• Sonuç bulunamadı

HZ. ALİ'NİN HALİFE SEÇİMLERİNDEKİ TUTUM VE TAVRI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "HZ. ALİ'NİN HALİFE SEÇİMLERİNDEKİ TUTUM VE TAVRI"

Copied!
30
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HZ. AL ’N N HAL FE SEÇ MLER NDEK TUTUM VE TAVRI

Süleyman GENÇ* ÖZET

Hz. Muhammed’in vefat yla birlikte, Müslümanlar n dini-dünyevi/siyasi liderinin, yani halifenin kim olaca veya kimin olmas gerekti i meselesi, slam toplumunda farkl fikir ve inanç gruplar n olu mas nda önemli bir rol oynam r. Nitekim mesela bu ba lam-da bir k m Müslümanlar ( ia), halifelik ya lam-da imamet hakk n Hz. Ali’ye ve onun soyuna ait oldu u anlay ve inanc benimseyerek tarih boyunca bu anlay çerçevesin-de hareket etmi lerdir. Daha aç k ifaçerçevesin-deyle onlar, ilk üç halifeyi ve hatta daha sonraki halifeleri gas p ve gayri me ru görmü lerdir.

te bu noktada; söz konusu anlay n ve yakla n merkezinde yer alan Hz. Ali’nin Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’ n halifeliklerine kar tutum ve tavr , yani onlar me ru halife kabul edip-etmedi i ve kendileriyle ili kileri büyük önem arz etmektedir. Bu itibarla bu makalede; halifelik konusunda Hz. Ali ile taraftarlar n yakla mlar n ne kadar örtü tü ünü görebilmek için ilk üç halifenin göreve geli leri esnas nda Hz. Ali’nin tutum ve tavr incelenmeye ve yorumlanmaya çal lacakt r.

Anahtar Kelimeler: Hz. Ali, Hilafet, mamet, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz.

Osman.

ALI’S ATTITUDE TOWARDS THE ELECTIONS OF THE CALIPHS ABSTRACT

With the death of Prophet Muhammad, the controversies around ‘who should be the religious-political leader of the Muslim community’ i.e. Caliph played an important role in the formation of the different faith groups. Indeed in this context, some Muslims (Shia) were convinced that the right to be the caliph or imam belonged primarily to Ali and his family-line. And they upheld this conviction throughout the history. Indeed, Shiate even considered the first three Caliphs and others as illegitimate.

Here, at this point, in the center of this controversy lies the Ali's attitude towards the caliphate of Abu Bakr, Omar and Uthman. Whether Ali, the fourth Caliph accepted legitimacy of his predecessors’ caliphate is crucial. Therefore, the objective of this article is to study Caliph Ali and his supporters approaches and attitudes towards caliphate.

(2)

Giri

Bilinen insanl k tarihi incelendi inde; zaman zaman önder, örnek, seçil-mi veya yetenekli ahsiyetlerin tarih sahnesine ç karak içinde bulunduklar toplumlar , milletleri kötü durumlardan kurtard klar ve hatta tüm insanl n ya ay -, inançlar -, ahlak ve de erlerini de tirip dönü türdükleri ve dolay yla tarihin gidi at etkiledikleri görülür. Bu ahsiyetler, kimi zaman bir peygamber, kimi zaman ünlü bir devlet adam , kimi zaman bir komutan, kimi zaman bilge bir ki i veya manevi önder, kimi zaman da bir bilim adam olarak kar za

kar.

Bu kimseler, özellikle peygamberler, devlet adamlar ve askeri komutan-lar, içinden ç kt klar toplumun mevcut inançlar , de erlerini, yap ve düze-nini de tirme mücadelesine giri tikleri vakit, öncelikle çevrelerinde kendilerine inanan, güvenen ve birlikte hareket edebilecekleri çekirdek bir kadro olu turarak e ba lam lar ve ancak bu ekilde hedeflerine ula abilmi lerdir. Tarihte bunla-n pek çok örbunla-ne ibunla-ne rastlamak mümkübunla-ndür. Mesela hayat , tebli mücadelesi ve faaliyetleri nazar dikkate al nd nda, Hz. Muhammed bu nevi kimselere göste-rilebilecek en iyi örneklerden birisidir.

Zira slam tarihinin temel kaynaklar na dayal olarak Hz. Muhammed’in hayat incelendi imiz zaman, onun, vahyin nüzulünden itibaren mü rik Arap toplumunu tevhidî bir topluma dönü türme mücadelesinde, kendisine ve dava-na tereddütsüz idava-nadava-nan yak n bir arkada - yani Sahabe- grubuyla birlikte hare-ket etti ini görüyoruz. Nitekim hiçbir Peygambere ve ashab na nasip olmayan ekilde Hz. Muhammed’in ve ashab n hayatlar n ve faaliyetlerinin anlatmak üzere slam kültür ve medeniyeti kapsam nda yaz lm siyer, tabakat ve tarih kitaplar n gerek çoklu u ve gerekse muhtevas bu hususu her halde teyit et-mektedir.1 O halde unu söylemek mümkündür: Hz. Muhammed’in hayat , misyonunu, mücadelesini ve hatta ilk devir slâm tarihini iyi anlayabilmek ve de erlendirebilmek için, elbette Hz. Peygamberin söz konusu yak n arkada lar

ve ekibini iyi tan mak ve ö renmek gerekmektedir.

Bu gerçekten hareketle, hem bu ekibin temel ta lar ndan biri, hem de Hz. Peygamber’in amcas n o lu ve damad olarak yak n akrabas ve Ehl-i Sünnet’e 1 slam tarihinin kaynaklar ba lam nda bu nevi eserler için bkz: Jean Sauvaget, Introduction To

The History Of The Musl m East A Bibliographical Guide, Based On The Second Edition As Recast

By Claude Cahen, California 1982; Franz Rosenthal, A History of Muslim Historicgraphy, Leiden E.J. Brill 1968; Abdulaziz ed-Düri, Bahsün fi Ne ’eti Ilmü’t-Tarih Inde’l-Arap, Beyrut 1982; Seyyide smail Ka ife, slam Tarihinin Kaynaklar ve Ara rma Metodlar , Çev.: Mehmet

(3)

göre Hulefa-i Ra idin’in dördüncüsü, iiler nazar nda ilk imam olan Hz. Ali’nin bütün Müslümanlar taraf ndan çok iyi bilinmesi gerekir. Zira Hz Ali, çocuklu-undan itibaren Resullah’ n yan nda ve yak nda olmu ; deyim yerindeyse adeta onun kanatlar alt nda, himayesinde ve terbiyesinde yeti mi ; dahas ta ba ndan itibaren yirmi üç y ll k vahiy sürecinin her a amas na ahit olmu ve Hz. Pey-gamber’in slam’ yayma mücadelesine bilfiil kat lm birisidir. Bu bak mdan, ilk devir slam tarihi hadiselerini ve bunlar n genel slam tarihine etkilerini ve yan-malar daha iyi anlayabilmek ve yorumlayabilmek için, Hz. Ali’nin hayat , dü üncelerini ve özellikle de halife seçimlerindeki tutum ve tavr iyi bilmenin yararl oldu u kanaatindeyiz.

Bu itibarla, hem Hz. Muhammed’in in slam dinini yayma mücadelesin-de ve hem mücadelesin-de ilk mücadelesin-devir slâm toplumunun tarihinmücadelesin-de Hz. Ali’nin yerini ve önemi-ni tam ortaya koyabilmek için, öncelikle temel kaynaklara gidilerek onun tarihi ve gerçek ki ili i, dü ünceleri, davran lar ve eylemleri do ru bir ekilde tespit edilmelidir. Bunu takiben kaynaklarda resmedilen Hz. Ali portresi ile sonradan olu an Hz. Ali imaj n kar la rarak onun gerçek kimli i ve ki ili i do ru e-kilde ortaya konulmal r. te o zaman herhalde Hz. Ali’yi do ru tan yabilir ve dolay yla slam tarihinin bir k m meselelerini daha iyi anlama ve de erlen-dirme imkân na sahip olabiliriz.

Sözünü etti imiz bu maksada hizmet bak ndan, biz de bu yaz zda, Hz. Peygamberin vefat müteakiben onun yerine slâm toplumunun dinî ve dünyevî i lerini idare etmek üzere i ba na gelen halifelerin tespiti s ras nda ve sonras nda Hz. Ali’nin tutum ve davran incelemeye çal aca z. Dolay yla Hz. Ali’den önceki ilk üç halife Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman’ n gerek göreve geli leri s ras nda, gerekse halifelikleri esnas nda Hz. Ali’nin tutum ve tavr yans tan haberleri yorumlayarak de erlendirmeye gayret edece iz. Ancak bunu yaparken, çok makbul say lmayan rivayetlere yer vermeden, sadece mute-ber kaynaklardaki genel kabul görmü anlat mlar çerçevesinde kalaca ve pek fazla ayr nt ya girmeyece imizi belirtmeliyiz.

Bu arada yeri gelmi ken tarih yöntembilimi aç ndan unu da ifade et-memizin gerekli oldu unu dü ünüyorum: Herhangi bir tarihçi, elbette tarihin bir döneminde meydana gelen olaylar ara rken, her eyden önce, o dönemle ilgili mevcut tarihî bilgilere tarafs z ekilde yakla p incelemelidir. üphesiz bunu yaparken olaylar, ah slar ve tarihler aras ndaki ba lant lar takip ederek neden-sonuç ili kilerini kurduktan sonra bu tarihî hadiselerde rol alan ki ilerin tutum ve davran lar sorgulayarak anlamaya ve yorumlamaya çal mal , bundan son-ra da olaylar ve ah slar hakk ndaki kanaatini ifade ederek de erlendirmelidir. Ancak her zaman kesin yarg lara varmaktan kaç nmal r. Zira hiçbir zaman

(4)

insan davran lar ndaki gerçek niyeti ve gerçek sebebi, ba kalar n tam olarak bilmesi ve tespit etmesi mümkün de ildir. Fakat yine de mevcut tezahürlerden, haberlerden ve ipuçlar ndan yola ç karak bir tak m sonuçlara ula mak için cesa-ret göstermelidir.

Esasen bizim ele almaya çal z konu, öteden beri slâm toplumunda siyasî ve dinî bölünmelerin sebebi olmu ve tarih boyunca ortaya ç kan tart ma-lar n merkezinde yer alan hilafet veya mamet gibi problemli bir konunun önemli bir boyutunu olu turmaktad r. Nitekim pek çok slâm tarihçisinin ve mezhepler tarihçisinin, hatta kelamc lar n isabetle belirtti i gibi, gerçekten de Hz. Peygamberden sonra onun yerine geçecek kimseyi tespit meselesi, ba ka bir ifadeyle halifelik ya da imamet konusuyla alakal kabul ve inançlar, slâm tarihini ve slâm toplumunu derinden etkilemi tir. Hele hilafet ve imamet konusu, Hz. Ali ismiyle birlikte dü ünüldü ünde, daha da bir hassasiyet ve önem kazanmak-tad r. Bu itibarla kanaatimiz odur ki, yaz n ba olu turan “Hz. Ali’nin Halife Seçimlerindeki Tutum ve Tavr ” konusu ilk devir hatta bütün slam tarihinin temel problemlerinden birisi olmu tur. Esasen bu konu çe itli vesilelerle pek çok kimse taraf ndan özellikle halifelik ve Hz. Ali’nin hayat ba lam nda ele al nm olmakla birlikte, biz ilk üç halifenin göreve geli i çerçevesinde meseleye bakmaya çal k. Ayr ca unu da belirtmekte yarar görüyoruz: Her ne kadar yaz n ba nda “Halife Seçimleri” ibaresini kullanm olsak da bu lafz n bu-günkü manada bir seçimi i aret etmedi ini söylemeliyiz.

