• Sonuç bulunamadı

Pozitif psikolojik sermayenin örgütsel bağlılıkla ilişkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Pozitif psikolojik sermayenin örgütsel bağlılıkla ilişkisi"

Copied!
141
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ANABİLİM DALI İNSAN KAYNAKLARI PROGRAMI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

POZİTİF PSİKOLOJİK SERMAYENİN ÖRGÜTSEL

BAĞLILIKLA İLİŞKİSİ

Efe ÇINAR

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Cemile GÜRÇAY ÇETİN

(2)
(3)

iii

Yemin Metni

Yüksek Lisans Tezi olarak sunduum “Pozitif Psikolojik Sermaye’nin

Örgütsel Ballkla likisi” adl çalmann, tarafmdan, bilimsel ahlak ve

geleneklere aykr düecek bir yardma bavurmakszn yazldn ve yararlandm eserlerin kaynakçada gösterilenlerden olutuunu, bunlara atf yaplarak yararlanlm olduunu belirtir ve bunu onurumla dorularm.

Tarih

..../..../2011 Efe ÇINAR

(4)

iv

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

Pozitif Psikolojik Sermayenin Örgütsel Ballkla likisi Efe ÇINAR

Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Anabilim Dal nsan Kaynaklar Program

Özellikle 2000’li yllardan itibaren hz kazanan pozitif psikoloji akm ve buna bal olarak örgütsel psikoloji alannda yaanan gelimeler, çalanlarn güçlü yönlerinin ön plana çkarlmasnn en az fiziki sermaye yatrmlar kadar fayda salayabileceini göstermektedir. Pozitif psikolojik sermayeye yaplan yatrmlarn, önemli bir örgütsel deer olan örgütsel ball da gelitirecei öne sürülmekte, yurtdnda yaplan çalmalarla bu görü desteklenmektedir.

Çalmada pozitif psikoloji akm ve bu akmn hz kazanmasna zemin hazrlayan nedenler ortaya konmutur. Daha sonra pozitif psikolojinin örgütsel psikoloji alann etkilemesi ve bu alanda son yllarda ortaya çkan gelimeler aktarlmtr.

107 beyaz yakal çalandan oluan örneklem ile gerçekletirilen anket aratrmasnda, beyaz yakal çalanlarn pozitif psikolojik sermaye düzeyleri ile örgütsel ballklar arasndaki iliki aratrlmtr. Pozitif psikolojik sermayenin boyutlar olan umut, iyimserlik, öz-yeterlilik ve dayankllk ile örgütsel ballk boyutlar olan duygusal ballk, devamllk ball ve normatif ballk arasndaki iliki de aratrlmtr. Ayrca demografik deikenlerin bu ilikideki rolü de çeitli analizlerle saptanmtr.

(5)

v

Yaplan analizler sonucunda, pozitif psikolojik sermaye ile örgütsel ballk arasnda iliki bulunamam ancak pozitif psikolojik sermaye ve boyutlar ile örgütsel ballk ve boyutlar arasnda anlaml ilikiler bulunmutur. Ayn zamanda demografik baz deikenlerin pozitif psikolojik sermaye, örgütsel ballk ve bunlarn boyutlar üzerinde etkileri saptanmtr.

Anahtar Kelimeler: Pozitif Psikoloji, Pozitif Psikolojik Sermaye, Örgütsel

(6)

vi

ABSTRACT

Master’s Thesis

The Relationship between Positive Psychological Capital and Organizational Commitment

Efe ÇINAR

Dokuz Eylül University Graduate School of Social Sciences

Department of Labour Economics and Industrial Relations Human Resources Program

Positive psychology, which gathered some speed especially after the 2000’s, and dependent developments in the field of organizational psychology show that featuring the strengths of individuals can be as beneficial as fixed capital investments. Investments made in positive psychological capital are proposed to influence organizational commitment, which is another important organizational value, and this view is supported by researches made abroad.

In this study, positive psychology movement and the main reasons which pave the way for its development were introduced. Then the influence of positive psychology on organizational behavior field and contemporary developments were explained.

With a survey conducted with the sample of 107 white collar workers, the relationship between white collar workers’ psychological capital and organizational commitment levels were examined. The relationships between the dimensions of positive psychological capital which are hope, optimism, resilience, self-efficacy and the dimensions of organizational commitment which are affective, continuance, normative commitment were explored as well. The roles of demographic factors on these relationships were also examined with analyses.

(7)

vii

After the analyses made, no relationship between psychological capital and organizational commitment was found, but significant relationships between dimensions of positive psychological capital and dimensions of organizational commitment were observed. Moreover, some demographic variables were found to be related with positive psychological capital, organizational commitment and their dimensions.

Key Words: Positive Psychology, Positive Psychological Capital,

(8)

viii

POZTF PSKOLOJK SERMAYE’NN ÖRGÜTSEL BALILIA ETKS

ÇNDEKLER

TEZ ONAY SAYFASI ... ii

YEMN METN ... iii

ÖZET... iv

ABSTRACT ... vi

ÇNDEKLER ... viii

KISALTMALAR... xii

EKL LSTES ... xiii

TABLO LSTES ... xiv

GR ... xvi

BRNC BÖLÜM POZTF PSKOLOJ AKIMI VE POZTF PSKOLOJK SERMAYE KAVRAMININ GELTRLMES 1.1. POZTFPSKOLOJKAVRAMI ... 1

1.1.1. Psikoloji ve Pozitif Psikolojinin Tanm ... 1

1.1.2. Pozitif Psikolojinin Geliimi ... 2

1.2. POZTFPSKOLOJNNÖRGÜTSELDAVRANIBOYUTU... 3

1.3. POZTFPSKOLOJKSERMAYE ... 7

1.3.1. Pozitif Psikolojik Sermayenin Tanm ve Geliimi... 7

1.3.2. Pozitif Psikolojik Sermayenin Boyutlar... 10

1.3.2.1. Umut ... 10

1.3.2.2. yimserlik... 15

1.3.2.3. Dayankllk ... 22

(9)

ix

KNC BÖLÜM

ÖRGÜTSEL BALILIK VE POZTF PSKOLOJK SERMAYE

2.1. ÖRGÜTSELBALILIKKAVRAMIVEYAKLAIMLARI ... 32

2.1.1. Örgütsel Balln Tanm ve Önemi... 32

2.1.2. Tutumsal ve Davransal Ballk Ayrm... 33

2.1.3. Örgütsel Ballk Yaklamlar ... 34

2.1.3.1. Mowday’in Yaklam ... 35

2.1.3.2. Etzioni’nin Yaklam... 35

2.1.3.3. Kanter’in Yaklam ... 36

2.1.3.4. O’Reilly ve Chatman’n Yaklam ... 38

2.1.3.5. Becker’in Yaklam ... 38

2.1.3.6. Wiener’in Yaklam ... 39

2.1.3.7. Buchanan II’nin Yaklam... 40

2.1.3.8. Reichers’in Yaklam ... 41

2.1.3.9. Salancik’in Yaklam ... 41

2.1.3.10. Meyer ve Allen’in Yaklam... 42

2.2. ÖRGÜTSELBALILIIETKLEYENFAKTÖRLER ... 43

2.2.1. Kiisel Faktörler ... 45 2.2.1.1. Demografik Faktörler ... 45 2.2.1.1.1. Ya... 45 2.2.1.1.2. Cinsiyet... 46 2.2.1.1.3. Eitim Düzeyi ... 47 2.2.1.1.4. Çalma Süresi... 47 2.2.1.2. Ruhsal Faktörler ... 48 2.2.1.2.1. Baar Güdüsü ... 48 2.2.1.2.2. Öz-yeterlilik Algs... 49 2.2.1.2.3. Ballk Eilimi ... 49 2.2.2. Örgütsel Faktörler ... 50 2.2.2.1. Örgüt Büyüklüü ... 50 2.2.2.2. Ücret Düzeyleri ... 50

(10)

x

2.2.2.3. Merkezileme ve Katlm ... 51

2.2.2.4. Örgüt klimi ... 51

2.2.2.5. Örgüsel Ödüller ve Terfiler ... 51

2.2.3.  Yaants Deneyimleri ... 52 2.2.3.1. Örgütsel Adalet... 52 2.2.3.2. Liderlik ... 53 2.2.3.3. Örgütsel Destek ... 53 2.2.3.4.  Beklentileri ve Deerler... 54 2.2.3.5. Rol Stresi ... 54

2.3. POZTFPSKOLOJKSERMAYEVEÖRGÜTSELBALILIK ARASINDAKETKLEMNTEORKVEDENEYSELTEMELLER... 58

2.4. POZTFPSKOLOJKSERMAYENNBOYUTLARILE ÖRGÜTSELBALILIINLKS ... 61

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM POZTF PSKOLOJK SERMAYE VE BOYUTLARI LE ÖRGÜTSEL BALILIK VE BOYUTLARI ARASINDAK LKY ÖLÇMEYE YÖNELK BR UYGULAMA 3.1. ARATIRMANINAMACIVEÖNEM ... 65

3.2. ARATIRMANINMODEL... 66

3.3. ARATIRMANINHPOTEZLER... 68

3.4. ARATIRMANINYÖNTEM... 69

3.4.1. Pilot Uygulama ... 69

3.4.2. Aratrmann Evren ve Örneklemi ... 70

3.4.3. Aratrmann Kstlar... 71

3.4.4. Aratrmada Kullanlan Ölçekler ... 72

3.4.5. Veri Toplama Süreci ... 73

3.4.6. Veri Analizinde Kullanlan statistiksel Yöntemler... 74

3.5. BULGULAR ... 74

(11)

xi 3.5.2. Aratrmada Kullanlan Ölçeklerin Güvenilirlik ve Faktör

Analizleri ... 76

3.5.3. Demografik Faktörlere Göre Deikenlerin Analizi... 81

3.5.4. Hipotez Testleri... 87

3.5.5. Regresyon Analizleri... 96

SONUÇ... 99

KAYNAKÇA ... 106

(12)

xii

KISALTMALAR

APA American Psychological Association

bkz. baknz

X Aritmetik Ortalama

KMO Kaiser-Meyer-Olkin

LSD Least Significant Differences

örn. Örnein

p Anlamllk

PSYCAP Positive Psychological Capital

r Pearson Korelâsyon Katsays

s.d. Standart Deiim

s.s. Standart Sapma

SPSS Statistical Package for the Social Sciences

vb. ve benzeri

(13)

xiii

EKL LSTES

ekil 1: Tutumsal Yaklam 34

ekil 2: Davransal Yaklam 34

ekil 3: Aratrmann Modeli ve Beklenen likiler 67

ekil 4: PSYCAP Faktörlerine likin Serpilme Diyagram 78

(14)

