• Sonuç bulunamadı

Adana ilinde görev yapan okulöncesi öğretmenlerinin beslenme bilgi düzeyleri ve alışkanlıklarının araştırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Adana ilinde görev yapan okulöncesi öğretmenlerinin beslenme bilgi düzeyleri ve alışkanlıklarının araştırılması"

Copied!
134
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İLKÖĞRETİM ANABİLİM DALI

OKULÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

ADANA İLİNDE GÖREV YAPAN OKULÖNCESİ

ÖĞRETMENLERİNİN BESLENME BİLGİ DÜZEYLERİ

VE ALIŞKANLIKLARININ ARAŞTIRILMASI

Serhat GÜNDOĞDU

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Doç. Dr. Nurhan ÜNÜSAN

(2)

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

Serhat GÜNDOĞDU tarafından hazırlanan “Adana İlinde Görev Yapan Okulöncesi Öğretmenlerinin Beslenme Bilgi Düzeyleri ve Alışkanlıklarının Araştırılması” başlıklı bu çalışma 05.11.2009 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Doç. Dr. Nurhan ÜNÜSAN Başkan Yrd. Doç. Dr. Renan ŞEKER Üye Yrd. Doç. Dr. Nurten SARGIN Üye

(4)

TEŞEKKÜR

Çalışmamın her safhasında yakın ilgi ve görüşleriyle bana destek veren değerli hocam Sayın Doç. Dr. Nurhan ÜNÜSAN’a, çalışmalarıma maddi destek veren TÜBİTAK’a, analiz çalışmalarımda yardımlarını esirgemeyen hocam Sayın Yrd. Doç. Dr. Kamuran GÖZÜBATIK TARIM’a, anket toplama sürecinde yakın ilgi ve alakalarından dolayı Adana ilindeki Anaokullarının idarecilerine ve bütün okulöncesi öğretmenlerine, Manevi desteklerini her zaman yanımda hissettiğim aileme, tez çalışmamın bütün sürecinde ilgisini, desteğini, yardımını, teşvikini hep yanımda hissettiğim eşim Zehra GÜNDOĞDU’ ya sonsuz teşekkürler ederim.

(5)

ÖZET

ADANA İLİNDE GÖREV YAPAN OKULÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN BESLENME BİLGİ DÜZEYLERİ VE ALIŞKANLIKLARININ

ARAŞTIRILMASI

Bu araştırma, Adana ilinde görev yapan okulöncesi öğretmenlerinin beslenme bilgi düzeyleri ve alışkanlıklarını saptamak amacıyla, 5 erkek ve 252 bayan olmak üzere toplam 257 öğretmen üzerinde yürütülmüştür. Öğretmenlerin genel bilgilerini, beslenme alışkanlıklarını ve beslenme bilgi düzeylerini saptamaya yönelik bir anket geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Elde edilen veriler SSPS 15 istatistik paket programında değerlendirilmiştir.

Araştırma sonuçlarına göre; öğretmenlerin %69.29’u normal kilolu, %75.5’i evli, %72’si lisans mezunudur. Öğretmenlerin %17.1’i sigara, %1.6’sı sürekli alkol kullanmaktadırlar. Öğretmenlerin %96.1’i beslenme ile ilgili ders almışlardır. Öğretmenlerin %87.5’i en önemli öğünün sabah kahvaltısı olduğunu söylemişlerdir. Öğretmenlerin %47.3’ü sabah kahvaltısını, %41.8’i öğle yemeğini, %42.9’u akşam yemeğini canı istemediği için yememektedirler. Öğretmenlerin %95.7’si satın aldıkları ürünlerde üretim tarihine ve son kullanım tarihine dikkat etmektedirler. Öğretmenlerin %56.8’i evde kahvaltı yaparken, %52.9’u öğle, %95.7’si akşam yemeklerini evde yemektedirler. Lıght ürün olarak, öğretmenlerin %29.6’sı az yağlı beyaz peynir, %0.8’i diyet süt tatlıları yemektedirler. Öğretmenlerin %4.7’si her gün fastfood ürün olarak simit/poğaça yerken %89.1’i ise fastfood ürün olarak kokoreç’i hiç yememektedirler. Öğretmenlerin %14.4’ü hiç yemek seçmezken, %36.6’sı yemeklerde öncelikle lezzetine önem vermektedirler. Öğretmenlerin %49’u yemeklerde zeytinyağı kullanmaktadırlar. Öğretmenlerin %27.6’sı her zaman öğün aralarında sebze/meyve yerken %24.1’i öğün aralarında her zaman çay içmektedirler.

Okulöncesi öğretmenlerinin %0.78’i çok zayıf, %20.23’ü zayıf, %46.3’ü orta, %27.62’si iyi ve %5.06’sı çok iyi düzeyde beslenme bilgisine sahiptir. Öğretmenlerin beslenme bilgisi puan ortalaması 15.64±3.83 puandır. Erkek

(6)

öğretmenlerin beslenme bilgi puan ortalaması 12.6±2.4, kadın öğretmenlerin beslenme bilgi puan ortalaması ise 15.7±3,83’tür.

Anahtar Kelimeler: Okulöncesi Eğitim, Okulöncesi Öğretmen, Beslenme Bilgisi, Beslenme Alışkanlıkları.

(7)

ABSTRACT

A RESEARCH ON NUTRITIONAL KNOWLEDGE LEVEL AND HABITS OF PRESCHOOL TEACHERS WORKED IN ADANA

This study has been carried on total 257 teachers incl. 5 men and 252 women in order to determine nutritional knowledge level and habits of preschool teachers worked in Adana. Inquiry intended for determination of general knowledge, nutritional habits and nutritional knowledge level of teachers has been developed and applied. Obtained data has been assessed in SSPS 15 statistical package program.

According to the results of the research; 69.29% of teachers are normal weight, 75.5% of them are married and 72% of them has bachelor’s degree. 17.1% of teachers smoke and 1.6% of them drink alcohol permanently. 96.1% of teachers have received education related to nutrition. 87.5% of teachers have stated that the important meal is breakfast. 47.3% of teachers cannot have breakfast 41.8% of them cannot eat lunch and 42.9% of them cannot eat dinner because they don’t want. 95.7% of teachers notice production date and expiry date in products that they buy. 52.9% of teachers eat lunch at home and 95.7% of them eat dinner at home; whereas 56.8% of them have breakfast at home. 29.6% of teachers eat low-fat white cheese and 0.8% of them eat dietary milk puddings as light product. Whereas 4.7% of teachers eat bagel/pastry everyday as fastfood product; 89.1% of them never eat kokoreç as fastfood product. Whereas 14.4% of teachers’ dont chose in eating, 36.6% of them take cognizance of its taste primarily. 49% of teachers use olive oil in meals. Whereas 27.6% of teachers always eat vegetables/fruits in inter-meal intervals, 24.1% of them always drink tea in inter-meal intervals.

0.78% of preschool teachers have very-poor level, 20.23% of them have poor level, 46.3% of them have medium level, 27.62% of them have good level and 5.06% of them have advanced level of nutritional knowledge. Nutritional knowledge point average of teachers is 15.64 ±3.83. Nutrition point average of the male teachers was

(8)

found to be 12.6±2.4 and the nutrition point average of the female teachers was found to be 15.7±3,8.

Keywords: Preschool education, Preschool teacher, Nutrition levels, Nutrition habits

(9)

İÇİNDEKİLER

SAYFA NO BİLİMSEL ETİK SAYFASI………..I YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU………...II TEŞEKKÜR………..III ÖZET…...…...………...………IV ABSTRACT………..VI İÇİNDEKİLER………..VIII KISALTMA ve SİMGELER………...XI TABLOLAR LİSTESİ………...XII ŞEKİLLER LİSTESİ………...XV 1. GİRİŞ ………...………...………..……….……….1 1.1. Problem Durumu………...……….…………...………...1 1.2. Problem Cümlesi……….……...……..4 1.3. Alt Problemler………...…………...………4 1.4. Araştırmanın Önemi………...………...……..………….4 1.5. Araştırmanın Amacı………...………...……...…...….5 1.6. Varsayımlar...………...6 1.7. Sınırlılıklar……….………...………….………...6 1.8. Tanımlar…...………...………….…6 2. İLGİLİ LİTERATÜR VE ARAŞTIRMALAR………8 2.1. Beslenme……….……..………...8

2.2. Yeterli ve Dengeli Beslenme……….………...………8

2.3. Beslenmenin Temel İlkeleri………..…………..…….9

2.4. Beslenme Eğitiminin Önemi………..………..……9

2.5. Beslenme Sorunları………..………..…12

2.5.1. Beslenme Sorunlarının Nedenleri………….………...……..13

(10)

2.6. Besin ve Besin Öğeleri………….…..……….………...14 2.6.1. Proteinler……….……….………...……….16 2.6.2. Yağlar…...……….……….………17 2.6.3. Karbonhidratlar…...……….………...……...18 2.6.4. Mineraller……….………..………18 2.6.5. Vitaminler……….……….21 2.6.6. Su……….………..23

2.7. Besin Grupları ve Beslenmedeki Önemi………..………..23

2.7.1. Tahıl ve Türevleri……….…….…………..………...26

2.7.2. Sebze ve Meyveler………..……..……….…27

2.7.3. Süt ve Türevleri……….………...28

2.7.4. Et, Yumurta ve Kurubaklagiller………...…..29

2.7.5. Yağlar ve Şekerler………..30 2.8. Enerji………..………32 2.9. İlgili Araştırmalar………..……….34 3. YÖNTEM………...45 3.1. Araştırmanın Modeli………...…………..……….45 3.2. Evren ve Örneklem………..…………..………45 3.3. Veriler ve Toplanması………...…………..………...46 3.4. Verilerin Çözümü ve Yorumlanması………...………...48 4. BULGULAR .………...50

4.1. Öğretmenlerin Genel Bilgilerine İlişkin Bulgular……..………..………..50

4.2. Öğretmenlerin Beslenme Alışkanlıklarına İlişkin Bulgular………..…….56

4.3. Öğretmenlerin Beslenme Bilgi Düzeylerine İlişkin Bulgular…………....70

4.4. Öğretmenlerin Beslenme Bilgi Düzeylerinin Demografik Özeliklerine Göre Değişimine İlişkin Bulgular……...………73

