• Sonuç bulunamadı

433 numaralı Birecik şer’iye sicili transkripsiyon ve değerlendirmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "433 numaralı Birecik şer’iye sicili transkripsiyon ve değerlendirmesi"

Copied!
295
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BATMAN ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

433 NUMARALI BİRECİK ŞER’İYE SİCİLİ

TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRMESİ

HAZIRLAYAN

İbrah m EREZ

DANIŞMAN

Dr.Öğr.Üyes Han fe ALACA

(2)
(3)

TEZ BİLDİRİMİ

Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

DECLARATION PAGE

I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all materials and results that are not original to this work.

Öğrencinin Adı SOYADI İbrahim EREZ

(4)

ÖZET

Şer’iyye Sicilleri Osmanlı Devleti’nde kaza idari birimi altında, davalarda verdikleri kararların ve merkezden gelen emirlerin kaydedildiği defterlerdir. Bizim araştırdığımız tezin konusu ise 433 Numaralı Birecik Şer’iyye Sicilidir. Bu sicilden yararlanarak Birecik’in sosyal, ekonomik, kültürel, bölgesel ve kent yapısını ayrıntılı bir şekilde görebiliriz. Bu yönden şer’iyye sicillerinin ehemmiyeti çok büyüktür.

Birecik’e 1899-1900 yılları arasında sosyo-kültürel açıdan baktığımız zaman yoğun olarak Müslümanların kısmende olsa gayr-i müslimlerin hayatlarını idame ettirdiklerini görüyoruz. Genelde Müslümanlar; tarım, hayvancılık, ziraat gibi ekonomik faaliyetlerle uğraşmışlardır. Gayr-i Müslimler ise daha çok sanat ve ticaret gibi şehir yapısını ilgilendiren mesleklerle uğraşmışlardır.

Bu çalışmayla 1899-1900 yıllarında Birecik’in sosyal yapısını, ekonomik faaliyet alanlarını, kent olarak; mahallelerini, kazalarını ve köylerini, bu dönemde yoğun olarak kullanılan kişi adlarını ve lakaplarını, Müslümanlar ile Gayr-i müslimler arasındaki sosyal ilişkileri yansıtmaya çalıştık.

(5)

ABSTRACT

Court records are the reference books in both regional and urban historical research and they are extremely important. If the city history researchers want to investigate first-hand sources, they have to look at court records. The subject of our thesis is Birecik Court Record No: 433. Taking advantage of this record, we can see in detail the social, economic, cultural, regional and urban structure of Birecik. In this respect, the importance of the court records is immense.

When we look at Birecik from a socio-cultural perspective between the years of 1899-1900, we see that most of the residents are Muslims and a small part of the residents are non-Muslims. Muslims in general; they have engaged in economic activities such as agriculture, livestock and agriculture.

In this study, we tried to reflect the social structure of Birecik, the areas of economic activity, the neighbourhoods, sub provinces and villages, the names and nicknames of the people used in this period, the social relations between Muslims and non-Muslims.

(6)

ÖNSÖZ

Birecik kenti, konum olarak Güneydoğu Anadoluda ticaret yollarının kesiştiği bir noktada olduğundan ve aynı zamanda Basra, Akdeniz limanlarının güzergahında yer aldığı için ehemmiyeti büyüktür. Birecik bu ticari özelliğini tarihsel olarak Osmanlı Devleti’nin kenti fethetmesinden sonrada devam ettirmiştir.

Birecik üzerinde yapılan çalışmalarda şer’iyye sicillerinin katkısı büyüktür. Çünkü şer’iyye sicillerinde Osmanlı Devleti’ndeki çoğu sancak ve idari bölgenin; sosyal, ekonomik, idari ve kültürel yapısı hakkında çok önemli bilgileri görmek mümkündür. Ayrıca şer’iyye sicillerine belli bir dönem aralığında Osmanlı Devleti’nde yaşanan her türlü olay kaydedildiği için bu siciller yerel tarih araştırmalarında da başvurulması gereken önemli bir kaynaktır.

Ankara’da bulunan Milli Kütüphane’de ve Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Birecik’e ait birçok şer’iyye sicili bulunmaktadır. Yalnız bunların bir kısmı gün yüzüne çıkarılmış, bir kısmıda yün yüzüne çıkarılmayı beklemektedir.

Bizde Birecik’e ait bir sicili ve bu sicilde bulunan birçok belgeyi, büyük bir özveri ve çalışmayla transkrip edip, değerlendirdik. İncelediğimiz belgeyle Birecik’in toplumsal, kültürel, idari ve kısmende olsa demografik yapısı hakkında bilgi elde etmekteyiz. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin şehir tarihi çalışmalarına katkı sağladığını ummaktayız.

Çalışma sırasında değerli fikirlerini ve yorumlarını hiçbir zaman eksik etmeyen, aynı zamanda danışmanım olan Dr. Öğretim Üyesi Hanife ALACA’ya, değerli Tarih Bölümü hocalarıma, çalışmamın her aşamasında teknik açıdan yardımını eksik etmeyen kardeşim Hasan Şayık’a aynı zamanda manevi desteklerini hiçbir zaman unutturmayan dostum Ramazan ALTUĞ’a burada ismini sayamadığım ancak gönlümün bir köşesinde yer etmiş tüm arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.

İbrahim EREZ 2019

(7)

İÇİNDEKİLER TEZ BİLDİRİMİ... ii DECLARATION PAGE... ii ÖZET... iii ABSTRACT ... iv İÇİNDEKİLER ... vi

TABLOLAR LİSTESİ ... vii

KISALTMALAR LİSTESİ ... viii

GİRİŞ ... 1

I. BÖLÜM ... 3

ŞER’İYYE SİCİLLERİ VE BİRECİK’İN TARİHİ ... 3

A. ŞER’İYYE SİCİLLERİ VE TEREKELER... 3

1. Şer’iyye Sicilleri ... 3

1.2. Ma’ruzlar ... 6

B. BİRECİK’İN TARİHİ ... 7

2. Birecik’in Genel Tarihi ... 7

3. Birecik’in Osmanlılar Tarafından Fethi ... 8

II. BÖLÜM ... 11

433 NUMARALI BİRECİK ŞER’İYYE SİCİLİ’NİNDEĞERLENDİRİLMESİ ... 11

1. İdari Yapı ... 11

2. Sosyal Hayat ... 13

2.11. 433 Nolu Defterde Geçen Davaların Tablosu ... 22

3. Ekonomik Hayat ... 23

3.1. Miras Olarak Bırakılan Ev Eşyaları ... 23

3.2. Miras Olarak Bırakılan Kişilerin Giydikleri Eşyalar ... 24

3.3. Miras Olarak Bırakılan Hayvanlar ... 24

3.4. Miras Olarak Bırakılan Tarımsal Ürünler ... 24

3.5. Miras, Kalan Eşya, Hayvan ve Mülkler ve Değerleri ... 24

3.6. Kullanılan Paralar ... 27

III. BÖLÜM ... 29

433 NUMARALIBİRECİK ŞERİYYE SİCİLİNİN TRANSKRİPSİYONU ... 29

SONUÇ ... 256

KAYNAKÇA ... 258

EK- 433 NUMARALI BİRECİK ŞER’İYYE SİCİLİ ORJİNAL METNİ 262 ÖZGEÇMİŞ ... 285

(8)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Numara 6’da Miras Olarak Bırakılan Eşyalar ve Değerleri . ... 24

Tablo 2. Numara 16’da Miras Olarak Bırakılan Eşyalar ve Değerleri. ... 24

Tablo 3. Numara 18’de Miras Olarak Bırakılan Eşyalar ve Değerleri. ... 24

Tablo 4. Numara 20’de Miras Olarak Bırakılan Eşyalar ve Değerleri . ... 26

Tablo 5. Numara 24’te Miras Olarak Bırakılan Eşyalar ve Değerleri... 27

(9)

KISALTMALAR LİSTESİ

A.g.e. : Adı Geçen Eser A.g.tz. : Adı geçen tez

A.M.K. : Ankara Milli Kütüphane Ag.m. : Adı Geçen makale

B.O.A. : Başbakanlık Osmanlı Arşivi B.Ş.S. : Birecik Şer’iyye Sicili C. : Cilt

DİA : Diyanet İslam Ansiklopedisi H. : Hicri M. : Miladi M.Ö : Milattan Önce M.S : Milattan Sonra No : Numara s. : sayfa Sy. : Sayı Ü. : Üniversite

(10)

GİRİŞ

Çalışmamızın temelini oluşturan Birecik Şer’iyye Sicili’nin aslı Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nde bulunmaktadır. Ayrıca bu metinlerin hem asıl olarak hem de mikrofilm olarak Ankara Milli Kütüphanesinde de bulunmaktadır.

Bu sicili yani 433 Numaralı Birecik Şer’iyye Sicili’ni değerlendirmekteki ve yorumlamadaki amacımız Birecik tarihiyle ilgili bir metni ortaya çıkarmaktır. Bu bağlamda sicilde bulunan belgeler yoğun bir şekilde tasnife uygulanacaklardır. Bu tasniften önce defterle ilgili bilgiler verilecektir. Biz tezimizi üç kısma ayırdık. Birinci kısımda şer’iyye sicilleri ve Birecik’in tarihiyle ilgili bilgiler verdik. İkinci bölümde belgenin değerlendirilmesini ve üçüncü bölümde ise belgenin transkripsiyonunu yaptık. Değerlendirmelere baktığımız zaman Birecik’in sosyal, kültürel, idari yapısı hakkında bilgi sahibi olduk.

Araştırmanın Önemi ve Metodu

Osmanlı toplum yapısına baktığımız zaman sosyal açıdan kozmopolit bir yapısının olduğunu görmekteyiz. Osmanlı toplum yapısını anlamada birinci elden kaynaklardan biri şer’iyye sicilleridir. Bu sicillere bakarak Osmanlı toplum yapısının ortaya çıkarabiliriz.

Osmanlı şer’i mahkemelerinde bulunan kadılar ve diğer görevliler; halkın şikayet ve arzularını, ferman ve hükümlerini bu defterlere kaydederlerdi. Osmanlı Devleti’nin sosyo-kültürel, idari ve siyasi yapısını iyice anlamak için şer’iyye sicillerine bakmamız gerekir.

433 Numaralı Birecik Şer’iyye Sicili’de bize Hicri 1317-1318 Miladi 1899-1900 yılları arasında Birecik’te neler olmuş bu bağlamda bilgiler vermektedir. Bu belgeler ışığında o dönemin sosyal, kültürel, adli, idari ve demografik yapı hakkında bilgiler verilmektedir.

Belgeleri incelerken şöyle bir metot uyguladık. İlk önce sicilin transkripsiyonunu yapıp sonrada tasnif ve değerlendirmesi yaptık. Belgelerin yorumlanmasıyla Birecik’in sosyal yapısı, merkezi idare ile olan ilişkileri, gündelik yaşam ile ilgili bilgiler ortaya çıkarılacaktır.

(11)

Sicil tamamen Türkçe belgelerden oluşmaktadır. 60 varak olan bu sicilin belge sayısı 258 dir. Biz sorumlu olduğumuz 220 numaralı yere kadar ki kısmı çevirdik ve değerlendirilmesini yaptık.

Çalışmamızın Transkripsiyon aşamasında her bir kelime üzerinde titizlikle durulmuştur. Fakat bazı belgeler eski ve yıpranmış olduğundan bu belgelerde okunamayan kelime ve belgeleri(…) olarak gösterdik.

Çalışmamızda 433 Numaralı Birecik Şer’iyye Sicilinin Transkripsiyonuna ve Değerlendirilmesine yer verdik.

(12)

I. BÖLÜM

ŞER’İYYE SİCİLLERİ VE BİRECİK’İN TARİHİ

A. ŞER’İYYE SİCİLLERİ VE TEREKELER

1. Şer’iyye Sicilleri

Osmanlı Devleti’nin hukuki yapısı ikiye ayrılırdı.1 Birincisi İslam hukukunun uygulandığı şer’i hukuk, ikincisi ise örf ve adetlerden ve yaşamsal tecrübeden oluşan örfi hukuktur.2Şer’iyye sicilleri, Osmanlı Devleti’nde şer’i hükümlerin yani İslam hukukunun uygulandığı mahkemelerde kadılar ya da diğer görevliler tarafından tutulan kayıtlara şer’iyye sicili veya diğer bir adlandırmayla sicillat defteri denilir.3

Şer’iyye siciliyle ilgili başka bir tanım yapacak olursak; Osmanlı Devleti himayesi altında yaşayan tüm insanları belli bir şekilde ilgilendiren bütün hukuki vakaları, kadıların hükmettiklerikararları, hüccetleri ve islam hukukunun uygulandığı yargıyı ilgilendiren bütün tutanakları kendi içerisinde barındıran defterlere umumi anlamda ‘’ şer’iyye sicilleri’’ veya ‘’zabt-ı vakayi sicilleri’’ denir.4

Şer’i mahkemelerce hüküm verilen her çeşit ilam, hüccet ve şer’i evrak görevlilerce titiz bir çalışma sonucu asıllarına uygun bir halde kayda alınırdı.5

Şer’iyye sicilleri, 15. asrın ilk yarısından başlayarak 19. yüzyılın ilk çeyreğine kadar ki dönem içerisinde Osmanlı Devleti tarihini, ictimai hayatını, ekonomik yapısını, kültürel ve hukuki gelişmeleri yakından ilgilendiren İslam hukuku alanı olarak şeriat mahkemelerinin tutanaklarıdır. Bu tutanaklar birinci elden yegane kaynaktır.6

Şer’iyye sicilleri kişilerin bulundukları yerin mali ya da iktisadi hayatına dair ana belgelerdir. Biz şer’iyye sicillerine bakarak biz çeşitli etnik gurup ve cemaatlerin birbirleriyle ve yerel yönetimleriyle olan ilişkileri hakkında bilgi sahibi olabiliriz.7

1 Yusuf Halaçoğlu, 14-17. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2014, s.121.

2 M. Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Fakülte Kitabevi, Isparta, 2015, s.114.

3Ahmet Akgündüz,’’İslam Hukukunun Osmanlı Devletinde Tatbiki: Şer’iyye Mahkemeleri ve Şer’iyye Sicilleri’’ ,İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi , sy.14 , Ankara, 2009 , s. 13-48.

4Ahmet Akgündüz ,Şer’iyye Sicilleri, C. 1 , Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 1988 ,s. 15.

5 Akgündüz, a.g.e. , s.12.

6İmran Demirbaş Şahin,’’Şer’iyye Sicillerinin Önemi ve Çanakkale Şer’iyye Sicilleri’’,

Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, Sy.3, İstanbul , 2008, s.139.

(13)

Biz araştırmacılar, şer’iyye sicillerine bakarak kamu görevlilerinin, zanaatle uğraşanların, tüccarların köylü üreticilerin ve topraksız köylüler hakkında iktisadi anlamda bilgi sahibi olabiliriz.8

Ali Kaya şer’iyye sicilleri hakkında bu ibareleri kullanır.’’Şer’iyye sicilleri,

Osmanlı Devleti içerisinde yaşayan tebaanın kendi arasında alım satım ilişkilerini, değiştirilen eşyaları, çalışanların ücretlerini, para basımı vb. gibi ekonomik, medrese, cami ve külliye gibi kurumların inşası, idaresi, tamiri, ve içki partileri düzenleyen kişilerin takip edilip önlenmesine dair nasıl bir yöntem izlendiği hakkında bize bilgiler vermektedir.’’9

Başka bir husus şer’iyye sicillerine baktığımız zaman zevaç, boşanma, nafaka, vasi tayini, vekillik, miras, cizye, haraç, vergi, adam katl, sirkap ve diyet gibi özel hukukun alanına giren birçok bilgiye bu siciller sayesinde ulaşabiliriz.10

Ayrıca şer’iyye sicilleri, Osmanlı toplumunun yapı taşı olan ve ehemmiyeti sorgulanamayan aile yapısı; evlilik tipleri, kadın ve erkeklerin aile içerisinde nasıl bir role sahip olduklarını kısacası Osmanlı aile yapısı hakkında bilgi vermektedir.11

Şer’iyye sicilleri, Osmanlı Devleti himayesi altında yaşayan Müslümanlar ile Müslüman olmayan toplulukların birbirleriyle olan sosyal ilişkilerinin anlaşılması için yardımcı pekçok kaynak şer’iyye sicillerinde bulunmaktadır. Ayrıca Müslüman olmayanlar Osmanlı toplum bünyesinde nasıl bir muameleyle karşılaştıklarını görmek için de şer’iyye sicillerine başvurmak gerekir.12

Şer’iyye sicilleri, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin Osmanlı Devleti’nin himayesi altında yaşayan bütün insan guruplarını kapsayan ve bu olaylarlailgili bütün mahkeme hükümlerini ve idari manada düzenlemeleri kendi içerisinde barındırmaktadır.13

Şer’iyye sicilleriyle birlikte birçok bilinmeyen olay gün yüzüne çıkarılmakta ve günümüze ışık saçmaktadır.14

8Demirbaş Şahin, a.g.m. , s.139.

9Ali Kaya, ‘’17. Yüzyıl Bursa Şer’iyye Sicillerinin İslam Aile Hukuku Açısından Tahlili’’,

Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, C. 17, Sy.1, İstanbul,2008, s.81-82.

10Kaya, a.g.e. , s.2.

11Demirbaş Şahin, a.g.m., s.139.

12Sevim Sağlam, 244 Numaralı Mardin Şer’iyye Sicili, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Batman, 2014, s.4.

13Akgündüz, a.g.e., s.12.

14Hayri Erten, “Sosyolojik Veri Olarak Şer’iyye Sicillerinin Değerlendirilmesi’’İlahiyat Dergisi, Sy. 10 , Konya, 2000, s. 532.

(14)

Şer’iyye sicillerine baktığımız zaman Osmanlı Devleti’nde sosyal ve ekonomik hayatın vazgeçilmez unsurlarından olan kölelerin hayatlarının muhtelif yönleriyle incelenmesinde, ticari bir mal olarak alınıp satılmasında, azad olunarak özgürlüklerine kavuşmalarında, bu konular hakkında bilgi almak içinde yegane kaynak şer’iyye sicillleridir.15

Şer’iyye sicillerine baktığımız zaman yerel tarihi olaylara, şehrin iç yapısına, şehirdeki sakinlerin kimliklerine ve etnik yapılarına, bir kısım kurumların işleyişine ve tarihe kalın harflerle isimlerini yazmış karakterler hakkında da bilgi sahibi olabilmekteyiz.16

Son olarak Abdulaziz Bayındır Şer’iyye sicilleri hakkında şu ifadelere yer verir.‘’ Şer’iyye sicilleri, merkezden gelen tezkereleri, tahrirleri, fermanları, paşaların,

vezir-i a’zamların, beylerbeyinin gönderdikleri buyrultuları, kadıların verdikleri i’lamları, hüccetleri, kaza, kasaba ve köylerde önemli gördükleri olayları, verilen cezaları, miras paylaşımlarını, boşanma ve evlenme kararlarını, tayin ve atamaları, noter tasdik belgelerini, ıtıknameleri ihtiva eden kadının mahkeme zabıt defterleridir.’’17

1.1 Terekeler

Osmanlı toplumunda ölen birinin kadı tarafından mallarını varislerine pay etmesine tereke(miras) denir. 18 Hanefi mezhebi ıstılahında ise başkasının hakkı bulunmayan ölünün bırakmış olduğu mallara da tereke denir.19

Tereke defterleri içerik olarak zengin bir bilgi birikimi taşırlar. Biz Osmanlı toplumunda tereke defterlerine bakarak vefat eden merhumun isim, ünvan ve baba adı, mesleği, medeni hali ve aile yapısı, menşei, oturduğu mahalle, dini ve sosyal statüsü hakkında birçok bilgiyi elde edebiliriz.20

15İzzet Sak, Şer’iyye Sicillerine Göre Sosyal ve Ekonomik Hayatta Köleler, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Konya , 1992, s.4.

16Zeki Arıkan ,‘’ Bir Kanunname Sureti’’ , Tarih İncelemeleri Dergisi , C. 3 , İzmir, 1987,s.49. 17Abdulaziz Bayındır, İslam Muhakeme Hukuku, Süleymaniye Vakfı, İstanbul, 1986, s.1. 18Ahmet Yılmaz, 19. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Şer’iyye Sicilleri ve Tereke Defterlerine Göre

Medine-i Ayntab’ın İktisadi ve İctimai Durumu, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1997, s.17.

19Yılmaz, a.g.tz.., s.17.

20Nazik Betül Çelik,Tereke Defterlerine Göre II. Mahmut Döneminde Tokat’ın Sosyal ve

(15)

Tereke defterlerine baktığımızda ölen şahsın mirasçıları arasında varsa zevcesi,çocukları, anne ve babası, kız ve erkek kardeşleri ve diğer mirasçılar hakkında da bilgi elde edebiliriz.21

Tereke defterlerini araştırdığımızda ekonomik anlamda Osmanlı toplumunun servet guruplarını öğrebilir; ticari, sermaye ve ev eşyalarının neler olduğu hakkında bilgi sahibi olunabilir, Ayrıca eşya cinsleri hangileridir. Bu konu hakkında yorum yapmak, konut tipleri ve yerleşkeleri hakkında bilgi edinmek, dönemin sanayisi hakkında bilgi edinmek, sanat guruplarını ve meslek dallarını öğrenmek mümkündür.22

Tereke defterleri, Osmanlı Devleti’nin koymuş olduğu vergileri kaç çeşit vergi olduğunu, vergisini ödemeyenlerin durumunu, arazilerin ne şekilde vergilendirildiği hakkında bilgi sahibi olmaktayız.23

Osmanlı Devleti’nde yaşayan tebaanın ekonomik durumu hakkında da bilgi elde etmek istiyorsak tereke defterlerine bakabiliriz. Bu defterlerden uzun ve mufassal fiyat listeleri çıkarmak, para rayiçlerini ve kıymetli madenlerin fiyatını öğrenmek, sanat kolları hakkında bilgi edinmek, halkın kullandığı eşyayı teyit etmek mümkündür.24

Son olarak terekeler de şer’iyye sicilleri gibi Osmanlı Devleti tarihi araştırmalarında birinci elden kaynak niteliği taşımaktadır. Tarihçiler terekelere bakarak birçok hadise hakkında bilgi sahibi olabilmektedirler.

1.2. Ma’ruzlar

Ma’ruzun kelime manası arz edilen şey demektir. Terimsel olarak da Osmanlı Devletinde kadıların kaleme aldıkları fakat kadıların kararını bağlamayan ve yazılı bir ispat niteliğinde olmayan sadece Osmanlı Devletindeki tebaanın icra makamlarına yazdıkları şikayetnamelere denir. 25 Çalıştığımız defterde yoğun olarak ma’ruz belgelerine rastlamaktayız. Özellikle belgelerin başında’’ maruz-ı da-i kemineleridir ki’’ yani ‘’pek aşağılık kölenizin arz ettiğidir’’ ifadesi yoğun bir şekilde yer almaktadır.

21Çelik, a.g.tz.., s.5.

22Yılmaz, a.g.tz., s.30. 23Yılmaz, a.g.tz.., s.30. 24Yılmaz, a.g.tz.., s.30.

(16)

B. BİRECİK’İN TARİHİ

2. Birecik’in Genel Tarihi

Fırat ırmağının sol kıyısında kurulmuş olan Birecik kenti, tarihsel süreç içerisinde birçok önemli yerleşmelere sahne olmuştur. Anadolu ve Mezopotamya gibi Dünya ticaret merkezlerinin kesiştiği nokta olduğu için ve stratejik öneme sahip olduğu için de birçok medeniyetin uğrak merkezi olmuştur.26

Araştırmalara baktığımız zaman M.Ö 2000’lerde Hititlerin elinde bulunan kentin o dönemdeki ismi BİRTHE olduğu tahmin edilmektedir.27 M.Ö 9. yy da Asur tabletlerinde ise TİLL-BASRİP adıyla anılmakta olan Birecik, Asur kralı II. Salmaneser’in kenti almasıyla kentin ismi, Salmaneser kalesi anlamına gelen KAR ŞULMAN-AŞARİA olmuştur.28

Birecik kelimesinin etimonolijisine yani kökenine baktığımız zaman Aramicede saray Arapçada kale, hisar anlamına gelen’’ Bire’’ kelimesi Birecik adının temelini oluşturur. İslam tarihçileri ise Birecik’e beyaz yer anlamında olan Arzu’l Beyda demişlerdir.29

Birecik kenti, Türkler tarafından alındıktan sonra, Türkler bu kente isim olarak’’ Bire’’ demişlerdir. Osmanlılar döneminde ise arşivlere veya şer’iyye sicillerine baktığımız zaman Birecik ‘e Beyretü’l Fırat veya Berecük, denilmiştir.

Birecik konum olaraktan kavşak niteliği taşıdığı için eski çağlarda Suriye ve Akdeniz’den Irak ve Karadeniz’e giden ticaret yolları buradan geçerdi. Bu da Birecik’in önemini artırmıştır. Ayrıca Birecik köprüsü, o dönemler de Zeugma ve Apemia şehirleri arasında yer alır. Doğu ile Batının ulaşımını sağlardı.30

Bölgeye ilk önce M.Ö. III. bin yılda Sümerler ve Akadlar II.binin ilk yarısında Babiller ve sonraları Hititler hüküm sürdüler. M.Ö 18.yy da Hurriler, 15.yy da Mitanniler hakim oldular. 31

Sonraki dönemlerde bölge Asurluların, Medlerin ve sonraları Perslerin eline geçmiş, ama nüfus ve dil hakimiyeti Aramilerin elinde kalmıştır. Bu durum tarihte nam

26Ali Yılmaz,’’ Birecik Sancağı’’, Kitaplık Yayınları, İstanbul, 2009, s.10. 27Yılmaz,a.g.e.,s.10

28A. Cihat Kürkçüoğlu, “Birecik’’, T.C. Kültür Bakanlığı Dergisi, Ankara, 1996,s.6 . 29Belazuri ,Fütuhu’l Büldan , çev. Mustafa Fayda, Siyer Yayınları, Ankara, 1987,s.251. 30Yılmaz,a.g.e.,s.10.

31Bülent İplikçioğlu, Eskiçağ Tarihinin Anahatları,Bilim Teknik Yayınları,İstanbul, 1990,s. 47-53.

(17)

salmış Makedonyalı Büyük İskender’in bölgeyi ele geçirip, burada Makedonopolis adında bir şehir kurmasına kadar etkisini sürdürmüştür.32

Sonraki dönemlerde bölge Romalıların ve Parthalılar’ın mücadele alanı olmuştur. Bu anlamda bölge istilaya yağmaya ve talana maruz kalmıştır. Nitekim bölge uzun savaşlardan sonra 165’te Romalıların hakimiyetine girmek zorunda kalmıştır.33

Birecik daha sonraları 395’te Roma imparatorluğunun ikiye ayrılmasıyla Bizans hakimiyetine girmiştir. Bu hakimiyetten sonra da bölgede savaşlar devam etmiştir. Bizanslar ile Sasaniler arasında bölgenin zabtı için kendi aralarında mücadeleler olmuş mücadeleyi Bizans kazanmıştır.34

Hz Ömer devrinde İslam tarihinde önemli bir yeri olan Müslümanlar ile Bizanslılar arasında Yermük savaşı yapılmış ve bu savaşı Müslüman mücahitler kazanmıştır. Kısa bir zamanda Suriye, Filistin ve Mısır Müslümanların eline geçti. Özellikle Iyad bin Ganem komutasındaki birlikler Cezire bölgesine girerek Rakka, Urfa ve Birecik’i ele geçirmişlerdir.35

3. Birecik’in Osmanlılar Tarafından Fethi

Birecik, Emeviler ve Abbasiler devrinde fetihler için bir üs bölgesi olarak kullanılmıştır. Bölge Selçuklular tarafından feth edilinceye kadar Bizans egemenliğinde kalmıştır.36

Bölgeye yapılan ilk keşif amaçlı Selçuklu akınları Arslan Yabgu’nun oğlu Kutalmış Bey tarafından yapıldı.37 Büyük Fatih Alpaslan Malazgirt’ten önce Halep üzerine sefer yapmış ve Birecik’ten geçmiştir. 38

Sonraki dönemde 1097 de yola çıkan Haçlı birlikleri Fırat’ı geçerek yavaş yavaş bütün şehirleri ele geçirmeye başladılar. Büyük İslam Komutanı İmadettin Zengi,

32Fikret Işıltan, Urfa Bölgesi Tarihi, Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul, 1960, S.8-13, Kurucu, a.g.tz.,S.8.

33Işıltan, a.g.e.,s.17-20. 34Işıltan, a.g.e.,s.27. 35Yılmaz, a.g.e. ,s.11.

36El-Belazuri,a.g.e., s.246, Gregory Ostrogosky, Bizans Devleti Tarihi, Çev. Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1986, s.96.

37 Aksarayi Kerimuddin Mahmud, Selçuklu Devletleri Tarihi, Çev. M. Nuri Gençosman, Türk Tarih Kurumu, Ankara,1943, s.110.

(18)

Haçlılar üzerine sefer yaparak Urfa ve Suruç dahil Fırat’ın doğusunda bulunan bütün kaleleri haçlılardan geri aldı .39

Büyük İslam Komutanı Selahattin Eyyubi, Cezire yöresinde fetihlerde bulunduğu zaman Musul idaresinde olan Birecik, Şihabuddin Mahmud’un elindeydi.40

Birecik önce Eyyubilere sonra da Memlüklerin hakimiyetinde olan Artukluların elinde kalmıştır. 1265 yılında Moğollar tarafından Birecik Kalesi kuşatılmışsa da belli bir netice alınamamıştır.41

Bu dönemden sonra Birecik kenti sürekli Müslümanların elinde kalmıştır.13.yüzyıl da Moğolların İslam dünyasını istila etmelerine rağmen İslamiyet’in sağlam bir siperi olarak kendini ortaya çıkarmıştır. Birecik şehri 13.yüzyıl dan 15. yüzyıl’ a kadar uzun bir dönem Memlüklerin hakimiyetinde kalmıştır.42

Timur Han Halep dönüşünde Fırat nehrini köprüden geçmiş ve Birecik’e girmiştir. Memlük naibi Nasır Muhammed Bin Musa, Timur’a itaatini bildirdi. Memlük naibinin Timur’a itaatinin temelinde, Birecik’i tahribata uğratmaktan önlemek ve naibliğinin devam etmesini sağlamaktı.43

Timur belli bir dönem Birecik’i hükümranlığı altına almıştı. Sonraki dönemde Timur’un geri çekilmesi üzerine bölge Türkmen beylerinin hakimiyet kavgalarına neden oldu.44

Birecik kenti, 15. Yüzyılda kısa süreli de olsa Akkoyunluların ve Karakoyunluların elinde kalmıştır. Özellikle Akkoyunlular yıkılışlarına kadar Urfa’yı ellerinde tutmuşlarsa da bir türlü Birecik kalesini Memlüklerden alamamışlardır.45

1467 yılları başlarında Osmanlı Devletiyle dostluk içerisinde olan Dulkadirli Beyi Şehsuvar Bey , Memlüklerin hudut şehirleri olan Rumkal ve Birecik’i ele geçirdi.46

Şehsuvar Bey’in Yeşbek kumandasındaki Memlük ordusuna yenilmesi üzerine Şahbudak Bey Memlüklere bağlılığını bildirerek Dulkadirli tahtına oturtuldu. Bu olaylar

39 Işın Demirkent, Urfa Haçlı Kontluğu Tarihi, Türk Tarih Kurumu,Ankara, 1990,s.14, Kurucu,

a.g.tz.,s.9.

40Ramazan Şeşen, Salahaddin Devrinde Eyyubiler Devleti, İstanbul, 1983, s.48. 41Ernest Wallis Budge,Abul Farac tarihi, Çev. Ömer Rıza Doğrul, Ankara, 1999, s.573. 42A. Cihat Kürkçüoğlu, ‘’Birecik’’, T.C. Kültür Bakanlığı Dergisi, Ankara, 1996, s.6.

43Nizamuddin Şami, Zafername, çev. Necati Lugal, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1987, s.284. 44Yılmaz,a.g.e.,s.15.

45F.Sümer, Karakoyunlular,Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1984, s.100

46 M.Halil Yinanç, Türkiye Tarihi, Türk Tarih Kurumu, C.I, İstanbul, 1944,s.49, Yılmaz,a.g.e.,s.15.

(19)

Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın hırsını arttırmış, Akkoyunlu beyi Dulkadirli topraklarına girmeye çalışmış, Birecik’i kuşatmıştır.47

24 Ağustos 1516 günü yapılan Mercidabık Savaşında Memlük ordusu, Osmanlı ordusunun karşısında büyük bir yenilgiye uğradı. Yavuz Sultan Selim Han zaman kaybetmeden Halep’e girdi. Bu arada Birecik ve Rumkale olmak üzere Halep sınınrında bulunan tüm kaleleri ve şehirleri kendisine bağladı.48

Birecik şehri, Osmanlı hakimiyetine girmeden önce Hitit, Asur, Mitanni, Hurri,Roma Emevi, Bizans, Selçuklu, Zengi, Artuklu, Timurlu, Akkoyunlu ve Karakoyunlu devletlerinin hakimiyetinde kalmış önemli bir kenttir.49

Ortaçağda Birecik şehri, kara ve nehir ticareti için önemli ve stratejik bir yerdeydi. Ayrıca Müslümanlar için büyük bir önem taşıyan Hac yolunun üzerinde bulunmasıyla da ayrı bir değere ve öneme sahiptir.50

Fikret Işıltan’ın araştırmalarına bakılırsa, 1240’larda Eyyübilerinde Birecik’te hüküm sürdüğü anlaşılmaktadır.51

Birecik, 1919 yılında önce İngilizler, sonra da Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Şehir sakinleri bu işgallere karşı şehrin içinde çeşitli mücadele taburları ve birlikler oluşturmuşlardır. Bu taburlar sayesinde işgalci konumunda olan Fransızlar ve İngilizler belli bir direnişten sonra Birecik’i terk etmek zorunda kalmışlardır.52

Birecik, 10 Temmuz 1920 ‘de işgalden kurtulmuş, 21 Ekim 1922 Ankara antlaşmasıyla da Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına dahil edilmiştir. 1923 yılında ilçe merkezi olup ve halen Şanlıurfa iline bağlı bir ilçedir.53

47Yılmaz,a.g.e.,s.16.

48Ali Mümtaz Mağden, ‘’Oliver’e Göre Anadolu’’, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2001, s.9.

49Kürkçüoğlu, a.g.e.,s.6; Mağden,a.g.tz..,s. 9.

50Ayda Ödekan, Birecik-Suruç Geçmişin Kapıları, Türkiye Kültür Sektörü TÜBA-TÜKSEK, Türkiye Bilimler Akademisi Yayını, Ankara, 2003, s.12.

51Meryem Acara-Ceren Erel, Ortaçağ’da Birecik ve Çevresi, GAP Bölge İdaresi Baskanlığı Yayını, Ankara, 1999, s. 34.

52Muhammet Kurucu,’’ 13-20. Yüzyıllarda Birecikte Mimari Eserler’’, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Van,2006,s.10.

(20)

II. BÖLÜM

433 NUMARALI BİRECİK ŞER’İYYE SİCİLİ’NİNDEĞERLENDİRİLMESİ

1. İdari Yapı

Birecik, 16. Yüzyılda Yavuz Sultan Selim’in doğu siyaseti neticesinde Mercidabık savaşından sonra feth edilmişti.5417. Yüzyılda sancak merkezi ilan edilmiş, sonraki dönemlerde Urfa’ya bağlanmıştır. Çalıştığım defterde 1899-1900 tarihleri arasında Birecik kazasının Urfa’ya mülhak olduğunu, Urfa’nında Halep vilayetine dahil olduğunu görmekteyiz.55

1.1. İdari Birimler

İncelediğimiz belgelerde Birecik’in Urfa’ya mülhak olduğunu, Urfa’nında Halep’e dahil olduğunu söylemiştik. Birecik, genelde Urfa’dan atanan naipler tarafından yönetilmekteydi.

1.1.1.Kazalar

Kaza, siyasi ve kültürel anlamda üstünlüğü elde etmiş, çevresine göre daha merkezi konumda olan etrafını birçok köyün çevirdiği idari yapıya kaza denir.56

Çalıştığımız defterde adı geçen kaza isimleriHarran (Urfa) , Kilis, Suruç, Ayıntab, Rumkale, Lice (Diyarbekir) , Gurun (Sivas), Bab.

1.1.2. Mahalleler

Mahalle, sürekli veya geçiçi olarak mesken olmak için insanlar tarafından oluşturulan en küçük yerleşim alanlarına denir.57 Mahalle bir yer ismi olarak bir ilin ya

54Mağden,a.g.tz..,s.9.

55 B.O.A.,433 Nolu B.Ş.S.,No.5, s.1. 56 Sağlam, a.g.tz., s.237.

57 Osman Özsoy, ‘’Osmanlı Devletinde Mahalleliler Arası Münasebetler’’, Tarih Dergisi, 1988, İstanbul, s.59.

(21)

da ilçenin en küçük fiziksel alanına, toplumsallaşma olarak da bir yerde oturan ve aralarında örgütsel bir bağ bulunan topluluğa denir.58 Mahalleler, bir şehri oluşturan yapı taşlarıdır. Mahallede oturan sakinler birbirlerini çok iyi bir şekilde tanır, birbirlerinin tamamlayıcısı olurlardı.

Osmanlı Devleti’nde kişiler ikamet ettikleri mahalleye göre isimlendirilmişlerdir. Ayrıca mahalleler merkezi idare tarafından bakıldığında mali bir birim olarak vasıflandırılmış ve mahallede yaşayan ahali toplu olarak bir meblağdan sorumlu tutulmuşlardır. Bu uygulamayla mahalle sakinleri arasındaki ilişkiler denetlenmiştir.59

İncelediğimiz defterde adı geçen mahalle isimleri şunlardırSaha, Sancak, Tedrib, İskelebaşı, Eminbey, Aşağı, Hocaşeref, Şehreküstü, Meydan, Merkez, Darcenk, Vadicenk, Babü’l Harc, Şeyhlü, Aşit, Hamam, Gölbaşı, Babu’t Tedrib, Künüler.

1.1.3. Nahiyyeler

Nahiye, idari yapı olarak kazadan küçük olup köyden büyük olan yerleşim yerlerine denir.60 Özellikle 19. yüzyıldan itibaren idari anlamda mülki idarenin en küçük parçasına da nahiyye denilirdi.

Elimizdeki defterde adı geçen nahiye isimleriBarak, Telbaşar, Çukurvirana, Kızılcahisar(Ayntab).

1.1.4.Karyeler ( Köyler)

İdari anlamda nahiyyelerden küçük yerleşke birimlerine verilen isme denir.61Günümüzdeki köylere tam olarak karye denilebilir.OsmanlıDevleti’nde köylüler genellikle ziraatle uğraşırlardı. Bu sebeple de olsa Osmanlı Devleti’nde köyler önemli yerleşim birimleridir.62

58 Musa Şahin, Esra Işık,’’Osmanlıdan Cumhuriyete Mahalle Yönetimi’’, Dumlupınar

Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sy.30, İstanbul, 2011, s.223.

59 Özen TOK, “Kadı Sicilleri Işığında Osmanlı Şehrindeki Mahalleden İhraç Kararlarında Mahalle Ahalisinin Rolü”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Dergisi,Sayı: 18 Kayseri 2005, s.156.

60 İlhan Şahin, ‘’ Nahiye’’, Türkiye Diyanet Vakfı Yay. C.2 İstanbul, 1979, s.626. 61 Halaçoğlu, a.g.e., s.109.

(22)

Elimizdeki defterde adı geçen karye(köy) isimleriBanazlı, Çölrek, Kefret, Tertib, Mizar, Güntepe, Sam, Talasman, Resu’l ayn, Mezar, Güzin, Cerilus, Tıbbiye, Kefrek, İkizce, Ank, Barak, Ayni, Alişar, Banazlı, Çalıoğlu, Yukarıköklü, Klisecik, Silsile, Yukarıtaşan, Kılcan, Sürek, İzan, Nizib, Nisa, Ganab, Asman, Suruc, Telhayba, Zağma, Kayn, Hamami, Telhamis, Baraktımar, Kara, Şiran, Bayezit, Kılıcan, Yukarı,Erikli, Nalbur, İzan, Mezraa, Sefire, Kersantaş, Nizib, Devehöyük, Telerbain, Telmus, Mesudiye, Hacınebi, Yedikapı, Koruca, Keferin, Kabaağaç.

2. Sosyal Hayat

Birecik şehri, değişik etnik kökenli ve farklı memleketlerden gelen kişileri de kendi içerisinde barındırmaktaydı. Acem, Avşar, Berazi, Kürt, Türkmen, ve Varsak gibi Müslüman ahalinin yanında, Gayrimüslimler de (Ermeni, Protestan, Katolik, Yahudi) Birecik’te hayatlarını idame ettirmekteydiler.63

Ticaret sayesinde Birecik’e çeşitli şehirlerden insanlar gelmekteydi .Özellikle Urfa, Antep, Halep gibi şehirlerden gelindiği bilinmektedir.64 Elimizde bulunan defterde de Birecik’te Müslimlerin ve Gayr-ı Müslimlerin bir arada yaşadıkları ve miras davalarında gayrimüslimlerin de davalalarının görüldüğünü görmekteyiz. 65 Genel davaların mirasa bağlı davalar olduğu için defterde cinayet davalarının olmamasından dolayı, bölgede huzurun ve asayişin hâkim olduğunu söyleyebiliriz.

2.1. İsimler

İsim koyma geleneği insanlık tarihinin başlangıcıyla başlar. İnsanlar hem kendilerini hem de başkalarını tanımlayabilmek için isim koyma mecburiyetine başvurmuşlardır. İsimler bir kültürün yansımalarıdır. Osmanlı Devleti de bir İslam Devleti olduğu için, çocuklarına genellikle müslüman isimler bırakılmıştır. Genelde Hz. Peygamberin ailesine ve ashabına saygıdan dolayı yoğun olarak Muhammed, Hasan, Hüseyin, Bilal, Yasir, Hatice, Ayşe, Gülsüm gibi isimleri verilmiştir. Hz. Peygamberin ismi tarihsel süreç içerisinde Mehmet olarak değişime uğramıştır.66

63 Yılmaz, a.g.e., s.24.

64 Yılmaz, a.g.e., s.24.

65B.O.A. 433 Nolu B.Ş.S., No.30,s.12.

66 Ahmet Kankal, ‘’17. Ve 18. Yüzyıllarda Kuzey-Batı Anadoluda Sosyal Hayat’’, Tarih

(23)

Elimizdeki defterde adı geçen müslüman erkek isimleriAbdulvehap, Abdulkadir, İbrahim, Şerif, Mehmed, Hasan, Ali, Recep, Tahir, Mehmed Ali, Müslim, Yusuf, Bozan, Benan, Abdullah, Hüseyin, Mahmud, Kasım, Abdurrahman, Hamza, Sadık, Salih, Halil, Ömer, Mustafa, Yahya, Derviş, Süleyman, Şaban, Ahmed, Bekir, Ömer, Selim, Kazım, Hurşid, Cafer, Bektaş, Cemal, Abo, Veysü, Arif, Raşid, Osman, Dursun, Abdulgafur, Maho, Emir, Abdi, Mehmed Rıfat, Bahaeddin, Fethullah, Ziya, Behram, Ali Rıza, Şevki, Abdulhamid, Numan, Resul, Abdi, Mustu, Salho, Mehmed Harun, Bekir Abbas, Mustafa Ali, Eyüb, Şakir, Abbas, Şermah, İdris, Kasım, Samed, Hamare, Hamd, Hamo, Mürsel, Bozo, Şerif, Rüstem, Bako, Eşko, Nuri, Mahdo, Kemaleddin, Mehmed Derviş, İshak, Seyyid, Basravi, Cuma, Sülü, Şeyho, Şemo, Derbaz, Remo, Abdurrezzak, Matar, Mehemed, Gül Mehmed, İsmail, Mahfuz, Ömer Edib, Abdussubur, Bektaş, Akaş, Sabri, Hanefi, Haybo, Mehmed, Mehmed Nuri, Abdulgani, Necib, Şeyho, Mamo, Nafiz, Sadeddin, Ömer Benan, Nemo,Timur, Mehmed Rahi, Numan, Davut, Selim, Mehmet Kazım, Beşir, Hıdır.

Elimizdeki defterde adı geçen müslüman kız isimleriMeryem, Miyase, Fatıma, Eslem, Zeynep, Zeliha, Hace, Emine, Ayişe, Selvi, Eslim, Hayriye, Döne, Ayni, Adile, Hadice, Rukiyye, Eslim, Leyla, Eymeş, Safiye, Şahide, Rahime, Güllü, Elif, Emine, Avaş, Firdevs, Mekime, Mekiye, Medine, Asiye, Rahime, Münteha, Mekkiye, Hafize, Nasibe, Şahide, Ümmühan, Döndü, Behiyye, Maye, Naile, Miyase, Havva, Raife, Şükriye, Cemile, Fethiye, Şaziye, Gülsüm, Şerife, Cennet, Rahime, Nefise, Hadviye, Gülcin, Saline, Hanım, Zehra, Rabia, Döndü, Havva, Mavi, Mihriban, Firdevs, Behiyye, Zahide, Nuriye, Esma, Gülizar, Zekiye.

Elimizdeki defterde adı geçen gayr-ı müslim erkek isimleriBabeyt, Kermiş, Serek, Musis, Yusuf, Kigork, Bağdev, Kirkor, Abu, Nersez, Akob, Serik, Nersez, Avadin, Ohannes, Merad, Artin, Kesper, Toma Ahvan, Ravatoma, Kalemkaryan, Serkez, Karabet, Maksi Toro, Toros, Parsum, Abuseş, Diravkas, Rolaya, Biço, Ades, İbrahim, Toma Ahvan, Kigo, İto, Atam, Karziyan, Homoş, Artan.

Elimizdeki defterde adı geçen gayr-ı müslim kız isimleriEnuş, Hatun, İva, Lusya, Karer, Afsa, Nazeli, Lali, Ahsa, Artin, Ağsaa, Miram, Eter, Sara, Manik, Sara Sahfiyan, Hucur.

(24)

2.2. Lakaplar

Elimizdeki belgelerde lakaplara baktığımız zaman genellikle kişilerin sosyal konumları, meslekleri, fiziksel durumları, ırklları ve meşrebleri dahilinde lakaplarının olduğunu görmekteyiz.

Elimizdeki belgelerde adı geçen lakaplarTopal, Hacı, Şeyh, Hoca, Hanım, Bey, Sofi, Hafız, Ağa, Çerkes, Kurdo, Mevlana.

2.3. Evlilik

Diğer dinlerde olduğu gibi İslam dininde de evlilik kutsal sayılmış olup belli bir olgunluğa gelmiş kişilerinde evlenmesi teşvik edilmiştir.İslam’da evlilik Allah’ın koyduğu bir kanun olarak görülmüştür. Kadın ve erkeğin belirli hak ve vazifelerini yerine getirmek için hukuki sözleşmeye de evlilik akdi denir.67Osmanlı Devleti toplumunda ise nikah, ya kadı başkanlığında yada mahkeme tarafından görevlendirilmiş bir din adamı tarafından gerçekleşirdi.68

İncelediğimiz defterde evlilikle ilgili dava sayısı azdır. Fakat bir belgede çocuk yaşta evlenen Fatıma Hanım’ın kocası tarafından aşırı şekilde şiddet gördüğünü ve bu şiddete dayanamayan Fatıma Hanım’ın babasının evinde artık ikamet ettiği yazılmaktadır.69

Diğer bir belge de ise, evini terk eden Ayşe Hanım’ın, evine geri dönmesi ve görevlerini yerine getirmesi için kocasınıntalepleri üzerine hakimin, eşin evine dönmesi için ihtar verdiğini görmekteyiz. Hakimin belli bir süreden sonra iki tarafı dinleyip eşin evine dönmesi ihtarını verdiği yazılmaktadır.70

2.4. Cinayetler

İncelediğimiz belgelerde herhangi bir cinayet vakasına rastlanılmamıştır. Bu bağlamda bölgede huzur ve asayişin sağlandığını ifade edebiliriz.

67 Nedim Bahçekapılı,’’ İslam ve Klise Hukuku Açısından Aile ve Evlilik’’, Avrupa İslam

Üniversitesi Araştırmaları Dergisi, Sy.1,2008, s.32.

68 Esra Yakut, ‘’ 19. Yüzyılda Orta Anadolu Bölgesinde Evliliğin Ortaya Çıkışı, Sona Ermesi ve Sonuçları’’,G.Ü Hukuk Fak. Dergisi, C.12 , Sayı 1-2, Ankara 2008, s.242.

69 B.O.A. 433 Nolu B.Ş.S., No.23, s.8. 70 B.O.A. 433 Nolu B.Ş.S., No.51, s.18.

(25)

2.5. Vasi Tayini

Osmanlı Devleti’nde ölen kişinin hayattayken kendi isteğiyle ölümünün ardından mirasını paylaştırmak için görevlendirdiği kişiye vasi denir. Vasiler idaresi elinde olmayan bir kişinin veya bir yetimin malını da kontrol eden kişilerdir.71

İncelediğimiz belgelerde, vasi davalarında vefat eden kişinin çocuklarının küçük olması üzerine mahkeme tarafından vasi tayin edilme talebi olduğunu görmekteyiz. Bu belgelere örnek verecek olursak, Mizar karyesi sakinlerinden Abu bin Abdulkerim’in vefatından sonra küçük oğlu Yusuf için reşit olana kadar bir vasi tayini istenildiği yazılmaktadır.72 Başka bir belgede Talasman karyesi sakinlerinden Mehmed bin Çopu Mehmed adlı kişinin vefatından sonra çocukları Ahmed, Halil, Musa, Derviş, Avaş, Zeliha, Adile için bu çocuklar reşit olana kadarbir vasi tayini istenildiği belirtilmektedir.73Bir diğer belgede Meydan Mahallesi sakinlerinden Süleyman bin Hacı Bekir’in vefatından sonra küçük yavrusu Müslüm için reşit olana kadar bir vasi tayini istenildiği yazılmaktadır.74 Bir diğer belgede Tertib Mahallesi sakinlerinden Halil İbrahim bin Osman’ın vefatından sonra Mecnun, Mustafa ve Ali için bunlar reşit olana kadar bir vasi tayininin elzem olduğu dile getirilmektedir.75 Başka belgede Mizar karyesi sakinlerinden Mehmed bin Abdullah’ın ölümünden sonra çocukları Mustafa, Rukiye, İbrahim için bunlar reşit olana kadar bir vasi tayinine gerek duyulduğu yazılmaktadır.76 incelediğimiz diğer belgede Saha Mahallesinde ikamet eden Hacı Ahmed bin Sadık’ın vefatından sonra küçük oğlu Ahmed için reşit olana kadar bir vasi tayinine gerek duyulduğu dile getirilmektedir.77 Başka bir belgede Bahaeddin Şeyh Talha’nın ölümünden sonra küçük oğlu Ahmet’in reşit olana kadar bir vasi tayinine gerek duyulduğu belirtilmektedir.78 Bir diğer belgede Meydan Mahallesinde ikamet eden Hacı Süleyman bin Bekir’in ölümünün ardından çocukları olan Hatice ve Müslim için bunlar reşit olana kadar vasi tayini istenildiği yazılmaktadır.79 Diğer belgelere bakacak olursak Kefrek karyesi sakinlerinden Mehmed bin Yusuf’un80 ve Darcenk

71 Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitapevi Yay., İstanbul, 2009, s.1679.

72 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.27,s.11. 73 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.34,s.14. 74 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.37,s.14. 75 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.38,s.14. 76 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.44,s.17. 77 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.47,s.18. 78 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.53,s.20. 79 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.57, s.21. 80 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.60, s.21.

(26)

Mahallesi sakinlerinden Mehmed bin Abdullah’ın ölümlerinden sonra çocukları için vasi tayini istenildiği belirtilmektedir.81

2.6. Osmanlıda Millet Sistemi ve Tarihsel Dönüşümü

Osmanlı Devleti yüzyıllarca dünyaya hükmettiği için kendi içerisinde birçok milleti barındırmış ve bu milletlerin dinlerine ve etnik yapılarına hoşgörülü bir şekilde yaklaşmıştır. Osmanlı Devleti, kendi himayesi altında yaşayan guruplara siyasi yönetime karışmama ve ortak olmama karşılığında din ve mezhep yaşamında geniş özgürlükler tanımıştır. Osmanlı Devleti bu bağlamda kendi himayesi altında yaşayan gayr-i müslimlere hoşgörü, adalet ve kanunla hükmetmiştir.82

Ayrıca Osmanlı Devleti kurulduğu coğrafyada üç semavi din ( İslam, Hristiyan, Yahudi) vardı. Bu dinlere hoşgörülü bir şekilde davranmıştır. Osmanlı Devleti’nde millet sistemi dil ve ırk ayrımına göre değil din ayrımına göre yapılmıştır. Örnek verecek olursak Ermenilerin tümü tek bir millet olarak değil Ermeni, Katolik ve protestan olmak üzere üç millet halinde teşkilatlanmışlardır.83Osmanlı Devleti’nde gayrimüslimler genellikle Osmanlı mahkemelerine evlilik, boşanma, miras ve ticari davalar için başvurmuşlardır.84Ortaçağ için mükemmel bir sistem olan milet sistemin de özellikle değişen zaman ve şartlar içerisinde bir takım bozulmalar ve değişimler meydana gelmiştir. Bu bozulmaların temeline bakacak olursak aydın ve entelektüellerin genel görüşü’’ Batı’’ etkisidir.85 Osmanlı Devleti’nin hoşgörülü ve adil yönetimini Hristiyan bir yönetime değişmeyen gayrımüslimler 17. Yüzyıldan itibaren Osmanlıdan kopmaya başladılar. Bunun da en önemli nedenlerinden bir tanesi Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik ve sosyal şartlardır.86 19. Yüzyıla baktığımız zaman Osmanlı himayesinde bulunan gayrımüslimler etnik anlamda bir millet olarak ortaya çıkacaklardır. Batılıların, Osmanlı himayesi altında yaşayan bazı unsurları kışkırtması ve desteklemesi neticesinde 1829’da Yunanlılar bağımsızlıklarını ilan ettiler, bu olay

81 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.61, s.22.

82 Gürsoy Akça, ‘’Osmanlı Millet Sisteminin Dönüşümü’’, Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları

Dergisi, Konya, 2007, s.58.

83 İlber Ortaylı,’’ Osmanlı Devletinde Miilet Sistemi’’, Türkler, C.10, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s.395.

84 M. Emin Üner, ‘’17.yy.da Müslim-Gayr-i Müslüm İlişkilerinin Olumlu Bir Örneği: Urfada Müslüman Ermeni ilişkileri’’, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, İstanbul, 2006, s.107.

85 Uğur Kurtaran, ‘’Osmanlı İmparatorluğunda Millet Sistemi’’ Sosyal Bilimler Enstitüsü

Dergisi, 2011, s.57,71.

86 Nuri Aydıyeke, ‘’ Osmanlı Millet Sistemine Dair Tartışmalar, Bir Uzlaşma Modeli Millet Sistemi’’ Yeni Türkiye, İstanbul, 2014, s.60-62.

(27)

millet sistemine vurulan ilk darbe olarak tarihe geçecektir.87 Osmanlı Devleti bu reaksiyonla millet sisteminde düzenlemeler yapmıştır. Bu düzenlemelerin ilki 1839’da Gülhane parkında bildiri niteliğinde yayımlanan Tanzimat fermanıdır.88 Osmanlı Devleti Tanzimat fermanıyla toprak bütünlüğünü korumaya çalışmıştır. Tanzimat Fermanıyla Osmanlı himayesinde bulunan bütün uyrukların can, mal ve namus güvenliği sağlanmıştır. Tanzimat fermanının mefkuresi Müslümanları memnun etmemiş, Gayrimüslimleri de ayrılıkçı girişimlere başvurmalarına engel olamamıştır.89 Tanzimattan sonra 1856 yılında Islahat fermanı ilan edilmiştir. Islahat fermanıda tıpkı Tanzimat fermanı gibi gayrımüslimlere her ne kadar özgürlükçü haklar verse de toprak bütünlüğü bir türlü korunamamıştır. Osmanlı Devleti’nde ayrılıkçı düşüncelere karşı düşünsel anlamda aydınların etkisiyle bir çok fikir akımı ortaya çıkmıştır. Osmanlıcılık, Batıcılık, İslamcılık vb. bunlara örnektir.90 Osmanlı Devleti’nin resmi düşünce akımı Osmanlıcılıktır. Osmanlıcılık fikri Sultan II. Mahmut’un da düşüncesidir. Nitekim Sultan Mahmut’un meşhur olan ‘’ Ben tebamın Müslüman olanını camide, Hristiyan olanını Klisede, Yahudi olanını da Havrada görmek isterim, aralarında hiçbir fark yoktur.’’91sözü Osmanlıcılık fikrini en güzel bir şekilde dile getirmişti. Son olarak Osmanlı Devleti ne yaparsa yapsın gayrimüslim unsurlar yavaş yavaş kendisinden kopmuştur.

2.7. Nafaka

İslam hukukçuları nafakayı şöyle tanımlamışlardır. Bir kişinin karısı, çocukları, yakınları ve varsa köleleri için giyecek ve mesken sağlamak için yapacağı harcamaların tümüne nafaka denir.92

İslam dini kadın ve erkeklere ayrı sorumluluklar vermiştir. Kadının görevi eve bakmak ve çocuklarını iyi bir şekilde yetiştirmek olup, erkeğin görevi de maddi kaygıları gidermek yani dışarıda çalışıp eşine ve çocuklarına bakmaktır. İslamın iki temel kaynağında da nafaka ile ilgili bilgiler vardır. Nitekim Kuran-ı Kerimin en önemli

87 Akça, a.g.m., s.58. 88 Ortaylı, a.g.m., s. 397. 89 Adıyeke, a.g.m., s.60. 90 Kurtaran, a.g.m., s.59. 91 Kurtaran, a.g.m., s.59.

92 Recep Çetinbaş, ‘’İslam Hukukunda Evlenmeden Doğan Haklar Bağlamında Nafaka’’, İslam

(28)

surelerinden olan bakara suresinin 233. Ayetinde :’’Çocuğun babası yani erkek eşinin yiyecek ve elbiselerini temin etmekte mecburdur.’’ Hükmü geçer.

Hz. Peygamberimizin hadislerine baktığımız zamanda nafakayla ilgili bilgileri görürüz. Nitekim bir hadiste ’’ Zengin ama cimri olan Ebu süfyanın karısı;’’ Ey Allah’ın resülü kocam bana ve çoçuklarıma yetecek yiyecek vermiyor, ondan habersiz malımı alabilir miyim?’’ deyince, Peygamber,’’ sana ve çocuklarına yetecek kadar alabilirsin.’’ Dedi.93

Elimizde bulunan defterde de nafaka ile ilgili üç tane belge yer almaktadır. Örneğin birinci belgede Meydan Mahallesi sakinlerinden Ahmed bin Mehmed’in oğlu Haris’e nafakası için Mustafa Ağa adlı kişinin görevlendirildiğini Mustafa Ağa’da Haris adlı kişiye hergün iki guruş verdiği yazılmaktadır.94 Nafakayla ilgili ikinci belgede Meryem adlı kişinin Salih bin Ali adlı kişiden boşandıktan sonra bin guruşu mehir olarak kendisinden almak istediğini yazmaktadır.95 Nafaka ile ilgili üçüncü belgede ise Hasan adlı kişinin kendi ailesine nafaka için altmışar paradan altı guruş verildiği yazılmaktadır.96

2.8. Hırsızlık

Hırsızlık, başkasına ait bir malın sahibinin rızası olmadan mülk edinme kastıyla muhafaza edildiği yerden gizlice alınmasıdır. Tarih boyunca milletler hırsızlığı hoş karşılamamış ve hırsızlığı önlemek için birçok kanuni düzen oluşturulmuştur.97

İslam dininde de hırsızlık yasaklanmış ve hırsızlık yapan kişilere ağır yaptırımlar yapılmıştır. Osmanlı Devleti de bir İslam Devleti olduğu için hırsızlık için İslam hukuku dairesinde yaptırımlar uygulanmıştır.98

Şeyhülislamlar hırsızlığı önlemek için fetvalar yayınlamışlardır. Bu konuyla ile ilgili olarak Ebu Suud Efendi, hırsızlık yapanın elinin kesilmesini emretmiştir.99 Çalıştığımız defterde sirkat( hırsızlık) ile ilgili takriben sekiz belge vardır. Birinci belgede Mehmed bin Halil’in on bir yaşındaki dişi merkebini Ali adında bir hırsızın

93 Halil Cin, İslam ve Osmanlı Hukukunda Evlenme, A.Ü, Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1974, s.196.

94 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.215,s.82. 95 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.218,s.83. 96 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.5,s.2.

97 Suha Oğuz Baytimur,’’Osmanlı Devletinde Hırsızlık Suçları ve Uygulanan Cezalar’’, Osmanlı

Hakimiyet Sahası Çalışmaları Dergisi, C. 8, Sy.15, 2018, s.92.

98 Baytimur, a.g.m., s.93. 99 Baytimur, a.g.m., s.94.

(29)

çaldığını Mehmed bin Halil de merkebin yeniden kendisine verilmesi için yetlili mercilere başvurduğu yazılmaktadır.100 Hırsızlıkla ilgili ikinci belgede Şeyho bin Mehmed adlı kişinin kaybolan merkebinin rengini dahi belirterek bineğinin yeniden kendisine verilmesi için talepte bulunduğu yazılmaktadır.101 Üçüncü belgede ise Osman bin Ali adlı vatandaşın kulağı yırtık olan bineğinin kendi çadırının önünden çalındığı, bineği bulmak için Ali Çavuş adlı kişiden yardım istediği dile getirilmiştir.102 Dördüncü belgede Abdulkadir bin Şeyho adlı şahsın yedi yaşındaki merkebi değirmen yolunda sirkat olunduğu bu sirkatı Ali bin Mehmed adlı kişinin yaptığını merkebin sahibi belirterek yetkili mercilerden bineğinin yeniden kendisine verilmesi gerektiğini ifade etmiştir. 103 Hırsızlıkla ilgili beşinci belgede İbrahim bin Mehmed Derviş adlı kişinin boz renginde öküzünün kaybolduğunu, öküzün bulunması için yetkili mercilere başvurduğu yazılmaktadır.104 Hırsızlıkla ilgili altıncı belgede Mehmed bin Mustafa adlı kişinin siyah ve birazda kırmızıya kaçan dişi merkebinin sirkat olduğunu, merkebi dört yıl sonra Cuma pazarında Salih adlı şahsın yanında gördüğünü belirterek bineğin yeniden kendisine verilmesi gerektiği dile getirilmektedir.105 Hırsızlıkla ilgili yedinci belgede Hüseyin bin Pir Mehmed’in dokuz yaşında boz renkli erkek merkebinin İncirli kuyu karyesinde çalındığını, bu işi Mehmed adlı kişinin yaptığını belirterek merkebin yeniden kendisine verilmesi gerektiğini ifade etmiştir.106 Hırsızlıkla ilgili sekizinci yani son belgede Cuma bin Hüseyin adlı kişinin on yaşındaki siyah renkli merkebinin sirkat olunduğunu ve merkebin Ömer adlı şahsın yanında bulunmasıyla merkebi yeniden kendisine verilmesi gerektiği dile getirilmiştir.107

2.9. Ru’yeti Hilal (Hilal’in Görülmesi)

Defterde geçen diğer bir husus Ru’yeti Hilal’in ilamı (bildirimi)dir. Havanın çok bulutlu va kapalı olmasından dolayı Hilal’in görülemediğini önceki aya (Şevval) göre hesap edilerek bayram ve arafe gününün belirlendiğini görmekteyiz. Yine (Numara50 İş

bu sene-i mübareke Zilhiccetü’ş – şerifenin garresi Pazartesi günü olduğu davayı sahiha miyanında elan şahidin-imu’addilin müzekkirin şehaedetleriyle sabit ve ol –

100 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.13,s.4. 101 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.22, s.27. 102 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.97, s.41. 103 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.74, s.27. 104 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.105, s.41. 105 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.127, s.48. 106 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.178, s.68. 107 B.O.A., 433 Nolu B.Ş.S., No.196, s.74.

(30)

vechile hükm-i şer’i lahik olmağla el-yevm’arz ve yarınki çaharşenbe günü iyd-i Adha olub mü’min-i muvahhidine enfa ve meserret ve i’lan olunmak iktiza eylediği i’lam olundu.) ibaresi ile de genel bir bildirge yayınlanmasına karar verildiğini görmekteyiz.

Ramazan hilali görülmesi üzerine Kadı’nın yazdığı karar (karar no: 10) bayram ilamı (karar no: 15)

2.10. Vakıflar

Vakfın en genel anlamı kişinin yaratıcısının rızasını kazanmak için menkul, gayr-i menkulünü dini ve toplumsal hizmete daimi olarak bırakması anlamına gelmektedir.108 İslam şehirlerinin tümünde pek çok kültürel ve dini yapılar vakıflar sayesinde oluşturulmuştur.109

Vakıf sistemi, tarihsel süreç içerisinde değişiklik göstermiş, değişik toplumlarda çeşitli bir perspektifte uygulanmıştır. 110 Vakıf sistemi, Türklerin İslamiyet’i benimsemelerinden sonra hususen Selçuklular ve Osmanlılar zamanında ictimai, iktisadi ve kültürel hayata damga vurmuştur.111 Osmanlı Devleti’nin en önemli padişahlarından Orhan Bey yapılacak olan ilk medrese için de gayr-i menkullerini vakfetmişti.112

Vakıflar, OsmanlıDevleti’nde şehir yapısının çok teşekküllü hizmetlerinin yerine getirilmesinde büyük önem arz etmişlerdir. Genel manada bir şehrin bütün yapısını oluşturan her türlü hizmet; cami, tekke ve zaviyeler, medreseler, hamamlar, çeşmeler, sebiller vb. yapılar vakıfların sayesinde yapılmıştır. Osmanlı şehirlerindeki vakıflar, çok fonksiyonlu olarak o dönemin toplumuna hizmet ettiğini açıkça görebilmekteyiz.113 Vakıflar, yalnız inanç, tedrisat, sıhhat ve toplumsal konuları ele almaz. Genellikle vakıflar insanların daha kaliteli ve müreffeh bir hayatı yakalama peşinde olduklarını görmekteyiz..114

İncelediğimiz defterde müslümanlara ait vakıfların davaları genellikle tevliyet (vakıf mallarına bakma görevi) için dava konusu olmuşlardır.

108 Ünal, a.g.e. ,s.457. 109 Sağlam, a.g.tz., s.262. 110 Ünal, a.g.e. ,s.457. 111 Halaçoğlu, a.g.e., s.159. 112 Sağlam, a.g.tz., s. 262.

113 Bahaeddin Yediyıldız,’’ Vakıf‘’Türkiye Diyanet Vakfı Yay.,C.42,2012, İstanbul,s.479-486. 114 Mehmet Bayartan, ‘’Osmanlı Şehirlerinde Vakıflar ve Vakıf Sisteminin Şehre Kattığı Değerler’’,İ.Ü.İslam Bilimi Araştırmaları Dergisi, İstanbul, 2008, S.160-168.

(31)

Elimizdeki belgelerde adı geçen vakıflar şunlardırFerraş Camii Şerifi Vakfı, Anablı Camii Şerifi Vakfı, Mahmud Paşa Camii Şerifi Vakfı, Mağara Camii Şerifi Vakfı, Hacı Şerif Vakfı, Arif Camii Vakfı, Kandil Kızı Vakfı, Vaki Camii Vakfı.

2.11. 433 Nolu Defterde Geçen Davaların Tablosu

Tablo 1. 433 Nolu Defterde Geçen Davaların Tablosu DAVALAR MİRAS 4 – 6 – 7 – 8 – 9 – 12 – 14 – 16 – 18 – 19 – 20 – 24 – 26 – 29 – 30 – 31 – 33 – 35 – 39 – 41 – 43 – 44 – 46 – 48 – 52 – 55 – 57 – 58 - 64 – 65 – 68 – 69 - 71 - 75 – 77 – 78 – 84 – 86 – 88 - 89 – 90 – 110 – 113 - 115 – 116 – 118 – 125 – 129 – 130 – 131 – 132 - 133 – 145 - 149 – 150 – 151 – 154 – 156 – 157 – 160 – 165 - 168 – 169 – 174 – 176 – 184 – 185 – 187 – 188 – 192 – 197 – 202 – 208 – 213 – 216 – 220 - NAFAKA 5 – 11 - HIRSIZLIK 13 - 72 – 74 - 97 - 105 – 127 – 178 – 196- BORÇ - ALACAK 17 – 21 – 25 – 36 – 39 – 56 - 70 – 72 - 73 - 94 – 106 – 109 – 123 – 126 – 158 – 159 – 164 - 167 – 177- 179 – 191- TAYİN 22 – 54 – 63 - 166 – 183- 189 – 203 - VASİ 27 – 34 - 37 – 38 – 44 – 47 – 53 – 59 – 60 – 61 – 66 – 67 – 79 – 80 – 81 – 87 – 112 – 114 – 141 – 148 – 152 – 153 – 155 – 162 - 177 – 225 - 193 – 209 – 221 - EMLAK 28 – 32 - 92 – 163 – 219 - ARAZİ 42 – 85 – 96 – 109 – 122 - 137 - 173 – 180 - RU’YET - İ HİLAL 10 – 49 - 128 - VAKIF 22 – 54 – 63 - 76 – 120 – 135 – 136 – 138 – 143 - 146 – 183 – 189 – 203 – 214 - VEKALET 82 - 107 – 108 - 119 – 134 – 139 – 140 – 147 - 170 – 171 – 172 – 175 – 182- 186 – 194 – 195 – 198 – 210 – 211 – 212 - EVLİLİK 23 - 51 – 83 – 93 - 95 – 103 – 111 - 199 – 217 - HAYVAN 13 – 70 – 72 – 74 - 97 – 105 – 121 - 144 – 161 - 178 – 181 – 190- 196 - MEHİR 103 – 124 – 142 - 217 -

(32)

NAFAKA 215 – 218 – 222 - KAYIP 219 - ANLAŞMALI BOŞANMA 223 - GAYR-İ MÜSLİM ( ERMENİ ) 14 – 75 – 132 GAYR-İ MÜSLİM (ERMENİ PROTESTAN ) 30 – 163 – 164 GAYR-İ MÜSLİM ( ERMENİ KATOLİK

) 109 – 216 GAYR-İ MÜSLİM ( SÜRYANİ KATOLİK ) 56 – 119 – 197 GAYR-İ MÜSLİM ( YAHUDİ ) 116 3. Ekonomik Hayat

İslamiyet, tıpkı diğer sistemler gibi özel mülkiyeti tanıyan bir dindir. İslam şeriatında da miras bir hak olarak görülmüştür. Ölen kişinin çocuklarına nasıl pay vereceği kutsal kitabımız Kuran-ı kerimde açıktır.115

Ölen kişilerin terekeleri genellikle kassam defterlerine yazılır ve varisler arasında paylaştırılırdı. İslam hukukunda mirasın kime ne kadar verileceği yazılıdır. Miras kalan eşyaların değerini çıkarmak için eşyaların fiyatları liste halinde kassam defterlerine yazılırdı.116

3.1. Miras Olarak Bırakılan Ev Eşyaları

Kilim, keçe, palaz, kendir, çuval, sofraaltı, kahvetepsisi, tütün tablası, nühas lengeri, sahan, tas, leğen, süzek, çini tabak, billur, fincan, lamba, işkembe, boyalı sandık, camlı sandık, kazğan, çorba leğeni, ağaç taht, yeşil küp, hubab küpü, sahan, döşek, yorgan, yastık, tütün tablası, fincan, lamba, çorba leğeni, yeşil küp, kebir teşt, su tası, kapk kuşhane, çini sahan, çini tast, su ve şerbet tası, hamam tası, yağ küpü, kendir

115 Abdurrahman Yazıcı, İslam Miras Hukuku İle Türk Medeni Kanunu Miras Sisteminin Mukayesesi,Ekev Akademi Dergisi, Sy.55, 2013, s. 173.

(33)

palas, şamdan, köhnehafi bıçağı, demir karyola, bakır bağaç, şamdan, hoşap küpü, elek, ibrik, toy, rişvan kilimi, timur gülek, minder,…

3.2. Miras Olarak Bırakılan Kişilerin Giydikleri Eşyalar

Entari ayakkabı, fani gömlek, fes kemer, eşeki çorap, mintan, kemer, müstamen hırka, siyah setre ve pantlon, çizme, kundura, yelek, aba, çarık, catari entari, atlas hırka, peştemal, özellikle bayanların gazi altını altın incilli küpe, gümüş kuşak, gümüş bilezik taktıklarını söylebiliriz.

3.3. Miras Olarak Bırakılan Hayvanlar

Belgelerde miras olarak bırakılan hayvanlara baktığımız zaman da şunları görürüz. Keçi, oğlak, koyun, kuzu, arı, merkeb, dana,

3.4. Miras Olarak Bırakılan Tarımsal Ürünler

Belgelerdeki tarımsal ürünlere baktığımız zaman darı, un, mercimek ve bulgur yoğun olarak belgelerde miras olarak bırakılmıştır.

3.5. Miras, Kalan Eşya, Hayvan ve Mülkler ve Değerleri

İncelediğimiz belgelerimizin çoğu tereke olduğu için biz belgelerin bir kısmının değerlerini göstermek için tablo oluşturduk. Bu tobloda aşağıda gösterildiği gibidir.

Tablo 2. Numara 6’da eşyalar ve değerleri şunlardır.

ADET CİNSİ FİYATI

1 Kilim 20 Guruş

2 Mamül Entari 20 Guruş

2 Ayakkabı 10 Guruş

1 Çuka Ferman 20 Guruş

/ Varaka ve Pul Bahası 1 Guruş

Yekun 71 Guruş

(34)

ADET CİNSİ FİYATI

1 Yatak Kat 100 Guruş

1 Kilim 50 Guruş

3 Çuval 50 Guruş

5 Tava, Sahan, Leğen, Kazgan 50 Guruş

1 Külek 4 Guruş

6 Arı Koğanı 60 Guruş

1 Merkeb 100 Guruş

3 Keçi 120 Guruş

/ Hurdavat-ı Menzil 5 Guruş

Yekun 529 Guruş

Tablo 4. Numara 18’de Eşyalar ve Değerleri Şunlardır.

ADET CİNSİ FİYATI

2 Yatak 200 Guruş

2 Muhaddid Çuval 40 Guruş

2 Köhne Çuval 50 Guruş

/ Bünin Bati 10 Guruş

40 Dakik-i fih 60 Guruş

2 Bulgur Kile 300 Guruş

4 Sahan 20 Guruş 3 Kazan 50 Guruş 1 Leğen 10 Guruş 1 Sahan 5 Guruş 1 Tas 1 Guruş 3 Öküz Re’s 600 Guruş 4 Keçi 120 Guruş 1 Oğlak 10 Guruş

/ Hırdavat-ı Menzil 12 Guruş

(35)

Tablo 5.Numara 20’de Eşyalar ve Değerleri Şunlardır.

ADET CİNSİ FİYATI

2 Yün Döşek 80 Guruş

3 Yorgan 75 Guruş

1 Yün Yastık 10 Guruş

10 Ot Yastık 40 Guruş

1 Kilim 70 Guruş

2 Keçe 50 Guruş

2 Palaz 25 Guruş

3 Kendir Çuval 15 Guruş

1 Sofraaltı 10 Guruş

1 Kahve Tepsisi 2 Guruş

4 Tütün Tablası 3 Guruş

3 Nühas Lengeri 20 Guruş

4 Sahan 20 Guruş

4 Tas 15 Guruş

2 Leğen 20 Guruş

1 Süzek 10 Guruş

2 Çini Tabak 3 Guruş

1 Billur 1 Guruş

6 Fincan 3 Guruş

1 Lamba 3 Guruş

1 İskemle 6 Guruş

3 Boyalı Sandık 40 Guruş

1 Camlı Sandık 10 Guruş

1 Kebir Teşt 60 Guruş

1 Kazgan 10 Guruş

1 Çorba Leğeni 7 Guruş

1 Ağaç Tahta 40 Guruş

1 Yeşil Yüp 10 Guruş

1 Kile Bulgur 180 Guruş

3 Hubab Küpü 6 Guruş

2 Halbur 20Guruş

1 Etmek Malası 1 Guruş

/ Hatab 20 Guruş

2 Kazma ve Balta 8 Guruş

/ Kara Üzüm Batman 721 Guruş

/ Zari Unu Batman 512 Guruş 20 Para

/ Sahan ve Arı Semen 450 Guruş

/ Maa Torba Tarhana 10 Guruş

/ Maa Torba Mercimek 8 Guruş

/ Maa Torba Nar Ekşisi 4 Guruş

/ Keçi 10 res 200 Guruş

/ Koyun 1 res 30 Guruş

/ Kuzu 1 res 15 Guruş

/ Oğlak 3 res 30 Guruş

/ Zeytin Ağaçlarının Olduğu Bahçe 1500 Guruş

(36)

Tablo 6. Numara 24’te Eşyalar ve Değerleri Şunlardır.

ADET CİNSİ FİYATI

2 Yatak Kat 250 Guruş

6 Def’a Yatak 750 Guruş

5 Sağir Minder 40 Guruş

1 Keçe 20 Guruş

1 Sofra Altı 24 Guruş

2 Yüz Yasdığı 3 Guruş

5 Od Yasdık 15 Guruş

6 Def’a Yastık 60 Guruş

1 Kilim Sofra Altı Mecidi 72 Guruş 1 Nühasi Leğen ve İbrik 23 Guruş

1 Kazgan Tencere 15 Guruş

1 Su Tastısı 2 Guruş

1 Pötr 10 Guruş

1 Nühas Kazgan 70 Guruş

2 Kuşhane 60 Guruş

2 Leğen 30 Guruş

2 Bakrac 50 Guruş

3 Tava 41 Guruş

5 Su ve Şerbet Tası 45 Guruş

1 Hamam Tastı 18 Guruş

4 Takım Sahan-1 Adet Tast 65 Guruş

5 Çukur Sahan 75 Guruş

1 Teşt 70 Guruş

5 Çini Sahan 15 Guruş

2 Nühans Leğen 95 Guruş

2 Bakır Kaşık 24 Guruş

3 Elbise Sandığı 40 Guruş

2 Camlı Sandık 12 Guruş

12 Mısır Darı Semen 62 Guruş

1 İnek 800 Guruş

1 Merkeb 144 Guruş

1 Öküz 425 Guruş

Yekun 3425 Guruş

3.6. Kullanılan Paralar

Bir toplumun ekonomik unsurlarını açıklamaya çalıştığımız zamanlarda bahsedilmesi gereken en önemli noktalardan biri de o toplumun para unsurudur. Osmanlı Devleti kuruluş döneminde Selçuklu para birimi olan nisfiyeyi

(37)

kullanmışlardır.117 Sonraki dönemlerde akçe esasına dayanan Osmanlı parası Devletin siyasi ekonomik gidişine parelel seyir izlemektedir. Osman Gazi döneminde 100 dirhem gümüşten 450 akçe kesilmiştir. 18.yüzyıldan itibaren akçenin kullanımının yanında kuruş da ağırlığını hissetirmeye başlamıştır. Araştırma yaptığımız defterimizde de eşyaların tümü olmassa da tereke tutarlarının toplamı önce akçe olarak hesaplanmış bunun yanında kuruş olarak değeri mutlaka yazılmıştır. Ayrıca akçe olarak hesaplanan tutarlar kuruşa çevrilirken mablağ gibi ölçüler kullanılmıştır.

117 İbrahim özcoşar, 315 Numaralı Diyarbakır Şer’iyye Sicili, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Diyarbakır, 2000, s.317.

Şekil

Tablo 1. 433 Nolu Defterde Geçen Davaların Tablosu  DAVALAR   MİRAS   4 – 6 – 7 – 8 – 9 – 12 – 14 – 16 – 18 – 19  – 20 – 24 – 26 – 29 – 30 – 31 – 33 – 35 –  39 – 41 – 43 – 44 – 46 – 48 – 52 – 55 – 57  – 58 -  64 – 65 – 68 – 69 -  71 -  75 – 77 –  78 – 84 –
Tablo 2. Numara 6’da eşyalar ve değerleri şunlardır.
Tablo 4. Numara 18’de Eşyalar ve Değerleri Şunlardır.
Tablo 5.Numara 20’de Eşyalar ve Değerleri Şunlardır.
+2

Referanslar

Benzer Belgeler

Dârü’l-cihâd ve’l-mücâhidîn Medîne-i Vidin mahallâtından Çavuş mahallesinde sâkin iken bundan akdem vefât eden Ahmed Ağa bin Alî ibn Abdullah’ın verâseti

Kıdvetü’n-nüvvab ve’l-müteşerri’în Kayseriyye kazasında bi’l-fi'l-naibü’ş-şer’i şerif olan Mevlana (…) zîde ilmühû tevkî'-i refî'-i hümâyûn vâsıl olıcak ma'lûm

Ma‘ruz-u dâi‘leridir ki: Gürün kasabasında Abdulfettah ağa mahallesi ahâlîsinden Kocabey oğlu işbu rafi‘ü’l-i‘lam Molla Ahmed bin Mustafa kasaba-i mezbûrenin

Medîne-i Kayseriyye'de Hasbek Mahallesi sükkânından iken bundan akdem fevt olan Ali bin İbrahim’in verâseti zevce-i metrûkesi Rukiye binti el-Hac İsmail ile sulbî

Medine-i Kayseriyye’de Kalenderhane Mahallesi sükkânından iken bundan akdem fevt olan el-Hâc Mustafa ibn-i Ali nâm kimesnenin veraseti zevce-i metrûkesi Şerife Ayşe

‘avâtifu’l-melikü’l-âlâ Karaman valisi vezirim paşa -edâme’llâhu teâlâ iclâlühû- ve akzâ kuzâtu’l-müslimîn evlâ vülâtü’l-muvahhidîn ma’denü’l-fazl ve’l-yakîn

19/2 Medine-i Sivas ta Gök Medrese sakinlerinden iken bundan akdem vefat eden Mevlüde binti El-Hac Feyzullah isimli hatunun terekesinin sadri kebir oğulları Es-seyyid Feyzullah

itmekçi Hâcî Hasan Oğlu bayrâğının Ağâ ve Alemdârına verilen guruĢ 155 kuyûddan iki guruĢden ziyâde gümrük alınmamak içun ilâm harcı guruĢ 60 devletlü Hüsrev