1-Hz. Peygamber’in Vefat ve Hz. Ebu Bekir’in Halife Seçilmesi

Bilindi i gibi, -her ne kadar Ehl-i Beyt’ten gelen farkl bir rivayet olsa da2 -ço unlu un kabulüne göre, her ölümlü insan gibi Hz. Muhammed (s.a.s)hicrî 11 senesinde 12 Rabiü’l-Evvel / miladî 8 Haziran 632 Pazartesi günü ö le vakti ahirete intikal etmi tir.3 Tabii ki, slâm toplumunun devlet ba kan , ordu komu-tan , k sacas her eyleri ve çok sevdikleri Hz. Muhammed’i kaybetmenin üzün-tüsü ile oke olan ashap nl a dü mü tü. Hatta öyle ki, baz kaynaklar

tara-ndan, Hz. Ömer gibi seçkin bir sahabinin, adeta Hz. Peygamberin vefat kabullenememe hâlet-i ruhiyyesi ile “ Rasûlüllah öldü.” diyenleri tehdit etti i4 ve 2 Ehli Beyt’ten gelen bu rivayete göre Hz. Peygamber, Hicretin on birinci y Safer ay n 28. günü dar- bekaya intikal etmi tir. Bkz. Muhammed bn Sa’d, et’Tabakatü’l-Kübra, Beyrut 1360, 2/272.

3 bn Sa’d, age, 2/272; Muhammed b. Cerir et-Taberi, Tarihu’t Taberi, tah. ve ne r. Muhammed Ebu’l-Fadl brahim, Beyrut trsz, 1-11, 1387/1967, 3/ 199-200. Türkçe tercümesi: Milletler ve

Hükümdarlar Tarihi, çev.: Zakir Kadiri Ugan-Ahmet Temir, stanbul 1992, 5/895-896; Ahmed

b. Ebi Ya’kub b. Cafer. Vehb el-Katib, Tarihu Yakubi, Beyrut trsz, 2/112. 4 bn Sa’d, age, 2/266-268; Taberi, age, 3/202.

(5)

bu meyanda,“ Musa b. mran’ n k rk(40) gün kavminden uzakla arak onun yan na gidi i gibi, o da O’nun yan na gönderilmi tir. Allah’a and olsun ki, o tekrar dönecektir ve kendisine öldü diyenlerin ellerini, ayaklar kesecektir.” dedi i rivayet edilir.5

Öte yandan bu s rada Medine’nin Sünh mevkiindeki evinde iken ölüm haberini duyan Hz. Ebu Bekir derhal gelerek Hz. Muhammed’in na n bulun-du u Hz. Ai e’nin odas na girer.6 Rasulullah’ n öldü ünü kesin olarak anlay p ar ç kar. Ancak Hz. Ömer’in konu maya devam etti ini görür ve ona söyler.7 Fakat Hz. Ömer buna ald rmayarak yine konu mas na devam eder. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir, Allah’a hamd-ü senadan sonra: “Ey insanlar kim Muhammed’e tap yorsa, bilsin ki o ölmü tür. Kim Allah’a tap yorsa, Allah hayy’dir öl-mez.” der ve devamla “Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmi tir. Ölür veya öldürülürse, geriye mi döneceksiniz? Geriye dönen, Allah’a hiçbir zarar vermez. Allah ükredenlerin mükâfat verecektir.”8 mealindeki ayeti okur. 9 Hz. Ebu Bekir’in bu konu mas yla halk, art k kesin bir ekilde Hz. Peygamberin öldü üne kani olur ve içine dü tükleri oktan nispeten kurtulur.10 Nitekim Taberi; Hz. Ebu Bekir bu ayeti okuyuncaya kadar dinleyenlerin Yüce Allah’ n Elçisine bu ayetin indirildi ini bilmiyorlarm gibi nl k geçirdiklerini ve hatta Hz. Ömer’in; Ben Ebu Bekir’in bu ayeti okudu unu duydu umda, ayaklar m kuvvetten kesilerek yere dü tüm, ayaklar m üzerinde duramad m ve bundan sonra Allah Resulü’nün öldü ünü anlad m.” dedi ini rivayet eder. 11

Bu arada Hz. Ömer’in tepkisinin, esasen Hz. Peygamber’in ölümünü ka-bullenememe de il, -tarihte pek çok örne ine rastland gibi- bir müddet ölümü gizlemek suretiyle zaman kazanmaya çal mak niyet ve dü üncesiyle bilinçli ve kas tl bir davran oldu unu ileri süren baz müellifler vard r. Mesela bn Ebi’l-Hadid bunlardan biridir. Nitekim o; Hz. Ömer’in, imamet konusunda fitne ç kmas n-dan, Ensar’ n veya di erlerinin (Ha im o ullar n tamam , Hz. Ali ile Ensar ve sahabinin bir k sm ) hüküm ve hükümeti ele geçirmesinden ve riddeden korktu undan, Ebu Bekir’in

5 Bkz. bn Sa’d, age, 2/266 vd; Taberi, age, 3/202. Türkçe Tercüme,5/ 896; Yakubi, Tarih, 2/114. 6 Bkz. Taberi, Tarih, 3/200.

7 Bkz. bn Sa’d,Tabakat,2/ 267; Taberi, Tarih,3/200-202. 8 Kur’an’ -Kerim, Al-i Imran (3)/ 144.

9 Bkz. bn Sa’d, Tabakat, 2/ 200-201; Taberi, Tarih, 3/200-201

10 Kr . : Ethem Ruhi F lal , “Sak fe Olay veya Ebu Bekir’in Halife Seçimi”, slam Medeniyeti Mec-muas , C.:V, Say : 3, Y l: 1402/1982, 16; Ayr ca Bkz. Ethem Ruhi F lal , mamiyye ias

(Caferiyye Mezhebi) Do u, Geli mesi ve Görü leri, stanbu 1984, 32.

(6)

Mescid-i Nebi’ye gelmesine imkân tan mak ve dolay yla ortal n yat mas için bilinçli olarak Hz. Peygamberin ölümünü bir müddet gizlemeye çal söyler.12

Hz. Ömer’in gerçekten sadece bu niyet ve dü ünceyle hareket edip-etmedi ini kesin olarak bilemiyoruz. Bir an için böyle bir durum ve niyetin ol-du unu kabul edim ve di er taraftan da özellikle Sak fe toplant nda, halifelik veya ba kanl kla alakal cereyan eden konu malar n içeri ini ve orada ya anan çeki meleri ve daha da önemlisi o s ralarda ridde olaylar n13 ba lad hat rla-yal m ve bu iki hususu birlikte de erlendirelim. te o zaman, muhtemelen Hz. Ömer’in, bu menfi geli melerin önüne geçmek ve dolay yla Hz. Peygamber’in ölümüyle birlikte ortaya ç kan yeni durumda, slâm’ n ve Müslümanlar n gelece-inden kayg duydu u için böyle bir yola ba vurmaya veya böyle davranmaya mecbur kalm olabilece ini dü ünmek de mümkündür.

Fakat her ne olursa olsun, Hz. Peygamber vefat etmi ti; ama di er taraf-tan hayat devam ediyordu ve dolay yla Hz. Muhammed’in yerine geçecek ve Müslümanlar n dinî ve dünyevî i lerini yürütecek, düzeni sa layacak bir yöneti-ciye ihtiyaç vard . Ancak bu ki i kim olacakt ve nas l belirlenecekti? te bu soru ve sorun, daha Hz. Peygamberin cenazesi ortada iken bir k m Müslümanlar n gündemine girmi ve çok geçmeden çözüm aray lar ba lam bile. Gerçi ii Müslümanlar, kendilerine göre, - bizce biraz zorlayarak ve ba lam ndan kopara-rak- “Mevla hadisi ve Gadir-i Hum”14, “ rtas Hadisesi”15 gibi vakalar ile halifelik meselesi aras nda irtibat kurarak bu meselenin çözüldü üne kanidirler. Bu ba -lamda onlar n, Hz. Ali’nin halife veya imam tayin ve tavsiye edildi ine veya edilmek istendi ine; ancak bunun Hz. Ömer ba ta olmak üzere baz sahabeler

12 bn Ebi’l-Hadid, erhu Nehci’l-Bela a, Beyrut 1954, 1/150 vd. naklen Ethem Ruhi F lal ,

mamiyye ias , 32.

13 Hz. Peygamber’in vefat ndan sonra ortaya ç kan Ridde Olaylar için Bkz. Muhammed bn Ömer el-Vâkidi, Kitabu’r-Ridde, Tah.: Yahya el-Ceburi, Beyrut 1410/1990; Bahriye Üçok,

slamdan Dönenler ve Yalanc Peygamberler, stanbul 1982; Adem Apak, Anahatlar yla slam Tarihi: 2

(Hulefa-i Ra idin Dönemi), stanbul 2007, 64-74.

14 “Gadir Hum” olay sadece ii kaynaklar na da de il baz sünni tarihi ve hadis kaynaklar na da yans r. Bu hususta da Bkz. Adnan Demircan, Hz. Ali’nin Hilafet Hakk Meselesinde Gadir-i

Hum Olay , stanbul 1996; Hayati Ayd n, Gadirihum ii ve Sünni Literetürde mamet, Hilafet ve Ve-layet Kavramlar n Dini ve Siyasi Arka Plan , stanbul 2001; Cemal Sofuo lu, “Gadir-i Hum Mese-lesi”, A.Ü. .F. Dergisi, Ank. 1983, XXVI, 461vd.

15 K rtas Hadisesi hakk nda Bkz. bn Sa’d, Tabakat, 2/242-245, 245-247, 3/ 180-181; Taberi,

Tarih, 3/192-197; Ebu Muhammed Abdullah b. Müslim bn Kuteybe ed-Dineveri, el- mame ve’s-Siyase, 1-2, Tah. : Taha Muhammed ez-Zeyni, M r trsz., 1/12; Ethem Ruhi F lal ,

(7)

taraf ndan engellendi ine dair inanç ve iddialar n oldu u da bilinmektedir.16 Bunlar burada tart acak de iliz. Biz daha ziyade, bu sorunla alakal ki ilerin tavr yans tan ve muteber kaynaklarda yer alan baz rivayetleri yorumlamaya çal aca z.

Yukar da ashap aras nda Hz. Muhammed’in yerine geçecek ki iyi belirle-mek, yani halifeyi seçmek için çoktan bir aray n ve faaliyetin ba lad be-lirtmi tik. Nitekim bu ba lamda Ensar, “Sakifetü Beni Sa’ide” (Saide o ullar n çarda veya gölgeli i)denilen yerde toplanarak hararetle bu meseleyi konu maya ve tart maya ba lam 17; hatta Hazreç kabilesinin reisi Sa’d b. Ubade’nin ismi öne km ve neredeyse onu halife seçmek üzere bir konsensüs olu mu tu.18 Dola-yla bir anlamda di er Müslümanlar n bilgisi ve i tiraki d nda bu i çözülmek üzereydi. Takdir edilece i gibi, bizim burada Sakife toplant n bütün ayr nt la-na girmemiz hem mümkün de il, hem de do ru de ildir. Kald ki zaten Sakife olay , çe itli vesilelerle de ik ah slarca, ama özellikle de Prof. Dr. Ethem Ruhi lal taraf ndan etrafl bir ekilde incelenmi tir.19 Bu itibarla, onun yazd klar üzerine bir eyler söyleyecek kadar kendimizi yetkin görmedi imizi itiraf etmeli-yiz. Ama yine de en az ndan bu konuda temel kaynaklardaki mevcut rivayetleri hat rlatmay gerekli görüyoruz.