xiv

TABLO LSTES

Tablo 1: Örgütsel Balln Sebeplerine likin Bulgular 44

Tablo 2: Örgütsel Balln Sonuçlarna likin Bulgular 45

Tablo 3: Örgütsel Ballk ile likisi Aratrlan Deikenler 55

Tablo 4: PSYCAP Ölçei ve Alt Boyutlarnn Güvenilirliine likin Pilot

Çalmada Elde Edilen Cronbach Alpha Deerleri 70

Tablo 5: Örneklemin Demografik Özelliklerine likin Bulgular 75

Tablo 6: PSYCAP Ölçeine likin KMO Uygunluk Ölçüsü Deeri ve

Bartlett Küresellik Testi 76

Tablo 7: Pozitif Psikolojik Sermaye Ölçei Döndürülmü Faktör Matrisi 77

Tablo 8: PSYCAP ve Dört Alt Boyutuna likin Cronbach Alpha Deerleri 78

Tablo 9: Örgütsel Ballk Ölçeine likin KMO Uygunluk Ölçüsü Deeri

ve Bartlett Küresellik Testi 79

Tablo 10: Örgütsel Ballk Ölçei Döndürülmü Faktör Matrisi 80

Tablo 11: Örgütsel Ballk ve Üç Alt Boyutuna likin Cronbach Alpha

Deerleri 80

Tablo 12: PSYCAP ve Örgütsel Ballk Bileenlerinin Cinsiyete Göre

Karlatrlmas - Bamsz Örneklem t-testi 81

Tablo 13: PSYCAP ve Örgütsel Ballk Bileenlerinin Yaa Göre

Karlatrlmas - ANOVA Testi 82

Tablo 14: PSYCAP ve Örgütsel Ballk Bileenlerinin Eitim Düzeyine

Göre Karlatrlmas - ANOVA Testi 83

Tablo 15: LSD Testi - Eitim Durumuna Göre Dier Deikenlerdeki Ballktaki Deiim

Tablo 16: PSYCAP ve Örgütsel Ballk Bileenlerinin letmedeki Kdeme Göre Karlatrlmas - ANOVA Testi

84

86 Tablo 17: LSD Testi – letmedeki Kdeme Göre Örgütsel Ballktaki

(15)

xv Tablo 18: Pozitif Psikolojik Sermaye ile Örgütsel Balln likisine

Yönelik Korelâsyon Analizi 87

Tablo 19: Pozitif Psikolojik Sermaye ve Alt Boyutlar ile Duygusal

Balln likisine Yönelik Korelâsyon Analizi 88

Tablo 20: Pozitif Psikolojik Sermaye ve Alt Boyutlar ile Devamllk

Ballnn likisine Yönelik Korelâsyon Analizi 89

Tablo 21: Pozitif Psikolojik Sermaye ve Alt Boyutlar ile Örgütsel

Balln likisine Yönelik Korelâsyon Analizi 89

Tablo 22: Hipotezlerin Kabul ve Red Durumlar 90

Tablo 23: Çalmada Kullanlan Deikenlere likin Korelâsyon Matrisi 91

Tablo 24: PSYCAP ve Alt Boyutlarnn Örgütsel Ballk ve Boyutlaryla

(16)

xvi

GR

Pozitif psikoloji, özellikle 2. Dünya savandan sonra yaamn her alannda oluan hasarlar tamir etmeye yönelik yaklam ve stratejilerin, psikoloji bilimi açsndan artk yetersiz kaldndan yola çklarak 1990’l yllarda balam bir akmdr. Bu akmn öncülüünü o dönemin Amerikan Psikoloji Dernei bakan Martin Seligman’n yapt kabul edilmektedir.

Pozitif psikoloji akmnn örgütsel psikolojiye yansmas ise 2 alanda olmutur. Bu alanlardan biri Cameron ve Caza tarafndan ortaya konulan “pozitif örgütsel düünce sistemi”dir ve bu sistem pozitif psikolojiyi örgüt düzeyine uygulamakta ve aratrmaktadr. Pozitif psikoljinin örgütsel psikolojiye yansd dier alan ise pozitif örgütsel davrantr ve bu alana da Fred Luthans tarafndan öncülük edilmitir. Pozitif örgütsel davran alanna özgü 4 kavram olan umut, dayankllk, iyimserlik ve öz-yeterliliin ise yaplan aratrma ve uygulamalar sonucunda “pozitif psikolojik sermaye” ad verilen ve bir üst yap olarak belirlenen kavram oluturduu ortaya konmutur.

Bu kavramn ölçülebildii, gelitirilebildii ve performans üzerinde olumlu etkide bulunduu çeitli aratrmalarda kantlanmtr ve bu aratrmalarda pozitif psikolojik sermayenin performans dnda da pek çok çkty olumlu yönde etkiledii izlenimi olumutur. Bu çktlardan biri de örgütsel ballktr. Örgütsel ballk, Meyer ve Allen tarafndan duygusal, normatif ve devamllk ball olmak üzere 3 boyutta tanmlanmtr. Bu boyutlardan özellikle duygusal balln performans üzerindeki olumlu etkisi yaplan aratrmalarda çok defa ortaya konmutur. Bu anlamda örgütsel ballk, uzun süredir aratrlan ve örgütsel psikoloji açsnda üzerinde önemle durulan bir kavramdr.

Bu çalmada pozitif psikolojik sermaye düzeyinin örgütsel ballkla ilikisi incelenecektir. Bu ilikinin varlna ilikin ip uçlar, her ikisinin de benzer sonuçlar

(17)

xvii ve öncülleri olmasnda yatmaktadr. Yaplan alanyazn aratrmas sonucunda da, pozitif psikolojik sermayenin örgütsel ball etkileyebileceine dair dayanaklar elde edilmitir.

Bu balamda çalma 3 bölümde gerçekletirilmitir. lk bölümde pozitif psikoloji akm ve geliimine zemin hazrlayan koullardan söz edilmi, pozitif psikoloji alannda yaplan aratrmalardan genel olarak bahsedilmitir. Pozitif psikoloji akmnn örgütsel davran alanna yansmas olarak nitelenen pozitif örgütsel davran alannn geliimi aktarlarak, bir kavramn pozitif örgütsel davran alannda deerlendirilebilmesi için gerekli ön koullar belirtilmitir. Daha sonra pozitif psikolojik sermaye ad verilen kavramn yaps, içerii, ilikili olduu kavramlar ve çalma yaam açsndan önemi aktarldktan sonra, bu kavramn alt boyutlar olan umut, iyimserlik, dayankllk ve öz-yeterlilik kavramlarnn bilimsel anlamlar, özellikleri, genel olarak hayata ve özel olarak çalma yaamna etkileri, yaplan aratrmalarda elde edilmi olan bulgularla ve örneklerle desteklenerek aktarlmtr.

kinci bölümde pozitif psikolojik sermayeye göre çok daha fazla aratrma ve teori temeline sahip olan örgütsel ballk kavram ele alnmtr. Örgütsel ballk kavram için çeitli bilimadamlar tarafndan yaplm tanmlamalar ve snflandrmalar aktarldktan sonra, daha önce örgütsel balln neden ve sonuçlarna ilikin yaplm aratrma sonuçlar verilmitir. Bu aratrmalarda elde edilen verilerden de yaralanlarak, örgütsel balla yol açan bireysel, örgütsel ve i deneyimlerine ilikin faktörlerin önemli görülenleri aktarlmtr. Bunu takiben, pozitif psikolojik sermayenin örgütsel ballkla ilikisine iaret eden aratrmalar ve varsaymlar ele alnmtr.

Üçüncü bölüm uygulama ksmn içermektedir. Bu bölümde pozitif psikoljik sermaye ölçeinin Türkçe’ye çevrilme yöntemi ve buna ilikin yaplm pilot uygulama ksaca aktarlm, daha sonra aratrmann modeli ve hipotezleri verilmitir. Aratrma yöntemine ve aratrma sürecine ilikin ayrntlar belirtildikten sonra, istatistiki analiz sonucunda elde edilen aratrma bulgular ve hipotezlerin kabul ve red durumlar tablolar yardmyla açklanarak yorumlanmtr.

(18)

1

BRNC BÖLÜM

POZTF PSKOLOJ AKIMI VE POZTF PSKOLOJK SERMAYE KAVRAMININ GELTRLMES

1.1. POZTF PSKOLOJ KAVRAMI

1.1.1. Psikoloji ve Pozitif Psikolojinin Tanm

Pozitif psikolojinin tanmn yapmadan önce, psikolojinin anlamn açklamak gerekir. Kökenini Yunanca psyche (ruh, zihin) kelimesinden alan psikolojinin yazl olarak tanmlanmasnn ilk olarak 16. yüzylda yapld bilinmektedir. Bu tanmda psikoloji, ruh ve akln incelenmesi olarak tanmlanmtr. Psikolojinin bir bilim olarak kabul edilmesinin ise, psikoloji biliminin kurucusu olarak bilinen Wilhelm Wundt’un 1879 ylnda ilk psikoloji laboratuarn kurmasyla balad kabul edilmektedir. 19. yüzyla gelindikçe, psikoloji tanm giderek deimi ve ruhtan ziyade, akl ve bilincin incelenmesine odaklanmtr. 1920’lerden sonra ise psikolojinin tanm davran ve zihinsel süreçlerin bilimsel olarak incelenmesine doru evrilmitir (Piotrowski,2005:662).

Pozitif psikoloji ise özellikle 1990’l yllarn sonlarnda balam bir akmdr ve günümüze gelindikçe önem kazanan bir aratrma alan haline gelmitir. Sheldon ve King tarafndan yaplan tanma göre pozitif psikoloji, “insana özgü olaan güç ve erdemlerin bilimsel olarak incelenmesi”dir (Sheldon ve King, 2001:216). Bu tanma göre pozitif psikolojini akm, psikologlarn dikkatlarini patalojik birey yerine salkl bireylere çekme amacn tar. Cesaret, umut, azim gibi yetkinlikleri güçlü yanlar olarak ina eden pozitif psikolojinin, bu yolla iyilik halini gelitirebilecei ve akl hastalklarn ortaya çkmadan önleyebilecei savunulmaktadr (Seligman ve Csikszentmihalyi, 2000:7). yilik hali kavram, pozitif karakteristik ve deerlerin bireylerin honutluk, doyum ve mutluluk gibi nesnel deneyimlerine nasl katk yaptklarn inceleyen pozitif psikoloji biliminin kökenini olutran kavramlardandr (Seligman ve Csikszentmihalyi, 2000:5). Pozitif psikolojinin öncüsü olarak görülen Martin Seligman’a göre bireyin güçlü yanlar ve erdemlerini kullanmas, “gerçek mutlulua” yol açmaktadr.

