• Sonuç bulunamadı

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Dönemi Ceza Muhakemesi Hukuku-I- Yaz Okulu Bitirme Sınavı ( Saat: 08.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Dönemi Ceza Muhakemesi Hukuku-I- Yaz Okulu Bitirme Sınavı ( Saat: 08."

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2011-2012 Öğretim Dönemi

Ceza Muhakemesi Hukuku-I- Yaz Okulu Bitirme Sınavı (15.08.2012 – Saat: 08.00)

Açıklamalar: 1-Sınav süresi 90 dakikadır. 2-Mevzuat kullanılabilir. 3-Soruların sırasını değiştirmeyiniz. 4- Başka kâğıt alınabilir. 5-Yazılar okunaklı ve yazım kurallarına uygun olmalıdır. 6-Açıklamalarınızı bir hükme dayandırdığınızda bu hükmün numarasını yazınız ve hükmü olaya uygulayarak bir değerlendirme yapmaya özen gösteriniz. 7-Çoktan seçmeli soruların doğru şıklarını cevap kâğıdınızda belirtiniz (1- a, 2-c gibi). Başarılar …

Metin Soruları (50 puan) I- a) Delillerin özelliklerini kısaca açıklayınız.

Deliller, ceza uyuşmazlığını oluşturan olayın bir parçasını ispat edebilecek nitelikte olmalı, beş duyu organı ile algılanabilecek maddi bir yapıya sahip bulunmalıdır. Bu özelliği taşımayan olgular delil niteliği taşımazlar. Deliller elde edilebilir olmalı, ulaşılması mümkün olmayan bir ispat aracının duruşmaya getirilmesi ve tartışmaya açılması mümkün olmayacaktır. Deliller hukuka uygun yollardan elde edilmiş olmalıdır. Hukuka aykırı yollardan elde edilmiş deliler vicdani kanaate ve dolayısıyla hükme esas alınması yasaklanmıştır. Delil sağlam ve güvenilir olmalıdır. Delilin uydurulmamış veya değiştirilememiş olması gerekir. Deliller müşterek olmalıdır. Deliller duruşmada tartışmaya açılarak müşterekliği sağlanmalıdır. Bunun için önceden karşı tarafa delil bildirilmelidir.

Sadece iddia veya sadece savunma ya da yargılama makamının kişisel bilgisi dahilinde kalan deliller, hükme esas alınamaz. Delil olabilecek nesneler akılcı, bilim tarafından kabul edilebilir olmalıdır.

b) Belge delillerinin soruşturma evresinde dosyaya nasıl dahil olduklarını açıklayınız.

Soruşturma evresinde belge delilleri arama ve elkoyma koruma tedbirleri sonucunda ele geçirilmiş olur. Üçüncü kişilerin ve şüphelinin üstü ve eşyası, konutu ve işyeri aranmış ve bir belge deliline ulaşılmış olabilir. Ayrıca soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı genel araştırma yükümlülüğü kapsamında kurum ve kuruluşlarda belge isteyebilir.

c) Bir belge delilinin ceza muhakemesinde hangi işlemlere konu yapılabileceğini açıklayınız.

Bir belge muhakeme boyunca çeşitli işlemlere konu edilebilir. Belgenin üzerinde tahrifat yapıldığı iddia edildiğinde, bunun anlaşılması özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, belge delili bilirkişi incelemesine konu edilebilir (Yasa’ya aykırı olmakla birlikte uygulamada özellikle kapsamlı kitapların okunmasında da bilirkişiye başvurulmaktadır).

Belge üzerindeki tahrifatın araştırılması özel ve teknik bilgiyi gerektirmiyorsa, hakim belgeyi inceleyebilir. Bu durumda belge teknik anlamda keşfin konusu olur. Belgenin duruşmada okunarak içeriğinin öğrenilmesi halinde ise bir belge delilinin okunmasından sözedilir.

