• Sonuç bulunamadı

S A N ' A T IN B A Ş L A N G I CI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "S A N ' A T IN B A Ş L A N G I CI"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S A N ' A T I N B A Ş L A N G I C I

Louis Hautcoeur'den

Y . Mimar Samim Oktay

Geçmişte, tasvir (boyalı resim) eserlerinde, daima yaratıcısı tarafından, bilerek anlatılan bir fikir ihtiva ettiğini iddia etmek, iptidaî olduğu kadar medenî ka-vimlerin de. süs için süs yapmağı tecrübe ettiğini u-nutmak olur.

Miken veya Girid vazolarını süsleyen, ahtapot-ların, mercan balıklarının Lys ve Crocus'ların Dipy-lon'un büyük Pythoi'larmı donatan hendesî motifler ekseriya güzel renkleri ve tatlı münhanileri ile gözü okşamaktan başka gayeleri yoktur, ,eğer tabiri kul-lanmak caiz ise hattâ bu motifler ikinci derece süsler-dir. Asur saraylarının seramik örtüsünü teşkil eden motifler şimdi de şark kadınlarının ördükleri

halılar-daki desenlerin sert maddeye tatbikinden başka bir şey değildir, onların şematik temaları tabii asılları kaybetmiştir. Samarra ve Arap san'ati mezopotamya dekoratif anlayışına tevarüs ettiler.

Anlatmaktan bıkan san'atın, başlangıçtan itiba-ren başka ihtirasları da olacaktı; taşlara, kemikler üzerine veya mağara cidarlarına hâk edilmiş veya res-medilmiş ren ve yaban öküzü resimlerinin sihri bir rol oynadığı üzerinde 50 senedenberi kablettarih san'-at ile uğraşanlar ısrar ettiler. Avcılar hayvanı tasvir etmekle ona mevcudiyet verdiklerini zannettiler ve bu tasvire bir ok saplıyarak arzulanan şikârı iktidar al-tında tutuyorlardı. Bu büyü anlayışı, bütün iptidaî kavimler tarafından kabul edilmişti. Kurban, tarihî bir seri yer değiştirmelerdir; İsak veya İfijeni'deki gibi. İnsan oğlunun kurban edilmesi yerine ölüme tevdi e-dilmeğe —bir hayvan konuldu, sırası gelince iktisadî olsun diye bu Sakarrah mezarının duvarlarında tasvir ile tebdil edildi. Mısırlılar, ölünün öldükten sonra, ya-şamasını temin maksadiyle,, ruhuna; dünyaya ait vü-cudun resimlerini arzetmek lâzım geldiğine inanıyor-lardı. Ekseriya resimleri müteaddit idi, nadiren ruh böyle bir istinadgâhtan mahrum, edilmeği göze alıyor-du.

İlâhların tasvirleri, dinî bir ifadeyi haiz idi; bu hâlâ sihirli demektir. Bu sadece şehre ismini verenin uluhiyetini hatırlamak ve iyiliklerine şükran olsun di-ye değildi. Atina şehrinde, Atinanın; altından fildişi heykeli, olimpte, Zeös'unki yükseliyordu. Bu ulûhi-yeti kendi temenos'sunda tesbit etmek içindi. Homer, bize bunlara dair pek çok misaller verir, Eğer zafer

kanatsız gösterilmiş ise, bu uçmasına mani olmak için-di.

İlâhlara ait hikâyeler, Mısır mabedlerinin duvar-larına, Grek mabedlerinin metopları veya frontonları üzerine konuldu. Naklî bir unsur dinî prestije ilâve

edildi.

Akdeniz primitiflerinin edebiyatı kayboldu. Bize, memleketinin 40 ilâhı ile istişare eden kram Taphon'u anlatan XIII. asrın Finike şi'ri bir istisna teşkil etmi-yecektir. VI. asırda Atina akropolünün ilk frontonla-rında görülen ve hiç şüphe yok ki, Heraklisin hikâye-lerini anlatan Homiros'dan evvelki şi'irlere malik de-ğiliz.