(19)

2 Pozitif psikolojinin amaçlarndan bir tanesi de insanlarn yaamlar hakknda iyi eyler hissetmesini salayacak kavramlarn anlalmasdr. Bu alanda yeni aratrmalara ihtiyaç vardr. Lyubomisky (2001:245) neden baz insanlarn dierlerine göre daha fazla mutluluk hissine sahip olduunu incelemi ve bu anlamda pek çok bilisel ve güdüsel sürecin etkili olduunu ortaya koymutur.

Pozitif psikolojinin insann zayf yönlerini ve akl hastalklarn göz ard ettii düünülmemelidir ancak pozitif psikoloji akm, güçlü yönlerin de en az zayf yönler kadar aratrmaya deer olduunu ortaya koymaktadr. Bu balamda Peterson ve Seligman (2004) Character Strengths and Virtues “Karakter Güçleri ve Erdemler” eserinde tarih boyunca ve çeitli kültürlerde tutarl olarak ortaya çkm pozitif kiilik özelliklerini çeitli kriterlere bal olarak 24 balkta toplanmtr.

Pozitif Psikoloji akmna bal olarak ortaya çkan ilk ve önemli eserlerden bir dieri de Handbook of Positive Psychology “Pozitif Psikoloji El Kitab”dr (Snyder ve Lopez, 2002). 55 bölümünden oluan bu kitabn yalnzca bir bölümünün dorudan çalma ortamyla ilgili olduu söylenebilir. Günümüze gelindikçe, pozitif psikoloji akm çalma ortamyla ilgili aratrma ve uygulamalar giderek daha fazla etkilemektedir.

1.1.2. Pozitif Psikolojinin Geliimi

kinci Dünya savandan önce, psikoloji biliminin üç farkl misyonunun olduu bilinmektedir. Bunlar akl hastalklarn tedavi etmek, bireylerin daha verimli ve doyum saladklar yaamlara sahip olmalarn salamak ve bireylerin yeteneklerini kefedip gelitirmek olarak snflandrlmtr. Ancak kinci Dünya Sava sonrasnda gazilerin akl salklarnn iyiletirilmesi ve bu konuda aratrmalar yaplmas için salanan ödenekler, bu alan kazançl bir aratrma alan hale getirmitir. Bu yüzden o dönemde psikoloji biliminin birinci öncelii, psikolojik rahatszlklar tedavi etmek olmutur (Seligman ve Csikszentmihalyi, 2000:5).

2002 ylnda gerçekletirilen psikoloji yazn taramasnda, yaklak 200000 makalenin akl hastalklarnn iyiletirilmesi, 80000 makalenin depresyon, 65000

(20)

3 makalenin kayg, 20000 makalenin korku, 10000 makalenin kzgnlk temasna ilikin aratrmalar içerdii görülürken, sadece 1000 dolaynda makalenin insanlarn kapasiteleri ve pozitif kavramlarla ilgili olduunun saptanmas, bu eilimin bir göstergesidir (Luthans, 2002:697).

90’l yllarn sonlarnda Seligman, Csikszentmihalyi, Diener gibi baz bilimadamlar, bu yaklama bir tepki olarak veya yeni bir bak açs aray sonucunda, pozitif psikoloji olarak adlandrlan akmn öncüleri olmulardr. Psikoloji biliminin dier misyonunu hatrlayan çalmalar, 90’l yllarla birlikte giderek artmtr. Bu çalmalar arasnda iyimserlik (Seligman, 1998), mutluluk (Seligman, 2002), ak (Csikszentmihalyi, 1991), karakter güçleri ve erdemler (Peterson ve Seligman, 2004), güçler (Hodges ve Clifton, 2004) ve pozitif

psikolojinin uygulamalar (Linley, 2004) temel balklar olarak saylabilir.

Pozitif psikoloji akm bir birikim sonucu olumu olsa da, balangc 1998 ylnda Amerika Psikoloji Dernei bakan olan Martin Seligman tarafndan oluturulan ve insanolunun olumlu yönlerine odaklanan bir akmdr. Seligman’a göre fonksiyon bozukluklarndan ve insanda neyin yanl olduundan uzaklaan bir paradigma deiimine ihtiyaç duyulmaktadr. Pozitif psikoloji akm, pek çok konuda aratrma ve uygulamalar kapsamakla birlikte, bu çalmann konusunu oluturan öz-yeterlilik, umut, iyimserlik ve dayankllk kavramlar pozitif psikolojinin önemli aratrma alanlarndandr. Martin Seligman, pozitif psikolojinin hayat yaamaya deer klan eyleri, bireylerin bulunduklar çevre içinde kendi hayatlarn yönetebilen ve bu çevreye daha organize biçimde yaklaan bireyler olmalarnn nasl salanacan sorguladn belirtmektedir (Seligman, 2002:3). Pozitif kelimesine vurgu yaplmasnn amac, psikoloji biliminin sözü edilen 3 temel amacndan biri olan, bireylerin güçlü yanlarn ortaya çkarmann temel amaç olarak güdülmesidir.

1.2. POZTF PSKOLOJNN ÖRGÜTSEL DAVRANI BOYUTU

Pozitif psikoloji günümüzde pek çok disiplin üzerinde etkili olmaya balamtr. Bunlarn arasnda özellikle örgütsel davran yazn ve uygulamasna bakldnda, geçmiten beri arlkl olarak örgütlerin, çalan performans ve

(21)

4 davrannn negatif yanna odaklandklar görülmektedir. Çok hzl deien rekabet koullarnda örgütlerin ayakta kalmasn ve büyümesini salayabilecek, ancak negatif yöne nazaran ihmal edilmi olan önemli bir konu, çalanlarn güçlü yanlar ve neyi iyi yapabildikleridir. Bu yüzden pozitif psikoloji akmnn örgütsel davran alanndaki uygulamas olan pozitif örgütsel davran alan ortaya çkmtr.

Geleneksel örgütsel davrann, endüstri-örgüt psikolojisinin ve insan kaynaklar yönetiminin daha çok çalan sorunlar ve eksikliklerine odaklanan paradigmalarnda bir deiim ve sçraya ihtiyaç duyulduu öne sürülmütür. imdiye kadar çok sayda kiisel geliim kitabna konu olmu ancak teorik ve deneysel altyaps olmayan pozitif kavramlarn da, örgütsel davran alan açsndan daha detayl incelenmesi gerekmektedir.

Pozitif psikoloji akmn takiben, örgütsel davran düünürleri, bu akmla paralel bir yaklamn örgütsel davran alannda da benimsenmesi gerektiini öne sürmülerdir. Örnein örgütsel psikoloji alannda, bilisel teknikler ve ussal duygusal terapi, çalanlarn eitiminde kullanlmaya balanmtr (Shatte, Reivich ve Seligman, 2000:183). Bu yeni eitim türünün amac güçlü yanlar desteklemek ve çalanlarn olumlu özelliklerini tanmlamak ve bu yolla yetkinliklerinin daha farknda olmalarn salamaktr. Çalanlarn belirli eksikliklerine odaklanmayan bu yaklam, olumlu özellikleri gelitirme ve arttrma yollar arar.

Pozitif örgütsel davran alannn bir baka özellii de, organizasyonun bütününden çok, bireylere odaklanmasdr. Bireyler örgütlere duygu ve düünceleriyle beraber gelmektedirler ve duygular ister pozitif, ister negatif olsun, çalmalarn ve örgütün bütününü etkileyecektir. Bu yüzden özellikle örgütsel deiimin hedeflendii bir organizasyonda, deiimin balamas gereken yer, bireylerdir. Bireylerin pozitif yönlerini güçlendirmeye odaklanan bir yaklam sonucunda da i performans ve çalanlar arasndaki ilikilerin iyilemesi doaldr.

Yine pozitif psikoloji akmnn bir uzants olarak ortaya çkan ve “pozitif örgütsel düünce sistemi” ad verilen dier bir alan (Cameron ve Caza, 2004), pozitif psikolojiyi bireyden ziyade örgüt düzeyine uygulamakta ve aratrmaktadr.

(22)

5 Görüldüü gibi pozitif örgütsel davran alan ve bu alana ilikin bir kavram olarak gelitirilen pozitif psikolojik sermayenin kökü, pozitif psikoloji akmna dayanmaktadr. Pozitif örgütsel davran, en basit anlatmyla pozitif psikoloji akmnn örgütsel alanlara uygulanmasdr (Luthans, 2002a:698; Luthans, 2002b:59). Luthans pozitif örgütsel davran alannn aratrlmas gereken yeni bir alan olduunu ilk olarak dile getirmi ve pozitif örgütsel davran “ölçülebilir, gelitirilebilir ve çalma ortamnn iyiletirilmesi için etkili bir ekilde yönetilebilir olan pozitif yönlü insan kayna güçleri ve psikolojik kapasiteleri üzerinde yaplan aratrma ve uygulamalar” olarak tanmlamtr. Farkl bir tanmla pozitif örgütsel davran, çalma ortam için ölçülebilir, gelitirilebilir ve performans art için yönetilebilir olan pozitif yönelimli insan kayna güçleri ve psikolojik kapasitelerinin incelenmesi ve uygulamasdr (Turner, Barling ve Zacharatos, 2002:715; Nelson ve Cooper, 2007:3; Wright, 2003:437).

Bu tanmlardan da anlalabilecei gibi, pozitif örgütsel davrana konu olan kavramlar için oldukça özel kapsam kriterleri (kavramlarn tamas gereken temel özellikler) belirlenmitir. lk olarak, bileenler kapsaml teori ve aratrma temeline sahip olmaldr. Bir baka deyile, her bir bileenin salam teorik dayanaklarnn olmas ve önerilen ilikilerin gözlemsel olarak dorulanmas için aratrmalar yürütülmü olmas gerekmektedir. kinci olarak her bir bileeni ölçebilecek geçerli araçlarn bulunmas gerekmektedir. Bileenleri ölçecek araçlarn da her alana uygulanabilecek geçerlilikte ve güvenilirlikte olmas gerekmektedir. Ayrca, kapsanan bileenler örgütsel davran alanna özgü olmaldr. Yani bu alana yaplan katk özgün ve faydal olmalddr. Bir baka kriter olarak, kapsanan bileenler kiiliksel deil, durumsal, yani geliime açk olmaldr(Luthans, Youssef ve Avolio, 2007:11-16).

