• Sonuç bulunamadı

Vakıf ve Vatan Savunması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Vakıf ve Vatan Savunması"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

VAKIF VE VATAN

SAVUNMASI

ibrahim ATEŞ

S

illetçe ö ğ ü n ü p gurur d u y d u ğ u ­ muz meziyyetlerimizden b i r i de üzerinde y a ş a m a k t a o l d u ğ u m u z cennet vatanımızı c a n ı m ı z d a n aziz b i l i p , onun uğrunda can ve malımızı seve seve fedâ etme inanç ve k a r a r l ı l ı ğ ı n d a olmamız­ dır. Y u r t sevgisinin i m â n d a n o l d u ğ u n a inanan vatanperver a t a l a r ı n d a n t e v â r ü s ettiği i n a n ç ve duygu ile y o ğ r u l a n kah­ raman T ü r k m i l l e t i , vatan için d ö k ü l e n kanı,vatansız y a ş a y a n cana tercih et­ miştir. V a t a n s ı z varlığın hiç bir değer ve anlam ifâde etmeyeceği y o l u n d a k i ulvt d ü ş ü n c e d e n hareketle can ve malı­ nı v a t a n ı n a a r m a ğ a n etmiştir. Öyle k i ; Vatan, V a r l ı k ve V a k ı f kelimelerinin dilimiz ve g ö n l ü m ü z d e müstesnâ bir ye­ r i olmuştur. "V" h a r f i ile b a ş l a y a n bu üç kelimeyi ardarda getirmek suretiyle "Varlığını vatan için vakfetme" şeklin­ de o l u ş t u r u l a n cümle ile, her vatanda­ şın vatan s a v u n m a s ı n d a üstleneceği gö­ rev özetlenmiştir. Can ve mal emniyeti ile huzur ve güven o r t a m ı içinde yaşa­ mak, her türlü s a l d ı r ı y a karşı koyacak nitelikteki güçlü ve etkin bir savunma ile m ü m k ü n d ü r . Özellikle b ü y ü ğ ü n kü­ çüğü y u t t u ğ u , g ü ç l ü n ü n zayıfı ezdiği ve çeşitli h a k s ı z l ı k l a r ı n kol gezdiği bir d ü n y a d a y a ş a m a k ve v a r l ı ğ ı n ı korumak için güçlü olmak ve muhtemel s a l d ı r ı l a ­ ra karşı tedbirli olup, savunmaya ağır­ lık vermek z a r u r î d i r .

Burada şöyle bir soru akla gelebilir: İnsanın vakar ve onuruyla refah ve m u t l u l u ğ u n u a m a ç l a y ı p , ona hizmet i -çin akla gelen her i y i ve güzel şeyi konu edinen vakıf müessesesinin, insa­ nın güven ve huzuru ile i l g i l i böylesine önemli bir konuya y a k l a ş ı m ı ne olmuş

ve v a t a n ı savunma alanında ne gibi k a t k ı d a b u l u n m u ş t u r ? Böyle bir soruya cevap aramak üzere Vakıfların kuru­ luşunu, gâyesini, yapılması öngörülen hizmet t ü r l e r i n i , gelir k a y n a k l a r ı n ı ve y ö n e t i m şeklini belirleyen vakfiye ve benzeri vakıf belgeler üzerinde yaptı­ ğımız a r a ş t ı r m a ve incelemelerde, sa­ vunmaya yönelik bir çok vakıfların var o l d u ğ u n u gördük. Diğer konularda olduğu gibi bu konuda da en yüksek devlet a d a m ı n d a n , en basit yurttaşa kadar değişik düzeylerde bir t a k ı m kimseler, v a r l ı k l a r ı n ı vakfederek yurt ve y u r t t a ş ı n güvenlik ve selâmeti için yapılan çalışmalara k a t k ı d a bulunmuş­ lardır. İncelediğimiz belgelerde savun­ ma ile i l g i l i olarak tesbit ettiğimiz hususlardan bir kaçı şunlardır:

a) Askerlere gerekli savaş malzeme­ si a l ı n a r a k , ordunun donatılması,

b) Kara kuvvetlerinin güçlendiril­ mesi,

c) D o n a n m a n ı n ihyâ ve imârı ile güçlenmesi için gerekli techizât temin edilmesi,

d) GâztIerin barınması için hanlar y a p ı l m a s ı ,

e) D i n ve Vatan uğrunda savaşan gâztlere at verilmesi,

f) Tophanenin onarılması, g) Esirlerin kurtarılması,

h) Deniz yoluyla seyâhat eden yol­ cuların emniyeti ile saldırganların te­ c â v ü z ü n d e n k o r u n m a l a r ı için kaleler yapılması,

i) Kara yoluyla seyahat eden hacı­ larla diğer yolcuların,hırsızlar ve

(2)

yol-170.

kesicilerin s a l d ı r ı l a r ı n d a n korunmaları için kaleler yapılması ve muhâfız bir­ l i k l e r k u r u l m a s ı ,

j ) Şehid, gâzi ve esirlerin çocukları ile ailelerine yardım edilmesi.

Bunlar ve benzeri düşünceler, diğer v a k ı f hizmetleri arasında yer alıp, vak­ fedenlerin yakfiyyelerinde belirtilen i r â d e l e r i doğrultusunda vakıf gelirinin elverdiği oranda uzun yıllar uygulanan hususlardır. Zamanın şartları ile ihti­ yaçlarına göre düşünülüp gerçekleştiri­ len vakıf hizmetleridir. Vatanı savun­ mak için nöbet tutan uyanık göze ce­ hennem ateşinin dokunmayacağını müj­ deleyen bir dinin mensûbu olan Müs-lüman-Türk Milleti, savunma hizmet­ lerine özel bir önem vermiştir. Nöbet beklemek kadar nöbet tutan Mehmetçi­ ğe destek olanın da m i l l i ve kutsal bir görev olduğunun bilinci ile varlığını vatan ve vatandaşına armağan etmeyi şerefli ve onurlu bir görev telakki etmiştir. Tariht olaylarla belgeler bu gerçeği dile getirmektedir.

Yukarıda sıralanan v a t a n î görev­ lerin, vatanperver atalarımız tarafın­ dan vakıf yoluyla îfâ edildiğini gös­ teren belgelerden bir kaçını, konu hak­ kında bir f i k i r vermesi amacıyla oku­ yucularımızın tedktkine sunmakta fay­ da mülâhaza ediyoruz:

1- IlI.Selim'e ait 23.Muharrem.1220 H.(Il.Nisan.l805 M.) t a r i h l i vakfiyye (1) nin 282. sahifesinde,vakfm gelir fazlasının cihâd işleri ve ordunun do­ n a t ı l m a s ı için tahsi? edilmesi ile i l g i l i olarak şöyle denilmektedir:

"... ve t r â d - ı vakf kemâl-i kuvvet buldukda fazla-i vakf re'yi mütevelit ile dtn ve devlet-i âliyyeye enfa' ve ev­ lâ mesûbât-ı celtle ve umûr-ı cihâdiyye ve gazâya ve asâkir-i İslâm teçhizine ve levâzım-ı sâire-i cihâdiyyeye hare ve sarf oluna.."

V â k ı f I I I . Sultan Selim, vakfiyye-sinin metni sunulan bu b ö l ü m ü n d e : Va­ kıf g e l i r i n i n güçlendiği takdirde gelir f a z l a s ı n ı n m ü t e v e l l i n i n görüşü ile din ve devlete daha y a r a r l ı olan ve b ü y ü k sevap s a ğ l a y a c a k şekilde, savaş yapan askerlerin teçhizi ile diğer gerekli sa­ vaş işlerine h a r c a m a s ı n ı , ş a r t kılmıştır.

İRRAHİM ATEŞ

2- Mihrişâh Vâlide Sultan'a ait 15. Şaban.1215 H. (20. Aralık.1800 M.) ta­ r i h l i vakfiye(2) nin 75.sahifesinde or­ dunun donatılması hususunda şöyle şart edilmiştir:

"... İrâdı vakf kemâli k u v v e t b u l -dukta,fazla-i vakf re'y-i m ü t e v e l l i ile din ve devlet-i âliyyeye enfa ve evlâ mesûbât-ı cellle ve u m û r - ı c i h â d i y y e ve gazâya ve asâkir-i İslâm t e ç h i z i n e ve levâzımât-ı sâire-i c i h â d i y y e y e hare ve sarf oluna..."

Vâkıfe Mihrişâh V â l i d e Sultan, vak­ fiyesinin bu b ö l ü m ü n d e : "Vakıf g e l i r i ­ nin kuvvetlendiğinde, gelir f a z l a s ı n ı n mütevellinin görüşü ile d i n ve devlet işlerine, sefere çıkan,savaş eden İ s l a m askerlerinin teçhizine ve diğer s a v a ş ihtiyaçlarına harcanmasını..." ö n g ö r ­

müştür.

Aynı vakfiyenin 76-79. sahifele-rinde bu defa:

"...şürût-ı mezkûremin b â z ı s ı n d a n rü-cû edüp ve müceddeden şol v e ç h i l e ş a r t ve ta'yin eyledim k i , izhâr-ı şeâir-i d î n ve i'lâ-i kelimetu'Uahi'l-mübîn z ı m n ı n ­ da şehr-i yâr-ı hazret-i m ü ş â r u n i l e y h efendimiz hazretlerinin m ü c e d d e d e n ihyâ-kerde-i şâhânelcri olan T o p h â n c i Amire ve T o p a r a b a c ı l a r i O c a k l a r ı nefc-ratlan ve Levend Çiftliği ve Ü s k ü d a r Kışlağı asâkiri ve şâir sünûf-ı askeriy-ycnin masârif-i z a r û r i y y e l e r i n e i â n c t cümle u m û r u n akdemi ve i s t i h z a r - ı es-bâb-ı umûr-ı cihâdiyye farizası k â f f c - i masâlihin ehcmm ve elzemi o l d u ğ u n d a n biinâyeti' İlâhi' 1müte'âlzâtı m e ' â l î -sıfât-ı himmet-disârın câr-bâliş-i ev-reng-i iffet ve erlke-i p i r â y - ı evc-i ismet-de ber-karâr oldukça v a k f ı şeri­ f i n tevliyeti yedi âliyyeme m a h s û s ola­ rak kâffe-i u m û r ve husûsu ve beher

(1) Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü A r ş i v i ' n d e k a s a d a muhafaza edilen 168 K nolu orijinal vakfiyye defteri S.282

A T E Ş İbrahim, "Hayrî ve Sosyal Hizmetler A ç ı -smdan Vakıflar", Vakıflar Dergisi, S.19, s.78.

(2) Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü A r j i v i ' n d e K a s a d a muhafaza edilen 48 K nolu orijinal vakfiyye defteri,

8.75-79.

A T E Ş İbrahim "Hayrî ve Sosyal Hizmetler A ç ı ­ sından Vakıflar", Vakıflar Dergisi, S.19, s.78-79.

