• Sonuç bulunamadı

Mesken Meselesinin Halli Çareleri Yazan fErnest Reuter

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mesken Meselesinin Halli Çareleri Yazan fErnest Reuter"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yapı E k o n o m i s i :

M e s k e n M e s e l e s i n i n H a l l i Ç a r e l e r i

Y a z a n f E r n e s t R e u t e r

Siyasal bilgiler o k u l u n d a P r o f e s ö r

Huzurunuzda, mesken davasının çok mühim ve ana meseleleri hakkındaki kanaatlarımı söylemek fır. satını bana verdiğiniz için teşekkür ederim.

Burada, sizlerin münakaşaya değer buacağmızı umduğum noktaları bahis mevzuu etmek istiyorum. Dava muhtelif yerlerden sık sık ele alındığı için, bu hususta söylenenleri tekrar etmiyerek .istikbale taal-lûk eden meselelere temas etmenin daha faydalı ola-cağına kaniim. Bunun için harp dolayısile ortaya çi-kan bugünkü mesken buhranına karşı alınan idarî ted birleri bir tarafa bırakmak istiyorum. Ben daha ziyade davayı yeni mesken inşası yönünden tetkik edeceğim. Bu mesele belki bir gün nazarî görülebilir, fakat harp bitince derhal en büyük bir aktüelîik kazanacaktır. Mevzuumu mütalâa ederken de, şimdiye kadar pek az üzerinde durulmuş olduğuna kani bulunduğum mah-dut bazı noktai nazarları inceliyeceğim. Meseleyi bir konferansta her yönden, bütün teferrüatile ve tam bir şekilde incelemek imkânsızdır. V e esasen buna lüzum da yoktur. Bu arada tenkidi mahiyetteki bazı mütalâaların ileri sürülmesine imkân görmüyorum. Bunlar tenkit maksadile yapılmış olmayıp yalnız müs-bet bir hal çaresine varmağa hizmet etsin diye ya-pılmıştır.

M e s k e n m e s e l e s i â m m e y i a l â k a d a r e d e n b i r m a h i y e t a l m ı ş t ı r . Biz'm bugün burada idare adamları ve iktisat-çılarla birlikte mesken meselesile meşgul olmamız, Devlet ve Belediye İdarelerinin vazifelerinin şumulu hakkındaki telâkkinin değişmesinin bir neticesidir. Devlet ve mahallî idare faaliyetlerinin birinci

derece-Türk İktisat cemiyeti tarafından tertip edilen konferans-lardan 56 incisi 3/12/943 tarihinde Ankarada, C. H. Partisi binasında verilmiştir.

Bu konferansın konusu «Mesken meselesinin hal çareleri» idi.

Tebliği Siyasal Bilgiler Okulu Şehircilik Profesörü Ernest Reuter yapmıştır. Okuyucularımızın, dergimizdeki yazıları ile çok iyi tanıdıklaıı Prof. E. JReuter'in bu şayanı dikkat konfe-ransını neşrediyoruz.

de zabıta alanına inhisar etmesi şeklindeki kökleşmiş «ski kanaatlara mukabil, memleketimizi her yön-den idare ederken sosyal alanda da inkâr edilmez bir mesuliyet taşıdığımız ve (hiçbir surette bundan kurtulmamıza imkân bulunmadığı hakkındaki yeni telâkkiler her memlekette ve fakat muhtelif sürat ve şümul ile yerleşmiş bulunmaktadır. Bu kana,at değiş-mesinin en çok göze çarpan neticelerinden biri,

1 9uncu asrın baş döndürücü ve fırtınalı inkişafı netice si olarak, vaktinde plân yapmak suretile, bu vazi-yetleri önlemenin ve hiç olmazsa tahdit etmenin lüzumlu dolayısile, şehir plânı yapılmasının za-ruriliğine herkesin kani olmuş bulunmasıdır. 1 9 unsu asrın sosyal reformcu olan bütün telâkkîleri, dar

ge-lirli olan sınıfların hakikî yaşayış tarzlarının müşah-has bir suıette tetkikine dayanmaktadır, bu tetkikler-den sonra ücretlerin kifayetsizliği, fevkalâde uzun mesai saatleri, fabrika ve işyerlerinde korunma ter-tibatının eksikliği... ilâ yanında içtimaî felâketlere, mesken durumunun kötülüğü, müthiş bir hızla gelişen büyük şehirlerimizin tenkit ve şikâyete değer vazi-yetlerinin âmil olduğu neticesine varılmaktadır. Bu suretle şehirlerin mutlaka daha iyi plânlaştırılması, meskenlerin daha iyi inşası hakkındaki arzu meydana çıkmıştır.

(2)

mihaniki ve hattı zatında realist olmıyan bir telâkki, nin neticesidir. Modern bir şehir plânının, bununla ilgili olan arazi taksimatı hakkındiaki hükümler, inşaat mıntıkaları taksimatı, inşaat nizamları... ilâ. ile bir. likte biraz evvel müşahede edilen felâketin tahfifine hizmet edebileceği inkâr edilemez. Fakat işi böyle bir plânın yapılmasına, inhisar ettirmenin, velev ta-hakkuk ettirilmiş olsa bile -ki her zaman buna imkân yoktur- kâfi olmadığını tatbikat hayatı açıkça gös. termiştir. Şehirlerin Plânlaştırılması işine mesken in-şaatı dolayısile bizzat âmmenin filen iştirâkı inzimam etmelidir. Şehirciliğin modern prensipleri ancak bü-yük ölçüdeki inşaat işlerinde muvaffakiyetle tatbik edilebilir, ve ancak bundan sonra meselenin hakikat, ta şumullü bir suertte halli şekillerinden bahs oluna-bilir. Bu sebeple mesken inşasının doğrudan doğruya devlet ve mahallî idarelerin devamlı vazifeleri arası-na girmesi lâzımdır. Şüphesiz bu âmme vazifesinin tatbikatı, iktisadî, içtimaî münasebetlere göre muhte-lif derece ve şekiller arz edebilir. Fakat hiç bir

şekilde ve hiç bir yerde halk yığınları için mesken inşası, eskiden olduğu gibi bu gün de yalnız husuî şahıs ve müteşebbislere bırakılmaz. Bu sözlerimle Avrupada tahrip edilen şehirlerin yeniden inşası do-layısile başarılması gereken hususî ödevleri kast et-miyorum. Tahribat görmüş olan memleketlerdeki -Şimdiden Almanyada iki milyon ikâmetgâhın tahrip edildiği resmen bildiriliyor, harp sonunda a.ceba ne kadar olacak?. İmar faaliyeti ancak şamil bir Devlet plânı ile tahakkuk ettirilebilecektir. Bu iş, bizi iknaa çalışanların söyledikleri gibi, üç senede değil, bilâ-kis bir neslin çalışmasile başarılabilecektir. V e istih-salin düzenlenmesi, istihsal edilecek eşyanın ehem-miyet sırasını gösteren listelerin tanzimi, münferit şehirlerin olduğu gibi memleketin inkişafını göste-ren umumî ve şamil plânların hazırlanmasını zarurî kılmaktadır.