(11)

5. TARTIŞMA VE YORUM ………...79

5.1. Öğretmenlerin Genel Bilgileri………..……….….79

5.2. Öğretmenlerin Besleneme Alışkanlıkları………...…………83

5.3. Öğretmenlerin Beslenme Bilgi Düzeyi………..…89

5.4. Öğretmenlerin Beslenme Bilgi Düzeylerinin Demografik Özeliklere Göre Değişimi………..90 6. SONUÇ ve ÖNERİLER………...94 6.1. Sonuçlar…...………...………94 6.2. Öneriler………...………....97 KAYNAKÇA………...………..99 EKLER...………...………....109 ÖZGEÇMİŞ………....118

(12)

KISALTMA ve SİMGELER vd: ve diğerleri vb: ve benzerleri Std: Standart t: t dağılımı F: F dağılımı p: Anlamlılık

n: Örnekleme alınacak birey sayısı DPT: Devlet Planlama Teşkilatı BKI: Beden Kitle İndeksi

WHO: World Health Organisation LDL: Low Density Lipoprotein HDL: High Density Lipoprotein

(13)

TABLOLAR LİSTESİ

TABLO NO SAYFA NO Tablo 1: Kolmogorov-Smirnov Analizi Sonuçları……….48 Tablo 2: Beslenme Bilgisinin Oransal ve Puansal Başarı Derecelendirme Ölçeği…49 Tablo 3: Örneklem Grubunun Bazı Sosyo-Demografik Özelliklere Göre Dağılımı..50

Tablo 4: Öğretmenlerin Beslenme İle İlgili Tanımlayıcı Özellikleri………..52 Tablo 5: Öğretmenlerin Beslenme Konularını Kitle İletişim Araçları Üzerinden Takip Etme Durumları………55 Tablo 6: Öğretmenlerin Sağlıklı Bir Şekilde Beslenme Durumları………....56 Tablo 7: Öğretmenlerin En Önemli Olduğu Düşünülen Öğüne Göre Dağılımları….57 Tablo 8: Öğretmenlerin En Uygun Yemek Yeme Şekline Göre Dağılımları……….57 Tablo 9: Reklamların Öğretmenlerin Beslenme Tercihi Üzerindeki Etki Durumları.58 Tablo 10: Öğretmenlerin Yemek Seçme Durumları………...58 Tablo 11: Öğretmenlerin Yemeklerde Öncelikle Nelere Dikkat Edildiği Durumlarına Göre Dağılımları……….59 Tablo 12: Öğretmenlerin Yemek Hazırlarken Tercih Edilen Yağ Durumlarına Göre Dağılımları………..59 Tablo 13: Öğretmenlerin Açıkta Satılan Gıdaları Alma Durumlarına Göre Dağılımları………..60 Tablo 14: Öğretmenlerin Sınıf İçinde Yiyecek/İçecek Tüketme Durumlarına Göre Dağılımları………..60 Tablo 15: Öğretmenlerin Ana Öğün Yeme Durumları………...61 Tablo 16: Öğretmenlerin Ana Öğün Atlama Nedenleri………..61 Tablo 17: Öğretmenlerin Ana Öğünleri Yedikleri Mekâna Göre Dağılımları……...62 Tablo 18: Öğretmenlerin Öğün Aralarında Yiyecek/İçecek Durumları …………....63 Tablo 19: Öğretmenlerin Satın Aldıkları Ürünlerde Dikkat Ettikleri Hususlar……..65

(14)

Tablo 20: Öğretmenlerin Light, Kalorisiz vb. Biçimde İfade Edilen Ürünleri Kullanım Durumları………....66 Tablo 21: Öğretmenlerin Fastfood Yiyecekleri Yeme Sıklıkları ………...68 Tablo 22: Öğretmenlerin Beslenme Bilgisi İle İlgili Sorulan Sorulara Verdikleri Doğru Cevapların Dağılımları………...………...70 Tablo 23: Öğretmenlerin Beslenme Bilgisinin Oransal ve Puansal Başarı Derecelendirme Ölçeği………...72 Tablo 24: Öğretmenlerin Beslenme Bilgisi Puan Ortalaması……….…72 Tablo 25: Öğretmenlerin Beslenme Hakkındaki Bilgi Düzeyleri ile Cinsiyetleri Arasındaki İlişki………..…73 Tablo 26: Öğretmenlerin Beslenme Hakkındaki Bilgi Düzeylerinin Cinsiyetlerine Göre Değişimi……….…73 Tablo 27: Öğretmenlerin Beslenme Hakkındaki Bilgi Düzeyleri ile Yaşları Arasındaki İlişki………..74 Tablo 28: Öğretmenlerin Beslenme Hakkındaki Bilgi Düzeylerinin Yaşlarına Göre Değişimi………..…74 Tablo 29: Öğretmenlerin Beslenme Hakkındaki Bilgi Düzeyleri ile BKI Arasındaki İlişki………75 Tablo 30: Öğretmenlerin Beslenme Hakkındaki Bilgi Düzeylerinin Kilolarına Göre Değişimi………..75 Tablo 31: Öğretmenlerin Beslenme Hakkındaki Bilgi Düzeyleri ile Medeni Durumları Arasındaki İlişki………76 Tablo 32: Öğretmenlerin Beslenme Hakkındaki Bilgi Düzeylerinin Medeni Durumlarına Göre Değişimi………...…76 Tablo 33: Öğretmenlerin Beslenme Hakkındaki Bilgi Düzeyleri ile Mesleki Deneyimleri Arasındaki İlişki………...77 Tablo 34: Öğretmenlerin Beslenme Hakkındaki Bilgi Düzeyleri ile Eğitim Durumları Arasındaki İlişki………..77

(15)

Tablo 35: Öğretmenlerin Beslenme Hakkındaki Bilgi Düzeylerinin Eğitim Durumlarına Göre Değişimi………...…78

(16)

ŞEKİLLER LİSTESİ

ŞEKİL NO SAYFA NO Şekil 1: Sağlıklı Beslenme Piramidi………..……….24 Şekil 2: 4 Yapraklı Yonca………...………..….25

(17)

1. GİRİŞ

1. 1. Problem Durumu

Beslenme insanın var olması ile başlayıp günümüzde de üzerinde önemle durulan konuların başında yer almaktadır. Bugün dünyada pek çok insan açlık ve yetersiz beslenmenin yol açtığı ölüm ve hastalıklarla mücadele etmektedir. Buna karşın gelişmiş ülkelerin birçoğunda yaygın bir şekilde görülen dengesiz beslenme ülkemizde de özellikle gençler ve yetişkinler arasında sağlığı bozan en önemli beslenme sorunlarının başında yer almaktadır. Yetersiz ve dengesiz beslenme sorunlarının önlenmesinde en önemli faktör beslenme eğitiminin mümkün olduğu kadar erken yaşlarda verilmesidir. Özellikle okulöncesi dönemden başlayarak beslenme eğitimi vermek daha etkin sonuçlar verecektir (Bulduk, 2002).

Beslenme, anne karnından itibaren başlayan ve yaşamımızın sonuna kadar geçen her süreçte vazgeçilmez temel ihtiyaçlarımızdan biri olarak yer almaktadır. Kişilerin yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmesi, doğru beslenme alışkanlıkları kazanması; toplumda obezite, kalp-damar hastalıkları, diyabet, kanser vb. hastalıkların görülme riskinin azalması, protein enerji malnütrisyonun, vitamin-mineral yetersizliklerinin önlenmesi vb. beslenme ile ilgili sağlık sorunlarının en aza indirilmesinde rol oynayan koruyucu etmenlerdendir (Merdol vd., 2004).

Bir binanın sağlamlığı nasıl temelin sağlamlığına dayalı ise insan hayatının temeli sayılan okulöncesi dönem de bireyin kritik ve en önemli zaman dilimidir. Alışkanlıkların büyük çoğunluğu bu dönemde şekillenmeye başlamakta ve hayatın ilerleyen dönemleri için temel oluşturmaktadır. Çocuğun bu dönemde kazandığı beslenme alışkanlıkları, hayatının ilerleyen dönemlerini etkileyerek daha sonra ortaya çıkabilecek beslenme sorunlarını önlemede temel çözüm yolunu teşkil etmektedir.

(18)

Yeterli ve dengeli beslenme düzeni ile iyi beslenme alışkanlıkları olan bir ailede büyüyen ve zamanında ek besinlere başlayan çocuklarda iyi beslenme alışkanlıkları görülmektedir (Merdol, 1999).

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sağlık tanımını: “İnsanın; fiziksel, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik halinde olması” şeklinde tanımlamaktadır (Baysal vd., 2002; Erdoğan, 2005).

Beslenme ile sağlık arasındaki ilişkinin gözlenmesi çok eski zamanlara dayanmaktadır. Bilim çağından önce insanlar, beslenme bilgisine sahip olmadıkları halde bazı gıdaların kendilerine iyi geldiğinin farkına varmışlardır. Sağlıklı gıdaları, gelişmiş teknolojik laboratuarlarda test etme imkânı olmadan deneme-yanılma yoluyla bulmuşlardı. Örneğin; Mısırlılar, İbraniler, Çinliler, Hintliler ve Romalılar sarımsağı önemli bir ilaç olarak kullanmışlardır. Eski Yunanlılar tarafından grip ve astım tedavisinde kullanılan meyan balı Hollanda ve diğer birçok Avrupa ülkesinde ise ülseri iyileştirmek için kullanılmıştır (Kavas, 2000).

Bireyin, ailenin ve toplumun birinci amacı “sağlıklı ve üretken” olmaktır. Sağlıklı ve üretken olmanın göstergesi; bedenen, aklen, ruhen ve sosyal yönlerden iyi gelişmiş bir vücut yapısı ve bu yapının bozulmadan uzun süre işlemesidir. İnsan sağlığını birçok faktör etkilemektedir. Bu faktörler; beslenme, kalıtım, iklim ve çevre koşulları gibi kişinin yaşamını yönlendiren faktörlerdir ve bunlardan beslenme ayrı bir öneme sahiptir; çünkü insanların temel gereksinimlerinin başında beslenme gelmektedir (Baysal, 2002).