Prenslerin harplere dair vak'aları bir müddet son-ra hami kahson-ramanların ve ilâhların menkibeleriyle mezcedildi; bu vak'alarm resimleri yapıldı, şarkılar o-kundu; henüz millî denilecek bir hanedan (sülale) e-debiyatı ve san'ati gözükür. En eski âbidelerden biri de, Britiş Muzeum'daki bitumdan bir kum üzerine ya-pıştırılmış (Lapis) taşı mozaikinden mamul (Our) bay-raktarıdır. Bir muharebeyi ve kralın zaferini hatırla-tır. Akbabalar veyahut da (Naran-Sin) Louvre'daki steleleri birbirine benzeyen zaferleri hatırlatmağa

tah-sis edilmiştir. Hitit ve Mısır sanatları tarihin büyük Bas-relifs'lerini idrak ettiler. Medinet-Haboa mabedi III üncü Ramses'in meşhur zaferini totankarnon'un sandukaları hükümdarın yüksek icraatını anlatırlar. Deir-el Bahari de kraliçe Hatshepsont, Pocent

memle-ketlerine yaptığı ticarî keşiflerin tarihini hâk etti. Eğer tarihî devirlere atlarsak, poetik hikâyelerin plâstik kompozisyonlara müvaziliğini daha iyi görü-rüz. Müellifler İlyada'dan ilham almış bütün eserlerin muhtıralarını bize naklederler. VI. asırda Cleaııthes'in bir (Truvamn zaptı) m resmettiğini bundan başka Pausamias'in, Polygnots'un Delphe, Lesche'sine yaptı-ğı ve Atina'nın Poecile (kapı) sında tekrarladıyaptı-ğı İllou-persis'ini gördüğünü bildirir. Parrhasios ve Timonthe de kyhuos, bir müsabakada Sarnaos'a karşı koydukları zaman her ikisi de Ajax ve Uivsse'i Achille'ıa silâh-lariyle mücadele ederken göstermişlerdir. Odyse İl-yada'dan daha az mevzu teşkil etmez. Polygnote Ati-nalı Nicias Zeuxis, taliplerin katli, Nekya, Penelop isimli meşhur tablolar bırakmışlardır. Homerik mev-zular, Akdeniz bölgelerinde çıkan vazolarda

(2)

resme-dilmiştir; bir Etrurya mezarında Ulys siklobun gözü-nü oyarken gösterilmiştir.

Grek tragedyaları da az taklit edilmedi, Atina pi-nakoteğinde aşilin Choephores'lerindeki gibi Oreste, Egisthe'i öldürüyor.

Andromak'ın Heculer için yazdığı truvalılara ait hikâyeler de Polyxene aşilin mezarı üzerinde kurban edilmişti. Parhasios, Promethe, Philoctete Telephr i-simli tablolarında Eschyle'den Sophocle'lerden mukte-bes parçalar çizerdi.

5 inci asırda Epicharme'm Hebe'nın nişanı meczup Herakls gibi komedilerine mevzu olarak intihap ettiği gibi mitoloji gülünç hallerine varıncaya kadar gidilme-den ressamlara model olur. Parhasios diyonizes mabe-dine hayâsız bir sahne resmetmeğe cür'et ettiği Olym-phe'den Hephaistos'un avdeti.

Eğer Pindar olimpiklerinde galiplerini meşhur et-mese idi ressamlar oyunları ve güreşleri seve seve mi tasvir edeceklerdi? Antoloji müellifleri ölmeyen mev-zuları düşünecekler mi idi. Harp sahnelerini göstere-cekler miydiler.

Eğer Callinos şarkısını terennüm etmese idi Bou-larıchos Ephesien harplerini resmedecek mi idi?

Roma ayni menbalara dayanır. Kazanılmış olan Yunan, İtalyaya, gerek artistik mevzuları gerek edebî mevzuları arzeder.

Pompei'de ve Roma imparatorluğunda bulunmuş olan mozaikler ve freskler Bacc-hique, Venüs ve Eros silsilelerinden ve gerek şiirlerinden alınmadır. İlya-da ve Odyse İlya-daima istismara uğramıştır. Briseis grek-lerin karargâhına götürülüşü (Pompei) Ulys'in ve Lestrygons'un maceraları bir roman evinin

duvarla-rında anlatılmıştır. (Vatikan) trajedide unutulmalı, ifijeni boynunu yaba bıçağına uzatır. Bazen yeni bir detayda görülür: Ovid. Boğaya parlak bir beyazlık ve-rir ve onu emaille bir ot üzerine diz çökertir.

Bu esası teşkil eden mevzular bir müddet sonra tesbit edilmiş düstur haline konmuş muayyen hale so-kulmuş idiler ve pek muhtelif eşyayı süslüyorlardı ve bazan da pek mehviyetkârdılar. Onlar sayesinde

Ro-ma dünyasına yayılırlar ve diğer eserlere model hiz-meti görürler.

