• Sonuç bulunamadı

Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSE. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Yayınları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSE. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Yayınları"

Copied!
36
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Editör

Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSE

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Yayınları

TOKAT 2014

(2)

TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

Tokat'ın Yetiştirdiği İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİ

Editör

Prof. Dr. Kadir ÖZ~ÖSE

Gaziosmanpaşa Üniversitesi 'ilahiyat Fakültesi Yayınları ISBN: 978-975-7328-60-5

1

(3)

TOKArlN YETIŞTIRDIGIILIM VE FIKIR ÖNDERLERI

3. İBN KEMAL'İN ARAPÇA VURGUSU

Yrd. Doç. Dr. Muammer Sarıkaya 182 Dil, insanla var olan, insanlar arası anlaşma ve iletişimi sağlayan yegane varlık, toplumları bir arada tutan kuvvetli bir bağdır. Aynı zamanda 'dil, toplumların yaşam tarzları, gelenekleri, dünya görüşü, hayat felsefesi, dini inançları, bilim, sanat ve kültür

\

anlayışları ile sürekli değişen, kendini yenileyen, canlı ve dinamik bir unsurdur. Bu nedenle dildeki değişim, insan ihtiyaÇlarına bağlı olarak karşımıza çıkan kaçınılmaz bir olgudur. Bununla birlikte iınlamları ifade etmek için her dilin fonetik yapısı,

biçimbilgisi, sözdizimi ve sözcükler arası anlam ilişkisi birbirinden farklıdır.

Dil, bir konuşma ve düşünme vasıtası olmanın yanında, günfunlizi:in birikimlerini

geçmişin zen~iklerine ekleyerek gelece,ğe intikal ettirmede önemli bir köprü vazifesi gönnektedir. Bir toplum, dilde, düşüncede ne kadar zengin ise, o kadar güçlü kabul edilir. Bir milletin dili, onun kültürünü ve değer ölçülerini koruyacak ve geleceğe

',.

182 Erciyesi Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi.

(4)

GAZIOSMANPAŞA ÜNIVERSITESI ILAHIYAT FAKÜLTESI YAYINLAR/2014

aktaracak kadar güçlü değilse, o milleti teşkil eden fertlerin başka kültürlerin iŞgaline uğrarnaları ve zamanla da özlerini yitirip tamamıyla başka toplu.luklara benzerneleri

kaçınılmaz olur. Bu nedenle özümüzü muhafaza etmenin ve kendimiz olarak kalmanın şartlarından biri dilimizi kendine has özellikleriyle öğrenmemiz, onu düzgün

kullanınamız ve korumamızdır.

Bu açıdan bakıldığında dili bekleyen birbirine zıt iki büyük tehlike vardır:

Birincisi: Yabancı kelime ve kalıpların istilası, insanların kendi kelimelerini

bırakarak, başka bir dile ait kelimeyi aynen veya basit değişikliklerle kullanınaya çalışması. Modem dilbilimde bu tür kelimelere ödünç kelimeler (Loanwords) diyoruz.

Dild~ bu tür bir yaklaşımın en önemli sebebi özenti, entelektüel merak ve yabancı

hayranlığı (allianizm) dır.

İkincisi: Dilde yapılan sadeleştirme veya dile mal olmuş, sesleri veya kelime

kalıbı değiştirilerek dil tarafından özümsenmiş yabancı kelimeleri dilden çıkarıp atarak,

dili yabancı kelimelerden arındırma çabalarıdır. Örneğin Cevdet Paşa'nın .Kısôsu'l­

Enbiyô isimli eserinin sadeleştirilmesinden sonra Cemil Meriç "Cevdet Paşa bir dil

üstadı idi, onun kitabını sadeleştiriDek suretiyle derisini yüzdüler ve eseri berbat ettiler. "

demek suretiyle dini kaynaklar içerisinde önemli b~ yeri olan bu eserin Arapça ve Farsça kelimeler atıldıktan sonra, yeni haliyl~ eski tesir ve İstifadeyi sağlayamadığına işaret etmiştir.

İslam dininin iki temel kaynağının ikisinin dili de Arapçadır. Kur'an'ın dili

Arapçadır, Hz. Peygamberin gönderildiği Arap toplumunun dili. Arapçadır. Kur'an indirilirken o dönemde Arapların konuştuğu dil esas alındığından, Arapça adına ne varsa Kur'an'da mevcuttur. Kur'an-ı Kerim ile Arapça arasındaki ilgi o kadar ileri boyuttadır

ki, ikisini birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bu ilgiyi diğer semavi ~inlerle kutsal

kitaplarının dili arasında görmemiz mümkün değildir. Kur'an'ı, hadisleri, uzun asırlar

boyunca Arapça olarak kalem~ alınan İslami ilimlerin temel kaynaklarını düzgün okumak ve anlamak için iyi bir Arapça bilgisine ihtiyaç vardır. Bu bakımdan İslam'ın dili, dinin dili, vahyin dili olan Arap çadır. Din dili aynı zamanda Kur' an dili ve ibadet dilidir. Kur'an-ı Kerim'de Allah'ı anlatan kelime ve ].cavramlar ile dine ait kelime ve

86

(5)

TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

kavramların bir kısmı daha önce Arapların bile bilmediği, .anlamını Hz. Peygamberden sorarak öğrendikleri kelime ve kavramlardır. Bu bakımdan Allah Kuran'ı Arapça

· indir~rek Arapların bilmediği pek çok kelimeyi Arap diline ve insanlığa kazandırmıştır.

Bunlardan da anlaşılacağı üzere dilin bozulması toplumun dinden

uzaklaşmasında etkin rol oynamıştır. XV. ve XVI. yy. Anadolu'sunda din dilindeki olumsuz etkilenmenin dine etkisini en iyi bilenlerden biri olan İbn Kemal bir Arapça

· sevdalısı olarak Arapçayı korumak için kalemine sarılmıştır.

3.1. İbn Kemal

Osmanlı ilim ve kültür hayatının önde gelen temsilcilerinden biri olan İbn Kemal tefsirden felsefeye, keHimdan tıbba, dilden tarilıe kadar farklı sahalarda eser veren çok yönlü bir alimdir. Çocukluk döneminde aldığı eğitime ek olarak, ilmiye sınıfına intisap

ettiği tarili kabul edilen 897/1492'den ilk resmi görevi olan Edirne Taşlık Medresesi

müderrisliğine atandığı 909/1503 yılına kadar 12 yıl süren ilmi hazırlık aşamasında

Anadolu'nun değerli alimlerinden ders alınış, hasımlarının etkisiyle kısa süreli kopukluklar hariç tutulursa, ilml ve idari görevlerde sürekli yükselen bir grafik çizmiştir.

Bütün bu çalışmaları sayesinde daha genç denilebilecek bir yaşta İslam dünyasının kendinden önceki zirve şahsiyetleriyle mukayese edilir bir alim olmuştur183

/

Öğretim faaliyetleri ile telif çalışmalarını eşzamanlı ·yürütmüş, bir taraftan

· değerli öğrenCiler yetiştirirken, diğer tar~ftan kıymetli eserler vücuda getirmiştir.

Tartışmayı seven eleştirel kişiliğiyle ~.n zor problemleri çözüme kavuşturmuştur. Molla

Kabız olayında görüldüğü gibi toplumsal çalkantılara karşı kayıtsız kalmamış, dönemin alimlerinin problemierin çözümünde çaresiz kaldıkları bir zamanda imdatlarına yetişmiştir. Eserleıjnde birçok alimin ele almaktan çekindiği çetrefi.lli konuları ele alınış, kendinden önceki alimierin eserlerini de çekinmeden eleştirmiş tir. Hatta Seyyid Şerif ve

·

183 M. A. Yekta Saraç, Şeyhülislam Kemôl Paşazôde: Hayatt, Şahsiyeti, Eserleri ve Bazt Şiir/eri, Risale

'-,~ayın ları, istanbul 1995, s. 29.

