KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ * SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
TARİH PROGRAMI
222 NUMARALI URFA ŞERʻİYYE SİCİLİNİN ( BİRİNCİ KISIM )
TRANSKRİPSİYONU VE DEĞERLENDİRİLMESİ
( H. 1308 - 1309 / M. 1891 - 1892 )
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Zafer BENZER
HAZİRAN – 2015
I
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ * SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
TARİH PROGRAMI
222 NUMARALI URFA ŞERʻİYYE SİCİLİNİN ( BİRİNCİ KISIM )
TRANSKRİPSİYONU VE DEĞERLENDİRİLMESİ
( H. 1308 - 1309 / M. 1891 - 1892 )
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Zafer BENZER
Tez Danışmanı: Prof. Dr. M. Alaaddin YALÇINKAYA
HAZİRAN – 2015
TRABZON
II
ONAY
Zafer BENZER tarafından hazırlanan 222 Numaralı Urfa Şerʻiyye Sicilinin (Birinci
Kısım) Transkripsiyonu ve Değerlendirilmesi ( H. 1308 - 1309 / M. 1891 - 1892 ) adlı bu
çalışma …/…/2015 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda (oybirliği/oyçokluğu) ile
başarılı bulunarak jürimiz tarafından Tarih Anabilim dalında yüksek lisans tezi olarak
kabul edilmiştir.
[İmza]
………..
[Prof. Dr. Alaaddin YALÇINKAYA](Başkan)
[İmza]
………..
[Prof. Dr. M. Alaaddin YALÇINKAYA](Danışman)
[İmza]
………..
[………..](Üye)
[İmza]
………..
[………..](Üye)
Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim üyelerine ait olduklarını onaylarım. ... / ... / ….
………
Enstitü Müdürü
III
BİLDİRİM
Tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde
edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada
orijinal olmayan her türlü kaynağa eksiksiz atıf yapıldığını, aksinin ortaya çıkması
durumunda her tür yasal sonucu kabul ettiğimi beyan ediyorum.
Zafer BENZER
08.06.2015
IV
ÖNSÖZ
Osmanlı Devleti’nin altı asır varlığını devam ettirmesinde ve dünyanın üç kıtasında
söz sahibi olmasında hiç şüphesiz içerisinde kurmuş olduğu ve mükemmel derecede
düzenli işleyen sistemleri etkili olmuştur. Bu sistemlerden bir tanesi hukuk sistemidir.
Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan yıkılışına değin geçen süre zarfında hukuk, toplumsal
anlamda vazgeçilmez bir alanı teşkil ediyordu. Devlet tarafından bu alanda yetkili kılınan
kadılar, hukuku tatbik ediyor ve kayda geçiriyorlardı. Kadılar tarafından kayıt altına alınan
ve defterlere yazılan bu kayıtlar serisi Şer’iyye Sicilleri olarak adlandırılmaktadır.
Bulunduğu dönemin ve ait olduğu şehrin kültürel, etnik ve toplumsal hayatını
aydınlatması açısından ilk elden kaynak özelliği taşıyan Şer’iyye Sicilleri, yerel ve sosyal
tarih araştırmalarının ön plana çıktığı günümüzde oldukça önem arz etmektedir. Çünkü
sicillerde dil, din, ırk, mezhep, cinsiyet ayırımı gözetilmeksizin her kesimden insana ve
yaşama dair birçok ayrıntıya rastlamak mümkündür. Osmanlı Tarihi araştırmalarında
vazgeçilmez arşiv kaynakları arasında yer alan bu kayıtlar Urfa’nın içtimai ve iktisadi
tarihine de ışık tutmaktadır.
Bu tezin amacı 222 Numaralı Urfa Şer’iyye Sicili (Birinci Kısım)’ni transkribe
etmek ve genel bir değerlendirmesini yapmaktır. Çalışmada elde edilen bilgiler, Urfa
tarihini anlama ve anlatabilmede yetersiz kalsa da benzer çalışmalarla birlikte
değerlendirildiğinde şehrin siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel durumu hakkında bilgi sahibi
olunabileceği kanaati edinilmiştir.
Çalışmam sırasında öncelikle benden yardımlarını esirgemeyen ve değerli
fikirleriyle beni yönlendiren tez danışmanım sayın Prof. Dr. Mehmet Alaaddin
YALÇINKAYA’ya teşekkür ederim.
Tezin yazım aşamasında teknik konularda gösterdiği yardımından dolayı değerli
arkadaşım Aydın ÇAKIR’a, çalışma süresince görüş ve düşünceleriyle yanımda olan
kıymetli Derya ÖNAL’a teşekkürü bir borç bilirim.
Hayatım boyunca bana her türlü konuda destek olan aileme ise minnettarım.
V
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ... IV
İÇİNDEKİLER ... V
ÖZET ... VIII
ABSTRACT ... IX
TABLOLAR LİSTESİ ... X
KISALTMALAR LİSTESİ ... XI
GİRİŞ ... 1-4
BİRİNCİ BÖLÜM
1. ŞER’İYYE SİCİLLERİNİN TANIMI VE MUHTEVASI ... 5-15
1.1. Şer’iyye Sicillerinde Bulunan Belge Türleri ... 7
1.1.1. Kadılar Tarafından Yazılan Belgeler ... 9
1.1.1.1. Hüccet ... 9
1.1.1.2. Ma‛ruz ... 9
1.1.1.3. İʿlâm ... 10
1.1.1.4. Mürâseleler ... 10
1.1.1.5. Terekeler ... 10
1.1.1.6. Vakfiyeler ... 10
1.1.2. Üst Makamlardan Gelen ve Sicillere Kaydolan Belgeler ... 11
1.1.2.1. Ferman ... 11
1.1.2.2. Berât ... 11
1.1.2.3. Buyruldu ... 11
1.1.3. Tezkireler, Temessükler ve Diğer Kayıtlar ... 12
1.1.3.1. Tezkireler ... 12
1.1.3.2. Temessükler ... 12
VI
1.2. Şerʿi Mahkemelerdeki Görevliler ... 13
1.2.1. Kadı ... 13
1.2.2. Nâib ... 14
1.2.3. Kassâm ... 14
1.2.4. Muhzır ... 15
1.2.5. Kâtip ... 15
1.2.6. Şuhudü’l-Hâl ... 15
İKİNCİ BÖLÜM
2. 222 NUMARALI URFA ŞERʻİYYE SİCİLİNİN (BİRİNCİ KISIM)
aa
DEĞERLENDİRİLMESİ ... 16-48
2.1. Urfa Şerʻiyye Sicillerinin Genel Durumu ... 16
2.2. 222/1 Numaralı Urfa Şerʻiyye Sicili ... 20
2.2.1. 222/1 Numaralı Urfa Şerʻiyye Sicilinde Bulunan Belge Türleri... 21
2.2.1.1. Vekâlet ... 23
2.2.1.2. Borç-Alacak Davaları ... 25
2.2.1.3. Mihir Talebi ... 26
2.2.1.4. Vâsi Tayini ... 27
2.2.1.5. Mülk Satışları ... 29
2.2.1.6. Nafaka Talebi ve Tayini ... 31
2.2.1.7. Evlenme-Boşanma ... 32
2.2.1.8. Miras ve Veraset ... 37
2.2.1.9. Hırsızlık, Gasp ve Adam Yaralama ... 40
2.2.1.10. Diğer Kayıtlar ... 41
2.2.2. Sicilde Geçen İsim, Unvan ve Lakaplar ... 42
2.2.2.1. Müslüman İsimleri ... 43
2.2.2.1.1. Erkek İsimleri ... 43
2.2.2.1.2. Kadın İsimleri ... 44
2.2.2.2. Gayr-i Müslim İsimleri ... 44
2.2.2.2.1. Erkek İsimleri ... 44
2.2.2.2.2. Kadın İsimleri ... 44
VII
2.2.2.4. Unvan ve Lakaplar ... 45
2.2.3. Sicilde Geçen Yer İsimleri ... 46
2.2.3.1. Sancak, Kaza ve Nahiye İsimleri ... 46
2.2.3.2. Karye (Köy) İsimleri ... 46
2.2.3.3. Mahalle İsimleri ... 47
2.2.3.4. Adı Geçen Diğer Kayıtlar ... 48
2.2.4. Sicilde Adı Geçen Görevliler ... 48
SONUÇ ve DEĞERLENDİRME ... 50-53
KAYNAKÇA... 54-59
EKLER…….………60-271
EK-1: 222 NUMARALI URFA ŞERʻİYYE SİCİLİNİN (BİRİNCİ KISIM)
TRANSKRİPSİYON METNİ.…………...………...61-261
EK-2: 222 NUMARALI URFA ŞERʻİYYE SİCİLİ BELGE ÖRNEKLERİ...262-271
ÖZGEÇMİŞ ... 272
VIII
ÖZET
“222 Numaralı Urfa Şerʻiyye Sicili’nin (Birinci Kısım) Transkripsiyonu ve
Değerlendirilmesi (H. 1308-1309/M. 1891-1892)” başlığı altında hazırladığımız bu tezin
amacı, söz konusu sicilin transkripsiyonun yapılması ve sicilde yer alan kayıtların
değerlendirilmesidir. Böylece özellikle 19. yüzyılda Urfa’nın ekonomik, sosyal ve kültürel
hayatına dair bilgilere ulaşılması hedeflenmiştir.