Ulys sikloplardan korunmak için bir koçun başı-na kendini bağlıyor ve şu vak'ayı gösteren sade resim-ler veyahut villa Albani'nin bir statüsü değil hattâ Akdeniz havzasında satılan bütün kilden mamul

mü-tevazi lâmbalardır.

Sirenlerin zarafetlerine mukavemet edebilmek maksadiyle gemisinin diğerine bağlanmış Ulys; pişmiş topraktan âletciklerde olduğu kadar mahkûk taşlar üzerinde de gözükmektedir.

Pratik insanlar ve Romalılar çabucak san'ati bir propaganda vasıtası olarak kabul ediverdiler. Kab-lelmilât 304 den itibaren Fabius Pictor, Temple de Salus mabedini tarihî mevzularla süsler. Eneit bu va-tanî şiir, bir sürü mevzular doğuracaktır. Bizde Lavi-nium'un inşasını Rutules'ler ile Latinlerin muhabere-lerini ve Romus ve Romülüs'ün annesi Rehea Sylvia'-mn hikâyesini yaşatan Esquilin hey'eti mecmuasına bakmak kâfidir.

Hattâ Romalılar resmi, intihap mücadeleleri için faydalı bir hale koydular, Milâttan evvel 265 de (Mes-sala) Curia Hostilia'ya da Kartacalıları ve Hicron'uı üzerinde kazandığı zaferleri temsil eden bir tablo tes-hir etti ve Milâttan Önce 146 da konsül'lük namzedi olan Mansinius forumda Kartacalıların hücumlarına karşı saldıran Romalıları gösteren bir tablonun şerhi-ni yaptı. Zafer alaylarında galiplerin yüksek icraatın: anlatan tablolar gezdiriliyordu; Scipion böyle zaptet-tiği 144 Asyaî site göstertti.

Bazı motifler edebî veya tarihî istişatlarını kay-bettiler ve kendi kendilerine yaşadılar. Hattâ silsile-lerin karışmasına temsilsile-lerin birbirine sirayetini görürü VI ncı asırdan itibaren Fransova vazosu muhtelif hi-kâyeleri terkip eder:

Thetis ve Pelee'nin Centaure'lerin ve Lapithe'le-rin, Thesee'nin ve Achille'in hikâyeleri ve sonra an-tik san'at ve bilhassa Helenisan-tik period realist mev-zulardan şehre veya köye ait hayattan muktebes sal : nelerden tabiattan alınma süse ait motiflerden hoşlan ;

dı. Edebî eserlerin nüfuzu o kadar büyüktür ki nalt . üslûp tersimi ve dekoratif üslûba faik gözükür ve 1» an'ane X I X uncu asra kadar sebat ettiği görülür.

r n s k b d y b d m m

Referanslar

Benzer Belgeler

Katranlı şo- salarda sık sık tesadüf edilen dalgalanma, kay- paklık, Macadam - Mortier şosalarda yoktur.. Hem daha az bombumanlı ve çok daha düzgün bir yol

Klâsik fikir ve kanaatleri artık biline bili- ne eskimiş iğri büğrü hatlarla, mahzurları tat- bikatta bir kere tekrar ile anlaşılmış yıldızvari meydanlarla (bir

Malatya da, istasyondan gelen cadde üzerinde iki yolun birleştiği bir köşe arsaya inşa edilen yeni İş Ban- kası, şehri süsleyen bir eser olmuştur:.. Binanın bodrum ve

Şimdi bizler bu esasları bütün eski m e s - kenler için vaz eder ve bilâ istisna bunları tat- bik cihetine gidersek, plânlı bir tarzda yeni ve iyi şehir semtlerinin

Direkler evin dere- cesine göre işlenmeden bırakıldığı gibi ayrı ayrı renklere d

The Alya Group holds interests in several business opera�ng primarily in the contract & project, upholstery tex�le collec�ons, interior design solu�ons, contract furniture,

Bunun ölçüleri bu serbest ticaretin etkileri son derece önemlidir ve yaptığımız hesaplara göre özellikle rekabet ye- tenekleri bakımından Türk sanayiinin (1960 lardan

Eğer aynı idarenin kişilik veya yapısında, yasama erki yürütme erkiyle birleşmişse, hiçbir şekilde hürriyet yoktur.. Çünkü aynı monarkın veya aynı senatonun,