(6)

GAZIOSMANPAŞA ONIVERSITESIILAHIYAT FAKÜLTESI YAYlNLARI 2014

et-TaftazW gibi büyük alimleri kimi zaman gaflet, dikkatsizlik ve bilgisizlikle itharn '

. . 184 edebılınıştır ·

İbn kemal kendinden önce Davüd el-Kayseri, Kutbuddin İzni.kl, Molla Fenfui,

Hızır Bey, Sinan Paşa ve Molla Lütfi gibi Osmanlı düşünce geleneğini temsil eden ilim adamlannın devam ettirdiği Fahreddin er-Razi ekolüne mensup bir düşünürdür185

Görüşlerini yaşadığı dönemin telif geleneği olan şerh ve haşiyelerle ifade etmenin yanı sıra müstakil kitap verisaleler de yazmıştır.

İbn Kemal'in yaşadığı 15. yy. sonu ile 16. yy. Anadolu'sunda entelektüel kesimde konuşulan üç dil bulunmaktadır: Konuşma dili olarak Türkçe, şiir ve edebiyat dili olarak Farsça, ilim dili, özelliklede dini ilimierin dili olarak Arapça. Bu üç dilin alfabesi birkaç harf hariç aynı idi ve temelde Arap alfabesine dayanmaktaydı. Dilin

başka dillerden etkilendiği gerçeğinden hareketle XV. ve

::xYJ.

yüzyıl, dilci ilim

adamları arasında, yabancı dilden kelime geçişi, kelimelerin anlamlarıyla ilgili sorunlar, fonetik tartışmaları, kelimelerin kökenieri ( etimoloji), çok dillilik problemleri (multilingualizm) gibi konuların tartışıldığı asırlardır.

400'e yakın eser yazan İbn Kemal'in eserlerinin yaklaşık 350'sinin dili Arapçadır. Konuları açısından bakıldığında te:[&ir, hadis, fikıh!İslam hukuku, akaidlkelam, mezhepler tarihi ve Arapça· ilimleridir. Tasavvu:fi sorunların şer'i

hüicürnleriyle ilgili kısa risaleleri de bulunmaktadır.

3.2. Çağdaşı Alimlerle Mukayesesİ

Yaşadığı dönemde telif eserlerinin çokluğu, eser vermedeki hızı, geniş kültürü ve birçok ilıne hakimiyeti bakımından Anadolu'da İbn Kemal'in ·dengini bulmak mümkün

değildi. Hayat hikayesini yazanlar, aynı dönemde yaşayan Arap müelliflerden sadece Mısırlı alim es-Suyiltl'yi İbn Keı:nal ile kıyaslayabilmişlerdir. Arapça eser veren bu iki müellif karşılaştırıldığında eserlerinin çokluğu ve konuların çeşitliliği bakımından

184 Kemal Paşazade'nin kendinden önceki alimiere yönelik ifadeleri için bkz.: Şemseddin Ahmed b.

Süleyman b. lbn Kemal, et-Tenbfh ata galati'l-côhil ve'l-neblh, thk. Muhammed Sevai, Dımaşk, ei-Mahed ei-Ferensi li'd-dirasat ei-Arabiyye, 1994, (belaş, san em, acurr ve sliradik) m ad.

ıss ilyas çelebi, "Kemalpaşazade, Kelama Dair Görüşleri", DiA., XXV, s. 242-243.

88

(7)

TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

roüellifimiz es-Su yü

tl'

den üstüiı tutulmuştur. et-Temiml'ye göre İbn Kemal görüşlerinde daha isabetli, anlayışı daha güzeldir. Eserlerinde nakil ve rivayetin yanı sıra kendi düşüncelerine de yer vermiştir186

İkisini karşılaştıran diğer bir müellif el-Leknevi ise dil, edebiyat ve belagat

konularında İbn Kemal'in üstünlüğünü kabul etmekle birlikte hadis ve hadis ilimleri konusunda es-Suyüti'nin bütün çağdaşlarından daha üstün olduğunu söylemektedir187 Ona göre hadis ilminde ikisi arasındaki seviye farkı, yer ve gök arasındaki mesafe gibidir.

Son dönem Türk alimlerinden Ömer Nasuhi Bilmen de Leknevi'nin bu görüşün~

katılır ve her ikisinin de hadis ilmine dair çalışmalan karşılaştırıldığında rivayet konusunda es-Suyüti'nin üstünlüğünün ortaya Çıkacağını söyler188. Üstünlük

tartışmasına değinen J:Iasan 'Itr, alimierin yukandaki görüşlerini sıraladıktan sonra, bütün alimlerin, es-Suyüti ve İbn Kemal'in dönemlerindeki alimlerden üstün olduğunda hemfıkir olduğunu, İbn Kemal 'in es-Suyüti ile aynı seviyede ya da hemen peşinden geldiğini söyler189

Bu görüşler değerlendirildiğinde genel olarak iki alimden birisinin diğerinden

üstün olduğunu kesin olarak söylemek çok zordur. Bunun yerine üstünlük ilimiere

indirgendiğinde mantık ve felsefe gibi akli ilimlerde, tefsir, fıkıh ve kelam gibi dini

'

ilimlerde ve üç dil bilmesinin avantajıyla dilbilim, belagat ve edebiyatta İbn Kemal'in üstün olduğU, hadis ilminde de es-Suyütl'nin daha üstün olduğu sonucuna vanlır190• Diğer taraftan İbn Kemal sadece b~ ilim adal:nı değil, aynı zamanda bir idareci ve bir siyaset adamıdır; birçok ilmi ve idari görevlerde bulunmuştur.

İbn Kemal kendisinden yaklaşık bir asır önce yaşamış et-Taftazarn ve Seyyid Şerif el-Curcarn_ile de karşİlaştırılmış ve onlardan üstün tutulmuştur. Hatta "bu ikisi

186 et-Tem1'm1', et-Taba~ôt es-seniyye, c. 1, s. 357.

187 ei-Leknevl, ei-Fevô'id, Beyrut 1906,-s. 22.

188

Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, c. ll, s. 637.

189 ibn Kemal, Tefsfr su ret el-mu/k, nşr. Hasan ltr, Dar el-beşa'ir el-islamiyye, Beyrut 1986, s. 23-24.

190 ibn Kemal, "Risale fı tahkik mane'n-nazm ve'ş-şıyaga", thk. Hamid Sadık ei-Kuneybl, Mecel/et el- ',_ Cômiat el-islômiyye bi'I-Medine, C. XVIII, No:71-72, Medine 1406, s. 174.

89

(8)

GAZIOSMANPAŞA ONIVERSITESIILAHIYAT FAKÜLTESI YAYlNLARI 2014

hayatta olsalardı İbn Kemal'in öğrencisi oiurlardı" denilmişt:ir191. İbn Kemal et- Taftazaru ve el-Curcaru'nin belagatle ilgili eserlerine başiyeler yazmış, birçok noktada onların görüŞlerini eleştirmiştir.

