Güncel konularla her Çarşamba
Kimileri oylanacak Anayasa değişikliğine
“rejim değişikliği” diyerek HAYIR diyor. “Tek adam sisteminin” demokrasi için ölümcül olacağını söylerken, başkanlık sisteminin referanduma sunulan halini yarın hızla 100 milyona ulaşacak dinamik Türkiye nüfusunun içine sığamayacağı bir zorlama olarak nitelendiriyor. Kimileri de dünya şartlarının çok hızlı değişmesine paralel, parlamenter sistemde ortaya çıkan tartışma ortamının, Türkiye’ye zaman kaybettirdiğini ve fazla tartışmaların krizle sonuçlandığını öne sürerek planlanan değişikliği “EVET” oyuyla desteklemeyi istiyor.
Anayasa değişikliği için üç gün sonra yapılacak referandum kampanyasına kısmen
“partizanlık” açısından yaklaşılsa da, konu aslında bugünkü siyasi partiler ve onların bugünkü liderlerinden çok daha ileride.
Değişimi son 20 yılda iyice hızlanan dünya hala ölümlü olduğuna göre de, anayasa değişikliğinin politikadaki günlük
dinamiklerden bağımsız tartışılması gerekiyor.
Dolayısıyla işin özü, Pazar günü oylayacağımız anayasa değişikliklerinin dünyanın ve ülkenin hızla değişen geleceğini yakalayabilecek kapasitede bir anayasal yönetim şekli olup olamayacağı.
12 Nisan 2017 Sahi… Neyi Oyluyorduk?
Her Türkiye için çok önemli bir dönüm noktasını, bu Pazar günü her birimiz yapacağımız tercihle geçmiş olacağız. Demokrasi çabasına, 200 yıllık gelenek üzerine kurulu mevcut parlamenter sistem içinde mi, yoksa başka türlü bir gerçeklikte “Türk tipi”
olarak tanımlanan nispeten otoriter bir başkanlıkla yönetim şekli içinde mi devam edeceğimiz netleşecek. Hem küresel
konjonktür gereği, hem de son yıllarda ertelenen ekonomik reformların yansıması olarak zaten ekonomik olarak zor bir dönemeçte olan Türkiye için Pazar günü verilecek kararın ekonomik, sosyal ve kültürel derin yansımaları olacak.
Bu nedenle bu kritik tercih öncesinde bizim ve çocuklarımızın geleceğini değiştirmeye aday anayasa değişikliğine hızlıca son bir kez daha bakmak istedik.
Geçtiğimiz Pazar itibarıyla yurtdışı sandıklarının kapanmış olması, bu Pazar yapılacak referandumda Türkiye geneli hakkında pek fazla bir şey söylemekten uzak. SONAR Araştırma'nın başkanı Hakan Bayrakçı yurtdışında oy kullanan kayıtlı 1 milyon 400 bin seçmenin
Haftanın Ortası
Şekil 1: 16 Nisan Referandum Anketleri
Kaynak: Wikipedia, Egeli & Co.
toplam seçmen sayısı içinde %3'ü civarına karşılık geldiğine dikkat çekiyor. Ki bu söz konusu % 3’ün %60-%40 gibi dağılması bile SONAR’ın tahminleri üzerinde çok fazla fark yaratmayacak Bayrakçı’ya göre. Mart sonundan bu yana anketlerinde tutarlı olarak %51,5 civarı HAYIR sonucu bulan SONAR, referandumdan da HAYIR sonucu çıkacağını söylüyor. Diğer bir iddialı anket kuruluşu da AKAM. Son dakikaya kadar anket yapmaya devam eden kuruluşa göre HAYIR oyları %54’e yakın çıkacak. Üstelik anketlerden yansıyana göre, sandığa gitmekte tereddüt edenlerin sandığa katılımı arttıkça HAYIR sonucu daha da güçlenecek.
Fakat, anket sonuçlarına bakınca (Şekil 1) aslında ilginç bir eğilim yakalamak mümkün.
