• Sonuç bulunamadı

TC ANKARA ÜN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TC ANKARA ÜN"

Copied!
142
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TC

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİN SOSYOLOJİSİ) ANABİLİMDALI

TOPLUMSAL VE DİNİ DEĞERLERİN GÖRSEL MEDYADA SUNUMU ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR İNCELEME

- EKMEK TEKNESİ DİZİSİ ÖRNEĞİ-

Yüksek Lisans Tezi

FATİH GÜNAYDIN ANKARA-2013

(2)

TC

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİN SOSYOLOJİSİ) ANABİLİMDALI

TOPLUMSAL VE DİNİ DEĞERLERİN GÖRSEL MEDYADA SUNUMU ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR İNCELEME

- EKMEK TEKNESİ DİZİSİ ÖRNEĞİ-

Yüksek Lisans Tezi FATİH GÜNAYDIN

Tez Danışmanı

Prof.Dr. Niyazi AKYÜZ ANKARA-2013

(3)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİN SOSYOLOJİSİ) ANABİLİM DALI

TOPLUMSAL VE DİNİ DEĞERLERİN GÖRSEL MEDYADA SUNUMU ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR İNCELEME

- EKMEK TEKNESİ DİZİSİ ÖRNEĞİ-

Yüksek Lisans Tezi

Tez Danışmanı : Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı İmzası

... ...

... ...

... ...

... ...

... ...

... ...

Tez Sınavı Tarihi: 29.01.2013

(4)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Bu belge ile, bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu beyan ederim. Bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi ayrıca beyan ederim.(30/01/2013)

Tezi Hazırlayan Öğrenci

Fatih GÜNAYDIN

………

(5)

İÇİNDEKİLER

Kısaltmalar………I Önsöz……….………...……..II Tablolar Listesi……….III Grafikler Listesi………IV GİRİŞ

1. Araştırmanın Konusu……….….1

2. Araştırmanın Amacı ve Önemi……….…..2

3. Araştırmanın Yöntemi……….…....3

I. BÖLÜM KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1. KÜLTÜR 1.1.Kültürün Tanımı………..……...6

1.2.Kültür Çeşitleri………...….……….8

1.2.1.Milli Kültür..……….………...8

1.2.2.Evrensel Kültür……….………..10

1.2.3.Kitle Kültürü……….………..11

1.2.4.Popüler Kültür……….………...12

1.3.Kültür ve Toplum İlişkisi……….……….…….………13

2. DEĞER 2.1.Değerin Tanımı………...……….……15

2.2.Sosyal Değerler……….………..….……16

2.2.1. Sosyal Norm……….….……16

2.2.2. Örf, Âdet, Gelenek ve Görenek………...………..19

2.2.3. Sosyal Değer……..………...….……20

2.2.4. Sosyal Değerlerin Özellikleri……….……….….……..22

2.3. Kültürel Değerler…………..…...………...….………...….…...26

2.3.1.Kültürel İletişim Süreçleri ve Sosyal Değişme….….…………...….…….26

2.3.1.1.Kültürleme………..……….…...………...26

2.3.1.2.Kültürleşme………..……….………..….26

2.3.1.3.Kültürlenme………..………….………..….27

(6)

3.DİN

3.1.Dinin Tanımı………...29

3.2.Din ve Toplum İlişkisi...………..………...………30

3.2.1.Sosyolojik Açıdan Din……….………31

3.2.2.Dinin Toplum Üzerindeki Etkileri………...33

3.2.3.Toplumun Din Üzerindeki Etkileri………..35

4.MEDYA 4.1.MEDYA:TANIMI,TARİHİ VE TÜRLERİ 4.1.1.Medyanın Tanımı……….…….………..………37

4.1.2.Medyanın Tarihi………..………..……..37

4.1.3. Medya Türleri………..………..….43

4.1.3.1. Yazılı Medya ……….……….………...43

4.1.3.2. Görsel Medya……… …………...44

4.1.4. Televizyonun Tarihi Gelişimi………45

4.1.4.1. Olumlu Yaklaşımlar Açısından Televizyon………....47

4.1.4.2. Olumsuz Yaklaşımlar Açısından Televizyon……….…...48

4.2.MEDYANIN İŞLEVLERİ 4.2.1. Kamuoyu Oluşturma………..51

4.2.2. Eğlendirme……….52

4.2.3. Bilgilendirme ve Haberdar Etme………...…53

4.2.4. Kültür Sunumu………..…….………...54

4.2.E. Toplumsallaşma…………...………..55

4.3.MEDYA VE KÜLTÜR . 4.3.1. Kültür ve İletişim………..…………56

4.3.2. Televizyon ve Kültürel Etkileşim………...…………58

(7)

4.4. MEDYA VE TOPLUM

4.4.1.Kitle İletişim Aracı Olarak Medya……….….…...62

4.4.2. Televizyon ve Yaşam...64

4.4.2.1.Gündelik Yaşam ve Unsurları……….….64

4.4.2.2.Aile………...……65

4.4.2.3.Toplumsal Çevre ve Sosyalleşme………65

4.4.2.4.Kültür………...……66

4.4.2.5.Kitle İletişim Araçları………...…...66

4.4.2.6.Gündelik Yaşamı Biçimlendirmede Televizyonun Fonksiyonu..……….……….…...67

II. BÖLÜM EKMEK TEKNESİ DİZİSİNİN İÇERİK ANALİZİ 1. Çalışma Yöntemi………..70

2. İncelenen Televizyon Dizisi………..…72

2.1. Dizinin Özeti………....72

2.2. Dizinin Jenerik Müziği………....74

2.3. Dizinin Oyuncuları………..……....75

3. İncelenen Televizyon Dizisinin İçerik Analizleri………..….76

3.1. Veri Toplama……….…..76

3.2. Temaların Bulunması………...77

3.3. Kodların ve Temaların Düzenlenmesi………...………..79

3.4. Bulguların Tanımlanması ve Yorumlanması………...………....82

3.4.1. İnanç Ana Teması……….………...…..82

3.4.2. İbadet Ana Teması………....…83

3.4.3 .Ahlak Ana teması……….……….…..…………..…96

3.4.4. Aile Ana Teması………....….…………...…….97

3.4.5 .Dil Ana Teması………...………..……98

3.4.6. Örf-Adet Ana Teması………..…….98

3.4.7. Tarih Ana Teması……….………..……103

.. SONUÇ ……… 107

KAYNAKLAR ÖZET

SUMMARY

EK-1 TABLOLAR

(8)

KISALTMALAR

a.g.e. : Adı geçen eser a.g.k. : Adı geçen konu a.g.m. : Adı geçen makale

ARPANET : Advanced Research Projects Agency Network AÜİFD : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Bil. : Bilim

bkz : Bakınız

C. : Cilt Çev. : Çeviren Der : Derleme

DEÜİFD : Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

DPT : Devlet Planlama Teşkilatı

Edit. : Editör Enst. : Enstitü

EÜİF : Erciyes Üniverstesi İlahiyat Fakültesi

EÜİFD : Erciyes Üniverstesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Fak. : Fakülte

Haz. : Hazırlayan Hz. : Hazreti

Ibid : Aslı Latince olan İbidem kelimesinden alınmıştır. Adı geçen eser anlamındadır.

İ.Ü. : İstanbul Üniversitesi İFAV : İlahiyat Fakültesi Vakfı

K.K.T.C. : Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti M.Ö. : Milattan Önce

MÜİFVY : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları

(9)

S.A.V : Sallallahü Aleyhi Ve Selem Sad. : Sadeleştiren

s. : Sayfa

T.D.V. : Türkiye Diyanet Vakfı

TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi

TRT : Türkiye Radyo Televizyon Kurumu

UÜİF : Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Ünv : Üniversite

Yay. : Yayın

(10)

ÖNSÖZ

Küreselleşen ve hızla gelişen dünyada özellikle de Türkiye’de, televizyon başta olmak üzere kitle iletişim araçlarının çocuklar ve gençler üzerinde ne gibi etkiler bıraktığı, hem akademik çevrelerce araştırma konusu olmaya; hem de kamuoyunca tartışılmaya devam edecektir.

Televizyon dizilerinin kültürel yozlaşmaya neden olduğu, gençleri kötü alışkanlıklara sevk ettiği, çocukların gelişimine zarar verdiği yönündeki düşünceler sık sık dile getirilmektedir. Televizyon dizilerini toplumdan ve toplumu yönlendiren, etkileyen olgulardan ayrı bir olgu olarak düşünmemek gerekmektedir. Bu diziler ya da incelenen Ekmek Teknesi dizisi halkın gerçekliklerinden beslenerek ürünlerini tekrar halka sunmaktadır. Diğer yandan, topluma verdiği mesajlarla kültürel değişiklilerin başlamasında ve devam etmesinde de rol oynamaktadır. Eğer dizideki bir karakter toplumsal bir değeri hiçe sayan bir davranış ve hareket yaparsa bu toplumu ve bireyleri direk olarak etkiler. Hatta bunun tam tersi de geçerlidir, yani dizideki bir karakter, eğer toplumsal değerlere uygun davranış içine girerse bu davranış toplumu ve bireyleri direkt etkiler.

