• Sonuç bulunamadı

KİTLE TOPLUMU VE MEDYA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "KİTLE TOPLUMU VE MEDYA"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KİTLE TOPLUMU VE MEDYA

(2)

 Kitle toplumu eleştirmenleri olarak adlandırılan kitle toplumu kuramcıları sanayi devriminin ardından hızlıca kentlerde ve 19, yy ikinci yarısından itibaren eğitimin zorunlu hale gelmesi ve bu nedenle de giderek yaygınlaşması ile birlikte din ve

aile kurumları önemini yetirdiğini ileri sürüyorlar.

 Bu kuramcılar : Gustave Le Bon, Alex de Tocqueville, Jose

Ortega, T.S. Eliot ve Frank Roymond Levis

(3)

 Bu kuramcılara göre eğitimin zorunlu olması ve bu zorunluluk sonucu yaygınlaşması sonucu seviye de düşmüştür. Amaç

sadece hoşça vakit geçirmek olmuştur. Bu nedenle dönemin

medyası giderek kültürel standart düşük içerik hazırlamıştır.

(4)

 19. yüzyıldan itibaren Batılı toplumlarda okur-yarazırlık yaygınlaşsa da yeni okuryazar kesim için gazete ve dergi okumak, entelektüel bir faaliyet olmaktan ziyade vakit doldurmaya, iş molalarında veya paydos sonrasında kafa dinlemeye ve rahatlamaya yönelik bir faaliyet olarak

görülmekteydi.

 Böylece önceki yüzyıl entelektüel tartışmanın başlıca mecrası olan gazete ve dergiler 19. yy itibaren nitelik değiştirerek

eğlence ve dinlenme araçları haline gelmeye başladı.

(5)

 19. yüzyıl işçilerin çalışma saatleri 8 saate düşürüldüğü yasal

kazanımların da yüzyılı olmuştur. Böylece çalışanlar belli

oranda boş zamana da kavuşmuş oldular. Ortaya çıkan bu

boş zamanı eğlence medyası doldurmaya başladı. Eğlence

medyasının sadece işçi sınıfına yönelik olduğunu söylemek

eksik olur. Beyaz yakalıların da eğlence medyasını ya da

eğlenceli içeriği tükettiğini söylemek mümkündür.

(6)

 Böylece gazeteler de yarı okur yazar olarak adlandırılan bu yeni okuryazar kesimin kolaylıkla takip edebileceği

hikayelere ağırlık vermiştir.

(7)

 Mesela bazı gazeteler kendilerini şöyle tanımlıyormuş. “Gazetem çeyrek aydınlara yatılı okullar tarafından devşirilen büyük yeni kuşağa, yalnızca okuyabilen fakat dikkatlerini uzun süre

toparlayamayan genç bay ve bayanlara hitap edecek. Bunlar

trenlerde otobüslerde ve tramvaylarda kendilerini meşgul edecek

bir şeyler ister… istedikleri, dedikodu türü malumatın en hafif ve boş olanıdır. Biraz hikâye biraz tasvir, biraz skandal, biraz nükte, biraz istatistik … her şey çok kısa olmalıdır, azami beş santimetre;

dikkatlerini beş santimetreden fazla toparlayamazlar. Dedikodu bile onlar için uzundur. Boş gevezelik isterler» (Swingewood, 1996).

(8)

 Bu yüzyıl işçilerin yurttaşlık hakları açısından da önemli

kazanımların dönemi olmuştur. Oy verme işçi sınıfı erkeklerini de kapsayacak şekilde genişletilmiştir.

 Bu nedenle sadece işçi sınıfına hitap eden küçük politik gazeteler karşısında artık toplumun tüm üyelerine, tüm yurttaşlara seslendiğini ifade eden ve bunu tarafsızlık, dengelilik ve nesnellik gibi profesyonel meslek ilkelerini ortaya atarak meşrulaştıran gazeteler yer almaya

başlamıştır.

(9)

 Gazeteler artık nerdeyse bütün topluma hitap ediyordu. Bu

nedenle de profesyonel ilkeler oluşturuluyordu. Gazetelerin

profesyonel ilkelere gereksinim duymasının nedeni en önemli

gelir kaynağının reklamlar olmasıydı. Bu sayede hem gazete

fiyatları düşmüş hem de okuyucu sayısı artmıştır.

(10)

 19.yy düşünürleri yeni gelişmelere karşı mesafeli

davranıyordu. Hızlı göçle kentlerde toplanan okur-yazar ancak, orta-alt sınıfı olan kalabalığı kitle(yığın) olarak

nitelendiriyordu. Bu kitle aile ve din gibi geleneksel bağların çözülmesiyle ortaya çıkmış örgütsüz atomize bireylerden

oluşuyordu. Bu kitle son derece irrasyonel ve yıkıcı olabilen bir insan kalabalığından başka bir şey değildi.

 Dolayısıyla kitle toplumu kuramcıları denirken kitle

toplumunu benimseyip savunanlar değil tersine eleştirenler

kastedilmektedir.

(11)

 Gustave Le Bon, Kitleler Pskolojisi, 1895 : kitle toplumu

düşünürlerinden birisidir. Le Bon kitleyi şuursuz ve hayvani bir kalabalık olarak tanımlar. Bu nedenle de düşünmeye ve muhakeme etmeye pek az kabiliyeti olduğunu ileri sürer.

İçgüdüleriyle hareket eden vahşi bir hayvan gibi davrandığını belertir.