Nitekim Be Büyük Faktör Kuram (Barrick ve Mount, 1991), Özbenlik Deerlendirmesi (Judge, Erez ve Bono, 1998); (Judge ve Bono, 2001); (Judge T. A., Erez, Bono ve Thoresen, 2003) gibi kuramlarn bileenleri, birey erikinlik dönemine girdikten sonra büyük ölçüde duraan hale gelmekte ve geliime çok snrl düzeyde açk olmaktadr. Pozitif örgütsel davrran kriterlerine göre ise bir

(23)

6 bileenin geliime büyük ölçüde açk olmas gerekmektedir. Pozitif örgütsel davran bileenlerinin en önemli kriterlerinden biri de, performans arttrma ve daha yüksek doyum ve daha güçlü amaca yönelme güdüsü salamasdr. Bu kriter de pozitif örgütsel davran birçok örgütsel davran teorisinden ayrmaktadr. Her bir bileenin hem ie ilikin performans üzerinde özgün ve olumlu yönde bir etkisi olmas gerekmektedir hem de bu etkinin farkl alanlarda ölçülebilir olmas gerekir (Luthans, 2002a:703; Luthans, 2002b:70).

Bir kavramn pozitif örgütsel davran kapsamnda deerlendirilebilmesi için sahip olmas gereken özellikler 5 maddede ifade edilecek olursa bunlar:

(a) teori ve aratrma temelli olmak; (b) geçerli ölçüm sistemine sahip olmak; (c) örgütsel davran alanna özgü olmak;

(d) duraan olmann aksine durumsal ve bu yüzden geliime ve deiime açk olmak;

(e) ile ilgili bireysel performans ve doyum üzerinde pozitif etkisi olmak, eklinde sralanabilir (Luthans, Youssef ve Avolio, 2007:11).

Bu kriterler nda imdiye kadar deerlendirilen kavramlar içinde umut, iyimserlik, dayankllk ve öz-yeterlilik kavramlar içerme kriterlerini salamtr (Luthans ve Youssef, 2004:152). Bu dört unsurun bileimi olarak ortaya konulan kavram ise pozitif psikolojik sermayedir. Pozitif psikolojik sermayenin her bir bileenin performans ve i doyumu üzerindeki etkisinden daha yüksek bir etkiye sahip olduu saptanmtr (Luthans vd., 2007:568).

(24)

7

1.3. POZTF PSKOLOJK SERMAYE

1.3.1. Pozitif Psikolojik Sermayenin Tanm ve Geliimi

Ekonomi ve finans alanndaki geleneksel kullanmnn dnda, “sermaye” ya da “kapital” sözcüü, beeri sermaye, sosyal sermaye, kültürel sermaye gibi kavramlarn içinde de geçmektedir. letmenin varlklarna ilikin tanmlar ve bu varlklara atfedilen deer, yllar içerisinde deiime uramtr. 1970-80’lerde, stoklar irketin en önemli servet göstergesiyken daha sonralar stoklama maliyetlerinin verimlilii olumsuz etkiledii görüldüünden, yeni üretim biçimleriyle birlikte stoklarn minimum düzeyde tutulmas hedeflendi. Günümüze gelindikçe beeri, sosyal ve pozitif psikolojik sermaye gibi yeni sermaye türlerinin önemi anlald ve bu hesaplanmas görece zor ve mulak sermaye türlerinin, firma deerine ciddi katklar olduu anlald.

Bu “yumuak” olarak nitelenen sermaye türlerini ölçmek zor ama çok önemlidir. Bu yüzden günümüzde rakip örgütlerin bile insan sermayesini ölçmek ve gelitirmek için ibirliine gittikleri görülmektedir (Leana ve Rousseau, 2000:5).

Buna bal olarak Luthans ve dierlerinin teorik modeline göre de sermaye çeitleri “neye sahipsin (geleneksel finansal-ekonomik sermaye)”, “ne biliyorsun (beeri sermaye)”, “kimi tanyorsun (sosyal sermaye)”, “kimsin (pozitif psikolojik sermaye)” sorularyla birbirinden ayrlmaktadr (Luthans, Luthans ve Luthans, 2004:46).

Pozitif psikoloji, pozitif örgütsel davran, stratejik insan kaynaklar yönetimi gibi akmlar, çalanlarn umut, öz-yeterlilik, iyimserlik ve dayankllklarn da kapsayan pozitif psikolojik sermaye kavramnn gelitirilmesine zemin hazrlamtr. Çalmada sözü geçen psikolojik sermaye ifadesi bireylerin, umut, dayankllk, öz-yeterlilik, iyimserlik gibi pozitif psikolojik yaplarla biriken motivasyonel eilimlerini ifade etmektedir.

(25)

8 Pozitif psikolojik sermaye organizasyonel alanlara performans artrmak amacyla bir iskelet olarak da kullanlmaktadr. Bilgi ve iletiim alarn birer varlk olarak sunan beeri sermaye ve sosyal sermaye teorilerinin yannda, pozitif psikolojik sermaye bireylerin kim olduklarndan kim olabileceklerine doru bir geliime vurgu yapmaktadr (Luthans, Youssef ve Avolio, 2007: 20).

Birleik bir üst yap olarak nitelendirilen pozitif psikolojik sermaye, bireyin pozitif psikolojik gelime hali olarak tanmlanmakta ve “zorlu koullarda baarl olmak için gerekli çabay göstermede kendine güven (öz-yeterlilik), imdi ve gelecekte baarl olunacana dair pozitif yarglar (iyimserlik), baarl olmak için hedefleri izleme ve gerektiinde hedefleri gözden geçirip bu hedeflere giden yeni yollar arama (umut), sorunlar ve deiiklikler karsnda, baary elde etmek için dayankl olma, yaanan düülerden sonra eski duruma dönebilme -hatta daha ileriye sçrama- (dayankllk)” olarak dört ana unsurdan olumaktadr (Luthans, Youssef ve Avolio, 2007:3).

Pozitif psikolojik sermaye bir üst yap olarak ortaya konulduundan, öncelikle kavramsal ve gözlemsel olarak ayrdedilebilir olma artn gerçekletirmelidir. Kavramsal olarak, bu kavramn pozitif psikoloji ile ilgili dier kavramlardan ayrld nokta, kiiliksel/karakteristik veya durumsal olma bakmndan ele alnmtr. Örnein, pozitif psikolojik sermaye durumsal olma kriterini kullanrken, Peterson ve Seligman’n “karakter güçlülükleri ve erdemler” kitabndaki pozitif psikolojik kavramlar, bireye özgü-karakteristik olma özellii tarlar (Peterson ve Seligman, 2004:29). Yine “be büyük kiilik boyutu” kavram (Barrick ve Mount, 1991) ya da “öz benlik deerlendirmesi” kavram da (Judge ve Bono, 2001; Judge, Van Vianen ve DePater, 2004) bireye özgü-karakteristik özellik tarlar.

Karakteristik özelliklerle ilgili olarak psikoloji, örgütsel davran ve insan kaynaklar yönetimi alannda teori ve aratrmalarn uzun geçmileri ve kapsaml altyaplar olmasna karn, durumsal özellikler üzerine yaplan aratrmalar genelde duygular ve ruh hali (moods) ile snrl kalmtr. Farkl teorisyenler farkl kavramlar

(26)

9 duruma özgü-deiime açk ya da bireye özgü-duraan olarak farkl biçimlerde snflandrabilmektedirler. Karakteristik ve duruma özgü ayrmnn neye göre yapldn daha rahat açklamak için (Luthans vd., 2007:544) u ekilde bir snflama getirilmitir:

1- Pozitif durumsal- anlk ve çok deiken- hissettiimiz eyleri ifade eden (haz, ruh hali, mutluluk..)

2- Durumsal – görece biçimlendirilebilir ve deiime açk (umut, iyimserlik, dayankllk, öz-yeterlilik, iyilik hali, balayclk, ükran, cesaret..)

3- Karakteristik – görece duraan ve deimesi zor kiilik özellikleri (be büyük kiilik boyutu, özbenlik deerlendirmesi, karakter güçlülük ve erdemleri..)

4- Pozitif Karakteristik – çok duraan, deiimi neredeyse imkansz (zeka, yetenek, genlerle alnm kiilik özellikleri)

Bu sralama içerisinde pozitif psikolojik sermayeyi oluturan 4 unsur, görece geliime açk ve snrl duraanlk gösteren yaplardr ve bu bakmdan sözkonusu kavramlar özbenlik deerlendirmesi ve be büyük kiilik boyutu gibi farkl pozitif psikolojik yaplarla kyaslandnda, bu yönleriyle farkllatklar görülmektedir.

Pozitif psikolojik sermaye boyutlarn oluturan umut, iyimserlik, öz-yeterlilik ve dayankllk üzerine yaplm olan aratrmalar, her bir kapasitenin gelitirilebilir olduunu desteklemektedir (Luthans, vd., 2006:392). Albert Bandura, özyeterlilii arttran yöntemler gelitirmi (Bandura, 1997), Snyder umut düzeyinin gelitirilebilir olduunu ortaya koymu ve “umut ölçeini” (state-hope scale) gelitirmitir (Snyder, 2000:83). Carver ve Scheier ise iyimselikle ilgili yaptklar çeitli çalmalar takiben, iyimserlii artracak stratejileri tartmtr (Carver ve Scheier, 2002). Pozitif psikoloji akmnn öncüsü olan Seligman (1998), “örenilmi iyimserlik” adl kitabnda iyimserlik düzeyinin gelitirilebilir olduuna dair kantlar sunmutur. Wagnild ve Young ise dayankllk düzeyini ölçen bir ölçek gelitirmi (Wagnild ve Young, 1993:165) Masten ve Reed (2002) “Pozitif Psikolojinin El

(27)

10 Kitab” adl çalmann bir bölümünde, dayankllk düzeyini artran baarl stratejileri ele almtr (Masten ve Reed, 2002:84). Pozitif psikoloji yaznndaki bu çalmalar, her bir kavramn gelitirilebilir olduunu açkça ortaya koymaktadr. Ayn zamanda bu dört kavram daha üst düzeyde bir yap oluturmak üzere kombine edildiinde, oluan yapnn da durumsal ve gelitirilebilir bir özellik tad açktr (Luthans vd., 2006:388).

1.3.2. Pozitif Psikolojik Sermayenin Boyutlar

Bu bölümde pozitif psikolojik sermayenin 4 boyutunu oluturan umut, iyimserlik, dayankllk ve öz-yeterlilik kavramlarnn teorik altyaplar, ilikili olduklar kavramlar ve yaplm aratrmalardan söz edilecektir.