O da, Mart boyunca HAYIR daha güçlü görünürken, son dönemeçte HAYIR’dan çok emin olan birkaç anket firması hariç EVET sonucunun daha sık ortaya çıkması. Ancak EVET’in anketlere yansıyan zaferinde kritik bir nokta var. ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu’nun da belirttiği gibi, EVET’in HAYIR üzerindeki 1-2 puanlık galibiyeti, her ankette istatistik bilimi gereği olabilecek %1,5 civarındaki hata payı dâhilinde. Daha basit bir ifadeyle, hata payının gerçekleşmesi halinde EVET yerine HAYIR sonucunun da kolaylıkla çıkabileceği.
Bu satırlarda referandumla ilgili bir süredir dikkat çekmekte olduğumuz başka bir durum da, Brexit ve/veya Trump seçiminde olduğu gibi, Türkiye’de bir kısım seçmenin de anketlerde yanıltıcı cevap vermeleri olasılığı; özellikle OHAL ortamında fişlenmek korkusuyla. SONAR Başkanı Bayrakçı mesela, yaptıkları saha çalışmalarında HAYIR diyen bir tane bile devlet memuruna
rastlamadıklarını; bunun da bir korkunun ifadesi olarak değerlendirilebileceğini vurguluyor.
Türkiye'de 2 milyon 650 bin civarı devletten maaşını alan insan var ve tüm seçmen içinde yaklaşık
%4,0'a denk geliyorlar.
Bu nedenle anketlerin geneline yansıyan bıçak sırtı gidişat bir yana; Pazar akşamı alacağımız sonuçlarda anlamlı bir fark oluşabilir.
“Olmak” ya da “nasıl olmak”; işte en önemli mesele…
Kimileri oylanacak Anayasa değişikliğine “rejim değişikliği” diyerek HAYIR diyor. “Tek adam
sisteminin” demokrasi için ölümcül olacağını söylerken, başkanlık sisteminin referanduma sunulan halini yarın hızla 100 milyona ulaşacak dinamik Türkiye nüfusunun içine sığamayacağı ve mutlaka sorun yaratacak bir zorlama olarak nitelendiriyor.
Kimileri de dünya şartlarının çok hızlı değişen yapısına paralel, parlamenter sistemde ortaya çıkan tartışma ortamının, uzlaşma gereğinin Türkiye’ye zaman kaybettirdiğini, verimi düşürdüğünü ve fazla tartışmaların krizle sonuçlandığını öne sürerek planlanan değişikliğe “Türkiye’nin sosyolojik yapısına uygun bir Türk tipi başkanlık sistemidir” diyerek EVET oyuyla desteklemeyi istiyor.
Anayasa değişikliği için üç gün sonra yapılacak referandum kampanyasına kısmen
“partizanlık” açısından yaklaşılsa da, konu aslında bugünkü siyasi partiler ve onların bugünkü liderlerinden çok daha ileride. Değişimi son 20 yılda iyice hızlanan dünya hala ölümlü olduğuna göre de, anayasa değişikliğinin politikadaki günlük dinamiklerden bağımsız tartışılması gerekiyor.
Dolayısıyla işin özü, Pazar günü oylayacağımız anayasa değişikliklerinin dünyanın ve ülkenin hızla değişen geleceğini yakalayabilecek kapasitede bir anayasal yönetim şekli olup olamayacağı.
Onun için de bu büyük kararı kendimiz ve çocuklarımız için vermeden önce bu hafta son bir kez anayasa değişiklik paketinin içeriğini konu hakkında en yetkili uzman olan Türkiye Barolar Birliği’nin görüşlerinin özeti eşliğinde vermek istedik.