İbn Kemal öğrencisi Ebussuud Efendi ile de karşılaştırılmış ve her ikisinin fıkıh, fıkıh usUlü ve kelam ilimlerinde birbirlerine eşit olduğu; tasavvuf, hlkmet, tarih ve Türk şiiri konularında İbn Kemal'in, edebiyat, belagat, beyan sanatları ve Arap şiiri konularında ise Ebussuı1d Efendi'nin daha üstün olduğu sonucuna varılmıştır192• Osmanlı alimleri arasında ilmi kudretinden dolayı İbn Kemal "muallim-i evvel", Ebussuud Efendi ise "muallim-i saru'' sayılmıştır193

· İbn Kemal Türkçe, Farsça ve Arapça şiirler söylemiş bir şairdir. Divan, dlı ah- name, manzum kaside-i biirde ve kaside-i tantaraniyye tercümesi, Yavuz Sultan Selim 'e

yazdığı mersiyesi, usulname ve Yusuf ve Zelfha mesnevisi gibi Türkçe manzumelerin ·

yanı sıra Farsça 7777 beyitlik Nigaristan'ı bulunmaktadır. Mensur eserlerinde de üç dili başarıyla kullanmıştır. Başta Tevarih-i Al-i Osman'ı olmak üzere Kaside-i biirde ve Kaside-i rantaraniye tercümeleri ve diğer Türkçe edebi eserlerinde iddia edilenin aksine,

yaşadığı asrın telif özelliklerine göre gayet sade, akıcı ve anlaşılabilir bir dil

kullanmıştır.

İbn Kemal'in eserleri konusunda ciddi-bir araştırma yapmış_ olan Brockelmann'a göre eserlerinin sayısı ise 179'dur. İstanbul kütüpbanelerindeki eserler hakkında bir

çalışma yapan Atsız'a göre risale ve kitaplarının sayısı 7 Farsça, 19 Türkçe, 183 Arapça olmak üzere 209'dur194. Cemil Bey, İbn Kemal'e 220 eser nispet ederken Yekta Saraç'a göre eserlerinin sayısı 33 Türkçe, 6 Farsça ve 182 Arapça olmak üzere 221 'dir. Şamil

Öçal ise 226 eserinin adını sıralar. 195 Tespitimize göre İbn Kemal'in eserlerinden

191 Sehi Bey, Tezkire, s. 154; Uzunçarşılı, Osmanli Tarihi, c. ll, s. 671.

192 ei-Kefevi, a.g.e., vrk. 105"; ei-Leknevi, ei-Fevü'id, s. 21, 144; Bilmen, a.g.e., c. ll, s. 638.

193 .

Hammer, a.g.e., c. V, s. 351.

194 ibn Kemal, daha çok akli ilimler ile meşgul olmuş ve bu sahada bir çok eser vermiştir. ·zamanımıza kadar intikal eden eserlerinin, çoğu risale olmak üzere, 200'ü aştığı görülmektedir. Bkz. Atsız,

"Kemalpaşa-oğlu'nun Eserleri", Şarkiyat Mecmuası, c. VI, s. 72; c. VII, s. 83; ismet Parmaksızoğlu,

"Kemalpaşa-zade", iA, c. VI, 564 v. d.

ı9s İbn Kemal, yaşadığı yüzyılın islam dünyasında geçerli olan 3 dille eser verme geleneğine uyarak Türkçe, Arapça ve Farsça eserler yazmıştır. Onun bu eserlerini, es"erin diline göre şöyle gruplandırabiliriz:

Türkçe eserleri 37; Farsça eserleri 8 ve Arapça eserleri 347 olmak üzere toplam 392 eseri bulunmaktadır.

90

(9)

TOKAT'IN YETIŞTIRO/GliLIM VE FIKIR ÖNDERLERI

84'ünü genel dilbilim, Arapçanın grameri, şiir ve edebiyada ilgili eserler

oluşturmaktadır.

3.3. Eserlerinin Genel Özellikleri

X/XVI. asır Arap şiir, nesir ve grameri hakkında pek çok eserin yazıldığı bir asırdır196• Bu asırda CehHeddin es-Suyılti (ö. 91 1/1505), Zeynuddin Halid b. 'Abdullah el-Ezheri (ö. 905/1499), İbn Mamaya ve Şems el-Hilali gibi alimler sarf, nahiv ve dilbilim konularında yazdıkları eserlerle meşhur olmuşlardır. Ancak bu alimierin eserlerine dikkatlice bakıldığında eserlerinin büyük bir kısmının kendilerinden öne~

yaşamış alimierin eserlerinden nakle dayandığı görülür. Nitekim es-Suyıltl'nin el- Muzhir ve el-Eşbah ve 'n-neza 'ir' i nakil verivayete dayalı eser telifinin birer ömeğidir.

Aynı asırda yaşayan İbn Kemal de eserlerinde kendinden önce yaşamış alimierin eserlerinden nakillerde bulunmuştur. Bu alimler arasında

I:Jakim

es-Semerl5:andl, el- Bal5:illaru, el-Gazzali, Fa]Jreddin er-Ri?i, Seyfuddin el-Amidi, ~duddin el-'Jcl, ez-

Zemal;ı.şeri, es-Sekkill, 'Abdull5:ahir el-Bagdadi, et-Taftazaru ve Seyyid Şerif el-Curcaru özellikle zikredilmelidir. Ancak onun eserleri, içerik ve yöntem bakımından hem

çağdaşı olan alimierin hem de önceki alimlerin eserlerinden birkaç yönden farklılık

gösterir:

1. İbn Kemal eserlerinde, genellikle dilbilimcilerin tartıştıkları küçük fakat önemli konuları ele alır, bunlar hakkındaıo görüşleri sıralar, yanlış görüşleri eleştirir,

doğruyu ortaya koyar ya da doğru ol.an görüşÜ kuvvetlendirmeye çalışır. Bu tür eserleri genellikle Risale fi tal;ı.IP15: adıyla başlar. Risale

fi

ta/:ı/Pls ma 'na ka de, Risale

fi

ta/:ı/Pls laft

ez-zındf/s bu tür eserlerindendir.

Bilindiği "!lıere bu tür. konular, günüriıüzdeki makale formuna uygun düşen kısa konulardır. Ancak müellifimiz konu ile ilgili gizli

bi! . .

bilgi kalmaması için bütün kaynaklarını ve delillerini sıralar. el-Cevheri'nin eş-Şı/:ıa/:ı'ı, el-Ezheri'nin et-Tehzfb'i, ·

Bu eserlerin konularına göre tasnifi için bkz: Muaınmer Sarıkaya, İbn Kemal'nin Yabancı Kelimelerin .Arapçalaştırılması ve Dil Hataları Koniısımda İz/ediği Yöntem, İstanbul Üniv. Sosyal Bilimler Enst.

Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul2004, s. 328-354.

196 Bu asırda Arap dünyasında dil ve edebiyata dair yapılan çalışmalar hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. : ,,_ Brockelmann, GAL, c. ll, 270-285; Suplementband, c. ll, s. 381-383.

(10)

GAZIOSMANPAŞA ONIVERSITES/ILAHIYAT FAKOLTESI YAYINLAR/2014

İbn Man.Zfır'un Lisôn el-'Arab'ı ve Firfizabadi'nin el-Mu/:ıf!'i öncelikle başvurduğu lügatler arasındadır. Araştırdığı konu sarf veya nahiv ilmiyle ilgili ise ez-Zemalişeri'nin

(ö. 538/1143) el-Mufaşşal'ı ve İbn Hişam'ın {ö. 76111359) Mugni'l-lebfb'i ilk

başvurduğu eserlerdir.

Araştırdığı kelime Kur'an ayetlerinde veya hadislerde geçen bir konu ise tefsir ve garibu'l-hadis kitaplarına müracaat eder. Örneğin Hz. Adem (a.s.)'ın oğlu Habil'in ölümü üzerine söylediği mersiye haklandaki nsalesinde ez-ZemalJşeri'nin el-Keşşôf adlı

tefsirine müracaat eder ve Hz. Adem'in şiir söylemesinin ona iftiradan başka bir şey olmadığını, şiirin başkası tarafından söylenip ona nispet edildiğini ve çalıntı bir şiir

olduğunu iddia eder; çünkü Peygamberler şiir söylemezler197.

