• Sonuç bulunamadı

133/1 numaralı Kayseri Şer`iyye sicili (H. 1155- M. 1742) transkripsiyon ve değerlendirme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "133/1 numaralı Kayseri Şer`iyye sicili (H. 1155- M. 1742) transkripsiyon ve değerlendirme"

Copied!
332
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

“133/1 NUMARALI KAYSERİ ŞER’İYYE SİCİLİ (H. 1155 - M. 1742) TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRME”

Tezi Hazırlayan Süleyman ÖCAL

Tezi Yöneten Prof. Dr. Ali AKTAN

Tarih Anabilim Dalı Ortaçağ Tarihi Bilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

Temmuz 2010

KAYSERİ

(2)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

“133/1 NUMARALI KAYSERİ ŞER’İYYE SİCİLİ (H. 1155 - M. 1742) TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRME”

Tezi Hazırlayan Süleyman ÖCAL

Tezi Yöneten Prof. Dr. Ali AKTAN

Tarih Anabilim Dalı Ortaçağ Tarihi Bilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

Temmuz 2010

KAYSERİ

(3)
(4)

yorumlayabilmektir. Tarih, insanoğlunun hafızasını oluşturmaktadır. Hafızasını kaybeden insanlar geçmişlerini unutacağı gibi geleceklerini de göremezler. Bu nedenle tarih ilk önce araştırılmalı, daha sonra yazılmalı ve öğretilmelidir. Bu vesile ile tarih araştırmacıları bir takım kaynaklara ihtiyaç duymaktadır. Bu kaynaklar, sözlü ve yazılı kaynaklar olmak üzere iki kısımda incelenebilir. Sözlü kaynaklar dönemler içerisinde kuşaktan kuşa aktarılırken bir miktar değişime uğramaktadır. Fakat yazılı kaynaklar yazıldığı günkü şekliyle günümüze kadar değişime uğramadan ulaşabilmektedir ki sözlü kaynaklar bu yüzden yazılı kaynaklar kadar itibar görmemektedir. Ancak yazılı kaynakların, adından da anlaşılacağı gibi, yazının bulunmasıyla başlaması ister istemez sözlü kaynaklara araştırmacıları yönlendirmektedir.

Tarihin yazılı kaynaklarını ise yazılı, çizili, sesli ve görüntülü kaynaklar olarak dört başlık altında toplayabiliriz. Bu tez çalışmasında incelemiş olduğumuz şer’iyye sicili de yazılı kaynaklar sınıfına girip tarihçilerin ilgilendikleri birçok konuyla alakalı bilgiyi içerisinde ihtiva etmektedir. Şer’iyye sicillerinin bünyesinde bulundurmuş olduğu bilgiler, toplumun sosyo-ekonomik, siyasi, askerî, kültürel hukuki durumunu anlatan geniş bir yelpazedir. Bu yelpazeden bir nebze rüzgâr alabilmek için belgeleri gerektiği şekilde inceleyip bilim dünyasına sunmak gerekmektedir.

Bilim dünyasına yeni bir şeyler kazandırabilmek amacıyla Kayseri’ye ait 133/1 Numaralı Şer’iyye Sicilini yüksek lisans tezi olarak çalıştık. Osmanlı Devleti’nin gerileme döneminin ortasına ait bu sicilde Kayseri’nin sosyo-ekonomik, siyasi, kültürel yapısıyla ilgili bilgiler vermeye ve Osmanlı hukuk sisteminin işleyişini anlatmaya çalıştık ve bir kısım tespitlerde bulunduk. Bulunduğumuz bu tespitleri tezimin üçüncü bölümünü oluşturan değerlendirme kısmında paylaştık.

Tez; önsöz, kısaltmalar, giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde Osmanlı hukuk sistemi, kadılık müessesesi, şer’iyye sicillerinin genel durumu Kayseri’ye ait şer’iyye sicilleri ve tezimize konu olan 133/1 numaralı sicilden bahsedilmiştir. Birinci bölümde belge özetlerine, ikinci bölümde 133/1 Numaralı Kayseri Şer’iyye Siciline ait belgelerin transkripsiyonuna, üçüncü bölümde ise bu belgelerin değerlendirilmesine yer verilmiştir. Son kısım ise bibliyografya, indeks ve ekler kısmına ayrılmıştır.

(5)

İki yıllık yüksek lisans eğitimim dönemimde danışmanlığımı üstlenen ve hiçbir yardımı esirgemeyen saygıdeğer hocam Prof. Dr. Ali AKTAN Bey’e, her başımın sıkıştığında koştuğum Mehmet CANTÜRK Bey’e, aileme ve eşim Havva Semra ÖCAL Hanımefendi’ye sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunarım.

Kayseri 2010 Süleyman ÖCAL

(6)

Süleyman ÖCAL ÖZET

Osmanlı tarihinin sahip olduğu yazılı kaynaklardan birisi de Şer’iyye sicilleridir.

Şer’iyye sicilleri hem kadı tarafından kaleme alınan belgeleri hem de başka makamlardan gelen emir, ferman, buyrultu gibi belge türlerini ihtiva eder. Bundan dolayı şer’iyye sicilleri konu ve belge çeşidi olarak gayet geniş bir yapıya sahiptir. Bu geniş yapı içerisinde de çeşitli bilimdallarını ilgilendiren ve aydınlatılması gereken bilgiler bulunmaktadır.

Şer’iyye sicillerinin zengin içeriğinden faydalanalarak hazırladığımız ve yüksek lisans tezi olarak sunduğumuz bu çalışmada XVIII. yy. Kayseri’sinde yaşanan, sosyo- ekonomik, kültürel ve iktisadi olayları Kayseri’ye ait 133/1 Numaralı Şer’iyye Sicilinin rehberliğinde aydınlatmaya gayret gösterdik.

Kadı sicilleri geniş kapsamlı olduğu için birçok konuda dönemini yansıtan bilgiler vermektedir. Bu çalışmada ise daha çok mahkemelerde ne tür davaların görüldüğü, davaların nasıl işlendiği, müslim ve gayrimüslimler arasındaki davalar, şer’i hukukun tatbiki ile kadının görev alanları, Kayseri’ye ait mahalle ve köy isimleri, Kayseri’de bulunan meslek grupları ve diğer konular ele alınmaya çalışılmıştır.

Şer’iyye sicilleri, döneminin olaylarını, toplumun yaşantısını, devletin idare şeklini, hukukun nasıl işlediğini, toprak sistemini, devletin vergi yapısını, idarecilerin yükümlülüklerini, vakıfları ve daha birçok konuya ait bilgileri bünyesinde barındırmasına rağmen tek başına bir sicilin incelenmesiyle bu tür konular hakkında edinilen bilgi eksik kalmaktadır. Bunun için diğer şer’iyye sicillerinin ve kaynakların da incelenilmesi gerekmektedir.

Anahtar Kelimeler: Osmanlı, Şer’iyye sicilleri, Şer’i hukuk, Kadı, Kayseri.

(7)

THE TRANSCRIPTION AND EVALUATION OF KAYSERI SHARI’A COURT RECORDS (COURT REGISTERS) NUMBER, 133/1 (H. 1155- M. 1742)

Süleyman ÖCAL ABSTRACT

One of the written sources of Ottoman history are court registers. Court registers include both the documents written by kadi (religious judge) and types of documents ordered by other authorities like orders, imperial orders, decrees. Therefore, court registers have a wide range of structure in respect to subject and kind of document. This large structure contain information concerning various branches of science that should be enlightened.

We tried to enlighten social-economic, cultural and economic events experienced in Kayseri in the 17th century with the guidance of the court registers, number 133/1, which concerns Kayseri in this study which we prepared by taking advantage of the rich content of court registers and presented as postgraduate thesis.

Kadi registers provide information on many subjects that reflect their era since they are broad in scope. Mostly the types of trials handled at courts, how trials are handled, trials between muslims and non-muslims, application of religious law, fields of tasks of women, names of settlement and villages in Kayseri, professional groups existing in Kayseri and other subjects were tried to be studied in this study.

Although court registers include information about events of its era, life of society, administration way of the state, how the law is applied, land system, tax structure of the state, obligations of administrators, foundations and many other subjects, information obtained by studying only one register alone fail to satisfy. Therefore, other court registers and sources should also be studied.

Key Words: Ottoman, Court Registers, Religious Law, Kadi, Kayseri.

(8)

ÖN SÖZ... II ÖZET ...IV ABSTRACT ... V İÇİNDEKİLER...VI KISALTMALAR ...VIII

GİRİŞ ... 1

1.1. OSMANLI HUKUK SİSTEMİ ... 2

1.1.1.Örfî Hukuk... 2

1.1.2. Şer’i Hukuk... 3

1.2. KADILIK MÜESSESESİ ... 4

1.2.1. Tanımı ve Tarihi Gelişimi ... 4

1.2.2. Kadıların Görev Alanları ve Kadı Olacak Kişilerde Aranan Şartlar ... 5

1.3. KAYSERİ ŞER’İYYE SİCİLLERİ ... 5

1.3.1. Sicillerin Durumu... 5

1.3.2. 133/1 Numaralı Kayseri Şer’iyye Sicili ... 6

1.3.3. Metin Transkripsiyonunda Takip Edilen Metot... 6

I. BÖLÜM BELGE ÖZETLERİ ... 11

II. BÖLÜM BELGE TRANSKRİPSİYONU... 74

III. BÖLÜM DEĞERLENDİRME ... 301

3.1. KAYSERİ’NİN İDARİ YAPISI... 301

3.1.1. İdare... 301

3.1.2. İdarî ve Adlî Görevliler ... 302

3.1.3. 133/1 Numaralı Şer’iyye Sicillinde Geçen Bazı Hukuki ve İdari Uygulamalar 304 3.2. KAYSERİ’DE GEÇEN YERLEŞİM YERLERİ ... 306

3.3. KAYSERİ’DE SOSYAL YAPI ... 309

(9)

