'nde dersler vermeye devam eder. Bunun yanı sıra Nakşi, Kadiri ve Şazeli tarikatlarından da icazet alarak camiu't-turuk bir şeyh olur.
Hüseyin Vassaf'ın ifadesine göre Mehmed Emin-i Tokadi İstanbul'daki irşad hizmetlerinde daha ziyade kendisini gizlemiş, tekke şeyhliği verildiği halde arka planda
kalmayı tercih etmiştir. Nitekim Şeyhülislam Mustafa Efendi'nin 1743 senesinde Tatar Ahmed Efendi'den boşalan tekke şeyhliğini Mehmed Emin Tokadi'ye teklif etmesini
şöyle beyan etmektedir:
" ... balada yazdığım vechile ihtiia-perver olduklarından, kendisini şöhrete sevk edecek böyle bir teklifden infial basıl ederek, nezd-i Şeyhülislami'ye gidip; "Efendim, bu hakfr, henüz şeyh olamadım. Şeyhlik alametim bile yoktur. Na-müstaliakka tevcfh
buyurulmuş." diye arz-ı itizar eylemesiyle, Şeyhülislam Efendi, "Emin Efenail Biz sizi biliriz. Tesettür buyurmayınız. Mızrak çuvala sığmaz. Menzil-i ihtifayı geçeli otuz yıl
oldu; tevcfh padişahındır, kabUl lazım." demiş; bunun üzerine Emin Efendi, "Efendim, bu şartla kabul ederim ki, hankalıda oturamam. Bu suretle razı olunur ve müsaade
buyrulıo·sa heratı kabiii ederim." cevabını vermiş id.i. KabUl olunmuş ve küçük biraderini tekkede i skan ile, -kendisi kema:..kan hanesinde kalmış ve zikir günleri dahi
bulunmamıştır. Hiç olmazsa mevlid cem 'iyyetlerinde bulunması, postunda oturması
halk tarafından rica edilmiş ve hatta bir cem'iyyette Hz. Şeyh gelecek diye öyle bir tebalük gösterilmiştir ki, tekkede yer bulunmamış. Emin Efendi ziyy-i avamda olarak ve hiç kimseye kendisini tanıttınnayarak tekkeye gelip ceniaatin arasına sokulmuş, oturmuş. Yanında bulunan cemaatten biri, "Acaba efendim, bu asittinede şeyh olan Tokadi Emin Efendi hazı·etlerinj görmek nasib olmayacak mı, bu gün de gelmeyecek mi?" diye kendisine sormuş, Emin Efendi, "Birader! O adam sizin işittiğiniz gibi değildir. Adi bir herifdir. Maahôza geldiği zaman size gös"teririm." demiştir. Hıtfun-ı mevlidde duayı, meşayıhdan bir zata havale ile, halkın arasına karışıp tagayyüb etmiştir.
TOKAT'IN YETIŞTIRDI(311LIM VE FIKIR ÖNDERLERI
Tae yerine kavuk giyer, destar sararlannış. Menakıb-name'de gördüın."304
Mehmed Emin Efendi tarikata, bu yola sülfik eden saliklere, dervişlere ve çeşitli
ta5avvufi konulara dair muhtelif eserleri bulunmaktadrr. Bunlar üzerinde Prof. Dr. Halil ihrahim Şimsek çalışmış ve eserleri yayınlamıştrr. Ayrıca Şeyh Efendi 'nin musı.ki ve büsn-ihatlada meşgul olduğunu Hüseyin Vassaf adı geçen eserinde zikretmektedir.
Muhammed Emin-i Tokadi'nin eserlerinde dikkatimizi çeken hususların başında ıni.iridlerine, muhiblerine velhasıl bütün Müslümanlara yaptığı nasihatleri gelmektedir.
Onun gayet samimi, zamanına göre sade ve günümüz için de elzem olan nasihatlerinden
bazılarını kendi ifadeleriyle aynen nakledeceğiz.
