• Sonuç bulunamadı

Ernest REUTER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ernest REUTER "

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B e l e d i y e c i l i k

K Ü Ç Ü K B E L E D İ Y E L E R M E S E L E S İ

Ernest REUTER

Ankara Siyasal Bilgiler okulunda profesör.

Çeviren: Adnan KOLATAN

Belediye meseleleri şehir ve kasabaların büyiiîc! ii- ğüııe göre her memlekette başka başkadır. İktisadî bün- yeleri, siyasî icabat ve ekseriya bir takım gelenekler do- layısile ötedenberi bir riichan mevkiinde bulunmuş ve menı.eketin ekonomik kuvvetini, sanayi ve ticaretini ve kültürel yaşayışı kendisinde merkezîleştirmiş olan bü- yük şehirler ile gösterişsiz ve görünüşsüz bir halde bulu- nan ve memleketin umumî hayat sahnesinde parıldayan küçük şehir ve kasabalar arasında her memlekette tabiî bir tezad mevcut olduğunu görüyoruz. Devletçe lüzum gö- rülen ve vücutleri mutlaka zarurî olan bazı muayyen mü- esseselerin birkaç büyük şehirde merkezîleştirilnıesi işi her memlekette ayni derecede ilerilemiş değildir. Bütün mühim hususatı Pariste merkezî' eştirmiş olan Fransa ile bunun aksine olarak en mühim iktisadî ve kültürel fonksi- yonları birçok eski ve küçük merkezlere dağıtmış olan Almanya arasında bu tezad gayet ifadelidir ve iki mem- leketin bütün bünyesini, yapısını tayin eden bir mahiyet- tedir. Fakat, bütün fonksiyonların böyle sadece bir şehir- de meıkezîleştirmediği menılekelde de lam mânasile şe- hir denilmeğe lâyık büyük merkezler ile,'belediye kanun- larile idare edilmekte olmalarına rağmen hakikî bireı şe- hir olmaktan uzak bulunan mahaller arasında bir tezad mevcuttur.

Böyle büyüklük farklarından dolayı belediyeler ara- sında hâsıl olan tezadı küçük mahallere verilen isimlerin çeşitli oluşunda bile görmek mümkündür. İngiliz ve Al- man lisanlarında bu farkı göstermek üzere kullanılmakta olan birer kelimeyi misal olarak zikredelim: Boroııglı — Flechen kelimeleri bu iki lisanda şehir ile köy arası küçük bir kasaba, bir pazar yeri mânasına gelir. Bu da bize an- latıyor ki şehir ve kasabalar arasındaki büyüklük farkı yüzünden fonksiyonlar ve karakterler arasında da bir fark mevcut olduğunu sarih bir surette hissedilmektedir ve bu hal lisanda da ifadesini bulmuştur. Tıirkiyede de umu- miyetle sadece (belediye) tabirinin kullanılması ve ka- nun koyan kuvvetin bütün bu mahaller için sadece bir

(kanun) vazetmiş bulunması, bu kanunda vazifeler bakı- mından bazı farklar gözetilmiş olmasına rağmen, bizim de diğer memleketlerde mevcut bulunduğunu yukarıda

söylediğimiz ayni mesele ile karşı karşıya bulunmadığımız mânasını tazammun etmez. Bi.âkis: şehir ve kasabalar arasındaki büyüklük farkından doğan meseleler memle- ketimizde daha büyük bir rol oynamaktadır, çünkü: ge- rek kasaba ile köy, gerekse şehir ile köye benzer kasaba arasındaki farklar bizde birçok sebepler yüzünden Avru- padakilere hiç benzemiyen derecede büyüktür. Pazar yeri fonksiyonu yapan Avrupanın küçük kasabaları, hattâ fabrikadan mahrum ve sadece ufak el tezgâhlarını ve el zenaatlarına malik bulunsalar bile, oralarda şose vesaiı