II-Yer gösterme işleminin hukuki niteliğini tartışınız ve bu tartışmanın size muhakemede sağlayacağı faydayı belirtiniz.

(2)

CMK m.85’de yer gösterme işlemi düzenlenmiştir. Bu hükme göre, Cumhuriyet savcısı, kendisine yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmuş olan şüpheliye yer gösterme işlemi yaptırabilir. Kolluk amirine ise CMK 250/1 kapsamındaki suçlar dışında yer gösterme yetkisi tanınmamıştı. 6352 sayılı Kanun ile CMK m.250 kaldırıldığından, yeni düzenlemeyi TMK m.10 kapsamındaki suçlar bakımından kolluk amirinin yetkisinin olacağı şekilde yorumlamak mümkündür.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nda ve Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği’nde yer gösterme işleminin içeriği tanımlanmamıştır. Yer gösterme, uygulamadaki şekliyle olay yerinde doğrulatma ifadesi alma işlemidir. Yer gösterme, şüpheliye olay mahallinde fiil hakkında bilgi sorulmasıdır. Bu nedenle ifade alma kurallarına uygun şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

İfadesi alınırken susma hakkını kullanmış olan şüpheliye yer gösterme işlemi yaptırılamaz. Ancak ifadesi alınmış alan şüpheliye yer gösterme yapılacaksa müdafi işlem sırasında hazır bulunabilir. Yer gösterme işlemi tutanağa bağlanır ve bu işlemin basın önünde yapılması yasaktır.

Yer göstermenin hukuki niteliği olay yerinde doğrulatma ifadesi olarak kabul edildiğinde, yer göstermenin de ifade alma ve sorguya işleminin düzenlendiği CMK m.147’ye göre yapılması gerekir. Yani, şüpheli veya sanığın kimliği saptanır, kendisine yüklenen suç anlatılır, müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukuki yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir. Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu söylenir. Şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır. Kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır. Yer gösterme işlemi bir tutanağa bağlanır. Ayrıca, yer gösterme sırasında da teknik imkanlardan yararlanılması mümkündür (CMK m.147).

Diğer taraftan yer gösterme doğrulatma ifadesi olduğundan, ifade ve sorguda yasaklanan usuller yer gösterme bakımından da geçerlidir (CMK m. 148). Yer gösterme doğrulatma ifadesi olarak kabul edildiğinde, ifade tutanaklarının kovuşturma evresinde çelişkiyi gidermek maksadıyla okunmasına ilişkin kurallar yer gösterme işlem tutanakları için de uygulanır. İfade ve sorgu işlemine ilişkin olarak ileri sürebileceğimiz tüm itirazlar örneğin yasak ifade yöntemlerinin uygulandığına ve ifade tutanaklarının hukuka aykırı delil olduğuna dair tüm iddialar yer gösterme işlemi için de geçerli olur.

III- Özel güvenlik görevlilerinin yetkilerini hangi yasadan aldığını ve kural olarak nasıl görevlendirildiklerini ve görevlerinin nasıl sonlandırıldığını açıklayınız.

Özel güvenlik görevlileri yetkilerini 5188 Sayılı “Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun” dan almaktadırlar. Bu Kanun gereğince özel güvenlik hizmeti veren şirketler kurulabilir. Güvenlik ihtiyacı olan kişi ve kurumlar, bu şirketlerden güvenlik hizmeti satın alabilecekleri gibi kendi bünyelerinde özel güvenlik birimi kurabilirler.

-Özel güvenlik şirketlerinden özel güvenlik hizmeti alınması, Özel Güvenlik Komisyonu’nun kararı üzerine valinin iznine bağlıdır. Toplantı, konser vb etkinliklerde,

(3)

para veya değerli eşya nakli gibi geçici veya acil hallerde Komisyon kararı aranmaksızın, vali tarafından özel güvenlik izni verilebilir (Özel Güvenlik K. m.3).

