• Sonuç bulunamadı

67 A 90 numaralı (dördüncü cilt), 1061- 1062 tarihli Kadıasker Defteri’ne göre Kırım’da sosyal ve ekonomik hayat

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "67 A 90 numaralı (dördüncü cilt), 1061- 1062 tarihli Kadıasker Defteri’ne göre Kırım’da sosyal ve ekonomik hayat"

Copied!
307
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAKARYA  ÜNİVERSİTESİ                  SOSYAL  BİLİMLER  ENSTİTÜSÜ  

           

     

67 A 90 NUMARALI (DÖRDÜNCÜ CİLT), 1061-

1062 TARİHLİ KADIASKER DEFTERİ’NE GÖRE

KIRIM’DA SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT

 

 

   

 

YÜKSEK  LİSANS  TEZİ  

 

Fırat  YAŞA            

                                                             Enstitü  Anabilim  Dalı:  Tarih  

                                           Enstitü Bilim Dalı : Yeniçağ Tarihi    

 

 

 

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Yücel ÖZTÜRK  

     

 

OCAK  –  2014        

(2)
(3)

BEYAN

Bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygu olarak atıfta bulunulduğunu, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

FIRAT YAŞA 10/01/2014

(4)

ÖNSÖZ

Arşiv belgelerine dayalı bir çalışma meydana getirmek, iğne ile kuyu kazmak gibidir. Araştırmacının belgeleri transkripsiyon yapmasının yanı sıra değerlendirmeler yapması ve litaratürdeki araştırma eserleri kullanarak sağlam bir temele dayandırması gerekmektedir. Böylelikle yapılan çalışmanın önemi daha da artmaktadır. 67 A 90 numaralı (Dördüncü Cilt), 1061- 1062 Tarihli Kadıasker Defteri (Şer‘iyye Sicili) transkripsiyon edilerek, değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Bu tezin yazılması sürecinde, çalışmamı sahiplenerek titizlikle takip eden danışmanım Prof. Dr. Yücel ÖZTÜRK’e değerli katkı ve emekleri için içten teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım. Bütün süreç boyunca her anlamda yanımda olmuş, desteğini ve katkılarını esirgememiştir. Osmanlı Türkçesi metinlerde okuyamadığım yerlerin okunmasında katkıları bulunan Osmanlıca Tarih Edebiyat isimli sosyal paylaşım sitesi grup üyelerine ve tezin değerlendirme kısmında sabırla tezimi okuyan ve düzeltmelerde yardım eden arkadaşlarım Hülya Çiçek ve Murat Morkoç’a teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim. Son olarak bu günlere ulaşmamda emeklerini hiçbir zaman ödeyemeyeceğim aileme şükranlarımı sunarım.

Fırat YAŞA 10/01/2014

(5)

İÇİNDEKİLER

KISALTMALAR ... i

TABLO LİSTESİ ... ii

ÖZET ... iii

SUMMARY ... iv

GİRİŞ ... 1

BÖLÜM 1: BELGELERİN TANITIMI ... 4

BÖLÜM 2: KIRIM’DA İDARİ YAPILANMA ... 8

2.1 Kazalar ... 8

2.2 Kasabalar ... 10

2.3 Köyler ... 10

2.4 Mahalle ve Sokaklar ... 11

2.5 Coğrafi Yerler ... 12

BÖLÜM 3: 67 A 90 NUMARALI (DÖRDÜNCÜ CİLT), 1061 – 1062 TARİHLİ KADIASKER DEFTERİ’NE GÖRE KIRIM’DA SOSYAL HAYAT ... 14

3.1 Aile Hayatı ... 14

3.1.1 Evlenme ve mehir ... 14

3.1.2 Boşanma ... 15

3.1.3 Nafaka ... 16

3.1.4 Ailenin nüfus yapısı ... 17

3.1.5 Miras ve servet yapıları ... 17

3.2 Etnik aşiret ve cemaat yapıları ... 20

3.3 Mesleki hayat ... 24

3.4 Kölelik ... 25

3.4.1 Alım satımı ... 28

3.4.2 Darp edilmesi ... 29

3.4.3 Azat edilmesi ... 30

(6)

3.5.1 Suçlar ve düşündürdükleri ... 32

BÖLÜM 4: 67 A 90 NUMARALI (DÖRDÜNCÜ CİLT), 1061 – 1062 TARİHLİ KADIASKER DEFTERİ’NE GÖRE KIRIM’DA EKONOMİK HAYAT... 36

4.1 Ölçü birimleri ... 36

4.2 Para birimleri-değerleri ... 37

4.3 Eşyalar ve fiyatları ... 37

4.4 Hayvan Cinsleri ... 43

4.5 Borçlar ... 45

4.5.1 Kefil olma ... 45

4.5.2 Rehin verme ... 46

4.5.3 Faiz ... 47

SONUÇ ………... 49

KAYNAKÇA ... 51

EKLER ... 53

ÖZGEÇMİŞ ... 297

(7)

KISALTMALAR

Bkz. : Bakınız

C. : Cilt

çev. : Çeviren

DİA : Diyanet İslam Ansiklopedisi

H : Hicri

K. Ş. S : Kırım Şer‘iyye Sicilleri

S. : Sayı

s. : Sayfa

M. : Miladi

n. : Numara

OTAM : Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi TTK : Türk Tarih Kurumu

vb. : Ve benzeri

Yay. : Yayın

yy. : Yüzyıl

(8)

TABLO LİSTESİ Bölüm 1

Tablo I : Defterde yer alan dava konuları ve numaraları ………... 5

Bölüm 2 Tablo I : Defterde adı geçen kazalar ………..……… 8

Tablo II : Defterde adı geçen kasabalar ………..… 11

Tablo III : Defterde adı geçen köyler ………11

Tablo IV : Defterde adı geçen mahalleler ……… 12

Tablo V : Defterde adı geçen sokaklar ……….12

Bölüm 3 Tablo I : Ailelerin muhallefât kayıtları ………...…19

Tablo II : Defterde adı geçen yahûdiler ………...…... 22

Tablo III : Defterde adı geçen ermeniler ……….. 22

Tablo IV : Defterde adı geçen kıptiler ……….. 23

Tablo V : Defterde adı geçen zîmmiler ………... 23

Tablo VI : Defterde adı geçen meslekler ……….. 24

Tablo VII : Defterde adı geçen köleler ……….. 26

Tablo VIII : Defterde adı geçen cariyeler ……… 27

Tablo IX : Defterdeki köle tanımları ……… 28

Tablo X : Köle ve cariye fiyatları ……… 29

Bölüm 4 Tablo I : Besin ürünleri ……….. 37

Tablo II : Kırım’da mutfakta kullanılan eşyalar ………. 38

Tablo III : Kırım’da oturma odasında kullanılan eşyalar ……….…… 39

Tablo IV : Kırım’da yatak odasında kullanılan eşyalar ……… 40

Tablo V : Kırım’da kullanılan giyim kuşam eşyaları ………..… 41

Tablo VI : Kırım’da kullanılan aletler ve çift eşyalar ………...………42

Tablo VII : Hayvanların fiyat listesi ………...………43

(9)

Saü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tez Özeti Tezin Başlığı: 67 A 90 numaralı (Dördüncü Cilt), 1061- 1062 Tarihli Kadıasker Defteri’ne Göre Kırım’da Sosyal ve Ekonomik Hayat

Tezin Yazarı: Fırat YAŞA Danışman: Prof. Dr. Yücel ÖZTÜRK

Kabul Tarihi: 10/01/2014 Sayfa Sayısı: vi+ ön kısım+ 52 (tez)+ ekler 244 Anabilim Dalı: Tarih Bilim Dalı: Yeniçağ Tarihi

Sosyal Tarih çalışmalarının başvurulacak en önemli kaynaklardan biri Şeriyye Sicilleridir. Kadılar tarafından tutulan bu kayıtlar konu çeşitliliği bakımından oldukça zengindir. Şeriyye Sicilleri tutulduğu bölgede yaşayan halkın gündelik hayatını, evlerini, yiyecek giyecek fiyatlarını, mesleki hayatlarını, cemaat ve aşiret yapılarını, bölgenin yer adlarını tespit etmemizi sağlar.

Osmanlı Devleti’nin kuzey politikasının temel dayanağını oluşturan Kırım’ın siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel tarihinin aydınlatılması günümüz açısından önem taşımaktadır. Kırım-Tatar halkları ile sağlıklı bir iletişimin kurulabilmesi ancak bu alanla ilgili kültür mirasının ortaya çıkarılmasıyla mümkün olabilir. Bu amaçla 67 A 90 Numaralı (Dördüncü Cilt) H 1061-1062 / M. 1651- 1652 tarihli Kırım Kadıasker Defteri Latin harflerine aktarılarak söz konusu deftere göre Kırım’ın sosyal, ekonomik ve kültürel tarihi analiz edilmiştir. Kırım coğrafyasında yer alan kaza, köy, mahalle, sokak ve coğrafi yer isimleri tespit edilmiştir.

1651-1652 yıllarında Kırım Yarımadası’nda yaşamış olan nüfusun etnik, dini, kültürel yapısının aydınlatılması temel amaçlar arasındadır. Bu çerçevede, Kırım nüfusunun dayandığı kabile ve cemaat yapıları, isimleri, lakabları, kurum, müessese ve meslekleri, para birimleri, miras ve aile hukuku gibi yapıların değerlendirmesi yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Kırım Hanlığı, Şer‘iyye Sicilleri, Osmanlı Devleti, Kadı.

