• Sonuç bulunamadı

ANAYASA. milli İdeallerin sembolü S A Ğ C IL IĞ I KORUMALIDIR. V a T r ^ A y

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ANAYASA. milli İdeallerin sembolü S A Ğ C IL IĞ I KORUMALIDIR. V a T r ^ A y"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

V

a

T r ^ A y

ANAYASA

milli İdeallerin sembolü

S A Ğ C IL IĞ I

KORUMALIDIR

(2)

Böyle Giderse Köyümüzde 25 İle 40 Yaş Arasında

Bir Ferd Kalmayacaktır

Millî hayatım ızın İktisadî, si­

yasî ve sosyal çalk an tılar için de bulunduğu b ir sirada aklımı 2a şöyle b ir soru geliyor: Biz geçm işte ne idik, şim di ne ol duk? G elecekte ne olacağız?

Millî ızdırabı yaşayan b ir mil­

le t evladı olarak bu sorulara ce vap verm em iz gerekm ektedir.

Biz üç kıta yedi deniz haki­

m i cigangir b ir m illettik. Av­

ru p a'y a el açm ıyorduk. K ralla­

r a taç giydiriyorduk. Yabancı devletlerin k ralları bizim y ar­

dım larım ızla h ü rriy e te kavuşu­

yordu. Bugün ise biz onlara el açıyoruz.

T ürkiye'de iş sahası bulam a­

yan kardeşlem iz, h e r tü rlü m ahrum iyete, vatan ve m illet h asre tin e k atlan arak A vrupa’­

ya çalışmaya gitm ektedir.

Bizim köyümüz Ajıadolu’nun en ücra küşesinde 260 hane ci­

v arında b ir köydür. Köyden -bir kısım işçi bulm a kurum u va sıtasıyla, b ir kısm ı da tu rist o- îa ra k iş bulm ak için A vrupa’­

ya çalışmaya g ittiler. H ergün de gitm ektedirler. A vrupa'ya g idenlerin sayısı 180’in üze­

rin d ed ir. B ir evden iki üç k a r­

deş b irden gitm ektedir. Böyle devam ed erse köyümüzde 25 yaş ile 40 yaş arasında b îr fe rt kalm ayacaktır. A vrupaya giden kardeşlerim izden şüphesiz ki A vrupa d ev letlerinin m enfaat- la rı var. E ğ er m e n fa a tla n ol­

m asa götürm ezler.

Köyümüzde çiftçilik yapan A hm et Ağa ancak senelik ge­

lirin in d ö rtte b irin i karşıla­

m aktadır. İhtiyacının tö rtte ü- Çünü ise g u rb et illerin d e çalı­

şarak karşılam aktadır.

Köylümüz İstan b u l'a gelm ek te, iş bulam ayınca da seyyar satıcılık yapm aktadır!

B inbir güçlük içinde gece gündüz dem eden köle gibi ça­

lışır. Ü stelik b ir de belediyeler yakalar. 30—40 lira ceza alır.

H albuki onun günlük kazancı 30—40 lira n ın çok altındadır.

K öylü bu şa rtla r altın d a çı­

k a r yol olarak A vrupaya git­

m eyi kafasına kor. A vrupaya gitm em esi söylendiği zaman da

«Ben geçimimi sağlayabilm em için senenin büyük b ir kısm ı­

n ı k u rb ette geçiriyorum . Böy­

2 H I I I I M I I I I I I I < I l l l l l l l l l l l | | | | | | | | | | j | | | | | i | | | | | | | , | | | l | | l | | l | | , ltJ 9 , | „ , | i , | | < u | | n | u | M 1 | M | t | | | t i | | | | | ( | | | | | | | a | | | U M ( ( | J f i | ^

d il e ğ im iz

| Mehmed’in torunları! Kulak verin ki rüzgar,

| Kırım kafkas ve Kıbrıs faciasıyla titrer

| Yıkık mezar taşlan intikam diye inler,

| Alevlendirdiğin kin hiç bir zaman sönmesin.

e s

| Hainler unuttursa tarihler gizlese de

| imdat çığlıklarım hür dünya duymasa da

| Kararlıyız bu hesap sorulacak mutlaka

| Kararlı mücadele bundan böyle durmasın.

| Bütün gözler hep size ümidimiz Allah’a

| Çelik zırhlı duvarla dur deyiniz barbara

| Bükülmez bileğiniz hunhar kaba kollara

| Parlatılan «Yıldız»a Allah zeval vermesin,

İ Hilmi Semerci

1. H. O.

TRABZON

1 I

Gömülü Çoban dan Seçmeler HIÇKIRIK VAR

| Kafkasya’dan, Trakya’dan, Türkistan’dan feryadım i Parça parça yüreğim, ciğerimi dağladım,

I Ben bu îman yolunda zincirlere bağlandım.

Herkes hür bu dünyada yalnız esir biz varız, Ümid ümid çırpınır, gamlı gamlı ağlarız...

İ Çınlardı üç kıtada atımızın nal sesi, î Biz yaktık Moskova’da hürriyet meş’alesi, İ Hakkı getirdik dile, sustu batılın sesi,

Asırlardır tarihe şan verir nam alırız....

f Tahtalangiray Han’ın şanlı torunlarıyız...

EY TÜRK.

le giderse benim sütünü yedi­

ğim ineğim e bile vergi kona­

cak. Ben o zaman hiç köye var m am am lazım. Geçimimi kolay kolay tem in edem eyeceğim Bel k i de hasta olsam doktor pa­

rası bile bulam ıyacağım . Ama A lm anyaya gidersem bu çile­

den b ir parça olsun k u rtu lu ­ rum . Z ira orada üç sene çalış­

m ış olsam aldığım p ara b ir iş için serm aye olabilir. Değilse başka çık ar yol yok. Biz banka m ı soyalım dilençilik mi yapa­

lım b u n la r revam ıdır. Yine en iyisi şerefle çalışm ak şerefle yaşam aktır.» der.

Köylü b ir parça k a r tem i­

ni için m alım İstan b u l'a geti­

r i r satm ak ister. Ama n erd e m alı daha halde iken çü rü tü ­ lü r m ahvolur.

Y ine bu n ların yanında gün­

den güne yapılan zam lar köylü nün kam buruna kam b u r ekler.

Köylü daha çik çalışma ve ka­

zanma m ecburiyetiyle karşı karşıya kalm akla b era b er yine üm idsizlikler ve yolsuzluklar onu bırakm az.

Şu a rtık b ir gerçek oluyor ki h e r gün yenilenen zam lar m illeti insanca ve huzur için­

de yaşam adan koparm akta k u r tuluşum uz yerine gerilem ekte ve boğucu b u h ran la ra ve yıpra tıcı yok edici ısta rp la ra yuvar lam akta ro l alm aktadır. Mil­

le t iktisadi buhranım ızın baş m esulü yahudi vurgunlarının, önlenm esini m illî servet soy­

guncusu h ain lerin yakalanm a­

sını k u rtu lu ş yolu beklerken sını k u rtu lu ş yolu olarak bek­

le rk e n zam ların ağırlığıyla da- ha çok sefalete d üçar olm akta dır.

T ürkiye5de gayri m illi kuv­

v etlerin ihan eti m illetin haya­

tın ı hayli y ıpratm ıştır. Ve bu böyle devam etm ektedir. Bu­

nu teyid eden bizim kendi kö­

süm üzden b ir işçinin itira fı şöyledir:

îk i yahudi o rta k olm uşlar d ö rt atölye kurm uşlar. Benim h aftalığım 130 lira d ır. Atölye-

Ey Türk! Yedi deniz fetheylediğin, Cihana sığmayan iman nerede?

Zalimin alnına çelikleştiğin,

Mazluma yumşayan vicdan nerede?...

Malazgirt, Kosova, Mohaç, Çaldıran, Düşündükçe yedi düvel, çıldıran, Meydanları akın akm dolduran, Tarihler dolusu destan nerede?...

KİM SÖKECEK?

| Göğsümüzden lav alan istiklâl volkanını,

| Parmaklıkla zabtetmek, buna hiç imkân var mı?

| Bir çmar gövdesiyle köküyle, budağıyla, İ Sökülüp atılmaı, bir yahudi aklıyla

| Utanın parmaklıkla gölgelenen hür yüzden.

| Hür yaşama arzusu sökülmez göğsümüzden.

| Sökülmez, dalga dalga bağrımızda bu iman,

| Sökülmez, ölse vücut, bu fikir hiçbir zaman...

7*M uiM iıtM iiM H M iM tM iifiıım ıım m ım «ıiH tıııııııııifim «ıtııı»ım ıtıı«tııttıııım ıııııııııtııııım ııııiH H iııııtiı3

O T A Ğ Y A Y I N L A R I N I N

B. Yahudiliğin, Hıristiyanlığın ve Komünizmin ihfinet planlarını ifşa adan kitabı

tıktı;

MİLLET DÜŞMANLARININ İHANET PLÂNLARI! t.ig .ı.r)

V S T A D R E S : V ila y e t H a n e n ü st k a t C a g a lo ğ lu / İST.