Geçen hafta, sandık sonucundan çıkacak karardan bağımsız olarak Türkiye ekonomisini bekleyen problemlere değinmiştik. (HAYIR ya da EVET; sonrası zor günler… http://
www.egelicoaileofisi.com/content/files/reports/482246e1-1713-4078-9c45-78903a852971.pdf)
Bu yaşamsal dönemeçte herkesin sandığa gitmesi dileğiyle; sandık sonrası çıkacak EVET ya da HAYIR’ın iç-dış politika ve ekonomide potansiyel yansımalarını değerlendirmeyi de, haftaya bırakıyoruz.
16 Nisan’da neye HAYIR ya da EVET diyeceğiz?
Madde
# Anayasa Değişikliğine Türkiye Barolar Birliği’nin Eleştirileri ile Birlikte Son Bir Bakış
1 Madde 9
Bağımsız olduğu zaten belirtilen mahkemeler için ayrıca "tarafsız" ibaresi eklendi.
BB: Olumlu; ancak tarafsızlık ve bağımsızlık başka maddelerde zayıflatılmakta.
2 Madde 75
TBMM’deki koltuk sayısı 550'den 600'e yükseltildi.
BB: Devlet faaliyetlerinin Meclis'in “genel görüşme” yapma yetkisinin dışına çıkarılması nedeniyle TBMM’nin anayasal sistem içindeki etkisinin ve sahip olduğu yetkilerin ciddi ölçüde azaltılması ve“%10'luk seçim barajının
korunması; milletvekili sayısının arttırılması yoluyla daha dengeli ve adaletli bir temsil olanağına kavuşulmasına engel.
3 Madde 76
Milletvekili seçilme yaşı 25'ten 18'e indirildi ve maddedeki " yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar" kısmı kaldırıldı. Yerine "askerlikle ilişiği olanlar" ibaresi konularak bu durumdaki kişilerin milletvekili olamayacağı belirtildi.
4 Madde 77
Meclis seçimleri için süre dört yıldan beş yıla çıkarıldı. Milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerinin beş yılda bir aynı gün yapılması kararlaştırıldı.
Ayrıca cumhurbaşkanı seçiminde birinci oylamada gerekli çoğunluğun sağlanamaması durumunda ikinci oylama olması kabul edildi.
BB: Aynı günde ve doğal olarak benzer siyasî iklimin hâkim olduğu bir ortamda yapılacak seçimlerde, Cumhurbaşkanı ile Meclis çoğunluğunun aynı veya
benzer siyasî çizgiyi temsil eden kişiler arasından seçilmesi daha olası. Bu durumda, Meclis'in Yürütme üzerindeki siyasî kontrol işlevi de büyük ölçüde zedelenmiş olacak. Cumhurbaşkanı ile Meclis çoğunluğunun farklı siyasî görüşlere mensup kişiler arasından seçilmesi halindeyse, yeni anayasanın yapısı gereği olası siyasi anlaşmazlıklar daha sert siyasi krizlerle
sonuçlanabilecek.
5 Madde 87
Meclisin, bakanları ve hükûmeti denetleme yetkisi ile Bakanlar
Kuruluna belirli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma hakkı verme yetkisi kaldırıldı.
BB: Türkiye'de Meclis artık Yürütme Organı üzerinde anayasal araçlar yoluyla herhangi bir siyasî denetim sahibi değil. Anayasa değişikliği gereği,
Cumhurbaşkanı'nın Bakanları tek başına ve Meclis onayı olmaksızın göreve atayabilecek.
16 Nisan’da neye HAYIR ya da EVET diyeceğiz?
6 Madde 98
“TBMM’nin bilgi edinme ve denetim yolları" olan kenar başlığı Anayasa metninden çıkarıldı. Meclis, Cumhurbaşkanı’na değil ancak Bakanlar Kurulu ve cumhurbaşkanı yardımcılarına; sadece meclis araştırması, genel görüşme, meclis soruşturması ve yazılı soru aracılığıyla denetleme yetkisine sahip oldu. Cumhurbaşkanı yardımcılarının yazılı
soru cevaplama süresinin 15 gün olduğu belirtildi.
