• Sonuç bulunamadı

Boşnaklara Türkçe öğretiminde yöntem geliştirmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Boşnaklara Türkçe öğretiminde yöntem geliştirmesi"

Copied!
99
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

BOŞNAKLARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YÖNTEM GELİŞTİRMESİ

Erna USCUPLİC

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TÜRKÇE EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(4)

i

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren ……. (……) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Erna

Soyadı : USCUPLİC

Bölümü : Türkçe Öğretmenliği Bilim Dalı

İmza :

Teslim Tarihi :

TEZİN

Türkçe Adı : Boşnaklara Türkçe Öğretiminde Yöntem Geliştirmesi

(5)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı : Erna USCUPLİC

(6)

iii

(7)

i ÖN SÖZ

Türkçe öğretiminin amaçları öğrencilerin dinlediklerini, okuduklarını doğru anlamalarını duygu ve düşüncelerini düzenli bir şekilde anlatmalarını sağlamak olarak özetlenebilir. Anlama ve anlatma becerileri okul öncesi dönemde edinilmeye başlanır. Ancak bunları sağlıklı bir şekilde gelişimi okullarda devam eder. Türkçe öğretimi; anlama, yorumlama, iletişim kurma becerilerinin gelişmesine yönelik olan okuma, dinleme/izleme, konuşma, yazma ve dil bilgisi öğrenme alanlarından oluşur.

Türkçe öğretiminde öğrencilerin kazanımlar ve etkinlikler yoluyla okuma, dinleme, konuşma ve yazma becerilerini geliştirmeleri, dilin imkan ve zenginliklerinin farkına vararak Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanmaları hedeflenmektedir.

Anadili Türkçe olmayanların Türkçe öğrenmek istemelerinin pek çok sebebi vardır. Bunlar tarihi, politik veya ticari gibi genel sebepler olabildiği gibi, kişisel olarak Türkçeye duyulan sempati ve merak, iş bulmak ve işinde başarılı olma gayreti, bilimsel araştırmalar yapma, turizm alanında faydalanma gibi özel sebepler de önemli yer tutmaktadır.

Bu çalışmada anadili Türkçe olmayan Boşnak öğrenciler hedef alınmıştır. Türkçe öğrenen Boşnak öğrencilerin öğrenme sürecindeki zorlukların tespiti ve örnekleme yoluyla çözüm yolları gösterilmesi amaçlanmaktadır. Çünkü Boşnakça ile Türkçe arasındaki zengin kelime alışverişine rağmen anadil ile hedef dil arasında cümle yapısında büyük farklılıklar bulunmakta ve öğrenim/öğretim güçlüğü de temelde buna dayanmaktadır.

Bu çalışmada dilbilimi ve yabancı dil öğretimi hakkında genel bilgi verildikten sonra, iki dilin arasında cümle türleri, cümle öğeleri ve tamlamalar bakımından karşılaştırma yapılarak benzer ve farklı yönleri belirlenmiştir. Ayrıca öğretimi kolaylaştırmak amacıyla örneklemelere ve program geliştirme şekillerine dikkat çekilmiştir.

Çalışmalarım sırasında maddî ve manevî desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen aileme, teknik konularda yetersiz kaldığımda benden bilgilerini esirgemeyen, bu çalışmamda beni yüreklendiren dostlarıma gönülden teşekkür ederim.

(8)

ii

Tezimin hazırlanması sırasında bu alandaki engin bilgilerini benden esirgemeyen, çalışmamın her aşamasında desteğini hissettiğim ve beni eleştirileri ile en iyiye, en doğruya yönlendiren tez danışmanım Sayın Doç. Dr. Fahri TEMİZYÜREK’e gönülden teşekkür ederim.

(9)

iii

BOŞNAKLARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YÖNTEM GELİŞTİRMESİ (Yüksek Lisans Tezi)

Erna USCUPLİC GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Haziran 2014

ÖZ

Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde, dört temel dil becerisini destekleyen en önemli unsurun dil bilgisi öğretimi olduğuna inanmaktayız. Bu yüzden çalışmamızda dilimizi yabancılara öğretmek amacıyla yazılan ders kitaplarında dil bilgisine verilen yeri, dil bilgisi konularının sıralanışını, dil bilgisi öğretiminin nasıl yapıldığını tespit etmeye çalıştık.

Seçtiğimiz ders kitaplarında kullanılan yöntemleri inceleyerek, işlevsel -kavramasal yaklaşım ile hazırlanan, öğrencinin günlük hayatta doğru ve etkili iletişim kurmasını kolaylaştırmayı ve çabuklaştırmayı hedefleyen seçmeci yöntem ile dil öğretimi yapan ders kitaplarını tespit etmeye çalıştık. Amacımız, bu konuda yapılacak çalışmalara ışık tutmaktır.

Bilim Kodu :

Anahtar Kelimeler : Boşnaklara Türkçe Öğretimi, Yöntem Geliştirme, Türkçe Öğretimi, Dilbilgisi

Sayfa Adedi : 83

(10)

iv

DEVELOPING METHODS IN TEACHING TURKISH TO BOSNIANS (M.S Thesis)

Erna USCUPLİC GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES June 2014

ABSTRACT

We believe that grammar is the most important component of teaching Turkish as a foreign language because it enables students to develop equally the four primary language skills: reading, writing, listening and speaking. For this reason, we analyzed the importance given to teaching grammar in the textbooks under study, the order of grammar topics, and the methods used to teach grammar.

In this process, we sought to determine which textbooks had an eclectic methodology and functional-conceptual approach, which we believe makes it easier and quicker for students to communicate correctly and effectively in their daily lives. Our aim in doing this was to provide a guide for work being done in this area. Additionally, we sought to determine whether the order of grammar topics was in accord with CEF basic language skills and grammar proficiency levels.

Science Code :

Key Words : Teaching Turkish to Bosnian, Improving Method, Teaching Turkish, Grammar

Page Number : 83

(11)

v

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ... i ÖZ ... iii ABSTRACT ... iv BÖLÜM I GİRİŞ ... 1 1.1. Problem Durumu ... 1 1.2. Araştırmanın Amacı ... 2 1.3. Araştırmanın Önemi ... 2 1.4. Sayıltılar ... 3 1.5. Sınırlılıklar ... 3 1.6. Tanımlar ... 4 BÖLÜM II KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 5 2.1. Ana Dil ... 5 2.2. Dil Nedir? ... 5

2.3. Dilin Genel Özellikleri ... 6

2.4. Dil Bilgisi ... 7

2.5. Sözlük Bilgisi ... 7

2.6. Dil ve Kültür ... 8

2.7. Dilbilim ve Yabancı Dil Öğretiminde Rolü ... 9

2.8. Bosna Hersek ve Boşnaklar ... 12

2.9. Ses Değişmeleri ... 15

(12)

vi BÖLÜM III

BOŞNAKÇADA TEMEL ÖĞELER ... 23

3.1. Alfabe ... 23

3.1.1. İsimler ... 24

3.2. Belirtili İsim Tamlaması ... 26

3.3. Sıfatlar ... 26

3.4. İşaret Zamirleri ... 27

3.5. İsmin Halleri ... 27

3.6. Kelime Dizilişi ... 29

3.7. Mastarlar ... 29

3.8. Şimdiki / Geniş Zamanın Oluşturulması ... 30

3.9. Dönüşlü (Refleksif) Fiiller ... 31

3.10. Emir kipi ... 32

3.11. İsimlerin Çekimleri... 32

3.12. İsim Kökü ... 33

3.13. Genetif (İyelik) Halin Kullanımı ... 33

BÖLÜM IV TÜRKÇEDE TEMEL ÖGELER ... 35

4.1. Sözcük ... 35 4.2. Cümle ... 35 4.3. Özne ... 35 4.4. Nesne ... 36 4.5. Tümleç ... 36 4.6. Zamir ... 36 4.7. Fiil ... 37 4.8. Ek Fiil ... 37 4.9. İsim Tamlaması ... 37 4.10. Sıfatlar ... 38 4.11. Adıllar ... 38

4.12. Eylem Çekimi ve Kipler ... 39

4.13. Şimdiki Zaman: -yor (-iyor, uyor,üyör) ... 39

(13)

vii

4.15. Belirsiz Geçmiş Zaman: -mış (-miş, -muş, -müş) ... 40

4.16. Gelecek Zaman : -acak ( -ecek ) ... 40

4.17. Geniş Zaman: -r ( -ar,-er, -ır,-ir,-ur,-ür) ... 41

4.18. İsteme Kipleri ... 41

4.18.1. İstek Kipi: -a ( -e) ... 41

4.18.2. Dilek- Koşul Kipi: -sa (-se) ... 42

4.18.3. Gereklik Kipi: -malı meli ... 42

4.18.4. Emir Kipi ... 42

BÖLÜM V YÖNTEM GELİŞTİRMESİ ... 45

5.1. Alfabe ... 45

5.2. Telaffuz ... 45

5.3. Yabancı Dil Öğretiminde Temel İlkeler ... 46

5.3.1. Dört Temel Beceriyi Geliştirme ... 46

5.3.2. Basitten Karmaşığa Somuttan Soyuta Doğru Öğretme ... 46

5.3.3. Görsel ve İşitsel Araçları Kullanma ... 46

5.3.4. Anadili Gerekli Durumlarda Kullanma ... 47

5.3.5. Bir Seferde Bir Tek Yapıyı Sunma ... 47

5.3.6. Verilen Bilgilerin Günlük Yaşama Aktarılmasını Sağlama ... 47

5.3.7. Öğrencilerin Derse Daha Etkin Katılmalarını Sağlama ... 47

5.3.8. Öğrencileri Güdüleme ve Cesaretlendirme ... 48

5.3.9. Dilbilgisi-Çeviri Yöntem ... 48

5.3.10. Dolaysız Yöntem ... 49

5.3.11. Sözel Yaklaşım (Durumsal Dil Öğretimi) ... 49

5.3.12. İşitsel-Dilsel Yöntem ... 50

5.4. Yabancı Dil Öğretiminde Temel İlkeler ... 51

5.4.1. Dört Temel Beceriyi Geliştirme ... 51

5.4.2. Basitten Karmaşığa Somuttan Soyuta Doğru Öğretme ... 51

5.4.3. Görsel ve İşitsel Araçları Kullanma ... 51

5.6.4. Anadili Gerekli Durumlarda Kullanma ... 51

5.4.5. Bir Seferde Bir Tek Yapıyı Sunma ... 52

(14)

