• Sonuç bulunamadı

Program Kodu: Proje No: 120K548. Proje Yürütücüsü: Prof. Dr. Selim Çağatay

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Program Kodu: Proje No: 120K548. Proje Yürütücüsü: Prof. Dr. Selim Çağatay"

Copied!
200
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

COVID-19 Pandemisinden Kaynaklanan Dış ve İç Ekonomik Gelişmelerin Türkiye Üzerindeki Olumsuz Etkilerinin Tahmini: Bu Etkilerin Giderilmesi İçin Alternatif

Politika Paketlerinin Önerilmesi

Program Kodu: 1001

Proje No: 120K548

Proje Yürütücüsü:

Prof. Dr. Selim Çağatay

Araştırmacılar:

Doç. Dr. Celal Taşdoğan Dr. Öğr. Üye. Çağaçan Değer Dr. Öğr. Üye. Zafer Barış Gül

Bursiyerler:

Dr. Şebnem Arık Hüsnü Can Dural

Aralık 2020 ANTALYA

(2)

i ÖNSÖZ

Bu çalışma tüm dünyayı bir anda sararak yüzbinlerce ölüme yol açan Covid-19 pandemisinin Türkiye’de yarattığı ekonomik etkileri ortaya çıkarmayı hedeflemekte, bu etkilerin azaltılması için alınması gereken tedbirleri ve ekonomi politikalarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada genel denge çerçevesinde ampirik etki analizleri yapılmakta ve ekonominin tekrar canlanabilmesi için en etkin politikaların şekillendirilmesine ipuçları vermektedir. Bu araştırmaya 1001 programı çerçevesinde destek sağladığı için TÜBİTAK’a teşekkürlerimizi sunarız.

(3)

ii İÇİNDEKİLER

Önsöz

Tablolar Listesi Şekiller Listesi

Özet Abstract

1. Giriş

2. Yazın Taraması 2.1. Covid-19 Etki Analizleri

2.2. Covid-19’a Yönelik Önlemler, Politikalar 3. Yöntem

3.1. Girdi-Çıktı Matrisi

3.1.1. Talep ve arz yönlü analiz 3.1.2. Çeşitli çarpanlar

3.1.3. İleri ve geri bağ katsayıları 3.1.4. Hipotetik çıkarım

3.2. Türkiye 2017 Yılı Girdi-Çıktı Matrisinin Oluşturulması 3.2.1. Toplam değerlerin güncellenmesi

3.2.2. Sektörel dağılımların oluşturulması

3.2.3. RAS algoritması ile ara girdi kullanımlarının güncellenmesi 3.3. Dünya Girdi-Çıktı Veritabanı (WIOD)

3.4. Türkiye 2017 Yılı Makro- ve Mikro-Sosyal Hesaplar Matrisinin Oluşturulması 3.4.1. Gelir çarpan analizi

3.4.2. Fiyat çarpan analizi

4. Senaryolar: Altyapı ve Şoklar 4.1. Covid-19 Etki Analizi

4.1.1. Dış piyasada yaşanan gelişmeler 4.1.2. İç piyasada yaşanan gelişmeler

4.2. Covid-19 Etkilerini Telafi Edici Etki Analizi 5. Ampirik Analizler

5.1. Covid-19 Etki Analizi: Ampirik Bulgular 5.1.1. Senaryo analizleri

5.1.2. Hipotetik çıkarım ve çeşitli çarpanlara göre etkiler

(4)

iii

5.2. Covid-19 Etkilerini Telafi Edici Etki Analizi: Ampirik Bulgular 5.2.1. Makro-SHM gelir çarpan analizi

5.2.2. Mikro-SHM gelir çarpan analizi 5.2.3. Mikro-SHM fiyat çarpan analizi 6. Sonuç ve Öneriler

Kaynakça Ekler

(5)

iv TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 2.1. Pandeminin olumsuz etkilerini gidermek üzere alınan tedbirler Tablo 3.1. Girdi-çıktı matrisi

Tablo 3.2. Çarpan katsayıları Tablo 3.3. Geri ve ileri bağlantılar

Tablo 3.4. Geri ve ileri bağlantı katsayılarının sınıflandırılması Tablo 3.5. Nihai harcama değerleri (bin TL)

Tablo 3.6. Katma değer toplam büyüklükleri (bin TL)

Tablo 3.7. 2017 İşgücüne yapılan ödemelerin ana sektörlere dağılımı

Tablo 3.8. Tarım alt sektörlerinde işgücüne yapılan ödemelerin TÜİK 2012 GÇ tablosu dağılımı

Tablo 3.9. TÜİK Sanayi ve hizmet istatistikleri üretim değeri veri kapsamı Tablo 3.10. Gizli veri nedeniyle üretim artışı hesaplanamayan sektörler Tablo 3.11. İki sektörlü bir ekonomide ara girdi akımları

Tablo 3.12. Sosyal hesaplar matrisi ana hesap tanımları Tablo 3.13. Makro SHM ana hesapları gelir-harcama kalemleri Tablo 3.14. SHM’de yer alan içsel ve dışsal hesapların tanımlanması Tablo 4.1. İhracat değişimi-2020 (%)

Tablo 4.2. İhracat değerleri-2017 (bin TL)

Tablo 4.3. İhracattaki değişim (2020 yılı 2. Çeyrek) Tablo 4.4. Aramalı ithalatında değişim-2020 (%) Tablo 4.5. Aramalı ithalatında değişim-2019 (bin TL) Tablo 4.6. Hanehalkı harcamalarındaki değişim-2020 Tablo 4.7. Hanehalkı harcama değerleri-2017 (bin TL)

Tablo 4.8. Hanehalkı harcamalarındaki değişim (2020 yılı 2. Çeyrek)

Tablo 4.9. Pandemi etkilerini telafi etmek amacıyla alınan mali ve parasal tedbirler-1 Tablo 4.10. Pandemi etkilerini telafi etmek amacıyla alınan mali ve parasal tedbirler-2 Tablo 4.11. Pandemi etkilerini telafi etmek amacıyla alınan mali ve parasal tedbirler-3 Tablo 4.12. Pandemi etkilerini telafi etmek amacıyla alınan mali ve parasal tedbirler-4 Tablo 4.13. Pandemi etkilerini telafi etmek amacıyla alınan mali ve parasal tedbirler-5 Tablo 4.14. KDV indirimi yapılan sektörler

Tablo 5.1. Hanehalkı harcamalar değişiminin çıktı etkisi (2019 fiyatları ile) Tablo 5.2. Hanehalkı harcamaları değişiminin çıktı etkisi (2019 fiyatlarıyla) Tablo 5.3. İhracat değişiminin çıktı etkisi (2019 fiyatlarıyla)

Tablo 5.4. Aramalı ithalat değişiminin çıktı etkisi (2019 fiyatlarıyla)

Tablo 5.5. Hanehalkı harcamaları ve ihracat değişiminin çıktı etkisi (2019 fiyatlarıyla)

(6)

v

Tablo 5.6. Hanehalkı harcamaları ve ihracat değişiminin çıktı etkisi-2. çeyrek kapanma senaryosu (2019 fiyatlarıyla)

Tablo 5.7. En yüksek ve en düşük çıktı çarpan değerli sektörler

Tablo 5.8. En yüksek ve en düşük hanehalkı gelir çarpanı değerli sektörler Tablo 5.9. En yüksek ve en düşük istihdam çarpanı değerli sektörler

Tablo 5.10. En yüksek ve en düşük katma değer çarpanı değerli sektörler Tablo 5.11. En yüksek ve en düşük girdi çarpanı değerli sektörler

Tablo 5.12. Farklı önlemlerde aktarılan kaynağın gelir yaratma oranı* ve gelir kaynağı Tablo 5.13. Tüm önlemlerin birlikte uygulandığı durumda yaratılan gelir (000 TL)

Tablo 5.14. Sektörlerin gelir yaratma oranları (%) ve transferlerin gelir yaratma katsayısı Tablo 5.15. KDV indirimi sonrasında fiyatı en fazla yükselen 10 ara malı endüstrisi Tablo 5.16. KDV indirimi sonrasında fiyatı en fazla azalan 10 ara malı endüstrisi Tablo 5.17. KDV indirimi sonrasında fiyatı en fazla yükselen nihai mal endüstrileri Tablo 5.18. KDV indirimi sonrasında fiyatı en fazla azalan 10 nihai mal endüstrisi Tablo 6.1. Senaryolar genel değerlendirme 1

Tablo 6.2. Senaryolar genel değerlendirme 2 Tablo 6.3. Çarpanlar genel değerlendirme

Tablo E1. Türkiye’nin ana ihracatçı sektörleri ve ana ihraç pazarları Tablo E2. 2019-2020 yılları arasında sektörel ihracat değişim oranları-%

Tablo E3. Sektör/ülke bazında ihracat değişimi-TL Tablo E4. Türkiye 2017 I-O Matrisi

Tablo E5. Makro-SHM Tablo E6. Mikro-SHM

Tablo E7. 2017 Girdi-Çıktı tablosu çarpanları Tablo E8. 2017 Girdi-Çıktı tablosu geri bağlantılar Tablo E9. 2017 Girdi-Çıktı tablosu ileri bağlantılar

Tablo E10. 2017 Girdi-Çıktı tablosu ileri ve geri bağlantı sınıflaması Tablo E11. Makro-SHM alternatif senaryo bulguları

Tablo E12. Mikro-SHM alternatif sektör bulguları Tablo E13. Mikro-SHM fiyat çarpan etkileri

(7)

vi ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 5.1. 2020 yılı 2. Çeyrek hanehalkı harcamaları değişiminin çıktı etkisi (%) Şekil 5.2. Hanehalkı harcamaları değişiminin çıktı etkisi-İyimser senaryo (%) Şekil 5.3. Hanehalkı harcamaları değişiminin çıktı etkisi-Kötümser senaryo (%) Şekil 5.4. Seçilmiş sektörlerde ihracat değişiminin çıktı etkisi-İyimser senaryo (%) Şekil 5.5. Seçilmiş sektörlerde ihracat değişiminin çıktı etkisi-Kötümser senaryo (%) Şekil 5.6. Seçilmiş sektörlerde ara malı ithalat değişiminin çıktı etkisi-İyimser senaryo (%) Şekil 5.7. Seçilmiş sektörlerde ara malı ithalat değişiminin çıktı etkisi-Kötümser senaryo

(%)

Şekil 5.8. Hanehalkı harcamaları ve ihracat değişiminin çıktı etkisi-İyimser senaryo (%) Şekil 5.9. Hanehalkı harcamaları ve ihracat değişiminin çıktı etkisi-Kötümser senaryo (%) Şekil 5.10. Hanehalkı harcamaları ve ihracat değişiminin çıktı etkisi-2. çeyrek kapanma

senaryosu (%)

Şekil 5.11. Hipotetik çıkarım etkisi: Mukayeseli gösterim (% küçülme) Şekil 5.12. Hipotetik çıkarım etkisi: Havayolu taşımacılığı (% küçülme)

Şekil 5.13. Hipotetik çıkarım etkisi: Konaklama ve yiyecek hizmetleri (% küçülme) Şekil 5.14. Hipotetik çıkarım etkisi: Seyahat acentesi, tur operatörü, diğer rezervasyon

hizmetleri ve ilgili hizmetler (% küçülme)

Şekil 5.15. Hipotetik çıkarım etkisi: Yaratıcı sanatlar, gösteri sanatları ve eğlence hizmetleri (% küçülme)

Şekil 5.16. Hipotetik çıkarım etkisi: Spor hizmetleri ile eğlence ve dinlence hizmetleri (%

küçülme)

Şekil 5.17. Hipotetik çıkarım etkisi: 5 sektörün birlikte kapanması (% küçülme) Şekil 5.18. Alternatif senaryoların kaynağına göre yarattığı gelirin dağılımı-%

Şekil 5.19. Firmalara aktarılan üretim amaçlı kredilerin yarattığı gelir

Şekil 5.20. Hanehalklarına aktarılan tüketim amaçlı konut ve ihtiyaç kredilerinin yarattığı gelir

Şekil 5.21. Firmalara aktarılan istihdam ödemelerinin yarattığı gelir (000 TL) Şekil 5.22. Hanehalklarına aktarılan sosyal yardımların yarattığı gelir (000 TL) Şekil 5.23. İşgücüne yapılan diğer ödemelerin yarattığı gelir (000 TL)

Şekil 5.24. Esnaf hibe desteklerinin yarattığı gelir (000 TL)

Şekil 5.25. Alternatif senaryoların kaynağına göre yarattığı gelirin dağılımı-%

(8)

vii ÖZET

Covid-19 pandemisi tüm dünyada ve Türkiye’de yol açtığı eş anlı arz ve talep daralmasıyla ciddi ekonomik küçülme yaratmıştır. Bu çalışmada, girdi-çıktı ve sosyal hesaplar matrisi temelinde çeşitli yöntemler kullanılarak öncelikle pandeminin etkileri ampirik olarak incelenmiştir. Daha sonra senaryo analizleri ile pandemi etkilerini telafi edecek alternatif politikaların etkileri ortaya çıkarılmıştır. Bulgular, talep yaratarak ekonomik canlanmayı sağlama yönünde kredilerdense karşılıksız transferlerin daha etkili olduğunu göstermektedir. Bu karşılıksız transferin işgücüne yapılması politikanın etkinliğini arttırmaktadır. Nitekim işgücü piyasasına verilen transferlerin gelir yaratma etkisi hanehalkına verilen transferlerin gelir yaratma etkisinden daha büyük olduğu görülmektedir. Öte yandan bulgular, 14-28 gün arasında bir tam kapanmanın da maliyet ve telafi politikaları açısından daha elverişli olduğunu düşündürtmektedir. Son olarak pandemi etkisinden çıkışta ana metaller ve kauçuk ve plastik ürünler imalatı gelir ve istihdam yaratılması açısından oldukça önemli gözükmektedir.

Anahtar kelimeler: Pandemi; Covid-19; Girdi-Çıktı Matrisi; Sosyal Hesaplar Matrisi; Gelir Çarpan Analizi; Fiyat Çarpan Analizi; Hipotetik Çıkarım

(9)

viii ABSTRACT

Covid-19 pandemic has created serious economic slow downs and negative growth rates both in the world and in Turkey due to the simultaneous contraction in supply and demand. In this study firstly, the effects of the pandemic were empirically examined by using various tools based on input-output and social accounts matrices. Then, the impacts of alternative policies to compensate for the negative effects of the pandemic were investigated with scenario analysis. Findings show that direct transfers rather than loans are more effective in creating demand and enabling economic recovery. Provision of these transfers through labor market increases the effectiveness of the policy. As a matter of fact, it is seen that the income generation effect of transfers to the labor market is greater than the income generation effect of transfers to households. On the other hand, the findings suggest that a full closure between 14-28 days could be more favorable in terms of cost and compensation policies. Finally, the production of base metals and rubber and plastic manufacturing products seems very important in terms of income and employment creation in planning the post-covid period.

Keywords: Pandemic; Covid-19; Input-Output Matrix; Social Accounts Matrix; Income Multiplier Analysis; Price Multiplier Analysis; Hypothetical Extraction

(10)

1 1. Giriş

COVID-19 pandemisi, 2008 krizinden bu yana görülen en büyük küresel şoktur. 26 Aralık 2020 tarihi itibarı ile pandemi tüm ülkeleri etkilemiş, 78,000,000’dan fazla vaka yaratmış ve 1,750,000 civarında ölüme yol açmıştır (https://covid19.who.int/). Hastalığın yayılmasını yavaşlatmak için uygulamaya konan karantina önlemleri, sokağa çıkma yasakları, hareket ve sosyal mesafe kısıtlamaları vb. tedbirler ekonomide genel anlamda üretimi daraltırken ortaya çıkan negatif gelir etkisi aynı anda talebi de düşürmüştür.

Dolayısıyla bir taraftan ülkeler arz ve talep daralması ile karşı karşıya kalırken diğer taraftan da ülkeler arası ekonomik faaliyetler düşmüştür. Faktör (işgücü) piyasaları, ulaştırma, imalat ve hizmet sektörleri bu çifte daralmayı yaşarken bunun sonucu olarak küresel tedarik zincirlerinin işleyişi aksamış, dünya ticareti küçülmüş ve iç/dış turizm durma noktasına gelmiştir (World Bank, 2020). Dünya Ticaret Örgütü, COVID-19 salgınının süresi ve ciddiyeti konusundaki yüksek derecede belirsizlik göz önüne alındığında, dünya ticaretindeki düşüşün GSYH'deki düşüşten daha büyük olacağını ve bu düşüşün %12 ila %32 arasında değişeceği tahmin etmektedir (WTO, 2020). İmalat sanayinde yaşanacak daralmanın ise üç koldan yayıldığı gözlenmektedir. Öncelikle dünyanın imalat merkezleri konumunda bulunan Çin, Almanya, Amerika gibi ülkelerde kısıtlama önlemlerinin getirdiği doğrudan arz kesintileri yaşanmaktadır (Baldwin ve Tomiura, 2020). Diğer yandan küresel değer zincirlerinin merkezinde yer alan bu ülkelerde meydana gelen ekonomik küçülmenin etkileri ticaret ve yatırım kanalları aracılığıyla gelişmekte olan ülkelere de sirayet etmektedir. Küresel değer zincirinde bulunan ülkelerin birbirlerinden ithal girdi elde etmesinin gittikçe zor ve pahalı hale gelmesi doğrudan arz şokunun boyutunu arttıracaktır. Özellikle elektronik ve otomotiv ürünleri gibi karmaşık değer zinciri bağlantıları ile karakterize edilen sektörlerde ticaretin daha da düşmesi muhtemeldir (WTO, 2020). Talep yönünde ise hem makroekonomik durgunluğun getireceği talep azalışı hem de tüketici ve yatırımcı güveninin düşmesinden kaynaklanan "bekle ve gör" davranışı sonucu talebin ertelenmesi söz konusudur (Baldwin ve Tomiura, 2020). Doğrudan etkilerin yanında, ihracat ve turizm geliri GSYH içerisinde önemli yer tutan gelişmekte olan ülkeler için COVID-19 keskin bir dış talep şokunu da beraberinde getirmektedir (World Bank, 2020).

Türkiye, mevcut durum itibariyle, ekonomik olarak en çok etkilenen ülkeler arasındadır.

Türkiye'nin salgının yayılmasını önlemek için alınan kısıtlamaların direkt etkilerinin yanında ana ticaret partnerlerinden gelecek talep şoku ile de karşılaştığı açıktır. Örneğin Türkiye'nin imalat sanayi ihracatında başı çeken Motorlu Kara Taşıtı, Treyler (Römork) ve Yarı Treyler (Yarı Römork) ihracatında Almanya, Fransa, İtalya, Birleşik Krallık ve İspanya'ya 2019 yılında yaptığı 13,7 milyar $ değerindeki ihracat, bu sektördeki toplam

(11)

2

ihracatın %50'sidir. Diğer yandan sosyal mesafe kısıtlamalarının ve seyahat yasaklarının sonucu olarak Türkiye GSYH'sının önemli bölümünü oluşturan turizm de durma noktasına gelmiştir. Türkiye'ye gelen turistlerin çoğu salgınla mücadele eden Rusya, Almanya ve İngiltere'den gelmektedir. Salgın ülke içerisinde kontrol altına alınsa dahi, salgının devam ettiği ülkelerden ziyaretçi kabul etmek mümkün olmayacak ve dolayısıyla 2020 yılı turizm gelirlerinin de ciddi şekilde düştüğü bir yıl olacaktır (Demiralp, 2020).

Yaşanan ekonomik daralmayla mücadele edebilmek için ülkeler mali, parasal ve finansal politika önlemleri içeren çeşitli ekonomik paketleri yürürlüğe koymaktadır (OECD, 2020).

Bunların birkaçına örnek vermek gerekirse, Almanya ülke GSYH’nın neredeyse %25 büyüklüğünde bir kurtarma paketini onaylamıştır. Paket; küçük firmalara, sanatçılara, bakıcılara, çalışan sayısına göre şirketlere (bir sefer) ödemeleri, vergi ertelemelerini, sınırsız kredi imkanlarını (likidite sorunu yaşayanlar için) içermektedir. ABD’nin yürürlüğe koyduğu paketin büyüklüğü 2.2 trilyon $’dır. Birleşik Krallık’da bu rakam 400 milyar £, Fransa’da 345 milyar avro tutarında olup, tüm bu paketler Almanya benzeri çeşitli destek kalemlerinden oluşmaktadır.

Yaşanan süreçte Türkiye’de de bazı tedbirler hayata geçirilmiştir. Örneğin; hanehalklarına karşılıksız gelir destekleri, işsizlik sigortası, borçların ertelenmesi, harcanabilir gelire etki eden vergilerin ertelenmesi veya muafiyet getirilmesi, şirket borçlarının ertelenmesi ve yapılandırması, ek kredi imkanları bunlardan bazılarıdır.

Salgının yayılmaya devam ettiği bir ortamda, alınan önlemlerin GSYH büyümesi üzerindeki etkisinin kesin büyüklüğünü ölçmek son derece zor olmakla birlikte; negatif ekonomik etkinin zamana yayılan dinamik bir yapısının olacağı, eş anlı olarak ülke içinde ve dışındaki ekonomik aktiviteleri etkilemeye devam edeceği aşikardır. Dolayısıyla yaşanan ekonomik şokların etki analizi mutlaka iç ekonomik faktörler yanında dış faktörlere de yer vermeli ve zamana yayılan etkileri dikkate almalıdır. İleriye dönük çözüm olabilecek alternatif politika önlem paketleri ancak bu özelliklere sahip ex-ante bir ampirik analiz ile ortaya çıkarılabilecektir. COVID-19 pandemisi ve etkilerine dair yurtdışı ve yurtiçi literatür oluşmaya başlamıştır. Anılan çalışmalara bakıldığında kullanılan tüm ampirik yöntemlerin ister makro, ister mikro temelli olsun “genel denge” çerçevesinde olduğu görülmektedir. Yöntemin doğruluğunu teyit eder bir bulgu da daha genel literatürden gelmektedir. Genel literatür doğal afet, salgın gibi büyük çaplı ekonomik etkileri olan olayların etki analizinde özellikle çok sektörlü girdi-çıktı modellerini öne çıkarmaktadır (Okuyama et. Al (2004), Okuyama (2014), Okuyama (2007), Breisinger (2020), Danielle (2020), Kanitkar (2020), Rio-Chanona (2020)).

(12)

3

Pandeminin sonucunda ortaya çıkan eş anlı negatif arz ve talep şokunun boyutu, ülkelerin aldığı önlemlerin etkinliğine ve salgının ne zaman kontrol altına alınabileceğine göre değişecektir. Gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye’nin ekonomi politikası çerçevesinde vereceği tepkileri daha dikkatli süzmesi ve daha güvenilir adımlar atması gerekmektedir.

Salgın Türkiye’de çıktı düzeyi, istihdam, hanehalkı harcamaları, yatırım ve uluslararası ticaret üzerinde keskin daralmalara yol açacaktır. Olumsuz etkilenen sektörlerin Türkiye ekonomisi içerisindeki yeri çok önemlidir. OECD’nin mart ayının ikinci yarısında salgının ve tedbirlerin bir yıl süreceğini hesaba katarak yaptığı değerlendirmede Türkiye ekonomisi için öngördüğü daralma seviyesi %23’tür. Daralma yaşanan tüm sektörlerin etkisi göz önünde bulundurulursa katma değerde %7.8’lik bir düşüş, direkt ve dolaylı etkilerle birlikte istihdamda %13.4’lük bir kayıp, iş yerlerinin büyük çoğunluğunun 4 veya daha az işçi çalıştıran mikro işletmelerden oluştuğu düşünülürse tırmanan yoksulluk ve iyice bozulan gelir eşitsizliği, yaklaşan tarım hasatının tehlike altına girmesi ve gıda sıkıntısı Türkiye için beklenen etkilerin bazılarıdır.

Bu negatif etkilerin bir an evvel ve önceden ölçülebilmesi, büyüklüğünün öngörülebilmesi mutlaka genel denge çerçevesinde yapılacak, dış dünya şoklarını içerecek ve zaman boyutuna sahip ampirik analizlere ihtiyaç doğurmaktadır. Ortaya çıkacak ekonomik hasarı telafi edecek, giderecek ekonomik tedbirler, politika önlemleri ancak hasar doğru tespit edilirse amacına ulaşacaktır. Aynı şekilde ekonomik ve politika tedbirlerinin etki analizinin de genel denge çerçevesinde yapılma gerekliliği görülmektedir.

Bu çalışma COVID-19 pandemisinin dış dünya ve Türkiye içinde yol açtığı olumsuz gelişmelerin Türkiye ekonomisinde yaratacağı kısa ve uzun dönem olumsuz etkileri ampirik olarak ortaya çıkarmayı; ortaya çıkacak olumsuz etkilerin azaltılması, giderilmesi için alternatif politika paketi önerilerini ampirik analizler tabanında geliştirmeyi amaçlamaktadır.

Çalışmanın ikinci bölümünde pandeminin başından itibaren yurtiçinde yapılan akademik çalışmalar ve yurtiçinde pandemi etkilerine karşı alınan parasal ve mali tedbirler özetlenmektedir. Üçüncü bölüm kullanılan ampirik yöntemlerin tanıtılmasına ayrılmıştır.

Dördüncü bölümde senaryo analizlerinin ayrıntıları verilmiş ve beşinci bölümde ampirik bulgular özetlenmiştir. Son bölüm sonuçlara ve politika önerilerine ayrılmıştır.

(13)

4 2. Yazın Taraması

Bu yazın taraması iki kısımda ele alınmıştır. Birinci kısımda Türkiye’de pandeminin etki analizlerine yönelik çalışmalar özetlenmiştir. İkinci kısımda ise Türkiye’de pandeminin ekonomik etkilerini azaltmak ve ortadan kaldırmak amacıyla alınan mali ve parasal tedbirler özetlenmiştir.

2.1. Covid-19 Etki Analizleri

Acar (2020) Covid-19 salgınının turizm sektörü üzerindeki muhtemel etkilerini incelemiştir.

Raporda, 31 Aralık 2019 ile 10 Mart 2020 tarihleri arasında Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayımlanan raporlar incelenmiştir. Uluslararası seyahatlerin salgının yayılma hızıyla doğrudan ilişkili olması ve virüsün çeşitli lokasyonlara ulaşmasına neden olması turizm sektörünün pandemiyle olan bağını güçlendirmektedir. Çalışmada salgının, yayılma hızı dikkate alınarak global çapta turist hareketliliğini %1 ile %3 oranında azalttığı, uluslararası toplam turizm gelirlerinde ise 30 milyar ile 50 milyar Amerikan doları kayıp yarattığı vurgusu yapılmıştır.

Akçiğit ve Akgündüz (2020) Covid-19 tarafından tetiklenen talep şoklarının coğrafi olarak nasıl dağıldığını incelemişlerdir. Çalışmada Acemoğlu, Akçiğit ve Kerr (2016) tarafından geliştirilen model kullanılmış, bir ilde yaşanan talep şokunun yukarı yönlü yayılma dinamiği incelenmiştir. Harcamalardaki düşüş bölgeden bölgeye değişse de, firmalar arası ticarette mevcut coğrafi ağların varlığı sebebiyle bölgelerdeki bu düşüşler birbirleriyle etkileşim halinde olacaklardır. Kullanılan modelin varsayımları gereği talep şoklarının aşağı yönlü yayılımı olmayacak, yalnızca yukarı yönlü olarak gerçekleşecektir. Çalışmada yalnızca yurtiçi talep şoklarına odaklanılmış, yurtdışı şoklar göz önünde bulundurulmamıştır.

Talepte görülecek üç aylık bir azalmanın etkisi coğrafi ağlar tarafından belirlenmektedir.

Tüm illerde meydana gelen şoklar incelendiğinde coğrafi yayılımın göz ardı edildiği durumda %3.2 olan toplam satışlardaki azalma, coğrafi yayılım devreye girdiğinde %10 civarına ulaşmaktadır. Satışlardaki azalmalar ilden ile farklılık göstermektedir. Büyük şehirlere girdi sağlayan iller daha güçlü bir etkiye maruz kalacaklardır. Firmalar operasyonel olarak çeşitli illerde faaliyet gösterseler bile merkezlerini İstanbul’da konumlandırma eğilimindedirler. Bu yüzden İstanbul’un payının olağandan da yüksek çıktığı görülmektedir.

Aydınlı vd. (2020) ülkelerin salgınla mücadele konusunda ne kadar başarılı olduklarını stokastik sınır analizi (SSA) ile tahmin ettikleri çalışmalarında 135 ülkeyi analiz etmişlerdir.

Analiz sonucunda Türkiye’nin kişi başına sağlık harcaması ortalamadan az, vaka ölüm oranı etkinsizliği de ortalamadan düşük olan ülkelerin arasında yer almıştır. Çalışmada

(14)

5

sektörel bir analiz de yer almış, ekonomik desteklerin daha verimli olması ve ekonomik planlamaya yön vermesi amacıyla hangi sektörlerin pandemiden daha yüksek hasarla çıkacağı kestirilmeye çalışılmıştır. Sektörel analiz sonucunda hizmetler sektörünün önemine vurgu yapılmıştır. Analiz sonucunda kısa vadede artan kaynak kullanımının uzun vadedeki gelir kaybını önlemek için atılması gereken en önemli adım olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Bayar vd. (2020) Covid-19 salgınının hanehalkı gelirleri üzerindeki etkisini iki alternatif senaryo vasıtasıyla incelemiştir. Çalışma hanehalklarını merkeze koyması itibariyle TÜİK tarafından yayımlanan “Gelir Yaşam Koşulları Anketi” verilerini kullanmıştır. Söz konusu mikro veri setinde 15 yaş altındakiler dışarıda bırakılırsa 58.000 adet gözlem bulunmaktadır. 18 ayrı sektörün salgından nasıl etkilenebileceği belirlenerek her birine bir etki değeri atanmıştır. Etki değerleri sektörden sektöre farklılık göstermekle beraber negatif, pozitif veya nötr olabilecekleri görülmüştür. En olumsuz senaryo değerlendirildiğinde toplam istihdam kaybının 3.2 milyon olduğu, gelir kayıplarının ise olumsuz etkiyi en şiddetli hisseden sektörlerde %75’e kadar yükselebildiği gözlemlenmiştir. Mevcut senaryo herhangi bir ekonomik önlemin alınmadığı ve ekonomiye müdahalede bulunulmadığı bir ortamda gerçekleşmektedir. Alınacak önlemler ve uygulanacak politikaların bu etkiyi azaltabileceği çalışmada vurgulanmıştır. İstihdam ve gelir değişimi analizi yapılırken kullanılan ilk senaryoda ücretlilerin gelirlerine dokunulmazken, yevmiye ile çalışanların işsiz kaldığı varsayılmıştır. İkinci senaryoda ise istihdam kayıplarından ücretli çalışanlar üzerindeki negatif etkileri de analize dahil edilmiştir. İşgücünün değişmediği varsayımı altında, ilk senaryo uyarınca toplam istihdamın 27 milyona, ikinci senaryoya göre ise 25 milyona kadar düştüğü vurgusu yapılmıştır. İstihdam oranı ise birinci senaryoya göre %44’e, ikinci senaryoya göre ise

%40,6’ya kadar düşmektedir. İstihdam oranının yanı sıra bağımlılık oranında da keskin düşüşler gözlemlenmiştir. Çalışmada salgının Türkiye’deki gelir dağılımını ne şekilde etkileyebileceği de mercek altına alınmıştır. Covid-19 salgını gelir kayıplarına neden olurken, bu kaybın farklı gelir grupları için farklı şiddetlerde tezahür ettiği görülmektedir.

Düşük gelirlilerin uğradığı hasar daha fazla olurken, yüksek gelirliler daha düşük ölçekte etkilenmektedirler. En düşük gelire sahip %20’lik kesimin gelirinin toplam gelir içindeki payının %6.5’tan %5.6’ya kadar düşebileceği gözlemlenmiştir. En yüksek gelire sahip

%20’lik kesimin ise toplam gelir içindeki payının %47.5’tan %48.2’ye kadar çıkabileceği görülmüştür. Bu veriler ışığında salgının gelir eşitsizliğinii arttırıcı etkisinin varlığı da ortaya konulmuş olmaktadır. Bireysel gelir eşitsizliğini ölçen Gini katsayısı değerlendirmeye alındığında ise katsayı değerinin 0.4’ten 0.42’ye çıktığı, 1’e yakınsayarak gelir eşitsizliğini bozucu bir etkinin olduğu görülmektedir.

(15)

6

Çalışmada dünya genelinde uygulanan ekonomik önlemler özetlenerek, Türkiye için alınabilecek tedbirlerden bahsedilmiştir. Vergilerin ötelenmesi, doğrudan gelir destekleri ve işsizlik sigortası destekleri hanehalkları açısından önemli olacaktır. Şirket borçlarının ertelenmesi veya yapılandırılmasıyla birlikte mali kesimin likidite ihtiyacını karşılamaya yönelik tedbirler de büyük önem arz etmektedirler. Virüsün yayılma hızının engellenmesinin birincil ve öncelikli tedbir olduğu çalışmada özellikle vurgulanmıştır.

Tedbirlerin sadece ekonomik büyüme odaklı olmaması, gelir eşitsizliğinin ve istihdamın azalışının da olumsuz etkilerini azaltacak tedbirlerin gerekliliği belirtilmiştir. Çalışmada, küresel ölçekte uygulanan önlemlerin yanı sıra Türkiye özelinde alınabilecek ek önlemlerin de üzerinde durulmuştur.

Tekin vd. (2020) turistlerin pandemi sonrası dönemde verdikleri kararlarda etkili olan hijyen beklentilerini inceledikleri çalışmalarında salgının iç turizm talebine olan etkisini analiz etmiştir. Çalışmada nicel bir araştırma yöntemi kullanılmıştır. Turizm sektöründe çalışan profesyonellerle yapılan 28 soruluk anketler sonucu elde edilen veriler değerlendirilerek “tanımlayıcı araştırma” kapsamına giren bir çalışma hazırlanmıştır.

Çalışmada toplamda 789 katılımcıdan veri toplanmıştır. Tekin vd. araştırmadan elde edilen veriler sonucunda, istatistiksel olarak anlamlı çeşitli bulgular elde etmiştir.

Turistlerin salgına dair endişe düzeyleri arttıkça, tatile çıkmaya olan isteklerinde azalma olduğu görülmüştür. Tatile çıkmak isteyen turistlerin, salgının etkisiyle otelde kalma fikrinden başka alternatiflere yöneldiği de anket sonucunda elde edilen bulgulardan birisidir. Salgın yüzünden tatile gitmekten tamamen vazgeçen turist oranı ise %20 olmuştur. Çalışmaya göre katılımcıların %80’i risk olmadığına ikna oldukları takdirde tatile çıkmaya hazır durumdadır. Her on kişiden sekizinin ekonomik durumunun zarar gördüğünü belirttiği bu ortamda tatile çıkmaktan tamamen vazgeçen kişi sayısı çok daha düşük gerçekleşmektedir. Çalışmada vurgulanan bir başka nokta, turizmin önemli şehirlerinden bazılarında talep düşüşü beklense de, turizm talebinde artış beklenen önemli şehirlerin de olduğudur.

Çakmaklı vd. (2020) salgının gelişmekte olan ekonomileri şiddetli etkilediğine vurgu yaparak Türkiye örneğine odaklanmışlardır. Türkiye ekonomisi, düşük yabancı para stoğu, yüksek dış borcu ve soru işaretlerine sahip para politikası güvenilirliğiyle beraber gelişmekte olan ekonomilere iyi bir örnek olarak görünmektedir. Analizde SIR modeli ve girdi-çıktı tabloları kullanılırken, modeldeki arz şoklarını işçilerin enfekte olma oranları, fiziksel yakınlık gerektiren işlerin yoğunluğu ve karantina kararları oluşturmaktadır.

Modeldeki talep şokları ise kredi kartı harcalamaları tarafından tetiklenmektedir. SIR modeli uyarınca toplam nüfus üçe ayrılmaktadır: Henüz hastalığı geçirmemiş olanlar (S),

(16)

7

enfekte olanlar (I) ve hastalığı geçirip iyileşmiş olanlar (R). Çalışmada, kısmi ve aralıklı karantina kararlarının normale dönüş sürecini uzatacağı için en sağlıklı seçenek olmadığı, maliyetleri en aza indirgeyen kararın tam karantina olduğu vurgusu yapılmıştır. Analiz sonucunda, tam karantina senaryosunda bile, Türkiye ekonomisinde %4.5 oranında bir gelir kaybı olacağı öngörüsünde bulunulmuştur.

Dündar (2020) çalışmasında Covid-19 salgınının ulaşım, turizm ve ticaret sektörleri üzerindeki etkisini ve istihdam sayılarını incelemiştir. Ulaşım sektörünün turizm sektörünün tamamlayıcısı olduğunun vurgulandığı analizde, bu sektörlerin salgından olumsuz etkilendikleri vurgulanmıştır. Hava yolu ulaşımının tamamen durma noktasına geldiği Nisan 2020’de yolcu sayısı geçen seneye kıyasla %99 oranında azalmıştır. Salgın nedeniyle kapatılan sınırlara vurgu yapılırken, sınırların açılması ve ülkeler arası yolculuktaki engellerin kalkması durumunda bile tüketicilerin davranışlarının ulaşım ve turizm rakamlarını etkileyeceği belirtilmiştir. Salgın sonrasında sağlıklarıyla ilgili endişelerinin kaybolması ve ekonomik olarak kendilerini nasıl hissettikleri, bireylerin davranışları üzerinde etkili olacaktır. Bu bağlamda, tüketicilerin salgının kontrol altına alındığını hissetmeleri, gerekli önlemlerin alındığıyla ilgili kafalarında herhangi bir şüphe olmaması ve satın alma güçlerinin eski alışkanlıklarını devam ettirecek düzeyde olduğunu düşünmeleri turizm ve ulaşım sektörünün geleceği açısından önem taşımaktadır. Turizm tesislerinin ilk aylarda yaşadıkları kayıplar nedeniyle fiyat artışına gitme olasılıklarının vurgulandığı çalışmada yüksek fiyatların önüne geçebilmek için hükümet tarafından mali desteklerin uygulanması önerilmiştir.

Göksel ve Çınar (2020) salgının Türkiye’de nasıl yayıldığını araştırdıkları çalışmada salgının pik noktasını ve yayılım dinamiklerini araştırmıştır. Çalışmada Markov Zincir modelleri temeline dayanan bir model kullanılmış ve Türkiye’nin normalleşme sürecine geçiş zamanı tespit edilmeye çalışılmıştır. Analizde 17.03.2020 ve 18.04.2020 arasında T.C Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan veriler kullanılmıştır. Yapılan analiz sonucunda Türkiye’deki vaka sayısının 28 Nisan – 8 Mayıs tarihleri arasında zirve noktasına ulaşacağı, bu tarihten itibaren ise azalan bir seyir izleyeceği görüşüne varılmış ve aktif hasta sayısının pik yaptığı noktada tedbirlerin en üst düzeyde tutulması gerekliliği vurgulanmıştır. Salgının zirve döneminde enfekte hasta sayısı en yüksek noktaya ulaşacağı için, enfekte olmamış bir bireyin enfekte olma olasılığının en yüksek olduğu dönem de bu zirve dönemi olacaktır. Çalışmada, tedbirlerin kaldırılmasının hasta sayısının ihmal edilebileceği bir noktadan sonra gerçekleşebileceği vurgulanmış, tedbirlerin maliyetlerle beraber gelmesi nedeniyle kademeli olarak azaltılabileceği belirtilmiştir.

Yapılan analiz sonucunda normalleşme sürecinin başlayacağı tarih olarak haziran ayı

(17)

8

gösterilmiştir. Çalışmada, farklı senaryolar hesaba katılarak da sonuçlara ulaşılmıştır.

Tedbirlerin en katı olduğu senaryoda salgının Türkiye’deki pik noktası 25 Nisan’a gerilemektedir. Yüksek tedbirlerle beraber normalleşme sürecinin başlangıcı olarak ise mayıs sonu gösterilmiştir. İzolasyonun daha gevşek olduğu senaryoda ise beş milyon daha az insanın izole edildiği bir durum analiz edilmiştir. Böylesi bir senaryoda salgının zirve noktası 27 Mayıs’a ötelenirken normalleşme tarihinin de 1,5 ay daha geç geleceği tahmin edilmiştir.

Keyder vd. (2020) Covid-19 salgınını tarım ve gıda sektörleri perspektifinde ele almışlardır. Çalışma, Nisan 2020 ile Haziran 2020 tarihleri arasında yapılan bir araştırmaya dayandırılmıştır. Araştırma kapsamında sektörün içinde bulunan çeşitli isimlerle yapılan 35 mülakat bulunmaktadır. Çalışmada, Türkiye’nin yaşanan gıda krizinden şiddetli etkilenmediği belirtilmiş, bunun sebebi olarak da ürünlerin çoğununun hasat dönemine denk gelmemesi ve söz konusu dönemde salgının tarımla uğraşan gruplara fazla yayılmamış olması gösterilmiştir. Türkiye’deki mevsimlik işçi kullanımının sıklığına vurgu yapan çalışmada salgın sonrası bu işçilerin koşullarının daha zorlu bir hal aldığı vurgulanmaktadır. Çalışmada, tarımda faizsiz kredi ve destek alımları gibi politikaların devletten talep edilir hale geldiği belirtilmektedir. Salgın sonrası temel ihtiyaçların fazlaca önem kazanmasına vurgu yapılan çalışmada küresel ve yerel ölçekte

“toprağa dönüş” hareketinin hız kazanabileceği vurgulanmıştır.

Sak ve Özatay (2020) Covid-19 salgını sonrası değişen alışkanlıklara vurgu yaparak normalleşme sürecinin nasıl gerçekleşebileceğini analiz etmişlerdir. Salgın sonrası tüketicilerin tüketim sepetinin değiştiğine vurgu yapılan çalışmada, tüketicilerin eski alışkanlıklarına dönmesi noktasında yardımcı olabilecek bazı önerilerde bulunulmuştur.

Normalleşme sürecinin devamlılığı için ön koşul olarak ise, kişilerin gelir akışlarının devam edeceğine duyduğu güven ve bulaşıcı hastalıktan etkilenmeyeceklerine dair inancın gerekli olduğu belirtilmiştir. Salgın sonrası kapanan işletmelere ve işsiz kalan bireylere vurgu yapan çalışmada, hanehalklarının gelir akımlarındaki istikrarı sağlamak için yaygın gelir desteklerinin verilmesi önerilmiştir. Gelişmekte olan ülkelerin belirsizlik ortamlarında karşılaştığı risklere vurgu yapılırken yatırımcıların daha güvenilir limanlara yöneldiği belirtilmiştir. Yıllık olarak ödenmesi gereken dış borcun döviz rezervine oranının yatırımcıların risk algısını etkilediği belirtilirken böyle bir ortamda döviz kuru stabilitesini sağlamanın önemine vurgu yapılmıştır. Kurdaki istikrarı sağlamak için olumsuz beklentilerin altının boş olduğunu ve ülkenin borçlarını ödemekte hiçbir sorun yaşamayacağını göstermesinin önemi ifade edilmiştir. Bu mesajı verebilmek adına çalışmada iki alternatif yol önerilmiştir: Döviz likiditesi sağlayacak bir anlaşma imzalamak

(18)

9

veya borç ödemelerinin bir kısmının ertelenmesini sağlayacak olan bir mekanizmaya geçiş yapmak.

Ekonomide normalleşmeye geçiş sürecinde üzerinde durulması gereken bir diğer nokta olarak faizler gösterilmiştir. Çalışmada, Merkez Bankası’nın faizleri yükseltmesinin bir önem arz etmediği, döviz teminatı ile bu sorunun ortadan kalkmasının bekleneceği vurgulanmıştır. Çalışmada, kademeli normalleşme süreçlerinin yerel düzeyde tasarlanması ve küresel iş birliğinin aktive edilmesinin de önemine vurgu yapılmıştır.

Çalışmaya göre sıra dışı önlemlerin uygulamaya konulabilmesi açısından küresel bir iş birliğinin varlığı kilit önem taşımaktadır.

Taymaz (2020) 9 Temmuz 2020 tarihli yazısında; Covid-19 salgının yayılmasını engelleyen tedbirlerin neler olduğunu, bu tedbirlerin maliyetini ve bu tedbirlerin maliyetinin nasıl azaltılabileceğini analiz etmiş ve bu bağlamda bir mikrosimülasyon modeli geliştirildiğini vurgulamıştır. Çalışmada kullanılan modelde yararlanılan ana veri kaynağı 2017 tarihli Hanehalkı İşgücü Anketi olmuştur. Modelde kişilerin davranışları modellenmiştir. Çalışmada, modeldeki her kişi ayrı bir grubu temsil ederken simülasyonun başlangıcında modelde 500.000 kişinin yer aldığı belirtilmiştir. Kullanılan model; hastalık ilerleme süreci, hastalık bulaşma süreci, tedbirler/politikalar, üretim ve istihdam olmak üzere dört temel modülden oluşturulmuştur. Çalışmada, alınan tedbirlerin ve uygulamaya konulan kısıtların etkisini karşılaştırabilmek adına, model tedbirlerin alınmadığı bir ortamda da çalıştırılmıştır. Önlemlerin alınmadığı durumda vaka sayısının doğrusal ve hızlı bir biçimde arttığı vurgulanmış, bu durumun sürdürülebilir olmadığı belirtilmiştir.

Model sonuçlarına göre, sokağa çıkma yasağının bir hafta daha erken uygulandığı durumda ise günlük vaka ve vefat sayısının %30 daha az olacağı belirtilmiştir.

Çalışmada, alternatif bir senaryo olarak tüm ekonomik faaliyetlerin durdurulduğu bir durum da analiz edilmiştir. Mevcut senaryoda vaka sayılarında %40-50 bandında bir azalma yaşanırken tepe noktasının iki hafta erkene çekileceği vurgulanırken, belli bir noktadan sonra vakaların doğrusal olarak artacağı belirtilmiştir. Model uyarınca, salgının bir ay içerisinde kontrol edilmesinin mümkün olmadığı ifade edilmiştir. Uygulanan alternatif senaryolar sonucunda, tedbirlerin şiddetinin artmasının salgını zamanında kontrol altına alması sayesinde ekonomik ve insani maliyetin azalmasında rol oynayabileceği vurgulanmıştır.

Soylu (2020) salgının etkilerini sektörel bazda değerlendirmiştir. Covid-19 sonrasında Türkiye’deki sektörel güven endekslerinin, dış ticaretin, işgücü piyasasının, sanayi üretim

(19)

10

endeksinin ve turizm gelirlerinin doğrudan etkilendiğini vurgulayan çalışmada Türkiye’deki makroekonomik göstergeler değerlendirilmiştir. Çalışmada Türkiye’nin toplam turizm hareketliliğinde, yılın ilk dört aylık periyodu dikkate alındığında %51,2’lik bir daralma gerçekleştiği vurgulanmıştır. Turizm sektöründeki durgunluk sebebiyle turizm gelirleriyle beraber turizm giderlerinde de bir azalma ortaya çıkmıştır. Küresel ölçekte etki yaratan salgının Türkiye’nin dış ticaret istatistikleri üzerindeki etkisine de çalışmada değinilmiştir.

Ocak-Nisan 2020 döneminde Türkiye’nin ihracatı %13,7 azalırken, ithalatın %1 oranı arttığı vurgusu yapılırken, aynı dönem için Türkiye’nin toplam dış ticaret açığının da

%100’ün üzerinde bir artış gerçekleştirdiği belirtilmiştir. Türkiye’de salgın sonrası işsizliği de sektörel olarak inceleyen çalışmada istihdam açısından tarım sektöründe %11,3’lük bir daralma, inşaat sektöründe %6,3’lük bir daralma ve hizmet sektöründe %1,2 lik bir daralma olduğu vurgulanmıştır. Çalışmada, Türkiye’nin yılın ikinci çeyreğinde %5 oranında bir daralma yaşayabileceği ihtimali üzerinde durulmuştur. Bu daralmanın artan dış ticaret açığı, azalan turizm gelirleri, hanehalkı davranışlarındaki değişmeler ve yatırımcıların davranışları ile tetiklenebileceği belirtilmiştir. Çalışmada, alınacak önlemler ile Covid-19 salgınının etkilerinin asgari düzeye indirilebileceği ifade edilmiştir.

Taymaz (2020) Covid-19 salgını kapsamında alınan önlemlerin etkilerini değerlendirirken alternatif politika önerilerinde bulunmuştur. Analizde girdi-çıktı tabloları kullanılmıştır.

Çalışmada, Türkiye için 2012 yılında hazırlanan girdi-çıktı tablosu kullanılarak salgın sebebiyle faaliyeti aksayan sektörlerdeki olası etkiler tahmin edilmeye çalışılmıştır.

Taymaz, salgından çok etkilenen sektörleri; konaklama ve yiyecek hizmetleri, seyahat acentesi, tur operatörü, diğer rezervasyon hizmetleri ve ilgili hizmetler, yaratıcı sanatlar, gösteri sanatları ve eğlence hizmetleri; kütüphane, arşiv, müze ve diğer kültürel hizmetler;

kumar ve müşterek bahis hizmetleri, spor hizmetleri ile eğlence ve dinlence hizmetleri ve havayolu taşımacılığı hizmetleri olarak sıralamıştır. Temel eczacılık ürünleri ile telekomünikasyon hizmetlerinin ise talebinin arttığı varsayılmıştır.

Toplamda 7 sektörün faaliyetinin kısıtlandığı iyimser bir senaryoda katma değerde toplam

%7,2’lik, istihdamda ise %10,7’lik kuvvetli bir azalmanın gerçekleşeceği vurgulanmıştır.

İstihdamda yaşanan azalmanın ücret gelirlerine yansıması durumunda bu düşüşlerin daha keskin olacağı belirtilmiştir. Çalışmada, covid-19 önlemlerinden etkilenen sektörlerin ekseriyetle küçük işletmelerden oluştuğu ve bu sektörlerde yaşanacak küçülmenin yoksulluğu arttıracağı belirtilirken gelirde ve talepte yaşanan düşüşün bütün sektörleri olumsuz anlamda etkileyeceği vurgulanmıştır. Taymaz, tahmin edilen etkiler uyarınca uygulamaya konulmasını gerekli gördüğü bazı politikalara dikkat çekmiştir. Çalışmada, sorunların etkilerini hafifletmek amacıyla işsizlere ödeme yapılmasının önemi

(20)

11

vurgulanırken emeklilere ve düşük gelirlilere de ek gelir destekleri sağlanması gerektiği belirtilmiştir. Gelir desteklerinin koşullardan bağımsız bir şekilde otomatik olarak uygulanması gerektiği çalışmada ifade edilmiştir. Bireyler için gerekli olan bu önlemlerin yanı sıra iş yerlerinin faaliyetlerini sürdürebilmesi için kredi ödemelerinin ertelenmesinin ve istihdamı sürekli kılabilecek önlemlerin alınmasının kritik önem taşıdığı vurgulanmıştır.

Uysal vd. (2020) işgücü piyasasının ve işgücü istatistiklerinin salgından nasıl etkilendiğini incelemişlerdir. Çalışmada; istihdam, işsiz ve işsizlik oranı gibi işgücü piyasasıyla alakalı kavramların ne anlamlara geldiği belirtilerek salgının yol açtığı tahribatın bu değişkenler üzerindeki etkileri incelenmiştir. İşgücü istatistikleri değerlendirilirken Hanehalkı İşgücü Anketi, Kariyer.net ve İŞKUR verileri kullanılmıştır. Analizde, istihdamın verimlilikten uzaklaştığı vurgusu yapılmıştır. Şubat ayında 4 milyon işsiz insan olduğu, mart ayında işsizlik ödeneğinden faydalanan toplam insan sayısının sadece 600 bin olduğu çalışmada yer almaktadır. İşgücünün azalmasının da etkisiyle işsizlik oranındaki azalışın olduğundan daha tesirsiz göründüğünü belirten çalışmada, çalışmaya hazır olduğu halde iş aramayan insan sayısının 1,5 milyona yaklaştığı vurgulanmıştır. Çalışmada, salgın nedeniyle ortaya çıkan olağan dışı koşullarda işgücü piyasasının etkinliğini korumak için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar olduğu ifade edilmiştir. Aylık işgücü piyasası takip edilirken mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerin kullanılması ve Hanehalkı İşgücü Anketi’nin doğru ölçmediği kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin gibi bazı istatistiklerin alternatif veri kaynaklarından da takibinin yapılmasının işgücü piyasasının sağlıklı değerlendirilmesi açısından önemli olduğu belirtilmiştir.

Voyvoda ve Yeldan (2020) covid-19 krizinin çok yönlülüğüne vurgu yaparak salgının ekonomik etkilerini öngörmeyi ve krizin etkilerini en aza indirgeyecek gelir ve maliye politikası önerilerinde bulunmayı amaçlamışlardır. Çalışmada, salgının etkilerinin sadece makroekonomik boyutta kalmayacağı, gelir eşitsizliği ve yoksulluğu tetikleme tehlikesinin yüksek olduğu belirtilmektedir. Çalışmada, salgının tüketici harcamalarına olan etkisi TEPAV tarafından hazırlanan raporlar vasıtasıyla incelenmiştir. Raporlar incelendiğinde, 13 Mart- 8 Mayıs 2020 dönemi göz önünde bulundurulursa toplam harcamanın bir önceki seneye oranla %9, işlem adedinin ise %17 oranında azaldığı belirtilmiştir. Sektörel olarak incelendiğinde ise tüketicilerin harcamalarını en çok azalttığı sektörlerin havayolları, konaklama, kumarhane ve içkili yerler, seyahat acenteleri, yemek, giyim ve aksesuar olduğu belirtilmiştir. Tüketim harcamalarının en çok arttığı sektörler ise market ve alışveriş merkezleri, elektrik-elektronik eşya ve bilgisayar ile çeşitli gıda sektörleri olmuştur.

Salgının bütçe açığında yüksek hacimli bir artışa neden olacağı vurgulanırken, bütçe açığında meydana gelecek olan artışın uygulamaya konulabilecek alternatif kamu

(21)

12

politikalarının etkinliği önünde engel oluşturabileceği ifade edilmektedir. Yapılan analizde bütçe açığını 1.23 misli arttıracağı sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmada, salgının çok boyutlu yapısı itibariyle bütün aktörlerin refahını arttıracak politikaları uygulamanın imkansızlığına değinilirken, alternatif politika arayışı sırasında öncelikler belirlenmesinin gerekliliğine dikkat çekilmiştir. Çalışmada geliştirilen politika programı öncelikli olarak kendi hesabına çalışanlar ve küçük esnaf gelirlerini korumayı amaçlamıştır. Emek Gelir Desteği Programı ile kaybedilen gelirlerin telafi edilmesini sağlamaya çalışmanın öncelikli kaygı olmasının gerektiği vurgulanmıştır.

(22)

13 2.2. Covid-19’a Yönelik Önlemler, Politikalar

Türkiye’de pandeminin olumsuz ekonomik etkilerini telafi etmek üzere çok çeşitli önlemler gündeme getirilmiştir. Bu önlemlerin geniş bir özeti, amaçları ve uygulama alanlarıyla birlikte Tablo 2.1’de verilmektedir.

Tablo 2.1. Pandeminin olumsuz etkilerini gidermek üzere alınan tedbirler

UYGULAMA ALANI ALINAN ÖNLEMLER AMACI VE ETKİLERİ

SGK, KDV, Muhtasar Ödemeleri (ESDH)

Seçilmiş sektörler için KDV Tevkifatı ile SGK Primlerinin nisan, mayıs ve haziran ödemeleri 6 Ay, yani 2021 ilk çeyrek Dönemine

ertelenmiştir.

En çok etkilenen sektörlerin kamu mali yükümlülüklerini öteleyerek nakit akışını rahatlatmak amaçlanmıştır.

Turizm Konaklama Vergisi + İrtifak Hak Bedelleri ve Hasılat Payı Ödemeleri

(TİM)

Toplam ciro üzerinden alınan konaklama vergisi kasım ayına kadar uygulanmayacaktır. Otel kiralamalarına ilişkin irtifak hakkı bedelleri ve hasılat payı ödemeleri Nisan, Mayıs ve Haziran ayları İçin 6 Ay süreyle ertelenmiştir

Konaklama sektörü üzerindeki mali yükün hafifletilmesi amaçlanmıştır.

Kredi Kartlarında Asgari Ödeme Tutarı

(TİM)

Kurul, yapılan mevzuat değişikliği ile Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın görüşünü alarak, kredi kartlarında asgari tutarı dönem borcunun yüzde yirmisi ile yüzde kırkı arasında olacak şekilde belirlemeye ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşünü alarak kredi kartı limitine ilişkin bu sınırlamaları değiştirmeye yetkili

kılınmıştır.

Hanehalkları ve firmaların ödeme güçlüğü yaşamasını engellemek amaçlanmıştır. Hanehalkı temel ihtiyaçlarını daha rahat

karşılayacaktır.

Bankalara Yönelik Likide Politikaları (ESDH)

Bankalara hedefli likidite imkanı tanınmıştır. 91 günlük repo ihaleleri ile bankalara ilave likidite verilecektir. Miktar ihalesi yöntemiyle 1 Yıl vadeli döviz karşılığı Türk Lirası SWAP ihaleleri düzenlenecektir.

Zorunlu Karşılıklar Politikası (ESDH)

Zorunlu karşılıklar uygulamasında reel kredi büyüme koşullarını sağlayan bankalar için Yabancı Para Zorunlu Karşılık Oranı tüm yükümlülük türlerinde ve tüm vade dilimlerinde 500 baz puan İndirilecektir.

Reel kredi koşullarını sağlayan bankalara yaklaşık 5.1 Milyar ABD doları karşılığı döviz ve altın cinsi likidite verilecektir.

(23)

14 Banka Kredi Geri Ödemelerinde

Erteleme (TİM)

Alınan tedbirlerden etkilendiği için nakit akışı bozulan firmaların bankalara olan kredi anapara ve faiz ödemeleri asgari 3 Ay ötelenecek, gerektiğinde ilave finansman desteği sağlanacaktır.

Nakit akışı bozularak kredi geri ödemesinde sorun yaşayacak firmalara öteleme olanağı verilmesi amaçlanmıştır. Firmalar mali açıdan rahatlayacaktır.

Kredi Garanti Fonu Desteği (TİM)

Kredi garanti fonu limiti 25 milyar liradan 50 milyar liraya

çıkartılacaktır. Kredi garantileri ve kredilerde öncelik gelişmelerden olumsuz etkilendiği için likidite ihtiyacı oluşan ve teminat açığı bulunan firmalar ile KOBİ’lere verilecektir.

Firmaların ilave finansman ve kredi ihtiyacının karşılanması

amaçlanmıştır. Firmaların kredi olanakları rahatlayacaktır.

İşe Devam Desteği (ESDH)

Şubat sonu itibariyle kayıtlı çalışan sayısında azaltmaya gitmeyen firmalar için işe devam kredi desteği hayata geçirilmiştir. Salgından ekonomik olarak olumsuz etkilenen bütün firmalar sektör ayrımı olmaksızın başvurabileceklerdir.

Firmaların salgın sonrası

faaliyetlerine devam edebilmelerini sağlamak amaçlanmıştır.

Üretim Desteği (ESDH)

KOSGEB’in Tekno yatırım Destek Programı kapsamındaki ürün listesine yeri ürünler eklenmiştir. Salgın riskinin ortadan kalktığı duyuruluna kadar firmalar bu destekten faydalanabileceklerdir.

Salgının yayılmasını engelleyebilecek ürünlerin üretimini teşvik etmek amaçlanmıştır.

İhracatçıların Oluşan İlave Stokları (ESDH)

Salgınla beraber gelen ihracattaki yavaşlama sürecinde kapasite kullanım oranlarının muhafaza edilmesi amacıyla ihracatçıya stok finansman desteği verilecektir.

Konut Sarışları (ESDH)

500 bin liranın altındaki konutlarda kredilenebilir miktar yüzde 80’den yüzde 90’a çıkarılacaktır. Asgari peşinat yüzde 10’a düşürülecektir.

Geri Ödenmeyen Krediler (ESDH)

Kredi geri ödemelerinde esneklik tanınmıştır. Yeniden yapılandırılmış kredilerin geri ödemelerine esneklik getirilmiştir. Bir yıllık izleme süresi içerisinde ana para veya faiz ödemesi 30 günden fazla geciken ya da bu süre içerisinde bir kez daha yeniden yapılandırılmaya tabi tutulan kredilerin tahsil imkanı sınırlı krediler grubuna alınması şartı

kaldırılmıştır.

(24)

15 Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi

(TİM)

Perakende, AVM, Demir-Çelik, otomotiv, lojistik-ulaşım, sinema- tiyatro, konaklama, yiyecek-içecek, tekstil konfeksiyon, etkinlik organizasyon, sağlık hizmetleri, mobilya imalatı, madencilik ve taş ocakçılığı, inşaat, endüstriyel mutfak ekipmanları, araç kiralama ve basılı yayın ve matbaacılık sektörleri ile gelir vergisi mükellefi 1,9 milyon vatandaşımız mücbir sebep hali kapsamına alınmıştır.

Salgın koşullarının ekonomiye olan etkileri hafifletilmeye çalışılmıştır.

Düzenleme ile beraber firmaların ve gelir vergisi mükelleflerinin gelir-gider dengesinde iyileştirmeye gidilecektir.

Su Faturaları (TİM)

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kararıyla, su faturası ödemelerinin

gecikmesi hâlinde dahi kesinti yapılamayacaktır. Dar gelirli vatandaşların da ev ekonomisine katkı sağlanarak toplumsal hijyen konusunda ilerleme kaydedilecektir.

İcra ve İflas Takipleri (TİM)

Cumhurbaşkanlığı kararıyla nafaka alacakları dışındaki tüm icra ve

iflas takipleri durdurulacak, ihtiyati haciz kararları uygulanmayacaktır. Şirketlerin finansal akışlarını devam ettirmeleri amaçlanırken iflas etmelerinin önüne geçilecektir.

Hazine Taşınmazları Kira Bedellerinin Ertelenmesi (TİM)

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kararıyla hazine taşınmazları üzerinde tahsisli olan ve faaliyetleri durdurulan ticari ünitelerden bu süreçte kira bedeli alınmayacak, açık olan ticari ünitelerde ise personel sayısı ve faaliyet süresi dikkate alınarak kira bedelinde indirim sağlanacaktır.

Hazineye ait olan arazilerde faaliyetine devam eden işletmelere kira desteği sağlanması

amaçlanmıştır. Firmaların sabit giderlerini düşürmek vasıtasıyla uğradıkları zarar azaltılacaktır.

Reeskont Kredileri (TİM)

Reeskont kredilerine vade uzatım imkanı tanınmıştır. Reeskont kredilerine 12 aylık ek taahhüt süresi tanınmıştır. Mevcut reeskont kredisi vadeleri uzatılmıştır.

Ekonomik ortamın ve belirsizliklerin reel sektörde faaliyet gösteren firmalar üzerindeki etkisinin hafifletilmesi amaçlanmıştır.

Parasal Aktarım Mekanizması (TİM)

Piyasa yapıcı bankalara İşsizlik Sigortası Fonu’ndan satın aldıkları DİBS’leri TCMB’ye satma olanağı getirilmiştir. İlave likidite

imkanlarında limitler arttırılmıştır. İhracatçı firmalara Türk Lirası cinsinden döviz kazandırıcı reeskont kredisi kullandırılmıştır.

Parasal aktarım mekanizması güçlendirilerek nakde erişimin kolaylaştırılması amaçlanmıştır.

Kredi Kartı Faiz Oranları

(TİM) 1 Nisan 2020’den itibaren geçerli olmak kaydıyla aylık azami akdi faiz

oranı ve aylık azami gecikme faiz oranı düşürülmüştür. KOBİ’lerin ve hane halklarının yüksek faizler karşısında zorlanmasının önüne geçmeye çalışılmıştır.

(25)

16 KOSGEB KREDİLERİ

(MSÖ)

Küçük ve orta ölçekli işletmelerin kullanacakları kredilerin faiz giderleri KOSGEB tarafından desteklenecektir. KOSGEB ve bankalar arasında düzenlenecek protokol gereğince bankaların uygulayacağı faiz ve masraflar KOBİ’lerin lehine olacak şekilde düzenlenecektir.

Kullanılacak kredilerin vadeleri 48 aydan 60 aya çıkartılırken üst limit arttırılacaktır.

Yüksek İç Talebe Konu Olan Hijyen Ürünlerinin İhracatı

(TİM)

Ticaret Bakanlığının kararıyla; etil alkol, kolonya, dezenfektan, hidrojen peroksit ve meltblown kumaşlar ihracatı kayda bağlı mallar listesine eklenmiştir.

İç piyasada hijyen ürünlerinde karşılaşılması olası arz problemine çözüm getirmek amaçlanarak tıbbi ürünlere erişim kolaylaştırılmıştır.

Bankalara Yönelik Likidite Politikası (ESDH)

Bankalara hedefli ilave likidite imkânları tanınmıştır. Bankaların yeni likidite imkânlarından alabilecekleri azami fon tutarı reel sektöre sağladıkları ve sağlayacakları kredi tutarları ile ilişkilendirilecektir.

Reel sektöre kredi akışının devamını sağlamak amaçlanmıştır. Bankalar ihtiyaç duydukları likiditeye ulaşarak reel sektöre kredi temin etmeye devam edeceklerdir.

Ülkeye Canlı Hayvan Girişleri (TİM)

Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü kararı uyarınca başlamış işlem niteliğinde olanlar hariç tüm ülkelerden gelen hayvanların ülkeye girişi askıya alınmıştır.

Yurt dışından gelen hayvanlar vasıtasıyla virüsün taşınmasının önüne geçilerek kamu sağlığının korunması amaçlanmıştır.

Şirketlerin Özkaynaklarının Korunması

(MSÖ)

Ticaret Bakanlığı kararınca, kamunun iştiraki olan şirketleri hariç tutarak, gündeme alınacak olan nakit kar payı dağıtım kararlarında geçmiş yıl karları dağıtıma konu edilmeyecek ve dağıtım tutarı 2019 yılı net tutarını aşmayacaktır.

Bankaların Aldığı Önlemler

(TİM) Kredi kullanan bireysel ve tüzel müşterilere kredileri ödemelerini yeniden yapılandırma olanağı sağlanmıştır. Personel maaşlarını Kamu Bankaları vasıtasıyla ödeyen firmalara, istihdamlarını azaltmama şartı altında 3 aylık personel maaş gideri kadar limit olanağı tanınmıştır. Bankacılık işlemlerinin bir kısmı ücretsiz hale getirilmiş veya cüzi masraflar alınmaya başlanmıştır. Günlük para çekme limitleri ve nakit yönetim limitleri arttırılmıştır.

Nakit akışının daha kolay

gerçekleşmesi ve bankacılık işlemleri sırasında temasın minimuma

indirgenmesi amaçlanmıştır.

Sosyal Destekler (ESDH) İhtiyacı olan aileler için yapılan nakdi yardımlara ilave olarak 2 Milyar liralık bir kaynak ayrılacaktır. Tek başına yaşamakta olan 80 yaş üzeri vatandaşlar için sosyal hizmet ve evde sağlık hizmetlerinden oluşan program uygulanacaktır.

(26)

17 Kredi Garanti Kurumlarına Verilen

Hazine Desteğinin Artırılması (TİM)

30 Mart tarihli Cumhurbaşkanı kararına göre, karar kapsamında kredi garanti kurumları tarafından verilen kefaletlerin toplam bakiye tutarı 250 milyar TL'den 500 milyar TL'ye, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından kredi garanti kurumlarına aktarılabilecek kaynak sınırı da 25 milyar TL'den 50 milyar TL'ye çıkarılmıştır. Her bir yararlanıcı için Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek kefalet limiti; gerçek kişi yararlanıcılarda 100,000 TL olarak tespit edilirken, KOBİ tanımını haiz yararlanıcılarda azami 12 milyon TL'den 35 milyon TL'ye, KOBİ tanımı dışında kalan tüzel kişi yararlanıcılar için ise azami 200 milyon TL'den 250 milyon TL'ye çıkarılmıştır. Ancak karara eklenen bir geçici maddeyle, kefalet limitlerinin 31 Aralık'a kadar; KOBİ tanımını haiz yararlanıcılar için 50 milyon TL, KOBİ tanımı dışında kalan tüzel kişi yararlanıcılar için ise azami 350 milyon TL olarak uygulanması hüküm altına alınmıştır.

Esnafın ve işletmelerin kredi kullanımının kolaylaşmasının sağlanması amaçlanmıştır. Firmalar daha yüksek hacimli krediler

kullanmak vasıtasıyla nakit akışlarının bozulmasının önüne geçebileceklerdir.

Emekli Maaşları ve İkramiye Ödemeleri (ESDH)

En düşük emekli maaşı 1.500 Türk Lirası olmuştur. Emeklilerin bayram ikramiyeleri erken ödenmiştir.

Yerel Yönetim Destekleri Bankanın likidite durumuna belediyenin durumuna uygun olarak koşullu nakit kredinin verilmesi sağlanmıştır. Yerel yönetimlerin sorumluluk alanlarındaki tüm yerlerin dezenfeksiyon işlemlerine yıl boyunca devam edilecektir.

Tarım Satış Kooperatif ve Birliklerinin DFİF Kaynaklı Kredi Borçlarının Ertelenmesi (İTKİB)

2020 yılında ödenecek olan kredi borçları 2021 yılına ertelenmiştir.

Diğer yıllarda ödenecek borçlar ise faizsiz olarak 1 yıl süreyle ertelenmiştir.

Türkiye Varlık Fonu (İTKİB) Türkiye Varlık Fonu ve alt şirketlerinin rapor sunum tarihleri

ertelenmiştir. Türkiye Varlık Fonu’nun kontrolünü sağlayan işlemlerde bazı hükümlerin uygulanmamasına karar verilmiştir.

Tapu İşlemlerinin Online Yapılması (campaigntr)

Tapu ve Kadastro Müdürlüğü kararı uyarınca başvurular kurulan Web-Tapu sistemi üzerinden yapılabilmektedir. Web-Tapu sistemi vasıtasıyla bizzat gidilmeden taşınmazlara işlem yaptırılabilmektedir.

Kaynaklar1

1“Covid-19 Krizi ile Mücadele İçin Alınan Ekonomik Önlemler”, Ekonomi ve Stratejik Danışmanlık Hizmetleri (Gürlesel, F.C.).

“Covid-19 Krizi ile Mücadele İçin Alınan Ekonomik Önlemler”, Malatya Sanayi ve Ticaret Odası Raporu.

“14 Nisan 2020 İtibariyle Covid-19 ile Mücadele İçin Ülkemizde Alınan Tedbirler”, Türkiye İhracatçılar Meclisi Raporu.

“Covid-19 Kapsamında Ülkemizde Alınan Önlemler ve Devlet Destekleri”, İTKİB Raporu.

“Covid-19 Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi” https://www.campaigntr.com/covid-19-salginina-karsi-alinan-tedbir-ve-onlemler/ Erişim Tarihi: 21.10.2020.

(27)

18 3. Yöntem2

Araştırmada amaçlara ulaşmak amacıyla kullanılan ampirik modelleme platformları 2017 yılı için üretilmiş girdi-çıktı matrisi ve bunun etrafında aynı yıl için yapılandırılmış sosyal hesaplar matrisidir. İlk kısımda girdi-çıktı matrisi hakkında genel bilgiler verilmekte, arz ve talep yönlü analizin özellikleri anlatılmakta ve daha sonra 2017 yılı matrisinin nasıl oluşturulduğu anlatılmaktadır. Girdi-çıktı matrisine ilişkin çarpan ve bağ katsayılarının çıkarımından sonra hipotetik çıkarımın anlatılması ile ilk kısım kapanmaktadır. İkinci kısımda sosyal hesaplar matrisi hakkında bilgi verilmekte, makro- ve mikro- matris özellikleri verilmekte daha sonra açık ve kapalı döngü gelir çarpanları anlatılmaktadır.

İkinci kısmın sonu ise fiyat çarpanı hakkındaki bilgilere ayrılmıştır.

3.1. Girdi-Çıktı Matrisi

Girdi-Çıktı (GÇ) analizi ekonomide faaliyet gösteren sektörlerin çıktılarına olan nihai talepteki değişmeler ve üretim faktörlerindeki değişimin sektörel arz deseni üzerindeki etkilerini ölçmektedir. GÇ analizi talep ve arz yönlü olmak üzere iki tür analiz yapılmasına imkan vermektedir. Sektörlerin değişen nihai taleplerini karşılamak için toplam üretimlerini ne kadar arttırmaları/azaltmaları gerektiği talep yönlü analiz ile hesaplanabilirken, katma değer unsurlarında meydana gelen değişmelerin toplam üretimde meydana getirdiği değişiklik arz yönlü analiz ile hesaplanabilmektedir. Talep yönlü analizler, Leontief ters matrisini kullanırken, arz yönlü analizlerde Ghosh matrisi kullanılmaktadır. Bu matrislerin anlaşılması için katsayı matrisinin özellikleri ve bu matrislerin veri tabanı olan GÇ tabloları anlatılacaktır.

Tablo 3.1. Girdi-Çıktı matrisi Tarım

(1)

Sanayi (2)

Hizmetler (3)

Nihai Talep Toplam Talep Tarım (1)

Sanayi (2) Hizmetler (3) Katma Değer İthalat Toplam Arz

Kaynak: Yazarlar tarafından düzenlenmiştir.

GÇ tablosunun sütun toplamı sektörün toplam arzının nasıl oluştuğunu, satır toplamı ise arzın ne şekilde tüketildiğini göstermektedir. Örneğin tabloda sanayi (2) sektörü arzı

2Bölümün yazımında kısım 3.2, 3.3, 3.4.2 ve Tablolar 3.12 ve 3.13 haricinde büyük ölçüde Çağatay vd. 2020’den yararlanılmış, Tablolar ve cebirsel derivasyon oradan adapte edilmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

-Yurt içi ve yurtdışı seyahatlerde yol, gündelik ve konaklama giderleri, yakıt dahil araç kirası masrafları, özel oto ile yapılan seyahatlerde TÜBĐTAK’ın

miktarındaki artış ile artması gerekmektedir. Bu anormalliğin sebebi çimento-mineral katkı karışımlarındaki alkalilerlin büyük kısmının puzolanlardan gelmesi,

Kırmızı ile gösterilen noktalar, Avocet-S hattında (hassas) PST inokülasyonun 10cu günü sonrasında, Avocet Yr10 hattının (dirençli) inokülasyonu sonrasına

Porselen krozeye alınan tebeşir tozu ve sabun rendesi üzerine lahana-limon suyu, havuç suyu, kiraz suyu, limon suyu, erik suyu karışımından 1,5 mL ilave edildi ve katı

Erkek çocuklara ait kraniyofasiyal değerler (mm olarak baş uzunluğu, baş genişliği, yüz genişliği, çene genişliği ortalamaları); Kız çocuklara ait

Çalışmamızda PARG aktiviteleri eksik olan parg1-2 ve parg2-1 mutantlarında ER stresi altında ER protein katlanma mekanizması genleri incelendiğinde BiP1 ve ERO1

Otomotiv Sektörü- Entegre Çevre İzni Koşullarına Uyumuna ilişkin Mevcut Durum ve Gereksinimler Raporu

Bu çalı¸smada baryonlar için tensör ve sözdeskaler yapı faktörleri I¸sık Konisi KRD (QCD) Toplam Kuralları yöntemi kullanılarak hesaplanmı¸stır.. Tensör yapı faktörleri ⌅ ⌅, ⌃