Çalışmamız giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Girişte Şer’iyye Sicilleri ve
öneminden bahsedilmiştir. Birinci bölümde bu sicillerin tanımı ve muhtevası işlenmiştir.
İkinci bölümde genel olarak Urfa Şerʻiyye Sicilleri ve özel olarak da 222 Numaralı Urfa
Şerʻiyye Sicil Defteri’nin birinci kısmı hakkında detaylıca bilgi verilmiştir. Adı geçen
sicilde yer alan belge çeşitlerinin tespiti yapılmış ve değerlendirmeye tâbi tutulmuştur.
IX
ABSTRACT
The purpose of this study which is presented under the heading of “Transcription
and Evaluation of Urfa Sharʻiya Register (First Chapter) No. 222 (H. 1308-1309/
1891-1892 A.D.)” is transcribing the abovementioned register and evaluating the cases
documented in it. Therefore, it is aimed to receive information regarding Urfa’s economic,
social, and cultural life especially in the 19th century.
Our study is consist of an introduction and two chapters. In the Introduction
section, Shar’iya Registers and their importance are discussed. In the first chapter,
definition and content of these registers are reviewed. In the second chapter, detailed
information about Urfa Sharʻiya Registers in general and the first chapter of Urfa Sharʻiya
Register No. 222 in particular is provided. Types of documents recorded in the
abovementioned register are determined and evaluated.
X
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo Nr.
Tablo Adı
Sayfa Nr.
1 Urfa Şer‘iyye Sicil Defterleri (1629-1915) ………..…… 18
2 222 Numaralı Urfa Şerʻiyye Sicilinde (Birinci Kısım) Bulunan Belge Türleri ve
XI
KISALTMALAR LİSTESİ
a.g.e.
: Adı geçen eser
a.g.m.
: Adı geçen makale
a.g.t.
: Adı geçen tez
BDAGM
: Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
bkz.
: Bakınız
BOA
: Başbakanlık Osmanlı Arşivi
c.
: Cilt
DİA
: Diyanet İslam Ansiklopedisi
Edt.
: Editör
H.
: Hicrî
İSAM
: İslam Araştırmaları Merkezi
Mah.
: Mahalle
M.
: Milâdi
MÜ İFAV
: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı
No
: Numara
OTAM : Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi
s.
: Sayfa
S.
: Sayı
ŞURKAV
: Şanlıurfa İli Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma Vakfı
TDV
: Türkiye Diyanet Vakfı
TTK
: Türk Tarih Kurumu
U.Ş.S.
: Urfa Şer’iyye Sicilleri
vb.
: ve
b
benzeri
1
GİRİŞ
Urfa, eski çaglardan beri doğu ile batının buluşma noktası olan önemli bir merkez
özelliği taşımıştır. Ticarî ve askerî ulaşımı sağlayan geçiş noktalarından biri olması
sebebiyle, birçok devlet tarafından ele geçirilmiş ve medeniyetlerin toplandığı bir havza
olmuştur. Bu özelliği sebebiyle Urfa coğrafyası tarih boyunca birçok kez el değiştirmiştir.
Gayrimüslimler tarafından farklı dönemlerde bir kaç kez yakılıp yıkılan bu şehir
Müslümanların eline geçmesiyle birlikte refaha kavuşmuştur. Yavuz Sultan Selim
döneminde Osmanlı topraklarına katılan Urfa önemli bir merkez olma özelliğini
korumuştur.
1Osmanlı devlet teşkilatının eksiksiz uygulandığı bu bölgede de hukukun
tatbik edilmesi adına tutulan Şerʻiyye Sicilleri dediğimiz kayıtlar, kadılar tarafından ilgili
mahkemelerde tutulmuştur. Osmanlı Devleti’nin siyasi, iktisâdi, sosyal ve kültürel tarihi
hakkında hayati öneme sahip olan bu sicil kayıtları Urfa tarihi açısından da vazgeçilmez
arşiv kaynakları arasında yer almaktadır. Bu bağlamda konumuza geçmeden önce bu
siciller ve bunların hakkında bilgi vermenin faydalı olacağı düşünülmektedir.
Şer’iyye Sicilleri Osmanlı Devleti’nin mahkemelerinde kadılar tarafından tutulan
zabıtlar; kasabaların ve taşra teşkilatının idari ve sosyal yapısını ortaya çıkaran en
teferruatlı arşiv belgeleridir. Siciller sosyal veya kültürel tarihimizin en önemli vesikaları
olmakla beraber, tarihe ne tarz bir bakış açısıyla yaklaşacağımız konusunda da bizi
yönlendiren güvenilir kaynaklardır. Sicillerde dil, din, ırk ayırımı gözetilmeksizin her
kesime ve insana ve yaşama dair her ayrıntıya rastlamak mümkündür.
2Ait olduğu mahallin sosyal, kültürel, iktisadi, idari, siyasi hayatını yansıtan,
mahkeme kararlarını ihtiva eden bu siciller sayesinde, Müslüman halkın birbiriyle ve
gayrimüslimlerle olan ilişkilerini, devlet halk münasebetini, görülen davalarda İslam
Hukuku’nun ne derece uygulandığını vs. tespit edebilme imkânına sahip olabilmekteyiz.
1Selahaddin E. Güler, “Eskiçağdan Kurtuluş Savaşı’na (1920) Kadar Urfa’nın Tarihi”, Şanlıurfa Uygarlığın
Doğduğu Şehir, Ankara: ŞURKAV Yayınları, 2002, s. 11; Sabri Yazar, Ayetler Işığında Halilürrahman İbrahim Aleyhisselam ve Urfa Tarihçesi, Şanlıurfa: Dergah Kitabevi, 2001, s. 141.
2 Abdülaziz Bayındır, “Osmanlı’da Yargının İşleyişi”, Güler Eren (Edt.), Osmanlı içinde, 6, Ankara: Yeni
2
Bu sebeple de Şer’iyye sicilleri, araştırmacıların göz ardı edemeyeceği birinci elden
kaynaklardır. Şer‘iyye sicilleri taşra yönetimi ile merkez arasında gerçekleşen bir kısım
yazışmaları ihtiva ederken daha büyük miktarda taşrada vuku bulan ve kadı mahkemesine
intikal eden her türlü hadisenin kaydedilmesinden oluşmuşlardır. Şer‘iyye sicillerinin şehir
tarihçiliği açısından arz ettiği ehemmiyet ilim çevrelerinde geniş kabul görmekle kalmayıp
sicillerle desteklenen şehir tarihi çalışmalarının Osmanlı tarihinin daha iyi anlaşılabilmesi
ve yorumlanabilmesine büyük yardım ettiği şüphesizdir.
3Şerʻiyye sicillerindeki belgelerden çıkarılan bilgiler sayesinde yeniçeri, sipahi,
tımarlı ve gönüllülerin sayısı, asker kaçaklarının yargılanması, halktan toplanacak vergiler
ve bunların nasıl toplanacağına dair fermanlar, halka adaletli muamele edilmesine dair
verilen direktifler, bulundukları yerlerin idaresinden sorumlu memurların tayin, azl, nakil
gibi işlerine ait çeşitli evraklar bulunmaktadır. Esnaf arasındaki anlaşmalara riayet
etmeyenlere verilen cezalar, soygunculuk eşkıyalık gibi suçlara dair i‘lamlar, miras ve
boşanmalara dair fetvalar, ölenlerin muhallefat ve tereke defterleri, geride kalanlara tayin
edilen vasî ve nafakaya dair hüccetler ve vakıf işlerine dair birçok meselenin ayrıntılarını
tespit edebilmekteyiz. Bunların yanı sıra Türk aile yapısını, nişan, evlenme, boşanma gibi
müesseselerin nasıl işlediğini, boşanma hakkının sadece erkeğe ait olmayıp da bunun kadın
tarafından da nasıl kullanıldığını, eşler arasındaki mal paylaşımı, çocuklar üzerindeki hak
ve vazifeleri konusunda bilgi sahibi olabilmekteyiz. Öte yandan ölen birinin bu vesileyle
geride bıraktığı eş/eşleri veya çocukları, tereke miktarı, ölüm sebebi, tereke kayıtlarından
mahallenin ekonomik durumu, halkın yeme, içme, giyim, kuşam, sosyo-kültürel yapısı
hakkında da Şer’iyye sicilleri sayesinde gerekli bilgilere ulaşabilmekteyiz. Zımmî
statüsüne sahip, değişik ırk din ve mezhebe mensup olanların toplum içindeki yerlerini,
sosyal statülerini, ekonomik durumlarını, halkla ve devletle olan ilişkilerini de yine
sicillerdeki kayıtlar sayesinde öğrenmekteyiz.
Şer’iyye sicillerinin bu önemine binaen sicillerden istifade edebilmek maksadıyla
fihrist ve toplu kataloga ihtiyaç duyulmuş ve bu alanda birçok önemli çalışma söz konusu
olmuştur.
Bu
konuda
en kapsamlı katalog çalışmasını Ahmet Akgündüz
3 Kenan İnan, “1831 Nolu Şeriye Siciline Göre 17. Yüzyıl Ortalarında Trabzon’da Mülk Satışları”, Türk
3
gerçekleştirmiştir.
