• Sonuç bulunamadı

1916 numaralı Trabzon şer'iyye sicili'nin transkripsiyonu ve değerlendirilmesi (H. 1160-1161/M. 1747-1748)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "1916 numaralı Trabzon şer'iyye sicili'nin transkripsiyonu ve değerlendirilmesi (H. 1160-1161/M. 1747-1748)"

Copied!
320
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ * SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

1916 NUMARALI TRABZON ŞER‘İYYE SİCİLİ’NİN TRANSKRİPSİYONU ve

DEĞERLENDİRİLMESİ (H. 1160-1161/M. 1747-1748)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Vildan KARA

MAYIS - 2019

(2)

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ * SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

1916 NUMARALI TRABZON ŞER‘İYYE SİCİLİ’NİN TRANSKRİPSİYONU ve

DEĞERLENDİRİLMESİ (H. 1160-1161/M. 1747-1748)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Vildan KARA

Tez Danışmanı: Dr. Öğr. Üyesi Miraç TOSUN

MAYIS - 2019

(3)
(4)

BİLDİRİM

Tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek

sunulduğunu, ayrıca KTÜ-Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Yazım Kılavuzu’na uygun olarak

hazırlanan bu çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf

yapıldığını aksinin ortaya çıkması durumunda her tür yasal sonucu kabul ettiğimi beyan ediyorum.

Vildan KARA

20.05.2019

(5)

IV

ÖNSÖZ

Osmanlı tarihinin incelenip araştırılması açısından en önemli kaynaklardan biri özelliği

gösteren şer‘iyye sicilleri tarihçilerin yararlandığı birinci elden kaynaklar arasındadır. Günümüz

Türkçesi’ne aktarımını yapmış olduğumuz 1916 numaralı Trabzon şer‘iyye sicili de bu kaynaklar

içerisinde bulunmaktadır. Çevirisi ve tasnifi yapılarak dönemin Osmanlı tarihi ve Trabzon Tarihi

incelenmeye çalışılmıştır. Bu tez, H. 1160-1161- M. 1747-1748 tarihleri arasında kaydı tutulmuş

olan Trabzon şer‘iyye sicilinin içindeki belgelerin incelenmesiyle oluşturulmuştur. Tarih, her

zaman bir medeniyetin geleceğine ışık tutmuştur. Bu düşünceyle, araştırdığımız zaman dilimi

içerisinde gerçekleşen olayların cereyan edişi ve topluma yansıması incelenmiştir. Böylece

dönemin geçtiği yıllar arasındaki süreçte Trabzon şehrinde yaşanan ve hukuka intikal etmiş olaylar

çerçevesinde dönem hakkında bilgi sahibi olabilmek ve bu dönem hakkında çalışmak isteyenlere

yardımcı olabilmek amaçlanmıştır. Bu çalışmada sicilin tarihlendiği iki yıllık bir dönem incelenmiş

ve böylece sosyal, kültürel, ekonomik ve hukuki açılardan Trabzon tarihine katkı yapılmaya

çalışılmıştır. İçerisinde barındırmış olduğu çeşitli konular münasebetiyle özellikle Osmanlı tarihi ve

şehir tarihi hakkında araştırma yapmak isteyen tarihçilere çalışmamızın katkı sağlayacağını

düşünüyoruz.

Teze başladığım ilk günden itibaren engin bilgi ve tecrübesiyle yardımlarını ve desteğini

esirgemeyen tez danışmanım sayın Dr. Öğr. Üyesi Miraç TOSUN’a sonsuz müteşekkirim. Sayın

Prof. Dr. Kenan İNAN’a, sayın Prof. Dr. M. Alaaddin YALÇINKAYA’ya ve transkripsiyon

esnasında bilgisinden faydalandığımız sayın Dr. Öğr. Üyesi Mustafa ALTUNBAY’a

teşekkürlerimi sunarım. Yüksek lisans eğitimi boyunca bilgilerinden faydalandığım Karadeniz

Teknik Üniversitesi Tarih Bölümü’nün değerli hocalarına, bu süreçte fikir telâkkisinde

bulunduğum ve sıkça görüşüne başvurduğum sınıf arkadaşım Hatice YETİM’e, manevi desteğiyle

her daim yanımda olduğunu hissettiren arkadaşım Meral GÜNEŞDOĞDU’ya ve yıllardır bıkmadan

usanmadan maddi, manevi her zaman yanımda olan ve beni ben yapan annem, babam ve

kardeşlerime sonsuz teşekkür ederim.

(6)

V

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ... IV

İÇİNDEKİLER ... V

ÖZET... VII

ABSTRACT ... VIII

TABLOLAR LİSTESİ ... IX

KISALTMALAR LİSTESİ ... X

GİRİŞ ... 1-9

BİRİNCİ BÖLÜM

1. TRABZON ŞER‘İYYE SİCİLLERİ ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR ... 10-20

İKİNCİ BÖLÜM

2. DEFTER İÇERİSİNDEKİ KAYITLARIN KONULARA GÖRE DAĞILIMI VE

DEĞERLENDİRİLMESİ ... 21-40

2.1. 1916 numaralı Trabzon Şer ‘iyye Sicilindeki Konu Başlıkları ... 21

2.1.1. Tereke (Muhallefat) ... 24

2.1.2. Mülk Satışı ... 25

2.1.3. Nikâh ... 25

2.1.4. Boşanma ... 27

2.1.5. Sulh ... 28

2.1.6. İhtida ... 28

2.1.7. Borç-Alacak ... 29

2.1.9. Atama ve Tayinler ... 30

2.1.10. Nafaka ve Kisve ... 30

2.1.11. Vesâyet ... 31

2.1.12. Tevzi‘ ... 31

2.1.13. Diğer Kayıtlar ... 31

2.1.14. Trabzon Eyâletine Merkez’den Gelen ve Şehir İçi Yazışmalara Dair

Kayıtlar ... 32

(7)

VI

2.2. 1916 Numaralı Defterde Geçen İdari Yönetim Birimleri ... 33

2.2.1. Sicil Defterinde Adı Geçen Sancak, Kaza, Nahiye Adları ... 33

2.2.3. Sicil Defterinde Adı Geçen Görevliler ... 36

2.2.4. Defterde Adı Geçen Yapılar ve Vakıflar ... 37

2.2.5. Defterde Adı Geçen Meslekler ... 39

SONUÇ ... 41

YARARLANILAN KAYNAKLAR ... 44

EKLER ... 58

(8)

VII

ÖZET

Bu çalışmada, tarih bilimi açısından önemli bir kaynak türü olan bir şer‘iyye sicilinin

günümüz Türkçesine aktarımı yapılarak değerlendirilmeye çalışıldı. Çalışmanın ana konusunu

oluşturan 1916 numaralı Trabzon Şer‘iyye Sicili H. 1160-1161/ M. 1747-1748 yılları arasını

kapsamaktadır. Sicilin transkripsiyonu esnasında tüm kelimelerin doğru bir şekilde okunması ve

kaydedilmesi hususunda özen gösterilmiştir. Defter, dönemin Trabzon tarihi hakkında

sosyo-kültürel, iktisadi, hukuki gibi alanlarda bilgiler içermektedir.

“1916 Numaralı Trabzon Şer‘iyye Sicili’nin Transkripsiyonu ve Değerlendirilmesi (H.

1160-1161/M. 1747-1748)” adlı çalışma genel itibariyle iki bölümden oluşmaktadır. Tezin giriş

bölümünde Trabzon Tarihi ve Sicilin tarihlendiği yıllardaki Osmanlı Tarihi hakkında kısaca bilgi

verilmiştir. Birinci bölümde Trabzon Şer‘iyye sicillerini kullanarak çalışma yapan araştırmacılar ve

yaptıkları çalışmalar, Trabzon Şer‘iyye sicillerinin konu olduğu yüksek lisans ve doktora

çalışmaları belirtilmiştir. İkinci bölümde ise 1916 numaralı Trabzon Şer‘iyye sicilinin genel

özellikleri, şer‘iyye sicilindeki belgelerin konuları ile bu konuların değerlendirilmesi ve

Trabzon’un idari taksimatı, sicil defterinde adı geçen Trabzon’un yapıları, dönemin meslekleri ve

memurlukları hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmanın son bölümü olan ekler bölümünde ise 1916

numaralı Trabzon Şer‘iyye Sicili’nin transkribe edilmiş metni bulunmaktadır. Bu çalışma ile özelde

Trabzon, genelde Osmanlı Devleti’nin sosyal, ekonomik, hukuki, askeri, idari tarih alanlarında

yapılacak olan çalışmalara ve çalışma yapacak olan araştırmacılara katkı sağlanması amaçlanmıştır.

(9)

VIII

ABSTRACT

In this study, it is tried to evaluate an information of the Shari’a Registry, which is an

important resource type in terms of history discipline, by translating the documents to modern

Turkish. The main subject of the study which consists of the Shari’a Registry of Trabzon

Numbered 1916 belongs to the date of H. 1160-1161 / M. 1747-1748. During the transcription of

the documents, particular attention has been taken to ensure that all words are read and recorded

correctly.

The study titled as “Transcription and Evaluation of the Shari'a Registry of Trabzon

Numbered 1916 (H. 1160-1161 / M. 1747-1748)” consists of two parts. In the introduction of the

thesis, a brief information is given about Trabzon and Ottoman History in the years which the

record is dated. The first section of the study presents previous studies and researchers who also

used the Shari'a Registry of Trabzon Numbered 1916, and indicates postgraduate thesis on the

subject for master and doctorate’s degree. In the second section, information is given on the main

characteristics of the Shari'a Registry of Trabzon, the subject of the documents of the Shari’a

Registry and evaluation of these subjects, administrative partition of Trabzon, the building

structures which are mentioned in the registry book, and officials and occupations employed in the

period. The transcribed text of the Shari'a Registry of Trabzon Numbered 1916 is presented in the

annexes which is the last section of the study. The study aims to contribute to the studies that will

be made on the social, economical, legal, military and administrative history of Trabzon in

particular, and of the Ottoman State in general.

(10)

IX

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo Nr.