Televizyon dizilerinin toplumu etkilediğini belirtirken, kültürün oluşmasında toplumun yönlendirilmesinde tek faktörün televizyon dizileri ve genel olarak televizyon programları olduğunu söylemek de yanlış olur. Çünkü birey gündelik yaşamında televizyonların ve hatta medyanın dışında, çeşitli etki unsurlarıyla çevrilmiş bir çevre içerisinde yaşamaktadır. Kişilerin düşüncelerini biçimlendirmede televizyon dizileri dışında; yaşanılan sosyal çevre, tutum ve alışkanlıklar, dini inançlar, fizyolojik özellikler, aile yapısı, gelir seviyesi, kültür düzeyi, cinsiyet vb.

daha birçok unsurları göz ardı etmemek gerekir. Toplumun kültürel gelişmelerindeki olumsuzluklarını tamamen televizyon dizlerine bağlamak doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

Günümüzde dizilerdeki karakterlere özenilmekte, onlar gibi davranıp, giyinip, konuşulmakta, hatta onların lakapları kullanılmakta, esprileri, hareketleri taklit edilmektedir. Bu anlamda dizilerdeki kahramanların, toplumsal değerler açısından doğru davranışlar sergilemesi ve olumlu mesajlar vermesinin gerekliliği ortadadır.

(11)

Dizideki karakteri ulaşılması gereken kişilik olarak seçen birisi, günlük yaşamın her alanında olduğu gibi toplumsal değerler konusunda da onu taklit edecektir. Bu nedenle, sadece televizyon dizilerinde değil televizyonda yer alan diğer formattaki programlarda da, senaryoların toplumsal değerlere uygun olarak yeniden gözden geçirilmesi ve programların toplumsal değerlere dikkat eden bir yayıncılık anlayışı ile sunulması gereklidir.

İncelemeye konu olan ekmek teknesi dizisini, bütün bu söz konusu tartışmalardan dolayı incelemeye çalıştık ve toplumsal değerler perspektifinde inceleme yapılmış ve bu konu ile ilgili analiz ve tespitler oluşturulmuştur.

Araştırmada tüm diziler, bir bütün olarak incelenmemiş sadece örneklem olarak

“EKMEK TEKNESİ” dizisinin tüm bölümleri (106 bölüm) ele alınmıştır.

Çalışmamız, giriş ile birlikte iki bölüm ve sonuç olarak hazırlanmıştır. Giriş bölümünde araştırmanın konusu, problemleri ve önemi ele alınmıştır. Tezimizin birinci bölümünde ise kavramsal çerçeve değer, din, kültür ve medya kavramlarıyla çizilmiştir. İkinci bölümünde de tezin içerik analizi yapılmıştır. Sonuç bölümünde ise bu çalışmadan ortaya çıkan sonuçlar verilmeye çalışılmıştır.

Din Sosyolojisi yüksek lisans tezi olarak hazırladığımız Toplumsal ve Dini Değerlerin Görsel Medyada Sunumu Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme - Ekmek Teknesi Dizisi Örneği ” adlı çalışmamızın Türk bilim camiasına bir nebze de olsa katkısı olacağını umuyoruz.

Araştırmam boyunca bilgi ve tecrübeleriyle beni yönlendiren, tezin oluşumunda büyük katkı ve desteği olan danışman hocam sayın Prof. Dr. Niyazi AKYÜZ’e teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca maddi ve manevi desteğini benden hiçbir zaman esirgemeyen aileme ve eşime müteşekkirim.

.

Ankara, 2013 Fatih GÜNAYDIN

(12)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1.Ekmek Teknesi Dizisinin Künyesi……….…….………...…….73

Tablo 2.Ekmek Teknesi Dizisinin Jenerik Müziği…………...…….….…....….74

Tablo 3.Ekmek Teknesi Dizsinin Oyuncuları……….…………..…….….……75

Tablo 4.Dizide Kodlanan Temalar………Ek-1 Tablo 5.Çalışma Yöntemi Tablosu……….………..….………….77

Tablo 6.Verilerden Oluşturulan Temalar………...…..……..78

Tablo 7.Ana Tema Grubu………...……….………78

Tablo 8.Üst tema Grubu……….……….….………..78

Tablo 9.İncelenen Toplumsal Değerler……….……….79

Tablo 10.İncelenen Toplumsal Değerler – 2……….………79

Tablo 11.İnanç Ana Teması……….………..80

Tablo 12.İbadet Ana Teması……….….………80

Tablo 13.Ahlak Ana Teması……….………….80

Tablo 14.Aile Ana Teması……….80

Tablo 15.Örf ve Adet Ana Teması……….……80

Tablo 16.Dil Ana Teması……….………..81

Tablo 17.Tarih Ana Teması……….………...…….…..81 Tablo 18.Dizide Adı Geçen Peygamberler ve Şahsiyetler..……….….……Ek-1 Tablo 19.Heredot Cevdet’in Anlattığı Hikayeler……….…..Ek-1 Tablo 20.Dizide Adı Geçen Osmanlı Padişahları………....…...Ek-1 Tablo 21.Ekmek Teknesi Dizisindeki Atasözleri ve Deyimler………....…..Ek-1

(13)

GRAFİKLER LİSTESİ

Grafik 1.İnanç Ana Teması………..….82

Grafik 2.Peygamberlere İman Teması………...……83

Grafik 3.Allah’a İman Teması……….……….…….84

Grafik 4.Meleklere İman Teması……….………….….86

Grafik 5.Ahirete İman Teması……….……….…….87

Grafik 6.Din Teması……….………...…..88

Grafik 7.Kitaplara İman Teması……….…………..89

Grafik 8.İbadet Ana Teması………...………..89

Grafik 9.Namaz Teması………....90

Grafik 10.Dua Teması………..……….92

Grafik 11.Oruç Teması………..…93

Grafik 12.Kuran Teması………...………94

Grafik 13.Kurban Teması………...…………...95

Grafik 14.Hac Teması………..……….…95

Grafik 15.Ahlak Ana Teması………..………...96

Grafik 16.Aile Ana Teması………..…………....…….97

Grafik 17.Dil Ana Teması……….………….….…..98

Grafik 18.Örf ve Adet Ana Teması - 1…………..……….…………..…....98

Grafik 19.Örf ve Adet Ana Teması -2……….…100

Grafik 20.Örf ve Adet Ana Teması -3………...……...101

Grafik 21.Tarih Ana Teması………..……….…….…...102

Grafik 22.Tarihi Şahsiyetler -1……….……..…103

Grafik23.Tarihi Şahsiyetler -2……….…….…..…103

Grafik 24.Dini Şahsiyetler……….….…104

Grafik 25.Tarihe Saygı………..……….….…...105

Grafik 26.Selçuklu-Osmanlı Padişahları………106

Grafik 27.Halifeler……….106

(14)

GİRİŞ

1. Araştırmanın Konusu

Geniş anlamda medya, dar anlamda ise televizyon, 20. yüzyılın en büyük buluşlarından biridir. Sesle görüntüyü bir anda evin içine aktaran bu büyülü kutunun küçük büyük birçok kişinin üstünde egemenlik kurduğu bir gerçektir. 1

Bu gerçek, RTÜK tarafından, ülkemizde 5.360 kişi ile yapılan bir araştırmayla, günlük televizyon izleme süresinin, ortalama olarak 4 saat olduğunu ve toplumumuzun yüzde 20’lik bir kısmının da, günde 5 saat televizyon izlediğini ortaya koyulmuştur. 2

Kitle iletişim araçları içinde yer alan televizyon, bireylerin davranışsal ve bilişsel gelişiminde etkili olan, küçük yaşlardan itibaren dünyayı kavramamızın en önemli araçlarından biridir. 3

Bireylerin saatlerinin hiç de azımsanamayacak bir bölümünü televizyon başında geçirmeleri, görsel ve işitsel duyulara hitap etmesi ve çok çeşitli programlarla ilgi çekici olması gibi sebeplerden dolayı televizyon, doğal olarak insanda bir etki bırakmaktadır.

Son dönemde, televizyon programları arasında özellikle yerli dizilerin hem reyting almaları sebebiyle hem bu sebepten reklam gelirlerinin artmış olması hem de yapım aşamasında harcanan paralar açısından sinema sektörünü geride bıraktığı artık bilinen bir gerçektir.

1 Atalay Yörükoğlu, Değişen Toplumda Aile ve Çocuk, 5. Basım, İstanbul, 1992, s.97.

2 Ü. Ayrancı, N.Köşgeroğlu & Y. Günay, “Televizyonda Çocukların En çok Seyrettikleri Saatlerde Gösterilen Filmlerdeki Şiddet Düzeyi”, Anadolu Psikiyatri Dergisi, C.5, S.3, 2004, ss.133-140.

3 N. Signorielli, “Aging on Television: Message relating to gender, race, and occupation in prime time.” Journal of Broadcasting and Electronic Media,S.2, 2004, ss.279-301.