viii

5.4.7. Öğrencilerin Derse Daha Etkin Katılmalarını Sağlama ... 52

5.4.8. Öğrencileri Güdüleme ve Cesaretlendirme ... 52

5.9. Soru-Cevap ... 53

5.9.1. Düzvarım Yönteminin Kullanım Özellikleri ... 53

5.10. Yabancı Dil Öğretiminde Araçlar ... 53

5.11. Uygulamalar ... 54

5.11.1. Öğrencilerin Derse Daha Etkin Sağlama ... 54

5.11.2. Yabancılara Türkçe Öğretiminde Atasözleri Önemi ... 54

5.11.3. Yabancı Dil Öğretiminde Fıkralar Anlatımı ... 55

5.11.4. Gülmece ... 56

5.11.5. Rol Yapma – Diyalog ... 56

5.11.6. Serbest yazma ... 58

5.11.7. Türkçeyi Nasıl Öğreniriz ... 58

5.11.8. Tekerleme / Güzel Sözler Söyletme ... 59

5.11.9. Şiir Okutma ... 59

5.11.10. Bulmaca ... 60

5.11.11. Yazma ... 63

5.11.12. Masal ... 63

5.11.13. Gezi yazısı ... 63

5.11.14. Dil Bilgisi Öğretiminde Yaklaşım, Yöntem ve Teknik ile İlgili Öneriler ... 64

5.11.15. Dil Bilgisi Konularının Öğretimini Kolay ve Zevkli Hâle Getirebilecek Etkinlikler ile İlgili Öneriler ... 72

BÖLÜM VI SONUÇ VE ÖNERİLER ... 75

6.1. Sonuç ... 75

6.2. Dil Öğreticisine Öneriler ... 75

(15)

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

Bu çalışmada Boşnaklara Türkçe Öğretimi’nde Yöntem Geliştirilmesi konusu ele alınacaktır. Bilindiği gibi, Yabancılara Türkçe Öğretimi konusunda pek çok teorik kitap ve makale yazılmıştır. Ana dili Türkçe olmayan ve yapı bakımından da Türkçe’den bütünüyle farklı bir dil kullanan Boşnaklara (Bosna-Hersek vatandaşlarına) Türkçenin öğretiminde nasıl bir yol takip edilmelidir sorusu bu çalışmanın soru cümlesini oluşturmaktadır.

1.1. Problem Durumu

Boşnakça, Sırpça-Hırvatça dil grubuna dâhil olan Güney Slavcanın bir aksanını oluşturmaktadır. Boşnak dilinde Müslümanlığın ve Osmanlı hâkimiyetinin etkisi ile çok sayıda Türkçe ve Türkçe vasıtasıyla girmiş olan Arapça-Farsça kökenli kelimeler bulunmaktadır.

1878 yılında Osmanlı hâkimiyetinden çıkmış olmasına rağmen Bosna-Hersek’te XX. yüzyılın başlarına kadar en etkili dil Türkçedir. Vatan, Rehber gibi gazeteler başta olmak üzere çok sayıda Türkçe gazete yayınlanmıştır. Ayrıca yine XX yüzyılın başlarına kadar mahkemelerde kullanılan dil Türkçedir. Bu örnekler Türkçenin etki alanını göstermesi bakımından önemlidir.

Boşnakların Türkçeyi öğrendiği iki önemli kanal İstanbul’da aldıkları eğitim ve Bosna-Hersek’teki medreselerdir. Ne var ki, Bosna-Hersek’in 1909 yılında Avusturya tarafından ilhakından sonra bu iki kanal da kapanmış, Türkçe öğrenenlerin sayısı gittikçe azalmıştır. Yugoslavya döneminde ise bütünüyle ortadan kalkmıştır.

1995’te Bosna-Hersek’in bağımsız olmasından sonra Türkiye ile ilişkilerin gelişmesine paralel olarak Bosna-Hersek’in Zenica ve Tuzla şehirlerindeki üniversitelerde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümleri açılmış, ayrıca lise düzeyinde Türkçe seçmeli dersler konulmuştur.

(16)

2

Türkiye ile bağları oldukça zayıflatılmış olan Bosna-Hersek’te Türkçenin önemli bir iletişim aracı haline gelmesi, bu dili öğrenenlerin sayısının artmasına bağlı olacaktır.

1.2. Araştırmanın Amacı

Bosna-Hersek’te yaşayan ve ana dili Türkçe olmayan Boşnaklara Türkçe öğretimini yaygınlaştırmak için bir takım yöntem ve tekniklerin geliştirilmesi gerekmektedir. Boşnakçanın Slav dil grubunun bir parçası olması sebebiyle, gramer yapısı Türkçenin gramerinden oldukça farklıdır. Örneğin Boşnakçada var olan “eril” ve “dişil” kelimeler, Türkçede bulunmamaktadır. Aynı şekilde Türkçede çok sayıda geçmiş zaman kipi olduğu halde Boşnakçada sadece bir tane bulunmaktadır. Bu durum Türkçe öğrenen bir Boşnak için son derece karmaşık bir yapıyı ifade etmekte ve öğrenim güçlüğü çekmesine sebep olmaktadır.

Bu çalışma ile Boşnak öğrencilerin en fazla zorluk çektikleri gramer kurallarının basit şekilde ifade edilmesi ve anlaşılır hale getirilmesine gayret edilecektir. Ayrıca Boşnakların öğrenme yetenekleri göz önüne alınarak gramer kurallarının öğretme sıralaması yapılması planlanmaktadır.

1.3. Araştırmanın Önemi

Türkçe dünya genelinde en çok konuşulan beşinci dil durumundadır. Ancak bu yaygınlık daha çok anadili Türkçe olanların sahip oldukları nüfus durumları ile ilgilidir. Çünkü Türkler Türkiye’den Kazakistan’a kadar çok geniş bir coğrafyada yaşamaktadırlar. Türklerin nüfus olarak kalabalık olmalarına rağmen dünyada Türkçe öğrenme talebinin az olması, belirli bir dil öğretme politikalarının geliştirilmemesiyle ilgilidir. Gelişen dünyada dil bir endüstri haline gelmiştir. Dil öğretim yöntemlerinde hızlı gelişim örneğin İngilizceyi dünya dili haline getirmiştir. Bu yönüyle İngilizce sadece iletişim dili değil aynı zamanda dil endüstrisinin de lokomotifi durumundadır. Modern ülkeler kendi dillerini öğretebilmek amacıyla uluslararası alanda her türlü yol ve yöntemi denemekte, okullar, üniversiteler açmak, dil kurslarını teşvik etmek, kendi dillerin öğretimi için burslar vermek gibi pek çok alternatif projelere destek vermektedirler.

Türkiye’nin dil endüstrisinde yer alması yeni bir fikirdir. Yurt dışı temsilciliklerinde Türkçe öğretim merkezlerinin kurulması, Türkiye’ye gelen yabancılara Türkçe öğretimi için Türkçe öğretim merkezlerinin kurulmasının tarihi çok yenidir. Üstelik Türkçenin öğretimi

(17)

3

alanında yapılan faaliyetler ticari olmaktan çok ülke tanıtımına hizmet amacını gütmekte veya kültürel birliği olan toplumlara yakınlaşmak gibi romantik nedenlere dayanmaktadır. Gelişen dünyada dil endüstrisinin içinde yer almanın en önemli aracı yabancılara Türkçeyi öğretmek için yeni yöntem ve tekniklerin geliştirilmesi olacaktır. Bu çalışmaların ana dili Türkçe olmayan her ulusunun dil ve gramer yapısına göre özel olarak geliştirilmesi gerekmektedir.

1.4. Sayıltılar

Bu çalışma tamamlandığında;

1.4.1. Türkçe ile Boşnakça arasındaki temel gramer farklılıkların belirlenmesi, 1.4.2. Boşnak öğrencilerinin Türkçe öğrenme zorluklarının tespiti,

1.4.3. Gramer farklılıklarının öğrenme üzerindeki olumsuz baskısının kaldırılması ve öğrenme kolaylığına geçilmesi,

1.4.4. Boşnak öğrenciler için Türkçe öğrenme kılavuzunun hazırlanması,

1.4.5. Kelime öğretiminde Boşnakçada yer alan Türkçe kelimelere sıklıkla yer verilerek dili tanıma aracı olarak kullanılması,

1.4.6. Günlük ihtiyaca yönelik dil becerilerinin kazandırılması,

1.4.7. Seçilmiş metinlerin kolay ve zora göre ayrımının yapılması ve örnek metinlerin tespit edilmesi,

1.4.8. Boşnaklara Türkçenin en kolay öğretme yönteminin geliştirilmesi,

1.4.9. Amaç doğrultusunda ortaya konacak verilerin Türkçenin öğretimini kolaylaştırması düşülmektedir.

1.5. Sınırlılıklar

Bu çalışma ana dili Türkçe olmayan ve daha çok Bosna-Hersek Federasyonu’nda yaşayan Boşnaklara Türkçe öğretimi ile sınırlı tutulmuştur. Çalışma teorik düzeyde gramer öğretimi ile sınırlandırılacaktır.

(18)

4 1.6. Tanımlar

Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kendisine özgü yasaları olan ve ancak bu yasalar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş toplumsal bir kurumdur (Ergin, 1999, s. 3).

Bir bildirişim aracı olan dil, basit değil, çok yönlü, çok güçlü bir sistemin aracıdır. Dil, insanı yücelten, onurlandıran, ona saygınlık kazandıran sosyal bir kurumdur. İnsanoğlu zekâsını, duygu ve düşüncelerini dil ile dışa vurur, dil ile paylaşır.