 Ancak Le Bon’a göre kitle kendiliğinden harekete geçmez.

Çünkü harekete geçmek için bir lidere ihtiyaç duyar.

(12)

 Alex de Tocqueville, Amerika’da Demokrasi 1835 ve 1840:

Fransız olan Tocqueville, bu çalışmasında genel olarak

Amerikan toplumunu inceler. Bu nedenle dönemin Amerikan basınını da inceler.

 Bireyin güçsüz olduğu ve kalabalığın içinde yitip gitmiş

olduğu demokratik toplumlarda gazete, insanları bir araya

getiren ve bir arada tutan en önemli araçtır.

(13)

 Tocqueville’e göre Fransa’daki okuyucular, ABD’dekilerden daha fazla politik yorum okumaktadır.

 Basının kamuoyu yaratma gücü merkezileştiği oranda artmaktadır.

 Birçok gazete aynı görüşü savunduğu zaman ancak bir etki yaratır. Basın tutkuları yaratmaz yalnızca var olan tutkuları alevlendirir.

 Öyle ki Tocqueville Amerika’nın büyük yazarlar

yetiştiremediğini çünkü düşünce özgürlüğü olmadan edebi

dehanın gelişemeyeceğini savunmaktadır.

(14)

 Tocqueville Fransa ve ABD basınını karşılaştırır. Sonuç olarak düşünüre göre niceliksel yayın artışının kendiliğinden

düşünce ve ifade özgürlüğünü beraberinde getirmediğini veya düşüncenin tek tipleşmesini garantilemediğini

vurgulamaktadır.

(15)

 Jose Ortega Gasset, Kitlelerin Ayaklanması, 1930: İspanyol düşünür kitle olarak gördüğü kalabalığın yönetime

katılmasından çok rahatsızdır. Hatta bu durumu aşırı demokrasi olarak nitelemektedir.

 Ortega, seçkin azınlıklar ve kitleler arasındaki ayrımın sınıfsal

bir ayrıma denk düşmediğini ileri sürer. Bu anlamdaki kitlenin

de işçi sınıfını ifade etmediğini söyler.

(16)

 Aslında Orteganın öncüsü Nietzsche dir. Nietzsche her

sağlıklı toplumda üç ayrışmış tipin bulunduğunu ifade eder:

 Düşünsel olarak üstün olanlar

 Bedenen üstün olanlar

 Bu ikisine de girmeyenler

(17)

 Ortega’ya göre kitlenin ayırt edici nitelikleri sıradanlık,

durgunluk, vasatlık, durağanlık, tartışmaya ve öğrenmeye kapalılıktır. İşte bütün bunlara rağmen bu kitlenin

kendisinden çok emin olmasının nedeni medyadır. Gazete, dergi, film ve fotoğraf gibi iletişim araçları zamansal ve

mekânsal uzaklığı ortadan kaldırarak kitlede her şeyi bilir ve

görür hissi yaratmaktadır.

(18)

 Ortega’ya benzer şekilde İngiliz şair ve eleştirmen Thomas Stearns Eliot

 Yüzyılın başını kültürel açıdan gerileme, çöküş bozulma standartların düşmesi, ve çözülme kavramlarıyla

betimlemektedirler.

 Frank Rymond Leavis ise makinenin yaşam alışkanlıklarını ve koşullarını katasttrofik bir şekilde değiştirdiğini bu nedenle bu değişime uyum sağlamak giderek zorlaştığını ileri sürer.

Ebeveynlerin giderek çocuklarıyla baş etmekte zorlandığını

ifade eder.

(19)

 Sonuç olarak kitle toplumu teorisi esas olarak 1830’larda

başlayarak 1830’ların sonlarına kadar, aralarında Tocqueville gibi aristokrat aileden gelenlerin de olduğu kişiler tarafından geliştirilmiş bir düşüncedir.

 Bu düşünürlere göre kitle niteliksel olarak pek de birbirinden farklı olmayan atomize bireylerden oluşan, geniş ama tek

tipleşmiş kentli nüfusu ifade etmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışmada, soğuk iklim bölgelerinde konutların ısıtılması için hava-hava çalışan bir ısı pompasına çift fazlı güneş enerjisi destekli düzlemsel

Özet: 1 Ocak 1999-31 May›s 1999 tarihleri aras›nda Kocaeli Üniversitesi Araflt›rma ve Uygulama Hastanesi’de ya- tan 3260 hastada geliflen hastane infeksiyonlar›,

siyasal ve ekonomik ilekiler ve y a p d m belirgin dzelliklerinden dolayl bfr sanayi sonrasi top- lum olugumuada birbirlerine yakmlastklan g6riiqiinii taquna-

İnsanın çıkar tutku­ larım yenmesi, özgürlüğünü ve Tanrı için duyduğu sevgiyi artırır.6 7 Ancak Yunus insanın yazgısının öncesiz olarak Tanrı

[r]

3- Yakın ve uzak çevrede toplum için mevcut hizmet olanakları.  Sağlık hizmetlerinin

There are principle ways fundamentally used to enlarge and enrich Albanian language lexical corpus by using homonymous pairs borrowed from Turkish or other Balkan languages as

Toplumsal tarih 1970’lere kadar akademik ilgi alanına girmemiştir. Bu tarihlerde sosyal bilimlerin gelişmesine ve yeni üniversitelerin ilgisine bağlı olarak önem