(15)

2

Bu sebeple bireylerin ve toplumların her türlü gelişiminde önemli bir yere sahip olan ve kimilerine göre “büyülü bir kutu” olan bu televizyonun, Türk toplumunun dini ve toplumsal değerlerini nasıl ve ne kadar yansıttığı bu araştırmanın konusu olacaktır.

Tezimizin kavramsal çerçevesi; kültür, değer, din, medya kavramları ile çizilmeye çalışılmıştır. Bu dört kavramlardan ilki olan kültürün, ne anlama geldiği, kültürlerin çeşitlerinin neler olduğu ve bunların birbirlerinden hangi açıdan farklılaştığı ve kültür ile toplum arasında nasıl bir ilişki var olduğu sorusunun cevabı verilmeye çalışılmıştır.

Kavramsal çerçevenin çizilmesinde bize yardımcı olan diğer kavram ise değer olmuştur. Değer tanımıyla birlikte sosyal değerler ve içerikleri, kültürel değerler ve içerikleri açıklanmaya çalışılmış ve toplumla olan ilişkisi gösteriyle çalışılmıştır.

Diğer bir kavram olarak karşımıza din kavramı çıkmaktadır. Bu zamana kadar her ne kadar din kavramını tanımlamak zor olmuşsa da din kavramını tanımlayarak kavramımızı açıklamaya çalıştık. Hemen sonrasında sosyolojik açıdan dinin ne anlamaya geldiği izah edilmeye çalışıldı. Bu kavramda, son olarak dinin toplum üzerindeki etkilerine ve toplumun din üzerindeki etkilerine yer verilerek bir sonraki kavram olan medyaya geçildi.

Medya kavramını, kendi içinde dört alt bölümde anlatmaya çalıştık.

Medyanın tanımıyla açıklanmaya başlanan kavrama, medya tarihi, medya türleri, televizyonun tarihi gelişimi ile ilgili bilgiler verilerek devam edildi. Medyanın işlevleri çok fonksiyonlu olduğu için medya hangi alanlarda kullanılıyor, toplumda ne tür işlevleri var, toplumun sosyalleşmesine nasıl katkı sağlamaktadır sorularına cevap bulmak için “Medyanın İşlevleri” başlığını tezimize almayı uygun gördük.

Toplumdaki kültürel ögeleri, iletişim araçları olan medyada sıkça gördüğümüzden dolayı medya kavramıyla kavramsal çerçevemizi çizerken medya ile kültür arasındaki ilişkiyi ve etkileşimi Medya ve Kültür Başlığı ile verdik.

(16)

3

Televizyon programları insanların din, kültür, ahlak gibi toplumsal ve dini değerlerini etkilemektedir ve topluma olumlu ya da olumsuz örnek olmaktadırlar Bundan dolayı, genelde medya ve televizyonun özelde ise “EKMEK TEKNESİ”

dizisinin toplumun bu değerlerini ne kadar yansıtabildiği, yansıtıyorsa söz konusu olan bu toplumsal değeri ne kadar doğru yansıttığı araştırmamızın temel konusunu teşkil edecektir.

2. Araştırmanın Amacı ve Önemi

Bugünün dünyasında her şey iletişim temeli üzerine kurulmuştur. Bu nedenle küreselleşen dünyada her türlü satış, reklam, eğitim, yönlendirme, tanıtma ve bilgilendirme iletişim araçlarıyla yapılmaktadır. İletişim araçları dediğimiz medyanın en etkili ve en yaygın biriminin televizyon kanalları olduğu hem reklam dünyasındaki, hem de Radyo ve Televizyon Kurumundaki verilerle artık herkes tarafından bilinmekte ve kabul edilmektedir.

Yapılan araştırmalarda televizyon başında en fazla zaman harcayan toplum olduğumuz verilerle ortadadır ve televizyon başında uzun süre vakit geçiren insanların toplumsal ve dini değerleri ne kadar medyada yer almaktadır sorusu bizi bu araştırmayı yapmaya sevk etmiştir. 4

İletişim araçlarıyla etkilenen toplumun, belli bir süre sonra kendi kültürel yapısında olmayan yaşayışların, düşüncelerin etkisinde kaldığı gözlemlenmektedir.

Bu nedenle kültürüne ve değerlerine giren yabancı unsurların, toplumda yavaş yavaş karşılık bulması toplumsal değerlerin nesilden nesile doğru aktarımını engelleyebilmektedir.

Bu bağlamda Antalya’da ortaöğretim öğrencileri arasında yapılan bir araştırmada Mehmet Akif Ersoy’u erkek öğrencilerin yüzde 49’u, kız öğrencilerin

4 3- 4-27 Aralık 2011, Bugün Gazetesi, Prof.Dr. Nevzat TARHAN’IN Gaziantep Üniversitesindeki araştırması.

(17)

4

yüzde 41’inin tanıdığı, Angelina Jolie’yi ise erkek öğrencilerin yüzde 70’i, kız öğrencilerin ise yüzde 91’inin tanıdığı ortaya çıkmıştır. 5

Bu nedenle medya, toplumu her açıdan çok hızlı bir şekilde etkisi altına alabilen ve dolayısıyla kolaylıkla yönlendirebilen bir yapıya sahiptir. Toplumsal ve dini değerler bakımından toplumun sosyalleşmesine ne derecede yardımcı olduğunu ortaya çıkarmak bu tezin amacını oluşturmuştur.

Bu çalışmada elde edilmek istenen amaç, toplumsal değerleri işleyerek izlenme rekorlarına ulaşmış “Ekmek Teknesi” dizisinde toplumun değerleri iletişim kanallarıyla nasıl aktarıldığını araştırmaktır.

Bu araştırmayı önemli kılan husus, toplumu bir arada tutan ve toplumun kaynaşmasını sağlayan her türlü toplumsal ve kültürel değerlerin, etkileşimde ve iletişimde çok önemli bir yere sahip olduğu herkes tarafından benimsenen televizyon dizilerinde, hangi değerlerin ne ölçüde yer aldığını incelemektir.

3.Araştırmanın Yöntemi

Toplumların dini-manevi kültür öğelerinin yeni nesillere aktarılmasını sağlayan iletişim sürecinin önemli bir kısmını medya vermektedir. Çalışmada buradan hareketle Ekmek Teknesi dizisini yapısal-işlevsel kuram çerçevesinde ve verilerinin yorumlanmasını da içerik analizi tekniği ile dizide var olan toplumsal ve dini değerler araştırılacaktır. Kuramsal olarak, yapısal-işlevsel kuramın seçilmesindeki önemli nedenlerden birisi, teorinin yapı ve düzen kavramlarına vurgu yapması ve toplumu kendi içinde birbirleriyle bağlantılı bir sistem olarak görmesidir.

Yani toplumsal sistemin yapısı içinde, her parça bütün sistemin işlemesine katkıda bulunan özel bir fonksiyon üstlenecektir. Başka bir ifade ile seçilen yapısal-işlevsel

5 5-11 Aralık 2011, TBMM tutanakları, M.E.B. Bütçe görüşmeleri, MHP Balıkesir M.v. Ahmet Duran BULUT’un kürsü konuşması.

(18)

5

kuramla, içerik analizleriyle ekmek teknesi dizisinde toplumsal ve dini değerlerin ne kadar yer aldığı incelenecektir. 6

“Toplumsal ve Dini Değerlerin Medyada Sunumu Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme –Ekmek Teknesi Dizisi Örneği-”” konulu çalışma, durum saptamaya yönelik bir çalışmadır. Bu çalışma için kullanılan araştırma yöntemi içerik analizidir.

Türkiye’de 1980 sonrası yaşanmaya başlayan toplumsal değişmenin bir boyutu olarak kültürel değerlerdeki gözlenen değişmenin televizyon dizilerindeki yansımalarını belirleyebilmek için bir çalışma evrenine ve evrenden örneklem alma zorunluluğuna ihtiyaç duyulmaktadır. Çalışmanın evrenini televizyon dizileri, örneklemini ise yapım yılı 2002 olan ve toplam 106 bölümden oluşan Ekmek Teknesi dizisi oluşturmaktadır. Örneklemde yer alan diziye ulaşıldıktan sonra söz konusu reklamlarda baskın toplumsal değerleri belirleyebilmek için dizi izlenmiştir.

Dizi izlenirken baskın toplumsal değerler kaydedilmiş ve böylece elde edilen bulgular ve verilerle daha sonra içerik analizi yapılmış ve genel değerlendirmelere ulaşılmıştır.

İçerik Analizi

Merten’in ifadesi ile içerik analizi “Sosyal gerçeğin, yazılı/açık içeriklerinin özelliklerinden içeriğin yazılı/açık olmayan özellikleri hakkında çıkarımlar yapmak yoluyla sosyal gerçeği araştıran bir yöntemdir. 7 Gökçe’ye göre, “Bu tanımlamaya göre, içerik analizinin amacı bir metnin tasviri ve açıklaması değil, özellikle metin içeriklerinden sosyal gerçeğe yönelik çıkarımlar yapmaktır” .8

Berger ise içerik analizi ile ilgili şu ifadelere yer vermektedir; “İçerik analizi, bazı şeylerin miktarını, bazı iletişim biçimi örnekleminde ölçmeye dayanan araştırma tekniğidir. İçerik çözümlemesindeki temel varsayım, iletilerin araştırılması ve iletişimin bu iletileri alan insanları aydınlatmasıdır “. 9

6Orhan Gökçe, İçerik çözümlemesi, Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Yay. No:1 Konya,1994,s.11.