2. İbn Kemal eserlerinde konu dışına çıkmaz, konudan konuya atlamaz ve konunun sunumuna katkısı olmayan önemsiz bilgilerle konuyu uzatmaz. Özellikle

arapçalaştırma ve dil hatalan konusunda yazdığı eserlerinde bu özelliğini açıkça

görebiliriz. Bu iki konu da dilbilimle ilgilidir. Kelimenin etimolojisi, anlamı, sarf ve nahiv ilimleri açısından konumu gibi noktalar uzatılınaya ve ansiklopedik bilgilerle

şişirilmeye uygun olmasına rağmen o, sözü uzatmaz, kısa ve açık ifadelerle görüşünü

ortaya kor, bir delille görüşünü destekler198

3. İbn Kemal Türkçe, Arapça ve Farsça dillerinin üçünü de gayet mükemmel bir

şekilde bildiğinden, kendinğen önce yaşamış veya çağdaşı olan alimierin özellikle etimoloji, iştikak ve mukayeseli dilbilim alanındaki eserlerinde rastladığı yanlışlan

cesaretle ortaya koyar. Bu tarz bir yaklaşım eskiden beri başvurulan bir yöntemdir;

çünkü genellikle dilbilimciler eserlerinin önemini vurgulamak, iddialarını desteklemek ve kimi zaman büyük bir alim olduklannı ispatlamak için öncelikle aynı asırda yaşayan

alimierin eserlerindeki yaniışiara dikkat çekerler. el-Kisa'i {ö. 1 79/795)'nin Ma tel/:ıan

fih el-'ômme adlı eseri ile başlattığı, el-Mazini {ö. i49/863)'nin Mô yellıanfih el- 'ômme, es-Sicistaru (ö. 255/868)'nin Labn el-'ômme ve ez-Zubeydi {ö. 379/989)'nip La/:ın el-

197 Ebu'I-Kasım Carullah Mahmud b. Umer ez-Zemahşeri, ei-Keşşaf an /:ıa~a'i~ et-tenzil ve uyün e/-e~6vi/,

Dar ei-Fikr, Beyrut 1983, c. ı, s. 626. ·

198 ibn Kemal, et-Tenbih, s. 77-78.

(11)

TOKArlN YETIŞTIRDic~IILIM VE FIKIR ÖNDERLERI

'amme isimli çalışmaları ile devam ettirdiideri bu çalışmalarda dil hatalarının

düzeltilmesi amaçlanmış ve sık sık bu yönteme başvurulmuştur199

İbn Kemal de eserlerinde aynı yöntemi kullanır; çağdaşı alimlerin ve genel olarak halkın hatalarma dikkat çeker. Yanlışları incel er, doğrusunu ortaya koyar ve

doğru olan kullanırnın insanlar arasında yayılması için eserler yazar. et-Tenbfh adlı

nsalesinin girişinde bu gerçeği şöyle dile getirir: "Dili iyi bilmemeleri, dille az

uğJ·aşmaları, nefislerin alışılmış olana meyletmesi ve dikkat eksikliği gibi sebeplerle

arkadaşlarımız arasında dil hataları yaygınlaştı. Arkadaşlarıma karşı sevgi . beslemeseydim, dostlarımm sevgisine değer vermeseydim bu hataları görmezlikten gelir.,

yanlış kelimeleri önemsemezdim. Yanlışları olduğu gibi bırakır, aklz kıt insanları bu hatalar konusunda sakındırmazdım. "200

İbn Kemal' e göre yaşadığı dönemde Arap dilindeki bozulmaların ve yaygınlaşan dil hatalarının nedeni, Arap-Türk ve Arap-İran halklarının birbirine karışmasıdır. Arapça

konuşan Türklerde görülen dil hatalarma ise Arapçayı iyice bilmeyen insanlar neden olmuşlardır. Dilbilimle ilgili eserlerindeki eleştirileri incelendiğinde İbn Kemal'in daha çok Anadolu'da Arapça konuşanların dillerinde görülen bozulmayı engellemeye,

yanlışlan düzeltmeye çalıştığı görülecektir.

4. İbn Kemal Arapça, Türkçe ve Farsça dillerinin gramer , kuralları ve edebi metinlerinden istifade ederek konuları mukayeseli olarak ele alır. Hayatı bölümünde

geçtiği gibi o, önce baba ocağında daha so~a da önde gelen Osmanlı alimlerinin elinde

yetişmiş, hocalarının gayreti ve kişisel çabaları sayesinde Osmanlının yetiştirdiği en büyük alimlerden biri olmuştur. Aldığı sıkı eğitimle anadili olan Türkçeyi -yöresel şive farklılıkları da dahil- bütün incelikleriyle öğrendiği gibi Arapça ve Farsça'yı da çok iyi

öğrendi. Karşılaştırmalı dilbilim alanında neredeyse hi~bir çalışmanın yapılmadığı,

alimierin kendilerinden önce yazılmış eseriere şerh, başiye ve muhtasar yazmakla

uğraştıkları bir dönemde dilleri birbiriyle karşılaştırmış, hem sözcük hem de kural itibariyle dillerin birbirinden etkileşiminin hangi boyutta olduğunu ortaya koymuştur.

199 Diğer eserler için bkz. : aş. lll. Bölüm, Klasik çalışmalar, s. 234-237.

•• 200

ibn Kemal, et-Tenblh, s. 49.

93

(12)

GAZIOSMANPAŞA ONIVERSITESIILAH!YAT FAKOLTESI YAYINLAR/2014

Özellikle mu' arreb kelimelere dair nsalesinde Arapça ya giren yabancı kelimelerin kökenierini açıklarken Farsça ve Türkçenin gramer kurallarını Arapçaya uyarlamış,

Arap dilinin diğer dillerden ne kadar çok etkilediğini gözler önüne sermiştir.

Her üç dili de iyi bilmesi neticesinde Farsça'nın, Arapça hariç dünyanın bütün dillerinden üstün olduğunu iddia etmiş ve bu konuda bir de risale yazmıştır201• Bildiği diller bu üç dille sınırlı olduğuna göre üstünlük bakımından dillerin sıralaması Arapça, Farsça ve Türkçe şeklinde olmaktadır. Kendisinden yarım asır önce yaşayan Alişir

Neva'i, Türkçenin Farsça'dan üstünlüğünü ortaya koyan Mul;akemet el-lugateyn isimli eserini yazmışken, İbn Kemal'in aksi yönde bir görüş beyan etmesi onun daha sonra eleştlı-ilen yönlerinden biri olmuştur20~.

5. İbn Kemal'in hemen hemen bütün eserleri kaynaklarda farklı isimlerle yer almaktadır. İleride de temas edileceği gibi yaklaşık 400'e yakin telife sahip olan müellifimizin eserlerinin ne yazık ki bugüne kadar çok az bir kısmı basılmıştır; büyük bir kısmı yazma halindedir. Basılanlar ile yazma halinde olanlar topluca bir ·- gözden

geçirilirse, eser adlannın birçoğunda farklılıklar gösterdiği dikkati çeker. Basılı

olanlarda dahi görülen bu farklılıklar, tabii olarak bu eserlerin neşredilirken dayandıklan

yazma nüshalardan gelmektedir. Eserlerin neşri sırasıılda bazen ciddi bir problem olarak karşımıza çıkan bu durum, her şeyden önce bugün elimizde İbn Kemal'in kendi hattıyla

. .

yazılmış eserlerinin bulunmarfıasından, daha da önemlisi müelli:fimizin anlayabildiğimiz kadarıyla eserlerine isim koyma gibi bir alışkanlığının olmamasından kaynaklanmaktadır. Buna daha sonra müstensihler tarafından yapılan müdahaleleri de eklemeliyiz.