4Yusuf Halaçoğlu, Mücteba İlgürel, Abdülaziz Bayındır, M. Hanefi
Bostan ve Kenan İnan gibi isimlerin çalışmaları da bu noktada çok ciddi katkılar
sağlamıştır.
Osmanlı hukukunu tespit edebilmek amacıyla başvurulacak iki kaynaktan biri,
Osmanlı Kanunnameleri, diğeri ise Şerʻiyye Sicilleri’dir. Araştırma konumuz olan 222/1
Numaralı Urfa Şer‘iyye Sicili’ne geçmeden önce Osmanlı Hukuku’nun temelini teşkil eden
Örfî ve Şer’î Hukuk kavramlarına, bu kavramların ayrımına kısaca değinmekte fayda
vardır.
Osmanlı Devleti’nde padişahın, Şer’î hukuka müdahale etmemek ve aynı zamanda
ona muhalif olmamak kaydıyla yasama yetkisi vardı. İşte bu yetkiyi kullanarak
uygulamaya koyduğu hukuka “Örfi Hukuk” adı verilmiştir. Örfi hukuk, zamana, şartlara ve
ihtiyaca göre belli bir süreç dâhilinde yavaş yavaş oluşmuştur. Ancak örfi hukuk deyince
sadece âdet hukuku değil, şer‘î hükümlerin kanun tarzında tedvini de dâhil olmak üzere
ulü’l-emre tanınan sınırlı yasama yetkisi çerçevesinde, mütehassıs İslam hukukçularının
içtihad ve fetvalarına da başvurularak ortaya konan hukuki hükümler de akla gelmelidir.
5Bunların kaynakları da, başta örf-adet kaideleri olmak üzere İslam hukukunun aslî veya
çoğunlukla tali kaynakları olduğunu burada ifade etmemiz icap eder. Osmanlı hukukunda
Şer‘î Hukuk’tan kastedilen Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas gibi şer’î deliller vasıtasıyla
İslam müctehidlerinin fıkıh kitaplarında tedvin ettikleri hukuki hükümlerdir.
6“Edile-i Şer‘iyye” denilen bu aslî kaynakların yanı sıra, tali kaynaklar diye ifade
ettiğimiz örf-adet kaideleri, istihsan, istislah gibi kaynaklar da Osmanlı Hukuku’nun örfî
hukuk kısmını oluşturmaktadır. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz gibi örfi hukuk,
referanslarını Şer‘î hukuk kaynaklarından alır ve bu anlamda örfî hukukun şer‘î hükümlere
muhalif olmayacağı, olduğu takdirde geçerli sayılmayacağı da hemen belirtilmelidir. Bu
noktadan hareketle, Osmanlı Devleti’nde birlik ve istikrarı bozmamak adına kadılar,
4 Ahmet Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri Mahiyeti Toplu Kataloğu ve Seçme Hükümler, c. 1, 1. Baskı,
İstanbul: TDV Yayınları, 1988.
5 Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri, İstanbul: Fey Vakfı Yayınları, 1990, s. 51; Murat Şen,
“Osmanlı Hukukunun Yapısı”, Güler Eren (Edt.), Osmanlı içinde, 6, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 1999, s. 328-329.
4
hukuki anlamda keyfi muamele etmekten alıkonulmuş, Hanefi mezhebinin en sahih
görüşüne göre hükmetmekle sorumlu tutulmuşlardır.
7
7Ahmet Akgündüz, “İslam Hukukunun Osmanlı Devleti’nde Tatbiki: Şer’iyye Mahkemeleri ve Şer’iyye
5
BİRİNCİ BÖLÜM
1. ŞER’İYYE SİCİLLERİNİN TANIMI VE MUHTEVASI
Kelime manası itibariyle “Şer‘î” ve “Şer‘iyye”, şeriata, yani İslam dininin
esaslarına ve dinin emrettiği dünya nizamına mensup ve müteallik veya muvafık olan
8anlamına gelmektedir. Şerʿiyye Sicilleri “kadı defteri’’, “kadı sicilleri’’, “zabt-ı vekâyî’’
veya “şerʿiyye sicil defterleri’’ gibi çeşitli şekillerde isimlendirilmektedir.
9Sözlükte şerʿi;
şeriʿâta özgü ve uygun olan, şeriʿât ile ilgili
10demektir. “Sicil” kelimesi ise mahkemede
evrakların kaydının yapıldığı büyük defter veya dosya
11olarak da kullanılmaktadır.
Şerʿiyye Sicilleri dönemin kadılarının görmüş olduğu her türlü davaların yazıldığı
defterlerdir. Defterin kaydını kadılar tuttuğu gibi bazen de yerine nâib olarak görev yapan
mahkeme memurları da aynı görevi yerine getirmişlerdir. Sicil kayıtlarının yazı türü
genellikle “Talik”ve “Rik’a” ya da “Rik’a kırması” şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Siciller dil bakımından bir dönem Arapça kaleme alınmıştır. XVI. yy’dan itibaren Arap
coğrafyası dışındaki defterler çoğunlukla Osmanlı Türkçesi ile yazılmış olsa da her iki
dildeki kayıtlarda benzer olaylar için kullanılan hukuki terminoloji aynıdır.
12Osmanlı hukukunun en önemli kaynağı şüphesiz sayıları on binleri aşan mahkeme
defterleridir. Sadece Türkiye sınırları içinde kalan şehirlere ait mahkeme defterlerinin
sayısının 20 bin civarında bulunduğu, buna yakın bir sayının da Türkiye sınırları dışında
kalan şehir defterleri için söz konusu olduğu dikkate alınırsa Osmanlı Şer’iyye Sicilleri
Türk ve İslâm hukuk tarihi araştırmaları için ne kadar zengin bir kaynak olduğu kolayca
8 Şemsettin Sami, Kâmus-i Türkî, İstanbul: Çağrı Yayınları, 1996, s. 774.
9 Fethi Gedikli, “Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı Olarak Şer’iyye Sicilleri”, Türkiye Araştırmaları
Literatür Dergisi, 3(5), (2005), s. 187; Güven Dinç, “Şer’iyye Sicillerine Göre XIX. Yüzyıl Ortalarında
Ailenin Sosyo-Ekonomik Durumu”, OTAM, (17), (2005), s. 2.
10 İsmail Parlatır, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, 1. Baskı, Ankara: Yargı Yayınları, 2009, s. 1573. 11 Parlatır, a.g.e., s. 1509.
6
anlaşılır.
13Ülkemiz sınırları dışında kalan mahkeme tutanaklarına önemli bir örnek olarak
Urfa Şer’iyye Sicil Defterleri gösterilebilir. Çünkü şu an elimizde mevcut olan Urfa sicil
defterleri genellikle son dönemlere ait olanlardır. Erken dönemli kayıtlar muhtemelen Urfa
Sancağının günümüzde Suriye sınırları içerisinde kalan merkezlere bağlı olmasından
dolayı bu devletin bünyesindedir.
Siciller içerik açısından çok zengin arşiv kaynaklarıdır. Osmanlı topraklarında bir
mahallin en üst yöneticisi olan kadılar o yörenin hem idari hem de adli organlarından
sorumlu
oldukları için kadıların tuttukları kayıtlar (şerʿiyye sicilleri) her türlü konuyu
kapsamaktaydı. Adlî kayıtların yanı sıra, idari alanda da reayanın dilek ve şikâyetlerini
içeren ma’rȗzlar, bir hizmet ya da göreve dair atamaları ferman, nişan ve berâtlar, askeri ve
mali alanda merkezden gelen her türlü buyruldular şerʿiyye sicillerinde sıkça
rastlayabileceğimiz vesikalar arasındadır.
14Bütün bu belgeler kadılar tarafından belirli usullere göre tutulmuştur. Bazı
bölgelerde bir defterde birden çok konu ile ilgili bilgiler mevcȗt iken, İstanbul, Edirne,
Şâm gibi önemli vilâyetlerde tutulan siciller konularına göre ayrı ayrı tutuldukları
bilinmektedir. Siciller, tutuluş tarzlarına göre üçlü bir ayrım içinde değerlendirilebilir:
Tereke, vekâlet, hüccet, i’lâm gibi yalnızca bir konuya ait kayıtların bulunduğu defterler
birinci grubu oluşturur. “Sicill-i mahfȗz” denilen bir tarafına evlenme-boşanma, alacak
verecek, alım-satım, nafaka, vakıf, hibe, cürm-cinayet gibi mahalli olaylar ve “sicill-i
mahfȗz defterlu’’ denilen öteki tarafına merkezden gelen ferman, berât, buyruldu,
izinnâme, gibi belgeler kaydedilen defterler ikinci grup içinde mütala’a edilebilir. Kayıt
sırasında konu hatta tarih sırasına dikkat edilmeden tutulan defterler de ayrı bir grubu
oluşturmaktadır.