BB: “Madde Başlığının Kaldırılması” ile Meclis’in temelde Yürütme'yi hukukî yollarla denetlenme imkânlarının ortadan kaldırılmış oldu. Yürütme yetkilerinin Cumhurbaşkanı'nda toplanmış olmasına karşın; milletvekillerine
Cumhurbaşkanı'na soru sormalarına olanağı tanınmıyor ve soruların ancak "…
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara…" yöneltilebiliyor.
7 Madde 101
Görev süresi beş yıl olan cumhurbaşkanı en fazla iki defa
Cumhurbaşkanı seçilebilir. Cumhurbaşkanı aday olacak kişiler son yapılan seçimlerde tek başına veya başka bir partiyle birlikte en az %5 oy almış partiler tarafından veya 100 bin seçmen tarafından aday
gösterilebileceği belirtildi. Seçilen cumhurbaşkanının bundan sonra seçildiği partiyle ilişiğini kesmek zorunda olmadığı kararlaştırıldı.
BB: Anayasa'nın 116. maddesiyle beraber değerlendirildiğinde, 101. maddede öngörülen görev süresi sınırının aşılması ihtimalinin ortaya çıktığı görülüyor.
Çünkü Anayasa'nın 116. maddesine ilişkin değişiklik önerisinde, Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birlikte ve aynı anda yenileneceği
öngörülmekte. 116. maddenin 3. fıkrasındaysa, "Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir" düzenlemesi var. Böylece,
Cumhurbaşkanı ile aynı siyasî eğilime sahip meclis çoğunluğu birleştiğinde;
Cumhurbaşkanı’nı üçüncü kez seçmek için Meclis kendi seçimlerini yenilemeye karar verebilir.
8 Madde 104
Cumhurbaşkanı hem devletin hem de hükûmetin başı ilan edilerek başbakanlık kaldırıldı. Yardımcılarını ve bakanları atayıp görevlerine son verme yetkisine sahip oldu. Kendisine, anayasa değişikliği yapan kanunları gerekli görürse halkoyuna sunma ve yürütmeyle ilgili konularda Meclis adına
"cumhurbaşkanlığı kararnamesi" çıkarma yetkisi verildi. Böylece Cumhurbaşkanı yeni anayasada üst kademe kamu yöneticilerini atar;
görevlerine son verir ve bu atanmalara ilişkin usul ve esasları
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler. Ayrıca cumhurbaşkanının dört yıllık üniversite mezunu olması şartı değiştirilerek " yükseköğrenim yapmış" olması şartı getirildi.
BB: Bu düzenlemeyle Cumhurbaşkanı'nın sistem içindeki rolü aşırı
güçlenirken, Meclis’in rolü aşırı sınırlanıyor. Bu konuya yalnızca temel devlet organları arasında yaratılan sorunlu yetki dağılımı açısından değil;
düzenlemenin doğrudan vatandaşlara olan etkisi ve hukuk devleti ilkesine verebileceği muhtemel zararlar yönünden de yaklaşmak gerekmekte. Yürütme organının (ve İdare'nin) başı olan Cumhurbaşkanı'na tüm üst düzey kamu yöneticilerini ve bunları ne şekilde atayacağını belirleme yetkisi tanınırken; bu yolla devlet üst kademesinin sürekli biçimde ve kontrolsüz şekilde
yenilenmesinin yolu açılmış oluyor.
16 Nisan’da neye HAYIR ya da EVET diyeceğiz?
9 Madde 105
Cumhurbaşkanının bir suçtan dolayı sorgulanabilmesi için meclisteki milletvekili tam sayısının beşte üçünün oyunun gerektiği şartı getirildi. Ayrıca cumhurbaşkanının Yüce Divan'a gitmesi için tam sayının üçte ikisinin
sağlanması kararlaştırıldı.
BB: Cumhurbaşkanı'nın "kişisel suçları" ile "görev suçları" arasındaki ayrım dikkate alınmıyor. "Cumhurbaşkanı Yardımcıları" ve "Bakanlar" hakkında önerilen düzenlemelerde ise, bunun tam tersi bir durum var.
