• Sonuç bulunamadı

Kent planlamasının bir aracı kentsel dönüşüm, kent olgusu ve sosyo-ekonomik değerlendirme: Diyarbakır örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kent planlamasının bir aracı kentsel dönüşüm, kent olgusu ve sosyo-ekonomik değerlendirme: Diyarbakır örneği"

Copied!
143
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KENT PLANLAMASININ BİR ARACI KENTSEL DÖNÜŞÜM, KENT OLGUSU VE SOSYO-EKONOMİK DEĞERLENDİRME:

DİYARBAKIR ÖRNEĞİ

(Yüksek Lisans Tezi )

Songül ATEŞ AVCI

(2)

T.C.

KÜTAHYA DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Kamu Yönetimi Anabilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

KENT PLANLAMASININ BİR ARACI KENTSEL DÖNÜŞÜM,

KENT OLGUSU VE SOSYO-EKONOMİK DEĞERLENDİRME:

DİYARBAKIR ÖRNEĞİ

Danışman:

Dr. Öğr. Üyesi Murat YAMAN

Hazırlayan: Songül ATEŞ AVCI

(3)

Kabul ve Onay

Songül ATEŞ AVCI’nın hazırladığı “Kent Planlamasının Bir Aracı Kentsel Dönüşüm, Kent Olgusu ve Sosyo-Ekonomik Değerlendirme: Diyarbakır Örneği” başlıklı Yüksek Lisans tez çalışması, jüri tarafından lisansüstü yönetmeliğinin ilgili maddelerine göre değerlendirilip oybirliği / oy çokluğu ile kabul edilmiştir.

.../.../2018

Tez Jürisi İmza

Kabul Red

Doç. Dr. Özgür ÖNDER

Doç. Dr. Bilge Kağan ŞAKACI

Dr. Öğr. Üyesi Murat YAMAN (Danışman)

Doç. Dr. Ayhan KAHRAMAN Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü

(4)

Yemin Metni

Yüksek lisans tezi olarak sunduğum “Kent Planlamasının Bir Aracı Kentsel Dönüşüm, Kent Olgusu ve Sosyo-Ekonomik Değerlendirme – Diyarbakır Örneği” adlı çalışmamın, tarafımdan bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve yararlandığım kaynakların kaynakçada gösterilenlerden oluştuğunu, bunlara atıf yapılarak yararlanılmış olduğunu belirtir ve bunu onurumla doğrularım.

.../.../2018

(5)

Özgeçmiş

1991 yılında Diyarbakır’da doğdu. İlkokul, Ortaokul ve Lise’yi Diyarbakır’da tamamladı. 2009 yılında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümünde yüksek öğrenimine başlayarak, Lisans eğitimini 2013 yılında tamamladı. Aynı yıl Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilim Dalında Yüksek Lisans eğitimine başladı. 2015 yılının başında Türkiye İş Bankasında başladığı görevinden, 2015 yılının sonlarında ayrıldı. 2017 yılında Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Adalet Bölümünü bitirdi ve Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesinde Pedagojik Formasyon eğitimini tamamladı.

(6)

ÖZET

KENT PLANLAMASININ BİR ARACI KENTSEL DÖNÜŞÜM, KENT OLGUSU VE SOSYO-EKONOMİK DEĞERLENDİRME – DİYARBAKIR ÖRNEĞİ

ATEŞ AVCI, Songül

Yüksek Lisans Tezi, Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı Tez Danışmanı: Dr. Öğr. Üyesi Murat YAMAN