15Tarih ve kültür araştırmaları için gerekli olan kaynakların en başında arşiv belgeleri
gelmektedir. Tarihimizin gerçek bilgileri arşiv belgelerinde saklıdır. Belgesiz tarih
yazılamayacağı gibi olayların gerçek yönleri de gün ışığına çıkarılamaz. Arşiv belgeleri
yalnızca geçmişin siyasi hadiselerine değil, döneminin her türlü sosyal, kültürel ve
13 Bilgin Aydın ve Ekrem Tak, İstanbul Kadı Sicilleri Üsküdar Mahkemesi 1 Numaralı Sicil (H.
919-927/M. 1513-1521), 1. Baskı, İstanbul: İSAM Yayınları, 2008, s. 11.
14 Nasi Aslan, “Milli Arşiv İçerisinde Şer’iyye Sicilleri Eğitim ve Terminoloji Problemi”, 1. Milli Arşiv
Şûrası (Tebliğler-Tartışmalar), Ankara: BDAGM Yayınları, 1998, 187-194.
7
ekonomik olaylarına da ışık tutar. Bilhassa mahalli tarih için en önemli kaynaklardan biri
olan Şer’iyye Sicil Defterleri, bugünkü anlamıyla Osmanlı dönemindeki Şerî mahkeme
kayıtlarıdır. Bu kayıtlar, yaklaşık olarak son 500 yıllık toplumsal tarih, kültür ve
medeniyetimizin en ince detaylarının ortaya konulduğu önemli bilgileri içermektedir. Bu
belgelerde, siyasi, idari, hukuki, iktisâdi ve sosyal tarihimize ilişkin bütün kurumların
işleyişi, vakıf sistemimiz, mimari anıtlarımız ve daha pek çok konuda bilgiler yer
almaktadır.
16İstanbul’da bulunan 10.000 adet civarında defter ve Ankara Milli
Kütüphane’de toplanan Anadolu’nun 10.000 adet civarındaki sicilleri, Balkanlar ve
Ortadoğu da düşünülürse milyonlarca sayfası ve kayıtları ile, hiç şüphesiz Osmanlı
tarihinin her alanı için eşsiz bir kaynaktır. Sosyal yapıları ve olayları göz ardı etmeyen
iktisat tarihi için ise sicil defterleri içerisinde yer alan kayıt türlerinden özellikle vergi,
narh, miras, tereke, alış-satış, borç, evlenme (mehir) ve boşanma (muhâla‘a) ilâm ve
hüccetleri en önemli kayıtlardır. Bunun yanı sıra merkezden gelen emirler, şikayet ve
arzlara cevaplar da bize iktisat tarihi açısından son derece önemli ipuçları vermektedir.
171.1. Şer’iyye Sicillerinde Bulunan Belge Türleri
Şer‛iyye mahkemeleri, Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’ın ilanına kadar aslî,
genel mahkemeler (mehâkim-i umumiye) olarak görev yapmışlar ve hukukî,
cezaî, idarî, askerî, malî ve her çeşit davaya bakmışlardır. Şer‛iyye sicilleri olarak
adlandırılan defterler, ilk tutulmaya başlandığı zamanlardan itibaren Tanzimat’a kadar
geçen
sürede
hep
aynı
özelliklerde
ve
tek
surette
tutulmuşlardır. Konu ayrımına veya belge ayrımına göre ayrı ayrı tutulmaları söz konusu
değildir. Kadı göreve başladığında defterin başına görev beratını kaydeder, ardından da
kendi yetki alanına giren konuları ve merkezden taşraya gelen ilgili yazıları ya karışık
olarak ya da defterin başına önce kendi tutuğu kayıtları kaydeder, sonra merkezden
gelenleri eklerdi. Tanzimat öncesi dönemde, tek hâkimli ve tek dereceli Şer‛iyye
mahkemeleri yerini, Tanzimat dönemi itibariyle görev alanı büyük ölçüde
daralmış bulunan Şer‛iyye mahkemelerine ve hukuk ve ceza davalarına bakan
toplu hâkimli ve dereceli Nizamiyye mahkemelerine bırakmıştır. Yine Tanzimat
16 Mustafa Denktaş, “Şer’iyye Sicil Defterlerinin Sanat Tarihi Araştırmalarındaki Önemi”, Erciyes
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 18, (2005/1), s. 51.
17 Yunus Uğur, “Mahkeme Kayıtları (Şer‛iye Sicilleri): Literatür Değerlendirmesi ve Bibliyografya”,
8
öncesi dönemde bir üst mahkeme niteliği olan Divan-ı Hümâyun’un bu
alanlardaki yerini de Divân-ı Ahkâm-ı Adliyye, Şura-yı Devlet ve Meclis-i
Tedkikat-ı Şer‛iyye almıştır.
18Klasik Şer‛iyye sicillerinde yer alan ve daha ziyade merkezden gelen belge
türleri Tanzimat bürokrasisinde meydana gelen değişime paralel olarak bazı
değişikliklere uğramıştır. Bu belge türlerinden bazıları varlığını sürdürürken
bazıları da zaman içinde ortadan kalkmıştır. Hatta yine değişime paralel olarak
yeni belge türleri ortaya çıkmış ve sicillerde yerlerini almıştır. Klasik dönem
belgelerinden ferman ve beratların padişaha ait belge türü olmaları hasebiyle
varlıklarını uzun müddet devam ettirmeleri gayet tabiidir.
Ancak, diğer makamlardan sadır olan buyuruldu, temessük gibi bazı belgeler
varlığını sürdürmekle birlikte, devlet kurumlarındaki yetki ve işleyişin değişmesine binaen
sayıları oldukça azalmış ve zamanla hiç kullanılmaz olmuşlardır.
Sicillerde mevcut olan yazılı kayıtları iki kısma ayırabiliriz. Birincisi, kadılar
tarafından inşa edilerek yazılan kayıtlardır ki sicillerdeki kayıtların büyük bir çoğunluğunu
bu tür belgeler oluşturmaktadır. İkincisi ise bizzat kadıların ortaya çıkardığı belgeler değil
de, dışarıdan gelerek sicile kaydedilen belgelerdir. Çünkü kadılar şer‘î işlerin yanı sıra
bulundukları bölgede yürütme gücünü de ele almışlardır. Bu yüzden taşraya gönderilen
fermanların büyük çoğunluğu kadılara hitaben yazılırdı. Padişahların yanı sıra bu
belgelerin dışında bazen sadrazam ve kazaskerlerin de kadılara buyruldular gönderdikleri
bilinmektedir.
19Kadılar halkla devlet arasında aracı görevi üstlenmiş, halkı devlete karsı temsil
eden en önemli yüksek adli makamın görevlileri idiler. Bu ilişkiyi hukuki anlamda sicil
denilen defterlere kaydederlerdi. Bu vesileyle çok geniş bir coğrafyaya sahip olan Osmanlı
Devleti’nin sayısız Şer‘iyye Sicili defteri ortaya çıkmıştır.
18 Muhammed Ceyhan, “Tanzimat Dönemi Sonrası Şer‛iyye Sicil Defterlerinin Muhteva ve Diplomatik
Açıdan Tahlili”, OTAM, 29, (2011), s. 52.
19 Ali Aktan, Osmanlı Paleografyası ve Siyasi Yazışmalar, İstanbul: İlim ve İrfan Vakfı Yayınları, 1995,
9
1.1.1. Kadılar Tarafından Yazılan Belgeler
1.1.1.1. Hüccet
Şer’î mahkemeler tarafından verilen, hüküm ihtiva etmeyen, sadece kadı huzurunda
iki tarafın karşılıklı olarak anlaşmaya vardıklarına dair kadının tasdikini içeren
belgelerdir.
20Hüccet, Kadının hükmünü (kararını) ihtiva etmeyen, taraflardan birinin
ikrarını, diğerinin bu ikrarı tasdikini hâvi bulunan ve üst tarafında bunu düzenleyen kadının
mühür ve imzasını taşıyan yazılı belgeye denir.
21Taraflara verilen hüccetin üst tarafında kadının imza ve mührü bulunur, oysa sicil
defterindeki hüccetlerin başında bulunmaz. Tarafların adı ve adresi açıklanır. Konuyu
teşkil eden mal veya hak ayrıntılarıyla belirtilir, hukuki muamelenin şekli, şartları, teslim
ve tesellüm işlemleri beyan edilir. Hüccetlerin sonunda tarih, yıl, ay, gün olarak zikredilir.
Muameleye şahit olanların isim ve ünvanları Şuhûdü’l-Hâl başlığı ile kaydedilir.
Hüccetleri diğer yazılardan ayıran en büyük fark şahitlerin sıralanışı ve tasdik formülüdür.
Hüccette Şühûdü’l-Hâl terkibinin ilk harfi olan “sın” satır sonuna kadar uzatılarak isimleri
unvanları ve adresleri yazılır.
22Bazı hüccet konuları şunlardır: Evlenme, boşanma, nafaka,
kefalet, vekâlet, diyet, kısas, bağışlama, satım akdi, rehin, ikrar ve vakfiyelerdir.
231.1.1.2. Ma‛ruz
Sözlük anlamı olarak ‘arz olunmuş, sunulmuş, takdim edilmiş
24manasına gelir.
Astın üste yazdığı bir isteği veya bir durumun arzını hâvi yazılı belge ve kayıtlardır. Buna
ma’rȗz dendiği gibi arîza veya arz da denir ve genellikle çoğulu olan ma’rȗzat kelimesi
kullanılır.
25Bugünki anlamıyla dilekçedir.