1.3.2.1. Umut

Geleneksel olarak insanlar umudu, kötü zamanlarda ilerin yoluna gireceine dair beklentiler olarak tanmlamlardr (Luthans, Wyk ve Walumbwa, 2004:516). Pek çok yazar umut hakknda üpheci ve kararsz davranm, umudun ölçülmek için çok mulâk bir kavram olduunu ileri sürmütür. Sophocles ve Nietzsche umudun bir illüzyon olduunu ve insanoluna faydadan çok ac getirdiini savunmulardr (Snyder, 1995:355). Umut kavramn ölçmek ve gelitirmek bir yana, bu kavramn tanmlanmasnn dahi zor olduu ileri sürülmütür.

Umut, çalma ortam düzeyinde son yllara kadar iki nedenle çok fazla üzerinde durulmayan bir kavramdr. Bunlardan ilki, umuda yönelik teorik bir model ve bu modele ilikin geçerli ölçeklerin gelitirilmemi olmas, ikincisi ise, pozitif psikolojinin çk noktasnda olduu gibi, örgütsel davran alannn da çalanlarn zayf ve olumsuz yönlerini, çalma ortamndaki problemleri anlama ve düzeltmeye yönelik aratrmalar yapma eiliminde olmasdr (Peterson ve Luthans, 2002:6; Peterson ve Luthans, 2003:27).

Ancak son yllarda hz kazanan pozitif psikoloji akm ve buna bal olarak gelien pozitif örgütsel davran alan, umut kavramnn günümüzün kyasya

(28)

11 rekabete dayal çalma ortamnda örgütler için son derece önemli olduunu ortaya koyan çalmalara konu olmaktadr (Norman, Luthans ve Luthans, 2005:55).

nsan, dünya üzerindeki gelecek yönelimli tek varlktr. Baz hayvanlar k için yiyecek stoku yapma gibi gelecek yönelimli davranlar sergileseler de, bu davranlar içgüdüsel olarak gerçeklemektedir. nsann gelecek yönelimli oluu, dier tüm canllardan farkl özellik tamaktadr ve bu yönelim tüm insan davranlarn biçimlendirmektedir (Lopez, 2007:2). Bu görüle paralel olarak Snyder de her insan davrannn hedefe yönelik olduunu savunmaktadr. nsan zihninde bu hedefler birer resim olarak oluabilir ya da baz sözlerle zihinde yer edinebilir. Bu hedefler ksa veya uzun vadeli olabilir. Kimi hedefler belirsiz ve tam olarak tanmlanamayan nitelikteyken, kimi hedefler kesin ve net olabilir. Belirsiz hedeflere yönelik alternatif yollar ve motivasyonun, kesin hedeflere nazaran daha zor oluturulabileceine kuku yoktur. Yeterli motivasyonun salanabilmesi için hedeflerin birey tarafndan alglanan belirli bir deerinin olmas da gerekir.(Snyder, 2002:250).

Snyder, Irving ve Anderson (1991:287) umudu hedefe yönelik enerji ve alternatif yollarn karlkl etkileiminden türeyen pozitif motivasyonel bir durum olarak tanmlamlardr. Pozitif psikoloji anlamnda umut, bireylerin en zor anlarda bile iyi bir gelecek hayal edip buna bal olarak hedefler koymalar, bu hedeflerin peinden gitmeleri olarak tanmlanmtr (Martha ve Winston 2005:44). Umut, istenen hedeflere giden yollar çizebilme ve kendini bu yollar kullanma konusunda motive edebilme kapasitesi ve bu kapasiteye ilikin alg olarak nitelendirilmitir. Umut durumsal ya da kiiliksel olabilir, ancak “belli bir hedefin etrafndaki düünceler” olarak tanmlanmas, eksik bir tanm olacaktr. Rick Snyder bir baka tanmnda umudu, kararl çaba (istenen hedeflere ulamak için harekete geçme ve bu hareketin sürdürülmesi konusunda kararl olma) ve alternatif yollardan (bireyin hedeflerine ulamak için baarl planlar yapabilme ve engellerle karlaldnda alternatif planlar oluturabilme yeteneine inanc) oluan 2 boyutlu bir kavram olarak tanmlamtr (Snyder, 2000:8). Bir baka ifadeyle umut, bireylerin kararl çabasn bir hedefi gerçekletirmek amacyla kullanabilme ve bu hedefe ularken

(29)

12 farkl yollar yaratabilme becerisinin bir bilekesidir. Bu iki unsur, yani “kararl çaba” ve “alternatif yollar”, bireyin hedeflerine ulamada ne derecede baarl olabileceinin bir göstergesidir. Ancak umut teorisine göre, kararl çabann olduu her yerde alternatif yollarn da kendiliinden var olaca söylenemez. Her iki unsur birlikte bulunmad takdirde, yüksek düzeyde umut gerçeklemeyecektir (Snyder, 1995:355; Norman, Luthans ve Luthans, 2005:58).Pek çok düünür ve aratrmac, umut ve iyimserliin birbirinden ayrt edilemeyecek yaplar olduunu öne sürmü olsa da, iki kavram arasnda önemli farkllklar göze çarpmaktadr. yimserlik, bireyin gelecekte olumlu eylerin gerçekleeceine ve baarl olunacana dair gerçekleen rasyonel beklentileri ve yeterliliine olan inanc olarak tanmlanabilmekte, bilisel bir süreci içerdii vurgulanmaktadr. Umut ise kökü geçmi deneyimlere (early trust experiences) dayanan ve dsal kontrol inancndan etkilenen bir yapdadr (Scioli vd., 1997:724). Umut belirli hedeflere bireysel çabayla ulamay yanstrken, iyimserlik gelecekteki çktlara yönelik daha genel bir yarglardr (Bryant ve Cvengros, 2004:273). 204 üniversite örencisi üzerinde yaplan bir aratrmada umut, öz-yeterlilik ve iyimserliin birbiriyle ilikili ancak birbirinden farkl kavramlar olduklar ortaya konmutur (Magaletta ve Oliver, 1999:545).

Pozitif psikoloji alannda özellikle umut ve iyimserlik kavramlar üzerinde yaplan aratrmalarda, genellikle bu iki kavramn duraan özellik gösterdii varsaylm olsa da, son yllardaki eilim, bu kavramlarn duruma özgü ve deiken olarak da deerlendirilmesidir (Peterson ve Seligman, 2004:573). Umut kavramna ilikin aratrmalar, önceleri bu kavramn kiiliksel ve deiime kapal olduu görüü üzerinden yaplrken, bu kavramn duruma göre deiebilen bir yönünün de olduunu ortaya koyan çalmalar gerçekletirilmitir. Kiiliksel umut, çocukluk çandan sonra deiime son derece kapal bir yapdadr; ancak durumsal umut, hayat boyu gerçekleen yaantlarla ve karlalan farkl olaylar sonucunda deiime açk özelliktedir. Bu nedenle Rick Snyder tarafndan gelitirilen kiiliksel umut ölçeinden sonra (Snyder vd., 1991:585), durumsal boyutu ölçen bir ölçek daha gelitirilmitir (Snyder vd., 1996:335). Kiiliksel umut ölçeinin test tekrar

(30)

13 yöntemiyle snanmas sonucu, iki ölçüm arasndaki korelâsyonun 3 hafta sonunda .85, 10 hafta sonunda ise .82 düzeyinde gerçekletii saptanmtr. Durumsal umut ölçeinde ise bu oran 2 gün sonunda .93 ve 30 gün sonunda .48 olarak ölçülmütür (Snyder, 2002: 255). 6 sorudan oluan ve uygulanmas bu nedenle kolay olan durumsal umut ölçei, kiiliksel umut ölçeinin mevcut zaman dilimini ölçecek ekilde revize edilmesiyle elde edilmitir.

Alternatif yollar ile kararl çaba, umut kavramnn iki bileenidir ve bu bileenler hedefe yönelik bir düünce sürecini içerirler. Hedefe yönelik düünce süreci de hayatn anlamnn kurulmasnda merkezi rol oynar. Ksaca, umutlu düünce, anlamllk yapsnn kalbidir (Feldman ve Snyder, 2005:407). Umutlu düünce, birer anlam olan tulalarn (hedeflerin) üst üste konularak, anlaml ve salam yapda bir hayat ina etme amac tamaktadr. Hedefler gelecee yönelik beklentileri ifade eder ve bu hedefleri gerçekletirmek için çaba gösterildii ve hedefler gerçekletirildii oranda, hayat da anlaml hale gelir. Bu anlamda umut ölçei, anlaml bir hayat kurabilme beklentisini ölçer, bireyin bu hedeflerine giden yollar yaratp bu yollarda kararllkla ilerleyebilme kapasitesinin olduuna inancnn bir göstergesidir (Feldman ve Snyder, 2005:418).

Umuttan söz edebilmek için ulalmas gereken hedefin bir seviyede belirsizlie sahip olmas gerekmektedir. Bu seviyenin çok yüksek olmas ya da çok düük olmas, hedefe yönelik enerjinin azalmasna yol açabilse de, çok kesin veya gerçeklemesi çok zor amaçlarn da bu enerjiyi salayabilecei öne sürülmektedir. Yüksek düzeyde umut sahibi bireyler, çok kesin gibi gözüken bir hedefe karmaklk ekleyip, bunu daha zorlu bir hedef haline getirebilir (Snyder, 2002:250).

Daha yüksek düzeyde umuda sahip bireyler, hedeflerine aktif bir ekilde ulamak için çabalamakla kalmaz, ayn zamanda daha fazla sayda hedef belirler. Bu süreçte stres, belli bir durumun belli bir hedefe ulamay tehdit ettii zamanlarda ortaya çkar. Eer birey hedefe ulamak için çabalamaya devam eder ve bu engelin geçilemeyeceine karar verirse, stres yerini olumsuz duygulara brakr. Yüksek düzeyde umuda sahip bireyler ise, engellerle veya beklenmedik sürprizlerle

(31)

14 karlatklarnda (olumlu veya olumsuz), daha az stres ve daha etkili mücadele stratejileri gelitirirler (Snyder, 2002:252). Ayn zamanda yüksek düzeyde umuda sahip bireyler, potansiyel zorluklar ve kayplar yaamalar halinde, daha kolay toparlanabilmekte, bir baka deyile, daha dayankl olmaktadrlar (Snyder, 2000:40).

Snyder’e göre planl davranma konusunda yetersiz bir birey, özellikle problemli ve zor zamanlarda dezavantajl duruma dümektedir. Ancak alternatif yollar gelitirme yeteneine sahip bir birey, bu zorluklar karsnda engellenmemekte, hedefledii eyi gerçekletirmek için alternatif yollar bulup enerjisini bu yollara kanalize etmeyi baarabilmektedir. Örnein yeni teknolojiler üretildikçe ve küresel rekabet kztkça, her seviyede çalan insan kayna sürekli ve hzl bir deiimle kar karya kalmaktadr. Bu deiimlerle ba edebilmenin en önemli ön koullarndan biri, umut düzeyini, yani kararl çaba ve alternatif yollar arttrmaktr. Bu sayede hem stres düzeyi kontrol altnda tutulacak, ballk artacak ve içi devri azalacak hem de verimlilik ve rekabet üstünlüüne katk salanacaktr (Luthans ve Jensen, 2002:306).