Kişi ve kurumların talebi üzerine, korunma ve güvenlik ihtiyacı dikkate alınarak, güvenlik hizmetinin istihdam edilecek personel eliyle sağlanmasına, kurum ve kuruluşlar bünyesinde özel güvenlik birimi kurulmasına ya da bu hizmeti güvenlik şirketlerine gördürülmesine izin verilir. Bir kuruluş bünyesinde özel güvenlik birimi kurulmuş olması, ihtiyaç duyulduğunda ayrıca güvenlik şirketlerine hizmet gördürülmesine engel olmaz.

Geçici haller dışındaki özel güvenlik uygulaması, en az bir ay önce başvurulması koşuluyla, Komisyon’un kararı ve valinin onayı ile sona erdirilebilir (Ö.G.K. m.3/3). Geçici hallerde özel güvenlik uygulaması kendiliğinden sona erer.

IV- Ceza Muhakemesinde “Vekil Avukat” kavramını açıklayınız.

Vekil; katılan, suçtan zarar gören veya malen sorumlu kişiyi ceza muhakemesinde temsil eden avukattır (CMK m. 2/1-d). “Vekil”, belli bir iş, hukuki bir işlem yapması kendisinden istenen kişi olup, açıkça yetkilendirilmiş olması gereklidir. Bir avukatın vekil sıfatını alabilmesi Vekaletname ile görevlendirilmesine bağlıdır. Buna karşılık, “müdafi”, şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde kendisi veya kanuni temsilcisi tarafından veya Baro tarafından görevlendirilen avukatı ifade eder ve bu avukatın görevini yapabilmesi için kural olarak vekaletnameye ihtiyacı yoktur. Avukat müdafi, şüpheli ve sanığın yardımcısıdır. (İtalik kısma +5 puan verilecek)

Olay Soruları (40 Puan) Olay-I

Asliye ceza mahkemesinde hakim, sanığın tutuklanmasına karar vermek istemektedir.

Duruşmada hazır bulunan Cumhuriyet savcısına görüşünü sorar.

Soru: Yukarıdaki olaydaki hukuka aykırılığı tespit ediniz ve olması gerekeni yazınız.

Olayda, asliye ceza mahkemesinde görülen duruşmada savcının hazır bulunması ve hakimin tutuklamaya ilişkin olarak kendisinden görüş sorması hukuka aykırıdır.

Cumhuriyet başsavcılığı, kovuşturma evresinde, yasa hükümlerine göre, yargılama faaliyetlerini kamu adına izlemek, bunlara katılmak ve gerektiğinde kanun yollarına başvurmakla görevlidir (Adli Teşkilat K. m. 17). Ancak, 31.03.2011 tarih ve 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun m. 26 ve 5320 sayılı CMK Yürürlük Kanunu Geç. m. 3 gereğince, 01.01.2014 tarihine kadar, asliye ceza mahkemelerinde yapılan duruşmalarda Cumhuriyet savcısı bulunmayacaktır. Ancak bu hükümlere göre, verilen hükümler ile tutuklamaya ve salıvermeye ilişkin kararlara karşı Cumhuriyet savcısının kanun yollarına başvurabilmesi amacıyla dosya Cumhuriyet başsavcılığına gönderilecektir.

Olay-II

(A), soruşturma evresinde tutuklanır. İşlediği iddia edilen suçtan dolayı (A) hakkında ağır ceza mahkemesinde 1.7.2012 tarihinde iddianame kabul edilerek dava açılır. Mahkeme başkanı duruşma hazırlığını yani tensip kararını 10.8.2012 tarihinde verir. Ancak tensip

(4)

kararında tutuklulukla ilgili hiçbir karar yer almaz. 5. oturumda Cumhuriyet savcısı tutukluluğa gerek kalmadığını belirterek kolluğa sanığın serbest bırakılmasını emreder. Fakat kolluk bu emri yerine getirmez. Müdafi 50. oturumda tutukluluk sürelerinin dolduğu gerekçesiyle müvekkilinin tahliyesini talep eder. (Not: Cevaplarınızı dayandırdığınız hükmü ve gerekçenizi belirtiniz)