Dil, bir toplumu oluşturan bireylerin düşünce ve duygularının o toplumda ses ve anlam bakımından geçerli ortak öğeler ve kurallardan yararlanılarak başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü ve gelişmiş bir sistemdir (Korkmaz ve başkaları, 2001, s. 2)

Ana dil ise, başlangıçta anneden ve yakın aile çevresinden, daha sonra da ilişkili bulunulan çevrelerden öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve bireylerin bir toplumla en güçlü bağlarını oluşturan insanın duygu ve düşüncelerini başkalarına en güzel biçimde aktardığı dildir (Hengirmen, 1998, s. 30).

Ana dil öğretiminin bireylere doğru, açık ve etkili bir iletişimi gerçekleştirebilecek dilsel becerileri kazandırma; onların düşünce güçlerini geliştirme, yetkinleştirme ve toplumsallaşma süreçlerine katkıda bulunma gibi temel amaçları vardır. Başkalarının düşünme güçlerini anlama yetisi, kişinin dilden yararlanma yeteneği ile sınırlıdır. Ana dili öğretimi, kendi kuralları ve mantığı içinde yalnızca dil öğretimini ilgilendiren bir konu değil, toplum hayatının bütün öğelerini yakından ilgilendiren yaşamsal kavramlar bütünüdür (Yalçın 2002, s. 15).

Ana dili Türkçe olmayanlara Türkçe öğretimi konusunda ortaya konulan çalışmalar ise Türkiye’de hızla ilerlemektedir. Bu çalışmaların teorik düzlemden çıkarılarak tatbikine geçilmesi ise uygun dil öğretim yöntemlerinin Türkçe öğretim merkezlerinde olacaktır.

(19)

5

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Ana Dil

Ana dil kavramı, Türkçe Sözlükte, ’’Kendisinden başka diller veya lehçeler türetmiş olan dil. ’’ (TDK,2005) şeklinde tanımlanmaktadır. Aksan, ’’ Dilin başlıca yasalarından biri de sürekli bir değişme ve gelişme içinde bulunan bir varlık oluşudur. Bir dil, farklı siyasal ve kültürel etkiler altında kaldığında kendi doğal gelişimine bu etkiler de katar ve mensup olduğu dil ailesinin, dil hususiyetlerini korumakla beraber kendi bünyesine kattığı yeni özellikler ile kendi dil ailesinden olan diğer dillerden ayrılır ifadesi ile bu tanıma katıldığını belirtmektedir.

Bu tanımdan hareketle ana dil teriminin, dil bilgisi alanının temel kavramlarından biri olduğu söylenebilir. Bunun, Türkçe öğretiminin temel kavramları arasında değerlendirilmesinin sebebi, ’’ana dil’’ ve’’ ana dili ’’kavramlarının birbirine karıştırılmasını önlemektir (Özbay, 2006, s. 4).

“İnsanın çocukken ailesinden ve soyca bağlı olduğu topluluktan öğrendiği dil” (TDK, 2005).

2.2. Dil nedir?

“Dilin nasıl öğretileceği konusu yüzyıllardır dil eğitimcilerinin odağında yer almış ve dil öğretimi alanın tartışma konusu olmuştur. Bu çerçeve içinde yeni yaklaşım ve yöntemler öne sürülmüş ve genel anlamda alandaki değişim, eğitim ve eğitim psikolojisi alanındaki kurumsal değişmelere paralel olarak yürümüştür. Yabancı dil öğretiminde yöntem sorunu günümüze gelene kadar sayısız değişiklik, gelişme ve tartışmanın zeminini oluşturmuştur. Dilbilimsel çalışmaların ilerlemesi, bu çalışmaların dil öğretimi alanına yansımasına ve yeni yaklaşım, yöntem ve tekniklerin oluşmasına yol açmıştır. Aynı zamanda, dilbilim çalışmalarının öğrenme ortamına aktarılması uygulamalı dilbilim diye yeni bir bilimsel

(20)

6

alanın doğmasına yardımcı olmuştur. Yabancı dil öğretim yaklaşımları ve yöntemlerinin iyi bilinmesi, bundan sonra yeni yaklaşım ve yöntemlerin gelişmesi ve bu sürecin takibi açısında oldukça önemlidir” (Demircan, 1990).

Dil ile ilgili pek çok tanım yapılmıştır. “İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma.’’(TDK,2005), ’’Düşünce, duygu ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan ögeler ve kurallardan yararlanılarak başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü, çok gelişmiş bir dizge.’’ (Özbay, 2006, s.1); “Dil uzun bir zaman içerisinde ve çeşitli tarih, coğrafya ve kültür şartları altında meydana gelmiş; içtimai yönü ağır basan tabii ( canlı ) bir varlık” (Demir, Barın, 2010, s. 2) şeklinde yapılan tanımlar başlıca örneklerdendir. Bununla birlikte dilin bir başka özelliği ise düşünce ile iç içe olmasıdır. İnsan dil ile düşünür, anlar, anlatır (Özbay, 2006, s. 2).

İnsanlar, dil vasıtasıyla düşünceleri, duyguları ve ihtiyaçlarını ifade edebilirler. Öyleyse dil, toplumda anlaşma nabzıdır, fikrin en büyük mucizesidir. Hatta toplumsal olguların en önemlisi sayılır. Çünkü dilin gelişimi, toplumun sosyal hareketliliğe bağlıdır.

2.3. Dilin Genel Özellikleri

Barın ve Demir’e göre “Dil, bir göstergeler dizgesidir: Gösterge ’’bir dilin kelimeleri’’ olarak da tercüme edilebilir. Dilde yer alan her kelime, bir “gösteren” ile bir “gösterilen’’ den oluşur. Kelimenin bir görsel (yazılmış biçimi) bir de işitsel (sesletim biçimi) biçimi vardır. Kelimenin bu yönüne ’’gösteren’’ denmektedir. Diğer yönüne yani görünce (okuyunca) veya işitince zihnimizde oluşan kavrama (anlama) ise “gösterilen” denmektedir (Demir, Barın, 2010, s. 4). Ayrıca “yazılı ve sözlü olarak bir anlama ve anlatma sistemi olan dil, toplumdaki herkesin bildiği ve kullandığı ortak anlaşma aracıdır.” (Demir, Barın, 2010, s. 6).

Düşünce ve dil ise birbirine bağlı iki varlıktır. Çünkü insan zihninde beliren şeylerin ister soyut ister somut olsun tarif edilmesi veya tanımlanması sadece dil vasıtasıyla olabilmektedir. O halde dil düşüncenin sese ve yazıya bürünmüş şeklidir. Özbay bunu “dilin bir başka özelliği ise düşünce ile iç içe olmasıdır. İnsan dil ile düşünür, anlar, anlatır.” şeklinde tanımlamıştır (Özbay, 2006, s. 2).

(21)

7 2.4. Dil Bilgisi

Dil bilgisi, dilin yazılı metinlere yansıyan yönleriyle ilgilenir. Konuşma esnasında dil bilgisi kuralları ihmal ediliyor veya göz önüne alınmıyor gibi görünse de aslında esasları önceden belli ve bellek içinde yer almış olan kurallar çerçevesinin dışına çıkılmamaktadır. Bununla birlikte konuşma dili dil bilgisi için önemli değildir. Buna karşılık dil bilim dilin en doğal biçimi olan konuşma diline ağırlık verir. Özellikle seslerin oluşumu ve farklılıkları, dil bilimin ilgilendiği alanlardan biridir. Dil bilgisinde “a” sadece bir ses olarak ele alınırken dil bilimde “a” sesini oluşumu farklı telaffuz şekilleri, diğer seslerle ilişkileri ve bu olguların sebepleri ayrıntılı olarak ele alınır. Demir-Barın bu olguyu “Dil bilimi de yazılı metinlerle ve dilin zaman içindeki gelişmeleriyle ilgilenmekle birlikte sözlü dile, konuşma diline öncelik ve üstünlük tanır. Gözlemlenmeyen olgulara veya doğrulanmayacak, dil içi gerçekliğin benimsenmesine imkân tanımayan kurallara yer vermez. Tarafsız gözlemlere nesnel bakış açılarına dayanan tasvirici veya açıklayıcı bir nitelik taşır.” şeklinde tarif etmişlerdir. (Demir, Barın, 2010, s. 22). Şu halde dil bilgisi (gramer) kuralcı ve milli, dil bilim ise betimsel ve evrenseldir denilebilir.

2.5. Sözlük Bilgisi

Sözlük, toplum bireylerinin duygu ve düşüncelerini birbirlerine anlatmak için kullandıkları kelimelerden meydana gelen eser (Durmuş, 2009, s. 398); “bir dilin söz varlığını belli bir düzene göre bir araya getiren eser; bir dilin ya da bir dilin bir bölümünün genel olarak veya belli bir zamanda kullanılan kelime ve deyimlerini umumiyetle alfabe sırasına, bazen de kavram alanlarına göre ele alıp aynı dille tanımlarını yapan örnek vererek açıklayan veya başka bir dildeki karşılıklarını yazan kitap” (Topaloğlu, Kaçalin, 2009, s. 403-414) şeklinde tanımlar yapılmıştır. Sözlükler kullanım alanına, hazırlanış amacına kullanan kesimin düzeyine ve mesleğine göre farklılık göstermektedir. Bu nedenle bir dilde birden çok sözlük hazırlanabilir. Bir dildeki atasözlerinin, deyimlerin, farklı bilim ve sanat dallarına göre terimlerin sözlükleri yapılabilir. Hatta tarihin şivelerin ve ağızların da sözlükleri yapılabilir.

Eğitim öğretim kademlerine göre güncel sözlülerden üretilen okul sözlüklerinin hazırlanışı da özel bir bilgi ve birikim gerektirdiği için okul sözlüklerinin hazırlanması da sözlük bilimcilerin çalışma alanı içindedir. (Demir, Barın, 2010, s. 30).