7 Orhan Gökçe, a.g.e.,s.11.

8 Artur Asa Berger, ,Kitle İletişiminde Çözümleme Yöntemleri, Çev:Deniz Güler,Anadolu Üniversitesi Yay.,Eskişehir,1993,s.44.

9 Seyide Parsa, Televizyon Haberciliği ve Kuramları, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları, İzmir,1993,s.56.

(19)

6

Bu tanımlardan sonra Ekmek Teknesi dizisinin toplumsal ve dini değerler açısından incelenmesini yaparken neden içerik analizi yöntemine ihtiyaç duyulduğuna da değinilecek olursa; Parsa’nın açıklamaları yol göstericidir;

“Televizyon, film, fotoğraf, reklam gibi görsel kitle iletişim araçlarındaki mesajların, söylemlerin analizi tümdengelimsel bir okumayı gündeme getirmektedir. Mesajın görünen, kolayca yakalanan, sergilenen ve ilk bakışta kavranan içeriği yerine; gizli, üstü kapalı, görünmeyen içeriğin ortaya çıkarılması için içerik analizine ihtiyaç vardır “.10

10 Seyide Parsa, a.g.e.,İzmir,199,s.60.

(20)

7 I.BÖLÜM

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1.KÜLTÜR

1.1. KÜLTÜRÜN TANIMI

Kültür tanımı için ansiklopedilere baktığımızda, Meydan Larousse bu kavramı, "Edinilmiş bilgiler toplamı, cemiyete has içtimai ve dini müesseseler ve zihni faaliyetler” 11 olarak tanımlamaktadır. Öte yandan Brithanicca ansiklopedisi, kültürü, “Mesleki davranışlar ve inanç sistemlerinin birikimi ve bunların dışa yansımasıdır”12 şeklinde tarif etmektedir.

Toplumları bir arada tutan din, tarih ve dil gibi unsurlardan birisi de kültürdür. Kültür kelimesi (Culture) etimolojik olarak incelendiğinde aslının Latince ve anlamının toprağı işleme, ekip-biçmek olduğu görülecektir. Bu kelimenin tarihi seyrine baktığımızda, kelimenin ilk defa Fransa’da kullanıldığını, Voltaire tarafından insan aklının ve zekâsının geliştirilmesi anlamında kullandığını, daha sonra tarihi seyri içersinde bu kelimenin Almancaya geçtiğini, Alman dili sözlüğünde “Cultur”

olarak maddeleştirildiğini ve nihayetinde sırasıyla önce İspanyolcaya İngilizceye ve Slav dillerine geçtiğini bilmekteyiz. 13

Tarihi seyri içerisinde kültür kelimesi ve tarifinin İbn-i Haldun tarafından da yapıldığını görmekteyiz.14.Asırda İbn-i Haldun kültür kelimesi yerine “Ümran”

terimini kullanarak ifade etmiştir. 14

11 Meydan Larousse, Cilt C. 6, s.6438.

12 Brithannica, C. 14, s. 140.

13 Güvenç Bozkurt, İnsan ve Kültür, Remzi Kitabevi, Ankara, ss. 95-97.

14Ünver Günay, Din Sosyolojisi, İnsan yayınları, İstanbul, 2002, s. 28.

(21)

8

Kültür kelimesini ülkemizde ilk defa kullanan ve tanımlayan isim ise Ziya Gökalp olmuştur. “Bir medeniyet müteaddit milletlerin müşterek malıdır. Çünkü her Medeniyeti sahipleri olan müteaddit milletler, müşterek bir hayat yaşayarak vücuda getirmişlerdir. Bu nedenle her medeniyet mutlaka beynelmileldir. Fakat bir medeniyetin her millette aldığı hususi şekilleri vardır ki bunlara hars-kültür adı verilir”. Böylece Gökalp kültürü, milli olan (Hars) ve milli olmayan (Tezhip) olmak üzere iki kısma ayırır. 15

Kültür sahasında Türkiye’de ilk akla gelen Mümtaz TURHAN, kültürün daha geniş bir tarifini yapmaktadır:”Kültür bir cemiyetin sahip olduğu maddi ve manevi kıymetlerden teşekkül eden öyle bir bütündür ki, cemiyet içinde mevcut her nevi bilgiyi, alakaları, ihtiyatları, kıymet ölçülerini, umumi etüt, görüş ve zihniyetiyle her nevi davranış şekilleridir. Bütün bunlar, birlikte, o cemiyet mensuplarının ekserisinde müşterek olan ve onu diğer cemiyetlerden ayırt eden hususi bir hayat tarzı temin eder.” 16

Felsefe sözcüğünde kültür, insanın belli bir amaç doğrultusunda oluşturduğu üretimin tümü biçiminde tanımlanmaktadır. Bu görüşe göre, insan doğayı üretirken kendi kendisini de üretmektedir. Kültür, bütün bu üretimin toplamı olarak ilkel doğanın karsısına yepyeni bir doğa koymakta, insan da doğayı üreterek kendi kültürünü oluşturmaktadır.17

15Ziya Gökalp, Türk Medeniyetleri Tarihi, Milli Matbaa,1926 sayfa 7’den aktaran Mümtaz Turhan, Kültür Değişmeleri(İstanbul: Milli Eğitim Basımevi,1969) İstanbul s. 41.

16M. Turhan, Kültür Değişmeleri, S.40.

17Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Sözlüğü.: Remzi Kitabevi, İstanbul ,1993, s. 231.

(22)

9 1.2.KÜLTÜR ÇEŞİTLERİ

1.2.1. MİLLİ KÜLTÜR:

Milli kültür halk tarafından oluşturulmuş değerler sistemidir. Temelinde halk vardır. Onun için demokratik bir yapı arz eder. Günümüz sosyolojisine göre milli kültür, bir toplumu oluşturan fertlerin çoğunun katılımıyla oluşan kültürdür. Halkın kendi öz değerleriyle oluşur. Milli kültür kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için objektif ve sübjektif olarak iki farklı anlamda ele alınması gerekir. Objektif olarak milli kültür; tarihin belli bir anında, millet topluluğunun sahip olduğu maddi ve manevi müştereklerin toplamıdır. Burada müştereklerden kastedilen, halk çoğunluğunun kabul edip hayatına uyguladığı usul ve değerlerdir. Sübjektif olaraksa milli kültür, kişilerin ve grupların dünya görüşü, değerleri, kabulleri, siyasi ve sosyal mevkii ile millet ve kültürden ne anladığına bağlı olarak şekillenir. Sübjektif tarifler birçok değişkene dayandığından sayısız milli kültür anlayışı ortaya çıkar 18. Her kültürün kendini geliştirebilmesi ve değişen ihtiyaçlara cevap verebilmesi, geleneğinden ürettiği yeni değerler kadar başka kültürlerden uyarlanan unsurlara da dayanır. Esasen başka kültürlerle ilişkilerin yoğunluğu, milli kültürler için bir gelişmişlik göstergesidir. 19 Eğer milli kültürler, kültürel faydalanmanın sonucu kendi özelliklerini koruyabiliyorlarsa bir adaptasyondan; kaybedip aynen taklit ediyorlarsa, o zaman yapılan taklit ölçüsünde bir kültür çözülmesinden bahsediyoruz demektir.

Milli kültürler belli tarihi birikim, tabii şartlar, teknik gelişme ve moral değerlerin uyumlu bir bütünü olarak o toplumun insanlarına anlamlı hayat haritaları sunar. Bu özellikler itibariyle, her toplumun konumu birbirinden kaçınılmaz farklılıklar taşır. Her toplum kendine ait bir tarihe ve yine değiştirilmesi mümkün olmayan coğrafi şartlara sahiptir.20 Ziya Gökalp’a göre milli kültür tanımı şöyledir:

Halkın geleneklerinden, yasaya geldiği şeylerden, örflerinden, sözlü ve yazılı

18Güvenç, a. g.e. ss. 100-101.

19M.Naci Bostancı, Toplum, Kültür ve Siyaset, Vadi Yayınları, Ankara, 1995, ss.7-13.

20bid, ss. 12-13.

