• Sonuç bulunamadı

M E M L E K ET M İ M A R L I Ğ I N IN B E Ş İ Ğ İ; A K A D E Mİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "M E M L E K ET M İ M A R L I Ğ I N IN B E Ş İ Ğ İ; A K A D E Mİ"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Foto: İsmail Seneler

M E M L E K E T M İ M A R L I Ğ I N I N B E Ş İ Ğ İ ; A K A D E M İ

Yazan : Zeki Sayar Sanayi Nefise Mektebi Alisinden G. S.

Akademi-sine - Cumhuriyetle beraber yeni doğuş - ileri bir Akademi Y. M. Şubesi - 1924 de ki İslahatın

bugiin-kii verimi - Akademi mezunlarının yaratıcı ve öğreti-ci kudreti - Akademi bir varlık, bir ananedir - lık akademisi hüviyetine varmak ihtiyacı - Mimar-lık tahsili veren diğer müesseselerde Akademinin miisbet rolü - Akademiden, verdiğimizden çoğunu alıyoruz.

Güzel Sanatlar Akademisi, 1877 tarihinde

kuru-lan «Sanayi Nefise Mektebi Âlisi» nin cumhuriyetle beraber yeniden doğan ve gelişen bir devamdır.

Yurtta Mimarlık öğretiminin beşiği olan Akade-minin tarihçesini yazmak istemiyorum. Onu. benim kadar her mimar ve sanat sever bilir (*)

(2)

dar bazan gelişmeler, kazan gerilemeler gösterir. Kuruluş tarihinden bir kaç yıl sonra açılan mimar-lık şubesi memleketimizde ilk mimarmimar-lık mektebi-dir. Bu devirde devlet ve halk sanata, dolayısile mi-marlığa karşı alâkasızdı. Bu yüzden akademinin di-ğer şubeleri gibi, mimarlık bölümüde sanat sevgisi olan sayılı bir okuyucu ile sessiz sedasız öğretimine devam ediyordu. O zamanki yabancı hocalar dolayı-sile öğretim İtalyan ve Fransız tesirlerde yapılmak-ta,'müessesenin her yıl bayata attığı fcenç mimarlar

bu sanat telâkkileri ve bilgiler ile alâka çekememek-teydiler. Buna rağmen bu sanat ocağı halk ve dev-let ile birbirini anlayamamış bir halde birinci dün-ya harbinin sonuna kadar öğretime devam etmiştir.

Cumhuriyetin kuruluşunda Güzel Sanatlar Aka-demisi adını alan müessese, maarif Vekili rahmetli Necatinin olgun ve yerinde anlayışı sayesinde yeni-den teşkilâtlandırılmış ve ilk ilerleme adımını atmış-tır.

O sırada uzun bir harbaen çıkp.n yurdunuz imara muhtsç bulunmakta ve yapıcı bir mimar kit-lesine ihtiyaç göstermekte idi. Yabancı profesörler-ve yeni bir öğretim programile işe başlayan yük-sek mimarlık şubesi 1924 e kadar her yıl bir kaç mezun vermekte iken sonradan, her tarafdan gös-terilen ilgi yüzünden öğrenci sayısı yıldan yıla yük-selmeğe başladı. Bu suıetle ortalama olaıak mimar-lık kadrosuna 1942 de 30, 1943 de 41, 1944 de 46 genç mimar katıldı.

Bu suretle Akademi 1922 den 1945 e kadar sü-ren devamlı ve başarılı çalışmasile cumhuriyet dev-ri mimarlar zümresini yaratmış oldu.

Akademi cumhuriyetle beraber yıldan yi/a ta-biî inkişafını yaptı. Geçen yirmi yıl içinde zaman zaman tanınmış .mimarlardan faydalandı. Birinoi dünya harbinden sonra mimarlık şu-besinin başmda Mirnar Vedad ile Monceriyi bu-luyoruz. Bu iki kuvvetli mimardan sonra ilk esaslı İslâhatı yapan Viya,nalı Egle'dir. Sonradan pek kısa zaman için «Poelzig» gibi büyük kıymetleri daha sonra mimarlığın felsefesile, meşgul olan mimar

«Bruno Taut» ı, ondan çok daha pealist olan «Vor-hölzer» i sırasile mimarlık bölümü başında görüyo ruz. Bu değerli hocaların her biri Akademinin öğ-retim usullerine bilgileri ve sanatlarile çok şeyler kattılar. Öğretimi inandıkları istikamete doğru yö-nettiler. Nihayet Akademide üstün bir seviye ya-rattılar. Bu sayede bugün Akademimiz komşu mem-leketlerdeki benzerlerinden daha üstün bir duruma yükselmiştir.