3.3.1. Müslim-Gayri Müslim İlişkileri... 309

3.3.2. Kadının Toplumdaki Yeri... 310

3.3.3. Kölelikle İlgili Uygulamalar... 311

3.3.4. Vasi, Mütevelli Tayini... 311

3.3.5. Vakıflar... 312

3.4. KAYSERİ’DE RASTLANAN SUÇA YÖNELİK OLAYLAR ... 313

3.4.1. Cinayet, Darb ve Cerh Gibi Suçlar ... 313

3.5. KAYSERİ’DEKİ İKTİSADİ DURUM ... 314

3.5.1. Vergi... 314

3.5.2. Para, Ticaret ve Meslekler ... 315

SONUÇ... 317

İNDEKS ... 318

KAYNAKLAR... 321

EKLER... 323

ÖZGEÇMİŞ……….376

(10)

a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale b. : ibn (bin)

Belge No. : Belge Numarası H. : Hicrî

KAYTAM : Kayseri ve Yöresi Tarih Araştırmaları Merkezi M. : Milâdi

s. : sahife

T.C. : Türkiye Cumhuriyeti

TDAV : Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı TTK : Türk Tarih Kurumu

vd. : ve diğerleri yy. : yüzyıl

(11)

GİRİŞ

İnsanlığın geçmişini öğrenmek için insanoğlu tarih bilimine ihtiyaç duyar. Tarih bilimi de insanların ihtiyaç duyduğu bilgiyi insanlara sunabilmek için çeşitli kaynaklara gereksinim duyar. Bu kaynaklar yazılı ve sözlü kaynaklar olabileceği gibi, insanlık tarihi açısından bir öneme haiz olmak şartı ile, insanoğlunun elinden çıkmış her türlü materyal de olabilir. Fakat insanlık tarihi açısından bir öneme haiz olmak şartı ile. Tarih biliminde insanlığın alakadar olduğu her konuda bilgi bulabilmek mümkündür. Bu bilim rivayetçi, pragmatik ve araştırmacı tarih yazıcılığı olmak üzere üç başlık altında zaman içerisinden akıp bugünlere kadar gelmiştir. Bugün rağbet gören araştırmacılık yalnızca tarih bilimi için değil diğer bilim dallarında da geçerlidir. Araştırmacı tarih daha çok olayların sebep ve sonuçlarıyla ilgilenmektedir. Bu vesile ile şer’i hukukun nedenlerini sonuçlarını incelersek; Türklerin İslamiyet’le ilk temasları VII. yy. da olmasına rağmen Türkler arasında İslamiyet’in yaygınlaşması X. yy. meydana gelmiştir. Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra bu dine sıkı sıkıya sarılmış ve bu dini bir adım daha ileriye götürebilmek için hiçbir mücadeleden kaçınmamıştır. Benimsedikleri bu dini hayat tarzını, hayat felsefesi haline getirmiş hayatlarını bu dinin kurallarına göre idame ettirmişlerdir. Bu hayat tarzı içerisinde İslam esas ve kurallarına dayalı şer’i hukuka gereken ehemmiyeti vererek yüzlerce yılın birikimiyle oluşmuş örfi hukuktan da vazgeçmeyerek yeni bir hukuk sistemi oluşturmuşlardır.

Biz, yüksek lisans tezi olarak hazırladığımız bu çalışmada Osmanlı şer’i hukukuyla bağlantısı bulunan, dönemin mahkeme kayıtlarını içerisinde ihtiva eden Kayseri’ye ait 133/1 numaralı şer’iyye sicilinin transkripsiyon ve değerlendirmesini yaptık. Bu çalışmayı yapmaktaki amacımız geçmişin karanlık sayfalarına elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar ışık tutabilmektir. Şer’iyye sicillerinin içerisindeki saklı tarihi tarih araştırmacılarının ve meraklılarının hizmetine sunabilmek ve tarih bilimine küçücük de olsa yeni bir şeyler katabilmek, kazandırabilmektir.

Osmanlı Devleti birçok kültür, dil, din, ırktan meydana gelen bir milleti bünyesinde barındıran, barındırmakla kalmayıp onların ihtiyaç duyduğu her türlü şeyi karşılayan bir

(12)

Osmanlı Devleti işlettiği hukuk sistemini, dağıttığı adaleti şer’iyye sicillerine kaydedip gelecek nesillere adaletini bu yolla miras bırakmıştır. Bu mirasın içerisinde vasi tayinleri, mütevelli tayinleri, veraset paylaşımı, tereke kayıtları, evlenme, boşanma, yaşları küçük olanların vasi tayin edilerek evlendirilmesi, ekonomik durumu yerinde olmayanlara nafaka bağlanması, vergi toplanması, asker sevkiyatı, tımar sistemi gibi toplumun tümünü ilgilendiren sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik ve askerî durumla ilgili bilgi veren yazılı kaynaklar bulunmaktadır.

Bizim transkripsiyon ve değerlendirmesini yaptığımız 133/1 numaralı şer’iyye sicili tarih olarak M. 1741-1742 yıllarına ait olup Osmanlı Devleti’nin gerileme döneminin ortalarına rastlamaktadır. Bu döneme ait incelemiş olduğumuz sicilde bulunan belgelerden Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik, kültürel, siyasi ve askerî durumunu anlamaya dönük bilgilere ulaşmaktayız. Bu süreç içerisinde Osmanlı Devleti’nin güç kaybetmesine rağmen şer’i hukuku uygulamadaki gayretini görmekteyiz. İşte tüm bu nedenlerden dolayı şer’i hukukun ve şer’iyye sicillerinin önemini fark edip 133/1 numaralı Kayseri şer’îyye sicilinin transkripsiyon ve değerlendirmesini yapmaya çalıştık.

1.1. OSMANLI HUKUK SİSTEMİ 1.1.1.Örfî Hukuk

Osmanlı Devleti geniş bir alan üzerinde kurulmuş, etnik, din ve kültür açısndan çeşitli unsurları bünyesinde barındıran büyük bir devletti. Sahip oldukları toprakların hiç de öyle sakin olmadığını düşünürsek devletin ayakta kalabilmesi için güçlü bir hukuk sitemine sahip olması gerekmekteydi. Bu hukuk düzeninde hem şer’i hükümlere dayanan bir şer’i hukuk sistemi hem de yılların birikimiyle oluşagelen bir örfî hukuk sistemi vardı.

Osmanlı hukukunda örfî hukuk denilince, sadece âdet hukuku değil, şer’i hükümlerin kanun tarzında tedvini de dahil olmak üzere, padişaha tanınan sınırlı yasama yetkisi çerçevesinde, uzman hukukçuların içtihad ve fetvalarına da başvurarak ortaya konan hukuki hükümler akla gelir. Bunların kaynakları da başta örf âdet kuralları olmak üzere

(13)

İslam hukukunun asli ve çoğunlukla tâlî kaynaklarıdır. Örfî hukuk şer’i hükümlere aykırı olamaz, aykırı olduğu takdirde ise muteber sayılmaz.1

Tarihi kaynaklarda örfî hukuk ifadesine ilk olarak Fatih dönemi tarihçisi, Tursun Bey’in eserinde rastlanmaktadır. Tursun Bey örfî hukuku şu sözlerle tanıtmaktadır: “Yani bu tedbir ol mertebede olmazsa belki mücerred tavr-ı akl üzere nizam-ı alem zâhir için mesela tavr-ı Cengiz Han gibi olursa sebebine izafe ederler siyaset-i sultânî ve yasağ-ı pâdişâhî derler ki örfümüzce ona örf derler.”2 Buradan anlaşılacağı üzere örfî hukuka ilk olarak Sultan Fatih döneminde yer verilmiş ve bu sürece ihtiyaç duyuldukça eklemeler yapılmıştır.

Örfî hukuk kuşkusuz bir anda oluşmamıştır. Bu hukuku oluşturan kurallar hem diğer geçmişteki Türk devletlerinin katkıları hem de Osmanlı Devleti’nin var olmasıyla birlikte ihtiyaç duyulan hükümlerin birer birer konmasıyla birlikte meydana gelmiştir ve bu meydana gelişte Osmanlı Devleti’nin İslam’ı yayma düşüncesi, yeni yerlerin fethi ve bu yeni yerlerde yeni hükümlere ihtiyaç duyulması etkili olmuştur. Bu düzendeki payda en önemli rol müderrislerden seçilen nişancılarda olmuştur.3

1.1.2. Şer’i Hukuk

İslam hukukunu ifade eden kelimeler arasında fıkıh ve şer’ kelimeleri bulunmaktadır.

Şerîat, teşrî’in köküdür ve sözlük anlamı itibariyle, açık, doğru ve düz yol gibi anlamlara gelmektedir. Hukuki manası ise, Allah’ın, peygamberleri vasıtasıyla kullarının mutluluğu için vaz’ ettiği hükümler şeklinde açıklanmaktadır. Kısacası şerîat, insanlardan sâdır olan iradî fiilleri ilâhi hükümlerle nizam ve intizam altına alıp sınırlayan kaidelerin bütünüdür.4

Osmanlı Devleti’nde İslam hukukunun hemen her mezhebine bağlı vatandaşlar olmakla beraber Hanefi mezhebine bağlı olanlar daha çoktu. Bu yüzden yargı faaliyetleri bu mezhebe göre yürütülürdü. Hanefi mezhebi dışında bir mezhebe bağlı vatandaşlar arasında meydana gelen ve kendi mezheplerine göre hükme bağlanması uygun görülen

1 Murat Şen; “Osmanlı Hukukunun Yapısı”, Osmanlı, C. VI, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s.

328.

2 Mehmet Akif Aydın; “Osmanlı Hukukunun Genel Yapısı ve İşleyişi”, Türkler, C. X, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 16.

3 Aydın; a.g.m., s. 16.

4 Halil Cin; Ahmet Akgündüz; Türk-İslam Hukuk Tarihi, C. 1, Timaş Yayınları, İstanbul 1990, s. 103.

(14)

Mahkemelerde hukuk ve ceza ayrımı görülmezken, mahkemeler her türlü davaya bakarlarken aynı zamanda günümüz noterinin işlevlerini yerine getirmekte idi. Bu tür durumlarla hüccet adı verilen belgelerde karşılaşıyoruz.