(3)

V A K I F V F V A T A N «SAVUNMASI 171 sene t r â d ve m a s â r ı f â t muhasebesi

kaim-i m a k â m - ı m ü t e v e l l kaim-i ve k â t kaim-i b ve rûz-nâmçecisi ve câbisi ma'rifetlerivle rü'yet olunup ve bi-irâdeti'liahi Te'aiâ (yâ e y y e t ü h e ' n - n e f s ü ' l - m u t n ı a i n n e t ü ir-ci'î ilâ R a b b i k i r â d ı y e t e n m a r d ı y y e t e n ) da'vet-i k e r î m i n e icâbet b u y u r d u ğ u m d a , vakfı şerifime necl-i necîb-i muhtere­ mim şevketlü m e h â b e t l ü azametlü kud-retlü Pâdişâh-ı âlem-penâh hazretleri, meşrûtiyyet üzere m ü t e \ e l l î olup v a k f ı şerifimin u m û r ve h u s û s u n u idâre ve rü'yet e d ü p eğer irâdei âliyyei ş â h â n e -leri şeref-efzâ-yı südûr eder ise vakf-ı şerifimin bi'lcümle İ r â d ı n d a n ba'de ih-râci'l-vazâif ve'l-masârif bâkî kalan mecmû' fazlası î r â d - ı cedîd-i H ü m â y û n d e f t e r d a r ı olanlara teslim ile Hazîne-i Amire'de hıfz olunup u m û r ' ı askeriyye-i berraskeriyye-iyye ve levâzım-ı c askeriyye-i h â d askeriyye-i y y e masa-rıflarına hare ve sarf oluna.."

V â k ı f e M i h r i ş â h Valide Sultan, vak-fiyyesinin bu b ö l ü m ü n d e ise özetle: "Daha önce ö n g ö r d ü ğ ü ş a r t l a r ı n bir bö­ l ü m ü n d e n d ö n e r e k , yeniden şu şekilde şart kıldığını ifâde ile Tophane'deki Top a r a b a c ı l a r ı ve o c a k l a r ı , erleri, Le-vend Çiftliği ve Ü s k ü d a r k ı ş l a s ı n d a k i askerlerle diğer askert s ı n ı f l a r ı n z a r û r î

m a s r a f l a r ı n ı k a r ş ı l a m a k üzere y a r d ı m ­ da b u l u n m a n ı n , her işin başta geleni ve cihâd farizası için h a z ı r l ı k l ı o l m a n ı n bütün y a r a r l a r ı n en önemli ve en lü­ zumlusu o l d u ğ u n d a n A l l a h ' ın i n â y e t i ile hayatta o l d u k ç a vakf-ı ş e r i f i n i n mütevelllliğinin kendi elinde olmasını, vakfa ait her türlü işlerle her yıl gelir ve masraf muhasebesinin m ü t e v e l l i ve­ k i l i , katip, r û z n â m ç e c i ve câbî marifet-leriyle gözetilmesini ve A l l a h ' ı n emriy­ le "Ey mutmain olan nefs; R a b b ı n a razı olarak ve olunarak dön. "çağırışına icâ­ bet ederek v e f a t ı n d a vakfa, oğlu Sultan Selim'in m e ş r u t i y e t üzere m ü t e v e l l i o-lup, v a k f ı n işlerini y ü r ü t m e s i n i ve eğer irâdeleri olursa v a k ı f l a i l g i l i görevli­ lerin ü c r e t l e r i ile masraflar ç ı k a r ı l d ı k ­ tan sonra vakf-ı ş e r i f i n i n gelirinin arta k a l a n ı n ı n t ü m ü n ü Hazine-i Amire'de muhafaza edilerek kara kuvvetleriyle i l g i l i askeri hizmetlerle cihâd i h t i ­ y a ç l a r ı n a harcanmasını..." şart kılmıştır.

3- Ç a n a k k a l e e ş r a f ı n d a n Binbaşı Rüstem Efendi oğlu Mustafa İzzet

E-fendi'ye ait IS.Muharrem. 1328 H.(28. Ocak. 1910M.) tarihli vakfiyye (3) nin 2.sahifesinin 18-20. satırlarında do­ nanmaya y a r d ı m h a k k ı n d a şu ifâdeler yer a l m a k t a d ı r .

"...ve beher sene gallei mezkûreden fazla kalan mebâliğin yüzde y i r m i ku­ ruşu b â l â d a k i meşrûtün lehüm ve mür-tezikaya i l k hisse-i muayyeneleri nisbe-tinde redd ve taksim ve diğer yüzde y i r m i kuruşu Donanma-i Osmânl'nin ihyâ ve imârına sarf içün Bahriye Ne-z â r e t i ' n d e sarfiyâta me'Ne-zûn ve mes'ûl dâire-i âidesine tevdi' ve teslim oluna..."

Vâkıf Mustafa İzzet Efendi, vakfiy-yesinin y u k a r ı y a alınan bölümünde;" her yıl v a k f ı n ı n gelirinden arta kalan meblağların yüzde y i r m i k u r u ş u n u n da­ ha önce kendilerine vakıf gelirinden ö-deme yapılması şart edilenlerle, görev­ lilere tayin edilen i l k hisseleri oranında d a ğ ı t ı l m a s ı n ı , diğer yüzde y i r m i kuru­ şunun da Osmanlı Donanmasının ihyâ ve imârına harcanmak üzere Bahriye N e z â r e t i ' n d e harcama yapmaya yetkili ve sorumlu olan i l g i l i dâireye iletil­ mesini ve teslim edilmesini.."şart et­ mektedir. Buna göre vakfın kuruluş ta­ r i h : olan 15. Muharrem.1328 H.(28. O-cak. 1910M.) tarihinden itibaren bu v a k f ı n gelirinden yüzde yirmisi her yıl muntazaman Bahriye Nezâreti'nin ilgili dairesine teslim edilmiş olmalıdır. Zîrâ vakıf hukukuna göre vâkıfın şartı, ka­ nun h ü k m ü gibi uyulması gereken bir husustur. Bahriye Nezâretine ödenmesi öngörülen bu meblağ ilk bakışta az görülmekle beraber, süreklilik arzedcn sabit bir gelir olması ve diğer vakıflar­ dan gelecek gelirlerle birlikte bir ye­ kûn tutacağı gözden ırak tutulmamalı­ dır. Ayrıca öncmii o'an, az da olsa k i ­ şinin içinden geçen düşüncesini, imkânı o r a n ı n d a uygulama alanına koymuş ol­ masıdır.

4- İzmir'in T i l k i l i k Mahallesi'nin E v l i y â z a d c Sokağı'nda oturan ve 4.0r-duya mülhak 31.Karahisar-ı Şarki Re­ d i f Mirlivalığından emekli Hüseyin

oğ-(3) Vakıflar Genel Müdürlümü Arşivinde mahfûr "Vakfıyye-i İstanbul Hâmis" adlı ve 574 nolu vak­ fiyye defteri, s.39-40, sıra.16.

(4)

172 İ B R A H İ M ATEŞ lu Hayreddin Paşa' ya ait 9.Şevval.

1328-H. (3. Ekim.1910 M.) t a r i h l i vak-fiyye(4)de İzmir'in Hoca Hasan Mahal­ lesinde bulunan i k i ev ile bir d ü k k â n ı n v a k f e d i l d i ğ i ve vâkıfın kendisi hayatta o l d u k ç a sözü geçen evlerle d ü k k a n ı n tevliyet ve tasarrufu ile gelirlerinin müstakıllen kendisine ait olması, ölü­ m ü n d e n sonra ise D o n a n m a n ı n güçlen­ mesi için h a r c a n m a s ı şart edildiği be­ lirtilerek şöyle denilmektedir:

"...ve ben bi-emri'Uâhi Te'âlâ fevt o l d u ğ u m d a n sonra Devlet-i Aliyye-i Os-m â n t y y e ' n i n b i ' l - f i i l Bahriye N â z ı n bu­ lunacak zâtlar, halefen ba'de selef mü-tevelltsi olup, ya bizzat kendüleri ve-yahud vekilleri t a r a f l a r ı n d a n mezkûr menzillerle d ü k k â n sene-be-sene icâre-i v â h i d e ile ve bedeli misilleriyle tcâr edilerek hâsıl olan gailelerinden ihtiyaç z u h û r u n d a ta'mir ve termtmleri masârı-fı ile vergileri ba'de'l-ihrâc mütebâkt gallâtı sâfiyesi Donanma-i Osmânt'nin tezâyüd-i kuvvet ve satveti içün levâ-zım-ı techtziyye ve sâiresine sarf olu­ na..."

İncelenmesinde de anlaşılacağı üze­ re vâkıf Hayreddin Paşa, vakfiyyesinin bu bölümünde: "Allâh'ın emriyle kendi­ sinin vefâtından sonra Osmanlı Devle­ tinde fiilen Bahriye N â z ı n olan kimse­ lerin peşipeşine vakfına mütevelit ol­ malarını, bu mütevellilerin ya kendileri veya vekilleri t a r a f ı n d a n sözü geçen evlerle d ü k k â n ı her yıl icâre-i vâhide usûlü ve emsâlinin rayiç fiyatı ile k i ­ raya vermelerini ve elde edilen gelirle­ rinden ihtiyaç halinde onarım harca­ maları ile vergileri ç ı k a r ı l d ı k t a n sonra arta kalan saf geliri Osmanlı Donanma­ sının g ü c ü n ü n arttırılması ve kuvvet­ lenmesi için donatım malzemesi ile d i ­ ğer ihtiyaçlarına harcanmasını..." şart kılmıştır.

5- Adana'da Softa Mahmud Paşa'ya ait 1062 H . (1651 M.) t a r i h l i vakfiyye (5) de gâztIerin de b a r ı n m a l a r ı için bü­ yük bir Han tahsis edildiği ifâde edil­ mektedir. Vâkıf m e r h û m Softa Mahmud Paşa, sözü edilen vakfiyyesinin mevkû-f â t b ö l ü m ü n d e Adana ve çevresindeki bazı yerlerde vakfettiği taşınmaz mal­ lardan söz ederken şöyle demektedir:

"...kasaba-i mezbûreden h â r i c - i b â b - ı Tarsus'da vâki' m u k a d d e m â R a m a z a n l ı Hoca Sultan e v k â f ı n d a n olmağla m ü t e -vellîsi Abid Çelebi'den bey'i i k t i z â et­ mekle ma'rifet-i şer' ile iştirâ eyle­ diğim arâztde kendim ihyâ e y l e d i ğ i m bir kıt'a eşcâr-ı m ü s m i r e y i m ü ş t e m i l mülk bahçe ve a n ı n k u r b ü n d e yine a r â -zi-i mezbûrede ebnâ - i sebtI ve h u c c â c - ı müslimtn ve guzât-ı m u v a h h i d î n i ç i n fîsebilillah' binâ eylediğim Hana m u t ­ tasıl on bâb dükkân..."

