V
a
l
i
d
e H a n ı . ( istanbul)
Vakıflar F e n heyetiistanbul'da, yeni postahane binası karşısında, köşeye tesadüf eden bir vakıf arsa üzerinde y a p ı l a n bu bina .şehrin son z a m a n l a r d a fazlasiyle yıkılan büro ve d ü k k â n ihtiyaçlarını karşılamak üzere Va-kıflar idaresi tarafından inşa ettirilmiştir. İnşaat, ida-re ile, İstanbul Belediyesi arasında, arsanın şehircili-ğe göre vaziyetinin tâyini y ü z ü n d e n b i r hayli geç kalmıştır. Nihayet b u g ü n k ü şekilde i k m â l edilmiştir. Arsanın şehir p l â n ı n a göre, istikameti tâyin e-dildikten sonra; d ü k k â n l a r ı n ö n ü n d e 5 metre bir kapalı geçit teşkil edilmiş ve d ü k k â n l a r b u suretle
geri çekilmiştir. Bu b;.na şehirci Prost'un istanbul'un b â z ı caddeleri için d ü ş ü n d ü ğ ü üzeri kapalı ve kolon-lu yaya kaldırımlarının m e y d a n a gelen ilk şeklidir. İleride h a n ı n sırasındaki binaların z a m a n l a yıktırıla-rak veya yalnız alt katları istimlâk edilerek sokağın bu şekle sokulması düşünülmektedir.
Diğer bir oephe görünü; ü
sıra d ü k k â n l a r d ü ş ü n ü l m ü ş ; â d e t â h a n ı n avlusunda k ü ç ü k bir çarşı m e y d a n a getirilmesi istenilmişse d e sonradan bu iç d ü k k â n l a r tatbik edilmemiştir.
Katlar, b ü r o l a r a tahsis edilmiştir. Bir esas mer-divenle katlara çıkılmakta ve cepheler i m t i d a d ı n c a bina b l o k u n u n ortasında b o y d a n b o y a u z u n kori-dorlar b u l u n m a k t a d ı r . O d a l a r ı n b ü y ü k l ü ğ ü yazıhane
P l â n ı n tertibi itibariyle bir hususiyeti yoktur. Büro binaları için k ü ç ü k ve b ü y ü k o d a l a r ile b i r antişambrın terkip edilmesi bir l â v a b o n u n konulaca-ğı yer b u l u n m a s ı gibi m o d e r n esaslar d ü ş ü n ü l m e , miştir. P l â n ı n tertibi, b u n d a n otuz sene evvelki
va-kıf hanları konsepsiyonunun aynidir. Bu b i n a ile karşı-mıza çıkan vakıflar fen heyetinin h â l â eski
için değil tabiatin güzel olması dolayısile tetkikle-rinden zevk aldığı için giriştiğini söyler.
Bu noktai nazarlar güzellik ile h a k i k a t i bir de-receye kadar yekdiğerine yaklaştırırlarsa d a bunların birleşmesi l ü z u m u n a bir işaret addedilemezler. Bir-çok hakikatler vardır k i h i ç bir güzellik heyecanı tevlit etmezler.
Meselâ hararetin cisimleri inbisat ettirdiği gü-zellik ile a l â k a d a r o l m ı y a n bir hakikattir.
Güzelliğinde m u t l a k surette hakikata u y g u n ol-ması lâzımgelmez.
İdealist san'atin m u v a f f a k o l m u ş bir çok eserleri hakikate uygun o l m a m a k l a beraber güzeldirler.
Hakikat kat'î isbatlara d a y a n ı r k e m m i y e t e n ifa-de edildiği z a m a n z e k â y ı t a t m i n eifa-der.
Bediî noktai nazar isbata ve kat'î bir ölçüye is-tinat edemez. Şu h a l d e başlı başına güzellik h a k i k a t ile de mezç edilemez.
Güzellik ve iyilik:
Güzel olan her şey ayni z a m a n d a iyi m i d i r ? A h l â k mefkurelerine, vazife dolayısile icra edi-len hareketler uygun hissiyatın müşterek hasletlerini «iyilik» diye tarif edebiliriz.
G ü z e l l i k ile iyilik arasında sıkı münasebetler b u l u n d u ğ u gayri kabili inkârdır.
Eski Y u n a n l ı l a r ideal a d a m ı «Kaloskagathos» y â n i güzel v e iyi kelimelerile tavsif ederlermiş.
G ü z e l l i ğ i n temaşası idealismin inkşafına y a r d ı m edebilir.
İnsanların pek tabiî olarak zevke ihtiyaçları vardır.
San'atten ve tabiatin temaşasından zevk d u y a n kimseler a v a m f i r i p zevklerin cazibesinden d a h a ko-laylıkla kendilerini çekerler.
G ü z e l l i k v e a h l â k :
Bazı hareketler çok a h l â k î o l m a k l a berabeı bunların h i ç bir b e d i î kıymetleri olmıyabilir.
Meselâ bir insanın y e v m î işini intizamla görmesi vergilerini m u n t a z a m a n vermesi a h l â k î ise d e bun-larda güzellik arayamayız.
Bu b ö y l e o l d u ğ u gibi b a z ı san'at eserlerinde de a h l â k a r a m a k d o ğ r u olamaz.
V e n ü s heykeli ne a h l â k î ne de gayri ahlâkîdir. Şu h a l d e iyilik ile d e güzelliğin birleşmesi za-rureti mevcut değildir.
— 195. cl sahifeden devam — Esasen binanın haricî mimarîsi, p l â n ı n d a o l .
duğu gibi gayet sathî bir düşünüşün m a h s u l ü d ü r ,
bir üslûba göre inşa edilmiş eski vakıf hanları y a n ı n d a bu bina; mozaik sıvaları sürme ve kanatlı karışık doğramaları, korkuluklu cephe duvarları ile, alelâde bir apartıman yapısı karakteri ve manzarası ile ne kadar fakir k a l m a k t a d ı r . Cephelerinde p r o j e n i n iyi etüd edilmemesinden d o l a y ı ilk n a z a r d a m ü t e a d d i d inşaat hataları görülmektedir.
Bir çok mahzurları olan gizli derenin ö n ü n d e k i
k o r k u l u k duvarı b i n a n ı n çirkinliği arttırmaktadır. Bu-n u Bu-n yeriBu-ne T ü r k karakteriBu-nde bir saçak m u h a k k a k ki binanın fena tesirini tadil edecek bir eleman olabilirdi. K o r k u l u k duvarının teşkil ettiği kitle, teras boş-luklarını ezecek bir tesir y a p m a k t a d ı r . H a t t a ; teras katının mevcudiyeti projeyi hazırlayan m i m a r a ; bir çok güzel, tarzı haller b u l m a ğ a ; bu suretle binanın cephesindeki, kuruluğu tadil etmeğe bir vesile idi. .