1.2. KADILIK MÜESSESESİ 1.2.1. Tanımı ve Tarihi Gelişimi

Osmanlı Devleti’nde çok geniş kapsamlı yetkileri bulunan ve şer’iyye mahkemelerinde yargı görevini ifa eden şahıslara kadı denmektedir. Osmanlı hukukçuları, kadıyı, insanlar arasında meydana gelen dava ve anlaşmazlıkları şer’i hükümlere göre karara bağlamak için devletin en yüksek icra makamı olarak tanımlamaktadırlar.6

Kadı anlamına gelebilecek ilk atama İslam Devleti’nin sınırları genişleyip işler çoğalınca halifelerin, gerek merkezde gerekse vilayetlerde kendi adlarına çeşitli işlerin yürütülmesi için memur tayin etmeleriyle gerçekleşti.7

Osmanlılar ise kendi dönemlerinde de İslam devletlerinin geleneklerine uyarak kadı tayinlerinde çok titiz davranıyorlardı. İlk kadı tayini ise Osman Gazi tarafından, kayınpederi Şeyh Edebalı’nın damadı ve talebesi Dursun Fakih ile başlar.8

Geniş yetkilerle donatılan kadılar medrese mezunları arasından tayin olurlardı. Anadolu kadılarının tayininde Anadolu kadıaskerî ve şeyhülislam önemli rol oynamaktaydı.

Önceleri padişah önünde imtihan olan kadı adayları, XIII. Yüzyılda kadıasker önünde sınava tabi tutulmakta, başarılı olanlar şeyhülislama bildirilmekte, onun işareti ile fermân-ı âlî yazılmaktaydı.9 Böylece kadının ataması gerçekleştirilmiş olmaktaydı.

Tanzimat’tan önce Osmanlı’daki yargı gücünü tek başına denebilecek kadar güçlü bir şekilde idare eden kadılar özellikle Sultan II. Mahmut’tan itibaren azalmaya ve yeni düzenlemelere maruz kalmaya başlamıştır.

5 Abdulaziz Bayındır; “Örneklerle Osmanlı’da Ceza Yargılaması”, Türkler, C. 10, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 69.

6 Ahmet Akgündüz; “İslam Hukukunun Osmanlı Devleti’nde Tatbiki: Şer’iyye Mahkemeleri ve Şer’iyye Sicilleri”, Türkler, C. 10, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 55.

7 Ziya Kazıcı; İslâm Müesseseleri Tarihi, Kayıhan Yayınları, İstanbul 1991, s. 113.

8 Kazıcı; a.g.e., s. 124.

9 Yücel Özkaya; XVIII. Yüzyılda Osmanlı Kurumları ve Osmanlı Toplum Yaşantısı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1985, s. 142-143.

(15)

1.2.2. Kadıların Görev Alanları ve Kadı Olacak Kişilerde Aranan Şartlar

Osmanlı Devleti’nde nahiye ve köyler dışındaki diğer idari merkezler aynı zamanda birer yargı merkeziydi. Her yargı merkezinde bir kadı bulunurdu. Osmanlı adli teşkilatının temel taşı olan kadı şer’i hükümleri icra ile görevliydi. Yani Hanefi mezhebinin tartışmalı olan görüşlerinden en muteber olanı araştırıp uygulama; şer’iyye sicillerinin yazımı, veli veya vasisi olmayan küçükleri evlendirme; yetimlerin ve gaiblerin mallarını muhafaza; vasi ve vekilleri tayin yahut azl; vakıfları ve muhasebelerini kontrol; evlenme akdini icra; vasiyetleri tenfiz,10 mirasın vasilere paylaştırılması11 ve kısaca bütün hukuki işleri takip kadıların görev ve yetkileri arasındadır.

Osmanlı ülkesinde kadı olabilmek için medresenin yüksek derecelerinden mezun olmak gerekiyordu. Bunun aksini düşünmek mümkün değildi. Tahsilsiz sadrazam olunabilirdi ama en küçük bir kazaya kadı olunamazdı. Kadıların ticaret yapmak, borç alıp vermek, hediye kabul etmek, umumi ziyafetlerde bulunmak gibi ileride kararlarını etkileyebilecek her türlü eylemden kaçınmaları gerekiyordu.12

1.3. KAYSERİ ŞER’İYYE SİCİLLERİ 1.3.1. Sicillerin Durumu

Kayseri şer’iyye sicillerinin Bursa şer’iyye sicillerinden sonra en eski tarihli olduğu bilinmektedir. Bu siciller Ankara Etnografya Müzesi’nde bir süre korunduktan sonra Ankara’daki Milli Kütüphane’ye nakledilmiştir. Bu kütüphanede şer’iyye sicilleri mikro film olarak saklanmaktadır ve araştırmacılara açık konumdadır. Bu filmleri görebilmek için gereken teknoloji de yine Milli Kütüphane’de bulunmaktadır. Talep doğrultusunda araştırmacılara fotokopi yoluyla sicillerin örnekleri de verilmektedir.

Siciller her canlı ve nesnenin zaman karşısında yıpranması gibi çeşitli nedenlerden dolayı bir miktar yıpranmış haldedir. Bunların nem, doğru muhafaza edilmeme, taşınma gibi sebeplerden ötürü yıpranmış olabileceği düşünülmektedir.

Kayseri’ye ait şer’iyye sicillerini Erciyes Üniversitesi’nde bulunan Kayseri ve Yöresi Tarih Araştırma Merkezi’ (KAYTAM) nde bulmak mümkündür.

10 Ahmet Akgündüz; “İslam Hukukunun Osmanlı …..s. 55.

11 Ali Aktan; “Kayseri Kadı Sicillerindeki Tereke Kayıtları Üzerinde Bazı Değerlendirmeler (1738- 1749)”, II. Kayseri ve Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri, KAYTAM Yayınları, Kayseri 1998, s. 47.

12 Ziya Kazıcı; İslâm Müesseseleri Tarihi…., s. 125.

(16)

1155 (M. 1741-1742) tarihleri arasını kapsamaktadır. Bu şer’iyye sicilinin 1-102.

sayfaları arası tarafımdan, 103-206. sayfalar Abdullah DANACI tarafından, 206-308.

sayfalar Sevda YILDIRIM tarafından yüksek lisans tezi olarak hazırlanmaktadır. Bahsi geçen sicil KAYTAM’dan alınarak fotokopi yoluyla çoğaltılıp temin edilmiştir.

133 Numaralı Kayseri Şer’iyye Sicili, Millî Kütüphane arşivinde 1798 Milli Kütüphane yer numarası ile kayıtlıdır. Sicil 17x45,6 cm. boyutlarındadır.

1.3.3. Metin Transkripsiyonunda Takip Edilen Metot

Sicildeki bazı belgelere numara verilmediği görülmüş; fakat orijinal sicille arasında tezatlık görülmemesi açısından yeniden numaralandırma yoluna gidilmemiş, bir önceki belge numarasına ‘…/a’ ifadesi eklenilmiştir. Bazı belgelerde ise daha önce verilmiş numaraların yanlışlıkla tekrar verildiği anlaşılmış bu belgelere de ‘…/a’ ifadesi konulmuştur. Bazen de daha önce verilmiş numaraların tekrar verildiği belgelerin arasındaki belgelerde numaralandırılmamış belgelere rastlanılmıştır. Bunlarda da

‘…/a/a’ ifadesi kullanılmıştır. Sicilde okunamayan kelimeler ‘…’ ile, metindeki Arapça (ع) harfleri (’)işareti ile, uzatma ve incelmeler (^) işaretleriyle, gösterilmiştir. Özetler kısmında, belgelerde Arapça olarak verilen Hicrî tarihlerin Miladî karşılıkları yay ayraç içinde gösterilmiştir. Belge metinlerindeki kelimelerin yazımında, sonda bulunan yumuşak sessiz (b-d-c) harfler olduğu gibi bırakılmış, sert sessiz hale getirilmemiştir.

Fakat diğer bölümlerde bu harfler sert sessiz hale getirilmiştir.

(17)

Tablo: 1.1. Belgelerin Konularına Göre Tasnifi

KONULAR BELGE NUMARALARI

Alacak-Verecek (Borç)

35, 53, 72, 105, 118, 173, 190, 195/a, 197, 206, 207,221, 222, 237, 250, 254, 259, 255/a, 260/a

Alım-Satım

11, 18, 20, 24, 25, 27, 32, 55, 56, 57, 67, 75, 83, 85, 92, 93, 101, 104, 109, 119, 122, 124, 126, 130, 133, 137, 149, 150, 155, 168, 175, 181, 182, 188, 189, 195, 216, 225, 228, 236, 243, 246, 249, 249/a, 256, 253/a, 259/a Boşanma 111, 117, 134, 162

Cinayet 113, 138, 169, 178

Darp ve Cerh 3, 4, 6, 9, 33, 51, 87, 88, 99, 102, 210, 212, 224, 257, 257/a, 258/a

Dem ve Diyet 40, 143, 218, 234, 255,

Dolandırıcılık 86

Hırsızlık 103

Hibe 145, 146, 164, 187

Irza Tasallut,

Livata ve Sebb 5, 8, 8/a, 114, 172, 176, 214, 220, 230, 261/a İbrâ ve İskat 19, 26, 28, 29-30, 38, 78, 196, 239, 247 Kaza Sonucu

Yaralanma 73, 106, 148, 232, 238

Kefil 95

Köle 36, 59, 132, 142

Mahalleden İhrac 151

Murafaa 202

Mütevelli Tayini 39, 98, 136, 157, 198, 201, 217, 248

(18)

Nazır Tayini 144, 185, 241

Ölüme Sebebiyet 170

Sınır Tayini 263

Su Yolu Tamiri 44

Vakıf 2, 71, 131, 135, 140, 159, 160, 167, 171, 260

Vasi Tayini

7, 12, 14, 15, 23, 31, 37, 41, 45, 49, 54, 70, 74, 77, 79, 80, 82, 89, 96, 108, 110, 116, 120, 121, 123, 139, 141, 147, 153, 154, 161, 163, 171, 177, 180, 183, 199, 205, 208, 215, 219, 226, 228/a, 231, 233, 239/a, 245, 256/a/a, 256/a/a

Vekil Tayini 186

Veraset 10, 16, 44/a, 50, 58, 60, 91, 192, 200, 229, 235, 240, 254/a

Vergi 46, 193, 204, 258

Zapt 68, 69, 76, 81, 100, 115, 127, 128, 156, 158, 165, 166, 203, 209, 227, 242, 253, 261, 252/a

Diğer 34, 42-43, 47-48, 61, 94, 97, 107, 191, 211, 262

(19)