(22)

8 2.6. Dil ve Kültür

Dil ile ilgili yukarıda verilen tanımların özü şudur: Dil insanlar arasında en önemli iletişim aracıdır. Kültür ise bir milletin tarih boyunca oluşturduğu ve kuşaktan kuşağa aktararak devam ettirdiği maddi ve manevi unsurlarıdır. Kültür bir toplumun hayatının özüdür. Bundan dolayı aslında dil en önemli kültür taşıyıcısıdır. Dilde bir kelimenin doğması veya ölmesi maddi somut ya da soyut bir kültür değerinin doğması veya ölmesi ile ilgilidir. O halde dili zenginleştiren şey kültür; kültürü yaşatan ise dildir. Dilin başka bir özelliği de kültür aktarımını sağlamasıdır. Dil öğretimi aynı zamanda kültürün öğretimidir. Dil öğretiminin asıl amacı, bireylerin düşünce gücünü geliştirmek, diğer insanlarla iletişimini sağlamak ve sahip olunan kültürü kuşaktan kuşağa aktarmaktır (Özbay, 2006, s. 3).

Dili bir sözlük olarak düşünmemek gerekir. Her dilde kelimeler vardır. Bir dilin özelliklerini ortaya koyan en önemli belge, o dilin grameridir. Bu yapı o milletin dünya görüşüne, kavramları adlandırma mantığına, hayata bakış tarzına ve değer yargılarına göre biçimlenir. (Demir, Barın, 2010, s. 9).

Dil hem en büyük kolaylık hem de bütün kolaylıkların ve güzelliklerin temeli olan yalnız insana özgü büyük bir avantajdır. Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir. Her millet, milli varlığını sürdürmek ve geleceğini korumak için dilini korur, geliştirir ve kendi insanına en iyi şekilde öğretmeye çalışır. (Demir, Barın, 2010, s. 13).

Türklerin Asya’dan Avrupa’ya kadar yayılmış olması, Türkçenin de geniş bir alanda konuşulmasına sebep olmuştur. Bundan dolayı Türkçenin, tarih boyunca geçirdiği evreler, zamana ve değişik ülkelere yayılmış bu dille oluşturulmuş ürünler ile bugünkü Türk lehçe ve ağızları gözden geçirilirse zengin bir sözvarlığına sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Kuşaktan kuşağa, kişiden kişiye aktarılan söz varlığı, aynı zamanda Türk kültürünün aynasıdır. ( Özbay, 2006, s. 2).

Yabancı dil öğretiminde sadece kelime değil o kelimenin meydana çıktığı kültür evreni de önemlidir. Bundan dolayı kelime sadece birkaç sesten meydana gelmiş bir yapı olarak düşünülmemeli, taşıdığı kültür de öğrenciye yansıtılmalıdır. Bu açıdan Türkçe’nin öğretimi aslında Türk kültürünün öğretimi ile eş anlamlıdır.

(23)

9 2.7. Dilbilim ve Yabancı Dil Öğretiminde Rolü

Yabancı dil öğretiminin alanı, dilbilimsel incelemeler ile sımsıkı bir bağlantıda bulunmaktadır. Çünkü dil, öğretilmesi hedeflenen konudur. Öyleyse dil öğretmeninin dilin gerçeği ve tabiatı hakkında genel bilgileri sahip olması gerekmektedir. Bunun gerçekleştirilmesi, dilbilim vasıtasıyla olur. Dilbilimin eğitim amaçlı bir gayesi yoktur. Fakat sunduğu dil betimlemesi ve dil kuramları, dil öğretim alanında kullanılmaktadır. Toklu’ya göre yabancı dil öğretiminde, dili farklı yönleriyle ele alan dilbilim akımlarının derin etkileri olmuştur. Dilbilimin görevi, çok yönlü karmaşık ve gizemli bir varlık olan dili tüm boyutlarıyla incelemektir” (Toklu, 2003, s. 9).

Dilbilimci, dil denilen çok yönlü olgunun doğasını anlamaya, dilin fiziksel, ruhsal ve toplumsal niteliklerini açıklamaya çalışır. Kuramlar ve modeller geliştirir. Bunu yaparken de felsefe, insanbilim, dahası matematik gibi bilim sallarından yararlanır. Aslında bu ilişki karşılıklıdır. Dil olgusuyla yalnızca dil bilimciler ilgilenmezler. Felsefeciler, insanbilimciler, ruhbilimciler, toplumbilimciler ve dil öğretimiyle uğraşanlarda dille ilgilenmişlerdir (Tura, (http://turkoloji.cu.edu.tr/DILBILIM/tura.pdf).

Dilbilimin iki dayanağı, dilsel kuram ve dilsel betimlemedir. Dilsel kuram, dilin ve tabiatının genel çerçevesini sunmaktadır. Dilsel betimleme ise dilin olgularının (sesbilgisi-sözdizimi-şekilbilgisi-anlam bilgisi) bilimsel betimlemesini arz etmektedir. Bilindiği gibi dilbilimdeki gelişme, iki farklı yaklaşıma sebep olmuştur. Bu iki yaklaşım: Betimlemeli dilbilim ve Dönüşümlü Üretimsel dilbilimdir (el-Rajhi, 2010, s. 7).

Buna ek olarak gitgide dilbilimin, gereksinim itibarıyla diğer bilimlerle iç içe bir hale gelmesinden dolayı dilbilim çeşitli dallanmalara uğramıştır.

Yabancı dil öğretiminde dilbilimin rolüne ışık tutmak istersek otomatik olarak uygulamalı dilbilim hakkında konuşur olmamız gerekir. Zira dil öğretimi uygulamalı dilbiliminin temel alanlarından biridir.

Uygulamalı dilbilimin, birincil amacı her ne kadar dilbilimden yola çıkarak hayatın farklı alanlarındaki problemlerini çözmek olsa da bu alandan payını en çok dil öğretileri ve ikinci dil edinimi alanları almaktadır. Fakat yine de uygulamalı dilbilim, dilbilim, antropoloji, psikoloji, sosyoloji ve eğitim gibi farklı disiplinlerle el ele kol kola çalışan bir bilim dalıdır. 20. yüzyıl başlarında, Sausser’in (Ö.1913) ölümünden sonra 1961 yılında yayılanan cours

in General Linguistics adlı kitabı bir yandan betimlemeli dilbilimin –tarihsel dilbilim

(24)

10

tutmuştur. Böylece dilbilim alanındaki çalışmalar betimlemeli alana kaymış, Amerikalı dilbilimcilerden Boas, Sapir ve Bloomfield yazılı olmayan dilleri inceleme yöntemlerini geliştirmişler, Avrupalı dilbilimcilerden Jespersen betimlemeli dilbilime kuramsal ve felsefi açıdan katkı sağlamıştır. Öte yandan Prag dil okulu yapısalcılığı geliştirirken, Kopenhag dil okulu ise dili matematiksel denklemlerle açıklama yoluna gitmiştir. İkinci Dünya Savaşından sonra dilbilim alanındaki çalışmalar artarak devam etmiştir. Savaş sonrası yabancı dil öğrenimi ve öğretime artan ilgi, dilbilim alanındaki çalışmalara yeni bir boyut kazandırmış, böylece uygulamalı dilbilim araştırmaları başlamıştır. Bu bağlamda anadil ile amaç dilin benzer ve farklı yönlerini inceleyen karşıtsal dilbilim ortaya çıkmıştır. Dilbilim ilkelerini İngilizce öğretimine uygulayan ilk kişi olan Amerikan yapısalcılarından Fries karşılaştırmalı çalışmaların önemini şöyle dile getirir: ”En etkili gereçler, dilin bilimsel betimlemesi ve bu betimlemenin anadil ile özenli karşılaştırılması sonucu elde edilen bilgiler ışığında hazırlanan gereçlerdir.”

Fries’in bu tespitini eserinde nakleden Lado, daha sonra yabancı dil öğretim kitabının nasıl olması gerektiğini belirtir: “Ders kitabı; dilbilgisel yapı, telaffuz, söz varlığı ve kültürel içerik bakımından aşamalı olmalıdır. Bu aşamalandırma bizim burada sunacağımız karşılaştırmadan sonra daha iyi yapılabilir.” Lado bu görüşünü karşıtsal dilbilimin, başka bir deyişle modern uygulamalı karşıtsal dilbilim çalışmalarının gerçek başlangıcı olan Linguistics Across Cultures adlı kitabında dile getirir. Lado teorisinin öğretim açısından önemini vurgularken ise şöyle der: “İnanıyoruz ki, yabancı dil öğrenmeye başlayan öğrenci bu dilin bazı özelliklerinin kendisine kolay, kimi özelliklerinin ise zor geldiğini görecektir. Öğrenciye anadiline benzeyen olgular kolay, farklı olan olgular ise güç gelecektir” (İşler, 2002, s. 124-126).

Diğer yandan yabancı dil öğretiminde büyük katkıda bulunan başka bir teori ortaya çıkmıştır. Bu teorinin ortaya konmasının esas nedenini bu iki soruda açıkça ifade edebiliriz: “Bir başka dil ile söz konusu olan dilin ortak yönü ne olabilir? Bunlar aslında birbirinden çok farklı diller değil midir? bunun aksine insan zihninde tek bir dilbilgisi vardır. Buna “Üretken dönüşümlü dilbilgisi” denir. Üretken-dönüşümlü dilbilgisi teorisinin temellerini oturtturan ünlü Amerikalı dilbilimci Naom Chomsky’dir. Chomsky, teorisini anlatarak şöyle der:

Üretken dilbilgisiyle, cümlelere açık ve iyi tanımlanmış yollarla betimlemeler getiren bir kurallar dizgesini anlatmak istiyorum. Açık ki, bir dilin her konuşanı, diline ilişkin kuralları taşıyan bir üretken dilbilgisi kazanmıştır. Bu, kişinin o kuralların farkında olduğu

(25)

11

anlamına gelmez. Hatta farkında olabileceği anlamına da gelmez. Üretken dilbilgisi, kişinin dili hakkında söyleyebileceklerini değil, kişinin gerçekten bildiklerini belirlemeye çalışır (Sezer,1988, s. 143-144).

Üretken-dönüşümlü dilbilgisinin dayandığı temel varsayımların dil öğretmenlerince bilinmesinde büyük yarar vardır. Bu varsayımlar:

1. Kişinin zihninde, anadiline ilişkin çok sayıda ve ayrıntılı kurallar vardır. Bu kurallar bir “bilinçaltı dilbilgisi‟ oluşturmaktadır. Kişi, bu kurallar yardımıyla şunları yapabilir:

a. Sonsuz sayıda cümle üretebilir ve üretilen cümleleri anlayabilir.

b. Bir cümlede görünmeden yer alan kelimelerin/öbeklerini değerlendirebilir. c. Bir cümledeki ya da kelime öbeğindeki anlam bulanıklığını gösterebilir. d. Kurallara uygun cümle ve öbeklerle, uygun olmayanları ayırt edebilir. e. Aynı anlama gelen cümleleri ya da öbekleri tanıyabilir.