Oralard'a hazırlanan ve telifçiliğe kaçmaksızır. tat-biki gereken modern plân ve inşaat prensipleri, baş-ka memleketlerdeki inşaat üzerine de kuvvetle mü. essir olacaktır.

Fakat artık normal denen münasebetlerde ve nisbeten sakin olan inkişaf devrelerinde de Devlet ve Mahallî İdarelerin mesken inşaatına iştirâkten feragat etmeleri imkânsızdır. Bunun teknik ve ik. tisadî sebepleri vardır. Teknik sebeplerin başında, modern şehircilik telâksinin bilhassa şimdiye kadar öğrendiklerimize temamen zıt olan şematik şekilde-ki cadde, meydan ,ev, mahalle ve bunların karşılık-lı durumları dolayısile dar olan hususî gayri menkul mülkiyet ve hususî iktisadî menfaatler (teker teker çok haklı olsalar bile) ile çarpışması mecburiyetine

mukabil yeniden karşılaştığımız ve inkilâp ifade e-den ikametgâh 'semti mefhumu gelir. Bilhassa son zamanlarda eskisine nazajan -hususile büyük mesa-halar üzerinde yeniden inşaat yapılırken- hususî inşaat müteşebbislerile modern mimar arasında işbirliğini gerektiren ve istikbale taallûk eden bir çok

meselelerin halli icap etmektedir. Sokakların tan-ziminde tasarruflu hareket etmek (ki bu alanda pek çok israflara şahit oluyoruz), buna mukabil yeşil sahalara, ağaçlı yerlere ehemmiyet vermek suretile, eski muhafazakâr düşünüşün temamen aksine olarak yatırılan sermayenin daha verimli olması çok defa temin edilebilmektedir. Modern olanlara göre kuru-lan ikametgâh mıntıkaları çabuk kiraya verilebilmele. ri ve bu sebepten buhranlara, karşı mukavim bulun-maları dolayısile, eskilerine nazaran üstünlükleri gö-ze çarpmaktadır. Fakat Avrupada emsaline rastlanan bu nevi örnekler daha çek iyi bir muhit için yüksek kira ödiyebilen zenginler semtine inhisar etmekte ve bundan başka istisnasız bİT surette büyükçe sahaların hususî ellerde kalmasına şart koşmaktadır, bu ise mo. dern şehir hayatında nadir hallerdendir. Bundan başka mülk sahiplerinin modern inşaat prensiplerine ve mimarların Belediye makamlarının telkin edecek-leri yeni fikirlere severek riayete hazır bulunmaları şarttır. Bunlar mümkün olduğu takdirde, yapılan iş-birliği verimli olabilir, fakat işin tabiatı îcabı bu du-rum pek nadirdir. Umumiyetle, mümkün olduğu ka. dar fazla, şahsî menfaat elde etmek ve münferit arsa-lardan azamî faydayı istihsal eylemek istiyen mülk sahiplerile, birbirile ilgili semtler için muayyen ve yek nasak hal yolları a,ramağa mecbur olan modern şehir, cilı'ğin istedikleri daima 'çarpışmaktadır. Hudutsuz olan bu davanın halli, bir arada bulunan ev ve cadde sıralarının kapalı bir vahdet teşkil edecek şekilde tanzimi halkın hususî mesken ihtiyaçlarının yanında mahallî mübayaa ve mektep, spor, eğlence vesaire gibi diğer ihtiyaçlarının da tatmin zarureti bu işlere daima büyük sahasını alana göre tahsis edilmesini gerektirmektedir, bu gayri menkul mülkiyeti çok par. ç.alanmış olan yerlerde güçlükle mümkün olmakta, dır. Böyle hallerde arsaların tevhidi ve yeknasak bir plânın tatbiki muazzam gayretlerin sarfını icap ettirir. Fakat hakikatte beledî ihtiyaçlar dolayısile meydana çıkan nizamlar ve Grundstichrumlegum-gen, vesaire bilva.sıta ve bilavasıta resmî veya yarı resmî (mahiyet itâbarile aynıdır) mesken inşası te-mayülünü büyük ölçüde terakki ettirdiler. Bu mü-nasebetle meşhur Adicks'in şuyulandırma kanunu

dolayısile vuku bulan inkişaf zikre değer.

(3)

inşasına yatırılan sermaye en kuvveftli bir âmme taz-yiki altındadır. Bir kerre, belediyeler fiat müraka. bası işiyle vğraşmıya başladıktan sonra kâr hesapları nisbeten daha kolay kontrol edilir. Faiz nisbeti, a. mortisman payları, tamir ve idare masrafları, şahsî sermayeye makul bir faiz temini ilah. bütün tefer. ruatile aydınla,tılabilen ve âmme menfaatini kuvvet-le nazara alan inşaat kooperatifkuvvet-lerinin işkuvvet-letme iktisa-dında muadil misalleri bulunan kemiyetlerdir. Bunun neticesi olarak bir meskenin getireceği faiz geliri o kadar kuvvetli bir kontrola tabidir ki, devamlı ba-kım ve idaıeden ziyade inşaatla alâkadar olan hususî sermaye, bütün memleketlerde ev sahibi olamak ve bunları idare etmekten çekinerek daha fazla gelir va-deden alanlar aramaktadır. Mama.fi mahdut mikyas-ta olamak ve kontrol edilmek şartiyle, bugün bale meskenler küçük tasarruf erbabı, küçük rant sah'pleri ve sigorta şirketleri için emin ve muntazam faiz

ge-tiren sermaye yatırım yerleri teşkil etmektedir. Hu-susiyle kıymetlerin istikrarsız bulunduğu zamanlar da halkın muayyen bir kısmında bu temayül artar. Fakat buna rağmen meskenler üzerindeki resmî ve varı resmî mülkiyet ön safta gelmektedir. Hususî ser-maye piyasasındaki ikinci veya son ipotek temini mü-temadiyen güçleşmektedir. Bunun için devlet ve bele-diyeler en son tesis edilecek oları ipotekleri teminat, faizleri ödiyebilmek için yardımlar, amortisman ko-laylıkları, ves. göstermek suretiyle ya kolay temin edilir bir hale koymak veya bizzat âmme vasıtasiyle temin etmek hususuna, artan bir alâka göstermektedir. Buradan îtibaren doğrudan doğruya iştirake götüren yo! çok uzak değildir.