Cumhurbaşkanı'na Cumhurbaşkanlığı göreviyle ilgili olmayan suç isnatları yöneltilmesi söz konusu olduğunda dahi (ölüm veya yaralanmayla sonuçlanan trafik kazasına sebep olmak gibi), adeta "Vatana İhanet" suçlamasına eşdeğer düzeydeki bir usul engeliyle karşılaşılıyor. Demokratik rejimlerde her makamda bulunan kişinin, sahip olduğu ve kullandığı yetkiler çerçevesinde hesap
verebilmeliyken, önerilen düzenlemede Cumhurbaşkanlığı makamı bir yandan en yüksek yetkilerle donatılmakta, diğer yandan ise cezai denetimi imkânsıza yakın bir şekilde güçleştirilmiş oluyor.
10 Madde 106
Cumhurbaşkanına kendisine bir veya birden fazla yardımcı atama yetkisi verildi. Makamın boşalması hâlinde 45 gün içinde yeni seçim için süre verildi. Cumhurbaşkanı yardımcısı yeni cumhurbaşkanı seçilesiye kadar cumhurbaşkanlığına vekâlet eder. Genel seçime bir yıl veya daha az süre kalmışsa milletvekili seçiminin de cumhurbaşkanı seçimiyle yenilenebileceği, genel seçime bir yıldan fazla süre kalmışsa seçilen cumhurbaşkanının milletvekili seçimlerine kadar görev yapabileceği ve kalan bu sürenin cumhurbaşkanlığının görev süresi açısından iki dönemden biri sayılmayacağı ifadelerine yer verildi. Cumhurbaşkanı yardımcıları veya
bakanlar için işledikleri iddia edilen bir suça dair meclis
soruşturmasının milletvekili tam sayısının beşte üçünün oyu ile mümkün olması ve aynı kişilerin Yüce Divan'a gönderilmesi için tam sayının üçte ikisinin oyunun gerektiği kararlaştırıldı.
BB: Cumhurbaşkanı tarafından atanacak "Cumhurbaşkanı Yardımcıları”
sayısının ne olacağı belli değil. Bu kişi(ler)in milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmaları haricinde bir kıstasa göre belirlenmiyor. Bu göreve kaç kişinin getirilebileceği ve bu kişilerin hangi niteliklere sahip olacakları konusu, tümüyle Cumhurbaşkanı'nın iradesinde. Üstelik bu “yardımcılar” yalnızca
Cumhurbaşkanı'na "danışmanlık" yapmayacaklar; Cumhurbaşkanlığı'na vekâlet edecekler ve bu sürelerde Cumhurbaşkanı'na ait her türlü Yürütme ve Yasama yetkilerini bizzat kullanabilecekler.
16 Nisan’da neye HAYIR ya da EVET diyeceğiz?
11 Madde 116
Cumhurbaşkanının kendisine ve meclisin üye tam sayısının beşte üçüne seçimleri yenileme hakkı verildi. Böyle bir durumda her iki tarafın da görev ve yetkileri, yeni cumhurbaşkanının ve meclisin göreve başlamasına kadar devam eder. Cumhurbaşkanının ikinci döneminde meclisin seçimleri yenilemesine karar vermesi halinde cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.
BB: Aynı günde ve doğal olarak benzer siyasî iklimin hâkim olduğu bir ortamda yapılacak seçimlerde, Cumhurbaşkanı ile Meclis çoğunluğunun aynı veya
benzer siyasî çizgiyi temsil eden kişiler arasından seçilmesi daha olası. Bu durumda, Meclis'in Yürütme üzerindeki siyasî kontrol işlevi de büyük ölçüde zedelenmiş olacak. Cumhurbaşkanı ile Meclis çoğunluğunun farklı siyasî görüşlere mensup kişiler arasından seçilmesi halindeyse, yeni anayasanın yapısı gereği olası siyasi anlaşmazlıklar daha sert siyasi krizlerle
sonuçlanabilecek.