20 Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, İstanbul: Kubbealtı Neşriyat, 1994, s. 350. 21 Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri Mahiyeti Toplu Kataloğu ve Seçme Hükümler, s.21.
22 Tayyib Gökbilgin, Osmanlı Paleografya ve Diplomatik İlmi, İstanbul: Enderun Yayınları, 1992, s. 111. 23 Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s. 17.
24 Parlatır, a.g.e., s. 1015.
10
1.1.1.3. İʿlâm
İ’lâm bildirmek, bildirilmek demektir. Kadının herhangi bir mesele hakkında
yaptığı tahkikatın kendi imzası altında merciine veya vâki’ suale cevaben arz eylmesine
i’lâm denir.
261.1.1.4. Mürâseleler
Mürasele; Arapça’da haberleşmek, mektuplaşmak anlamına gelmektedir.
27Anadolu
ve Rumeli kazaskerleri tarafından kadı ve naiplere ve onlar tarafından nahiye ve naiplerine
tayinleriyle selâhiyetlerini mübeyyin olarak yazılan resmi emir hakkında kullanılan bir
tabirdir. Kadılar tarafından bir husus hakkında yazılan resmi kâğıtlara da mürâsele
denilirdi. Haberleşme, mektuplaşma ve resmi kadı mektubu anlamında olup çoğulu
müraselattır.
281.1.1.5. Terekeler
Ölen kimsenin mirâs olarak bıraktıklarına “tereke” Arapça’da “terike”, “tirke” veya
“muhallefât” denir.
29Bunlar türlü eşyadan taşınır-taşınmaz menkul ve benzeri şeylerden
oluşur. Bu değerlerin hepsi kadı tarafından sicil defterlerine ya da tereke defterlerine
geçirilirdi. Eğer ölenin mirâsçıları var ise bunlar mirâsçıları arasında İslâm hukukuna göre
pay edilirdi. Ölen kişinin yetimi kalmış ise bunların vasi mensupları tayin edilirdi.
1.1.1.6. Vakfiyeler
Vakıf, bir kişinin maddi imkânlarını karşılıksız olarak dini ve sosyal bir amaç için
başkalarının hizmetine sunmasıdır. Vakfiye ise vakıf edilen şeyin vasıflarını ve vakfedilme
şartlarını içeren kadı tarafından tasdik edilmiş belgelerdir.
30
26 İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin İlmiye Teşkilatı, 3. Baskı, Ankara: TTK Yayınları, 1988, s.
108.
27 M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü II, 3. Baskı, İstanbul: Milli Eğitim
Basımevi, 1983, s. 621.
28 Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, 14. Baskı, Ankara: Aydın Kitabevi Yayınları,
1997, s. 732.
29 Hamza Aktan, “Miras”, DİA içinde, 30, İstanbul: TDV Yayınları, 2005, s. 144. 30 Kütükoğlu, a.g.e., s. 359.
11
1.1.2. Üst Makamlardan Gelen ve Sicillere Kaydolan Belgeler
Kadı tarafından yazılan belgelere ek olarak üst makamlardan gelen belgeler
“ferman”, “berât”, ve “buyruldu” olarak adlandırılmaktaydı.
1.1.2.1. Ferman
Sözlükte buyruk, emir
31anlamına gelmektedir. Istılah olarak bir iş veya maslahat
siparişini mutazammin padişah tarafından verilen yazılı emir manasına gelir bir tabirdir.
32Kadılar merkezden gelen bu emirleri usulüne göre şerʿiyye sicillerine kaydederdi.
1.1.2.2. Berât
Arapça bir kelime olarak lügat manası, yazılı kâğıt ve mektup anlamına gelen bu
tabir Osmanlı Devleti teşkilatında bazı vazife, hizmet ve memuriyetlere, tayin edilenlere
vazifelerini icra salahiyetini tevdi etmek üzere, padişahın tuğrası ile verilen mezuniyet ve
tâyin emirleri hakkında kullanılan bir ıstılahtı. Berât’a, biti, berât-ı şerif, nişan, nişan-ı
şerif, hüküm de denilirdi.
331.1.2.3. Buyruldu
Osmanlı diplomatiğinde yüksek rütbeli görevlilerin kendilerinden aşağı mevkilerde
bulunanlara gönderdikleri emirler için kullanılan terimdir.
34Sadrazam, kazasker,
beylerbeyi gibi kadıların üst amirlerinden kendilerine gönderilen bu belgeler yine kadılar
tarafından şerʿiyye sicillerine kaydedilmiştir.
31Şemsettin Sami, a.g.e., s. 996. 32Pakalın, a.g.e., s. 607. 33Pakalın, a.g.e., s. 205.
12
1.1.3. Tezkireler, Temessükler ve Diğer Kayıtlar
1.1.3.1. Tezkireler
Aynı şehir ve kasabada bulunan resmi dairelerin birinden ötekine ve halkın
birbirine yazdıkları kağıt hakkında kullanılır bir tabirdir.
35Makamlararası yazışmaları ifade
eden bu belgelerin bir sureti de şerʿiyye sicillerine, müstenedi olan berât ile berâber
mutlaka kaydedilirdi. Zira bu emirleri icra edecek olan makam, ilgili mahallin
kadılarıydı.
361.1.3.2. Temessükler
Hukuki bir terim olarak bir borç için alacaklının elinde medar-ı istinad olmak üzere
borçlu tarafından verilen sened anlamındadır.
37Şerʿiyye sicillerinde temessükün anlamı ise
şudur: Mirî arazide ve gayr-ı sahih vakıflarda tasarruf hakkı sahiplerine yetkili makam ve
şahıslar tarafından verilen belge demektir. Yani temessük, daha sonraları tapu olarak ifade
edilen tasarruf vesikasıdır.
381.1.3.3. Diğer Kayıtlar
Sicillerde, yukarıda bahis olunan belgeler dışında İslâmı kabul etme anlamına gelen
“ihtida” belgeleri, vergi ve cizye toplanması, yetimlerin haklarını koruma amaçlı kurulan
eytâm sandıklarına ait idane kayıtları gibi çeşitli belgelerin kaydolunduğu da
bilinmektedir.
39
35 Pakalın, a.g.e., s. 491.
36 Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s. 46. 37 Şemsettin Sami, a.g.e., s. 438. 38 Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s. 48.
39 İsmail Asoğlu, 223 Numaralı Şanlıurfa Şer’iyye Sicilinin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi (H.
1304-1334/M. 1887-1916), Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler
13
1.2. Şerʿi Mahkemelerdeki Görevliler
Osmanlı İmparatorluğunda hukukla ilgili bütün sorunlar, İslâm hukukunun ön
gördüğü kurallar çerçevesinde şerʿi mahkemelerde görüşülüp sonuçlandırılmakta idi.
40Tanzimat’tan
önce Osmanlı ülkesindeki yargı gücünü tek başına denecek kadar müstakil
olarak kullanılan şerʿi mahkemeler Tanzimat’tan sonra değişim geçiren kurumlardan biri
olmuştu. Bu dönemden itibaren Osmanlı mahkemelerinin sayısı artmıştır.
41Hem klasik dönemde hem de Tanzimat devrinde mahkemenin birinci derecede ve
en vazgeçilmez insan unsuru kadıdır.
42Mahkemede kadılar dışında başka görevliler de
vardı. Örneğin; Nâib, kâtib, muhzır, şühudü’l-hâl ve kassâmlar mahkeme görevlilerinden
bazılarıydı.
Kadı’nın görev ve yetkileri düşünüldüğünde yargı vazifesini hakkıyla yerine
getirebilmek, mahkeme işlerini aksatmadan yürütmek adına geniş bir kadroya ihtiyaç
bulunmaktaydı. Böylece kadının yükü hafifletilmiş olurdu.
1.2.1. Kadı
Kadı, insanlar arasında vuku’ bulan dava ve tartışmalı konuları yasal hükümlere
göre çözen kişilerdi. Bunlar padişah tarafından atanırdı.
43Osmanlı kadısı İslâm
devletlerinde özgün bir yeri olan adliye görevlisiydi. Kadılar mahallin en üst idarecileri
konumunda bulunuyorlardı.
44Yargılama görevlerinin yanı sıra yönetim, ekonomi ve sosyal
yaşantının bütünüyle ilgili geniş yetkilere sahip olması, onu şehrin en önde gelen kişisi
yapmaktaydı.
45Osmanlılar, kendilerinden önceki İslam devletleri gibi kadı tayin ederken titiz
davranmışlardır. Çünkü İslam’a göre adaletle hükmetmek bu dinin en mühim ilkelerinden
40 Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, 2. Baskı,
Ankara: TTK Yayınları, 1997, s. 79.
41 Halil Cin ve Ahmet Akgündüz, Türk-İslam Hukuk Tarihi I, İstanbul: Timaş Yayınları, 1990, s. 283. 42 Fahrettin Atar, “Mahkeme”, DİA içinde, 27, İstanbul: TDV Yayınları, 2003, s. 339.
43 Hasan Tahsin Fendoğlu, “Osmanlı’da Kadılık Kurumu ve Yargının Bağımsızlığı”, Güler Eren (Edt.),
Osmanlı içinde, 6, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 1999, s. 453.
