FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
DİN SOSYOLOJİSİ BİLİM DALI
AVRUPA BİRLİĞİ’NE ÜYELİĞİN TÜRK
TOPLUMUNUN DÎNÎ HAYATINA YANSIMALARI:
GELECEKLE İLGİLİ BEKLENTİLER
MEHMET BİREKUL
DOKTORA TEZİ
Danışman
Doç. Dr. Bünyamin SOLMAZ
Bilimsel Etik Sayfası
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
BİLİMSEL ETİK SAYFASI
Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.
MEHMET BİREKUL
Doktora Tezi Kabul Formu
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
DOKTORA TEZİ KABUL FORMU
Mehmet Birekul tarafından hazırlanan AVRUPA BİRLİĞİ’NE ÜYELİĞİN TÜRK TOPLUMUNUN DÎNÎ HAYATINA YANSIMALARI: GELECEKLE İLGİLİ BEKLENTİLER başlıklı bu çalışma 07 / 07 / 2009 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından doktora tezi olarak kabul edilmiştir.
Doç. Dr. Bünyamin Solmaz Danışman Prof. Dr. Yasin Aktay Üye Prof. Dr. Mehmet Bayyiğit Üye Prof. Dr. Fazlı Arabacı Üye Doç. Dr. Mehmet Akgül Üye
ÖNSÖZ
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği ve bu yolda atılması gereken adımlar, gerek AB ülkelerinin ve gerekse Türk halkının önümüzdeki dönemde karsılaşacağı en zorlu sorunlar arasında yer almaktadır. Türkiye’nin tam üyelik perspektifi, Türkiye ile Avrupa arasında, hem resmi, hem özel sektör, hem de sivil toplum kuruluşları ve hatta fertler düzeyinde, şimdiye kadar olandan çok daha derin, farklı, kapsamlı bir diyalog ortamı yaratılması gerekliliğini de beraberinde getirmektedir. Bu durum karşılıklı tereddütlerin, kuşkuların ve güvensizliklerin üstesinden gelinmesi ve ilişkilerin bir işbirliği ve dayanışma ortamına sokulması, güçlü bir ortaklık ilişkisi kurulmasını da zorunlu hale getirmektedir.
Bu vasatta, Türk halkı, batılılaşma sürecinin en keskin virajlarından biri olarak kabul edebileceğimiz bu dönüşüm sürecinin neresinde yer almaktadır sorusu önem kazanmaktadır. Zira Avrupa Birliğiʹne tam üye olma çabaları Türk toplumunun geçmişten süregelen batılılaşma tercihinin günümüzdeki en önemli araçlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle sürecin Türk toplumunun sosyal hayatına paralel olarak dini hayatında ne gibi değişimleri gündeme getireceği de merak konusudur.
Bu hareket noktasından yola çıkan “Avrupa Birliği Üyeliğinin Türk Toplumu’nun Dînî Hayatına Yansımaları Gelecekle İlgili Beklentiler” isimli tez çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde araştırmanın genel tasarımı ile ilgili bilgi verildikten sonra Avrupa Birliği’nin tarihçesi, kurumları, genişleme süreci ve Türkiye‐Avrupa Birliği İlişkileri ile ilgili temel bilgiler sunulmuştur. Akabinde Avrupa Birliği’nin kimlik sorunsalı bağlamında din olgusu çözümlenmeye çalışılmış ve Avrupa Birliği’nde kurumsal anlamda ve sosyal hayatta din ve dini yapı irdelenmiştir. Son olarak bu bölümde Türkiye ve Avrupa Birliği ülkeleri açısından karşılıklı algıların tespitine ve nedenlerine dair çıkarımlarda bulunulmuştur.
Alan araştırmasını ihtiva eden ikinci bölümde çalışmanın kapsamı ve sınırlılıkları, evren ve örneklemi, varsayımları, veri işleme yöntemleri ile bilgiler verilmiş, ardından araştırma alanını oluşturan Konya şehrinin sosyo‐kültürel yapısı ile ilgili bilgiler verilmiştir. Örneklemin genel niteliklerinin açıklandığı bölümün akabinde alan araştırmasının bulgularının değerlendirilmesine geçilmiştir. Üç temel araştırma probleminin şekillendirdiği bu bölümde, sırasıyla Avrupa Birliği üyelik sürecinde Türk toplumunun AB algısı, bu sürecin muhtemel bir üyelikle tamamlanması halinde toplumsal hayatımıza olası etkileri ve dini hayatımızda ortaya çıkacak muhtemel değişimler istatistikî verilerle irdelenmiştir. Araştırmanın sonuçları ise değerlendirme bölümünde paylaşılmıştır.
Elbette çalışma boyunca birçok problemle karşılaşılmış ve bu problemlerin aşılmasında birçok kişinin yardımları dokunmuştur. Bu anlamda öncelikle çalışma konusunun belirlenmesinden başlayarak anket formunun hazırlanmasına ve çalışmanın akademik bir forma kavuşturulmasına kadar her aşamada yardımlarını esirgemeyen danışman hocam Doç. Dr. Bünyamin Solmaz beye, çalışmamı başından itibaren takip ederek, araştırmaya yol haritası çizen Tez İzleme Komitesi’nin değerli hocaları Prof. Dr. Mehmet Bayyiğit ve Prof. Dr. Yasin Aktay, Doç. Dr. Naim Şahin beylere, zaman zaman önerilerine başvurduğum ve tezime açılımlar sağlayan Doç. Dr. Talip Küçükcan, Prof. Dr. Tahsin Görgün ve Dr. Veyis Güngör beylere, kaynak konusunda yardımlarını esirgemeyen Arş. Gör. Arif Korkmaz ve Mehmet Kurt’a, anketlerin uygulanmasında titizlikle davranan Sosyolog Ersin Öztürk beye, her aşamada desteğini esirgemeyen eşim Fatma Birekul’a ve burada anamadığım / unuttuğum herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
Araştırmanın Din sosyolojisi alanında bir boşluğu doldururken, gelecekte yapılacak bu tür çalışmalara da ışık tutmasını umut ediyorum.
Mehmet Birekul K o n y a / 2 0 0 9
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ... İİİ İÇİNDEKİLER ... İX KISALTMALAR ... Xİ TABLOLAR İNDEKSİ ... Xİİİ GİRİŞ:...1AVRUPA BİRLİĞİ: KORKU VE ÜMİT ARASINDA...1
1. ARAŞTIRMANINKONUSU ...1
2.ARAŞTIRMANINÖNEMİVEAMACI ...7
3.ARAŞTIRMANINYAKLAŞIMI,YÖNTEMVETEKNİKLERİ...10
BİRİNCİ BÖLÜM:...14
KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVE ...14
1.AVRUPABİRLİĞİ’NİNTARİHÇESİ...14 2.AVRUPABİRLİĞİ’NİNKURUMLARI...18 2.1. Bakanlar Konseyi...18 2.2. Avrupa Komisyonu...19 2.3. Avrupa Parlamentosu ...20 2.4. Adalet Divanı ...21 2.5. Sayıştay ...22
2.6. Diğer kurumlar ve organlar...22
2.6.1. Ekonomik ve Sosyal Komite ... 22
2.6.2. Bölgeler Komitesi... 22
2.6.3. Avrupa Yatırım Bankası ... 23
3.AVRUPABİRLİĞİNİNGENİŞLEMESİVETÜRKİYE-AVRUPABİRLİĞİİLİŞKİLERİ...24
3.1.Avrupa Birliği Genişleme Süreci ...24
3.2. Türkiye AB İlişkileri...29
3.2.1.AB-Türkiye İlişkilerinde İlk Gelişmeler... 29
3.2.2.Helsinki Zirvesi (Aralık 1999): Katılım Ortaklığı Belgesi ve Ulusal Program ... 31
3.2.3.Kopenhag Zirvesi (Aralık 2002) ... 32
3.2.4. Siyasi Kriterler - Reform Süreci ... 33
3.2.5.AB Komisyonunun 2004 Yılı İlerleme Raporu, Tavsiye Belgesi ve Etki Değerlendirmesi Çalışması ... 34
3.2.6.Brüksel Zirvesi (17 Aralık 2004) ve sonrasında gelişmeler ... 35
4.AVRUPABİRLİĞİVEDİN...38
4.1. Avrupa Birliği Kimliği ...38
4.1.1 Avrupa ve Kimlik Sorunu... 38
4.1.2. Avrupa Kimliği’nin İki Ana Unsuru ... 43
4.1.2.1 Coğrafya Birliği... 43
4.1.2.2. Din Birliği ... 45
4.2. Avrupa Birliği’nde Din ve Dinî Yapı ...56
4. 2. 1. Birliğin Değerleri... 56
4.2.2. Avrupa Birliği Anayasası Taslağı’nda Din İle İlgili Maddeler ... 62
4.2.3. Avrupa Birliği’nin Türkiye Algısı ... 67
4.2.4. Türkiye’nin Avrupa Birliği Algısı ... 75
İKİNCİ BÖLÜM: ...80
ALAN ARAŞTIRMASININ BULGULARI VE DEĞERLENDİRME...80
1.UYGULAMA ...80
1.1 Alan Araştırması ...80
1.2 Kapsam ve Sınırlılıklar ...80
1.4 Veri Toplama ...87
1.4.1 Anket Formu... 87
1.4.2 Anketin Uygulanması ... 88
1.4.3 İstatistiksel Analiz ... 88
1.5 Hipotezler ...90
2. ARAŞTIRMAALANININGENELÖZELLİKLERİ(KONYA’NINSOSYO-KÜLTÜREL YAPISI) ...101
3. ÖRNEKLEMİNGENELNİTELİKLERİ...105
3.1 Cinsiyet ...105 3.2. Yaş...106 3.3 Öğrenim Düzeyi ...107 3.4 Medeni Durum ...108 3.5 Ekonomik Durum ...108 3.6 Mesleki Durum...109
3.7 Örneklemin Kimlik Bilgileri...111