II

R e s m î m a k a m l a r ı n v a z i f e l e r i Her yerde görülen bu kuvvetli inkişa.f temayülü do-layısiyle resmî idare makamları için sıra meseleler meydana çıkmaktadır. Mesken inşasını teknik, şehir-cilik, iktisat ve teşkilata taalluk eden meseleleriyle-y a kından meşgul olmak ve bu alanda rehber rolünü oynamak vazifesi bu makamlara düşmektedir. Her şeyden evvel âmme eliyle mesken inşasının hangi sınıf halk için yapılacağını tesbit etmek lâzımdır.Baş-langıçta bu gayet vazıhtı ve halkın mahdut bİT kısmı-na taalluk ediyordu. Mahdut ve dar gelirliler için mesken inşası, yani piyasa, anlamıyla normal bir faiz geliri ödemiyen kiracılar için inşaat. Mahalli idareler tarafından himaye edilen kooperatifler; teşkilatlı iş-çi, müsdahdem ve memur, daha çok aşağı derecede-ki memurlar, hulasa çok aşağı olmamakla beraber, halkın makdut gelirli sınıfları tarafından teşkil edili-yordu. Âmmenin alakası yukarıya, doğru yükseldi.

Bu, içtimaî sigorta ile muvazi yürüyen bir inkişaftır. İçtimaî sigorta da dar gelirlilerin sigorta edilmesiyle başladı, bu gün ha,Ikın 2 / 3 ünden 3 / 4 üne kadar yükselmiştir. Her tarafta taammüm edecek olan Be-veridge pilanı, sigortanın bütün millete teşmil edile-ceği temayülünü açıkça göstermektedir. Mesken inşa. sı da buna. benzer bir şekilde yürüyor. Gurup halinde inşa edilen modern mahallelerin gösterdiği başarı karşısında birçok halk muhitleri bunun inkişafıyla alakadar olarak yeni iskân mıntıkalarına taşındılar. Bombardımanla tahrip edilmiş olan memleketlerde harpten sonra âmme tarafından himaye ve idare edi-len mesken inşasının bütün millete teşmil edileceği kendiliğinden anlaşılmaktadır. Bu gün bile her mem-lekette, amele, memur, müsdahdem ve küçük zana-at erbabı vesairenin ekserisinin bu hareketin tabiî müşteri ve alâkadarların teşkil ettiği söylenebilir. Eskiden dar gelirlilere mahsus mesken inşası adı veri-len iş, çok genişlemiş olan bugünkü çerçevenin içeri-sinde hususî bir problem teşkil etmektedir. Bu alanda ki iktisadî meseleler zarurî olarak mesken inşa etme-nin iktisadi bünyesinden doğmaktadır, ve şunlar bahis mevzuu olur:

Arazi temini

Müsait şartlarla sermaye temini

İnşaat masraflarının aşağı tutulması ve kontrolü Yapılan meskenlerin idare ve teşkilatı

Hedefimiz .daıima mümkün olduğu kadar ucuz evler yapmak, bunun için de doğrudan doğruya in-şaata taalluk eden masraflarla arsa fiatlannırı azlığını,

faiz ve amortismanlarda olduğu gibi, devamlı ida-renin de ucuzluğunu tem/in emek olacaktır.

Bu sayede kiraların aşağı tutulması kabil olun. ca, millî iktisat bakımından büyük menfaatlar temin edilmiş olacaktır. Kiralar zarurî masrafların çok mü-him bir kısmını teşkil ederler. Kiraların aşağı olması diğer zarurî ihtiyaçlar, gıda, giyim için geniş imkân-lar hazırimkân-lar. Düşük kiraimkân-lar vasati istihsal masrafimkân-larını da düşünmek suretiyle, harice karşı olan rekabet ve iştira kuvvetini yükseltirler. Bu dlava, Türkiye gibi, muktedir ve güvenilir bir memur sınıfına muhtaç olan ve mallarını müsait şartlarla ihraç zorunda bu-lunan bir memleket için hususî bir ehemmiyeti ha. izdir?

III

(4)

etmek lâzımdır. Arsa fiatlarının pahalı olması, al-çak inşaat ve tek aileler için evlerin inşasını durdu-rarak, yüksek inşaatı ve kira kışlalarının inşaatını zaruri kılar; çünkü arazi fiatları yüksek olduğu tak-tirde iktisaden ibaşka türlü hareket etmeğe imkân görünmez. Bu keyfiyet beher inşaat sathına isabet, eden ikâmet miktarını istemiyerek artırdığı gibi, yüksek kira fiatları içinde mühim bir sebep teşkil eder. Son asır zarfında, Avrupanın birçok şehirle-rinde şehircinin rolünü, tasarlanmış ve makul şekil-deki plânlı bir hareket yerine, spekülasyon oynadı.

Belediye idareleri bu felaketle mücadele edilmesi mecburiyetini tam zamanında taktir ettiler. Muhte-lif mülkıyetlerdeki arsaların birleştirilip yeniden tev-zii hususundaki salâhiyetler, istimlâk hakkının ge-nişletimesi, bilhassa artan kiymet üzerinden alınan vergiler, bu mücadelede kullanılan başlıca vasıtaları teşkil etti. Aynı zamanda Avrupada, ev sahiplerinin yol vesaire gibi umumî tesislerin masraflarına iştira-ki meselesinin cezri bir şeiştira-kilde düzenlenmesi suretiyle arsa spekülasyonunun önlenmesine çalışıldı.

Fakat hakiki başarı, belediyelerin büyük ölçü-de ihtiyat arsa temin etme işine girmesi ve şehrin inkişafını umumiyetle kendileri ta,rafından ucuz fi-atlarla elde edilen sahalarda takip etmeleriyle elde edilebilecektir. Bütün Avrupa belediyeleri zamanla bu yola girmişlerdir. Bunlar bütün memleketlere ol-dukça, mühim miktarda inşaata elverişli araziye sa-hiptirler. Meselâ biz 1924-1931 seneleri arasında Berlinde, belediye hududu dahilindeki bütün çiftlik-leri oldukça müsait şartlarla, satın aldık. Fiat metre murabbaı başına, 25-125 kuruş arasında değişmekte idi. Teknik inkişaf dolayısile yavaş yavaş serbest ka-lan kanalizasyon sularının akıtılmasına tahsis edilen arazi (Riesefelder) ile birlikte Berlin belediyesinin elinde bulunan arazi sayesinde, şehrin yarısından fazlası tahrip edilmiş olsa bile, tahminimcs, bu nok-tai nazarlara göre hareket etmek şartiyle ve hiç ol-mazsa büyük güçlüklere uğramaksızın, ve münakala işlerini münasip bir şekilde düzenlemek suretiyle, şehir yeniden inşa edilebilir. Bu meselelerin fevka-lade ehemmiyetini tebarüz ettirmek için herhalde böyle bir vakanın zikri kifayet eder. Bu suretle hiç olmazsa arazi ve arsa meselesi ve hakikatte sermaye meselesi, peşinen halledilmiş bulunmaktadır. Faltat şu noktaya ehemmiyetle işaret etmek isterim ki, be-lediyelerin bu arazi politikası, münferit bir hâdise

ol-maktan çıkmış, bilâkis bütün modern belediye ida-relerinin müşterek malı olmuş ve iyi idare edilen belediyelerde, tam mânâsile tatbik edile gelmiştir.