Tablo 1.2. Belgelerin Türüne Göre Tasnifi

BELGE TÜRÜ BELGE NUMARALARI

HÜCCET

3, 4, 6, 7, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 18, 19, 20, 21, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29-30, 31, 32, 33, 34, 37, 38, 39, 40, 41, 42-43, 44, 44/a, 46, 47-48, 49, 51, 52, 54, 55, 56, 57, 61, 70, 73, 74, 75, 77, 79, 80, 81, 82, 83, 85, 86, 87, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 101, 102, 104, 106, 107, 108, 109, 110, 112,116, 117, 119, 120, 121, 122, 123, 125, 126, 129, 130, 131, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 152, 153, 154, 157, 161, 162, 168, 169, 170, 172, 174, 175, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 187, 188, 189, 190, 194, 195, 195/a, 196, 198, 199, 201, 205, 208, 209, 210, 213, 215, 216, 217, 217, 219, 220, 221, 222, 223, 225, 226, 228, 228/a 231, 232, 233, 234, 235, 236, 237, 238, 239, 239/a, 241, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 249, 249/a, 251, 252, 254, 255, 256, 257, 258, 259, 260, 253/a, 256/a/a, 257/a, 258/a, 259/a, 260/a, 262, 263,

İLÂM

2, 5, 8/a, 35, 36, 45, 50, 53, 58, 59, 60, 68, 69, 71, 72, 76, 78, 84, 88, 89, 90, 91, 100, 103, 105, 111, 113, 114, 115, 118, 124, 127, 128, 132, 142, 151, 155, 156, 158, 159, 160, 163, 164, 165, 166, 167, 171, 173, 176, 186, 191, 192, 193, 197, 200, 202, 203, 204, 206, 207, 211, 212, 214, 224, 227, 229, 230, 240, 242, 250, 253, 261, 252/a, 254/a, 255/a, 256/a/a, 261/a

MÜRÂSELE 8

(20)

GÖRE BELGELER Gayrimüslimlerin Kendi Aralarındaki

Muamelelere Ait Belgeler

11, 18, 20, 21, 23, 47-48, 52, 57, 58, 59, 67, 76, 78, 80, 83, 85, 97, 101, 104, 114, 121, 133, 134, 149, 161, 162, 166, 168, 174, 179, 181, 191, 208, 209, 225, 238, 239/a, 250

Müslümanlarla Gayrimüslimler

Arasındaki Muamelelere Ait

Belgeler

29-30, 35, 68, 69, 72, 118, 122, 137, 182, 254, 258

Müslümanların Kendi Aralarındaki Muamelelere Ait

Belgeler

2, 3, 4 , 5, 6, 7, 8, 8/a, 9, 10 , 12, 13 14, 15, 16, 19, 24, 25, 26, 27, 28, 31, 32, 33, 34, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42-43, 44, 44/a, 45, 46, 49, 50, 51, 53, 54, 55, 56, 60, 61, 70, 71, 73, 74, 75, 77, 79, 81, 82, 84, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 98, 99, 100, 102, 103, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 115, 116, 117, 119, 120, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 135, 136, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 163, 164, 165, 167, 169, 170, 171, 172, 173, 175, 176, 177, 178, 180, 183, 184, 185, 186, 187, 187, 189, 190, 192, 193, 194, 195, 195/a, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 207, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 226, 227, 228, 228/a, 229, 230, 231, 232, 233, 234, 235, 236, 237, 238, 239, 240, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 249, 249/a, 251, 252, 253, 255, 256, 257, 259, 260, 261, 252/a, 253/a, 254/a, 255/a, 256/a, 257/a, 258/a, 259/a, 260/a, 261/a, 262, 263

(21)

I. BÖLÜM BELGE ÖZETLERİ Sayfa No: 1

Belge No: 1

Bir numaralı belge eksik olduğu için anlaşılıp özeti yapılamadı.

Sayfa No: 1 Belge No: 2

Hasbek Mahallesi avarız vakıflarından birinin mütevellisi olan Ebu Bekir, vakfa borcu olan Hüseyin b. Abdullah’ın evini, borcuna karşılık vakıf adına teslim almış olduğu halde, Hüseyin b. Abdullah’ın ölümünden sonra, mirasçıların eve eskisi gibi sahip çıkmaları üzerine mahkemeye başvurmuştur. Mahkemenin vakıf lehine karar verdiğine dair 11 Rebiyülahir 1154 (26 Haziran 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 1 Belge No: 3

Hunat Mahallesi sakinlerinden Mehmet b. Mustafa’nın, Pervane mevkiinde Ömer b.

Mehmet tarafından bıçak ile yaralanmış olduğuna dair 13 Rebiyülahir 1154 (28 Haziran 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 2 Belge No: 4

Şeyh Tacüddin Mahallesi sakinlerinden es-Seyyid Mehmet b. es-Seyyid Ali’nin Haymana mevkiinde Ahmet b. Ali tarafından bıçak ile yaralanmasına dair 12 Rebiyülahir 1154 (27 Haziran 1741) tarihli hüccet.

(22)

Hasan Fakîh Mahallesi sakinlerinden Hasan b. Mehmet, kendisine Ali ve Mehmet adlı kişiler tarafından tecavüz edildiğini iddia ederek mahkemeye başvurmuştur.

Mahkemece şahitler dinlenilerek durumun doğruluğu anlaşıldıktan sonra gereken cezanın bir üst makamca verilmesine dair 9 Rebiyülahir 1154 ( 24 Haziran 1741 ) tarihli ilâm.

Sayfa No: 2 Belge No: 6

Gesi Karyesi sakinlerinden es-Seyyid Ömer b. es-Seyyid Ömer’in, Bilsün Pınarı mevkiinde Müezzin Hacı Mustafa’nın emriyle, Mehmet b. Süleyman tarafından bıçak ile yaralanmasına dair 14 Rebiyüllahir 1154 (27 Haziran 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 3 Belge No: 7

Tavukçu Mahallesi sakinlerinden Serdengeçti Ağa b. Ömer Beşe b. Ebu Bekir’in vefatının ardından, mirasının eşi Sabire binti Ahmet ile kardeşi Mehmet’in oğlu kayıp olan Mehmet’e ve kızı Aişe’ye ait olduğu anlaşıldıktan sonra Mehmet’in malının himayesi için adı geçen Aişe’nin vasi tayin edildiğine dair 13 Rebiyülahir 1154 (28 Haziran 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 3 Belge No: 8

Cami-i Kebir Mahallesi’nden Acem asıllı Abdulmennan ve Kör Mehmet adlı kişiler Murat oğlu Seyyid Ömer’e tecavüz etmek istemişler, bu esnada da peygamberimize küfür etmişlerdir. Cezasının katl olduğu bir fermanla anlatılmış olan ukubetin yerine getirilmesinin istendiğine dair mürâsele.

Sayfa No: 3-4 Belge No: 8/a

Cami-i Kebir Mahallesi’nden Acem asıllı Abdulmennan ve Kör Mehmet adlı kişilerin Seyyide Şerife binti Ali Efendi’nin evine gelip adı geçen Şerife’nin oğlu Ömer’e

(23)

tecavüz etmek istedikleri ve peygamberimize küfür ettikleri anlaşılmış olup cezalarının yerine getirilmesine dair ilâm.

Sayfa No: 4 Belge No: 9

Sosun Karyesinde Ali b. Ömer ve es-Seyyid Ali b. Osman birlikte öküz gütmekteler iken, bir gurup Afşar tarafından Ali b. Ömer’in mızrak ile yaralanarak aldığı yara sonucunda hayatını kaybettiğine dair 15 Rebiyülahir 1154 (30 Haziran 1741) hüccet.

Sayfa No: 4 Belge No: 10

Bahçıvan Mahallesi sakinlerinden Postoğlu Süleyman b. el-Hac Mustafa adlı kişinin vefatından sonra mirasının eşi Fahriye, çocufkları Mustafa, Mehmet, Fatma ve Medine’ye kaldığına dair hüccet.

Sayfa No: 5 Belge No: 11

Ahi İsa Mahallesi sakinlerinden Sarab oğlu Karakoç adlı kişinin vefatının ardından kızı Anika’nın yoksul düşüp yirmi beş ırgatlık bağını es-Seyyid Mehmed Çelebi’ye sattığına dair 27 Cemaziyelevvel 1154 (10 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 5 Belge No: 12

Hasan Fakîh Mahallesi sakinlerinden Mustafa Çelebi b. es-Seyyid el-Hac Ömer’in vefatının ardından, oğlu es-Seyyid Mikdat ve kızı Şerife’nin vasiliğinden Mehmet b.

Abdullah’ın feragat etmesiyle yerine es-Seyyid el-Hac Ali Ağa’nın vasî tayin olduğuna dair 28 Cemaziyelevvel 1154 (11 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 5 Belge No: 13

Bahçıvan Mahallesi sakinlerinden el-Hac Mehmet b. Ahmet’in vefatının ardından oğulları Mustafa ve Ali ile kızı Fatıma’nın ihtiyaçlarının babalarından kalan mirastan karşılanmasına ve bunun için de amcalarının görevlendirmesine dair 27 Cemaziyelevvel 1154 (10 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

(24)

Hunat Mahallesi’nden yetim kalan çoçukların işlerini yürütmek üzere Fatıma’nın vasi olarak tayin edildiğine dair 26 Cemaziyelevvel 1154 ( 9 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 6 Belge No: 15

Hasan Fakîh Mahallesi sakinlerinden Mustafa Çelebi b. es-Seyyid el-Hac Ömer’in vefatının ardından çoçukları es-Seyyid Mikdat ile kızı Seyide Şerife Kiraz’a vasi olarak tayin edilen amcaları es-Seyyid el-Hac Ali Ağa’nın vasilikten feragat ederek yerine vasi olarak Şahin b. Mehmet b. Abdullah’ın tayin edildiğine dair 28 Cemaziyelevvel 1154 (11 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 6 Belge No: 16

Hunat Mahallesi sakinlerinden el-Hac Mehmet b. Hasan Hüseyin’in vefatının ardından mirası eşleri Fatıma binti Hasan ve Şehribanu binti Abdullah ile oğulları es-Seyyid Hasan ve Hüseyin, kızları Sabire ve Hatice’ye kalmıştır. Fakat Fatma Hanım sınırları belli olan evinin üvey oğlu es-Seyyid Hasan Çelebi tarafından zabt edildiğini iddia etmiştir. Hasan Çelebi de vefat eden annesi Şerife Aişe binti Hüseyin’e babası tarafından iki yüz elli kuruş mehir verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Buna karşılık Hasan Çelebi’nin sınırları belli olan mevkii ile bu parayı takas ettiğine dair hüccet.