B E K L E N İ N K İTA i l SİCıKli

de plastik kapak yaparım . Sa­

bah saat 8’den gece 21’e kadar çalışırım . K apağın b ir tanesin­

den bana üç k uruş verirler.

Ben fazla kazanm ak için fazla çalıştığım halde hafta sonun­

da benim hak etm iş olduğum p aradan kesm ek isterler. H afta sonunda işçilerin gördüğü m u­

am eleyi dilenciler bile görm e­

m iştir. G elir giderden aniıyan işçileri işten a tarlar. Ben hak­

kım ı istediğim çoğu zaman be­

ni işten atm akla te h d iit e d e r­

le r. K endileri İstan b u l'u n en lüks yerlerin d e sefa sü rerle r.

Biz ise e s ir gibi yaşarız. B ir fırsa tın ı bulsam tem en A vupa’- ya giderim .»

G ayri m illî u n su rların bu

nevi ihanetleri yanında zam­

la r m illeti daha çok ümidsiz- liğe sürülüyor. Ben İnanı­

yorum ki zam lar k u rtuluşu te ­ m in etm eyecektir. Baştan fak ir leşm em izin ve servetim izin za­

yıflam asının m üsebbibi olan v u rg u n la n ve alçakça soygun­

la rı önlem ek en doğru yoldur.

M illet olarak m esulerden bu m eselelere titizlikle eğilm eleri n i isteriz. Değilse ta rih e gö­

m ülm eğe m ahkum durum a düş m üş olacağız.

E ğ er T ürkiyede Millî B ir po liiik a uygulanırsa o zaman ız- d ırap lan m ız d in e r m illet hu­

zura kavuşur.

MUSTAFA ÇINARLI

SAYFA: 2 MÜCADELE 3 AĞUSTOS 1971

(3)

vmmssşsaammmamm

BAŞYAZI

Milletin iman, ahlâk, kültür tarih ve menfaatine bağlı

haftalık siyasî

MİLLİ DÂVA MECMUASI YIL: 2 SAYI: 79

SAHİBİ

,ömer Ziya Belviranlı

MESUL MÜDÜR A. Selim Arkoç

Devamlı Yazı Kadromuz AYKUT EDIBAU YILMAZ KARAOGİ U NECMEDDtN TURINAY

SABAHADDİN ERİŞ

İDARE YERİ Babıâli Cad. No: 5 0 /4

Cağaloglu — İstanbul Telefon: 27 73 10

DİZGİ Şen-AL Matbaası

BASKI

Güneş Matbaacılık TA .Ş.

CağaJoğlu — İst.

ABONE ŞARTLARI Bir Senelik: 70 Lira Altı Avlık : 35 Lira Üç Aylık : 18 Lira FlATI : 150 KURUŞ

r

Anayasa Ve Demokrasi

Başbakan bay N ih at E rim , hazırlam ış ol­

duğu A nayasa değişikliği tasarısını p a rtile rin tetk ik in e arzetm iş bulunuyor. Bu son tasarı, da­

ha önce basına in tik al etm iş olana nazaran bir hayli değişik.. T ürkiye’de Anayasa değişikliğini getekli kılan sebepler, hiç olmazsa b ir kısım çevrelerce kesin olarak belli gibi gözükm ekte­

dir. Bu çevrelere göre Anayasa, T ürkiye’de kızıl ih tilâl hazırlığının sebep olduğu anarşiye ve krize, icranın m üdahalesine man! olucu m adde­

le r taşıdığı ve m üessir b ir m illî ve sosyal kalkın­

maya im kân verm ediği için değiştirilm elidir.

Şüphesiz ki, bir m üessese, sosyal ih tiyaçları karşılayam adığı nisp ette değiştirilm elidir. Bu b ir gerçektir. A ncak Anayasa, m illî ve sosyal hayatı düzenleyen n orm atif b ir kaynaktır. Uyul­

m ası gerekli tem el kaideleri ve varılm ası ge­

rek li hedefleri gösterm ektedir. F a k a t netice iti­

bariyle b ir d ire k tifle r m ecm uası ve nihayet b ir plândır. Anayasa icraya, teşriy e ve kazaya yet­

kiler verm ekte ve m esuliyetler yüklem ektedir.

Bu m esuliyetleri kavrayacak, y etk ileri kullana­

cak olan da, insandır.

Millî hayatın tanzim inde sadece b ir â le t ol­

duğu besbelli bulunan A nayasa’ya kabahat yük­

lem ek, devlet adam ı m esuliyeti ile bağdaşmaz.

E n iptidaî A nayasaînın ca rî olduğu m em lekette bile, devletin, m illetin ve vatanın varlığını yık­

m aya yönelmiş b ir ih a n et harek etin e, b ir saniye m üsaade edilemez. Tam üç seneye yakın b ir za­

m an süresi içinde kızıl ihtilâl, k iralık kalem le­

ri, k a tü m ilitanları, satılık k ürsü sim sarları ve m illetin varlığına düşm an rotetifleriyle, m illete ve devlete karşı açtığı ih an et savaşında ik tid ar­

la rın m üessir ve haklı cevabını bulam am ıştır.

A ksine, devleti yıkm ağa yönelen bu ih an et ha­

re k e tin e k aderin cilvesi olarak T ü rk m illetinin başına m usallat olmuş birtakım politikacılar ça­

nak tu tm uşlardır. T ü rk m illeti b unların k im ler olduğunu bilm ektedir.

A ncak b u n la rt belirtm ek ten m aksadım ızın 1961 A nayasasını eksiksiz ve kusursuz bir eser olarak gösterm ek olduğu zannedilm em elidir. Yu­

karıdaki ifadeleri, b ir kısım haris politikacıla­

rın m esuliyetsizliklerini, ve korkunç g afletlerini, A nayasa’nın kifayetsizliği perdesi arkasına giz*

lem e küstahlığını b elirtm ek için yazıyoruz.

1961 A nayasası elbette eksik idi ve ku su r­

lu idi. Bu h e r beşerî eserin ebedî zaafıdır. Ay­

rıca 1961 Anayasası, onu hazırlayanların zihni­

yeti ve zararlı inançlarının, b ir dereceye k ad a r da m ahsulü oldu. N itekim o Anayasayı hazırla­

yan sözde ilim adam larından birçoğu bugün m illetin, hakkında hüküm verdiği m ücrim lerdir.

Sözde ilim adam ları (!) 1961 A nayasasını, m illî iradenin m eşru tem silcisi Meclis’in y etkilerini daraltan b ir yığın sözde m u h ta r m üessese ile dol- t, durdulat.

A nayasa ve k an u n lar vardı ama, T ürkiye’de k anunlara itaati, vatandaşlığın asgarî gereği ola­

rak kabul ettirecek makam, hem en hem en yok­

tu. TRT’si gayri millî basını, tiyatroları, sinem a­

ları, millî ekonomiyi yıkan b ir sürü teşekkülü h ü rriy e t yerine, anarşinin zehirli bataklığını a rı­

yorlardı.

M aksat, icrayı b ir m ahalle m uhtarlığı gücü­

n e indirm ekti. A nayasa’nın hazırlanm asına hâ­

kim olan b ir düşünce A P iktidarını, şikâyet e t­

tik le ri bütün icraatına im kân veren kaynağını 1924 Anayasası olduğu kanaatinin hâkim bulun­

duğu 1961’lerde, gücü azalmış b ir icraya zemin hazırlıyordu. Bu 1961 A nayasasının şim di dü­

zeltilmeye çalışılan büyük eksiğidir.

A yrıca, 1961 A nayasası, 1924 anayasasına benzer şekilde tem el p ren sip ler vaz edem em iş­

tir. M illiyetçilik ve onun hukuk ifadesi olan hâ­

kim iyet prensibi kasten b ir ta ra fa atılm ıştır.

B u n lar 1961 Anayasası hakkında ilk akla ge­

len tem el eksikliklerdir. Şüphesiz, Anayasa po­

zitif b ir hükuk kaynağıdır. Bütün k anunların uy­

m ası gerekli olan em ir ve nehiyleri m uhtevidir.

Ve h e r hukuk m üessesesi gibi insanın ve toplu­

m un ihtiyaçlarını ebedî hakikatlerin ışığında çözmeye çalışır. E bedî h ak ik atler sabittir. F a k a t topluv ve insan değişir ve gelişir. Ekonom ik, sosyal ve m oral gelişm e yeni ihtiyaçları da be­

rab e rin d e g etirir. B unları düzenlem ek için hu­

kukun ve hukuk m üessseselerinin de gelişm esi gerekir. Bu gelişmeye ayak uyduram ayan huku­

kî, siyasî ve sosyal bütü n m üesseseler de çöker.

Toplum un gelişmesi, bu gelişm e istikam e­

tin e uyan yeni tezleri gerek tirir. Bu tezler, top­

lum un gelişm esine ve ihtiyaçlarına uydukları nispette, bugün kam uoyu dedikleri efkârı umu- m iyeyi şiddetle te s ir altına alırlar. Ve id ealler efk ârı um um iye halini alınca eskim iş müessse- seleri silkip atar.

