• Sonuç bulunamadı

MEDYANIN TARİHİ

Belgede TC ANKARA ÜN (sayfa 51-59)

4.1. MEDYA

4.1.2. MEDYANIN TARİHİ

38 4.MEDYA

39

askerlerin yanında yer alan yazıcılar saygın memurlardı. Kullanılan yazı dili ancak bu yüksek gruptaki insanların çözebilecekleri bir dildi. Yazının gizemli dünyası zamanla gerçek yaşamdan koptu, çünkü bilginin üretilmesi değil aktarılmasıydı önemli olan. MÖ 800–600 yılları arasında Asur kralları, MÖ 1800 dolaylarında Hammurabi zamanında yazılmış matematik, cerrahlık ve tıp konularındaki kitapları kütüphanelerinde bulundurmakla övünürlerdi. Mısır ve Babilli öğrenciler için kitap ne kadar eskiyse o kadar iyiydi, yeni kopyaların eskiler kadar iyi olmadığı söyleniyordu. Kitabın güncelliği ve son buluşları içermesi aranılan özellikler değildi.

Yazıcılarla öğrenciler arasında geliştirilen aracılık sistemi bugünkü kitap yayıncıları ve dağıtımcılarının öncüleriydi. 129

Daha sonra da basımevleri kurulmaya başlamıştır. Baskı tekniklerinin ve matbaanın gelişmesinin bir sebebi de gazetelerin yaygınlaşmasıdır. 16. yüzyıl sonu ve 17. yüzyıl basın da; sanatçıların, bilginlerin ve büyük iş adamlarının bir araya gelerek basımevleri kurduklarını belirten Türkoğlu 17. yüzyılda ticari haberlerin ve resmi bildirilerin yayınlandığı gazetelerin, 18. yüzyılda ise gündelik haber gazetelerinin yaygınlaşmasının, baskı tekniklerinin gelişmesi yolundaki çabaları hızlandırdığını vurgulamaktadır. Türkoğlu ayrıca, 19. yüzyıl başında baskı makinelerinde buhar gücünün kullanılmaya başlanması ile daha önce insan eliyle saatte 200 sayfa basılırken saatte 4000 sayfa basılmaya başlanmasının o dönem için baş döndürücü bir hız olduğunun altını çizmektedir. Bu gelişmeler sonucu bir dönemden sonra okuryazarlık, sadece üst sınıflara ait bir özellik olmayıp toplumun her kesimindeki insanlar için bir zorunluluk haline gelmiştir. Okuryazarlığın çoğalması, kitabın yaygınlaşmasıyla, fikirlerin ve bilginin aktarılması da aynı oranda ivme kazanmıştır. Buna paralel olarak da Avrupa’da düşünce devrimiyle birlikte aydınlanma söz konusu olmuştur. Okuryazarlık ve kitabın yaygınlaşması kitapevinin sanayileşmesini getirmiştir. Böylelikle de bu yoğunluğa paralel olarak kitle medyalarına geçiş gündeme gelmiştir. Bu gelişme de dönemin popüler kültürünün değişmesine neden olmuştur. Kitle medyalarına geçişle de iletişimin bütün dünyaya yayılması gerçekleşmiştir. Kitle medyalarına geçiş dönemini Frederic Barbier ve Catherine Bertho Lavenir, Medya Tarihi adlı kitapta şu şekilde aktarmaktadır:

129Nursay Türkoğlu, İletişim Bilimlerinden Kültürel Çalışmalara Toplumsal İletişim Tanımlar, Kavramlar, Tartışmalar, İstanbul, Babil Yayınları, 2004, ss.59–60.

40

“1850–1950 yıllarının en önemli özelliği, bu yıllarda iletişimin dünyaya yayılması olmuştur. Posta, telgraf ve telefon şebekeleri, sonra da, 1900’den itibaren radyo iletişimi, enformasyonun genel ekonomisi üzerine çift etkide bulunur. Posta, basılı yayın ve enformasyon alanındaki önemli dönüşümlere katkıda bulunarak, kitapların, gazetelerin ve haberlerin aktarımını sağlar. Özel mesaj, mektup, ticari veya diplomatik mesaj gibi her şey daha süratli biçimde ve daha uzak mesafelerde dolaşıma girer, böylece zihniyetleri, pratikleri, kullanımları, hatta mekân ile zamanın algılanma biçimini değiştirir. Telgrafın tıpkı fotoğraf gibi tipografi kültürünü tekrar tartışmaya açtığı yazılabilmiştir: Telgraf, bağlamından kopartılmış bir enformasyonu değerli kılarak, söylemde belli bir tutarsızlığı mümkün kılar ve analizi geri plana iterek sürate öncelik tanır. 19. yüzyılda doğmuş olan büyük iletişim şebekeleri öte yandan demokrasinin çıraklık dönemiyle bağlantılıdır: Bu şebekeler enformasyonun kontrolüne yönelik olarak tasarlanan, ekonominin ve siyasi yaşamın değerlerinin organizasyonuyla uyum içinde bulunan birtakım sistemlerin kullanılmasını kışkırtır ve aynı zamanda uzaktan iletişime bağlı yeni davranışların kodlarının öğrenilmesi için bir fırsat olur. Aynı durum, 20. yüzyıl sonunun elektronik kitle iletişim araçları için kullanılacak maharetler için de söz konusu olacaktır. 130 Birinci enformasyon devrimi olarak tanımlanan 19. yüzyıl, haberlerin ve bilgilerin iletimi teknolojisinde çok önemli değişimlerin görüldüğü bir dönemdir. Yine bu yüzyılda özellikle de telgrafın icadından sonra, kitle iletişimi alanında yeni olanakların da ortaya çıkmış olduğu görünmektedir. Telgraf kitle iletişim araçları tarihinde önemli bir yere sahiptir. Mektup ile mesajların iletilmesi için günler ya da aylar gerekirken telgraf bu süreyi dakikalara ya da saatlere indirmiştir. Söz konusu dönemde telgrafla mektup arasındaki farkı, Barbier ve Lavenir şu örnek ile vurgulamaktadır:

“1830’da bir Londralı, Hindistan’a mektup yazdığında, mektubu Ümit Burnu’nu kat eder ve alıcısına beş ila sekiz ay sonra ulaşırdı; Muson’dan dolayı, gönderen karşı tarafın cevabını ancak iki yıl sonra alabilirdi. 1850’den sonra, trenle, buharlı vapurla ya da deve sırtında yol alan, İskenderiye, Kahire ve Süveyş güzergâhını takip eden aynı mesaj, hedefine en fazla otuz ila kırk beş günde ulaşır;

gönderen, mektubunu gönderdikten üç ay sonra cevabını almayı bekleyebilirdi.

130Ibid., s.63.

41

“1837, telgrafın icadı; 1876, telefonun ortaya çıkışı; 1899, radyo iletişim araçlarının düzenlenmesi. Öte yandan bu icatlar tek başlarına bir şey ifade etmez.

Tüm anlamlarının anlaşılması için bu icatların, taşımacılık devrimlerini (demiryolu, denizcilik), posta şebekelerinin modernleşmesini, ekonominin özellikle kolonyal imparatorlukların yükselişine bağlı olarak yaygınlaşmasını, basım teknolojilerindeki değişimleri ve parlamenter demokrasinin güçlenmesini de kapsayan sürekli değişim içindeki bir bütün içine yerleştirilmesi gerekir. 131

Bütün bu gelişimlere paralel olarak hem ülkelerin kendi içlerinde, hem de bütün dünya üzerinde bir bütünleşmenin başlamış olduğu görünmektedir. Posta hizmetlerinin gelişmesiyle, telgraf şebekelerinin birbirlerine bağlanmaları ve deniz altı kablolarının döşenmesiyle, teknolojinin nimeti olan yeni bir iletişim sistemi kurulmuştur. İnsanların bütün dünya üzerinde birbirine bütünleşmiş bir iletişim şebekesi olması yönündeki isteği paralelinde, deniz altı kabloları vasıtasıyla bu bağlantılar kurulmuştur. İlk başlarda teknolojik yeterlilik konusunda sıkıntılar yaşanmış olmasına rağmen, aslında bu durum teknolojinin de gelişimi için ileriye yönelik bir çalışma olacaktır.

“Deniz altı telgraf kabloları, 1850 ile 1950 arasında, elektrikli tekniklere başvuran ilk uluslararası iletişim şebekesini oluşturur. İlk dönemlerde, 1850 ile 1860 arasında, Avrupa’daki karasal telgraf şebekelerinin birbirlerine bağlanmasında aşama kaydedildi. Ancak kısa sürede, örneğin denizlerin asılmasını gerektiren bağlantılar için güçlü bir talep ortaya çıktı: Paris- Londra, Londra-Hindistan ya da Londra-New York. 1850’de Mans altında, hala kesin olmayan teknik koşullarda ilk hat inşa edildi.

Büyük İngiliz şirketi yüzyılın ikinci yarısında tüm küreyi kapsayan ve çekim noktalarının hepsi İngiliz kolonilerinde bulunan stratejik bir şebeke inşa eder. 132

19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan telefon, hem yapısal hem de toplumsal kullanımı anlamında telgraftan farklı bir teknolojiye sahiptir. Telefonun

131Ibid., s.132.

132Ibid., s.134.

42

ortaya çıktığı dönemde, posta hizmetleri ve telgraf için hali hazırda kurulmuş şebekeler bulunmaktaydı. Telgraftan ve diğer posta hizmetlerinden telefonu ayıran nokta, telefonun yazıyla değil sesle ilgili bir tekniğe sahip olmasıdır. 19. yüzyılın sonlarında ise iletişim sistemlerinin tarihi için büyük bir teknolojik yenilik olan radyo ortaya çıkar. Radyonun ortaya çıkısının iletişim dünyasına kökten bir yenilik getirdiğini belirten Barbier ve Lavenir, denizdeki gemiler ile görsel (bandıralar) ya da işitsel (sirenler) sinyaller dışındaki yollarla iletişim kurma imkânı sağlandığını ve bununda askeri bir filoya manevra yaptırmak ve ya bir tüccar gemisine avantajlı bir yük bulmasını sağlamak gibi stratejik ve iktisadi olarak büyük önem taşıdığını vurgulamaktadır. 133

1960’lı yıllarda uydu teknolojisinin kullanılmaya başlanması ise, telefon gibi iletişim araçlarının kullanımında olduğu gibi TV yayıncılığı için bir dönüm noktası olmuştur. Uydu teknolojisindeki gelişmelerin uluslararası boyutlardaki önemi ise göz ardı edilemez. Bu sayede ile kez kıtalar arası ve ülkeler arası yayın gerçekleştirilmiştir. Televizyonun etkisi sadece ulusal sınırlar içinde değil uluslar arası boyutta da görülmeye başlamıştır.

Televizyon yayınlarının dağıtımı konusunda teknolojik yeniliklerin paralelinde değişimler de başlar. Uydu teknolojisinin kullanılmaya başlanması ile gerçekleşen bu dönüşüm ile televizyon yayıncılığının şekli de değişmeye başlamıştır. Televizyon yayıncılığı devlet tekelinden ve iktidarların kontrolünden yavaş yavaş çıkmaya başlamıştır. Haberlerde ve programlarda çeşitlilik oluşmaya başlamıştır. Yayıncılar izleyicilerin ilgisini sürekli olarak çekebilmek için farklı yöntemler geliştirmişleridir.

1980’li yıllarla birlikte televizyonun kitlesel bir tüketim aracı haline geldiğini görmekteyiz. Bu nokta da Barbier ve Lavenir, televizyon ve kitle tüketimi arasındaki ilişki hakkında şunlara rastlamaktayız:

“1980’li yılların televizyonu için belirleyici olan şey, kitle tüketimidir.

1975’ten itibaren, Fransızların üçte ikisi televizyonu her gün, haftada ortalama on beş

133Ibid., ss.145–146.

43

saat seyrediyordu. On yılda, izleme süresi yavaş yavaş artar, günde kişi başına 132 dakikadan 1985’te 145 dakikaya yükselir. Tüketim ancak 1994’te durulmaya başlayacaktır. Genel kanalların kitlelerini ayırt etmek zordur: Yaşlı insanların öğleden sonraları daha çok televizyon seyrettikleri bilinse de, yasa ve sosyo-profesyonel kategorilere göre sınıflanan diğer tüketim pratikleri ancak ufak çeşitlilikler gösterir. Bu kitle tüketiminin toplumsal etkilerinin analizi, ilk dönemde esas olarak kültürel elitlerin hâkim meşgalelerine göre yapılır. Bu analizlerde, programların toplumsal modelleri ve yayınların kamuoyu oluşumundaki etkileri üzerine uzun süredir kafa yoran A.B.D.’liderin çalışmalarındaki sorunsallar yeniden ele alınır. 134

İnternetin kitle iletişim araçları tarihindeki yeri daha yeni olmakla beraber, gün geçtikçe önemi büyük bir hızla artmıştır ve artmaktadır. İlk olarak askeri amaçlı çalışmalar ile ortaya çıkan ve bugün bütün dünyayı saran iletişim ağı olan internetin ortaya çıkışı ve gelişimi ile ilgili olarak Uluç, şu bilgileri vermiştir: “İnternet ilk olarak ABD’de askeri amaçlı bir proje ile ortaya çıkmıştır. 1960’lı yıllarda, Soğuk Savaş döneminin nükleer çatışma tehdidi yüzünden savunma amaçlı projelere büyük harcamalar yapılmakta idi. ABD tarafından geliştirilen ve ARPANET (Advanced Research Project Authority Net) adı verilen proje, ülke savunmasını birbirine bağlı bilgisayarlarla kurulacak iletişimle koordineli bir biçimde sağlamak amacıyla 1969 yılında geliştirilmiştir. Bu ağ, 1990 yılında internet adını alarak, en gelişkin sivil ağ tanımlamasıyla kullanıma sunulmuştur. Askeri amaçlı araştırma yapan laboratuar ve üniversiteleri birbirine bağlamak için geliştirilen ARPANET, önce ABD’deki üniversitelere, daha sonra da genel kullanıcılara açılmıştır.

Bugünkü haliyle bilgisayar ağlarının ağı olarak tanımlanabilen interneti kullananların sayısının her yıl ikiye katlandığı ileri sürülmektedir. 135 Kitle iletişim araçlarının tanımı bölümünde günümüzde etkinliği en fazla olan kitle iletişim araçlarına tekrar değineceğiz.

134Barbier ve Lavenir, a.g.e., ss.287-288.

135Ibid., s.293.

44 4.1.3. MEDYA TÜRLERİ

4.1.3.1. Yazılı Medya

Yazılı medya ya da yazılı basın totaliter rejimlerde düzenin sözcüsü durumundayken demokratik toplumlarda ise kamuoyunu bilgilendiren, kendi ülkesinde olduğu kadar diğer ülkelerdeki siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel durumlar açısından halkı aydınlatan, karşılaştırma olanağı veren bir kitle iletişim aracıdır. 136 Yazılı kültürün egemen olduğu bir toplumda, iletişim kurma yöntemleri önemli ölçüde bir yer tutar. 137

Postman ’a göre, yazılı sözü benimsemek, yalanları, kafa karıştırıcı sözleri ve aşırı genellemeleri açığa çıkarmak, mantık ve sağduyu istismarlarını saptamak, ayrıca, fikirlere ağırlık vermek, savları birbirleriyle karşılaştırmak, bir genellemeyi diğeriyle ilişkilendirmek demektir. Yazılı sözü benimsemek önemli ölçüde sınıflandırma, sonuç çıkarma ve akıl yürütme yetisini gerektiren bir düşünce çizgisi takip etmek demektir 138.

Yazının etkinliğini artıran olgulardan biri de gazetelerin yaygınlaştırmasıdır.

Gazete ve gazeteciliğin doğuşunda insanoğlunun haber alma gereksinimi ve isteği en büyük etken olmuştur. Bu nedenle basın, çağdaş demokrasilerde, kamuoyunu taşıyarak yasama, yargı ve yürütmenin yanında dördüncü bir güç olarak kabul edilir

139.

136C. Özdiker, “Televizyon,YayınlarındaCinsellik,Müstehcenlik,ErotizmvePornografi”, 2000, http://www.medyakronik.com.tr.

137H. Ergül,. Televizyonda Haberin Magazinleşmesi, İletişim Yay., 2000,İstanbul,s.78.

138Postman, N. Televizyon: Öldüren Eğlence, (Çev: Osman Altunhay). Ayrıntı Yay., İst., 1994,s.56.

139S. Gezgin, Basın Ve Özgürlük, Yeni Türkiye Medya Özel Sayısı, Sayı. 11. Eylül-EKİM,1996.

45 4.1.3.2. Görsel Medya

İnsan vücudunun uzantıları haline gelen iletişim araçları, geçirmiş bulundukları yapısal ve işlevsel değişimler sonucu etkilemenin, inandırmanın, yönlendirmenin en etkin araçları haline gelmiştir. İletişimde, görsel boyutun bu tür işlevlerinin daha zahmetsiz gerçekleştiği yolundaki inanç, fotoğrafın bir ikna aracı olarak görülmesine yol açmıştır. 140

Görsel medya, çağımızda toplumda meydana gelen değişimlere ayak uydurmayı başarmıştır. Özellikle sinema, bunun güzel bir örneğini oluşturmaktadır.

Görsel medyanın ilk aracı olan film, evrensel iletişim mitolojisini, sınıflar, gruplar ve uluslar arasındaki eşitsizliğin bir diğer simgesi olan görüntü çağına sokmuştur. 141

Televizyon; Görsel medyanın en önemli araçlarından biridir. Televizyon yayınlarında çocuklara hitap eden çizgi filmlerde bile şiddet, cinsellik, kötü konumsalar olabildiğince fazladır. Meseleye bu yönden bakıldığında yayınlara karşı eleştiriler artmaktadır. 142 Fazla televizyon seyreden çocuklarda şu değişiklikler gözlemlenmiştir. 143

- Çocuk, gerçeklerden kaçmakta, pasifleşmekte ve

- Bağımlı bir yapı oluşturmakta, saldırganlaşmakta ve sıradanlaşmaktadır - Özellikle kendini ifade etme sıkıntısı yaşamakta,

- Yaratıcılığın yerini taklit almaktadır Bilgisayar ve İnternet;

Bilgisayarı bilgi işleyen bir araç olarak tanımlamak mümkündür. 144

Son zamanlarda toplumları ve dolayısıyla bireyleri iki kavram, biraz daha fazla meşgul etmeye başlamıştır. Bunlar, bilgisayar ve internettir. Birbirine bağlı ve birbirleriyle özdeşleşmiş olan bu iki kavram, kitle iletişimi açısından da popülaritesi

140 N. Topcuoğlu, Basında Reklam Ve Tüketim Olgusu, Vadi Yay., Ankara,1996, s.67.

141 A. Mattelart, “Ezeli Bir Vaat: İletişim Cennetleri”, Çev: Erdal Peker, Defter Dergisi, Sayı:29, yıl:10, Kıs.,1997.

142 N. Yalçıntas, Türkiye’de Televizyon Rahatsızlığı, Yeni Türkiye Medya Özel Sayısı, Sayı:11, Eylül-Ekim, 1996.

143 Y. İnceoğlu, Medyanın Toplum-Ruh Sağlığı Üzerine Olumsuz Etkileri, Medya Ve Toplum. Der: Yasemin İnceoğlu,1998.

144 M.Aslantunalı, Kişisel Bilgisayarlar, İletişim Yay. 2. Baskı, İst.,1994,s.56.

46

gün geçtikçe artmaktadır. Stuber ve Bradley interneti; “Manhattan’ın bin katı büyüklüğünde bir şehir gibidir ve her geçen gün büyümektedir” diye tanımlamıştır.145 İnternet, pek çok alandaki bilgilere kolay, ucuz, hızlı ve güvenli bir şekilde erişebilme olanağı sağlamaktadır. Kimilerine göre ise internet hoşça zaman geçirilebilecek bir alandır. 146

Belgede TC ANKARA ÜN (sayfa 51-59)