Alman belediyeleri, vasatî olarak, kendi sahalarının yarısına sahiptirler. İyi idare edilen, şehirlerde ise ibu

nisbet yandan yukandır. Yalnız süratle, inkişaf et-miş olan bazı s a n a y i şehirleri, vasatinin istisnasına

teşkil ediyorlar, Bunlar zaman ve para bakımından böyle şamil bir politika inkişaf ettirmek imkânından maihrum kalmışlardır. Arazi ve arsalara sahip olan şehirler, inşaatın gelişmesi üzerinde sade plânın ver-diği hukukî imkân ve vasıtalara dayanmıyarak, mü-temadiyen ucuz arazi arzetmek suretiyle, ve iktisa-dî yollarla da müessir olabilirler. Prensip olarak mesken inşası için arazi ucuz, ve en çok munsif bir kârla satılır. Bilhassa içtimaî politika dolayısiyle teş-viki lâzım gelen inşaata; tediye şartlarında kolaylık göstermek suretiyle de yardım edilebilir.

Bu maksatla, son ipotek kolaylıkla amorti edi-lecek bir şekilde tesis edilir, ve umumiyetle kolayca elde edilir. Ben şahsan Viyanada ve kendi şeıhrimde,

yapılan tecrübelere dayanarak, arsalan satmamağı ve fakat vereseye intikal edecek şekilde kiraya ver-me usulünü tercih ediyorum. Bu sayede belediye sağ-lam bir malî siyaset güder; çünkü yaptığı istikrazı arsalardan itfa ettikten sonra devamlı bir gelire sahip

olur. Bütün bunlardan sarfı nazar; belediye istikbal-deki inkişaf imkânlarını elinden çıkarmamış olur. Viyanada 1923-33 seneleri arasında belediye idaresi tarafından yapılan bütün büyük inşaat 1999 da

kar-şılıksız olarak belediye eline geçecektir. Biz Mağ-deburgda 40 sene gibi daha kısa bir kira müddeti

ka-bul etmiştik, bu müddetin hitamında binalar, mü-nasip bir tazminatla, belediyeye geçecektir. Şüp-hesiz bu tazminat binaların inşaat masrafından çok aşağı olacaktır. Belediye isterse bu binaları, müsait şartlarla alır veya kendisi için elverişli şartlarla ki-ra mukavelesini tekki-rar uzatır. Bu suretle arsalar ve kira bedelleri üzerinde istenildiği gi/bi spekülâsyon yapma imkânı kalmamakta ve şehirdeki diğer arsa-ların fiyatarsa-larına da bilvasıta faydalı bir tazyik yapı-labilmektedir. Memleket iktisadı üzerine tesis edil-miş, itfası kabil olmıyan ipoteklere benzer parazit-leri andıran yüksek arsa fiyatlan bu suretle önlen-miş olur.

Bunun yanında artan kıymet vergileri de arsa spekülâsyonu ile mücadelede ikinci derecede bir rol oynarlar; fakat buna da müracaat edilmelidir. Fil-hakika, harp zamanlannda sermayenin aynî kıymet-re firarından mütevellit yükselmelerden sarfınazar lederek, şeihirlerde müşahede ettiğimiz arazi kıymet-lerindeki yükseliş, belediyelerin caddelere, şehir

ihti-yaçlanna, münakale tesislerine... yatırdığı paraların bilvasıta bir neticesidir. Bu yükselme ekseriya şehir

(5)

bir surette^, yalhut bazı sahalara yol yapılması ile bir-likte tezahür eder.

Modern inşaat nizamlarında; bazı sahaların in-şaat mıntakasına ilhakı sırasında cadde; meydan ves. gibi kelimenin en geniş manâsiyle, umumî maksatlar için lüzumlu olan alanların parasız olarak terk edilmesi mecburiyeti hakkında hükümler var-dır. Bir arazinin yüzde 48 inin umumî sahalara ay-rılmasını gerektiren yeni inşaat mıntakası plânları ile bizzat meşgul olduk. İnşaatın inkişafı makul u-sullerle kolaylaştırılmalı, ve fakat hakikatte âmme-nin faaliyetine borçlu olduğumuz ve tesadüfi bir ar-sa ar-sahibinin lehine kaydı mümkün bulunan ölçüsüz kazançlar, şehrin, daha doğrusu, umumun üzerine yüklenmiş ağırlıkları teşkil edeceği için, önlenmeli-dir.

IV

Devlet ve belediye idarelerinin yapacağı ikin-ci yardımı sermaye teminindeki iş birliği teşkil et-mektedir. 150 senedenberi inkişafına çalışılan ta-sarruf sandıkları, Avrupa belediyelerinde malî yar-dımın temellerinden en mühimini teşkil eder. Esas olarak bu sandıklar mevduatın yüzde muayyen bir nisıbetini, ekseriya yarısını, birinci derecede ipotek sahibi olarak ve odukça uzun vadelerle mesken in-şasına tahsis ederler. Şüphesiz tasarruf sandıklarının bu alanda takip edecekleri malî siyaset, belediye plânlarında tesbit edilen esaslara uygun olacaktır.

Bu münasebetle belediyeye ait sahalar üzerin-de yapılacak olan dar gelirlilere mahsus ve grup halindeki şehir plânına uygun inşaat, başka yollar-da ve kolaylıkla finanse edilebilecek olan diğer in-şaata nazaran, tercih hakkını haiz olacaktır. Bundan başka içtimaî sigortaların büyük sermaye ihtiyatları bu alanda daima büyük bir rol oynamışlardır.

Bu ipoteklerin mutat usullerden başka şekilde ve inşaatın hususî durumuna uydurmak suretiyle

amorti edilmesi, malî bakımdan büyük ehemmiyet arzeder. Meselâ biz inşaat kooperatiflerimizde va-satı olarak 40-45 sene amortisman müddeti kabul ederiz. Bu keyfiyet amortisman paylarının vasatı yüzde bire indirilmesini mümkün kılar. Ankarada amortisman paylarını normal ve kabili tahammül bir seviyeye indirmek suretiyle, belki de kiraları yarıya düşürmek kabil olurdu. Bir evin vasatî ömrünün çok uzun olduğu malûmdur. Bu müddet vasatî olarak yüz seneyi aşmaktadır, çünkü eskime dolayısile

Alman-yada yıkılan evlerin nisibeti yüzde birden çok daha azdır.