2. Bir dilbilgisi, kişinin zihninde var olduğunu düşündüğümüz bilinçaltı dilbilgisinin kurallarını açıklamayı amaçlayan bir dil kuramıdır. Bir başka deyişle, bir dilbilgisi, kişinin zihnindeki dilbilgisinin gözler önüne serilmiş şeklidir.

3. Kişinin zihnine girebilmek söz konusu olamayacağına göre bir dilbilimcinin, bilinçaltı dilbilgisini açığa çıkarabilmesi için yapabileceği en iyi şey, bir dilbilgisi, yani bir dil kuramı önermektir.

Bu dil kuramı bir dizi kurallar içerecektir. Dilbilimcinin varmak istediği nokta en az kuralla en çok dil gerçeğini açıklayabilmek olmalıdır.

4. Bir dilbilgisi, sadece ait olduğu dile ait cümleleri üretmelidir. Ayrıca bir dildeki bütün cümleleri üretebilmek kuralını içermelidir.

5. Kişinin “bilinçaltı dilbilgisi‟nde cümlelerin iki yapısı vardır: derin yapı ve yüzey yapıdır. Derin yapı cümlenin anlamını taşıyan yapıdır. Yüzey yapı da cümlenin söylenilen şeklidir.

6. Çocuklar, anadillerini öğrenirken duydukları çoğunlukla “yarım‟ cümlelerdir. Yani, bağlamın anlaşılır kıldığı öğeler cümlede yer almadığından, çocuklar çoğunlukla öğeleri eksik cümleler duymaktadır (Bkz. Sezer,1988:144-145-146). (Albiladi, 2012: 11)

(26)

12 2.8. Bosna Hersek ve Boşnaklar

Bosna-Hersek Avrupa kıtasının güneybatısında, Balkan yarımadasının ise Kuzeybatısında yer almaktadır. Bosna kelimesinin Sava nehrine dökülen Bosna kelimesinden türetildiği ileri sürülmüştür. Hersek kelimesi ise Ortaçağ sonlarında bugünkü Hersek bölgesinde hüküm sürmüş olan Hercegovine dukalığından gelmektedir. Bugün Bosna Hersek, Hırvatistan, Sırbistan ve Karadağ ile çevrelenmiştir.

Bosna-Hersek bölgesine ilk yerleşenlerin Hint-Avrupa kökenli İlliryalılar olduğu kabul edilmektedir. Slavlar ise ilk olarak Bosna ırmağının çevresine yerleşmişlerdi. Önceleri Roma İmparatorluğunun Pannonia eyaletinin bir parçası olan Bosna-Hersek daha sonra Bizans imparatorluğunun egemenliğine geçmiştir. Bölgeye ilk Türk akınlarının başladığı yıllarda (1386) Bosna, kral I.Tvrtko tarafından idare edilmekteydi. Kral I. Tvrtko Kosova savaşında Sırplarla beraber Osmanlılara karşı savaştı.

Bosna’nın Osmanlı devletine vergi vermeye başlaması Kral II.Tvrtko (1420-1443) zamanında başladı. Bu gelişme aynı zamanda Bosna üzerinde Türklerin baskısının da artması anlamına geliyordu. XV. Yüzyılın ikinci yarısında bugünkü Saraybosna bölgesi Türklerin önemli bir sınır noktası haline gelmiş ve Üsküp Beyi İsa Bey tarafından idare edilmeye başlanmıştı.

1443-1461 yılları arasında Bosna Kralı olan Stjepan Tomaş’ın Papa’nın emriyle Bogomil inancında olanları ezmeye başlaması Bosna tarihi için önemli bir dönüm noktası oldu. Bogommilleri korumaya çalışan Osmanlıların Bosna’daki gücü arttı. Kral’ın oğlu Tomaşeviç’in (1461-1463) Sırplarla birleşmeye çalışması ve Osmanlılara vergi ödemekten kaçınması üzerine Fatih Sultan Mehmet Bosna’nın fethine başladı. 1463 yılında Bosna Osmanlı egemenliğine girdi. Ancak bütün Bosna-Hersek’in fethi 1528 yılına kadar sürdü. Böylece Bosna-Hersek’in önemli şehirlerinden Zvornik, Banjaluka, Yayçe (Jajce), Srebrenik gibi şehirler Osmanlı hâkimiyeti altına alındı.

Bosna Hersek’in merkezi Saraybosna şehriydi. Bu şehir ünlü Boşnak beylerinden Gazi Hüsrev Bey tarafından kuruldu. O aynı zamanda Osmanlı Sultanı II. Bayezid’in torunuydu. Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1436’da Saraybosna’ya sancak beyi olarak tayin edilmişti. Gazi Hüsrev Bey’in Saraybosna’ya yaptırdığı vakıflar sayesinde şehir hızla gelişip Bosna’nın sancak merkezi durumuna geldi. Burada meydan gelen gelişmeler Bosna’da İslamiyet’in yayılmasında da önemli rol oynadı.

(27)

13

Boşnaklar Türklerle karşılaştıkları sırada Bogomil mezhebindeydiler. Bu mezhep 8. Yüzyılda Bulgaristan’da ortaya çıkmıştı. Kurucusu Bogomil adında bir papazdı. Bog=tanrı mil=sevmek kelimeleri Slav dilinde “Tanrının Sevdiği” anlamına gelmektedir. Bogomil mezhebinde olanlar Hristiyanlığı kabul etmekle beraber yaygın dini inançlara katılmıyorlardı. Örneğin Teslis’e inanmıyorlar, Hz. İsa’nın Tanrı’nın ruhu olduğu inancı yerine onun sadece Peygamber olduğunu kabul ediyorlar, Papalık, Haç gibi dini kurumları ve sembolleri kabul etmiyorlardı. Bu yüzden Papalık tarafından şiddetle cezalandırılmaları için emir verildiği Ortaçağ boyunca büyük sürgün ve cezalandırmalara maruz kalmışlardır. Fatih Sultan Mehmet, Bosna’nın fethinden sonra Boşnakları dini inançlarında serbest bırakan bir ferman yayınladı. Ferman şöyleydi:

“Ben, Fatih Sultan Mehmet Han: Aşağı ve Yukarı tabakadan herkes bilsin ki: Bu fermanı ellerinde bulunduran Bosna Ruhbanlarına büyük bir lütuf olarak buyurdum ki, Bunlara ve kiliselerine kimse dokunmasın, kimse engel çıkarmasın, kimse rahatsız etmesin. Kaçıp gelenler de güvende olsunlar, bizim ülkemizde korkusuzca otursunlar, yerleşsinler. Ben, vezirlerimden, kullarımdan ve ahalimden kimse onların işine karışıp incitmesin. Kiliselerine, kendilerine, canlarına veya mallarına bir adam gelir ise, Emrime uydukları sürece büyük yemin ederim ki, Allah’ın, Kur’an’ın, Peygamberin, yüzyirmidörtbin peygamberin, kuşandığım kılıcın hakkı için bu yazılanlara kimse karşı çıkmasın. Bunu böyle biliniz.”

Bu ferman görünürde Bosna Bogomillerine dini özgürlük getirmekteydi. Fakat gerçekte onların İslama geçişlerine de zemin hazırladı. Papalığın ve Macarların baskısı altında sıkışmış olan Bogomiller için İslamlık eski inançlarıyla çelişmeyen yeni bir dünya getirmekteydi. Ama daha da önemlisi Osmanlı devletinde Müslüman olmak onların hayatlarını bütünüyle değiştirmekteydi. Çünkü Müslümanlığa geçen Boşnaklar öncelikle Osmanlı idareci veya askeri sınıfına giriyorlardı. Sınır bölgelerine gönderilen Boşnaklar buralarda yeni Müslüman savaşçılar olarak yer alıyorlardı. Onların idareci ve asker sınıfında yer almaları askerlikle ilgili pek çok kelimenin Boşnakça’ya girmesine sebep oldu.

Şehirlerde ve köylerde de durum aynıydı. Müslümanlığı benimseyen Boşnaklar, öncelikle o köylerin idarecisi durumuna geliyorlardı. Bölgedeki bütün gelir kaynakları da böylece Boşnakların eline geçmeye başladı. Böylece, sadece mezhep farkından dolayı sürekli ezilen topluluk üstün idareciler haline geldiler. Bu durum Boşnaklar arasında İslamiyet’in yayılmasını hızlandırdı. XVI. Yüzyılın ortalarına kadar Boşnaklar bütünüyle Müslüman

(28)

14

oldular. Yeni dinin etkisiyle din ve ibadet ile ilgili Türkçede kullanılan Arapça kökenli kelimeler Boşnakçaya girmeye başladı.

Bugün de olduğu gibi Boşnaklar arasında akraba evliliği yasaktı. Bundan dolayı Boşnaklar mecburen dış evlilik yapmak durumundaydılar.

Bir Boşnak kız, evleneceği erkeği kendisi seçebilir, ailesi onun erkek ile görüşmesine izin verirdi. Bu görüşme her zaman ailenin bilgisi dâhilinde olurdu. Bazen evlenecek genç aileye misafir olur ve kendini tanıtırdı. Fakat ister köylerde ister şehirlerde olsun, akraba evliliğine izin verilmemesi yüzünden kızlar için evlenmek çok zor olabiliyordu. Bundan dolayı, özellikle Anadolu’dan gelen bekâr askerler ve idareciler Boşnak kızların en kolay evlenebileceği kişilerdi. Bu sayede Türkler ile Boşnaklar arasında evlilik bağları kurulmaya başladı. Bu bağlar sayesinde Türkçe’den aile, akrabalık, tarım vb. konularda kelimeler taşınmaya başladığı gibi, Türk folkloruna dair binlerce kelime de Boşnakça’da kullanılmaya başlandı. Günümüzde bile pek çok Boşnak aile büyük dedelerinin Türk olduğuna vurgu yaparlar. Aynı şekilde Boşnakça soyadlarında “İbiş, Memiş, Korkut, Tursun” gibi eski Türkçe isimler bulunmaktadır.