Soru: 1-Tensip kararını değerlendiriniz. (5+3 puan verilecek) (CMK m.108/3)

Hakimin, duruşma hazırlığında yapılması gereken işlemleri ve duruşma gününü belirlediği kararı içeren tutanağa tensip zaptı (duruşma hazırlığı tutanağı) denir. Mahkeme kalemi tensip zaptındaki karara uygun olarak işlemleri yapar, davetiyeleri çıkartır. Bu işlemler kural olarak, sanık, tanık ve bilirkişiye davetiye çıkarılması, iddianamenin sanığa tebliğ edilmesi, sanığın nüfus kaydının istenmesi, kurumlardan bilgi ve belge istenmesi, duruşma günün belirlenerek ilgililere bildirilmesi gibi biçimsel işlemlerdir. Ancak, duruşma hazırlığı devresinde gerekli olduğunda istisnaen esasa ilişkin işlemler de yapılabilmektedir.

CMK m.108/3 gereğinde, hakim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da en geç otuzar günlük süreler içinde re'sen karar verir.

Olayda 1.7.2012 tarihinde iddianame kabul edilerek dava açılmış ve mahkeme başkanı tensip kararını 10.8.2012 tarihinde vermiştir. En geç otuzar günlük süreler itibariyle tutukluluk halinin devam edip etmeyeceği konusunda karar verilmesi gerektiğinden, koşullar gerektirdiğinde duruşma günü beklenmeden oturumlar arasında karar verilmesi gerekir. Bu nedenle mahkeme başkanı, en geç 30 günlük süreyi dikkate alarak, tensip kararında tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda bir karar vermeliydi.

2-Cumhuriyet savcısının sanığı re’sen serbest bırakma emrini değerlendiriniz.

(CMK m.103/2).

Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adli kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re'sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır (CMK m.103). Bu olağandır çünkü soruşturmayı yürüten makam savcıdır. Sulh ceza hakiminin soruşturmaya dahil olması istisnadır. Kovuşturma evresinde süjelerin rolleri değişir. Kovuşturma evresine geçilmesiyle süjelerin yetkileri de değişir. Bu evreyi mahkeme başkanı idare eder. Cumhuriyet savcısı talep eden konumundadır. Kovuşturma evresinde, tutukluluk halinin devam edip etmeyeceği hususunu mahkeme inceler. Mahkeme tutuklamanın gereksiz olduğu kanaatine varırsa re’sen sanığı serbest bırakabilir. Bu evrede savcıya tutukluyu serbest bırakma yetkisi tanınmamıştır.

Olayda savcının kovuşturma evresinde tutukluluğa gerek kalmadığı gerekçesiyle sanığın serbest bırakılmasını emretmesi kanuna aykırıdır.

3-Müdafi sizce ne zaman tahliye talep etmiştir? Açıklayınız. (CMK m.102)

Genel yetkili ağır ceza mahkemelerinin görevine giren işlerde tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek uzatılabilir. Uzatma süresi toplam 3 yılı geçemez. Bu durumda uzatma ile birlikte süre en fazla beş yıl olabilir.

Olayda tutukluluk süresinin dolduğunu ifade eden müdafi, tutuklamadan itibaren beş yıl sonra tahliye talebinde bulunmuş demektir.

(5)

4-Tutukluluk süresinin dolduğunu ancak tutuklamanın koşullarının devam ettiğini düşünen mahkemeye ne önerirsiniz? Yasal değişiklik sürecini belirterek önerinizi açıklayınız.

(CMK m.109/7)

Tutukluluk süresinin dolduğu hallerde tutuklama sebeplerinin devam ettiğine inanan mahkemeye, tutuklunun tahliyesine ancak adli kontrol altına alınmasına karar vermesini önerebiliriz. Adli kontrol, tutuklamanın alternatiflerinden biridir. Adli kontrol şüpheli veya sanığın yasada gösterilen bir veya daha fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir.