Tablo Adı

Sayfa Nr.

1

1916 Numaralı Sicil Defteri İçerisinde Geçen Dava Kayıt Numaraları ... 21

2

1916 Numaralı Sicil Defterindeki Dul-Bekâr Dava Numaralarını Gösterir

Tablo ... 26

3

Buyruldular ve Trabzon’a Merkezden Gelen Hükümler ... 32

4

Sicil Defterinde Adı Geçen Sancak, Kaza, Nahiye Adları ... 34

5

Sicil Defterinde Adı Geçen Mahalleler ... 35

6

Sicilde Adı Geçen Diğer Yerleşim Birimleri ... 36

7

Sicil Defterindeki Görevliler ... 37

8

Defterde Adı Geçen Yapılar ve Vakıflar ... 38

9

Defterde Adı Geçen Meslekler ... 39

(11)

X

KISALTMALAR LİSTESİ

(Çev.)

: Çeviren

(Ed.)

: Editör

(Haz.)

: Hazırlayan

(TŞS.)

: Trabzon Şer’iyye Sicili

a.g.e.

: adı geçen eser

a.g.t.

: adı geçen tez

AÜ DTCF : Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi

Bkz., bkz. : Bakınız

DİA

: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

İSAM

: İslâm Araştırmaları Merkezi

MEB

: Milli Eğitim Bakanlığı

OTAM

: Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi

s.

: Sayfa

SDÜ

: Süleyman Demirel Üniversitesi

TAD

: Tarih Araştırmaları Dergisi

TDAV

: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı

TTK

: Türk Tarih Kurumu

(12)

GİRİŞ

“1919 Numaralı Trabzon Şer‘iyye Sicili’nin Transkripsiyonu ve Değerlendirilmesi (H.

1160-1161/M. 1747-1748)” başlıklı bu çalışma, tarih araştırmalarının birinci el kaynağı olan şer‘iyye

sicili defterinin çalışılması ile elde edilmiştir. İki yıllık bir süreci barındıran 1916 numaralı sicil

defteri, zengin bir muhtevaya sahiptir. İçindeki kayıtların konu ve tür itibariyle çeşitlilik arz etmesi

defterin farklı yönlerden değerlendirilmesini zorunlu hale getirmiştir. Trabzon Tarihi’ni

sosyal-ekonomik kültürel, hukuki gibi yönlerden ele alan kayıtlar sayesinde sicilin yazıldığı iki yıllık süre

içinde yaşanan olaylar hakkında bilgi edinmek mümkün hale gelmiştir. Bunun yanında metnin

aslına bağlı kalarak yapılan transkripsiyon mümkün olduğunca en doğru şekilde ortaya konmaya

çalışılmıştır.

Üzerinde çalışılan bu tezin giriş bölümünde, tez hakkında bilgi verilerek bu çalışmanın amaç

ve kapsamından bahsedilmiştir. Giriş bölümünde ayrıca dönemin Trabzon Tarihi ve Osmanlı Tarihi

hakkında bilgi verilerek dönem hakkında genel bir izlenim oluşturulmuştur. Birinci bölümde, daha

önce Trabzon Şer‘iyye sicillerini kullanarak çalışma yapan araştırmacılar ve onların çalışmaları

hakkında bilgi verilmiştir. Bu çalışmalara ek olarak Trabzon Şer‘iyye Sicilleri kullanılarak

hazırlanan doktora ve yüksek lisans tezlerinden bahsedilmiştir ve bu çalışmalar hakkında bilgi

sahibi olunması amaçlanmıştır. İkinci bölümde ise tam bir sicil defteri özelliği gösteren 1916

numaralı Trabzon Şer‘iyye Sicili’nin içerisinde yer alan kayıtlar konularına göre tasnif edilmiştir.

Bu tasnife göre defterin başında bölgesel kayıtların olduğu tereke, mülk satışı, atama ve tayinler,

asayiş olayları, boşanma, sulh ve vakıf gibi belgelerin olduğu tespit edilmiştir. Defterin ortasında

ise ihtida ve nikâh kayıtları yer alırken defterin son kısmında ise şehir içi yazışmalarından olan

buyruldular ve merkezden gönderilen berat ve ferman türü belgelerin kayıtlarına rastlanmıştır. Bu

kayıtların açıklanıp değerlendirmelerin yapıldığı kısım da bu bölümde yer almaktadır ve bu bölüm

defter hakkında bilgi edinmemizi sağlayan kısımdır. Çalışmanın sonunda yer alan ekler kısmında

ise 1916 numaralı Trabzon Şer‘iyye Sicili’nin transkripsiyon edilmiş metni yer almaktadır. Bu

kısım hazırlanırken kelimelerin doğru okunuş ve yazılışları ile ilgili İstanbul Kadı Sicilleri’nden

1

ve

konuyla alâkalı başka sözlük ve ansiklopedilerden de faydalanılmıştır. Çalışmanın bölümleri defter

içerisinde geçen mahalle adları, yapı adları, görevli, memur ve vakıf adlarından oluşan tablolar ile

desteklenmiştir.

Çalışmamızın ana unsurunu oluşturan 1916 numaralı Trabzon Şer‘iyye Sicili’nin aslı Devlet

Arşivleri Başkanlığı’nda bulunmaktadır. Sicil defteri 106 poz, 111 sayfa olup 768 kayıt

1

(13)

2

içermektedir. Kapsadığı yıllar bakımından H. 1160-1161/ M. 1747-1748 tarihleri arasını ele alır.

Elimizdeki örneğin üç sayfası (16, 75, 86) tekrar etmiştir. Ayrıca 46ab, 47a, 48ab, 49ab, 50ab,

51ab, 52ab, 53a, 54a, 63a, 78ab, 79a, 110b, 111a sayfaları defterin boş olan sayfalarıdır. Talik

yazısıyla yazılmış olan defterde nadir de olsa siyakat yazısına rastlanmış olup genel itibariyle

defterin okunaklı güzel bir yazısı vardır. Bazı sayfalarda nadir olarak kararmalara rastlanmaktadır.

4 adet kaydın üzeri çizilerek iptal edilmiştir. Çalışmamızı hazırlarken iptal edilen kayıtları

sıralamaya sokmayıp transkripsiyon işlemlerini de gerçekleştirmedik. Nizami bir şekilde ilk

sayfadan itibaren sayfanın sol üst kenarına yazılan sayfa numaraları 54. sayfadan itibaren sayfanın

sağ alt tarafına yazılmış, bu durum 63. sayfaya kadar sürdükten sonra sayfa numaraları tekrar sol

üst tarafa yazılmıştır.

1916 numaralı Şer‘iyye Sicili’ni transkripsiyon edilirken kayıt numaralarını değiştirmeden

sayfa numarasıyla birlikte ve değişiklik yapılmadan metni olduğu gibi transkripsiyon edilmeye

çalışılmıştır. Transkripsiyon metni yazılırken aynı kelimelerin standart şekilde yazılmasına özen

gösterilmiştir. Defterde yer yer okunamayan kelimeler boş bırakılmıştır. Sayfa numaraları [ab]

şeklinde belirtilerek verilmiştir. Transkripsiyon işleminde de bazı özel simgeler kullanılmıştır.

Örneğin ‘‘ayn’’ harfini göstermek için [ ‘ ], hemzeyi göstermek için [ ’ ], uzatmalı okunan harfleri [

^ ], emin olamadığımız kelimeleri [ (?) ] ve okuyamayıp boş bıraktığımız kelimeleri [(…)] ile ve

yazılmamış boş bırakılmış kelimeleri de [boş] ve mühürlü belgelerdeki mührü [mühür] ve Arapça

ibareleri [Arapça … metnidir] şeklinde gösterilmiştir.

Bu çalışma ile Osmanlı Tarihi ve Trabzon Tarihi üzerine yapılacak olan çalışmalara faydalı

olmak amaçlanmıştır. Transkripsiyonu ve değerlendirmesi yapılan bu sicil defteri döneme ait diğer

kaynaklarla birlikte değerlendirildiğinde yapılacak tarih çalışmalarına katkı sağlaması

amaçlanmıştır. İlk olarak değerlendirdiğimiz defterin ait olduğu Trabzon şehrinin tarihine kısaca

bakacak olursak;

Trabzon, coğrafi konumu itibariyle Anadolu topraklarının kuzeyinde yer alan Karadeniz’in

doğusunda teşekkül etmiş şehirlerden biridir. Tarihsel süreci oldukça eskiye dayanan Trabzon

şehrinin Perslerin egemenliğine girdikten sonra bir süre Büyük İskender’in egemenliğinde kaldığı

ve ardından Mö 280’de Pontus Devleti’nin egemenliğine girdiği görülür. Takip eden süreçte MÖ

63’de şehirde başlayan Roma İmparatorluğu egemenliği yerini MS 395’te Bizans İmparatorluğu’na

bırakmıştır.

2

Bizans İmparatorluğu döneminde, liman şehri olan Trabzon’un stratejik önemi artmış,

Trabzon limanı Müslüman tüccarlar tarafından da kullanılmıştır. I. Iustinianos döneminde imar

çalışmaları yapılmış, şehre kısmen de olsa yeni bir görünüm kazandırılmıştır. Bu dönemde Anadolu

2

(14)

3

istikametindeki Türk yayılma hareketlerinden Trabzon’un da payına düşeni aldığı görülmektedir.

3

Büyük Selçuklular XI. yüzyılın sonlarına doğru bir süre Trabzon hâkimiyetini sağlamışlarsa da bu

durum kısa sürmüştür. Şehrin valisi Theodoros Gabras’ın mücadelesiyle hâkimiyet tekrar Bizans’a

geçmiştir. Türklerle yaşanan bu hâkimiyet mücadeleleri Trabzon Rum Devleti’nin kurulmasından

sonra daha da artmıştır.

4

1204’te Latinler İstanbul’u ele geçirince Trabzon ve İznik’te Rum

İmparatorluğu kurulmuştur.

5

Bu dönemde Ceneviz ve Venediklilerin de Trabzon’da faaliyetlerde

bulundukları görülmüştür.

