• Sonuç bulunamadı

Birinci basamak hekimleri yaşam tarzı değişikliklerinde ne kadar kararlı?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Birinci basamak hekimleri yaşam tarzı değişikliklerinde ne kadar kararlı?"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1)Dokuz Eylül Üniversitesi T›p Fakültesi Aile Hekimli¤i Anabilim Dal›, Ö¤r. Gör. Uzm. Dr., ‹zmir 2)Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi ‹statistik Bölümü, Yrd. Doç. Dr., ‹zmir

3)Konak 21 No’lu Çimentepe Aile Sa¤l›¤› Merkezi, Dr.,

Araflt›rma

S

a¤l›kl› yaflam tarz› de¤iflikliklerinin (SYTD) hayatageçirilmesi tedavide ve sa¤l›¤›n gelifltirilmesinde önemli bir yere sahiptir. Koroner kalp hastal›¤›nda kalp krizi ya da kalp cerrahisi ard›ndan sigaran›n b›rak›l-mas› ölüm riskini üç kat azaltmakta ve en az kolesterol düflürücü ilaçlar kadar etkili oldu¤u düflünülmektedir.[1]

Koroner arter hastal›¤›nda, egzersiz temelli bir kalp re-habilitasyon program› hem kardiyak, hem de toplam mortaliteyi anlaml› derecede düflürmektedir.[2]

Bozulmufl glikoz tolerans›nda uygulanan yaflam tarz› de¤ifliklikli¤i diyabetin (DM) önlenmesi ve denetiminde tüm yap›labi-lecekler aras›nda maliyetine göre en etkin müdahaledir.[3]

Birinci basamak hekimleri yaflam tarz›

de¤iflikliklerinde ne kadar kararl›?

Türk Aile Hek Derg 2011;15(2):43-47 Araflt›rma | Research Article

doi:10.2399/tahd.11.43

How much are primary care physicians determined regarding lifestyle changes?

Tolga Günvar1, Emel Kuruo¤lu2, Aynur Toksun3, Arma¤an Erdem4, Dilek Güldal5

Özet

Amaç:Sa¤l›kl› yaflam tarz› de¤iflikliklerinin (SYTD) hayata geçiril-mesinde kilit önem tafl›yan birinci basamak hekimlerinin bu konu-daki tutum, düflünce ve davran›fllar›n›n saptanmas› amaçlanm›flt›r. Yöntem:‹zmir’de aile sa¤l›¤› merkezlerinde çal›flan 291 hekime SYTD ile ilgili tutum, davran›fl ve düflüncelerini araflt›ran 14 soruluk bir anket uyguland›.

Bulgular: Kat›l›mc›lar›n %60.5’i SYTD dan›flmanl›¤›n›n öncelikli görevleri oldu¤unu düflünürken % 87.5’i HT, DM gibi kronik bir hastal›k durumunda SYTD ile ilgili daha fazla bilgi verdi¤ini ifade etti. Pratikte ilaç kullanmay› daha çok tercih eden hekimlerin %73.5’i, hastalar›n da SYTD yerine ilaç kullanmay› tercih etti¤ini düflünmekte idi (p=0.000). Hastalar›n önerilerine tümüyle uydu¤u-nu ifade eden hekimlerin %68,6’s› her hastas›na gerekli bilgileri eksiksiz olarak verdi¤ini (p=0.002), %71.4’ü hastalar› ile her karfl›-laflmas›nda SYTD ile ilgili konufltuklar›n› (p=0.004), %40.0’› SYTD için yeterli zaman ay›rabildiklerini (p=0.006) belirttiler. Öte yandan hastalar›na eksiksiz bilgi verdiklerini ifade eden hekimlerin %16.0’s›, hastalar› ile her karfl›laflmas›nda SYTD hakk›nda konufl-tuklar›n› ifade eden hekimlerin %19.2’si ve hastalar›na SYTD ko-nuflabilmek için yeterli zaman ay›rd›¤›n› ifade edenlerin %18.9’u hastalar›n SYTD önerilerine uyduklar›n› düflünmektedir.

Sonuç:SYTD birinci basamak hekimleri taraf›ndan önemli bulun-mas›na ra¤men kronik hastal›klar d›fl›nda yeterince davran›fla yan-s›mamaktad›r. Bu konudaki engeller saptanmal› ve giderilmelidir. Anahtar sözcükler:Yaflam tarz› de¤iflikli¤i, birinci basamak, he-kim tutumu.

Summary

Objective:To explore attitudes, behaviors and thoughts of pri-mary care physicians regarding healthy life style changes (HLSC) in which they have a critical role in its implementation.

Methods:A questionnaire consisting of 14 questions related with attitudes, behaviors and thoughts regarding HLSC, was applied to 291 primary care physicians practicing in family health centers in Izmir.

Results:Of the participants, 60.5% felt that they are responsible from HLSC more than any other physicians. The ratio of physicians who stated that they especially emphasized HLSC in case of a chronic condition such as HT or DM was 87.5%. Among the physi-cians who choose to use medication instead of HLSC, 73.5% also thought that their patients preferred to use drugs instead of HLSC (p=0.000). Physicians who thought that their patients comply with their recommendations were more likely to state that they provide accurate information on each visit. On the other hand physicians who thought that they provida a accurate information on each visit were not likely to think that their patients complied with their rec-ommendations.

Conclusions:Although primary care physicians believe that HLSC are important, this thought does not reflect to their practice. Reasons of this gap between thought and practice should be investigated.

Key words:Lifestyle changes, primary care, physician’s attitude.

(2)

Dünya Sa¤l›k Örgütü 1980’li y›llar›n ikinci yar›s›nda koruyucu sa¤l›k hizmetlerini daha genifl bir çerçevede ele alarak sa¤l›¤› gelifltirme kavram›n› gündeme getirmifltir. Sa¤l›¤› gelifltirme, tam bir fiziksel, ruhsal ve sosyal iyilik ha-line ulaflma hedefindeki bireylerin, sa¤l›klar› üzerindeki de-netimlerini artt›rarak sa¤l›kl› davran›fllar› benimsemeleri ve sa¤l›kl› bir sosyal ortam sa¤lay›p sa¤l›k düzeyini yükseltmek olarak tan›mlanabilir.[4]

Bu çerçevede, sa¤l›¤›n gelifltirilme-sinde olmazsa olmazlardan biri SYTD’dir. “Sigaray› b›rak-mak, düzenli egzersiz yapb›rak-mak, dengeli bir diyet ancak bire-yin kendi karar› ve kontrolü ile gerçeklefltirilebilir.

Birinci basamak, toplumun büyük ço¤unlu¤unun en s›k baflvurdu¤u sa¤l›k hizmetidir.[5]

Aile hekimli¤inin bir t›p disiplini olarak sahip oldu¤u en önemli klinik araçlar-dan biri, birey ile yineleyen temaslar›n sa¤lad›¤› güven iliflkisidir. Baflvuru s›kl›¤› ve birinci basamak hekiminin hastas› ile kurdu¤u özel iliflki, sa¤l›¤› gelifltirmek için pek çok f›rsat sa¤lar.[6]

Sa¤l›¤› biyolojik psikolojik, sosyal bo-yutlar› ile ele alan birinci basamak sa¤l›k hizmeti SYTD’ni en iyi destekleyebilecek aland›r.

SYTD pek çok etkenden olumlu ya da olumsuz yön-de etkilenebilir; hastan›n yafl›, fiziksel durumu, kültürel etkenler vd. Yafll›larda düflme korkusu ve efllik edecek bi-risini bulamamak fiziksel aktiviteyi engeller,[7]

DM’ta hi-poglisemi korkusu ve zaman yoklu¤u[8]ayn› sonuca yol

açar. Düzensiz, uzun çal›flma saatleri ve a¤›z tad›ndan vazgeçememe sa¤l›kl› beslenmeyi engelleyebilir.[9]

SYTD önündeki engeller hastadan ve hekimden kay-naklanabilir: Birinci basamak hekimleri konunun önemi-ni kabul etseler de, bu konuda yeterli çaba harcad›klar› söylenemez. Yeterli zaman›n›n olmay›fl›, a¤›r ifl yükü, bu konuda yeterli bilgi ve e¤itime sahip olmad›¤›n› düflün-mek, hastalar›n önerileri uygulayaca¤›na inanmamak ve bu etkinlik için herhangi bir geri ödeme almamak bu du-rumun nedenleri aras›ndad›r.[5,10]

Araflt›rmalarda dikkati çeken bir di¤er nokta da heki-min sa¤l›k davran›fl› ile SYTD önerileri aras›ndaki kore-lasyondur: Örne¤in obez hekim obezite ile ilgili, sigara içen hekim ya da hemflire sigara b›rakma yönünde öneri ve dan›flmanl›k vermekte daha az gönüllü davran›r.[5]

Ço¤u geliflmifl ülkenin birinci basamak sa¤l›¤› gelifltir-me rehberi, risk tabanl› dan›flmanl›k hizgelifltir-metine a¤›rl›k ve-rir. Ancak, uygulama bu yönde olmamakta; hekim fizik muayene ve laboratuvar tetkiklerine a¤›rl›k vermektedir.[5]

Sa¤l›kta dönüflüm program› birinci basamakta sa¤l›¤› koru-ma ve gelifltirme yaklafl›m›n› ön plana ç›karan bir söyleme sahiptir.[6]Ancak birinci basamak hekimlerinin yaflam tarz›

de¤ifliklikleri ile ilgili çabalar›n›n düzeyi yeterince araflt›r›l-mam›flt›r. Çal›flmam›z›n amac› birinci basamak hekimleri-nin SYTD ile ilgili tutum ve davran›fllar›n› araflt›rmakt›r.

Gereç ve Yöntem

Araflt›rma ‹zmir il merkezinde birinci basamak klinik hizmeti veren aile hekimlerine uyguland›. Çal›flma popü-lasyonunun %80 güç ve %95 güven aral›¤›nda 286 olma-s› gerekti¤ini hesapland›. Araflt›rmada, ‹zmir’deki 17 Toplum Sa¤l›¤› Merkezi’nden (TSM) rastgele seçilen beflinin aile hekimlerini ele al›nd›. Gerekli etik kurul onay›n› ve il sa¤l›k müdürlü¤ü izni al›nd›.

Soru formu, yafl, cinsiyet, mezun olunan fakülte, me-zuniyet y›l›, bilimsel etkinliklere kat›lma s›kl›¤› ve kat›l-d›¤› SYTD kurslar›n› kaps›yordu. Formda, kat›l›mc›lar›n sa¤l›kl› yaflam tarz› de¤iflikliklerinin hayata geçirilmesi ile ilgili davran›fl, tutum, yeterlilik alg›lar› ve hasta perspek-tifinden düflüncelerini belirlemeyi hedefleyen 14 ifade vard›. Hekimlerden, Likert ölçe¤i fleklindeki ifadelere 1 (hiç kat›lm›yorum) ile 5 (kesinlikle kat›l›yorum) aras›nda puan vermeleri istendi.

Veriler SPSS 15.0 program› ile analiz edildi. De¤er-lendirmede ki-kare ve Spearman korelasyon testleri kul-lan›ld›.

Bulgular

Çal›flmaya kat›lanlar›nn yafllar› 29 ile 64 aras›nda, yafl ortalamas› 42.8±6.3 idi. Kat›l›mc›lar›n %61.5’i erkek, %84.2’si pratisyen hekimdi. Hekimlerin yaklafl›k %80’i y›lda iki ya da daha fazla bilimsel etkinli¤e kat›l›yordu. Yaklafl›k %20’si sigara b›rakma dan›flmanl›¤› e¤itimi,

Araflt›rma

Tablo 1. Kat›l›mc›lar›n demografik özellikleri ile bilimsel etkinlik ve kurslara kat›l›mlar›