Bugünkü d i l ile kısaca ö z e t l e n e c e k olursa, şöyle denilmektedir: "..Sözü geçen kasabanın dışında Tarsus K a p ı ­ sında bulunan ve eskiden Hoca Sultan v a k ı f l a r ı n d a n olup, satılması gerek­ tiğinde bu vakfın mütevelitst A b i d Ç e ­ lebi'den yasal şekilde satın a l d ı ğ ı m arazide kendim geliştirdiğim bir p a r ç a meyveli ağaçları içeren m ü l k b a h ç e ve onun y a k ı n ı n d a yine sözü geçen arazi üzerine yolcular ve m ü s l ü m a n h a c ı l a r l a müslüman gâztIer için A l l a h rızası gâ-yesiyle yaptığım Hana bitişik on d ü k ­ kân." Bu ifâdelerden açıkça a n l a ş ı l a c a ğ ı üzere vâkıfın, sözü edilen H a n ı A l l a h rızası doğrultusunda vakfederek yolcu­ lar, hacılar ve gâztIerin hizmetine tahsis ettiğini görmekteyiz.

6- Sinan oğlu Sokullu Şehtd Meh-med Paşa'ya ait Evâil-i Z i ' l hicce-981 H.(MartNisan.l573 M.) t a r i h l i v a k f i y -yede ordu için yetiştirilecek cins kıs­ raklardan elde edilecek a t l a r ı n , i h t i y a c ı olan gâztIere verilmesi şart e d i l m i ş t i r . Bu vakfiyyenin m e v k û f â t l a i l g i l i b i r bölümünde(6) R û s t K a s r ı K a z a s ı n d a k i

(4) Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü A r ş i v i n d e M a h f u z 695 nolu vakfiyye defteri, s. 249-250.

(5) Kunter, Halim Baki, "Türk V a k ı f l a r ı n ı n M i l ­ liyetçilik Cephesi", Vakıflar Dergisi, S.3, s.4.

Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü A r ş i v i n d e m a h f Û E 615 nolu vakfiyye defteri, s.188, 8ira.54.

(6) Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü A r ş i v i n d e k a s a d a muhâfaea edilen 149 K nolu orijinal vakfiyye def­

terinin 122-12S.sahifeleri ve 572 nolu vakfiyye def­ terinin 27-63.sahifeleri ile 2 0 . 8 i r a 8 i n d a k a y ı t l ı s û r e t vakfiyyenin SS.gahifesi.

(5)

V A K I F V E V A T A N S A V U N M A S I 173

mandıradan bahisle şöyle denilmekte­

dir:

"...ve b i r i dahi kazâ-i m e z k û r d a kar-ye-i m e z b û r e k u r b ü n d e v â k i ' olup, Ptrî Ağa n â m kimesneye intimâ ile meşhûr olan m a ' l û m ü ' l h u d û d m a n d ı r a d ı r k i , i -ç i n d e bir d e ğ i r m e n i ve ü-ç balıklağısı ve mülk ç a y ı r ı ve sazlığı ve korusu ve kışlağı ve m ü t e a d d i d m a ' l û m ü l hâl arâ-zi-i hâliyesi v a r d ı r ve hâlen i k i yüz o-tuzbeş re's su sığırı ve i k i y ü z altmış üç re's kara sığırı ve d o k s a n a l t ı re's yondu vardır..."

V â k ı f Şehîd Mehmed Paşa' nın vak­ fettiği yerler b e l i r t i l i r k e n , bu yerlerden b i r i n i n b u g ü n m i l l i s ı n ı r l a r ı m ı z dışında bulunan R û s t K a s r ı K a z a s ı n d a Bayram Şalu K ö y ü n ü n y a k ı n ı n d a k i Ptrt Ağa a-d ı n a-d a bir şahsa mensup olmakla meş­ hur o l d u ğ u i f â d e edilen, s ı n ı r l a n belli olup, i ç i n d e bir d e ğ i r m e n , üç balıklağı­ sı, ç a y ı r ı , yazlığı, korusu, kışlağı olan ve d u r u m l a r ı bilinen m ü t e a d d i d boş a-razisi bulunan m a n d ı r a n ı n olduğu be­ l i r t i l m e k t e d i r . Bu m a n d ı r a n ı n vakfedil-diği tarihte i ç i n d e 235 baş su sığırı, 263 baş kara s ı ğ ı n ve 96 baş yond (7) bu­ l u n d u ğ u ifade edilmektedir. Daha son­ ra a y n ı v a k f i y y e (8) de, vakfedilen ta­ şınır ve t a ş ı n m a z m a l l a r ı n yerleri ile özellikleri belirtilmeye devam edilir­ ken, kezâ b u g ü n k ü millî s ı n ı r l a r ı m ı z d ı ş ı n d a bulunan T a m u ş v a r vilayetinde Ç a n a t S a n c a ğ ı n d a Biçkerek V a r o ş u n d a bazı t a ş ı n m a z mallardan söz edildikten sonra burada özel s ı n ı r n â m e s i n d e sı­ n ı r l a r ı b e l i r t i l d i ğ i ifâde edilen man­ d ı r a d a bulunan bir t a k ı m b ü y ü k baş h a y v a n l a r ı n da v a k f e d i l d i ğ i beyân edi-lerek şöyle denilmektedir:

"... ve b i r i dahi i k i y ü z elli bâr-gir (9) e s b - m â d e d i r ve b i r i dahi a l t ı y ü z re's kâv ve onbir re's c â m û s d u r ve dahi zikr olunan b â r - g î r l e r ve yond ve kara sığır­ ları cemt'an ol hadd içinde ra'y olunur­ lar...".

Biçkerek V a r o ş u n d a sınırları özel bir s ı n ı r n â m e ile belirtildiği ifâde edilen nehir k e n a r ı n d a k i sulak arazide aynı yerde ve toplu halde y a y ı l m a k t a olan 250 beygir ile kısrak, 600 sığır ve 11 camus olmak üzere toplam 861 adet b ü y ü k baş h a y v a n ı n v a k f e d i l d i ğ i n i yu­

k a r ı d a metni verilen vakfiyye bölü­ m ü n d e öğrenmekteyiz. Söz konusu vak-f i y y e n i n hayır şart ve hizmetler bö­ l ü m ü n d e ise bahsi geçen m a n d ı r a d a beslenen kısraklardan elde edilecek atlardan ihtiyacı olan gâzîlere birer at verilmesi hususunda şu ifâdeler yer a l m a k t a d ı r (10):

"...ve vâkıf-ı müşârun ileyh haz­ retleri şöyle şart ettiler k i , sâbıken zikr olup ftsebtIi'Uah vakf olunan yond-lardan hâsıl olan atları gurât-ı murîh guzât-ı müslimîn ve kümât-1 âlî-simât m ü c â h i d i n d e n her kangı gâztnin atı olmayup küffârı bedtebâra gazâ etmek i -çün isteye re'yi hâkim ve mütevelli ile ol gaziye bir yarar at verile, tâ kim i'lâyı kelimetu'llâh içün üstünde gazû eyleyüp sevâbını rûh-ı vâkıfa ihdâ eyle-ye ve şart etdiler k i , verilen atı ve at verilen guzâtı isim ve resmiyle sicill-i guzâta geçirüp sicil sûreti her yıl mu-hâsebe defteri ile tafsîl üzere mütevel-lî-i kebtre gönderile...".

Vâkıf merhûm Sokullu Şehîd Meh­ med Paşa'nın vakfiyyesinin yukarıda sunulan bu paragrafını incelediğimizde:

a) Sözü geçen m a n d ı r a d a sayısı bel-l i r t i bel-l e n kısrakbel-ların Abel-lbel-lah rızası için vakfedilmiş olup, onlardan elde edile­ cek a t l a r ı n , din ve vatan uğrunda kâ­ firlerle savaşan gâzîler ve mücahidlere tahsis edildiğini.

(7) Yond: Sürü ile gezen, terbiye edilmemiş yarı y a b a n î kısrak. B k ı . Türkçe Sözlük, 3.1497 ve Kâmûs-ı Türkî, S.1570.

(8) Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde kasada muhafaza edilen 149 K nolu orijinal vakfiyye defte­ rinin 142.sayfası ve 572 nolu vakfiyye defterinin 27-63. sahifeleri ile 20.sırasında kayıtlı olan sûret vakfıyyenin 36.sahifesi.

(9) Bâr: Yük, Gîr: (Giriften mastarından) Tutan, kaldıran. Bâr-Gîr: Yük tutucu, yük kaldıran, yük ta­ şıyan anlamlarında olup hayvanlara, hamallara, araba ve gemi gibi şeylere kullanmakla beraber, enenmiş at­ lara da kullanılır. B k z . K â m û s - ı Türkî, s.262.

(10) Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde kasada m u h â f a z a edilen 149 K nolu orijinal vakfiyye defteri­ nin 389-390 sahifeleri ve 572 nolu vakfiyye defterinin 27-63.sahifeleri ile 20.sırasında kayıtlı olan sûret vak­ fıyyenin SS.sahifesi.

(6)

174 İBRAHİM ATEŞ

b) Bu a t l a r ı n gelişigüzel değil, sis­

temli b i r şekilde istihdâm edilip, atı ol­ mayan ve d ü ş m a n l a r l a savaşmak üzere at isteyen her gâzîye yararlı bir at verilmesinin ö n g ö r ü l d ü ğ ü n ü ,

c) Bu a t l a r ı n Allah'ın kelâmını yü­ celtmek amacıyla savaşta kullanılma­ sını ve böylece elde edilecek sevâbın v â k ı f ı n ruhuna a r m a ğ a n edilmesinin şart e d i l d i ğ i n i ,

d) Kendilerine at verilen gâzîlerle, verilen a t l a r ı n isim ve evsâfının kadı siciline kaydedilip, her yıl sicil süreli­ n i n muhâsebe defteri ile birlikte detay­ lı b i r şekilde büyük mütevelliye gönde­ rilmesinin istendiğini görmekteyiz.

Ayrıca vâkıf Sokullu Şehld Mehmed Paşa'nın geniş kapsamlı vakfiyyesini bir bütün olarak incelediğimizde, çok yönlü hayrt ve sosyal hizmetleri öngö­ ren sosyal amaçlı bir vakıf kurmuş ol­ masına rağmen y u k a r ı d a görüldüğü ü-zere vakfiyyesinde belirtilen şekilde savunmaya yönelik şartlara yer vermiş olmasında vakfın kurulduğu tarihlerde Rûst Kasrı ve Tamuşvar gibi bugün miUt sınırlarımız dışında kalan yer­ lerde bulunan MüslümanTürklerin ko­ runmasına verilen önemi anlamaktayız.

7- Tophâne-i Amire Ocağı Ağasının nezâreti altında bulunan Sinan Paşa'yı Atîk Vakfı (11) gelirinin bir kısmı, top dökümü için istihdâm edilen yerin ona­ r ı m ı n a ve mütevelliliği de sözü geçen ocağın Rûznâmçecisi olanlara şart edil­ miştir.