3.4. İbn Kemal ve Şür

Hayatı ve eserleri hakkında tezkirelerde yer.alan bilgilere göre İbn Kemal'in ilmi

vasfı öne çıkmakta, edebi yönü arka planda kalmaktadır. Hakkında söylenen Vilayet-i Rum'da eşi ve benzeri olmadığı, Anadolu'nun önde gelen alimlerinin övünç kaynağı

201 Ib n Kemal, Risiile fi beylin meziyyet el-/isli n ei-Fiirisiyye alii sii'ir el-e/su net mii bale'I-Arabiyye, (Resii'il-i lbn Kemiil içinde), nşr. Ahmed Cevdet, i kd§ m mat., !stanbul 1316, s. 210-216.

202 Atsız, "Kemalpaşa-oğlu' nun eserleri", Şarkiyat Mecmuasi, c. VI, s. 75.

94

(13)

TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/UM VE FIKIR ÖNDERLERI

olduğu (mefhar-i emasil-i Rfım), Anadolu'nun en üstünü olduğu (efdal-i eradil-i Rfun) gibi hükümler hep onun ilmi yönü ile ilgili verilmiştir203

İbn Kemal Türkçe. Farsça ve Arapça şiirler söylemiş bir şairdir. Divan, ah ah- name, manzum Kaside-i Bürde ve Kaside-i Tantaraniyye tercümesi, Yavuz Sultan Selim'e yazdığı mersiyesi, usulname ve Yusuf ve Zelfha mesnevfsi gibi Türkçe

ınanzumelerin yanı sıra Farsça 7777 beyitlik Nigaristan'ı bulunmaktadır. Mensur eserlerinde de üç dili başarıyla kullanmıştır.

İbn Kemal 'in fazla bir yekı1n tutmamalda birlikte eserleri arasına serpiştirilmiş Arapça beyitleri de bulunmaktadır. Eserlerinin büyük bir bölümünü Arapça yazan.

Arapçayı ustaca kullanan İbn Kemal'in, Arapça şiirlerinin bu kadar az oluşu ancak - Yavuz'un Mısır seferi hariç- hayatının tamamının Anadolu .ve Balkanlarda geçmiş olması ve ilmi yönünün şairlik ve sanatkarlığını gölgelemesiyle izah edilebiliriz. Zaten · Arapça beyitlerinin birço ğıınu ya dile dair eserlerdeki hataları manzum olarak dile getirmek ya da içi boş söz sanatlarının peşine takılanları uyarmak, dili yanlış

kullananları eleştirrnek için söylemiştir204.

~i (reddetmek) fiilinin mastarının ~'4:1' şeklinde yanlış kullanıldığını söyleyen İbn Kemal iki beyitle kelimenin doğrusunu şöyle dile getirir:205

(Muzan')

Cehaletin gurur/u dostu hatalı mı yoksa doğru mu konuştuğuna aldırmaz,

Akl-ı selim sahibi ise fiilin çekiminin eba, ye 'ha, ibaen fehüve ab in olduğunu

bilir.

Arapçada "zaman" anlamına gelen wi:}JI kelimesi hakkında da ŞU dizeleri söyler206: (Hezec)

203 Saraç, a.g.e., s. 47 v. d.

204 Seyitler için bkz. : ibn Kemal, et-Tenbih, s. 53.

", 205

· , lbn Kemal, a.g.e., s. 60.

(14)

GAZIOSMANPAŞA üNIVERSITESIIU.HIYAT FAKÜLTESI YAYINU.RI 2014

Yadırgıyor musun devrin insanlarının evan kelimesini yanlış kullanmasını ve kuruntuya kapılmasını?

KuruntuZarı saymaya çalışsaydın bazılarına zaman yetiş m ez di.

İbn Kemal'in bazı beyitleri birer aforizma tarzındaki hikmetli sözlerden oluşmaktadır. 207 (Recez)

, ., •"'ı ,.,.

lJ (.5~~ - Gw , t) . , ~.L'VI' , ~

Sözlerimizdeki doğruluk gücümüze güç katar; işlerimizdeki yalan bizim için yılan olw·ıog.

(Tavil)

Günahiarım deniz dalgası gibi hatta daha da çok, en küçüğü dağ gibi, hatta daha da büyük.

Fakat ali cenap kişi bağışiarsa sinek kanadı gibidir, hatta daha da kiiçüJ!09.

(Basit)

205 ibn Kemal, a.g.e., s. 62.

207 Seyitler için bkz.: ibn Kemal, fi.s~r-1 eslô(dan ibn Kemal- Divan:, Dersaadet, 1313/1895, s. 183, 187;

Mecmua-i resôil-i nejise, Esad Efendı Ktp. (Sul. l. nr. 3436, vrk. 190 ; Esad E.fendi Ktp. (Sül. ), nr. 3767, vrk.

133a.

208 ibn Kemal, Divan, s. 183.

209 ibn Kemal, Divan, s. 187.

96

(15)

TOKArlN YETIŞTIRDI<'311LIM VE FIKIR ÖNDERLERI

İşin aslına bakarsan nevecd içinde yapılan işte ne de içtenlikle yapılan dönmede bir sakınca vardır.

Kalkıp ayağının üzerinde yürüdiin, oysa efendisi tarafindan çağrılan köleye başı

üstünde yürümek yaraşır2I0. (Hezee)

Kimin malı varsa, herkes ona yönelir; kimin malı yoksa herkes ondan yiiz çevirir.

Kimin altını varsa, herkes ona gider; kimin altını yoksa herkes onu terk eder2 II_

İbn Kemal'in çok daha fazla Arapça şiir söylemiş olduğu tahmin edilebilir.

Ancak bunlardan çok az bir kısmı elimize geçmiştir. Onlar da Türkçe Divan 'ında,

revarih-i Al-i Osman'da veya risalelerini bir araya getiren meemualarda dağınık halde kaydedilmiştir212.

İbn Kemal'in elimizde bulunan Arapça bir kaç beytine dayanarak şairliği ve

sanatkarlığı hakkında sağlıklı bir değerlendirme yapmak mümkün değildir. Yine de beyitlerinin hikmet ve veeize şeklinde bazı hakikatleri içerdiğini söyleyebiliriz.

Müelli:fin Türkçe şiirlerinde rastlanan ve mesel-amiz denilen hikıhetli veeiz söz söyleme üslubu Arapça beyitlerinde de kendini göstermektedir. Şairimiz Türk atasözü ve

\

veeizelerini Arapça ifade etmekte oldukça· başarılıdır. Müstensih hatalan dikkate alınmazsa, şiirleri katiye ve vezin baki.mından kusursuzdur. Bundan her ne kadar aruz ve katiye ilmiyle ilgili bir eseri· olmasa da İbn Kemal'in bu iki ilmi bildiği sonucunu

210 M evievi sama'ı hakkında manzum bir fetva olan _bu iki beyit, ibn Abidin Mahmud b. Umer'in Resô'il ibn Abidin, lstanbul13iS/1909, adlı eserin 172. sayfasında yer almaktadır.

211 Esad Efendi Ktp. (Sül. ), nr. 3767, vrk. 133".

212 ibn Kemal, Nigaristan'ında anlatılan olayları tamamlamak veya kısaca özetlemek için çok sayıda Arapça beyit sıralar .. Bazı beyltierin kime ait olduğu belirtilirken, büyük bir kısmının kim tarafından söylendiği belirtilm~miştir. ÜsiOp, sanat yönü ve kullanılan kelimeler bakımından Arap olmayan bir müellife ait olduğu anlaşılan bu beyitlerin doğaçlama şeklinde ibn Kemal, tarafından söylenmiş olması '--ihtimal dahilindedir.