Haziran, 2018, 126 sayfa

Plansız yapılaşma ve çarpık kentleşme günümüzün en büyük sorunlarından bir tanesidir. Gerekli düzenleme ve planlamaların yapılmaması halinde, gelecek nesiller için de büyük bir problem halini alacaktır. Plansız yapılaşma sonucu ortaya çıkan gecekondu alanları ve kenar mahalleler, sağlıksız kent ortamlarının oluşmasına ve yaşam standartlarının düşmesine neden olmaktadır. Şehirlerin yaşanılabilir hale getirilmesi için düzenli kent planları hazırlanmalı, gerekli alt ve üst yapı çalışmaları yapılmalı, parklar, yeşil alanlar ve oyun bahçeleri oluşturulmalıdır. Diyarbakır gibi hızla büyüyen ve göç alan bir şehirde, nüfus artışı ile orantılı olarak, çarpık kentleşmenin ve çöküntü alanların oluşması kaçınılmaz bir durumdur. Çöküntü alanların yeniden kazanımı ile sosyal yaşam kalitesinin arttırılması, kentsel dönüşüm ve kent bilincinin yerleşmesiyle mümkündür. Dönüşüm sadece fiziki yapının yenilenmesi olarak algılanmamalı bölgenin daha yaşanılır hale getirilmesi amaçlanmalıdır. Kentsel dönüşüm uygulamaları planlanırken, uygulamaya ihtiyaç duyulan bölgelerin seçiminde rant kaygısından ziyade bölgenin ihtiyacı gözetilmelidir. Bu bilgilerden hareketle, çalışmamızda araştırma bölgesindeki mevcut durumun belirlenmesi ve kent bilincinin ölçülmesi amaçlanmakta, bilincin arttırılması ve daha iyi bir çevre oluşturulması için yapılması gerekenler, öneri olarak sunulmaktadır.

(7)

ABSTRACT

URBAN TRANSFORMATION AS A TOOL OF URBAN PLANNING, URBANIZATION AND SOCIO-ECONOMIC EVALUATION: CASE OF

DİYARBAKIR ATEŞ AVCI, Songül M. Sc. Thesis, Deparment of Supervisor: Assoc. Prof. Murat YAMAN

June, 2018, 126 pages

Unplanned settlement and crooked urbanization are one of the biggest problems of our time. Failure to make necessary arrangements and plans will be a major problem for future generations. Unplanned restructuring has resulted in slum areas and marginal areas, resulting in unhealthy urban environments and reduced living standards. In order to make cities livable, regular city plans should be prepared, necessary lower and upper structure studies should be done, parks, green spaces and playgrounds should be created. In a fast-growing and immigrant city like Diyarbakir, it is inevitable that distorted urbanization and depressed areas will occur in proportion to population growth. Increasing the quality of social life by reclaiming depressed areas is possible with the urban transformation and settlement of urban consciousness. The transformation should be aimed only at making the unrecognized region more livable as the renewal of the physical structure. While the urban transformation applications are planned, the need for the application of the regions should be considered in terms of rent, rather than rent. Based on this information, it is aimed to determine the current situation in the study area and to measure the urban consciousness in our work, and the suggestions to increase awareness and create a better environment are presented as suggestions.

(8)

İÇİNDEKİLER

Sayfa

ÖZET ... v

ABSTRACT ... vi

TABLOLAR LİSTESİ ... xi

RESİMLER LİSTESİ ...xiii

KISALTMALAR... xiv

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN KAVRAMININ GENEL ÇERÇEVESİ 1.1. KENT VE KENTLEŞME KAVRAMLARI ... 4