Boşnakça’ya kelimelerin girmesine yol açan bir başka alan ise eğitim idi. Bosna’nın ilk fethinden itibaren buralarda kurulan medreseler Türkçe’nin yayılmasında büyük rol oynamaktaydı. Medreselerde imparatorluk dilinin öğretilmesi Boşnaklara büyük avantaj sağlamaktaydı. Onlar da gittikleri her yerde İmparatorluk dili olan Türkçeyi kullanıyorlar veya Türkçe kelimelere daha fazla ağırlık veriyorlardı. Medrese mezunları aynı zamanda Arapça ve Farsça kelimelerin Türklerin kullandığı ses yapısıyla Boşnakça’ya girmesinde de etkili olmaktaydılar.

Mahkemeler de resmi kayıtlar Türkçe tutulmaktaydı. Tekkeler ve zaviyeler Türkçe’nin yayılmasının önemli araçlarıydı. Türkçe’nin geniş bir alanda kullanılması sayesinde Bosna-Hersek’te önemli bir Türkçe adası meydana geldiği söylenebilir. Örneğin 1908 yılında bile Bosna’da Türkçe gazeteler yayınlanmıştır.

Boşnakça ve Sırpça’daki kelimeler konusunda kapsamlı bir araştırma yapan Abdulah Skaliç Türkçe’den 8742 kelimenin Boşnakça ve Sırpça’ya girdiğini tespit etmiştir. Bu kelimelere Turcismi denilmektedir. Yine onun tespitlerine göre bu kelimeler 38 farklı alanda yer almaktadır.

(29)

15

Burada şunu da belirtmekte yarar vardır. Türkçe’den Boşnakça’ya sadece kelime taşınması olmamıştır. Bazı Türkçe yapım ekleri de Boşnakça’ya girmiştir. Türkçe kelimenin eki olarak kalmayıp, Boşnakça bir kelimenin de eki haline gelmiştir.

Örneğin:

-lık eki Boşnakça’ya –luk şeklinde girmiştir. Lopov=Hırsız Lopovluk=Hırsızlık Bezobrazan=Yaramaz, yüzsüz. Bezobrazluk= Yaramazlık -cı, ci ekleri Govor=Konuşma Govordcija=Konuşmacı Bombomdcija=Şekeci -lı, li, lu, lü ekleri Mostarlija=Mostarlı

Sarajlija=Saraylı (Saraybosnalı)

2.9. Ses Değişmeleri

Boşnakça da en çok görülen ses değişmesi k>ç ve n>me, g>c değişmesidir. Örnek: k>ç değişmesi Kör >Çor Kömür>Çumur Küp>Çup Kâse>Çase Kilim>Çilim Kitap<Çitap Keşke>Çeşke Kebapçı>Çevapdjija Kelle=Çele Bereket>Beriçet Bekir>Beçir

(30)

16 n>m değişmesi Tamam>Taman Aferin>Aferim Bonbon>Bombom g>c değişmesi gerdan> djerdan Güveç>Djüveç

Çift sesliler Boşnakçada olmadığı için tek sesli söylenir. Örnek: Pulluk>Puluk

2.9.1. Türkçe’den Boşnakça’ya Giren Kelimelere Bazı Örnekler

Günlük kelimeler

Bujrum (buyrun) Selamun aleykum Sabah hayrola Allah razi ola Hade>haydi Allaha emanet Akşam hayrola

Bayram şerif mübarek olsun Halal olsun

Allah rahmet ola Avay (Eyvah)

Dini kelimeler

Pejgamber, Musliman, Dzamija, Sedzada, Dzenaza, Dzenet, Dzin, Dova, tespih, Abdest, Bajram, Namaz, İmam, şehit, şeytan, Hamajlija, hadzija, hadziluk.

Yemekler

Musaka, Halva, Baklava, Aşure, Dolma, Sarma Yaprak, Biber, Çorba, Çevap, Yogurt, Çufte (köfte), kadajıf, Kajsija (Kayısı, Şeçer (Şeker), Cüveç, Burek (Börek).

(31)

17

Aşçija, Burekçija, Saatdzija (saatçı), dzamdzilik (camcılık), kalajdzija (kalaycı), kunduradzija (kunduracı), kujundzija (kuyumcu)

Ev

İbrik, cezva (cezve), tepsija (tepsi), minder, postedija (posteki), pendzer (pencere), bakraç (bakraç), bešika (beşik), Çaršaf (çarşaf), çekiç (çekiç), dušek (döşek), halija (halı), havlija (avlija) (avlu), jastuk (yastık), jatak (yatak), jorgan (yorgan), kapija (kapı), kazan, kašika (kaþık), leven (leğen), musafir (misafir), sofra (sofra), tendzera (tencere), tepsija (tepsi), testija (testi).

Aile ve Akrabalık

Babo, Amidja, Nana, nena (Nine) dede (djed), Dajdja (Dayı), Badzanak, Efendija,

Tarım

Bahça, Bahçaluk, Dulum (Dönüm), Puluk (Pulluk), bamja,

Folklor

Sevdalinka (Halk Müziği), Sevda, Aşik, Beşika,

Diğer Örnekler Abeceda (alfabe) Ada Aždaja (ejderha) Alat (âlet) Alka (halka) Alva (helva) Amanet (emanet) Ambar Astma (astım) Avlija (avlu) Babo (baba) Badava (bedava) Badem Bakar (bakır) Bakalin (bakkal) Bajat (bayat) Bajram (bayram) Ramazanski Bajram Kurban Bajram Bakrač (bakraç) Bakšiš (bahşiş) Baksuz (bahtsız) Baksuzluk (bahtsızlık) Bala (balya)

Bala pamuka (pamuk balyası) Barut Barjaktar (bayraktar) Bašta (bahçe) Baštovan (bahçıvan) Baraka Bazar (pazar) Beg (beğ, bey) Berberin (berber) Beton Beşika (beşik) Biber Boja (renk) Bomba Boza Bostan Bubreg (böbrek) Budala Bulbul

(32)

18 Burek (kıymalı börek)

Burgiya (burgu) Busola (pusula) But Şator (çadır) Čay Čardak Čakija (çakı) Čarapa (çorap) Čarşiya (çarşı)

Čarşav (çarşaf, nevresim) Čekiç Črkrk (çıkrık) Čelik Česma (çeşme) Čeşagija (kaşağı) Činija (çini) Čivija (çivi)

Čizma (çizme, bot) Čoban

Čobançe (genç çoban) Čoha (çuha)

Čorba

Čilim (kilim)

Čiviluk (duvar askısı) Čufte (köfte)

Čumur (kömür) Čup (küp)

Čorsokak (kör sokak, çıkmaz sokak) Ćumez (kümes) Defile Deda (dede) Dilber Div (dev)

Divan (kanepe, divan) Dorat (doru at)

Dugme (düğme) Dud (dut) Duşek (döşek) Duşmanin (düşman) Duşmanski (düşmanca) Duvar Dželat (cellat) Džep (cep) Džezva (cezve) Dubre (gübre)

Egzaktan (essahtan, sahiden) Ekran Esnaf Fildžan (fincan) Feredža (ferace) Fenjer (fener) Haraç Hajde (hayde!) Hajduçki (haydut) Hajduk (haydut) Hangar Haraç Hey! İnat Jastuk (yastık) Jatak (yatak) Jiva (civa) Jorgan (yorgan) Kaçamak (kaçamak) Kaçket (kasket) Kadifa (kadife) Kadija (kadı) Kafa Kajsija (kayısı) Kajgana (kaygana) Kajmak (kaymak) Kaiş (kayış) Kalaj (kalaj) Kalajdžija (kalaycı) Kalauz (kılavuz) Kaldrma (kaldırım) Kalem Kalfa Kalup (kalıp) Kandilo (kandil) Kantar Kapak Kapara (kaparo) Kapetan (kaptan) Kapija (kapı) Karakter Karanfil Karat (kırat) Karavan (kervan) Kasa Kasapin (kasap) Kašika (kaşık) Kaučuk (kauçuk) Kavez (kafes) Kavga Katran Kazan

(33)

19 Kazandžija (kazancı) Kesa (kese) Kirija (kira) Kiridžija (kiracı) Kofa (kova) Kokoş (tavuk) Koliba (kulübe) Konak (konaklama, geceleme) Komşija (komşu) Kopça Korbač (kırbaç) Kožuh (gocuk) Kreč (kireç) Kula (kule)

Kusur (kusur; bozuk para, küsür) Kurşum (kurşun) Kutija (kutu) Lampa (lamba) Limun (limon) Limunada (limonata) Maymun Maja Makaze (makas) Mamurluk (mahmurluk) Manastir (manastır) Mandat (manda) Manija (mani) Mat Megdan (meydan) Melem (melhem) Melez Mermer Muşema (muşamba) Miraz (miras) Müşterija (müşteri) Müsliman (müslüman) Nana (nane) Neimar (mimar) Odaja (oda) Oklagija (oklava) Oluk Ortak Para Pmuçan (pamuk) Para Pastrma (pastırma) Paşa Patlidžan (patlıcan) Pazar Pendžer (pencere) Perçin (perçem) Pijaca (piyasa) Pilav Pileçi (piliç) Pirinaç (pirinç) Prangija (pranga) Raf Raskopçati (düğmeleri çözmek) Sahat (saat) Sapunski (sabun) Sokak Samar (semer) Sandala (sandal) Sanduk (sandık) Sat (saat)

Džepni sat : cep saati

Sokaçiç (sokakçık) Sütlijaş (sütlaç) Sultan Šakal (çakal) Šamar Šah Šal (atkı) Šap Šapka Šeçer (şeker) Šira (şıra) Šifra (şifre) Šema Šimşir Tava Tavan Taze Taban Tabla (tahta) Tabak (tabaka) Tamburin (tambur) Temelj (temel) Ten Tepsija (tepsi) Testera Top Torba Turpiya (törpü) Turşija (turşu) Ular (yular)

(34)

20 Urma (hurma)

Vişnya (vişne) Zanat

(35)

21

Türk ve Boşnak halkının yüzyıllardır aynı kültür dairesinde yaşamış olması doğal olarak Boşnakça’ya çok sayıda kelimenin girmesini sağlamıştır. Şimdilik tespit edilebilen kelime sayısı 8742 tanedir. Ancak kapsamlı bir çalışma yapıldığında bu sayının artacağından şüphe yoktur.