Bu silkiniş ve ilerleyiş iki şekilde olabilir.

Ya toplum un m üesseseleri, yeni gelişm elere ayak uyduracak kadar, yenileşm eye m ü sa ittir.

Y ahut ilerlem enin bütün yollarını tıkayacak ka­

d a r köhnedir. E ğ er toplum un m üesseseleri, top­

lum un ortaya çıkan ihtiyaçlarını karşılayacak ve gelişecek şekilde bulunuyorsa toplum yeni m ües­

seseler! dem okratik b ir usulle k u rar. Aksi hal­

de toplum ile eskim iş m üesseselerin devam ını d ileyenler arasında çarpışm a durdurulam az ve baskının derecesine göre, toplum m ücadelesinin

en kanlı şekilere bürünm esi de m üm kündür.

Bay N ihat E rim , efkârı um um iyeyi Anaya­

sanın en büyük garantisi olarak görm ektedir.

Bu ifadeye katılm ak m üm kündür. Ancak efkâ­

r ı um um iyenin ne olup ne olm adığını kesin ola­

ra k belli etm ek şartıyla... E fk ârı um um iye b ir fik rin veya fikirlerin, te k tek fertle rd e n ayrı ola­

rak , toplum tarafından m ukaddes ve hayatî ola­

ra k kabul edilm esi dem ektir. Ancak efkârı um u­

miye kendiliğinden doğmaz. Sosyal, ekonom ik, siyasî ve m oral gelişm enin ortaya koyduğu şa rt­

la r, ihtiyaçlar, problem ler ve duygular, sadece efkârı um um iyenin doğuşu için gerekli vasatı hazırlar. Toplumda beliren hayaller, duygular, insiyaklar toplum şuurunun m efhum ları haline gelm ek için, b ir sentez faaliyetini gerek tirir. Bu­

nu ise fe rt yapar. Sonra bu ideal toplum a tak ­ dim edilir. Bu ideal, toplum un sosyal, ekono- mok ve moral gelişm esinin ortaya koyduğu prob­

lem lere doğru b ir çözüm yolu getiriyor ve ebe­

dî h akikatlerin, o toplum un m eselelerinde beli­

ren tezahürü oluyorsa, m utlaka, efkârı um um i­

ye haline gelecektir. E fkârı um um iye ise, top­

lum un ilerlem esinde, yeni m üesseselerin k u ru l­

m asında toplum a yol göstrir.

Toplum um uzun var veya yok oluş m ese­

lesiyle karşı karşıya bulunduğu kaos devresin­

den, eski yüceliğine yapıcı, dem okratik, güçlü, m illiyetçi ve ileri b ir T ürkiye safhasına geçişte m uhtaç bulunduğu şey . < * tam b ir demokrasi»

dir.

Millî varlığım ızı korum ak için, devletim izi korum ak için, m ukaddesatım ızı korum ak için, gerçekleri korum ak için ve millî dem okrasiyi kurm ak için h ü rriy e te m uhtaç bulunuyoruz.

Millî vasıf taşımaya lâyık p a rtile rin bu g er­

çeği unutm ayacağını umarız.

Yeniden Milli M ücadele

555

MÜCADELE 3 AĞUSTOS 1971 SAYFA: 3

(4)

hıücadele cizrisinden

Anayasa

Demokratik sağcılığı korumalıdır

M İLLETİNE BAĞLI İNSANLARIN TEMEL VA ZİFESİ

Milletimize şekil veren müessese- ierin, kendisine göre düzenlediği, ka­

nunların ve icraatın tem elini teşkil eden anayasanın alacağı yeni şekil üzerinde konuşm alar, yorum lar sü­

rü p gidiyor. Şahsiyet ve inanç yok­

sunu m illetle en ufak b ir alâka bağı bulunm ayan çarpık fik irler, fırsatı ganim et bilerek idare mekanizm ası ü zerinde b ir baskı m eydana getiribil- menin çabasını sürdürüyorlar.

H âdiseler ve fik irle r üzerinde te rs ve kasıtlı yorum lar yapılm ak su re­

tiyle m illetim izin m illî dayanak ve endişesinin yıkılm aya çalışılm ası 1- haneti, b ütün hızıyla devam e ttirili­

yor. Y abancı kaynaklı ne kad ar söz­

de fikir, moda ve akım varsa hepsi- in azgın b ir propogandası yapılmak suretiyle, olaylara kendi m illî p ers­

pektifim izden bakm ak gerektiği duy­

gusu yıkılıyor.

Millete onun ayrılm az b ir parçası olması gereken aydın kitle, duygu ve düşünceleri değiştirilm ek suretiy le birb irlerin e düşman kılm ıyor. Uy­

durm a olaylar icat etm ek veya basit bir olayı sansasyonel b ir hava içinde aktarm ak suretiyle alabildiğine iç harp kundakçılığı yapılıyor. Böylece farihin asil b ir m illeti, yokluğun ka­

ranlığına itilm ek isteniyor.

B ir kısım hainin ve iç h arp kundak fisinin bu şekilde, milleti parçalam a ve yok etm e gayretlerinin yanında, milleti h e r şeyiyle korum a m ukaddes

^örevini yüklenm iş bulunan bazı po­

litikacıların, b ilerek veya bilm eyerek devleti yıkm a ihanetinde bulunanla­

rın istism arına im kân veren davranış la n , m illetim izi d erin b ir üzüntüye boğm aktadır.

İşte böyle b ir ortam da, devletini ve m illetini korum ayı m ukaddes b ir ga­

ye bilm iş, millî düşünce ve çıkarları h e r şeyin üstünde gören, millî Devle­

tin, bütün haşm et ve heybetiyle yü­

celtilm esi idealinin ızdıraplı gayreti içinde bulunan kim seler olarak bazı h atırlatm alard a bulunm ayı m illî b ir görev biliyoruz. Ta ki hâdiselere doğ ru te şh isle r konsun. M illetimiz ger­

çek yönleriyle bilinsin. Günü birlik te d b irlerin peşinde değil, köklü ve i- sabetli k ara rla rın yanında olunsun.

M İLLETİ KARAKTERİZE ED EN ÂMİL

Ayni inanç ve k ü ltürün b ir araya getirdiği; ideal, his ve hedef birliği içinde bulunan, olaylar karşısında ay nı ru h h aletini gösteren fe rtle rin i- fade ettiği topluluk ve mânâya m illet denir. Millet, din, ve m addî şekil b e­

raberliğiyle birlik te ve onun çok ö- tesinde b ir ideal birliğidir. B ir to p ­ lum u m ânâsız b ir sürü olm aktan k u r­

ta rıp onu m illet yapan ana unsur, fe rtle rin sahip olduğu m üşterek ide­

aller ve düşüncelerdir. Böyle olun­

ca m illeti ideolojik b ir toparlanış o- larak tanım layabiliriz.

SAĞ VE SOL İDEOLO JİLER O halde ideoloji dedir?

İdeoloji, insan, cem iyet tanzim e yön elen ve insanın p roblem lerine çare bulmaya gayret eden düşüncedir. B ir

ideolojinin hayat ideolojisi olması i- çin; o ideolojinin insanı tanım ası ge­

rek ir. İnsanın tanınm ası ise, m adde ve hayat ana düğüm ünün norm al o- la ra k çözülüşüne bağlıdır. İdeoloji­

ler, d o k ttinlerine göre tansif ed ilir­

ler. Bu doktrin ya sağdır ya da sol.

Sağ doktrin m adde, hayat ve insan gerçeğini doğru olarak tesb it eden doktrindir. Sol doktrin ise madde ve hayat hakkında yanlış b ir düşünceyi do k trin leştirir. D oktrinlerin bu tas­

nifinden şu netice çıkar: İdeolojiler de ikiye ayrılır: Sağ ideoloji, sol ide- jile r. Sağ İdeoloji, doktrinine uy­

gun olarak m adde ve hayatın doğru izahına dayanır. İnsan bünyesinin kanunlarıyla uyuşm a halindedir. Sağ ideoloji, insanın ve m ünâsebet ha­

linde bulunduğu hayat ve kâinat var lığının tesbit olduğu um um î kanun­

la rın bilgisidir. Sol ideoloji ise in­

san fıtra tın a aykırıdır. B ir ideoloji, insan varlığının zarurî olarak ortayş koyduğu kanun uyam ıyorsa; te sir al­

tında tu ttu ğ u bütün insanların hayat k atili olur. İnsan yaratılışının zaru­

retlerin e aykırı olan b ir ideoloji, b u h ran ların ve h e r tü rlü ızdırabm kaynağıdır. İdeolojilerin asıl ayırm a kaynağıdır. İdeoloji ayırım ında am e­

lî ölçü, onun insan yaratılışına uyup uym am asıdır. İdeolojilerin asıl ayır­

ma çizgisini, o ideoloji doktrininin m adde ve hayatı izahı ve bilgi teo­

risi teşkil eder. Sol ideolojinin ana vasfı madd*, hayat veya tezahürle­

rin d en b irisini putlaştırm asıdır. İn ­ san yaratılışının kanununa uymayan sol ideoloji, tesiri altında tu ttu ğ u in­

san ve cem iyette b u h ran la r doğurur.