Sayfa No: 6 Belge No: 17

… veled-i Ağyâ nâm zimmî meclis-i şer’i kavîmde sulbî … müvâcehesinde ikrar ve takrir-i kelam edib mahalle-i mezkurede … ibra … İbrahim ve Asib ve Artyon ve Keşiş ve Manok mülkleri ile mahdud … ve bir örtme ve iki eşcâr ve bir kuyu ve havli-yi müştemil menzil ile …

(25)

Sayfa No: 7 Belge No: 18

Gediris Nahiyesi sakinlerinden bir kişinin sınırları belli olan bağını oğlu Ohan’a üç yüz altmış kuruşa sattığına dair 28 Cemaziyelevvel 1154 (11 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 7 Belge No: 19

Selmen Mahallesi sakinlerinden Bedros oğlu Demirci Kösdik, es-Seyyid Süleyman Ağa’nın bir kısım mülkünü kendine sattığını iddia etmiş fakat bu durumu kanıtlayamamıştır. Bu nedenle Demirci Kösdik’in bahsolunan mülkü es-Seyyid Süleyman Ağa’ya üç yüz kuruşa tekrar sattığına dair 26 Cemaziyelevvel 1154 (9 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 7 Belge No: 20

Köyyıkan Mahallesi sakinlerinden Arzman oğlu Serkis’in sınırları belli olan evini yüz yirmi kuruşa Meryem binti Ohan’a sattığına dair 27 Cemaziyelevvel 1154 (10 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 7 Belge No: 21

Kiçikapu Mahallesi sakinlerinden Yarim’in oğlu Kirkor’un vefatının ardından kızı Ayhatun’a amcası Murat’ın vasi tayin olduğuna dair 27 Cemaziyelevvel 1154 (10 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 8 Belge No: 23

Kiçikapu Mahallesi sakinlerinden Barim’in oğlu Kirkor’un vefatından önce, kızı Pato’nun işlerini yürütmesi için kardeşi Murat’ı vasi tayin ettiğine dair 1154 (1741) tarihli hüccet.

(26)

el-Hac Mustafa b. Halil’in amcaları el-Hac Ali ve Mustafa ile ortak oldukları, sınırları belli evlerini Mehmet Efendi b. Ahmet Efendi’ye üç yüz kuruş para ve sansar pencesi kürke karşılık sattıklarına dair 27 Cemaziyelevvel 1154 (10 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 8 Belge No: 25

Kebe İlyas Mahallesi sakinlerinden el-Hac Halil b. Ali’nin sınırları belli olan evini Ebu Bekir b. el-Hac Mahmut’a iki yüz doksan kuruşu sattığına dair 27 Cemaziyelahir 1154 (9 Eyllül 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 8-9 Belge No: 26

Gülük Mahallesi sakinlerinden Hüseyin bin Halil adlı kişi ile adı geçen Hüseyin’in vâlidesi Zarife, kız kardeşleri Amine, Fatma ve Rahime adlı kişiler babalarından kalan Belbaşı Nahiyesi’ndeki yirmi dört ırgatlık bağın kardeşleri tara Mustafa tarafından haksız yere tutulduğunu fakat Mustafa’nın haksızlığın kantılayamadıkları için bir miktar para alarak hakları ibrâ ve iskat ettiklerine dair 8 Cemaziyelevvel 1154 (22 Temmuz 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 9 Belge No: 27

Mermerli Mahallesi sakinlerinden Meryem binti Kaya Bali adlı kişi sınırları belli olan evini yüz on altı kuruşa el-Hac Mustafa Çelebi’ye sattığına dair 7 Cemaziyelevvel 1154 (21 Temmuz 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 9 Belge No: 28

Yenice Mahallesi sakinlerinden es-Seyyid Mahmut b. Mehmet adlı kişinin Germir Altı Kavak yeri mevkiindeki sınırları belli olan bir miktar tarlasını Hatice b. Hüseyin adlı

(27)

kişiye seksen yedi kuruşa sattığına dair 29 Cemaziyelevvel 1154 (12 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 9-10 Belge No: 29-30

Şarkiyan Mahallesi sakinlerinden Abaz oğlu Murat adlı kişinin Billur Nahiyesi’ndeki otuz ırgatlık bağını yüz elli kuruşa es-Seyyid el-Hac Mahmut Ağa’ya sattığına dair 28 Cemaziyelevvel 1154 (11 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 10 Belge No: 31

Merkebci Mahallesi sakinlerinden kayıp olan es-Seyyid Osman b. Mahmut’un mahalledeki evinin korunması için bir vasi gerektiği ve bu görev için de kardeşi es- Seyyid el-Hac Mehmet’in vasi tayin edildiğine dair 27 Cemaziyelevvel 1154 (10 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 10 Belge No: 32

Yelman Mahallesi sakinlerinden el-Hac Ömer b. Abdullah adlı kişinin Hayme adlı köyde bulunan ve sınırları belli olan evini ve bir miktar bağını el-Hac Ömer Çelebi’ye beş yüz otuz kuruşa sattığına dair 29 Cemaziyelevvel 1154 (12 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 10 Belge No: 33

Depecik Mahallesi sakinlerinden es-Seyyid Mehmet b. Hasan Çelebi, kendi bahçesi yakınlarında ustura ile kendi boğazını kesmiş olduğuna ve bu olayı kaza ile kendi kendine yaptığına dair 28 Cemaziyelevvel 1154 ( 11 Ağustos 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 11 Belge No: 34

Müsâ'ade ve himaye olunmak lâzim gelse mes’ûl ve muâteb olacağından iştibah olunmayıp hilafından ihtiraz ictinab ve mûceb-i buyruldu amil olasız. Gurre-i receb sene 1154 (1741).

(28)

Tavanson Karyesi sakinlerinden el-Hac b. Ali adlı kişi bir miktar hayvanını Barim’in oğlu Arslan’a üç yüz on dört kuruşa sattığını fakat bir miktar parasını alamadığını iddia etmiş ve mahkemeye başvurmuştur. Şahitlerin dinlenerek adı geçen Arslan’ın borcunun kalmadığına dair 14 Safer 1154 (1 Mayıs 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 11 Belge No: 36

Karadayı Karyesi sakinlerinden Ali b. Mehmet adlı kişi babasının vefatının ardından mirasının kendisi ve kardeşine kaldığını bu yüzden babasının kölesi olan Macar asıllı Ali b. Abdullah’ın da kendilerine intikal ettiğini söylemistir. Adı geçen Macar asıllı Ali’nin, adı geçen Ali’nin babasının kendisini hayatta iken azad ettiğini iddia etmesi ve iddiasının doğruluğu anlaşıldıktan sonra gereğinin yapılmasına dair 14 Safer 1154 (1 Mayıs 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 12 Belge No: 37

Tus Mahallesi sakinlerinden es-Seyyid Mustafa b. Halil’in vefatının ardından kardeşleri Seyyid İbrahim ve Seyyide Şerife’nin miraslarının korunması için anneleri Fatma’nın vasi tayin edildiğine dair 20 Recep 1154 (1 Ekim 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 12 Belge No: 38

Selaldı Mahallesi sakinlerinden Ömer Ağa b. Ali adlı kişinin vefatının ardından mirası eşi Şerife Rahime binti es-Seyyid Osman Efendi, validesi Fatma binti Mustafa Efendi ve oğlu es-Seyyid Ali’ye kaldıktan sonra adı geçen Ali’nin babasından kalan Kulaklıkaya Nahiyesi’ndeki on ırgatlık bağı el-Hac Ömer Ağa b. el-Hac İsmail’e sattıklarını, bağın bedeli olan parayı alıp aralarında paylaştıklarını ve kendisinin de başka bir yerde bulunmasından dolayı hâlâ el-Hac Ömer’den davacı oluğunu ve el-Hac Ömer Ağa’dan otuz kuruş alarak el-Hac Ömer’in zimmetini ibrâ ve iskat ettiğini ve davasından vazgeçtiğini söylediğine dair 8 Recep 1154 (19 Eylül 1741) tarihli hüccet.

(29)

Sayfa No: 12 Belge No: 39

Depecik Mahallesi’nin avarızına ait paranın mütevellisi olan Mustafa b. Hacı Musa’nın gerekli ilgiyi göstermediği için onun yerine Ahmet Bey b. Ömer Bey’in mütevelli tayin edildiğine dair 12 Safer 1154 (29 Nisan 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 13 Belge No: 40

Tus Mahallesi sakinlerinden es-Seyyid Mustafa b. Halil, es-Seyyid Ali tarafından bıçaklanarak öldürülmüş ve mirası validesi Fatma b. Mehmet, kardeşleri es-Seyyid Mehmet, es-Seyyid İbrahim, es-Seyyid Ahmet, Şerife Aişe ve Seyyide Şerife’ye kaldıktan sonra isimleri geçen vasilerin, babalarının kan paralarını alarak, dem ve diyet davasından ibrâ ve iskat ettiklerine dair 21 Recep (2 Ekim 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 13 Belge No: 41

Lala Mahallesi sakinlerinden es-Seyyid el-Hac Ali b. el-Hac Mehmedin vefatının ardından oğluna kalan malların korunması için annesi Fatma binti el-Hac Kasım adlı hanımın vasi tayin edildiğne dair 21 Recep 1154 (2 Ekim 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 13-14 Belge No: 42-43

Hacı Kılıç Mahallesi sakinlerinden Osman b. Abdullah ile adı geçen Ömer arasında bir kavga çıkmış ve kavgada Osman b. Abdullah yaralanmış ve daha sonra hayatını kaybetmiştir. Eşi Sabiha binti el-Hac Osman ise eşinin bu olaydan dolayı hayatını kaybetmediğini mahkemeye bildirdiğine dair 11 Recep 1154 (22 Eylül 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 14 Belge No: 44