12 Madde 11 9
Cumhurbaşkanına olağanüstü hâl ilan etme yetkisi ve meclise bunu onaylama, süresini uzatma veya kaldırma yetkisi verildi. TBMM'nin savaş haricinde olağanüstü hâli dört aya kadar uzatabileceği belirtildi ancak üst üste olağanüstü hâl ilan edebilme yetkisi kısıtlanmadı. Ayrıca cumhurbaşkanının olağanüstü hâl sürecinde yayımladığı kararnamelerin de meclis tarafından görüşülüp karara bağlanacağı belirtildi.
BB: Mevcut sistemde olağanüstü hali ilan yetkisi "…Cumhurbaşkanlığı Başkanlığı'nda toplanan Bakanlar Kurulu"na ait; böylece bu önemli karar alınırken konu Cumhurbaşkanı'nın da fikir beyan etmesine izin vererek Bakanlar Kurulu’nda tartışılabilmekte. Olağanüstü hal kararı alma yetkisinin yalnızca Cumhurbaşkanı'na bırakılması, toplum ve devlet hayatına ilişkin ciddî tehditlerin ortaya çıktığı bu en ciddi anlarda, alınması gereken tedbirler
konusunda Yürütme organı içinde asgari bir tartışma ve kolektif karar alma imkânını yok etmiş oluyor.
13 Madde
142 Savaş durumu olmadığı sürece disiplin mahkemeleri dışında askerî mahkeme kurulmasına son verildi.
16 Nisan’da neye HAYIR ya da EVET diyeceğiz?
14 Madde 159
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun adı "Hâkimler ve Savcılar Kurulu"
olarak değiştirildi; üye sayısı 22'den 13'e; daire sayısı üçten ikiye düşürüldü.
Kurulun dört üyesinin cumhurbaşkanı tarafından, yedi üyesinin meclis tarafından atanmasına karar verildi. Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı'nın kuruldaki üyeliği devam.
BB: Yargı, "Kuvvetler Ayrılığı" prensibine uygun olarak işleyen ve özellikle de Yürütme'nin ezici kuvvetine karşı vatandaşlar için bir güvence mekanizması olan bir "Kuvvet" olmaktan uzaklaştırılmakta ve adeta Yürütme'ye tâbi olan bürokratik bir organ şeklinde tasarlanmakta. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun üye kompozisyonuna ilişkin olarak önerilen düzenlemeler de, bu anlayışın bir yansıması. Cumhurbaşkanının üst düzey kamu yöneticilerini ve dolayısıyla Adalet Bakanlığı Müsteşarını da Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle atayacağı düşünüldüğünde, Kurul'un toplam 13 üyesinin 7'si; çok
muhtemelen "İktidar Partisi Genel Başkanı" da olan bizzat Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmiş oluyor. Yargı'nın tümüyle siyasî iktidarın güdümüne alınacağı böyle bir ortamda Avukatlık mesleği de zarar görerek yerini "Siyasî İş Takipçilerinin" bırakabilecek. Bu nedenlerle bu öneri, Anayasa'nın 9.
maddesinde tanımlanan "…bağımsız ve tarafsız" Yargı hedefiyle taban tabana zıt bir düzenleme.
15 Madde 161
Cumhurbaşkanının bütçe kanun teklifini malî yılbaşından en az yetmiş beş gün önce meclise sunması gerektiği ve milletvekillerinin bütçe için gider artırıcı veya gelir azaltıcı öneride bulunamayacağı kararlaştırıldı. Bütçenin süresinde yürürlüğe girememesi hâlinde geçici bütçe kanunu çıkarılacağı, eğer geçici bütçe kanunu da çıkarılamazsa yeni bütçe kabul edilene kadar bir önceki yılın bütçesinin yeniden değerleme oranına göre artırılarak
uygulanacağı ifadelerine yer verildi.
BB: Cumhurbaşkanı tarafından hazırlanan Bütçe Kanun Teklifi'nin Meclis tarafından süresinde yürürlüğe konulamaması halinde, bir önceki yılın bütçesinin yeniden değerleme oranına göre artırılarak yürürlüğe konacağı kabul edilmekte.