44 İlber Ortaylı, “Kadı”, DİA içinde, 24, İstanbul: TDV Yayınları, 2001, s. 69. 45 Çadırcı, a.g.e., s. 78.
14
biridir. Bu cihetle Osmanlılar her yönüyle tanınmış ve güvenilir kimseleri bu makama
tayin ediyorlardı.
46Kadıların vazifelerini icra edecekleri alanlar olarak; Şerʿi hükümleri
icra etmek, Şerʿiyye sicilleri yazmak, mirâsları taksim etmek, yetimlerin ve gaib kişilerin
mallarını muhafaza eylemek, vasi veya vekilleri tayin ya da azletmek, vakıfların tescilini
yapıp muhasebelerini kontrol etmek gibi kısaca bütün şerʿi meselelerde tasarruf hakkına
sahip idiler.
47Osmanlı devlet yönetiminin temel birimi olarak kabul edilen kazaların en büyük
amiri sayılan kadılar, görevleri gereği siyasal, sosyal ve ekonomik hayatın tümüyle ilişki
içerisindeydiler. Kadılar bulundukları yerin hem hâkimi, hem belediye başkanı, hem
emniyet amiri, bazen mülkî amiri ve hem de halkın her konuda müracaat edebileceği
sosyal güvenlik makamıydı. Gittiği ülkede şeriat dışında yerel gelenek ve adetlere dikkat
edip uygulamış, modern bir yönetim sistemindeki yargıçlar gibi eldeki standart bir kanunu
inatla uygulamak yetenek ve gücüne sahip olamamıştır.
481.2.2. Nâib
Sözlükte vekil, bir göreve geçici olarak tayin edilmiş kimse49
anlamına gelip, “bir
makamın sorumluluğunu asıl sahibi yerine geçici bir zaman için yüklenen kimse”
demektir. Osmanlı Devleti’nde kadıların görev yerlerine gitmeyip yerlerine naiblerini
gönderdikleri bilinmektedir. Naiblerin maaşları da kadılar gibi mahkemede görülen dava
harçlarından oluşan belli bir orandaki meblağdan oluşurdu.
501.2.3. Kassâm
Varisler arasında terekeyi taksim ve yetimlerin mirâsını koruyup idare eden şerʿi
memurdur.
51Kassâmlar ikinci derecede adliye görevlilerinden olup hâkimin
yardımcılarıdır. Osmanlı mahkemelerinde iki türlü kassâmlık mevcuttu. Bunlar askerî ve
46 Ziya Kazıcı, İslam Müesseseleri Tarihi, İstanbul: Kayıhan Yayınları, 1991, s. 124. 47 Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri Mahiyeti Toplu Kataloğu ve Seçme Hükümler, s. 68.
48 İlber Ortaylı, “Osmanlı İmparatorluğunda İktisadi ve Sosyal Değişim”, Makaleler-1, Ankara: Turhan
Yayınları, 2002, s. 275.
49 Parlatır, a.g.e., s. 1253.
50 Casim Avcı, “Nâib”, DİA içinde, 32, İstanbul: TDV Yayınları, 2006, s. 311. 51 Şemsettin Sami, a.g.e., s. 1070.
15
reâyâ olarak ikiye ayrılmıştır. Birincisi, yönetici zümreye mensup kişilerin miraslarını
kazasker adına vârisler arasında taksim eden askerî kassâm, ikincisi de reâyânın terekesini
vilâyet ve sancak kadıları adına vârisler arasında bölüştüren beledî/şehri kassâmdır.
521.2.4. Muhzır
Osmanlı yargı biriminin görevli unsurlarından biri olan muhzır, müddeîlerle
(davacılar) müddeî aleyhlerini (dava olunanlar) mahkemeye çağıran memur hakkında
kullanılır bir tabirdir.
53Mahkeme muhzırlarının önemli bir görevi de yargıç kararı ile el
konulan eşya ve paranın korunması idi. Bu bakımdan muhzırlar bugünün tabiriyle yed-i
emin konumundaydılar.
541.2.5. Kâtip
Yazıcı, yazan, yazı kaleme almada usta olan kimse
55anlamına gelen kâtip
mahkemelerde görülen davaların kayıt altına alan görevli ve kadı yardımcısıdır. Kâtipler,
mahkeme hâkimi ve ileri gelenlerin uygun gördükleri kişiler arasından tayin edilirlerdi.
Kâtiplerin asıl görevleri mahkemede yapılan duruşmaları anında şerʿiyye sicillerine
yazmak ve merkezden gelen resmi yazılarla benzeri belgeleri olduğu gibi sicilleri
kaydetmekti.
561.2.6. Şuhudü’l-Hâl
Mahkemelerde yargılama sırasında şühudü’l-hâl denilen kimseler müşahid olarak
yer alırdı. Mahallin ileri gelenlerinden ve genellikle dâvâ ve taraflarla ilgili kimselerden
birkaç kişinin oluşturduğu bu heyet mahkemenin işleyişine ve hükme karışmayıp ancak
kadı’nın hukuka uygun karar vermesine dolaylı olarak karar verirdi.
57
52 Sait Öztürk, “Kassam”, DİA içinde, 24, İstanbul: TDV Yayınları, 2001, s. 579-580. 53Pakalın, a.g.e., s. 572.
54 Çadırcı, a.g.e., s. 90. 55 Parlatır, a.g.e., s. 860. 56 Çadırcı, a.g.e., s. 88-89.
57 Ekrem Buğra Ekinci, “Osmanlı Hukukunda Mahkeme Kararlarının Kontrolü”, Belleten, 65, (244), (2001),
16
İKİNCİ BÖLÜM
2. 222 NUMARALI URFA ŞERʻİYYE SİCİLİNİN (BİRİNCİ KISIM)
DEĞERLENDİRİLMESİ
2.1. Urfa Şer’iyye Sicillerinin Genel Durumu
Urfa, Osmanlı idaresine girdikten sonra bir sancak (liva) olarak daha 1515'te
teşekkül etmiş bulunan, beylerbeyiliğine Bıyıklı Mehmed Paşa'nın tayin edildiği
Diyarbekir eyaletine bağlanmış, eyaletin teşkili sırasında teamüle uyularak bölge tahrir
edilmiştir. Ruha'nın 1518 yılına ait ilk tahririnden 1566'daki son tahririne kadar sancak
esas itibariyle aynı adı taşıyan bir kaza merkeziyle Bozabad, Cüllab, Harran, Kabahaydar,
Re'sül'ayn, Samsat, Şehir, Yaylak, Karacurun, Uyumağaç, Çatal, Çaykuyu ve Kazan
nahiyelerinden oluşmaktaydı. Günümüzdeki idari taksimata göre bütünüyle Şanlıurfa ili
sınırları içinde kalan sancağın alanı 7200 km kadardır ve bugünkü merkez ilçe ile Harran,
Akçakale ve Bozova ilçelerini kapsamaktadır. Birecik, Siverek, Berriyecik ayrı sancaklardı
ve diğer ilçeler bu sancakların içinde kalmaktaydı. 1578-1588 yıllarına ait kayıtlar Ruha
sancağını Rakka beylerbeyiliği içinde gösterir. Bu değişiklikte Rakka ve Urfa yöresinde
başlayan ayaklanmaya Ruha sancak beyi Sührab’ın katılmasının da etkisi olmalıdır.
Sancak beyliği kaldırılan Ruha, Rakka beylerbeyine has kaydedilmiştir. Son değişiklikler
1866'dan itibaren Halep vilayetine bağlı kalması ve 1916'da bağımsız statü verilmesidir.
Sancağın bütününe bakıldığında nüfusun büyük kısmı köylerde mesken olanları ve konar
göçerleriyle birlikte kır kesiminde yaşamaktadır. 1518-1566 yılları arasında köylerin
nüfusu 7967’den 27.350'ye, konar göçerlerin 5736'dan 18.132'ye yükselmiştir. Sancağın
genel nüfusu ise aynı yıllar arasında 22.285'ten 63.258'e çıkmıştır. İdari yapıda meydana
gelen değişmeler yüzünden daha sonraki dönemler için nüfus karşılaştırmaları yapılması
güçtür.
58Urfa Şer’iyye Sicilleri Osmanlı döneminde, Urfa Şer’iyye Mahkemeleri tarafından
kayıt altına alınmıştır. Bu siciller tam olarak merkez Urfa Kazası ve bu kazaya bağlı
17
Bozabâd, Çaykuyu, Dögerli, Harran, Oyumağaç, Kabahaydar, Türkmen Cüllabı ve
Doğrulu Cüllabı nahiyeleri ile bu nahiyelerdeki köylerin kayıtlarını içermektedir. Bu
kayıtlarda ayrıca Urfa Sancağı kazalarından Birecik, Rumkale ve özellikle Suruç’a ait çok
sayıda davaya rastlamak da mümkündür. Siverek ve Viranşehir kazaları ise 19. Yüzyılın
ikinci yarısında Urfa Sancağı dâhilinde olmayıp Diyarbekir Vilayeti’ne bağlı olduğundan,
şer‘î davaları da söz konusu vilayet mahkemesine taşınmıştır.