-

münakale yolları ve vasıtaları çok, demiryol ve otomobil seyrüseferi pek ilerilemiş ve hele şehir ve kasabalar ara- sındaki otobüs seyrüseferi bu küçük kasabalarda âdeta esaslı bir inkılâp vücude getirmiş bulunduğu için bunlar dünyada hâsıl olmuş bulunan büyük tekâmül ve inkişaf- tan artık eskisi kadar uzak bulunuyor değillerdir. Gerçe geçen asrın tekâmüllerinden ekseriya hiç bir nasip alama- mış gibi görünen bu eski ve küçük kasabaları ziyaret etti- ğimiz zaman onları hâlâ geçmiş zamanların romantizmi içinde uyuklamakta gibi görürüz ve bunlar gözleri geriye doğru bakan bir çok romantik kinişlerin fikir ve ruhuna birçok lüzumsuz mevzular dahi ilham ederler ise de dik- katli bir müşalıedeci bu küçük kasabaların bile zamana uymasını ne kadar iyi bildiklerini farketmekte güçlük çek- mez. Bilhassa bunların cadde ve sokaklarının temizliğine, meydanlarının güzelliğine, lüzumlu olan bütün tesisatın buralarda mevcut bulunduğuna ve bir dereceye kadar da umumî iktisadî tekâmüllere yanaşmak hususunda sarfet mekte oldukları ufak tefek gayretlere bakınca bu küçük kasabaların

belediye1

erinde modern bir belediyecilik zih- niyeti bulunduğuna hükmetmek lâznngelir.

Bizim memleketimizde küçük kasabaların kalkındırıl- ması işiııe girişmek istediğimiz zaman ise bizler jok daha güç bir vazife ile karşı karşıya geldiğimizi görüyoruz.

Türkiyede şose ve yollar kâfi derecede tekâmül etmiş ol-

madığı. memleket geniş ve münakalât zayıf bulunduğu

cihetle herhangi bir kimse iktisat ve kültür merkezlerine

ulaşmak için orta boydan herhangi bir Avrupa kasabası-

nın sekenesine nisbetle çok daha uzun ve güç yolculuklara

katlanmak mecburiyetindedir. Bu kasabalarda orta ve

(2)

yüksek mektepler mevcut olmadığı için yüksek tahsil görmüş veya sair suretlerle iyi yetişmiş bilgili elemanlar oralarda yoktur. Halbuki bu gibi elemanlar Avrupa be- lediyelerinin ilerleyişinde fahri olarak çalışarak bu ilerle- yişte en büyük rolü oynamışlardır. Dünyanın her tarafın- da bu böy'edir. Köylüler ve küçük kasabalılar umumî müessese ve hizmetlerinin ilerletilmesi, geliştirilmesi için tahsil görmüş kimselerin yardımcı ellerini bilfii: uzatma- larına muhtaçtırlar. Bu gibi tahsil görmüş kimselere Av- rupanın küçük kasaba ve köylerinde papaz, öğretmen, avukat, hekim ve her çeşitten memur olmak üzere daima tesadüf ederiz. Bu adam ar bulundukları yerlerde ıımurnî hizmet müesseselerinin kalkındırılmasına yardım etmeği kendilerinin tabiî birer vazifesi sayarlar, içinde yaşamakta oldukları muhitin yükselmesine fiilen yardım etmeği tabiî görürler. Şurasını daima tekrar etmek mecburiyeti tideyiz ki, Avrupanın geçen asırlarda başarmış olduğu pek büyük ilerleyiş ve gelişmeler sadece devlet nüfuzunun ve kültür âleminin merkezîleştiği birkaç şehirde kendini gösteriyor değildir. Bilâkis bu ilerleyiş en küçük kasaba ve yjvlere kadar bütün memleket içine ayni suretle yayılıp dağılmış bulunuyor ve mezkûr ilerleyişi işte bu noktadan çok daha mütebariz olarak görmekteyiz. Bu sebep'edır ki, böyle küçük kasabaların ilerlemesinin bilgili, iyi yetişmiş, be- cerikli insanların fahriyen ve fiilen işin içine girip ça- lışması, didinmesi olmadıkça temin edilemiyeceğiııi teba- rüz ettirmemiz çok ehemmiyetlidir. Buna mukabil şu nok- tayı da işaret etmeğe lüzum yoktur ki, bizim belediyeleri- mizin ekserisinin nüfusu on binden aşağıdır ve böyle yer- lerde ise bahsettiğimiz görgülü, bilgili elemanlar yoktur.

