Bir
Gazeteci
Öldü
-T/- bU.Vıl'\
ü ta re k e n in Uk yılı. Ben ' 9 .1 0 y a şla rın d a b ir ço cuğum . İşbirlikçi D am at ' F e rit h ü k ü m eti İngiliz- le r h esabına «İttihatçı» avına çık tığı için, babam , B ekirağa Bölü ğünde tu tu k lu . A nnem , babam ı k u rta rm a k am acıyle çırpınıp du ru y o r. B aşvurm adığı kim se yok. O zam anlar genç b ir kadının yal nız başına oraya b u ray a gitm esi geleneklerim ize uym adığından, h er yere elim den tu ta ra k beni de götürüyor. B ir gün Babıâli yo k u şunda b ir gazeteye uğradık. K ısa boylu, küçüm en, utangaç h alli b ir adam bizi nezaketle k a r şıladı. Bize y e r gösterdikten son ra b ir iskem le çekerek karşım ıza o tu rd u . A yaklarım y ere değm e diğinden ben bacaklarım ı salla yıp d u ru rk e n baktım , karşım ız daki küçüm en adam da aynı h a rek etleri yapıyor. Çok tuhafım a g itti olay. Ç ıktığım ızda kim liği ni sorduğum zam an, a n n e m :— V akit gazetesi b a şm u h a rriri A hm et Em in bey!
dedi. Benim boyum a yakın u- facık b ir adam ın o çarşaf k ad ar uzun yazıları nasıl yazabildiğim çocuk aklım a sığdıram adığım için hayretim bü sb ü tü n a rttı.
Y alm an’ı ilk gördüğüm günü bu yüzden h â lâ unutam am ışım - dır.
S onraları m eslek yaşantım ızda sayısız ilişkilerim iz oldu Yal- m an'la. K im i zam an aynı safta yanyana, kim i zam an da düşm an saflard a karşı k arşıy a geldik. L iberal görüşlü, özgürlükçü, A- m e rik an v ari özel girişim e bağlı b ir y azardı. Ülkemiz gerçekleri- ni h e r zam an y ak ın d an k av rad ı ğını söylem ek güçtür. C um h u ri yetin k u ru lu ş y ılların d a Kâzım K a ra b e k ir’lerle, R auf O rb ay ’lar- la birlikte A ta tü rk ’e k arşı cephe alm ası, devrim ci kanadın hücum ların a, sonra da baskısına u ğ ra yıp uzun süre gazetecilikten u- zaklaşm asına yol açm ıştır.
İkinci C ihan Savaşından sonra giriştiğim iz çok p a rtili yaşam da D P ’yi y ü rek ten desteklem iş, Ba- y a r ’ların , M enderes’lerin , Köp- r ü lü ’lerin onursal danışm anlığı nı yapm ış, h a tta aldanm ıyorsam p a rtin in adını bulan da o olm uş tu r .
Ne v a r ki DP, yolundan sap m aya başlayınca düş k ırıklığına u ğ ray an Y alm an, tü m u y arm ala rın ın boşa çıktığını görünce, k u ru cu ları sert b ir dille eleştirm ek ten kendini alam am ış, bu yüzden m addi m anevî h e r tü r lü acıya k atlan m ıştır.
Y alm an’ın övülm eye d eğer en b üyük niteliği, kişisel ç ık a rla r dan daim a uzak kalarak m esle ğine olan sonsuz tu tk u su d u r. D oğru da yazsa, yanlış da yazsa h e r zam an ard düşüncelerden u- zak durm asını bilm iş, elinden geldiğince ik tid a rla ra yol göster m eye çalışm ış, bunu y ap ark en de içtenlikten ayrılm am aya özen- 1c dikkat etm iştir. M esleğine böy- lesine bağlı, mesleğini böylesine seven b ir başka gazeteciye onun kuşağından olanlar arasında ra s t lam ak herhalde zordur. H er gün o k u rların ın karşısına b ir yazı ile çıkm ayı zevk bilir, ilerlem iş yaşına karşın nice gençlerle ya rışırcasına haber kovalam aktan çekinm ezdi. Uzak yakın demez, b a v u lu n u eline aldığı gibi çeşit li ülkelere incelem elerde bulun m aya giderdi. Bu yüzden Evliya Ç elebi’nin çağım ızda yaşayan b ir «yol izleyicisi» olduğuna ina nırdı.
O nunla son kez dört vıl önce S alzburg’da toplanan kitle ha berleşm e sem inerinde buluştum . A rtık gazetesi yoktu. Ama b ir au aksatm aksızın toplantıyı baş ta n sona izledi. Y unan cuntası rejim inden kaçan Bayan Vlahos, ikim ize de uzun uzun d e rt yandı.
D önüşte Y alm an, izlenim lerini b ir yerlere yazdı mı, h atırlam ı yorum . Ama, okuduğum d ö rt ciltlik an ıların d a genç m eslektaş larım ızın yararlanacağı dersler bulunduğu kuşkusuzdur.