Bireylerin; sağlıklı, üretken, huzurlu olmasında ve ekonomik yönden gelişmesinde önemli etkisi olan beslenmenin yetersizliğinde bir toplumda sağlık harcamaları artar; verimsizlik, iş kazaları riski ve iş gücü kaybı gibi olumsuzluklar sonucu ulusal ekonomi büyük zarar görür (Toprak vd., 2002).

(19)

Son yıllarda yapılan araştırmalara göre, beslenme alışkanlıklarını değiştirmek ve fiziki aktiviteyi artırmak tip 2 diyabet hastalığının %30–50 oranında önlenmesini sağlayabilmektedir (Oşar ve Erkan, 2004).

Beslenme bilgisi; kişilerin, ailelerin ve toplumların beslenme alışkanlıkları üzerinde etkili olan temel etmenler arasında yer almaktadır. Ülke genelinde halkın beslenme bilgi düzeyinin yeterli olmayışı, ellerinde mevcut gıda ve ekonomik kaynak bulunsa bile bu kaynakların faydalı bir şekilde kullanımını olumsuz yönde etkilemekte ve hatalı uygulamalara neden olmaktadır (Aktaran: Ünver, 2004).

Yapılan çeşitli araştırmalara göre toplumumuzun önemli bir kısmının yetersiz ve dengesiz beslenmekte olduğu anlaşılmaktadır. Beslenme yetersizliğinden en çok etkilenen grupların başında; gelişmekte olan çocuklar, gençler, gebe ve emzikli anneler ve yaşlılar gelmektedir (Şanlıer ve Yabancı, 2005; Tayar ve Korkmaz, 2007).

Bir ülkenin sosyo-ekonomik yönden istenilen uygarlık seviyesine ulaşabilmesi; bedensel ve zihinsel yönden güçlü, sağlıklı ve yetenekli bireylerin var olmalarına bağlıdır. Bu olgu teknolojik gelişme yanında insan faktörünün yerini ve önemini de ortaya koymaktadır. Çünkü toplumların kalkınmasında insan gücü temel unsur olarak kabul edilmektedir. İnsanın fiziksel ve zihinsel yönden sağlıklı olması beslenme ile yakından ilgilidir. Bunun gerçekleşmesi için de insanın yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığına sahip olması ve olumlu beslenme davranışları sergilemesi gerekmektedir. Aile ve toplumun mutluluğu onu oluşturan bireylerin sağlıklı olmasıyla paralellik göstermektedir (Hasipek ve Sürücüoğlu, 1994).

Ülkemiz, beslenme durumu yönünden hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkelerin sorunlarını birlikte içeren bir görünümdedir. Ülkemizde halkın beslenme durumu; bölgelere, mevsimlere, sosyo-ekonomik düzeye ve kentsel-kırsal yerleşim yerlerine göre önemli farklılıklar göstermektedir. Bunun temel nedenlerinin başında gelir dağılımındaki dengesizlik yatmaktadır. Bu durum beslenme sorunlarının niteliği üzerinde de etkili olmaktadır. Ayrıca beslenme konusundaki bilgisizlik; hatalı gıda seçimine, besinlerin hazırlanması ve saklanması sürecinde yanlış uygulamalara

(20)

neden olmaktadır. Bunlar da beslenme sorunlarının boyutlarının büyümesine neden olmaktadır (DPT, 2003).

1. 2. Problem Cümlesi

Adana ilinde görev yapan okulöncesi öğretmenlerinin beslenme bilgi düzeyleri ve alışkanlıkları ne durumdadır?

1. 3. Alt Problemler

1. Adana ilinde görev yapan okulöncesi öğretmenlerinin genel bilgileri nasıldır?

2. Adana ilinde görev yapan okulöncesi öğretmenlerinin beslenme alışkanlıklarının genel durumu nasıldır?

3. Adana ilinde görev yapan okulöncesi öğretmenlerinin beslenme bilgi düzeyleri ne durumdadır?

4. Adana ilinde görev yapan okulöncesi öğretmenlerinin beslenme bilgi düzeyleri bazı değişkenlere göre anlamlı farklılıklar içeriyor mu?

1. 4. Araştırmanın Önemi

Yetersiz ve dengesiz beslenmenin nedenleri incelendiği zaman çocuğun beslenmesi; çevre koşulları, ailesinin gelir düzeyi, gerçek olmayan inanışlar ve çocuğa verilen eğitimle yakından ilgilidir. Özellikle beslenme bilgilerinden yoksunluğun diğer faktörlerden daha önemli olduğu bilinmektedir. Bu bakımdan yetersiz ve dengesiz beslenmenin önlenmesinde beslenme eğitimi büyük önem taşımaktadır (Baysal, 2002).

(21)

Okulöncesi dönem çocuğu; okul döneminde beslenme eğitimi ile sağlığın korunmasını, yeterli ve dengeli beslenme ilkelerini, yiyeceklerin özelliklerini, yiyeceklerin faydalarını vb. birçok bilgi öğrenir. Bu nedenle öğretmenlerin kendi beslenme bilgilerinin ve alışkanlıklarının çok iyi olması ve bunları doğru uygulama fırsatı yaratarak öğrencilerine yansıtması gerekmektedir.

Beslenme bilincinin toplumun bütün kesimlerince benimsenmesi hayati önem taşımaktadır. Türkiye’de yaşanan beslenme sorunları bunu daha da önemli kılmaktadır. Diğer gelişim alanlarında olduğu gibi öz bakım becerilerinden olan beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasında okulöncesi dönem hayati fonksiyon taşıyan bir zaman dilimi olmaktadır. Şüphesiz ki bu kritik dönemin öğretmenlerine de büyük sorumluluklar düşmektedir.

Öğrencilerin beslenme bilgilerinde ve sağlıksız yiyeceklerden uzak durma gibi konularda öğretmenler olumlu model olarak öğrencilerin yemek alışkanlıklarını etkilemektedirler. Sağlıklı yemek seçimi konusunda öğretmenler önemli rol oynamaktadırlar (Rossiter vd., 2007).

Okulöncesi öğretmenlerinin beslenme bilgi ve davranışları okulöncesi dönem çocuğunun öğretmenini örnek alması ve kendi yaşantısına öğretmeninin davranışlarını yansıtması bakımından önemlidir. Bu açıdan okulöncesi öğretmenlerinin beslenme alışkanlıkları ve beslenme bilgileri büyük önem taşımaktadır. Okulöncesi öğretmenlerinin birey olarak da beslenme alışkanlıklarının ve beslenme bilgi düzeylerinin iyi düzeyde olması önem arz etmektedir.

1. 5. Araştırmanın Amacı

Bu çalışmada amacımız, Adana ilinde görev yapan okulöncesi öğretmenlerinin beslenme bilgi düzeylerini ve alışkanlıklarını tespit etmektir.

(22)

1. 6. Varsayımlar

 Öğretmen görüşlerini tespit etmede kullanılan test ifadelerinde uzman kanısının yeterli ve objektif olduğu varsayılmıştır.

 Örneklem alınacak öğretmenler evreni temsil edecek niteliktedir.  Öğretmenler için hazırlanan anketler amaca hizmet edecektir.

 Öğretmenlerin anketlere verecekleri cevaplar gerçeği yansıtmaktadır.

 Araştırmaya katılan öğretmenlerin genel bilgi yönünden eşit oldukları kabul edilmiştir.

1. 7. Sınırlılıklar

 Araştırma, Adana İlinin Merkez ilçeleri olan Seyhan, Yüreğir, Çukurova ve Sarıçam ilçelerinde çalışmakta olan 257 okulöncesi öğretmeni ile sınırlıdır.  Araştırma 2008–2009 eğitim-öğretim yılı ile sınırlıdır.

 Araştırma, okulöncesi öğretmenlerinin beslenme bilgi ve davranışlarını değerlendirmek amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen ölçekte yer alan ifadeler ile sınırlıdır.

1. 8. Tanımlar

Okulöncesi Eğitim: Okulöncesi eğitim; 0–72 ay grubundaki çocukların gelişim düzeylerine ve bireysel özelliklerine uygun, zengin ve uyarıcı çevre olanakları sağlayan; onların bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönlerden gelişimlerini destekleyen; toplumun kültürel değerleri doğrultusunda en iyi biçimde yönlendiren ve onları ilköğretime hazırlayan; temel eğitim bütünlüğü içinde yer alan eğitimdir (http://www.oolp.aof.edu.tr/).

(23)

Beslenme: Büyüme, gelişme, onarım, sağlıklı yaşam ve beden faaliyetlerini devam ettirmek için, tüm besinlerden sistemli bir şekilde ihtiyaç kadar vücuda alınmasına ve kullanılmasına denir (Kırkıncıoğlu, 2003).

(24)

2. İLGİLİ LİTERATÜR VE ARAŞTIRMALAR

2. 1. Beslenme

Beslenme, açlık duygusunu bastırmak veya canın çektiği şeyleri yemek ya da içmek değildir. Sadece ekmek ve şekerli çay ile açlık duygusu bastırılabileceği gibi sabah sucuklu yumurta, öğle pirzola, akşam kebap yiyen kişiye “ne kadar iyi besleniyor” diye özenilebilinir. Bilimsel olarak bunların hiçbirisi beslenmeyi tanımlamamaktadır. Beslenme; insanın büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan öğeleri alıp vücudunda kullanmasıdır (Baysal ve Küçükaslan, 2003).

2. 2. Yeterli ve Dengeli Beslenme

İnsan vücudunun büyüme ve gelişmesini sağlayabilmesi, dokuların yenilenmesi ve yaşamsal aktivitelerini sürdürülebilmesi için gerekli olan besin öğelerini karşılayabilecek şekilde beslenmeye “yeterli ve dengeli beslenme” denir. Besin maddelerinin vücudun gereksinmesi düzeyinde alınamadığında yeterli enerji oluşmadığından ve vücut dokuları yapılamadığından “yetersiz beslenme” durumu oluşur. Birey yeterli miktarda besin almasına karşın bazı besin öğelerinin vücudun gereksinim düzeyinden fazla, bazı besin öğelerinin ise vücudun gereksinim düzeyinden az alınması durumu “dengesiz belenme” olarak ifade edilir (Erdoğan, 2005).