3.7.1 Aidiyet ... 111
3.7.2 Dindarlık... 114
3.7.3 Zihniyet... 118
4.AVRUPABİRLİĞİÜYELİKSÜRECİNDEABALGISIVEBİLGİDÜZEYİ ...120
4.1 Avrupa Birliği Bilinci...120
4.2. Avrupa Birliği Bilincinin Kaynakları...125
4.3. Türk Toplumunun Avrupa Birliği Algısı ...126
5.AVRUPABİRLİĞİÜYELİĞİNİNGENELTOPLUMSALYAŞAMIMIZAOLASIETKİLERİ ...132
5.1. Avrupa Birliği ve Gündelik Hayatımız...135
5.2. Avrupa Birliği ve Çalışma Hayatımız ...149
5.3. Avrupa Birliği ve Aile Hayatımız ...159
5.4. Avrupa Birliği ve Milli Kimliğimiz...166
6.AVRUPABİRLİĞİÜYELİĞİNİNDİNİYAŞAMIMIZAOLASIETKİLERİ...185
6.1. Dindarların Avrupa Birliği’ne Bakışı ...188
6.2. Avrupa Birliği Üyeliği ve Dini Hak ve Özgürlükler...192
6.3. Avrupa Birliği Üyeliği ve Dînî Hoşgörü ...203
6.4. Avrupa Birliği Üyeliği ve Ahlaki Çözülme...213
6.5. Avrupa Birliği Üyeliği ve Hıristiyanlaşma Eğilimi...222
6.6. Avrupa Birliği Üyeliği ve Din Eğitimi ...238
7.AVRUPA’DAYAŞAYANTÜRKLERİNTÜRKİYE’NİNAVRUPABİRLİĞİÜYELİĞİNE BAKIŞI...247
7.1 Araştırmaya Katılanların Genel Nitelikleri ...248
7.2 Avrupa Birliği Algısı ve Bilgi Düzeyi...250
7.3 Avrupa Birliği Üyeliğinin Genel Toplumsal Yaşama Olası Etkileri ...254
7.4. Avrupa Birliği Üyeliğinin Dini Yaşamımıza Olası Etkileri...266
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ...288
KAYNAKÇA...296
EK 1: ANKET FORMU ...321
EK 2: ANKET UYGULANAN MAHALLELERİN NUFUSLARI ...329
VE UYGULANAN ANKET SAYILARI ...329
EK 3: ÖRNEKLEMDE YER ALAN MAHALLELERİN ...332
KISALTMALAR
AAET :Avrupa Atom Enerjisi Topluluğuʹ AB :Avrupa Birliği ABGGM :Avrupa Birliği Genişleme Genel Müdürlüğü ABGS :Avrupa Birliği Genel Sekreterliği ADNKS :Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi AET :Avrupa Ekonomik Topluluğu AET :Avrupa Ekonomik Topluluğu AİHS :Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi AKÇT :Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (European Coal and Steel Community) AP :Avrupa Parlamentosu AT :Avrupa Topluluğu (European Community) AYB :Avrupa Yatırım Bankası BM :Birleşmiş Milletler C. :Cilt CEC :Uzman Piskoposlar Komisyonu COMECE :Avrupa Topluluğu Piskoposlar Komisyonu (Commission of the Bishops’ Conferences of the European Community ) COREPER :Daimi Temsilciler Komitesi (Committee of Permanent Representatives) DB :Dışişleri Bakanlığı DPT :Devlet Planlama Teşkilatı DTM :Dış Ticaret Müsteşarlığı ESPACES :Spiritualites, Cultures et Societe en Europe EU :European Union EURATOM :Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (European Atomic Energy Community) GATT :Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması(General Agreement on Tariffs and Trade ) GİDİK :Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi GSMH :Gayrisafi Milli Hâsıla IFRI :Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü İKV :İktisadi Kalkınma Vakfı İSAM :İslami Araştırmalar Merkezi İSAV :İslami İlimler Araştırma Vakfı M.Ö. :Milattan Önce MDAÜ :Merkez ve Doğu Avrupa Ülkeleri OCIPE :Office Catholique d’Information et d’Initiative Pour I’Europe OECD :Organization for Economic Cooperation and Development OGT :Ortak Gümrük Tarifesi s. :Sayfa ss. :Sayfadan Sayfaya t.y.: :Tarih Yok TBMM :Türkiye Büyük Millet Meclisi TESEV :Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı TÜİK :Türkiye İstatistik Kurumu WRR :Hollanda Kamu Politikaları Bilimsel Kurulu (Wetenschappelıjke Raad Voorhet Regeringsbeleıd)
TABLOLAR İNDEKSİ TABLO 1: AB ÜLKELERİNDE DİN‐DEVLET İLİŞKİLERİ...54 TABLO 2: ÖRNEKLEM BÜYÜKLÜKLERİ ...84 TABLO 3: CİNSİYET DAĞILIMI ...105 TABLO 4: YAŞ DAĞILIMI ...106 TABLO 5: ÖĞRENİM DÜZEYİ...107 TABLO 6: MEDENİ DURUM...108 TABLO 7: AYLIK ORTALAMA GELİR...108 TABLO 8: İŞ‐MESLEK DURUMU ...109 TABLO 9: KİMLİK OLARAK KENDİNİZİ AŞAĞIDAKİLERDEN DAHA ÇOK HANGİSİYLE TANIMLAMAK İSTERSİNİZ?...112 TABLO 10: SEÇİM YAPMAK ZORUNDA KALSANIZ HANGİSİNİ TERCİH EDERSİNİZ? ...113 TABLO 11: DİNİ İNANÇLARI VE DİNİ İBADETLERİ YERİNE GETİRMEK BAĞLAMINDA KENDİNİZİ NASIL TANIMLARSINIZ?...116 TABLO 12: NAMAZI HANGİ SIKLIKLA KILARSINIZ? ...116 TABLO 13: KONYA İLİ TOPLAM GEÇERLİ OYLARIN SİYASİ PARTİLERE VE BAĞIMSIZ ADAYLARA DAĞILIMI (YSK, 2007)...118 TABLO 14: ŞAYET TÜRKİYEʹDE YAKIN ZAMANDA BİR GENEL SEÇİM YAPILACAK OLSA HANGİ PARTİYE OY VERMEYİ DÜŞÜNÜRDÜNÜZ? ...119 TABLO 15: AVRUPA BİRLİĞİ HAKKINDA YETERLİ BİLGİYE SAHİP OLDUĞUNUZU DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ? ...122 TABLO 16: TÜRK TELEVİZYONLARININ, RADYO, GAZETE VE DERGİLERİNİN AB KONUSUNDA DOĞRU BİLGİ VERDİKLERİNE İNANIYOR MUSUNUZ? ...122 TABLO 17: ÖĞRENİM DURUMU / AVRUPA BİRLİĞİ HAKKINDA YETERLİ BİLGİYE SAHİP OLDUĞUNUZU DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ? ...124 TABLO 18: AB KONUSUNDA SİZİ AŞAĞIDAKİLERDEN EN ÇOK KİMİN BİLGİLENDİRMESİNİ İSTERDİNİZ?...126 TABLO 19: AVRUPA BİRLİĞİ SİZE NEYİ ÇAĞRIŞTIRIYOR?...127 TABLO 20: SİZE GÖRE AVRUPA BİRLİĞİʹNİ EN İYİ TANIMLAYAN İFADE AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİDİR?...128 TABLO 21: TÜRK TOPLUMUNUN AVRUPA BİRLİĞİ ALGISI...130 TABLO 22: TOPLUMSAL KURALLARA SAYGI VE RİAYET ARTAR...138 TABLO 23: İNSANA SAYGI VE İNSANIN DEĞERİ ARTAR ...138 TABLO 24: PİSLİK AZALIR; TEMİZLİK ARTAR...139 TABLO 25: HER ÇEŞİT HIRSIZLIK, GASP, KAPKAÇ AZALIR ...139 TABLO 26: SAHTEKÂRLIK, GÖSTERİŞ AZALIR; GERÇEKÇİLİK ARTAR...140 TABLO 27: ASAYİŞ, HUZUR, GÜVEN ARTAR ...140 TABLO 28: İNSANLAR ARASINDA GÜVEN VE EMANETE RİAYET DUYGULARI GELİŞİR...141 TABLO 29: EĞİTİM DURUMU / TOPLUMSAL KURALLARA SAYGI VE RİAYET ARTAR ...142 TABLO 30: EĞİTİM DURUMU / İNSANA SAYGI VE İNSANIN DEĞERİ ARTAR ...143 TABLO 31: EĞİTİM DURUMU / PİSLİK AZALIR, TEMİZLİK ARTAR...144 TABLO 32: EĞİTİM DURUMU / HER ÇEŞİT HIRSIZLIK, GASP, KAPKAÇ AZALIR ...145 TABLO 33: EĞİTİM DURUMU / SAHTEKÂRLIK, GÖSTERİŞ AZALIR; GERÇEKÇİLİK ARTAR. ...146
TABLO 34: EĞİTİM DURUMU / ASAYİŞ, HUZUR, GÜVEN ARTAR...147 TABLO 35: EĞİTİM DURUMU / İNSANLAR ARASINDA GÜVEN VE EMANETE RİAYET DUYGULARI GELİŞİR...148 TABLO 36: HAKKA, HUKUKA SAYGI, HAKSEVERLİK GELİŞİR ...150 TABLO 37: TEMBELLİK AZALIR, GAYRET VE ÇALIŞMA ARTAR ...150 TABLO 38: YALAN‐DOLAN AZALIR; DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK ARTAR...151 TABLO 39: YÖNETİMDE DÜZENSİZLİK, KEYFİLİK, BAŞIBOŞLUK AZALIR...152 TABLO 40: RÜŞVET, TORPİL, ADAM KAYIRMA, İLTİMAS AZALIR...152 TABLO 41: EĞİTİM DURUMU / HAKKA, HUKUKA SAYGI, HAKSEVERLİK GELİŞİR. ..154 TABLO 42: EĞİTİM DURUMU / TEMBELLİK AZALIR, GAYRET VE ÇALIŞMA ARTAR. 155 TABLO 43: EĞİTİM DURUMU / YALAN‐DOLAN AZALIR; DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK ARTAR. ...156 TABLO 44: EĞİTİM DURUMU / YÖNETİMDE DÜZENSİZLİK, KEYFİLİK, BAŞIBOŞLUK AZALIR. ...157 TABLO 45: EĞİTİM DURUMU / RÜŞVET, TORPİL, ADAM KAYIRMA, İLTİMAS AZALIR. ...158 TABLO 46: KIZLARIMIZ GAYRI MÜSLİM ERKEKLERLE DAHA ÇOK EVLENİR ...161 TABLO 47: ERKEKLERİMİZ GAYRI MÜSLİM KIZLARLA DAHA ÇOK EVLENİR ...161 TABLO 48: YAŞINIZ / ERKEKLERİMİZ GAYRI MÜSLİM KIZLARLA DAHA ÇOK EVLENİR...162 TABLO 49: YAŞINIZ / KIZLARIMIZ GAYRI MÜSLİM ERKEKLERLE DAHA ÇOK EVLENİR...162 TABLO 50: CİNSİYETİNİZ / ERKEKLERİMİZ GAYRI MÜSLİM KIZLARLA DAHA ÇOK EVLENİR...163 TABLO 51: CİNSİYETİNİZ / KIZLARIMIZ GAYRI MÜSLİM ERKEKLERLE DAHA ÇOK EVLENİR...163 TABLO 52: ANNE‐BABAYA, BÜYÜKLERE SAYGI AZALIR ...164 TABLO 53: AİLE BAĞLARIMIZ ZAYIFLAR, AİLE YAPISI BOZULUR, PARÇALANIR ....164 TABLO 54: DİNDARLIK / AİLE BAĞLARIMIZ ZAYIFLAR, AİLE YAPISI BOZULUR, PARÇALANIR ...165 TABLO 55: TÜRKİYEʹDEKİ ETNİK AZINLIKLAR DAHA DA GÜÇLENİR ...170 TABLO 56: SİYASİ GÖRÜŞ / TÜRKİYEʹDEKİ ETNİK AZINLIKLAR DAHA DA GÜÇLENİR ...171 TABLO 57: TÜRKİYEʹNİN BÖLÜNMESİNE VE PARÇALANMASINA YOL AÇAR ...173 TABLO 58: KİMLİK / TÜRKİYEʹNİN BÖLÜNMESİNE VE PARÇALANMASINA YOL AÇAR...174 TABLO 59: TÜRKİYE EKONOMİK OLARAK AVRUPAʹYA BAĞIMLI HALE GELİR VE SÖMÜRÜLÜR ...177 TABLO 60: EKONOMİK DURUM / TÜRKİYE EKONOMİK OLARAK AVRUPAʹYA BAĞIMLI HALE GELİR VE SÖMÜRÜLÜR ...178 TABLO 61: TÜRKİYE SİYASİ BAĞIMSIZLIĞINI YİTİRİR, AVRUPAʹNIN UYDUSU HALİNE GELİR ...180 TABLO 62: KİMLİK / TÜRKİYE SİYASİ BAĞIMSIZLIĞINI YİTİRİR, AVRUPAʹNIN UYDUSU HALİNE GELİR ...181 TABLO 63: TÜRKİYEʹNİN MİLLİ KİMLİĞİ ZARAR GÖRÜR...182 TABLO 64: KİMLİK / TÜRKİYEʹNİN MİLLİ KİMLİĞİ ZARAR GÖRÜR...183