6

Alexios Komnenos döneminde Sinop ve Samsun üzerine giden Trabzon Rum Devleti

Selçukluların Trabzon’a baskın yapmasıyla karşılaştı. Başlarda bu hareketleri başarılı olacak gibi

görünse de aşırı yağışların oluşturduğu muhalefet Selçukluları geri adım atmaya mecbur kılmıştır.

Yaşanan bu geri çekilme Trabzon Rum Devleti’nde esirlerin kalmasına sebep olmuştu ki bunlardan

biri de bir şehzadeydi. Yapılan görüşmeler ile Trabzon Rum Devleti esirleri geri vermeyi ve yıllık

vergi ödemeyi kabul etmek zorunda kaldı.

7

Aynı dönem Selçuklu Devleti’nin zayıfladığı ve

Anadolu’da çeşitli beyliklerin kurulduğu görülmüştür.

8

Önemli bir liman şehri olan Trabzon bu

dönemde İran ticareti için daha da ehemmiyet kazandı. XIII. yüzyılda maddi ve manevi

zenginliklerinden söz ettiren Trabzon’a Türkmen akınlarının yaşandığı görülmektedir. Bu akınlara

Trabzon’da yaşayan bir gurup halkın katılımı akınların boyutunu daha da şiddetlendirmiştir.

Saldırıları bertaraf etmeyi kurulabilecek akrabalık ilişkilerinde gören Krallar Türkmen Beyleri ile

yapılabilecek evlilikleri çözüm olarak görmüşlerdir.

9

II. Murad döneminde Osmanlıların Trabzon’a geldikleri ve düzenledikleri baskınla şehre

zarar verdikleri görülür. Bu baskının ardından 1456’da Şeyh Cüneyd önderliğinde Trabzon üzerine

yeni bir Türkmen akını yaşanmış ancak başarısız olmuştur. Bu sefer başarısız olsa da Karadeniz

bölgesi için önemi büyüktür ve Komnenos hakimiyetinde olan Trabzon’u siyasi-sosyal yönlerden

etkileyerek şehrin batısının Türkleşmesi üzerinde etkili olmuştur.

10

Osmanlı’nın merkezinde

İstanbul’da ise durum farklıdır. 1453’te İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed Trabzon’a

3

Heath W. Lowry ve Feridun Emecen, ‘‘Trabzon’’, DİA, 41, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2012, s. 296-297.

4

Muammer Gül, ‘‘XIII-XV. Yüzyıllarda Rum Devleti İle İlişkiler’’, Trabzon Ve Çevresi Uluslararası Tarih-Dil-Edebiyat Sempozyumu Bildirileri (3-5 Mayıs 2001), I, T.C. Trabzon Valiliği İl Kültür Müdürlüğü Yayınları, s. 60. 5

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, I, TTK Basımevi, Ankara, 2008, s. 3. 6

Lowry ve Emecen, a.g.e., s. 297. 7

Osman Turan, Selçuklular Tarihi Ve Türk-İslâm Medeniyeti, Turan Neşriyat Yurdu, İstanbul, 1969, s. 227. 8

Aygün, a.g.e., s. 13.

9Mahmut Goloğlu, Trabzon Tarihi Fetihten Kurtuluşa Kadar, Serander Yayınları, Trabzon, 2000, s. 18.

10

Feridun Emecen, “Şeyh Cüney’in Akçaabad / Trabzon Sefer Güzergâhı Üzerine Bazı Mülahazalar”, Dünden Bugüne Akçaabat Sempozyumu, Akçaabat Belediyesi Kültür Yayınları, 2014, s. 23.

(15)

4

yönelmeyi burayı Osmanlı topraklarına katmayı amaçlıyordu.

11

Tarihler 1461’i gösterdiğinde

İstanbul’dan kara yoluyla yola çıkan Fatih Sultan Mehmed aynı zamanda denizden Trabzon üzerine

bir donanma göndermişti. Padişah yolculuğu esnasında Amasra ve Sinop’u aldı ve buradan Sivas’a

vardığında Erzincan’a gitmeye karar verdi. Erzincan’da Akkoyunlularla karşılaşınca bu güçlü ordu

karşısında duramayacağını anlayan Akkoyunlular, Osmanlı Devleti’ne ve Osmanlıya bağlı yerlere

saldırılarda bulunmaması şartıyla antlaşmaya varılmıştır. Bu sıralarda İstanbul’dan yola çıkan

donanma Trabzon’a varmış ve taarruza geçmişti. Bu saldırıya karşı koyan Kral David Komnen,

Fatih Sultan Mehmed’in Trabzon’a varmasıyla karadan ve denizden yapılan bu kuşatmaya

direnemeyeceğini anlamıştır. Trabzon İmparatorluğu ve Osmanlı Devleti arasında yapılan

görüşmelerle David Komnen bazı şartlar karşılığında Trabzon’u Osmanlılara vermeyi kabul etti.

Böylece şehrin 26 Ekim 1461’de fethedildiği söylenir.

12

Ancak sonradan yapılan araştırmalar fethin

tarihinin 15 Ağustos 1461 olduğunu ifade etmektedir.

13

Trabzon’un fethedilmesinden sonra David Komnen ve Fatih Sultan Mehmed arasında yapılan

teslim antlaşmasına göre Komnen’in ailesi, görevlileri, bazı devlet ileri gelenleri ve eşyaları

İstanbul’a gönderilmiştir. Bu süreçten sonra Fatih Sultan Mehmed şehrin idaresi, imarı ve güvenliği

için yeni düzenlemeler yaptırmıştır.

14

İdari anlamda sancak tipi bir yapılanmanın hâkim olduğu

Trabzon’da yönetim ilk olarak Kasım Bey’e verilmiştir. XV. Yüzyılın sonlarına doğru şehzade

Abdullah ve Şehzade Selim’in Trabzon’a sancakbeyi olarak geldiği görülür.

15

Şehzade Selim

Trabzon’da bulunduğu yıllarda Doğu’da bir tehlike olarak gördüğü Şii Şah İsmail’in faaliyetlerini

takip ederek ileride Osmanlı Devleti’ne sorun çıkarmaması için gerekli önlemleri alma yolunda

ilerledi.

16

Trabzon, sancak statüsündeyken ilk olarak Erzincan-Batum sonra Rum Beylerbeyiliğine ve

son olarak da 1528’de Anadolu Beylerbeyiliği’ne bağlanmıştır. Trabzon’un Rum eyâletine tâbiliği

1535’e kadar sürmüştür. Bu durum Erzurum Beylerbeyiliği’nin oluşturulması ile son bularak,

Trabzon 1535’te Erzurum Beylerbeyiliği’ne tâbi olmuştur.

17

Eyâlet özelliğini ise 1580-1581 yılları

arasında Batum sancağı ile birleşmesinden sonra kazanmıştır.

18

Ticari anlamda önemini bildiğimiz

Trabzon’un, fethedildikten sonra askeri öneminin daha da arttığı görülmektedir. Bazen askeri bir üs

11

Lowry ve Emecen, a.g.e., s. 297. 12

Goloğlu, a.g.e, s. 18-19. 13

Bkz. Kenan İnan, ‘‘Trabzon’un Fethi’’, Mahmiye-i Trabzon Mahallatından Onyedinci Yüzyıl Ortalarında Trabzon’da Sosyal ve İktisadi Hayat, Trabzon Belediyesi kültür Yayınları, Trabzon, 2013, s. 24.

14

Heat W. Lowry, Trabzon Şehrinin İslamlaşma ve Türkleşmesi, Demet ve Heat Lowry (Çev.), Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 1981, s.16.

15Aygün, a.g.e., s.20.

16 Feridun Emecen, ‘‘Selim I’’, DİA, 36, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2009, s. 407.

17Aygün, a.g.e., s.20.

18

(16)

5

olarak bazen de savaş meydanlarına gidecek malların sevk edilmesi gibi durumlarda kullanılmıştır.

Bu durumun ilk örneğini Çaldıran Savaşı esnasındaki kullanımında görebiliriz.

19

Şehir bu

fonksiyonunu XVIII. yüzyıla kadar korumuştur. Osmanlı yönetiminde olan Trabzon’da çok ciddi

boyutta bir sorun yaşanmazken hâkimiyet kurmaya çalışan ayanların faaliyetleri ve eşkiya

baskınları göze çarpmaktadır. XIX. Yüzyılda Osmanlı-Rus savaşı esnasında mahalli ayanların

Trabzon’u işgal hareketlerine karşı merkezden kuvvet gönderilerek etkisiz hale getirildi. I. Dünya

Savaşı esnasında Rus tehlikesi Trabzon’u tehdit etmiştir. Bu faaliyetlere karşı oluşturulan milli

mücadele ile tüm sorunların üstesinden gelindi.

20

Trabzon Tarihi’nin yanında sicilin ait olduğu yıllarda Osmanlı Tarihi’nde gerçekleşen

olayları incelemek, yapılan çalışmanın içeriği hakkında daha detaylı bilgi edinmeyi sağlayacaktır.

Bu nedenle incelenen sicil defterinin kaydedildiği yıllar itibariyle Osmalı Tarihi’ni incelemek

faydalı olacaktır. Sicilin tarihlendiği yıllarda Osmanlı tahtında bulunan I. Mahmud, II. Mustafa ve

onun zevcesi Saliha Sultan’ın oğludur ve 2 Ağustos 1696’da Edirne’de dünyaya gelmiştir. Eğitim

süreci Edirne’de dönemin şeyhülislâmı Seyyid Feyzullah Efendi ile başlayıp İbrahim Efendi ile

devam etmiştir.

21

17 Temmuz 1703’de cebeciler Edirne’de bir isyan çıkarmıştır.

22

İsyan sonucunda

II. Mustafa tahttan indirilmiş, I. Mahmud ve kardeşleri için İstanbul’da devam edecek yeni bir

hayat başlamıştır. Bu süreçten sonra I. Mahmud için yirmi yedi yıl sürecek olan kafes hayatı

başlamıştır. III. Ahmed’in saltanatına tekabül eden 2 Ekim 1930 tarihinde bir gurup âsinin

katılımıyla Patrona Halil isyanı yaşanmış ve isyan neticesinde padişah tahttan çekilerek I.