Memleket geniş olduğu için bir küçük kasaba ahalisinin ayni kasabaya benziyen diğer kasabalardaki çalışma ve gayretlerin ne semereler verdiğini gidip görmesi, kendi kasabasile diğerlerini mukayese etmesi kolay değildir. Ga- yet büyük merkezlere kadar seyahat etmesi ise ona kâfi bir fayda zaten temin etmez, çünkü büyük bir şehirdeki belediyenin başarıları küçük kasaba için bir örnek oıarak alınamaz ve onları tetkik etmekle küçük kasabalı bir şey elde etmiş olmaz. Bilâkis, bulvarlar vesaire gibi büyük şe- hirler tesisatını taklide kalkışmak küçük kasabalar ioin bri hata teşkil eder. Bu gibi yanlışlar pek çok küçük kasaba- ların bütçelerini senelerce kötürüm bir hale getirmişler- dir. Bu iş hususî bir önemde ve kat'iyetle lüzumlu bir iş- tirve bunun dört elle kavranıp başarılmasr lâzımdır, mev- cut kanunlar ise, tecrübelerin bize öğrettiğine göre, anla- şılan kifayetsizdir.

Umumî iktisat siyasetinden sarfınazar edilecek o- lursa, bu kasabaların kalkınması ve gelişmesi işinin neden dolayı bir türlü kâfi derecede ilerliyemediğini ben şu esas sebeplerle izah etmekteyim:

Bütçenin yetersizliği, parasız

7

ık, (bu meyanda mevcut paraların yanlış yere sarfedildiği ekseriyetle vâkidir), kifayetsiz bir iktisadî gelişim veya belediye idaresinde

esaslı iktisadî noktai nazarların kâfi derecede gözetilme- yişi. Belediye işlarinde çalışan arın kâfi derecede iyi ye- tlşm'.ş kimseler olmayışı ve akıl verecek mevkide bulunan- ların bu işlerin teferruatına ihtisas bakımından kâfi âcre- ccde yardım etmeyişi.

Başarılması icap eden bu işin üzerine dah.ı büvük bir kuvvetle yürüyebilmek için belki bazı fikir.er de ile- riye sürülebilir.

Paranrıı azlığını umumiyetle herkes kabul < tmekte- dir. Bu azlığın muhakkak olduğunu teferıüatile izah ve is- pat etmek bizi bu makalenin çerçevesi dışına çıkarır. Bu hususta başka bir yerde mufassal yazı arım çıkmıştır ve son defa da istanbul Üniversitesi iktisat Fakültesi dergi- sinin son çıkan nüshasındaki makaleyi yazmış bul

ılını-

yorum.

Belediyeler idaresinde iktisadî noktai nazarların kâfi derecede gözetilmeyişi de burada tafsilâtile izahı müm- kün bulunmıyan meselelerle alâkadardır. Sadece ik; nok- tainazara burada temas etmek istiyorum. Yüreğimizi bil- hassa duygulandırmakta olan bu küçük kasabalarda kü- çük sanayiin ve el zenaatlarının geliştirilmesi ve ilerletil- mesi ve münaka

7

âtın sistematik bir surette inkişaf ettiril- mesi lâzımdır. Münakalâttan maksadımız bu küçük yer- lere giden yolların ve otobüs seferlerinin geliştirilmesidir.

Şoseler ve yollar onların iktisat hayatının damarları ve nabızlarıdır. Ancak bunların çekişmesiledir ki, iç pazar kalkınıp büyük piyasalara bağlanabilir ve tabiatın hiç de ihmal etmiş olmadığı bu memleketin içindeki kuvvetler şimdiki âtıl ve durgun vaziyetten kurtulup harekete geçe- rek gelişebilir. Şose ve yolları hiç bir şeye bakmıyarak akla gelebilen en büyük bir kuvvetle tamamlamak ve ayni zamanda bunların tamir ve bakımı için her manasile güve- nilebilir bir teşkilât yaratmak ve böylece şoseleri ve yolları hiç olmazsa, şimdiye kadar sevkulceyş mülâhaza- larile geliştirilmiş olan demiryollar derecesinde tekâmül ettirmek lâzımdır.