Gün Hanı’nda bulunan çeşmenin su yolunun tahrip olması nedeniyle çeşme suyuna bir ahırdan lağım karışması sonucu çesmenin su yolu Kapucular Altı adlı mevkiden

(30)

Sayfa No: 15 Belge No: 44/a

Hunat Mahallesi sakinlerinden Recep b. Ömer’in vefatının ardından mirasının karısı Zeliha binti Mahmut, eski eşi Şerife Fatma binti Salih ile oğulları Hacı Mehmet es- Seyyid Osman’a, kızları Şerife Havva ve Şerife Zeliha’ya kaldığı, adı geçen Mehmet’in vefatının ardından ise mirasının eşi Şerife Aişe’ye, oğulları es-Seyyid el-Hac Yahya ve es-Seyyid el-Hac Abidin ile validesi Fatıma binti Salih, kardeşi Osman’a kaldığını, ismi geçen şahısların aralarında mirasın paylaşıldığı, birbirlerine alacak ve vereceklerinin kalmadığına dair 26 Recep 1154 (7 Ekim 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 15 Belge No: 45

Hisarcık Karyesi sakinlerinden Fatma binti İsmail adlı kişinin vefatından önce sahip olduğu toplam malının üçte birine vasi olarak Mehmet Ağa kendisinin vasi tayin edildiğini iddia etmiş ve adı geçen Fatma’nın malını elinde bulunduran kardeşi Mehmet’i dava etmiş, mahkemece iddiasına kanıt istenmiştir. Şahitler de dinlenerek vasinin ismi geçen Mehmet’in olduğuna karar verildiğine dair 28 Recep 1154 (9 Ekim 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 16 Belge No: 46

Zamantı Kazası çevresinde ziraatle uğraşan ahaliden dört bin dört yüz elli dört akçe tımar almakla görevli es-Seyyid Davud b. es-Seyyid Ali adlı kişi, Çörümşek Nahiyesi Güllüce Viran Karyesi’ndeki tımarın yarısının kendisine, yarısının da Alaüddevlet Bey Vakfı’na verilmesi gerekirken vergi sorumlusu es-Seyyid Şeyh İbrahim Efendi’nin vefatının ardından vasilerinin bölgenin tımarının tamamiyle kendilerine ait olduğunu, vakfın ilgisinin olmadığını iddia ettiklerini söylemiştir. Adı geçen Davut’un, elindeki fermanla kendi söylediklerinin doğruluğunu ıspatladıktan sonra, Güllüce Viran Karyesi’nden aldığı tımarın yarısını bahsi geçen vakfa verdiğine, diğer yarısını da kendisine aldığına dair 17 Recep 1154 (28 Eylül 1741) tarihli hüccet.

(31)

Sayfa No: 16-17 Belge No: 47-48

Mancusun karyesinden Ayvaz’ın oğlu İsa’nın kızı Elana’nın evlerinin önünden akan suya kendiliğinden düştüğüne ve bu olayda kimsenin kabahati olmadığına dair 27 Recep 1154 ( 8 Ekim 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 17 Belge No: 49

Hacı Kılıç Mahallesi sakinlerinden Osman b. Abdullah’ın vefatının ardından oğulları Ali ve Mustafa’nın vasilik görevine anneleri Zeliha binti el-Hac Osman’ın vasi tayin edildiğine dair 2 Şaban 1154 (13 Ekim 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 17 Belge No: 50

Delikli Taş Mahallesi sakinlerinden Ali b. Ahmet, yiğeni Ali b. Mehmet’in Acem Seferi’nde hayatını kaybettiğini, mirasının da kız kardeşleri Aişe binti Yusuf, Fatma binti İbrahim ve amcası Alemdar Mehmet Beşe ile kendisine kaldığını fakat adı geçen Alemdar Mehmet Beşe’nin varislere kalan bir evi zapt ettiğini iddia etmiş, Alemdar Mehmet Beşe ise adı geçen Ali b. Mehmet’in hayatta olduğunu söyleyerek evi zapt ettiğini kabul etmiştir. Bu olay üzerine mahkemeden keşif istendiğine ve Ali b.

Mehmet’in hayatta olmadığına dair 26 Recep 1154 (7 Ekim 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 18 Belge No: 51

Gesi Karyesi sakinlerinden es-Seyyid el-Hac Halil’in kendi evinde Süleyman Efendi tarafından bıçak ile yaralandığına dair 5 Şaban 1154 (16 Ekim 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 18 Belge No: 52

Sınıkçı Mahallesi sakinlerinden Ömer’in oğlu İsak’ın vefatının ardından küçük yaştaki iki çocuğuna dörder akçe nafaka bağlanmasına dair 1154 (1741) tarihli hüccet.

(32)

Diyarbakırlı olup Kayseri’de bulunan es-Seyyid Kasım Ağa b. Hüseyin bölükbaşılık görevi yapmaktayken üç aylık ücretini almadığını, elindeki tezkere ile ücretini Ankara Mutasarrıfı Kethüdası Mustafa Ağa b. el-Hac Süleyman’dan alması gerektiğini, ismi geçen Süleyman’ın bir miktar ücretini ödeyip geriye kalanını ödemediği, tamamını ödemesi için mahkemeye başvurduğunu, mahkemenin de paranın ödenmesine karar verdiğini ihtiva eden 6 Şaban 1154 ( 17 Ekim 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 19 Belge No: 54

Alaca Mescit Mahallesi sakinlerinden Hatice binti İsmail’in vefatının ardından kardeşi Ömer’in mal ve mirasını koruması için amcası Ali b. Mehmet’in vasi tayin edildiğine dair 6 Şaban 1154 (17 Ekim 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 19 Belge No:55

Hasbek Mahallesi Sakinlerinden Meryem binti Halil’in, Güzbil Nahiyesinde bulunan on sekiz ırgatlık bağı ile bağın içinde bulunan evini es-Seyyid Ahmet Çelebi’ye kırk iki kuruş ve bir katıra karşılık sattığına dair 5 Şaban 1154 (16 Ekim 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 19 Belge No: 56

Mancusun Karyesi sakinlerinden es-Seyyid el-Hac Ahmet Ağa b. el-Hac Üveys’in ismi geçen karyedeki evini yüz seksen sekiz kuruşa Meryem bitni Hacur adlı kişiye sattığına dair 5 Şaban 1154 (16 Ekim 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 20 Belge No: 57

Mancusun Karyesi sakinlerinden Ağzar oğlu Merkus’un sınırları belli olan bir miktar bağını kırk kuruşa Ogos’un oğlu Dorosi’ye sattığına dair 5 Şaban 1154 (16 Ekim 1741) tarihli hüccet.

(33)

Sayfa No: 20 Belge No: 58

Mancusun Karyesi sakinlerinden Kirkor’un oğlu Bedros’un vefatının ardından Meryem, Ane ve Serkiz adlı kişiler kendilerine miras kalan bir miktar bahçenin Osman Çelebi tarafından zapt edildiğini iddia etmiş ve mahkemeye başvumuş, mahkemenin de Osman Çelebi’yi haksız bularak bahçenin iadesini karar verdiğine dair 5 Şaban 1154 (16 Ekim 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 21 Belge No: 59

Mancusun Karyesi sakinlerinden Pakir Daver adlı kişi Gürcü asıllı kölesi Serkiz’in oğlu Karabet’i serbest bırakmış fakat adı geçen Pakir’in oğlu Agop köleliğin devam etmesini istemiş ve mahkemeye başvurmuştur. Adı geçen karabetin köleliğinin bittiğine dair 6 Şaban 1154 (17 Ekim 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 21 Belge No: 60

Dadağı Karyesi sakinlerinden Ebu Bekir b. Mehmet’in vefatının ardından, Hasan b.

Mehmet adlı kişi, adı geçen Ebu Bekir b. Mehmet’in mirasını babası Ebu Bekir, oğulları Hüseyin, Mehmet, Mustafa ve Ömer’e bırakmasına rağmen zapt etmiştir. Adı geçen Hasan b. Mehmet’in mirastan men edilmesine dair 5 Şaban 1154 (16 Ekim 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 21 Belge No: 61

Mancusun Karyesi sakinlerinden Mehrican’ın oğlu Zikriye adlı kişi yine karye sakinlerinden es-Seyyid Süleyman b. Mehmet ve Mustafa b. Ramazan adlı kişilerin evlerinin üzerine yağan kar ve yağmur sularının aktığı derenin üzerine bir oda yaptırıp bu suyun akışını antlatan eksik belge.

Not: 62 ve 66. belgeleri ihtiva eden 22-23. sayfalar 133 Numaralı Şer’iyye Sicili’nin içerisinde bulunmamaktadır.

(34)

Gürcü Mahallesi sakinlerinden Yasef’in oğlu Kirkor’un sınırları belli olan evini yüz yirmi altı kuruşa es-Seyyid Ahmet Çelebi b. el-Hac Mehmet’e sattığını, aralarındaki altmış kuruşluk borcun da evin satışında takas ile ortadan kalktığını anlatan 29 Şaban 1154 (9 Kasım 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 24 Belge No: 68

Bali’nin oğlu Yekop isimli zımmi otuz beş kuruş değerindeki beygirinin kaybolduğunu ve şu an Ömer b. İsmail’in elinde olduğunu iddia etmiştir. Şahitler dinlenerek durumun doğruluğunun anlaşıldığına ve adı geçen Ömer b. İsmail’in beygirin değeri olan parayı ödemesine dair 17 Şaban 1154 (28 Ekim 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 24-25 Belge No: 69

Bahçıvan Mahallesi sakinlerinden es-Seyyid Mehmet Beşe b. Mustafa Talas Karyesi’nde bulunan ve sınırları belli olan on ırgatlık bahçenin elli sene önce annesinin babası İbrahim’in malı olduğunu ancak şimdi Agop’un oğlu Avanos’un elinde olduğunu iddia etmiş, adı geçen Avanos da adı geçen İbrahim hayatta iken bu mülkü satın aldıklarını söylemiştir. Mahkemenin de Avanos’u haklı bulup bahçeyi Avanos’a bıraktığına dair 19 Şaban 1154 (30 Ekim 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 25 Belge No: 70

Lala Mahallesi sakinlerinden İbrahim b. Ebu Bekir’in vefatının ardından eşi Şerife Rukiye binti Mehmet adlı kişi İbrahim b. Ebu Bekir’in büyük oğlu Kasım’ın eşinin mal ve mirasını elinde tuttuğunu halbuki eşinin vefatından önce malının üçte birini kendisine, beş kuruşunu Lala Camisi’ne bıraktığını, küçük çocuklarının vasisinin de kendisi olduğuna dair 19 Şaban 1154 (30 Ekim 1741) tarihli hüccet.