(36)
(37)

23

BÖLÜM III

BOŞNAKÇADA TEMEL ÖĞELER

Boşnaklara Türkçe öğretimi yapacak olan öğretmenin öncelikle hedef kitlesinin dilinin yapısını, benzerlik ve ayrışma noktalarını bilmesi gerekmektedir.

Boşnak kültürü ile Türk kültürü arasındaki derin benzerlikler kültürün taşıdığı kelimeleri öğretmede büyük kolaylık sağlayacaktır. Bununla birlikte bilinmesi gereken en önemli konu, Boşnakça’nın gramer ve dil yapısı bakımından Türkçe’den tamamen farklı bir dil olduğudur. Bundan dolayı öğretmenin, Boşnakça hakkında hiç olmazsa bazı temel konularda fikir sahibi olması ve dil öğretiminde karşılaşacağı problemleri önceden görmesi öğretimi kolaylaştıracaktır. Bunun için bu bölümde Boşnakça’nın dil ve gramer yapısı hakkında genel bilgiler verilecek, özellikle farklılık gösteren noktalara dikkat çekilecektir.

3.1. Alfabe

Alfabe ve telaffuz Boşnakça gibi Latin alfabesiyle yazılır. Boşnak alfabesi 30 harften oluşur. Bunlardan 4’ü sesli harf, 26’sı ise sessiz harftir.Yeni Türk alfabesinde 29 harf vardır. Bu harflerin 8’i ünlüleri, 21’i de ünsüzleri göstermektedir.

Ünlüler: a, e, ı, i, o, ö, u, ü

Ünsüzler: b,c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z

DÜZ YUVARLAK GENİŞ DAR GENİŞ DAR KALIN: a ı o u İNCE: e i ö ü

Türkçe’deki Ö,Ü, I ve Ğ seslerinin Boşnak alfabesinde karşılığı yoktur. Buna karşılık Boşnakça’daki Đ, Dž sesleri Türkçe’de sadece C ile; Ć, Č sesleri ise sadece Ç ile

(38)

24

karşılanmaktadır. Ayrıca Boşnakça’da yer alan “C” sesinin (dilin damak ile dişler arasına değmesi ile çıkarılır) Türkçede tam karşılığı yoktur. Osmanlıca metinlerde “Ç” sesi ile karşılanmıştır. Günümüzde ise “tse” olarak açık yazılmaktadır. Örneğin Srebrenica=Srebrenitsa. Aynı şekilde Boşnakça’da bulunan nj, lj seslerinin karşılığı yoktur.

Türk Alfabesi Boşnak Alfabesi Okunuş şekli

Büyük Küçük Büyük Küçük Boşnakça Türkçe

A a A A adet adet

B b B B baba (babo) baba

C c Đ, Dž Đ, dž džep cep Ç ç Ć, Č Ć, č čekić çekiç D d D D djed dede E e E E esnafi esnaf F f F F fišek fişek G g G G gaf gaf Ğ ğ - - - - H h H H hajvan hayvan I ı I I - - İ i İ İ İbrik ibrik J j Ž Ž žilet jilet K k K K kalup kalıp L l L L lampa lamba M m M M mušterija müşteri N n N N nar nar O o O O odžak ocak Ö ö - - - - P p P P para para R r R R rahat rahat S s S S salata salata Ş ş Š Š šal şal T t T T tepsija tepsi U u U U učkur uçkur Ü ü - - - - V v V V višnja vişne Y y j J jastuk yastık Z z Z Z zanat zanaat - - C C Jajce Yaytse - - Lj Lj ljubazan Lubazan - - Nj Nj Njezin Nezin

(39)

25 3.1.1. İsimler

Boşnakçada isimler üç cinse ayrılırlar. Bütün isimler erkek, dişi veya nötr (tarafsız) olan bu üç cinsten birine aittirler. Çoğu ismin cinsi, tekil yalın hallerinin son harflerine bakılarak sınıflandırılır:

Erkek Cins İsimler

Erkek cins isimlerin çoğu sessiz harfle biter:

student (öğrenci) Bosanac ( Bosnalı erkek ) Mostar

Bazıları ise -o veya -c ile de bitebilir. Bu isimlerin çoğu erkeklerin isimleri veya yabancı kökenli isimlerdir:

Hajro radio (radyo) auto (araba)

Dişi Cins İsimler

Dişi cins isimlerin çoğu -a ile biter:

Bosanka ( Bosnalı kadın ) Nermina Emina

Nötr tarafsız) isimler

Nötr isimler: -o veya -e ile biterler: pismo (mektup) Sarajevo

ime (isim) prezime (soyadı)

Nötr isimler insan, hayvan ve onların yavruları hariç genellikle cansız varlıkları belirtirler. dijete (çocuk) unuče (torun) mace (kedi)

Boşnakçada aitlik genellikle iyelik sıfatları ve iyelik zamirleriyle ifade edilir.

İyelik sıfatları özel isimlerden (Selma, Emina) veya şahısları belirten kelimelerden oluşur. Sonekler aitliği belirtir ve Türkçede iyelik sıfatlarının karşılığıdır. Bu sıfatlar ancak başka bir isim veya sıfatla nitelenmemiş oldukları takdirde şahıs isimlerinden veya isim olan kelimelerden oluşabilir.

(40)

26

Şahıs Zamiri ‘ JA ’

Şahısların isimleri yerine kullanılan kelimelere şahıs zamiri denir. Şahıs zamiri Türkçede olduğu gibi sadece cümle başında kullanıldığı takdirde büyük harfle yazılır. Aksi takdirde küçük harfle yazılır: ‘ja’

Ja sam Bosanac. Ben Bosnalıyım.

sam ( -im), ste ( -isiniz) ve je ( - dır/dir) jesam (olmak) fiilinin geniş ve şimdiki

zamanlarda daha kısa olarak kullanılan biçimlerdir. Ek-fiil olan bu kelimeler cümle içinde vurgulanmazlar.

Jesam fiilinin mastar hali yoktur. Sadece geniş ve şimdiki zaman biçimi vardır. Bir

cümlede hem ana hem de yardımcı fiil olabilir. Jesamfiili Türkçede ( -im, -sin, -dir,-iz, iniz, dirler) ek – fiile karşılık gelen bir fiilidir.

3.2. Belirtili İsim Tamlaması

Boşnakça dilinde belirli veya belirtisiz isim tamlaması yoktur. Örneğin ‘student’ kelimesinin manasının herhangi bir öğrenci mi yoksa belli bir öğrenci mi olduğu ancak içeriğe bakılarak anlaşılabilir.

3.3. Sıfatlar

a. Boşnakçada sıfatlar niteledikleri isimlerin sayısına, cinsine ve hallerine göre çekime girerler.

b. Pek çok belirtme sıfatlarının hem belirtili hem de belirtisiz biçimler vardır. Bazılarının ise sadece belirtili veya belirtisiz halleri vardır. -ov, -ev ve -in (Hajrov,Selmin) li iyelik sıfatlarının ise sadece belirtili biçimleri vardır.

Belirtili Sıfatlar

a. Belirtili ve belirtisiz olmak üzere iki çeşit sıfat vardır. Erkek belirtili sıfatlar -i son takısı alırlar ve bu son sesli harf her zaman uzun okunur.

Belirtisiz sıfat: Mantil je crn. (Palto siyahtır.)

(41)

27

a. Bir ismi niteleyen sıfat hem belirtili hem de belirtisiz konumda olabilir, ancak iyelik veya işaret sıfatlarından sonra belirtili sıfat kullanılır.

On je lijep čovjek. ( O yakışıklı bir adam.)

3.4. İşaret Zamirleri

ovaj,ova ve ovo ( bu ) belli bir kişiye veya konuşmacıya en yakın kimseyi veya bir şeyi

belirtmek için kullanılır.

taj, ta, to ( şu )konuşmacıdan fazla uzak olmayan ikinci bir kişiye ya da konuşulan kişiye

en yakın kimseyi veya bir şeyi belirtmek için kullanılır.

onaj, ona, ono ( o ) hem konuşmacıya hem de dinleyiciye belli bir uzaklıktaki kimseyi

veya bir şey belirtmek için kullanılır.

3.5. İsmin Halleri

İsimler cümledeki işlevlerinin gerektirdiği isim halleriyle kullanılırlar ve gerekli değişimlere maruz kalırlar. Boşnakçada tekil ve çoğul isimlerle kullanılan 7 adet isim hali vardır.

1. Nominativ :Yalın hali 2. Genitif : İyelik hali 3. Dativ : -e hali/yönelme 4. Akuzatif : -i hali

5. Vokatif : sesleniş hali 6. İnstrumental : ile hali 7. Lokatif : Bulunma hali

Lokatif (Bulunma Hali)

Bir aktivitenin (eylemin) oluştuğu yeri veya odak noktasını belirtir. Lokatif asla edatsız kullanılmayan yegâne isim halidir. Bir başka ifadeyle; lokatif halde bulunan bir ismin önünde mutlaka bir edat bulunmak zorundadır.

İsmin bu haliyle en çok kullanılan edatlara u ( içinde ) ve na ( üstünde )’dir. Yalın hali: Ovo je Selmin hotel. Bu Selma’nın hotelidir. Bulunma hali: Selma je u hotelu. Selma hoteldedir.

(42)

28

Yalın hali: biblioteka (kütüphane) knjiga (kitap) Bulunma hali: u biblioteci (kütüphanede) na knjizi ( kitapta )

Genetif (İyelik Hali)

Pek çok edatla kullanılır. Bunardan bazıları iz,od (-dan/-den), do (-e, kadar) dır. On je iz Sarajeva. O Sarajbosna’dandır.