Temini güç olan ikinci derecede ve daha baş-ka tıesis edilecek ipotekleri belediyenin garanti

et-mesi, veya diğer malî yardımlarla karşılaması lâ-zımdır. Burada dikkat edilecek en mühim nokta, temin edilen malî yardımların her ev veya büyükçe inşaat için münferiden verilerek ve yardımların mu-kaveleye dayanan kira bedelleriyle el ele yürümesi mecburiyetidir. Bu yardımlardan maksat kiraları

a-şağı tutmaktır. Umumiyetle halkın büyük bir kıs-mı hakikatte kira yardımlariyle istenenin tamamen aksini elde ederler, bunlar yüksek kira bedeli isteme imkânını sağlıyanlardır. Bu yüzden halkın mahdut bir zümresinin umumun zaranna yardım görmesi neticesi flevellüt eder. Mesken inşasına içtimaî ve ik-tisadî bakımdan doğru esaslara dayanacak şekilde yapılan malî yardımlar hiç bir zaman a fonds perdu şeklinde olmayıp, muayyen bazı inşaat, ımuayyen bazı hudular içinde himaye edilmeli ve yapılan yar-dımlarla mütenasip bir şekilde kiraların aşağı tutul-ması şart koşulmak ve temin edilmelidir. Meselâ bir defaya mahsus ve sermaye şeklinde olmayıp da de-vamlı bir şekilde temin edilen yardımlar, eğer bun-lar yüksek faizli ipoteklerin daha çabuk amorti edil-mesine tahsis edilirse, ikinci derecede aşağı faizli ve yavaş amorti edilen ipoteklere tahvil edilebilirler.

Bu suretle para beyhude alınmamış, bilâkis âmmenin elinde bırakılmış olur. İlerde elde edilecek faizler, mesken inşasının daha fazla geliştirilmesine kullanı-labilir. Bundan yalnız tesadüfen kira yardımı gören-ler değil, herkes ucuz bir evde ikamet edebilir. Almanyada biz «Hauszinssteuer» denilen ucuz ipo-tekleri o kad&r inkişaf ettirmiştik ki bunun geliriyle normal yeni inşaatın finansman ihtiyacı

kapatabilir-di. Eğer siyasî gelişmeler bu temayülü sekteye uğ-ratmamış olsaydı, bu yolla bütün memleket için u-cuz ev temini dâvası kökünden haledimiş olacaktı. Maamafih hiç bir memleket bu dâvayı ele almak-tan uzun zaman feragat edemez ve her tarafta mer-kezî makamlarla mahallî idarelerin sıkı bir işbirliği-ne doğru gittiğini müşahede ediyoruz. Meselâ birinci

cihan harbinden sonra İngilterede mesken inşaatı alanında görülen fevkalâde inkişaf, mesken inşaatı meselesinin her gün biraz daha fazla âmme işi ol-mağa doğru gittiği hakkındaki tezimiz için iyi bir misaldir.

V.

E v t i p l e r i v e t e k n i k p r o b l e m l e r i İnşaaıt masrafları dolayısiyle bir defaya mah-sus olmak üzere lâzım olan sermayeyi aşağı tutmak bakımından âmmenin yapacağı tesir imkânlan şüp-hesiz daha mahdutdur. Filhakika burada bahis

(6)

Yalnız resmî makamlar ayni zamanda en büyük iş sahibi olmaları dolayısiyle şüphesiz bu alanda da istenilen istikamete bilvasıta en kuvvetli tazyiki icra edebilirler. Filhakika bütün medenî memleketlerde ekseriya herhangi bir yüksek Mimar mekteplerine Ibağlı ve yalnız mesken inşasını ucuzlatmak ile ilgili bütün imkânları taharri ile muazzaf, tetkik ve

ara-ma enstitüleri vardır. Modern ihtiyaçlara uygun bir ev veya bir ikametgâhın inşası birkaç bin liranın sarfını icap ettirir. Bu yükseklikte olan bir meblâ-ğın her işçi ve müstalıdem tarafından biriktirilmesi çok güç olacaktır. Bu sebepten pek mühim 'bir mese-le imese-le karşı karşıya bulunuyoruz.

Münferit parçaların, bilhassa kapı, pencere, ki-lit, çerçeve, oluk; boru vesairenin standardize

edilmesi, inşaataki bazı ameliyeleri süratlendirilme-•si daima ve tekrar tekrar yapılan teklifler arasında-dır. Her halde bunlara riayet etmek Avrupanın beklediği milyonlarla meskenin yeniden inşası da çok mühim bir rol oynıyacaktır. Diğer taraftan tuğ-lanın yerine fabrikalarda yapılan levhaların ikame-si de uzun uzadıya tecrübe edildi. Fakat şimdiye ka-dar nikbinlerin beklediği, her şeyi kökünden sarsan bir netice de elde edilememiştir, ikametgâhların teç-hizi hakkındaki istekler de artmaktadır. Banyo ter-tibatı otuz sene evvel ıbir lüksdü. Bugün ise âmme eliyle banyosuz evler inşa etmek Hilen imkânsız o -lacaktır. Amerikada Frijiderin bulunması şarttır, bu-gün Avrupada lüks sayılan bu keyfiyet, iktisadî nok-tai nazarlara göre zamanla lüks olmaktan çıkarak maksada uygun ve tabiî bir hal alacaktır.

Masraf kalemlerinden biri olan yevmiyenin A v -rupada düşürülmesi güçtür; çünkü inşa usta ve ame-leleri matbaacılar gibi, ötedenberi en iyi teşkilât-lanmış ameleler arasındadır ve bu sebepten daima yüksek yevmiye almışlardır. Bundan başka yevmi-yelerin yükselmesine mukabil daima iş kabiliyetleri-ni ve verimlerikabiliyetleri-ni arttırmışlardır.

Modern teshin usulleriyle inşaat mevsimi do-layısiyle hâsıl olan pahalılığı önlemek için mevcut olan vıe başarı vadeden inşaat mevsimi uzatma te-mayülü çok mühimdir. Benim tecrübelerime göre de belediyenin tuğla ve taş ocaklarına doğrudan doğruya iştirâk etmesi çok müessir olmuştur. Me-selâ her zaman büyük kârla çalışmış ve ıbu sayede çok iyi teçhiz edilmiş olan Berimin tuğla ocakları

daima tuğla fiyatlarının Berlin inşaat piyasasında aşağı tutulmasına yardım ettiler. Hiç olmazsa bu sayede büyük tahavvüller önlendi. Bunun gibi çi-mento ve demirde millî iktisat bakımından

önem-li maddeler olmaları dolayısiyle şiddıetönem-li bir fiyat murakabesi altına alınmışlardır.

