• Sonuç bulunamadı

Haftanın Ortası. Güncel konularla her hafta. 8 Aralık Cesur Yeni Dünya yolunda. İktidardaki en yüksek isim tarafından da tescillendiği şekliyle

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Haftanın Ortası. Güncel konularla her hafta. 8 Aralık Cesur Yeni Dünya yolunda. İktidardaki en yüksek isim tarafından da tescillendiği şekliyle"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Güncel konularla her hafta

Küreselleşmenin getirdiği ekonomik önermeler geleneksel sol-sağ arasındaki çizgileri her geçen gün daha hızla ortadan kaldırıyor. Devletlerarası işbirliğine inanan “enternasyonalistler”

ve etnik üstünlük imalarıyla beslenen milliyetçiler olarak tanımlanabilecek

“etno-nasyonalistler”.

Enternasyonalizm tarafında klasik sağ- sol benzer ekonomik söylemleriyle iktidardan uzaklaşırken, derin ekonomik sorunların göçmen krizi ile birleşiminden etnik köklere dayalı bir ulusalcı güç yükselişe geçmiş görünüyor. Dünya tehlikeli bir politik döneme, ekonomik döneme girmiş oluyor böylece.

Türkiye’de uzun süredir iktidar değişmemiş olsa da, iktidarın kendi içindeki savrulmalarına da bu

pencereden bakmak mümkün. Uzun soluklu olacak bu Cesur Yeni Dünya’da, Türkiye’de yükselmekte olan ekonomik sıkıntılarla doğru yöntemlerle mücadele belki de her zamankinden daha önemli bir hal alıyor.

8 Aralık 2016

“Cesur Yeni Dünya” yolunda…

İktidardaki en yüksek isim tarafından da tescillendiği şekliyle Türkiye’de sarmal halinde gelişmekte olan ekonomik durgunluğa çare, bugün sona ermeden Ekonomi Koordinasyon Kurulu'ndan (EKK) açıklanacak kararlarda aranacak. Fakat ekonomik

problemin ve çözümün tanımı “(Türkiye üzerine yapılan) küresel finansal operasyona karşı yerli ve milli hareket başlatmak”

olarak açıklandıkça, beklenen önlemlerin çare mi yaratacağı yoksa problemleri mi katlayacağı meçhul.

Bu yüzden bizi neler beklediğini öğrenene kadar, bu haftaki yazıda odağa dışardaki gelişmeleri koymak daha faydalı bir çalışma olabilir.

Küreselleşmenin getirdiği ekonomik önermeler geleneksel sol-sağ arasındaki çizgileri her geçen gün daha hızla

ortadan kaldırıyor. Ekonomik ve finansal küreselleşme modelinin 2007’de yarattığı krizin devam eden etkilerinin halen bugün de hissedilmekte oluşu iki yeni kutup yaratmışa benziyor.

Devletlerarası işbirliğine inanan “enternasyonalistler” ve etnik üstünlük imalarıyla beslenen milliyetçiler olarak tanımlanabilecek

Haftanın Ortası

(2)

2

“etno-nasyonalistler”. Enternasyonalizm tarafında klasik sağ-sol benzer ekonomik söylemleriyle iktidardan uzaklaşırken, derin ekonomik sorunların göçmen krizi ile birleşiminden etnik köklere dayalı bir ulusalcı güç yükselişe geçmiş görünüyor. Türkiye’de uzun süredir iktidar değişmemiş olsa da, iktidarın kendi içindeki savrulmalarına da bu pencereden bakmak mümkün.

Putin ve Berlusconi karışımı olarak tanımlanabilecek Trump’ın görevi devralmasına ve egosu ile politikanın kabul görmüş normlarını yıkmaya başlamasına yaklaşık bir ay var.

Yeni Başkan’ın hem “korumacı” retoriğini ne derece ve ne hızda uygulamaya dökeceği net değil;

hem de tercihlerinin jeopolitik etkilerini kestirmek güç. Başka bir ifadeyle Trump döneminin en az dört yıl boyunca belirsizliği küresel ölçekte körükleyeceği varsayımı ile söze başlamak önemli.

8 Aralık 2016

Grafik 2: ABD Çekirdek Enflasyon ve 5 Yıllık Faizler

Kaynak: ScottGrannis , Egeli & Co.

(3)

Trump’ın ekibine seçtiği isimler dikkatle izlense de, şu sıralarda dikkatler esasta Avrupa’daki gelişmelerde. Sürpriz Brexit referandumu bu yaz neredeyse herkesi değişmekte olan gerçeklikle yüzleşmek zorunda bıraktı. Şimdi de hafta sonu İtalya’da da Başbakan Renzi’nin geniş anayasal değişiklik paketinin bayağı önemli bir yenilgiyle referandumda engellenmesi, ekonomik sıkıntıların iktidarları nasıl sallayabileceğinin bir yeni göstergesi. Ekonomik sorunlar iktidarların değişimine eskiden sağ-sol ekseninde hareketlere neden olurken, işte artık şimdi bambaşka bir dalganın, alternatif-sağ partilerin yükselişine sahne yaratıyor. Bu çerçeveden bakınca Trump ile ABD ekonomisi ve dünya ekonomisi önemli belirsizlikler içine düşmüşken, Avrupa tarafında da politik çalkantılar eşliğinde zorlu bir döneme giriyoruz 2017’de.

Küresel anlamda büyüme son birkaç yılda olduğu gibi 2017’de de %3 civarında kalacak

beklentilere göre. Son sekiz yıldır ekonomisi büyüme eğiliminde olan ABD tarafında ekonominin en temel değişeni yükselen enflasyona paralel faizlerin de yükselmesi. Ve yükselen faizle beraber de gelişmekte olan piyasalardan para kaçışının devam etmesi.

Kaynak: Rabobank, Egeli & Co.

Grafik 2: ABD Ekonomisi Temel Göstergeler Olacak

(4)

4

Trump’ın seçim döneminde yüksek perdeden verdiği sözlere göre Ocak sonundan itibaren ilk işi gevşek bir bütçe politikasına geçerek, altyapı ve savunma yatırımlarına hız vermek. Yüksek gelir grupları ve işletmelerin vergi yüklerini de hafifletmek Trump’ın öncelikleri arasında görünüyor. Bu genişlemeci politikalar da tabi ABD’nin bütçe açığının artması ve borç yükünün büyümesi şeklinde somutlaşacak. Trump’ın twitter yoluyla öngörülemez çıkışları tansiyonu artırıcı etkiler yaparken, korumacı ticaret yaklaşımından Çin ekonomisinin ve tabi dünyanın zarar görmesi büyük olasılık olarak değerlendirilmekte. Dış ticaret anlaşmalarını yeniden gözden geçirme isteği de belirsizliklere yenilerini ekleyecek. Trump’ın ticari anlaşmaları değiştirme çabaları çok muhtemel ABD’ni ticaret ortakları tarafından karşı önlemlerin uygulanması ile sonuçlanacak. İngiltere-AB örneği bu açıdan ufuk açıcı olacak herkes için. Kısaca, “serbest ticaret” önümüzdeki yıllarda bugünkü

tanımından çok daha farklı noktalara doğru değişerek, hasar görebilecek.

8 Aralık 2016

Grafik 3: Çin Büyüme-(GSMH, %)

Kaynak: https:/ / tw itter.com/ akcakmak , Egeli & Co.

(5)

Çin demişken, hemen oradan devam etmek mümkün. Resmi rakamlarla % 6,7 civarında büyüyen Çin ekonomisi (ki gerçek rakamın %4,5 civarında olduğu düşünülmekte) , ihracata dayalı büyümeden iç talebe dayalı büyümeye geçişin; emlak sektöründeki balonun ve borç yükünün hafifletilmesi sorunlarıyla boğuşuyor. Bu anlamda ABD tarafından Trump’ın ilk adımları arasında ticari anlaşmazlıklar yaratılması, Çin ekonomisinin daha yavaş büyüme ve daha zorlu bir dönüşüm dönemine girmiş olabileceğinin habercisi. Son 30 senede dünya ekonomik büyümesini sırtlayan Çin’in, artık uzun yıllar boyunca benzer bir aşamaya gelmeyeceğini anlamak önemli.

Avrupa tarafındaki gelişmeler 2017 boyunca sıklıkla gündeme gelecek. Brexit’in aşamaları, yapılan pazarlıkların sertliği ve varacağı nokta AB içinde AB karşıtlarının yakından

izlediği konuların başında gelecek. En önemli alt başlık da tabi Brexit pazarlığı içindeki Birleşik Krallık’ın doğrudan yatırım çekme becerisinde bir değişiklik olup olmayacağı.

Grafik 4: Küresel Büuüme

Kaynak: TDM, Egeli & Co.

(6)

6

Avrupa’nın geneli için ise “yol ayrımı” gibi dramatik bir ifade fazla kaçabilse de, köklü değişimlere gebe bir döneme adım atıldığı da bir gerçek. Bu çerçevede ekonomik olarak büyümede AB içindeki farklılıklarla beraber genel zayıf eğilimin devam edeceğini düşünmek gerek. Ekonomik büyümenin zayıf seyri de gevşek parasal politikada geri çekilmenin bir süre önce tartışıldığının aksine, fazla hız kazanamayacağı. Hele ki, İtalya referandumunun ardından.

Germany: 16 Bunderversammlung, Bundespräsidentwahl (12 February 2017)

Netherlands: Election of all 150 members of the House of Rep. (15 March 2017)

Germany: Saarland Landtag (26 March 2017)

France: Presidential elections First Round (23 April 2017)

France: President Elections Second Round (7 May 2017)

Germany: Schleswig Holstein Landtag (7 May 2017)

Germany: Nordrhein-Westfalen Landtag (14 May 2017)

France: Legislative elections First Round (11 June 2017)

France: Legislative elections Second Round (18 June 2017)

Germany: Alle Bundesländer Bundestag (17-24 September 2017)

France: Senate elections (24 September 2017)

Czech Republic: Legislative elections (October 2017)

Slovenia: Presidential elections (Autum 2017)

8 Arralk2016

Grafik 6: AB’de 2017’de Önemli Seçimler

Kaynak: AALEP .eu, Egeli & Co.

(7)

Önümüzdeki sene, AB içinde çok önemli seçimler yapılacak ve üstelik bu seçimlerden Brexit, Trump ve İtalya’daki hayır gibi sürprizler gelmesi hali, doğal olarak piyasalarda oynaklığı artırırken, belirsizlikleri de beslemiş olacak. AB özelinde, AB karşıtlarının güçlenmesi olasılığı, gelecekte AB’nin alacağı şekil de Türkiye ile ilişkilerde de de kuşkusuz önemli etki yaratacak. Bu tür gelişmeler karşısında mali disiplin deyince ilk akla gelen ülke Almanya’da Merkel’in gücünü koruması için izleyeceği tavır, karşı tarafın söylemlerinden ne derece feyz alacağı iktidarı için önemli elbette. Diğer yandan, AB’nin büyüme sorunu açısından güneydeki

“yaramazları” reforma ikna edecek, zenginleri de daha gevşek bütçeyle yola devam ettirecek ne gibi gelişmeler olabileceği dikkatle izlenecek. Ya da tam tersi, AB karşıtlarının güçlenmesiyle AB’nin mali disiplin üzerindeki etkisi zayıflayacak ve bütçe açıkları enflasyon yaratarak yükselmeye

başlayabilecek.

Bu açıdan bu gün Avrupa Merkez Bankası’ndan gelecek açıklamalar, varlık alımlarının bir süre daha miktar değişmeden devam edebileceği yönünde olacak gibi. Bir hatırlatma gerekir belki: AMB, miktarsal genişleme programına 9 Mart 2015’te aylık 60 milyar euroluk tahvil alımlarıyla

başlamıştı. Alım miktarı bir süre sonra aylıkta 80 milyar euroya çıkarılmış, tahvil alım programının süresi de Eylül 2016'dan Mart 2017'ye uzatılmıştı.

Ekonomi dünya politikasını yeniden değiştiriyor. İçine girdiğimiz yılda bu sürecin daha hızlandığını izleyeceğiz zaten. Kimi yorumcular I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı dönemlerini referans gösterse de, yükselen milliyetçiliğin sınırların böylesi belirsizleştiği bir dünyada varacağı nokta şimdilik net değil. Ancak, herhalde anlaşılan son 50-60 yıldır güç sahibi küreselleşme yandaşları ile “occupy” hareketinin çok ötesine değişerek genişleyen küreselleşme karşıtları arasındaki güç savaşının önümüzdeki belki de 10 yıllık süreyi belirleyici olacağı.

II. Dünya Savaşı’nın ardından kurulan dünya düzeni yoğun baskı altında.

Küreselleşmeden kaybeden milyonlar değişimin motoru haline gelirken, küreselleşmenin

iyileştirilmesi ana gündem maddesi değil. 2008 krizinden sonra mevcut sistemin düzeltilmesi için

“düzen” partileri yeterince fırsat elde etmişlerken sorunların köküne inememiş olmaları, şimdi kökten değişim önermesi yapan radikal güçleri hareketlendirmiş görünüyor. Uluslar arası finans

(8)

8

ve ekonomi sisteminin entegrasyon seviyesi 2008 krizinin hızla bulaşması ve derinleşmesiyle sonuçlanırken, bugün artık birbirine göbeğinden bağlı bir sistemin ne kadar yıkıcı olabildiği tartışılıyor. Bundan korunmanın yolları da ne yazık ki tepkisel oyların popülist liderlerle buluşmasında aranıyor.

II. Dünya Savaşı’ndan bu yana kurulan düzenin sorgulandığı, aynı zamanda

değiştirilmeye çalışıldığını uzun ve zorlu bir sürecin başında gibi duruyor Dünya. Y eni

“eski”

merkez partiler,

8 Aralık 2016

(9)

Bu doküman Egeli & Co. Portföy Yönetim A.S. (“Egeli & Co.“ Mersis No: 0-3254-1422-0400018) tarafından hazırlanmıştır. Egeli & Co. SPK düzenlemelerine tabi ve SPK tarafından düzenlenen yetki belgesine sahip, kendine değer yaratmaya adamış bağımsız bir portföy yönetim şirketidir. (Yetki belgeleri: 03.11.2010 PYS./PY. 35/946 ve 03.11.2010 PYS./YD. 15/946). Portföy yönetimi ve yatırım danışmanlığı hizmeti veren Egeli & Co. 2002 yılından bu yana, dürüst ve seçkin yaklaşımı ile yerli ve yabancı kurumsal yatırımcılara, aile şirketlerine ve özel bireysel portföylere hizmet etmektedir. Başarısı, yatırımcıları için yurtiçi ve yurtdışında geliştirdiği finansal ürünler ile değer yaratma becerisinden gelmektedir. Egeli & Co.’yu diğerlerinden ayıran fark alternatif varlık sınıflarına ve yatırım temalarına odaklanmasıdır. Egeli &

Co. Türk sermaye piyasalarındaki alternatif yatırım temaları alanında bulunan geniş bilgi, tecrübe ve geçmiş performansı ile yatırımcıları için uzun vadeli yatırımlarla önemli getiriler yaratmaktadır.

YASAL UYARI:

Bu rapor ve yorumlardaki yazılar, bilgiler ve grafikler, ulaşılabilen kaynaklardan iyi niyetle ve doğruluğu, geçerliliği, etkinliği velhasıl her ne şekil, suret ve nam altında olursa olsun herhangi bir karara dayanak oluşturması hususunda herhangi bir teminat, garanti oluşturmadan, yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla derlenmiştir. Bu belgedeki bilgilerin doğruluğu, güvenirliliği ve güncelliği hakkında gerekli özeni göstermekle birlikte bu bilgilerin güvenirliliği, doğruluğu, güncelliği ve eksiksizliği hakkında hiçbir garanti vermemektedir. (Varsa) Yürürlükteki herhangi bir yasa veya düzenleme ile sorumluluğun sınırlandırması ölçüde tasarruf olarak, Egeli & Co., yöneticileri, çalışanları, temsilcileri ve ajansları bu belgenin içeriği, hatası veya eksiklerinden ya da bu bilgilere dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan (ihmal olup olmadığı ya da başka bir şekilde olursa da) ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı sorumlu tutulamaz. Herhangi bir şirket, sektör, hisse veya yatırım için detaylı ve tam bir analiz değildir. Egeli & Co. her an, hiçbir şekil ve surette ön ihbara ve/veya ihtara gerek kalmaksızın söz konusu bilgileri, tavsiyeleri değiştirebilir ve/veya ortadan kaldırabilir. Bu rapor hangi amaçla olursa olsun çoğaltılamaz, dağıtılamaz ve yayınlanamaz.

İletişim:

Güldem Atabay Şanlı

Direktör, Araştırma ve Strateji +90 532 347 82 06

guldem.atabaysanli@egelico.com

küreselleşmenin mağdur ettiklerini faşizan söylemlere kaçmadan küreselleşmenin yarattığı zenginlikten daha fazla pay sahibi yapamadıkları, enerjilerini bu yola harcamadıkları ölçüde;

mevcut dalga güçlenerek gelecek gibi görünüyor.

Bu dalga Hitlerin yükseliş dönemini çağrıştırsa da; ne mevcut küresel ekonomik koşulların vahameti Nazi Almanya’sı öncesi ekonomik koşullara yakın, ne de söz konusu popülist liderlerin vizyonları Hitler kadar “omurgalı”. Ulusalcılığa dönüş ilk etapta bir heyecan dalgası yaratsa da, dertlerin tek çaresi olacak gibi durmuyor. Bu da tabi küreselleşmenin yeniden tasarlanmasının edilmesinin ne kadar acil ve önemli bir konu olduğunu gündeme eş zamanlı olarak taşıyor.

Ancak bu yine de, dünyanın tehlikeli bir politik döneme, ekonomik döneme girmiş olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Türkiye’de esen rüzgâr söz konusu havanın buralarda da yankıları olacağını

gösteriyor. Zaten durum, egemen söyleme de yansıyor. Şu durumda da Türkiye’de yükselmekte olan ekonomik sıkıntılarla doğru yöntemlerle mücadele belki de her zamankinden daha önemli bir hal alıyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

Önümüzdeki yıl için konuşursak sadece, varil Brent fiyatının 2016 sonunda 50 dolar, 2017 sonunda da 55 dolar olacağı varsayımı altında 2017’de çekirdek enflasyonun

Karlov suikastının FETÖ değil de, Suriye’de dolaylı desteklenen bir grup tarafından yapılması hali Rusya tarafından inandırıcı bulunursa, Rusya ile ilişkilerini

Fakat net olan, bugünkü askeri harekâtın asıl ABD destekli Suriye Kürtlerinin sahada IŞİD’e karşı ilerleyip Fırat’ın batısına geçerek Menbiç’i IŞİD’in

Bu hafta Cuma açıklanacak istihdam rakamlarına şöyle bir göz atılacak olsa da, Fed Başkanı Yellen’ın geçen hafta Şikago’da sözlü olarak ilan ettiği üzere 15

Türkiye’nin geleceği açısından en önemli belirleyici faktör ve tabi esas izlenmesi gereken aslında, referandum sonucuna- referandum sonrası olası bir erken seçim

daha sonra Irak Ordusu’na resmen bağlanan ve Türkiye’nin Musul’u “kurtarmasını-girmesini” istemediğini Erdoğan’ın bizzat kendi ağzıyla çok net ifade ettiği Haşd

Sadece özel sektörün yüksek dış borç yükünün yarattığı borç çevirme baskısı nedeniyle bile yabancı finans kurumlarının 15 Temmuz sonrası Türkiye ekonomisine

Hâlbuki yükselen enflasyonla beraber artan kamu harcamaları paralelinde genişleyen bütçe açığı faizleri çift hanelerde yukarılara taşımaya devam etikçe, ister