Ayrı kanaatlere ve sanat temayüllerine sahib olaıı müteaddit bocaların sık sık değişmesi Akade-minin öğretim veçhesine de tesir ediyordu. Bu müd-det içinde, Akademi öğretiminin bazan yanlış istika-metlere de gittiği görüldü. Prof. Egle zamanında, o vakit bütün dünyada rağbet gören

eynelmilelci-lik ve bilhassa kübizm meyilleri bizde de itibarda idi. Bu öğretim tarzının tesirlerini, o yıllarda mimar-lık tahsili gören gençlerin, sonradan yaptıkları eser lerde gördük. Diğerlerine nazaran daha uzunca bir zaman mimarlık şubesinin başmda kalan Brüno Ta ut'un tesiri daha rnüsbet oldu. Onu takip eden Vaıhülzer iyi bir hoca olmakla beraber, Akademiye yeni bir sanat yolu gösteremedi.

Bütün bu safahat nihayet bize şunu öğretti ki, kendi sanatkârları tarafından yönetilmiş bir sanat veçhile olmayan, bir memleketin mimarlığında şu veya bu tesirlerle sık sık istikamet değişti meğ<ı mahkûmdur.

Geçen cn on iki yıl içinde genç Türk mimar ları içinde bir öğretim kadrosu yetişmeğe başla n ş Kendi elemanlarımıza artık mimarlık öğretimini

tevdi edecek bir seviyeye geldiğimize inand'k. 1939 dan.beri ak deminin öğretim işi, gen-; bir iğ'stici kadrosunun eline bırakıldı. Bu .müesseseyi şef ola rak r İti yıldanberi başarı ve dirayetle idare eden Se dat Eldem ile arkadaşlarını zikretmeden geçemiya-ceğirn. Bu değerli elemanların mevcudiyetine rağ-men Akademinin gerçek sanat değeri t şıyan yaban-cı profesörlerden de daima faydalnamasmı doğru buluyoruz.

Ancak, bu değerlerden faydalanırken, bundan önce olduğu gibi, her yen; gelen hoca ile akademi sanat temayülünün de değişeceğini artık mümkün gör-müyoruz. Çünkü, bugün Mimarlık bölümünün şefi ve hocaları ona gereken istikameti çizmiş bulunu-yorlar. Bunu beş altı y:ldanberi öğrencilerin çalış-malarında görmeğe başladığımız mahallî karakte-rin mevcudiyetinden anlıyoruz. Bu ümit verici ha-kikatin yeni gelişmekte olduğunu, ancak araştırma çağında bulunduğunu da unutmayoruz. Akademi bu araştırmaları ile, memleket için ileride gerçek bir

«Mimari k Akademisi» halini alacaktır.

Sedat Eldemin on yıldan fazla bir zamandan-beri idare etmekte olduğu millî mimarî semineri mesaıiısi bu ilim ve sanat ak"demisinin bugün bir nüsevini teşkil ediyor. Geçmişi ve geleneği olan bu eiski müessesenin küçük bir gayretle hakikî bir Akademi hüviyetini kazanacağına inanı-yoruz.

Memleket mimarlığı işlerinde söz sahibi ol~n Akademinin diğer yeni mimarlık müesseselerine de rehberlik etmesi gereklidir. Esasen bir kaı? yıl önce teknik üniversitede kurulan mimarlık fakiiltesile, geçen yıl teknıik okuldr. acılan mima~lık kolunun gelişmelerinde Akademinin aldığı mühim hisseyi unutmamalıdır.

Bu yeni kurulların öğretim kadı*olarını liyaket-le dolduran Akademi mezunu mimarlar, kendiliyaket-lerine

düsda yetişdSiricilik görevini aeîâhiyettle yapmak" tadırlar.

(3)

kitap deposu 'bulunacaktır. (Not : Her okuma sa-lonunda Profesörlere mahsus bir masa ayrılacaktır.)

5 — H a r i t a v e b ü y ü k p l a n ş -s a l o n u : takriben 30 m3

6 — 6 a d e t m ü n f e r i t o k u m a o d a s ı : takriben 10 - 15 m1

( Baş yazıdan devam )

Demek oluyor ki, akademi yirmi yıl önce yapı-lan İslâhatın meyvalarını son zamanlarda vermekte ve yetişdirdiği genç kadrodan değerli elemanları

diğer öğretim müesseselerine de vererek büyük ro-lünü yapmaktadır.