16 Çeşitli maddeler
Özellikle hükûmetin yetkilerinin cumhurbaşkanına geçmesini içeren
değişiklikler olmak üzere anayasanın bazı maddelerinde yukarıda sıralanmış maddelere uyum sağlamak için değişiklikler yapıldı.
17 Geçici Madde 21
Bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimlerin 3 Kasım 2019'da gerçekleşeceği belirtildi. Buna rağmen meclisin erken seçim kararı alması durumunda her iki seçimin de aynı gün yapılacağı ifadesi de eklendi.
Bu kanunun onayını takip eden otuz gün içinde Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin seçilmesine ve kanun yürürlüğe girer girmez askerî mahkemelerin kaldırılmasına karar verildi.
18 Çeşitli maddeler
2, 4 ve 7 numaralı değişiklerin yeni seçimlerin ardından yürürlüğe girmesine ve geçici madde hariç diğer değişikliklerin yeni seçilen cumhurbaşkanı yemin ettikten sonra yürürlüğe girmesine karar verildi. Cumhurbaşkanının tarafsız statüsünün ise referandum onayı alır almaz sona ereceği bildirildi.
İletişim:
Güldem Atabay Şanlı
Direktör, Araştırma ve Strateji +90 532 347 82 06
Bu doküman Egeli & Co. Aile Ofisi Yönetim Danışmanlık ve Destek Hizmetleri A.Ş.
(“Egeli & Co. Aile Ofisi“ Mersis No: 0325054296800015 ) tarafından hazırlanmıştır.
Egeli & Co. Aile Ofisi ailelere, varlıklarının sürdürülebilirliği için aile üyeleri ile koordineli oluşturduğu yatırım felsefesi ve hedefler doğrultusunda farklı alanlardaki uzmanların koordinasyonunu sağlayan; objektif ve profesyonel yaklaşımla tek bir merkezden servet yönetimi, ilişki yönetimi ve varlık optimizasyonu hizmetleri veren ve aile içindeki tüm nesiller ve paydaşlar için yol gösterici olan bağımsız ve butik bir danışmanlık şirketidir.
YASAL UYARI:
Bu rapor ve yorumlardaki yazılar, bilgiler ve grafikler, ulaşılabilen kaynaklardan iyi niyetle ve doğruluğu, geçerliliği, etkinliği velhasıl her ne şekil, suret ve nam altında olursa olsun herhangi bir karara dayanak oluşturması hususunda herhangi bir teminat, garanti oluşturmadan, yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla derlenmiştir. Bu belgedeki bilgilerin doğruluğu, güvenirliliği ve güncelliği hakkında gerekli özeni göstermekle birlikte bu bilgilerin güvenirliliği, doğruluğu, güncelliği ve eksiksizliği hakkında hiçbir garanti vermemektedir. (Varsa) Yürürlükteki herhangi bir yasa veya düzenleme ile sorumluluğun sınırlandırması ölçüde tasarruf olarak, Egeli & Co., yöneticileri, çalışanları, temsilcileri ve ajansları bu belgenin içeriği, hatası veya eksiklerinden ya da bu bilgilere dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan (ihmal olup olmadığı ya da başka bir şekilde olursa da) ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı sorumlu tutulamaz. Herhangi bir şirket, sektör, hisse veya yatırım için detaylı ve tam bir analiz değildir. Egeli & Co. her an, hiçbir şekil ve surette ön ihbara ve/veya ihtara gerek kalmaksızın söz konusu bilgileri, tavsiyeleri değiştirebilir ve/veya ortadan kaldırabilir. İşbu araştırma raporu, ticari iletişim ve ticari elektronik ileti olmayıp sadece ekonomik konjonktür ile ilgili bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Bu rapor hangi amaçla olursa olsun çoğaltılamaz, dağıtılamaz ve yayınlanamaz.