Ald›m 23 7,9

Almad›m 268 92,1

Aile Hekimli¤i Uzman› 33 11,3

Pratisyen Hekim 245 84,2

Di¤er 13 4,5

Erkek 179 61,5

Kad›n 112 38,5

Y›lda bir ve daha az 66 22,7

Y›lda iki – befl aras› etkinlik 162 55,7

Y›lda alt› – on iki aras› etkinlik 52 17,9

Ayda birden fazla 11 3,8

Ald›m 29 10,0

Almad›m 262 90,0

Ald›m 62 21,3

Almad›m 229 78,7

Say› %

Davran›flç› Tedavi E¤itimi

Biliflsel Davran›flç› Tedavi E¤itimi Sigara B›rakma Dan›flmanl›¤› E¤itimi Bilimsel Etkinliklere Kat›lma S›kl›¤› Uzmanl›k Alan›

(3)

%10’u ise davran›flç› tedavi e¤itimi alm›fllard›. Tablo 1

demografik ve bilimsel etkinliklere iliflkin verileri göster-mektedir.

Tablo 2kat›l›mc›lar›n SYTD ile ilgili tutum ve

dav-ran›fllar› ile ilgili yan›tlar›n› göstermektedir. Cinsiyet ve yafl ile bilimsel etkinlik ve e¤itimlere kat›lma aras›nda is-tatistiksel olarak anlaml› bir iliflki saptanmad›; (p>0.05).

SYTD önerilerinin ifle yaramad›¤›n› düflünen ya da bu konuda karars›z olanlar aras›nda erkekler daha fazlay-d›; (p=0.027). ‹laç tedavisini tercih etmedi¤ini belirten hekimlerin %78.1’i 41 yafl ve üzerindeydi; (p=0.012).

Davran›flç› ve biliflsel davran›flç› tedavi e¤itimi alanlar, kendilerini SYTD oluflturma konusunda daha bilgili görü-yor (s›ras› ile p=0.026, p=0.011) ve yeterli e¤itime sahip ol-duklar›n› (s›ras› ile p=0.001, p=0.003) düflünüyorlard›.

Kendini, SYTD oluflturmak için yeterli görenlerin %75.0’i e¤itim yöntemleri hakk›nda yeterli bilgiye, %60.2’si yeterli e¤itime sahip oldu¤unu düflünüyordu

(p=0.000). Bu üç ifade aras›nda güçlü bir korelasyon sap-tand›; (Spearman: 0.675; 0.651 ve 0.645 ve p=0.01).

SYTD’nin hayata geçirilmesi için bilgisinin yeterli oldu¤unu düflünenlerin %40.9’u, kendini yeterli görme-yenlerin ise sadece %8.9’u hastalar› ile SYTD konusuna yeterli zaman ay›rabiliyordu; (p=0.000).

Kendisini SYTD oluflturmak için yeterli hissedenle-rin %49.4’ü ve bu konuda yeterli bilgiye sahip oldu¤unu düflünenlerin %48.3’ü, konunun di¤er hekimlerden çok kendi görevi oldu¤unu düflünüyordu; (p=0.005 ve p=0.046).

SYTD yararl› olsa da pratikte ilaç kullanmay› tercih edenlerin %73.5’i, ilaç kullanmay› tercih etmeyenlerin ise sadece %32.8’i hastalar›n da SYTD yerine ilaç kullan-may› tercih etti¤ini düflünüyordu (p=0.000).

Hastalar›na SYTD ile ilgili eksiksiz bilgi verdi¤ini, hastalar› ile her karfl›laflt›¤›nda SYTD hakk›nda konufltu-¤unu, bu konuda yeterli zaman ay›rd›¤›n› ifade edenlerin

Araflt›rma

74 (25.4) 104 (35.7) 113 (38.8)

Günlük prati¤imde hastalar›mla SYTD ile ilgili konuflabilmek için yeterli zaman ay›rabiliyorum

Tablo 2. Kat›l›mc›lar›n ifadelere verdikleri yan›tlar

‹fade Kat›l›yorum Karars›z›m Kat›lm›yorum

n (%) n (%) n (%)

255 (87.3) 27 (9.3) 9 (3.1)

HT, DM gibi kronik hastal›¤› olanlara SYTD hakk›nda daha çok bilgi veriyorum.