(23)

10

edebiyatından, dilinden, musikisinden, dininden, ahlakından ve estetik ürünlerinden ibarettir. Kültürü halk oluşturmaktadır. Onun için halka başvurmak gerekir. Milli kültür, halkın eseridir. Toplumun aydınları, elitleri bu hazineyi, kültürü işleyerek zenginleştirmelidirler. Yine Gökalp’a göre: Fert ancak milli kültürün temsilcisi olduğu zaman bir şahsiyete sahiptir. Kültür ve medeniyetin uzlaşması, manevi kültürün maddi kültüre istediği şekli verebilme kabiliyetine sahip olması ile mümkündür. Kültür medeniyetin adeta ruhudur.21 Aynı şekilde İbrahim Kafesoğlu’na göre; “Milli kültür, millet adı verilen canlı organizmanın ruhu ve beynidir. Nasıl ki canlı bir organizma ruhsuz ve bedensiz yasayamazsa ondan daha karmaşık olan millet de kültür olmadan yaşayamaz. Bir milletin malı olmuş ruhi değerleri, ahlaki yapısı milli kültürüne dayanmalıdır ki bir anlam ifade edebilsin. 22

Milletin gelişmesinde destek vazifesi gören milli kültür, diğer yandan da öbür kültürlerle etkileşimde bulunarak yaptığı sentezler sayesinde zenginleşerek, medeniyetin ilerlemesine katkıda bulunur. Buna göre, millileşmenin şartı, felsefe, sanat, edebiyat, fikri ve teknik sahalarda medeniyete yeni değerler ekleyebilecek güce ulaşmaktır. Buradan da anlaşılıyor ki kalkınmanın, medenileşmenin ilk şartı milli kültür değerlerini muhafaza etmektir. Bunun en güzel örneği II. Dünya savaşı görmüş Japonya, Almanya ve diğer Avrupa milletleridir. Çünkü onlar korumaya çalıştıkları milli kültürleri sayesinde istikrarlı bir şekilde yükselerek dünyaya yayılmışlardır.

Erol Güngör’ün belirttiği gibi milli kültür, canlı ve sürekliliği olan, bir değerler sistemi veya öğrenilmiş davranış biçimlerinin fertlere yansımasıdır.

Hayatımızın her safhasında bu kültür, norm ve değerlere uymakla toplumda yerimizi alarak kişilik kazanırız. Burada şunu tekrar ifade edersek, "Kültürün değiştiğini kabul ediyorsak o zaman bütün zaman ve mekânlar için geçerli bir milli kültür şeması çizmenin doğru olmadığını da kabul etmeliyiz.23 Yani milli kültür, zamana ve şartlara bağlı olarak kendisini yeniler.

21Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, M.E. B Yayınları, Ankara ,1990, ss.30-32.

22 İbrahim. Kafesoğlu, Türk Milliyetçiliğinin Meseleleri, Devlet, Kit. Yayınları, İstanbul,1970, ss.185.

23 Erol Güngör, Dünden, Bugünden, Tarih-Kültür- Milliyetçilik, Ötüken Yayınları, İstanbul 1990, s.165.

(24)

11 1.2.2. EVRENSEL KÜLTÜR:

Kültür unsurları maddi ve manevi olarak iki grupta toplanmaktadır. Genelde maddi kültür edimleri evrensel kültür alanına girmektedir. Az sayıda da olsa manevi kültür unsurları da evrensel kültür alanına girer. Mustafa Erkal, Sosyoloji adlı eserinde bu ayırımı şöyle vermektedir:

Manevi kültüre sadece kültür, maddi kültüre ise medeniyet denilmektedir.

Maddi kültür, teknik araç ve gereç, makine üretim araçları ile maddi yapılardır.

Maddi kültür, manevi kültürün dışlaşmış şeklidir. Maddi kültür beynelmilel olduğu için bütün insanlığın emrindedir ve işlenebilir. Ancak manevi kültür milli olduğu için onu dışarıdan ithal etmek mümkün olmaz. 24

Görüldüğü gibi evrensel kültür, tüm insanların uygulamada belki ufak tefek farklılıklara rağmen benimsediği aynı özelliklere sahip kültürel kalıplardır.

Bir kültür kendi değerlerini meydana getirirken diğer kültürlerden faydalanır.

Bu türlü alıntılar, daha çok teknolojik alanda ve ilim alanında gözükür. Teknolojinin ve ilmin evrensel olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Bunlar kültürel manada teslimiyeti değil, besleyici ve geliştirici bir özellik gösterir. Teknolojinin kullandığı her toplumda onu meydana getiren kültürün izleri taşınır. Bu yaşanılan dönemde hâkim gücün ve kendine ait kültürel izlerin evrensel kültüre yansıması demektir.

Burada önemli bir şey vardır ki, kültür unsurlarının mutlak olarak evrenselleşeceği şeklinde bir kural yoktur. Milli kültürü kavrayamayan bir anlayış, kültürü yalnızca evrensel boyutta ele alma saplantısında bulunabilir. Üzerinde sıkça durduğumuz gibi evrensel kültür alanına kültürün daha çok maddi yönü girer. Bir kültür unsuru millileşmeden evrenselleşemez. Evrensel hale gelen kültür unsurları farklı ve ayırt edebilecek özelliklere haiz kültürlerin izlerini taşıyarak insanlığın faydasına sunulabilmektedir.

24 Mustafa Erkal, Sosyoloji, Der Yayınları, İstanbul, 1993, s.132.

(25)

12 1.2.3. KİTLE KÜLTÜRÜ:

Endüstri devrimi ile büyük şehirlerin doğuşu ve buralara şiddetli göç hareketlerinin olması şehir nüfusunda dengesiz bir artışa neden olmuştur. Buralarda oluşan kalabalıklar belli bir idealden yoksun, belli bir kültür formasyonuna sahip olmayan insanlardan müteşekkil bir topluluktur.25 Her gün biraz daha insanlarla dolan büyük şehirler, istismar edilmeye hazır haldedir. Bir ülkede televizyonlar eğitici rollerini bir kenara itip, milli bütünlüğü bozacak yayınlara yer verip, gazete ve dergiler, gerek köşe yazılarında, gerek haberlerinde doğru yerine yanlışı telkin ediyorlarsa kalitesiz ve ilmi değeri olmayan kitaplar ve dergiler ilgi görüyorsa, o ülke şüphe yok ki kültürel yönden işgal edilmiştir. Kitle denen makineleşmiş insanlar böyle oluşmaktadır.

Çağımızda radyo, TV, dergi, gazete, kitap, dergi broşür, vs. gibi kamuoyu üzerinde sürekli tesir eden basın yayın organlarına kitle haberleşme vasıtaları adı verilir. Bu vasıtalar 19.yy. dan itibaren ortaya çıkan sanayileşme ve teknoloji çağının ürünleridir. Çünkü bu çağdaki yeni buluşlar kitle araçları sahasında da büyük yeniliklere yol açmıştır. Buna bağlı olarak kitle hareketlerinde artış başlamış ve bu artış insanlar arası ilişkileri temelden sarsmıştır. Bunun nedeni kitlelerin çoğaldığı toplum hayatında; zevklerde, dünya görüşlerinde, sosyal tercih ve kararlarında bir güzellik ve ahlak görülmez. Çünkü böyle insanların kendilerine mal olmuş orijinal ve geliştirilmiş fikirleri yoktur. Zevklerindeki millilik yerini evrenselliğe bırakmıştır.

Aklın yerini duyguları alır. 26

20. yy başlarından itibaren kitle ve insan ile birlikte, bunların oluşturduğu dünya görüşü, hayat felsefesi, inanç ve değerleri belirleyen, kitle kültürü ortaya çıkmıştır. Yüksek kültürün kavramsal zıttı kitle kültürü olarak anılır. Kitle kültürü alt seviyedeki bir kültürdür. Sayısal bakımdan çoğunluğun sahip olduğu kültürdür.

Genellikle kültür iletişimiyle iletilir. 27

25 Gökalp, a.g.e, ss.17- 18.

26 Türkdoğan, a.g.e., ss. 179-180.

27 J. Ortega Gasset, Kütlelerin İsyan, Çev. Nejat Muallimoğlu, Birleşik Yayıncılık, İstanbul,1996, s.7.

(26)

13

Kitle kültürü adeta bir bunalım çağı kültürüdür. Maddi olan kültür unsurları ön plandadır. Milli kültür unsurlarına rağbet edilmez. "Bazı sosyologlara göre, kitle kültürü, yayın organı ve araçlarıyla genelleşen mitler, kavramlar, tasavvurlardan oluşan oldukça ilkel bir kültür modellerinin bütünüdür. Tüketim toplumunun işine yarayan, halka bir şeyler bildiğini vehmettiren mutluluk hakkında maddeci ve çocuksu imajlar veren bir kültürdür.28

Sonuç olarak, temel kültürden farklı bir yapı gösteren kitle kültürü, kitle haberleşme araçlarının sonucu olmuştur. Öğretici bir tesire sahiptir, fakat eğitmez, insan hürriyetlerini sınırlandırır, çünkü yeknesaklık eğilimi taşır. Hürriyet ise;

yeknesaklığa ve standartlaşmaya karşı koymak demektir. Kitle kültüründe standart tek tip insan yetişir. Para ve zevkten başka ideal olmaz.

1.2.4. POPÜLER KÜLTÜR

Popüler kültür kavramı, biraz esnek bir tarifi kendi içinde barındırır. Bunun da nedeni popüler kavramına yüklenen anlamın çok farklılık göstermesidir. Bu şartlar altında popüler kültürü şöyle tanımlayabiliriz. Popüler kültür, gündelik yaşamın kültürüdür. Dar anlamıyla, emeğin, gündelik olarak yeniden üretilmesinin bir girdisi olarak eğlenceyi içerir. Geniş anlamıyla, belirli bir yaşam tarzının ideolojik olarak yeniden üretilmesinin ön koşullarını sağlar .29

Bu tanımdan da anlaşılmaktadır ki popüler kültür, egemen ideoloji tarafından özümlenebilir öğeler taşır. Hatta ona uyumlaşıyor olduğu durumlarda bile sömürülen ve bağımlı konumdaki kesimlerin bireylerinin somut ve gerçek olgularından da izler taşır.