6352 Sayılı Kanun değişikliğinden önce CMK m.109/7’de, tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında suçun üst sınırının üç yıl veya daha az olma şartı aranmaksızın adli kontrole ilişkin hükümlerin uygulanabileceği ifade edilmişti (CMK m.109/7.) Ancak, 6352 sayılı Kanun ile adli kontrolün uygulanması bakımından süre şartı kaldırılmış ve 109/7’daki süre koşuluna yollama yapan kısım metinden çıkartılmıştır. (6352 S.K. m. 98).

Test Soruları

(5 ve daha fazla test sorunu doğru cevaplaya + puan verilecektir) 1- Aşağıdakilerden hangisi soruşturma evresine hakim olan ilkelerden değildir?

a) Soruşturmanın gizliliği b) Soruşturmanın yazılılığı

c) Soruşturmanın kurala bağlı oluşu d) Soruşturmanın kamusallığı e) Soruşturmanın mecburiliği

2-Ceza muhakemesi kurallarını içeren yasaların zaman bakımından uygulanmasında aşağıdaki ilkelerden hangisi geçerlidir?

a)Lehe yasanın geçmiş işlemlere uygulanması ilkesi geçerlidir.

b)Yasanın mutlak olarak geçmiş işlemlere uygulanması ilkesi geçerlidir.

c)Yasanın derhal uygulanması ilkesi geçerlidir.

d)Yasanın lehe veya aleyhe olduğuna bakılmaksızın geçmiş işlemlere uygulanması ilkesi geçerlidir.

e)Yeni yasanın bu yasa döneminde işlenen suçlara uygulanması ilkesi geçerlidir.

3-Avukat A, müdafisi olduğu sanık S'nin hukuksal durumu ile ilgili olarak hukuk fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. B'den bir bilimsel görüş alarak mahkemeye sunar.

Bu bilimsel görüş ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

a)Bu bilimsel görüş, yasal bir dayanağı olmadığından mahkemeyi bağlamaz.

b)Ceza Muhakemesi Hukuku'nda bilimsel görüşler delil olamaz.

c)Mahkeme, raporu kabul etse dahi, kararında bu rapora dayanamaz.

d)Bu raporun diğer bilirkişi raporlarından, delil olma bakımından bir farkı bulunmamaktadır.

e)Ceza Muhakemesi Kanunu'nda, uzmanından bilimsel mütalaa alınması açıkça düzenlenmiş olsa da bu mütalaanın delil değeri yoktur.

4-Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi koruma tedbirleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

a)Bu tedbire hem soruşturma hem de kovuşturma evresinde başvurulabilir.

(6)

b)Bu tedbirin uygulanmasına kural olarak hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı da karar verebilir.

c)Telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenme-sinin bir türü olan iletişimin tespitine, bütün suçlarla ilgili olarak başvurulabilir.

d)Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi tedbiri kararı, en çok 3 ay için verilebilir. Örgüt faaliyetinde işlenen suçlarla ilgili olarak bu süre, bir kereye mahsus 3 ay daha uzatılabilir.

e)Müdafiin bürosu, konutu veya yerleşim yerindeki telekomünikasyon araçları bakımından bu tedbire başvurulamaz.

5-Aşağıdakilerden hangisi, Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat verilmesini gerektiren hâllerden biri değildir?

a)Kanuni gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmama

b)Koşulları oluşmadığı hâlde iletişimin denetlenmesi kararı verilmesi c)Koşulları oluşmadığı hâlde mal varlığına el koyma kararı verilmesi d)Kanuni hakları hatırlatılmadan tutuklanma

e)Kanunlarda belirlenen koşullar dışında yakalanma

6-Zabıt katibinin reddi veya çekinmesi halinde gereken karar aşağıdakilerden hangisi tarafından verilir?

a) Zabıt katibinin yanında çalıştığı mahkeme başkanı veya hakimi tarafından verilir.

b) En yakın ağır ceza mahkemesi başkanı tarafından verilir.

c) O yerdeki ağır ceza mahkemesi başkanı tarafından verilir.

d) Başsavcı tarafından verilir.

e) Yargıtay tarafından verilir.