TABLO 65: DİNDARLIK / KAZANDIRACAKLARI VE KAYBETTİRECEKLERİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULARAK, NETİCE OLARAK (HER ŞEYE RAĞMEN) SİZ TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLMASI GEREKTİĞİ KANAATİNDE MİSİNİZ?...188 TABLO 66: NAMAZI KILMA SIKLIĞI / AVRUPA BİRLİĞİ’NE BAKIŞ ...190 TABLO 67: İNANÇ VE İFADE ÖZGÜRLÜKLERİ ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALKAR ...194 TABLO 68: DİNDARLIK / İNANÇ VE İFADE ÖZGÜRLÜKLERİ ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALKAR. ...195 TABLO 69: ASKERİN SİYASETTEKİ AĞIRLIĞI AZALIR. ...197 TABLO 70: LAİKLİK DOĞRU ANLAMDA UYGULANMAYA BAŞLAR VE İNANANLAR ÜZERİNDEKİ BASKI AZALIR. ...198 TABLO 71: DİNDARLIK / LAİKLİK DOĞRU ANLAMDA UYGULANMAYA BAŞLAR VE İNANANLAR ÜZERİNDEKİ BASKI AZALIR. ...199 TABLO 72: İMAM HATİP LİSELERİNİN ÜNİVERSİTEYE GİRİŞTE KARŞILAŞTIKLARI ENGELLER ORTADAN KALKAR ...200 TABLO 73: TÜRKİYEʹNİN ABʹYE GİRMESİ, SİZE GÖRE TÜRKİYEʹDE KAMU KURUMLARINDA ʺBAŞÖRTÜSÜʺ PROBLEMİNİN ÇÖZÜMÜNE YARDIMCI OLUR MU?...202 TABLO 74: DİNİ YAŞAM İLE İLGİLİ ENDİŞELER...205 TABLO 75: DİNİ İNANÇLAR...206 TABLO 76:TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİʹNE GİRDİĞİNDE MÜSLÜMAN BİR AİLENİN ÇOCUĞU DİN DEĞİŞTİRİP BAŞKA BİR DİNE MENSUP OLMAYA KARAR VERSE NE DÜŞÜNÜRSÜNÜZ? ...207 TABLO 77:DİNDARLIK / TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİʹNE GİRDİĞİNDE MÜSLÜMAN BİR AİLENİN ÇOCUĞU DİN DEĞİŞTİRİP BAŞKA BİR DİNE MENSUP OLMAYA KARAR VERSE NE DÜŞÜNÜRSÜNÜZ?...208 TABLO 78: AVRUPA BİRLİĞİ GİRİŞ SÜRECİNDE ÜLKEMİZDEKİ CEMEVLERİNİN DE İBADETHANE SAYILMASI VE DEVLETTEN EKONOMİK DESTEK GÖRMESİ GEREKTİĞİ KANAATİNDE MİSİNİZ? ...211 TABLO 79: DOMUZ ETİ YİYENLER ÇOĞALIR VE SATIŞI YAYILIR...214 TABLO 80: İÇKİ TÜKETİMİ ARTAR...214 TABLO 81: GAYRI MEŞRU İLİŞKİLER ARTAR ...216 TABLO 82: İFFET, NAMUS, HAYÂ, EDEP DUYGULARI ZAYIFLAR ...216 TABLO 83: KADINLARDA TESETTÜRLÜ GİYİM AZALIR, AÇIK SAÇIK GİYİM ÇOĞALIR ...216 TABLO 84: DİNDARLIK / DOMUZ ETİ YİYENLER ÇOĞALIR VE SATIŞI YAYILIR. ...218 TABLO 85: DİNDARLIK / İÇKİ TÜKETİMİ ARTAR. ...219 TABLO 86: DİNDARLIK / GAYRI MEŞRU İLİŞKİLER ARTAR...220 TABLO 87: DİNDARLIK / KADINLARDA TESETTÜRLÜ GİYİM AZALIR, AÇIK SAÇIK GİYİM ÇOĞALIR...221 TABLO 88: MİSYONERLİK FAALİYETLERİ ARTAR ...224 TABLO 89: MÜSLÜMAN TÜRKLERİN HIRİSTİYANLIĞA VE KİLİSELERE İLGİ VE ALAKALARI ARTAR ...224 TABLO 90: KİMLİK / MÜSLÜMAN TÜRKLERİN HIRİSTİYANLIĞA VE KİLİSELERE İLGİ VE ALAKALARI ARTAR ...225 TABLO 91: TÜRKİYEʹNİN HER TARAFINDA HIZLA KİLİSELER İNŞA EDİLİR ...227 TABLO 92: AVRUPALILARIN, TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLABİLMESİ İÇİN TÜRKLERİN MÜSLÜMANLIĞI BIRAKIP HIRİSTİYANLAŞMALARI GEREKTİĞİ
ŞEKLİNDE, PSİKOLOJİK BİR BASKI UYGULADIKLARINI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ? ...228 TABLO 93: DİNDARLIK / AVRUPALILARIN, TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLABİLMESİ İÇİN TÜRKLERİN MÜSLÜMANLIĞI BIRAKIP HIRİSTİYANLAŞMALARI GEREKTİĞİ ŞEKLİNDE, PSİKOLOJİK BİR BASKI UYGULADIKLARINI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?. ...229 TABLO 94: SİZE GÖRE AVRUPALILARIN TÜRKİYEʹNİN ABʹYE GİRMESİNE KARŞI OLMALARININ EN ÖNEMLİ NEDENİ NEDİR? ...230 TABLO 95: SİZE GÖRE TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLMASI NETİCESİNDE, TÜRKLERİN AVRUPA HALKLARI ARASINDA ZAMANLA ERİYİP GİTMESİNE, ASİMİLE OLMASINA AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİ DAHA ÇOK ENGEL OLABİLİR?...231 TABLO 96: TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLMASI DURUMUNDA İSLAMİYET’İN AVRUPAʹDA YAYILACAĞINA İNANIYORUM. ÇÜNKÜ: ...234 TABLO 97: TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLMASI DURUMUNDA TÜRKLER ARASINDA HIRİSTİYANLIĞIN YAYILACAĞI KANAATİNDEYİM ÇÜNKÜ:,...235 TABLO 98: DİN HAKKINDA BİLDİKLERİNİZİ EN ÇOK NEREDEN ÖĞRENDİNİZ? ...238 TABLO 99: SİZE GÖRE AB SÜRECİNDE ÇOCUKLARIMIZIN, GENÇLERİMİZİN DİNLERİNİ ÖĞRENMELERİ VE DİNİ KİMLİK OLUŞTURMALARI KONUSUNDA AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİNİN KATKISI DAHA FAZLA OLUR? ...240 TABLO 100: DİN GÖREVLİLERİMİZ BİLGİLİ VE SAMİMİ İNSANLAR ...240 TABLO 101: DİN GÖREVLİLERİMİZ GÖREVLERİNİ SADECE PARA İÇİN YAPIYORLAR ...241 TABLO 102: TÜRKİYEʹNİN AVRUPA BİRLİĞİʹNE GİRMESİNDEN ÖNCE TÜM TÜRK VATANDAŞLARININ İSLAMİYET’İ DAHA DOĞRU TANIYABİLMELERİ İÇİN CİDDİ BİR DİN EĞİTİMİNDEN GEÇİRİLMESİ GEREKTİĞİ KANAATİNDE MİSİNİZ? ...244 TABLO 103: TÜRKİYEʹNİN AVRUPA BİRLİĞİʹNE GİRMESİNDEN ÖNCE TÜM TÜRK VATANDAŞLARININ DİKKATLİ OLMALARINI SAĞLAMAK İÇİN HIRİSTİYANLIK, KİLİSE VE HIRİSTİYAN MİSYONERLİĞİ KONULARINDA YETERİNCE BİLGİLENDİRİLMELERİ GEREKTİĞİ KANAATİNDE MİSİNİZ?...244 TABLO 104: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / KİMLİK OLARAK KENDİNİZİ AŞAĞIDAKİLERDEN DAHA ÇOK HANGİSİYLE TANIMLAMAK İSTERSİNİZ? ...249 TABLO 105: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / SEÇİM YAPMAK ZORUNDA KALSANIZ HANGİSİNİ TERCİH EDERSİNİZ? ...250 TABLO 106: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / AVRUPA BİRLİĞİ HAKKINDA YETERLİ BİLGİYE SAHİP OLDUĞUNUZU DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?...251 TABLO 107: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TÜRK TELEVİZYONLARININ, RADYO, GAZETE VE DERGİLERİNİN AB KONUSUNDA DOĞRU BİLGİ VERDİKLERİNE İNANIYOR MUSUNUZ?...251 TABLO 108: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / AB KONUSUNDA SİZİ AŞAĞIDAKİLERDEN EN ÇOK KİMİN BİLGİLENDİRMESİNİ İSTERDİNİZ?...252 TABLO 109: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / AVRUPA BİRLİĞİ SİZE NEYİ ÇAĞRIŞTIRIYOR? ...253 TABLO 110: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / SİZE GÖRE AVRUPA BİRLİĞİʹNİ EN İYİ TANIMLAYAN İFADE AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİDİR? ...254 TABLO 111: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TOPLUMSAL KURALLARA SAYGI VE RİAYET ARTAR...255