SYTD yararl› olsa da pratikte ilaç tedavisini daha çok kullan›yorum

SYTD oluflturabilmek için toplumsal düzeyde de¤ifliklikler gereklidir Hastalar›mla SYTD ile ilgili her

karfl›laflt›¤›mda konufluyorum 130 (44.7) 108 (37.1) 53 (18.2)

102 (35.0) 125 (43.0) 64 (22.0)

227 (78.0) 57 (19.6) 7 (2.4)

239 (82.1) 42 (14.4) 10 (3.5)

150 (51.5) 108 (37.1) 33 (11.3)

Her hastama gereksinim duydu¤u SYTD ile ilgili gerekli bilgileri eksiksiz veriyorum

SYTD önerilerinin kiflisel düzeyde düflünülmesi hasta uyumu için zorunludur

SYTD yaratmaya katk›da bulunmak di¤er hekimlerden çok benim görevim

SYTD oluflturmada kullan›lacak yöntemler ile ilgili yeterli e¤itimim var

Hastalar SYTD yerine ilaç kullanmay› tercih ediyorlar 163 (56.0) 91 (31.3) 37 (12.7)

SYTD önerilerimin ifle yarad›¤›n› düflünüyorum 164 (56.4) 100 (34.4) 27 (9.3)

SYTD oluflturmada kullan›lacak yöntemler ile ilgili bilgim var

Hastalar›mda SYTD oluflturmak için kendimi yeterli buluyorum

176 (60.5) 74 (25.4) 41 (14.1) 132 (45.4) 114 (38.2) 45 (15.5) 86 (29.6) 118 (40.5) 87 (29.9) 128 (44.0) 124 (42.6) 39 (13.4) Davran›fl Tutum Yeterlilik alg›s› Hasta perspektifi

(4)

Araflt›rma

ço¤u SYTD önerilerinin ifle yarad›¤›n› düflünmektedir; (p=0.000). Hastalar›na SYTD ile ilgili eksiksiz bilgi verdi-¤ini düflünenler hasta ile her karfl›laflmada SYTD hakk›n-da konufltu¤unu söylüyor, ancak yeterli zaman ay›ranlar›n çok az› hastalar›n›n SYTD önerilerine tümüyle uydukla-r›n› düflünüyordu. Bu hekimlerin yaklafl›k yar›s› hastalar›n önerilere uyumu konusunda karars›zd›; (s›ras› ile p=0.002, p=0.004 ve p=0.006) (Tablo 3).

Hastalar›n SYTD önerilerine tümüyle uydu¤unu ifa-de eifa-denlerin; %68.6’s› her hastas›na SYTD ile ilgili eksik-siz bilgi verdi¤ini (p=0.002), %71.4’ü her karfl›laflmada SYTD ile ilgili konufltu¤unu (p=0.004), %40.0’› SYTD için yeterli zaman ay›rabildi¤ini (p=0.006) belirtti.

Tart›flma

Aile hekimleri, sa¤l›kl› yaflam tarz› de¤iflikliklerinin hayata geçirilmesi konusundaki sorumluluklar›n› benim-semektedirler. Kat›l›mc›lar›n ço¤u SYTD’nin öncelikli görevi oldu¤una inanmakta, SYTD’nin hayata geçirile-bilmesi için bireysel düzeyde düflünülmesi, ancak top-lumsal de¤iflimlere gereksinim duyuldu¤unu ifade et-mektedirler. Birinci basamak hekimlerinin SYTD’yi kendi sorumluluklar› olarak görmesi, di¤er çal›flmalarla da desteklenen bir bulgudur.[5,11,12]