Od Sarajeva do Tuzle. Saraybosna’dan Tuzlay’a kadar.

Tekil İsimlerin Akuzatif Hali / İ Hali

a. İsmin akuzatif hali esas olarak eylemin hedefini gösterir, örneğin geçişli bir fiilin direk nesnesidir. Akuzatif hali aynı zamanda kroz (içinden) gibi belli edatlardan sonra da kullanılır.

b. Akuzatif koga?(kimi) ve šta ?( neyi) soru cümlelerine cevap verir. Ayrıca kuda?(nereye) sorusuna da cevap verir.

c. Bazı isimlerin akuzatif hali yalın hali ile aynıdır. Bunlar cansız erkek cins, bütün nötr cins ve sesiz harfle biten dişi cins isimlerdir.

On čita roman. O roman okuyor. Ona gleda u Selmu. O Selma’ya bakıyor.

Ona prevodi vas roman. O sizin romanınızı tercüme ediyor.

-İca ile Biten Tekil Dişi Cins İsimlerin Vokatif (Sesleniş) Hali

-ica ile biten 3 ve daha çok heceli dişi cins tekil isimlerin vokatif (sesleniş) hali –e ile biter:

Yalın tekil: komšinica (bayan komşu) koleginica (bayan meslektaş) Vokative tekil: komšinice koleginice

İsmin -ile Hali / İnstrumentalni Padež

a. İsmin -ile hali herhangi bir edat kullanılmadan bir eylemin ne ile yapıldığını göstermek için kullanılır: Türkçede bu genellikle ile edatıyla verilir:

(43)

29 İdem autobusom. Otobüsle gidiyorum.

Zaman veya yer ifadesi olarak:

Nedeljom smo kod kuće. Pazarları evdeyiz.

Yalın tekil: Selma sin (oğul) autobus (otobüs) İle hali: sa Selmom sinom autobusom

Tekil İsimlerin Datif (Yönelme) Hali

a.İsmin datif hali genellikle endirek (dolaylı) esne alan ve eylemi birine veya bir şeye yönelten fiillerle kullanılır:

Pišeš li Selmi? Selma’ya mı yazıyorsun. İdite kući. Eve gittin.

b. Datif aynı zamanda –e doğru, yönünde anlamına gelen k ( ka) ve prema edatlarından sonra kullanılır. Bu edatlar hedefe yönelen eylemi tanımlarlar:

Oni idu prema (ka) mostu. Onlar köprüye doğru gidiyorlar.

3.6. Kelime Dizilişi

Bilinen bir nesnenin cümledeki yeri şöyle ifade edilebilir. Slika je na zidu. (Resim duvardadır.)

Burada Türkçede olduğu gibi kelimelerin cümle içindeki dizilişi değişebilir. Fakat bir nesnenin sırf varlığından söz ediliyorsa Türkçede ‘……..vardır.’ kullanılırken Boşnakçada devrik cümle yapılarak ifade edilir.

Na zidu je slika. (Duvarda bir resim vardır.)

3.7. Mastarlar

a. Boşnakçada fiillerin mastar halleri ya -ti veya -ci takılarıyla biterler. Çoğu fiillerin mastar halleri -ti ile biter.

raditi (çalışmak, yapmak) reçi (söylemek) govoriti (konuşmak) ići (gitmek)

(44)

30

b. Boşnakçada fiiller iki bölümden oluşur. Hiçbir şekilde değişmeyen kök kısmı ile değişebilen ekler. Her fiilin iki kökü vardır. Mastar kökü ve şimdiki zaman kökü. Bütün fiil biçimleri bu iki kökten türer.

3.8. Şimdiki / Geniş Zamanın Oluşturulması

a. Şimdiki / geniş zaman köküne şahıs ekleri takılarak yapılır.

Olumlu Düz Cümle

1. (ja) radim (çalışıyorum / çalışırım) 1. (mi) radimo (çalışıyoruz) 2. (ti) radiš (çalışıyorsun) 2. (vi) radite (çalışıyorsunuz) 3. (on, ona) radi ( çalışıyor) 3. (oni, one) rade (çalışıyorlar)

b.Türkçede olduğu gibi, Boşnakçada da özne şahıs zamirleri sıkça kullanılmazlar. Bunun sebebi ise fiillerin şahıs ve halta cinslerine göre çekimleri ve bu takıların failin kim olduğunu kolayca anlamanızı sağlayacak ipuçlarını vermesidir

c. Boşnakçada geniş zaman ve şimdiki zamanın tek bir ifade şekli vardır. Diğer bir deyişle Boşnakçada şimdiki zamanla geniş zaman arasında herhangi bir fark yoktur. Aralarındaki fark zaman zarflarıyla verilir veya hangi zamanın kastedildiği konuşmanın içeriğinden çıkarılır. Yani Radim hem Çalışıyorum hem de Çalışırım anlamına gelir.

ç. Bütün Slav dillerinde olduğu gibi Boşnakçada fiiller sadece eylemin içinde geçtiği zaman değil, aynı zamanda eylemin karakterini veya durumunu da belirtir. Fiilleri, bir eylemin tamamlanmış (perfektiv) veya tamamlanmamış fiiller olmak üzere iki gruba ayıracağız. Aslında, bu filer, bir eylemi veya durumu ifade etmek için kullanılan aynı fiilin farklı kullanımlarıdır. Fakat bazı fiillerin sadece tek bir kullanımı vardır: doručkovati (kahvaltı etmek), stanovati (ikamet etmek), morati (mecbur olmak) vs.

d. Fiilin tamamlanmamış biçimi alışkanlık halinde yapılan veya süresi sınırlı olmayan bir eylemi veya durumu bildirmek için kullanılır.

čitati (okumak) jesti (yemek yemek) piti (içmek)

e. Tamamlanmış fiiller sınırlı süredeki bir eylemi veya durumu; genellikle tek bir hareketi bildirir ve bir eylemin veya durumun tamamlandığını gösterir:

pro čitati (okumak-okuyup bitirmek) pojesti (yemek-yiyip bitirmek)

(45)

31 popiti (içmek-içip bitirmek)

3.9. Dönüşlü (Refleksif) Fiiller

a. Çok sayıda geçişli fiil, se (kendi kendine) dönüşlü zamirini nesne yaparak dönüşlü fiile dönüşür. se dönüşlü zamirini alan fiil yeni bir anlam kazanır.

Geçişli fiil: igrati ( dans etmek ) oblaciti (giymek) Dönüşlü fiil: igrati se ( oyun oynamak ) oblačiti se (giyinmek)

b. se tüm şahıslarla kullanılır; sayı, cinsiyet ve şahsa göre çekime tabi olmaz. Cümlede özne varsa, se fiilden önce gelir. Eğer cümle içinde özne kullanılmamışsa, se fiilden sonra gelir. Eğer cümle içinde fiile veya zamirlere ait başka bir kısaltma varsa, se bunların sonunda yer alır.

Oni se igraju u parku. Onlar parkta oynuyorlar.

šta radite? İgramo se. Ne yapıyorsunuz? Oyun oynuyoruz.

c. Türkçede dönüşlü olmayan bazı filler Boşnakçada dönüşlü olabilir: igrati se (oyun oynamak ) gibi.

Özne durumundaki şahıs zamiri genellikle atılır. Çünkü şahıs, cins ve sayı kısmen jesam yardımcı fillinin formundan, kısmen de aktif geçmiş zaman fiil çekiminden anlaşılmaktadır.

Bu durumda cümle içindeki öğelerin dizilişi şöyle olur: aktif geçmiş zaman fiili + jesam fiilinin kısa formu: Radio sam. Radila si. Vs

Ana cümlecikte de aynı özne bulunduğunda veya gönderim yapılan kişi açık olarak biliniyorsa, bağ fiil cümleciğinde şahıs zamiri ( özne)atılabilir:

Nisam ga vidio, ali sam ga (ja) Čuo. Onu görmedim fakat (ben)onu duydum. Selma se vratila s puta. Selma seyahatten döndü.

Nisam znao da je (ona) bil ana putu. (Onun) seyahatte olduğunu bilmiyordum.

Boşnakçada tamamlanmış bir eylemi ifade etmek için birkaç zamanı vardır, fakat günlük konuşmalarda geçmişte tamamlanmış herhangi bir eylemi anlatmak için neredeyse sadece aktif geçmiş zamanı kullanılır:

Vidio sam ga prije pola sata. Onu yarım saat önce gördüm. JuČe samČitao cijeli dan. Dün bütün gün okudum. Nisam ga vidio od petka. Cuma’dan beri onu görmedim.

Referanslar

Benzer Belgeler

◦ Ortaöğretimde ise (9-12. sınıflar için) «Bilgisayar Bilimi» dersi adı altında programda

(Bilgisayar Laboratuvarlarının Düzenlenmesi ve İşletilmesi ile Bilgisayar Koordinatör Öğretmenlerin Görevleri Hakkında Yönerge, m-14), (T.D... Bilişim

◦ Daha önce de belirtildiği gibi sahip oldukları ortak özellikler nedeniyle aynı sınıf, grup ya da kategoride sayılan örnekler (varlık, nesne, düşünce ya da durum) bir

◦ Görev-temelli (etkinlik) yaklaşımda öğretmenler genellikle dersin öğretim programındaki bir ya da birbiriyle ilişkili birkaç kazanımdaki bilgi ve becerileri

tabanı yönetimi öğretiminde programlama dilini bir araç olarak kullanmayı temel alan yaklaşımdır.... Yazılım Teknolojisi Yönelimli Yaklaşım

◦ Yanda verilen etkinliği (Milli Eğitim Bakanlığı, Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden erişebilirsiniz) Bilişim. Teknolojileri ve Yazılım dersi öğretim

◦ Bir araştırmaya göre BT öğretmenlerinin bilgisayar lab’larında sınıf yönetimine ilişkin karşılaştıkları sorunlar şöyledir (Erdoğan ve diğerleri, 2010) ;.. ◦

◦ Eşleştirme türü soruları hazırlarken seçeneklerin birbirleriyle ilişkili olmasına ve tek bir sözcük, ad, tarih ya da sayıdan oluşmasına özen