Mahmud’un tahta geçme koşulları uygun hale gelmiştir. Başka bir ifadeyle âsilerin bu hareketi I.

Mahmud’un saltanat koltuğuna geçmesini sağlamıştır.

23

Padişahın tahta geçmesi ve onu takriben gerçekleşen cülûs töreninden sonra isyancılar

ortadan kaldırılamamış, onlar hususunda daha ihtiyatlı davranılması lâzım gelmiştir. Öyle ki

Patrona Halil’in devlet memuriyetlerine istediğini getirmesine, esnafa karşı sert tavırlar takınmasını

herkes hayretle izlemiştir. Ancak bir süre sonra âsiler devlet ileri gelenlerinin de içinde bulunduğu

bir grup tarafından yapılan plan ile etkisiz hale getirilmiştir.

24

İçteki sorunların halledilmesinden

sonra padişah ve erkânı dış ilişkiler hususuna yönelmiştir. Bu amaçla ilk olarak İran ilişkileri

üzerine yönelinmiştir. 15 Eylül 1731’de Bağdad valisi Ahmde Paşa önderliğindeki ordu meydana

gelen Kurican muharebesinde İranlıları yenilgiye uğratmıştır. Aynı dönemde Hekimoğlu Ali

19

Temel Öztürk, Osmanlıların Kuzey ve Doğu Seferlerinde Savaş ve Trabzon, Serander Yayınları, Trabzon, 2011, s. 45

20

Lowry ve Emecen, a.g.e., s. 298. 21

Abdülkadir Özcan, İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları III, İsam Yayınları, Ankara, 2017, s. 177. 22

Rifa’at Ali Abou-El-Haj, 1703 İsyanı Osmanlı Siyasasının Yapısı, Tan Kitabevi Yayınları, Ankara, 2011, s. 13. 23

Abdülkadir Özcan, ‘‘Mahmud I’’, DİA, 27, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2003, s. 348. 24

(17)

6

Paşa’nın da Urmiye ve Tebriz’i aldığı görülür.

25

Tebriz’in ele geçirilmesiyle birlikte I. Mahmud’a

‘Gazi’ unvanı verilmiştir. Tebriz’in alındığı haberi İstanbul’a gelmeden Şah Tahmasb Hemedan’ın

Osmanlıların eline geçmesi üzerine barış yapmak istemiştir. Yapılan barış antlaşmasına göre

Revan, Gence, Nahçivan, Tiflis, Şirvan, Şamahi, Dağıstan, Kâht, Karteli Osmanlılarda kalmış,

Tebriz, Kirmanşah, Hemedan, Luristan, Erdelan İran’a bırakılmıştır. Bu durumda Osmanlı’nın

almış olduğu ve aralarında Tebriz’in de bulunduğu bölgeleri yine Osmanlı kendi eliyle İran’a

terketmiş oluyordu. Safevileri hâkimiyet altına almakta Tahmasb’a yardım eden Nadir Han bu

barıştan memnuniyet duymayarak Tahmasb’ı hapsedip onun bebek olan oğlunu hükümdar yapıp

kendisini de onun vekili olarak belirlemiştir.

26

Nadir Han yaşanan durum karşısında ordusunu hazırlayıp Bağdad üzerine yürümüştür.

Doçum denilen mevkide Osmanlılar ile karşılaşan Nadir Han burada yenilgiye uğratılmıştır.

Kaçarak kurtulan Nadir Han’ın sonraki adımı Musul üzerine yürümek oldu ancak burada aldığı

sonuç değişmedi tâ ki Kerkük’te Osmanlı kuvvetlerine saldırana kadar. Bu galibiyetin ardından

Şamahi’yi zapt etmiş ancak Şirvan Hanı’nın müdahalesiyle bu muhasara kaldırılmıştır.

27

Nadir Han

Kars tarafına gitmişti ve yapacağı manevralardan emin olabilmek adına Osmanlılar, serasker

Abdullah Paşa’yı görevlendirmiştir. Burada bazı ihmallerin yaşanması sonucu Arpaçay Savaşı

olarak adlandırılan karşılaşmada Nadir Han’ın kuvvetleri Osmanlı ordusuna büyük bir mağlubiyet

yaşatmıştır. Yaptıkları bu kadarla da sınırlı kalmayan Nadir Han, Gence, Tiflis ve Revan’a

girmiştir. Gence valisi aracılığıyla sulh isteyen Nadir’in teklifi Osmanlı Devleti tarafında olumlu

tepkiyle karşılanmıştır.

28

Sulh yapmak üzere Osmanlı Devleti Ahmed Paşa ve Genç Ali Paşa’yı

Erzurum’a göndermiştir. Görüşmede Osmanlılar, Nadir Han’ın şartlarını reddetmiş ve sonradan

sınırların 1639’da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’na göre belirlenmesini kabul etmişlerdir.

Abdülbaki Han’ı, Caferi mezhebinin kabul edilmesi ve İran’dan Mekke’ye emîr-i hac

gönderilmesi, alınan esirlerin karşılıklı olarak geri verilmesi ve karşılıklı olarak ülkelerde daimi bir

elçi olması, gibi tekliflerle İstanbul’a gönderen Nadir Han bir sonuç alamamıştır. Kararı bildirmek

üzere İran’a Mustafa Ağa gönderilmiştir. Sunulan tekliflere karşı Caferilik beşinci mezhep olarak

kabul edilmemiş, Nadir Han’ın şah olarak tanınması ve Sünni mezhebinin İran’da kabul edilmesi

şartlarıyla 1736’da antlaşmaya varılmıştır.

29

Osmanlı-İran Savaşları yaşanırken savaşa katılmak isteyen Kırım Hanı’na Rusya

topraklarından geçmesi için müsaade etmemiştir. Rusya, Lehistan’da yaşanan veraset savaşları

süresince Avusturya’ya destek olmuştur. Bu durumdan zararlı çıkan Fransa ise Rusya’ya karşı kin

25

M. Münir Aktepe, ‘‘ Mahmud I’’, İslam Ansiklopedisi, 7, MEB Basımevi, Eskişehir, 1997, s. 160. 26

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, V, TTK, I. Bölüm, Ankara, 1995, s. 221-223. 27

Mithat Sertoğlu, Mufassal Osmanlı Tarihi Resimli Haritalı, V, TTK, Ankara, 2011, s. 2479-2481. 28

Uğur Kurtaran, Sultan I. Mahmud Ve Dönemi (1730-1754), Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2012, s. 190-192.

29

(18)

7

beslemiştir.

30

Rusya, Ukrayna ve Podolya hudutlarında yeni kaleler yaptırarak Osmanlı ile daha

önceden imzalamış olduğu antlaşmalara uymadığını göstermiştir. Ruslar’ın Azak Kalesi’ne

taarruzları ve Kırım üzerine hareketleri üzerine Osmanlıların savaş kararı alması kaçınılmaz oldu.

Bu savaş kararını Fransız elçisi Marquis de Villeuneve de desteklemiştir. Osmanlı’nın oluşturduğu

ordu ve donanma Kırım’a doğru yola çıkarken Avusturya’nın Rusya safında savaşa gireceği

ihtimali güçlenmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti’nde bulunan Avusturya elçisi Talman ise

Osmanlı’yı bu süreçte oyalamaya ve bu şekilde Avusturya’nın ihtiyacı olan süreyi ona

kazandırmaya çalışmıştır. 13 Temmuz 1736’yılında Rus saldırılarının başlamasına rağmen Osmanlı

kuvvetleri Babadağı mevkiinde beklemiştir.

31

Ruslar’ın Azak’ı alması ve bulundukları topraklarda tahribata neden olmaları onların

geçinmelerine engel olmuştur. Rusya ordusu Boğdan’a geçmek istemiş ancak ordusu içinde

meydana gelen karışıklıklar bu isteğini engellemiştir. Bu sırada Avusturya ordusu Eflâk ve

Boğdan’a girmiş Bosna’nın bir kısmı ve Saraybosna’yı almışlardır. Bu saldırılar karşısında taarruza

geçen Osmanlı Devleti Niş’i almış ve Banyaluka civarında Avusturyalılara bir darbe vurmuştur. Bu

süreçten sonra yapılan savaşın kendisi açısından çok da faydalı olamayacağını anlayan Avusturya

daha fazla direnemeyerek barış talebinde bulunmuştur.

32

18 Eylül 1739 yılında Osmanlı ile

Avusturya devletleri arasında imzalanacak olan Belgrad Antlaşması’nı Vezir-i azam İvaz Mehmed

Paşa ve General Nayberg devletleri adına imzalamışlardır. Bu antlaşma Rusların pek hoşuna

gitmese de yapılan Stavucan Meydan Muharebesi ile Osmanlıları mağlup etmişlerdir. Müttefiksiz

kalışları Osmanlı ile barış imzalamalarına yol açmıştır. Avusturya ve Rusya ile antlaşma yapan

Osmanlı Devleti bu durudan kârlı çıkan taraf olurken, iki ayrı devletle savaşarak kendisinin halâ

önemli bir güce sahip olduğunu göstermiştir.

33

Bunun yanında Osmanlı Devleti İsveç ile bir ittifak

antlaşması, İspanya ile de bir ticaret antlaşması imzalayarak barış ve sükûnetin hâkim olduğu bir

süreç yaşamıştır.

34

Osmanlı Devleti, Avusturya ve Rusya ile mücadelesinin ardından yönünü tekrar İran’a

çevirmek durumunda kalmıştır. Çünkü Nadir Han Hint seferinden dönmüş ve Caferiliğin beşinci

mezhep olmasını ve Kâbe’nin çevresinde rükûn elde etme taleplerini yinelemişti. Ancak yine de

sonuç değişmemiştir. Bu durumun üzerine bir de Nadir Şah Bağdat’ın teslimini istedi ve 1743

tarihinde Kerkük’ü almıştır.

35

Musul ve Bağdat’a da saldırmış ancak savaş esnasında kayıplarının

fazla olması nedeniyle çekilme kararı almıştır. İki tarafın da barışa olumlu bakması üzerine yapılan

30 Ayverdi, a.g.e., s. 478. 31 Özcan, Mahmud I, s. 349. 32

Stanford J. Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, (Mehmet Harmancı Çev.), I, E Yayınları, İstanbul, 2008, s. 299. 33 Kurtaran, a.g.t., s. 238-239. 34 Aktepe, a.g.e., s. 163. 35

(19)

8

antlaşma gereğince her iki taraf da Kasr-ı Şirin Antlaşması’nın içerdiği maddeleri kabul

etmişlerdir.

36

6 Ekim 1746’da yapılan antlaşma ile İran ve Osmanlı Devleti arasında dostane

ilişkiler kurulmuş, Nadir Şah kendisine yönelik bir suikat ile hayatını kaybetmiştir.

37

İncelemiş

olduğumuz Trabzon Şer‘iyye Sicili de bu antlaşmadan hemen sonraya aittir.

I. Mahmud, tahtta kaldığı dönem boyunca devletin içinde bulunduğu sıkıntılarla mücadele

edilmiş sorunlara yönelik önlemler alınmaya çalışılmıştır. Anadolu’dan İstanbul’a yapılan göçler

düzeni bozması ile bozulan tımar sisitemi için zeametleri de kapsayan 29 Ocak 1732’de bir kanun

çıkarmıştır.

38

Bu dönemde yaşanan ‘‘nakl-i hâne’’ yani Anadolu’dan İstanbul’a yapılan ev göçleri

önlenmeye ve bu konuyla ilgili önlemler alınmaya çalışılmıştır. 1916 numaralı Trabzon şer‘iyye

sicili içerisinde bu durumla alâkalı İstanbul’dan Trabzon kadısına gönderilen üç ferman

bulunmaktadır. İlk fermanla, Anadolu’dan ev göçü ile İstanbul’a gelmek isteyenler için

iskelelerden çıkmalarına izin verilmemesi, İstanbul’a gelmek isteyen bu gemilerin geri

gönderilmesi hususunda önemle üzerinde durmuş, âmâ, alil, hasta, kör ve sağır kimselerin

İstanbul’a gelmesi yasak iken iskelelerden bazı reisler ve gemi sahipleri padişahın emirine karşı

gelip bu grupları gemileriyle İstanbul’a getirmişlerdir. Böyle hareket eden sefine reisleri kimler ise

buldurulup haklarından gelinmek ve geldikleri iskelelerin hakimleri ve zabitanlarını da

cezalandırmak lazım gelmişti ama bundan böyle hareket edenlerin sefineleri ve kendileri yakalanıp

haklarından gelinmek ve hangi iskeleden gelmişler ise o yerin hakimleri ve zabitanları

cezalandırmak üzere acilen bir nizam vermeyi ve herkesi uyarmayı ferman olunmağın emr-i şerif

irsal olunmuştur. Şimdi siz ki kadılarsınız, her biriniz kazalarınızda bulunan iş görmez

guruplarından amâ, alil ve hasta olanları gemilerine koymamak üzere tenbih olundu ve eğer bundan

sonra birinin kayığıyla ev göçü ve iş görmez guruplarından İstanbul’a geldiği haber alınırsa o

sefinenin sahibi, reisleri yakalanıp gemisi de devlet tarafından zapt edilecek ve nerenin

iskelesinden yola çıkmışlarsa o iskelenin hakimleri ve zabitleri ihmal üzere sitem edileceğini

kendinizden başkalarına anlatın … ferman-ı alişanı(m) sadır olmuşdur, diyerek İstanbul’a

yapılacak olan göçlerin bu fermanla önlenmeye çalışıldığı görülmüştür.

39

Ev göçünü önlemek için İstanbul’dan Trabzon kadısına gönderilen ikinci fermanda,

Trabzon’dan ev göçü ile İstanbul’a kesinlikle gelinmemesinin, bu durumun önlenmesi için

Anadolu’ya defalarca emri şerif gönderildiğini, bu anlamda vilâyet yöneticilerinden bu durumu

umursamadıkları, fermanla İstanbul’a gelenlerin yakalanması istenmiş, bazı vilâyet valilerini

dinlemeyen gurupların bulundukları yeri terk ederek İstanbul’a gittikleri ve bunların buldurulup

vatanlarına geri gönderilmesi istenmişti. Ayrıca mahalle imamları her zaman mahallelerini teftiş

36

Shaw, a.g.e., s. 300-301. 37

Özcan, İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları III, s. 190. 38

Kurtaran, a.g.t., s. 120. 39

(20)

9

ederek zabitlere haber vermeli ve bu durumda olanları yakalatmalıdır. Bu emre uymayan her kim

olursa olsun hapsedilmeli, mallarına devletin el koyması ve bu durumun ibret olması, bu durumda

yalan söyleyen, yalan haber uyduran olursa katl olunacağı bildirilmişti. Bu durum Anadolu’nun üç

koluna ayrı ayrı fermanla bildirilmiş ve emre uyulması tenbih edilmiştir.

40

İstanbul’dan Trabzon kadısına gönderilen son fermanda Anadolu’dan İstanbul’a ev göçü ile

gelenlerin veya gelmeye niyet edenlerin ticaret yapmak maksatlı olanlarına izin verilmemesi ve

bunların kesinlikle önlenmesi ve uyarılması gerektiği üzerinde durulmuştur. Bu amaçla bu husus

üzerinde durmayan kadı, naib her kimse cezalarının kesileceği emr-i şerif ile gönderilmiş bu

amaçla sadrazam ağalarından Süleyman Efendi ile emir gönderilmiştir. Bundan sonra karadan ve

denizden İstanbul’a ev göçü ile gelmek isteyenlerin önemli bir işi olanların durumu belli ise ancak

bir-iki tanesine izin verilmesi, tüccar kısmından İstanbul’a eşya ve hayvan getirmeye kalkanların

vilâyetlerine geri gönderilmeleri ve bu hususa izin verilmemesi bildirilmiştir. Uyarılmalarına

rağmen halâ aynı düşüncede olanların cezalarının verilmesi ve haklarından gelinmesi ferman ile

sadır olmuştur.

41

I. Mahmud döneminde alınan önlemlerden biri de narh sisteminin denetlenmesiydi.

42

‘‘Narh

sistemi’’ devletin üretilen ürünlerin fiyatıyla ilgili bir üst sınır belirlemesi anlamına geliyordu. Bu

sistem Osmanlılar döneminde devlet yetkililerince büyük ehemmiyet gösterilen bir mevzu

olmuştur.

43

Bu uygulamayla ilgili 1916 numaralı Trabzon şer‘iyye sicilinde kayıtların tutulduğu

görülmüştür. Bu kayıtların birinde ekmek, koyun eti, iç yağı, sade yağ, Mısır pirinci, Filibe pirinci,

Rumeli balı, Sohum balı, İstanbul nohudu ve yerli nohudun ağırlıklarına göre fiyatları

belirtilmiştir.

44

Osmanlı Devleti’nin I. Mahmud döneminde yaptığı düzenlemeler bu kadarla sınırlı

kalmamakla birlikte halkı ayan ve yerel yöneticilerin baskısından kurtarmak için 1740’ta bir

adaletnâme yayınlamıştır. İstanbul’da yaşanan bazı asayiş olayından sonra önlemler alınmış, silah

taşınmaması, meyhanelerin kapalı halde tutulması, madeni paralardaki ayar bozukluğuna yönelik

tedbirler, esnafın durumun denetimi ve fuhuş konularıyla ilgilenilmiş ve bu konulara yönelik yeni

uygulama ve yasaklar konmuştur.

45

Bu dönem farklı alanlarda yapılan uygulamalar ve barışlarla

Osmanlı Devleti’nin yaşadığı son parlak dönem olarak ifade edilmiştir.

46

40

(TŞS), Defter no. 1916 (1160-1161/1747-1748), ss. 98b/1. 41

(TŞS), Defter no. 1916 (1160-1161/1747-1748), ss. 108a/2. 42

Kurtaran, a.g.t., s. 128. 43

Mübahat Kütükoğlu, ‘‘Narh’’, DİA, 32, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul, 2006, s. 390. 44

(TŞS), Defter no. 1916 (1160-1161/1747-1748), ss. 60b/3. 45

Kurtaran, a.g.t., s. 120-128. 46

(21)

10

BİRİNCİ BÖLÜM

1. TRABZON ŞER‘İYYE SİCİLLERİ ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR

Osmanlı Devleti, kurulduğu andan itibaren büyüyen ve teşkilatlanan bir devlet olmuştur. Bu

teşkilatlanma faaliyetlerinin içinde hukukun da yer aldığı bilinmektedir. Fethedilen yerlere hukuki

düzeni sağlaması açısından kadıların tayin edilmiş olması bu yönde atılmış en önemli adımlardan

biridir.

47

Kadılar, sahip oldukları hukuki kimliğin yanı sıra bulundukları merkezlerin askeri, mali,

mülki gibi hususlarda başvurulunabilecek önemli bir görevli statüsüne de sahip olmuşlardır.

48

Osmanlı devletinde yargı göreviyle kazalarda bulunan kadılar şer‘iyye mahkemelerine intikal eden

davaların görülmesinde görev yapmışlardır.

49

Osmanlı Devleti’nde mahkemeye intikal etmiş olan olaylar bir yerin naibi veya kadısı

tarafından şer‘iyye sicili olarak adlandırılan defterlere kaydedilmiştir.

50

Bu defterler muhteva

olarak çeşitli türlerden belgelere sahip olup dönemin kadısından bir sonraki kadıya

devredilmişlerdir.

51

Şer‘iyye defterleri dar ve geniş boyutlu defterlerdir ve boyutları mahkemelere

ve hakimlere göre farklılık göstermiştir. Genellikle kadıların isimleri bu defterlerin önünde

yazılmıştır. Kadılar göreve başladıkları ilk gün adlarını ve dönemin tarihini

52

defterlerin ilk

sayfasına

53

yazmışlardır. Şer‘iyye sicilleri kaleme alınmaya başlandıkları ilk dönemlerde Arapça

yazılırken XVI. Yüzyıldan sonra dillerinin Türkçeleşmeye başladığı görülür. Konu itibarıyla tek bir

konuya sahip defterler olabilirken, farklı metinlerin ve konuların ayrıca merkezden gönderilen

hükümlerin yer aldığı defterler de olmuştur. Defterlerin hakim yazı çeşitleri genellikle divanî, rika

kırması ve talik kırması olmuştur.

54

Şer ‘iyye sicillerinin Osmanlı Devleti’ndeki ilk örneğine 1455 tarihli Bursa sicilleri ile

rastlamaktayız. Osmanlı Devleti’nde kadılar çok eski dönemlerden beri var olageldiği için sicillerin

47

İlber Ortaylı, ‘‘Kadı’’, DİA, 24, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul, 2001, s. 69. 48

Ahmet Akgündüz, ‘‘İslam Hukukunun Osmanlı Devletinde Tatbiki: Şer’iye Mahkemeleri ve Şer’iye Sicilleri’’, İslâm Hukuku Araştırmaları Dergisi, (14), 2009, s. 16.

49

Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Fakülte Kitabevi, Isparta, 2007, s. 223. 50

Yunus Uğur, ‘‘Şer‘iyye Sicilleri’’, DİA, 39, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul, 2010, s. 8. 51

Halil İnalcık, ‘‘Mahkeme’‘, İslam Ansiklopedisi, 7, Milli Eğitim Basımevi, Eskişehir, 1997. s. 150. 52

Akgündüz, İslam Hukukunun Osmanlı Devletinde Tatbiki: Şer’iye Mahkemeleri ve Şer’iye Sicilleri, s. 22. 53

(TŞS), Defter no. 1916 (1160-1161/1747-1748), ss. 1a/2. 54

Fethi Gedikli, ‘‘Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı Olarak Şer‘iyye Sicilleri’’, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 3(5), 2007, s. 188-189.

(22)

11

de tarihinin Osmanlı’da çok daha eski olduğu düşünülmektedir. Ancak Osmanlı’da daha erken

tarihli bir sicil defteri bulunmadığı için bu defterlerin korunmadığı ve günümüzde mevcut olmadığı

görüşü de düşünülmektedir.

55

Defterler, tarihi süreçleri içerisinde yıpranma ya da yok olma

tehlikeleriyle karşılaşsalar da ‘‘Marif Vekâleti 3 Kasım 1941 tarihli ve 4018/2182 sayılı kararı’’ ile

korunmalarına ilişkin adımlar atılmıştır.

56

Bu defterlerin sayıları net olarak bilinmemektedir.

57

Şer‘iyye sicilleri üzerinde çalışmalar yapılması Türkiye’de 1930’lu yıllara tekabül

etmektedir. Bu çalışmalar İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Mümtaz Yaman, Halil İnalcık gibi önemli

isimler tarafından gerçekleştirilmiştir. Sicillere dayalı yaptığı yeni araştırmalarıyla doğru bilinen

birçok yanlışı düzelten Ronald Carlton Jennings bu alanda anılan önemli isimlerden biridir.

58

Amarikan araştırmacı Ronald Carlton Jennings, ilk olarak Kayseri sicillerinden yararlanarak ‘‘The

Judical Registers of Kayseri (1500-1630) as a Source for Ottoman’’ adlı doktora tezini

hazırlamıştır. Ayrıca araştırmacının sicilleri kullanarak yazdığı kitabı ve makaleleri vardır.

59

Trabzon şer‘iyye sicilleri kaynaklı araştırma yapan önemli isimlerden biri de Kenan İnan’dır.

Kenan İnan’ın çeşitli konularda ele aldığı ve farklı yayınlar içinde yayınlanan makalelerini bir

araya getirerek yazdığı Mahmiye-i Trabzon Mahallatından Onyedinci Yüzyıl Ortalarında

Trabzon’da Sosyal ve İktisadi Hayat

60

isimli kitabı vardır. Ayrıca VII. Milletlerarası Türkoloji

55

Uğur, a.g.e., s. 8. 56

Gedikli, Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı Olarak Şer‘iyye Sicilleri, s. 188.

57 Bkz. Şer’iye sicillerinin yazıldığı yerlere göre detaylı bilgi için, Ahmet Akgündüz, Şer’iye Sicilleri Mahiyeti, Toplu

Kataloğu ve Seçme Hükümler, I, s. 167-215

58 Uğur, a.g.e., s. 8.

59

Ronald C. Jennings, ‘‘The Society and Economy of Maçuka in the Ottoman Judicial Registers of Trabzon 1560-1640’’, Continuity and Change in Late Byzantine and Early Ottoman Society, H. Lowry, A. A. Bryer (Ed.), Birmingham, 1986, s. 129-154.; ‘‘Limitation of the Judicial Powers of the Kadi in 17th Century Ottoman Kayseri’’,Studies on Ottoman Social History in the Sixteenth and Seventeenth Centruies, İsis Yayınları, İstanbul, 1999, 247-276.; ‘‘Kadi, Court and Legal Procedure in 17th Century Ottoman Kayseri’’, Studia Islamica, 48, 1978, s. 133-172.; Pious Foundation in the Sociaty and Economy of Ottoman Trabzon, 1565-1640’’, JESHO, 33, 1990, s. 271-336.; ‘‘Kayseriyya’’, Eİ, New Edition, 4, 1978, s. 842-846.; Plagua in Trabzon and Reactions to it according to Local Judicial Registers, Hümanist and Scholar: Essays in Hanor of Andreas Tietze, H. Lowry ve D. Quataert (Ed.), İstanbul, 1993, s. 27-36.; The Legal Position of Women in Kayseri, a Large Ottoman City, 1590-1630’’, International Journal of Women’s Studies, 3, 1980, s. 559-582.

60

Kenan İnan, ‘‘Trabzon’un Fethi’’, Trabzon Tarihi Sempozyumu 6-8 Kasım 1998 Bildiriler, Trabzon Belediyesi Kültür Yayınları: 75, Trabzon 1999, s. 141-151.; ‘‘Kadı Sicillerine Göre Trabzon Şehrinin Fiziki Yapısı (1643-1656)’’, Osmanlı Araştırmaları , Halil İnalcık, N. Göyünç, H. Lowry, İ. Erünsal, K. Kreiser, A. Şentürk (Ed.), İstanbul 1998, s. 161-186.; ‘‘Trabzon Şer‘iyye Sicillerine Göre 17. Yüzyıl Ortalarında Borç-Alacak İlişkileri’’, İslâmiyat, 2(4), (1999), s. 91-109.; ‘‘1831 Nolu Şer’iye Siciline Göre 17. Yüzyıl Ortalarında Trabzon’da Mülk Satışları’’, Türk Dünyası Araştırmaları, (120), Haziran 1999, s. 103-124.; ‘‘Trabzon’da İhtida Olayları (1648-1656)’’, Trabzon Tarihi Sempozyumu, 6-8 Kasım 1998 Bildiriler, Trabzon Belediyesi Kültür Yayınları: 75, Trabzon, 1999, s. 245-252.; ‘‘Trabzon Kadı Sicillerinde Girit Seferi Hakkında Kayıtlar (1648-1669)’’, Uluslar Arası Osmanlı Tarihi Sempozyumu

Bildirileri, 2000, s. 295-309.; ‘‘Kadı Sicillerine Göre XVII: Yüzyıl Ortalarında Trabzon Esnafları ve Faaliyetleri’’,

Osmanlı Öncesi İle Osmanlı Ve Cumhuriyet Dönemlerinde Esnaf Ve Ekonomi Semineri, 9-10 Mayıs 2002 Bildiriler, 2, İstanbul, 2003, s. 257-277.; ‘‘Trabzon’da Yönetici-Yönetilen İlişkileri (1643-1656)’’, Osmanlı Araştırmaları XXIII, Prof. Dr. Nejat Göyünç’e Armağan-2, H. İnalcık, H. Lowry, İ. Erünsal, K. Kresier, F. Emecen (Neşir Heyeti-Editorial Board), İstanbul, 2004, s. 23-60.; ‘‘Kadı Sicillerine Göre Akçaabat’ta Mülk Satışları (1648-1658)’’, Akçaabat Yazıları I, Fethi Gedikli (Haz.), İstanbul, 2004, s. 105-115.; ‘‘Kadı Sicillerine Göre Trabzon’da Beşlü Taifesi (1648-1658), XIV. Türk Tarih Kongresi, 9-13 Eylül 2002 Kongreye Sunulan Bildiriler, II, I. Kısım, Ankara 2005, s. 397-411.; ‘‘17. Yüzyıl Ortalarında Trabzon’da Ahiler ve Faaliyetleri’’, Karadeniz Tarihi Sempozyumu

(23)

12

Kongresi’nde ve IXth International Congres of Economic and Social History of Turkey’de

yayınlanmış makaleleri olmakla birlikte

61

CIEPO 22’de yayınlanmış ‘‘17. Yüzyılda Trabzon’da

Yeniçeri Zabitleri: Berberzadeler ve Berberzade Mustafa Çavuş’’ adlı makalesi vardır.

62

Kenan

İnan’ın Şer ‘iyye sicillerini kaynak olarak kullandığı ‘‘Trabzon Şer‘iyye Sicillerine Göre 17. Yüzyıl

Ortalarında Borç-Kredi Münasebetleri adlı makalesi’’

63

ve başka çalışmaları da vardır.

Tarih alanında önemli isimlerden olan Hanefi Bostan da Trabzon üzerine araştırmalar yapmış

ve kaynak olarak Trabzon Şer‘iyye Sicillerini kullanmıştır. Yaptığı araştırmalarda Trabzon

Şer‘iyye Sicillerini ilk olarak 1993 tarihli XVI-XVII. Asırlarda Trabzon Sancağında Sosyal ve

İktisadi Hayat adlı doktora tezinde görmekteyiz.

64

Hanefi Bostan’ın Trabzon tarihini ele alan

kitaplarından Bir Tutkudur Trabzon adlı kitabı, XV-XVI. Asırlarda Trabzon Sancağında Sosyal ve

İktisadi Hayat kitabı şehir tarihçiliği açısından önemli bir eserdir. Geçmişten Geleceğe Çaykara

Dernekpazarı, adlı eseri ve Başlangıçtan Günümüze Pontus Sorunu, adlı eseri ve Arşiv Belgelerine

Göre Karadeniz’de Nüfus Hareketleri ve Nüfusun Etnik Yapısı adlı kitabı da vardır. Bostan’ın

kitaplarının dışında farklı türde yayınlar içerisine yayınlanmış makaleleri de vardır. ‘‘XV ve XVI.

Asırlarda Of Havalisinde Dini Kurum ve Bir Tebliğci Olarak Maraşlı Şeyh Osman Efendi’’

65

adlı

(25-26 Mayıs 2005), 1, K. İnan, H. Öksüz, M. Okur, V. Usta (Haz.), Trabzon, 2007, s. 203-213.; ‘‘Bedestenlerin Türk Ticari Mimarisindeki Yeri ve Trabzon Bedesteni’’, Trabzon Kent Mirası Yer-Yapı-Hafıza, Ö. İskender Tuluk,-H. İbrahim Düzenli (Ed.), İstanbul, 2010, s. 153-172.; ‘‘Taşrada Bir Yeniçeri Zabiti: Ebubekir Çavuş’’, CIEPO Osmanlı Öncesi ve Osmanlı Araştırmaları Komitesi XVII. Sempozyumu Bildirileri, Kenan İnan, Y. Dursun (Haz.), Trabzon 2001, s. 351-364.; ‘‘17. Yüzyıl Ortalarında Osmanlı Taşrasında Hayat 'seni üç güne değin bu vilayetten çıkarmazsam

avratım üç talak boş olsun'’’, Mahmiye-i TrabzonMahallatından Onyedinci Yüzyıl Ortalarında Trabzon’da Sosyal

Ve İktisadi Hayat, Trabzon Belediyesi Kültür Yayınları, Trabzon, 2013, s. 307-350. 61

Kenan İnan, ‘‘Trabzon Şer‘iyye Sicillerine Göre 17. Yüzyıl Ortalarında Borç-Kredi Münasebetleri’’, VII. Milletlerarası Türkoloji Kongresi, İstanbul, 8-12 Kasım, 1999.; ‘‘Trabzon Kadı Sicillerinde Mülk Satışları (1648-1658)’’, IXth International Congress of Economic and Social History of Turkey, 20-23 August, 2001, Dubrovnik- Croatia.

62

Kenan İnan, ‘’17. Yüzyılda Trabzon’da Yeniçeri Zabitleri: Berberzadeler ve Berberzade Mustafa Çavuş’’, CIEPO 22, I, Kenan İnan, Miraç Tosun, Deniz Çolak (Ed.), Trabzon 2018, s. 145-174.

63

Kenan İnan, ‘‘Trabzon Şer‘iyye Sicillerine Göre 17. Yüzyıl Ortalarında Borç-Kredi Münasebetleri’’, VII. Milletlerarası Türkoloji Kongresi, İstanbul, 8-12 Kasım 1999.

64 Hanefi Bostan, XV-XVI. Asırlarda Trabzon Sancağında Sosyal ve İktisadi Hayat, Doktora Tezi, Marmara

Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 1993.; Bir Tutkudur Trabzon, İstanbul, 1997.; XV-XVI. Asırlarda Trabzon Sancağında Sosyal ve İktisadi Hayat, Ankara, 2002.; “Çaykara ve Dernekpazarı Tarihi”, Geçmişten Geleceğe Çaykara Dernekpazarı, Çaykara ve Dernekpazarı Kültür Yardımlaşma Cemiyeti Yayını, Hasan

Hüsnü Durgun, İsmail Sarı, Orhan Durgun

(

Haz.), İstanbul, 2005, s. 17-94.; “Fetihten Yunan İsyanına Kadar Doğu

Karadeniz Bölgesinin Demografik Yapısı”, Başlangıçtan Günümüze Pontus Sorunu, Serander Yayınları, Trabzon, 2007, s. 125-153.; Arşiv Belgelerine Göre Karadeniz’de Nüfus Hareketleri ve Nüfusun Etnik Yapısı, I. Baskı, Nöbetçi Yayınevi, İstanbul, 2012.

65

Hanefi Bostan, “XV. ve XVI. Asırlarda Of Havalisinde Dini Kurum ve Bir Tebliğci Olarak Maraşlı Şeyh Osman

Efendi”, Tarih ve Medeniyet, 1997, s. 19-21.; “XVI-XVII. Yüzyıllarda Tonya ve Çevresinde İskan Birimleri ve Nüfus”,

Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 12(24), 2018, s. 31-62.; ‘‘XVII. Yüzyıl Avarız ve Cizye Defterlerine Göre Of Kazasının Nüfus ve Etnik Yapısı’’, XIV. Türk Tarih Kongresi, II, Ankara, 9-13 Eylül 2002, s. 413-429. ;“XV-XVI ve XVII. Yüzyıllarda Çaykara’da Nüfus ve Nüfus Hareketleri”, Çaykara’nın Manevi ve Kültürel Değerleri Sempozyumu I, Trabzon, 2002, s. 45-55.; “XV-XVI. Yüzyıllarda Trabzon Şehrinde Nüfus ve İskan Hareketleri”, Trabzon Tarihi Sempozyumu, Trabzon, 1999.; ‘‘XV-XIX. Yüzyıllarda Maçka Kazasında Nüfus Hareketleri ve Nüfusun Etnik Yapısı’’, Uluslararası Giresun ve Doğu Karadeniz Sosyal Bilimler Sempozyumu I, Ankara, 2009. s.193-216.; ‘‘XVII. Yüzyılda Akçaabad Nahiyesinin Nüfusu’’, Dünden Bugüne Akçaabad Sempozyumu, İstanbul, 2014, s. 87-114.; ‘‘XVII. Yüzyılda Trabzon Şehri”, I. Uluslararası Geçmişten Günümüze Dini Hayat Sempozyumu, İstanbul, 2016, s.61-686.

(24)

13

makalesi ve ‘‘XVI-XVII. Yüzyıllarda Tonya ve Çevresinde İskan Birimleri ve Nüfus’’ adlı makalesi

dergide yayınlanırken; ‘‘XVII. Yüzyıl Avarız ve Cizye Defterlerine Göre Of Kazasının Nüfusu ve

Etnik Yapısı’’ adlı makalesi XVI. Türk Tarih Kongres’nde yayınlanmıştır. Sempozyumlarda

yayınlanan diğer makaleleri, ‘‘XV-XVI ve XVII. Yüzyıllarda Çaykara’da Nüfus ve Nüfus

Hareketleri’’ adlı makalesi ve ‘‘XV-XVI. Yüzyıllarda Trabzon Şehrinde Nüfus ve İskân

Hareketleri’’, adlı makalesi ve ‘‘XV-XIX. Yüzyıllarda Maçka Kazasında Nüfus Hareketleri ve

Nüfusun Etnik Yapısı’’ adlı makalesi ve ‘‘XVII. Yüzyılda Akçaabad Nahiyesinin Nüfusu’’ makalesi

ile ‘‘XVII. Yüzyılda Trabzon Şehri’’ adlı makalesidir.

Abdullah Saydam da çalışmalarında Trabzon Şer‘iyye Sicillerini kullanmıştır.

66

Yazılarını

farklı konularda ele alan araştırmacının 1997 tarihli ‘‘Osmanlı Madenciliği ve XIX. Yüzyıl

Ortalarında Trabzon’da Maden Ocakları’’ adlı makalesi ve ‘‘Trabzon’da Gayri Resmi Nikâhın

Doğurduğu Problemler ve Boşanma Davaları (1830-1844)’’ adlı makalesi vardır. ‘‘Trabzon Şeriye

Sicillerindeki Fermanlara Göre Katolik Ermeniler ve Mezhep Değiştirme Yasağı’’ Osmanlı

Araştırmaları Dergisi’nde yayınlanmıştır. ‘‘Trabzon Sancağının Tekalif-i Örfiye Yükümlülüğü

(1830-1840)’’ adlı makalesi ‘‘Vakıf Kaynaklarının Zaman Aşımından Korunması: Trabzon

Hatuniye Vakfı Örneği’’ adlı makalesi ve ‘‘Vakıf Anlayışında Yenilenme İhtiyacı ve 19. Yüzyıl

Ortalarında Trabzon Vakıfları’’ makalesi ‘‘19. Yüzyılda Reform İhtiyacının Taşradaki

Yansımalarına Bir Örnek: Akçaabad Kazası’’, adlı makalesi ‘‘19. Yüzyılın İlk Yarısında Trabzon

Şehri’’, adlı makalesi “XIX. Yüzyılda Trabzon’un Ticari Önemi ve Ulaşım Sektörü’’, adlı makalesi

‘‘Trabzon’da Halkın Kitap Okuma Düzeyi (1795-1846)’’ adlı makalesi ‘‘Trabzon’un İdari Yapısı

ve Yenileşme Zaruriyeti (1793-1851)’’, adlı makalesi ‘‘Trabzon’da Cemaatlerarası İlişkiler ve Din

Değiştirme Olayları (1994-1850)’’, adlı makalesi ve ‘‘Osmanlı Toplumunda Birlikte Yaşama

Sanatı: Türk-Ermeni İlişkileri Örneği’’ adlı makalesi vardır.