(16)

GAZIOSMANPAŞA üNIVERSITESIILAHIYAT FAKÜLTESI YAYlNLARI ~U14

çıkarabiliriz. Şair, adı geçen anlamları ifade etmek için uygun kelime seçi!ninde son derece baş~dır213

İbn Kemal'in Türkçe ve Arapça şiirleri konu, şekil, mazmun ve üslup

bakımından birbirinden etkilenmiştir. Arap şiirinin etkisiyle Türkçe şiirlerinde vezin gereği birinci mısra sonundaki kelimeyi bölmekte bir sakınca görmez. Ayrıca kafiye konusunda Arap şiirinin kafiye tarzını benimsediği anlaşılmaktadır214 Yine şairimiz Arap şairlerine has bir özellik olan mahlas kullanınarnayı kendisine mahlas edinmiş, Türkçe hiçbir şiirinde mahlas kullanmamıştır.

İbn Yem.in'in215 mukattaları tarzında söylediği Arapça şiirlerinde cinas ve: seeiyi çok · ve başanlı bir şekilde kullanmıştır. Şiirlerinde imale ve zihaf hatalanna

rastlanmaktadır.

3.5. İbn Kemal ve Belagat Çalışmalan

Anadolu'da yapılan belagat çalışmaları içinde İbn Kemal'in eserlerink ayrı bir yeri vardır. Edebi ve dini sahalardaki kapalı ve zor meselelerle boğuşmaktan zevk alan, cedelci ve mücadeleci bir kişiliğe sahip olan İbn Kemal belağat alanında yazdığı "Üslub el-bakfm", "Telvfn el-bitab", "et-Taglfb", "Risale fi''l-bavaş ve 'l-mezaya", "Tab/Pk el- muşakele", "el-Mecaz", "İlm el-me 'anf ve 'i-beyan", "Şerh el-"Miftab", "Tagyfr el-

Miftab", "Zubdet el-me 'ani'' ve "Risale

fi

tah/Pk ma 'ne 'n-naim ve 'ş-şıyaga" gibi eserlerinde kendi görüşlerini dile getirmektedir. Anadolu belağat çalışmaları es-Sekkili eksenli gelişirken, İbn Kemal 'Abdu~abir el-Curcani'yi ve onun "nazm teorisini"

savunmuş, es-Sekkill, el-~azvM, et-Taftazaru ve Seyyid Şerif el-Curcani'yi belagati donuklaştırdıklan için eleştirmiştir. İbn Kemal'in müstakil bir makale özelliği arz eden risaleleri dışındaki şerh ve haşiyeleri, her ne kadar şerh ettiği eserlerde işaret dahi edilmeyen özgün :fikirlerle dolu ise de, bu eserler.şerh ve başiye kavramının sağııkiuğu

ve iticiliği altında ezilip yok olmaktadır.

213 Beşir Amir, a.g.e., s. 31.

214 Saraç, a.g.e., s. 51. .

215 ibn Yemin, Emir Fahreddln M ah müd b. Emir Yeminuddin (ö. 769/1368), Türk asıllı ira n lı şairdir. Farsça divanı ve kıtaları bulunmaktadır. Kıtaat şairi olarak bilinir. Hayatı ve şiirlerinin özellikleri için bkz.: Ahmed Ateş, "ibn Yemin", iA c. V-11, s. 835-836.

98

(17)

TOKATlN YETIŞTIRDI(}IILIM VE FIKIR ÖNDERLERI

Bu dönemde Anadolu'da yapılan belagat çalışmaları, eklektik (terkipçi) bir karakter arz etmekte olup, doğu (meş~) belagat ekolünün halcim olduğu, ancak diğer

ekallerden de rahatlıkla istifade eden bir yapıya sahiptir. Yapılan çalışmalar meş~a ve megaribe (doğu ve batı) belagat ekolleri gibi "Anadolu belagat ekolü" şeklinde

isi.mlendirilebilecek kadar çoktur216

İbn Kemal'in yaşadığı dönemde Anadolu'daki belagat çalışmaları genel olarak iki belagat ekolü çerçevesinde gelişmekteydi. Bunlardan ilki e~-Sekkill'nin Miftahu 'l- u/Um adlı eserinin üçüncü bölümünü esas alarak, bu eser üzerine et-Taftazam ve Seyyid

Şerif el-Curcani gibi alimler tarafindan yazılan şerhler ve bu şerhlere yazılan haşiyeler,

zeyiller ve tekmileler bağlaınındaki Sekkili ekolü; diğe~ de Abdulkabir el-Curcanl'nin eserlerinde dile getirdiği "Nazm teorisi" eksenli Cürcam ekolüdür.

İbn Kemal'in her iki ekolün temel kitaplan üzerine yapılmış çalışmalan bulunmaktadır. Anadolu belagat çalışmalannın temelini oluşturan Miftahu 'l-u/Um üzerine yazdığı Şerhu 'l-Miftah adlı eserinde direkt Sekkill'yi eleştirrnek yerine, Seyyid

Şerif el-Cürcaru'nin Miftahu 'l-u/Um'a yazdığı Misbah şerhine tenkitler yöneltmektedir.

Şerhu tağyfri'l-Miftah ve Haşiyesi ise Miftahu'l-u/Um'ün üçüncü kısmının baş

tara:fi.ndaki ·mearu ilminin konulanyla ilgili bölümün şerhi ve şerhin kenarında yine kendisine ait olan başiyesinden ibarettir.

Bu eserinde İbn Kemal'in Miftahu'l-ulftm üzerinde yaptığı değişiklikler dört grupta toplanabilir217:

1. Tağyir: Mittab'ın metninde bulunan edat, kelime, cümle veya cümlelerin

başkasıyla değiştirilmesi

2. Ziyade: Mittab'ın metnine edat, kelime, cümle veya cümlelerin eklenmesi.

3. Hazif: Miftab metninden edat, kelime, cümle veya cümleterin atılması.

4. Takdim ve te'hir: Miftab metninde bulunan edat, kelime, cümle veya cümlelerin yerlerinin değiştirilmesi, öne alııiması veya sonraya bırakılması.

216 Nasrullah Hacımüftüoğlu, "Belagat Ekaileri ve Anadolu Belagat Çalışmaları", Atatürk ün. Fen-Edebiyat Fakültesi Dergisi, c. VIII, Erzurum, 1988, s. 125-126.

217 Eserle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. : Alak, Musa, "Kemalpaşazade'nin Şerhu Tağylri'I-Miftah adlı eserinin

, tahkik ve tahlili", Marmara üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi, istanbul-

'200?, s. 184-186; s. 193-194.

99

(18)

GAZIOSMANPf!,ŞA ONIVERSITESI ILAHIYAT FAKOLTESI YAY/NLAR/2014

Ayrıca onun beyan ilminin ikinci faslı üzerine yazılmış Ta,'lfka ala eliveli ilmi'I- beyan min.e 'l-Miftah li 's-Sekkakf adıyla bir çalışması daha bulunmaktadır.

Belagatta es-Sekkald ekolünü devam ettiren bu iki büyük belagat alimine karşı Abdulkahir el-Curcaru ve ez-Zemahşeri' den ise her fusatta beğeniyle bahseder. Ona göre el-Curcani "şeyh"tir. Abdulkahir el-Curcaru'yi ve onun "nazm" kuramını savunan İbn Kemal "Risale

fi

tahkfk ma 'ne 'n-nazm ve 's-sıyaga" isimli risalesinde, onlan belagati donuklaştırmakla itharn etmiştir218

3.6. Sarf ve Nahiv İlimleri

İbn Kemal'in Arapçaya özgü bir olgu olan "irab" konusundaki çalışmaları Esrar

ıı9 K ı·

. . .