Popüler kültür orta sınıfın oluşturduğu kültürdür. Orta sınıfın şehirlerde yoğunlaşmaya başlamasıyla belirir. Bunun için bir nevi halk kültürü veya halkın

28Cemil Meriç, Ümrandan Uygarlığa, İletişim Yayınları, İstanbul, 1996, s. 88.

29Ahmet Oktay, Türkiye’de Popüler Kültür, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1994, s.78

(27)

14

ürettiği kültür olarak anılmaktadır. Fakat Popüler kültür milli kültürle karıştırılmamalıdır çünkü milli kültür, köklü bir dayanağa sahiptir. Popüler kültür ise köksüz gelip geçici süratli değişmelere göre şekillenmeye başlayan, ana üslubuna henüz kavuşamamış olgular içerir: Popüler kültür unsurları, toplum içinde çevremizi her yönüyle kuşatmış durumdadır. Onlarla iç içeyizdir, hatta o kadar etkileşim içindeyizdir ki bize empoze ettiği değerlere göre hayatımızı şekillendiririz. Yani

"Popüler kültür, kitle kültürü, arabeski, müziği, gazetesi, radyosu, dergisi, televizyonu, sineması, oyunu, oyuncağı, salonu, göz karası yüz boyası, ağlaması, özlemleri, sevgileri, nefretleri, umutları, hırsları, heyecanları, modası kitle halinde ticari amaçlarla statükoyu koruma ve arzu edilen şekilde yön verme çabaları çerçevesinde döner durur. Popüler kültür sadece belli malları markaları, kullanışları, etkinlikleri popüler yapmaz. Bunlarla gelen bunlarla iç içe olan dünya görüşleri ve düşünüş biçimlerini de popülerleştirmeye çalışır .30

1.3.KÜLTÜR VE TOPLUM İLİŞKİSİ

Toplum, ortak bir kültürü paylaşan, hayatta kalmak için birbirine bağlı, belirli bir bölgede yaşayan insan gurubu olarak tanımlanır. Kültür ve toplum birbirleriyle yakından ilişkili iki kavramdır. Daha açık bir ifadeyle, bireysiz bir toplum olmayacağı gibi kültürsüz bir toplum da düşünülemez. Aksine bir kültürü dışarı yansıtmayan hiçbir insan toplumu bilinmemektedir.31 Toplum kavramı, geçmiş birikimlerle bize geçen bir teşbihtir. Belleğimizde taşıdığımız ve günlük toplum işlerimizi bir dereceye kadar düzenlilik içinde yapmamızı olası kılan bu benzetme de, yine, içinde yaşadığımız toplum koşullarının biçimlendirdiği bir üründür.32

Toplumu oluşturan öğeler arsındaki ilişkilerin ürünü bireysel olmaktan çok, genel karakter kazanırlar. Bireysel düzeyde başlayan ilişkiler bile zaman içinde genelleşirler. Böylece toplumsallaşırlar. Belirli bir zaman kesitinde ve belirli koşullar altında bu toplumsallaşmış ilişkiler, iki ya da daha çok etmenin aracılığıyla karşılıklı

30 Korkmaz Alemdar ve İrfan Erdoğan, Popüler Kültür ve İletişim, Ümit Yayınları, Ankara, 1994, s.120.

31 Haviland, William A., Kültürel Antropoloji, (Çev. Hüsamettin İnanç ve Seda Çiftçi), Kaknüs Yayınları.İstanbul,2002,s.48.

32 Mardin, Şerif, Makaleler 1, Türkiye’ de Toplum ve Siyaset, Der. Mümtazer Türköne ve Tuncay Önder,İletişim Yayınları İstanbul, 1994 ,s.204.

(28)

15

etki yaratan bir sürece dönüşürler.33 Bu süreçte kültür önemli rol oynar. Zaten kültürün özü bakımından bir toplumsal olgu olarak doğduğu ve geliştiği görüşünde hemen hemen düşünürlerin çoğu bir fikir birliği içerisindedirler. 34 Kültür toplumsal olduğu için toplumu oluşturan çeşitli gruplarla, bizzat bireyler tarafından yaratılır ve paylaşılır. Kişi çevresindeki problemlere çözüm arar ve problemlerin çözümü arasında bağlantı kurup, onları bir sisteme oturtabildiği ölçüde düşüncenin etkinliği artar. Bu nedenle kültür bir yandan bireylerin toplumsal yollarla edindikleri ve toplumsal yollarla ilettikleri bir değer, yargı, inanç, simge ve davranış ölçütleri düzeninden, diğer yandan da, böylece ortaya çıkan geleneksel davranış kalıplanın simgesel ve maddi ürünlerinden oluşur. 35 Birey bu düşünce, değer, davranış ve en geniş anlamıyla eylem ve yapıt modellerini, gerçek toplumsal yaşam içerisinde dolaylı veya dolaysız yollardan öğrenir. 36 Bu aşamada, toplumun değerleri, normları ve kontrol sistemleri ile toplum kültürünün temel unsurları arasında devamlı bir oluşum meydana gelir. Sosyal değerlerden somutlaşarak yükselen ve doğan sosyal kurumlar insanın zihninde, bilincinde kendi toplumu hakkındaki fikirleri oluştururlar.

Bunlar sayesinde yeni âdetler, örfler, görenekler, gelenekler, sosyal değerler, normlar, sosyal-kültürel sistemler, kültür unsurları, sosyal-kültürel kurumlar yoluyla, insanların zihinlerinde oluşan kendi toplumları hakkındaki görüşler sosyo-kültürel hayatlarında benimsetilir. 37

33 Önder Şenyapılı, Toplum ve İletişim, Turan Kitabevi, Ankara 1981,ss.11-12.

34Anıl Çeçen, Kültür ve Politika, Gündoğan Yayınları Ankara,1996, s.43.

35 Arsev Bektaş, Kamuoyu, İletişim ve Demokrasi, Bağlam Yayıncılık, İstanbul,1996, s.29.

36 Barlas Tolan, Toplum Bilimine Giriş: Sosyoloji ve Sosyal Psikoloji, Adım Yayıncılık Ankara,1991,s.23.

37 Nihat Nirun, “Sistematik Sosyoloji Yönünden Aile ve Kültür”, Ankara,1994, s.55.

(29)

16 2.DEĞER

2.1.DEĞERİN TANIMI

Değer, bir sosyal grup veya toplumun kendi varlık, birlik, işleyiş ve devamını sağlamak ve sürdürmek için üyelerinin çoğunluğu tarafından doğru ve gerekli oldukları kabul edilen ortak düşünce, amaç, temel ahlaki ilke ya da inançlardır.

Sözlük anlamıyla değer, “Bir şeyin kıymetini belirleyen ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, şu veya bu kıymette olanın değerinde bulunan” olarak kullanılmaktadır. 38

Bilme yapıp etme, tavır koyma, inanma, ideleştirme vb. nitelikler yanında bir

“değerler dünyasına ait olma” da insanın varlık şartları arasında yer alır .39

Hangi dönem insanına bakarsak bakalım, bunun mutlaka bir değerler dünyasının olduğunun, dolayısıyla insanın bütün yapıp etmelerini bu değerlerin determine ettiğinin ifadesidir ve bu insana özgü olan, insanı insan yapan niteliklerden birisidir .40

Bu konuda Uysal, yapıp eden bir varlık olarak insanın bütün yapıp etmelerinin mutlaka bir “değer” ile ilgili olduğunu ve yine değerin yapıp etmelerimizi belirleyen, yöneten, yönlendiren, onların temelinde yatan ilkeler olduğunu, bir “ değer” ile ilişkisi olmayan hiçbir insan davranışının olmayacağını ifade ederek şöyle devam etmektedir: “Örneğin ben “doğru” olmaya çalışıyorsam, bu doğruluğu bir değer olarak görmemdendir. Doğruluğu bir değer olarak algılamam, beni doğru olmaya zorluyor. Dolayısıyla “doğru” olma çabamdaki temel etken, doğruluğun bende bir “değer” olmasıdır. Keza, namuslu olmaya çalışıyorsam,

38 Şemsettin Sami, Kamus-ı Turki (Temel Türkçe Sözlük), İstanbul, 1985, C.I, s.244.

39 Mengüsoğlu Takiyyettin, İnsan Felsefesi, İstanbul,1988, S. 13,ss.97-109.

40 Enver Uysal, “Değerler Üzerine Bazı Düşünceler ve Bir Erdem Tasnifi Denemesi: İnsani Erdemler-İslami Erdemler”

U.Ü.İ.F. Dergisi C.12, sayı 1, 2003,s.52.

(30)

17

iyiliksever isem, bu “namus” ve “iyilik” kavramının benim için birer değer olmasındandır.41

Değer, tutum ve davranışlar birbirine bağlı olup bir bütün olarak, bireyin toplumsal varlığının en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Davranışların oluşmasında, değer ve tutumlar önce gelmekte, değerler merkezi oluşturmaktadır.

Yani değer ve tutumlar davranışların gerisinde bulunmakta ve onların esasını teşkil etmektedir. Değerler değişmedikçe tutum ve ona bağlı davranışlarda da bir değişiklik olmamaktadır. Davranışın değişmesi ile her zaman tutum ve değerlerde değişme sağlanamamaktadır. Bu nedenle esasta (değer ve tutumda) bir değişme söz konusu olmamışsa, davranışlarda bir geriye dönüş olmakta ve aynı davranış tekrarlanmaktadır. Eğer değiştirme istenildiğinde önce değer değiştirilirse, buna bağlı tutum ve davranışta kendiliğinden bir değişme olmakta ve bu değişikliğin hem daha çabuk, hem de daha kalıcı olduğu kabul edilmektedir 42.

2.2.Sosyal Değerler

Sosyal yapı, gerek ekonomi, teknoloji, kültür, coğrafî yapı, nüfus, ideoloji gibi faktörlerden gerekse bu faktörler arasındaki etkileşimin çeşitliliğinden dolayı karmaşık bir sistemdir. 43 Bu sistemi analiz edebilmek, pek çok kavramlaştırmanın yapılmasını gerekli kılmaktadır. Sosyoloji literatüründe karşılaşılan norm, örf, âdet, gelenek gibi kavramlar bu meyanda sayılabilir. Bunların başlıcaları, bu çalışmada temel noktayı teşkil eden sosyal değer ve ahlâkî değer kavramlarıyla ilgili olduğu gerekçesiyle aşağıda incelenmiştir.

2.2.1. Sosyal Norm

Kültür, bir toplumun yaşam tarzını, kendisine mahsus niteliklerini meydana getiren maddi ve manevî unsurlar bütününü ifade etmektedir. Örneğin, kullanılan her

41 Uysal,a.g.m.,s.52.

42 Mehmet Silah, Davranış Bilimleri 1,Sivas, 1998,ss.188-189.

43 Zeki Arslantürk ve M. Tayfun Amman, “Sosyoloji: Kavramlar, Kurumlar, Süreçler, Teoriler”, Çamlıca Yay., İstanbul, 2001, ss.403-408.

(31)

18

türlü araç ve gereç kültürün maddî unsurları arasında yer alırken, değer, inanç ve hukuk sistemleri de manevî unsurları arasında yer almaktadır. “Bu unsurlar öylesine kenetlenmiştir ki,”her birinin kendilerine has fonksiyonlarının yanı sıra, ayrık otu misali birbirlerine geçmiş bir yapısı vardır .44 Her unsur yeni uzantılar meydana getirmekte, sosyal yapıda bu unsurlar birbirine kenetlenerek karışmaktadır. Bu durum, sosyal yapıdaki bir unsur analiz edilmeye çalışıldığında, başka unsurların da ele alınmasını zorunlu kılmaktadır. Bu kenetlenmiş yapı neticesinde, yeni fonksiyonlar ortaya çıkmakta, bu örüntü de o toplumun kimliğini meydana getirmektedir.

Kültürün manevî unsurlarından biri de normlardır. En genel anlamıyla

“norm”, kural demektir. 45 Bazı norm tanımlarına bakıldığı zaman şu tabloyla karşılaşılmaktadır: “Her kültürde toplumsal düzeni sağlayan, bireylere yol gösteren, doğru ve yanlışı, olumlu ve olumsuzu belirleyen kurallar, standartlar ve fikirler bulunur. Bunlara norm adı verilir. Norm, yaptırımı olan kurallar sistemidir”. 46

“Normlar bir bütün olarak grup veya toplumun varlık, birlik, işleyiş ve devamını sağlayan ve sürdüren sosyal kurallardır”. 47

“İnsanların münasebet, fiil ve amellerindeki çerçeveyi tayin eden kaidelere norm adı veriliyor”. 48

“Belli bir grupta veya toplumda standartlaşmış yol gösterici ve idare edici davranış şekilleridir. Fertlerin davranışlarının başkaları tarafından nasıl değerlendirileceğinin rehberidir. Ferdin davranışlarının tasvip edilip edilmeyeceğini ortaya koymaktadır”. 49

44Akkaya, a.g.e., s.12.

45Nihat Nirun ve Zeki Erdoğmuş, Sosyoloji, Yüksek Öğretim Kurumu Sosyal Bilimler, Ankara, 1977-1978, s. 116.

46Özkalp, a.g.e., s. 75.

47Nihat Nirun ve Zeki Erdoğmuş, a.g.e., s. 117.

48Tahir Çağatay, Günün Sosyolojisine Giriş, Atatürk Üniv. Dil ve Tarih- Coğrafya Fak. Yay., Ankara, 1968, s. 70.

49Erkal, a.g.e., s. 29; T. Caplow, Elementary Sociology, New York, 1965, s. 17’den naklen.

(32)

19

“Bir toplumda insanların belli olaylar karşısında nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen, öyle davranmaya zorlayan kurallara sosyal norm denir” .50

Bu tanımlar ışığında normları; fertlerin ortaklaşa davranış tarzları geliştirerek birlikte yaşamalarında etkin rol alan, yaptırım gücüne sahip sosyal kurallar olarak tanımlamak mümkündür. Bu kurallar vasıtasıyla doğru, yanlış, olumlu olumsuz gibi hükümler belirlenerek ortak fikirlere sahip olunmaktadır. Bu ortak fikirler sayesinde normlar, fertlerin davranışları, giyinmeleri ve yeme tarzları gibi pek çok noktada etkin rol almaktadır. 51

Normlar, toplumda hangi işlevi yerine getirirlerse getirsinler, sosyalleşme sürecinde öğrenilen kurallardır. Bu süreçte toplum tarafından gerçekleştirilen ödüllendirme veya cezalandırma (yaptırım) mekanizması sayesinde yerleşerek devamlılık kazanmaktadır. Ferdin karşılaştığı cezalandırma veya ödüllendirme resmî olduğu gibi gayrı resmi de olabilmektedir. Örneğin hırsızın, mahkeme tarafından cezalandırılması resmi iken, toplumdan dışlanması gayrı resmi bir cezalandırmadır.52

Toplumdaki ihtiyaçlar doğrultusunda normlar geçerlilik bakımından kuvvetlenerek sistemleşebilmekte, yani somut hale gelerek kurumsallaşmaktadır.

Aile, din, eğitim, hukuk gibi alanlar etrafında sistemleşen normlar, bu kurumları meydana getirmektedir. 53

Sosyal normlar; genellikle toplumun ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkan, toplum veya grubun çoğunluğunca onaylanan, belirli yaklaşımlar halini alarak devamlılık kazanmış olan ve genellikle sosyal alanla sınırlı kalan sosyal kurallardır .54 Örneğin gece saat 12’den sonra elektrikli süpürge vs. çalıştırmak gibi gürültülü bir şeyler yapılmaması gereği sosyal bir normdur. Fonksiyonel bakımdan ele alındığında sosyal normlar, bir toplumdaki standartlaşmış, fertleri yönlendirici ve idare edici

50Erhan Arda ve Diğerleri, a.g.e., s. 543.

51Özkalp, a.g.e., s. 75.

52A.g.e., s. 75.

53Dönmezer, a.g.e., ss. 232-233.

54Nihat Nirun ve Zeki Erdoğmuş, a.g.e., s. 119.

(33)

20

davranış biçimlerini ifade etmektedir. 55 Bu nitelikleri vasıtasıyla normlar, fertlerin ilişkilerini düzenlemektedir.

Bu çalışmayla birlikte “Ekmek Teknesi” dizisinde, sosyal norm kavramının daha çok, bu fonksiyonel boyutuna işaret edilmektedir. Çalışmamızın kavramsal ana çerçevesini de bu fonksiyonel boyut oluşturmaktadır.

2.2.2. Örf, Âdet, Gelenek ve Görenek

Örf, âdet, gelenek, görenek kavramları yaptırım güçlerinin şiddeti ve etkili oldukları toplumsal birim bakımından hiyerarşik olarak düzenlenmiş sosyal kuralları ifade etmektedir.

Âdet, toplumda bazı davranış, düşünce ve tutumların, toplumun çoğunluğunun tasvip etmesiyle zamanla yerleşerek geleneksel hale gelmesi sonucu oluşan sosyal normlardır. Âdetler genellikle toplumun ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkmaktadırlar.56 Toplum fertleri bunlara genellikle farkında olmadan uymaktadır. Âdetlerin, ferdin çıkarlarıyla çatışması durumunda, âdetlerin yaptırım gücü devreye girerek, ferdin bunlara uyumu sağlanmaktadır. 57 Her ne kadar “âdet”

kelimesi “örf” kelimesiyle eş anlamlı gibi birlikte kullanılıyorsa da aralarında bir nüans vardır. Âdetlerin değer yüklü olanları örf olarak adlandırılmaktadır. 58 Bundan dolayı örflerin yaptırım gücü daha fazladır ve bu sâyede örfler, hukuk normları arasında yer almaktadır. 59 Âdetleri ihlâl eden fert alay etme, hor görme gibi tepkilerle karşılaşırken, örfleri ihlâl etmesi durumunda daha resmî ve daha sert tepkilerle karşılaşmaktadır. 60 Örneğin ülkemizin doğu kesimlerinde hâlâ devam eden başlık parası uygulaması bir âdet, baba rızasıyla evlenme ise bir örftür. Tarafların karşılıklı rızasıyla başlık parası verilmeyebilir. Ancak baba rızasıyla evlenmeme durumunda ferdin öldürülmesi gibi şiddetli cezalandırmalar olabilmektedir. Örf ve

55Erkal, a.g.e., s. 29.