8- Şam'ın Salihiye Mahallesinde Se-l â h a d d i n kızı SaSe-liha Hatun'a ait 708 H.(1308 M.) t a r i h l i vakfiyye(12)'de esir m ü s l ü m a n l a r ı n kurtarılmasıyla i l g i l i olarak şöyle denilmektedir:

"...ve m e r k û m vâkıfe, üserâ-i müs-l i m t n i n m a h z û müs-l firengmüs-lerin emüs-lmüs-lerinden k u r t a r ı l m a s ı n a , k a l d ı ğ ı n d a bu vakfın m a h s û l ü t â m bir sene nâzırın elinde cem' olup, a n ı ümenâ-i müslimtnden kendine i ' t i m â d olunan bir veya ziyâde kimse ile karada ve denizde fireng bel­ delerine g ö n d e r i p , a n ı n l a estr düşen m ü s l ü m â n l a r d a n erkek ve dişi ve ço­ cuktan i h t i y â r ettiği kimseyi kurta­ racak. Şu vech üzre k i anlardan her birine elli aded d t n â r - ı Mısrt ve bundan

aşağı meblağ ile veya ol g ü n d e t e ' â m ü l eden ve merkûm meblâğın m a k â m ı n a kâim herhangi bir nakidle s a t ı n alacak ve kurtardığı kimseler bilâd-ı m ü s l i ­ mtne vâsıl oluncaya kadar o n l a r ı n na­ faka ve kisvelerini de i'tâ edecek ve b u husûs tamâmı i k i sene m ü t e a z z i r o l u r ise, vakfın n â z ı n bu i k i sene i ç i n d e vakfın gelirini c e m ' i d ü p her nerede bulunan fukâra ve mesâktn-i m ü s l i m t n e dilediği m i k d â r ı sarf edecek ve ister nakid ve ister kisve ve ister ekmek ve ister ise suya sarf edecek ve m e r k û m nâzır, kisve ve ekmek ve n a k i d ve suyu cem'itmek ister ise ol sûretle sarf i d ü p sûret-i sarf anın re'yi ve i c t i h â d ı n a menût bulunacak ve i k i sene sonra ü s e ­ râ-i müslimtni kurtarmak hâsıl olursa, mezkûr gelirin şerh ve beyân o l u n a n vech üzere sarf edilecek ve yine m ü t e ­ azzir olur ise yine f u k a r â v e m e s â k t n e tasvtr edildiği vech üzere sarf edecek ve d ü n y â n ı n sonuna kadar böyle c â r t o-lacak..."

Vâkıfe Saliha H a n ı m , v a k f i y y e s i n i n bu bölümünde özetle: "Esir düşen m ü s -lümanları firenklerin ellerinden k u r ­ tarmak için, bu v a k f ı n g e l i r i n i n t a m bir sene vakıf idarecisinin elinde top­ lanarak, toplanan bu meblağın g ü v e n i ­ lir m ü s l ü m â n l a r d a n kendine g ü v e n i l e n bir veya birkaç kimse ile karada ve de­ nizde firenk ülkelerine g ö n d e r i p , onun­ la esir düşen müslüman erkek, h a n ı m ve çocuklardan dilediği kimseyi k u r t a r ­ masını; bu esir m ü s l ü m â n l a r d a n herbi-rinin alınması için 50 Mısır d i n a r ı veya daha aşağı meblağ ya da o g ü n t e â m ü l eden ve sözü geçen meblağın yerine k â ­ im olan herhangi bir nakitle s a t ı n ala­ rak k u r t a r m a s ı n ı , k u r t a r ı l a n bu esirle­ rin İslâm ülkesine ulaşıncaya kadar y i ­ yecek ve giyeceklerini de temin etmesi­ ni, bu hususu uygulamak i k i sene ka­ dar bir süre imkânsız olur ise, v a k ı f

(11) Kunter, Halim Bâkî, "Türk V a k ı f l a r ı n ı n Milliyetçilik Cephesi", Vakıflar Dergisi S.3.s.3.

(12) Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü A v ş i v i n d e m u h a ­ faza edilen 584 nolu vakfiyye defterinin 260-261. sahifelerinde Arapçası ve 2132 nolu defterin 70-74. sahifelerinde türkçesi kayıtlı olan vakfiyye. A T E Ş İbrahim, "Hayrî ve Soayal Hizmetler A ç ı s ı n d a n V a k ı f ­ lar", Vakıflar Dergisi, S.19.S.75-76.

(7)

V A K I F VF. V A T A N S A V U N M A S I m

idarecisinin bu i k i senelik vakıf geli­ r i n i toplayarak nerede olursa olsun d i ­ lediği f a k i r ve yoksullara, dilediği mik­ t a r ı h a r c a y a b i l e c e ğ i n i , bu h a r c a m a y ı is­ ter nakit para, ister giysi ve isterse gı­ da maddesi olarak y a p a b i l e c e ğ i n i , i k i sene sonra m ü s l ü m a n esirleri kurtar­ mak i m k â n ı doğması halinde ise sözü e-dilen gelirin belirtilen şekilde harcan­ masının, yine m ü m k ü n olmazsa yine fakir ve yoksullara belirtildiği şekilde d ü n y a n ı n sonuna kadar harcamaya de­ vam edilmesini ..." ö n g ö r m ü ş t ü r .

9- iV.Mehmed'in Vâlidesi Hatice Turhan Sultan'a ait 27.Receb.1073 H (26. Şubat. 1663 M.) t a r i h l i vakfiyye (13) de Ç a n a k k a l e Boğazında adı geçen Vâlide Sultan t a r a f ı n d a n boğazın i k i sâhilinde, b i r i Kal'ai S u l t â n i y e ( K u m -kale), diğeri S e d d ü ' l - B a h r ismiyle i k i kale inşâ e t t i r i l d i ğ i belirtilmektedir. Herbirisinin içerisine c â m i ' , mekteb, hamam gibi l ü z u m l u binâ ve tesislerden başka bu kalelerde görev yapacak as­ kerler, subaylar ve diğer hizmet e r b â b ı için bir çok evler, d ü k k a n l a r , çarşılar y a p t ı r ı l m ı ş t ı r . A y r ı c a her kale gerekli olan âlet, e d e v â t ve silahlarla dona­ tılmıştır. İlk önce F â t i h Sultan Mehmed t a r a f ı n d a n t a h k i m edilmiş olan Ç a n a k ­ kale B o ğ a z ı n d a inşaa olunan kalelere dair v a k f i y y e l e r i n en önemlisi olan bu v a k f i y y e n i n i l g i l i b ö l ü m ü n ü aynen sun­ makta fayda g ö r ü y o r u z :

"...ve l â k i n hazret-i hablb-i Ekrem sallallahü Te'âlâ aleyhi \c sellcmdcn r i v â y e t olunan "izâ m â t c ' l - i n s â n u in kat'a amciuhu illâ min selâsetin illâ min sadakatin c â r i y e t i n ev ilmin yunte-fau b i h i ev veledin sâlihin yed'û Ichu" hadîs-i ş e r î f i n i n f a h v â - y ı m ü n l f i üzere afdal-ı s a d a k â t ve ckmci-i hasenât, etemm-i h a y r â t ve eberr-i m e b c r r â t kü-rûr-ı ş ü h û r ve â"\âm ile 3 \ â i d i m ü n t e h i ­ ye vc m ü r û r - ı leyâH ve eyyam ile fevâidi m ü n k a z i y c olmayup bekâyı m ü d d c t -i d ü n y â y ı f â n -i y e -ile b â k -i y c \e -ilâ y e v m i ' l - k ı y â m fcvâid vc m c v â r i d i câri­ ye olan binâ-i a m â i r - i âliyyc vc inşâ-i mcbânî-i s â m i y e olduğu o mclikc-i zcmîn ü zcmân hazretlerinin ptşgâh-ı basar-ı basiretlerinde n ü m â y â n olmağın m ü n â s i b olan m c v â z i d e amâir-i azîmc

b ü n y â d ı n a taviyyet-i hâlise ile niyyet vc mebânl-i metine İcâdına azimet-i muhlise ile himmetleri olmağın, mü-himmât-ı dlniyyeden olan sugûr-ı İs-lâmiyye mesûbâtından hisse-yâb ve (câ-hidû bi-cmvâlikum) emrine imtisâl ile d â r c y n d c nâil-i scvâb-ı blhisâb olmağı-çün s c \ â h i l - i Bahr-i Scftddcn Boğazhi-sârı h â r i c i n d e vâki' eski İstanbul nâmı ile iştihâr bulan mahalde küffâr-ı hâk-sâr fülk-i felek girdârlarıyla lengcr-cndâz-ı ikâmet olup, Mısr-ı K â h i r e \c memâlik-i sâireye deryâ t a r a f ı n d a n azi­ met eden huccâc vc sevdâ girânın âmcd ü şüdlcrine mâni olmağ ile izrâr u cziy-yct ve gâh u bigâh sefâin-i ehl-i İslâmı d l n - p e n â h ı nehb ü gâret vc garik-i em-vâc-ı kahr u hasâret cdüp ahz etdiklcri müslimîni esir ve mübtelâyı bend ü zcncir etmekle m a z a r r â t d a n hâil olma­ mağın, ol Belkis u İskender-tcnıkîn cb-k â h a l l â h u Tc'âlâ ilâ ycvmi"d-dln haz­ retleri def-i ^'c"cûci fitcn-i müşrikin için sedd-i emin vc mcmâlik ve mcsâli-ki müslimîne hısn-ı hasîn olmağ içün hasbcten li'llâhi Rabbi'l-âlcmln \c tale­ ben li-şcfâ'ati scyyidi'l-mürsciln zikr olunan mahalde birbirine mukâbil iki aded kaTa-i bl-misi ü mu'âdil binâsına f e r m â n l a r ı sâdır olmağla alc"I-fc\r cn-dâze-i kıyâsdan birûn bcnnâ' vc ummâl

ve neccâr ve emvâl vc nukûd-ı bî-hadd ü şümâr irsâliyle mühimmât vc edcvât-ı binâ ihzâr olunup mi' mârân-ı kâr-dân ikdâm-ı tâmm üstâdân-ı adlmü'l- a k r â n sa'y u ihtitâm-ı mâ-lâ-kelâm c y l c \ ü p sinîn-i kesîrede itmâmı mütesavvcr ol­ mayan i k i hısn-ı azîmü'l-bünyân \c hi-sâr-ı m.etînü'l-erkân yümn-i himmct-i bî-hemtâları ile müddet-i ycsIrcde

karln-i encâm ezmkarln-ine-karln-i kaskarln-irede hüsnkarln-i-karln-ihtkarln-itâm bulup, her birisinin temhîd-şüvâr-ı üs-t ü v â r ı merkez-i hâke vâsıl ve kule-i g e r d û n - m e d â r ı fclekü'l burûca mümâsıl olup tcrtib-i bünyâd-ı sengin n i h â d ı n a

(13) Hatice Turhan Sultan'a ait vaknyyenin ori­ jinali İ s t . S ü l e y m â n i y e Ktp.de Turhan Valide B ö l ü ­ m ü n d e 150 eski kayıt numarası ile muhafaza edilmek­ tedir. Sureti ise V G M Arşivinde muhafaza edilen H a ­ remeyn 11 adlı ve 744 nolu defterin 112-135. sahi-feleri arasında yer almaktadır. Söz konusu kalelerle ilgili bölüm orijinal vakfiyenin 23-29., sûret vakfiy­ yenin ise 115-116. sahifelerind*' yer rılmnktadır.