.fi'l

en-nahv isimli eserinde yer almaktadır . e ımeyı ısım, ı ve harf olmak üzere üç

kısımda ele alan İbn Kemal isimler bölümünde merfülar, mansiiblar, mecrfular, tabiler, mebni ve mureb kelimeleri ele alır. Fiiller bölümünde ise mazi, muzarı ve emir fiiller

nakıs .fiiller, efal-i kuliib ve etal-i taaccüb, medh ve zemm fiilieri gibi fiil çeşitlerini ve '

irab bakımından hükümlerini ele alır. Harfler kısmında ise amil olan ve olmayan harfleri ve bu harflerin kullanımıyla ilgili kurallan açıklar. Kur'an ayetleri, hadisler ve Arap Icelamını şahid olarak kullanan İbn Kemal eserilli te'lif ederken kendinden önceki müelliflerin eserlerini, özellikle de ez-Zemahşeri'nin el-Mufassal'ını esas olarak alır,

Basra ve Kiife ekaileri arasındaki tartışmalı ' konulara hiç girmez. İbn Kemal'in, bu

eserindeki yöntemi, eserin sistemi, içeriği, konuların tasnifi ve sıralanışı çok küçük

ayrıntılar dışında ez-Zemahşeri'nin el-Mufassal'ı ile aynı olması da onun ez-

Zemahşeri' den ne kadar etkilendiğinin bir göstergesidir.

İbn Kemal kelimeyi, cümlenin temel ögesi olarak tek başına değerlendirdİğİ için

bitişik kelime, tamlama ve cümlede sözcük d~ini gibi hususlara deği.ı:imez. Ona göre anlamların ifade edilmesi sözcüklerin cümlede .sıralanışı ve sözcüklerin sonuna

konan

irab alametlerine bağlıdır. İrab ve daha geniş anlamda nahiv ilmi, dini ilimlerle

uğraşanların öncelikle bilmeleri gereken temel Arapça ilimlerinden birisidir. Sarf ve

218 ibn Kemal, Risôfe ft tahkik mane'n-nazm ve's-sıyôga, s. 186-187.

219 İbn Kemal, Esrar en-nahv, thk. Ahmed Hasan Hiimid, Amman, Dar el-Fikr, t. y.

100

(19)

TOKAT'IN YETIŞTIRD/Gl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

nahiv ilimleri, Arapçanın düzgün konuşulması ve anlaşılması için aracı olan ilimlerdir.

Bu nedenle nahvi bilmeyen birisinin dini ilimlerle uğraşması doğru değildir. Dili batalardan temizlemek ve düzgün öğrenmek, öncelikle üzerinde durulması gereken konudur. Çünkü anlamlar lafızlardan çıkarılır ve Kur'an'ın sırlan ancak Arapça sayesinde keşfedilir220.

İbn Kemal'in sarf ilmine dair, sahih ve illetli fiilleri ele aldığı, sonuna illet harfleri ve seslerin birbirine dönüştürülmesinin kurallarını ekiediği Smfu Kemal Paşa­

zôde adlı bir risalesi bulunmaktadır. Ona ait orijinal göıiişierin yer almadığı risale, normal bir öğrencinin fiil düzeyinde bilmesi gereken bilgilere yer vermektedir221.

3.7. İbn Kemal ve Diller Arası Etkileşim

Savaşlar, göçler, ticari ilişkiler, tercüme .faaliyetleri ve teknolojik gelişmelere

paralel olarak, farklı toplumların dilleri ve kültürleri arasında bir etkileşim başlar.

Arapça açısından bakıldığında bu etkileşimin iki belirgin şekli vardır:

1. Yeni ortaya çıkan ve ihtiyaç duyulan anlamlan karşılamak için yeni kelimelerin üretilmesi (tevlid), türetilmesi (iştikak) ve üretme ve türetmede başarısız olunması balinde kelimelerin diğer dillerden ödünç alınması (mu'arreb/dahil).

2. Yabancı kültür ve dillerle temas sonucunda dilin değ~şmesi, gelişmesi, dilde

bozulmaların başlaması ve dil hataların yaygınlaşması (lahn/galat).

Diğer dillerden Arapçaya kelime geçi~inin nedenlerini iki ana başlık altında ele

alacağız:

3.7.1. İkidillilik ve Çokdillilik

Girişte de belirtildiği gibi İbn Kemal'in y~ş&dığı XV. ve XVI. yy.

Anadolu'sunda Türkçe, Arapça ve Farsça dilleri konuşma ve yazın dili olarak kullanılmaktaydı ve kendisi de üç dili bu dillerde eser yazacak kadar iyi bilmekteydi.

İbn Kemal'in eserlerinde dillerin gramer, ·sentaks ve kelime bakımından birbirlerinden

220.

lbn Kemal, Esrôr en-nahv, s. 48-49.

221 ibn Kemal'nin Arap dilbilim i, sarf, na hiv, belagat ve arap edebiyatı ile ilgili sekseni aşkın eserlerinin bir

',.listesi için bkz. :Sarıkaya, s. 343-348; Alak, s. 171-173.

(20)

GAZIOSMANPAŞA ONIVERSITESIILAHIYAT FAKOLTESI YAY/NLAR/2014

etkilendiğini açıkça görmekteyiz. Bu nedenle onun diğer dillerden Arapçaya giren kelimeler ve dildeki bozulmalar karşısındaki tavrını belirleyebilmek için, ikidillilik, çokdillilik ve diller arası ilişki (dil kanşması) kavramlan üzerinde durmakta fayda

vardır.

Dilbilimde toplumu oluşturan bireylerin ilmi, edebi, dini, tican ve siyasi veya

komşuluk ilişkisi nedenleriyle birden fazla dili kullanması ya da ikinci bir dili anadiline

yakın düzeyde öğrenmesi durumuna ikidillilik (bilingualism), daha fazla dili

öğrenmesine de çokdillilik (multilingualism) denilmektedir.

Diller arası etkileşimin en basit şekli, daha çok iki ayrı toplumun veya değişik toplumların bir arada yaşadığı ülkelerde görülen ikidillilik veya çokdilliliktir. Birey, ikinci dili ana dili gibi öğrenebileceği gibi anadili seviyesinde öğrenememesi de mümkündür. Ancak her iki durumda da kullandığı dilin sözcükleri arasına farkında

olmadan diğer dilin sözcükleri girecek, dilbilgisi kurallan birbirinden. etkilenecektir222 Şahıslar düzeyinde başlayan bu değişim zamanla toplumun diğer fertleri arasında da

yayılır. Nitekim bireysel ilişkilerin yaygın olduğu, yaz kış sürekli ticaretle uğraşan kişilerin Yemen ve Suriye arasında gidip geldikleri Arap ülkelerinde, Arapça ya sözcük

girişinin de başlangıçta kişisel çapta olduğunu görüypruz.

iki

veya çok dilliliğin söz konusu olduğu toplumlarda, insanların konuşmalarında, dillerden ?irinde, ötekinin etkisiyle meydana gelen değişmelere dil

karışması (interference) denilmektedir. Bir başka ifade ile kanşma, bir dilin özelliklerini, bir başka dili konuşurken kullanmaktır223 .

Dil karışması farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır: Dilin ses sistemindeki karışma

(ses değişimleri ve vurgulardaki kanşma ), dilbilgisel ilişkilerde kanşma ( dilbilgisi

m ei-Cihıi, ikidillilik olayına farklı bir açıdan bakar. Ona .göre bir insanın iki dili aynı seviyede bilmesi mümkün değildir; iki dili konuşan insan, iki dile birden haksızlık etmiştir. Çünkü insanda bir tek dil melekesi vardır ve iki dil bilen insanda bu yeti ikiye bölünmüştür. iki dil bilen birisinin dile hakimiyeti ile bir dil bilenin dile hakimiyeti birbirinden farklıdır. ei-Cahız'ın tercüme ile ilgili görüşleri bağlamında dile getirdiği bu düşünceleri için bkz. : ei-Cahıi, Kitôb el-bayevôn, 3. bs., nşr. Abdusselam Muhammed Harün, Beyrut, Dar ihya' et-turas ei-Arabi, 1969, c. ı, s. 76 v. d. Ayrıca Bkz. Muammer Sarıkaya, "ei-Cahız'dan es- Safedi'ye Çeviri Teorisi", Bilimname, Sayı: lll, 2003/111, s. 133-151.