(10)

Sau, Institute of Social Sciences Absract of Master’s Thesis Tezin Başlığı: Social and Economic Life in the Crimea According to Book of Kadiasker 67 A 90 number and date 1061-1062 (Fourth Volume)

Author: Fırat YAŞA Supervisor: Prof. Dr. Yücel ÖZTÜRK

Date: 10/01/2014 Nu. of Pages: vi+ (pre text)+ 52 (thesis)+adds 244 Department: History Subfield: New Age Period History

For scholars of social history, court records are some of the most valuable sources of information. These records, held by the judges are quite rich in diverse issues.

Court records help us understand the everyday life of the local people by providing prices of housing, food and clothing as well as names of places in the region.

It is important today as it enlightens political, economic, social and cultural history of Crimea which was the essential base of Ottoman Empires north politics. The only way to establish a healthy relationship with Tatar public is to reveal its cultural heritage.

With this purpose a book which was record (notebook) of Crimea Kadiasker has 67 A 90th number (fourth volume) A.H. 1061-1062 / A.D. 1651-1652 was translate to Latin and the social,economic and cultural history of crimea was analyzed according to this record.

It was identified that the name of place which deployed district, willage, street in the geography of Crimea. One of the main objectives is to understand the ethnic, religious and cultural structure in the Crimean peninsula in the years 1651-1652. In this context, special attention was given to the community/tribal life, family structures, social institutions, professions, names and nicknames of the Crimean population as well as monetary units, family laws and laws of inheritance.

Keywords:  Crimean Khanate, Şer‘iyye Register, Ottoman State, Kadi.

(11)

GİRİŞ

Son zamanlarda araştırmacılar, siyasi yönü ağır basan olaylar, devletler, savaşlar, imparatorlar, topluma önderlik eden şahıslar, ideolojiler ve benzeri olayları yazmayı bir kenara bırakıp yerel tarih ve sosyal ağ analizlerini içeren konulara eğilim göstermektedirler. Bir şehrin tarihi çalışılmakta ya da daha dar kapsamlı olarak konuya eğilmekte, bir mahalle veya köy üzerinden incelenen bölgenin sosyal hayatı üzerine çalışmalar tetkik edilmektedir. Bu çalışmaların ortaya konulmasında en önemli rol ise tarihçilere düşmektedir. Tarihçi, incelediği dönemde ya bir zanaatkar, ya aileden bir fert, ya da onların peşinden giden bir gölge olmalıdır. Geçmişin izlerini sürebilmek, onu aydınlatabilmek, dönemin koşullarının nasıl olduğunu kavrayabilmek için incelenen döneme yolculuk yapmak gereklidir. Gelişen teknoloji zamanda yolculuğu sağlayabilecek bir cihaz icat edene kadar, araştırmacılar belgelerin diliyle yolculuğa çıkacaklardır. Biri kendini 17. Yüzyılda Kırım’da Kadı Mahkemesinde bulacak, bir diğeri köle ticareti yapılan bir limanda. Bir başkası ise bir Osmanlı tüccarıyla İstanbul’dan Venedik’e yelken açmış bir gemide, Rialto Köprüsü’nde ya da San Marco Meydanı’nda.

Biz de bu yolculuğa Osmanlı Devleti’nin arşiv malzemeleri içerisinde yer alan Kırım Şeriyye sicilleriyle başladık. Siciller yerel kayıtları içermesi bakımından kaydedildiği bölgeyi yansıtan birer ayna niteliğindedirler. Zamanda yolculuğu sağlayan bu belgelerin diliyle ortaya konulan çalışmamız sosyal ve ekonomik hayattaki hareketliliğe ışık tutmaktadır.

Kırım coğrafyası araştırmacıların yogun olarak çalıştığı bir alan değildir. Bu alanda çalışmalar yapan araştırmacıların sayısı da bir elin parmaklarını geçmemektedir.

Keşfedilmeyi bekleyen bu sicillerin bulunması ve Türkiye’ye kazandırılmasında Halil İnalcık’ın rolü büyüktür. İnalcık, 1994 yılında Kırım’a gider ve orada yaptığı araştırmalar sonucu sicilleri bulup ülkemize getirmiştir. Edindiği bilgiye göre 1944’te Tatarların sürgün edilmesiyle sicillerin kopyaları Kırım Devlet Arşivi’ne getirilmiştir.

1992 yılında arşiv müdürü Antonina, bu arşiv hazinesinin ocağı tutuşturmak için kaleoferci tarafından yakıldığını görmüş, müdahale ederek yakılmamış olan sicilleri Kırım Müzesi’ne getirtmiştir. Müze, orjinal olmayan belgeleri muhafaza

(12)

etmediğinden dolayı siciller, İsmail Gaspıralı kütüphanesine verilmiştir ( İnalcık, 1996, s. 166 ). Sicillerin orjinalleri 121 defterden oluşmakta ve Rusya’da St.

Petersburg Milli Kütüphanesi’nde araştırmacıları beklemektedir ( Cihan ve Yılmaz, 2004, s. 131 ).

Kırım Şer‘iyye Sicilleri üzerine yapılan çalışmaların ilki Zeynep Özdem tarafından 2006 yılında yapılan tez çalışması “ Kırım Karasubazar’da Sosyal ve Ekonomik Hayat (17. Yüzyılın Sonlarından 18. Yüzyılın Ortalarına Kadar) ”, bir diğeri ise Dilek Çelik’in “ 67 A 90 Numaralı ve 1017-1022 ( 1608-1613 ) Tarihli Kırım Hanlığı Kadıasker Defteri ( Tahlil ve Transkripsiyon ) ” adlı çalışmadır. Çalışma sırasında bu master tezleri, Halil İnalcık, Yücel Öztürk, Hakan Kırımlı, Ahmet Nezihi Turan, Nurettin Ağat’ın çalışmaları ve Emel Dergisinde çıkan makalelerden yararlanılmıştır.

Çalışmamızın temel kaynağını teşkil eden Şer‘iyye Sicilininin dördüncü cildini Kırım’ın belli bir dönemini aydınlatmak, bu sahaya ufakta olsa bir katkıda bulunmak amacıyla transkripsiyon ve değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır.

Çalışmanın Amacı

67 A 90 Numaralı (Dördüncü Cilt), 1061 – 1062 Tarihli Kadıasker Defteri transkripsiyon yapılarak Kırım Hanlığı’nın 1651-1652 yıllarını kapsayan dönemde sosyal, ekonomik, kültürel hayat hakkındaki verilere ulaşmak ve Kırım coğrafyasında yer alan kaza, köy, mahalle ve sokak isimlerinin aydınlatılması çalışmamızın temel amaçları arasındadır.

Şer‘iyye sicili ve literatürde var olan çalışmalar değerlendirilerek Kırım Hanlığı üzerine yapılan çalışmalara katkıda bulunmak hedeflenmiştir.

Çalışmanın Önemi

Şer‘iyye Sicilleri içerik ve kapsam bakımından çok geniş bir çerçeveden topluma bakabilmeyi sağlayan en önemli arşiv kaynaklarından birisidir. Bu kaynaklar, toplumun en küçük birimi olan aile ve etrafında gelişen olaylar, toplumdaki din algısı, insanlar arası ilişkiler, ticaret, miras, suç sayılan hoş karşılanmayan olaylar ve bunların hukuki yaptırımları üzerine verileri ortaya koyması açısından keşfedilmeyi bekleyen bir hazinelerdir.

(13)

İncelenen bölge halkıyla sağlıklı bir iletişimin kurulabilmesi bu alanda yapılacak çalışmalarla mümkün olacaktır. Kırım Şer‘iyye sicilleri kültürel mirası gün yüzüne çıkaracak kaynakların başında gelmektedir ve araştırmacılar tarafından çalışılmayı beklemektedir. Türkiye’ye getirildiğinden beri üzerinde çalışan araştırmacılar yok denecek kadar azdır. Bu açıdan önem taşıyan bu arşiv malzemesi Kırım Hanlığı’nın idari, sosyal, ekonomik ve kültürel tarihinin aydınlatılması için çok önemlidir.

Çalışmada İzlenilen Yöntem

Öncelikle Kırım Şer’iyye Sicillerinden 4. Cilt olan 67 A 90 Numaralı 1061-1062 tarihli defter temin edilmiştir. Defterin ilk olarak transkripsiyon çalışması yapılmış, çalışma sırasında Arapça harflerden “ elif, vav, ye ” harflerinden elif harfi “ ^ ”, ayın harfi “ ‘ ”, hemze harfi ise “ ’ ” simgeleri ile gösterilmiştir. Bunlara ek olarak Arapça ve Farsça tamlamalar terkip oluşumuna göre yazılmıştır. Çalışmamızda okunmasında zorluk yaşanan, silinmiş, tahrip olmuş kısımlarında “ silik ” ifadesi kullanılmıştır.

Değerlendirme kısmında izlenilen metot ise değerlendirmeyi kolaylaştırması için öncelikle hükümler numaralandırılmıştır. Numaralandırılan hükümler içerdiği konulara göre sınıflandırılıp tablolar haline getirilmiştir. Tablolandırma aşamasında öncelikle her varak kendi içinde değerlendirilmiştir. İçinde barındırdığı bilgilere göre tablolarda başlıklar açılmış, bu şekilde verileri değerlendirmede daha sistematik bir yol tercih edilmiştir. Ardından konularına göre hükümler tespit edilerek literatürdeki çalışmalardan yararlanılarak değerlendirmeler yapılmıştır.

(14)

BÖLÜM 1: BELGELERİN TANITIMI

67 A 90 Numaralı (Dördüncü Cilt), 1061 – 1062 Tarihli Kadıasker Defteri’nin mikrofilmini tez danışmanım Prof. Dr. Yücel Öztürk’ten tedarik ettim. İncelenen defter 81 varak, 162 sayfadan oluşmaktadır. Transkrip çalışması sırasında aslında defterin 80 varak olduğunu, mikrofilmi çekilirken yanlışlık yapıldığı ve 63 ile 64 numaralı varakların aynı olduğu anlaşılmıştır. 1061 – 1062 Tarihli Kadıasker Defteri Safer ayının 1063 tarihi ile başlar ve Rebi’ü’l ahir ayının 1062 tarihi ile sona erer.

Defterin ilk sayfasında defteri tutan katip ve kadısı hakkında herhangi bir bilgi yoktur.

Siciller transkrip edildiğinde Kırım yarım adasının kazaları, kadılarının kimler olduğu ortaya çıkmaktadır. Defterdeki kayıtlar 1’den başlayarak numaralandırılmıştır.

Toplamda 619 adet hüküm bulunmaktadır. Bu hükümlerin büyük çoğunluğu alacak- verecek, miras taksimatı, evlilik, boşanma, nafaka-mehir, vasi tayini, köle davaları (azat etme, satma, yaralama), darp-yaralama, diyet, mal-mülk alım satımları gibi konularla ilgilidir. Bunlara ek olarak idari nitelikteki belgelere de rastlanılmaktadır.

Merkezden gelen hümayûn ve mahkeme nakli ile ile belgeler bunlara örnek verilebilir.

Defterdeki yazılar divani olmakla beraber birden fazla katip tarafından tutulduğu, yazı stilinden anlaşılmaktadır. Defterde bazı yerlerde yazılar oldukça düzgün yazılmış olmasına rağmen bazı yerlerde katip ve kalem değişikliğinden dolayı yazı stilinde görülen bozulmalar belgelerin okunmasını zorlaştırmamıştır. Belgelerin yazı dili sade ve anlaşılır olmasına rağmen bazen Arapça ve Farsça terkipler kullanılmış ancak bu terkiplerin metinleri olumsuz yönde etkilemediği görülmektedir. İlgili defterde bu tip belge sayısınında oldukça az olduğu gözlenmektedir. Defterde 16 no’lu kayıtta 133 numaralı hüküm, 22 no’lu kayıtta 154 numaralı hüküm, 38 no’lu kayıtta 282 numaralı hüküm, 45 no’lu kayıtta 329, 330, 332 numaralı hükümler ile 70 nolu kayıtta 533 numaralı hüküm Arapça yazılmıştır. Katiplerin hükümleri yazarken ara sıra yanlışlık yaptıkları ve üzerini karalamak yerine yanına tekrardan aynı kelimeyi yazdıklarını görmekteyiz. Eksik kalmış hükümlerde çok olmamakla beraber göze çarpmaktadır.

Örneğin; 34 no’lu kayıtta 247 numaralı hüküm, 64 no’lu kayıtta 487 numaralı hüküm ve 65 no’lu kayıttaki 504 numaralı hükümler eksik kalmıştır.

Defter, Kırım yarımadasının kazaları hakkında sosyal, kültürel ve ekonomik hayatla ilgili verilere ışık tutmaktadır. Verileri analiz ederken ayrıntıların gözden kaçmasını

(15)

önlemek amacıyla varaklar tablolar halinde sınıflandırılmıştır. 1061 – 1062 Tarihli Kadıasker Defteri 80 varak olduğundan dolayı toplamda 80 tablo şeklinde hazırlanmıştır.

Tablo I :Dava Konuları ve Numaraları Dava Konusu Belge Numarası

Muhallefât listesi 40, 69, 71, 99, 107, 144, 150, 224, 232, 245, 255, 280, 308, 386, 410, 413, 509, 531, 542, 550, 578.

Borç listesi 145, 249.

Borç hücceti 3, 15, 48, 51, 63, 76, 106, 113, 115, 156, 161, 164, 165, 177, 208, 291, 306, 414, 433, 445, 548, 457, 569, 576, 608.

Darp ve öldürme hücceti 22, 35, 47, 116, 163, 165, 198, 200, 203, 220, 287, 395, 411, 419, 421, 426, 427, 461, 463, 481, 505.

Mal ziyanıyla ilgili hüccetler

126, 140, 241, 269, 323, 409.

Miras, mal taksimi ile ilgili Hüccetler

54, 80, 102, 108, 129, 198, 203, 240, 254, 313, 321, 343, 357, 364, 411, 481, 505, 514, 527, 528, 536, 540, 545, 551, 569, 573, 579, 593, 605, 613.

Vade ve faiz hücceti 16, 195, 256, 429, 496, 556.

Hırsızlık hücceti 206, 619.

Zina hücceti 190, 382.

Evlilik hücceti 513, 615.

Boşanma hücceti 117, 123, 213, 218, 254, 307, 401, 529, 540, 570, 616.

Rehin hücceti 11, 12, 16, 18, 26, 28, 29, 45, 156, 161, 204, 317, 354, 361, 367, 373.

Kefalet hücceti 14, 15, 24, 29, 178, 391, 457, 517.

Diyet hücceti 116, 129, 163, 184, 198, 203, 231, 256, 264, 293, 306, 367, 391, 419, 421, 422, 460, 482, 555, 561.

Mehir hücceti 1, 58, 60, 73, 77, 101, 108, 118, 150, 152, 160, 182, 209, 234, 239, 246, 254, 260, 283, 294, 299, 307, 328, 399, 423, 447, 449, 480, 513, 524, 525, 569, 584, 605, 615, 616.

(16)

Tablo I devamı

Nafaka hücceti 42, 50, 55, 112, 113, 122, 124, 130, 199, 213, 218, 307, 333, 341, 397, 401, 405, 418, 456, 522, 529, 570, 581, 583, 589, 604, 616.

İtak hücceti 48, 109, 202, 265, 272, 273, 274, 336, 473, 481, 485, 507, 527, 548, 564, 611.

Vekalet hücceti 33, 59, 98, 103, 105, 324, 503, 510, 536, 579, 580, 582, 603.

Vasiyet hücceti 3, 32, 56, 192, 287, 296, 340, 416, 425, 446, 483, 516, 527.

Vesayet hücceti 52, 70, 75, 113, 153, 265, 345, 583.

Arabça hüccet 133, 154, 282, 328, 329, 332, 533.

Mahkeme nakli 67.

Kaynak: Bu çalışma 1-80 sayfa numaralarındaki belgeler incelenerek oluşturulmuştur.

İncelenen defter, konu bakımından oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Hüccetler içerdikleri konulara göre sınıflandırılmıştır. Defter tutulurken belli bir sıra ve düzen takip edilmiştir. Aşağıdaki örnek üzerinden takip edilen düzen açıklanmıştır.

“ Mahrûse-i Gözleve Kazağından bıçakla mecrûhen kâtile bulunan Fâhire bint-i Halil’in validesi Fati nâm Hatun ve lium ûhtı İbrahim ve lium ûhtı Safiye mâhfil-i kazâda mezbûre-i Fahire’nin zevci Mahmûd bin Mehmed üzerine da‘vâ edüb mezbûre-i amden kâtl eylediği kısas olunması matlûbumuzdur didükde mezbûr Mâhmud taiyyen ikrâr edüb gice evimde bilmem kim idi mezbûre zevceme zinâ ediyor iken bıçak ile urdum ben kâtl ettim deyû cevâb virecek oldu mütteheme hatun olmayup ve beytinde ecnebi bulundugu sabit olmayub mücerred kâvline imâd-ı şerr‘i olmadugundan ikrâr-ı mezbûruyla amden kâtleddigi mukârrer olmagla evliya-ı kâtile talebiyle kısasına hükm olundu.

Fî’t-tarihi’l mezbûr.

Şuhûdü’l-hâl: Abdû’l-kerim Çelebi el mezbûr, Hâcı Keltaş, Mataracıbaşı el-mâ‘ruf, Bekir bin el-Hâc Mehmed, ve âfâ ve gâyru ” (K.Ş.S, 4. Cilt, s. 28 n. 200).

İlk olarak deftere davacı olan kişinin bilgileri, yaşadığı yer yazılmaktadır. Bu bilgilerden yola çıkarak bölge topografyasına ait isimlendirmeleri ve anlamlandırılmalarının, demografik değişim ve dönüşümlere ait verilere ulaşmamızı

(17)

sağlamaktadır. Yukarıda incelediğimiz örnekte Gözleve Kazasından bir olay ele alınmıştır. Davaya konu olan kişilerin soyadı olmadığından ve defterde bu yönde bir veri olmadığından dolayı cinsiyete göre bin, ibn yada bint denilerek kayıt edilmektedir. Darp edilen kişi “ Fâhire bint-i Halil ” yani Halil’in kızı Fahire’dir.

Davacı olanlar ise Fahire’nin annesi ve kardeşleridir. Bu bilgilerden yola çıkarak aileye ait nufüs verilerine yönelik bilgi çıkarımlarında bulunmak mümkündür. Davacı oldukları kişi ise Fahire’nin zevci “ Mahmûd bin Mehmed ” adlı kişidir. Davacılar iddialarını anlattıktan sonra kısas uygulanmasını istemişlerdir. Seçtiğimiz örnekte olmamakla beraber genellikle “ takrir-i kelam ” ibaresi geçtikten sonra dava konusu anlatılmaktadır. Suçlanan kişi savunmasını yaptıktan sonra kadı olayı sorgulamakta gerekirse şahitler dinlenmektedir. Sicillerde davanın sonuçlarına pek rastlanılmamakla beraber bu örnek ististalardan biri olduğu için incelenmiştir.

Görülen davanın sonuna tarih yazıldıktan sonra şahitlerin isimleri sıralanmakta ve işlem bu şekilde sonlandırılmaktadır. Davaların deftere kaydedilme şekli örnekte olduğu gibi devam etmektedir.

(18)

BÖLÜM 2: KIRIM’DA İDARİ YAPILANMA

Kırım, batı ve güneyden Karadeniz, doğu ve kuzeyden Azak denizi ile çevrili olup, 20 km uzunluğundaki Orkapı berzahı ile karaya bağlanan yarımada şeklindedir.

(DİA, 2002, 447). Kırım yarımadası topografik açıdan geniş bozkırlar ve sahil olarak ikiye ayrılıp, Yayla Dağları, Kırım Dağları ve sahil şeridinden kaynaklanan üç farklı iklim özelliklerinin görüldüğü bir coğrafi yapıya sahiptir (Öztürk, 2000, s. 199).

Kırım’daki idari yapılanmaya baktığımızda şehirler, kaza, nahiye, mahalle ve köy olarak bir idari yapılanmaya tabi tutulmuştur. Kırım Hanlığı merkezden taşraya doğru idari olarak yapılandırılmıştır. 1061-1062 tarihli deftere yansıyan yer isimlerinden bölgenin idari taksimatı hakkında bazı verilere ulaşmak mümkündür.

Kırım’ın idari taksimatı şu şekildedir:

2.1 Kazalar

Osmanlı Devleti’ninde kazaların başında kadı bulunurdu. Kadı bölgenin en üst yetkili kişisi olup, idari, sosyal, ekonomik ve dini işlerinden sorumludur. Kırım’ın 1475’te Osmanlı Devleti’nin eline geçmesinden ve Osmanlı ile Kırım aristoktasi arasındaki işbirlik neticesinde onların seçtiği Mengli Giray han olmasından sonra (İnalcık, 1944, s. 209) bölgenin idari işleyişini denetlemek için merkezden kadılar tayin edilmiştir.

Siciller incelendiğinde mahkemeye yansıdığı kadarıyla Kırım’ın kazaları şunlardır:

Tablo I : Defterde adı geçen kazalar

Akkirman Bahçesaray

Balıklago Çeternik

Dip Çonkgar Gözleve

İslimye Karasu

nehr-i Kaçı nehr-i Alma

Kefe Karakurt

Karadal Orta Çonkgar

Mankub Sakal

Salacak Salgır

Sarı Orta Kireş Taşlıdere

Taşlı Bulga Taman

(19)

Mahkeme tutanaklarına en çok Bahçesaray, Karasu, Kefe ve Gözleve kazalarından davalar intikal etmiştir. İsimleri geçen şehirlerin kayıtlarda çokca zikredilmesi, nüfusun buralarda yoğun olması, ticari faaliyetlerin çokca görülmesi, müslümanların ve çeşitli etnik grupların varlığı ile açıklamak mümkündür. Bahçesaray sicillerde en çok adı geçen şehirdir. I. Mengli Giray Han 1503’te Han Saray adıyla bir saray yaptırarak Bahçesaray’ın temelini attırmıştır. Şehir, Çürüksu vadisi etrafında gelişerek verimli bir hale gelmiş ve Han Sarayı’nın bağ ve bahçeler içinde olmasından dolayı şehir Bahçesaray adını almış, Kırım Hanlığı’nın idari merkezi olmuştur (Karatay, 1991, s. 483). Bahçesaray gibi merkezi şehirler yoğun bir nüfusa sahip olup, idari, ticari, sosyal ve kültürel işler bu şehirlerde yoğunlaşır. İncelenen defterde Bahçesaray isminin çokca geçmesi bu sebepten kaynaklanmaktadır.

Karasu ise sicillerde Karasu ve Karasubazar olarak farklı iki isimle anılmaktadır.

Karasu isminin hikayesini Zeynep Özdem “ Kırım Karasubazar’da Sosyal ve Ekonomik Hayat (17. Yüzyılın Sonlarından 18. Yüzyılın Ortalarına Kadar) ” adlı çalışmasında Karasu’nun Yayla dağlarından gelen çaylarla birleşmesinden oluştuğunu, yılın on bir ayı çoşkun ve taşkın akan bir hayat kaynağı olduğunu açıklamaktadır. Şehrin doğu ve batı kervan yolu üzerinde olmasından dolayı önemli bir pazar ve ticaret merkezi olduğunu ifade eder (Özdem, 2010, s. 1-2). Karasu, 16.

Yüzyılda Kırım’ın en önemli şehirlerinden biri haline gelmiştir (Kırımlı, 2001, s.472).

Bunun nedeni 16. Yüzyılda Kırım Hanlığı’nın büyümesi ve zenginleşmesi ile şehre yatırımların yoğunlaşmasıdır. Bir çok mimari eser yapılmış, Evliya Çelebi’den nakledilene göre çeşitli büyüklüklerde 28 tane caminin bulunması bu gerekçe ile açıklanmıştır ( Albayrak, 2004, s. 136 ).

Kırım topografyasında Kefe önemli bir liman şehri olmasından dolayı ticaretin en yoğun olduğu şehirlerden birisidir. Kefe şehri çok işlek bir limana, iskeleye ve gümrüğe sahiptir. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin dört büyük gümrük bölgelerinden biridir (Öztürk, 2002, s. 183). Şehrin ticari ve coğrafi konumundan dolayı bölgede nüfus yogundur. Nitekim sicillerde de bir çok vakanın meydana geldiği yerlerden biri olarak gösterilmektedir. Gözleve de sosyal, ekonomik, ticari ve idari yapılanma bakımından yukarıda incelediğimiz Bahçesaray, Kefe, Karasu ile benzer özellikleri bünyesinde barındırmaktadır. Ancak bu şehirlerden farklı olarak sosyal dönüşümleri

(20)

bünyesinde bulundurmaktadır. İncelenen defterde bu yönde birçok örneği görmekteyiz.

Mahkeme tutanaklarında yirmi iki tane kaza isminin geçtiğini görmekteyiz. Kırım’ın büyük bir yarımada olduğunu ve idari yapılanmasında sistematik olarak Osmanlı Devleti’nin merkezden gönderdiği kadılar tarafından idare edildiği bilinmektedir.

Kadılar tarafından tutulan bu defterler araştırmacıların idari yapılanma hakkında bazı verilere ulaşmasına yardımcı olur.

2.2 Kasabalar

İncelenen sicillerde kasaba isimlerine yoğun olarak rastlanmamıştır. Defterde adı zikredilen dört tane kasabanın olduğu bilgilerden anlaşılmaktadır.

Tablo II : Defterde adı geçen kasabalar Ak Mescit

Çokrak Yaş Pravadi

Bu kasabalar arasından mahkemeye en çok davanın Ak Mescit’den geldiği yapılan tespitler arasındadır. Ak Mescit kasabasında canlı bir ticari hayat olduğu, müslümanların yoğun olarak yaşadığı söylenebilir. Bu kasabadan mahkemeye alacak verecek, mal taksimi, darp olayları ve benzeri konularda davaların çokca görüldüğü bir yerdir. Sicillerde Çokrak Kasabası, Çonkgar kazasına ait bir yerlerim birimi olduğu ortaya çıkmıştır. Yaş nam kasabanın Karasu’ya bağlı olduğu tahmin edilmektedir. Boğdan’dan ticaret için gelen bir ermeni’nin alacak verecek davasından dolayı karşımıza çıkan bir yerleşim birimidir (K.Ş.S, C. 4, s. 44 n. 320).

Bu kasabaların hepsi Kırım Yarımadasında bulunan kazalara ait degildir. Rum ilinden bir kasaba olan Pravadi ise sicillere konu olan bir köleden dolayı tespit edilen bir yer adıdır (K.Ş.S, C. 4, s. 34 n. 247).

2.3 Köyler

İncelenen defter Kırım’ın idari yapılanmasında mühim bir yere sahip olan köyler hakkında zengin bilgiler içermektedir. Defterde yetmiş dört tane köyün varlığı tespit edilmiştir. Bu köylerin büyük çoğunluğunun müslüman köyü olduğu isimlerinden de

(21)

anlaşılmaltadır. Marko ve Ermeniyan köyleri isimlerden de anlaşıldığı üzere gayrimüslim halka ait yerleşim yerleridir. Mesleklere ve topluma önderlik etmiş şahışların adlarının köylerde kullanıldığı yapılan tespitler arasındadır. Mahalle ve sokak isimlerinin analiz ve değerlendirilmesinde yerleşim birimlerinin isimlendirilmesi konusu daha ayrıntılı şekilde değerlendirilmiştir. İncelenen sicillerde Kırım’a ait köyler tabloda gösterildiği gibidir.

Tablo III : Defterde adı geçen köyler

Aktaç Akatay Akgöz

Altın Ali Gazi Aga Almantay

Azimet As Buga

Bahadır Bahçe Bıçkan

Bozgüne Beşevli Çolkar

Bulganak Cabanak Can Ahmed

Çaygöz Çiynban Elçin

Devlet Ali Divan Eş-şeyh İlyas Efendi

Elder Ermeniyan Göktane

Gaziler Germencik Gökçegöz

Gökgöz Harami Hâcı Halil

Hafır Hoca Hasbura

Karpolu İktac Kaban

Kaçaçak Kadı Kalaç

Kara Karaçura Karibudak

Kaytu Karalık Karat Maşbaka

Kürin Keldibay Kıraç

Kırımnacak Koçagı Kongrat

Kubazi Kurmacı Kuytagan

Nayiman Kütaş Marko

Süren Sarı Kıpçak Sarı Hafız

Öz Sicut Sivritaş

Yuka Orluk Otar

Yurtçu Urancı Uyşun

Yalta Yaycı

(22)

2.4 Mahalle ve Sokaklar

Mahalle, kurumsal yapının bir ögesidir. Osmanlı şehirlerinde mahalle, içerisinde cami, mescit gibi yapıların yer aldığı, birbirlerini tanıyan insanların birlikte yaşadığı yerleşim birimi olarak karşımıza çıkmaktadır. İncelediğimiz sicillerde mahalle isimlendirilmelerinde etnik yapı, dini yapı, coğrafyaya özgü yaşamsal faktörler ve topluma önderlik etmiş kişilerin isimlerin verildiği gözlemlenmiştir. Örnek verecek olursak; aşağıda oluşturduğumuz tabloda geçen Cami’i Kebir ve Kuba mahalleleri isimlerini camilerden almışlardır. Oluşturduğumuz tabloda diğer bir örnekte Ermeni mahallesinin etnik yapıya özgü bir isimlendirmeden geldiğidir. Mahalle, kültürel, etnik ve dinsel biçimlendirmeyle oluşur ve aynı dinden, birbirini tanıyan, birbirleri üzerinde hak ve ödevleri olan ailelerden meydana gelirdi (Kavak, 2010, s. 93).

Sokaklar ise mahallelerin daha küçük alt birim dalları olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Sicillerde “ sükkan ” olarak geçmektedirler.

Defterde adı geçen mahalle ve sokaklar:

Tablo IV : Defterde adı geçen mahalleler

Camî’i Kebir Ermeni

Kuba Mihrap

Seyyid Kurdaoğlu Sulukuba

Şehreküstü Urus

Tablo V : Defterde adı geçen sokaklar Gazi Nayümani Kara Sokak

Salacak Uruş

Ulaklı

2.4 Coğrafi Yerler:

Siciller yaşanılan coğrafya hakkında da verilere ışık tutmaktadır. Son zamanlarda çeşitli arşiv belgelerinden coğrafi yerlerin analizleri yapılarak incelenen bölgenin haritalarını yapmak popülar konular arasındadır. İncelediğimiz defterdeki yer isimleri bu açıdan oldukça zengin verilere ışık tutmaktadır. Kırım bölgesinin nehirleri, ovaları, çayları kayıtlarda mevcuttur. Sicillerdeki tespite dayanarak bu coğrafya da nehirlerinin 5 tane olduğu söylenebilir. Bunlar;

(23)

• Nehr-i Alma

• Nehr-i Kabartay

• Nehr-i Kaçı

• Nehr-i Kubarta

• Nehr-i Cari’dir.

Bu nehirlerin etrafında yerleşim birimlerinin kurulduğu hatta kaza isimleri arasında geçtikleri yapılan tespitler arasındadır. Sicillerde nehr-i Alma ve nehr-i Kaçı’nın birer kaza olduğu belirtilmektedir.

Bağların, bahçelerin bol olduğu bir yarımada olan Kırım’da sulama faaliyetlerinin coğrafyaya hayat veren bu nehirler ve çeşitli büyüklükte çay’lar ve sulardan tedarik edildiği düşünülmektedir. Bölgenin su ihtiyacının Acısu, Çüren suyu, Kabardı suyu, Yılkı suyu, Karaçay, Bader Çay Şırka Çayından sağlandığı düşünülmektedir. Çünkü halkın gayrimenkul malları arasında yer alan tarlalar, bağlar, bahçeler değirmenler su ihtiyacının sağlanabileceği bu çaylar etrafında olduğu sicillerin incelenmesiyle ortaya çıkmıştır. Sicillerde arazi hududu belirlenmesinde mahkemeye başvuruda bulunanların gösterdikleri mevkiler sonucu Yaydar Ovası, Kara Oba, Albuka ve As nâm mevki tespit edilmiştir. İncelenen defterde ayrıca Harc Hisar ve Yarlav adında bir hisarın varlığını gösteren kayıtlar mevcuttur.

(24)

BÖLÜM 3: 67 A 90 NUMARALI (DÖRDÜNCÜ CİLT), 1061 – 1062 TARİHLİ KADIASKER DEFTERİ’NE GÖRE KIRIM’DA

SOSYAL HAYAT

3.1 Aile Hayatı

Aile, kadın ile erkeğin evlenmesi sonucu oluşan toplumsal sistemin en önemli yapısal unsurudur. Toplumların sosyal, ekonomik, ahlaki yapılarını anlayabilmek için aile yapıları hakkındaki verileri değerlendirmek gereklidir. Aile ve onun çevresinde gelişen olay ve olgular hakkında bilgi sahibi olmak için başvurulacak en önemli kaynaklardan birisi de şer‘iyye sicilleridir. Bu siciller ailenin nüfus yapısı, ekonomik durumu, kullandıkları eşyalar, aile içi sorunlar hakkında çeşitli verilere ışık tutarlar.

Nitekim incelenen defterde 17. Yüzyıl ortalarında Kırım’ın sosyal ve ekonomik yapısı içerisinde ailenin yeri ve öneminin etkisi açıkça görülmektedir.

3.1.1 Evlenme ve Mehir

Evlilik, evlenecek kız ve erkeğin karşılıklı rıza göstermesi ve kadı huzurunda iki şahit ile bu isteklerini tescil ettirmesi ile gerçekleşmektedir. Kız veya erkek çocuğun evlenmesine karar veren kişiler, ailelerin ileri gelen büyükleridirler (Alpargu, 1996, s.

16). Evlenmek için gerekli bazı koşullar vardır. Bu koşulların başında gelin ve damadın evlenmek için herhangi bir engel olmadığını gösteren “ ilmühaber kağıdı ” almaları gereklidir. Bu belgeyi mahallelerin ihtiyar heyetinden temin etmektedirler.

Bu belge ve iki şahit ile kadıya başvurulurdu. Kadı huzurunda evlenme isteklerinin beyan ettikden sonra geline verilecek olan mehir miktarı kadı tarafından onaylanırdı.

Kadı nikah izni verdikten sonra mahalle ya da bulundukları yerin imamına giderek nikahlarını kıydırmalarıyla evlilik gerçekleşmiş olurdu (Savaş, 192, s. 510). Nikahın gerçekleşmesi için mehir şarttı. Terim olarak mehir, evlenecek olan adamın, evleneceği kadına nikah nedeniyle vermek zorunda olduğu para veya mal demektir (Dinç, 2005, s. 4). Jülide Akyüz çalışmasında mehirin kadına kocası tarafından verilen bir mal olduğunu açıklayıp, bunun sonucunda kadının kocasına buz’una (cinsi yönden yararlanma) izin vermesidir şeklinde açıklamıştır ( Akyüz, 2005, s. 214).

İncelediğimiz defterde evlilik akdiyle ilgili hüccet sayısı çok azdır. Bunlardan biri el- Hac Aliş’in Sefer ayının 1063 senesinde evlilik için kadıya başvurmasıdır. Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı gibi bu evlilik için de kadının onayı

(25)

gerekmektedir. Mezkûr hüccette evlilik akdi için el-Hâc Güven bin Abdullah, Recep ve Abdullah adlı şahışlar şahit olarak gösterilmiş ve kadı huzurunda mehir belirlenmiştir. Aliş’in zevcesiyle olan nikahı 500 altın mehir üzerine karar kılınmış (K.Ş.S, C. 4, s. 66 n. 513). Hükümde de görüldüğü gibi evlilikte mehir şarttır.

Evlenme işleminin kadıya intikal etmesi, devlet kurumunda kadının hakkının güvence altına alınması demektir. Mehirin miktarı tamamen kişiler arasındaki anlaşmaya bağlıdır. Bu hükümde nasıl ki 500 altın üzerine evlilik akdi gerçekleştirilmişse, daha fazla ya da aşağıdaki örnekteki gibi daha az miktarda da olabilir. Örneğin, Nehr-i Alma’da İbrahim adındaki kişi, Kırımgazi’nin kızı Han Bike’yi Recep adlı şahısın oğlu Mustafa ile evlendirmiş ve mehir olarakta 30 altın üzerine karar kılınmıştır (K.Ş.S, C. 4, s. 80 n. 615).

3.1.2 Boşanma

İslam dininde evlenme nasıl bir hak ise boşanma da bir haktır. Boşanma talak ile gerçekleşmektedir. Kocanın tek taraflı isteğine dayalı yapmış olduğu boşamaya talak denir. İslam hukukunda evliliği sona erdiren bu talak hakkı erkeğe verilmiştir.

Sicillerden anlaşıldığı üzere üç çeşit boşanma şekli olup bunlar talak-ı ric’i, talak-ı bayin ve talak-ı selasedir. Evliliğe tekrar dönme imkanını veren talak-ı ric’i dir.

Talak-ı bayin ile kesin boşanma gerçekleşir ( Kaya, 2008, s. 100). Talak-ı selase ise üçlü boşanma olarak bilinmektedir. Kocanın karısına üç kere “ boş ol ” demesiyle meydana gelen boşanma çeşitidir. Ayrıca “ muhâlaa ” dediğimiz kadının mehri ve iddet-i nafakasından vazgeçerek kocasını ikna etmesiyle gerçekleşen boşanma çeşidinin olduğu da bilinmektedir ( Dinç, 2005, s. 7).

İncelenen sicilde boşanma çeşitleriyle ilgili 7 tane kayda rastlanılmıştır. Bu kayıtların birinde Mustafa bin Veli zevcesi Rahime Bike’yi talak-ı selase ile boşadığı ve bunun sonucunda talak-ı bayinin gerçekleştiği deftere kayıt edilmiştir (K.Ş.S, C. 4, s. 14, n.

117). Boşanma sonucunda Rahime Hatun kocası üzerinde olan 40 altın mehrini almakla kalmamış (K.Ş.S, C. 4, s. 14 n. 118), “ kıbleten Ali bagına ve şarken tarik ve garben Hâcı Tutay bagına ve şimalen Ali Beşe bagına müntehidir iş bu bag cümle tevabi ile benimdir ” diyerek zevci Mustafa’dan malını talep etmiştir (K.Ş.S, C. 4, s.

14, n. 119). Boşanmanın bazen de şartlı olduğunu görmekteyiz. Örneğin; Hüseyin bin Ali eğer zevcem “ Sefer Bike’yi döversem talak-ı bayin ile benden boş olsun ” diye şart olsun demiştir. Zevcesini dövmesi üzerine Sefer Bike konuyu mahkemeye intikal

(26)

ettirmiş, ancak kocası mahkemeye intikal eden konunun yaşanmadığını beyan ederek inkar yoluna gitmiştir. Bu durum üzerine Mürteza Ali Ağa, Abdullah adındaki iki şahidin “ karın yanımızda dögdüm deyû ikrâr itdi ikrârına şahidiz şehâdet dahi ideriz

” demeleri üzerine talak-ı bayin ile boşanma gerçekleşmiştir (K.Ş.S, C. 4, s. 15, n.

123).

Bazı durumlarda boşanmak isteyen kadın, kocasından mehir talebinde bulunmayabilir. Güdülen amaç sadece evliliğe son vermektir. İslam Hukukunda bu boşanma çeşitine “ hul ” adı verilir. Bu boşanmada temel olan gerçek, kadının boşanması için kendi malından kocasına vermesidir ( Akyüz, 2005, s. 226 ). Hâcı Handan ile karısı Güzel Bike’nin durumu buna örnektir. Mahkemeye Hacı Handan başvurup, nafaka ve kisvesinden vazgeçerse boşayacağını bildirerek kayıtlara şöyle geçmiştir; “ eger Güzel Bike’ye nikâhım sâhih olub nafâka-i iddetinden fariga olursa ve eger fasid olursa akarından fariga olursa üç talak boş olsun ” (K.Ş.S, C. 4, s. 29, n. 218). Benzer bir boşanmayı da Kıytas bin Rıdvan’ın boşanmasında görmekteyiz.

Zevcesi Naz Bike’yi 40 altın mihrinden ve nafakasından vazgeçerse talak-ı bayin ile boşayacağı kayıtlarda gösterilmektedir (K.Ş.S, C. 4, s. 42 n. 307). Ayrıca bakınız (K.Ş.S, C. 4, s. 68, n. 529, K.Ş.S, C. 4, s. 74, n. 570).

3.1.3 Nafaka

İslam Hukukuna göre boşanma sonrası kadın bekleme süresine girer ve bu süre geçmeden evlenemez. İddet adı verilen bu süre 3 ay 10 günlük bir zaman zarfıdır (Cihan ve Yılmaz, 2004, s. 136). Bu süre boyunca kadına, kocası tarafından yiyecek, giyecek, oturacak ev ve diğer zorunlu ihtiyaçların karşılaması beklenir. Nafaka sadece boşanılan eşe verilmez, eş ile birlikte çocuklara da verilir. İncelediğimiz defterde Cemaziye’l ahir sene 1063’te Hafır adındaki köyden Muzaffer bin Hüseyin zevcesine günlük 8 akçe nafaka ödeyeceği kayıtlara geçmiştir (K.Ş.S, C. 4, s. 7 n. 55). Nafaka sadece para ile olmayıp mal ile de gerçekleşmektedir. Başka bir örnekte Molla Gani, kızı Gülşah’a nafaka olarak üç yorgan, üç döşek, bir sefer buzağı, bir kilim ve bir çun kazan vermiştir (K.Ş.S, C. 4, s. 6 n. 42).

Değerlendirmesi yapılan sicillerden evlenme işlemlerinin kayda geçirilmesi çok nadirken, boşanma, nafaka talepleriyle ilgili bir çok davanın olduğu anlaşılmıştır.

(27)

Nafakanın verilmesinde kadının bekleyeceği iddet süresi ve nafakanın kayıt ettirilip hukuksal olarak güvence altına alınması amacıyla mahkemeye başvurular yapılmıştır.

3.1.4 Ailenin Nüfus Yapısı

Şer‘iyye Sicillerinden ailenin nüfus yapısı hakkında bilgi edinilebilir. Bu bilgi edinme miras intikalinde ortaya çıkan verilerden anlaşılmaktadır. Ölen kişinin geride kalan kişilere bıraktığı mallar defterde muhallefat olarak ayrıntılı bir şekilde kaydedilmiş ve malın değeri yanına mutlaka yazılmıştır. Ev halkının kaç kişiden oluştuğu, kişilerin cinsiyetleri, aile fertlerinin çocuk mu yoksa yetişkin mi olduğunun bilgisine bu sicillerdeki muhallefatlardan edindiğimiz bilgiler, farklı açılardan değerlendirmeler yapmamıza olanak sağlamıştır. Tek bir defter incelendiğinden dolayı yıllara göre malları ve değerlerini karşılaştırmak mümkün olmamakla beraber sadece miras taksimatında bu bilgiler yazılmış olduğundan nüfus hakkında kesin bilgilere varılamamaktadır. Yaşanılan coğrafyada Müslümanların dışında çeşitli etnik grupların varlığını defterdeki kayıtlardan öğrenmekteyiz. Fakat, gayrimüslim halkın miras taksimatı için kadıya başvurduğu defterde rastlanılmamıştır. Dikkat çeken diğer önemli bir nokta da ailelerdeki kız nüfus oranının erkeklere göre daha fazla olmasıdır.

Aileler genel olarak en az 3 kişi, en fazla 13 kişilik bir nufüs yapılanması ile karşımıza çıkmaktadır. Sicillerde 3 kişilik 4 tane, 5 kişilik 3 tane, 6 kişilik 3 tane, 7 kişilik 1 tane, 11 kişilik 1 tane ve 13 kişilik 1 tane aile tespit edilmiştir. Sicillerde geçen aile gruplarından Kırım şehrinin aile nüfus yapısı hakkında veriler elde edilebilmekte ancak bu verilerden sağlam bir istatistik oran çıkarmak mümkün değildir.

3.1.5 Miras ve Servet Yapıları

İncelediğimiz defterde miras ve servet yapılarını ayrıntılı olarak veren kayıtlar muhallefâtlardır. Bu başlık altında zenginlerin muhallefatlarında gelir dilimleri nelerdir sorusuna cavap verilmeye çalışılmıştır. Birkaç örnek verilerek ailelerin miras ve servet yapılarının nelerden oluştuğu açıklanmıştır. Bu kayıtların her birinin toplamları bulunarak, ona göre bir değerlendirme ortaya konulmak amaçlanmış, gelir dilimleri tablo halinde yüksekten aşağıya doğru sıralayıp maddi kültüre ait verilere ulaşılmıştır.

(28)

İncelenen kayıtlardan iki örnek ele alınarak mal varlıkları açıklanmıştır. Örneklerden biri Cemaziye’l ahir ayının 1063 tarihinde Recep adındaki şahısın ölmesi üzerine aile fertleri mirasın taksimi için kadıya başvurur ve kadı mal tespiti yapmıştır. Bu kayıttan aile fertleri hakkında bazı verilere ulaşılmıştır. Aile reisi Recep, eşi Yonca, oğulları Talat, Ahmet Can, Aliş ve Hızır, kızları Saliha, Zahide ve Sahibe olduğu anlaşılmıştır.

Muhallefâtta beslenme ürünleri içinde kayıtlara yansıyan ürünlerin bugday, bulgur, kahve, un, bal ve yağ olduğu anlaşılmıştır. Bu ürünlerin fiyatlarının belirlenmesinde miktarları önemlidir. Miktarlarının tespitinde ise ürünün cinsine göre bir ölçü birimlerinin kullanıldığı kayıtlarda geçmektedir. Örnek vermek gerekirse, unu sepet ya da şınık adı verilen ölçü birimi ile ölçtükleri, bal ve yağ gibi sıvı ürünlerde vukiyye adı verilen ölçü birimini kullandıkları tespit edilmiştir. Bu ailenin beslenme ürünlerinden miras ile intikal eden ürünlerin fiyatlarının toplamı 190 sim, 20 hasene ettiği görülmektedir.

Bu ailenin emlak varlığı tespit edildiğinde Tökte köyünde, hüdabat çukurunda, Kara Oba’da arazisi olduğu anlaşılmıştır. Bu arazilerin toplamına biçilen değer 20 hasene, 80 simdir. Ayrıca iki tanede evlerinin olduğu fiyat olarakta 20 hasene ettiği muhallefat listesinde gözükmektedir.

Sicillerden anlaşıldığı üzere ailenin temel geçim kaynağı hayvancılıkdır. İncelenen muhallefat listesinde Recep’in on bir tane at, sekiz tane öküz, bir sığır ve altmışı kuzulu, altmışı ise kısır koyun miras bıraktığı tespit edilmiştir. Atların toplam değeri 83 hasene, öküzlerin 29 hasene, sığırın 4 hasene ve koyun ve kuzuların 60 hasene olduğu tespit edilmiştir.

Kullanılan eşyalar arasında fırın, ocak, kazan, sahan, tabak, dülbent, kuşak, kilim, fincan, agaç sini gibi ev eşyaların dışında kılıç, orak, balta, kazma, araba, eyer, seyif, burgu ok, yay adındaki eşyalara sahip oldukları ve 1007 buçuk sim, 32 hasene, ve 40 meblağ fiyat biçildiği yapılan hesaplar sonucu ortaya çıkmıştır.

Varlıklı bir aile oldukları bırakılan muhallefat kayıtlarından anlaşılan bu ailenin 4 tane kölesi vardır. Bu kölelerin miras yoluyla varislere verildiği gözlemlenmiştir. Kölelerin ikisi erkek, ikisi kadın olduğu anlaşılmıştır. Muhtemelen erkek köleler ailenin hayvanlarına çobanlık yapmakta, güç gerektiren ağır işlerde kullanılmakta, kadın köleler ise ev işlerinde, yemek yapımında kullanıldığı düşünülmektedir. “ Duke ” yada “ duge ” diye sicillerde geçen genç kadın kölelerin fiyatlarının erkek kölelere

(29)

oranla daha yüksek fiyatta oldukları görülmüştür. Toplamda kölelere biçilen fiyat 180 hasenedir. Ailenin toplam mal varlığının değeri 448 hasene, 1277 buçuk sim, 40 meblağ olduğu hesaplanmıştır. Malların fiyatları arasında karşılaştırma yapıldığında dönem hakkında daha somut bilgilere ulaşılmaktadır. Örneğin fiyatlandırma istatistlikleri incelendiğinde bir kölenin fiyatının, yaşanılan eve oranla 3 kat daha fazla bir fiyata satıldığı, bazı at cinslerinin ev fiyatından daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Miras taksimatında, İslam Hukuku göz önüne alarak aile fertlerine mirasın paylaştırıldığı gözlenlenmektedir. Muhallefat kayıtlarının sonunda “ hisse-i bint hasene 42 notu ve hisse-i ibn hasene 84 ” yazılmış olması kıza mirastan bir, erkeğe ise iki hak verildiğini açıkca göstermektedir (K.Ş.S, C. 4, s. 6, n. 40).

Diğer muhallefât kaydı ise Cemaziye’l ahir ayının 1061 senesindedir. Mirası hesaplanan ve varisleri arasında taksim edilen kişi Hacı Kaplan’dır. Vefatı üzerine malları eşi ve dört çocuğu arasında paylaştırılmıştır. Bu ailenin emlak ve köle zengini olduğu düşünülmektedir. İncelenen muhallefât kaydında beşi erkek, üçü kadın toplamda sekiz tane kölesinin olduğu anlaşılmıştır. Bahçesaray’ da iki tane evinin olduğu ve değerinin 40 hasene olduğu bilinmektedir. Aile’nin Kuba’da tane boza haneye sahip olduğu ve her biri 25 hasene değerinde olduğu, toplamda 75 hasene ettiği hesaplanmıştır. Bunun dışında da iki küçük mülki arazisinin olduğu bilinmektedir. Hayvancılıkla uğraştıkları, at, öküz, sığır ve koyun gibi hayvanları besledikleri, toplamda 106.5 hasene değerinde büyükbaş ve küçükbaş hayvanı olduğu tespit edilmiştir.

Tablo I : Ailelerin muhallefât kayıtları

Belge Besin Hayvan Köle Eşya Emlak Hisse/Para Toplam

69 315 hasene 55.5 hasene

210 sim 4 guruş

57 hasene 340 hasene 30 meblağ 66 guruş

772.5 hasene 210 sim 70 guruş 30 meblağ 232 160 hasene 130 hasene 19 hasene

40 sim

6 hasene 390 hasene 705 hasene 40 sim 542 8.5 hasene 106.5

hasene

275 hasene 17.5 hasene 487 sim

166 hasene 85 hasene 658.5 hasene 487 sim

308 120 hasene

80 sim

60 hasene 238.5 hasene 4238 sim 563 meblağ

70 hasene 488.5 hasene

4318 sim 563 meblağ

(30)

Tablo I Devamı 40 20 hasene

190 sim

176 hasene 180 hasene 32 hasene 1007.5 sim 40 meblağ

40 hasene 80 sim

448 hasene 1277.5 sim 40 meblağ

255 61 hasene 50 hasene 79 hasene

1546 meblağ

75 hasene 140 hasene 405 hasene 1546 meblağ

531 113.5

hasene

35 hasene 35 hasene 220 sim

123 hasene 306.5 hasene 220 sim 107 7 hasene

290 sim 4 guruş

17 hasene 40 hasene 8 hasene 1775 sim

60 hasene 48 hasene 60 sim

180 hasene 2125 sim 4 guruş

71 35 hasene 1568 sim 58 hasene 67 hasene,

45 meblağ

160 hasene 1568 sim 45 meblağ 413 11 hasene

80 meblağ

26 hasene 20 hasene 19 hasene 200 meblağ

2 hasene 40 sim

78 hasene 280 meblağ 40 sim

Oluşturulan tabloda dokuz tane muhallefât kaydı incelenmiş, mal varlıkları öncelikle sınıflandırılarak haseplanmaya tabi tutulmuştur. Toplam mal variyeti hesaplanarak Kırım’ın ailelerin mal varlıkları üzerinden tahlil yapılmıştır. 500 hasene ve üstü mal varlığına sahip olan aileler zengin, 350 – 500 hasene mala sahip olanlar orta gelirli, 350 hasene ve altında mal varlığı olan aileler ise fakir aileler olarak değerlendirilebilir.

Kayıtlarda hububat ürünlerinin maddi değerlerinin düşük olduğu, evde kullanılan eşyaların para etmediği, gözlemlenmiştir. Samur kürkü, sincap kürkü, tilki kürkü gibi ürünlerin devrin zenginleri tarafından kullanıldığı ve değerinin bir veya iki ev fiyatına denk geldiği tespit edilmiştir. Maddi değeri yüksek olan ürünlerin başında köleler gelmektedir. Onu hayvanlar ve emlak ürünleri takip etmektedir. İncelenen muhallefat kayıtlarında en fakir olanının bir katip olduğu fakat varisinin olmadığı tespit edilmiştir (K.Ş.S, C. 4, s. 54, n. 413).

3.2 Etnik- Aşiret ve Cemaat Yapıları

Kırım yarımadası tarih boyunca coğrafi konum itibariyle bir çok kavmin ilgisini çekmiştir. Kırım Hanlığı, Doğu- Batı ve Kuzey- Güney ticaret yolunun üzerinde

(31)

bulunması sebebiyle ticari bakımdan büyük bir önem arz etmektedir. Çin ve Orta Asya’dan gelen malların Anadolu ve Avrupa’ya geçişi Kırım limanları sayesinde mümkün olmaktaydı ( Ürekli, s. 92). Ticaret potansiyelinin etkisiyle bölgedeki etnik yapı çeşitlilik göstermektedir. İncelenen defter bu coğrafyanın etnik yapısı ve bölgede nüfuz etmiş cemaatler hakkında verilere ışık tutmakla birlikte Müslüman nüfusun bölgede asli unsuru oluşturduğu görülmektedir.

Osmanlı Devleti fethettiği yerlerde kalıcılığı sağlamak için istimalat politikası uyguluyordu. Kırım’ın Osmanlı Devleti’nin hakimiyeti altına girmesiyle istimalet politikasının bir sonucu olarak bölgeye Müslümanlar yerleştirilmiştir. İncelenen sicillere göre Kırım yarımadası bir çok kazaya sahiptir. Bu kazalardan mahkemeye yansıdığı kadarıyla halkın çoğunluğu Müslümanlardır. Mahkeme tutanaklarından anlaşıldığı üzere Müslümanlar gündelik hayatlarını devletin iktisadi yapısı içerisinde devam ettirmişler, mal-mülk sahibi olmuşlar, miras bırakmışlar, vakıflar, mescidler yaptırmışlar, evlenip boşanmışlar, ticaret yapmışlar ve diğer etnik gruplarla sosyal ilişkilerini geliştirmişlerdir.

Belgelerde Müslüman unsurlar yönelik kayıtlar arasında mahalleye önemli verileri bulmak mümkündür. Bunlara örnek olarak mahalleye mescid yapılması için izin alındığını gösteren kayıtlar geçen hüccetler arasındadır (K.Ş.S, C. 4, s. 31 n. 227).

Başka bir sicilde dikkatleri çeken Ümmü veled-i Gülizman bint Abdullah isminden anlaşıldığı üzere din değiştirmelerin olduğu anlaşılmaktadır. Abdullah, Allah’ın kulu anlamına gelmektedir ve din değiştirenler genel olarak bu ismi tercih ederler (K.Ş.S, C. 4, s. 49 n. 368). Kırım’ın idari yapılanması da dinin etkisi altındadır.

Araştırmamızın II. bölümü incelendiğinde bir çok kaza ve köy adlarının Müslüman isimlerinden ve yaşanılan bölgedeki dini yapılardan aldığı açıkça görülmektedir.

Örneğin; Kasaba-i Ak Mescit, karye-i eş-şeyh İlyas Efendi, karye-i Hâcı Hilal, karye-i Hoca, karye-i Sarı Hafız isimlerinden İslam dininin bölgede etkin olduğu anlaşılmaktadır.

Bölgedeki isim ve lakaplarda İslam dininin etkisini gösteren başka bir delildir. Şeyh, seyyid, hâcı, molla gibi lakaplar, Abdullah, Abdurrahman, Abdurrahim Allahverdi, İslam ve benzeri isimlere çokça rastlanmaktadır. Bölgede İslami etkileri ve Müslüman nüfusun yoğun olarak yaşadığını gösteren diğer unsurlar da vakıflar, vakıf görevlileri,

(32)

mescidler, bu mescidlerde görev yapan imamlar, mescide yapılan hayırlar ve Kur’an eğitimi veren medreselerdir.

Bölgede Müslüman nüfustan sonra en çok nüfusu bulunan dini cemaat Yahudilerdir.

Kırım’daki Yahudiler ve Yahudi cemaatlari için detaylı bilgi için bakınız (Altınkaynak, 2006, s. 30-33). İncelenen defterde en çok karşılaşılan yahûdi cemaati Kal’a Yahudileridir. Yahudiler, çeşitli davalarda karşımıza çıkmakla beraber, hemen hemen Kırım’ın bütün şehirlerinde varlıklarından söz etmek mümkündür. Yücel Öztürk’ün de çalışmasında belirttiği gibi; Mânkûb, İnkirman, Balıklağo, Soğdak, Kerş, Azak, Tamam kazalarında ve Bahçeesaray, Gözleve, Karasu gibi şehirlerde Yahudilerin yoğun olarak yaşadığı görülmektedir. (Öztürk, 2000, s. 1-570).

Yahudilere oranla çok olmamakla beraber Kırım’da Ermeniler ve Kıptilerde yaşamaktadır. Elde edilen veriler tablolar haline getirilerek gösterilmeye çalışılmıştır.

Defterdeki belgeler incelendiğinde Kırım’ın etnik yapısı hakkında bazı bilgilere ulaşmak mümkündür. Bu bilgiler ışığında kayıtlara geçen etnik yapı ve gayr-i müslim isimleri tespit edilmiştir.

Tablo II : Defterde adı geçen yahûdiler

Arizo Baruh veled-i Zara

Berha veled-i Ovrim Yasef yahûdi

Mordahay Sara

İsrail veled-i İsak Mordahay Veled-i İsak İlya Veled-i Moşe Yasef veled-i İsak Mehmet oğlu Muşe Sadık veled-i İsak Mortakay veled-i Zara Yusuf Moşe Süleyman

Semha veled-i Yusuf Yusuf veled-i Baba

Sarki Murtekay

Paku veled-i İlya Yakup veled-i Yusuf Münyamin Münyamin veled-i İlya Yasef veled-i İsak Mortanay

Ermeniler, sicillerde para vakıflarından borç alma, birbirlerine kefil olma, alış veriş ile ilgili davalarda karşımıza çıkmaktadırlar. Bu veriler üzerinden Ermeni isimleri tespit edilmiştir. Uğrak noktalarının Kuba, Gözleve, Bahçesaray gibi ticari hacmi

(33)

büyük yerleşim birimleri olduğu sicillerde Ermeniyan veyahut Ermeni mahallesi olarak geçen yerde yaşadıkları anlaşılmıştır.

Tablo III : Defterde adı geçen ermeniler

Agya Bahadır Veled Sarki

Darkan Manuk

Tomas Veled Mise Kiraku Veled Hasbek

Babür Berdus veled-i Nikoas

Sicillerde adı geçen bir diger grup Kîptilerdir. Kîptilerin nereden geldikleri, hangi dine ait oldukları bilinmemekle birlikle, çingene oldukları düşünülmektedir (Cihan ve Yılmaz, 2004 s. 138). İsimleri üzerinden bazı tahminlerde bulunulabilir. Tabloda görüldüğü üzere müslüman olanlar olabileceği gibi, Planik, Sardak gibi isimlerden bir kısmının müslüman bir kısmının ise gayrimüslim olduğu kanısına varılabilir.

Tablo IV : Defterde adı geçen kıbtiler

Saliş Yutay

Kalender bin Hüseyin Planik

Tatar Bike bint Nazlı Ramazan bin Sardak Bostan

İncelenen sicillerde sadece isimleri yazılan ve hangi etnik gruba bağlı olduğu bilinmeyen kayıtlarda “ zîmmi ” olarak geçen kişilere de rastlamak mümkündür.

Sicillerde geçen Yahudi ve Ermeni isimlerinin tablo karşılaştırmaları yapıldığında isim benzerliğinden dolayı Zîmmi isim tablosunda geçen isimlerin büyük çoğunluğunun Yahûdi cemaatine mensup olduğunu düşünmekteyiz.

Tablo V : Defterde adı geçen zîmmiler Sari Kiz veled-i Altın Paraçu veled Paskal

Laçin Akbike veled-i İsak

Lefter veled-i Arslan Yuri

Nurcan Vasil

Canbek Sebhi veled-i Nihamiyi Avraham veled-i İsak Yakavo veled-i İsak Girgör veled-i Andon Girgör veled-i Sefer Yolcu veled-i Toktamış Kontandin veled-i Kablan

(34)

Tablo V Devamı

Yoka veled Köste Vasil veled-i Kostandin İsteman veled Yuri Lefter veled-i Kirazi Moşa veled-i Sinan Çoban veled-i Yuri Papas veled-i Puri İsak veled Şaho Sefer Veled Puri İstavrito veled-i Çelebi

İncelenen defterde Kırım’da nüfuz etmiş, bilinen cemaat ve aşiretler vardır. Çerkesler, Kırımçaklar, Atalıklar, Emeldaşlar, Nogaylar, Tatarlar bu aşiretlerden kayıtlara geçenlerdir. Giraylar hakkındaki kayıtlara miras taksimatından dolayı rastlamak mümkündür. Giraylar XV. Yüzyılın başlarından 1783 yılına kadar Kırım’da varlığını sürdüren bir hanedanlıktır (İnalcık, 1996, s. 76-78). İncelenen defterde Giray Hanedanlığına mensup olanlar mutlaka belirtilmiştir. Her etnik grubun cemaat yapısı vardır. Kayıtlarda Mânkûp ve Kal’a Yahudileri cemaati, tayife-i nisa cemiyeti, Hızır Efendi Cemaâtini, Elder cemâati geçmektedir.

3.3 Mesleki hayat

İncelediğimiz defter 17. Yüzyılın ortalarını kapsamaktadır. 1650’li yıllarda Kırım halkının nelerle uğraştıklarını, ekonomilerinin dayanağını teşkil eden meslekleri aydınlatmaya çalıştık. Kırım coğrafyasında hayvancılık büyük bir öneme sahiptir.

Büyük baş ve küçük baş hayvancılığın yoğun olarak yapıldığını kayıtlardan öğrenmekteyiz. Bu işle uğraşanlar kayıtlarda ahır kethüdası, çoban, ot ağası gibi mesleklerle geçinimlerini ikame etmektedirler.

Sosyal hayatta halkın ihtiyaçlarını karşılayan berber, terzi, gazzaz, hamamcı, kasap, fırıncı, mumcu, sarraf gibi mesleklere genelde hüccetlerin “ şuhûdü’l-hâl ” kısmında görmekteyiz. İdari işler, belediye işleri, imar, çeşitli davalar, narh fiyatları vb. İşleri kadı yönetirdi. Kadıya yardımcı olan görevliler vardır. Bunlar defterde yoğun olarak geçmektedir. Katib, naib, muhtesib, bevvab, kapucı örnek olarak gösterilebilir. Dini görevliler ve ilmiye ve askeri sınıfa mensup kişilerin olduğunun bilgisi tespit edilmiştir.

(35)

Tablo VI : Defterde adı geçen meslekler Ahır kethüdası Akıncı

Bevvap Berber

Bölükbaşı Cerrah

Cebecibaşı Cizyedar

Çoban Dizdar

Gazzaz Habbaz fırın

Hadim Hafız

Hamamcı ustası Hatip

Hüddâm İmam

Kadı Kadıasker

Kahya Kalaycı

Kasap Kassâm

Kapıcı Katip

Kazader Kilercibaşı

Mataracı Mataracıbaşı

Matrakcı Muhtesip

Muhzır Mumcu

Müderris Müezzin

Müftü Müneccim

Mütevelli Naib

Nakkaş Odabaşı

Ot ağası Sarraç

Sekban Sekban azep

Sipahi Ulak

Ulema Tacir

Terzi Türbedar

Vaiz Yazıcı

3.4 Kölelik

Sözcük olarak köle “erkek çocuk, delikanlı, genç hizmetkar, efendisine bağlı muhafız

” gibi anlamlara gelmektedir ( Terzi, 1996, s. 178). Tarih boyunca kölelik bir kurum olarak karşımıza çıkmıştır. Köleler gündelik işlerde kullanılan, hizmet eden ve bunun karşılığında sahibi tarafından yaşamsal ihtiyaçları karşılanan bir mal olarak görülmektedir. Kölenin tüm hakları sahibine bağışlanmıştır. Sahibi dilediği gibi köleyi kullanabilmekte, bir mal gibi alıp satabilmenin yanı sıra isterse azat edebilmektedir. İncelediğimiz Kırım Şer‘iyye sicili bunun çeşitli örnekleriyle dolu olup, köle ticaretinin yapıldığı bir bölge olarak büyük bir önem arz etmektedir. 1061-

Referanslar

Benzer Belgeler

Oldur ki bundan akdem elinde ...ve çenesi altında ve kafasında kılıç yarası ile Sayime nâm hatunun mülk-i mahsûsunda cerîhan katîl bulunan Rabia binti Halil nâm

 Bir Torx bir alet yardımıyla B farı- nın sabitleme vidasını sökünüz ve tampondan çıkartmak için optik bloğu çekiniz.  Soket bağlantısını sökünüz (düz

Eylül 2019 tarihi itibarıyla Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi’nde Genel Müdür olarak görev yapmaya başlayan Şencan, aynı zamanda, TSB Yönetim Kurulu Başkan

Şanlıurfa’da doğdu. 2003 yılında Şanlıurfa Gazi Lisesi’ni bitirdi. 2008 yılında Cumhuriyet Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi.

Büyük âlim, mütefekkir ve mutasavvıf El-Hâc Muhammed Emîn Abdu’l-Hay İbn-i Abdu’l-Âlî Alî İbn-i Abdu’l-Velî İbrâhîm İbn-i Muhammed İbn-i Alî İbn-i Muhammed

Senem el ýuwulýany (nämäni?) alyp, eýwanyň öňüni syryp gidýän kiçijik salmajykdan akyp ýatan suwuň üstüne egildi („O. 3.Işlikler semantik taýdan zadyň hereketini höküm

Sanat Burs Programı kapsamında lisans, yüksek lisans ve doktora düze- yinde eğitim almak üzere uzun dönem programlar çerçevesinde burslan- dırılan seçkin öğrenciler;

Özetle bu e-kitapta, modelleme, sorgulamaya dayalı eğitim, 5E öğrenme modeli ile hazırlanan ders planları ve bilgi işlemsel düşünmenin ana