TABLO 112: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / İNSANA SAYGI VE İNSANIN DEĞERİ ARTAR ...255 TABLO 113: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / PİSLİK AZALIR; TEMİZLİK ARTAR ...256 TABLO 114: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / HER ÇEŞİT HIRSIZLIK, GASP, KAPKAÇ AZALIR ...256 TABLO 115: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / SAHTEKÂRLIK, GÖSTERİŞ AZALIR; GERÇEKÇİLİK ARTAR ...257 TABLO 116: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / ASAYİŞ, HUZUR, GÜVEN ARTAR ...257 TABLO 117: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / İNSANLAR ARASINDA GÜVEN VE EMANETE RİAYET DUYGULARI GELİŞİR ...257 TABLO 118: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / HAKKA, HUKUKA SAYGI, HAKSEVERLİK GELİŞİR...258 TABLO 119: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TEMBELLİK AZALIR, GAYRET VE ÇALIŞMA ARTAR ...259 TABLO 120: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / YALAN‐DOLAN AZALIR; DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK ARTAR ...259 TABLO 121: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / YÖNETİMDE DÜZENSİZLİK, KEYFİLİK, BAŞIBOŞLUK AZALIR ...260 TABLO 122: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / RÜŞVET, TORPİL, ADAM KAYIRMA, İLTİMAS AZALIR...260 TABLO 123: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / KIZLARIMIZ GAYRI MÜSLİM ERKEKLERLE DAHA ÇOK EVLENİR ...261 TABLO 124: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /ERKEKLERİMİZ GAYRI MÜSLİM KIZLARLA DAHA ÇOK EVLENİR ...261 TABLO 125: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / ANNE‐BABAYA, BÜYÜKLERE SAYGI AZALIR ...262 TABLO 126: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /AİLE BAĞLARIMIZ ZAYIFLAR, AİLE YAPISI BOZULUR, PARÇALANIR ...262 TABLO 127: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /TÜRKİYEʹDEKİ ETNİK AZINLIKLAR DAHA DA GÜÇLENİR ...263 TABLO 128: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /TÜRKİYEʹNİN BÖLÜNMESİNE VE PARÇALANMASINA YOL AÇAR...264 TABLO 129: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TÜRKİYE EKONOMİK OLARAK AVRUPAʹYA BAĞIMLI HALE GELİR VE SÖMÜRÜLÜR...264 TABLO 130: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TÜRKİYE SİYASİ BAĞIMSIZLIĞINI YİTİRİR, AVRUPAʹNIN UYDUSU HALİNE GELİR...265 TABLO 131: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TÜRKİYEʹNİN MİLLİ KİMLİĞİ ZARAR GÖRÜR...265 TABLO 132: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / İNANÇ VE İFADE ÖZGÜRLÜKLERİ ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALKAR...266 TABLO 133: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / ASKERİN SİYASETTEKİ AĞIRLIĞI AZALIR. ...267 TABLO 134: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / LAİKLİK DOĞRU ANLAMDA UYGULANMAYA BAŞLAR VE İNANANLAR ÜZERİNDEKİ BASKI AZALIR. ...267 TABLO 135: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / İMAM HATİP LİSELERİNİN ÜNİVERSİTEYE GİRİŞTE KARŞILAŞTIKLARI ENGELLER ORTADAN KALKAR ...268
TABLO 136: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TÜRKİYEʹNİN ABʹYE GİRMESİ, SİZE GÖRE TÜRKİYEʹDE KAMU KURUMLARINDA ʺBAŞÖRTÜSÜʺ PROBLEMİNİN ÇÖZÜMÜNE YARDIMCI OLUR MU? ...268 TABLO 137: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / DİNİ YAŞAM İLE İLGİLİ ENDİŞELER ...270 TABLO 138: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / DİNİ İNANÇLAR...271 TABLO 139: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİʹNE GİRDİĞİNDE MÜSLÜMAN BİR AİLENİN ÇOCUĞU DİN DEĞİŞTİRİP BAŞKA BİR DİNE MENSUP OLMAYA KARAR VERSE NE DÜŞÜNÜRSÜNÜZ? ...272 TABLO 140: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / AVRUPA BİRLİĞİ GİRİŞ SÜRECİNDE ÜLKEMİZDEKİ CEMEVLERİNİN DE İBADETHANE SAYILMASI VE DEVLETTEN EKONOMİK DESTEK GÖRMESİ GEREKTİĞİ KANAATİNDE MİSİNİZ?...273 TABLO 141: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / DOMUZ ETİ YİYENLER ÇOĞALIR VE SATIŞI YAYILIR ...274 TABLO 142: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / İÇKİ TÜKETİMİ ARTAR ...275 TABLO 143: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / GAYRI MEŞRU İLİŞKİLER ARTAR ...275 TABLO 144: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / İFFET, NAMUS, HAYÂ, EDEP DUYGULARI ZAYIFLAR ...276 TABLO 145: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / KADINLARDA TESETTÜRLÜ GİYİM AZALIR, AÇIK SAÇIK GİYİM ÇOĞALIR ...276 TABLO 146: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / MİSYONERLİK FAALİYETLERİ ARTAR...277 TABLO 147: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / MÜSLÜMAN TÜRKLERİN HIRİSTİYANLIĞA VE KİLİSELERE İLGİ VE ALAKALARI ARTAR...277 TABLO 148: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TÜRKİYEʹNİN HER TARAFINDA HIZLA KİLİSELER İNŞA EDİLİR ...278 TABLO 149: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / AVRUPALILARIN, TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLABİLMESİ İÇİN TÜRKLERİN MÜSLÜMANLIĞI BIRAKIP HIRİSTİYANLAŞMALARI GEREKTİĞİ ŞEKLİNDE, PSİKOLOJİK BİR BASKI UYGULADIKLARINI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?...278 TABLO 150: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / SİZE GÖRE AVRUPALILARIN TÜRKİYEʹNİN ABʹYE GİRMESİNE KARŞI OLMALARININ EN ÖNEMLİ NEDENİ NEDİR? ...279 TABLO 151: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / SİZE GÖRE TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLMASI NETİCESİNDE, TÜRKLERİN AVRUPA HALKLARI ARASINDA ZAMANLA ERİYİP GİTMESİNE, ASİMİLE OLMASINA AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİ DAHA ÇOK ENGEL OLABİLİR? ...280 TABLO 152: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLMASI DURUMUNDA İSLAMİYET’İN AVRUPAʹDA YAYILACAĞINA İNANIYORUM. ÇÜNKÜ: ...281 TABLO 153: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLMASI DURUMUNDA TÜRKLER ARASINDA HIRİSTİYANLIĞIN YAYILACAĞI KANAATİNDEYİM ÇÜNKÜ:, ...282 TABLO 154: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / DİN HAKKINDA BİLDİKLERİNİZİ EN ÇOK NEREDEN ÖĞRENDİNİZ?...283 TABLO 155: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / SİZE GÖRE AB SÜRECİNDE ÇOCUKLARIMIZIN, GENÇLERİMİZİN DİNLERİNİ ÖĞRENMELERİ VE DİNİ KİMLİK OLUŞTURMALARI KONUSUNDA AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİNİN KATKISI DAHA FAZLA OLUR? ...284 TABLO 156: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TÜRKİYEʹNİN AVRUPA BİRLİĞİʹNE GİRMESİNDEN ÖNCE TÜM TÜRK VATANDAŞLARININ İSLAMİYETʹİ DAHA
DOĞRU TANIYABİLMELERİ İÇİN CİDDİ BİR DİN EĞİTİMİNDEN GEÇİRİLMESİ GEREKTİĞİ KANAATİNDE MİSİNİZ? ...285 TABLO 157: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TÜRKİYEʹNİN AVRUPA BİRLİĞİʹNE GİRMESİNDEN ÖNCE TÜM TÜRK VATANDAŞLARININ DİKKATLİ OLMALARINI SAĞLAMAK İÇİN HIRİSTİYANLIK, KİLİSE VE HIRİSTİYAN MİSYONERLİĞİ KONULARINDA YETERİNCE BİLGİLENDİRİLMELERİ GEREKTİĞİ KANAATİNDE MİSİNİZ?...285
GİRİŞ:
AVRUPA BİRLİĞİ: KORKU VE ÜMİT ARASINDA
1. ARAŞTIRMANIN KONUSU
Türkiye 1948’de Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın (AEİT) kurucularından biriyken 1949 yılında Yunanistan’la birlikte Avrupa Konseyi üyesi oldu. Türkiye o zaman bir Avrupa ülkesi olmak ve çoğulcu bir demokrasiye sahip olmak gibi temel kriterlere sahip bir ülke olarak kabul ediliyordu. 1952’de NATO ‘ya katılan Türkiye Avrupa Atlantik Savunma Sistemi’nin Avrupa ayağının temel direği oldu. NATO Anlaşması’nın beşinci maddesine göre Avrupa’daki ya da Kuzey Amerika’daki bir ya da birden fazla üye ülkeye yapılan bir saldırının, bütün ülkelere yapıldığı varsayılacaktı. Böylece Türkiye bir Avrupa ülkesi olarak kabul edilmiş oluyordu.
1963’te Avrupa Ekonomik Topluluğu bir üyelik perspektifi vermek üzere Türkiye’yle bir anlaşma imzaladı. Aynı zamanda Fransa Devlet Başkanı De Gaule, bir Avrupa ülkesi olmadığı gerekçesiyle Büyük Britanya’nın üyeliğini veto ediyordu. Türkiye’yle yapılan anlaşma ertesi yıl yürürlüğe girdiğinde Avrupa Komisyonu’nun Başkanı Walter Hallstein şöyle diyordu:
“Türkiye Avrupa’nın bir parçasıdır. Bu olgu, bugün yapmakta olduğumuz şeyin temel anlamını oluşturmaktadır. Bu, tam güncel bir biçimde, yüzyıllardır geçerli olan ve bir coğrafi kavramı ya da bir tarihsel olguyu özetleyen bir ifadenin çok daha ötesinde bir gerçeği teyit etmektedir. Türkiye Avrupa’nın bir parçasıdır.”(Karlsson, 2007: 7).
Türkiye‐Avrupa Birliği ilişkileri 1971 askeri darbesi, 1974 Kıbrıs Harekâtı ve 1980 darbesi gibi birçok nedenle 70’li ve 80’li yıllarda durakladı. Ayrıca 1981’de AB’ye üye olan Yunanistan, Türkiye ile olan anlaşmazlıklarında üyeliğini kullanmaya başladı. Bu da Türkiye’nin AB ile ilişkilerini daha karmaşık bir hale getirdi.
Türkiye 14 Nisan 1987’de AB’ye tam üyelik için başvuruda bulundu. Avrupa Komisyonu’ndan ilk yanıt Aralık 1989’da geldi. Buna göre Türkiye’nin ekonomik, politik ve sosyal nedenlerle böyle bir üyeliğe hazır olmadığı gerekçesiyle üyelik müzakerelerine başlamanın uygun olmadığı belirtiliyordu. Ancak “Türkiye’nin üyeliğinin uygunluğu konusunda bir tereddüde yer bırakmayacak” bir dizi destek tavsiye ediliyordu. Sonunda Aralık 1999’da Helsinki’de yapılan AB zirve toplantısında o tarihi karar alındı ve “Türkiye’nin diğer aday ülkeler gibi istenen kriterleri yerine getirdiği zaman üyeliğe alınmak üzere aday ülke olduğu” resmen ilan edildi. Bu kararla Türkiye açık bir biçimde üyelik kızağına alındı.
Bu süreç içerisinde Türkiye’de bazı yasalar çıkarılmaya çalışılsa da iktidardaki koalisyon hükümetinin anlaşmazlıkları sonucu Kasım 2002’de yapılan erken seçim sonrası yeni kurulan hükümet AB ile olan ilişkilerde belirgin bir mesafe kaydedince Avrupa Birliği’nde Türkiye’ye karşı yeni bir yaklaşım geliştirilmeye başlandı. Türkiye’nin söz konusu kriterleri hiçbir zaman yerine getiremeyeceğine inanan çoğu Avrupalı ülke, gelişmeler karşısında coğrafi, jeo‐stratejik, dini, kültürel ve tarihi gibi yeni kriterler dillendirmeye başladı.
İşte Türkiye’nin 40 yılı aşkın bir süredir devam eden ve çoğu zaman komik, renkli, düşündürücü, yaralayıcı bir şekilde devam eden (İnan, t.y.: 55‐57) üyelik sürecinde Eylül 2004’de yayınlanan “Avrupa’da Türkiye” adlı raporda da yer aldığı gibi artık farklı bir noktaya gelinmiştir. Türkiye’nin üyeliğinin Avrupa Birliği’ne olumlu katkı yapacağına inanan Avrupalı dokuz tecrübeli devlet adamı ve diplomat, Açık Toplum Enstitüsü (Open Society Institute / OSI) ve British Council desteğinde Bağımsız Türkiye Komisyonu oluşturarak, Eylül 2004’te “Avrupa’da Türkiye” adlı bir rapor yayımladı.
Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari ve Fransa eski Başbakanı Michel Rocard’ın da yer aldığı Komisyon, çeşitli Avrupa başkentlerinde konferanslar düzenleyerek tezlerini dile getirdi. Bu toplantılardan biri 1 Ekim’de Paris’teki Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde (IFRI) gerçekleştirildi. Çok sayıda akademisyen ve bilim adamının katıldığı toplantıda Bağımsız Türkiye
Komisyonu raportörü Avusturya Dışişleri Bakanlığı eski müsteşarı Albert Rohan ilginç bir bakış açısı sundu. Türkiye karşıtı bir politikacının sözlerine atıfta bulunan Rohan, “Viyana’nın üçüncü kez kuşatıldığına üzülmek yerine, Avrupa Birliği’nin İstanbul’u (Constantinople’ü) alacağına sevinmek gerekir” dedi. Emekli diplomat Rohan’ın bu düşünce oyunu, üyelikle ilgili gerek Türkiye gerekse Avrupa’daki kafa karışıklıklarını özetler nitelikteydi. Zira bu bakış açısı Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin her iki tarafı da korkutacak ya da cesaretlendirecek yönleri bulunduğunu göstermektedir (Başyurt, 2004: 48). Bugün anlaşılmaktadır ki, Türkiye’nin olası Avrupa Birliği üyeliğinin doğurduğu korkular gerçeklerden çok algılardan kaynaklanmaktadır (Kastoryano, 2006: 276 ).
21. yüzyılın bu en önemli ortaklık girişiminin Türkiye için ekonomik, hukuki, siyasal ve sosyal birçok getirisiyle birlikte birçok problemi de ülkemize taşıyacağı söylenebilir. Türkiye, belki birçok hukuki düzenleme ile yeni bir çehreye bürünecek, pazar payını artıracak, serbest dolaşım hakkı edinerek insanlarına farklı fırsatlar sunacak bir oluşuma doğru giderken dini hayatında ve kültürel birikiminde yaralar alıp almayacağını da hesap etmesi gereken bir yol ayrımındadır.
Özellikle kendisini dini‐kültürel yönleriyle Avrupa’nın bir parçası kabul edemeyen bir anlayışa karşı “Avrupalı bir Türkiye” dayatmasını yapma durumunda kalan Türkiye, toplumun bu süreçte dini algı ve yaşayışında oluşabilecek değişimleri iyi hesap etmek zorunluluğu içerisindedir. Özü itibariyle tarihinde kavgalarla ve iç hesaplaşmalarla yoğrulmuş bir topluluğun hayali (ideali) olan bu birliğin temelinde yer alan dini arka plân, gücünü hiç de küçümsenmeyecek kadar etkili bir biçimde devam ettirmektedir. Bu nedenle bu kültürel bütünleşmede Türkiye, uzun vadede ülkemizin dini, kültürel ve siyasal çöküntüye gitmesinde etkili olabilecek muhtemel olumsuzluklara karşı önlemlerini şimdiden almak zorundadır.
İslami terminolojide yer aldığı şekliyle “beynel‐havfi verreca” (korku ile ümit arasında) ikileminin tam da Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik süreciyle örtüştüğü bir ortamda birliğe muhtemel üyelikle birlikte Türk toplumunun dini
hayatında meydana gelebilecek değişimlere ışık tutarak ülkemizin bu süreci başarıyla bitirmesine bilimsel bir katkı yapacak çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu amaç doğrultusunda araştırmamızda ilk adım olarak çalışma konusu ile ilgili yüksek lisans ve doktora tezlerini de içine alan geniş çaplı bir literatür taraması yapılmıştır. Bu tarama sonucu görülmüştür ki, Türkiye’de Avrupa Birliği’nin ekonomik, sosyal ve siyasal yönlerine dair birçok araştırma ve yayın bulunmakla beraber dini, kültürel alanla ilgili sınırlı sayıda kaynak bulunmaktadır. Avrupa Birliği konusu yaklaşık 40 yıldır Türk toplumunun gündemini işgal etse de özellikle üyelik sürencin hızlandığı son yıllarda bu konuda yapılan yayınlar ve tartışmalar oldukça artmıştır. Bu çalışmaların ortak özelliği, onların yeni bir oluşumda yer alacak Türkiye’ye bu oluşumu tanıtmaya yönelik olmasıdır.
Avrupa Birliği’nin Türk toplumuna önümüzdeki süreçte yapacağı muhtemel etkilerle ilgili gerek doktora, yüksek lisans tezleri ve gerekse Avrupa Birliği Genel Sekreterliği uzmanlık tezleri daha çok Avrupa Birliği’nin olası ekonomik, hukuki ve politik etkileri üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunlarla ilgili yaptığımız araştırmada şu çalışmalara rastlanmıştır.
• Hakan Tosun (1996) “Türkiye ve Avrupa Birliği`nde Küçük ve Orta Boy İşletmeler Ve Gümrük Birliği`nin Türkiye Küçük ve Orta Boy İşletmelerine Muhtemel Etkileri Otomotiv Yan Sanayii Üzerine Bir Çalışma”, Yüksek Lisans Tezi
• Kenan Ören (1997) “Gümrük Birliğiʹnin Türkiyeʹde KOBİʹlere Muhtemel Etkileri Ve Dengeleyici Teşvik Tedbirleri”, Yüksek Lisans Tezi
• Mustafa Gökçe (1997) “Gümrük Birliğiʹnin KOBİʹler Üzerindeki Muhtemel Etkileri ʺÇorum KOBİʹleri Üzerinde Bir Araştırma”, Yüksek Lisans Tezi • Tarık Demir (1997) “Türkiyeʹnin Avrupa Birliğiʹne Tam Üye Olması Halinde Tarımsal Yapı ve Politikalarında Meydana Gelecek Muhtemel Değişmeler”, Yüksek Lisans Tezi • Melih Himmetoğlu (1997) “Avrupa Birliği`nde Turizm Gelişme Eğilimleri ve Avrupa Birliği`nin Türk Turizmine Olası Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi
• Yaşar Ayşegül Atabey (2000) “Küreselleşme Sürecinde Gümrük Birliği`nin Türkiye Ekonomisinin Yapısal Değişimi Açısından Muhtemel Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi
• Munise Ilıkkan (2000) “Avrupa Tek Para Sistemiʹnin Dünya ve Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Olası Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi
• Hüseyin Özdeşer (2000) “Avrupa Para Birliği, Euro ve Türkiye Ekonomisine Olası Etkileri”, Doktora Tezi
• Tolga Güler (2001) “Euroʹnun Türk Bankacılık Sistemine Etkisi ve Euro İle Ortaya Çıkması Muhtemel Zorluklar”, Yüksek Lisans Tezi
• Özhan Tuncay (2001) “Avrupa Birliğiʹnde Parasal Birlik Yönündeki Gelişmeler ve Tek Paraya Geçişin Muhtemel Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi
• Asuman Göksel (2001) “Türkiye`nin Avrupa Birliği`ne Adaylığının Türk Yönetim Sistemine Olası Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi
• Selda Yerlikaya (2001) “Avrupa Birliğindeki Bölgesel Politikalar ve Üyeliği Sonrasında Türkiyeʹye Olası Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi
• Burak Gürdal (2001) “Avrupa Birliği Yönetime Katılma Normlarının Türk Bankacılık Sektörüne Olası Etkileri (Uygulamalı Bir Araştırma)”, Yüksek Lisans Tezi • Burcu Durmaz (2004) “Avrupa Birliğinde Çevre Politikası Alanında Muhtemel Müzakere Sürecine Yönelik Gerekli Hazırlıkların Örneklerle Çalışılması”, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Uzmanlık Tezi
• Hüseyin Kutay Aytuğ (2006) “Avrupa Birliği Anayasası’nın Türkiye’de Sosyo‐Politik Yaşam Üzerine Olası Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi
Literatür taraması sonucunda Avrupa Birliği’nin dini hayatımıza etkileri konulu doğrudan bir çalışmaya rastlanmamıştır. Ancak benzer konuda yapılan çalışmaların en önemlilerinden biri Amsterdam’da yayınlanan “Avrupa Birliği, Türkiye ve İslam” isimli çalışma olmuştur. Çalışma, Avrupa Birliği sürecinde Türkiye’nin dini kimliğinin katılıma etkileri üzerinde yayınlanmış önemli bir rapor olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bunun yanı sıra
• Uluslararası Avrupa Birliği Şûrası, (Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara 2000), • Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Girişinin Din Boyutu Sempozyumu (Diyanet İşleri Başkanlığı‐ Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 17‐19 Eylül 2001 Çanakkale),
• Avrupa Birliği Ülkelerinde Din‐Devlet İlişkisi Sempozyumu (İSAM 9‐10 Aralık 2006) ve
• Avrupa Birliği sürecinde Dini kurumlar ve Din Eğitimi Sempozyumu (İSAV 17‐19 Kasım 2006) gibi temel yayınlar özellikle Avrupa’da dini hayat, din eğitimi ve Türk din görevlilerinin bu süreçte yapması gereken temel işlevlerle ilgili önemli veriler sağlamaktadır.
Ayrıca Avrupa tecrübesini hâlihazırda yaşayan Türkleri konu alan • Euro‐Türkler (Faruk Şen, İstanbul / 2007),
• Euro‐Türkler (Ferhat Kentel‐Ayhan Kaya, İstanbul 2005),
• Avrupa’da İslam, Laiklik ve Demokrasi –Fransa, Almanya ve Hollanda‐ (Ahmet Yükleyen, Ahmet T. Kuru, İstanbul; TESEV, 2006) ve
• Avrupa’daki Türklerin Türkiye Avrupa Birliği İlişkilerine Etkileri Hollanda Örneği (Talip Küçükcan, Veyis Güngör, Hüseyin Kocabıyık Türkevi, Amsterdam 2006) gibi yayınlar da araştırmamıza ışık tutmuştur.
AB üyelik sürecinin dini alanda meydana getirebileceği olumlu ya da olumsuz değişimleri dolaylı olarak konu alan az sayıda çalışma olmakla birlikte, bu konunun ülkemizde hiç tartışılmadığını söylemek yanlış olur. Bu noktada çalışmamızda yararlandığımız en önemli kaynakların bir bölümünü medyada dergi ve köşe yazılarında entelektüellerin lokal tespit ve önerileri oluşturmuştur. Bu çalışmaların yanında konu ile ilgili pek çok yerli ve yabancı kaynaktan yararlanılmıştır.
2. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ VE AMACI
Birçok belirsizlikle birlikte özellikle 1948 yılından sonra Batı Avrupa uygarlığı büyük bir refah ve başarıya ulaşmayı başarmıştır. Entelektüel ve teknik konularda Avrupa, (belki Japonya hariç tutulabilir) başka herhangi bir yerle mukayese edildiğinde hiç de geride olmayacak bir konuma ulaşmıştır. Afrika ve Asya’daki sömürgelerini kaybetmesi Avrupa’nın gücünden bir şey kaybettirmemiş; aksine bir anlamda zorunlu kaldıkları ağır masraflardan kurtulmuşlardır. Özellikle son yıllarda Batı Avrupa’daki uluslarötesi yapılardaki artan bütünleşme ve dayanışma girişimleri çevredeki diğer ülkelerle birlikte bir güç merkezinin inşasına imkân tanımıştır. Dolayısıyla gelecek nasıl teşekkül ederse etsin, Avrupa uygarlığının eski merkezlerinin güçlerini büsbütün kaybettiklerini düşünmek yanıltıcı olacaktır (McNeill, 2008: 191). Bu nedenledir ki dayanışma ve bütünleşme gayretlerinin son yüzyıldaki en etkili kurumsalı olan Avrupa Birliği düşüncesinin irdelenmesi ve oluşumun etkileri üzerinde çalışmayı hak edecek bir önem arz etmektedir.
Bu araştırma, muhtemel bir Avrupa Birliği üyeliği durumunda Türkiye’de yaşayan Müslümanların dini alanda ne gibi bir değişim yaşayacakları ve bu sürece entegrasyonda dini algılarında olumlu ya da olumsuz bir dönüşüme muhatap olup olmayacakları sorularına cevap aramaktadır. Bu bağlamda ülkemizde yaşayan ve Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde yaşamını sürdüren Müslüman Türklerin dini hayatta meydana gelebilecek olası değişikliklere verecekleri reaksiyonların tespitine ve bu verilerin söz konusu genel bir bakış içerisinde değerlendirilmesine gayret edilecektir.
Bilindiği gibi din, genelde bir ferdin ve zümrenin doğru kabul ettiği veya davranışların onunla tanzim edildiği bir şey anlamında kullanılmaktadır. Asıl itibariyle din sözcüğü, en başta beşerî bir zihnin kurgusu olamayan bilâkis Allah kaynaklı bir şey için kullanılır; ancak bu şekilde ona tabiatüstü, vahiy edilmiş ve
mistik denilebilir, amacı da dünya ile Allah arasında etkili bir bağ meydana getirmektir ( Northbourne, 1998: 2).
Dinin hem sosyal hem de mistik yönü vardır. Bunlardan birini göz ardı etmek insanı tek yönlü bir anlayışa (redüktivizme) götürür. Din, insan ve toplum hayatında fıtrî bir gerçekliğe sahiptir. Öyle ki yüzyılımızın sezgici filozoflarından H. Bergson, “Ahlâk ve Dinin İki Kaynağı” adlı eserinde “Geçmişte ilim, sanat ve felsefesi olmayan toplumların var olduğunu, ancak dinsiz toplumun asla var olmadığını” belirtirken bu gerçeği dile getirmiştir. Din, devlet, ekonomi, siyaset gibi toplumsal kurumlardan kabul edilmiş ve toplumdaki birleştiricilik, bütünleştiricilik yönü her zaman vurgulanmıştır. Din, geçmiş ve günümüz toplumları bakımından sosyal bir kontrol aracı olarak, toplumun bütünleşmesinde her zaman katkıda bulunmuştur; ancak zaman zaman bütünleştiricilik yönüne rağmen belirgin ayrışımların odağında da bulunmuştur (Günay, 1998: 200).
Ülkemizin Avrupa Birliği üyelik sürecinde de din oldukça önemli bir işlev yüklenmektedir. Zira Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği hakkında resmiyetin dışında perde arkasında en çok tartışılan konu din ve kültürdür (Aydın, 2008). Bu açıdan bakıldığında, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin dini‐kültürel alanla ilgili endişe ve kaygıları kadar Türk toplumunun da benzer kaygıları taşıması gayet doğaldır.
Bu nedenle önemle üzerinde durulması gereken bir konu olarak beliren çalışmamızın şu amaçları taşıdığını söyleyebiliriz:
• Halkımızın Avrupa Birliği’nin mahiyeti ve Türk toplumuna kazandıracakları ve kaybettirecekleri hakkındaki bilgi ve bilinç düzeyini belirlemek;
• Avrupa Birliği üyeliği ile genel toplumsal yaşamımızla ilgili norm ve prensiplerin ne yönde etkileneceğine dair çıkarımlarda bulunmak; • Gündelik hayatımız, çalışma hayatımız, aile yapımız ve milli
kimliğimizin bu ortaklıkla birlikte geçireceği değişim ve dönüşümleri saptamak;
durumunda dini yaşayışta olabilecek muhtemel değişimleri tespit etmek;
• Üyelikle beraber dini haklar ve özgürlükler ile ilgili engellerin kalkacağı, Laiklik anlayışının değişeceği ya da ordu‐siyaset ilişkisinin yeniden tanımlanabileceği gibi düşüncelere Türk halkının ne oranda katıldığını tespit etmek;
• Üyeliğin, temelini dinden alan ahlaki prensiplerde erozyon, iffet, namus, hayâ ve edep gibi Türk toplumu için önemli kavramlarda bir aşınma, içki tüketimi, domuz eti yemek, gayrı meşru ilişki gibi İslam dininin koyduğu prensiplerde bir çözülme meydana getirip getirmeyeceğine dair fikir yürütmek;
• Avrupa Birliği üyelik sürecinde dini eğilimlerin İslamiyet’ten Hıristiyanlığa doğru bir kayma göstereceği ve Türk toplumunun Hıristiyanlaşacağı kaygılarına Türk toplumunun yaklaşımını belirlemek; • Avrupa Birliği’ne giriş sürecinde Türkiye’de verilen din eğitimini
tartışmak;
• Türk toplumunun bugününe dair fotoğrafını çekerken geleceğe ilişkin projeksiyonlarda bulunmaktır.
3. ARAŞTIRMANIN YAKLAŞIMI, YÖNTEM VE TEKNİKLERİ
İnsanların bir arada yaşamalarından doğan toplumsal olay ve olgular, insan ilişkilerinden meydana geldikleri için, insana dair eylemleri anlayıp kavrama ihtiyacı sosyal bilimleri gerekli kılmıştır (Dönmezer, 1994: 2). Toplumla ilgili araştırmalarla, toplumsal düşünce salt bir kurgusal ya da kuramsal felsefe olmaktan kurtularak nesnelleşirken, toplumsal olaylar kendiliğinden ve bilinçsiz bir gidiş olmaktan çıkarak; gelişme doğrultusunda yönlendirilebilen, amaçlı ve denetimli bir süreç özelliği kazanmıştır. (Sencer, 1994: 6) Bu nedenle başta Sosyoloji olmak üzere toplumsal bilimler özellikle birbirleriyle ilişkili insanları incelemekte ve bu ilişkilerin ve etkileşimin değişik formları ve şekilleri üzerinde durmaktadırlar.
Genel olarak toplumbilimleri, özel olarak da sosyoloji, toplumsal yapının kuruluş ve işleyişini, bireyler arası ilişkileri çözümleyerek, toplumsal olayların bağlı olduğu genellikleri tespit eden ve bu genelliklerden hareketle yaptığı çıkarımlarla toplumsal gidişe yön veren bilim dalıdır (Sencer, 1994: 5). Başka bir deyişle sosyolojik bir araştırma yapmanın temel amacı, insanın sosyal davranışı konusunda derin bir anlayış elde etmektir (Cole, 1999: 13). Bunun için sosyolog, toplumsal olguların herhangi bir kategorisini araştırmaya gireceği zaman, bu olguları bireysel tezahürlerinden yalıtılmış olarak ele almaya çaba sarf etmelidir (Durkheim, 1994: 86).
Dinin de oldukça kısa ve basit olmakla beraber en yetkin tariflerinden biri “din kutsalın tecrübesidir.” ifadesidir. Dinin bu şekilde anlaşılması, dini tecrübenin objektif özelliği üzerinde ısrar etmekte ve onun yalnızca sübjektif tabiatı üzerinde ısrar eden psikolojik nazariyeye karşı koymaktadır (Wach, 1995: 37). Başka bir deyişle yaşayan bir din tabiatı icabı sosyal münasebetler kurmak ve gözetmek zorundadır. Sosyal münasebetlerden yoksun olarak düşünülen bir din, herhangi bir inanç olmaktan öte gidemez ve sosyoloji açısından din özelliği kazanamaz (Sezen, 1998: 78). Bu nedenle dinî inanç ve uygulamalar insan toplumunun evrensel bir
özelliği olmuşlardır. İnsanlar sadece dua etmek, ibadet etmek ve kurban kesmekle kalmamışlar aynı zamanda kendi uygulamaları üzerinde derin bir şekilde düşünmüşlerdir (Solmaz, 1997: 143).
Din sosyolojisinin incelediği şey de insanın dinden kaynaklanan sosyal faaliyetleri ve dini maksatlı özel cemiyetleşmeleridir (Kehrer, 1992: 7). Din sosyolojisi, dinle toplum münasebetlerini ve bunlar arasında yer alan karşılıklı etki ve tepkileri incelemeyi amaç edinmiştir (Taplamacıoğlu, 1963: 64). Bunun yanında din ve toplum münasebetleri anlamında dinin, iktisat, ahlak, siyaset, sanat, teknik hukuk ve devletle olan münasebetlerinin de incelenmesi din sosyolojisinin esaslı konularının arasında yer alır (Günay, 1998: 56).
Din sosyoloji araştırma sahası içerisinde yer alan konuları değerlendirirken sosyal bilimlerin ve genel sosyolojinin metot ve tekniklerinden yararlandığı gibi din bilimlerinden de istifade eder. Bu anlamda din sosyolojisi herhangi bir konuyu ele alırken Vasıflama, Karşılaştırma, Açıklama ve Anlama şeklinde ifade edebileceğimiz metodolojik yolu takip eder. Sosyal karakterli olayların vasıflanması onların gözlemi (observation) demektir. İnceleme konusu olan bir toplumun dini hayatı ve vakıalarının sosyolojik tetkikinin ilk adımı onların müşahedesi ve doğru bir portresini çizmek olmaktadır (Günay, 1998: 64).
Her ne kadar sosyoloji yukarıda da belirtildiği gibi ilk etapta vasıflayıcı bir bilim olarak görülse de ancak vasıfladığı olguları karşılaştırıp, açıklamalara gittiği, olaylar arasında sebep‐sonuç bağı kurabildiği ölçüde amacına ulaşabilmiş sayılır. Karşılaştırma sayesinde aynı tipteki iki toplum ya da çeşitli tiplerdeki toplumlardaki benzer ya da farklı olay ve olgular kıyaslanabilir. Bu yolla somut veriler üzerinde çözümlemeler yapma kolaylaştığı gibi, deneyin olanaksızlıklarından gelen bir takım boşluklar da kapatılabilir (Tolan, 1996: 204‐205). Vasıflayıcı sosyolojiye bağlı olarak yapılacak olan tarihi, etnolojik ve istatistikî karşılaştırmalar bir açıklama ve değerlendirme ile sonuçlanmalıdır. Olayların dışa ait formlarından, onun bütününü kavramak demek olan anlayış ve bunlar arasında sebep‐sonuç bağı kurmak demek olan açıklama ve yorum
da birçok önemli sonuçlara erişebilmeyi mümkün kılar (Günay, 1998: 76). Elbette din sosyoloji bu teknikleri kullanmadan önce konuyu ele alırken izlenen zihinsel tutum ve yaklaşımını belirlemek zorundadır.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi sosyolojinin ve dolayısıyla din sosyolojisinin temel objesi tek tek bireyler olmayıp, bunların herhangi bir şekilde bir araya gelerek oluşturdukları bütünlerdir. Toplum birbirleriyle ilintili parçalardan oluşan bir sistemdir. Her parçanın anlamı bütün içinde birbirleriyle ve bütünün kendisi ile olan ilişkilerinde ortaya çıkar. Bunun için toplum birbirine bağımlı ve hepsi de genelde sistemin bütünleşmesine ve uyumuna katkıda bulunan öğelerden oluşur (Swingewood, 1998: 272). Nitekim yapısal işlevselciler toplumsal kurumlar ve yapıları tartışırken sık sık sistem kavramına başvururlar. Sistem yalın olarak bütünü oluşturan, birbirleriyle ilişkili parçaların örgütlenmesidir. Bir toplumsal sistem karşılıklı beklentiler aracılığıyla bir arada tutulan birbirleriyle bağlantılı statü ve pozisyonları içeren bir yapıdır. Başka bir deyişle sistem, parçalarının toplamından daha fazla bir şeydir; parçaları arasındaki ilişkileri de kapsar (Abrahamson, 1990: 2).
Yapısal işlevselci yaklaşıma göre toplumun çekirdeği bireydir. Toplumun alt sistemleri bireylerden müteşekkildir. Tek tek bireylerin bütünlüğü alt sistemleri, alt sistemlerin işlevsel bütünlüğü ise sistemi meydana getirir. Birey, toplumsal bir rol içerisinde ele alınır ve yapısal işlevselcilik bu role sahip bireye ʺaktörʺ demektedir. Birey aynı zamanda sahip olduğu role uygun bir statü içerisinde yer alır ve rol kavramı statü ile birlikte anlam kazanır (Kongar, 1999: 153‐154). Bu bağlamda, yapının ve toplumun işleyişinin incelenmesi, sosyolojinin kurucularının olduğu gibi çağdaş kuramcıların da çalışmalarına yön veren sosyolojik bir ilgi alanıdır. Yapısal işlevselcilik, sosyolojinin birbirleriyle karşılıklı bağımlı parçalardan oluşan birimler biçimindeki toplumsal yapıların çalışmasını irdelemeyi amaçlamıştır. Bununla birlikte yapısal işlevselcilerin sosyolojik kavramları tanımlamada birbirlerinden farklılık gösterdikleri gözlemlenmiştir. Böyle olmakla beraber, genel anlamda sosyoloji kullanımına ait iki anahtar kavrama değinmek gerekir.