Bu icabatı kavramak hususunda henüz ne kadar ge- ride bulunduğumuzu anlamak için yeni yapılan şehir plânlarına bakmak kâfidir. Bunların hemen hiç birisinde bütün bu şeyler kâfi derecede gözetilmiş değildir. Bir memlekete sadece demiryol istasyonları değil, ayni za- manda şehir ve kasabalar arasında işliyen otobüslere m'ih- sus istasyonlar da lâzım olduğunu anlaşılan henüz çok kimse işitmiş bile değildir. Bununla doğrudan doğruya ilgili olan ve memleketin vaziyet ve ihtiyaçlarına yetecek bir derecede bulunan bir küçük sanayiin geliştirilmesi meselesi hakkında Muhlis Ete (Türk Ekonomisi) dergisi- nin 15 inci sayısında dikkate şayan bir makale neşret- miştir.

Biz burada meselenin daha ziyade idarî lıususata ait bazı noktalarından kısaca bahsedeceğiz.

Malî vaziyeti kâfi ve ekonomik gelişimi kuvvetli olan

küçük kasabalar bile, bu yüzden işleri çok daha kolay bir

(3)

hale gelmiş olmasına rağmen, hususî bir bakıma ve bil- hassa kendi ihtiyaçlarının en büyük bir itina ile gözetil- mesine muhtaçtırlar. Bu işler için ders kitabı nevinden bir kataloğ tanzim etmek ve her vaziyete göre bunu cepten çıkarıp tetkik temek imkânsızdır. Mıntkalar arasındaki farklar diğer memleketlerekilere nazaran çok daha büyük- tür. Karadeniz sahilleri, Ege mmtakası ve meselâ iç Anadolu, ihtiyaçlar ve imkânlar bakımından birbirinden o kadar farklıdırlar ki her bir şehir tipi için mıntaka iti- barile tamamen başka başka metotlar kullanmak lâzım- gelir.

Belediye reisinin mevki ve vaziyeti hakkında bugün mevcut olan ahkâm umumiyet itibarile en küçük kasaba- larımızın bile ihtiyacına uygun değildir. Bunların idaresi ihtisaslı ve bir dereceye kadar da müstakil kimselere ve- rilmelidir. En büyük güçlük ise bu kasabaların ilerlctil- mesine ait tatbiki hakikaten mümkün ve iyi düşünülmüş plânların tanzimi ve bu husustaki danışmalar esnasında kendini gösterir. Şimdiki halde bu gibi kasabaların danı- şacakları makamlar, eğer danışırlarsa, teknik itibarile ayrı ayrı sahalarda ve mevkilerde bulunyor. Adına (şehir plâ- nı) denilen şey sadece kasabanın şehir inşacılığı bakımın- dan inkişafının bir krokisinden ibarettir. Şimdiye kadar tanzim edilmiş bulunan şehir plânları, vaziyet vs müna- sebetler hakkında kâfi derecede bilgisi olmıyan bir Kimse için, çok defa kolay anlaşılır şeyler değildir. (Bu plânlar tertipli ve hakikaten iyi yazılmış izahatlı bir surette neş- redilir, iyi bir tahlil yapılırsa ne kadar mühim bir va- zife başarılmış olur.) Plânda daha ziyade teknik 1 akım- dan etraflı surette düşünülmüş ve modern bir şehre uygun caddeler, meydanlar vesaireniıı içinde tatbik imkânlarının da hakikaten iyi bir surette düşünülmüş olup olmadığını ve bu plânın içinde bu şehrin gelişmesini temin edecek imkânların hakikaten mevcut bulunup bulunmadığını in- san bazan anlıyamıyor. Keııdi aczimden utanarak itiraf ediyorum ki, ben meselâ Nafıa Sergisinde gösterilen plân- ların önünde çok defa durdum ve plânın içinde böyle ma- nalı ve kavrayışlı bir irtibat görüp anlamak içiıı boşu bo- şuna uğraştım. Başkalarının da ayni hale uğramış olacak- larını hafifçe düşünmeğe cesaret ediyorum.

İşin güçlüğü, bir plânın tanzimi veya daha doğrusu- nu söylemek icap ederse bir plânın çizilmesi için i.k şart olan teknik ve el sanatı bilgisi ile birlikte bütün iktisadî noktai nazarların da ihtısaslr bir surette gözetilmesi icap etmesinden ileri geliyor ki, bu husustaki vaziyet diğer memleketlerde Türkiyedekinden başka türlü değildir.