(8)

m ü h e n d i s t n - i m â h i r î n harc-ı sanâyi've tanzîm-i bürûc-ı âsumân urûcunda üs-t â d â n - ı kâmil sarf-ı bedâyi' kılup, birisi Kal'a-i Sultâniye ünvânıyla iştihâr vc birisi dahi Seddü'l-Bahr ismiyle şöhret şi'âr olup her b i r i n i n dâhilinde bir câ-m i i şerîf ve bir câ-mekteb-i lattf ve bir h a m â m - ı nazîf binâsından mâadâ mus-t a h f i z â n ve kaf'a-dârân içün nice büyûmus-t- büyût-ve me'vâ büyût-ve dekâkîn büyût-ve esvâk-ı bîhemtâ binâ olunup hıfz u harâset-i kal'aya müteailika olan ve eshâb ve âlât ve ede­ vât ve mühimmât kemâ yenbagt i'dâd ve ihzâr olunmağ ile gayret-şiken-i dâ-ru diyâr ve ibret-figen-i kasabât-ı am-sâr olup bi-avni'llâhi Te'âlâ küffâr-ı hâksâr min ba'd o! mahalle gelmek mu-hâl ve htn-i mürûr ve ubûrda ehl-i İsiâma firka-i hâsırc-i daiâleî-şi'ârdan isâbet-i cziyyet vc izrâr mumteniu'l-ih-timâl olduktan sonra..."

Zamanın yazı diline göre Arapça, Farsça ve Türkçe kelimelerin girift vaziyyetde kullanıldığı klâsik Osmanlı Türkçesiyle kaleme alınmış olan vak-fiyyenin yukarıya alınan bölümünden aşağıdaki sonuçlan elde etmekteyiz:

a) Hz. Peygamberden rivâyet edilen "İnsan ölünce amel defteri kapanır; ancak, sadaka-i câriye, hayırlı evlâd, faydalanılan ilim bırakanlarınki müs-tesnâ." meâlindeki hadts-i şertfin ifâde ettiği üzere sadakaların en üstünü, i y i ­ liklerin en mükemmeli, hayırların en iyisi aylar ve yılların tekerrür etme­ siyle sona ermeyen, gece ve gündüzle­ rin geçmesiyle faydi^ları tükenmeyen, d ü n y a d u r d u k ç a devam edip kıyamet g ü n ü n e kadar fayda ve kaynakları sü­ r e k l i olan işin yüce hayır binalarını yapmak olduğunu gören Vâlide Sultan uygun yerlere yüksek ve sağlam hayır b i n a l a r ı n ı yapmaya yönelmiştir.

b) Bu noktadan hareketle önemli İs-l â m t boğazİs-larda yapıİs-lacak hayrt hiz­ metlerden pay almak amacıyla "Malı­ nızla cihâd ediniz."(14) meâlindeki İlâht b u y r u ğ a uyarak d ü n y a ve ahirette he­ sapsız sevaba ermek için Akdeniz kı­ y ı l a r ı n d a Boğazhisarı dışında bulunan Eski İ s t a n b u l adıyla meşhûr olan yerde durup, Mısır ve diğer ülkelere deniz yoluyla gitmek isteyen hacılarla yol­

cuların gidip gelmelerine engel o l u p zarar veren ve işkence yapan hatta, za­ man zaman müslüman h a l k ı n g e m i l e r i ­ ne saldırılar düzenleyerek y a ğ m a eden kâfirlerin, müslümanları yer yer b o ğ u l ­ mak üzere denizlerin d a l g a l a r ı n a b ı r a k ­ ma ve yer yer esir alıp zincire v u r m a tehlikelerinin önlenmesi için o ş a n ı yüce Vâlide Sultan tedbtr olarak, A l l a h rızasıyla Peygamberin ş e f â a t i n i talep gayesiyle adı geçen yerde b i r b i r i n e karşı eş ve benzeri olmayacak n i t e l i k ve yücelikte i k i b ü y ü k kale y a p t ı r ı l ­ masını emretmiştir.

c) Verilen bu emir ü z e r i n e derhal sanatında mâhir olan mimar, m ü h e n d i s , yapıcı ustaları, marangozlar ve d i ğ e r sanatkârlarla işçiler, iş başı y a p m ı ş t ı r . Bu amaçla gönderilen sayısız paralarla gerekli âlet, edevât ve m ü h i m m â t a l ı n ı p iş yerinde hazır b u l u n d u r u l m u ş ve uzun yıllarda t a m a m l a n a c a ğ ı d ü ş ü n ü l c -meyen i k i büyük kalenin, V â l i d e Sul-tan'ın yüce himmetleriyle kısa s ü r e d e mükemmel bir şekilde y a p ı l a r ı tamam­ lanmıştır.

d) Y u k a r ı d a işaret e d i l d i ğ i ü z e r e yapılan bu i k i kaleden b i r i n e K a l ' a - i Sultâniye (Kumkale), d i ğ e r i n e de Scd-dü'l-Bahr (Deniz barajı) a d ı v e r i l m i ş t i r . Söz konusu kalelerden her b i r i n i n i ç i n ­ de az önce işaret edildiği ü z e r e birer câmi', mektep, hamam ile m u h a f ı z l a r l a kale k u m a n d a n l a r ı için bir çok evler, sığınaklar, d ü k k a n l a r ve ç a r ş ı l a r ya­ pılmıştır.

e) Kalelerin k o r u n m a s ı n a ait her türlü alet, edevât ve m ü h i m m â t s a ğ l a ­ narak kalelere y e r l e ş t i r i l m i ş t i r . B ö y l e ­ ce sözü geçen kalelerle bölge, g ö s t e r i l e n

ilgi ve sağlanan i m k â n l a r sayesinde her türlü şiddet, gasb ve s a l d ı r ı d a n k o r u ­ nup huzur ve güven temin e d i l m i ş t i r . Allah'ın yardımı ile k â f i r l e r i n g e m i l e r i bu bölgeye gelemez olmuş ve m ü s l ü m a n halk gidiş-gelişlerinde s a l d ı r ı , zarar ve eziyete düçâr olmaktan k u r t a r ı l m ı ş t ı r .

10) 23.Cemâziye'l-evvel. 1140 H . (27.Aralık. 1727 M.) t a r i h l i v a k f i y y e y e göre Çanakkale Boğazı d ı ş ı n d a Baba-burnu adlı yerde H ı r z ü ' l - B a h r kalesi de

(9)

V A K I F V E V A T A N S A V U N M A S I

m

eski K a p t a n P a ş a l a r d a n Kaymak Mus­

tafa Paşa t a r a f ı n d a n hizmete konul­ muştur. A d ı geçen v â k ı f a ait belirtilen v a k f i y y e n i n , vakfedilen taşınmaz mal­ lardan söz edilen b ö l ü m ü n d e (15) bu kaleden bahisle şöyle denilmektedir:

"...ve m e r h û m - ı m e z b û r u n h a y â t ı n d a Bahr-i Sefîd Bababurnu nâm mahalde, hasbeten l i l l a h i Te'âlâ Hırzü'l-Bahr n â m kale d e r û n u n d a ve b i r û n u n d a binâ eyle­ diği ma' l û m u ' l - h u d û d ve'l-aded h a m â m ve d e k â k î n ve l i m a n ı n d a binâ eylediği ebniye-i memlûke..."yani"...sözü geçen merhum Vâkıf, hayatta iken Akdeniz k ı y ı s ı n ı n Bababurnu adlı yerde Allah rızası için "Hırzü'l-Bahr" adlı kalenin içinde ve d ı ş ı n d a y a p t ı r d ı ğ ı s ı n ı r l a n ve sayıları bilinen hamam ve d ü k k a n l a r ve l i m a n ı n d a y a p t ı r d ı ğ ı mülk binalar..." denildikten sonra aynı vakfiyyenin 3. sahifesinin 11-42.satırlarında söz ko­ nusu kale ile burada görevlendirilecek personel h a k k ı n d a aynen şöyle denil­ mektedir:

"...ve yine m e r h û m - ı mezbûr sâlifu'z-zikr H ı r z u ' l - B a h r Kal'ası d e r û n u n d a h a y â t ı n d a m ü c e d d e d e n binâ ve ta'yin-i cihât eylediği câmi-i şerîfde hatlb o-lanlara yevmî beş akça ve imâm olan­ lara y e v m î on ve müezzin olanlara yev­ mî yedi akça ve b e v v â b olanlara yevmî kırk a k ç a ve k e t h ü d â olanlara yevmî y i r m i a k ç a ve topçubaşı olanlara yevmî otuz a k ç a ve topçular k e t d ü h â s ı olan­ lara y e v m î onbeş akça ve kal'a-i mer-k û m e d e mer-k â t i b olanlara yevmî on amer-kçe ve kal'a çavuşu olanlara yevmî on akçe ve t o p ç u l a r çavuşu olanlara y e v m î sekiz akçe ve kal'a-i m e z b û r e d e nöbet çalmak içün scr-mchtcr olanlara yevmî altı akçe ve i k i nefer erlerine yevmt beşer a k ç e ve su yolcu olanlara yevmî yedi a k ç e ve kal'a-i m e z b û r e bevvâbı olanlara y e v m î sekiz akçe ve kal'a-i m e z k û r e d e oda-i evvelde scr-bölük olan­ lara y e v m î on akçe ve dokuz nefer ne-f e r â t ı n d a n her birine yevmî yedişer ak­ çe ve oda-i sânîde scr-bölük olanlara y e v m î dokuz akçe ve dokuz nefer nefe-r â t ı n d a n henefe-r binefe-rine yevmî yedişenefe-r akçe ve oda-i sâlisde scr-bölük olanlara yevmî dokuz akçe ve dokuz nefer n e f e r â t ı n -dan her birine yevmî yedişer akçe ve