Ancak hekimlerin bu olumlu tutumlar›n›n davran›fla dönüflmesi beklendi¤i gibi olmam›flt›r. Davran›fl belirten ifadeler ile tutum belirten ifadeler aras›nda anlaml› bir iliflki saptanamam›fl, aralar›ndaki korelasyon da oldukça zay›f bulunmufltur. Dikkati çeken bir di¤er nokta da has-talar›na SYTD hakk›nda konuflmak için yeterli zaman ay›rabilenlerin azl›¤›d›r. Davran›flç› ve biliflsel davran›flç› tedavi e¤itimi alanlar, dan›flmanl›k konusunda kendileri-ni daha yeterli ve bilgili bulsalar da, bu durum, SYTD için zaman ay›rmalar› ve bunu daha s›k gündeme getir-meleri sonucunu vermemifltir. Di¤er çal›flmalar›n[5,10]

da vurgulad›¤› zaman k›s›tl›l›¤›, tutumun davran›fla

dönüfl-mesinin önünde önemli bir engel olabilir. Hekimlerin SYTD konusundaki e¤itim eksiklikleri de buna katk›da bulunabilir. Ancak kronik bir hastal›k söz konusu oldu-¤unda davran›fl de¤iflmekte, bu hastalara SYTD ile ilgili daha fazla bilgi verilmektedir. Bu durum SYTD dan›fl-manl›¤›n›n ikincil ve üçüncül koruma yöntemi olarak kullan›lmakta oldu¤unu akla getirmektedir.

Hastalar›n›n, hekim önerilerine tümüyle uydu¤unu düflünenlerin oran› oldukça düflüktür. Bununla birlikte, hekimlerin yar›dan fazlas› SYTD ile ilgili önerilerin ifle yarad›¤›n› düflünmektedir. Bu iki ifade aras›nda zay›f bir korelasyon bulunmaktad›r. Önerilerin ifle yarad›¤›n› dü-flünenlerin bu önerilere uyan hastalar›n› m› kastettikleri, yoksa verdikleri dan›flmanl›¤›n uzun dönemde ifle yarad›-¤›n› m› düflündükleri aç›k de¤ildir.

Pratikte ilaç kullanmay› tercih edenler, hastalar›n da ilac› tercih ettiklerini düflünmektedirler. SYTD yerine ilaç kullanmay› tercih edenler, hastalar›n tercihinin de ayn› yönde oldu¤unu düflünebilirler. Nitekim çal›flmalar, hekimlerin SYTD ile ilgili davran›fllar›n›n hastalar›na yapt›klar› önerileri ve onlar hakk›ndaki düflüncelerini et-kiledi¤ini göstermifltir. SYTD’nin ifle yarad›¤›n›, bu ko-nuda yetkin oldu¤unu düflünenler daha çok SYTD öne-risi vermektedirler.[13]

Avrupa’daki çok merkezli bir çal›fl-ma,[5]

aile hekiminin, kendi yaflam›nda uygulad›¤› olumlu sa¤l›k davran›fl›n› hastas›na önermeye istekli oldu¤unu, kendi olumsuz sa¤l›k davran›fllar›n› hastas›nda gördü-¤ünde ise pek müdahale etmedi¤ini göstermifltir.

Tablo 3, hastalar›n›n SYTD önerilerine uydu¤unu

düflünenlerden sa¤l›kl› davran›fllar› uygulad›¤›n› düflünen-lerin oran›n›n anlaml› derecede fazla oldu¤u anlafl›lmak-tad›r. Ancak, bu hekimlerin çok az› bu tutumun sonuç verdi¤ini düflünmektedir; önemli bir k›sm› bu konuda ka-rars›zd›r. Bu sonuçlara göre SYTD’nin hayata geçirilebil-mesi için bilgi vermenin ve zaman ay›rman›n gerekli ol-du¤u, ancak yeterli olmad›¤› söylenebilir. Örne¤in çal›fl-mam›za kat›lanlara göre hastaya yeterli zaman ay›rmak ile Tablo 3. Hekimlerin, kendi davran›fllar›n›n hastalar üzerine etkisi ile ilgili düflünceleri

SYTD önerilerimin ifle yarad›¤›n› düflünüyorum

Hastalar›m SYTD ile ilgili önerilerime tümü ile uyuyorlar

Kat›l›yorum Karars›z›m Kat›l›yorum Karars›z›m

Hastalar›ma SYTD ile ilgili eksiksiz bilgi veriyorum

Günlük prati¤imde SYTD ile ilgili konuflmak

için hastalar›ma yeterli zaman ay›r›yorum 53 (%71.6) 17 (%23.0) 14 (%18.9) 37 (%50.0)

87 (%66.9) 39 (%30.0) 25 (%19.2) 58 (%44.6)

102 (%68.0) 43 (%28.7) 24 (%16.0) 76 (%50.7)

Hastalar›mla her karfl›laflt›¤›mda SYTD konufluyorum

(5)

hastan›n ilaç veya davran›fl de¤iflikli¤i tercihi aras›nda da herhangi bir iliflki yoktur. Burada hekimle ilgili olan ve olmayan faktörler söz konusudur: Baz› çal›flmalar[14]

flu faktörlerin davran›fl de¤iflikli¤ini k›s›tlad›¤›n› göstermifl-tir; egzersiz yapmak söz konusu oldu¤unda zaman k›s›tl›-l›¤›, sa¤l›kl› beslenmek için nas›l bir diyet uygulanaca¤›-n›n bilinmemesi, sigaray› b›rakmak için bireyin kendisini yeterince güçlü hissetmemesi. Ayn› çal›flma, gelir düzeyi, iflsizlik ve e¤itim düzeyinin de sa¤l›k davran›fl› de¤iflikli¤i-ni gerçeklefltirmede etkili oldu¤u saptam›flt›r.

Hasta SYTD’nin önemini bilse ve baz› yaflam tarz› de¤ifliklikleri yapsa da kolay›na gelmesi ve baflka etkenler sonucu ilaç tedavisini tercih edebilir. Bir çal›flmada, irri-tabl barsak sendromu’nda hastalar›n ilk tedavi tercihleri-nin oral ilaçlar oldu¤unu göstermifltir.[15]

Benzer flekilde, hekimler de öncelikle ilaç tedavisini tercih etmektedir-ler.[16]

Hekimlerin görüflmelerde olas› ilaç yan etkilerine ne kadar zaman ay›rd›klar› da incelenmesi gereken bir konudur.

Sonuç

Birinci basamak sa¤l›k hizmetlerinde çal›flan hekimler SYTD’nin hayata geçirilmesini önemli bulmakta ve ken-di görevleri olarak görmekteken-dirler. Ancak kronik hastalar d›fl›nda, bu düflüncelerini yeterince davran›fla dönüfltür-memektedirler. Bu konudaki engellerin saptanarak orta-dan kald›r›lmas›, SYTD’nin sa¤l›k düzeyinin yükseltil-mesine katk›s›n› art›rabilir.

Kaynaklar

1. Critchley J, Capewell S. Smoking cessation for the secondary prevention of coronary heart disease. Cochrane Database Syst Rev 2004;1:CD003041. 2. Taylor RS, Brown A, Ebrahim S, ve ark. Exercise-based rehabilitation for

patients with coronary heart disease: Systematic review and meta-analysis of randomized controlled trials. Am J Med 2004;116:682-92.

3. Li R, Zhang P, Barker LE, Chowdhury FM, Zhang X, Cost-effectiveness of interventions to prevent and control diabetes mellitus: A systematic review. Diabetes Care 2010; 33:1872-94.

4. Milestones in Health Promotion/Statements from Global Conferences, World Health Organization, 2009 (http://www.who.int/healthpromo-tion/Milestones_Health_Promotion_05022010.pdf) (eriflim tarihi: 12.11.2010)

5. Brotons C, Björkelund C, Bulc M ve ark. EUROPREV Network. Prevention and health promotion in clinical practice: the views of gener-al practitioners in Europe. Prev Med 2005;40:595-601.

6. Sa¤l›k Bakanl›¤›, Sa¤l›kta Dönüflüm. Aral›k 2003 sf 24, 30 http://www.saglik.gov.tr/TR/dosya/1-9124/h/donusumturk2.zip (17.02.2011 tarihinde indirilmifltir)

7. Borschmann K, Moore K, Russell M ve ark. Overcoming barriers to phys-ical activity among culturally and linguistphys-ically diverse older adults: a ran-domised controlled trial. Australas J Ageing 2010;29:77-80.

8. Brazeau A-S, Rabasa-Lhoret R, Strychar I, Mircescu H. Barriers to phys-ical activity among patients with type 1 diabetes. Diabetes Care 2008;31:2108–2109.