Küçük belediyelerin danışma ve yardım işleri ı.cknik te- ferrüat içinde kendini kaybetmek tehlikesindedir. Bir bu tehlike, teknik hususatta ihtisasa verilen değer -ıisbetinde umumî ve toplu bir görüşü temin edecek umumî bir ida- renin küçük kasabalarda tamamen yokluğu yüzünden da- ha ziyade artmaktadır. Küçük belediyelerin danışma ve yardım işleri ihtisas teferrüatı içinde kendisini kaybetmek

tehlikesindedir ve belediyelerin asıl idaresi tarafından ya- pılan danışmalar her şeyden evvel bu küçük yerler içiıı tatbik edilemiyecek derecede çapraşık şekiller ve usuller gösterilmek suretile karşılandıkça bu tehlike a/alamaz, çünkü her bir bütçe meselesi, her bir kadro meselesi ve gündelik çalışmaların binbir ihtiyaçları iktisat bakımın- dan hemen de faydasız olan, bir sürü yazı işleri altında inlemektedir.

Bittabi tamamen ortadan kaldırılmasına imkân olmı- yan teferrüata ait meseleler içinde kaybolup gitmekten ise bu küçük belediyelere ait meselelerin heyeti umum,iyesini tetkik etmek, onların içinde bulundukları ahval ve vazi- yetleri her bakımdan tanıyıp üzerinde işlemek lâzımdır.

Birbirinden çok farklı olan kasaba tiplerini ve yıae bü- yük farklar gösteren nnnlaka hususiyetlerini ayrr etütler- le gözden geçirmek ve diğer makamların da bunlara göre alınacak tedbirlerde bir iş birliği yapmasını sağlamak lâ- zımdır.Bu küçük belediyelerin mühim iktisadî şubeleri hu- susî bir itina ile geliştirilmeli ve bunlara iktisadî maksat ve gayelere uygun, tatbiki kolay şekiller verilmeli, buııa göre modern bir muhasebe sistemi ve tanı mâııasile ikti- sadî bir idare sistemi vücude getirilmelidir.

İdare işlerinin memleketimizdeki vaziyetine bakınca, teknik, ekonomik ve idare lıususatile içli dışlı alâkası bu- lunan yukarıda bahsettiğim şümullü meselenin belediye- ler bankasını itinalı bir surette büyütüp genişlemek sure- tile ele alınmasının en muvafık bir çare olacağını zanne- diyorum. Bu bankayı belediyeler için tam ve hakikî mâ- ııasile, para temin eden ve kendisine danışılan bir müessese haline getirmek lâzımdır. Bu banka belediyelere sadece ucuz kredi açmak suretile ekonomik bakımdan değil, ay- ni zamanda icap eden ekonomik lıususatta fikirler vermek, geniş ve ileriyi gören tekâmül plânları tanzim etmek su- retile de yardım etmeli ve bu plânlar sadece tesadüfen önüne sürülen mahdut bir projenin tetkiki mahiyetinde kalmayıp bütün o mahallin umum meseleleri doğru bir surette ele alınmalı ve işlenmelidir. Belediyeler bankası memleketteki bilûmum inşa tekâmüllerinin ve bilhassa küçük kasaba ve belediyelerin inşa tekâmüllerinin hakikî bankası olmalıdır. Bu maksatla belediyeler bankasının şimdiki belediyeler fen heyetinin fonksiyonlarını kendisi- nin sair işlerile mezcetmesi lâzımdır. Belediyeler fen he- yetinin elde etmiş olduğu tecrübelerden ve bütün bu küçük kasabalara daiv toplu görüş ve ihtisasından her bir kü- çük belediye ve kasabanın ve dolayısile de bütün mem- leketin faydalanması icap eder.