yine kal'a-i mezbûrede topçular odala­ rının oda-i evvelinde ser-bölük olanlara yevmî on akçe ve sekiz nefer neferâtın-dan her birine yevmî yedişer akçe ve oda-i sânîsinde ser-bölük olanlara yev­ mî on akçe ve sekiz nefer neferâtından her birine yevmî yedişer akçe verile ve yine merhûm-ı merkûm kal'a-i mez­ bûre varoşunda h a y â t ı n d a müceddeden binâ ve ta'yîn-i cihât eylediği câmi'i şerîfde vâiz olanlara yevmî on akçe ve imâm olanlara yevmî on akçe ve hatîb olanlara \ e v m î sekiz akçe verile ve câ­ m i ' i mezkûrda her kim imâm olursa ol h a t î b ola ve müezzin-i evvel olanlara yevmî altı akçe ve müezzin-i sânî olan­ lara yevmî beş akçe ve kayyim-i evvel ma'a sirâcî olanlara yevmî beş akçe ve kayyim-i sânî olanlara yevmî dört akçe ve yevmî beş akçe dahi devir-hân-ı ev­ vel vazîfesi olup müezzin-i evvel olan­ lar devirhân-ı evvel ola ve yevmî dört akçe dahi devir-hân-ı sânî vazîfesi olup müezzin-i sânî olanlar devir-hân-ı sânî ola. ve devir-hân-ı sâlis olanlara yevmî dört akçe ve yevmî dört akçe dahi na't-hân vazîfesi olup,dc\ir-na't-hân-ı sâlis olan­ lar n a ' t - h â n ola ve yevmî bir akçe hâ-fız-ı seccâde vazîfesi olup kayyim-i ev­ vel olanlar hâfız-ı seccâde ola ve yevmî i k i akçe dahi ferrâş-ı kenîf vazîfesi o-lup kayyim-i sânî olanlar ferrâş-ı kenîf ola ve suyolcu olanlara yevmî dört akçe vazîfe verile ve merhûm-ı mezbûr şöyle şart etmişdi ki,bâlâda zikr olunan cihât erbâbı ve neferâtdan herbiri ibâdu'llâh] hıfz u harâset ve a'dâ-yı dînden sıyânet içün umûmen kal'a-i mezbûrede ta'yîn oldukları hizmetlerinden bir an mün-fekk olmayup ta'yîn olunan vazâife mutasarrıf olalar ve bâlâda zikr o-lunduğu üzere zikr olunan kal'a derû­ nunda ve b î r û n u n d a vâki' müsakkafâtın gallâtını tahsil ve zikr olunan câ-mi'lerin iktizâ eden masârıfını rü'yet ve vazâyifi mezkûreyi erbabına teslim içün yine evkâf mütevellîsi t a r a f ı n d a n bir kâim-i makamı mütevelli nasb ve

(15) Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde muha­ faza edilen 735/2 nolu vakfıyye defterinin 119-123 nolu sahifeleri ve 49.sırasında kayıtlı vakfiyyenin 2.sahifesinin 34-36 .satırları ile 3.sahifesinin 11-42 satırları.

(10)

ta'ytn olunup beher yevm onbeş akçe vazife verile ve vazâif-i mezkûre asıl m ü t e v e l i t ma'rifetiyle her üç ayda bir verile ve kal'a-i mezbûrede iktizâ eden t a ' m i r â t ve şâir m a s â n f - ı lâzıme kal'a-i m e r k û m d a kâtib olanlar kalemiyle âsi-tâne-i saâdetde beher sene asıl müte­ v e l l i m a ' r i f etiyle muhâsebesi görüle..."

Vâkıf Kaymak Mustafa Paşa'nın vakfiyyesinin yukarıya alınan bölü­ m ü n ü n incelenmesinde de görüleceği ü-zere, bu büyük insan, Hırzü'l Bahr'de c â m i ' hamâm, d ü k k a n l a r ve evler de in­ şâ ettirmiştir. Hatip, imam, müezzin ve kapıcı tahsisâtından başka, kalede de­ vamlı olarak vazife görecek askerlere de tahsisler yapmıştır.Vakfiyyeye göre bunlar tayin edildikleri hizmetlerin ba­ şından bir an bile ayrılmayıp, kaleyi vc çevreyi koruyup savunmakla yükümlü kılınmışlardır.Vakfiyyenin bu bölü­ münde Hırzü'l Bahr Kalesi mürettebâtı-na verilecek ücretler h a k k ı n d a şu hu­ suslar yer almaktadır.

A-Kale içindeki câminin: 1- Hatibine günlük 5 akçe, 2- İmamına günlük 10 akçe, 3- Müezzinine günlük 7 akçe, 4- Kapıcısına günlük 8 akçe, B-Kalede: 1- Dizdar(16)olana günlük 40 akçe, 2- Kethüdâ (İ7) olana günlük 20 ak­ çe,

3- Topçubaşı olana günlük 50 akçe, 4- Topçular Ke/hüdâsı olana günlük 15 akçe,

5- K â t i p olana günlük 10 akçe,

6- Kale Çavuşu olana günlük 10 akçe,

7- Topçular Çavuşu olana günlük 8 akçe,

8- Mehterbaşı olana günlük 6 akçe, 9- İki kişi mehter a d a m l a r ı n a günlük 5'er akçe,

10- Suyolcu olana g ü n l ü k 7 akçe, 11- KaIe kapıcısına g ü n l ü k 8 akçe, 12- B i r i n c i odada bölükbaşı olana g ü n l ü k 10 akçe.

13- Birinci odanın 9 nefer e r l e r i n d e n her birine günlük 7'şer a k ç e ,

14- İkinci odada b ö l ü k b a ş ı olana günlük 9 akçe,

15- İkinci odanın 9 nefer erlerinden herbirine günlük 7'şer akçe,

16- Üçüncü odada b ö l ü k b a ş ı olana günlük 9 akçe,

17- Üçüncü odanın 9 nefer e r l e r i n ­ den herbirine günlük 7'şer a k ç e ,

18- Birinci topçular o d a s ı n d a b ö l ü k ­ başı olana günlük 10 akçe,

19- Birinci topçular o d a s ı n ı n 8 nefer erlerinden herbirine g ü n l ü k 7'şer a k ç e ,

20- İkinci topçular o d a s ı n d a b ö l ü k ­ başı olana günlük 10 akçe,

21- İkinci topçular o d a s ı n ı n 8 nefer erlerinden herbirine g ü n l ü k 7'şcr a k ç e ,

C-Kale d ı ş ı n d a k i C â m i ' d e : 1- Vâiz olana g ü n l ü k 10 a k ç e , 2- İmam olana g ü n l ü k 10 a k ç e , 3- Hatib olana g ü n l ü k 8 a k ç e ,

4- Birinci müezzin olana g ü n l ü k 6 akçe,

5- İkinci müezzin olana g ü n l ü k 5

ak-Çe,

6- Siracîlikle b i r l i k t e b i r i n c i k a y y i m olana günlük 5 akçe,

7- İkinci kayyim olana g ü n l ü k 4

ak-Çe,

8- Birinci d e v i r - h â n olana g ü n l ü k 5 akçe, (Bu görev b i r i n c i m ü e z z i n e tah­ sis edilmiştir.)

9- İkinci d e v i r - h â n olana g ü n l ü k 4 akçe, (Bu görev i k i n c i m ü e z z i n e tahsis edilmiştir.)

10- Üçüncü d e v i r - h â n olana g ü n l ü k 4 akçe

11- Na't-hân olana g ü n l ü k 4 a k ç e , (Bu görev üçüncü d e v i r - h â n a tahsis e-ı'ilmiştir.)

(16) D i z - d â r : Diz: Kale, dâr: ( D â ş t e n m a s t a r ı n ­ dan) tutmak, muhafaza etmek. Dizdar: K a l e m u h a f ı z ı .

(17) Kethüda: Ash K e d - h u d â olup ev sahibi, kahyâ, dâire konak veyahut bir nevi işlerin idaresine memur olan adam. B k z . K â m û s - ı Türkî, K e t h ü d a Maddesi.

(11)

V A K I F V H V A T A N S A V U N M A S I 179 12- Tuvalet temizlikçisi olana gün­

lük 2 akçe,(Bu görev i k i n c i kayyim ola­ na tahsis edilmiştir.)

13- Seccâde m u h â f a z a c ı s ı olana gün­ lük 1 akçe,(Bu görev birinci kayyim olana tahsis edilmiştir.)

14- Suyolcusu olana günlük 4 akçe. Y u k a r ı d a d ö k ü m ü verilen görevli­ lere ödenecek ücretler incelendiğinde; kale i ç i n d e k i câmide görevlendirilen 3 din görevlisi ile bir hizmetli, kaledeki 60 g ü v e n l i k görevlisi ile diğer personel ve kale d ı ş ı n d a k i c â m i d e görevli 9 din görevlisi ile y a r d ı m c ı personel olmak üzere g ü n d e 73 görevliye toplam olarak 615 akçe ödenmesi ö n g ö r ü l d ü ğ ü anlaşıl­ mıştır.

11-Sadrazam Morali Hasan Paşa'ya ait Gurre-i Safer-1116 H , (26.Mart.l7Ö4 M.) t a r i h l i v a k f i y y e (18) de Hatay'da Ş c y h ü ' l - H a d î d diye bilinen m u k â t a a n ı n s ı n ı r l a r ı içinde ve Antakya şehri ile Bakras ve Belen a r a s ı n d a bulunan Ka­ ramurt diye t a n ı n a n yerin. Mekke-i M ü k e r r e m c . Medîne-i M ü n e v v e r e , Şam, Mısır, Halep ve o çevredeki diğer şehirlerin geçiş yeri iken zamanla buradaki köylerin harap, çiftlik ve ı r m a k l a r ı n k u l l a n ı l m a z hale gelmesi nedeniyle, hırsızların ve yol kesicilerin sığınağı haline gelerek, h a c ı l a r ı n ve diğer y o l c u l a r ı n gcliş-gidişi sırasında yollarına ç ı k a n yol kesicilerin birçok kimseyi ö l d ü r d ü k l e r i mal ve m ü l k l e r i n i soyup zorla gasb ettiklerinden dolayı sözü geçen yerin imar ve ihyası ciheti­ ne gidilerek burada bir kasaba, bir kale inşaa ile e t r a f ı n d a köyler kurmak sure­ tiyle, e ş k i y a n ı n s a l d ı r ı l a r ı n d a n yolcu­ ların k o r u n m a s ı g e r e k t i ğ i n d e n bahisle şöyle denilmektedir:

"...mukâtaa-i m e r k û m e Karamurt nâm mahalde binâ ve inşû olunan kal'a-i refîatü'l-büny^kal'a-i 1 ve bkal'a-ir c â m r - kal'a-i şerîf ve ma'bed-i latîf ve müslimîn ve müsli-mâtın nezâfet ve ' a h â r e t l c r i içün i'dûd olunan çifte hamam ve â y e n d c ve re-vende nüzûl ve i r t i h â l l e r i içün hâriccn ve d â h i l e n dokuz ocaklı bir ribât-ı âlî ve k â r - b â n sarây-ı m a h r û s ü ' l - h a v â l î ve etfâl-i m ü s l i m l n ve vildân-ı m u v a h h i d î n ta'lîm-i K u r ' â n - ı Azîm etmeleri içün bi­

nâ olunan mekteb-î meymenet ihtivâ ve kal'a-i mezbûre huddâmı ve müsâfirin itâmı içün inşâ ve ihdâs olunan imâret-i â m i r e ve ni'met-hâne-i fâhire ve otuz a-ded d e k â k t n ve neferât-ı kal'a ve mü-tevellt ve kâtib ve vâiz müezzinân ve kayyim sakin olmaları içün binâ olu­ nan menâzil ve ebniyeyi ve kireç ve taş ve horasan ile mebnt su yollarına has-beten li'llâhi'l-aliyyi"l-a'lâ ve haseneten li-rûhi resûlihi'l-mu'allâ vakf ve habs idüp..." daha sonra"...iş bu ciheti b i r r i n tertîb-i vazâif ve m ü h i m m â t ve tensîk-i levâzım ve mühimmâtı içün şöyle şart ve ta'yîn buyurdular k i , kal'a-i mezbû-reyi m u h â f a z a içün 26 nefer kimesne s ü v â r î mustahfızı ve bir nefer kimesne süvârî ağası ve bir nefer kimesne süvârî kethüdâsı ve bir nefer kimesne alemdar ve bir nefer kimesne çavuş ta'yîn olu­ nup, ağalarına yevmî 30 akçe ve kethü­ d a l a r ı n a yevmî 20 akçe ve alcmdârları-na yevmî 17 akçe ve çavuşlarıalcmdârları-na yevmî