Kaynaklar n bildirdi ine göre, Ensar taraf ndan halifelik meselesinin tart -ld Sakife toplant nda, Sa’d b. Übade’nin halife adayl gündeme gelir. Ancak kendisi ya ve ayr ca o s rada hasta oldu u için toplant mahalline sedye ile getirilir ve o orada öyle bir konu ma yapar: “Ey Ensar toplulu u, siz bu dini önce kabul ettiniz ve slâm’da fazilet kazand z. Muhammed kendi kavmi aras nda, on ldan fazla kalarak Arap kabilelerine Rahman’a ibadete, Allah’a benzetilen nesnelere ve putlara tapmay b rakmaya ça rd ysa da, kavminden ancak az say da insan ona inand . Hatta ona inananlar, Rasûlüllah’ korumaktan, dinini yüceltmekten ve hepsini kaplayan zulmü uzakla rmaktan ve kendilerini bile korumaktan acizdiler. Nihayet Allah sizi, 16 ia’n n hilafet ve imamet konusundaki bu iddia ve görü leri için b.k.z.: ehristâni, el-Milel

ve’n-Nihal, 1/163 vd.; bn Kuteybe ed-Dineveri, el- mame ve’s-Siyase, 12,18-22; Ebu Hanife

en-Numân b. Muhammed b. Hayyun et-Temimi el-Ma ribi, Deâimü’l slam, Kahire, trs., 1/14-67; bn Haldun, Mukaddime , I/495-510; Ethem Ruhi F lal , mamiyye ias , st. 1984, 22-42, 209-219; Hasan Onat, Emeviler Devri ii Hareketleri ve Günümüz iili i, Ank. 1993, 20-16, 150-162. 17 Sak fe toplant için Bkz. Vak di, Kitabü’r-Ridde, 32 vd; Taberi, Tarih, 3/201-211, Türkçe ter.,

5/ 898 vd; bn Kuteybe, el- mame ve’s-Siyase, 1/12-15; F lal , “agm.”, 9 vd; Daha tafsilatl bilgi ve de erlendirme için Cem Zorlu’nun slamda lk ktidar Mücadelesi kitab na bak labilir. 18 Taberi, Tarih, 3/ 201-203;F lal , “agm.”, 9 vd.

19 Bkz. Ethem Ruhi F lal , “Sak fe Olay veya Ebu Bekir’in Halife Seçimi”, slam Medeniyeti Mec-muas , C. :V, Say : 3, Y l: 1402/1982, 7-27; Ayr ca Bkz. Ethem Ruhi F lal , mamiyye ias

(8)

meziyetli, faziletli k ld , nimetlerini size tahsis etmeyi irade etti. Size kendisine ve Rasûlüne iman , Rasûlünü ve ashab korumay , dinini aziz eylemeyi, onun dü manlar ile cihada bulunmay nasib etti. Siz onun dü manlar ile herkesten daha iddetle sava z. Öyle ki Araplar, bu sayede Allah’ n emrine isteyerek ve zorla boyun e diler. Neticede Yüce Allah, sizin hizmetlerinizle yeryüzünü Rasûlüne boyun e dirdi; sizin onun ad na çekilmi k çlar -zla, Araplar itaate getirdi ve Allah’ n Rasûlü sizden raz oldu u halde öldü. Bundan dolay da bu i , yani halifelik ba kalar n de il, yaln z sizin hakk zd r.”20

Bunun üzerine Ensar’dan orada bulunanlar n neredeyse hepsi; “Senin fik-rin do rudur. Sözlefik-rin isabetlidir. Senin fikfik-rin d nda i görecek de iliz. Seni bu makama geçirece iz.” diyerek Sa’d b. Ubade’nin görü lerini desteklediler ve onun teklifini kabul ettiler.21 Bu arada bizatihi böyle bir toplant n gerçekle mesi ve buradaki konu malardan hareketle, öyle söylendi i gibi halife seçimiyle alakal her hangi bir nass, tayin, tavsiye, tespitin yap lmad söylenebilir. Hatta halifenin nas l olaca hususunda da her hangi bir usul ve yöntem belirlenmedi i ve dolay yla hem Kur’an’ n ve Hz. Peygamber’in bu meselenin hallini toplumun kendi çö-zümüne b rakt anla lmaktad r.22 Buna istinaden denebilir ki, Ensar, belki de erken davranarak yönetimi ele geçirmek için, esasen slam toplumunun ilgilendiren böylesine önemli bir konuyu kendi ba lar na çözme yoluna gitmi ti.

Sakife’de bunlar cereyan ederken, öte yandan bu geli melerden haberdar olan Hz. Ömer derhal Hz. Peygamber’in na n bulundu u yere geldi ve bu rada Hz. Ali ve Ha im o ullar ndan baz kimselerle beraber içeride Hz Mu-hammed’in cenazesinin teçhiz ve tekfiniyle me gul olan Hz. Ebu Bekir’e haber göndererek onu d ar ya ça rd . Fakat Hz. Ebu Bekir gelmedi. Bunun üzerine Hz. Ömer, “mutlaka gelmen gereken bir olay oldu” ibaresinin yer ald yeni bir not göndererek srarla gelmesini istedi. Hz. Ömer, ancak bu ekilde d ar

karabildi i Hz.Ebu Bekir’e, “Biliyor musun, Ensar Saide o ullar n

çar-da nçar-da toplanm ve Sa’d b. Übade’yi bu makama geçirmek istiyor-lar.”23 diyerek cereyan eden geli meleri haber verdi.

Bunu takiben meselenin önemine ve aciliyetine binaen Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer hemen derhal adeta ko arcas na h zl ad mlarla toplant mahalline do ru hareket ettiler ve yolda rastlad klar Ebu Ubeyde b. Cerrah da kendilerine 20 Bkz. Taberi, Tarih, 3/ 20-206 tam metin 218; bn Kuteybe, el- mame ve’s-Siyase, 1/13; F lal ,

“agm.”, 9-10.

21 Bkz. Taberi, Tarih,3/218; bn Kuteybe, age., 1/ 13; Cem Zorlu, age., 90-91. 22 F lal , “agm.”, 24-24.

(9)

kat ld . Hatta yolda As m b. Adiyy ile Üveym b. Saide, “ i ten geçti” manas nda, “Art k geriye dönünüz, çünkü istedi iniz ey olmayacakt r” dediler ise de, onlar olaya müdahil olmak ve belki de bu makam n Ensar’ n eline geçmesine mani olmak maksad yla srarl ve kararl bir ekilde oraya gittiler.24 Oraya vard klar nda top-lant hala devam ediyordu. Gerçi onlar, gerek aceleyle Hz. Peygamberin cenaze-sini ortada b rak p gitmeleri, gerekse hilafet konusunda daha çok hak ve söz sahibi oldu u dü ünülen Hz. Ali ve di er Ha im o ullar na haber vermemeleri nedeniyle baz müellifler taraf ndan tenkit ve hatta bu hususta aralar nda gizli bir anla ma yapmakla itham edilirler.25 Ama uras da bir gerçek ki, e er onlar bu ekilde acele ve srarl davranmay p, olaya müdahele etmeselerdi, belki de hilafet Kurey ’in elinden kaçacak ve Ensar’ n eline geçecekti.

Kaynaklarda Ebu Bekir’in oraya var nca toplulu a hitaben öyle bir ko-nu ma yapt nakledilir: “…Allah, Muhammed’i insanlara resul ve ümmetine ahit olarak Allah’a ibadet edip, O’nu birlemek için gönderdi. Onlar O’na de il, yontulmu ta ve açlara ibadet ediyorlard … Atalar n dinini b rakmak Araplara zor geldi. Allah onun kavminden olan ilk muhacirlerin onu tasdik etmelerini ve ona inanmalar , maddi ve mane-vi yard mda bulunmalar ve onunla birlikte kavminin iddetli eza ve cefalar na dayanma-lar ve kendilerini yalanc saymadayanma-lar na ald rmamadayanma-lar sa lad . Bu s rada bütün insandayanma-lar onlara muhalif ve dü mand . Say ca az olduklar halde onlar, bu deh etli hallere dayand -lar… Yeryüzünde Allah’a ilk ibadet eden, Allah ve Rasülüne inananlar onlard r. Onlar, yani muhacirler, onun akrabalar ve a ireti olup, insanlar aras nda ondan sonra bu makama (halifeli e) en çok hak sahibi olanlard r… Ey Ensar toplulu u size gelince, sizin dindeki meziyet ve faziletiniz, slam’a olan hizmetiniz inkâr edilemez. Allah, dininin ve Resulünün yard mc olan sizlerden raz olsun. O, hicretini sizin yan za yapt ve onun an ve eref sahibi olan e leri sahabeleri sizin yan zdad r. Bize göre, ilk muhacirlerden sonra, sizin derecenizde kimse yoktur. Bu sebepten bizler emir, sizler vezirsiniz. Sizden ba kas yla

mü-averede bulunulmaz, sizin muvafakatiniz al nmadan kararlar al nmaz.”26

Nakletti imiz bu konu ma metnini dikkatle inceledi imizde; Hz. Ebu Bekir, bir yandan Ensar’ n slam’a yapt hizmetleri, Hz. Peygamber’e ba k-lar , verdikleri deste i ve Muhacirlere yapt kk-lar yard mk-lar ve onk-lar n faziletle-rini aç kça kabul ve itiraf edip, onlar taltif ederek sakinle tirmeye çal yordu. Di er yandan da Hz. Peygamber’in kendi içlerinden ç kmas ve akrabalar olma-24 Vak di, Kitabü’r-Ridde, 35; Taberi, Tarih, 3/ 219; F lal , “agm.”, 10.

25 Bkz. madüddin Halil, slam Tarihi: Bir Yöntem Ara rmas , Türkçeye çev.: Ubeydullah Dalar, stanbul 1985, 22-23.

26 Taberi, Tarih, 3/219-220; F lal , “agm.”, 11-12; Ayr ca bkz. :Vak di, Kitabü’r-Ridde, 36-37; bn Kuteybe, el- mame ve’s-Siyase, 1/ 13-14;; Ebu Bekir’in buradaki konu mas n içeri inin tahlili için Bkz. Cem Zorlu, age., 105 vd.

(10)

, slam’daki k demleri ve hizmetleri bak ndan, halifeli in öncelikle Muhaci-rin hakk oldu unu vurguluyordu. Nitekim bu konu ma, hemen Ensar üzeMuhaci-rinde etkisini gösterdi ve Sad b. Übade üzerine olu an konsensüs bozulmaya ve kana-atler yava yava Kurey ve muhacirun lehine de meye ba lam .

Nitekim bunun önüne geçmek isteyen Ensar’dan Hubab b. Münzir, “Ey Ensar toplulu u, içinizden bir emir seçerek, onlar hâkimiyetiniz alt na al z; çünkü onlar sizin gölgenizde ve yurdunuzdad r. Ne kadar cesaret sahibi olsalar da, kimse size muhalefet edemez. Herkes sizin fikrinizle i görmek zorundad r. Siz kuvvet, kudret ve servet sahibisi-niz… Siz ne yaparsan z halk da onu yapar. htilafa dü meyiniz, yoksa i iniz bozulur. Onlar, i itti iniz söz ve fikirden ba kas na yana yorlarsa o halde bizden bir emir, onlar-dan bir emir olsun.”27 diyerek adeta yumu ayan havay germeye ve Ensar’ tahrik

etmeye çal .

Onun arkas ndan Hz. Ömer söz ald ve dedi ki; “Hay r. ki ki i bir arada, bir zamanda hükümet edemez. Allah’a and olsun ki, Araplar nebileri sizin d zdan iken, sizden bir emire raz olmazlar; Araplar ancak nübüvvetin içinden ç kt kabileden birinin emirli ine kar ç kmazlar. Kald ki bizim bu konuda Arap toplumuna kar ileri sürebilece imiz kuvvetli ve do rulu u aç k delilimiz de Hz. Muhammed’in Kurey ’ten

olma-r.”28

Hz. Ebu Bekir’in ve Hz. Ömer’in Sak fe’ye giderek toplant ya müdahil olup orada yapt klar konu malarda, Hz. Peygamberin akrabas ve a ireti olduk-lar öne ç karmaolduk-lar ; ayr ca Evs ile Hazrec aras ndaki eski dü manl k ve reka-betin hat rlanmas gibi daha ba ka amillerin de etkisiyle halifelik konusunda Kurey ’in önceli i genelde kabul görmü tü. Zira toplant n seyri içinde yap lan itirazlara ra men, gerek Ensardan gerekse muhacirden buraya kat lan kimselerin kar kl konu malar ndan bunu ç karman n mümkün oldu unu söyleyebiliriz.

Bu arada kanaatimizce ortaya ç kan bu yeni durumu iyi analiz eden Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer; muhtemelen hem Kurey lehine olu an bu havay kaç rmak istemiyorlard ve hem de Peygamberin vefat yla ortaya ç kan otorite bo lu undan istifade ile Araplar n yeniden eski al kanl klar na dönmelerinden ve ortaya ç kan irtidad olaylar ndan endi e ediyorlard . Dolay yla bir an önce bu meseleyi orada bir sonuca ba lay p çözmek ve toplumu içinde bulundu u durumdan kurtarmak istiyorlard . te muhtemelen bu maksat ve dü üncelerle olsa gerek ki, Hz. Ebu Bekir, “ te Ömer! te Ebu Ubeyde! Hangisini isterseniz birine biat ediniz.” Dedi. Ama onlar, “Allah’a and olsun ki sen varken biz bu i i, görevi kabul 27 Bkz. Taberi, Tarih, 3/219-220; F lal , “agm.”, 11-12;Vak di, age.,37-38; bn Kuteybe, age., 15. 28 Bkz. Taberi, Tarih, 3/220; F lal , “agm.”, 12; Vak di, age., 39; bn Kuteybe, age., 15.

(11)

edemeyiz; çünkü sen muhacirlerin en üstünüsün; ma arada bulunan iki ki iden biri ve Müs-lümanlar n en üstün ibadeti olan namazda Resûlüllah’ n halifesisin. Kim senin önüne geçip namaz k ld rabilir?”29 eklindeki sözleriyle Hz. Ebu Bekr’in slâm’daki k demine, hizmetlerine, Rasûlüllah’a ba na ve Peygamberin hastal nda onu imam olarak görevlendirdi ini hat rlatarak (h.12 Rabiü’l-Evvel 11/m.8 Haziran 632)de hemen ona biat ettiler.30

Bunun üzerine Sa’d b. Übade -Taberî ve el- mame ve’s-Siyase müellifi bn Kuteybe’nin belirttiklerine göre-h. 15/m. 636’de am’da ölene kadar Ebu Bekir ve Hz. Ömer’e biat etmemi tir. Dahas onun halifeli e adayl k konusunda kendisinin yüzüstü b rak lmas ve Hz. Ebu Bekir’in seçili ini içine sindireme-di i be vakit ve Cuma namazlar nda cemaate i tirak etmesindireme-di i naklesindireme-dilir.31 Fakat onun d nda Sakife’de bulunanlar n ço unun biati “bey’at-i hassa” ile hemen Hz. Ebu Bekir’i halife seçildi. Ertesi gün, yani 13 Rabiü’l-Evvel, bu biat ashab n ço unlu unun kat yla Mescidi Nebi’de “bey’at-i amme” ad yla tekrarlanarak Hz. Ebu Bekir’in halifeli i kabul edilmi ti.32 Görüldü ü gibi, liderlik konusun-daki ya , tecrübe gibi Arap toplumunun geleneksel kabulleri ve ölçütleri a r basm ve böylece Hz. Peygamberden sonra onun yerine Hz. Ebu Bekir halife olmu ve slâm toplumunun ba na geçmi ti. Ancak ne var ki Sakife’de bütün bunlar olup biterken, di er taraftan Hz. Ali ba ta olmak üzere Ha imo ullar Hz. Peygamberin naa ile me gul idiler33 ve dolay yla onlar ve Muhacirin önemli bir k sm bunlardan ya haberleri yoktu ya da mecburen bu sürecin d n-da kalm lard .

saca arz etti imiz gibi, esasen slâm toplumunun tamam ilgilendiren halifeyi belirleme i i, çocuklu undan beri slâm’ tebli mücadelesinde Hz. Pey-gamberin yan nda yer alm ; üstelik damad , amcas n o lu, k sacas ehl-i beytinden olan Hz. Ali ve Ha im o ullar n bulunmad bir ortamda, -belki de konjonktür gere i- Sakife’de Ebu Bekir’in seçilmesiyle imdilik çözülmü tü. Ancak ne var ki, geride yüzy llar boyu devam edecek ve slâm toplumunu siyasî ve dinî bölünmelere götürecek bir y n soru ve sorun b rakm . imdi Hz. 29 Taberi, Tarih, 3/ 221; F lal , “agm.”, 13-14; bn Sa’d, Tabakat, 2/ 269; bn Kuteybe, el- mame

ve’s-Siyase, 1/16.

30 Vak di, Kitabu’r-Ridde, 42; bn Sa’d, Tabakat, 2/269, 3/185-187; bn Kuteybe, age., 1/17-18;Taberi, Tarih, 3/222; Ayr ca bu konuda geni malumat ve analizler için Bkz. Cem Zorlu,

s-lam’da lk ktdar Mücadelesi, 129-142.

31 bn Kuteybe, age., 1/17-18; Taberi, Tarih,3/222-223; Ayr ca Bkz. Cem Zorlu, age., 142-146. 32 Hz. Ebu Bekir’e yap lan umumi biat için Bkz. Ebu Muhammed Abdulmelik bn Hi am,

Siretü’n-Nebeviyye, n r. : M. Es-Sekkai- . El-Ebyari-A. ibli, Kahire 1375/1955, 2/660-661; bn

Sa’d, Tabakat, 3/186; Taberi, age.,3/202, 204-205, 210; Cem Zorlu, age., 146 vd.

(12)

Ali’nin Hz. Ebu Bekir’in halife seçilmesine kar tavr na dair rivayetleri de er-lendirmeye geçebiliriz.

2-Hz. Ali’nin Ebu Bekir’in Halife Seçili Süreci ve Sonras ndaki Tutum ve Tavr

ncelemekte oldu umuz konuya yer veren kaynaklar n hemen hemen ta-mam , Hz. Ali’nin, ancak yetmi be veya yüz gün yahut ta alt ay sonra ve Hz. Fat ma’ n vefat müteakiben Hz. Ebu Bekir’e biat etti ini belirtmektedirler.34 imdi de Hz. Ali’nin Hz. Ebu Bekir’e geç biat etmesinin muhtemel sebepleri üzerinde durarak, bununla ilgili bilgileri gözden geçirip, Hz. Ali’nin yakla ve davran lar yorumlamaya çal al m. Öncelikle bunun için Hz. Ali’nin bu tavr n sebeplerini bir tak m sorularla ve aç klamalarla de erlendirelim.

1. Acaba Hz. Ali, bir k m Müslüman karde lerimizin söyledi i ve gibi, kesin olarak, kendisinin Kur’ân ve Hz. Peygamber taraf ndan halife ya da imam tayin veya tavsiye edildi ine inan yor muydu? Yoksa bu sadece bir beklenti ve umutla olu an hayal k kl sonucu kendisine haks zl k yap ld dü üncesinden ibaret miydi?

Bu meyanda en az ndan muteber kabul edilen ilk devir temel slâm tarihi kaynaklar na bakt zda, bunu tam anlam yla do rulayacak bir bilgi bulam yo-ruz. E er böyle bir durum var idiyse, Sakife’de bu mesele uzun uzad ya tart ve Ensardan Sa’d b. Ubade’nin adayl gündeme gelip seçilmek üzere iken; hatta Hz. Ebu Bekir’in konu mas nda Hz. Peygamberin Kurey ’e mensubiyetini ve dolay yla Kurey ’in bu konudaki önceli ini vurgulad s rada, acaba Hz. Ali’nin tayin ve tavsiye edildi i niçin hat rlanmad ? Onun ismi neden gündeme gelmedi?

Yoksa bu kadar insan bu durumdan habersiz mi idi? Yahut bütün Müs-lümanlar ba lamas gereken nass ya da Hz. Peygamberin tavsiyesi göz ard edi-lerek büyük bir günah m i lenmi ti? Öyleyse Hz. Peygamberin yeti tirdi i insan modeli kendisinin vefat yla birlikte, daha ilk problemde ba ar z m olmu tu? Onun ashab için böyle bir ey dü ünülebilir miydi? Di er taraftan Hz. Abbas, Ebu Süfyan’ n ve baz sahabelerin bu yöndeki istek, telkin, destek ve k rtma-lar da dikkate ald zda, mademki böyle bir ey var idi ise, Hz. Ali bunun gere ini yerine getirmek için neden aç kça mücadele etmedi? Hatta özellikle Hz. 34 Bkz. bn Kuteybe; age.,19-22; Taberi, Tarih, 3/207; bnü’l-Esir, el-Kamil fi’t-Tarih, Beyrut 1385/1965 bsk., 2/325, 331. Hz. Ali’nin Ebu Bekir’e biat yla ilgili rivayetler ve analizi için Bkz. Abdulhal k Bak r, Ali b. Ebi Talib, Elaz 1998, 95-100; Cem Zorlu, age.,184 vd. ; Ethem Ruhi

(13)

Ebu Bekir halife seçildikten sonra Hz. Ali’nin halifeli in sadece kendisinin hakk oldu una, gerek Sünni ve gerekse ii kaynaklarda çok kesin bir kay t bulunma-maktad r.35 Bu sorular daha da uzatmak mümkündür, ama bunu do rulayan tatmin edici net bir cevap bulmak mümkün gözükmemektedir.

Aksine baz kaynaklar, Hz. Ali’nin, “ er Allah Rasulü bize bir ey vasiyet etseydi, üphesiz ki yerine getirirdik. E er bize bir ey söyleseydi, ölünceye kadar da onun mücadelesini verirdik.”36 dedi ini rivayet ederler.

Yine konuyla alakal kaynaklarda yer alan u bilgileri nakletmek istiyoruz: Hz. Peygamber’in amcas Hz. Abbas, onun ölümü ile sonuçlanacak olan hastal s ras nda, ba kanl n, Ha im o ullar ’ndan ç kmamas için baz giri imlerde bulundu u, ancak istedi i sonucu alamad anla lmaktad r. Nitekim bir gün Hz. Ali, hasta olan Hz. Muhammed’in yan ndan ç nca, onun hastal hakk n-da bilgi ald ktan sonra, Hz. Abbas, ona unu söylemi tir:“Görmüyor musun? Al-lah’ n Elçisi bu hastal ktan ölmek üzeredir. Ben, Abdülmuttalip o ullar n ölecekleri s ra-da yüzlerinin ne duruma geldi ini bilirim. Haydi, Allah’ n Elçisi’nin yan na gidelim de bu i (yönetim) kime b rakaca soral m. Bize rak yorsa bunu bilelim. Bizden ba kas na rak yorsa kendisiyle konu al m, bizim için tavsiyelerde bulunsun.” Buna kar k Hz. Ali, “Biz bunu Allah’ n Elçisi’ne sorunca, o bunu bize vermeyecek olursa, art k bir daha bunu bize vermezler. Onun için ona böyle bir eyi asla sormam.” 37demi tir. Yine ayn

ba lamda Hz. Abbas, Hz. Peygamber vefat edince, Hz. Ali’ye hitaben; “Ya Ali ! Haydi gel ben sana herkesin gözü önünde alenen bey’at edeyim ki art k sana kimse kar koymas n” dedi. Bunun üzerine Hz. Ali, “Bizim sahip oldu umuz haklar reddedip inkar edecek biri mi var?”38diye sorar ve sanki bu halifeli i kendisinin tabii hakk

olarak gördü ünü ihsas ettirir. Ancak vak a Hz. Ali’nin beklentisinin aksine sonuçlan p Ebu Bekir Halife seçilince, Hz. Abbas ona, “Ben sana dememi miy-dim?”39Diye hay flan r ve adeta sitem eder.

Öte yandan, muhtemelen ba ta Hz. Fat ma olmak üzere, gerek aile için-den Hz. Abbas ve o lu Abdullah b. Abbas, Zübeyir, Hz.Muhammed’in kay n pederi Ebû Süfyan’ n; gerekse aile d ndan ise Ammar b. Yasir, Ebû Zer, Mikdat b. el-Esved gibi ki ilerin, Hz. Ali’nin halife tayin edilmesi için Hz. Pey-35 Ethem Ruhi F lal , “ mam Ali”, 372.

36 Taberi, Tarih, 4/236.

37 Bkz. bn ihab ez-Zühri, Me azi, Ne r. Süheyl Zekkar, D me k 1401/1981, 133-134; bn Sa’d,

Tabakat, 2/245; Taberi, Tarih, 3/193-194; bnü’l-Esir, Kamil fi’t-Tarih, 2/321; Tak yüddin

el-Makrizi, en-Niza ve’t-Tehasüm fima Beni Ümeyye ve Beni Ha im, Tah.: Huseyn Munis, Kahire 1994, 75.

38 Kr . : bn Kuteybe, el- mame ve’s-Siyase, 12; bn Sa’d, Tabakat, 2/246, Makrizi, age., 75. 39 Bkz. : bn Sa’d, Tabakat, 2/246-247;

(14)

gamber’in nezdinde baz te ebbüslerde bulunduklar dü ünülebilir. Yine muh-temelen bu te ebbüslerin sonucu olsa gerek ki, Hz. Muhammed hasta yata nda iken, “Bana bir kâ t ve bir kalem getirin; size bir yaz yazd ray m ki, benden sonra, bu yaz sayesinde hiçbir zaman azg nl k yoluna sapmayas z.” Dedi i rivayet edilmi tir. Ancak bu yaz n yaz p yaz lmamas konusunda ba ta Hz. Ömer olmak üzere, yan nda bulunan di er sahabe aras nda tart ma ç kmas üzerine Hz. Peygamber de, “Allah’ n Elçisinin yan nda ihtilâf caiz de ildir.” diyerek, kendisinin yaln z b ra-lmas istemi tir.40 Baz kaynaklarda yer alan bu rivayeti de erlendiren Mu-hammed Hamidullah, Hz. Peygamber’in, kendisini ziyarete gelenlerden biri (Hz. Abbas olabilir)nin vasiyetname tanzim etmesi yönündeki telkiniyle, kâ t, kalem istemi olabilece i-ni ileri sürmektedir.41

Di er taraftan, Ensar n Hz. Ali’yi halife seçmek istedikleri yönünde baz rivayetler de kaynaklar zda yer almaktad r. Nitekim sonradan Sakife’ye kat lan Abdurrahman b. Avf orada söz alarak; “Ey Ensar toplulu u! üphesiz ki sizler fazi-letlisiniz. Ama içinizde Ebu Bekir, Ömer ve Ali gibi biri yoktur.” deyince Zeyd b. el-Erkam aya a kalkarak, “Bu sözünü etti in kimselerin üstünlü ünü inkar etmiyoruz. Özellikle de içlerinde biri var ki, e er o, yani Hz. Ali bu i i isteseydi kimse onunla çeki -mezdi.”42 dedi i aktar r. Bu rivayetle ilgili u söylenebilir: Madem ki Ensar Hz. Ali’ye meylediyor idiyse, o halde neden Sakife’ye 200-300 metre mesafede olan Mescid-i nebi’ye gidip o s rada Hz. Peygamberin cenazesi ile me gul olan Hz. Ali’nin halife seçilmesini sa lamad lar? O halde hilafetin Hz. Ali’nin hakk

oldu-unu ya da onu seçmek isteyenlerin çok samimi olmad klar dü ünülebilir.43 Ensar’dan baz lar n Hz. Ali’ye temayülü oldu unu belirten bu rivayete bir ba ka aç dan bakt zda, Hz. Ali’nin kendini de bu makama lay k ve ehil görmekle birlikte, ya bu konuda hakl na tam inanm yordu ya da öyle çok istekli ve h rsl de ildi yahut ta kendini destekleyenlerin samimiyetine tam olarak güvenemiyordu. Zira e er o bunu gerçekten isteseydi, hem Hz. Peygamber’e olan yak nl ndan ve hem de kendisine meyilli baz Müslümanlar n desteklerin-den faydalanabilir; hatta bu manada Ebu Süfyan, Hz. Abbas gibilerinin tahrik ve te vikleriyle fiilen harekete geçebilir ve belki de Hz. Ebu Bekir seçildikten sonra bile, zorla da bu makam elde edebilirdi. Ama muhtemelen onun, bu yönde bir te ebbüsün slam toplumuna zarar verece ini ve do ru olmad dü ünerek 40 K rtas hadisesi olarak bilinen bu mesele için Bkz. bn Sa’d, Tabakat, 242-243; Taberi,

Ta-rih,3/192-193; Cem Zorlu, slam’da lk ktidar Mücadele i, 32-36.

41 Bkz. Muhammed Hamidullah, slam Peygamberi, 2/ 1098-1099.

42 Bu konu malar için bkz. :Vak di, Kitabu’r-Ridde, 44-46; Yakubi, Tarih, 1/123. Ancak Yakubi, sahabenin ad Münzir b. Erkam olarak zikreder.

(15)

her hangi bir fiili mücadeleye kalk mad gibi, böyle bir niyet ve dü ünceyi ta mad da iddia edilebilir. Kald ki Hz. Ali’nin, do rudan Hz. Ebu Bekir’e ve onun halifeli ine kar bir tavr n oldu u da söylenemez. Zira e er böyle bir durum olsayd , kanaatimizce hiçbir zaman ona biat etmez ve ona kar fiili mü-cadele ederdi.

Nitekim baz tarihî kaynaklar; Hz.Ebu Bekir’in halife seçilmesinden son-ra, Ebu Süfyan’ n Hz. Ali’ye gelerek halifeli i Kurey ’in küçük bir koluna men-sup birine(müstezaf) b rakman n bir zillet oldu unu; e er isterse bu i i zorla da olsa, onun lehine çevirebilece ini; çünkü Hz. Muhammed’in yerine geçmenin Abdu Menaf’ n hakk oldu unu söyleyerek kendisine biat etmek istedi ini nak-lederler.44 Söz konusu rivayete göre, bunun üzerine o; “Ben asla bu i in pe inde olmad m; bu i Müslümanlar n i idir. Sen uzun müddet slâmiyet’e ve Müslümanlara dü -manl k gösterdin; fakat slâmiyet’e zarar veremedin. Vallahi sen imdi bu sözlerinle Müs-lümanlar aras nda fitne ç karmak istiyorsun. Biz halifeli e Ebu Bekir’i lay k bulduk.”

45diyerek onu azarlar ve yan ndan kovar. Kanaatimizce bu sözleriyle Hz. Ali,

hem esasen kendisinin bu i için çok tamahl olmad , hem Hz. Ebu Bekir’i bu i e münasip gördü ünü ve hem de siyasi bir mesele için h rsa kap p fitneye sebep olmaktan imtina etmeye çal r.

Anla ld kadar yla bizce Hz. Ali’nin bu sözleri çok dikkat çekicidir. Zira Hz. Ali bu meselede kendini baz bak mlardan hakl görse bile asla düzeni bozacak, Müslümanlar aras nda fitneye sebep olacak davran lardan iddetle kaç nd -; slâm toplumunun birli ini, beraberli ini, idamesini ve menfaatini her eyin üstünde tuttu unu ve asla provokasyonlara gelmedi ini göstermektedir. Netice olarak, e er Hz. Ali, öyle söylendi i ve inan ld gibi, kendisinin halife veya imam tayin edildi ine kesin bir ekilde inansayd , bunun gere ini yapard ve zaten yapmas gerekirdi. Dolays yla Hz. Ali’nin, Hz. Ebu Bekir’e kar bu konu-daki tavr n, sadece bir beklentilerin gerçekle memesiyle alakal bir durum oldu unu san yoruz.

2. Acaba Hz. Ali, Hz. Peygamberin yak olmas hasebiyle hilafetin ön-celikle kendi hakk oldu unu mu dü ünüyordu? Yoksa Hz. Peygamberin yak olarak bu konuda söz söyleme haklar oldu u halde, kendilerinin kaale al nmay p hiç dan lmadan ve hatta haberdar edilmeden bu i in oldubittiye getirilmesin-den dolay k lm , al nm , gücenmi ve içerlemi olabilir miydi?

44 Kr .: Taberi, Tarih, 3/209; Makrizi, age., 55.

45 Bkz. Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l-E raf, Ne r.:Süheyl Zekkar-Riyad ez-Zirikli, 1-13, Beyrut 1417/1996, 2/271, Taberi, Tarih, 3/209.

(16)

Bize göre, Hz. Ali, bu konuda kendisin hakl oldu unu dü ünüyordu. Öy-le anla yor ki bu i in tamamen kendi d nda çözülmesine çok k lm ve gücenmi ti. Zira kaynaklarda bu yorumu hakl ç karacak, yani Hz. Ali’nin k ld -, gücendi ini gösteren baz haber ve rivayetlere rastl yoruz. Nitekim bu me-yanda Sakife gününde, aralar nda Abbas b. Abdülmuttalib, Fazl b. Abbas, Zübeyr b. Avvam, Halid b. Sa’id, Mikdad b. Amr, Selmân- Fârisî, Ebu Zer el-farî, Ammar b. Yasir, Bera b. el-Azib, Übeyy b. Ka’b, Huzeyfe b. Yeman gibi ah slar n bulundu u Ensar ve muhacirlerden bir gurup Hz. Ebu Bekir’e biat etmeyerek Hz. Ali’ye meylederler. Bununla birlikte ertesi gün mescitte yap lan umumi biatte zikretti imiz ah slar n ve ashab n ço unlu u Hz. Ebu Bekir’e biat ederken, yine Hz. Ali ve Ha im o ullar ndan baz lar biat etmez. 46

Hz. Ebu Bekir, ba ta Hz. Ali olmak üzere di er Ha im o ullar n biatini sa lamak için, yan na Hz. Ömer, Ebu Ubeyde b. Cerrah, Mugire b. u’be gibi ah slar da alarak Abbas’ n yan na gider ancak bir sonuç alamaz.47 Buna ra men yine de Hz. Ebu Bekir, her halükarda Hz. Ali’yi ikna edip biat almak ve slâm toplumundaki bu k rg nl , küskünlü ü ve bölünmü lü ü ortadan kald rmak için sab rl bir ekilde te ebbüslerini sürdürür. Nitekim Hz. Ali ile Ensar ve Muhacirden bir grubun Hz. Fat ma’n n evinde olduklar ö renince hemen Hz. Ömer’den oraya giderek biat konusunu Hz. Ali ile konu up görü mesini ister. Bu talep üzerine Hz. Ömer yan na birkaç ki i daha alarak oraya gider ve içeride-kileri d ar ya ça r. Fakat hiç kimse d ar ç kmaz. Muhtemelen buna sinirle-nen Hz. Ömer, kendisine içeride Hz. Fat ma’n n da bulundu u söylendi i hal-de, buna ald rmayarak evi yakmakla tehdit eder. Bunun üzerine Hz. Fat ma derhal kap ya ç karak feryat figan eder ve yard m ister. Bu s rada Hz. Ömer’e hitaben; “Bizi son derece üzen bir toplant ya (Sak fe) kat lan aran zdaki bir gurubu(n yapt klar ) ben asla tasvip etmiyorum Rasülüllah’ n cenazesini önümüzde b rak p gittiniz; halifeyi bize dan madan kendi aran zda tespit ettiniz ve bizim hakk vermediniz”48

eklindeki sözleriyle sitemlerini dile getirir.

Bundan sonra Hz. Ömer, tekrar Hz.Ebu Bekir’in yan na gelerek ona, “Sana biat etmeyen bu ah stan( Hz.Ali) biat almayacak m n” diyerek adeta bu ko-nunun önemli oldu unu bir kere daha hat rlat r. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir, mevlas Kunfüz ile Ali’ye haber gönderip biat için onu yan na ça r. Fakat buna kar k o, yüksek bir sesle, “Sübhanallah! Bir de üzerine ald i te hak iddia etmi ” diyerek onun yan na gelmeyece ini ve biat etmeyece ini aç kça ifade eder. 46 Kr .: bn Kuteybe, el- mame ve’s-Siyase,1/18; Yakubi, Tarih, 2/124; Cem Zorlu, age., 174-175. 47 Bkz. bn Kuteybe, age. 1/18-19; Yakubi, age.,2/124-125.

(17)

Bu sözler Kunfüz taraf ndan kendisine iletilince Hz. Ebu Bekir çok üzülür ve hatta a lar.49

Görüldü ü gibi bu süreçte Hz. Ali, bir yandan biat etmesi için Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer’in ça lar na ve hatta psikolojik bask na, di er yandan da Hz. Fat ma’n n muhalefetine maruz kalmaktad r. Bu durumda anla lan o ki, Hz. Ali; gerek kendi mülahaza ve gerekçeleri ve gerekse Hz.. Fat ma’n n etkisiy-le bir türlü biate yana yordu. Ama öbür taraftan, muhtemelen slam toplu-munun kar kar ya bulundu u tehlike ve tehditleri dikkate ald için olsa gerek ki, Hz. Ömer -deyim yerindeyse- bu konuda sürekli Hz. Ebu Bekir’i te vik ve tazyik ediyordu. Oysa bu durumda muhtemelen o, Hz. Fat ma’n n konumunu ve tavr dü ünüyor ve onu k rmak ve üzmek istemiyor ve dolay yla Hz. Ali’yi daha fazla zorlayam yordu. Ama di er taraftan bu i in uzamas sebebiyle top-lumda dedikodular ve huzursuzluklar gittikçe art yordu. te bu artlar alt nda Hz. Ali’nin biatinin al nmas için temaslar devam ediyordu.

Nitekim yukar da zikredilen te ebbüsten sonra Hz. Ömer tekrar Hz. Ali’nin evine gelince, o da d ar ç karak Hz. Ebu Bekir’in yan na gider. Kendi-sinden biat etmesi istenince, o; “Bu i te benim hakk m sizinkinden daha fazlad r. Kald ki siz bu makam Ensardan al rken onlara kar , Rasulüllah’ n yak nl delil getirdiniz ve biz ehl-i beytten zorla ald z… Muhammed sizden, yani Kurey ’ten oldu u için bu i e Ensar’dan daha yak n oldu unu söylemi tiniz. Ben de imdi sizlere, sizin Ensar’a kar ileri sürdü ünüz delillerle kar k veriyorum. Çünkü biz Resulullah’ n haya-nda da ölümünde de en yak z” 50diyerek bize göre onlar n Sak fe’deki tav r ve davran lar hat rlatarak bu konuda esasen kendisinin hakl oldu u yönündeki kanaatini beyan ve teyit eder.

Buna kar k Ebu Ubeyde b. Cerrah, Hz. Ali’ye; “Ey amcam n o lu, sen da-ha gençsin. Bunlar kavmin ya lar r. Senin onlar kadar tecrüben yoktur ve i leri (yöneti-mi) onlar kadar bilemezsin. Onun için gel; sen bu i i Ebu Bekir’e teslim et! Çünkü sen ya arsan ve ömrün olursa bu i e gerek fazl n ve gerek dinin, gerek ilmin ve anlay n gerekse soyun ve yak nl nla zaten daha müstahak ve lay ks n”51 demi tir. Bu konu mas yla

bize göre Ebu Ubeyde, bir yandan Hz. Ali’yi yat p onu Hz. Ebu Bekir’e biate iknaya çal rken, di er yandan da liderlik konusunda Arap toplumunun geleneksel kabulünü ve anlay vurgulamaktad r. Yani bu sözleriyle o, Hz. Ebu Bekir’in halife seçilinde, buna mukabil Hz. Ali’nin ço unlu un tercihine mazhar olamay n gerinde ya ve tecrübenin etkili oldu unu ima etmektedir. 49 Bkz. bn Kuteybe, age.,1/19-20.

50 Bkz. bn Kuteybe, age., 1/18. 51 Kr .: bn Kuteybe, age, 1/18-19.

(18)

Bu arada Hz. Ali’nin yukar daki sözlerinden, onun Sakife’de halifelik ko-nusunda konu ulanlar n hepsinden haberdar oldu unu ve bu ba lamda Kurey ’in Ensar’a kar Hz. Peygambere yak n olmay halifelik hakk ve önceli i için delil olarak ileri sürdü ünü ö rendi i ve bildi i ve dolays yla ayn argüman Hz. Ebu Bekir’e ve Hz. Ömer’e kar kullan r ve bu konuda kendinin daha fazla hakk oldu unu belirtir. Deyim yerindeyse adeta onlar kendi silahlar yla vurur. Neticede bu konu madan ikna olmay p kendilerinin Ehl-i Beyt’ten oldu u için bu i te en çok hakk olan kimseler olduklar söyleyerek biat etmez.52

Görüldü ü gibi tüm bask lara ra men, -halifelik konusunda en az ndan söz ve hak sahibi olduklar inanc ve kanaatiyle olmasa bile, yine de seçim s ra-nda hiç kendilerine dan lmamas nedeniyle bir türlü Hz. Ebu Bekir’e biate yana mayan- Hz. Ali’nin zamanla halifeye kar tutum ve tavr n de ti ini görüyoruz. Çünkü bu hadiseden yakla k alt ay sonra, Hz. Fat ma’n n vefat müteakiben Hz. Ali, Hz. Ebu Bekir’e haber göndererek onu evine ça r. Dik-kate ayand r ki, Müslümanlar n halifesi tevazu gösterek Hz. Ali’nin aya na kadar gider. Bu s rada Ha im o ullar büyük bir k sm Hz. Ali’nin evindedir. Hz. Ali aya a kalkarak halifeye kar gereken sayg ve hürmeti gösterir ve Allah’a hamd ü senâdan sonra: “Ey Ebu Bekir, bizim sana biat etmeyi imiz senin faziletini inkar etti imizden ve Allah’ n sana ihsan etti i hayr k skand zdan dolay de ildir. Asl nda biz daha önce, bu vazifenin bizim hakk z oldu unu ve sizin bunu keyfî bir ekilde ve bask yoluyla elimizden ald dü ünüyorduk.”53 diyerek Rasulüllah’a olan akrabal ve kendilerinin hak ve hukuklar uzun uzun anlat nca, Hz. Ebu Bekir duygulanarak a lar. Ali’nin sözü bitince, arkas ndan Hz. Ebu Bekir, “Al-lah’a and olsun ki, senin Rasûlül“Al-lah’a olan yak nl n benim için kendi as l soyumdan daha sevgilidir. Allah’a and olsun ki, bizimle sizin aran zdaki mal meselesinde hay rdan ba ka bir ey kastetmedim. Ben Rasulüllah’ n, ‘Biz peygamberler miras b rakmay z; b rakt klar -z sadakad r. Muhammed’in ailesi bu mal ve mülkten geçimlerini sa larlar.’ dedi ini duy-dum. Allah’ n Resulü Muhammed’in yapt klar yapmamaktan Allah’a s m. O ne yapt ise, ben de onu yapaca m in allah.”54diyerek sözlerini bitirir.

Bu konu malardan sonra Hz. Ali, “yar n sana biat edece im” diyerek oradan ayr r. Ertesi gün Hz. Ebu Bekir mescitte ö le namaz k ld rd ktan sonra, Hz. Ali ile aralar nda cereyan eden konu may ve görü meyi ve onun ileri sürdü ü özürleri anlat r. Buna kar k Hz. Ali, Hz. Ebu Bekir’in hak ve hukukunu, bü-yüklü ünü, meziyetlerini ve faziletlerini belirttikten sonra, bir gün önce söz 52 Bkz. bn Kuteybe, age., 1/18-19, 20.

53 Bkz. bn Kuteybe, el- mame ve ‘s-Siyase, 1/20-21; Taberi, Tarih, 3/208. 54 Bkz. bn Kuteybe, age., 1/20-21; Taberi, age., 3/208-209.

(19)

verdi i gibi, onun yan na gidip biat eder. Orada bulunan halk da Ali’ye “isabet ettin; iyi yapt n.” diyerek onun davran tasvip ettiklerini belirtirler.55

Ancak bu konuyla alakal ba ka bir rivayete göre, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ali’nin biat ndan sonra yapt konu mas nda, bizce adeta kendisinin Sakife’de halife seçili inin, içinde bulunduklar artlar n gere i oldubittiye geldi ini kabul ve itiraf mahiyetindeki u aç klamas oldukça dikkat çekicidir:“ üphesiz orada bana yap lan biat Allah’ n bizi, errinden korudu u bir ayak sürçmesi ve bir oldubittidir nne bi’ate Ebi Bekrin kânet felteten fe-temmet). O gün bir fitneden korkmu tum. Allah’a and olsun ki, hiçbir zaman onu (halifeli i) arzu edip üstüne dü medim.”. Bunu takiben Hz. Ali ve Zübeyr’ de, “O zaman biz asl nda bizimle me veret edilmemesine sinirlendik ve al nd k. Yoksa, esas itibariyle biz, Ebu Bekir’i bu i e insanlar n en lay olarak görüyo-ruz; zira o ma ara arkada r ve onun tecrübesini zaten biliyoruz.” eklindeki sözleriyle esasen Hz. Ebu Bekir’in halifeli ine kar olmad klar ve onu me ru halife olarak kabul ettiklerini beyan ederler. 56

Böylece alt ay sonra da olsa Hz. Ali Hz. Ebu Bekir’e biat eder ve slâm toplumunun üst kademesindeki k rg nl k giderilir. Hz. Ebu Bekir ile Ali aras n-daki buzlar çözülür ve slâm toplumunun birli i ve beraberli i temin edilir. Kaynaklardan ö rendi imize göre, ta ba ndan itibaren Hz. Ali, slâm devletini ve Müslümanlar tehdit eden irtidad olaylar n bast lmas nda, her zaman bilgi-si, tecrübebilgi-si, cesareti ve kabiliyeti ile Hz. Ebu Bekir’in yan nda ve hizmetinde olmu ve ona her konuda dan manl k yapm ve ilgi ve deste ini ondan esirge-memi tir.57 Nitekim bu özelli inden ötürü kaynaklarda Hz. Ali için, Hz. Ebu Bekir’in ve Hz. Ömer’in müftüsü denilmi tir.58 Zaten e er halife ile Hz. Ali aras nda o so ukluk devam etseydi, o esnada devam eden irtidat olaylar n belki de k sa sürede bast lmas mümkün olmayabilirdi. Nitekim bn kesir’in kayd na göre, Hz. Ebu Bekir mürtetlerle yap lacak ilk sava ta ordunun ba nda bulunmak istemi ti. Ancak“Zülkassa” Hz. Ebu Bekir’in yan nda bulunan Hz.Ali ile Hz. Ömer ve oradaki di er sahabeler halifenin sava a gitmesini uygun gör-memi ler; o da Halid’i yalanc peygamber Tuleyha’n n üzerine göndermi ti.

55 Bkz. bn Kuteybe, age.,1/21-22; Taberi, age., 3/209.

56 Bkz..Ethem Ruhi F lal , “Sak fe Olay …”, 24; Ayr ca kr .; bn Hi am, Sire, 4/657,658; Taberi,

age., 3/205.

57 madüddin Halil, slam Tarihi,14; Abdulhal k Bak r,.Ali b. Ebi Talib, 98.

58 bn Sa’d, Tabakat, 2/350; Ebu Cafer Ahmed b. Abdullah b. Muhammed Taberi,

yadu’n-Nad ra fi Menak ’l-A era, 1-2, Beyrut 1996, 2/195vd.; Ethem Ruhi F lal , mam Ali, Ankara

(20)

Ayr ca Ebu Bekir’in arkas nda namaz k lmaktan geri kalmamas59gibi onun dav-ran lar bu kanaati do rulamaktad r.

3. Hz. Ali’nin Ebu Bekr’e alt ay gecikmeli olarak biat etmesinde, dolay -yla so uk bir tutum ve tav r göstermesinde, muhtemelen Hz. Peygamber’in miras dolay yla Hz. Fat ma’n n epeyce etkili oldu u anla yor. Ama tam belir-leyici oldu u söylenemez.

Yukar da da temas etti imiz gibi, Hz. Ebu Bekir halife olduktan sonra Hz. Fat ma ile Abbas, onun yan na gelerek, Resulüllah’ n b rakt Fedek arazi-sinden hisselerini isterler. Fakat Ebu Bekir onlara, “Resulüllah’ n ,“Bizler miras rakmay z; b rakt klar z sadakad r. Muhammed’in ailesi bu maldan geçinecek kadar al rlar.”60sözünü duydu unu söyler. Hz. Peygamberin bu sözüne dayanarak on-lara herhangi bir ey veremeyece ini belirtir. Bunun üzerine Hz. Fat ma ona dar r ve ölünceye kadar alt ay boyunca bu konuyu bir daha - iilere göre onun-la- hiç konu maz.61

Bu durumu de erlendirecek olursak; kanaatimizce asl nda Ebu Bekir makyevelist bir anlay la hareket edip sadece kendi otoritesini dü ünerek Pey-gamberin sözüne ayk davranarak miras Hz. Fat ma’ya verebilir, onu sustura-bilir, hatta Hz. Ali ile aras ndaki so uklu u ve anla mazl bitirebilirdi. Ama görüyoruz ki, o her eye ra men Peygamberin sözüne ba kalmay tercih etmi , slâm toplumunun halifesi ve s ddik olarak kendisinden bekleneni yapm . Yani menfaat u runa Peygamberin sözüne ayk davranmam r.

Öte yandan biz biliyoruz ki, Hz. Ali halife olunca ne Fat ma’n n çocuklar ne de Peygamberin han mlar na ve ne de Abbas’ n çocuklar na bir ey verdi.62

steseydi veya aksini dü ünseydi verebilirdi. Çünkü kendisi devletin ba ndayd ve bütün yetki elindeydi. Ama o, Hz. Ebu Bekir’in bu konudaki uygulamas aynen devam ettirmi tir. Bundan anla lan o ki, Hz. Ali’ye göre, Hz. Ebu Bekir do ru bir i yapm .

Nakletti imiz rivayetler ve yapt z de erlendirmelerden sonra u so-nuca varmak mümkündür. Her ne kadar, konjonktür gere i, Ebu Bekir’in se-çiminin oldubittiye geli ini hakl ç karacak bir tak m geçerli sebep ve mazeretler ileri sürülmekle birlikte, Hz. Ali, ona alt ay geç biat etmek suretiyle, asl nda 59 bn Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, 5/249.

60 Bkz. bn Sa’d, Tabakat, 2/315-316; Taberi, Tarih, 3/207-208; bn Kesir, el-Bidaye, 5/249-251. 61 bn Kesir, el-Bidaye, 5/250-251; Miras meselesiyle ilgili çe itli rivayetler ve de erlendirme için

Bkz. Cem Zorlu, age., 219 vd. 62 bn Teymiye, Minhacü’s-Sünne, 3/230.

(21)

onun ki ili ine ve kendine de il, seçiminin yap tarz na, kendisinin Hz. Pey-gamber’in çok yak olmas hasebiyle bu konuda daha çok söz söyleme hakk oldu u halde, kendilerine dan lmay p d ar da tutulmalar na epeyce k ld , al nd , gücendi i hatta k zd söylenebilir. Ama bütün bunlara ra men, ken-dince geçerli sebepler dâhilinde biraz da duygusall k içinde biat etmeyip, so uk davransa da, yine de Hz. Ali, Ebu Bekir’e kar aç ktan hiç muhalif bir tav r tak nmam ve me ru halife olarak görmü tür diyebiliriz. hele hele biat ettikten sonra ona her zaman yak n oldu unu; devlet yönetiminde ve her konuda destek verdi ini ve dolay yla toplumun birli i, selameti ve bekas için var gücüyle hizmet etti ini ve ona kar olumlu tav r tak nd söyleyebiliriz.

3-Hz. Ali’nin Hz. Ömer’in Halife Seçili ine ve Ona Kar Tavr

Bilindi i gibi, iki y l süren Hz. Ebu Bekir’in halifeli i s ras nda, hem daha önceden ba lam olan irtidat olaylar bast lm ve hem de Irak ve Suriye fetih-leri ba ar yla devam etmekteydi. Böylesi bir ortamda halifeli inin son günfetih-lerinde hastalanan Hz. Ebu Bekir, kanaatimizce Hz. Peygamberin vefat müteakip ya ananlar n tekrarlanarak slâm toplumunun yönetim krizine sürüklenmesin-den ve dolays yla irtidat olaylar n yenisürüklenmesin-den ba lamas ndan ve fetihlerin durma-ndan kayg duymaktayd . te muhtemelen bu dü ünce ve kayg larla olsa gerek ki, o, Abdurrahman b. Avf ve daha ba ka kimselerle gerekli isti areleri yapt ktan sonra, kendi yerine slam toplumuna halife olmas için Hz. Ömer’i istihlaf ede-rek63, halifelik problemini çözmeyi tercih etmi tir.

Tarihi kaynaklardan anla ld kadar yla Hz. Ebu Bekir’in bu uygulamas toplumun ço unlu u taraf ndan olumlu kar lan p kabul gördüyse de, buna kar hiç muhalefet ve itiraz olmad söylenemez. Hatta dan man Abdurrahman bile Ömer’in iddet ve sertli inden tereddüt etmi tir.64 Bu manada; muhtemelen onun halife olunca yapt konu mas nda “… yilik edersem bana yard mc olun. Kötülük edersem beni düzeltin…”65 sözlerinden cesaretle, kanaatimizce fikir ve ele tiri özgürlü ünü kullanmak ad na, aralar nda Hz. Ali, Sa’d b. Ebi Vakkas, Talha b. Ubeydullah gibi sahabelerin, Ömer’in istihlaf duyunca bunu tenkit ettiklerini ve muhalif olduklar na dâir rivayetler bulunmaktad r.66

Nitekim bu rivayete göre, söz konusu ah slar, Hz. Ebu Bekr’i ziyaret ederek kendisine geçmi olsun deyip hal hat r sorduktan sonra, Talha’n n, “Muh-63 Bkz. bn Sa’d, Tabakat, 3/199-200; bn Kuteybe, el- mame ve’s-Siyase, 1/23-25; Taberi, Tarih,

3/428-430;Yakubi, Tarih, 2/136-137; bnü’l-Esir, el-Kamil, 2/425-426. 64 Taberi, age.,3/428.

65 bn Kuteybe, el- mame ve’s-Siyase, 1/22; Taberi, Tarih, 3/210.

(22)

temelen sen Ömer’i istihlaf ettin” sözüne kar k o da; “Evet” diyerek bu haberi do -rulad . Bunun üzerine Talha, “Sen Allah’a nas l hesap vereceksin. Böyle bir ahs istihlaf etmekle Allah’tan korkmuyor musun? Zira herkes onun ne kadar sert bir ki i oldu unu biliyor. O hiç kimseyi dinlemek istemez; sen nas l onu Müslümanlara halife olarak tavsiye edersin.” der. Bu sözleri hasta yata nda duyan Hz. Ebu Bekir hem öfkele-nir hem de biraz da üzülür ve “beni oturtun” der. Oturduktan sonra, Talha’ya, der ki; “Beni Allah’a verece im hesapla m korkutuyorsun. Ben Allah’a diyece im ki, bu dün-yada mevcut en iyi ahs tavsiye ettim. Ben Ömer’i sizden daha iyi tan yorum. Ben Allah’ da sizden daha iyi bilirim. Ömer, üphesiz serttir; fakat hilafete geçip mesuliyeti yüklenirse ba ka ekilde hareket edecektir.” 67 Bu sözleriyle o, Hz. Ömer hakk ndaki

uygula-mas savunur. Gerçi Hz. Ömer, halifeli inde gerek ki ili i, gerekse uygulama-lar yla tarih önünde Hz. Ebu Bekir’in kendisi hakk ndaki kanaatini hakl ç

kar-r denilebilikar-r.

Mamafih Ebu Bekir’in 13/634’de ölümünden sonra, bilindi i gibi, ciddi ve kayda de er ekilde itiraz ve muhalefet olmaks n slâm toplumu Hz. Ömer’e biat eder ve böylece o, halife olarak seçilmi olur. Gerçi Hz. Ebu Bekr’in bu uygulamas , kimi tarihçiler taraf ndan, kendisinin Sakife’de halife seçilmesinde, Hz. Ömer’in oynad önemli rol ve sa lad deste e kar k bir nevi borç ödeme eklinde yorumlanm r.68 Yani bu kimseler, Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer aras nda, gerek Sakife’de, gerekse Hz. Ömer’in halife olarak istihlaf nda önceden yap lm gizli bir anla ma oldu unu ima ederler.

Öyle ya da böyle, her halükarda Hz. Ömer ciddi bir itiraz ve muhalefetle kar la maks n toplumun kabulüne mazhar olmu tur. Bu ba lamda kaynaklar-da Hz. Ali’nin, Hz. Ömer’in halife olu ekline ve halifeli ine kar olumsuz herhangi bir tav r tak nd na dair bir rivayete rastlam yoruz.69 lk bak ta Hz. Ebu Bekir’e biate yana mayan Hz. Ali’nin, hem Hz. Ömer’in halifeli ine ve hem de göreve geli biçimine kar ç kmas beklenebilir. Zira Hz. Ebu Bekir’e biat sürecinde Hz. Ömer’in yo un bask na maruz kalmas na ra men, Hz. Ali, kanaatimizce meseleye bireysel de il, objektif, adil ve kamusal aç dan bakarak bu uygulamay desteklemi tir denilebilir. Nitekim Suyuti’de yer alan bir kay tta, Hz. Ebu Bekir’in halka, “Size birini tavsiye ederek b rak yorum raz m z?” Diye sorunca, onlar da, “raz z.” demelerinden sonra Hz. Ali’nin aya a kalkarak “Ömer’den ba kas na raz olmay z” deyince, o da “Ömer’dir” dedi i rivayet edilmek-tedir.70 Bu rivayet onun, Hz. Ömer’in halife seçili ine ve kendisine olumlu bak-67 Kr . : Taberi, age., 3/ 433; bnü’l-Esir, el-Kamil, 2/435.

68 madüddin Halil, slam Tarihi, 22 69 Bkz. 66 notta gösterilen yerler. 70 Suyuti, Tarihu’l-Hulefa, 83.

(23)

ve herhangi bir itiraz olmad ve me ru halife kabul etti ini göstermek-tedir. Aksine Hz. Ömer’in halifeli i s ras nda, gerek Hz. Ali’nin k Ümmü Gülsümle evlenmesiyle71 kurulan akrabal kla daha da geli en bireysel düzeyde, gerekse devlet i leri ba lam ndaki münasebetlerin genellikle olumlu seyretti ini ve devlet yönetimiyle alakal verilecek kararlarda ona dan manl k yapt ve onun daima halifeye destek oldu unu a da aktaraca z rivayetlerden ç -karmak mümkündür.

Zira bu ba lamda Hz Ömer’in on y ll k halifelik döneminde Hz Ali, dev-rin bir numaral devlet adam ve Hz Ömer’in ba yard mc oldu u görülmekte-dir. Nitekim kaynaklarda; Hz Ömer’in, “e er Ali olmasayd , Ömer helak olurdu.”72 sözüne ve yine fetihler nedeniyle iki kere Filistin ve Suriye bölgesine gitti inde, Medine’de kendi yerine Hz Ali’yi vekil b rakt na73dair bilgiler bulunmaktad r.

Öte yandan Hz. Ömer memurlar ndan birini Yemen’e gönderirken tak-vim tutmas isteyince, bunun nas l yap laca ve hangi taktak-vimin esas al naca gündeme gelmi ti. Bunun üzerine Hz. Ali, Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicretinin ba lang ç al nmas önermi ; Ömer de uygun görüp uygulam -r.74 Böylece 16/637 tarihinden itibaren resmi yaz malarda hicri takvim

kulla-lmaya ba lanm r.75

Ayr ca Hz Ali’nin halife olduktan sonra Kufe minberinde yapt konu -mas nda; “biliniz ki, peygamberden sonra bu ümmetin en iyileri Ebu Bekir ve Ömer’dir.” dedi ini ve yine onun, “yan ma gelip de beni Ebu Bekir ve Ömer’den üstün gören kim olursa olsun iftira haddiyle dayak atar m.” 76 sözü de, onun daha önceki halifelere bak yans tmas bak ndan dikkat çekicidir.

ki halifenin devlet yönetimi ve slam toplumunun meselelerini çözmede birli ini ve dayan may gösteren u rivayeti nakledelim: Hz. Ömer, feth edilen Irak topraklar , sava a kat lan Müslümanlara da tmak ister; bunun için bir nüfus say yap lmas emreder. Yap lan say m neticesinde, her askere üç çiftlik verilece i anla r. Halife bu uygulama için ayr ca ashab n görü üne ba -vurur. Bu ba lamda Hz. Ali, ona bu topraklar askerlere da tmak yerine, belli 71 Muhammed bn shak, Siretü bni shak, Tah. : Muhammed Hamidullah, Konya 1401/1981,

232; Yakubi, Tarih, 2/127; Taberi, Tarih, 4/69.

72 Ebu Bekr bn Arabi, el-Avas m mine’l-Kavas m, thk.: Muhibüddin Hatib, Kahire 1405/1984, 194; madüddin Halil, slam Tarihi, 17.

73 bnü’l-Esir, el-Kamil, 2/561.

74 Yakubi, Tarih, 2/145; Süleyman Muh. Temmavi, Ömer b. el-Hattab ve Usulü’s-Siyaseti ve’l

dareti’l-Hadiseti, r 1976, 209 75 bnü’l-Esir, el-Kami,l 2/526. 76 Suyuti, age., 46.

(24)

bir vergi kar nda yerli halktan çiftçilere b rakmas tavsiye eder. Hz. Ömer de, onun tavsiyesine uyarak o topraklar haraç kar nda sahiplerine b rak r.77 Hz. Ali’nin, Hz. Ömer’e devlet i lerinde dan manl k ve yard m etti ine dair daha ba ka örnekler gösterilebilir. Ama biz bu kadarla yetinmek istiyoruz.

Zikretti imiz bu bir kaç örnek bile, Hz Ali’nin, Hz Ömer’in halife olma-na kar her hangi bir menfi tav r sergilemedi ini; hatta onun halifeli i esolma-na- esna-ndaki icraatlar na yard mc ve destek oldu unu; buna kar k Hz. Ömer’in de daima onun ki ili ine görü lerine sayg duydu unu ve ona de er verdi ini gös-termektedir. Bizim bu kanaatimizi destekleyen bir ba ka önemli kan t ise, Hz. Ömer’in, kendisinden sonraki halifeyi seçecek olan ura heyetine Hz. Ali’yi dâhil etmesidir. Bu ba lamda son olarak unu söyleyebiliriz: Ortaya konan ba ar larla Hz. Ömer dönemi slam tarihi içinde pek çok bak mdan ayr bir yeri ve öneme haiz ise, bunda Hz. Ali ile Hz. Ömer aras ndaki yak n i birli i, dayan ma ve uyumun pay n büyük oldu unu söylersek her halde mübala a etmi olmay z.

4- Hz Osman’ n Halife Seçili i ve Halifeli i Sürecinde Hz Ali’nin Tavr

Bilindi i gibi; on y ll k(13-23/634-644) halifelikten sonra Hz Ömer, 23/644’de Mu ire bn ube’nin ran as ll kölesi Ebu Lü’lü Firuz’un suikast na maruz kal p a r yaraland nda78; kendisini ziyarete gelen birçok sahabe yaras -n a r olup kurtulma ümidi olmad görünce, ona bir halife seçip topluma bildirmesinin faydal olaca söylerler. laveten kanaatimizce, ayet kendisine bir halef seçmedi i takdirde, ondan sonra kar kl klar olaca ve belki de iç sava n ç kabile-ce i yönündeki endi elerini dile getirerek ona uyar da bulunurlar ve hatta Hz. Ebu Bekir’in böyle yapt ve her hangi bir problem ya anmad kendisine hat rlat r-lar. Bunun üzerine o; “E er Ebu Ubeyde b.Cerrah ve Ebu Huzeyfe’n n mevlas Salim ya am olsayd , onlardan birini gönül rahatl ile tavsiye edebilirdim” der.79.

Bu konu ma ba lam nda ziyarete gelenlerden birisi, kendisine, dindar, âlim ve iyi bir insan olan o lu Abdullah’ halife olarak seçmesini teklif edince, Hz. Ömer buna sonderece öfkelenerek ona unlar söyler: “Allah seni kahretsin, vallahi sen bu teklifinle Allah’ n r zas istemiyorsun. Yaz klar olsun sana! (O lunu kas-tederek) Kar bo amaktan bile aciz olan bir adam m yerime b rakay m? Kald ki bizim sizi yönetmeye ihtiyac z yok… Bu i i zaten övmüyorum ki ailemden birisi için arzu ede-77 Abdulhal k Bak r, Ali b. Ebi Talib, 104.

78 Hz. Ömer’in yaralanmas ve ölümü için Bkz. bn Kuteybe, el- mame, 1/26-27;Taberi, Tarih, 4/190-193; Mes’udi, Murucü’z-Zeheb, 2/29; bnü’l-Esir, el-Kamil, 3/49-52; bn Kesir, el-Bidaye, 7/188-189.

(25)

yim. E er bu i (halifelik) iyi bir ey ise zaten hissesini alm durumday z. Kötü bir ey ise, Ömer’in ailesinden bir ki inin hesaba çekilip Muhammed ümmetinin i inden sorumlu tutul-mas yeterlidir.”80 Bu rivayetten anla lan o ki, Hz Ömer hem hanedan olu turmak gibi kötü bir âdeti ba latmak istemiyordu ve hem de o lunu halifelik için yete-rince ehil ve lay k görmüyordu. Ama u da bir gerçek ki, -en az ndan ura heye-tinde yer alan isimleri dü ündü ümüzde bile- çevresinde liderlik potansiyeline sahip bunca ah s olmas na ra men, Hz. Ömer’in onlardan birini istihlaf etme-mesi dikkat çekicidir.

Bununla birlikte o, kanaatimizce adeta halife tespitinde adeta mutlak bir usul olmad ve toplumun uzla mas yla bu meselenin zamana, zemine göre farkl ekillerde çözülebilece ini gösterircesine ve yine kendinden önceki uygu-lamalar tasdik edercesine unu söyler: “Ben ne yapaca biliyorum. ayet birini size tavsiye edersem ki (Hz Ebu Bekir’i kastederek) benden önce ve benden daha iyi olan biri bunu yapt . ayet kimseyi seçmezsem ki bunu da yine benden evvel ve benden çok daha iyi olan peygamber yapt . u halde her iki ekilde de hareket edebilirim.”81

Hz. Ömer ayn konu mas n devam nda; “Hz Muhammed vefat etti inde onun çok sevdi i ve cennetle müjdeledi i on ki i vard . te bunlar aras ndan kendinize bir halife seçin.” diyerek halife seçim i ini; Hz Ali, Hz Osman, Zübeyr, Talha, Sa’d b. Ebi Vakkas, Abdurrahman b. Avf ve o lu Abdullah b. Ömer’den olu an ura heyetine havale eder.82 Ayr ca o lu Abdullah’ n halife seçilemeyece ini, iki aday olur ve her ikisi üçer oy ald takdirde, onun Abdurrahman’ n bulundu u taraf-ta oy kullanmas gibi artlar koyar. Böylece seçimin kilitlenmesinin de önüne geçmeyi ihmal etmez.

Bilindi i gibi, Hz. Ömer’in 27 Zilhicce 23/4 Kas m 644 de ehid olma-ndan sonra bu ah slar kendi aralar nda yapt klar isti areler sonucunda Abdurrahman, Talha, Zübeyr ve Sa’d b. Ebi Vakkas aday olmad klar aç klar-lar. Abdullah b. Ömer’in aday olma hakk olmad için, halife aday olarak sade-ce Hz Ali ve Hz Osman kald .83 Abdurrahman ise heyetin ba kanl ve ha-kemli ini üstlendi ve bu durum hem adaylar ve hem de di er ura üyeleri tara-ndan kabul edilir. Seçim sürecinde Abdurrahman hakem olarak halk n adaylar hakk ndaki kanaatlerini ve temayüllerini tespit etmeyi üstlenir. Nitekim kaynak-lar n belirtti ine göre, o bu görevi tarafs z bir ekilde yürüterek adaykaynak-lar hakk nda 80 Bkz. Taberi, Tarih, 4/227-228; bnü’l-Esir, el-Kamil 3/65-66.

81 Bkz. Buhari, Camiu’s-Sahih, Kitabu’l-Ahkam, 51; bn Kuteybe, el- mame,1/28; bn Sa’d,

Tabakat, 3/353.

82 bn Sa’d, Tabakat, 3/ 61, 339, 340, 341, 344; bn Kuteybe, el- mame, 1/28; Yakubi, Tarih, 2/158-160;Taberi, Tarih, 4/228.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Dosyalardan veya personelden, büro programları veya periyodik raporlar ile ilgili rutin araştırmalar hakkında bilgi toplar.. • Yöneticiye bağlı diğer elemanlara

Her insan stresten şu veya bu şekilde etkilenir ve her insanın stres katsayısı yani stres toleransı farklıdır.. Yani her insanın kaldırabileceği stres

Alana Olan Katkılarından Dolayı Değerli Hocalarım Olan Kitap Yazarlarına.

beraber çalıştığı kişileri etkilemek için iş ararken, ortaya koyduğu kararlılığı ve mücadeleyi dikkatle ve acele etmeden sergilemesi gerekir.. Yöneticinizi, sizi

PROBLEMLİ KİŞİLERLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI.. Sekreterler, kendi etkinlik

14.Kendinize alanla ilgili birini danışman olarak seçin.

Siklonlar orta enlem siklonları ından daha ndan daha küçü k üçük ve daha g k ve daha g üçl üç lü ü olmaları olmalar ı yanı yan ında cephelerin bulun malalar nda

sı zorunludur. Defterlerin tutulmasından hem görevli üye. hem de yönetim kurulu başkanı sorumludur. MADDE 20) Derneğin iç denetim biçimi : Dernek hesapları