\9
A l f r e d d e M u s a e ,t’nin On ne ba dine pas avec l’amour isimli. ¿üyesini çok eski den okumuş olduğum halde, Paris’de bulundu ğum müddet esnasında.Seyretmeye bir türlü imkân olmamışdı. Eserifbu defa Comédie fran- çaise’in Ankara’ya yapdığı turne sayesinde sah nede görmekliğim mukaddermiş. ... ' Piyesdeki en mühim iki rolü, ' birbirlerini seven ve birbirlerine oyun ederek ve aşkla alay etmeye kalkarak, hem zavallı bir fakir kızın hayatını mahveden hem de birbirlerini kaybe den iki genç sevgili rolünü Y o n n e 1 ile M a r i e B e l l oynuyorlardı. Bu iki sev giliden erkek yaşı yirmiyi pek az aşmış bir de likanlı ve kadın mektebden henüz gelen on se- kTz~ÿàptfaâ~l)ir genç kizT Y o ıı n e l ’i — ne müdhiş rakam bu! — tam on dokuz yıl önce ParisMeV M a u r i c e R o s t a ı ı d’ m La Gloire isimli piyesinde,.., h u -ja y o s d o lu e n giren- iy y o t l i , ik i•rolden,■biri« i -Àyfa. eden S a r a h p e r n h a ı~(i tİa beraber oynaTiûl görmüş- . JYShı a fistıgdi ama, ağır rolünü mü- kemmelen iyfa eden yetişkin bir san‘ atkârdı. Y aşını tahmin etmeye ne lüzum var? M a r . * ® B e ! l’e gelince, on on bir yıl evvel bir Urupuıı başında olarak Türkiye’ye geldiği saman eserlerdeki birinci rolü muvaffakiyetle der’ uhde eden bir genç san’ atkârdı. Şimdi de elbette genç, güzel bir kadın. Fakat M u s- s e t’nin piyesinde deı‘uhde eylediği C a m i i - 1 e rolü on kekiz yaşındaki bir mektebli kız rolüdür. Bu rolü acaba kaç sene daha oynaya- —Cak ve daha kaç \sene, bu rolü oynarken, sesi bütün güzelliğini hâlâ muhafaza e-den Y o n n e ’ r nrrıh ımnırnl ? Comédie - Française repertuvarından hiçbir _ zaman çıkmayacağı muhakkak (4 «rT Îu piyesin
iki kahramanı olmak için sıra bekleyen genç
(VMïie, (J$M
J
j
I
z
__Jjjt
abl üCji ‘
iJ,so
îî
^■ ? /
'H
kekle genç kadın ise şimdiden hakiykr ve gü neş ziyasına muzafferine lâkayd gençlikden bel ki artık çıkm ış bulunuyorlar. Netekim Anka ra’nın yine bu tıırnc münasebetiyle seyretdiği
Le Misanthrope piyesindeki C é l i m è n e rollnü ele geçirmek için, bizzat Madam M a- r i e B e l l e uzun bir intizar devresi ge çirdi ve C é c i l e p r“ö " T e n n _yetmişin c- şiğinde artık hamisiz ve mağlub oıniıını iyonfe.
s F * *
ete)
. ^ ııtdi. Dram ve komediden operaya geçince d e ,
j Ş musikînin nağmeleri içinde ölümlere kadit se>
—
$ Sj o j
l
f 4
J I)
y ) ( j Î
ven ve sevilen primadonnal rla tenorların aleî- ekser kısa, şişman, kat kat gerdanlı ve buruşuk ları ve sarkıkları tâ uzaklardan belli kimseler ol duklarını U T lff^ e r h a l haTirlumaz mil* San’ai- kârın uzviyetinin arzetdiği manzarayie^bu şah sın eserce kabûl edilmiş yaşı arasındakırs%gd ve mesafe bahsi, üzerinde çok düşünülmüş san’ at meselelerinden biridir. \
Fakat ne yapmalı? Rolle rolii yapan ara- sımlâfc yaş raütabskati ve hiç değilse yakınlı ğı hangi hadde kadar te’min edilebilir? Haki katen on sekizindeki bir R o m é o bu R o m é o rolünde ne dereceye kadar muvaffak olabilir? Bizim salınemVn herkesçe hilinen bir rolü üzerindeıf've o rolü kıyas ve tahlil nnsurn olarak alub konuşalım: holki yirmi beşine var-
mamış ve £ fcr?a lcışık lı bir genç olan H 1 1 ~e'S
S
u a v i geçenlerde bir yerli filimde Taş Parçasının delikanlısı roliınu yu(u/„rdtı ve nenimin |»| polij vnparl-nn gösterdiği iktidar de- recesi tiyatroda aynı rolü iyfo'eclërse te’min e- debileı eği muvaffakiyet hakkında bir fikir veri yordu. Fakat, buna muakbil, gitdikçe sarkmış gerdanıyle, ak telleri gizlenmek için saçı çok kısa kesilmiş şakaklarıyle ve sıkılm ış göbeğiy le Ri fi ş i d R ı z a bu delikanlı rolünde S u ! v i’den hâlâ çok daha muvaffak ve mü essir leğil midir? Şimdi burada» başka birta: ya R â § i d S ı u kadar kuvvetli Lir genç aktör çıksa ve bu rolü ötekinin gösterdiği kudretle oynayabllse? Meselâ On ne badine pas avec l’amour'Aa on sekiz yaşında olduğunu söyleyen aktris cidden on sekizinde olsa? O za man duyulacak haz daha büyük mü olacakdır? Kimbilir, belki de hiç olmaz. Çünkü sahne nin ve eserin vereceği teessür unsurlarını sade sanatkârın ean'atından bile almak isteyeme
lmiş hıı tef y r f - fi.