Öncelikle bir müridine yazdığı mektubundaki şu ifadeler her mürnin için geçerli
öğütlerdir. O şöyle diyor:
"Hele nur-i dfdem,
Arif ne şôd olur bu cihanda ne gam çeker Côhil hemişe şôd olayım der elem çeker
Zôt-ı ôlfnize nasfhatim budur ki, hidmet-i şerifesinde bulunduğım efendinin kesb- i nzôsına bezl-i him m et ve sa 'y-i kudret eyleyip, geceleri bfdôr ol, gözlerinden eş k-i nedômeti rfzôn eyle. Dergôh-ı Hakk'a niyiiz et. Bu fursat ele girmez. Yalvar Ganf Mevlii'ya. Zfrô buyurmuşlardır:
Gözünden dökmek ister dôimii yaş
Kuru iih ile iş bitmez karındaş
Yalnız sabunu elinde bin kerte köpürtsen, su dökmeyince kabil değil elinden köpiik gitmez. Bu böyledir. Şu atfdeki rubôfyi vird edinesiniz de, devlet-i dareyne
yetişesin iz. Bu rubaf, Hôce Ebu Safd el-HaY'· hazretlerinindir. "Her kim me 'ziinen her vakit okuyacak olursa, Gendb-ı Hak ile, Kelfm-vôrf mükôleme devletine niiil olmuş
olur. " buyurulmuştur. Size izin, her hôtırımza geldikçe okuyunuz : Bunu gôhfce okuyunuz:
flôhfalbenibenden
304 Osmanzade Hüseyin Vassaf, Seftne-i Evliyô,haz. Mehmet Akkuş & Ali Yılmaz, Kitabevi Yayınları, ll.
'Baskı, Istanbul 2011, c. ll, s.67.
143
GAZIOSMANPAŞA ÜNIVERSITESIILAHIYAT FAKÜLTESI YAY/NLAR/2014
Haber-dôr olayım senden
Şeyh Sa 'df, Giilistan kitabının evveİinde: "Minnet ii şiikr ii hamd ol Hakk'a ki, O 'na ubı'idiyyet etmek insanı yakınlık devletine nôil eder. Ni 'm etine şiila·etmek, ni 'm eti ziyôde eder." buyurur. Estaizii bi 'ilah, (~~)"ı
p:P,
~) ôyet-i kerimesinin ma 'nôsını ifôde eder. Evvelô insan-ı zaife Hak teôlô, kirpik dedikleri bi-fôide zannolunan kılları i 'tô etmiştir ki, fôidesinden bir şemme beyôn edeyim:Yazın tozundan ve güneşten sakınmak için yaratmıştır. Gözünü açık koysan gubôr dolup göz ağrısı hôsıl olur. Eğer gözünü kapasan önünü görüp yola gidemezsin.
İmdi ki1pik sebebiyle gözüne ne toz girer, ne de yolundan kalu·sın. Ednô miilôhaza ile böyle menôfi-i kesu·esi zôhir olur.
Bir nefes te iki ni 'm et bulundu. İki şii/dir dahi lôzım ve vôcib oldu. Yirmidört saatte, her sôatte bin nefes, her nefese iki şii/dirden yirmi dört sôcı_(ta kırksekizbin şiikür
eder. Bir insôn her işini terk etse de, "şükür şii/dir" diye dergôh-ı Hudd.'ya hamd ü şiiler
eylese yine kırksekizbin defa şükiir diyemez. İmdi acz zahir oldu. Ma'/Um oldu ki, Hak (eel/e ve alô) 'nın şükrünün binde birini edô edemeyiz . .{J.la-hakkıhf şüla·ü kim edôya kôdirdir
Hulôsa-i kelôm, benim côn-ı azfzim, oğlum! "Ahvôlini mahrem ve nô- mahremden sakla. " diye tenbfh ederler; ma 'n ası sana da ayandır ..
Rtlşen gereks~hône-i dil aks-i yôrdan Ayine gibi sineni saf it gubôrdan
Devr-i piyale devlet-i Cem 'den haber virir Her bir habôbı remz ile bir tôc-dôrdan
Ya'ni bufenôya senden mukaddem nice kimseler gelip devletle, ôfiyetle gününü, nöbetini geçirdi ve nice tôc-dar pôdişôhlar gelip gitti. Bu fônfye gelmekten maksıid olduğu üzre hane-i kalbi kedılr4t-ı nefsaniyyeden ve mühlikôt-ı insdniyye olan gubôr-ı
ağyôrı ôyine-i kalbden süpürüp pôk etmelisin. · Ya'ni Hz. Rahfm u Kadim veyôhıid hulôsa-i mevcıldat efendimiz, şeftirniz Hz. Fahr-ı ôlem ve nılr-ı hasira-i sadafe-i ben/
Adem, kerem ii mürüvvet edip mazhar-ı in 'ôm-ı ma 'jiret-i Rabhani ve ebedü 'l-ôbôd saôdet-i sermediyyeye nôil olasınız.
TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI
Allah teala, sizi ve bizi, dosta düşmana muhtac eylemeye. Amfn, bi-hurmet-i seyYidi 'l-mürselfn.
Ejlcarü'l-Vera Muhammed Emfn et-Tokadf en-Nakşibendf"305
Mehmed Emin Efendi'nin bu ifadelerinde dikkatimizi çeken ve üzerinde itina ile
dunılmasını istediği şu hususlar her Müslüman için önem arz etmektedir:
Nefis terbiyesi,
Cenab-ı Hakk'ı zikr
Cenab-ı Hakk'ın ilisan ettiği bütün nimetiere şükür
Cenab-ı Hakk'ın teccelligahı olan gönlü her türlü manevi kirlerden pak eylemek.
Bu husustaki şu ifadeleri ne kadar güzeldir: " ... hane-i kalbi kedurat-ı nefsaniyyeden ve
mühlikat-ı insaniyye olan gubar-ı ağyarz iiyfne-i kalbden süpürüp pak etmelisin .... "
Mehmed Emin Efendi hazretlerinin üzerinde durduğu en başta gelen hususlardan biri nefis terbiyesi ve tezkiyesidir. Aşağıdaki manzumesinde, bütün varlıklardan
mükerrem olarak yaratılan insanın nefsine uyarak Allah tealaya ibadet ü taattan uzak
kalmamasını, kendi acziyetini idrak edip ona yönelmesi gerektiğini ikaz etmektedir:
Utan Hak'dan yeter bilmezlik ettin Uyup nefse bilip bilmezlik ettin
Ey eden da'va-yı sühandaru Dinle gel imdi bu sühan. dam
Hak Te'ala seni mükerrem edüp Sana verdi emanet-i canı
Cümle mahlı1kdan mükerrerrisin Nutkuna verdi emr u fermanı
,305 '· V assa, Af Se1,ç; me, c. ll, s.73-75.
145
GAZ/OSMANPAŞA ONIVERSITESIILAHIYAT FAKOLTESI YAY/NLAR/2014
Nefsini bil eya "zalUm" ü "cehuf' Sen seni bilme anı bil anı
"Men arej' sırrına olup arif Eyle tahsil-i Hak 'irf'anı
Can u dilden ubfıdete sa'y et Alemin ta ki olasın canı
Şu ifadelerinde ise kainattaki her şeyin insan için yaratıldığı halde~ terbiye edllmeyip nefsin her arzusu yerine getirildiği taktirde Allah 'ın emirlerine tam manasıyla riayet edilerneyeceği belirtilmektedir. Hatta "Eğer sen insansan cümle varlıkların senin için yaratıldığını bilirsin, aksi takdirde bu hakikatı anlamayacakolursan sen hayvansm ... "diyerek nefse tabi olmanın insanı ne seviyelere düşürdüğünü bahs etmektedir.
146
Ne içün halk olundu mevcüdat Anla bu razı canımın canı
Hılkati cümlenin seninçündür Anla bu sırrı ger tu insani
Cümle insana oldu hizmetkar Fehm edegör eger ne-hayvan!
Her biri hızmetine sa 'i dir Anlamazsan bunu tu hayvani
Cümlesi ola emre fermanher yoluna ideler feda canı
Tutmayasın Huda'nın emrini sen
TOKArlN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI
Uyasın nefs-i şoma ey cani
Mehmed Emin Efendi nazmında ayet ve hadislerden iktihas etmek suretiyle
nasihatlarını Cenab-ı Hakk'm emirlerine ve Rasülullah'ın sünnetine dayandırmaktadır.
şu beytinde, " Emr-i Rabbtiniye itti 'at kıl 1 Güşuna koyma kavl-i şeyttinz" şeytanın
sözlerine kulak asmayıp, Rabbimizin emirlerine uymayı tavsiye etmektedir. Çünkü diyor, KM Suresi 16. ayette belirtildiği gibi Allah Teala bize "şah damarımızdan daha
yalrındır." Böyle olunca insan ibadet ve taatiyle bu yakınlığı muhafaza etmeli, O'na
ıcullukta ku~ur etmemelidir.
"Nahnü akrab" buyurdu çün Allah Sen ba 'id itme kendine am
Sırr-ı tevhidi fehm idüp iy yar Kesrete düşme etme tuğyam
Dahi kurb-i nevafil u farzı Sırr-ı "ahbebtü"dür a'yan dani
Hem dahi daim eyle nefy-i vücfıd Anlayasın rumliz-i merdam
Ma'ni-i "küntü kenzi" l;ııfz eyle Alemin olasın sühandam
Aıemde var olan her şeyin Cenab-ı Hakk'ın kudret ve azarnetinin birer delili olduğunu idrak ederek zilcr ü fikrimizi daim, ibadet ü taatimizi saliın: eylemek bir mürnin için en
sağlam
yoldur. Mebmed Emin-i Tokadi, buyo'İd~ .
sabit ka dem olmak için tarikatin ne derece elzem olduğunu, bu yolda gidenlerin gönüllerinde Allah sevgisinin tecelli ettiğini; gece-gündüz ve seher vakitlerinde daima dillerinde Allah zilcrinin eksik· olmadığını şu söz.leriyle belirtmektedir.
Niçün münkir olasın !l:i.er tarikı
147
GAZIOSMANPAŞA ON/VERSITESI/LAHIYAT FAKOLTESI YAYlNLARI 2014
Ko ta'm yakma biz kalb-i harik.ı
Ş eb u rı1z onların zikri H u da' dır
Derna-dem onların filcri Huda'dır
Dilin Hak onların külliyen almış
Hemen nev' -i beşerden şekli kalmış
Gönülden ta seher zari kılarlar
Ne zari belki pazan kılarlar
Derfuıu onların bulmuş tecelli Tecelllden bulur onlar teselli
Her an onlar visal-ı Hakk'ı özler Bu özler hep cemal-i Hak.k'ı gözler
'
Mehmed Emin-i Tokadi'nin manzum olsun 'mensur olsun genel olarak eserlerine
baktığımızda onun üzerinde durduğu en önemli husus gönüldür. Onun şiirlerinde bize tavsiyesi "dil, kalb, ayine-i-dil, hane-i dU, hane-i kalb, mir'at-ı Ralıman o o." gibi kelime ve tabirlerle ifade ettiği gönlümüzü şirk, hased, kin gibi her türlü manevi hastalıklardan
arındı.rınamızdır, kudsi hadiste Cenab-ı Hakk'ın "Ben yere göğe. sığmam, ancak mümin kulumun gönlünde tecelli ederim." uyarısım dikkate almalı, bu ilaru tecelli için kalbirnizi pak eylemeliyiz. Onun şu manzumesi bu hususta titiz olunmasım öğütlemektedir:
Dil sa!a bulsun gubar-ı ma-sivad~ ey le pak
Kıl şikest ol kalbi kim mir'at-ı Ralıman olmaya Can gözün aç göstere yüz dilde nfu-ı tabnak
Kıl şikest ol kalbi kim mir'at-ı Ralıman olmaya
Gönül aynası môsiwi tozlarından silinip pôk olmalıdır. Eğer Rahmôn 'ın tece/1.
edeceği şekilde ter temiz olmadıysa o aynayı kırma/ı. Bundan dolayı can gözünü aç da
TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI
gönülde manevf nur yüz göstersin. Mir'ôt-ı Rahmôn olmamışsa o gönül aynasını kırma lı.
Jeng-i ekdan gider aşık gönülden subh u şam Açılıp gelsin sara-yı aks-ididar-ı merfun Bil nedir suret-nüma ayine-i dilden müdarn
Kıl şikest ol kalbi kim mir'at-ı Ralıman olmaya
Ey ôşılam diyen kişi: Sabah akşam gönlündeki manevi kir ve pası temiz/emeye bak ki arzu ettiğin Allah 'ın muhabbettyle safa bulasın. Gönul aynasında daima yüz göstereni bil, unutma. Mir 'ôt-ı Rahman olmamışsa o gönül aynasını kırma/ı.
Ey Emin-i bu'l-emane kıl azizanı penah
Arif
ol şer' -i hakikat ola sana şahrabNakşıbend olsun bu nurundilde rüy-ı intibah
Kıl şikest ol kalbi kim mir'at-ı Ralıman olmaya
Ey üzerinde can emanetini taşıyan Emfn! Sen salih/ere, azfz olan büyükZere
·sığın. İ1fan sahibi ol ki hakikat yolu sana ana yol olsun. Gönlüne de bu nur nakş edilsin.
Jv!ir'at-ı Rahman olmamışsa o gönül aynasınılarmalı.