Bugün; teknolojideki gelişmelere, bilimsel çalışmalara ve uluslararası kuruluşların sarf ettiği çabalara rağmen dünyanın bazı yerlerinde yetersiz ve dengesiz beslenme sorunu büyük bir sorun olarak görülmekte ve gündemi sürekli meşgul etmektedir. Bilindiği üzere bireylerin ve toplumların sağlıklı olarak yaşamlarını sürdürmesinde, ekonomik ve sosyal yönden gelişmesinde, refah düzeyinin artmasında, mutlu ve huzurlu bir hayat yaşamalarında yeterli ve dengeli beslenme

(25)

temel koşullardan birisi belki de en önemlisi olarak kendini göstermektedir (Önder vd., 2000).

Beslenme dengesizliği; eğitim, sağlık ve diğer sosyal haklardan yararlanmadaki eşitsizliklere bağlı olarak ülkemizde farklılık göstermektedir. Sosyo-ekonomik eşitsizlik bunların başında yer alan bir nedendir (Baysal, 2003).

Yeterli ve dengeli beslenmenin toplum sağlığı üzerinde olumlu etkisi vardır. İnsan vücudu çalışmak için enerjiye ihtiyaç duyar ve bu enerjinin sağlanması için yeterli ve dengeli beslenmek gerekmektedir. Beslenme; vücutta yeni dokuların yapılması, eskiyen hücrelerin onarımı, hastalıklara karşı vücut direncinin sağlanması, kısaca büyüme, gelişme ve sağlıklı olarak yaşamın devamı için vücut için elzemdir (Demircioğlu ve Yabancı, 2003).

2. 3. Beslenmenin Temel İlkeleri

 Beslenme; düzenli, sağlıklı ve sistemli olmalıdır.

 Bireyin ihtiyacı kadar besin gruplarının hepsinden her öğünde mutlaka alınmalıdır.

 Beslenme ekonomik aynı zamanda besleyici olmalıdır.  Özellikle doğal besinler tercih edilmelidir.

 Beslenme; yaş, cinsiyet, sağlık ve çalışma durumuna uygun olmalıdır.  Besinler kullanılırken besin değerlerinin kaybolmamasına dikkat edilmelidir.  Özel durumlarda (hamilelik, emziklilik, hastalık, vb.) özel beslenme

uygulanmalıdır (Kırkıncıoğlu, 2003).

2. 4. Beslenme Eğitiminin Önemi

Beslenme eğitimi; kaynakların en iyi şekilde kullanılarak bireylerin beslenme durumunun geliştirilmesini, yeterli ve dengeli besin tüketme alışkanlıklarının

(26)

kazandırılmasını, yanlış ve sağlıksız beslenme uygulamalarının ortadan kaldırılmasını, besinlerin sağlığa zararlı hale gelmesinin önlenmesini, besin kaynaklarının daha etkin ve ekonomik kullanılmasını amaçlar. Bu alanda dünyada uygulanan önemli etkinlikler; eğitimcilerin eğitimi, halkın beslenme ve sağlık konusunda bilinçlendirilmesi ve gıda etiketlemesi yoluyla toplumun bilgilendirilmesidir (Aktaran: Ünver, 2004).

Yapılan bilimsel çalışmalar beslenme eğitiminin kişiler üzerinde etkili olduğunu ve kişiler üzerinde büyük oranda olumlu yönde değişiklik sağladığını ortaya koymaktadır (Finch ve Daniel, 2005).

Yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanabilmesi için kişilerin eğitilmesi gerekmektedir. Beslenmeye dayalı davranış değişikliğini sağlamanın en etkin yolu eğitimdir (Ünüsan, 2004). Çocukluk döneminde kazanılan beslenme alışkanlıklarının yaşamın daha sonraki yıllarında da devam ettiğinden söz edilmektedir. Okul ortamı; yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıkları kazandırarak, kısa ve uzun sürede ortaya çıkabilecek hastalıkların ortaya çıkmasının önlenmesi için gerekli bilgi, yetenek ve davranışların gelişmesinde önemli bir role sahiptir (Ünüsan, 2005).

Futrell (2006) tarafından yapılan araştırmada öğretmenlerin çoğunluğu (%97.4) beslenme eğitiminin önemli olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmenlerin %89.3’ü beslenme eğitiminin çocukların sağlıklı yiyecek seçiminde etkili olduğu yönünde görüş bildirmişlerdir.

Çocuklar erken yaşlar boyunca çok hassastırlar. Çocukların fiziksel ve zihinsel yönden gelişmelerinde besleyici bir diyet çok önemlidir. Çocukların sağlık kalitesinin artması için beslenme ile ilgili bilgi ve alışkanlıklar kazanmalıdırlar çünkü beslenme eğitimi ile risk faktörleri ortadan kalkmaktadır (Ünüsan ve Şanlıer, 2007).

Çocuklarda sağlıklı beslenme bilincinin yerleşmesi için okullarda verilebilecek beslenme programları, çocukların hem bedensel sağlıklarının

(27)

gelişmesinde, hem de okul başarılarının artmasında etkili olmaktadır. İnsanların bilgi almaya ve alışkanlık kazanmaya en elverişli oldukları dönemin "okulöncesi” olduğu göz önüne alındığında, bu dönemde çocuklara verilecek beslenme eğitimi, çocukların davranışları üzerinde daha kalıcı olabileceği gibi çocukların sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığı edinmelerini de sağlamaktadır (DPT, 2003).

Türkiye’de halkın beslenme eğitiminde süreklilik bulunmamaktadır. Aynı eğitim etkinlikleri farklı kurumlarca, farklı yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Örgün eğitim içersinde yer alan programlarda temel beslenme bilgisine yeterince yer verilmemektedir. Öğretmen yetiştiren okulların ders programlarında uygulamalı beslenme eğitimi yer almamaktadır. Halkın beslenmede bilinçlendirilmesine yönelik eğitim materyalleri değişik yaş, beslenme düzeyi, fizyolojik durum ve hastalık durumları açısından yeterli olmamaktadır (DPT, 2003).

Okulöncesi Eğitim Programına göre beslenme ile ilgili amaç ve kazanınlar şu şekildedir:

ÖZBAKIM BECERİLERİ

Amaç 1. Temizlik Kurallarını Uygulayabilme

Kazanım 6. Beslenme için gerekli araç-gereçleri temizlik kurallarına uygun kullanır.

Amaç 3. Doğru beslenmenin önemini fark edebilme

Kazanım 1. Yiyecek ve içecekleri ayrım yapmadan yer / içer. Kazanım 2. Yiyecekleri ve içecekleri yeterli miktarda yer / içer.

Kazanım 3. Yiyecekleri yerken sağlık ve görgü kurallarına özen gösterir. Kazanım 4. Sağlığı olumsuz etkileyen yiyecekleri ve içecekleri yemekten / içmekten kaçınır.

Kazanım 5. Öğün zamanlarında ve suresinde yemeye özen gösterir (http://www.shcek.gov.tr/duyuru/cocuk/okuloncesi/program_kitabi.pdf).

(28)

2. 5. Beslenme Sorunları

Sağlıklı olmanın şartları arasında; bireyin yaşına ve cinsine uygun fizik yapısına sahip olması, her türlü metabolik, fizyolojik ve fiziksel etkinliklerini normal düzeyde yapabilmesi ve ruhsal açıdan kendini mutlu ve tatmin edilmiş olarak hissetmesi sayılır. Enerji ve besin öğelerinin günlük gereksinimden az alınması, besin öğeleri arasındaki dengenin bozulması ve bazı besin öğelerinin gereksinimden fazla alınması; kısacası yetersiz ve dengesiz beslenme insan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir (Şanlıer ve Yabancı, 2005).

Beslenme bilinçli veya bilinçsiz olabilmektedir. Bilinçsiz beslenmede; alışkanlıklar, gelenekler, besinlerin sağlanması, iştah ve doyma duygusu önemli bir etkendir. Bilinçli beslenmede ise bu unsurların rolü devam etmekle birlikte, beslenme eğitimi ile bu unsurlar önemli ölçüde kontrol altına alınabilir. Günün koşullarına en uygun ve en ekonomik şekilde yeterli ve dengeli beslenilebilinir (Ünüsan, 2002).

Yetersiz ve dengesiz beslenme sonucunda vücudun büyüme, gelişme ve normal çalışmasında noksanlıklar oluşacağı için "yeterli ve dengeli beslenme sağlığın temelidir" diyebiliriz. Yetersiz ve dengesiz beslenme; skorbit, raşitizm, beriberi, marasmus, pellegra gibi birçok hastalığın doğrudan sebebi olduğu gibi; kızamık, boğmaca, verem, ishal gibi diğer birçok hastalıkların bireyin metabolizmasına kolay yerleşmesinde önemli role sahiptir. Yetersiz ve dengesiz beslenen bir kişinin vücudu mikroorganizmalara karşı dayanaklı değildir. Bu açıdan bu gibi kimseler kolay hasta olur ve hastalıkları ağır seyreder (Toprak vd., 2002; Ünver, 2004).

Yetersiz ve dengesiz beslenme sonucunda çağımızın önemli sağlık problemlerinden biri olan obezite yaygın bir şekilde artmaya devam etmektedir (Futrell, 2006).

1998’de Türkiye’de Nüfus ve Sağlık araştırmasına göre 5 yaş altındaki çocuklar arasında beslenmenin büyümeye engel teşkil ettiği yaygınlık %16 olarak

(29)

saptanmıştır (Ünüsan ve Şanlıer, 2007).

Ülkemizde beslenmeye bağlı birçok sağlık problemi yaşanmaktadır. Sağlık problemlerinin tedavisinin ülkeye maliyeti, bunların önlenmesi için alınacak önlemlerin maliyetinden çok daha fazladır. Yetersiz ve dengesiz beslenmeden en çok etkilenen 0–6 yaş aralığındaki çocuklarda beslenme yetersizliği hastalıkları daha sıklıkla görülmektedir (Hasipek ve Sürücüoğlu, 1994).