7-Adli kollukla ilgili aşağıdaki anlatımlardan hangisi yanlıştır?

a)Adli kolluk, Adalet Bakanlığı bünyesinde örgütlenmiştir.

b)Adli kolluk, Cumhuriyet savcısının emri altında çalışır.

c)Adli kolluk görevlilerinin görevleri dolayısıyla işledikleri suçlar, re’sen Cumhuriyet savcısı tarafından takip edilir.

d)Adli kolluk faaliyeti, suç sayılan eylemin işlenmesinden sonra, suçun ve failin araştırılmasına yönelik faaliyetlerdir.

e)Jandarma ve polis, genel adli kolluğu oluştururlar.

8-Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre sanığın hakları ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

a)Sanığın isnadı öğrenme hakkı vardır.

b)Sanığın haklarını öğrenme hakkı vardır.

c)Sanığın delil ileri sürme hakkı vardır.

d)Sanığın tali davalar açma hakkı vardır.

e)Sanığın kimliğini açıklamama hakkı vardır.

9-Zorla getirme kararı ile yakalanan şüpheli veya sanık, en geç ne kadar süre içinde çağıran makamın önüne çıkarılır?

a)Yirmidört saat içinde çıkarılır.

b)Yol süresi hariç yirmidört saat içinde çıkarılır.

c)Kırksekiz saat içinde çıkarılır.

d)Yol süresi dahil yirmidört saat içinde çıkarılır.

(7)

e)Üç gün içinde çıkarılır.

10- Aşağıdaki hangi halde önödeme önerilemez?

a)Uzlaşma kapsamında kalan bir suç söz konusu ise önödeme önerilemez.

b)Suç karşılığında sadece adli para cezası öngörülmüşse önödeme önerilemez.

c)Suç karşılığında sadece üst sınırı üç aya kadar hapis cezası öngörülmüşse önödeme önerilemez.

d)Suç karşılığında, seçimlik ceza olarak adli para cezası veya üç ayı aşmayan hapis cezası öngörülmüşse önödeme önerilemez.

e)Suç karşılığında, adli para cezası ve üç ay hapis cezası öngörülmüşse önödeme önerilemez.

Referanslar

Benzer Belgeler

a)Tanıklara soruşturma evresinde kolluk, cumhuriyet savcısı ve sulh ceza hâkimi; kovuşturma evresinde hâkim veya mahkeme yemin verdirir. b)Mağdur çocukların

Madde 101 - (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde

başlıklı 148. maddesine göre özgür iredeye aykırılık ve aldatma hali oluşturur. Ayrıca müdafisi olmaksızın alınan böyle bir beyan, hâkim veya mahkeme huzurunda

Tutuklama koruma tedbirinin, Ceza Muhakemesi Kanunu ve ilgili mevzuata göre müsbet ve menfi tüm şartlarını açıklayarak ; olayda Cumhuriyet savcısı Teoman’ın serbest

Her üç kararda Mahkeme önce Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin hukuki rejimini ortaya koymuştur. Ardından önce kararnamelerin bu rejim içinde kalıp kalmadığını,

“Hakkında tutuklama kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli nedenler bulunan veya 145 inci maddeye göre çağrıldığı halde gelmeyen şüpheli veya

 (2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı

 KANUN YOLLARI, 2.DERECE KANUN YOLU VE HUKUKİ DERECE KANUN YOLU OLARAK VEYA OLAĞAN VE OLAĞANÜSTÜ KANUN YOLLARI OLARAK İKİYE AYRILIR..  YARGI MAKAMLARININ