Belediyeler bankasının bu tarzda bir gelişmesi. Bü-

yük Millet Meclisine arzedilmiş bulunan ve bankanın ser-

mayesinin yüz milyon liraya yükseltmesini derpiş eden lâ-

yiha kanuniyet kesbettiği takdirde, imkân dahiline gir-

miş olacaktır. Bankanın derpiş edilmiş olan genişlemesi

ve harbin durgun senelerinde birikmiş olan inşa ihtiyaç-

larının tatmin edilmesi zarureti bu bankayı, eğer işlerini

(4)

akıllı bir surette gütmek istiyorsa, sadece kendisinden is- tenilen kredileri âdeta bir makine gibi çıkarıp vermekle kalmıyarak bunların maksat ve ihtiyaca uygun bir su- rette tertiplenmesine ve karşılıklı doğru düşüncelere te- vafuk etmesine itina etmek mecburiyetindedir. İşte oöyle- likle de belediyeler bankası zaten kendiliğinden belediye- lerin her iş için baş vurup akıl danışacakları hakikî bir ihtisas mercii haline gelir. Böyle bir ihtisas danışma merciinin lüzum ve mânası da ancak onun sadece münfert mâlî projeleri tetkik etmekle kalmıyarak biitün işleri ruh- lu ve manalı bir surette ve bir çok senelere şamil olarak vahdetli bir plânın parçaları imiş gibi görüp kavramasi'e kaimdir ki, böylece ahval ve vaziyeti bilen herkesin tak- dir ettiği imkânlardan faydalanarak, dediğimiz gibi ras- yonel ve karşı'ıklı bir uygunlaştırma temin edilmiş olur.

Sadece kredi vermek ile verilecek krediden nasıl faydala- nılabileceğine dair danışanlara akıl vermek arasındaki mesafe bunların bizi götüreceği mantıkî neticeye kadar olan mesafeden daha büyük değildir. Bu suretle varıla- cağını söylemek istediğimiz tekâmül safhası ise işletme ik- tisadiyatı bakımından sürekli bir istişare ve kontrol key- fiyetidir ki bunun kat'î ve mutlak lüzumunu her zamatı ve daima tebarüz ettirmemiz lâzımdır.

Yukarıda denilen kanun lâyihası bankayı sadece be- lediyeler bankası olmaktan çıkarıp «mahallî idareler iınar bankası» haline getirmek is temek, e, açıkça söylemiş ol- maksızın, diğer bir tekâmül sahasına temas etmektedir.

Bu küçük belediyelerin şimdiye kadar olduğundan daha ziyade, mıntaka inkişaflarının çerçevesi içine alınması lâzımdır.

Memleketimizde vazı kanun diğer bütün memleket- lerde zarurî bir usul haline gelmiş olduğu üzere küçük kasabalarda mahallî idarelerin fevkinde halkın kendi kendisinin idaresi mahiyetinde olan bir mıntaka belediye idarsi usulünü kabul etmedikçe ve bizde de şimdiki gibi vilâyet hususî idareleri fazlaca geniş çerçeveli bir halde kaldıkça hiç olmazsa muhtelif idaremizin yani vilâyet, belediyeler ve köyler idarelerinin bu hususta anlaşmalar, veya birlikler yapmak suretile sistematik bir tarzda iş bir- liği yapmalarını temin etmek yoluna gitmek lâzımdır.

(Mahallî idarelerin fevkinde bulunan mıntaka belediye- lerine misal olarak ingilteredeki (Couııtrees) ve Almuıı- yadaki (Kreisvernoltung) idarelerini zikredebiliriz). Ban- kanın iş sahasını vilâyet hususî idarelerine ve şimdiye kadar fevkalâde ihtiyaçları için her türlü kredi imkânla- rından bilfiil mahrum kalmış olan köy idarelerine ka- dar teşmil etmek suretile böyle bir imkân da ilk defa olarak temiıı edilmiş olur. Münferit olarak şimdiye kadar büyücek işler başaramıyacak halde kalmış olan bu kuv-

vetlerin bir araya getirilmesile daha büyük imkânlara yol açılmış olacaktır. Haricen arada bu kadar büyük fark- lar var gibi görünmesine rağmen her memlekette ayni ihtiyaçların ayni veya benzer hal çarelerine götürmüş ol- ması bir tesadüf eseri değildir.