(35)

Sayfa No: 26 Belge No: 71

Ağcakaya Karyesi sakinlerinden Süleyman b. Ali’nin vakfa mütevelli olduğunu ve bir miktar malını da vakfa bağışladığını ama oğlunun bu durumdan caymak istediğini, mahkemenin de vakfa vakfedilen mirasın vakıfta kalmasına dair kararını ihtiva eden 16 Şaban 1154 ( 27 Ekim 1741) tarihli ilâm

Sayfa No: 26 Belge No: 72

Kebe İlyas Mahallesi sakinlerinden es-Seyyid Ali b. es-Seyyid İsmail, Emir Sultan Mahallesi sakinlerinden Kaya’nın oğlu Kaya’nın ölmeden önce kendisinden iki yüz yirmi kuruş borç aldığına, Kaya’nın eşi Meryem’in de bu duruma şahitlik ettiğine ve kefil olduğuna, bu yüzden de borcun adı geçen Meryem’den tahsil edilmesi gerektiğine dair 19 Şaban 1154 (30 Ekim 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 26 Belge No: 73

Hacılar Karyesi’nde Mehmet b. Abdullah adlı kişinin Hıdır İlyas adlı mevkide tüfek ile kendi kendini yaraladığına dair 19 Şaban 1154 (30 Ekim 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 26 Belge No: 74

Hasan Fakîh Mahallesi sakinlerinden Ahmet b. Abdurrahman, es-Seyyid İbrahim b.

Murtaza ile amca oğlu olduklarını, akrabalıklarından dolayı es-Seyyid İbrahim’in vasi olduğunu söylemiştir. Şahitlerin dinlenmesiyle durumun doğru olduğuna dair 11 Şaban 1154 (22 Ekim 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 27 Belge No: 75

Gürcü Mahallesi sakinlerinden Mehmet Efendi b. Murtaza’nın vefatının ardından mirası eşi Şerife Ümmügülsüm, oğulları Hasan ve es-Seyyid Feyzullah ve kızı Şerife Fatma’ya kalmıştır. Adı geçen Hasan’ın babasından miras kalan evi üvey annesi Şerife Ümmügülsüm’e sattığına dair 16 Şaban 1154 (27 Ekim 1741) tarihli hüccet.

(36)

Mancusun Karyesi sakinlerinden Kirkor’un oğlu Bedros’un vefatının ardından vasisi olan karısı Bahar binti Asva Daver adlı kişi vefat eden kocasına ait olan bir evin Menas’ın oğlu Hadir Bali tarafından zapt edildiğini iddia etmiş, ismi geçen Hadir Bali de bu evi ismi geçen Bedros’tan aldığını kanıtlamıştır. Evin ismi geçen Hadir Bali’de kalmasına dair 26 Şaban 1154 (6 Kasım 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 28 Belge No: 77

Daver Mahallesi sakinlerinden kayıp olan İbrahim b. Yusuf adlı kişinin malını koruması için amcası Süleyman Efendi b. Ahmet Ağa’nın vasi tayin edildiğine dair 22 Şaban 1154 (2 Kasım 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 28 Belge No: 78

Talas Karyesi sakinlerinden Safer’in oğlu Uğurlu’nun vefatının ardından mirası eşi Nazlı binti Bali’ye, oğlu Sefer’e ve kızları Toronda’ya ve Korne’ye kaldıktan sonra adı geçen Toronda adlı kişinin Kalender Evi adındaki evi, bir batman bakır, üç kilim, bir yorgan ve bir döşeği alarak mirasta hakkı kalmadığına dair 24 Şaban 1154 (4 Kasım 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 28-29 Belge No: 79

Sultan Mahallesi sakinlerinden vefat eden es-Seyyid el-Hac İbrahim Ağa’nın mirası eşi Şerife Zahide’ye, oğulları es-Seyyid Müslim Çelebi’ye, es-Seyyid İbrahim’e ve kızı Şerife Kerime’ye kaldıktan sonra es-Seyyid Müslim Çelebi de vefat ettiği için mirası annesi Şerife Zahide’ye ve kardeşleri İbrahim Çelebi ile Kerime’ye kalmıştır. Bu vesile ile kalan mirasa vasi olarak Şerife Zahide’nin vasi tayin olduğuna dair 22 Kasım 1154 (2 Kasım 1741) tarihli hüccet.

(37)

Sayfa No: 29 Belge No: 80

Elsem Paşa Mahallesi sakinlerinden Karnin’in oğlu Bogos’un vefatının ardından oğlu Basin’in malını koruması için Meryem binti Bedros’un vasi tayin edildiğine dair 27 Şaban 1154 (7 Kasım 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 29-30 Belge No: 81

Hunat Mahallesi sakinlerinden Şerife Fatma binti es-Seyyid Halit Ağa Karakaya’da bulunan bir miktar tarlanın kendisine babasından kaldığını, şimdiye kadar ise adı geçen tarlanın eski kocası es-Seyyid Mahmut ile es-Seyyid Adurrahman ve es-Seyyid İbrahim tarafından idare olunduğunu, es-Seyyid İbrahim’in ise tapuyu kendi rızasıyla adı geçen Şerife Fatma’ya verdiğini fakat adı geçen İbrahim’in hâlâ tarlanın yarısına müdahele ettiğini iddia etmiştir. Durumun şahitlere sorulup doğru olduğu anlaşıldıktan sonra es- Seyyid İbrahim’in müdaheleden men edildiğine dair 28 Şaban 1154 (8 Kasım 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 30 Belge No: 82

Yelman Mahallesi sakinlerinden Ahmet b. Ahmet’in vefatının ardından mirası eşi Fatma binti Hacı Ali ile küçük oğlu Osman’na kalmıştır. Osman’ın yaşı küçük olduğundan dolayı malını koruması için amcası el-Hac Mehmet’in vasi tayin edildiğine dair 28 Şaban 1154 (8 Kasım 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 30 Belge No: 83

Selaldı Mahallesi sakinlerinden el-Hac Ebu Bekir adlı kişinin Rûmiyan Mahallesi’ndeki evini Kesbar’ın oğlu Kirkor’a yüz yirmi kuruşa sattığına dair 27 Şaban 1154 (7 Kasım 1741) tarihli hüccet.

(38)

Lala Mahallesi sakinlerinden Rukiye binti Mehmet adlı kişinin vasisi olduğu oğulları es-Seyyid İbrahim ve es-Seyyid Ali ile kızı Şerife Fatma’nın nafakaya ihtiyacı oğlunu söylemesi üzerine her bir çoçuğu için iki kuruş nafaka bağlanmasına dair 27 Şaban 1154 (7 Kasım 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 31 Belge No: 85

Harput Mahallesi sakinlerinden Mâye Hatun binti Şehrezül adlı kişinin adı geçen mahalledeki evini elli kuruşa Saye Hatuna sattığına dair 2 Ramazan 1154 (11 Kasım 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 31 Belge No: 86

Hasbek Mahallesi sakinlerinden es-Seyyid Ahmet Ağa b. Abdülkadir’in kölesi olan Mehmet’e, Mustafa Beşe adlı kişinin seni İstanbul’a götüreyim diyip kandırarak bir miktar parasını aldığına dair 2 Ramazan 1154 (11 Kasım 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 31-32 Belge No: 87

Ammiler Karyesi sakinlerinden Mustafa b. Hasan’ın Kürt Hasan adlı kişi tarafından yaralandığına dair 1154 (1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 32 Belge No: 88

Kebe İlyas Mahallesi sakinlerinden es-Seyyid Ahmet b. es-Seyyid Ali adlı kişinin Mehmet Beşe b. el-Hac Abdülkadir tarafından yumruk ile dişinin kırıldığına dair 3 Ramazan 1154 (12 Kasım 1741) tarihli ilâm.

(39)

Sayfa No: 32 Belge No: 89

Gemerek Sükkanından Mahmut b. Ebu Bekir adlı kişi, Deliklitaş Mahallesi sakinlerinden Ali Bey b. Ahmet adlı kişiyi kendisine vasi tayin ederek öldükten sonra yerine hacca gitmesi için iki yüz kuruş ve cenaze masrafları için de elli kuruşu adı geçen Ali’ye bırakmıştır. Ancak el-Hac Ahmet Bey b. Mustafa kendini vasi tayin edilmiş gösterip bu parayı zapt etmiştir.Bunun üzerine adı geçen Ali adı geçen Ahmet’i dava etmesine, mahkemece vasinin adı geçen Ali olduğunun anlaşılmasına ve paranın da ona verilmesine dair 3 Ramazan 1154 (12 Kasım 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 32-33 Belge No: 90

Kalenderhane Mahallesi sakinlerinden Zeliha binti Abdüsselam adlı kişinin kocasının başka bir memlekette olmasına istinaden kendisinin nafakaya ihtiyacı olduğunu bildirmesi ve kendisine bedeli daha sonra kocasından karşılanmak üzere nafaka bağlanmasına dair 2 Ramazan 1154 (11 Kasım 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 33 Belge No: 91

Kebe İlyas Mahallesi sakinlerinden Kel Veli Beşe b. Hasan’ın vefatının ardından mirası oğulları Mustafa ve Hasan ile kızı Kâmile’ye kalmıştır. Kâmile’nin vefatının ardından ise mirası eşi Hüseyin b. Mustafa ve oğulları Mustafa ve Mehmet’e kalmıştır. Bunun üzerine adı geçen Hüseyin, el-Hac Mustafa b Ömer’i dava ederek Fidan Bağı adlı bağda eşi adı geçen Kâmile’nin de hissesi olduğunu iddia etmiş ve hissesinin kendisine verilmesini istemiştir. Durumun soruşturulması üzerine Kâmile’nin adı geçen bağ ile alakası olmadığına ve adı geçen Hüseyin’in davadan vazgeçmesine dair 5 Ramazan 1154 (14 Kasım 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 33-34 Belge No: 92

Bektaş Mahallesi sakinlerinden Mehmet b. Süleyman’ın vefatının ardından oğulları Ali ve Süleyman’a kalan Çağ Şak nahiyesindeki altmış ırgatlık bağ ile iki çiftlik tarlayı

(40)

Sayfa No: 34 Belge No: 93

Bektaş Mahallesi sakinlerinden Mehmet b. Süleyman’ın vefatının ardından mirası eşi Sultan binti Ahmet Beşe’ye kalmıştır. Adı geçen Sultanın’da hayatını kaybetmesinin ardından mirası oğulları Ali ve Süleyman’a kalmıştır. Onların mirası aralarında paylaşıp birbirlerine karşı alacak-vereceklerinin kalmadığını dair 10 Ramazan 1154 (19 Kasım 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 34 Belge No: 94

Depecik Mahallesi sakinlerinden Hatice binti Hüseyin b. Mahmut adlı kişinin Eğri Bucak Nahiyesi’ndeki dokuz ırgatlık bağını seksen kuruşa Osman ve Mehmet b. Ali adlı kişilere sattığına dair hüccet.