223 Aksan, Her Yönüyle Dil, s. 30.

102

(21)

TOKArlN YETIŞTIRDI~IILIM VE FIKIR ÖNDERLERI

ktifallarının transferi, sözcük kalıplannın geçişi) ve anlam kanşması bunların en yaygın şekillerdir.

Bazen yabancı kelime, aynı anadili konuşan insanların oluşturduğu bir bölgede yayıldıktan sonra diğer bölgelere de yayılır. Örneğin Hıristiyanlıkla ilgili kavramlar önce Rumiara komşu olan Gassaruler arasında yayılmış, daha sonra tüm Araplar

tarafından kullanılmıştır. Diller arası komşuluğun bir sonucu olarak Şam bölgesi ağzında

· Latince ve İbranice kelimeler, Irak ağzında Farsça ve Yemen Arapçasında Habeşçe kelimeler çoğunluktadır.

3.7.2. Diller Arası Etkileşim

Diller arası kelime geçişi ve dil yanlışlan bütün dillerde ortak olan özelliklerdendir. Bir dilin etrafındaki dillere karşı kayıtsız kalması mümkün

olmadığından etkileşim kaçınılmazdır. Bu yüzden her dilde -çok az da olsa- başka

toplurnlara ait kavramların var olduğu görülür. Diller arası ilişkiler sonucunda bir dilden ötekine geçen öğelerin başında ise sözcükler gelir. Dilin ses, biçim ve sözdizimi öğeleri

yerine belli mallara, araç ve gereçlere, kişiye ve topluma ait sözcüklerin diğer dillere

geçişi daha sık rastlanılan bir durumdur.

Diller arası etkileşimler, yalnız toplumsal, siyasa~ ve ticari ilişkilerle gerçekleşmez. İki dilin değişik nedenlerle farklı koşullar altında karşılaşmaları, bir başka deyişle iki dilin bir arada yaşaması ya da kullanılması bunlar arasında kelime geçişine ve

etkileşmelere, bu dillerden birinde.· görülen ses, biçim ve sözcük dizimi ile ilgili eğilimlerin, dilbilgisi kurallannın diğer dile geçişine yol açar224

Arapçanın kendi dil grubunda yer alan İbranice, Farsça, Süryanice, Hintçe, Sanskritçe ve Urduca gibi dillerden olduğu kadar, alfabeleri ve sesleri farklı başka dil ailelerine mensup dillerden de kelimeler aldığını belirtmiştik. Aynı ya da birbirine yakın

harfleri kullanan diller arasında kelime ·alış verişi çok fazla sorun oluşturmamalda

birlikte, farklı dil ailelerine me~sup diller arasında kelime geçişi sırasında, kelimenin

lafzında veya anl;ımında birtakım değişikliklerin yapılması gerekmektedir.

',. 224 Doğan Aksan, Her Yönüyle Dil_ 3 c., Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları, 1982, c. lll, s. 28.

(22)

GAZIOSMANPAŞA ÜNIVERSITESIIU.HIYAT FAKÜLTESI YAYINU.RI 2014

Bir toplum başka bir toplumun alfabesini benimserse vc;:ya bir dil{·bir başka

dilden kelime alırsa, yabancı alfabe ve kelimenin hedef dilde bire bir karşılıklannı

bulmak mümkün değildir. Böyle bir durumda kelimelerin yazı ve söyleyişleri arasında

bir farklılık ortaya çıkar ve seslerin birbirine dönüştürülmesi kaçınılmaz hale gelir225

Arapçaya giren kelimelerdeki ç, ğ, j, p, q ve w gibi Arapçada bulunmayan seslerin en

yakın Arapça harfe dönüştürülmeleri bunun en güzel ömeğidir.

Ancak Arapçalaştırma esnasında ses değişimi ile birlikte haıf eklenmesi veya

atılması çoğu zaman kelimenin kaynak dildeki formunun tamamen değişmesine, tanınmayacak hale gelmesine neden olur. Bu durumda dilbilgisi bağı kopar ve kelimenin hangi sözcükten türediği anlaşılmaz226• Bu tür kelimelerden biri Farsça c.:ı~~

kelimesidir. Harf eklenmesi ve ses dönüşümüyle c.:ıW_;:.:. (baston) formuna

sokulmuştur2:27'·

Diller arası etkileşimin ilk ve en basit şekli bireysel düzeydeki etkileşimlerdir. İki

veya daha fazla dil bilenlerin veya dini, ticari, kültürel vb. nedenlerle diğer dilleri

konuşan insanlarla diyalog halinde olan insanların dillerinde zamanla bir başkalaşım

görülür. Bu başkalaşımın zamanla toplumun diğer fertleri tarafından kabul görmesi ve ortak dile girdirilmesi de mümkündür.

Diller arası etkileşimin ikinci ve en önemli şekli komşuluk, savaş ve fetih gibi nedenlerle toplumsal düzeyde dillerin birbirini etkilemesidir. Dilbilimciler bu ilişkiyi

ortaya koymak için üç kavram kullanırlar228:

1. Yankatman etkisi: Komşuluk ve bir arada yaşama · nedeniyle diller aras

etkileşimdir. Azınlık dilleri, lehçeler ve göçmen dillerinin anadili etkilernesi ile dille:

arası kültür akrabalığı nedeniyle etkileşim bu kapsamda degerlendirilir. Kültürel alandi ortak olan Farsça-Türkçe ve Süryanice-Arapça ilişkisi ya da dini nedenlerle Türkçeniı

Arapçadan etkilenmesi buna örnek olabilir.

225 Ferdinand de Saussure, Genel Dilbilim Dersleri, çev. Berke Vardar, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankari

c. ı, s. 49.

226 Saussure, a.g.e., C. l; s. 86.

227 Tahir b. Allame Salih ei-Ceza'irl, et-Talsrib li uşuf et-tarfb, Ye~i ls.tanbul Gazetesi, Mısır 1919, s. 45.

228

Aksan, a.g.e., s. 31.

104

Referanslar

Benzer Belgeler

Karşılaşmış olduğu Şeyh Efendi 'nin maddi ve manevi ilimlerdeki kemalini gören Mehmet Emin, hactan sonra İstanbul'a dÖnmeyerek 1705 yılına kadar onun ilminden

el-Çoban el- Yahya Fetâ el-Burgâzî Fütüvvetnâmesi’ne dayanarak Ahiliğin Bâtınî mahiyetini gösteren hususlar olarak, Ahilerin bazı âdab ve erkanını

Ankara Üniversitesi/ İlahiyat Fakültesi/ Temel İslam Bilimleri / Arap Dili ve Belagatı Anabilim Dalı Doktor Öğretim Üyesi kadrosunda çalışmaya devam

Necdet Öztürk, Yazarı Belli Olmayan &#34;Hazret-i Hatice Manzumesi&#34; Metin-Dil İncelemesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi Sosyal

Fakültemiz 4 Temmuz 1995 yılında Bakanlar Kurulunun 95/7444 sayılı kararıyla kurulmuştur.2002-2003 yılında Eğitim-Öğretime Gazi Üniversitesi ile Yapılan

Dersin Amacı Öğretim kurumlarında ilgili öğretim sürecine katılarak, öğretimin planlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi etkinliklerini bizzat

bulurırnaktan sakınmaya çağırır. 296) Kadının öğrenim görmesine karşı olmadığını hatta yeteneldi olanlarının çeşitli bilim dallannda ihtisas yapmalarına

273 Hasib, age, vr. 276 Mehıned Emin Tokadi'nin silsilesi şu şekildedir: Şeyh Karamaruzade Ahmed Efendi » Şeyh Osman Efendi » Şeyh Yusuf Efendi » Şeyh Hüseyin