i pek büyük bir hisse te’min ederse teessürün nev'i biraz âdi, san*at ve şiirden uzak bir m âİny^kirsnn^SalTîT edejayfellıfin e- seri vardır ve san'atkâfın san‘atı, jesti, sSsisje hassasiyeti vardır, lin k i bunlardan sonra gelen> bir unsurdur. Sajfnede realizm bir hadde kadar ' m t c
)> &
5
/
güzel ve müessir olan bir şey değil m i? Ncto
Hamlet /piyesinde kıraîm tayfını sahiden görmekdensö bu tayfın geçişini oğlunun gözle rindeki hçvl ve dehşet den anlamak — aktör bu hevl ve dehşeti canlandırabildiği takdirde dalûjnüesslr olmuyor mu? Hâileler imim saray* ih-
m ış £ eşya ve"’3eTcordâh ziyâde bâzan kıvrım- •ia"rı cfümdüz inen bir perde önünde ve sadece ar
tistlerin evzâ'ı sâyesinde anlamayor muyuz? Yüzlerinin buruşukları ve gevşemiş etleri mesa felere ve boyalara rağmen belli olan geçkin sahne âşık ve mâ'şukları, hele dramatik rol lerde. sevginin müstebid kudretini ve tâliin kor kunç zulümlerini eserle ve sarı1 atlarıyle seyirci arasında uzvî hüviyetlerinden bir yardıma muh taç olmadan anlatmayorlar m ı? Genç ve güzel ma‘şuk veya ma'şûka rolünde mutlaka genç ve güzel erkek veya kadını İstemek san1 atı hayli istihfaf etmek, hor görmek de değil midir? Çün kü nihayet/ bir san‘ atkârın uzun senelerle elde
tdiği yjfksek kudrete^ herkesin, bütün Allah kullarjznn hayatlarında- zaferi birkaç sene süre cek/fizik^gençliğin manzarasını M * * » * » - üstün t y .
Andık bir nokta daha var. Fakat bu da pek mühim bir nokta. O kadar ki, halledildi sanılan
bir davanın tekrar temyiz edilmesini istilzam tdirebîlecek bir mâhiyeti hâiz. Yaşlı ve
yaşlı-’ ---> ca oyuncuların sahnede temsil et ilikleri, çok / şahsiyetle» '*^3aha zayıf ve basit kalarak
maları iycah edonrYtüîeriv kudretle ve ehemmi- r\ ~ ^ yetle, lâkin bâzan müellifin hatırına getireme- Cj miş olduğu bir derinlik ve ıztırab havası için de oynamaya temayül göstermeleri tehlikesi yok
mudur? Det ekim M u s s e t’nin
badine pas avec Vamotır eserinde
-işin . <te hâile h a v a sı,ancak oyun âiet^ySpilan mütevazı* genç kızın ne ve ancak bir lâhza için serden bir facia hâtırasını am dolayı muhafaza etmesi iycab M a r i e B e l l e ve hele j Y facia aktörü hâlinde, isyanlara, takalliislerle oynadılar.. o lâtif On ne ik i. kahraman ve alaya bir ölümü
üzefı-H İ -
î o j
L.
seyircinin e- bu son andan ği halde, biraz o n n e l.h ep. ^ LûJJcjl»
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi