• Sonuç bulunamadı

Avrupa Birliği'ne üyeliğin Türk toplumunun dînî hayatına yansımaları: Gelecekle ilgili beklentiler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Avrupa Birliği'ne üyeliğin Türk toplumunun dînî hayatına yansımaları: Gelecekle ilgili beklentiler"

Copied!
361
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

DİN SOSYOLOJİSİ BİLİM DALI

AVRUPA BİRLİĞİ’NE ÜYELİĞİN TÜRK

TOPLUMUNUN DÎNÎ HAYATINA YANSIMALARI:

GELECEKLE İLGİLİ BEKLENTİLER

MEHMET BİREKUL

DOKTORA TEZİ

Danışman

Doç. Dr. Bünyamin SOLMAZ

(2)
(3)

Bilimsel Etik Sayfası 

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

MEHMET BİREKUL

 

(4)
(5)

Doktora Tezi Kabul Formu 

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

DOKTORA TEZİ KABUL FORMU

Mehmet Birekul tarafından hazırlanan AVRUPA BİRLİĞİ’NE ÜYELİĞİN TÜRK TOPLUMUNUN DÎNÎ HAYATINA YANSIMALARI: GELECEKLE İLGİLİ BEKLENTİLER başlıklı bu çalışma 07 / 07 / 2009 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Doç. Dr. Bünyamin Solmaz Danışman Prof. Dr. Yasin Aktay Üye Prof. Dr. Mehmet Bayyiğit Üye Prof. Dr. Fazlı Arabacı Üye Doç. Dr. Mehmet Akgül Üye

(6)

 

 

 

 

 

(7)

ÖNSÖZ 

Türkiye’nin  Avrupa  Birliği’ne  tam  üyeliği  ve  bu  yolda  atılması  gereken  adımlar,  gerek  AB  ülkelerinin  ve  gerekse  Türk  halkının  önümüzdeki  dönemde  karsılaşacağı  en  zorlu  sorunlar  arasında  yer  almaktadır.  Türkiye’nin  tam  üyelik  perspektifi, Türkiye ile Avrupa arasında, hem resmi, hem özel sektör, hem de sivil  toplum  kuruluşları  ve  hatta  fertler  düzeyinde,  şimdiye  kadar  olandan  çok  daha  derin,  farklı,  kapsamlı  bir  diyalog  ortamı  yaratılması  gerekliliğini  de  beraberinde  getirmektedir.  Bu  durum  karşılıklı  tereddütlerin,  kuşkuların  ve  güvensizliklerin  üstesinden  gelinmesi  ve  ilişkilerin  bir  işbirliği  ve  dayanışma  ortamına  sokulması,  güçlü bir ortaklık ilişkisi kurulmasını da zorunlu hale getirmektedir. 

Bu  vasatta,  Türk  halkı,  batılılaşma  sürecinin  en  keskin  virajlarından  biri  olarak kabul edebileceğimiz bu dönüşüm sürecinin neresinde yer almaktadır sorusu  önem  kazanmaktadır.  Zira  Avrupa  Birliğiʹne  tam  üye  olma  çabaları  Türk  toplumunun  geçmişten  süregelen  batılılaşma tercihinin  günümüzdeki  en  önemli  araçlarından  biri  olarak  karşımıza  çıkmaktadır.  Bu  nedenle  sürecin  Türk  toplumunun  sosyal  hayatına  paralel  olarak  dini  hayatında  ne  gibi  değişimleri  gündeme getireceği de merak konusudur. 

Bu  hareket  noktasından  yola  çıkan  “Avrupa  Birliği  Üyeliğinin  Türk  Toplumu’nun  Dînî  Hayatına  Yansımaları  Gelecekle  İlgili  Beklentiler”  isimli  tez  çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde araştırmanın genel tasarımı ile  ilgili bilgi verildikten sonra Avrupa Birliği’nin tarihçesi, kurumları, genişleme süreci  ve  Türkiye‐Avrupa  Birliği  İlişkileri  ile  ilgili  temel  bilgiler  sunulmuştur.  Akabinde  Avrupa  Birliği’nin  kimlik  sorunsalı  bağlamında  din  olgusu  çözümlenmeye  çalışılmış  ve  Avrupa  Birliği’nde  kurumsal  anlamda  ve  sosyal  hayatta  din  ve  dini  yapı  irdelenmiştir.  Son  olarak  bu  bölümde  Türkiye  ve  Avrupa  Birliği  ülkeleri  açısından  karşılıklı  algıların  tespitine  ve  nedenlerine  dair  çıkarımlarda  bulunulmuştur. 

(8)

Alan  araştırmasını  ihtiva  eden  ikinci  bölümde  çalışmanın  kapsamı  ve  sınırlılıkları,  evren  ve  örneklemi,  varsayımları,  veri  işleme  yöntemleri  ile  bilgiler  verilmiş, ardından araştırma alanını oluşturan Konya şehrinin sosyo‐kültürel yapısı  ile  ilgili  bilgiler  verilmiştir.  Örneklemin  genel  niteliklerinin  açıklandığı  bölümün  akabinde alan araştırmasının bulgularının değerlendirilmesine geçilmiştir. Üç temel  araştırma  probleminin  şekillendirdiği  bu  bölümde,  sırasıyla  Avrupa  Birliği  üyelik  sürecinde  Türk  toplumunun  AB  algısı,  bu  sürecin  muhtemel  bir  üyelikle  tamamlanması  halinde  toplumsal  hayatımıza  olası  etkileri  ve  dini  hayatımızda  ortaya çıkacak muhtemel değişimler istatistikî verilerle irdelenmiştir. Araştırmanın  sonuçları ise değerlendirme bölümünde paylaşılmıştır.  

Elbette  çalışma  boyunca  birçok  problemle  karşılaşılmış  ve  bu  problemlerin  aşılmasında birçok kişinin yardımları dokunmuştur. Bu anlamda öncelikle çalışma  konusunun  belirlenmesinden  başlayarak  anket  formunun  hazırlanmasına  ve  çalışmanın akademik bir forma kavuşturulmasına kadar her aşamada yardımlarını  esirgemeyen danışman hocam Doç. Dr. Bünyamin Solmaz beye, çalışmamı başından  itibaren takip ederek, araştırmaya yol haritası çizen Tez İzleme Komitesi’nin değerli  hocaları Prof. Dr. Mehmet Bayyiğit ve Prof. Dr. Yasin Aktay, Doç. Dr. Naim Şahin  beylere, zaman zaman önerilerine başvurduğum ve tezime açılımlar sağlayan Doç.  Dr. Talip Küçükcan, Prof. Dr. Tahsin Görgün ve Dr. Veyis Güngör beylere, kaynak  konusunda  yardımlarını  esirgemeyen  Arş.  Gör.  Arif  Korkmaz  ve  Mehmet  Kurt’a,  anketlerin  uygulanmasında  titizlikle  davranan  Sosyolog  Ersin  Öztürk  beye,  her  aşamada  desteğini  esirgemeyen  eşim  Fatma  Birekul’a  ve  burada  anamadığım  /  unuttuğum herkese teşekkürlerimi sunuyorum.  

Araştırmanın  Din  sosyolojisi  alanında  bir  boşluğu  doldururken,  gelecekte  yapılacak bu tür çalışmalara da ışık tutmasını umut ediyorum. 

Mehmet Birekul  K o n y a   /   2 0 0 9      

(9)

İÇİNDEKİLER 

ÖNSÖZ ... İİİ İÇİNDEKİLER ... İX KISALTMALAR ... Xİ TABLOLAR İNDEKSİ ... Xİİİ GİRİŞ:...1

AVRUPA BİRLİĞİ: KORKU VE ÜMİT ARASINDA...1

1. ARAŞTIRMANINKONUSU ...1

2.ARAŞTIRMANINÖNEMİVEAMACI ...7

3.ARAŞTIRMANINYAKLAŞIMI,YÖNTEMVETEKNİKLERİ...10

BİRİNCİ BÖLÜM:...14

KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVE ...14

1.AVRUPABİRLİĞİ’NİNTARİHÇESİ...14 2.AVRUPABİRLİĞİ’NİNKURUMLARI...18 2.1. Bakanlar Konseyi...18 2.2. Avrupa Komisyonu...19 2.3. Avrupa Parlamentosu ...20 2.4. Adalet Divanı ...21 2.5. Sayıştay ...22

2.6. Diğer kurumlar ve organlar...22

2.6.1. Ekonomik ve Sosyal Komite ... 22

2.6.2. Bölgeler Komitesi... 22

2.6.3. Avrupa Yatırım Bankası ... 23

3.AVRUPABİRLİĞİNİNGENİŞLEMESİVETÜRKİYE-AVRUPABİRLİĞİİLİŞKİLERİ...24

3.1.Avrupa Birliği Genişleme Süreci ...24

3.2. Türkiye AB İlişkileri...29

3.2.1.AB-Türkiye İlişkilerinde İlk Gelişmeler... 29

3.2.2.Helsinki Zirvesi (Aralık 1999): Katılım Ortaklığı Belgesi ve Ulusal Program ... 31

3.2.3.Kopenhag Zirvesi (Aralık 2002) ... 32

3.2.4. Siyasi Kriterler - Reform Süreci ... 33

3.2.5.AB Komisyonunun 2004 Yılı İlerleme Raporu, Tavsiye Belgesi ve Etki Değerlendirmesi Çalışması ... 34

3.2.6.Brüksel Zirvesi (17 Aralık 2004) ve sonrasında gelişmeler ... 35

4.AVRUPABİRLİĞİVEDİN...38

4.1. Avrupa Birliği Kimliği ...38

4.1.1 Avrupa ve Kimlik Sorunu... 38

4.1.2. Avrupa Kimliği’nin İki Ana Unsuru ... 43

4.1.2.1 Coğrafya Birliği... 43

4.1.2.2. Din Birliği ... 45

4.2. Avrupa Birliği’nde Din ve Dinî Yapı ...56

4. 2. 1. Birliğin Değerleri... 56

4.2.2. Avrupa Birliği Anayasası Taslağı’nda Din İle İlgili Maddeler ... 62

4.2.3. Avrupa Birliği’nin Türkiye Algısı ... 67

4.2.4. Türkiye’nin Avrupa Birliği Algısı ... 75

İKİNCİ BÖLÜM: ...80

ALAN ARAŞTIRMASININ BULGULARI VE DEĞERLENDİRME...80

1.UYGULAMA ...80

1.1 Alan Araştırması ...80

1.2 Kapsam ve Sınırlılıklar ...80

(10)

1.4 Veri Toplama ...87

1.4.1 Anket Formu... 87

1.4.2 Anketin Uygulanması ... 88

1.4.3 İstatistiksel Analiz ... 88

1.5 Hipotezler ...90

2. ARAŞTIRMAALANININGENELÖZELLİKLERİ(KONYA’NINSOSYO-KÜLTÜREL YAPISI) ...101

3. ÖRNEKLEMİNGENELNİTELİKLERİ...105

3.1 Cinsiyet ...105 3.2. Yaş...106 3.3 Öğrenim Düzeyi ...107 3.4 Medeni Durum ...108 3.5 Ekonomik Durum ...108 3.6 Mesleki Durum...109