9. Holgado B, de Irala-Estévez J, Martínez-González MA, Gibney M, Kearney J, Martínez JA. Barriers and benefits of a healthy diet in spain: comparison with other European member states. Eur J Clin Nutr 2000 54:453-9.

10. Garaulet M, Pérez de Heredia F. Behavioural therapy in the treatment of obesity (I): new directions for clinical practice. Nutr Hosp 2009;24:629-39. 11. Laws RA, Kirby SE, Davies GP ve ark. Should I and can I? A mixed meth-ods study of clinician beliefs and attitudes in the management of lifestyle risk factors in primary health care. BMC Health Serv Res 2008;26:8:44. 12. McAvoy BR, Kaner EF, Lock CA, Heather N, Gilvarry E. Our healthier

nation: are general practitioners willing and able to deliver? A survey of attitudes to and involvement in health promotion and lifestyle coun-selling. Br J Gen Pract 1999;49:187-90.

13. El Zeiny NA. Health and lifestyle survey: community's attitudes to health and barriers toward lifestyle change. J Egypt Public Health Assoc 2000;75:477-506.

14. Laws RA, Kemp LA, Harris MF, Davies GP, Williams AM, Eames-Brown R. An exploration of how clinician attitudes and beliefs influence the implementation of lifestyle risk factor management in primary health-care: a grounded theory study. Implement Sci 2009;13:4-66.

15. Harris LR, Roberts L. Treatments for irritable bowel syndrome: patients' attitudes and acceptability. BMC Complement Altern Med 2008;19:8-65. 16. Franke A, Singer MV, Dumitraflcu DL. How general practitioners

man-age patients with irritable bowel syndrome. Data from a German urban area. Rom J Intern Med 2009;47:47-53.

Araflt›rma

Gelifl tarihi: 25.11.2010 Kabul tarihi: 08.04.2011

Çıkar çakıflması:

Çıkar çakıflması bildirilmemifltir.

‹letiflim adresi:

Uzm. Dr. Tolga Günvar

Dokuz Eylül Üniversitesi T›p Fakültesi Aile Hekimli¤i Anabilim Dal› ‹nciralt›, ‹zmir

Referanslar

Benzer Belgeler

Yafl›n >60 yafl ve preoperatif serum kreatinin düzeyinin 120 µmol/L’nin üzeri olmas›n›n; preoperatif risk faktör- lerinin analiz edildi¤i bir metaanalizde 20

VPA tedavisi alan grupta, TK, HDL-C, LDL-C, VLDL-C, TG, TK/HDL ve LDL/HDL de¤erle- rinin yafl, cinsiyet, VPA'in serum düzeyi, dozu ve kulla- n›m süresinden etkilenmedi¤i

KAH olan grupta sigara içme oran›, bel çevresi ölçümü, açl›k plazma glikozu ve trigliserit dü- zeyleri di¤er gruba göre daha yüksek, HDL kolesterol düzeyleri ise daha

Valproik asit grubunda yaflla IgA ve IgM düzeyleri aras›nda anlaml› bir iliflki yoktu (p>0.05), yaflla IgG düzeyi aras›nda ise pozitif yönde ve istatistiksel olarak

Bulgular: ‹lk defa nöbet geçiren ve nöbetleri par- siyel nitelikte olan yafll› hastalarda, EEG’de fokal epileptik anormalli¤in (%27) ve fokal yavafllama- n›n (%40)

Anti-HDV pozitif olgular›n›n; yafl, cinsiyet, HBsAg pozitifli¤inin süresi ve HBeAg pozitifli¤i ile olan iliflkisi de¤erlendirildi.. HBsAg tafl›y›c›l›k süresi ile

Bu çal›flmada, Atatürk E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Nefroloji Klini¤inde takip edilen ve herhangi bir sebepten dolay› hemodiyalize giren HBsAg ve antihepatit C virüsü

Anti-HEV antikorlar›n›n pozitifli¤i ile yafl, cinsiyet, kan yoluyla bulaflan hepatit B ve hepatit C gibi hepatitler, transfüzyon say›s› ve hemodiyaliz say›s›