Akademinin yetişdirdiği genç cumhuriyet mi-marlarının memleketin diğer mimarlık işlerindeki müsbet rollerini ayrıca izaha hacet görmiyoruz.

Şu halde, Akademiden, verdiğimizden daha faz-lasını alıyoruz.

Hayatı yarım yüz yilı aşan, genç, şuurlu ve yet-kili bir öğretim heyeti ve üç yüzü geçen müstait, heyecsnlı bir öğrenci kcdrp.su ile müsbet ve verim-li bir şekilde çalışmakta olan bu müesseseye Millî Eğitim Bakanlığının dikkatini çekmek isteriz.

Diğer güzel sanat kollar arasında yüksek bir sanat atmosferi içinde, ahenkli bir şekilde çalışan Akademiye memleket mimarlığında yapmakta oldu-ğu görevle ölçülü bir önem verilmesini bekliyoruz, Miİlî Eğitim Bakanlığının son yıllarda bir çok yeni müesseseler kurarken Güzel Sanatlar Akademi-sine de alâka göstermesini beklemek hakkimizdir. Yıllarca önce kurulmuş ve bugüne kadar meydana koyduğu başarılarla yüksek bir varlık olduğunu is-bat etmiş olan Akademinin ihmal edilmesine gön-lümüz razı değildir.

Bülent Serbes

K i t a p d e p o s u :

1 E s a s d e p o : (100.000) kitap için düşünülecek ve kitapların bakımına dikkat edile-cektir. Dağıtma işi dağıtma bürosundan depoya ve depodan dağıtma bürosuna icabında ayni memur-lar veya ihtiyaç halinde ayrı memurmemur-lar tarafından

Bakanlığın muhtelif kurullar içinde yeni aç-d:ğı mimarlık bölümlerinden yapı institülerine, en yükseğinden en kütüğüne kadar Mimarlık, Tekni-kerlik ve yapı kalfalığı öğretiminin programlarına, meslek formasyonlarına kadar Akademinin İlgilen-mesini, bu suretle memleket mimarlığı işlerine «Na-zım» bir kuvvet olarak müdahale etmesini doğru bulmaktayız. Yaratılacak olan bu koordinasyon sa-yesindedir ki, memleket mimarlığı davası en iyi bir şekilde hal edilmiş olacaktır.

Bir çok münasebetlerle, yakından ilgilendiği-miz yüksek mimarlık bölümünün bakanlıkça hal edilecek, tamamlanacak pek çek noksanlarım da ha-tırlatmak isteriz.

Öğretim heyetini takviye etmek, profesörlerin ve asistanların durumlarını iyileşdirmek, doçentlik kadroları vermek üniversite için kabul edilecek Akademik Kariyer» kanunundan bu müesseseyi de faydalandırmak gibi İslahatın ilk plânda yapılması gerekmektedir.

Yurdun bayındırlığında rol almış bulunan mi-mar kadromuzun, büyük bir kısmını yetişdirmiş o-lan Akademiye bu imkânların verilmesini istemek kadar tabiî bir hak olrmaz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Adreslerini değiştiren aboneler

Halbuki New-York eyaletine mülhak (Farmingdate) şehrinin yüzde yirmi (Hemstead) ve (Patchlogue) nahiyelerinin yüzde on dokuz ve Suffern şeh- rinin yüzde yirmi kısmı iş yeri

buki şimdiye kadar bunun ancak iki milyarı sarfolunmuş o - lup on milyar frank daha mütebaki bulunduğunu beyan ve bu parayı Fransa bankasına tevdi ve Devletin munzam garanti-

Nitekim, millî inşaat ve nafıa federasyonu tarafından yapılan bir tahmine göre, hususî eşhas tarafından verilen siparişlerin üçte ikisinin tamir ve bakım işlerine ta-

Bu suretle, esasında 1616 kişi istiab eden salon, gerektiği zaman 400 kişilik küçük bir salon hali- ne getirilebilmekte ve buna göre küçük temsil- lerden büyük boks

Sınava geç kalan öğrenciler sınav başladıktan sonra ilk 15 dakika içinde sınava gelenler sınav salonlarına alınarak sınava. başlamaları sağlanır.15 dakika geç

maddesi’ne Türkiye Denetim Standartları (TDS)’na ve diğer düzenleyici Kurul ve Kurumların düzenlemelerine uygunluğun sağlanması hususundaki gözden geçirmelerin

Zira uzvi- yet teneffüs ederken başlıca olmak üzere &#34;sû buharı, gazı karbonik «C02» ve bir kısım da uz- vl mevat hasıl eder. Her hangi bir mahallin havasının bozulması