2. 5. 1. Beslenme Sorunlarının Nedenleri

Ünver’e (2004) göre beslenme sorunlarının nedenleri şöyle sıralanabilir:

 Toplumun ve ailenin ekonomik durumu

 Ailenin eğitim düzeyi ve beslenme konusundaki bilgileri  Ailedeki çocuk sayısı

 Çevrenin sağlık koşulları

 Beslenme konusunda eğitimcilerin bilgi düzeyi ve uygulamaları  Bağırsak parazitleri

 Kullanılan besinlerinin sıklığı ve çeşitliliği  Yanlış pişirme yöntemlerinin seçilmesi  Hastalıklar

 İştahsızlık ve hatalı beslenme alışkanlıkları

2. 5. 2. Ayaküstü (Fastfood) Beslenme

Fastfood; hızlı hazır yemek sistemi ve ayaküstü sokakta yenilen yiyecekleri ifade etmek için kullanılmaktadır. Fastfood veya hızlı hazır yemek sistemi; kısa zamanda çok sayıda tüketiciye hizmet veren, standart yöntemlerle hazırlanan besinlerin üretildiği ve satıldığı bir yemek sistemidir. Teknolojik gelişmeler, şehirleşme, iş yaşamında kadın oranının artması, yoğun iş temposu, yolculuk, yalnız

(30)

yaşama, iş yerlerinin evden uzak oluşu, işe yetişme stresi, öğle aralarındaki sürenin kısa olması gibi etkenler nedeniyle insanlar beslenmelerine daha az zaman ayırmakta ve fastfood tarzı besinlere yönelmektedirler. Ülkemizde en çok tüketilen fastfood türü yiyecek ve içecekler arasında; simit, tost, döner, lahmacun, pide, hamburger, sandviç, pizza, kızarmış patates, kızarmış tavuk, balık-ekmek, kolalı içecekler, çay, kahve vb. yer almaktadır (Toprak vd., 2002).

Fastfood alımı veya abur-cubur beslenme alışkanlığı; günümüz insanının hızlı yaşam temposu nedeni ile doğmuş olup, zamanla büyümüş ve bir endüstri haline gelmiştir. Daha çok gençlerde görülmesine rağmen günümüzde her yaşta yaygınlaşmaktadır. Bu beslenme tarzı özellikle obezite ve yüksek tansiyon oluşmasına zemin hazırlar (Aktaran: Ceviz, 2008).

Fastfood beslenme biçiminin özelliği, sahip oldukları yüksek enerjinin %40-50’sinin yağdan geliyor olmasıdır. Besin değerleri çok düşüktür, A vitamini ve kalsiyum açısından fakirdir. Hiçbir besin değeri olmayan kolalı içeceklerin; ayran, süt ve taze meyve suyuna tercih edilmesi ve bunun süreklilik kazanması da yanlış beslenme alışkanlığına yol açmaktadır (Toprak vd., 2002).

Hızlı hazır yiyeceklerin aksine Kaliforniya Berkeley’deki Jr Martin Luther King ortaokulunda başlayan bahçeden masaya projeleri yenilebilir okul bahçesine dayanan bir projedir. Öğrenciler bahçeyi ekip biçmekte ve mutfak sınıfında yetiştirdikleri yiyecekleri hazırlamakta, sunmakta ve yemektedirler. Bu aktiviteler neredeyse her konuya dâhil edilmiş olup normal okul gününün bir parçası durumundadır (Olson, 2005).

2. 6. Besin ve Besin Öğeleri

Yenilebilen bitki ve hayvan dokuları “besin” olarak tanımlanır. Besinlerimizin içinde bulunan, enerji sağlayan, doku yapma ve yenilemede görevli olan, yaşam

(31)

sürecini düzenleyen, vücut tarafından gereksinim duyulan her türlü organik ve inorganik maddelere "besin öğesi" denmektedir (Arlı vd., 2002).

Herhangi bir besin öğesinin yetersiz alınması durumunda vücutta o besin öğesinin görevi yerine getirilemeyeceğinden vücut çalışması aksamakta ve hastalıklar baş göstermektedir (Tayar ve Korkmaz, 2007).

Türkiye'de, enerji ve besin öğeleri yönünden beslenme durumu incelendiğinde yetersiz düzeyde enerji alan aile oranı düşüktür. Toplam protein tüketimi kişi başına yeterli düzeydedir ancak proteinin çoğu bitkisel kaynaklıdır (DPT, 2003).

Besin öğeleri, vücut çalışmasında farklı ve benzer görevler yapmaktadırlar. Görev yönünden birbiriyle doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilidirler. Besin öğeleri birbirinin kullanılmasına yardımcı olduğu gibi bazı görevlerde de birbirlerinin tamamlayıcısı olarak görev yaparlar. Bu yapının düzenli ve dengeli çalışması için bütün besin öğelerinin vücudun ihtiyacı miktarında ve sürekli alınarak ihtiyacın karşılanması gerekir (Aktaran: Çelik, 2006).

Bu güne değin yapılan araştırmalar insanın; büyüme, gelişme ve sağlıklı olarak yaşamını sürdürebilmesi için 50 kadar besin öğesine gereksinimi olduğunu göstermiştir. İnsanın; sağlıklı olarak büyüyüp gelişebilmesi, sağlıklı ve üretken olarak yaşamını sürdürebilmesi için bu 50 besin öğesinin her birinden ne miktarda alması gerektiği de saptanmıştır. Bu besin öğelerinin herhangi biri alınmadığı zaman ya da gerekli olandan çok veya az alındığı zaman büyüme ve gelişmenin engellendiği ya da sağlığın bozulduğu yapılan araştırmalarla belirlenmiştir. Bu besin öğeleri kimyasal yapılarına ve vücut çalışmasındaki etkilerine göre 6 grupta toplanmıştır (Alphan, 2005).

 Proteinler  Yağlar

(32)

 Mineraller  Vitaminler  Su

2. 6. 1. Proteinler

Hücrenin önemli bir parçası olan proteinler aminoasitlerden oluşurlar. Protein; büyüme, gelişme ve yıpranan hücrelerin yenilenmesi için en önemli besin öğesidir. Vücudun savunma sistemlerinin, vücut çalışmasını düzenleyen enzimlerin, bazı hormonların da esas yapıları proteindir. Protein aynı zamanda vücutta enerji kaynağı olarak da kullanılır. Vücudun enerji deposu anlamında bir protein deposu bulunmamaktadır. Sadece kısa süreli yetersizlikleri giderebilecek az miktarda yedek protein vücutta saklanabilir. Yetişkin insan vücudunun ortalama %16’sı proteinden oluşur (Müftüoğlu, 2003).

Proteinlerin en iyi kaynağı olan yiyecekler; yumurta, etler, balıklar, karaciğer, beyin, böbrek gibi sakatatlar, süt ve süt ürünleri, kuru baklagiller ve tahıllardır (Türkan, 2003).

Protein eksikliğinde; vücut ağırlığı azalır, büyüme durur, enfeksiyonlara yakalanma riski artar, hastalıklar geç iyileşir, hastalıklar tekrarlar ve uzun sürer, sinir ve sindirim sisteminde bozukluk görülür. Protein kan hücresi ve hemoglobin için de gereklidir Proteinin kısıtlı alınmasına rağmen kalorisi yüksek olan gıdalarla beslenenlerde kuaşiorkor hastalığı meydana gelir. Kalorinin proteine göre daha az alınması durumunda ise marasmus hastalığı oluşur (Arlı vd., 2002).

Proteinin eksik alınmasının sakıncası olduğu gibi fazla alınmasının da sakıncaları vardır. Fazla alınan protein; genelde vücudun gereksinim duymadığı miktarda enerji verir, karaciğer ve böbreklerin üre yapma ve atma yükünü artırır (Schwenk ve Schwenk, 2006).

(33)

2. 6. 2. Yağlar

Yaşayan tüm organizmalar için biyolojik olarak gerekli olan yağlar hayvanlarda ve bitki tohumlarında bulunur. Yetişkin insan vücudunun ortalama %18’i yağdan oluşmaktadır. En çok enerji veren besin öğesidir, 1 gram yağ 9 kalori enerji verir. Bazı vitaminler vücuda yağla alınır. Yağlar midenin çabuk boşalmasını önleyerek doygunluk hissi verir. Derialtı yağ tabakası vücut ısısının kontrolünü sağlar. Yağlar organların çevresini sararak organları dış etkilerden korur. Yağlar bileşimlerinde bulunan yağ asitlerine göre 3 gruba ayrılırlar:

 Doymuş yağlar (katı yağlar): tereyağı, katı margarin, kuyruk yağı, içyağı ve don yağ.

 Tekli doymamış yağlar (sıvı yağlar): zeytinyağı, fındık yağı, yer fıstığı yağı.  Çoklu doymamış yağlar (sıvı yağlar ve yumuşak bitkisel yağlar): ayçiçeği

yağı, mısırözü yağı, soya yağı, balık yağı, susam yağı (Şanlıer ve Yabancı, 2005).

Yağlar ekonomik ve enerji yoğunluğu yüksek besin öğeleridir. Yağlar, aynı miktarlardaki karbonhidrat ve proteinlerin iki katından fazla kalori vermektedirler (Oşar ve Erkan, 2004).

Bütün bitkisel ve hayvansal yiyeceklerde az veya çok yağ bulunmaktadır. En çok yağ bulunan bitkisel yiyecekler; zeytin, ayçiçeği, susam, pamuk çekirdeği, ceviz, fındık, fıstık, soya fasulyesi ve mısırdır. Diğer tahıllarda, sebze ve meyvelerde az miktarda yağ bulunur. Hayvan vücudunda yağlar yağ dokuları halinde bulunduğu gibi etin bileşiminde de vardır. Süt ve süt ürünleri ile yumurtada da yağ bulunmaktadır (Baysal, 2002).

(34)

2. 6. 3. Karbonhidratlar

İnsan vücudunun %1’den az kısmı karbonhidratlardan oluşmaktadır. Karbonhidratların başlıca görevleri enerji oluşturmaktır. 1 gram karbonhidrattan yaklaşık olarak 4 kalorilik enerji oluşur. Günlük alınan enerjinin %50-55’inin karbonhidratlardan gelmesi gerekir (Schwenk ve Schwenk, 2006).