İnsan fıtra tın a karşı geliş, yavaş ya­

vaş veya hızlı b ir şekilde cezalandı­

rılır. İm an, düşünce ve ahlâk, asâle- tin i kaybeder. Irk tereddiye uğrar.

İnsan yapısının zaru retlerin e uyuşm a halinde olmayan ideolojilerin mey­

dana getird ik leri ta h rib at bazan far- kedilm eyecek kadar az olur. F ak at ta h rib a t b irik ir ve m uayyen b ir za­

m an sonra önüne geçilm ez yıkım, b ir denbire başlar.

G örüldüğü gibi «sağ» ve «sob a- yırım ı, birçoklarının zannettiği şe­

kilde insan ve cem iyet m ünâsebetle­

r i hakkm daki b ir anlayış farkına da­

yanm am aktadır.

S ervetin su veya şu tarz da dağılması, ferd î h ü rriy etin şu ve­

ya bu tarzda tanzim i dileği, b ir şah­

sı solcu veya sağcı yapm aya yetmez.

Meselâ hü rriy etin kap italist ve komü­

nistçe tefsiri, solcu ve sağcılık ayrı­

m ının ciddî ve İlmî b ir ölçüsü ola­

maz. Sistem lerin ve düşüncelerin sol ve sağ olduğu ortaya koyan; onların m adde ve hayat anlayışı ile düşünce m atodlarıdır.

Bu sebepten kom ünist çevrelerin ısrarla rın a rağm en belirtm ek icap e- d e r ki, ne içinde yasadığımız kapi­

ta list sistem sağdır, ne liberalizm sağdır. Günümüzdeki sahte sağ-sol ayrım larının m askesini in dirm ekte zaruret vardır. Çünkü üç kâğıtçılık­

ta m aharet kazanm ış hokkabazların ve kom ünistlerin nazarında sağcılar, işçiyi söm üren patronun, em peryaliz­

m in ve irtica işbirliğinin kuyrukları­

dır! Devcut düzenin bekçisidirler!

Bu ith am lar gerçeklerin âdice ta h rif edilişinden başka b ir m ânâ ifade etmez. Sol düşünce ve eylem, kendi ta rih i içinde incelenince sağa yam an mak istenen aşağılık itham ların ger­

çek sahibinin, bizzat sol olduğu mey­

dana çıkar. Uzağa gitm eye ve ta rih i karıştırm aya lüzum yok Şu son b ir­

kaç sene içindeki, yurdum uzda mey-

SAYFA: 4 MÜCADELE 3 AĞUSTOS 1971

(5)

dana getirilen kom ünist h are k etle re bakmak, sol ve sağ hakkında bize kesin b ir fik ir verir. Şimdiye kadar

•her A llah’ın günü «Türkiye halk­

ları» diye n u tu k v eren ler solcular­

dır. M illet ve m illiyeti burjuva uy­

durm ası olarak dam galayanlar onlar- dır. T ürkiyenin parçalanm asını plân­

layanlar, Ayyıldızlı bayraklarım ızın yerinde kızıl b ayrakların dolgalanm a sınn özlemini duyanlar, T ürkiyenin bir Sovyet C um huriyeti haline gel­

mesinin heyecanlı arzulayıcısı bulu­

nanlar... hep solculardır. Ş erefli T ürk ordusunu «Asalaklar» olarak dam ga­

layıp «Burjuva ordusu» ve «Faşist­

ler» diye niteley en ler onlardır. Ban­

ka soyan, adam kaçıran m illeti ve devleti m ilyonlara varan zararların i- çerisine atan onlardır. Alçakça ve nâmussuzca b ir itham la «A m erikan işbirlikçisi» ve «faşist» olarak ta ­ nım ladıkları millî ordum uzu ve dev- letirim izi yıkacaklarını açıktan ilân edenler ve bütün m illi m üesseseleri karşılarına alanlar hep solculardır.

Peki, ya sağcılar ne yapm ıştır? Şe­

refli T ürk ordusuna toz kondurm ak­

tan, devletin yıkım hareketine her şeyleriyle karşı çıkm aktan, T ürkiye­

nin varlığını söm üren Beynelm ilel Yahudilikle, uşağı m asonlukla, Hris- tiyan m isyonerliği ve komünizmle sa vaşm aktan başka sağ T ürkiye’de ne yapm aktadır?

GERÇEKLERİ GÖRELİM

Bugün Türkiyem izde iki kuvvetin değişik şekillerde çarpıştığı b ir ger­

çektir. Bu kuvvetlerden birisi; devle­

ti ve m illeti en aziz varlığı bilip o- nu hainlere boğdurm ak istem eyen m illetin cephesi: diğeri ise devleti­

mizin ebedî düşmanı olmuş Beynel­

m ilel Y ahudilik ve onun içerimizdeki kuyruğu durum unda olan komünizm ve masonluk cephesi. Bu şer kuvvet­

lerle m illetim iz arasında tarihim iz boyunca görülen ölüm kalım savaşı bütün şiddetiyle devam ediyor. Bu husus, ta rih ve m illet şuuruna sahip olan, m illetler ve inançlar m ünâse­

betini iyi bilen, sosyal ve askerî ka- nuniyetlerin bilim ine vakıf olan ger­

çek aydınlarca bilinen b ir husustur.

Milletimizle onun dü şm an lan arasın­

da devam edip giden bu çarpışm ayı sağ ve sol guru p ların karşılıklı tah­

riki olarak görm ek m illetin hayat ideallerinin bekçisi olan sağı da sol ihanetiyle aynı paralelde gösterm ek, gerçeği iğrenç b ir şekilde ta h rif et­

m ektir. Kavga yapıyorlar ve adliyeyi, polisi meşgul ediyorlar diye hırsızla ev sahibini; terazinin aynı kefesine koymak akıl, insaf ve m illet sevgi­

siyle bağdaşmaz.

KOMÜNİSTLERİN OYUNUNA GELMEYELİM

D ünyanın h e r yerinde aynı slogan­

la rı kullanan ve kom ünist devletin ku rulm asm da aynı yol ve m etodu uy­

gulayan B eynelm ilel kom ünizmin T ür kiyedeki u ç la n , şaşırtıcı ve yanıltıcı neşriyatlarını alabildiğine devam et­

tiriyorlar. Olaylara; «alt yapı-üst ya­

pı» «devrim -karşı devrim » gibi slo­

ganların ifade ettiğ i m ânânın arka­

sında m arkxist izah tarzları getirm e­

ye devam ediyorlar. Bugün m aalesef b irçoklanm n, dilinden düşürm edik­

leri lâ flar haline gelen bu düşünce ta rz lan kom ünist tefe k k ü rü n yapı taşlarıdır. P ropaganda tekniğinde gö rülen «Düşmanı te k e irca etme» pren sibini uygulayan kom ünistler, kendi­

lerine, bu m etodu, üzerinde uygula­

maya m üsait b ir adam olarak De- m irel’i seçm işlerdir. T ürkiye’de sağ­

cıların teşvikçisi D em irelm iş! K ar­

gaların bile güldüğü bu saçm alığa as

lında k endileri de inanm azlar. De- m irel gibi alt yapı-üst yapı sloganı­

nı benim sem iş mason b ir sol düşün cenin, sağcılıkla en ufak b ir alâkası­

nın bulunm adığı vurdum duym az b ir politikacının ik tid ard an düşünülm e­

sine, ençok üzülenler gerçekte ko­

m ünistler olm uştur. Çünkü en ra h a t çalışmaya onun iktidarsız ik tid arı dev resinde kavuşm uşlardır. K om ünistler aslında kendi p aralellerinde olan b ir D em irci’! boy hedefi olarak seçiyor gözükmekle, b ir mason olarak komü­

n istlere çanak tutm ası sebebiyle m il­

letçe zaten itib a r sahibi olam am ış b ir insanın, itib arın ı tam am en kaybetti­

ği şu anda ve onun şahsında aydın kitleyi sol düşünceye kanalize etm ek gayesini gütm ektedirler. Ve bunda da m aalesef yer yer m uvaffak olduk­

la rı görülm ektedir.

SOL, ARKASINDA KOMÜNİZMİ SAKLAYAN BİR MASKEDİR Komünizm Türkiyede, kullanabildi ği ta rih ten beri, yıkıcı faaliyetini hep

«sol» kelim esinin arkasında yürütm üş tür. Orduya hücum unu, «sol» kelime­

sinin arkasına saklanarak yapm ıştır.

D evlet kundakçılığını ve m illet yıkı­

cılığını yine aynı kelim enin siperin­

de yürütm üştür. Sol T ürkiye’de h e r zaman kom ünizmin m askesi olm uştur.