Hukuk tarihi alanında araştırmalar yapan Fethi Gedikli’de Trabzon Şer‘iyye Sicillerini

kullanarak araştırmalar yapmıştır. Araştırmacının Trabzon ve Çevresi Uluslararası

Tarih-Dil-Edebiyat Sempozyumu’nda yayınlanan “1560-1566, Yıllarındaki Akçaabat ve Köylerinin Sosyal ve

66

Abdullah Saydam, “Osmanlı Madenciliği ve XIX. Yüzyıl Ortalarında Trabzon’da Maden Ocakları”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 6, 1991, s. 255-257.; “Trabzon’da Gayri Resmi Nikahın Doğurduğu Problemler

ve Boşanma Davaları (1830-1844)”, Osmanlı Araştırmaları, 2000, s. 329-353.; “Trabzon Şeriye Sicillerindeki

Fermanlara Göre Katolik Ermeniler ve Mezhep Değiştirme Yasağı”, Tarih ve Toplum, 2000, s. 4-10.; “Trabzon Sancağının Tekalif-i Örfiye Yükümlülüğü (1830-1840)”, Türk Dünyası Araştırmaları, 2000, s. 59-102.; “Vakıf Kaynaklarının Zaman Aşımından Korunması: Trabzon Hatuniye Vakfı Örneği”, Türk Dünyası Araştırmaları, 2005, s. 183-193.; “Vakıf Anlayışında Yenilenme İhtiyacı ve 19. Yüzyıl Ortalarında Trabzon Vakıfları”, Osmanlı Araştırmaları, 2004, s. 185-218.; “19. Yüzyılda Reform İhtiyacının Taşradaki Yansımalarına Bir Örnek: Akçaabad Kazası”, Osmanlı Araştırmaları, 2001, s. 155-187.; ‘‘19. Yüzyılın İlk Yarısında Trabzon Şehri”, SDÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi (Prof. Dr. Bayram Kodaman Özel Sayısı), 2010, s. 28-45.; “XIX. Yüzyılda Trabzon’un Ticari Önemi ve Ulaşım Sektörü”, Trabzon Araştırmaları, 1994, s. 99-114.; ‘‘Trabzon’da Halkın Kitap Okuma Düzeyi (1795-1846)”, Milli Eğitim, 2006, s. 187-201.; ‘ ‘‘Trabzon’un İdari Yapısı ve Yenileşme Zaruriyeti (1793-1851)’’, OTAM, 2006, s. 285-317.; “Trabzon’da Cemaatlerarası İlişkiler ve Din Değiştirme Olayları (1994-1850)”, Türk Dünyası Araştırmaları, 2005, s. 81-106.; “Osmanlı Toplumunda Birlikte Yaşama Sanatı: Türk-Ermeni İlişkileri Örneği” (Hoşgörü Toplumunda Ermeniler adıyla basılmıştır), 1, Kayseri, 20-22 Nisan 2006, s. 115-142.

(25)

14

Hukuki Durumu” adlı yazısı vardır.

67

Bu makalesi ayrıca Akçaabat Yazıları I adlı kitapta da

yayınlanmıştır.

Temel Öztürk de Trabzon Şeri‘iyye Sicillerini araştırmalarında kullanmıştır. Temel Öztürk,

İki Savaş Döneminde Trabzon (1680-1690), adlı doktora tezini yazmıştır. Öztürk, 1998’da Trabzon

Şer‘iyye Sicillerinden yararlanarak 18. Yüzyılın İlk Yarısında Trabzon ve Kastamonu’da Fiyatlar,

adlı yüksek lisans tezini yazmıştır. Temel Öztürk’ün kaynaklarında Trabzon Şer‘iyye Sicillerini

kullandığını gördüğümüz Osmanlıların Kuzey ve Doğu Seferinde Savaş ve Trabzon adlı kitabı da

bulunmaktadır. Araştırmacının Trabzon sicillerindeki tereke kayıtları kaynaklı 1918 Numaralı Kadı

Siciline Göre 18. Yüzyılda Trabzon’da Giyim-Kuşam Kültürü, adlı makalesi vardır.

‘‘Araştırmacının ayrıca Osmanlı İmparatorluğunda Ambar Müessesesi: Trabzon Örneği’’ adlı

makalesi, ‘‘Trabzon Ambar Emini Osman Ağa’nın Terekesi (1741-1743)’’ adlı makalesi, ‘‘Kadı

Sicillerindeki Bazı Muhallefatlara Göre Trabzon’da Temizlik ve Vücut Bakım Malzemeleri

(1700-1750)’’ adlı makalesi, ‘‘18. Yüzyıl İlk Yarısı Trabzon Sancağı Nüfus Tespitinde Avarız ve Cizye

Defterlerinin Kullanılabilirliği adlı makalesi ve Kadı Sicillerine Göre Trabzon’da Tımar

Uygulamaları (1725-1745)’’ adlı makalesi de yaptığı araştırmalar arasındadır.

68

Kemal Çiçek de araştırmalarında Trabzon Şer‘iyye sicillerini kullanan önemli isimlerden

biridir. Trabzon Şe‘riyye sicillerini kullanarak yazdığı, XVIII. Yüzyılın Başlarında Trabzon’un

Sosyal ve Ekonomik Durumu adlı kitabı vardır. Kitabının yanında Kemal Çiçek’in ‘‘Şer’iye

Sicillerine Göre Trabzon’da Müslim-Gayrimüslim İlişkileri’’ adlı makalesi de bulunmaktadır.

69

Trabzon Şer‘iyye sicillerini çalışmalarında kullanan bir diğer tarihçi de Melek Öksüz’dür.

Öksüz’ün Trabzon Şer‘iyye sicillerinden faydalanarak yazdığı 1746-1789 Tarihleri Arasında

Trabzon’da Sosyal ve Ekonomik Hayat adlı doktora tezi ve Onsekizinci Yüzyılın İkinci Yarısında

Trabzon adlı kitabı bulunmaktadır. Yazdığı makaleler arasında ‘‘18. Yüzyılın İkinci Yarısında

Trabzon’da Ayan, Eşkıya ve Göç Sorunları’’ adlı makale ve ‘‘18. Yüzyılın İkinci Yarısında Trabzon

67

Fethi Gedikli, “1560-1566 Yıllarında Akçaabat ve Köylerinin Sosyal ve Hukuki Durumu”, Trabzon ve Çevresi Uluslararası Trabzon Tarih Dil-Edebiyat Sempozyumu, Trabzon, 3-5 Mayıs 2011, s. 53-103.

68

Temel Öztürk, İki Savaş Döneminde Trabzon (1680-1690), Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Haziran, 2004., 18. Yüzyılın İlk Yarısında Trabzon ve Kastamonu’da Fiyatlar, Yüksek Lisans Tezi,

Karadeniz Teknik Üniversitesi - Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1998.; Osmanlıların Kuzey ve Doğu Seferinde Savaş ve

Trabzon, Serander Yayıncılık, Trabzon, 2011., “1918 Numaralı Kadı Siciline Göre 18. Yüzyılda Trabzon’da

Giyim-Kuşam Kültürü”, Journal of Black Sea Studies, 2015, s. 9-29.; “Osmanlı İmparatorluğunda Ambar Müessesesi:

Trabzon Örneği”, Accounting and Financial History Research Journal, 2012, s. 165-181.; “Trabzon Ambar Emini Osman Ağa’nın Terekesi (1741-1743)”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, 2009, s. 131-145.; “Kadı Sicillerindeki Bazı Muhallefatlara Göre Trabzon’da Temizlik ve Vücut Bakım Malzemeleri (1700-1750)”, The Journal of Ottoman Studies, 2008, s. 249-283., “18. Yüzyıl İlk Yarısı Trabzon Sancağı Nüfus Tespitinde Avarız ve Cizye Defterlerinin Kullanılabilirliği”, İnternational Journal of Black Sea Studies, 2008, s. 93-113.; “Kadı Sicillerine Göre Trabzon’da Tımar Uygulamaları (1725-1745), Dünden Bugüne Akçaabat Sempozyumu, Veysel Usta, Necmettin Aygün, Fethi Gedikli vd. (Ed.), Trabzon, 26-28 Nisan 2013, s. 63-71.

69

Kemal Çiçek, XVIII. Yüzyılın Başlarında Trabzon’un Sosyal ve Ekonomik Durumu, Trabzon, 1997.; “Şer’iye Sicillerine Göre Trabzon’da Müslim-Gayrimüslim İlişkileri”, Trabzon Tarihi İlmi Toplantısı, Trabzon, 6-8 Kasım 1998, s. 235-243.

Referanslar

Benzer Belgeler

Medine-i Ayıntab‟da Cevizlice Mahallesi ahâlisinden iken bundan „akdem fevt olan Es Seyyid Arab Çelebi ibni Hasan‟ın verâseti zevce-i menkûha-i metrûkeleri Hanım binti

Oldur ki Kasaba-yı Ayntab Mahallatı’ndan Yahni Mahallesi’nden bundan akdem fevt olan Hacı Ümrȃn’ın Osman ve Mehmed ve Ali nȃm yetimlerine vasȋ nasb olan

Medine-i Ayntab’da Mestancı mahallesi ahâlisinden iken bundan akdem fevt olan Muhsin-zâde Ahmed Ağa el-Hâc Ahmed Ağanın verâseti zevce-i menkuhe-i metrukesi

170 iken senedleĢmiĢ ve kazâ-i mezkûr sicilinde mebaliği-i mezkue ol vakide alunub verilmiĢ madde olduğından ahâlî-i merkûmenin ol vecihle iddi´âları

Medîne-i Kayseri ve kurâsında sâkin erbâb-ı harâsetden zikr-i âtî husûsa mezrûʽâtları olan işbû râfiʽü’l-kitâb fahrü’s-sâdâtü’l-kirâm es-Seyyid Osman Ağa ibn-i

Medîne-i Ayıntab‟da Tarla-yı Cedîd Mahallesinde sâkin iken bundan akdem fevt olan El Hac Ömer bin Halil ÇavuĢun sülbi kebîr oğulları Ali ve Yasin ve cüssesinin

takımında iken vefât ettiği veresesi tarafından verilen arzuhalde ifade olunan Aşir oğlu Mehmed bin Osman bin Mehmed’in ber-vech-i âtî vârisi olduklarını iddia iden

‘avâtifu’l-melikü’l-âlâ Karaman valisi vezirim paşa -edâme’llâhu teâlâ iclâlühû- ve akzâ kuzâtu’l-müslimîn evlâ vülâtü’l-muvahhidîn ma’denü’l-fazl ve’l-yakîn