16 akçe ve neferât-ı mezkûrenin her-birine tabak bahâları ile ma'an yevmî

15'er akçe vazîfe ta'yin olunup anlar dahi vazîfe-i mu'ayyeneleri mukâbele-sinde âyende ve revendeyi bir şey tale­ bi ile rencîde ve ta'cîz ctmeyüp, Antak­ ya'dan Belen'e varup gelen yolcuları, iktizâsı mertebe neferât ile götürüp iyâzen billâhi Te'âlâ bir kimesneye ha-sâret vâki' olursa zecren lehum garâme-ti k e n d ü l c r e aid ve râci'olup, muhâfaza emrinde ihtimâm-ı tâmm ile kayd-ı tâmm cylcycicr ve kczâlik 15 nefer pi-yâde müstahfizîn ve bir diz-dâr ve dört nefer bcvvâb ta'yîn olunup, diz-d.1ra yevmî 15 akçe ve bevvâbların her b i r i ­ ne yevmî 12'şer akçe ve ncfcrât-ı sâirc-nin her birine yevmî lO'ar akçe \ a z î f c v e r i l ü p . mezbûrlar dâimâ kal'a-i mez­ bûre ve etrâfını muhâfaza emrinde mucidd ve sâ'î olalar ve e\âil-i kıba-lada z i k r i mürûr ettiği üzere dcrûn-ı kal'ada inşâ olunan menâzildcn

dâhiliy-(18) Vakıflar ü.;nel Müdürlüğü Arşivinde m u h â ­ faza edilen 2224 nolu orijinal vakfiyye defterinde Arap harfleriyle ve 2157 nolu kütük defterinin 107. sahi-fesinde Türk harfleriyle kayıtlı olan vakfiyye.

A T E Ş İbrahim,"Hasan Paşa'nın H a t a y K a r a -murt' taki Vakıf ve Vakfıyyesi", Vakıflar Dergisi.S.16, s.5-26.

(12)

180 t B R A H T M A T E S ye ve hâriciyyeli bir menzil mütcvelit-i

vakf içün ve dâhiliyye ve hâriciyyeli

bir menzil ağayı s ü v â r t içün ve diğerle­ r i â t i vâiz ve mu'allimi mekteb ve i -m â -m ve hatlb ve -m ü e z z i n â n -m her biri ve k a y y i m ve k â t i b ve k e t h ü d â y ı süvârt ve a l e m d â r ve çavuş ve dizdâr ve nefa-rât-ı s ü v â r t ve piyâdenin her b i r i içün hallerine göre birer menâzil ta'ytn ve tahsts oluna ve eger süvârt ve piyâde m ü s t a h f i z â n d a n b i r i kal'ada sâkin ol-mayup ve yahud hizmet-i lâzımesinde kusûr ederse mütevelit-i vakf onlarınki-n i â h e r e arz etmede tereddüt ve tevak­ k u f eylemeye..."

Vakfiyyenin incelenmesinden anla­ şılacağı üzere Vâkıf Hasan Paşa, söz konusu m u k a t a a y ı , zamanın parasıyla 7500 kuruşa satın alarak belirtilen yerden geçen hacılarla diğeı' yolcuların güvenliğini sağlamak gibi olağanüstü yüce ve insancıl bir amaçla Allah rızası için mukataa ve muhtevasını vakf et­ miştir. Belirtilen amaçla vakfedilen bu yerde yapılan binalar şunlardır:

a) Muhteşem bir kale, b) Bir câmi-i şerîf,

c) Müslümanların temizlenmeleri için yapılan çifte hamam,

d) Gclip-gidenlerin k o n a k l a m a l a r ı için yapılan içten ve dıştan 90 oçaklı kervansaray,

• e) Çocuklara Kur'ân-ı K e r i m öğre­ tilmesi için yapılan bir mektep,

f) Kalenin hizmetçileri ile misafir­ lerin doyurulmaları için yapılan imâret,

g) 30 adet d ü k k a n ,

h) Kalenin erleri ile mütevelit, kâ­ tip, vaiz, 2 müezzin ve kayyımın otur­ m a l a r ı için yapılan ev ve binâlar.

i) K i r e ç , taş ve horasan ile yapılan su yolları.

Sözü geçen kalenin korunması için 26 nefer s ü v a r i muhafız bir nefer süvâ-r i k e t h ü d â s ı , bisüvâ-r nefesüvâ-r alemdâsüvâ-r ve bisüvâ-r nefer çavuş olmak üzere toplam 30 k i ­ şinin tayin olunması ve günde ağaları­ na 30, k e t h ü d â l a r ı n a 20, alemdârlarına 17, ç a v u ş l a r ı n a 16 ve neferlerden her birine tabak parasıyla b i r l i k t e 15'er

akçe olmak üzere, burada g ö r e v l e n d i r i ­

lecek mezkûr 30 kişiye g ü n d e t o p l a m o-larak 473 akçe ödenmesi şart k ı l ı n m ı ş ­ tır. Bu görevlilerin a l a c a k l a r ı ü c r e t karşılığı, görevlerini l â y ı k ı v e ç h i l e yapmaları, gelip gidenleri herhangi b i r istekte bulunarak rencide ve taciz et­ meyip, Antakya ile Belen'e g i d i p gelen yolcuları yeteri kadar neferle b i r l i k t e götürmeleri, Allah korusun y o l c u l a r d a n herhangi birisi zarara u ğ r a r s a , ceza olarak zararın ö d e n m e s i n i n o neferlere ait olacağından, koruma işine tam b i r özen göstermeleri şart e d i l m i ş t i r . B u n ­ ların dışında aynı kalede 15 kişi p i y â ­ de, muhâfız bir diz-dâr, 4 k a p ı c ı t a y i n edilmesi, günde diz-dâra 15 a k ç e , k a p ı ­ cıların her birine 12'şer a k ç e , d i ğ e r ne­ ferlerin herbirine de lO'ar a k ç e olmak üzere toplam olarak sözü geçen 20 k i ş i ­ ye günde 213 akçe verilmesi ve b u n l a ­ rın da alacakları ücret karşılığı kale ve çevresini m u h â f â z a d a ciddi ve g a y r e t l i olmaları şart kılınmıştır.

Harp mâlüllerine ve g â z î l e r e , v a k ı f ­ lardan türlü şekillerde y a r d ı m edilmesi konusunu da miUt savunma v a k ı f l a r ı arasında mütâla etmek yerinde olur. Sa­ vaşan bir a d a m ı n h a y a t ı terk etmesi halinde çoluk ç o c u ğ u n u n y ü z ü s t ü k a l ­ mayacağına, sakatlanacak olursa k e n d i ­ sinin bakılacağına ve k o r u n a c a ğ ı n a i -nanması, onun savaş azmini ve k u d r e t i ­ ni a r t t ı r a c a k t ı r . V a k ı f belgeler ince­ lendiğinde şehit askerlerin e ş l e r i y l e çocuklarına v a k ı f l a r c a m a a ş b a ğ l a n d ı ğ ı ve y a r d ı m d a b u l u n u l d u ğ u n a dair s a y ı ­ sız uygulama ö r n e k l e r i n i g ö r m e k m ü m ­ kün olacaktır. Meselâ, İ s t a n b u l ' d a Şeh­ zade Câminin Padişah mahfeli k a y y ı m ı ve U n k a p a n ı ' n d a k i S ü l e y m a n S u b a ş ı c â -mi müezzini iken askere giden a s k e r l i k görevini yapmakta iken v e f â t eden Mehmet Emin Efendi'nin h a n ı m ı M u h -tediye Muhlise ile yetim kalan b i r ço­ cuğuna evkâf n e z â r e t i n c e m a a ş b a ğ l a n ­ mış olduğuna ve bu maaşın sözü g e ç e n Muhtediye Muhlise'nin d i l e k ç e s i ü z e r i ­ ne artırıldığına dair bir belge (19) şöy­ ledir:

(19) Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü A r ş i v i n d e m u h â -f a ı a edilen 950 nolu ve N i z â m â t Ta-fsili adlı k ü t ü k defteri.,s.47.sıra 6940.

(13)

V A K I F V E V A T A N S A V T T N M A < ; T 181

"Muhâsebât M ü d i r i y y e t i U m û m i y e s i -nin ll-Haziran-332 t a r i h l i m ü z e k k e r e s i sürelidir.

Asker edilen zevcinin v u k û - ı vefâtı hasebiyle m u h t â c - ı m u ' â v e n e t kalan bir çocuğuyla beraber infak ve iâşelerine medâr olmak üzere tahsts b u y u r u l m u ş olan şehrt 40 k u r u ş ile t a a y y ü ş l e r i kâbil o l a m a d ı ğ ı n d a n bahisle maaş-ı mezkû­ run m ü n â s i p m i k d a r â iblâğı Şehzâde Câmi-i Şerîfi Mahfel-i H ü m â y û n k a y y ı ­ mı ve k a b b â n - ı d a k î k d e S ü l e y m a n Su­ başı Câmi-i Şerîfi müezzini H â f ı z Meh­ met Emin Efendi zevcesi Muhtediye Muhlise m ü h r ü y l e verilen arzu h â l d e is-titâf o l u n m u ş ve İstanbul E v k â f Müdi-r i y y e t i n i n d e Müdi-r - k e n â Müdi-r ı n a nazaMüdi-ran mumâ-ileyhâ ile sagîre kertmesine teehül-lerinde kat' olunmak üzere 10-kânûn-ı sânt-331 tarihinden itibaren ş e h r t yir­ mişer k u r u ş m u h t â c t n maâşı tahsts edil­ diği a n l a ş ı l ı p m e z k û r arzu h â l i n melfû-fu i l m ü haberle Mebânt-i Hayriyye M ü f e t t i ş l i ğ i n i n raporuda ifâdei v â k ı -ayı te'ytd etmekte b u l u n m u ş olmağla icrâ-i t c â b ı menût-ı re'y-i âli-i cenâb-ı n e z â r e t - p e n â h t l e r i d i r . Ol bâbda emr ü f e r m â n hazret-i men l e - h ü ' l - e m r i n d i r .

Onar k u r u ş z a m m ı tensîb edilmiştir. İşâret-i Sâmt 17-Haziran-sene 332'dedir. Z a m m - ı v â k i ' i n ale'l-usûl k a y d ı ile iâdesi l ü z û m u M u h â s e b â t M ü d i r i y y e t - i U m û m i y y e s i n i n 13-Haziran-332 t a r i h l i d e r - k e n â r - ı müzeyyelesinde beyân kılın­ ması ü z e r i n e idârece muâmele-i kaydiyye tfa ve evrâkı esâsiykaydiyyesi M ü d i r i y y e t -i m e z k û r e y e -iâde ve -isrâ' kılınmıştır. 1-Ramazan-334, 19 Haziran-331."