591941 yılına değin Yusuf Paşa Mahallesi’ndeki hükümet konağı bünyesinde
bulundukları tahmin edilen Urfa Sicil Defterleri, bu tarihte yukarıda zikrettiğimiz, 1941
yılında alınan karar üzerine bir araya getirilerek çevre şehirlere ait sicillerle beraber Adana
Müzesi’nde toplanmıştır. Bu dönemde Adana Müzesi’nde 11 kadılığa ait 449 sicil
defterinin toplandığı anlaşılmaktadır.
60Toplanan siciller tasnif edilerek numaralandırılmış,
Urfa’ya ait olduğu anlaşılan 25 deftere de 204 ile 228 arasındaki numaralar verilmiştir. Bu
defterler, 1992 yılında diğer merkezlerde toplanmış olan sicillerle beraber Ankara Milli
Kütüphane’ye nakledilmiştir. Milli Kütüphanede, defterlerin kapağına nereden
getirildikleri yazılmış ve önceki numaralandırma muhafaza edilmiştir. Başka bir deyişle
Urfa Şer’iyye Sicilleri, Ankara Milli Kütüphane’de de eski numaraları üzerine, yani 204 ile
228 arasında tasnif edilerek korunmuştur.
61Milli Kütüphane’de el yazması eserler, Arapça kitaplarla beraber Şer’iyye Sicilleri
de İbn-i Sîna okuma salonunda bulunmaktadır. Bu sicil defterleri genel olarak ince uzun ve
dardır. Defterlerde yer alan belgelerin bazıları rahatlıkla okunabilirken, bazıları gerek
zamanla yıpranmadan dolayı meydana gelen bozulmalardan, gerekse de kâtip değişikliği
nedeniyle yazı stilinin farklılaşmasından dolayı zor okunmaktadır. Bunların dışında
özellikle 222 Numaralı defterde olduğu gibi ilk sayfalar yırtılmış veya dağılmış
olduğundan yazı takibi mümkün olmamaktadır. Aynı zamanda bu yazılı defterlerde
mikrofilme çekilme esnasında meydana gelen aksaklıklar da mevcuttur. Örneğin
incelediğimiz 222 Numaralı defterin fotoğrafları çekilirken defter sayfaları tam olarak
alınmamıştır. Defterin orta tarafları birbirine bitişik olduğundan çoğu yerde okuma oldukça
zorlaşmıştır. Bahsettiğimiz bu defterler 1992 yılında Ankara Milli Kütüphane’de
59 Yasin Taş, “Urfa Şer’iyye Sicilleri Üzerine Bir Değerlendirme”, Tarih Okulu Dergisi, 7, (XVIII), (2014),
s. 460.
60Cahit Baltacı, “Şer‘iyye Sicillerinin Tarihi ve Kültürel Önemi”, Osmanlı Arşivi ve Osmanlı
Araştırmaları Sempozyumu, İstanbul 1985: Türk-Arap İlişkileri İncelemeleri Vakfı Yayınları, s. 129.
18
mikrofilme çekilmiş ve daha kolay istifade edilebilecek duruma getirilmiştir. Yapılan
tespitler neticesinde Milli Kütüphane’de yer alan Urfa defterlerin numaralarını,
kapsadıkları tarih aralığını, sayfa ve belge adetlerini şu şekilde göstermek mümkündür.
Tablo 1: Urfa Şer‘iyye Sicil Defterleri (1629-1915)
62Tabloda da görüldüğü üzere Urfa’ya ait en eski tarihli defter H. 1039/M. 1629
yılına ait 207 numaralı defterdir. En geç tarihlisi ise H. 1304-1334/M. 1887-1915 tarihli
223 numaralı defter görünmektedir. Ancak söz konusu defter üzerinde yapılan çalışmalar
ve incelemelerde bu tarihin gerçeği yansıtmadığı anlaşılmıştır.
63Bu noktadan hareketle söz
konusu Urfa Sicil Defterlerinin büyük bir kısmı bu şekilde yanlış tarihlendirilmiştir.
İncelenmiş ve çalışılmış defterler içerisinde farklı tarihlerde yazılmış belgelere de
rastlanmaktadır. Bu yanlışlıklar defter tasniflerinin yapıldığı esnada olabileceği gibi,
62 Taş, a.g.m., s. 461.
63 Örneğin; 223 numaralı defter İsmail Asoğlu tarafından transkribe edilmiş ve değerlendirilmiştir. Tamamı
Eytam Sandıkları davalarından oluşan bu sicil kaydı tabloda M. 1887-1915 tarihlerini gösterirken, aslında M. 1887-1926 yıllarını kapsamaktadır. Bkz. İsmail Asoğlu, 223 Numaralı Şanlıurfa Şer’iyye Sicilinin
Transkripsiyon ve Değerlendirmesi (H. 1304-1334/M. 1887-1916), Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014.
Defter Numarası Defterin Kapsadığı Tarih (Hicrî-Miladî) Aralığı Sayfa Adedi Belge Adedi 204 1262–1264 (1845–1848) 154 332 205 1268–1282 (1852–1865) 295 650 206 1282–1287 (1865–1870) 803 2178 207 1039 (1629) 362 746 208 1296–1299 (1879–1882) 396 984 209 1294–1300 (1878–1884) 230 798 210 1293–1296 (1876–1879) 377 950 211 1292–1293 (1875–1876) 228 596 212 1290–1294 (1873–1877) 186 585 213 1290–1292 (1873–1875) 348 1052 214 1287–1288 (1870–1871) 432 730 215 1320–1324 (1902–1906) 567 979 216 1315–1317 (1897–1899) 477 911 217 1317–1320 (1899–1902) 494 856 218 1312–1314 (1895–1896) 428 863 219 1311–1312 (1893–1895) 399 635 220 1309–1311 (1892–1893) 467 665 221 1305–1308 (1887–1891) 624 1119 222 1308–1309 (1891–1892) 366 623 223 1304–1334 (1887–1915) 316 909 224 1287–1296 (1870–1879) 604 1259 225 1297–1304 (1880–1887) 176 403 226 1299–1302 (1882–1885) 535 1153 227 1303–1305 (1886–1887) 378 711 228 1288–1290 (1871–1873) 512 1536
19
tanıtım amaçlı yapılan defter kapaklarına sehven hata yapılmış olabileceği
düşünülmektedir.
Öte yandan yukarıdaki tabloda 228 Numara ile gösterilen ve H. 1288–1290/M.
1871–1873 yıllarını kapsayan bu defter Urfa mahkeme kayıtlarını içermeyip, Maraş
Sancağı’na ait belgeleri kapsamaktadır. Söz konusu 228 Numaralı Urfa Şer’iyye Sicil
defteri mevcut 227 Numaralı defterin içerisinde bulunmaktadır. Muhtemelen defterler için
tanıtıcı künyeler hazırlanırken böyle bir hataya düşülmüştür. Bu olumsuz durum ilk olarak
tarafımızdan fark edilmiş ve gerekli bilgilendirmeler yapılmıştır. Urfa’nın 1629’dan 1845
yılına kadarki dönemi kapsayan şer‘iyye sicilleri maalesef bugün elimizde mevcut değildir.
207 numaralı defter hariç tutulursa mevcut kayıtlar, 1845 ile 1915 yılları arası döneme ait
dava ve kayıtları içermektedir.
Aradaki 216 yıllık tarihte tutulmuş kayıtların akıbeti ile ilgili bir bilgi yoktur. Ancak Suriye Millî Arşivi’nde mevcut mehâkim-i şerʿiyye defterlerindenHaleb’e ait 664 defter (1536-1935) arasında olma ihtimali vardır.
Dolayısıyla Urfa’ya ait sicil
defterlerin neredeyse tamamı XIX. yüzyılın ikinci yarısı ve XX. yüzyıl başlarına aittir. Bu
dönemdeki defterler, kesintisiz bir şekilde mevcut olduğundan, Urfa şehrinin söz konusu
yıllarda geçirdiği fizikî, iktisadî, kültürel ve toplumsal değişimi, çeşitli müesseselerin
kuruluş ve işleyişini, Tanzimat sonrası gelişmelerin şehirdeki yansımalarını ve bu olguların
tarihî seyrini ayrıntılı bir şekilde inceleyebilmek mümkündür. Kullanılan dil Osmanlıca
olup genellikle sadedir. Ancak yer yer hukuki terkipler, yerel ağza ait ifadeler ve Arapça
yazılan bölümler de mevcuttur.
64Yerel tarih araştırmalarının önem kazandığı günümüzde, Urfa şehrinin tarihi de
daha detaylı incelemelere konu olmaktadır. Toplamda 25 defterden oluşan Urfa Şer’iyye
Sicilleri ışığında şehrin özellikle sosyo-ekonomik ve toplum ilişkileri hakkında zengin
bilgiler elde edilebilmektedir. Bu sicil kayıtlarından 204
65, 205/1
66, 205/2
67, 208
68, 216
69,
64 Urfa Şer’iyye Sicilleri, BOA, Defter No: 222/1, Belge No: 60,254; Bu iki belgenin tamamı Arapça kaleme
alınmıştır. (Buradan sonra bu künye U.Ş.S.,222/1, Belge No: şeklinde kısaltılacaktır.)
65 Ali Yıldız, 204 Numaralı Şer’iyye Sicil Defterine Göre Urfa’da Ekonomik Sosyal ve Kültürel Hayat
(H. 1260-1269/M. 1844-1853), Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, 2010.