Daha yüksek düzeyde umuda sahip yöneticilere bal i birimlerinin, düük olan yöneticilerin i birimlerine oranla daha verimli olduklar ve daha düük içi devrine sahip olduklar görülmütür (Peterson ve Luthans, 2003:26).

Örgütlerde lider konumunda bulunan yöneticilerin umut düzeyleri sadece takipçilerin umut düzeyini arttrmakla kalmamakta, ayn zamanda dayankllklarn da olumlu yönde etkileyerek, daha dayankl bir örgüt yapsna zemin hazrlayabilmektedir (Norman, Luthans ve Luthans, 2005:62).

Umut yalnzca bir duygu deil, dinamik, güçlü ve yaylgan bir yap sergileyen bilisel bir süreçtir. Bu süreç pek çok yapda gözlemlenebildii gibi, formel örgüt yaplarnda da gözlenebilir (Martha ve Winston, 2005:42). Umudun çalma ortamyla ilgili olmayan farkl birçok çkt üzerinde olumlu etkiye sahip olduu pek çok kez kantlanmtr. Örnein akademik ve atletik baar, fiziksel ve ruhsal salk, zorluklarla mücadele gücü üzerinde olumlu etkisi olduu çeitli aratrmalarla ortaya konmutur (Curry, Snyder ve Cook, 1997:1257; Onwuegbuzie

(32)

15 ve Snyder, 2000:803). Çalma ortamyla direkt olarak ilgili çalmalardaki bulgular ise, yüksek düzeyde umuda sahip bireylerin düük düzeyde umuda sahip bireylere göre hedefleri konusundan daha yüksek farkndalk düzeyine sahip olduklarn ve bu hedeflere ularkenki sürecin de, bu bireyler için en az hedeflere ulamak kadar önemli olduunu ortaya koymutur. Bu kimseler bakalaryla iletiim kurmaktan holanr ve ibirliine kolayca uyum salar, özellikle stresli durumlarda daha az gerginlik yaar, çevresel deiimlere daha çabuk uyum salar (Peterson ve Luthans, 2003:27). Bu özellikleri tayan çalanlarn, örgütler açsndan son derece deerli olduklarna kuku yoktur (Luthans ve Jensen, 2002:319).

Yüksek düzeyde umuda sahip insan kayna, günümüz koullarnda son derece önemlidir. Ne yazk ki günümüzde çalma yaam, birlemeler, küçülmeler, iflaslar, hzla deien teknoloji, 7 gün 24 saat gerçekleen rekabet ve belirsizlik ile karakterize edilmekte ve bunun yannda artan terör de insanlarn yaamlarnda bir baka sknt oluturmaktadr. Bu balamda umut, insan kaynaklarnda gelitirilebildii takdirde, bu zorlu koullarda mücadele hem çalanlar hem örgütler açsndan daha kolay olabilir, ayn zamanda verimlilik ve performans artlar salanabilir (Luthans ve Jensen, 2002:305). Çalanlarn ie alnma aamasnda mevcut kiiliksel umut düzeyleri örgütler açsndan önemli bir seçim kriteri olarak düünülebilir. Bu noktada örgütler umudun deiime açk yönünü göz ard etmemeli ve çalanlarn umut düzeyinin geliimi ve muhafazas için gerekli önlemleri almaldr (Peterson ve Luthans, 2003:30).

1.3.2.2. yimserlik

Pozitif psikolojik sermayenin bir baka bileeni olan iyimserlik, pek çok düünür tarafndan ele alnmtr. Son yllarda iyimserlik üzerine yaplan aratrmalarda göze çarpan iki önemli bak açs, pozitif psikoloji akmnn da öncüsü olan Martin Seligman’n çalmalar ile Scheier ve Carver’n çalmalarndan etkilenmektedir (Carver ve Scheier, 2002:232). Bu bak açlarnn temel fark, ilkinin olaylarn açklanma biçimine, ikincisinin ise direkt olarak geçmiteki deneyimler etrafnda ekillenen gelecekteki beklentilere odaklanmasdr. Bu iki

(33)

16 yaklamn önemli farklar olmasna karn, her iki yaklam da, bireylerin davran ve deneyimlerinin tahmin edilmesinde beklentilerin önemli rol oynadn vurgulamaktadr.

Günlük yaamdaki anlamyla iyimser birey, bana iyi eylerin gelmesini beklerken, kötümser birey, bana daha çok kötü eylerin geleceini düünür. Halk arasnda da bu anlamdaki iyimserliin bireylerin yaamlarn pek çok yönden etkiledii kans yaygndr. Halk arasndaki düünceler her zaman isabetli olmayabilir, ancak bu kan, özellikle son yüzylda, bilimsel aratrmalarla da güçlü bir biçimde desteklenmektedir. yimser ve kötümser bireyler pek çok yönden farkldrlar ve bu hayatlarn önemli ölçüde etkiler. Bu farkllk da bireylerin olaylara ve problemlere yaklama eklini, sorunlarla ba etme eklini etkiler (Carver ve Scheier, 2002:231).

yimserlik ve kötümserliin sözlük anlamlarnda, bu kavramlarn bireylerin gelecekle ilgili beklentilerini ifade ettii görülmektedir. Bu kavramlara bilimsel olarak yaklaan aratrmaclar da, bu kavramlar tanmlarken, ayn ekilde gelecee yönelik beklentilere odaklanmlardr (Carver ve Scheier, 2002:231).

yimserlik de önceleri kiiliksel bir özellik olarak tanmlanrken, Martin Seligman’n da etkisiyle, durumsal ve gelitirilebilir olarak tanmlanmtr. Bunun yannda genel anlamda iyimser olduu belirlenen kimseler, kimi zaman kötümser özellikler gösterebilmektedir. Bu balamda iyimserlik, kiiliksel boyutu ve duruma özgü boyutlar olan bir kavram olarak nitelendirilebilir. Daha açk bir ifadeyle, kiiliksel iyimserlik, hayata dair beklentiler, genel yarglar ile ilgili ve salkla daha yakndan ilikiliyken, duruma özgü iyimserlik belli bir alanda kendini daha güçlü gösterir (örn. çalma ortam) (Kluemper, Little ve DeGroot, 2009:211). Bireyin daha önce deneyiminin olmad konularda yaad iyimserlik, yaants boyunca olumu olan genel bir beklenti olan kiiliksel iyimserlik kapsamnda deerlendirilmektedir (Scheier ve Carver, 1987:171). Pozitif psikolojik sermayenin bileeni olan iyimserlik de, çalma yaamna özgü olduundan, tanmlanma ve ölçülme aamalarnda durumsal iyimserlik ölçek ve tanmlar kullanlmtr.

(34)

17 Bilimsel bir bak açsyla, bireyleri salt iyimser veya kötümser olarak ayrmak da doru bir yaklam deildir. Çok iyimser ve çok kötümser kavramlarn bir dorunun iki ucu olarak kabul ettiimizde, bu doru içerisindeki noktalar, iyimserlik düzeylerini ifade edecektir. Bir baka görüe göre ise, iyimserlik ve kötümserliin genelde negatif korelâsyona sahip iki ayr kavram olduu ve ayr ayr ölçülmesi gerektii, kimi bireylerin belli ölçüde iyimserlik tarken, belli ölçüde de kötümserlik tayabilecei öne sürülmektedir (Kubzansky, Kubzansky ve Maselko, 2004:954).

Pozitif psikoloji akmnn öncüsü olan Seligman’n ayn zamanda iyimserlik ile ilgili çok sayda çalmasnn bulunmas, bu kavramn pozitif psikoloji anlamnda en göze çarpan kavramlardan biri olmas sonucunu dourmaktadr. Seligman’a göre iyimserlik, açklama biçimi ile ilgili bir kavramdr; bir baka deyile iyimserlik, iyimser açklama biçimini ifade eder. Açklama biçimi anlamnda, kötümser açklama biçimine sahip bir birey, baarszlklar içsel (kendinden kaynaklanan), sürekli (sonsuza kadar süren) ve yaygn (genellenebilir) olarak tanmlama eilimindedir. Dier yandan iyimser kimseler baarszlklar dsal, geçici ve duruma özgü olarak tanmlama eilimindedirler (Seligman, 1990:113; Peterson, 2000:47).

Geçmite yaanan baarszlklar, duraan ve sürekli varln sürdürecek bir nedene balanyorsa (örn. cinsiyet), bu neden gelecekte de varln sürdüreceinden, birey olumsuz beklentilerini koruyacaktr. Eer baarszlklar, yaygn, genellenebilir olarak deerlendiriliyorsa, bu gelecekteki pek çok beklentiyi olumsuz etkileyecektir (örn. anssz olduuna inanmak). Baarszlklar içsel nedenlere balanyorsa, (örn. snavda alnan kötü notu yeteneksizlie balamak), bu yarg da gelecekteki beklentileri dizginleyecektir. Tam aksine baarszlklar geçici (örn.ba ars, gününde olmama), duruma özgü (örn. o alana ilgi duymama), dsal (örn.saha artlarnn kötü olmas) nedenlere balayan birey, bu nedenler gelecekte varln sürdürmeyeceinden, baka koullarda geçerli olmayacandan, beklentilerini iyiletirecek veya koruyacaktr (Carver ve Scheier, 2002:233).

(35)

18 Bu açklamalardan yola çklarak söylenebilir ki, açklama biçimi, bireylerin gerçekleen olaylarn nedenlerini ne derecede sürekli olarak deerlendirdiini gösteren bilisel bir kiilik deikenidir. yimserlik de bireylerin bu açklama biçiminden yola çkarak gerçekletirdikleri bilisel bir süreçtir.

Bireylerin davranlar, bu davranlarn olas sonuçlarna ilikin beklentilerinden büyük ölçüde etkilenmektedir. stenen sonuçlarn ulalabilir olduunu düünen bireyler, bu sonuçlar elde etmek üzere çaba sarf etmeyi sürdürürler. Sonuçlarn belli derecede ulalamaz olarak deerlendirildii noktada, bireyler bu sonuçlara ulamak için sarf ettikleri çabay giderek azaltr ve sonuçta vazgeçerler (Scheier ve Carver, 1987:170).