Bu gibi tedbirlerin hep birden ve ahenkli bir surette alınarak tatbik edilmeği daima mühim bir devlet vazifesi teşkil etmektedir. İkametgâhların da-hilî teçhizatlarını azaltmak suretiyle meskenlere harcanacak sermaye miktarını düşürmek daima iki ağızlı bir silâh rolünü oynıyacaktır. Maamafih bu yolda muayyen hudutlar dahilinde tecrübe edilme-lidir. Yerden büyüyen ev (Vachsendes Haus) adı verilen, büyükçe bahçeyi havi geniş sahalı evler yap-mak temayülü de başarılar vadetmektedir. Şehir ke-narı denilen ikametgâh mintakalarından elde edilen neticeler şayanı dikkattir. Fakat muayyen bir ser-maye harcamak zaruretinden kurtulmak hiç bir za-man kabil olmıyacaktır. Çocuklu ve tek aileler en sıh-hî ve doğru bir şekil olarak kabul edilirse, muayyen

bir saha ihtiyacından kurtulmak kabil olmıyacaktır. Bu saha ihtiyacı halkın ortalaması için küçük olmı-yacak, belki biraz daha büyüyecektir.

Bazıların kanaatına göre lâzım olan sermayenin miktarı, seçilecek olan tip kat'î surette tayin edildik-ten sonra belli olur. Bu kanaati sahip olanlar

ekse-riya kira kışlalarını tercih ederler. Maamaıfih bu te-lâkki tarzının bir Alman hususiyeti olduğu söylen-melidir. Felemenk de, Belçika ve İngilterede mem-leketin normal ev tipinin bir aile için ev olması ge-rektiği esasından hiç bir zaman ayrılmamış olması şayanı şükrandır. Bu meselenin leyh ve aleyhinde olan delilleri zikretmek bir toplantıya daha ihtiyaç gösterebilir. Ben, bu meselelerle uğraşan modern

(7)

alınmalıdır. Bu münasebetle iki cihan harbi arasın-daki mesken inşaatının doğurduğu bütün bu mese-leler hakkında, ince tetkiklere dayanan hususî bir neşriyat mevcut olduğunu söylemeliyim. Muhtelif mesken tipleri, bunları dahilî ve haricî ölçüleri, teknik bünyeleri, inşaata mümkün olan en büyük ucuzluğu temin çareleri vesaire ile ilgili olan bütün meseleler esaslı bir şekilde tecrübe ve tetkik edilmiş-tir. Muhtelif ihtiyaçları nazara alan teferruatı tip defterleri (Typenh'efte) vardır. Mesken inşasının başka memleketlerde yapılan tecrübe ve daha evvel gösterilen faaliyetlerden faydalanan, merkezî bir makam tarafından inkişaf ettirilmesi hakikatten çok iyi olurdu. Bu arada unutmamak lâzımdır ki muh-telif memleketlerde halli lâzım gelen meseleler pren-sip itibariyle aynıdır; yalnız bu meselelerin hal ça-releri şüphesiz mahallî vaziyetleri daima göz önün-de bulundurmak suretiyle, itina ile kararlanmalıdır.

VI

T e ş k i l â t l a n d ı r m a i ş l e r i

Bir kere, muayyen halk tabakalarının mesken ihtiyacının doğrudan doğruya veya bilvasıta âmme eliyle temin etmek mecburiyeti kabul edildikten son-ra, halli pek de kolay olmıyan bir sıra teşkilât me-seleleriyle karşılaşmamak kabil değildir. Bu alanda resmî makamların birçok tecrübeler neticesinde var-dıkları müşterek kanaate göre, meskenin son sahip veya kiracısı ile parayı veren veya bu işi teşvik eden makamın arasına bir kooperatif yahut bir şirketin girmesi maksada daha uygundur. Eğer meskenler doğrudan doğruya belediyeler tarafından idare edi-lir ve kiraya veriedi-lirse, kiraların zamanında ödenme-sinden hususî karakter taşıyan bir yere kira parası-nın ödenmesine nazaran daha büyük güçlükler doğ-maktadır. Halbuki kira parasının zamanında öden-mesi sade dar mânâdaki ev idaresi bakımından ol-mayıp umumî iktisadî sebeplerden dolayı da mü-him bir mesele teşkil eder. Bu sebepten bütün mem-leketlerde mahallî idareler, mümkün olduğu tak-< dirde, tahsil ve idare işleri için şirket veya koopera-tif şeklinde bir teşkilât ihdas etmeyi tercih ederler. Mülkiyet hakkına sahip veya müstecir bir şirket inti-hap etmekle işin mahiyeti değişmez. Umumiyetle mülkiyet hakkına sahip şirket şekli tercih edilir; çün-kü bu gibi şirketlerin bilançolarında evlerin borç du-rumu sarih bir şekilde gösterilir ve bundan dolayı res-mi makamlara ait borçlar hulâsaları bu gibi muay-yen tesislerle kapanmış olan borçlardan ari kalabilir.

Kooperatiflere gelince, bizim burada ekseriya misallerini gördüğümüz, inşa ettiği binaları azalara

satan ve dolayısiyle muayyen bir müddet sonra tas-fiye edilen kooperatif tiplerini Avrupada münteşir olan başka bir tipten tefrik etmeliyiz. Bu tip koope-ıatiflerde inşa ettiği binaların sahilbi kalmak suretiy-le bunları azalarına kiraya verirsuretiy-ler. Bu kooperatif-ler tatbikatta gayri mahdut müddetkooperatif-ler için tesis edi-lirler. Bu takdirde âza bir kiracıdır; fakat alelâde bir kiracıdan farkı olarak, kiracıların himayesi hak-kındaki mevzuat dışında ve bu hususta mevzuat bu-lunmazsa dahi, kooperatifin nizamnamesine istina-den ve aza sıfatiyle mümkün olan bütün himayeler-den faydalanır. O halde, bariz hatalar ve süiistimal-ler müstesna olmak üzere, arzusu hilâfına evden çı-karılamaz. Mesken buhranı zamanlarında da ev sa-hibinin yapacağı her türlü fazla menfaat taleplerine karşı da teminatlıdır. Kontrat yenileme zamanların-da gösterilecek güçlüklerden korkmaz; çünkü kon-tratı kooperatife bağlı bulunması esasına dayanmak-tadır.. Bu kontrat kooperatife bağlılığının hitamiy-le sona erer; hükümhitamiy-ler o şekilde konulmuştur ki, baş-ka bir mesken bulmadan evi boşaltmak mecburiye-ti de yoktur. Diğer taraftan âza evi mülkü farzlede-rek, mülkiyetin bahşettiği bütün haklardan fayda-lanmak suretiyle ve kooperatif hissesi ile birlikte

evdeki oturma hakkını varislerine devredebilir. Ki-ra muayyen hesaplaKi-ra istinat ettiği için, katiyen yük-seltilemez, her âza hesabın bütün teferrüatını kon-trol edebilir ve kooperatifin verdiği senelik bilân-çolar dolayısiyle evlerin malî durumlarındaki her türlü değişiklik ve inkişaf hakkında bilgi edinebilir. Başka bir yere gideceği zaman evi müsait şekilde kiraya vermek veya satabilmek endişesinden vares-tedir, geri döndüğü zaman ise aynı evin veya bir di-ğerinin kendisinle verileceğinden emindir.