«Sol»

adı altında piyasaya sürülen neşriyat yapılan konuşm alar, girişilen «ey-

lem »ler, h e r zaman, arkalarında kıp kızıl bir su ratı saklam ıştır. Zaten Moskova’da yapılan kom ünist yazar la r konferansında, dünyanın dört bu cağından gelen kom ünist yazarlara;

«M emleketinizde kom ünist p artisi­

nin kurulm asına çalışınız. Komünizm kelim esini kanunen kullanm anız m üm kün olmuyorsa sosyalizm (sol) kelim esini kullanınız, o da im kânsız olursa işçi haklarını tem in etm ek pa ravanası arkasında faaliyette bulu­

nunuz» şeklinde b ir talim atın veril­

diği herkesçe bilinm ektedir. T ürk m illetinin ve onun m illî müessese- lerin in komünizme iltifat etm eye­

cek k ad ar şuurlu oluşu karşısında kom ünistler, «sol»u ilm î ve felsefî b ir renge de b ü rü n d ü re re k ve mo­

d ern insanin m utlaka ilgilenip kabul lenm esi gerektiği b ir akım m ış gibi empozeye gayret etm ek ted irler

M illete karşı sen elerd ir sü rd ü rd ü ­ ğü ihan eti a rtık en yüksek hukuk k urum larm ca da görülerek kapatı­

lan Rusya’nın yurdum uzdaki beşinci kolu T İP ’in ardından, ağıtlar döşe- n ircesine yazılar yazılm akta ve o- n un b ıraktığı boşluğu dolduracak b ir sosyalist p artin in kurulm ası ge­

rek tiğ i empoze edilm ektedir. Dönme Abdi İpekçi ve M arksist paçavra

«Ortam» dergisi, bu ih anetin öncü­

lüğünü yapm aktadır. K urulacak sos yalist parti, dem okratik hayatın vaı

geçilm ez b ir u n su ru olacakmış! De­

m okrasiyi de kendilerine göre ve tek ta ra flı fik irle rin aracısı olarak ta rif eden ve empozeye kalkışan bu adam lar ne dem ek istiyorlar? Sol ihanetinin, T ürkiye’yi nasıl b ir uçu­

ru m u n k enarına getirdiği ve yakın b ir geçm işte m illet olarak hangi buh ran lı ortam lara sürüklendiğim iz kas­

te n unu ttu ru lm ak isteniyor. Bu a- dam lar, sol teoriyle p ratiğinin yani M arksist düşünceyle ihtilâl hareke­

tin in birb irin d en ayrılm ayacağını, kom ünist şeflerce ayrılm am ası ge­

rek tiğ i tavsiyelerinin yapıldığını pek âlâ bilirler. Ama şaşırtılm ış b ir kı­

sım çevreleri de k andıracakları ka- n aatındadırlar.

M İLLETİN EN DİŞESİ

Bu konuda asıl bizi üzen ve m il­

letim izi endişeye sevkeden husus;

bugün için devletin dairesinde söz sahibi olan bazı politikacılardı «sol»u ü m itlendiren beyanat ve tav ırları­

nın, tıpkı 1960 dan sonraki politika­

cıların, yanlış ifadeleriyle sebep ol­

dukları b uhranlı günlere m em leketi te k ra r iteceği endişesidir.

Bu zevatın ağzından m anşete ge­

çirilen b ey a n atlan n , «sol» takım ını nasıl üm itlendirdiği ve bu beyanat sahiplerinin nasıl kendi p ara lelleri­

ne alınm ak istendiği m eydandadır.

M odern insanın sola açık olması lâ zım geldiğini söyleyenler, solun (yu

k a n d a verilen izahların ışığı altın ­ da k apitalist ve sosyalist yönleriy­

le) T ürkiye’de ve dünyada şim di­

ye k adar sebep olduğu derin buh­

ran la rd a n ve çıkmazdan habersiz m idirler? B eynelm ilel p o litikanın ve propagandanın, dünya m illetleri­

ni, ikisinden birisine girm eye mec­

b u r bırakan hum m alı gayretleriyle sanki sadece iki ta n e sosyal, siyasî ve İktisadî sistem varm ış gibi, sos­

yalizm veya kapitalizm in kucağına kendim izi atm am ız gerektiği hissine kapılmamız, buh ran ın ve çıkmazla­

rın içine yuvarlanm ayı şim diden ka bullenm em iz dem ektir.

Yeni A nayasanın sosyal dem okra­

siye açık olarak hazırlanacağını ifa­

de ettiği söylenen b ir diğer yetkili de «sosyal dem okrasi» ihanetinin ne m ânâya geldiğini acaba bilm ezler mi? Sosyal dem okrasi, L enin’in k u r duğu ve R usya’nın komünizme itili­

şinde basam ak vazifesini görm üş b ir partin in adıdır. Kaldı ki Türkiye*

de sosyal dem okratik m ücadele ve­

ren le rin eylem ve fik irle ri m eydan dadır. K unılduğundan itib a re n Sos­

yal D em okrasi D ernekleri, b ir kızıl a n arşist çetesi olan Dev-Gençle h e r bakım dan b e ra b e r olm uşlardır. (1) Gerici, faşist, alt yapı-üst yapı, iş­

b irlikçi, devrim -karşı devrim gibi m em leketim izi komünizme yuvarla­

m anın b ire r m askesinden ib a re t bu

lunan bütün slogan ve tem aları ne^

riy at ve eylem lerinde işleyen bu i h an e t şebekesi, bugün, A nayasanın sosyal dem okrasiye açık olacağını ifade ettiği söylenen yetkiliye ve kendisini, m em leketi, içinde bulun­

duğu çıkmazdan k u rtarsın diye ik tid a ra getiren kahram an orduya şöy le saldırıda bulunuyordu: «Ne paha sına olursa olsun, tüm sosyal de­

m o k ratlar oynanan oyunlara karşı kavgalarını sonuna dek sürdürecek­

lerd ir. Ayrıca bugüne k ad ar devrim edebiyatı yapıp bugün kurulacak iş birlikçi hüküm etten yana çıkanlar da bu kavgada hedeflerim iz arasın­

d adır...» (2) «... F aşist b ü rokratla­

rın yıllard ır biriken ik tid ar olma hırsları, N ihat E rim hüküm etiyle gerçekleşm iştir. E rim hüküm eti, hâ kim güçlerin ik tid arıd ır...» (3)

E ğer sosyal dem okrasiden, m ille­

tin adaletle ve huzur içinde yaşatı­

lacağı kastediliyorsa: m ezkûr fikir akım ının, beklenen m esut neticeyi tem in ettiği hiç görülm em iştir. U nu­

tulm asın ki, b ir slogan ve b ir h are­

k et tarzı, muayyen b ir doktrin ve i- deolojinin tezahür vasıtasından baş­

ka b ir şey değildir, «sosyal demok­

rasi» lâfı da, arkasında m ateryaliz­

min iğrenç su ratın ı gizleyen b ir al­

datm acadan başka birşey değildir.

Şurası kati b ir g erçek tir ki sol, ka pitalizm ve sosyalizm denem eleriy­

le ve diğer fik rî ve sosyal ta tb ik a t­

larıyla, ta rih î boyunca hep anarşi­

nin, b u hranın hürriyetsizliğin, sömü rünün, insanlık şeref ve haysiyeti­

ni hiçe saym anın b ir âleti olm uştur.

Ve neticede m illetler, m illî varlıkla­

rın ın çürüyüp önüne geçilm esi müm kün olmayan felâk etlerin içinde ta ­ rih olup gittik lerin i büyük b ir acıy­

la yaşam ışlardır. Halen doğusu ve batısıyla dünyanın büyük ihtilâçlar geçirdiği ortadadır. Hayat, madde ve insanı gerçek yönleri ve zaruret leriyle tanıyam ayan fikrî ve siyasî sistem lerin, dünyanın en asil ve şe­

refli varlığı olan insanı nasıl müta lâa ettiği ve h ürm ete lâyık yönleri ni u n u ttu ra ra k hayatı nasıl mânâsı?

laştırdığı m eydandadır. B unun için­

d ir ki bütün insanlık, asliyetine tek r a r dönm enin, hürm ete lâyık b ir var lık olduğu şuuruna kavuşup bu şu­

u run ta tb ik a t haline geldiği sistem de yaşam anın çırpınışı içinde bulun m aktadır. M odern insanın geçirm ek­

te olduğu felsefî, fik rî ve siyasî buh ran ve onun büyük b ir arayış için­

de olduğu açıktır. İnsanlığın bu ça­

ba ve ızdırabına kayıtsız kalınam az ve cahilce b ir tutum la, başta kendi m illetim iz olm ak üzere insanlığı fe­

lâ k ete sürüklem ek gayesinde olan;

b ü tü n anlayış ve m üesseseleriyle bu yönde kurulm uş bulunan siyasî ve

Sayfayı Çeviriniz

— 21 Tem muz’da çalışmaya başlayan p artile ra ra sı kom isyon içlerinde bazı mızıkçılık yapanlar da bulunm asına rağ ­ m en çalışm alarına devam etm ektedir. M illet sabırla neti-ceyi beklem ektedir. Tem ennim iz alac ak la n k ara rın m illî

vicdanı zedelem em esidir.