Karbonhidratlar kimyasal yapılarına göre; monosakkaritler, disakkaritler ve polisakkaritler olmak üzere üç grupta incelenebilirler (Mecitoğlu ve Mecitoğlu, 2003).

Vücut çalışması ve vücut ısısının korunması, sinir sisteminin çalışması, sinir dokuları ve kıkırdakların yapımı, su ve elektrolitlerin dengede tutulması, artık maddelerin vücuttan atılması gibi görevlerde karbonhidratlara ihtiyaç vardır (Şanlıer ve Yabancı, 2005).

Bir karbonhidrat olan nişasta; bitkilerin tohumlarında, tanelerinde ve yumrularında bol miktarda bulunur. Nişasta, diyetin toplam karbonhidrat içeriğinin % 80-90’ını oluşturur (Baysal, 2002).

Karbonhidratlar en ucuz enerji kaynağıdır. Karbonhidratlarca zengin yiyecekler; tahıl ürünleri, kuru baklagiller, kurutulmuş meyveler ve kökler, şeker, pasta, pekmez, bal gibi tatlılardır (Şanlıer ve Ersoy, 2005).

2. 6. 4. Mineraller

Mineraller; bazı kimyasal reaksiyonlar oluşturarak bütün vücuda yayılan ve beyin hücrelerini harekete geçirerek sinir sistemini olumlu yönde etkileyen, beynin daha sağlıklı çalışmasını sağlayan inorganik maddelerdir (Tayar ve Korkmaz, 2007).

(35)

Vücudun büyümesi ve gelişmesi, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için minerallere ihtiyaç vardır. Mineraller vücudumuzda yapıyı oluşturan ve birçok işlevi düzenleyen elzem besin öğeleri grubudur. İnsan vücudunun %4’lük kısmı minerallerden oluşur. Vücuttaki minerallerin çoğu kalsiyum ve fosfor olup kemiklerde, dişlerde yerleşmiş olarak, az kısmı da yumuşak dokularda ve vücut sıvılarında bulunur. Mineraller ısı veya elle yapılan işlemler sırasında kayba uğramazlar (Samur, 2008).

Mineraller; kemik ve dişlerin normal büyümesi ve sağlığının korunması, asit-baz dengesinin korunması, vücut sıvılarının dengelenmesi, sinir sistemi, kasların ve organların düzenli çalışması gibi işlevlerde görev alırlar (Şanlıer ve Yabancı, 2005).

Başlıca mineraller; kalsiyum, fosfor, sodyum, potasyum, klor, magnezyum, manganez, kükürt, demir, bakır, çinko, iyot, flor, kobalt, krom, solenyum, molibden ve silikondur (Baysal, 2002).

Kalsiyum; kemiklerin ve dişlerin yapımında, kasların kasılmasında, sinirlerin çalışmasında, normal kan basıncının sağlanmasında, kanın pıhtılaşmasında büyük görev alır. Süt ve süt ürünleri (yoğurt, peynir, dondurma vb.) en iyi kalsiyum kaynağıdır. Vücuda alınan kalsiyumun kullanılabilmesi için D vitaminine ve fosfora ihtiyaç vardır. Yağlar kalsiyum emilimini engeller (Türkan, 2003).

Kalsiyum ve D vitamininin yetersizliğinde; çocuklarda raşitizm, yetişkinlerde osteomalasia görülür. Kandaki kalsiyum miktarının azalması kas spazmlarına ve bacak kramplarına neden olur (Altuğ, 2004).

Vücuttaki fosforun %80-90’ı iskelette kalsiyumla beraber, aktif fosfat ise hücre yapısı ve fonksiyonlarında yer alır. Fosfor; kemik ve kas oluşumunda, enerji metabolizmasında, doku tamirinde, büyüme ve gelişmede görevlidir. Süt ve türevleri, et, tavuk, balık, yumurta, tahıllar, kuru baklagiller ve yağlı tohumlar önemli fosfor kaynağı besinlerdir (Aksoy, 2000).

(36)

Sodyum, Klor ve Potasyum’un başlıca görevleri vücut su dengesini, asit-baz dengesini ve kas çalışmasını sağlamaktır. Sodyum ve klorun temel kaynağı tuzdur. Sütün, etin, tahılların, taze sebze ve meyvelerin yeterli düzeyde tüketimi ile potasyum ihtiyacı karşılanır (Samur, 2008).

Magnezyum; vücutta enerji metabolizmasının çalışmasında, kas ve sinir sisteminin düzenli çalışmasında, kemik ve dişlerin oluşumunda, osmotik basıncın ve asit-baz dengesinin sağlanmasında görev alır. Kuru baklagiller, yağlı tohumlar, rafine edilmemiş tahıl taneleri ve koyu yeşil yapraklı sebzeler önemli magnezyum kaynağıdır (Aksoy, 2000; Baysal, 2002).

Demirin çoğunluğu kırmızı kan hücrelerindeki hemoglobinde bulunur. Demir; oksijeni akciğerlerden hücrelere, hücrelerden de karbondioksiti akciğerlere taşır. Et ve et türevleri, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler ve tahıllar demir kaynağıdır. Demir yetersizliğinde kansızlık görülür (Kavas, 2000; Türkan, 2003).

İyot, tiroit bezinde bulunur ve tiroit bezinin normal çalışması için gereklidir. İyot, tiroksin hormonunun bir kısmını teşkil eder. İyot eksikliğinde guatr hastalığı meydana gelir. İyot eksikliği olan bölgelerde yaşayan kadınlarda; düşük, ölü doğum, düşük doğum ağırlığı, üreme sorunları görülür. Deniz ürünleri, özellikle balık iyot kaynağıdır (Altuğ, 2004).

Çinko, vücutta önemli metabolik görevleri olan enzimlerin yapısında yer alır. Büyüme ve cinsiyet organlarının gelişmesinde, protein ve nükleik asit metabolizmasında, hücre bölünmesinde, yaraların iyileşmesinde etkindir. Yetersizliğinde; fiziksel olarak büyümede gerilik, cinsiyet organlarının gelişmesinde gecikme, hastalıklara karşı dirençsizlik, yaraların iyileşmesinde gecikme, tat ve koku algılamada bozukluklar gibi belirtiler görülür. Et, karaciğer, yumurta ve deniz ürünleri çinkonun en iyi kaynağıdır (Şanlıer ve Yabancı, 2005).

Florun en önemli görevi diş çürüklerini önlemesidir. Yeterli flor alımı osteoporozu önlerken aşırı flor alımı ise diş üzerinde sarı lekelere neden olur.

(37)

Besinlerin flor içeriği yetiştikleri toprağın flor içeriğine bağlıdır. Deniz ürünleri ve çayda flor bulunur. Florun esas kaynağı sudur (Baysal, 2002).

2. 6. 5. Vitaminler

Yaşamın sürdürülmesi için gerekli olan, hücre metabolizmasında önemli tepkimeleri uyaran ve yiyecekler içerisinde bulunan organik yapılı bileşiklerdir. Vücut fonksiyonunun düzenlenmesinde ve devamlılığında önemli rol oynayan vitaminlerin çoğu vücut tarafından yapılamadığı için besinlerimizle alınması gerekmektedir. Vitamin gruplarını etkileyen ısı, ışık gibi etkenler ile asidik ve alkali ortamlar vardır. Bundan dolayı her besin grubunun vitamin kayıplarına neden olmadan tüketilmesi yaşamın sağlıklı sürdürülmesi açısından büyük önem arz etmektedir (Samur, 2008).

Hiçbir yiyecekte bütün vitaminler yeterli miktarda bulunmamaktadır. Bu nedenle vitamin alımında doğal yiyeceklerle sağlanan dengeli ve çeşitli bir beslenme biçimi oluşturulmalıdır. Yiyecekleri uzun süre ısıtmak ve saklamak vitaminlere zarar verdiği için bu durumlardan kaçınılmalıdır (Schwenk ve Schwenk, 2006).

Yokluğu veya azlığı çeşitli hastalıklara ve gelişim bozukluklarına neden olan ve insan sağlığı için gerekli olduğu bilinen vitaminler genel özelliklerine göre 2 gruba ayrılırlar:

 Yağda Eriyen Vitaminler: A vitamini, D vitamini, E vitamini ve K vitamini.  Suda Eriyen Vitaminler: B grubu ve C vitamini (Akyıldız, 2001).

A vitamininin en önemli görevleri genel olarak şöyle sıralanabilir: Görme gücünü sağlar ve gece körlüğünü önler, gelişmeye yardım eder, yaşlanmayı geciktirir, yeni hücre yapımında görev alır, hastalıklara karşı direnci artırır (Tayar ve Korkmaz, 2007).

(38)

A vitamini eksikliğinde; gece körlüğü, gelişimde ve zekâda yavaşlama, iştahsızlık, kuru ve pul pul cilt ve gözün kornea kısmında bozukluklar görülür (Altuğ, 2004).

A vitamini en çok; karaciğer, süt ve ürünleri, tereyağ, yumurta sarısında bulunur. Koyu yeşil yapraklı sebzeler ve sarı renkli sebzelerde ve meyvelerde de (havuç, domates, kayısı, portakal vb.) bulunur (Şanlıer ve Ersoy, 2005).

Güneşten gelen ultraviyole ışınları ile derinin etkileşimi sonucu vücut tarafından üretilen D vitamini; kemik dokusunun yapımında, kalsiyum ve fosforun hücrelere ulaşmasında rol oynar. D vitamini az alındığında kemiklerde ve dişlerde yumuşama meydana gelir. Raşitizm bunun en görülür belirtisidir ve özellikle çocuklarda görülür. Fazla alınan D vitamini kandaki kolesterolü yükseltir. D vitamini en çok balık yağı, ton balığı, uskumru, sardalye, karaciğer, yumurta ve sütte provitamin D şeklinde bulunur. Bu yapı güneşte D vitaminine dönüşür (Mecitoğlu ve Mecitoğlu, 2003).