Beklenti-deer yaklam, davranlarn belli hedefleri gerçekletirmek üzere ortaya çktn savunur. Hedefler, bireylerin istenen veya istenmeyen olarak nitelendirdii noktalardr. Bireylerin davran mekanizmas, istenen noktaya ulamak ve istenmeyen noktadan uzaklamak üzere çalr. Bunun yannda bir hedef birey için ne kadar deerli ise, bu hedefe ulamak için gerçekleen motivasyon da o düzeyde yüksek olur. Beklenti-deer yaklamnn bir dier öesi olan beklenti, hedeflenen noktaya varabilme konusunda duyulan güven ya da üphedir. Bütünsel olarak deerlendirildiinde, hedefin birey için deerli olmamas ya da bu hedefe ulama anlamnda gereken güvenin bulunmamas durumunda, hedefe gitmek için çaba gösterilmez. üphe, davran ortaya çkmadan veya sürerken ortaya çkabilir. Bu durumda, sadece yeterli düzeyde güven sahibi bireyler hedeflere doru kararl ekilde ilerleyebilir (Carver ve Scheier, 2002:231).

yimser beklentiler, bireyin kendine güvenine, yeterliliine olan inancna, ansl olduu düüncesine, ilahi bir gücün varlna ve bunun gibi pek çok nedene bal olabilir (Scheier ve Carver, 1987:171). yimserliin ölçülmesi açsndan iyimserliin kayna dikkate alnmamaktadr, ancak iyimserliin gelitirilmesi anlamnda bu kaynaklar önemli birer araç olarak karmza çkabilmektedir.

1985 ylnda iyimserliin sal olumlu yönde etkileyip etkilemediini belirlemek amacyla Scheier ve Carver tarafndan bir ölçek gelitirilmitir. Bu

(36)

19 ölçein kaynan oluturan davransal öz düzenleme modelinde göre bireyler, ancak sonuçta gelecek baar beklentisini tadklar ölçüde, karlatklar skntlarn üstesinden gelerek hedefe ulamay denerler (Kubzansky, Kubzansky ve Maselko, 2004:943). Yaam Yönelimi Testi ad verilen söz konusu ölçek, 1994 ylnda 2 sorunun çkarlmasyla güncellenmitir. Bu iki sorunun çkarlmasyla ölçek, daha ziyade iyi ve kötü sonuç beklentilerine odaklanan bir hal almtr (Burke vd., 2000:30).

yimserlik ile ilgili aratrmalarda özellikle bireylerin salklarnda önemli etkiye sahip olduu ortaya konmutur. 35 yl süren boylamsal bir aratrmada, kötü olaylar duraan, genel ve içsel nedenlere balayan 25 yandaki bireylerin, deiken, spesifik ve dsal nedenlere balayan bireylere oranla ilerleyen yaantlarnda anlaml derecede daha salksz olduklar saptanmtr (Peterson, Seligman ve Vaillant, 1988:25). Bununla birlikte iyimser açklama biçimi, ölçüldüü andaki salk durumu hakknda ise anlaml bir bilgi vermemektedir. Bunun nedeni ise, sala yansmasnn uzun bir süreçte gerçeklemesidir (Peterson, Seligman ve Vaillant, 1988:26).

Çalma yaamyla ilgili aratrmalarnn birinde, iyimser hayat sigortas satclarnn kötümser olanlara oranla önemli ölçüde fazla hayat sigortas satt saptanmtr (Seligman ve Schulman, 1986:832). Bu sektörün seçilme nedeni, hayat sigortas satclarnn ilerinin bir parças olarak büyük oranda red cevab almalardr. Aratrmada saptanan bir dier önemli gerçek, iyimser satclarn kötümser olanlara göre bu pozisyonda daha uzun süre çalmalardr.

Çalma yaamnda iyimser bireylerin zorlu ve stresli durumlarn gerçekliini kabul etmelerinin yannda, bu olaylardan olumlu çkarmlar yaptklar ve bir eyler kazandklarn ifade ettikleri görülmektedir. Kötümser bireyler ise daha ziyade problemin yeterince farknda olmadklarn veya ciddi olarak nitelendirmediklerini ifade etmektedirler (Carver ve Scheier, 2002:235).

Farkl çalmalarda, iyimser açklama biçiminin akademik ve sportif baar ile de yakn iliki içerisinde olduu saptanmtr. (Helton vd., 2000:318).

(37)

20 yimserliin atletik performans üzerinde de anlaml ve olumlu etkisi ortaya konmutur (Gordon, 2008:336).

Liderlik üzerine yaplan aratrmalarda, liderlerin iyimserlik düzeylerinin takipçilerin iyimserlik, doyum, stres ve içi devri düzeyleri üzerinde olumlu yönde etksi olduu saptanmtr (Peterson ve Luthans, 2003:26; Wandberg, 1997:731; Wunderly, Reddy ve Dember, 1998:751).

Eer iyimserlik istenen sonuçlar elde edebilme yönünde genellenmi bir beklenti ise, karlalan zorluklarla mücadele etme anlamnda bir güven yaratmas beklenir. Bir baka deyile, iyimser beklentileri olan kimseler, bu beklentilere ulamak için kendilerine daha çok güvenirler, (Scheier ve Carver, 1987:174) böylelikle zorluklara kar daha dayankl olmalar beklenir.

Geleceini ekillendirme konusunda kendine güvenen bireyler, önemli güçlüklerle mücadele etseler bile, hedeflerine ulamak için sürekli çaba sarf edebilirler. Kendilerine güvenmeyen bireyler ise, güçlüklerden kaçmak ister, onlar göz ard etmek suretiyle geçici olarak uzaklar ve kimi zaman da tamamen çabalamay brakr. yimser bireylerin bu anlamda güçlüklerden kaçmak yerine, durumun zorluunu kavrama ve kararl bir ekilde mücadele etme yolunu tercih etme eiliminde olduu ortaya konmutur. Bu saptamalar, deitirilmesi mümkün olmayan durumlarda bile (örn. ölümcül hastala yakalanmak, derin yanklar) iyimser bireylerin daha uzun süre ve daha kaliteli yaayabileceklerine iaret etmektedir. Probleme odaklanan stratejilerin ie yaramad bu gibi durumlarda, iyimser özellie sahip kimseler, kabul, mizah, tekrar gözden geçirme gibi yollar denemektedirler. Örnein ne kadar ömrünün kaldn bilen iyimser bir birey, kalan yaamn en iyi ekilde geçirecek yollar arar, uzun vadeli planlarn iptal eder, yaamn ksaldn ancak bitmediini bilir (Carver ve Scheier, 2002:235).

Yaplan baz aratrmalara göre, iyimser ve kötümser bireylerin zorluklarla mücadele ekillerinin yannda, salk ve iyilik hallerini oluturma biçim ve çabalar da farkllk gösterir. yimser kiilik özelliine sahip bireylerin geleceklerini daha iyi hale getirme konusunda daha yüksek bir çaba gösterdikleri ortaya konmutur. Bu

(38)

21 çaba sal iyiletirme ve risklerden kaçnma çabas olarak gözlenebilmektedir, ancak bu ifadeden, iyimser bireylerin riskten kaçnma eiliminde olduu sonucu çkmamaldr. Tam aksine iyimser bireyler, seçici olmak kaydyla, daha fazla risk alabilmektedirler. Kötümser bireyler ise alkol kullanm, uyku, asosyalleme, intihar gibi reddedici ama riskleri yüksek mücadele biçimleri seçtiklerinden, salklar olumsuz yönde etkilenebilmektedir (Carver ve Scheier, 2002:239). yimserliin üreme sal ve dourganln artrlmasna yönelik tedavilerin baars üzerinde de anlaml ve olumlu yönde bir etkisi olduu görülmütür (Lancastle ve Boivin, 2005:176).

yimser kiilik özelliine sahip bireyler, gelecekte olumlu sonuçlar yaratabilecek bilgi, beceri ve yetkinliklere sahip olduklarn düünürler. Bu nedenle çaresiz hissetmez, eylemlerinin gelecei önemli ölçüde ekillendireceine inanrlar. Eylemlerinin gelecei etkileyeceine yönelik inançlar arttkça da, daha bal hale gelirler. Bu konuda yaplan bir aratrmada, kiiliksel iyimserlik kontrol edildiinde, durumsal iyimserliin duygusal ballkla olumlu ve anlaml derecede ilikili olduu saptanmtr. Ayn aratrmada, örgütsel ballkla yakn ilikili bir kavram olan i doyumunun da durumsal iyimserlikle ilikili olduu belirlenmitir (Kluemper, Little ve DeGroot, 2009:214-215, 227). Bu balamda, kiiliksel iyimserlik düzeyleri yüksek olan adaylar istihdam etmekten ziyade, iyimserlie zemin hazrlayan bir çalma ortam ve örgüt kültürü yaratmak hem çalanlarn örgüte duygusal ballklarn ve örgütsel vatandalk davranlarn olumlu yönde etkileyecek hem de performanslarn arttracak ve i doyumu salayacaktr. Ayrca, saln kötülemesine ve buna bal olarak içi devrinin artmasna yol açan çalma stresini de önemli ölçüde azaltabilecektir.

Bir baka açdan bakldnda, eer i ile ilgili çktlar kiiliksel iyimserlik ile daha yakndan ilikiliyse, ie alm aamasnda bu iyimserlik deerinin ölçülmesi, daha sonra da gelitirilmesi için fazla çaba sarf edilmemesi uygun olur, çünkü iyimserliin kiiliksel boyutu, duraan özellik göstermektedir. Eer durumsal iyimserlik, ile ilgili çktlara daha fazla etki ediyorsa, ie alm aamasnda adaylarn iyimserlik düzeyi önemini korumakla birlikte, mevcut çalanlarn iyimserlik

(39)

22 düzeylerini yükseltecek düzenlemeler ve yatrmlar yaplmas da büyük önem kazanacaktr ki pozitif örgütsel davran disiplinin en önemli önermelerinden biri budur (Kluemper, Little ve DeGroot, 2009:212).

1.3.2.3. Dayankllk

Dayankllk, eilen, gerilen, bask uygulanan ya da bu gibi deformasyon ilemlerine maruz kalan cisimlerin, eski hallerini koruyabilme, eski formlarna geri dönebilme yetenei olarak tanmlanmtr. nsanlar söz konusu olduunda ise dayankllk, yaanan oklar, hastalklar veya çeitli zorluklar çabuk atlatabilme anlam tamaktadr (Wilkies, 1979:1241; Zunz, 1998:40). Dayankl olarak deerlendirilen bir kimse, bask altna alnamayan, metanetli, esnek, deiimlere uyum salayabilen kimsedir. Nitekim dayankllk, özellikle deiimin yaand organizasyonlarda daha fazla önem kazanmaktadr, çünkü deiim öncesinde, srasnda ve sonrasnda ii kaybetme ve kariyer deiiklii endiesi artmaktadr.