Metni y u k a r ı y a a l ı n a n belgenin i n ­ celenmesinden de anlaşılacağı üzere vatâni görevini tfâ etmekte iken vefât eden bir askerin eşi ile ç o c u ğ u n a bağ­ lanan maâşın, zamanla i h t i y a c ı karşıla­ maz hale gelmesi sonucu eşinin vâki is­ teği üzerine zamanla M u h â s e b â t Genel M ü d ü r l ü ğ ü ile Evkaf N e z â r e t i n i n konu­ ya hassasiyet göstererek kısa bir süre içinde i l g i l i n i n isteğinin olumlu bir şe­ kilde s o n u ç l a n d ı r ı l m ı ş olduğu görül­ mektedir.

Şöyle k i :

a) M u h â s e b â t Genel M ü d ü r l ü ğ ü n ü n 1 l-Haziran-1332 t a r i h l i yazısında, "Şehzâde Câminin Padişah Mahfeli kay­ yımlığı ve Unkapam'ndaki Süleyman Subaşı C â m i n i n müezzinliği görevinde iken askere alınan Mehmet Emin E-fendi'nin, vatant görevini yapmakta iken vefât etmesi münâsebetiyle eşiyle k ü ç ü k kızının geçimlerini sağlamak üzere bağlanan 40 kuruş aylık maaşla geçimlerini sağlamaları m ü m k ü n ola­ m a d ı ğ ı n d a n bahisle söz konusu maaşın uygun miktara yükseltilmesi hususunda m ü h ü r l ü arz u hâl takdim eden eşi Muhtediye Muhlise'nin dilekçesinde y a r d ı m isteğinde bulunduğu, bu dilekçe üzerine İstanbul Vakıflar M ü d ü r l ü ğ ü n ­ ce d ü ş ü n ü l e n notta ise adı geçen h a n ı m ile k ü ç ü k kızına evlendiklerinde ke­ silmek üzere 10-Kânûn-ı sânt-1331 ta­ rihinden itibaren aylık 20'şer k u r u ş m u h t a ç maaşının tahsis edildiği anla­ şılarak söz konusu arz u halin ekindeki ilm ü habere Mebânt-i Hayriyye Müfet­ tişliğinin raporu da bu durumu te'yid etmekte o l d u ğ u n d a n gereğinin yapılma­ sı yüce Nezâretlerinin görüşlerine bağ­ lıdır.

Bu hususda emr ü fermân, emir kendinin olan hazretlerinindir. "denil­ mektedir.

b) Evkâf Nezâretine gelen bu yazı­ nın altına Nâzır t a r a f ı n d a n

17-Haziran-1332 tarihinde yani, Muhâsebât Genel M ü d ü r l ü ğ ü n ü n belirtilen yazısının gön­ deriliş tarihinden altı gün gibi kısa bir süre içinde "lO'ar kuruş zammı tensîb edilmiştir."notu konularak anne ile kü­ çük k ı z m a ayda lO'ar kuruş zam yapı­ lıp, kendilerine ödenecek aylık maaşın 60 k u r u ş a yükseltildiği a n l a ş ı l m a k t a d ı r . c) Yapılan teklif ile tayin edilen zam m i k t a r ı n a ait işlemin usulüne uygun olarak k ü t ü k l e r e işlendikten sonra Muhâsebât Genel M ü d ü r l ü ğ ü ' n ü n

13Haziran1332 t a r i h l i ek d e r k c n â r ı n -da işlemle i l g i l i e v r a k ı n iâde edilmesi belirtilmiş o l d u ğ u n d a n Vakıflar İdare­ sinde gerekli kayıt muamelesi yapılıp, konuyla i l g i l i esas e v r a k ı n sözü geçen Genel M ü d ü r l ü ğ e 1-Ramazan-l334, 19-Haziran-1915 tarihinde iâde edilmiş ol­ duğu a n l a ş ı l m a k t a d ı r .

(14)

182 T R R A H t M A T E Ş O s m a n l ı döneminde olduğu gibi

Cumhuriyet döneminde de savunma hizmetlerine yönelik Vakıflar kurul­ m u ş t u r . Cumhuriyetimizin ilânı ile her-alanda yapılan yenilikler arasında Va­ k ı f l a r da ele alınarak bir takım idârt ve yasal yenilikler getirilmiştir. Bu d ö n e m d e de önceleri Medeni Kanun h ü k ü m l e r i n e ve daha sonra 1967 yılında kabul edilen 903 Sayılı yasa hükümle­ rine göre çeşitli hayrt,sosyal, ekonomik ve kültürel konularda başarılı hizmet­ ler sunan bir takım yeni vakıflar ku­ rulmuştur. Bu arada bazı ileri görüşlü ve gayretli komutanlarımızın öncülü­ ğ ü n d e T ü r k Silahlı Kuvvetlerini güç­ lendirmeye yönelik Vakıflar da kurul­ muştur. 1970 yılında T ü r k Hava Kuv­ vetlerini Güçlendirme Vakfı, 1972 yı­ lında T ü r k Deniz Kuvvetlerini Güçlen­ dirme Vakfı,1974 yılında T ü r k Kara Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı ve

1982 yılında da Türk Silahlı Kuvvet­ leri Mehmetçik Vakfı kurulmuştur.

Türk Hava Kuvvetlerini Güçlen­ dirme Vakfı'nın kuruluş senedinin (20) 2.maddesinde yer alan amaç bölümünde şöyle denilmekdedir:

"...miUt havacılık sanayimizin geliş­ tirilmesi, hava harp,silah ve vasıta­ larının satın alınması, h a y a t î önemi hâ­ iz hedeflerin havaya karşı koruma i m ­ kanlarının geliştirilmesi suretiyle Türk Hava Kuvvetlerine güç katkısında bu­ lunmaktadır."

T ü r k Deniz Kuvvetlerini Güçlen­ dirme Vakfı'nın kupuluş senedinin (21) 1. maddesinde yer alan amaç bölümünde şöyle denilmektedir: "Türk Deniz Kuv­ vetlerinin güçlendirilmesi konusunda T ü r k Ulusunun maddt ve manevi deste­ ğini sağlamak Vakfın amacıdır.

T ü r k Kara Kuvvetlerini Güçlendir­ me V a k f ı ' n ı n kuruluş senedinin (22) 2. maddesinde yer alan amaç bölümünde şöyle denilmektedir:" Mevcut kara si­

lahlan harp sanayimizin g e l i ş t i r i l m e s i ve yeni harp sanayi d a l l a r ı n ı n k u r u l ­ ması, harp silah a r a ç ve g e r e ç l e r i n i n satın alınması, yurt d ü z e y i n d e h a y a t t önemi taşıyan yerlerin korunma ola­ nakları geliştirilmesi suretiyle T ü r k Kara Kuvvetlerinin s a v a ş g ü c ü n ü n ar­ tırılmasına katkıda b u l u n m a k t ı r . "

Türk Silahlı K u v v e t l e r i M e h m e t ç i k Vakfı'nın kuruluş senedinin (23) 3. maddesinde yer alan a m a ç b ö l ü m ü n d e şöyle denilmektedir:

"Silahlı Kuvvetlerde y a p t ı ğ ı g ö r e v esnâsında h a y a t ı n ı kaybeden veya sakat kalan erbaş ve erlerin k e n d i l e r i n e , çocuklarına ve bakmakla y ü k ü m l ü o l ­ dukları kimselere sosyal ve e k o n o m i k destek olmak ve ç o c u k l a r ı n ı o k u t ­ maktır."

K u r u l d u k l a r ı tarihlerden i t i b a r e n kuruluş gayeleri d o ğ r u l t u s u n d a v e r i m l i ve aktif faaliyetlerde bulunan bu va­ kıflar, yüce m i l l e t i m i z i n i l g i ve d e s t e ğ i ile her geçen gün daha çok g ü ç l e n i p ge­ lişerek. Silahlı K u v v e t l e r i m i z i n g ü ç ­ lenmesine büyük çapta k a t k ı d a b u l u n ­ muştur.

Bu v a k ı f l a r d a n K a r a , Deniz ve H a ­ va Kuvvetlerini G ü ç l e n d i r m e V a k ı f l a r ı birleştirilerek, mal v a r l ı k l a r ı 17.6.1987 tarih ve 3388 sayılı kanunla k u r u l a n "Türk Silahlı K u v v e t l e r i n i G ü ç l e n d i r m e Vakfı" na devredilmiştir.

(20) Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü A r ş i v i n d e m u h â -f a ı a edilen Merkeıî Sicil De-fterinin 5 3 . s ı r a s ı n d a k a y ı t l ı Vakıf senedi.

(21) Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü A r ş i v i n d e m u h â -f a ı a edilen Merkezî Sicil De-fterinin 1 2 9 . s ı r a s ı n d a kayıtlı Vakıf senedi.

(22) Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü A r ş i v i n d e m u h a ­ faza edilen Merkezî Sicil Defterinin 2 9 9 . s ı r a s ı n d a kayıtlı Vakıf senedi.

(23) Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü A r ş i v i n d e m u h a ­ faza edilen Merkezi Sicil Defterinin 7 2 6 . s ı r a s ı n d a kayıtlı Vakıf senedi.

Referanslar

Benzer Belgeler

% 60 mı, üçüncü mevkili bir D treni vagonunun ise ancak % 38 ini doldurabilir. Ekspresle yapılan uzun yolculukların git- tikçe daha ziyade tayyareye ve eğlence seyahatlerinin

Agache: Mütehassısın bu husustaki kısa ve umumi olarak söylediği düşüncelerini aynen yazıyoruz: (Tarihî bir maziye ait asrî büyük şehirlerin çoğunda tatbik edi-

Bilâkis gölge tarafındaki (şimale nazır) odalar oldukça serindirler ve diğer cephedeki odalardan daha fazla mahrukatla ısıtılabilirler. Son seneler zarfında Almanyada

Bina bir bahçe ortasında, karı koca, iki çocuk ve bir hizmet- çiden mürekkep beş kişilik bir ailenin her.. mevsimde

d — Bagaj dairesi: Alesseviye otelin büvük kapısının altında ve doğrudan doğruya bağajlera mahsus asansörlere bağlı

Muhtelif memleketler hastahane'crinde, îon zamanlarda tatbik edilen vc yazıda bahsi oe«en, di|inda tesis edilen, bir hücredeki elektrik menbnından, katı nakit « l l i p s e

Evin plânına, haricî mimarisine, renklerine ve detaylarına itina edilerek muvaffak olmuş bir bina tesiri elde

Halkâr yalnız bir çeşit değildir. Bunun gerek tersim tarzı ve gerek az boyanmaları itibarile muhtelif şekilleri vardır. En çok gördüklerimiz resim ve yazıların