Sayfa No: 35 Belge No: 95

Bağcıvan Mahallesi sakinlerinden es-Seyyid Abdurrahman Çelebi’nin babası Şeyh Mustafa Efendi ve amcası Ali Bey b. Recep adlı kişilerin adı geçen Abdurrahman Çelebi’nin bazen başkentte ve bazen de Konya’da bulunduğunu eğer herhangi bir kimseye zarar verir ise kendilerinin kefil olduğunu belirttiklerine dair 6 Şevval 1154 (15 Aralık 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 35 Belge No: 96

Avcı Türkmânî cemaatinden olup vefat eden el-Hac Nebi b. Abdullah’ın bir miktar parasını Bersemî Halil Cami’sine vaktettiğine ve bunun için de müezzin Molla Ömer b.

Yahya adlı kişinin vasi tayin edildiğine dair 8 Şevval 1154 (17 Aralık 1741) tarihli hüccet.

(41)

Sayfa No: 35 Belge No: 97

Darsiyak Mahallesi sakinlerinden Kiryako’nun oğlu Ayvaz İstanbul’da bulunduğu sırada bir takım insanlar tarafından evinin işgal edildiğini duymuş, bunun üzerine adı geçen mahalleye gelip olayı karısından sormuştur. Böyle bir şeyin olmadığını öğrenerek kimseyle kavgalı olmadığını bildirdiğine dair 9 Şevval 1154 (18 Aralık 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 36 Belge No: 98

İsbitin Karyesi’nde bulunan vakfın bir mütevellisi bulunmadığını bunun için de mütevellilik görevine Mehmet Halife’nin getirildiğine dair 10 Şevval 1154 (19 Aralık 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 36 Belge No: 99

Hacı Arap Mahallesi sakinlerinden İsmail b. el-Hac Mustafa adlı kişinin Türkmânî Oğlu Mustafa adlı kişi tarafından yaralandığına dair 16 Şevval 1154 (25 Aralık 1741) hüccet.

Sayfa No: 36-37 Belge No: 100

Develi Kazası’na bağlı Kürdi Karyesi sakinlerinden es-Seyyid Hamza b. Himmet Ağa adlı kişi Yukarı Hasanlı ve Aşağı Hasanlı’da bulunan evlerininin kırk yıl önce babası Himmet Ağa tarafından satın alındığını fakat şimdi Mustafa b. İbrahim’in bu evler üzerinde hak iddia ettiğini ifade etmiştir. Mahkemenin Mustafa b. İbrahim’in hakkını men edip evi ismi geçen es-Seyyid Hamza’ya bıraktığına dair 11 Şevval 1154 (20 Aralık 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 37 Belge No: 101

Germir Karyesi sakinlerinden Ayan’ın oğlu Karaca’nın vefatının ardından mirası eşi Seltan binti Sofiye ile oğlu Yuvan’a kalmış olup adı geçen Seltan adlı kişi kocasından

(42)

Sayfa No: 37 Belge No: 102

Yenice Mahallesi sakinlerinden Ali b. Abdullah adlı kişinin İbrahim b. Hasan adlı kişi tarafından bıcak ile yaralandığına dair 16 Şevval 1154 (25 Aralık 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 37 Belge No: 103

Kalenderhane Mahallesi sakinlerinden Cafer b. Ebu Bekir adlı kişi merkebinin Ali b.

Mahmut tarafından çalındığını iddia ederek mahkemeye başvurmuş, mahkemede merkebin Ali b. Mahmut’taki merkep olduğunu söylemesi üzerine, merkebin adı geçen Cafer’e iade kararına dair 17 Şevval 1154 (26 Aralık 1741) tarihli ilâm.

Sayfa No: 38 Belge No: 104

Sınıkçı Mahallesi sakinlerinden Artyon’un oğlu Bogos’un vefatının ardından mirası eşi Gülistan binti Kabriyel, kızı Agisa ve amcası Bedros’un oğlu Murat’a kaldıktan sonra adı geçen Murat’ın mirastaki hissesini yirmi iki kuruş karşılığında adı geçen Gülistan ve Kabriyel’e sattığına dair 19 Şevval 1154 (28 Aralık 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 38 Belge No: 105

Cırlavuk Karyesi sakinlerinden es-Seyyid Ali b. Ebu Bekir adlı kişi, üç yıl önce Mehmet Efendi b. Molla Mehmet ve Molla Abdurrahman b. el-Hac Abdülkadir adlı kişilerin, kendisini beraberlerinde Sefe’ye götürmek üzere kendisinden elli kuruş aldıklarını ve birbirleri için kefil olduklarını; fakat adı geçen Mehmet Efendi’den parasını alamadığını iddia etmiş, Mehmet Efendi ise adı geçen kişiye borcu olmadığını söylemiştir. Bunun üzerine mahkemenin şahitleri dinleyerek Mehmet Efendi’nin haklılığına karar verdiğine dair 20 Şevval 1154 (29 Aralık 1741) tarihli ilâm.

(43)

Sayfa No: 39 Belge No: 106

Hasance Karyesi sakinlerinden Aişe binti Osman adlı kişi, oğlu Süleyman b.

Mehmet’in, Ali b. Osman tarafından tüfek ile yanlışlıkla vurulduğunu söylemiştir.

Mahkemece incelendikten sonra olayın adı geçen Aişe’nin söylediği gibi gerçekleştiğine dair 22 Şevval 1154 (31 Aralık 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 39 Belge No: 107

Hasance Karyesi sakinlerinden Aişe binti Osman adlı kişi, oğlu Süleyman b. Mehmet’i, Ali b. Osman adlı kişinin tüfeğiyle oynarken vurduğunu ve oğlu Süleyman’ın vefat ettiğini, bu yüzden karyeden kimse ile davasının olmadığını, yalnızca adı geçen Ali ile davalı olduğunu anlatan 22 Şevval 1154 (31 Aralık 1741) tarihli hüccet.

Sayfa No: 39 Belge No: 108

Çelik Kanber Mahallesi sakinlerinden es-Seyyid Yakub adlı kişinin, hayatta iken malının üçte biri olan iki yüz elli kuruşunu vefatından sonra kendisi yerine hacca gitmesi için vasi tayin edilecek kişiye verilmesini ve elli kuruşunu da vefatının ardından çıkacak masraflar için bıraktığını ve bu görevleri yerine getirilmesi için de Hasan Halife b. Mustafa Bey’in vasi tayin edildiğine dair 22 Şevval 1154 (31 Aralık 1741) hüccet.

Sayfa No: 40 Belge No: 109

Depecik Mahallesi sakinlerinden Emine binti Ali b. Habib adlı kişinin, annesi Aişe binti Musa’nin vefatının ardından kendisine kalan mirasını babası Ali b. Habib’e yirmi kuruş karşılığında sattığına dair 24 Şevval 1154 (2 Ocak 1742) tarihli hüccet.

Sayfa No: 40 Belge No: 110

Cami-i Kebir Mahalesi sakinlerinden el-Hac Mehmet b. el-Hac Mehmet adlı kişinin vefatının ardından mirası eşi Cemile binti Hacı Ali, kızları Emine ve Fatma’ya ve

Referanslar

Benzer Belgeler

Örneğin Çilehâne Mahallesi mütemekkinlerinden vefât eden Estefan oğlu Artin’in terekesindeki mallar şunlardır; kalpak, kurt kürkü, kıymetli kaşık, çatal, bıçak,

Kıdvetü’n-nüvvab ve’l-müteşerri’în Kayseriyye kazasında bi’l-fi'l-naibü’ş-şer’i şerif olan Mevlana (…) zîde ilmühû tevkî'-i refî'-i hümâyûn vâsıl olıcak ma'lûm

Ma‘ruz-u dâi‘leridir ki: Gürün kasabasında Abdulfettah ağa mahallesi ahâlîsinden Kocabey oğlu işbu rafi‘ü’l-i‘lam Molla Ahmed bin Mustafa kasaba-i mezbûrenin

Sivâs vilâyet-i celîlesi dâhîlinde Gürün kâzası mahallâtından Şuğul Balâ Mahallesinde sâkin iken tarîhî i’lâmdan yirmi altı sene mukaddem vefât eden

Medine-i Ayıntab‟da Cevizlice Mahallesi ahâlisinden iken bundan „akdem fevt olan Es Seyyid Arab Çelebi ibni Hasan‟ın verâseti zevce-i menkûha-i metrûkeleri Hanım binti

Develü Kazası’nın nefsi Develü mahallâtından Yedek Mahallesi’nde sakin zatı Everek Kasabası mahallâtından Cami-i Cedid Mahallesi ahalisinden Mehmed Efendi ibn Ömer Efendi

Medine-i Ayntab’da Mestancı mahallesi ahâlisinden iken bundan akdem fevt olan Muhsin-zâde Ahmed Ağa el-Hâc Ahmed Ağanın verâseti zevce-i menkuhe-i metrukesi

Medine-i Kayseriyye’de Kalenderhane Mahallesi sükkânından iken bundan akdem fevt olan el-Hâc Mustafa ibn-i Ali nâm kimesnenin veraseti zevce-i metrûkesi Şerife Ayşe