E vitamini; katarakt oluşumunu geciktirir, vücudu toksinlere karşı korur, bağışıklık sistemi için önemlidir, kan yapımında görevlidir. Kandaki kötü kolesterolü (LDL) düşürür, iyi kolesterolü (HDL) yükseltir, üreme sisteminin çalışmasında etkin rol oynar, kanser oluşum riskini engeller, kan hücrelerinin parçalanmasını engeller. E vitamini eksikliğinde; anemi, kalp kapaklarında kanama ve kas-sinir sisteminde yetersizlik görülür. E vitamini; tahıl, yağlı tohumlar, yeşil sebze ve bitkisel yağlarda bol miktarda bulunur (Arlı vd., 2002).

K vitamini kanın pıhtılaşmasında rol oynar. Eksikliğinde kan pıhtılaşmasında gecikme veya hiç pıhtılaşmama görülür. K vitamini; yeşil yapraklı sebzeler, balık, et, kurubaklagiller ve çayda bulunur (Şanlıer ve Ersoy, 2005).

B grubu vitaminleri; karbonhidrat, yağ ve proteinden enerji oluşması ile ilgili biyo-kimyasal olayların düzenlenmesine, başta sinir sistemi olmak üzere vücudun düzenli çalışmasına yardımcı olurlar (Aktaran: Doğan, 2004).

(39)

B grubu vitaminleri; tahılların kabuklarında, kuru baklagillerde, sebze ve meyvede, et, süt, yumurta ve karaciğerde bulunur (Baysal, 2002).

En dayanıksız olarak bilinen C vitamini vücutta en çok endokrin bezlerinde bulunur. Toksinlere ve enfeksiyonlara karşı vücudu koruma, diş sağlığı ve hücre çalışması görevlerini sürdürür. Eksikliğinde diş eti hastalığı olan “skorbüt” görülür ve vücut direnci azalır. C vitamini; turunçgil, yeşil sebze ve meyvelerde bulunur (Akyıldız, 2001).

2. 6. 6. Su

Yaşam için oksijenden sonra gelen en önemli maddedir. İnsan vücudunun su oranı yaş ve cinsiyete göre değişmekle birlikte ortalama %59’dur. Çocukların vücudunun su oranı yüksektir. Su; besinlerin sindirimi, emilimi ve hücrelere taşınmasında, hücrelerde besin öğelerinin metabolizması sonucu oluşan atıkların akciğer ve böbreklere taşınmasında, vücut ısısının denetiminde, eklemlerin kayganlaştırılmasında ve elektrolitlerin taşınmasında görevlidir. Su vücuttaki en önemli eriticidir (Baysal, 2002; Şanlıer ve Ersoy, 2005).

Çay veya kahve gibi içeceklerin büyük bir bölümü sudan oluşur. Bu nedenle bu tür içeceklerin alınmasıyla da günlük su ihtiyacı karşılanabilir. Ancak bu içeceklerin içerisinde bulunan kafein ve oksalat gibi maddelerin uzun süreli kullanımda beyin, böbrek, kalp ve kan damarları gibi organ ve dokular zarar görebilmektedir. Kafeine karşı bağımlılık gelişmektedir. Bu nedenlerden dolayı günlük sıvı ihtiyacının büyük kısmını su olarak almak sağlık açısından oldukça faydalıdır (Şenel, 2005).

2. 7. Besin Grupları ve Beslenmedeki Önemi

Canlıların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için besin gruplarından değişik bileşenler içeren besinleri almaları gerekmektedir. Yeterli ve dengeli beslenme bu

(40)

sayede gerçek olabilmektedir. Fakat yaş, cinsiyet ve özel durumlardaki bireylerin enerji ve besin öğelerine olan ihtiyaçları birbirlerinden farklılık göstermektedir. Bu nedenle kişilerin sağlıklı gelişimleri ve hayatın sürekliliği için besin tüketimlerinin belirli koşullara göre düzenlenmesi gerekmektedir (Akyıldız, 2001).

Birey, ihtiyaç duyduğu besin öğelerini doğal besinlerle karşılar. Vücut için zorunlu besin öğeleri; bir besin veya besin grubunun değil, birçoğunun birlikte tüketilmesi ile karşılanabilmektedir. Sağlığın korunması ve zorunlu olan besin öğelerinin yeterli miktarlarda alımının sağlanması için yüksek kaliteli diyet tüketiminin yanı sıra besin alımında çeşitliliğinin de artırılması gerekmektedir. Besinlerin içerdikleri besin öğelerinin türleri ve miktarları birbirinden farklılık göstermektedir (Şanlıer ve Yabancı, 2005).

Besin ve Beslenme Konseyi, 1985 yılında besinlerin piramit içinde gösterilmesinin ve piramidin alt kısmında çok tüketilecek, üst kısmında ise az tüketilecek besinlerin gösterilmesinin toplumların beslenme konusunda bilinçlendirilmesinde büyük kolaylık sağlayacağı görüşü ile "Besin Piramidi" kullanımına geçmiştir (Merdol vd., 2004).

Şekil–1: Sağlıklı Beslenme Piramidi

(41)

Besin piramidine göre; bir gruptaki yiyecekler başka bir gruptaki yiyeceklerin yerini alamaz. Besin piramidi, her bir besin grubundan tüketebileceğimiz değişim sayısını gösterir. Kalori ihtiyacına bağlı önemli farklılıklar olmakla birlikte, istisnasız herkes en azından piramitte gösterilen gıda gruplarından minimum sayıda değişimi tüketmesi gerekmektedir (Aktaran: Ünver, 2004). Değişim sayıları, kişinin günde 1600 ile 2400 kalori arasında değişebilen enerji gereksinimine göre değişmektedir (Aktaran: Astarlı, 2008).

Ülkemizin besin üretimi ve beslenme durumu dikkate alınarak günlük alınması gereken temel besinlerin planlanmasında dört besin grubu kullanılmasının daha uygun olduğuna karar verilmiş ve grupların şekil ile ifadesinde dört yapraklı yonca kullanılmıştır (Merdol vd., 2004).

Şekil -2: 4 Yapraklı Yonca

Kaynak: Baltacı vd. , ( 2008)

Yonca, şansı dolayısı ile mutluluğu temsil etmektedir. Yoncanın yapraklarının kalp biçiminde gösterilmesi kalp sağlığının önemini ve sevgiyi anlatmak içindir. Yaprakları çevreleyen zeytin dalları, barışı temsil etmekle birlikte dünyaca ünlü beslenme uzmanları tarafından sağlıklı olarak kabul edilen Akdeniz diyetinin önemli bir unsuru olan zeytinyağını temsil ettiği için seçilmiştir. Ülkemiz insanı (özellikle risk grupları: çocuk, gebe, emzikli, yaşlı) süt ve türevlerini çok az tükettiğinden bu

(42)

grubun öneminin vurgulanması için, üst yaprak olarak gösterilmiştir (Merdol vd., 2004).

Bu günün insanları, özellikle de gelişmiş ülkelerde, çok çeşitli besin bulma imkânına sahiptirler. Bu besinler; içerdikleri protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve mineraller ile görünüş, şekil ve lezzet yönünden belirli gruplarda toplanabilirler (Baysal, 2002).

2. 7. 1. Tahıl ve Türevleri

Tahıllar çayır bitkilerine ait bir grubun tohumudur. İnsan ve hayvan besini olarak kullanılmak üzere yetiştirilirler. Buğday, çavdar, yulaf hem insan hem de hayvanlar tarafından tüketilirken; pirinç genellikle insan, arpa ise hayvanlar tarafından tüketilmektedir (Akyıldız, 2001).

Bu grup, temel enerji kaynağımız olan tahıllar ve bunlardan yapılan yiyeceklerdir. Pirinç, mısır, çavdar, yulaf, arpa, ekmek, bulgur, makarna, şehriye, un, irmikle yapılan tatlılar, börekler, çörekler ve diğer hamur işleri vb. bu grupta yer alır (Köksal, 2001).

Bu gruptaki besinler karbonhidratlar yönünden çok zengin oldukları için günlük alınan enerjinin esas kaynağıdırlar. Tahıllar çocuklar için oldukça önemli sayılabilecek bir protein kaynağıdır fakat kalitesi düşüktür. Tahıllar; et, süt, yumurta, kurubaklagil gibi besinlerle beraber kullanıldığında protein kalitesi artırılabilir. Tahıllar az miktarda yağ içerirken, E vitamini, B2 dışındaki tüm B grubu vitaminleri ve posa yönünden de zengindirler. Bu gruptaki besinlerde A ve C vitaminleri oldukça azdır (Şanlıer ve Yabancı, 2005).

Tahıl ve türevlerinde; bir orta dilim ekmek (25 gr); 3–5 yemek kaşığı pişirilmiş makarna, pirinç, bulgur pilavı (ortalama 120 gr); bir orta dilim börek, poğaça; üç

(43)

yemek kaşığı irmik ya da un helvası bir porsiyon kabul edilmektedir. Bu gruptan alınması gereken günlük miktar 6–11 porsiyondur (Arlı vd., 2002).

Tahıllar, az gelirli halk topluluklarının en önemli yiyeceğidir. Tahıl ve türevleri hem en ucuz hem de uzun süreli enerji sağlayan nişasta açısından zengindirler ve bu nedenle ülkemizde kişi ve okulöncesi dönem çocuklarının günlük enerjisinin %50 kadarı ekmek ve diğer tahıl mamullerinden temin edilebilmektedir (DPT, 2003).

2. 7. 2. Sebze ve Meyveler

Sebzeler, bitkilerin insan yiyeceği olarak kullanılan kısımlarıdır. Yemek ve salata olarak tüketilirler. Tatlı yerine kullanılan bitkilerin olgunlaşmış bölümü meyve olarak bilinmektedir (Kırkıncıoğlu, 2003).

Her türlü sebze ve meyvenin yer aldığı bu grup bileşiminin önemli bir kısmının su olması nedeniyle enerji ve protein gereksinmesine çok az katkıda bulunurlar. Bu grup; Folik asit, A vitamininin ön öğesi olan beta karoten, E, C, B2 vitaminleri, kalsiyum, potasyum, demir, magnezyum, posa ve diğer antioksidan özelliğe sahip bileşiklerden yana zengindir (Şanlıer ve Yabancı, 2005).