Bu kooperatifler, zikredilen vasıfları dolayı-siyle, ve dahilî bünyeleri icabı inşa ettikleri mesken-leri sattıktan sonra inhilâl eden kooperatiflere na-zaran âmme noktai nazarlarının mutemet birer mü-messili olarak inkişaf etmişlerdir. Diğerlerinde eski spekülâsyon ruhunun tamamen kaybolmadığını mü-şahede ediyoruz. Çünkü ev oturmak için değil, bi-lâkis mümkün olduğu kadar fazla faydalanmak için alınmıştır; bunlarda umumî menfaat kâfi derecede

(8)

hâ-kim olan reform hareketlerinin doğurduğu fikirlere hizmet işi sağlanmaktadır. Yalnız hal ve vakti yerin-de olanlar için yerin-değil yerin-de, orta ve küçük memurların, amelenin menfaatini da hesaba katmak suretiyle yapılan büyük mikyastaki mesken inşaatı şüphesiz idarenin en makul ve maksada uygun şeklidir. İda-re gayri bürokratik çalışabilir, kooperatiflerle halk

arasında hakikî münasebeler teessüs eder, diğer ta-raftan daha büyük ittihatlar sayesinde kooperatifler ittihadına yükselinir, bu suretle teftişte vahdeti te-min edecek müşterek bir malî siyaset takilbi mümkün olur.

Belediyelerle gayet sıkı bir iş birliğinin lüzu-mu her tarafta kabul edilmiştir. Bu işbirliği hiç bir zaman meselâ şehir plânındaki hakikî yerin tesbiti gibi inşaattan evvel veya inşaat sırasındaki müna-sebetlere inhisar edemez, inşaatta yapılacak bilvası-ta veya bilavasıbilvası-ta yardımla da scxna ermez. Beledi-yeler inşaatın hitamından sonra da kooperatiflerle sıkı bir teması muhafaza ederler. Bu temas, bilhas-sa bahçelerin tanzimi dolayısiyle büyük bir iktibilhas-sadi önem arzeder. Misal iolmak üzere Almanyadan bazı rakamlar verelim. Almanyada yedi milyondan faz-la I ha. dan aşağı ve ekserisi 500-600 metre murab-baı olan, veya o mıntakada 'hâkim olan kira kışla-ları sistemi dolyısiyle, meskenin haricinde bulunan bu bahçeler, yalnız ziraî mahsullerin temini bakı-mından bir önem arzetmekle kalmayıp, belki de u-mumî kültür bakımından daha büyük faydalar te-min ederler.

Bunlar işten sonra yapıması lâzımgelen istira-hat imkânını verirler ve sağlam bir çocuk neslinin yetişmesi için mutlaka lâzımdırlar. Bütün bunlar kooperatif teşkilâtı ve belediyelerin yardımiyle mümkündür. Nebatların, fidanların, küçük hayvan-ların temini, tavsiyelerde bulunma, öğretici ve teş-vik edici mahiyetteki kursların, sergilerin açılması bu meyandadır. Burada bitmek tükenmek bilmeyen işler, devamlı ve itinalı çalışmak istiyen bir faaliyet sahası vardır. Avrupa milletlerinin, bilhassa bunla-rın çalışan sınıflabunla-rının hayat tarzım yakından tetkik etmek zahmetini ihtiyar eden ve müşahedelerini za-hiri şeylere inhisar ettirmeyen bir kimse, amelenin fevkalâde gelişmiş olan iş kabilyetlerinin bütün bu şeylerin inkişafiyle yükseldiğini görecektir. İsimleri yeni telâkkinin meşhur sembolü halini alan ve birin-ci birin-cihan harbinden sonra kurulmuş olan yeni inşaat mmtakaları, istikbal için pek çok şeyler vadeden ye-ni bir hayat tarzı inkişaf ettirdiler.

Y a r ı n ı n Ş e h r i

Mesken meselesi alelâde bir hesap ve rakam meselesinden çok daha fazla bir şeydir. Bu mesele-nin halli, birkaç teknik bilgimesele-nin muvaffakiyetle kul-lanılması, maliyecilik sanatı, içtimaî telâkkileri na-zara almak., ves. ves. den daha fazla şeyler ister Şüphesiz mesken davasiyle uğraşmak lüzumu ikti-sadî ve içtimaî sebeplerdıen doğmuştur. Fakat bu lüzum, Ibize makine devrinin hediyesi olan, şehirle-rimizi gayri tabiilik ve çirkinlikten kurtarmak iste-ğinden de hasıl olmaktadır. Nasıl ki insanların gi-yimi, günlük itiyatları, daha geniş serbesti, cinsiyet-ler arasındaki münasebetcinsiyet-ler, hülâsa bin türlü tefer-rüat bakımından hayat tarzları hiç bir kuvvetin dur-duramıyacağı şekilde; derin bir tahavvül geçirmiş; ve bu münasebetler daha tabiî; daha basit; kelime-nin hakikî manâsiyle daha demokratik olmuşsa, modlern şehirlerimizi de yeni hedeflere doğru inki-şaf ettirmeğe çalışıyoruz. Biz ar.tık nihayetsiz taş çölleri yerine düzenli ve bir bünye arzeden şehirler istiyoruz. Gürültüsü, toz ve çamuru, en nihayet te-sellisiz çirkinlikleriyle yaşama şevkimizi kırmayan bir muhit istyoruz. Yaşamak kadar çalışmayı da bir zevk haline getiren, sessiz, temiz, makul bir şekilde kurulmuş ve güzel şehirlerde yaşamak istiyoruz. Bü-yük şehirlerin parçalanmasını, içersinde komşuca beraber yaşama, eski spekülâsyon devrinin şuursuz mahsulü olan kilometrelerce varoş şehirleri yerine, muhtelif mesleklere mensup insanlar arasında kolay-ca anlaşma ve temas tesisini mümkün kılan daha küçük ve müttehit birliklerle karşılaştırıyoruz.