MÜCADELE 3 AĞUSTOS 1971 SAYFA: 5

(6)

Soygunlar Komünistlerin Yenide?

Taarruza Geçtiklerinin İfadesidir

Geçtiğimiz hafta biri İzm ir’de di­

ğeri de İstan b u l’da olmak üzere iki büyük soyguna daha şahit olduk. 27 Temmuz salı günü İzm ir’den Deniz li’ye para götüren Z iraat Bankası a- rabası çevrilip 4 milyon 300 bin li­

ra soyulm uştur. B undan iki gün

fik rî sistem lerin m eddahlığı ve yü- rü tücülüğü yapılamaz.

Hiç mübalağa etm eden ve gerçe­

ğin tam ifadesi olarak söylüyoruz ki, m illetimizin ku rtarılm ası ve yük seltilm esi ancak kendi m illî ideolo­

ji ve sistemimizin prensipleriyle m üm kün olacaktır. Hayatı, insanı ve maddeyi kendi kanuniyetleri için de düşünüp yorum layan, ona göre çözüm yolu ve p ren sip ler vazeden millî ideolojim iz İlmî sağ’m uyarıla­

rın a h er zaman muhtacız.

Sahte ve gerçekleri görm ekten u- zak b ir kısım sözde sağcının mânâ- sızlığı, gerçeğe giden yo llan tıka­

yan beynelmilel kuvvetlerin ve on­

ların içerdeki ajan ların ın çığırtkan­

lığı ve kasıtlı izah tarzları, kendim i ze ve asliyetimize bizleri küstürm e m elidir.

DEMOKRATİK SAĞ’A KAPILAR KAPANAMAZ

«Sol» adı altında toplanan ve bü­

tü n beşerî buh ran ların sebebi olan gayri ilmî ve gayri millî ideolojiler ve onların tatb ik ifadesi olan sis­

tem lere karşı ne ile ve hangi ide­

olojiyle duracağız? Bu ideoloji şüp hesiz ki, yukarıda haklılığını izah et tiğim iz ve m illetin bünyesinin sistem leşm iş ifadesi olan ilm î Sağ’dır, Ve onun, hiçbir ta h rik ve anarşiye mey dan1 verm eden y ürütülen dem okra­

tik m ücadelesidir.

D ünyada halen m evcut bulunan si yasî ve ekonom ik sistem lere karşı cihan çapında patlam a ve pro testo ­ la rın olduğu b ir vakıadır. Tatm in ol m ayan ve m eselelerine çözüm yo llan arayan insanoğlu, yeni b ir anlayı­

şın hasretini çekm ektedir. O halde T ürkiye’ye yeni b ir şekil verm e gay retlerin in bulunduğu şu günlerde, bu gerçekler gözden ırak edilemez.

Y anlış değerlendirm elerle m illetin hayat ideal ve isteklerinin gelişm e­

sine mani olunamaz. Devleti ve mil le ti ölüm çukuruna iten hainlerle devlet ve m illet için can verm eye hazır olan m illetim izin çocukları aynı paralelde m ütalaa edilemez.

P sikolojik b ir hastalık olan aşağı­

lık kom pleksine kapılarak m illetin düşm anı olan m illet, ideoloji ve sis tem lerden iktibaslarda bulunulamaz.

K urtuluş ta h k ir edilen ve u n u tu ­ lan tarihim izin kucağındaki millî m ü e sseslerim izd e ve onların, millî b ir ruh ve şuurla yapılacak ıslâhı h are k etin d e d ir Bu şerefli ve hayatî vazifeyi d eruhte etm iş dem okratik Sağ hareket, anti dem okratik b ir kısım davranışlarla kısıtlanm am alı dır. Milletimizin, kurtuluşu adına m esul şahıslardan ve bütün aydınlar dan beklediği de budur.

(1) Sosyal Demokrasi ve S.D.D.F Süreyya Koç.

(2) Cum huriyet. 22 M art 1971. Sos yal Demokrasi D ern eğ in in bildirisi.

(3) Cum huriyet. 25 Nisan 1971 Sos yal D.D.F, Gene! Başkanı Nafiz B ostan cın ın konusm ası.

sonra da Taksim ’de 300 bin liralık m ücevherle birlikte 33 bin lira da­

ha çalınm ıştır.

B ildirildiğine göre olay günü pa­

rayı nakleden banka arabasında bu­

lunan K adir Kaymaz, Aydın - İzmir il hududunda ark aların d an gelen A- nadol m arka b ir arabadan silah se­

siyle verilen işaretle tabancasını çı­

karm ış ve arabayı durd u rm u ştu r.

Bundan sonra A nadol’dan in enlerin de yardım iyle şoför Yalçın B erber ile Tekin A sal ve Hüseyin Sarıca ad lı m em urları iyice bağlayıp m orfin le uyuştu rarak parayı alıp kaçm ışlar dır. Olaydan sonra derhal kovuştur­

maya geçilmiş, şoför ve iki m em ur­

la b irlik te K adir Kaymaz’m yakın­

la rı ve m esai arkadaşları gözaltına alınm ıştır;

Soyguncuların kim liklerinin b ir kısm ı tesb it edilm ekle birlikte em ni yetçe gizli tu tu lm ak tad ır. Ancak soygunun elebaşılarından olan F ah ri A ra l’ın Dev-Genç’li olması, öte yan dan K adir Kaymaz’m babasının oğlu için «o ideolojik olarak ailem izden 2 yıl önce koptu. Sonrasını bilm iyo­

ruz» gibi sözler sarfetm esi olayın bundan öncekiler gibi b ir kom ünist te rtib i olduğunu ortaya koym akta­

dır. Ü stelik aranan kom ünistlerin - İsra il E lçisini kaçıranların bazıları da dahil olmak üzere - pek çoğu ya kalanm am ıştır. B ütün bu ipuçları göz leri başka hiç b ir iddiaya lüzum bı­

rakm adan kom ünistlerin üzerine çe­

virm iştir.

Olaydan sonra Ege ve Akdeniz sa hilleri kontrol altına alınm ış ve gi­

riş çıkışlar tesbit edilm iştir. Soygun cuların, büyük b ir ihtim alle Eğede ki Y unan A dalarına kaçm ak isteye­

cekleri veya kaçtıkları düşünülm ek­

te d ir Bununla ilgili olarak T aner m otorunun sahibi olan T aner Me- tin ’in ifadesi de dikkate değer T a­

n e r M etin’in b elirttiğ in e göre b ir genç kendisine gelm iş ve m otoruyla Sisam’a geçmek istediğini, bunun i- çin istediği kad ar para verebilece­

ğini belirtm iş, m otor sahibi de an­

cak pasaportla geçirebileceğini sÖy-

İM»! ı um<

— K om ünist h arek etler, Kısa Dir geri çekilm e devresinden sonra yeni­

den başlam a istidadını gösterm ektedir. İzm ir’deki banka ve İstan b u l’da­

ki kuyum cu soygunu bunun ilk işaretlerid ir. Yalnız dikkat edilirse, ban­

ka soygunu, banka personeliyle işbirliği yapılarak gerçekleştirilm iştir.

Bu durum belki daha önceki banka soygunlanna da ışık tu tacak tır. Re­

sim, banka soyguncusu F ah ri A ral (solda) ve işbirliği yaptığı K adir Kay­

maz (sağda) görülüyor.

leyince hem en ortadan kaybolmuş­

tu r. D urum em niyete intikâl etm iş­

tir.

Öte yandan güvenlik kuvvetleri İzm ir’de yeni k iralanan b ir evi kont rol altına alarak, eve arka kapıdan girm ek isteyen üç genci ellerindeki valizlerle birlikte yakalam ışlardır.

Ancak yakalanan -solcuların A ncak yakalanan şahısların kim lik­

le ri ve olayla ilgileri hakkında res­

mî b ir açıklam a yapılm am ıştır.

İzm ir’deki soygun vakasından son ra P erşem be günü de Taksim ’de b ir kuyum cunun duvarı d elinerek 300 bin liralık m ücevheratiyle birlik te 33 bin lirası çalınm ış; aynı gün b ir evden de 10 bin lira lık kıym etli eş­

ya daha çalınm ıştır. Olay em niyete in tik âl etm iş fa k a t soyguncuların kim likleri hakkında herhangi b ir tesbit ve açıklam a yapılm am ıştır.

Ö rfiidarenin ilânından sonra kızıl olaylar biraz durm uş iken te k ra r ren k verm esi m illetle b irlikte resm î m akam ları da tedirgin etm iştir. F a ­ k a t bu olaylar, sürpriz sayılmaz.

Çünkü kom ünist h arek ât h e r halü­

kârda durmaz. Ancak ren k ve şekil değiştirir. Öte yandan Babıâli paçav

ralarm d a hâlâ kom ünistleri masum gösterm e gayretleri sürüp gitm ekte dir. T ürkiye’de TİP, Dev-Genç, v.s.

gibi kızıl ih tilâl şirketlerinin dağıtıl dığı b ir zamanda, bugünkü d u ru ­ mun aslî faili olan kom ünistleri hi­

maye gayesiyle T ürkiye için yeni b ir sosyalist p arti gereklidir» gibi baş­

lık lar atan gazeteler neşredilirken, kom ünistler soyguna devam etmez mi?