Sebze ve meyvelerin; büyüme ve gelişmeye yardım etme, hücre yenilenmesi, doku onarımı, deri ve göz sağlığı, hastalıklara karşı direnç kazanımı, kan yapımı, doygunluk hissi verme, bağırsakların çalışması, hastalıkların önlenmesi (şişmanlık, hipertansiyon, diyabet, kanser vb.) gibi birçok fonksiyonları vardır (Şanlıer ve Yabancı, 2005).

Meyvelerin bileşimi de sebzelere benzer. Ancak meyveler içerdikleri su oranının fazla olmasıyla susuzluğu gidericidirler ve içeriklerindeki selüloz nedeniyle de bağırsakların çalışmasına yardımcı olurlar. Meyveler; çiğ olarak, pişirilerek, kuru meyve (incir, üzüm, kayısı vb.) olarak yenir. Kuru meyvelerin enerji değeri yüksektir ve kuru meyveler mineraller yönünden de zengindirler (Akyıldız, 2001).

(44)

Genel olarak sebze ve meyveler günlük enerji ve protein ihtiyacımıza çok az katkı sağlarlar. Bunun yanında taze sebze ve meyveler özellikle okulöncesi dönem çocukları için vitamin, mineral ve antioksidantlar yönünden iyi kaynaktırlar. Meyvelerin, besin değeri kadar iştah üzerinde de olumlu etkileri vardır (Baysal, 2002).

Her gün sebzelerden 2–3 porsiyon alınması gerekir. Bir tabak sebze; yarım su bardağı pişirilmiş bakla, fasulye; bir su bardağı kıyılmış yeşil yapraklı sebze; bir orta boy domates, kabak, patlıcan, patates bir porsiyondur. Meyvelerden ise 2–4 porsiyon tüketilmesi gerekmektedir. Bir adet orta boy elma, portakal, armut, şeftali, muz; iki mandalina; yarım greyfurt; 3–4 adet kayısı; yarım su bardağı çilek, kiraz, üzüm, böğürtlen, vişne; bir orta dilim kavun ve karpuz bir porsiyon kabul edilmektedir (Arlı vd., 2002).

2. 7. 3. Süt ve Türevleri

Türk Standartları (TS) 1018 çiğ süt standardına göre: Süt; inek, koyun, keçi ve mandaların meme bezlerinden salgılanan, kendine özgü tat ve kıvamda olan, içine başka maddeler karıştırılmamış, içinden herhangi bir maddesi alınmamış, beyaz veya krem renkli sıvıdır (Ünal ve Besler, 2006). Süt; su, yağ, protein, karbonhidrat, mineraller ve vitaminlerden oluşan bir içecektir (Baş, 2002b).

Bu grup besinlerde; hayvan sütleri, yoğurt, ayran, peynir, süttozu, sütlü tatlılar ile süt ya da yoğurtla yapılan değişik yiyecekler yer alır. Süt ve türevleri iyi kaliteli protein ile kalsiyumun iyi kaynağıdır. Bu grup; A vitamini, B12 vitamini, riboflavin ve niacin vitaminleri yönünden de zengindir (Köksal, 2001).

Dünya' da birçok ülkede (Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Japonya, Kanada, Meksika, Çek Cumhuriyeti, Tayland vd.) okul sütü programı yürütülmektedir. Japonya' da 1950’li yıllarda süt tüketimi kişi başına 3–4 litre iken, günümüzde 75 litre olmuştur ve Japon halkının boyunda uzama kaydedilmiştir (DPT, 2003).

(45)

Süt, insan beslenmesinde oldukça önemli bir yere sahiptir. İnsan beslenmesi için gerekli bütün besin öğelerini yeterli miktarda içermese de, mevcut besinler içinde en mükemmel olanı süttür. Bu nitelik özellikle vücudun enerjisi, yapısı ve biyokimyasal işlemleri için gerekli belli başlı besin öğelerini diğer besinlere göre daha yeterli ve dengeli içermesinden gelmektedir. Özellikle; çocukluk, hamilelik, emziklilik ve yaşlılık dönemlerinde sütün önemi iyi bilinmektedir. Sütte; protein, kalsiyum, fosfor, A vitamini, B vitamini yüksek oranda bulunurken; C vitamini ve D vitamini daha düşük miktarda bulunan besin öğelerindendir (Akyıldız , 2001).

Bu gruptan her gün yetişkinlerin iki porsiyon tüketmeleri gerekmektedir. Adölesanlar, genç yetişkin gebeler, emziren ve menopoz dönemindeki kadınların daha çok porsiyon alması önerilmektedir (Baysal vd., 2002).

Bir su bardağı süt, yoğurt (ortalama 220–240 ml.); iki kibrit kutusu büyüklüğündeki peynir, çökelek (60 gr); bir kâse muhallebi, sütlaç vb. tatlılar bir porsiyon kabul edilmektedir (Bulduk, 2002).

2. 7. 4. Et, Yumurta ve Kurubaklagiller

Et, tavuk, balık, yumurta, fasulye, nohut, mercimek gibi besinler bu grupta yer alırlar. Ayrıca; susam, ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlar da bu grupta yer alır. Bu grup; protein, demir, çinko ve bazı B vitaminleri yönünden zengindir (Baysal vd., 2002). Baklagiller posa içeriği en iyi olan besin grubudur (Baysal, 2002).

Bu grup büyüme ve gelişmeyi sağlar. Hücre yenilenmesi, doku onarımı ve görme işlevinde görev alan besin öğeleri bu grupta bulunan yiyeceklerde bol miktarda bulunmaktadır. Kan yapımında görevli en önemli besin öğeleri bu grup tarafından sağlanır. Sinir, sindirim sistemi ve deri sağlığında görevli besin öğeleri en çok bu grupta yer alır. Ayrıca hastalıklara karşı direnç kazanılmasında rolü olan en önemli besin grubudur (Bulduk, 2002).

(46)

Gruptaki yiyeceklerin çoğunun içeriği yağ oranı bakımından zengindir. Bitkisel kaynaklı olanları ise karbonhidrat yönünden zengindir. Özellikle tavuğun beyaz eti en yağsız et olarak bilinmektedir. Yumurta anne sütünden sonra protein kalitesi en yüksek olan besinimizdir ve içerisindeki proteinler, vücut tarafından tamamen kullanılabilir özelliklere sahiptir (Baş, 2002a).

Bir tavuk yumurtasında (ortalama 60gr.) ortalama 6 gr kadar protein, 6 gr kadar yağ ve çok az karbonhidrat vardır. Yumurta; kalsiyum, demir, A vitamini ve riboflavin içerir (Akyıldız, 2001; Köksal, 2001).

Bu besin grubundaki yiyeceklerin fiyatları çok farklıdır. Ucuz ve çok pahalı olanları bulunmaktadır. Ekonomik durumu iyi olmayan bireyler bu gruptan ucuz olanları seçerek ihtiyaçlarını karşılayabilir. Örneğin; koyun etine göre dana eti; pirzola, biftek gibi etlere göre tavuk, organ etleri; levrek, barbunya balığına göre hamsi, istavrit türleri; et ürünleri yerine kuru baklagiller daha ucuzdur. Bu şekilde protein ihtiyacı daha ekonomik yollardan karşılanabilir (Aktaran: Ünver, 2004).

Her gün bu gruptaki besinlerden 2–3 porsiyon yenilmelidir. İki yumurta, yarım su bardağı pişirilmiş kurubaklagil, 3–4 köfte (60–90 gr) ya da aynı büyüklükte tavuk ve balık bir porsiyon kabul edilir. İki yemek kaşığı kuru yemiş de bir porsiyondur (Arlı vd., 2002).

2. 7. 5. Yağlar ve Şekerler

Bu besinler sadece enerji kaynağı olarak kullanılmaktadırlar. Yağlar, zeytin, bal, pekmez, şeker, reçel, pasta, çikolata ve tahin gibi tatlılar bu grubun içersinde yer alırlar. Bu gruptaki besinlerin enerji değerleri yüksektir, 1gr karbonhidratın enerjisinin iki katına eşit gelebilmektedir. Yağlar kaynağına göre hayvansal ve bitkisel yağlar şeklinde iki gruba ayrılırlar.

Şekil

Şekil -2: 4 Yapraklı Yonca
Tablo   incelendiğinde   öğretmenlerin   %0,78’i   çok   zayıf   beslenme   bilgisine sahip,   %20,23’ü  zayıf   beslenme   bilgisine   sahip,  %46,3’ü   orta   düzeyde   beslenme bilgisine sahip, %27,62’si iyi düzeyde beslenme bilgisine sahip iken %5,06’s

Referanslar

Benzer Belgeler

Türk ruhunda ve edebiyatında öteden beri mevcut olan vatan ve bayrak sevgisi, modern Türk edebiyatının en önemli temalarındandır.. Bu yazıda; tarihî bir perspektif içinde,

“Yaşayan İnsan Hazineleri Programı- nın Somut Olmayan Kültürel Mirasın Sürdürülebilirliği Bağlamında Değer- lendirilmesi” (120, 90).. GÖNDEN, Meltem; Mehmet

2-İşletmeler geleneksel rekabetin yerine işbirliği ve ortaklaşa rekabet anlayışını bir yöntem olarak kabul ettikten sonra (ki bu otomotiv iş kolunda olduğu üzere zaman

Nitekim 1968–1980 tarihleri Türkiye Cumhuriyeti için bir geçiş dönemi olarak görülmekle birlikte, bu geçiş dönemi esnasında Konya’da meydana gelen toplumsal

donatımlar, şehrin çekim alanı içindeki nüfusun yaşama fonksiyonlarına cevap verirler (Göçer 1979). Şehirleşmenin yayılması sonucu planlama kriterleri de

The findings also revealed that all of the targeted compensation strategies and affective strategies were both integrated into listening instruction frequently and they were

06.11.1984 t., 4370 E., 6691 K. 17); “Yüklenici ile mal sahibi arasında noterden resmi şekilde yapılmış bir inşaat sözleşmesi vardır. Bu inşaat sözleşmesi uyarınca

Söz gelişi Kriging yöntemiyle yapılan interpolasyonda, en uygun numune tarama çapının belirlenmesinde kullanılan ölçütler; kriging varyansı, kestirilmeyen