3.7 Örneklemin Kimlik Bilgileri...111

3.7.1 Aidiyet ... 111

3.7.2 Dindarlık... 114

3.7.3 Zihniyet... 118

4.AVRUPABİRLİĞİÜYELİKSÜRECİNDEABALGISIVEBİLGİDÜZEYİ ...120

4.1 Avrupa Birliği Bilinci...120

4.2. Avrupa Birliği Bilincinin Kaynakları...125

4.3. Türk Toplumunun Avrupa Birliği Algısı ...126

5.AVRUPABİRLİĞİÜYELİĞİNİNGENELTOPLUMSALYAŞAMIMIZAOLASIETKİLERİ ...132

5.1. Avrupa Birliği ve Gündelik Hayatımız...135

5.2. Avrupa Birliği ve Çalışma Hayatımız ...149

5.3. Avrupa Birliği ve Aile Hayatımız ...159

5.4. Avrupa Birliği ve Milli Kimliğimiz...166

6.AVRUPABİRLİĞİÜYELİĞİNİNDİNİYAŞAMIMIZAOLASIETKİLERİ...185

6.1. Dindarların Avrupa Birliği’ne Bakışı ...188

6.2. Avrupa Birliği Üyeliği ve Dini Hak ve Özgürlükler...192

6.3. Avrupa Birliği Üyeliği ve Dînî Hoşgörü ...203

6.4. Avrupa Birliği Üyeliği ve Ahlaki Çözülme...213

6.5. Avrupa Birliği Üyeliği ve Hıristiyanlaşma Eğilimi...222

6.6. Avrupa Birliği Üyeliği ve Din Eğitimi ...238

7.AVRUPA’DAYAŞAYANTÜRKLERİNTÜRKİYE’NİNAVRUPABİRLİĞİÜYELİĞİNE BAKIŞI...247

7.1 Araştırmaya Katılanların Genel Nitelikleri ...248

7.2 Avrupa Birliği Algısı ve Bilgi Düzeyi...250

7.3 Avrupa Birliği Üyeliğinin Genel Toplumsal Yaşama Olası Etkileri ...254

7.4. Avrupa Birliği Üyeliğinin Dini Yaşamımıza Olası Etkileri...266

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ...288

KAYNAKÇA...296

EK 1: ANKET FORMU ...321

EK 2: ANKET UYGULANAN MAHALLELERİN NUFUSLARI ...329

VE UYGULANAN ANKET SAYILARI ...329

EK 3: ÖRNEKLEMDE YER ALAN MAHALLELERİN ...332

(11)

KISALTMALAR 

AAET   :Avrupa Atom Enerjisi Topluluğuʹ  AB   :Avrupa Birliği  ABGGM  :Avrupa Birliği Genişleme Genel Müdürlüğü  ABGS  :Avrupa Birliği Genel Sekreterliği  ADNKS  :Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi  AET   :Avrupa Ekonomik Topluluğu  AET   :Avrupa Ekonomik Topluluğu  AİHS   :Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi  AKÇT   :Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu  (European Coal and Steel Community)   AP   :Avrupa Parlamentosu   AT   :Avrupa Topluluğu   (European Community)   AYB   :Avrupa Yatırım Bankası  BM   :Birleşmiş Milletler  C.  :Cilt  CEC  :Uzman Piskoposlar Komisyonu  COMECE   :Avrupa Topluluğu Piskoposlar Komisyonu   (Commission of the Bishops’ Conferences of the European Community )   COREPER   :Daimi Temsilciler Komitesi   (Committee of Permanent Representatives)  DB  :Dışişleri Bakanlığı  DPT  :Devlet Planlama Teşkilatı  DTM  :Dış Ticaret Müsteşarlığı   ESPACES  :Spiritualites, Cultures et Societe en Europe   EU   :European Union  EURATOM   :Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu  (European Atomic Energy Community)  GATT  :Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması  

(12)

(General Agreement on Tariffs and Trade )   GİDİK   :Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi  GSMH   :Gayrisafi Milli Hâsıla   IFRI  :Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü  İKV  :İktisadi Kalkınma Vakfı  İSAM   :İslami Araştırmalar Merkezi  İSAV   :İslami İlimler Araştırma Vakfı  M.Ö.   :Milattan Önce  MDAÜ   :Merkez ve Doğu Avrupa Ülkeleri  OCIPE   :Office Catholique d’Information et d’Initiative Pour I’Europe  OECD   :Organization for Economic Cooperation and Development  OGT   :Ortak Gümrük Tarifesi  s.  :Sayfa  ss.  :Sayfadan Sayfaya  t.y.:   :Tarih Yok  TBMM  :Türkiye Büyük Millet Meclisi  TESEV   :Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı  TÜİK  :Türkiye İstatistik Kurumu  WRR   :Hollanda Kamu Politikaları Bilimsel Kurulu   (Wetenschappelıjke Raad Voorhet Regeringsbeleıd) 

(13)

TABLOLAR İNDEKSİ    TABLO 1: AB ÜLKELERİNDE DİN‐DEVLET İLİŞKİLERİ...54  TABLO 2: ÖRNEKLEM BÜYÜKLÜKLERİ ...84  TABLO 3: CİNSİYET DAĞILIMI ...105  TABLO 4: YAŞ DAĞILIMI ...106  TABLO 5: ÖĞRENİM DÜZEYİ...107  TABLO 6: MEDENİ DURUM...108  TABLO 7: AYLIK ORTALAMA GELİR...108  TABLO 8: İŞ‐MESLEK DURUMU ...109  TABLO 9: KİMLİK OLARAK KENDİNİZİ AŞAĞIDAKİLERDEN DAHA ÇOK  HANGİSİYLE TANIMLAMAK İSTERSİNİZ?...112  TABLO 10: SEÇİM YAPMAK ZORUNDA KALSANIZ HANGİSİNİ TERCİH EDERSİNİZ? ...113  TABLO 11: DİNİ İNANÇLARI VE DİNİ İBADETLERİ YERİNE GETİRMEK BAĞLAMINDA  KENDİNİZİ NASIL TANIMLARSINIZ?...116  TABLO 12: NAMAZI HANGİ SIKLIKLA KILARSINIZ? ...116  TABLO 13: KONYA İLİ TOPLAM GEÇERLİ OYLARIN SİYASİ PARTİLERE VE BAĞIMSIZ  ADAYLARA DAĞILIMI (YSK, 2007)...118  TABLO 14: ŞAYET TÜRKİYEʹDE YAKIN ZAMANDA BİR GENEL SEÇİM YAPILACAK  OLSA HANGİ PARTİYE OY VERMEYİ DÜŞÜNÜRDÜNÜZ? ...119  TABLO 15: AVRUPA BİRLİĞİ HAKKINDA YETERLİ BİLGİYE SAHİP OLDUĞUNUZU  DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ? ...122  TABLO 16: TÜRK TELEVİZYONLARININ, RADYO, GAZETE VE DERGİLERİNİN AB  KONUSUNDA DOĞRU BİLGİ VERDİKLERİNE İNANIYOR MUSUNUZ? ...122  TABLO 17: ÖĞRENİM DURUMU / AVRUPA BİRLİĞİ HAKKINDA YETERLİ BİLGİYE  SAHİP OLDUĞUNUZU DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ? ...124  TABLO 18: AB KONUSUNDA SİZİ AŞAĞIDAKİLERDEN EN ÇOK KİMİN  BİLGİLENDİRMESİNİ İSTERDİNİZ?...126  TABLO 19: AVRUPA BİRLİĞİ SİZE NEYİ ÇAĞRIŞTIRIYOR?...127  TABLO 20: SİZE GÖRE AVRUPA BİRLİĞİʹNİ EN İYİ TANIMLAYAN İFADE  AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİDİR?...128  TABLO 21: TÜRK TOPLUMUNUN AVRUPA BİRLİĞİ ALGISI...130  TABLO 22: TOPLUMSAL KURALLARA SAYGI VE RİAYET ARTAR...138  TABLO 23: İNSANA SAYGI VE İNSANIN DEĞERİ ARTAR ...138  TABLO 24: PİSLİK AZALIR; TEMİZLİK ARTAR...139  TABLO 25: HER ÇEŞİT HIRSIZLIK, GASP, KAPKAÇ AZALIR ...139  TABLO 26: SAHTEKÂRLIK, GÖSTERİŞ AZALIR; GERÇEKÇİLİK ARTAR...140  TABLO 27: ASAYİŞ, HUZUR, GÜVEN ARTAR ...140  TABLO 28: İNSANLAR ARASINDA GÜVEN VE EMANETE RİAYET DUYGULARI  GELİŞİR...141  TABLO 29: EĞİTİM DURUMU / TOPLUMSAL KURALLARA SAYGI VE RİAYET ARTAR ...142  TABLO 30: EĞİTİM DURUMU / İNSANA SAYGI VE İNSANIN DEĞERİ ARTAR ...143  TABLO 31: EĞİTİM DURUMU / PİSLİK AZALIR, TEMİZLİK ARTAR...144  TABLO 32: EĞİTİM DURUMU / HER ÇEŞİT HIRSIZLIK, GASP, KAPKAÇ AZALIR ...145  TABLO 33: EĞİTİM DURUMU / SAHTEKÂRLIK, GÖSTERİŞ AZALIR; GERÇEKÇİLİK  ARTAR. ...146 

(14)

TABLO 34: EĞİTİM DURUMU / ASAYİŞ, HUZUR, GÜVEN ARTAR...147  TABLO 35: EĞİTİM DURUMU / İNSANLAR ARASINDA GÜVEN VE EMANETE RİAYET  DUYGULARI GELİŞİR...148  TABLO 36: HAKKA, HUKUKA SAYGI, HAKSEVERLİK GELİŞİR ...150  TABLO 37: TEMBELLİK AZALIR, GAYRET VE ÇALIŞMA ARTAR ...150  TABLO 38: YALAN‐DOLAN AZALIR; DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK ARTAR...151  TABLO 39: YÖNETİMDE DÜZENSİZLİK, KEYFİLİK, BAŞIBOŞLUK AZALIR...152  TABLO 40: RÜŞVET, TORPİL, ADAM KAYIRMA, İLTİMAS AZALIR...152  TABLO 41: EĞİTİM DURUMU / HAKKA, HUKUKA SAYGI, HAKSEVERLİK GELİŞİR. ..154  TABLO 42: EĞİTİM DURUMU / TEMBELLİK AZALIR, GAYRET VE ÇALIŞMA ARTAR. 155  TABLO 43: EĞİTİM DURUMU / YALAN‐DOLAN AZALIR; DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK  ARTAR. ...156  TABLO 44: EĞİTİM DURUMU / YÖNETİMDE DÜZENSİZLİK, KEYFİLİK, BAŞIBOŞLUK  AZALIR. ...157  TABLO 45: EĞİTİM DURUMU / RÜŞVET, TORPİL, ADAM KAYIRMA, İLTİMAS AZALIR. ...158  TABLO 46: KIZLARIMIZ GAYRI MÜSLİM ERKEKLERLE DAHA ÇOK EVLENİR ...161  TABLO 47: ERKEKLERİMİZ GAYRI MÜSLİM KIZLARLA DAHA ÇOK EVLENİR ...161  TABLO 48: YAŞINIZ / ERKEKLERİMİZ GAYRI MÜSLİM KIZLARLA DAHA ÇOK  EVLENİR...162  TABLO 49: YAŞINIZ / KIZLARIMIZ GAYRI MÜSLİM ERKEKLERLE DAHA ÇOK  EVLENİR...162  TABLO 50: CİNSİYETİNİZ / ERKEKLERİMİZ GAYRI MÜSLİM KIZLARLA DAHA ÇOK  EVLENİR...163  TABLO 51: CİNSİYETİNİZ / KIZLARIMIZ GAYRI MÜSLİM ERKEKLERLE DAHA ÇOK  EVLENİR...163  TABLO 52: ANNE‐BABAYA, BÜYÜKLERE SAYGI AZALIR ...164  TABLO 53: AİLE BAĞLARIMIZ ZAYIFLAR, AİLE YAPISI BOZULUR, PARÇALANIR ....164  TABLO 54: DİNDARLIK / AİLE BAĞLARIMIZ ZAYIFLAR, AİLE YAPISI BOZULUR,  PARÇALANIR ...165  TABLO 55: TÜRKİYEʹDEKİ ETNİK AZINLIKLAR DAHA DA GÜÇLENİR ...170  TABLO 56: SİYASİ GÖRÜŞ / TÜRKİYEʹDEKİ ETNİK AZINLIKLAR DAHA DA GÜÇLENİR ...171  TABLO 57: TÜRKİYEʹNİN BÖLÜNMESİNE VE PARÇALANMASINA YOL AÇAR ...173  TABLO 58: KİMLİK / TÜRKİYEʹNİN BÖLÜNMESİNE VE PARÇALANMASINA YOL  AÇAR...174  TABLO 59: TÜRKİYE EKONOMİK OLARAK AVRUPAʹYA BAĞIMLI HALE GELİR VE  SÖMÜRÜLÜR ...177  TABLO 60: EKONOMİK DURUM / TÜRKİYE EKONOMİK OLARAK AVRUPAʹYA  BAĞIMLI HALE GELİR VE SÖMÜRÜLÜR ...178  TABLO 61: TÜRKİYE SİYASİ BAĞIMSIZLIĞINI YİTİRİR, AVRUPAʹNIN UYDUSU  HALİNE GELİR ...180  TABLO 62: KİMLİK / TÜRKİYE SİYASİ BAĞIMSIZLIĞINI YİTİRİR, AVRUPAʹNIN  UYDUSU HALİNE GELİR ...181  TABLO 63: TÜRKİYEʹNİN MİLLİ KİMLİĞİ ZARAR GÖRÜR...182  TABLO 64: KİMLİK / TÜRKİYEʹNİN MİLLİ KİMLİĞİ ZARAR GÖRÜR...183 

(15)

TABLO 65: DİNDARLIK / KAZANDIRACAKLARI VE KAYBETTİRECEKLERİ GÖZ  ÖNÜNDE BULUNDURULARAK, NETİCE OLARAK (HER ŞEYE RAĞMEN) SİZ  TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLMASI GEREKTİĞİ KANAATİNDE MİSİNİZ?...188  TABLO 66:  NAMAZI KILMA SIKLIĞI / AVRUPA BİRLİĞİ’NE BAKIŞ ...190  TABLO 67: İNANÇ VE İFADE ÖZGÜRLÜKLERİ ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALKAR ...194  TABLO 68: DİNDARLIK / İNANÇ VE İFADE ÖZGÜRLÜKLERİ ÖNÜNDEKİ ENGELLER  KALKAR. ...195  TABLO 69: ASKERİN SİYASETTEKİ AĞIRLIĞI AZALIR. ...197  TABLO 70: LAİKLİK DOĞRU ANLAMDA UYGULANMAYA BAŞLAR VE İNANANLAR  ÜZERİNDEKİ BASKI AZALIR. ...198  TABLO 71: DİNDARLIK / LAİKLİK DOĞRU ANLAMDA UYGULANMAYA BAŞLAR VE  İNANANLAR ÜZERİNDEKİ BASKI AZALIR. ...199  TABLO 72: İMAM HATİP LİSELERİNİN ÜNİVERSİTEYE GİRİŞTE KARŞILAŞTIKLARI  ENGELLER ORTADAN KALKAR ...200  TABLO 73: TÜRKİYEʹNİN ABʹYE GİRMESİ, SİZE GÖRE TÜRKİYEʹDE KAMU  KURUMLARINDA ʺBAŞÖRTÜSÜʺ PROBLEMİNİN ÇÖZÜMÜNE YARDIMCI OLUR  MU?...202  TABLO 74: DİNİ YAŞAM İLE İLGİLİ ENDİŞELER...205  TABLO 75: DİNİ İNANÇLAR...206  TABLO 76:TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİʹNE GİRDİĞİNDE MÜSLÜMAN BİR AİLENİN  ÇOCUĞU DİN DEĞİŞTİRİP BAŞKA BİR DİNE MENSUP OLMAYA KARAR VERSE  NE DÜŞÜNÜRSÜNÜZ? ...207  TABLO 77:DİNDARLIK / TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİʹNE GİRDİĞİNDE MÜSLÜMAN BİR  AİLENİN ÇOCUĞU DİN DEĞİŞTİRİP BAŞKA BİR DİNE MENSUP OLMAYA KARAR  VERSE NE DÜŞÜNÜRSÜNÜZ?...208  TABLO 78: AVRUPA BİRLİĞİ GİRİŞ SÜRECİNDE ÜLKEMİZDEKİ CEMEVLERİNİN DE  İBADETHANE SAYILMASI VE DEVLETTEN EKONOMİK DESTEK GÖRMESİ  GEREKTİĞİ KANAATİNDE MİSİNİZ? ...211  TABLO 79: DOMUZ ETİ YİYENLER ÇOĞALIR VE SATIŞI YAYILIR...214  TABLO 80: İÇKİ TÜKETİMİ ARTAR...214  TABLO 81: GAYRI MEŞRU İLİŞKİLER ARTAR ...216  TABLO 82: İFFET, NAMUS, HAYÂ, EDEP DUYGULARI ZAYIFLAR ...216  TABLO 83: KADINLARDA TESETTÜRLÜ GİYİM AZALIR, AÇIK SAÇIK GİYİM ÇOĞALIR ...216  TABLO 84: DİNDARLIK / DOMUZ ETİ YİYENLER ÇOĞALIR VE SATIŞI YAYILIR. ...218  TABLO 85: DİNDARLIK / İÇKİ TÜKETİMİ ARTAR. ...219  TABLO 86: DİNDARLIK / GAYRI MEŞRU İLİŞKİLER ARTAR...220  TABLO 87: DİNDARLIK / KADINLARDA TESETTÜRLÜ GİYİM AZALIR, AÇIK SAÇIK  GİYİM ÇOĞALIR...221  TABLO 88: MİSYONERLİK FAALİYETLERİ ARTAR ...224  TABLO 89: MÜSLÜMAN TÜRKLERİN HIRİSTİYANLIĞA VE KİLİSELERE İLGİ VE  ALAKALARI ARTAR ...224  TABLO 90: KİMLİK / MÜSLÜMAN TÜRKLERİN HIRİSTİYANLIĞA VE KİLİSELERE İLGİ  VE ALAKALARI ARTAR ...225  TABLO 91: TÜRKİYEʹNİN HER TARAFINDA HIZLA KİLİSELER İNŞA EDİLİR ...227  TABLO 92: AVRUPALILARIN, TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLABİLMESİ İÇİN  TÜRKLERİN MÜSLÜMANLIĞI BIRAKIP HIRİSTİYANLAŞMALARI GEREKTİĞİ 

(16)

ŞEKLİNDE, PSİKOLOJİK BİR BASKI UYGULADIKLARINI DÜŞÜNÜYOR  MUSUNUZ? ...228  TABLO 93: DİNDARLIK / AVRUPALILARIN, TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLABİLMESİ  İÇİN TÜRKLERİN MÜSLÜMANLIĞI BIRAKIP HIRİSTİYANLAŞMALARI GEREKTİĞİ  ŞEKLİNDE, PSİKOLOJİK BİR BASKI UYGULADIKLARINI DÜŞÜNÜYOR  MUSUNUZ?. ...229  TABLO 94: SİZE GÖRE AVRUPALILARIN TÜRKİYEʹNİN ABʹYE GİRMESİNE KARŞI  OLMALARININ EN ÖNEMLİ NEDENİ NEDİR? ...230  TABLO 95: SİZE GÖRE TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLMASI NETİCESİNDE, TÜRKLERİN  AVRUPA HALKLARI ARASINDA ZAMANLA ERİYİP GİTMESİNE, ASİMİLE  OLMASINA AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİ DAHA ÇOK ENGEL OLABİLİR?...231  TABLO 96: TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLMASI DURUMUNDA İSLAMİYET’İN  AVRUPAʹDA YAYILACAĞINA İNANIYORUM. ÇÜNKÜ: ...234  TABLO 97: TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLMASI DURUMUNDA TÜRKLER ARASINDA  HIRİSTİYANLIĞIN YAYILACAĞI KANAATİNDEYİM ÇÜNKÜ:,...235  TABLO 98: DİN HAKKINDA BİLDİKLERİNİZİ EN ÇOK NEREDEN ÖĞRENDİNİZ? ...238  TABLO 99: SİZE GÖRE AB SÜRECİNDE ÇOCUKLARIMIZIN, GENÇLERİMİZİN  DİNLERİNİ ÖĞRENMELERİ VE DİNİ KİMLİK OLUŞTURMALARI KONUSUNDA  AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİNİN KATKISI DAHA FAZLA OLUR? ...240  TABLO 100: DİN GÖREVLİLERİMİZ BİLGİLİ VE SAMİMİ İNSANLAR ...240  TABLO 101: DİN GÖREVLİLERİMİZ GÖREVLERİNİ SADECE PARA İÇİN YAPIYORLAR ...241  TABLO 102: TÜRKİYEʹNİN AVRUPA BİRLİĞİʹNE GİRMESİNDEN ÖNCE TÜM TÜRK  VATANDAŞLARININ İSLAMİYET’İ DAHA DOĞRU TANIYABİLMELERİ İÇİN  CİDDİ BİR DİN EĞİTİMİNDEN GEÇİRİLMESİ GEREKTİĞİ KANAATİNDE MİSİNİZ? ...244  TABLO 103: TÜRKİYEʹNİN AVRUPA BİRLİĞİʹNE GİRMESİNDEN ÖNCE TÜM TÜRK  VATANDAŞLARININ DİKKATLİ OLMALARINI SAĞLAMAK İÇİN HIRİSTİYANLIK,  KİLİSE VE HIRİSTİYAN MİSYONERLİĞİ KONULARINDA YETERİNCE  BİLGİLENDİRİLMELERİ GEREKTİĞİ KANAATİNDE MİSİNİZ?...244  TABLO 104: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / KİMLİK OLARAK KENDİNİZİ  AŞAĞIDAKİLERDEN DAHA ÇOK HANGİSİYLE TANIMLAMAK İSTERSİNİZ? ...249  TABLO 105: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / SEÇİM YAPMAK ZORUNDA KALSANIZ  HANGİSİNİ TERCİH EDERSİNİZ? ...250  TABLO 106: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / AVRUPA BİRLİĞİ HAKKINDA YETERLİ  BİLGİYE SAHİP OLDUĞUNUZU DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?...251  TABLO 107: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TÜRK TELEVİZYONLARININ, RADYO,  GAZETE VE DERGİLERİNİN AB KONUSUNDA DOĞRU BİLGİ VERDİKLERİNE  İNANIYOR MUSUNUZ?...251  TABLO 108: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / AB KONUSUNDA SİZİ AŞAĞIDAKİLERDEN  EN ÇOK KİMİN BİLGİLENDİRMESİNİ İSTERDİNİZ?...252  TABLO 109: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / AVRUPA BİRLİĞİ SİZE NEYİ  ÇAĞRIŞTIRIYOR? ...253  TABLO 110: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / SİZE GÖRE AVRUPA BİRLİĞİʹNİ EN İYİ  TANIMLAYAN İFADE AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİDİR? ...254  TABLO 111: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TOPLUMSAL KURALLARA SAYGI VE  RİAYET ARTAR...255 

(17)

TABLO 112: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  İNSANA SAYGI VE İNSANIN DEĞERİ  ARTAR ...255  TABLO 113: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / PİSLİK AZALIR; TEMİZLİK ARTAR ...256  TABLO 114: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / HER ÇEŞİT HIRSIZLIK, GASP, KAPKAÇ  AZALIR ...256  TABLO 115: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / SAHTEKÂRLIK, GÖSTERİŞ AZALIR;  GERÇEKÇİLİK ARTAR ...257  TABLO 116: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / ASAYİŞ, HUZUR, GÜVEN ARTAR ...257  TABLO 117: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  İNSANLAR ARASINDA GÜVEN VE  EMANETE RİAYET DUYGULARI GELİŞİR ...257  TABLO 118: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  HAKKA, HUKUKA SAYGI, HAKSEVERLİK  GELİŞİR...258  TABLO 119: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  TEMBELLİK AZALIR, GAYRET VE ÇALIŞMA  ARTAR ...259  TABLO 120: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  YALAN‐DOLAN AZALIR; DOĞRULUK,  DÜRÜSTLÜK ARTAR ...259  TABLO 121: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /   YÖNETİMDE DÜZENSİZLİK, KEYFİLİK,  BAŞIBOŞLUK AZALIR ...260  TABLO 122: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  RÜŞVET, TORPİL, ADAM KAYIRMA,  İLTİMAS AZALIR...260  TABLO 123: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / KIZLARIMIZ GAYRI MÜSLİM ERKEKLERLE  DAHA ÇOK EVLENİR ...261  TABLO 124: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /ERKEKLERİMİZ GAYRI MÜSLİM KIZLARLA  DAHA ÇOK EVLENİR ...261  TABLO 125: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / ANNE‐BABAYA, BÜYÜKLERE SAYGI  AZALIR ...262  TABLO 126: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /AİLE BAĞLARIMIZ ZAYIFLAR, AİLE YAPISI  BOZULUR, PARÇALANIR ...262  TABLO 127: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /TÜRKİYEʹDEKİ ETNİK AZINLIKLAR DAHA  DA GÜÇLENİR ...263  TABLO 128: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /TÜRKİYEʹNİN BÖLÜNMESİNE VE  PARÇALANMASINA YOL AÇAR...264  TABLO 129: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TÜRKİYE EKONOMİK OLARAK  AVRUPAʹYA BAĞIMLI HALE GELİR VE SÖMÜRÜLÜR...264  TABLO 130: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  TÜRKİYE SİYASİ BAĞIMSIZLIĞINI YİTİRİR,  AVRUPAʹNIN UYDUSU HALİNE GELİR...265  TABLO 131: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / TÜRKİYEʹNİN MİLLİ KİMLİĞİ ZARAR  GÖRÜR...265  TABLO 132: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / İNANÇ VE İFADE ÖZGÜRLÜKLERİ  ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALKAR...266  TABLO 133: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / ASKERİN SİYASETTEKİ AĞIRLIĞI AZALIR. ...267  TABLO 134: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  LAİKLİK DOĞRU ANLAMDA  UYGULANMAYA BAŞLAR VE İNANANLAR ÜZERİNDEKİ BASKI AZALIR. ...267  TABLO 135: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  İMAM HATİP LİSELERİNİN ÜNİVERSİTEYE  GİRİŞTE KARŞILAŞTIKLARI ENGELLER ORTADAN KALKAR ...268 

(18)

TABLO 136: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  TÜRKİYEʹNİN ABʹYE GİRMESİ, SİZE GÖRE  TÜRKİYEʹDE KAMU KURUMLARINDA ʺBAŞÖRTÜSÜʺ PROBLEMİNİN  ÇÖZÜMÜNE YARDIMCI OLUR MU? ...268  TABLO 137: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  DİNİ YAŞAM İLE İLGİLİ ENDİŞELER ...270  TABLO 138: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /   DİNİ İNANÇLAR...271  TABLO 139: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /   TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİʹNE  GİRDİĞİNDE MÜSLÜMAN BİR AİLENİN ÇOCUĞU DİN DEĞİŞTİRİP BAŞKA BİR  DİNE MENSUP OLMAYA KARAR VERSE NE DÜŞÜNÜRSÜNÜZ? ...272  TABLO 140: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /   AVRUPA BİRLİĞİ GİRİŞ SÜRECİNDE  ÜLKEMİZDEKİ CEMEVLERİNİN DE İBADETHANE SAYILMASI VE DEVLETTEN  EKONOMİK DESTEK GÖRMESİ GEREKTİĞİ KANAATİNDE MİSİNİZ?...273  TABLO 141: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  DOMUZ ETİ YİYENLER ÇOĞALIR VE SATIŞI  YAYILIR ...274  TABLO 142: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  İÇKİ TÜKETİMİ ARTAR ...275  TABLO 143: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  GAYRI MEŞRU İLİŞKİLER ARTAR ...275  TABLO 144: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /   İFFET, NAMUS, HAYÂ, EDEP DUYGULARI  ZAYIFLAR ...276  TABLO 145: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  KADINLARDA TESETTÜRLÜ GİYİM  AZALIR, AÇIK SAÇIK GİYİM ÇOĞALIR ...276  TABLO 146: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /   MİSYONERLİK FAALİYETLERİ ARTAR...277  TABLO 147: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /   MÜSLÜMAN TÜRKLERİN  HIRİSTİYANLIĞA VE KİLİSELERE İLGİ VE ALAKALARI ARTAR...277  TABLO 148: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  TÜRKİYEʹNİN HER TARAFINDA HIZLA  KİLİSELER İNŞA EDİLİR ...278  TABLO 149: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  AVRUPALILARIN, TÜRKİYEʹNİN ABʹYE  ÜYE OLABİLMESİ İÇİN TÜRKLERİN MÜSLÜMANLIĞI BIRAKIP  HIRİSTİYANLAŞMALARI GEREKTİĞİ ŞEKLİNDE, PSİKOLOJİK BİR BASKI  UYGULADIKLARINI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?...278  TABLO 150: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR / SİZE GÖRE AVRUPALILARIN TÜRKİYEʹNİN  ABʹYE GİRMESİNE KARŞI OLMALARININ EN ÖNEMLİ NEDENİ NEDİR? ...279  TABLO 151: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  SİZE GÖRE TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE  OLMASI NETİCESİNDE, TÜRKLERİN AVRUPA HALKLARI ARASINDA ZAMANLA  ERİYİP GİTMESİNE, ASİMİLE OLMASINA AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİ DAHA  ÇOK ENGEL OLABİLİR? ...280  TABLO 152: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLMASI  DURUMUNDA İSLAMİYET’İN AVRUPAʹDA YAYILACAĞINA İNANIYORUM.  ÇÜNKÜ: ...281  TABLO 153: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  TÜRKİYEʹNİN ABʹYE ÜYE OLMASI  DURUMUNDA TÜRKLER ARASINDA HIRİSTİYANLIĞIN YAYILACAĞI  KANAATİNDEYİM ÇÜNKÜ:, ...282  TABLO 154: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  DİN HAKKINDA BİLDİKLERİNİZİ EN ÇOK  NEREDEN ÖĞRENDİNİZ?...283  TABLO 155: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  SİZE GÖRE AB SÜRECİNDE  ÇOCUKLARIMIZIN, GENÇLERİMİZİN DİNLERİNİ ÖĞRENMELERİ VE DİNİ  KİMLİK OLUŞTURMALARI KONUSUNDA AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİNİN  KATKISI DAHA FAZLA OLUR? ...284  TABLO 156: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  TÜRKİYEʹNİN AVRUPA BİRLİĞİʹNE  GİRMESİNDEN ÖNCE TÜM TÜRK VATANDAŞLARININ İSLAMİYETʹİ DAHA 

(19)

DOĞRU TANIYABİLMELERİ İÇİN CİDDİ BİR DİN EĞİTİMİNDEN GEÇİRİLMESİ  GEREKTİĞİ KANAATİNDE MİSİNİZ? ...285  TABLO 157: AVRUPA’DA YAŞAYANLAR /  TÜRKİYEʹNİN AVRUPA BİRLİĞİʹNE  GİRMESİNDEN ÖNCE TÜM TÜRK VATANDAŞLARININ DİKKATLİ OLMALARINI  SAĞLAMAK İÇİN HIRİSTİYANLIK, KİLİSE VE HIRİSTİYAN MİSYONERLİĞİ  KONULARINDA YETERİNCE BİLGİLENDİRİLMELERİ GEREKTİĞİ KANAATİNDE  MİSİNİZ?...285 

(20)

GİRİŞ:  

AVRUPA BİRLİĞİ: KORKU VE ÜMİT ARASINDA 

 

1. ARAŞTIRMANIN KONUSU  

Türkiye  1948’de  Avrupa  Ekonomik  İşbirliği  Teşkilatı’nın  (AEİT)  kurucularından  biriyken  1949  yılında  Yunanistan’la  birlikte  Avrupa  Konseyi  üyesi  oldu. Türkiye o zaman bir Avrupa ülkesi olmak ve çoğulcu bir demokrasiye sahip  olmak  gibi  temel  kriterlere  sahip  bir  ülke  olarak  kabul  ediliyordu.  1952’de  NATO  ‘ya  katılan  Türkiye  Avrupa  Atlantik  Savunma  Sistemi’nin  Avrupa  ayağının  temel  direği  oldu.  NATO  Anlaşması’nın  beşinci  maddesine  göre  Avrupa’daki  ya  da  Kuzey Amerika’daki bir ya da birden fazla üye ülkeye yapılan bir saldırının, bütün  ülkelere  yapıldığı  varsayılacaktı.  Böylece  Türkiye  bir  Avrupa  ülkesi  olarak  kabul  edilmiş oluyordu. 

1963’te  Avrupa  Ekonomik  Topluluğu  bir  üyelik  perspektifi  vermek  üzere  Türkiye’yle bir anlaşma imzaladı. Aynı zamanda Fransa Devlet Başkanı De Gaule,  bir  Avrupa  ülkesi  olmadığı  gerekçesiyle  Büyük  Britanya’nın  üyeliğini  veto  ediyordu.  Türkiye’yle  yapılan  anlaşma  ertesi  yıl  yürürlüğe  girdiğinde  Avrupa  Komisyonu’nun Başkanı Walter Hallstein şöyle diyordu:  

“Türkiye  Avrupa’nın  bir  parçasıdır.  Bu  olgu,  bugün  yapmakta  olduğumuz  şeyin  temel anlamını oluşturmaktadır. Bu, tam güncel bir biçimde, yüzyıllardır geçerli olan ve bir  coğrafi kavramı ya da bir tarihsel olguyu özetleyen bir ifadenin çok daha ötesinde bir gerçeği  teyit etmektedir. Türkiye Avrupa’nın bir parçasıdır.”(Karlsson, 2007: 7). 

Türkiye‐Avrupa Birliği ilişkileri 1971 askeri darbesi, 1974 Kıbrıs Harekâtı ve  1980  darbesi  gibi  birçok  nedenle  70’li  ve  80’li  yıllarda  durakladı.  Ayrıca  1981’de  AB’ye  üye  olan  Yunanistan,  Türkiye  ile  olan  anlaşmazlıklarında  üyeliğini  kullanmaya  başladı.  Bu  da  Türkiye’nin  AB  ile  ilişkilerini  daha  karmaşık  bir  hale  getirdi.  

(21)

Türkiye 14 Nisan 1987’de AB’ye tam üyelik için başvuruda bulundu. Avrupa  Komisyonu’ndan  ilk  yanıt  Aralık  1989’da  geldi.  Buna  göre  Türkiye’nin  ekonomik,  politik  ve  sosyal  nedenlerle  böyle  bir  üyeliğe  hazır  olmadığı  gerekçesiyle  üyelik  müzakerelerine  başlamanın  uygun  olmadığı  belirtiliyordu.  Ancak  “Türkiye’nin  üyeliğinin uygunluğu konusunda bir tereddüde yer bırakmayacak” bir dizi destek  tavsiye  ediliyordu.  Sonunda  Aralık  1999’da  Helsinki’de  yapılan  AB  zirve  toplantısında  o  tarihi  karar  alındı  ve  “Türkiye’nin  diğer  aday  ülkeler  gibi  istenen  kriterleri  yerine  getirdiği  zaman  üyeliğe  alınmak  üzere  aday  ülke  olduğu”  resmen  ilan edildi. Bu kararla Türkiye açık bir biçimde üyelik kızağına alındı.  

Bu  süreç  içerisinde  Türkiye’de  bazı  yasalar  çıkarılmaya  çalışılsa  da  iktidardaki  koalisyon  hükümetinin  anlaşmazlıkları  sonucu  Kasım  2002’de  yapılan  erken seçim sonrası yeni kurulan hükümet AB ile olan ilişkilerde belirgin bir mesafe  kaydedince  Avrupa  Birliği’nde  Türkiye’ye  karşı  yeni  bir  yaklaşım  geliştirilmeye  başlandı.  Türkiye’nin  söz  konusu  kriterleri  hiçbir  zaman  yerine  getiremeyeceğine  inanan çoğu Avrupalı ülke, gelişmeler karşısında coğrafi, jeo‐stratejik, dini, kültürel  ve tarihi gibi yeni kriterler dillendirmeye başladı.  

İşte Türkiye’nin 40 yılı aşkın bir süredir devam eden ve çoğu zaman komik,  renkli,  düşündürücü,  yaralayıcı  bir  şekilde  devam  eden  (İnan,  t.y.:  55‐57)  üyelik  sürecinde Eylül 2004’de yayınlanan “Avrupa’da Türkiye” adlı raporda da yer aldığı  gibi  artık  farklı  bir  noktaya  gelinmiştir.  Türkiye’nin  üyeliğinin  Avrupa  Birliği’ne  olumlu  katkı  yapacağına  inanan  Avrupalı  dokuz  tecrübeli  devlet  adamı  ve  diplomat,  Açık  Toplum  Enstitüsü  (Open  Society  Institute  /  OSI)  ve  British  Council  desteğinde  Bağımsız  Türkiye  Komisyonu  oluşturarak,  Eylül  2004’te  “Avrupa’da  Türkiye” adlı bir rapor yayımladı.  

Finlandiya  eski  Cumhurbaşkanı  Martti  Ahtisaari  ve  Fransa  eski  Başbakanı  Michel  Rocard’ın  da  yer  aldığı  Komisyon,  çeşitli  Avrupa  başkentlerinde  konferanslar  düzenleyerek  tezlerini  dile  getirdi.  Bu  toplantılardan  biri  1  Ekim’de  Paris’teki  Fransa  Uluslararası  İlişkiler  Enstitüsü’nde  (IFRI)  gerçekleştirildi.  Çok  sayıda  akademisyen  ve  bilim  adamının  katıldığı  toplantıda  Bağımsız  Türkiye 

(22)

Komisyonu  raportörü  Avusturya  Dışişleri  Bakanlığı  eski  müsteşarı  Albert  Rohan  ilginç bir bakış açısı sundu. Türkiye karşıtı bir politikacının sözlerine atıfta bulunan  Rohan,  “Viyana’nın  üçüncü  kez  kuşatıldığına  üzülmek  yerine,  Avrupa  Birliği’nin  İstanbul’u  (Constantinople’ü)  alacağına  sevinmek  gerekir”  dedi.  Emekli  diplomat  Rohan’ın bu düşünce oyunu, üyelikle ilgili gerek Türkiye gerekse Avrupa’daki kafa  karışıklıklarını  özetler  nitelikteydi.  Zira  bu  bakış  açısı  Türkiye’nin  Avrupa  Birliği  üyeliğinin her iki tarafı da korkutacak ya da cesaretlendirecek yönleri bulunduğunu  göstermektedir  (Başyurt,  2004:  48).  Bugün  anlaşılmaktadır  ki,  Türkiye’nin  olası  Avrupa  Birliği  üyeliğinin  doğurduğu  korkular  gerçeklerden  çok  algılardan  kaynaklanmaktadır (Kastoryano, 2006: 276 ). 

21.  yüzyılın  bu  en  önemli  ortaklık  girişiminin  Türkiye  için  ekonomik,  hukuki,  siyasal  ve  sosyal  birçok  getirisiyle  birlikte  birçok  problemi  de  ülkemize  taşıyacağı söylenebilir. Türkiye, belki birçok hukuki düzenleme ile yeni bir çehreye  bürünecek, pazar payını artıracak, serbest dolaşım hakkı edinerek insanlarına farklı  fırsatlar sunacak bir oluşuma doğru giderken dini hayatında ve kültürel birikiminde  yaralar alıp almayacağını da hesap etmesi gereken bir yol ayrımındadır.  

Özellikle  kendisini  dini‐kültürel  yönleriyle  Avrupa’nın  bir  parçası  kabul  edemeyen  bir  anlayışa  karşı  “Avrupalı  bir  Türkiye”  dayatmasını  yapma  durumunda  kalan  Türkiye,  toplumun  bu  süreçte  dini  algı  ve  yaşayışında  oluşabilecek  değişimleri  iyi  hesap  etmek  zorunluluğu  içerisindedir.  Özü  itibariyle  tarihinde kavgalarla ve iç hesaplaşmalarla yoğrulmuş bir topluluğun hayali (ideali)  olan bu birliğin temelinde yer alan dini arka plân, gücünü hiç de küçümsenmeyecek  kadar etkili bir biçimde devam ettirmektedir. Bu nedenle bu kültürel bütünleşmede  Türkiye,  uzun  vadede  ülkemizin  dini,  kültürel  ve  siyasal  çöküntüye  gitmesinde  etkili  olabilecek  muhtemel  olumsuzluklara  karşı  önlemlerini  şimdiden  almak  zorundadır.  

İslami  terminolojide  yer  aldığı  şekliyle  “beynel‐havfi  verreca”  (korku  ile  ümit  arasında)  ikileminin  tam  da  Türkiye’nin  Avrupa  Birliği  üyelik  süreciyle  örtüştüğü  bir  ortamda  birliğe  muhtemel  üyelikle  birlikte  Türk  toplumunun  dini 

(23)

hayatında  meydana  gelebilecek  değişimlere  ışık  tutarak  ülkemizin  bu  süreci  başarıyla bitirmesine bilimsel bir katkı yapacak çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. 

Bu amaç doğrultusunda araştırmamızda ilk adım olarak çalışma konusu ile  ilgili yüksek lisans ve doktora tezlerini de içine alan geniş çaplı bir literatür taraması  yapılmıştır.  Bu  tarama  sonucu  görülmüştür  ki,  Türkiye’de  Avrupa  Birliği’nin  ekonomik,  sosyal  ve  siyasal  yönlerine  dair  birçok  araştırma  ve  yayın  bulunmakla  beraber  dini,  kültürel  alanla  ilgili  sınırlı  sayıda  kaynak  bulunmaktadır.  Avrupa  Birliği konusu yaklaşık 40 yıldır Türk toplumunun gündemini işgal etse de özellikle  üyelik  sürencin  hızlandığı  son  yıllarda  bu  konuda  yapılan  yayınlar  ve  tartışmalar  oldukça  artmıştır.  Bu  çalışmaların  ortak  özelliği,  onların  yeni  bir  oluşumda  yer  alacak Türkiye’ye bu oluşumu tanıtmaya yönelik olmasıdır.  

Avrupa Birliği’nin Türk toplumuna önümüzdeki süreçte yapacağı muhtemel  etkilerle  ilgili  gerek  doktora,  yüksek  lisans  tezleri  ve  gerekse  Avrupa  Birliği  Genel  Sekreterliği uzmanlık tezleri daha çok Avrupa Birliği’nin olası ekonomik, hukuki ve  politik  etkileri  üzerinde  yoğunlaşmıştır.  Bunlarla  ilgili  yaptığımız  araştırmada  şu  çalışmalara rastlanmıştır. 

• Hakan  Tosun  (1996)  “Türkiye  ve  Avrupa  Birliği`nde  Küçük  ve  Orta  Boy  İşletmeler  Ve  Gümrük  Birliği`nin  Türkiye  Küçük  ve  Orta  Boy  İşletmelerine  Muhtemel Etkileri Otomotiv Yan Sanayii Üzerine Bir Çalışma”, Yüksek Lisans Tezi  

• Kenan  Ören  (1997)  “Gümrük  Birliğiʹnin  Türkiyeʹde  KOBİʹlere  Muhtemel  Etkileri Ve Dengeleyici Teşvik Tedbirleri”, Yüksek Lisans Tezi 

• Mustafa  Gökçe  (1997)  “Gümrük  Birliğiʹnin  KOBİʹler  Üzerindeki  Muhtemel  Etkileri ʺÇorum KOBİʹleri Üzerinde Bir Araştırma”, Yüksek Lisans Tezi  • Tarık Demir (1997) “Türkiyeʹnin Avrupa Birliğiʹne Tam Üye Olması Halinde  Tarımsal Yapı ve Politikalarında Meydana Gelecek Muhtemel Değişmeler”, Yüksek  Lisans Tezi  • Melih Himmetoğlu (1997) “Avrupa Birliği`nde Turizm Gelişme Eğilimleri ve  Avrupa Birliği`nin Türk Turizmine Olası Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi 

(24)

• Yaşar  Ayşegül  Atabey  (2000)  “Küreselleşme  Sürecinde  Gümrük  Birliği`nin  Türkiye  Ekonomisinin  Yapısal  Değişimi  Açısından  Muhtemel  Etkileri”,  Yüksek  Lisans Tezi 

• Munise  Ilıkkan  (2000)  “Avrupa  Tek  Para  Sistemiʹnin  Dünya  ve  Türkiye  Ekonomisi Üzerindeki Olası Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi 

• Hüseyin Özdeşer (2000) “Avrupa Para Birliği, Euro ve Türkiye Ekonomisine  Olası Etkileri”, Doktora Tezi 

• Tolga  Güler  (2001)  “Euroʹnun  Türk  Bankacılık  Sistemine  Etkisi  ve  Euro  İle  Ortaya Çıkması Muhtemel Zorluklar”, Yüksek Lisans Tezi 

• Özhan  Tuncay  (2001)  “Avrupa  Birliğiʹnde  Parasal  Birlik  Yönündeki  Gelişmeler ve Tek Paraya Geçişin Muhtemel Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi 

• Asuman  Göksel  (2001)  “Türkiye`nin  Avrupa  Birliği`ne  Adaylığının  Türk  Yönetim Sistemine Olası Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi 

• Selda  Yerlikaya  (2001)  “Avrupa  Birliğindeki  Bölgesel  Politikalar  ve  Üyeliği  Sonrasında Türkiyeʹye Olası Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi 

• Burak  Gürdal  (2001)  “Avrupa  Birliği  Yönetime  Katılma  Normlarının  Türk  Bankacılık Sektörüne Olası Etkileri (Uygulamalı Bir Araştırma)”, Yüksek Lisans Tezi  • Burcu  Durmaz  (2004)  “Avrupa  Birliğinde  Çevre  Politikası  Alanında  Muhtemel Müzakere Sürecine Yönelik Gerekli Hazırlıkların Örneklerle Çalışılması”,  Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Uzmanlık Tezi 

• Hüseyin  Kutay  Aytuğ  (2006)  “Avrupa  Birliği  Anayasası’nın  Türkiye’de  Sosyo‐Politik Yaşam Üzerine Olası Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi 

Literatür  taraması  sonucunda  Avrupa  Birliği’nin  dini  hayatımıza  etkileri  konulu  doğrudan  bir  çalışmaya  rastlanmamıştır.  Ancak  benzer  konuda  yapılan  çalışmaların  en  önemlilerinden  biri  Amsterdam’da  yayınlanan  “Avrupa  Birliği,  Türkiye  ve  İslam”  isimli  çalışma  olmuştur.  Çalışma,  Avrupa  Birliği  sürecinde  Türkiye’nin dini kimliğinin katılıma etkileri üzerinde yayınlanmış önemli bir rapor  olarak karşımıza çıkmaktadır.  

(25)

Bunun yanı sıra  

• Uluslararası Avrupa Birliği Şûrası, (Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara 2000),  • Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Girişinin Din Boyutu Sempozyumu (Diyanet  İşleri  Başkanlığı‐  Çanakkale  On  Sekiz  Mart  Üniversitesi  İlahiyat  Fakültesi,  17‐19  Eylül 2001 Çanakkale),  

• Avrupa  Birliği  Ülkelerinde  Din‐Devlet  İlişkisi  Sempozyumu  (İSAM  9‐10  Aralık 2006) ve  

• Avrupa Birliği sürecinde Dini kurumlar ve Din Eğitimi Sempozyumu (İSAV  17‐19 Kasım 2006) gibi temel yayınlar özellikle Avrupa’da dini hayat, din eğitimi ve  Türk  din  görevlilerinin  bu  süreçte  yapması  gereken  temel  işlevlerle  ilgili  önemli  veriler sağlamaktadır. 

Ayrıca Avrupa tecrübesini hâlihazırda yaşayan Türkleri konu alan   • Euro‐Türkler (Faruk Şen, İstanbul / 2007),  

• Euro‐Türkler (Ferhat Kentel‐Ayhan Kaya, İstanbul 2005),  

• Avrupa’da  İslam,  Laiklik  ve  Demokrasi  –Fransa,  Almanya  ve  Hollanda‐  (Ahmet Yükleyen, Ahmet T. Kuru, İstanbul; TESEV, 2006) ve  

• Avrupa’daki  Türklerin  Türkiye  Avrupa  Birliği  İlişkilerine  Etkileri  Hollanda  Örneği  (Talip  Küçükcan,  Veyis  Güngör,  Hüseyin  Kocabıyık  Türkevi,  Amsterdam 2006) gibi yayınlar da araştırmamıza ışık tutmuştur.  

AB  üyelik  sürecinin  dini  alanda  meydana  getirebileceği  olumlu  ya  da  olumsuz değişimleri dolaylı olarak konu alan az sayıda çalışma olmakla birlikte, bu  konunun  ülkemizde  hiç  tartışılmadığını  söylemek  yanlış  olur.  Bu  noktada  çalışmamızda yararlandığımız en önemli kaynakların bir bölümünü medyada dergi  ve  köşe  yazılarında  entelektüellerin  lokal  tespit  ve  önerileri  oluşturmuştur.  Bu  çalışmaların  yanında  konu  ile  ilgili  pek  çok  yerli  ve  yabancı  kaynaktan  yararlanılmıştır. 

(26)

2. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ VE AMACI    

Birçok  belirsizlikle  birlikte  özellikle  1948  yılından  sonra  Batı  Avrupa  uygarlığı  büyük  bir  refah  ve  başarıya  ulaşmayı  başarmıştır.  Entelektüel  ve  teknik  konularda  Avrupa,  (belki  Japonya  hariç  tutulabilir)  başka  herhangi  bir  yerle  mukayese  edildiğinde  hiç  de  geride  olmayacak  bir  konuma  ulaşmıştır.  Afrika  ve  Asya’daki sömürgelerini kaybetmesi Avrupa’nın gücünden bir şey kaybettirmemiş;  aksine bir anlamda zorunlu kaldıkları ağır masraflardan kurtulmuşlardır. Özellikle  son  yıllarda  Batı  Avrupa’daki  uluslarötesi  yapılardaki  artan  bütünleşme  ve  dayanışma girişimleri çevredeki diğer ülkelerle birlikte bir güç merkezinin inşasına  imkân  tanımıştır.  Dolayısıyla  gelecek  nasıl  teşekkül  ederse  etsin,  Avrupa  uygarlığının  eski  merkezlerinin  güçlerini  büsbütün  kaybettiklerini  düşünmek  yanıltıcı olacaktır (McNeill, 2008: 191). Bu nedenledir ki dayanışma ve bütünleşme  gayretlerinin  son  yüzyıldaki  en  etkili  kurumsalı  olan  Avrupa  Birliği  düşüncesinin  irdelenmesi  ve  oluşumun  etkileri  üzerinde  çalışmayı  hak  edecek  bir  önem  arz  etmektedir.  

Bu  araştırma,  muhtemel  bir  Avrupa  Birliği  üyeliği  durumunda  Türkiye’de  yaşayan Müslümanların dini alanda ne gibi bir değişim yaşayacakları ve bu sürece  entegrasyonda dini algılarında olumlu ya da olumsuz bir dönüşüme muhatap olup  olmayacakları  sorularına  cevap  aramaktadır.  Bu  bağlamda  ülkemizde  yaşayan  ve  Avrupa  Birliği’ne  üye  ülkelerde  yaşamını  sürdüren  Müslüman  Türklerin  dini  hayatta meydana gelebilecek olası değişikliklere verecekleri reaksiyonların tespitine  ve  bu  verilerin  söz  konusu  genel  bir  bakış  içerisinde  değerlendirilmesine  gayret  edilecektir.  

Bilindiği  gibi  din,  genelde  bir  ferdin  ve  zümrenin  doğru  kabul  ettiği  veya  davranışların  onunla  tanzim  edildiği  bir  şey  anlamında  kullanılmaktadır.  Asıl  itibariyle  din  sözcüğü,  en  başta  beşerî  bir  zihnin  kurgusu  olamayan  bilâkis  Allah  kaynaklı  bir  şey  için  kullanılır;  ancak  bu  şekilde  ona  tabiatüstü,  vahiy  edilmiş  ve 

(27)

mistik  denilebilir,  amacı  da  dünya  ile  Allah  arasında  etkili  bir  bağ  meydana  getirmektir ( Northbourne, 1998: 2). 

Dinin  hem  sosyal  hem  de  mistik  yönü  vardır.  Bunlardan  birini  göz  ardı  etmek  insanı  tek  yönlü  bir  anlayışa  (redüktivizme)  götürür.  Din,  insan  ve  toplum  hayatında fıtrî bir gerçekliğe sahiptir. Öyle ki yüzyılımızın sezgici filozoflarından H.  Bergson,  “Ahlâk  ve  Dinin  İki  Kaynağı”  adlı  eserinde  “Geçmişte  ilim,  sanat  ve  felsefesi  olmayan  toplumların  var  olduğunu,  ancak  dinsiz  toplumun  asla  var  olmadığını” belirtirken bu gerçeği dile getirmiştir. Din, devlet, ekonomi, siyaset gibi  toplumsal kurumlardan kabul edilmiş ve toplumdaki birleştiricilik, bütünleştiricilik  yönü  her  zaman  vurgulanmıştır.  Din,  geçmiş  ve  günümüz  toplumları  bakımından  sosyal  bir  kontrol  aracı  olarak,  toplumun  bütünleşmesinde  her  zaman  katkıda  bulunmuştur;  ancak  zaman  zaman  bütünleştiricilik  yönüne  rağmen  belirgin  ayrışımların odağında da bulunmuştur (Günay, 1998: 200). 

Ülkemizin  Avrupa  Birliği  üyelik  sürecinde  de  din  oldukça  önemli  bir  işlev  yüklenmektedir.  Zira  Türkiye’nin  Avrupa  Birliği  üyeliği  hakkında  resmiyetin  dışında perde arkasında en çok tartışılan konu din ve kültürdür (Aydın, 2008). Bu  açıdan bakıldığında, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin dini‐kültürel alanla ilgili endişe  ve kaygıları kadar Türk toplumunun da benzer kaygıları taşıması gayet doğaldır. 

Bu  nedenle  önemle  üzerinde  durulması  gereken  bir  konu  olarak  beliren  çalışmamızın şu amaçları taşıdığını söyleyebiliriz:  

• Halkımızın  Avrupa  Birliği’nin  mahiyeti  ve  Türk  toplumuna  kazandıracakları  ve  kaybettirecekleri  hakkındaki  bilgi  ve  bilinç  düzeyini belirlemek; 

• Avrupa Birliği  üyeliği ile genel toplumsal yaşamımızla ilgili norm ve  prensiplerin ne yönde etkileneceğine dair çıkarımlarda bulunmak;  • Gündelik  hayatımız,  çalışma  hayatımız,  aile  yapımız  ve  milli 

kimliğimizin  bu  ortaklıkla  birlikte  geçireceği  değişim  ve  dönüşümleri  saptamak; 

(28)

durumunda  dini  yaşayışta  olabilecek  muhtemel  değişimleri  tespit  etmek; 

• Üyelikle  beraber  dini  haklar  ve  özgürlükler  ile  ilgili  engellerin  kalkacağı,  Laiklik  anlayışının  değişeceği  ya  da  ordu‐siyaset  ilişkisinin  yeniden  tanımlanabileceği  gibi  düşüncelere  Türk  halkının  ne  oranda  katıldığını tespit etmek; 

• Üyeliğin,  temelini  dinden  alan  ahlaki  prensiplerde  erozyon,  iffet,  namus,  hayâ  ve  edep  gibi  Türk  toplumu  için  önemli  kavramlarda  bir  aşınma,  içki  tüketimi,  domuz  eti  yemek,  gayrı  meşru  ilişki  gibi  İslam  dininin  koyduğu  prensiplerde  bir  çözülme  meydana  getirip  getirmeyeceğine dair fikir yürütmek; 

• Avrupa  Birliği  üyelik  sürecinde  dini  eğilimlerin  İslamiyet’ten  Hıristiyanlığa  doğru  bir  kayma  göstereceği  ve  Türk  toplumunun  Hıristiyanlaşacağı kaygılarına Türk toplumunun yaklaşımını belirlemek;  • Avrupa  Birliği’ne  giriş  sürecinde  Türkiye’de  verilen  din  eğitimini 

tartışmak; 

• Türk  toplumunun  bugününe  dair  fotoğrafını  çekerken  geleceğe  ilişkin  projeksiyonlarda bulunmaktır.  

(29)

3. ARAŞTIRMANIN YAKLAŞIMI, YÖNTEM VE TEKNİKLERİ   

İnsanların  bir  arada  yaşamalarından  doğan  toplumsal  olay  ve  olgular,  insan  ilişkilerinden  meydana  geldikleri  için,  insana  dair  eylemleri  anlayıp  kavrama  ihtiyacı  sosyal  bilimleri  gerekli  kılmıştır  (Dönmezer,  1994:  2).  Toplumla  ilgili  araştırmalarla,  toplumsal  düşünce  salt  bir  kurgusal  ya  da  kuramsal  felsefe  olmaktan  kurtularak  nesnelleşirken,  toplumsal  olaylar  kendiliğinden  ve  bilinçsiz  bir  gidiş  olmaktan  çıkarak;  gelişme  doğrultusunda  yönlendirilebilen,  amaçlı  ve  denetimli  bir  süreç  özelliği  kazanmıştır.  (Sencer,  1994:  6)  Bu  nedenle  başta  Sosyoloji  olmak  üzere  toplumsal  bilimler  özellikle  birbirleriyle ilişkili insanları incelemekte ve bu ilişkilerin ve etkileşimin değişik  formları ve şekilleri üzerinde durmaktadırlar. 

Genel  olarak  toplumbilimleri,  özel  olarak  da  sosyoloji,  toplumsal  yapının  kuruluş  ve  işleyişini,  bireyler  arası  ilişkileri  çözümleyerek,  toplumsal  olayların  bağlı  olduğu  genellikleri  tespit  eden  ve  bu  genelliklerden  hareketle  yaptığı  çıkarımlarla  toplumsal  gidişe  yön  veren  bilim  dalıdır  (Sencer,  1994:  5).  Başka bir deyişle sosyolojik bir araştırma yapmanın temel amacı, insanın sosyal  davranışı konusunda derin bir anlayış elde etmektir (Cole, 1999: 13). Bunun için  sosyolog, toplumsal olguların herhangi bir kategorisini araştırmaya gireceği zaman,  bu olguları bireysel tezahürlerinden yalıtılmış olarak ele almaya çaba sarf etmelidir  (Durkheim, 1994: 86). 

Dinin  de  oldukça  kısa  ve  basit  olmakla  beraber  en  yetkin  tariflerinden  biri  “din kutsalın tecrübesidir.” ifadesidir. Dinin bu şekilde anlaşılması, dini tecrübenin  objektif  özelliği  üzerinde  ısrar  etmekte  ve  onun  yalnızca  sübjektif  tabiatı  üzerinde  ısrar  eden  psikolojik  nazariyeye  karşı  koymaktadır  (Wach,  1995:  37).  Başka  bir  deyişle  yaşayan  bir  din  tabiatı  icabı  sosyal  münasebetler  kurmak  ve  gözetmek  zorundadır. Sosyal münasebetlerden yoksun olarak düşünülen bir din, herhangi bir  inanç  olmaktan  öte  gidemez  ve  sosyoloji  açısından  din  özelliği  kazanamaz  (Sezen,  1998:  78).  Bu  nedenle  dinî  inanç  ve  uygulamalar  insan  toplumunun  evrensel  bir 

(30)

özelliği  olmuşlardır.  İnsanlar  sadece  dua  etmek,  ibadet  etmek  ve  kurban  kesmekle  kalmamışlar  aynı  zamanda  kendi  uygulamaları  üzerinde  derin  bir  şekilde  düşünmüşlerdir (Solmaz, 1997: 143). 

Din  sosyolojisinin  incelediği  şey  de  insanın  dinden  kaynaklanan  sosyal  faaliyetleri  ve  dini  maksatlı  özel  cemiyetleşmeleridir  (Kehrer,  1992:  7).  Din  sosyolojisi, dinle toplum münasebetlerini ve bunlar arasında yer alan karşılıklı etki  ve  tepkileri  incelemeyi  amaç  edinmiştir  (Taplamacıoğlu,  1963:  64).  Bunun  yanında  din  ve  toplum  münasebetleri  anlamında  dinin,  iktisat,  ahlak,  siyaset,  sanat,  teknik  hukuk  ve  devletle  olan  münasebetlerinin  de  incelenmesi  din  sosyolojisinin  esaslı  konularının arasında yer alır (Günay, 1998: 56). 

Din  sosyoloji  araştırma  sahası  içerisinde  yer  alan  konuları  değerlendirirken  sosyal bilimlerin ve genel sosyolojinin metot ve tekniklerinden yararlandığı gibi din  bilimlerinden  de  istifade  eder.  Bu  anlamda  din  sosyolojisi  herhangi  bir  konuyu  ele  alırken  Vasıflama,  Karşılaştırma,  Açıklama  ve  Anlama  şeklinde  ifade  edebileceğimiz  metodolojik  yolu  takip  eder.  Sosyal  karakterli  olayların  vasıflanması onların gözlemi (observation) demektir. İnceleme konusu olan bir  toplumun  dini  hayatı  ve  vakıalarının  sosyolojik  tetkikinin  ilk  adımı  onların  müşahedesi ve doğru bir portresini çizmek olmaktadır (Günay, 1998: 64). 

Her ne kadar sosyoloji yukarıda da belirtildiği gibi ilk etapta vasıflayıcı  bir bilim olarak görülse de ancak vasıfladığı olguları karşılaştırıp, açıklamalara  gittiği,  olaylar  arasında  sebep‐sonuç  bağı  kurabildiği  ölçüde  amacına  ulaşabilmiş sayılır. Karşılaştırma sayesinde aynı tipteki iki toplum ya da çeşitli  tiplerdeki  toplumlardaki  benzer  ya  da  farklı  olay  ve  olgular  kıyaslanabilir.  Bu  yolla  somut  veriler  üzerinde  çözümlemeler  yapma  kolaylaştığı  gibi,  deneyin  olanaksızlıklarından  gelen  bir  takım  boşluklar  da  kapatılabilir  (Tolan,  1996:  204‐205).  Vasıflayıcı  sosyolojiye  bağlı  olarak  yapılacak  olan  tarihi,  etnolojik  ve  istatistikî  karşılaştırmalar  bir  açıklama  ve  değerlendirme  ile  sonuçlanmalıdır.  Olayların dışa ait formlarından, onun bütününü kavramak demek olan anlayış  ve  bunlar  arasında  sebep‐sonuç  bağı  kurmak  demek  olan  açıklama  ve  yorum 

(31)

da  birçok  önemli  sonuçlara  erişebilmeyi  mümkün  kılar  (Günay,  1998:  76).  Elbette  din  sosyoloji  bu  teknikleri  kullanmadan  önce  konuyu  ele  alırken  izlenen zihinsel tutum ve yaklaşımını belirlemek zorundadır.  

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi sosyolojinin ve dolayısıyla din sosyolojisinin  temel objesi tek tek bireyler olmayıp, bunların herhangi bir şekilde bir araya gelerek  oluşturdukları  bütünlerdir.  Toplum  birbirleriyle  ilintili  parçalardan  oluşan  bir  sistemdir.  Her  parçanın  anlamı  bütün  içinde  birbirleriyle  ve  bütünün  kendisi  ile  olan  ilişkilerinde  ortaya  çıkar.  Bunun  için  toplum  birbirine  bağımlı  ve  hepsi  de  genelde  sistemin  bütünleşmesine  ve  uyumuna  katkıda  bulunan  öğelerden  oluşur  (Swingewood,  1998:  272).  Nitekim  yapısal  işlevselciler  toplumsal  kurumlar  ve  yapıları tartışırken sık sık sistem kavramına başvururlar. Sistem yalın olarak bütünü  oluşturan,  birbirleriyle  ilişkili  parçaların  örgütlenmesidir.  Bir  toplumsal  sistem  karşılıklı  beklentiler  aracılığıyla  bir  arada  tutulan  birbirleriyle  bağlantılı  statü  ve  pozisyonları  içeren  bir  yapıdır.  Başka  bir  deyişle  sistem,  parçalarının  toplamından  daha fazla bir şeydir; parçaları arasındaki ilişkileri de kapsar (Abrahamson, 1990: 2). 

Yapısal işlevselci yaklaşıma göre toplumun çekirdeği bireydir. Toplumun alt  sistemleri bireylerden müteşekkildir. Tek tek bireylerin bütünlüğü alt sistemleri, alt  sistemlerin  işlevsel  bütünlüğü  ise  sistemi  meydana  getirir.  Birey,  toplumsal  bir  rol  içerisinde ele alınır ve yapısal işlevselcilik bu role sahip bireye ʺaktörʺ demektedir.  Birey  aynı  zamanda  sahip  olduğu  role  uygun  bir  statü  içerisinde  yer  alır  ve  rol  kavramı  statü  ile  birlikte  anlam  kazanır  (Kongar,  1999:  153‐154).  Bu  bağlamda,  yapının ve toplumun işleyişinin incelenmesi, sosyolojinin kurucularının olduğu gibi  çağdaş kuramcıların da çalışmalarına yön veren sosyolojik bir ilgi alanıdır. Yapısal  işlevselcilik, sosyolojinin birbirleriyle karşılıklı bağımlı parçalardan oluşan birimler  biçimindeki  toplumsal  yapıların  çalışmasını  irdelemeyi  amaçlamıştır.  Bununla  birlikte  yapısal  işlevselcilerin  sosyolojik  kavramları  tanımlamada  birbirlerinden  farklılık  gösterdikleri  gözlemlenmiştir.  Böyle  olmakla  beraber,  genel  anlamda  sosyoloji kullanımına ait iki anahtar kavrama değinmek gerekir. 

(32)

Bu  kavramlardan  ilki  olan,  yapı,  görece  durağan  ve  kalıplaşmış  toplumsal  birimler  dizisi  ya  da  görece  kalıcı  kalıplar  sistemini  anlatır.  Yapı  her  biri  belli  kalıplara  göre  işleyen  birbirleri  ile  bağlantılı  parçalardan  oluşur.  Bu  kavramların  ikincisi  olan  işlev  ise,  bütünü  oluşturan  parçaların  uyumu  için  gerekli  toplumsal  etkinliklerin  sonuçları  şeklinde  tanımlanır.  Buna  göre,  işlev,  yapı  içinde  dinamik  süreci anlatır (Poloma, 1993: 31). Her yapı, bir işlevi olduğu için vardır. İşlev de bir  gereksinimden  doğar.  Ancak  şunu  da  belirtmek  gerekir  ki,  karmaşık  yapı  ve  süreçlerden  müteşekkil  bir  sistem  olarak,  toplumda  birbirleriyle  uyuşan  işlevler  olduğu gibi, birbirleriyle uyuşmayan hatta çelişen işlevler de mevcuttur. Bu sebeple,  toplumsal yapı içerisinde sistemin bir bütün olarak devamını kolaylaştırıcı nitelikte  işlevler (fonksiyon) yanında, sistemin işleyişine zarar verici nitelikte olan işlevler de  (disfonksiyon) söz konusudur. Unutulmamalıdır ki, herhangi bir toplumsal öğe, bir  toplumsal  birim  için  fonksiyonel,  diğeri  için  disfonksiyonel  olabilir.  Başka  bir  ifadeyle yapısal işlevselciliğe göre yapı mekânda örgütlenme ise, işlev de zamanda  örgütlenmedir.  Her  sistem,  işlevi  sayesinde  yapısının  sürekliliği  sağlanabilsin  diye  ikisini  de  kendi  bütünlüğü  içinde  eritmelidir.  Ya  da  bu  ifadenin  tam  tersi  yapı  sayesinde işlevin sürekliliği sağlanmaktadır (Abrahamson, 1990: 12). 

Toplumsal yapı ve toplumsal birimlerin toplumsal sistem içinde işlevselliği,  bir gereksinimi karşılama ve öteki parçalarla ahenkli bir bütünleşme demektir. Her  toplumda  temel  işlevlerden  her  birinin  bulunması  halinde  yapısal  öğelerin  rastlantısal ya  da seçmeci  bir  bileşimi  olmaması  gerekmektedir  (Moore,  1997: 345).  Bu  nedenle  her  toplumsal  birim  yapısal  işlevselci  modelde  toplumsal  sistem  için  vazgeçilmez  niteliktedir.  Bu  noktadan  hareketle,  çalışmamızda  sosyolojinin  ve  din  sosyolojisinin metot ve teknikleri uygulanırken, denge ve uyum içerisinde değişimi  öngören  ve  sosyo‐kültürel  değişim  sürecini  tek  nedenli  değil  çoklu  bir  nedensellik  içinde izah eden işlevselci kuramın yaklaşım ve açıklamaları temel alınmıştır.  

     

(33)

BİRİNCİ BÖLÜM: 

KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVE 

 

1.AVRUPA BİRLİĞİ’NİN TARİHÇESİ   

Avrupa’nın  birleşmesine  yönelik  “federal”  ya  da  “konfederal”  planlar  Ortaçağ’dan  itibaren  zaman  zaman  gündeme  getirilmiştir.  Avrupa  Birliği  düşüncesinin  tarihine  baktığımızda,  Saint  Pierre  ve  Victor  Hogo’nun  “Birleşik  Avrupa  Devletleri”  kurulmasına  ilişkin  planlarını,  İmmanuel  Kant’ın  “Sonsuz  Barışın  Sağlaması”na  yönelik  projesini,  ayrıca  Montesguieu,  Voltaire,  Proudhon,  Saint  Simon  gibi  birçok  düşünürün  siyasal  liberalizm  ve  barışı  esas  alan  bir  entegrasyon  ya  da  birlik  fikrini  görürüz  (Canpolat,  2002:  90).  Bir  bakıma  Avrupa  ülküsü,  gerçek  bir  siyasi  projeye  dönüşüp  Avrupa  Topluluğu  (European  Community‐  AT)  üyesi  ülkelerin  hükümet  politikalarında  uzun  vadeli  bir  hedef  haline  gelmeden  önce,  sadece  filozoflarla  önsezili  kimselerin  düşüncelerinde  yaşıyordu.  

Zira  Avrupa  yüzyıllarca,  sık  sık  yaşanan  kanlı  savaşlara  sahne  oldu.  1870‐ 1945  yılları  arasında  Fransa  ve  Almanya  üç  kez  savaştılar.  Birçok  insan  yaşamını  kaybetti.  Bu  felaketler  üzerine  bazı  Avrupa  ülkelerinin  liderleri,  barışın  sürdürülebilmesinin  tek  yolunun,  ülkelerinin  ekonomik  ve  siyasi  yönlerden  birleşmesi  olduğu  fikrine  vardılar  (Bulaç,  2001:  17).  Avrupa  birliği  hayalinin  gerçekleşmesi için atılan ilk ciddi adımlar ise II. Dünya Savaşı’ndan sonra yaralarını  saran  Avrupa’da  öncelikli  ekonomik,  kısmen  de  siyasi  işbirliğinin  güçlenmesi  gerektiği  görüşünün  ifade  edilmesiyle  atıldı.  İkinci  Dünya  Savaşı’yla  birlikte  Avrupacılık  tartışması  hem  ivme  kazandı  hem  de  geniş  bir  kamuoyunu  arkasına  aldı (Yazgıç, 2005: 10). 

Avrupaʹda  bütünleşme  sürecine  ivme  kazandıran,  biri  federasyon  yanlısı  diğeri işlevselci iki akımın başlıca savunucuları İtalyan federalist Altiero Spinelli ile  1951ʹde  Avrupa  Kömür  ve  Çelik  Topluluğuʹnun  (European  Coal  and  Steel 

(34)

Community‐  AKÇT)  kurulmasına  yol  açan  Schuman  Planıʹnın  ilham  kaynağı  Jean  Monnetʹdir  (DTM,  2002:  3).  Bu  girişimin  hedefi,  yerel,  bölgesel,  ulusal  ve  Avrupa  ölçeğindeki  güç  odakları  arasında  diyaloga  ve  tamamlayıcı  bir  ilişki  kurarak  kalıcı  barış  için  Avrupa’daki  ülkeleri  ortak  bir  noktada  buluşturmaktı  (Çalış,  2001:  26).  Sonuç  olarak  1951  yılında  Avrupa  Kömür  Çelik  Topluluğu  (AKÇT)  Belçika,  Batı  Almanya, Lüksemburg, Fransa, İtalya ve Hollandaʹdan oluşan 6 üye ile kuruldu. Bu  ülkelerdeki  kömür  ve  çelik  sanayii  ile  ilgili  alınan  kararlar,  bağımsız  ve  devletler  üstü bir kuruma (Yüksek Otorite) devredildi. Söz konusu kurumun ilk başkanı ise  Jean Monnet oldu.  

Avrupa  Kömür  ve  Çelik  Topluluğuʹnu  (AKÇT)  kuran  Paris  Antlaşması  (1951),  Avrupa  Ekonomik  Topluluğuʹnu  (AET)  ve  Avrupa  Atom  Enerjisi  Topluluğuʹnu  (EURATOM)  kuran  Roma  Antlaşmaları  (1957),  Avrupa  Tek  Senedi  (1986)  ve  Maastricht  Avrupa  Birliği  Antlaşması  (1992),  üye  devletleri  egemen  Devletler  arasındaki  geleneksel  anlaşmalardan  daha  sıkı  bir  biçimde  birbirine  bağlayan  ABʹnin  hukuki  temellerini  oluşturuyordu.  Böylelikle  Avrupa  Birliği,  doğrudan  uygulanma  imkânı  olan  bir  mevzuat  oluşturabilmekte  ve  yurttaşları  lehine özel haklar ihdas edebilmekteydi (ABGS, 2008). 

Topluluğun çalışmaları, başlangıçta altı kurucu üyesi arasında bir kömür ve  çelik  ortak  pazarı  kurulmasıyla  sınırlıydı.  II.  Dünya  Savaşı  ertesindeki  o  günlerde  savaşın  galip  ve  mağluplarını,  eşitler  olarak  işbirliğinde  bulunabilecekleri  bir  kurumsal  yapı  içinde  bir  araya  getiren  Topluluk,  temelde  barışı  güvence  altına  almanın  bir  aracı  olarak  algılanıyordu.  Altılar  1957ʹde,  Fransız  Ulusal  Meclisiʹnin  Avrupa Savunma Topluluğu projesini reddetmesinden üç yıl sonra, işgücü ile mal  ve  hizmetlerin  serbest  dolaşımına  dayanan  bir  ekonomik  topluluk  kurmaya  karar  verdiler.  Mamul  mallarda  gümrük  vergileri,  planlandığı  gibi  1  Temmuz  1968ʹde  kaldırıldı; özellikle tarım ve ticaret politikaları olmak üzere ortak politikalar 60ʹların  sonunda yerli yerine oturmuştu. 

Altılarʹın  başarısı  Birleşik  Krallık,  Danimarka  ve  İrlandaʹyı  Topluluk  üyeliğine  başvurmaya  yöneltti.  General  ʺDe  Gaulleʺ  yönetimindeki  Fransaʹnın 

(35)

1961ʹde  ve  1967ʹde  iki  kez  veto  yetkisini  kullandığı  çetin  bir  pazarlık  dönemini  takiben,  bu  üç  ülke  1972  yılında  üyeliğe  kabul  edildi  (DTM,  2002:  12).  Avrupaʹnın  ilk genişleme dalgasını oluşturan ve üye devlet sayısını altıdan dokuza yükselten ilk  genişleme  ile  birlikte,  Topluluk  sosyal,  bölgesel  ve  çevresel  konularda  üstlendiği  sorumluluklarla yeni bir derinlik kazandı (İlhan, 2000: 173). 

Amerika  Birleşik  Devletleriʹnin  1970  başlarında  doların  konvertibilitesini  (değiştirilebilirlik, çevrilebilirlik) askıya almasıyla ekonomik yakınlaşma ve parasal  birlik  gereksinimi  açıkça  kendini  gösterdi.  1973  ve  1979ʹdaki  iki  petrol  kriziyle  dünya  çapında  parasal  istikrarsızlık  daha  da  ağırlaştı.  1979  yılında  Avrupa  Para  Sistemiʹnin işlerlik kazanması döviz kurlarının sabitleşmesine yardımcı oldu ve Üye  Devletler’in  (Member  States)  kararlı  ekonomik  politikalar  izleyerek  açık  bir  ekonomik  alanın  dayattığı  disiplinden  yararlanmalarını  ve  birbirlerine  karşılıklı  destek  vermelerini  sağladı.  Topluluk  1981ʹde  Yunanistanʹın,  1986ʹda  da  İspanya  ve  Portekizʹin  katılmalarıyla  güneye  doğru  genişledi  (AB  Yerel,  2003,  :17)  ve  üye  sayısını on ikiye çıkarmış oldu. 

Bu  genişlemeler,  On  ikilerʹin,  ekonomik  durumları  arasındaki  farklılıkları  azaltmaya  yönelik  yapısal  programlar  uygulamalarını  kaçınılmaz  kıldı.  Bu  dönemde  Topluluk,  Güney  Akdeniz  ile  Afrika,  Karayipler  ve  Pasifik  ülkeleri  ile  yeni  anlaşmalar  imzalayarak  uluslararası  düzeyde  daha  önemli  bir  rol  oynamaya  başladı. Pasifik ülkeleri birbirini izleyen dört Lomé Sözleşmesi (1975, 1979, 1984 ve  1989)  ile  Toplulukla  bağ  kurdu.  Tüm  GATT  (General  Agreement  on  Tariffs  and  Trade  /  Ticaret  ve  Gümrük  Tarifeleri  Genel  Anlaşması)  üyeleri  arasında  15  Nisan  1994ʹte Marakeşʹte imzalanan bir anlaşma ile dünya ticaretinin gelişiminde yeni bir  aşamaya  girildi  (ATKT,  1976:  156).  Pazarlıkları  bir  blok  olarak  sürdüren  ve  artık  “Avrupa  Birliği”  (European  Union‐  EU)  olarak  adlandırılan  birlik,  görüşmelere  damgasını vurma ve çıkarlarının gözetilmesini sağlama konusunda çaba harcadı.  

1 Ocak 1995ʹte Avrupa Birliğiʹne üç yeni üye katıldı. Avusturya, Finlandiya  ve  İsveç  kendilerine  özgü  katkılarıyla  Birliği  zenginleştirip,  Orta  ve  Kuzey  Avrupaʹda  yeni  açılımlar  sağladılar.  2004  yılında  ise  Güney  Kıbrıs,  Çek 

Şekil

Tablo 1: AB Ülkelerinde Din‐Devlet İlişkileri (Yükleyen ve Kuru, 2006: 17)    Resmi Din  Kiliselere  Devlet  Yardımı  Din dersi  Dinî  Okullara Devlet  Yardımı 
Tablo 9: Kimlik olarak kendinizi aşağıdakilerden daha çok hangisiyle tanımlamak  istersiniz?    Sayı  %  Toplam %    Türk  104  9,8  9,8     Müslüman  179  16,9  26,7     Müslüman Türk  553  52,3  79,0     T.C Vatandaşı  187  17,7  96,7     Avrupa Birliği 
Tablo 10: Seçim yapmak zorunda kalsanız hangisini tercih edersiniz?    Sayı  %  Toplam %    T.C Vatandaşlığı  975  92,2  92,2     AB Vatandaşlığı  58  5,5  97,6     Başka  25  2,4  100,0     Toplam  1058  100,0     
Tablo 11: Dini inançları ve dini ibadetleri yerine getirmek bağlamında kendinizi  nasıl tanımlarsınız?    Sayı  %  Toplam %    Çok dindar  66  6,2  6,2     Dindar  705  66,6  72,9     Dinle az ilgili  218  20,6  93,5     Dinle ilgisiz  17  1,6  95,1     Di
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

This case is also the Freudian ‘death drive’ which lurks under the beautiful wishes of libido; whereas libido demands in metonymic movements towards the unfilled

Uluslararası Para Fonu ile başlıca ulusal varlık fonları, bu fonların şeffaflığı- nı ve hesap verebilirliğini artırmak, fonların yatırımlarının siyasi motif yerine

In this study, the relationship between the variables, studied by using data of 19 OECD countries for the period 1960-2010 to determine whether there is a long term

Kendisi y›llar sonra, karfl›s›nda bir Türk konu¤unun bulunmas›yla, y›llar önce, Türkiye Cumhuriyetinin 10 uncu y›l›nda, Türkiye Büyük Millet Meclisi kar-

 Araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin mesleki kıdemleri değişkenine göre 60-72 aylık çocukların ilkokulda öğretim sürecine ilişkin genel

The average S/N ratios (dB) and the surface roughness values indicated in the control factors shown in Table 4 were obtained according to the control factors and levels of the

Eskişehir ve çevresinin 1/100.000 ölçekli ve 1 km aralıkla örneklenmiş gravite ve manyetik verilerine (Şekil 3.1 Gravite Anomali Haritası) (Şekil 3.2 Manyetik Anomali Haritası)

7.akım harmoniği 33A ile 50A seviyeleri arasında bir değişim içindedir ve bu değişim kübik polinom şeklinde bir yol izlemektedir.9.gerilim harmoniği %0.05 seviyelerinden