Soyulan toplam kıym etin değeri 5 milyon liraya yakındır. 5 milyon li­

ra ise kuvvetli b ir bölüğü en mo­

dern silahlarla teçhiz edebilecek b ir m eblağdır. O halde kom ünistler bundan sonra da faaliyetlerine de­

vam edeceklerdir. Bunun için yaka lanan kom ünistlerin cezası en kısa zamanda ve hiç b ir müsamahaya meydan vermeksizin kesilm elidir. Zi ra davanın uzaması kom ünistleri şı­

m artm akta; bu hal ise onları yeni olaylara sürüklem ektedir

O laylar ancak kesin ve sert tedbir ler almak ve suçluya cezasını göz kırpm adan verm ekle önlenecektir.

Yoksa vakit geçmiş olur. Zamanı bir daha geriye getirm ek mümkün de­

ğildir.

Gomel -

Bu D efa Ne

F ak ir m illetim izden topladık la n zeytinyağlara m otor yağı k a ta ra k T ürkiye’nin itibarını dış ülkelerde sıfıra in diren ya h udi Gomel-Zigna şirketinin sahipleri şimdi İzm ir Sıkıyö­

netim m ahkem elerinde hesap verm ektedir. Bugüne kadar bütü n m illiyetçi basının fe r­

y atlarına, İzm ir 1. Sorgu ha­

kimi gerçek vatansever A. Ve dat A ltu n a’nın bütün samimî g ayretlerine rağm en hasıral- tı edilm ek istenen dâvâya b i­

lindiği gibi halen İzm ir Sıkı­

yönetim m ahkem elerinde bakıl m aktadır.

Zeytinyağı skandali sanıkla­

rı olan Sami gomel ve o rtak­

la rı b ir defa da İzm ir 3. A ğır

Zigna

Yapacak

Ceza M ahkemesince döviz ka­

çakçılığı suçu ile yargılanm ış lardır. T ürkiye’den antika eş­

ya kaçırarak bunları A vrupa’

da satan ve parasını İsviçrede ki Diskont Bank adlı banka­

daki 5612 num aralı hesaba y atıran yahudi vurguncuları­

nın 3. A ğır Ceza m ahkem esin­

ce y u rt dışına çıkm aları yasak edilm iştir.

A yrıca B alıkesir Milletvekil lerinden Mevlüt Yılmaz 27 Temmuz günü A dalet Bakanı­

na zeytinyağı skandali ile ilgi li b ir m ektup gönderm iştir.

Yılmaz Yahudi «Göm eller» f ir m asının elinde daha 350 ton m otor yağı ile karışık, zehirli

yağ bulunduğunu da açıklamış tır.

Bir m illetvekilinden beklenen vatanseverlik örneğini veren Yılmaz, m ektubunda; «Ağır ceza mahkemesi. kanunlara aykırı gerekçesiyle ve yine usul ve kanunlara aykırı b ir kararla «Gomel-Zigna» şirketi nin sanıklarına TCK’nun han gi m addesine dayanarak b e ra ­ a t kararı verm iştir? Bu konu­

da Adalet B akanlığı ta ra fın ­ dan ne pibi işlem yapılm ış­

tır?

Bu dâvâ A dalet B akanlığı­

na mal olduğundan Adalet Ba kanlığı şim diye kad ar iade-i m ahkem e için b ir işlem yap­

m ış m ıdır? Yoksa vbgkü vbgk mızı iki p aralık eden, dış tica retim îzi sabote eden beynelm i lel vurguncu yahu dilere özel m uam ele mi yapılm aktadır?

K anunlar bunlara ta tb ik ed il­

m ekte m idir?» dem iştir.

SAYFA: 6 MÜCADELE 3 AĞUSTOS 1971

(7)

Millî M ücadele ve Türk Ordusu

M İLLİ MÜCADELE VE TÜRK ORDUSU

T ürkiye’de bundan 13 ay evvel, b ir isyan provası olan 15-16 H aziran hadiseleri sırasında Bay T oker nere de idi, bilmiyoruz. Bildiğimiz kayın ped erin in örfi idarenin hem en sona erdirilm esi yolundaki çırpınışları­

dır. T ürkiye’yi kızıl b ir ihtilâlin içi ne itilirk en görüpte, susamazdık. Va tan, m illet ve devlet tehlikede iken duram azdık. Zira vatanım ız, banka hesaplarının şiştiği yabancı diyar­

la r değildi. T ürk m illetini içine yu­

varlanm ak üzere olduğu karanlık akibetten kurtarm ak üzere, teşk ilât lı ve tarafsız b ir k udretin m üdahale sine ihtiyaç vardı. Bu kuvvet T ürk ordusu idi... Aynı zamanda polisten sonra, ordunun haysiyeti ve şerefi­

ni ayaklar altına almaya cü re t eden, T ürk ordusuna faşistler diye saldı­

ran köpekler ve onların babı adide ki daha iğrenç o rta k la n T ürk aske­

rini iğrenç hücum ları ü e kah retm e­

ye uğraşırken, h e r zaman söylem ek­

le iftih a r duyacağımız «Yaşasın Or­

dumuz» sözünü, o gün T ürkiye’nin te h lik e ler içinde yüzen u fukları bo­

yunca haykıracaktık. Ve haykırdık da..* Bilesiniz bay Toker, T ürk ordu su, m adrabazlar, üç kâğıtçılar ta ra ­ fından değil, m ukaddes vazifesini i- fa edişi sırasında daima gerçek va­

tan sev erler tarafın d an bağırlara ba sılacaktır. Ve m illetin semaya yükse len hayır duasını alacaktır.

H er satırı iğrenç b ir üçkâğıtçılık dan ib a re t olan, basitin basiti p eri­

şan tefrikada, bizim T ürk ordusunu tıpkı paşa babanız gibi politik m en­

faa tlere alet etm ek sevdasında oldu­

ğumuzu yazıyorsunuz. Adi y alanları­

nıza b ir yenisini ilâve etm ekten baş ka birşey yapm ıyorsunuz.

Bay Toker sende çok iyi bilirsin ki, T ürk ordusuna çengel atm a diye ta h rife çalıştığın yazı, sadece kendi­

ni m illiyetçi ve m üslüm an sanan ve senin de çok iyi bildiğin hödüklere hitaben yazılmıştı. Ve maksadı, T ürk ordusunu senin gibi k iralık kalem ­ le r vasıtasiyle m illî cepheye ta h rik im kânı veren, düşüncesiz davranış­

ları m ahkum etm ek için yazılm ıştı.

Ve sen de çok iyi bilirsin ki, iş p ar lam ento m ücadelesine kalınca, b ir partin in başarı şansı, onun rak ib i­

nin CHP oluşu nisbetinde artar. Mil lî b ir p artin in ik tidara geçebilm esi için, sadece senin paşa babanın mu halef et gösterm esi yeter. Yani CHP ve paşa baban, m illet karşısında daima avucunu yalar. A nladın mı beyzade, paşazade! İşte, bunun için, m illetini seven hiç b ir p artin in ak­

lından, T ürk ordusuna b ir operet ihtilâli yaptırm ak geçmez. Bu hayal ler, senin paşa babanın eski hasta­

lığı idi. İstersen ona sor. O sana an­

latır. Ama kişi, alemi kendisi gibi görürm üş, derler. H er halde herkesi kendiniz gibi ihtilâl tahrikçisi «anı­

yorsunuz.

Aşağıdaki satırlar, zerrenam us ve zerre b asireti kalm ış olanların bile kabul edeceği gerçek ler değil mi­

dir? Biz b ir takım enayilere, üç san dalye uğruna, orduyu halka, halkı orduya düşm an kılabilecek ve senin gibi cibilliyeti m alum bulunanlara

resm î ju rn alcilik yaptırabilecek dav ran ışları o günden önlem eye çalıştı­

ğımız için mi hain oluyoruz? Ey mü cessem hiyanet!

M İLLÎ MÜCADELE PARLEM ENTO

Milli M ücadelemizin hedefi, bey­

nelm ilel Y ahudiliğin ve o rtak ların ın devlet ve m illet hayatındaki ta h ak ­ küm ünü yıkmak, em peryalizm e son verm ek olmalıdır. H edef açık olarak beyan edilm eden, halkın m ücadeleye işjtiraki mümtkün değildir. A taları­

mızın şerefli hayatına lâyık b ir yaşa­

yışı hâkim kılm anın yolu; m illetim i­

zi İktisadî, siyasî, İçtim aî ahlâkî, fik rî b ir esaretin içine iten, Y ahudi em per yalizm ini ve yuvarlandığı kayr-i millî, p ita list sistem i dem okratik yollarla tasfiye olmalıdır.

H edefi iyice beliren Millî Mücade­

lenin zafer şa rtı ise; ehliyetli b ir kad ronun halkı uyarm ası teşkilâtlam ası ve m ücadeleye sevketm esinden iba­

re ttir. H alkın büyük ekseriyetini m ü­

cadeleye şevke dem eyen b ir kadro liyakatsizdir.