Akademik alanda ve uygulamada, önleyici ve problem odakl yaklamlardan, güçlendirici yaklamlara doru gerçekleen paradigma deiimi, dayankllk kavramnn önemini artrmtr. Dayanklln zorluklarla beslenen bir kiilik özellii olmasndan dolay, son yllarda bu kavrama verilen önem giderek artmaktadr (Richardson, 2002:307). Tanmsal olarak dayankllk, yaanan güçlüklere göre pozisyon alr; bir baka deyile, dayankllk gösterilebilmesi için, zor bir durumla karlalmas gerekir.

3. derece yanklara sahip çocuklar üzerine yaplan aratrmalarda, dayankllk düzeyi düük çocuklarla kyaslandnda, dayankl çocuklarn özsayg düzeylerinin daha yüksek, daha iyi kiileraras iletiim yeteneklerine sahip, dier insanlar daha ibirlii yaplabilir olarak gören, stresi daha rahat tolere edebilen çocuklar olduu görülmütür (Holaday ve McPhearson, 1997:346).

Dayankllk, genel olarak iddetli stres ve sknt durumlarn atlatabilme ya da bu durumlara adapte olabilme yetenei olarak tanmlanmtr. Bu tanmlarn ortak özellii, dayankll bir çkt olarak nitelemeleridir (Holaday ve McPhearson,

(40)

23 1997:348). Krizleri atlatma sonucunda, önceliklerin yeniden gözden geçirilmesi, uzmanlk kazanma hissi, güçlenme ve cesaretin artmas, daha problem odakl çözüm stratejileri gelitirebilme yetenei gibi pek çok olumlu çkt elde edilebilmektedir (Vickers ve Kouzmin, 2001:106).

Pek çok teorisyen dayankll yanl anlam ya da hafife alm, onu patolojik bir durum veya çok az insann sahip olduu bir yetenek olarak nitelendirmitir. Ancak mevcut gözlemsel yazn, farkl bir duruma iaret etmektedir. Dayankllk sanlann aksine pek çok bireyde bulunmakta, patolojiye deil sala iaret etmekte ve gecikmi aclara sebep olmamaktadr (Bonanno, 2004:20).

Dayankllk kavram, koruyucu faktörlerin risk faktörlerine üstünlük salad pozitif bir çkt olarak da tanmlanmtr. Bu bakmdan dayankllk, skntl bir durumdan daha güçlü olarak geri dönmek olarak tanmlanan bir kavramdr (Sandau-Beckler, Devall ve De la Rosa, 2002:312).

Dayankllk kavram akademik alanda incelenmeye balamadan önce, zorlu koullar baaryla atlatm, genelde genç ve yüksek riske sahip bir yaamlar olan bireylerin karakter özelliklerinin analizi ile ortaya çkmtr. Daha sonra bu kiilik özelliklerinin nasl kazanldna odaklanlm, son olarak kavram bugünkü anlamyla teorik olarak incelenmi, elde etme, koruma ve artrma yollarna yönelik aratrmalar hz kazanmtr (Richardson, 2002:308).

Bireylerin çalma hayatnda karlatklar zorluklar nasl karladklar da, dayanklln bir fonksiyonudur (Harland vd., 2005:2). Dünya, genellikle örgütlerin uyum salama hzlarndan daha büyük bir hzla deimektedir ve baar son derece krlgan hale gelmitir. Pek çok iletme baardan baarya komaktan ziyade, kimi zaman düüler yaamakta ve bu düülerden daha güçlü çkabilenler varlklarn sürdürebilmektedirler (Hamel ve Valikangas, 2003:1). Bu deiim ve bask, gelime ve dayankll tetikleyebilecek unsurlardr. Bu anlamda dayankllk umut düzeyinin artrlmasna yardmc olabilir, öz-yeterlilik düzeyini artrarak bireylerin hayatlarna daha fazla hükmetmelerine yardmc olabilir, ilaç ve çeitli desteklere ihtiyac azaltabilir (Richardson, 2002:319).

(41)

24 Özellikle sava veya askeri iddet gibi travmatik olgularda dayankllk, psikolojik uyum açsndan son derece önemli bir kavramdr (Quota, Eyad ve Punamaki, 2001:1). Sürekli travmatik olaylarla karlalan itfaiyecilik, polislik, postaclk gibi mesleklerde de dayankllk kavramnn önemi artmaktadr. Travmatik olaylar sonrasnda bu tür meslek mensuplarnn bu durumu atlatp ilerine konsantre olmalarnn önemli zaman ald ortaya konmutur. Ayrca dayankllk düzeyinin düüklüünden kaynaklanan bu durumun, çeitli yollarla tüm çalma arkadalarna yansyabildii gözlemlenmitir (Freeman ve Carson, 2006:115).

Bu anlamda dayankllk, travmatik bir olaya maruz kalan ya da yaayan çalanlarn, ilerine tam anlamyla ve ksa sürede dönebilmelerini salayan, çalma ortamndaki travmatik olaylar ve benzeri zorluklarla daha iyi mücadele edilebilmesini mümkün klan yetkinliklerin kazanlmas ile gerçekleebilir (Freeman ve Carson, 2006:116).

Bu travmatik olaylar “önemli” ve “kritik” olarak ikiye ayrlmaktadr. Önemli olaylar, iyerinde normal karlanan, beklenen ancak çalanlar üzerinde duygusal bask yaratan olaylardr (örgütsel deiim, terfi, transfer vb.). Kritik olaylar ise, soygun veya yangn gibi, aniden ortaya çkan ve youn stres yaratan olaylardr. Çalma ortamnda yönetici pozisyonunda olan çalanlara verilen eitim sayesinde, hem kendilerinin hem de astlarnn travmatik olaylar sonucu ie dönü sürelerinin ksald, devamszln azald, bir baka deyile dayankllk seviyelerinin artt belirlenmitir (Freeman ve Carson, 2006:113).

Aratrmalar, sosyal destein yetersizlii, düük eitim düzeyi, aile yaps, psikiyatrik geçmi gibi faktörlerin, dayankll olumsuz yönde etkilediini, bu yüzden bu faktörlerin tersine çevrilmesinin de dayankll artracan göstermektedir (Bonanno, 2004:25).

Bireyler çalma ortamnda kendi dayankllk düzeylerini gelitirebilir ve güçlendirebilirler. Herkesin potansiyel bir dayankllk düzeyi vardr ancak bu düzeye ulama ihtimali; yaanan deneyimlere, niteliklere, çevreye, koruyucu faktörler ile risk faktörlerinin dengesine göre deiebilmektedir. Koruyucu faktörler

(42)

25 bireylerin risklerden etkilenmeden hedeflerine ulamalarn salarlar (Tusaie ve Dyer, 2004:3). Dayanklln bir dier gereklilii, bakalaryla güvenilir ve dayanmaya dayal ilikiler kurabilme yeteneidir (Wilson ve Ferch, 2005:48). Liderlerin davranlarnn da, astlarn dayankllklar üzerinde önemli rol oynad bilinmektedir (Harland vd., 2005:11).

Çalma yaamnda dayankllk düzeyini artrmak ve çalma ortamndaki zorluklarla baa çkabilmek için çeitli stratejiler önerilmektedir. Bunlardan ilki, çalma ortamnda profesyonel iliki ve alarn kurulmasdr. Bireyin ihtiyaç duyduu anda yardmna koabilecek ve sosyal destek salayabilecek arkadalarna sahip olmas, risk faktörlerini azaltacaktr. Olumlu düünmenin tevik edilip sürdürülmesi, bir dier stratejidir. Bunun anlam, zorluklarn da olumlu yanlarnn olduunun kabulünün ve zorluklarla mücadele ederken dahi umutlu ve iyimser olmann tevik edildii bir çalma ortam salamaktr. Bireylerin duygusal zekâlarnn farkna varmalarnn ve bunu gelitirmelerinin salanmas, stres ve zorlukla ba ederken duygular anlayabilmelerini salar ve sorunlarn çözümünü kolaylatrr.  ve yaam dengesinin salanmas ve bireyin profesyonel hayat dnda hayatna anlam katan inanç ve uralarnn olmas, dayankllk açsndan çok önemlidir. Edinilen deneyimlerden kazanç salama ve bunlar izleyen deneyimlerde kullanabilme yetenei de önemli bir faktördür. Bu yetenein kazandrlmas için, yaanan deneyimlerin kaleme alnmas etkili bir yöntem olabilir (Jackson, Firtko ve Edenborough, 2007:6).

1.3.2.4. Öz-yeterlilik

Öz-yeterlilik kavram esasen Albert Bandura’nn gelitirdii Sosyal Bilisel Teori’ye dayanmaktadr. Bu teori de davranç ve sosyal örenme çatsnn kullanlmas ile oluturulmutur. Sosyal Bilisel Teori, hem psikoloji, hem de örgütsel davran açsndan önem tamaktadr. Bunun birinci nedeni, hem davrançlktan hem de sosyal örenmeden daha kapsaml olmasdr. Bu teoriye göre örenme verilerin bilisel süreçlerle elde edilmesiyle salanmaktadr. “Sosyal” ifadesi bireylerin toplumun bir parças olarak örendiklerini, “bilisel” ifadesi ise

Referanslar

Benzer Belgeler

Ercan Kesal Söyleşi Hekimlik ve Sanat Moderatör: Ali İhsan Ökten Konuşmacı: Ercan Kesal. ASİSTAN

CP: Collapse Prevention performance level if at any storey, at most 20% of the beam’s hinges are in Collapse level and at most 30% of columns has IO or superior

Örne¤in, ayn› boyda, ayn› kiloda olan ve ayn› antrenman› yapan iki tak›m, dakikada 30 kürek çekerek parkuru tamamlad›¤›nda tak›m- lardan birinin ortalama kol

Eğer ölümümden sonra herhangi bir yayımlanmamış şiirimi bulursanız yok edin..!’ Oktay Rifat’ın bir vasiyeti daha var.. Dilerseniz, şairin bunca benimsediği

II) 40 tane negatif tamsayı böleni vardır. III) Tam sayı bölenlerinin tümünü toplarsak sıfır eder..

Son olarak, orta psikolojik dayanıklılık düzeyine sahip akademisyenlerin yüksek psikolojik dayanıklılık düzeyine sahip olanlara göre daha fazla politik davranış,

Çoklu regresyon analizi bulgularına göre ise duygusal zekânın kendi duygularını değerlendirme ile başkalarının duygularını değerlendirme boyutları,

İş tatmini ile performans arasında anlamlı pozitif ilişki olması (Judge, Thoresen, v.d., 2001:389; Ostroff, 1992:963) dolayısıyla, özyeterlilik ile iş tatmini arasındaki