66Songül Korkmaz, 205/1 Numaralı Şanlıurfa Şer’iyye Sicilinin Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi (H.
1269-1272/M. 1852-1855), Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, 2006.
67Ömer Cide, 205/1 Numaralı Şanlıurfa Şer’iyye Sicilinin Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi (H.
1272-1282/ M. 1856-1865), Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler
20
223
70, 225
71numaralı defterler çalışılmış olup, geri kalan kısmı ise şu an farklı
üniversitelerde yüksek lisans ve doktora düzeyinde çalışılmaktadır. Yine bu sicillere dayalı
olarak daha geniş bir zaman dilimini kapsayan farklı tezler de mevcuttur.
722.2. 222/1 Numaralı Urfa Şerʻiyye Sicili
Araştırmamıza konu olan 222 numaralı sicil defteri Ankara Milli Kütüphane
Mikrofilm Dairesi Başkanlığı’nda mevcut bulunmaktadır. Defter 21x46 cm ebadında olup,
sırtı siyah meşin, satıhları kahverengi pantizot bez yapılıdır. Biz defterin bizzat
kendisinden değil, mikrofilm çekiminden istifade ederek çalışmamızı tamamladık. Film
İbn-i Sina salonundaki özel film okuma makinesinde okunmakta olup, defterin fotokopisi
izin dâhilinde verilebilmektedir. Defterin orijinal nüshaları Başbakanlık Osmanlı
Arşivi’nde muhafaza edilmektedir.
Defter 30 Şubat 1992 tarihinde mikrofilme çekilmiştir. Ancak bizim aldığımız
defterde de olduğu gibi, defterler mikrofilme çekilirken ve hatta fotokopi edilirken çoğu
sayfalar birbirine bitişmiş, bazıları ise karartılı çıkmış olduğundan zaman zaman okuma
güçlüğü çekilmiştir. Defterde belge sayısı 623 olup sayfa sayısı da 366’dır. Bizim
incelediğimiz kısım bu defterin ilk yarısı yani 183 sayfa ve 302 belgedir.
Defterin künyesinin yazılı olduğu mikrofilmin dış kapağında defterin H. 9 Şaban
1308/M. 20 Mart 1891 tarihinde başlayıp H. 24 Şaban 1309/M. 24 Mart 1892 tarihinde son
bulduğu yazmaktadır. Ancak elimizdeki nüshada ilk belge H. 9 Receb 1308/M. 18 Şubat
1891 tarihiyle başlamaktadır. İncelediğimiz sayfa aralığında okuduğumuz son belge ise H.
Rebî‛ü’l-âhir 1309/M. Kasım 1891 tarihini göstermektedir. İlk sayfaların yırtık veya eksik
olabileceği tahmin edilmektedir. Varakların yırtılmış olması veya yazıların bitişmesi
68 Mehmet Şilen, 208 Numaralı Urfa Şer’iyye Sicilinin Transkripsiyonu ve Değerlendirilmesi (H.
1296-1299/ M. 1879-1882), Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
2014.
69 Fatma Bağmancı, 216 Numaralı H. 1315-1317/M. 1897-1899 Tarihli Urfa Şer’iyye Sicilinin Hukuksal
Analizi), Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006.
70 Asoğlu, a.g.t..
71 Abdurrahman Umut, 225 Numaralı Urfa Şer’iyye Sicili (H. 1297-1304/M. 1880-1887) Transkripsiyon
ve Değerlendirme, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
2008.
72 Yasin Taş, Kadı Sicillerine Göre XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında Urfa’da Sosyal Hayat,
21
sonucu defterin başlangıcındaki sicil kayıtlarının numaraları tam olarak okunamamaktadır.
Ayrıca mikrofilme çekmek için çekilen fotoğraflarda ilk sayfalarda karışıklık
mevcuttur.
7315 numaralı belgeden itibaren düzenli bir şekilde kayıtlar devam etmektedir.
Biz de defterde sonradan numaralandırmaya giderek, değişiklik yapmayı uygun görmedik.
Çalışmamızı defterin en son halini muhafaza ederek, orijinalliğini bozmadan
gerçekleştirmeye çalıştık. 222 Numaralı sicil defterinin incelemiş olduğumuz ilk kısmında
iptal edilen tek bir belge vardır.
74Bazen de aynı belge numarası altında birkaç belge
bulunmaktadır.
75Ayrıca iki adet belge de Arapça kaleme alınmıştır.
76Çalışmamızın temelini oluşturan 222 Numaralı Urfa Şer‘iyye Sicili’ni belge
numaralarında herhangi bir değişikliğe gitmeden, metni olduğu şekliyle transkribe etmeye
çalıştık. Sicilde eksik kalan yerler, genellikle ya özel isimler, yer ve şahıs adları olduğu ve
bazı yerlerde ise mikrofilme veya fotokopiye çekilme esnasında karışık ve karartılı çıktığı
için okunamamıştır. Transkripsiyon ederken metinde geçen “ayn” harfini [‘], uzatma
harflerini [^],hemzeyi [’], belgeden kaynaklı okunamayan ibareleri [(…)], yazarın
okuyamadığı yerleri ise [?] şeklinde gösterdik.
2.2.1. 222/1 Numaralı Urfa Şerʻiyye Sicilinde Bulunan Belge Türleri
İncelediğimiz sicil sadece bir yıl gibi kısa bir sürede tutulmasına rağmen içerisinde
farklı konularda belge türlerini barındırmaktadır. Yukarıda genel olarak ele aldığımız Urfa
Şer‘iyye Sicillerinin bazıları, geniş bir zaman diliminde yazılmasına rağmen tek tip
konuları kapsamaktadır. 222 numaralı sicilin ilk yarısında başta vekâlet olmak üzere mülk
satışları, arazi anlaşmazlıkları, vâsi tayini, miras ve veraset davaları, vakıf,
evlenme-boşanma, mihir talebi, nafaka talebi ve tayini, borç-alacak davaları, hırsızlık, gasp,
Ramazan hilalinin görülmesi, kayıp ilanı ile ilgili belgeler mevcuttur. Bu belge türleri ve
içerdiği bilgiler örnekleriyle beraber açıklanmaya çalışılacaktır.
73 U.Ş.S., 222/1, Belge No: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13. Bu belgelerin yer aldığı varaklar yıpranmış
olduğundan sıralaması tam olarak belirlenememiştir.
74 U.Ş.S., 222/1, Belge No: 294. “…olduğundan başkaca sicîl-i mahsûsuna kayd olunmağla battâl
edilmişdir.” ibaresi ile kayıt düşülmüştür.
75 U.Ş.S., 222/1, Belge No: 18. 76 U.Ş.S., 222/1, Belge No: 60, 254.
22
Tablo 2: 222 Numaralı Urfa Şerʻiye Sicilinde (Birinci Kısım) Bulunan Belge Türleri
ve Sayıları
Konu Başlıkları
Sayı
Belge Numaraları
Vekâlet
181
11, 14, 15, 17, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 31, 32, 33, 36, 37, 39, 43, 44, 45, 46, 47, 49, 52, 57, 62, 64, 65, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 76, 77, 83, 84, 85, 88, 89, 90, 92, 95, 97, 100, 101, 102, 103, 104, 108, 110, 111, 112, 113, 114, 117, 118, 121, 123, 124, 127, 131, 132, 133, 135, 137, 141, 143, 150, 151, 153, 154, 156, 160, 161, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 185, 186, 188, 189, 191, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 203, 205, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 214, 215, 218, 219, 221, 224, 225, 226, 227, 228, 230, 231, 236, 238, 240, 241, 242, 243, 246, 247, 248, 249, 250, 251, 252, 253, 255, 256, 258, 259, 260, 262, 263, 264, 265, 266, 270, 272, 273, 277, 278, 279, 280, 282, 283, 288, 289, 290, 291, 292, 293, 294, 296, 297, 301, 302.Borç-Alacak
27
30, 58, 59, 91, 93, 94, 109, 115, 119, 122, 125, 126, 128, 134, 144, 147, 190, 257, 267, 276, 284, 285, 286, 287, 206, 217, 237.Miras
12
12, 18, 35, 53, 54, 55, 56, 86, 130, 146, 159, 239Mülk Satışları
11
7, 8, 67, 87, 148, 149, 157, 162, 184, 200, 553.Vasi Tayini
10
16, 40, 63, 107, 295, 187, 192, 204, 223, 229.Hırsızlık
10
78, 79, 80,173, 202, 232, 233, 234, 235, 244.Nafaka Talebi ve Tayini
8
50, 51, 75, 142, 271, 293, 298, 299.Boşanma
6
5, 213, 220, 222, 268, 281.Veraset
4
34, 42, 216, 261.Evlenme
4
82, 201, 245, 275.Gasp ve Adam Yaralama
3
66, 81, 129.Mihir Talebi
2
138, 152.Diğer
17
38, 41, 60, 61, 96, 98, 106, 116, 120, 136, 139, 140, 145, 155, 254, 269, 274.TOPLAM
295
Sicil defterinin ilk sayfalarında yer alan 7 adet belgebozuk olduğu için numaralandırma yapılamamıştır. Bu yedi belgeyle birlikte toplamda 302 kayıt mevcuttur.