İşin fenası, insanlarda bu münasebetleri görme kabiliyetinin çok noksan oluşudur. İnsanlar ekseriya ancak kendilerinin bilvasıta görebildikleri şeyler hakkında hüküm verebilirler. Kaide olarak böyle-lerinde, başka türlü enerji ile diğer hedeflere doğru gittikleri takdirde, içersinde bulundukları muhitin değişebileceğini tahayyül etmek istidadı yoktur.

Fakat eski günahlardan bertaraf edilmesi ge-rekenler ve yarımn şehri için kabulü lâzım gelen yeni fikirler hakkında bir nesildenlberi bu mesele-lerle uğraşanlar arasında geniş ölçüde bir fi'kir bir-liği vaTdır.

Tielâkkilerdeki değişiklik ekseriya, arazî kıy-meti v e sırf spekülâsyon noktai nazarının şehirlerin kuruluşunda oynaması lâzım gelen rol vasıtasiyle tesbit edilebilir. Plânlaştırma hareketinin, arazinin ne şekilde kıymetlendirileceği hakkında kat'î bir

(9)

himayesinin mutlak surette ön plâna alınması takdi-rinde tahakkuk edeceği artık ekseriyet tarafından kalbul edilmiştir. Mahallî manzaranın tahrip edilmi-yerek muhafazası, ziraate elverişli sahaların ziraate tahsisi, münakale şeritlerinin, yieşil sahalar ve ge-zinti yerlerinin isabetli bir şekilde ayrılması,

arazi-nin yeşilliklerine yerleştirilrrtiş; devamlı münakale şeritlerinden uzak ikametgâh mahallerinin kurulma-sı; bunlar arasındadır. Bu kabil meskenlere sahip olmak insanlara iş saatleri dışında ıgüzel; temiz; sıh-hî bakımdan mükemmel yaşama imkânları verir.

Buna rağmen şehirler lüzumsuz dağılma ile büyüm em elidir. Arazinin fevkalâde

parçalanma-sı sonu ıgelmiyen arsalarla bu gilbi dağınık inkişafı çok kolayaştırmaktadır. Bu suretle şehrin inkişafının yalnız arazi parçalan ve bunların menfaatları tara-fından tayin edilmsi neticesi elde edilir. Haddizatın-da şehri plânlaştıran makamlar; yalnız plânın hazır-lanmasından ibaret olmayıp aynı zamanda umumî münakale işletmelerine ve başka mübrem ihtiyaçla-rın tatmini için kurulan işletmelere sahip olmak do-layısiyle ellerinde bulunan imkânlardan plânlı bir şekilde faydalanarak hafif bir tazyikle şiehrin inki-şafını iktisadî bünyesine uygun istikametlere sevk ve idare etmelidirer. Kuruluş esnasında bazı feda-kârlıklarda bulunmak mecburiyeti hâsıl olsa bil-., şehirler yine bir vahdet teşkil etmeli ve namü ten

ahi-likler arasında kaybolmamalıdırlar.

Yarının şehrinin yeni manzarası, bütün mem-leketlerde ağır ağır, fakat emniyetle yürüyen ve

dev-letin içtimaî balkımdan mes'uliyeti olmadığını ka-bul eden eski telâkkileri alt eden, günün sosyal ru-hundan doğmuştur. Yeni şehir tarzı, bahşettiği daha sıhhî ve daha tabiî hayat şekliyle, geçen asrın sürat-li inkişafı dolayısiyle maruz kaldığımız içtimaî felâ-ketlerin bir kısmını bertaraf etmeğe de hizmet etme-lidir. Şüphesiz zamanımızın bütün felâketlerinin, baş-ka bir inşaat tarzı ve şehir kuruluşu gibi zahirî ted-birlerle tedavi edilebileceğine inanmamalıyız. Haki-katta hastalıklarımızın kökleri çok daha derinde ve mânevî inkişafımıza yerleşmiş bulunmaktadır. Fa-kat şehirler nasıl kurulursa kurulsun deyip geçiver-mek de sakat bir hüküm olur. Büyüdüğümüz muhi-tin kuruluş tarzı manevî bünyemizin kuruluşuna fev-kalâde müessir olur. Bu sebepten yarının şehri hak-kındaki tasavvurların zamanımızın ahlâkî ve mânvî durumunun tedavisinde kuvvetli bir tesir icra e-deceğine hiç şüphe etmemelidir.

Bu alanda büyük bir rol oynıyacak olan sana-ta kumanda etmek elimizde değildir. Sanat, kanun-lar, nizamlar ve hattâ sonradan görmelere mahsus sanat teşvikiyle ve zorla yükseltilemez. Sanat, irti-batları ruhumuz için gizli olan kanunlara tevkifan

büyür. Fakat yarının şehrinde sana.t için en geniş imkânlar vardır. Çünkü bu fikirler insanları daha sıhhî, daha tabiî ve daha yaratıcı güzellikte bir ha-yata kavuşturmak isteyen çok eski hasretten başka bir dilekten doğmamıştır. Çok zaman istihza ile kar-şılanmasına rağmen bu yeni şehrin fikirlerinin bâni-si olan utopi ruhu daima hakikî hayatrmızın samimî kaynağı olarak kalacaktır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kutsal yerlere gümüş eşyalar hediye edin.. Mars 9.evde

Kurumlar Vergisi açısından nakit sermaye artırımını teş- vik maksadıyla, mevcut sermaye şirketlerinde nakten artırılan sermaye tutarı veya yeni kurulacak şirketlerde

Eski Türklerde ev ve mesken kavramını incelerken şehir, kasaba gibi yerleşim birimlerini de konunun içine almayı gerekli buluyorum. Çünkü mesken ister çadır olsun,

Dün- yanın her tonajından mimarlar proje yollamışlar- dır, fakat son projenin en büyük kısmı Şikagoda' ki '(mimar Walter B. Griffin tarafından yapılmıştır.

Pazar yeri fonksiyonu yapan Avrupanın küçük kasabaları, hattâ fabrikadan mahrum ve sadece ufak el tezgâhlarını ve el zenaatlarına malik bulunsalar bile, oralarda şose vesaiı

Büyük mevzularda nasıl uzun zamaniı bir plânlayış lâzım ise dediğimiz şu bir çok küçük işler için dahi buna öylece lüzum vardır, çün- kü bunlar, hepsi birden

nokta burada Ingilteredekinden başkadır. Almanya- daki gelenek meslek bakımından yetişmiş memuru sayar ve onun sevk ve idare etmek hususundaki hak - kını tanır. Şehri

Bu veçhile hava tampolarmın istimalinde takip edilen asıl gaye hava cereyanlarının binaların içerisine girmesine meydan vermemek olduğu kadar dışarıdaki gürültülerin