Bu kavramlardan ilki olan, yapı, görece durağan ve kalıplaşmış toplumsal birimler dizisi ya da görece kalıcı kalıplar sistemini anlatır. Yapı her biri belli kalıplara göre işleyen birbirleri ile bağlantılı parçalardan oluşur. Bu kavramların ikincisi olan işlev ise, bütünü oluşturan parçaların uyumu için gerekli toplumsal etkinliklerin sonuçları şeklinde tanımlanır. Buna göre, işlev, yapı içinde dinamik süreci anlatır (Poloma, 1993: 31). Her yapı, bir işlevi olduğu için vardır. İşlev de bir gereksinimden doğar. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, karmaşık yapı ve süreçlerden müteşekkil bir sistem olarak, toplumda birbirleriyle uyuşan işlevler olduğu gibi, birbirleriyle uyuşmayan hatta çelişen işlevler de mevcuttur. Bu sebeple, toplumsal yapı içerisinde sistemin bir bütün olarak devamını kolaylaştırıcı nitelikte işlevler (fonksiyon) yanında, sistemin işleyişine zarar verici nitelikte olan işlevler de (disfonksiyon) söz konusudur. Unutulmamalıdır ki, herhangi bir toplumsal öğe, bir toplumsal birim için fonksiyonel, diğeri için disfonksiyonel olabilir. Başka bir ifadeyle yapısal işlevselciliğe göre yapı mekânda örgütlenme ise, işlev de zamanda örgütlenmedir. Her sistem, işlevi sayesinde yapısının sürekliliği sağlanabilsin diye ikisini de kendi bütünlüğü içinde eritmelidir. Ya da bu ifadenin tam tersi yapı sayesinde işlevin sürekliliği sağlanmaktadır (Abrahamson, 1990: 12).
Toplumsal yapı ve toplumsal birimlerin toplumsal sistem içinde işlevselliği, bir gereksinimi karşılama ve öteki parçalarla ahenkli bir bütünleşme demektir. Her toplumda temel işlevlerden her birinin bulunması halinde yapısal öğelerin rastlantısal ya da seçmeci bir bileşimi olmaması gerekmektedir (Moore, 1997: 345). Bu nedenle her toplumsal birim yapısal işlevselci modelde toplumsal sistem için vazgeçilmez niteliktedir. Bu noktadan hareketle, çalışmamızda sosyolojinin ve din sosyolojisinin metot ve teknikleri uygulanırken, denge ve uyum içerisinde değişimi öngören ve sosyo‐kültürel değişim sürecini tek nedenli değil çoklu bir nedensellik içinde izah eden işlevselci kuramın yaklaşım ve açıklamaları temel alınmıştır.
BİRİNCİ BÖLÜM:
KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVE
1.AVRUPA BİRLİĞİ’NİN TARİHÇESİ
Avrupa’nın birleşmesine yönelik “federal” ya da “konfederal” planlar Ortaçağ’dan itibaren zaman zaman gündeme getirilmiştir. Avrupa Birliği düşüncesinin tarihine baktığımızda, Saint Pierre ve Victor Hogo’nun “Birleşik Avrupa Devletleri” kurulmasına ilişkin planlarını, İmmanuel Kant’ın “Sonsuz Barışın Sağlaması”na yönelik projesini, ayrıca Montesguieu, Voltaire, Proudhon, Saint Simon gibi birçok düşünürün siyasal liberalizm ve barışı esas alan bir entegrasyon ya da birlik fikrini görürüz (Canpolat, 2002: 90). Bir bakıma Avrupa ülküsü, gerçek bir siyasi projeye dönüşüp Avrupa Topluluğu (European Community‐ AT) üyesi ülkelerin hükümet politikalarında uzun vadeli bir hedef haline gelmeden önce, sadece filozoflarla önsezili kimselerin düşüncelerinde yaşıyordu.
Zira Avrupa yüzyıllarca, sık sık yaşanan kanlı savaşlara sahne oldu. 1870‐ 1945 yılları arasında Fransa ve Almanya üç kez savaştılar. Birçok insan yaşamını kaybetti. Bu felaketler üzerine bazı Avrupa ülkelerinin liderleri, barışın sürdürülebilmesinin tek yolunun, ülkelerinin ekonomik ve siyasi yönlerden birleşmesi olduğu fikrine vardılar (Bulaç, 2001: 17). Avrupa birliği hayalinin gerçekleşmesi için atılan ilk ciddi adımlar ise II. Dünya Savaşı’ndan sonra yaralarını saran Avrupa’da öncelikli ekonomik, kısmen de siyasi işbirliğinin güçlenmesi gerektiği görüşünün ifade edilmesiyle atıldı. İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte Avrupacılık tartışması hem ivme kazandı hem de geniş bir kamuoyunu arkasına aldı (Yazgıç, 2005: 10).
Avrupaʹda bütünleşme sürecine ivme kazandıran, biri federasyon yanlısı diğeri işlevselci iki akımın başlıca savunucuları İtalyan federalist Altiero Spinelli ile 1951ʹde Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğuʹnun (European Coal and Steel
Community‐ AKÇT) kurulmasına yol açan Schuman Planıʹnın ilham kaynağı Jean Monnetʹdir (DTM, 2002: 3). Bu girişimin hedefi, yerel, bölgesel, ulusal ve Avrupa ölçeğindeki güç odakları arasında diyaloga ve tamamlayıcı bir ilişki kurarak kalıcı barış için Avrupa’daki ülkeleri ortak bir noktada buluşturmaktı (Çalış, 2001: 26). Sonuç olarak 1951 yılında Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT) Belçika, Batı Almanya, Lüksemburg, Fransa, İtalya ve Hollandaʹdan oluşan 6 üye ile kuruldu. Bu ülkelerdeki kömür ve çelik sanayii ile ilgili alınan kararlar, bağımsız ve devletler üstü bir kuruma (Yüksek Otorite) devredildi. Söz konusu kurumun ilk başkanı ise Jean Monnet oldu.
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğuʹnu (AKÇT) kuran Paris Antlaşması (1951), Avrupa Ekonomik Topluluğuʹnu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğuʹnu (EURATOM) kuran Roma Antlaşmaları (1957), Avrupa Tek Senedi (1986) ve Maastricht Avrupa Birliği Antlaşması (1992), üye devletleri egemen Devletler arasındaki geleneksel anlaşmalardan daha sıkı bir biçimde birbirine bağlayan ABʹnin hukuki temellerini oluşturuyordu. Böylelikle Avrupa Birliği, doğrudan uygulanma imkânı olan bir mevzuat oluşturabilmekte ve yurttaşları lehine özel haklar ihdas edebilmekteydi (ABGS, 2008).
Topluluğun çalışmaları, başlangıçta altı kurucu üyesi arasında bir kömür ve çelik ortak pazarı kurulmasıyla sınırlıydı. II. Dünya Savaşı ertesindeki o günlerde savaşın galip ve mağluplarını, eşitler olarak işbirliğinde bulunabilecekleri bir kurumsal yapı içinde bir araya getiren Topluluk, temelde barışı güvence altına almanın bir aracı olarak algılanıyordu. Altılar 1957ʹde, Fransız Ulusal Meclisiʹnin Avrupa Savunma Topluluğu projesini reddetmesinden üç yıl sonra, işgücü ile mal ve hizmetlerin serbest dolaşımına dayanan bir ekonomik topluluk kurmaya karar verdiler. Mamul mallarda gümrük vergileri, planlandığı gibi 1 Temmuz 1968ʹde kaldırıldı; özellikle tarım ve ticaret politikaları olmak üzere ortak politikalar 60ʹların sonunda yerli yerine oturmuştu.
Altılarʹın başarısı Birleşik Krallık, Danimarka ve İrlandaʹyı Topluluk üyeliğine başvurmaya yöneltti. General ʺDe Gaulleʺ yönetimindeki Fransaʹnın
1961ʹde ve 1967ʹde iki kez veto yetkisini kullandığı çetin bir pazarlık dönemini takiben, bu üç ülke 1972 yılında üyeliğe kabul edildi (DTM, 2002: 12). Avrupaʹnın ilk genişleme dalgasını oluşturan ve üye devlet sayısını altıdan dokuza yükselten ilk genişleme ile birlikte, Topluluk sosyal, bölgesel ve çevresel konularda üstlendiği sorumluluklarla yeni bir derinlik kazandı (İlhan, 2000: 173).
Amerika Birleşik Devletleriʹnin 1970 başlarında doların konvertibilitesini (değiştirilebilirlik, çevrilebilirlik) askıya almasıyla ekonomik yakınlaşma ve parasal birlik gereksinimi açıkça kendini gösterdi. 1973 ve 1979ʹdaki iki petrol kriziyle dünya çapında parasal istikrarsızlık daha da ağırlaştı. 1979 yılında Avrupa Para Sistemiʹnin işlerlik kazanması döviz kurlarının sabitleşmesine yardımcı oldu ve Üye Devletler’in (Member States) kararlı ekonomik politikalar izleyerek açık bir ekonomik alanın dayattığı disiplinden yararlanmalarını ve birbirlerine karşılıklı destek vermelerini sağladı. Topluluk 1981ʹde Yunanistanʹın, 1986ʹda da İspanya ve Portekizʹin katılmalarıyla güneye doğru genişledi (AB Yerel, 2003, :17) ve üye sayısını on ikiye çıkarmış oldu.
Bu genişlemeler, On ikilerʹin, ekonomik durumları arasındaki farklılıkları azaltmaya yönelik yapısal programlar uygulamalarını kaçınılmaz kıldı. Bu dönemde Topluluk, Güney Akdeniz ile Afrika, Karayipler ve Pasifik ülkeleri ile yeni anlaşmalar imzalayarak uluslararası düzeyde daha önemli bir rol oynamaya başladı. Pasifik ülkeleri birbirini izleyen dört Lomé Sözleşmesi (1975, 1979, 1984 ve 1989) ile Toplulukla bağ kurdu. Tüm GATT (General Agreement on Tariffs and Trade / Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması) üyeleri arasında 15 Nisan 1994ʹte Marakeşʹte imzalanan bir anlaşma ile dünya ticaretinin gelişiminde yeni bir aşamaya girildi (ATKT, 1976: 156). Pazarlıkları bir blok olarak sürdüren ve artık “Avrupa Birliği” (European Union‐ EU) olarak adlandırılan birlik, görüşmelere damgasını vurma ve çıkarlarının gözetilmesini sağlama konusunda çaba harcadı.
1 Ocak 1995ʹte Avrupa Birliğiʹne üç yeni üye katıldı. Avusturya, Finlandiya ve İsveç kendilerine özgü katkılarıyla Birliği zenginleştirip, Orta ve Kuzey Avrupaʹda yeni açılımlar sağladılar. 2004 yılında ise Güney Kıbrıs, Çek