56Erkal, a.g.e., s. 26.

57Önal Sayın, Sosyolojiye Giriş, Üniversite Kitapları, İzmir, 1994, s. 157.

58Erkal, a.g.e., s. 26.

59Nihat Nirun, Sistematik Sosyoloji Yönünden Sosyal Dinamik Bünye Analizi, Ankara Üniv. Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. Yay., Ankara, 1969, s. 90.

60Güngör, Ahlâk Psikolojisi ve Sosyal Ahlâk, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2000, s. 94.

(34)

21

âdet arasında, içerdikleri unsurlar ve nüfuz ettikleri coğrafî alanın büyüklüğü bakımından da farklar bulunmaktadır. Âdetler, toplum tarafından hem kabul gören hem de görmeyen unsurları içermesine rağmen, örfler sadece kabul gören unsurları içermektedir .61

Görenek kavramı ise âdetlerden daha az yaptırım gücü olan sosyal normlar için kullanılmaktadır.62 Görenek aynı zamanda yapısında modayı da barındırmaktadır. Çünkü modayla birlikte ortaya çıkan yeni bir davranış, zamanla görenek haline gelebilmektedir. Yani göreneğin meydana gelişinde, modadaki yeni olma niteliği etkin rol almaktadır. 63 “Gelenek” de, “görenek” kavramıyla birlikte kullanılmaktadır. Kavram, toplumdaki kültürel unsurların nesilden nesile iletilmesini, eski nesillerle yeni nesiller arasında köprü görevi gören kültürel unsurları, yani sosyal ve kültürel mirası ifade etmek üzere kullanılmaktadır. 64 Geleneğe uyulmaması durumunda herhangi bir toplumsal baskı söz konusu değildir. 65

2.2.3.Sosyal Değer

Değer, bir şeyin beğenilme derecesini, onun, insan zihninde oluşan beğenilme hiyerarşisindeki yerini ifade etmektedir. Yani değer, bir şeyin arzu edilir olup olmadığına dair inançtır. 66 Değerin niteliği, farklı alanlara göre değişmektedir.

Örneğin ekonomi alanında hak-emek, biyoloji alanında sağlık, din alanında kutsallık, ahlâk alanında ise iyilik bir değerdir.

Bu çalışma kapsamında sosyal değerler üzerinde durulmaktadır. Sosyal değerler, bir toplumda duygu, düşünce, amaç ve çıkar birlikteliği doğrultusunda, fertlerin çoğunluğu tarafından kabul edilen ilke ve inançlardır 67. Bu ilke ve inançlar,

61 Zeki Arslantürk ve M. Tayfun Amman, a.g.e., s. 253.

62 Günay, , a.g.e., ss. 21-22.

63 Max Weber, Toplumsal ve Ekonomik Örgütlenme Kuramı, (çev. Özer Ozankaya), İmge Kitabevi, Ankara, 1995, s. 52

64 Günay, a.g.e., ss. 21-22.

65 Max Weber, a.g.e., s. 53.

66 Güngör, Değerler Psikolojisi: “Ahlâk Psikolojisi, Ahlâkî Değerler ve Ahlâkî Gelişme”, Hollanda Türk Akademisyenler Birliği Yay., Amsterdam, 1993, s. 18.

67 Doğan Özlem, “ Değerler Sorununda Nesnelcilik/ Mutlakçılık ve Öznelcilik/ Rölativizm Tartışması Üzerine”, Bilgi ve Değer:

Bilgi ve Değer Sempozyumu Bildirileri, Muğla Üniversitesi Felsefe Bölümü Sempozyum Bildirileri, (Edit. Şahabettin Yalçın), Vadi Yay., Ankara, 2002, s. 283.

(35)

22

toplumun devamlılığının ve kültürünün bir parçasıdır. 68 Bunlar sayesinde fertler, belli durumlar karşısında ortak davranışlar sergilemekte, birbirlerinin davranışlarını önceden tahmin edebilmektedirler. Çünkü bunlar, fertler için arzu edilen-edilmeyen, beğenilen beğenilmeyen, uygun olan-olmayan ayrımında rehberlik görevi görmekte, onlar içi birer ilke, kriter niteliği taşımaktadır. 69

Değerler, sadece toplum tarafından onaylanan davranışların benimsenmesini sağlamakla kalmaz. Aynı zamanda hangi durumda nasıl davranılacağına dair alternatifler sunarken, karşılaşılan zor durumlarda da çıkış kapısı niteliği taşımaktadır. 70 Böylece fert, karar vermede güçlük çektiği durumlarda, değerlerin rehberliğine başvurmaktadır. Ayrıca değerler, ideal davranış biçimleri olarak, zihinlerde bir davranış şeması oluşturmaya yardımcı olmaktadır. Değerler vasıtasıyla oluşan sosyal kontrol mekanizması, fertleri bunlar doğrultusunda davranmaya yöneltmekte, onların sosyal rollerinin gereklerini yerine getirmelerine rehberlik etmektedir. 71

Değerlerin temelinde bulunan değer yargıları, sahip oldukları üstün tutma niteliğinden dolayı kültürün manevi unsurlarından birini teşkil etmektedir. Çünkü değer yargılarında esas olan, bir şeyin başka bir şeyden üstün tutulması, hiyerarşik sıralama içersinde üst kademede tutulmasıdır. 72 Örneğin bayrağımız, maddi olarak bir bezden ibaret olduğu halde, hürriyet ve bağımsızlık sembolü olan bir değer haline gelmiştir73 ve bu nedenle manevi değeri hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Bu noktadan bakıldığı zaman değerlerin, toplum fertleri arasında aidiyet duygularının gelişmesine ve devamlılığına katkıda bulunduğu görülmektedir.

Dünyadaki bütün toplumların paylaştıkları ortak değerler bulunmasına rağmen, her toplumun değerler sistemi kendine has bir nitelik taşımakta, bir nevi o toplumun kimliğinin, kültürünün ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır 74.

68 Muzaffer Şerif, Sosyal Kuralların Psikolojisi, (Çev. İsmail Sandıkçıoğlu), Alan Yayıncılık, İstanbul, 1985, s. 103

69 Özlem, a.g.e., s. 283.

70 Neşet Toku, “Değerlerin Dilemması: Subjektiflik ve Objektiflik”, Bilgi ve Değer: Bilgi ve Değer Sempozyumu Bildirileri, Muğla Üniversitesi Felsefe Bölümü Sempozyum Bildirileri, (Edit. Şahabettin Yalçın), Vadi Yay., Ankara, 2002, ss. 110-111.

71 Fichter, a.g.e., s. 150.

72 Amiran Kurtkan, Türk Milletinin Manevi Değerleri, Milli Eğitim Bakanlığı-Devlet Kitapları, İstanbul, 1977, s.9.

73 Hayri Bilecik, “ İnsan ve Değer Hükümleri”, Kubbealtı Akademi Mecmuası, S. 3, Temmuz, 1978, s. 71.

74 Hayri Bilecik, a.g.e., s.143.

Referanslar

Benzer Belgeler

 İletişim ve eğitim arasındaki ilişki açısından medya, iletişimin temel bileşenlerinden biri olan ‘kanal’ın en pratik, en etkili

 İletişim ve eğitim arasındaki ilişki açısından medya, iletişimin temel bileşenlerinden biri olan ‘kanal’ın en pratik, en etkili

kullanımının amacının işlenecek / öğretilecek konu veya konular hakkında bilgi, materyal ve birtakım görsel veya işitsel medyayı toplama olduğunu söyleyebiliriz..

• Din tanımı içerisinde Tanrı kavramının, irade sahibi bir insanın ve insan ile Tanrı/kutsal arasında bir tür ilişkinin varlığından söz

Sayıltı (assumption): Araştırma sürecinde doğruluğu ispatlanması gerekmeyen önermedir. Genelde sayıtlı ve hipotez birbirine

Düşünümsel modernleşme kuramı bu eserde risk toplumu ile ilişkili olarak «düşünümsellik», «modernlik», «postmodernlik» olarak, üç ana başlık altında

 Örneğin katı bir bürokrasisi ve dinsel görevlileri olan Hıristiyanlığın aksine, İslamın pek çok yorumunda çok daha gevşek bir örgütlenme vardır.  Aynı

 Kitle toplumu eleştirmenleri olarak adlandırılan kitle toplumu kuramcıları sanayi devriminin ardından hızlıca kentlerde ve 19, yy ikinci yarısından itibaren eğitimin