P arlam ento ve parlem ento çalış­

m aları ise; halkın uyandırılm âsı, ay­

dınlatılm ası, teşk ilâtlandırılm ası ve m ücadeleye şevki için ihm al edilmez çalışma şekilleridir. A ncak parlem en­

to çalışm alarının ehem m iyetini ne küçüm sem ek ne de m übalağa etm ek doğru değildir. *

M ücadelenin tüm ünü parlem ento çalışm alarından ib a re t zannetm ek ne k adar zararlı ise, m ücadelede p a rle ­ m ento çalışm alarından istifadeyi red detm ek de es azından o kad ar zararlı dır.

Millî Mücadelemizde şu an b eliren yanlışlık, bütün mücadeleyi p a rti ça­

lışm ası zannetm ek ve p arti çalışm a­

sını da parlem ento m ücadelesine in­

h isa r e ttirm ek gibi za rarlı anlayışla- re sebep olm aktadır.

BAŞLANGIÇTA PARLEM ENTOLAR VE BUGÜN

P arlem entolar, başlangıçta m onar­

şilerde K ralların iktidarım halk veya h alkın b ir kısım nam ına tahdide ya­

rayan m üzakere m eclislerinden iba­

re t idiler. Şimdi parlem en to lar m ü­

zakere ve k a ra r m eclislerinden iba­

re ttirle r. H ukuken devlet nam ına k a­

r a r alm a selahiyetleri v ardır. Millî hakim iyet d oktrininin en güçlü oldu­

ğu devirlerde bile daim a k a * r a r organı oldular ve sivil kaldılar.

Bugün ise m illî hakim iyet cereyan­

ları eski hakim iyetini baybetm iş b u ­ lunm aktadır. P arlem en to la r zam anı­

mızda te şrî vezifesini yapm aktadırlar.

İcra ve kaza işleri m eclisin dışındaki m akam larca görülm ektedir. Demek ki zamanımızda p arlem ento yanında*

b ir basfe grubu olarak, y ahut da dev­

le t organı olarak beliren m üessese­

le r y e r alm aktadır. P arlem ento, h ü ­ küm et, adliye, maliye, sendikalar, ba sin ve ordu zamanımızda ik tid arın gerçek sahipleri olarak ay aktadırlar, iyice h atırlan m a lıd ır ki, düşm an sa­

dece parlem ontada savaşm am aktadır.

B ütün devlet kadem elerinde çarpış­

m aktadır.

REY EK SERİY ETİN MANASI P arlam entonun devlet içindeki yeri iyice b elirtildiğine göre; sadece par- lem entoda rey ekseriyetim ele geçir­

m eyi hedef alan b ir m ücadelenin ne k ad a r kısır b ir m ücadele olduğu ilk bakışta anlaşılır. Siyasî ta rih p a rle ­ m ento ekseriyetinin te k başına ele alındığı takdirde hiç kıym eti olm adı­

ğını gösterm ektedir. Ne yazık ki Tür- kiye’de b ir kısım sözde sağcı politi­

kacılar parlem entoda ekseriyet elde

edebilm ek, y ahut sadece parlem enio- ya girebilm ek için doktrin ve metöd- Jarm dan ferag a t etm ektedirler.

PARLEM ENTOLARIN VAZİFESİ

N E OLMALIDIR?

Bu m ahzuru hatırladığım ıza göre, Millî Mücadelemizde parlem onto ça­

lışm alarının yerini kolaylıkla tayin edebiliriz. P arlem entolar, halkın u- y andınlm ası, aydınlatılm ası, te şk ilâ t­

lanm ası ve m ücadeleye şevki için b ir kürsü olarak kullanılm alıdır. Millî M ücadelemizde parlem entonun ye­

ri bundan bankası olamaz. Zira par- lem entoda elde edilen ekseriyet ne o- lu rsa olsun, gayr i m illi Ju d e o G re k m enşe’H kap italist sistem m evcut ol­

duğu sürece alınan k a ra rla r m illeti b u hrandan k u rtarm a hususunda hiç b ir m âna ifade etmez.

P arlem ento m ücadelesini haklı bir doktrin, doğru b ir m etod ve ü stün b ir stra te ji ile yönetm eyen ve bütün m ü­

cadele te k ille rin in organik bütü n lü ­ ğü içinde uygun y erine oturtam ayan lar, elleriyle m ağlubiyetin tohum la­

rın ı ekm ektedirler. Z ira parlem ento m ücadelesi, beynelm ilel Y ahudilikle yapılm ası gerekli doktrin, V k ir kuvvet m ücadesinin b ir şekline te ­ kabül eder.

P arlem ento m ücadelesini, Millî Müca­

delede tek başına h e r derdi halleden b ir âlet sananlar ancak ahm aklar o- labilir.

P arlem en to ek seriyetlerinin organi­

ze güçler ve ekseriyetle askerî güç­

ler tarafın d an alaşağı edildiğini h a­

tırlasak, parlem ento m ücadelesinin ancak doktrin, fik ir ve kuvvet m üca­

delesinde zarurî, fak at m uhdut bir y er işgal ettiğini unutulm ayacak şekil de öğrenm iş oluruz. B ir parlem ento ekseriyetinin cezibesine kapılara^

h alka m asal anlata anlata bitirem e­

yenler, h are k etle rin in Mîllî M ücade­

leye ne dereceye k adar faydalı oldu­

ğunu düşünm elidirler.

PARLEM ENTO MÜCADELESİ Mili Mücadelemizde başarılı b ir parlem ento m ücadelesinin verilebil­

m esi; sadece parlem entonun ve par- lem en ter m ücadelenin Millî Mücadele içindeki yerinin isabetle seçilmesi İle m üm kün değildir. Aynı zamanda p arle m en ter m ücadelenin ü stü n b ir stratejiy e göre yönetilm esi gerekli­

dir. M ücadelemizin ilk hed efleri ve sloganları; ancak doğru ve ü stü n b ir s tra te ji incelem esinin m ahsulü ol­

m alıdır. S tra te ji, bilindiği gibi, kuv­

v etlerin karşılıklı m uhasebesine da­

yanır. B ir toplum da m evcut ana kuv­

v etlerin karşılıklı tahliline dayanm ak­

sızın ortaya atılan h e r şÜ r sahte, h e r slogan bozgun sebebidir.

Devamı Var

— 15-16 H aziran K om ünist ih tilâl provasında, işçiyle ordu ve polis kar­

şı karşıya getirilip, kudurganca devlet kuvvetlerine saldınIdığı günlerde, m illî m ücadele m illetin hayat m üdafaasını y ü rü ten orduya h itaben «Ya­

şasın Ordumuz» diye h ay k ın rk e n , M.D.O. nufı gizli cunta yöneticisi İs­

tiklâl H arbi kaçkınr şef, «Sıkıyönetim bitsin» diye yırtm ıyordu. B ugün CHP’ye yeni b ir vurgun tem in ederim düşüncesinin zebûnu ve paşa ba­

basının gayri resm i sözcüsü bay dam at da o gün sessizdi. K endisine h a ­ b er verelim ki, TRT değil, yahudi desteğiyle dünya ra d y o la n borazanlı­

ğına tevdi edilse, m illet-ordu birliği parçalanm ayacak, m illetin h ay at m ü­

cadelesi, b u h ra ıd a n dindirecek, h ain leri k ahredecektir.

MÜCADELE 3 AĞUSTOS 1971 SAYFA: 7

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

orta olmak, yurt ve yurt öne rojelere mza atmakt Y t tüm lerde güven ve ter me ye ke erek eks k ka te anla n' yöne-.. m ol t ka ve strat de er

1 - BaĢvuru sahibinin ÜDY2 mesleki yeterlilik belgesi isteğini belirten bir dilekçe 2 - Tecrübe sahibi olduğunu belgelemek amacıyla çalıĢmakta olduğu veya daha

Türkiye’nin birçok farklı coğrafyasından bir araya gelen üyelerimiz sayesinde çok farklı kültürleri tanımamızın yanı sıra yanı sıra çok renkli sohbetlere de ev

maddesi hilafına, bilet ibrazı olmamasına rağmen, ve /veya hesaplama hatası sonucu , “muhtelif çekilişlerde ödenen ikramiye ve amorti biletler bordrosu”na 34 “ajan”

Araç; 6 adet thruster (Sualtı Tahrik Ünitesi), su sızdırmaz tüp, iskelet destek çubukları, Penetratörler (Kablo tutucular), üst korumalık kapak, alt-üst

Demek ki, do ˘gal sayılar kümesi biliniyorken, tam sayılar kümesini N × N üzerindeki ( 1 .9) denklik ba ˘gıntısının denklik sınıfları olarak kurabiliyoruz... Do˘gal

Meslek, kişilerin belli bir eğitimle edindikleri ve hayatlarını kazanmak için sürdürdükleri düzenli ve kurallı faaliyetler bütünü olarak.. tanımlanabilir. Meslek