Bankanın nizamnamesinde beklenen kanun yapaca- ğı değişikliklerden hâsıl olacak imkânlardan tam mâna- sile faydalanılacak olursa bu takdirde makalelerimizde bahsedilen ve şimdiye kadar pek güç bir halde kalan kü- çük belediyeler meselesinin bütün görünüşü belediyeler lehine bir hayli değişmiş olacaktır. Yetecek miktarlarda kredi açmak, doğru ve bütün tafsilâta kadar nüfuz eden mahiyette fikirler vermek, açılan kredilerin hakikaten mak- sat ve miinaya uygun surette sarfedilmesini temin etmek, belediyelerin iktisadî işletmelerine ekonomi bakımından daimî surette fikir vermek ve bunlara yardım etmek, bun- ların inkişaf plânlarına dair danışmalarında kendilerin-;

akıl vermek ve yardım etmek, ihtiyaçlarını itinalı bir su- rette incelemek ve araştırmak İşte bunlar başarılmak şar- tile, çeşitliliği itibari.e pek enteresan olaıı bu küçiik ka- sabalar mesaisi semereli bir surette gelişecektir. Eğer biç olmazsa hakikaten yüksek kaliteli belediye reislerine me- mur sıfatı ve bundan doğan haklar da verilebilirse bu tak- dirde böyle danışanlara fikir verme faaliyetinin semeredar olması imkânları çok daha artacaktır. Muhtelif teknik ve- kâletler arasında çok güç olan işbirliği böyle bir harika dahilinde daha kolay temin olunabilir, çünkü banka kre- dilerini gayet muhtelif işler için vermek mecburiyetinde- dir ve bu sebeple bir belediyenin muhtelif işlerinin bir- birine uygunlaştırılmasmı temin etmekten başka çaresi yoktur.

Bu suretle, mahalli bilgili elemanların yetiştiril.nesi kadar mühim olan diğer bir gayeye de varılabilir:

Kasaba ve küçük yerlerdeki işlerin iktisadî, malî, tek-

nik ve içtimaî bakımlardan birbirlerile irt'bat ve münase-

betleri ve hakikî ihtiyaçlar hakkında tam bir ihtisasa da-

yanan bir anlayış hâsıl edilmiş ve böyle bir zihniyete

varılmış olur. Kitaplardan öğrenilmesine imkân olma-

yıp aııcak amelî sahada uzun müddet uğraşmakla elde

edilmesi kabil bulunan böyle bir anlayış ve zihniyet

şimdiki halde ekseriya mevcut değildir ve umumî malû-

mat ise bu işin içine girip bütün teferrüatile nüfuz etmek-

le elde edilmiş amelî bilginin yerini tutamaz. Bu noktayı

tebarüz ettirmeğe bile lüzum yoktur. Küçük belediyelerin

danışmaları için vücude getirilecek böyle bir istişare

mercii hakkındaki tasavvurumuz hususunda bilhassa dik-

kate alınması icap eden bazı meseleleri ayrı bir yazımız-

da tahlil etmeğe çalışacağız.

Referanslar

Benzer Belgeler

 Distal radius ile distal ulna arasında meydana gelir..  Pivot

Mümkün ol- ça daima her bir küçük belediye bütçesi içinde el- de edilmesi kabil bulunan bütün (malûmatı (birbir- leriyle karşılaştırmalı, resmî istatistikleri bulunması

nokta burada Ingilteredekinden başkadır. Almanya- daki gelenek meslek bakımından yetişmiş memuru sayar ve onun sevk ve idare etmek hususundaki hak - kını tanır. Şehri

AraĢtırmanın verileri, YHKB tarafından hazırlanarak TR83 Bölgesi‟ndeki Amasya, Çorum, Samsun ve Tokat illerindeki Halk Eğitim Merkezleri ve Ġl Komisyonu

• Tüm ekstremitenin başlıca rolü fonksiyon için ELİ uygun

• Dequervain sendromu ;ekstansör pollicis brevis ve abd pollicis longus tenosinoviti.. • N.medianus lezyonu; maymun eli

parmak amputasyonu uygulandıktan sonra, hipotenar fleple onarım yapılmış bir olguda ameliyat sonrası dönemde diğer parmaklardaki ulnar deviasyonun tam olara.k

Elin mator bölgesindeki küçük kortikal infarktlar nadir görülmekle beraber el parmaklarında izole güçsüzlük olan olgular küçük kor- tikal infarkt yönünden dikkatle