1.1.1. Kent Kavramı ... 4

1.1.2. Kentleşme Kavramı ... 5

1.2. KENTSEL DÖNÜŞÜM ... 6

1.2.1. Kentsel Dönüşüm Kavramı ... 6

1.2.2. Kentsel Dönüşümün Tarihsel Gelişimi ... 7

1.2.3. Kentsel Dönüşümün Hedefleri ... 8

1.2.4. Kentsel Dönüşümün Amaçları ... 9

1.2.5. Kent Gelişimini Etkileyen Faktörler ... 10

1.2.5.1. Doğal Faktörler ... 11

1.2.5.2. Sosyo-Ekonomik Faktörler ... 12

1.2.5.3. Tarihi ve Kültürel Faktörler ... 12

1.2.5.4. Kentsel Faktörler ... 13

1.2.5.5. Göç Olgusu ... 13

1.2.6. Kentsel Dönüşüm Yöntemleri ... 14

1.2.6.1. İmar Haklarının Toplulaştırılması ... 14

1.2.6.2. İmar Haklarının Aktarımı ... 15

1.2.6.3. Menkulleştirme ... 16

1.2.7. Kentsel Dönüşüm Uygulama Şekilleri ... 16

1.2.7.1. Alansal Temizleme (Urban Clearence) ... 16

1.2.7.2. Kentsel Yeniden Canlandırma (Urban Revitalisation) ... 17

1.2.7.3. Soylulaştırma (Gentrification) ... 17

1.2.7.4. Kentsel Kalitenin Yükseltilmesi (Urban Quality Improvement) ... 17

1.2.7.5. Kentsel Yenileme (Urban Renewal) ... 17

1.2.7.6. Kentsel Yeniden Yapılandırma/Geliştirme (Urban Restructuring/ Development) ... 18

1.2.7.7. Kentsel Yeniden Üretim (Urban Regeneration) ... 18

(9)

İKİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE'DE KENTSEL DÖNÜŞÜME BAKIŞ

2.1. TÜRKİYE'DE KENTSEL DÖNÜŞÜME TARİHSEL BAKIŞ ... 20

2.2. TÜRKİYE'DE KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARI ... 22

2.3. TÜRKİYEDE KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ELE ALINIŞ BİÇİMİ ... 25

2.4. KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN UYGULAMA SÜRECİ ... 26

2.4.1. Kentsel Dönüşüm Alanlarının Belirlenmesi ... 26

2.4.2. Kentsel Dönüşümün Planlanması ... 28

2.4.3. Uygulama, İzleme ve Değerlendirme ... 29

2.5. KENTSEL DÖNÜŞÜMDE YASAL SÜREÇ ... 30

2.5.1. Köy ve Gecekondu Yasaları ... 32

2.5.2. Toplu Konut Yasaları ... 33

2.5.3. İmar Yasası ... 33

2.5.4. Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Yasaları... 34

2.5.5. Kentsel Dönüşüme İlişkin Belediye Yasaları ... 34

2.5.6. Dönüşüm Alanları Hakkında Yasa Tasarısı ... 35

2.5.7. Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Yasaları ... 35

2.5.8. Afet riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasası ... 36

2.5.9. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Tarihi Kültürel Taşınmazların Yenilenmesi Yasaları ... 36

2.6. KENTSEL DÖNÜŞÜMDE ROL OYNAYAN TEMEL AKTÖRLER ... 37

2.6.1. Yerel Yönetimler ... 37

2.6.1.1. Belediyeler ve Büyükşehir Belediyeleri ... 38

2.6.2. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ... 39

2.6.3. Özel Sektör ... 41

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM DİYARBAKIR İLİ, YENİŞEHİR İLÇESİ KENTSEL DÖNÜŞÜM ALAN ARAŞTIRMASI 3.1. SOSYAL, KÜLTÜREL, MEKANSAL, İKLİMSEL VERİLER ... 48

3.1.1. Coğrafi Özellikler ... 48

3.1.2. Demografik Özellikler ... 49

3.1.3. İklimsel Özellikler ... 50

3.1.4. Ekonomik Yapı ... 50

(10)

3.3. ARAŞTIRMANIN AMACI ... 56

3.4. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ ... 57

3.4.1. Veri Toplama Süreci ve Örneklem ... 57

3.4.2. Alan Araştırması Hipotezleri ... 58

3.4.3. Araştırmanın Sınırlılıkları, İzin ve Onaylar... 58

3.5. ARAŞTIRMA BULGULARI... 59

3.5.1. Katılımcıların Sosyo-Demografik Özellikleri ... 59

3.5.1.1. Katılımcıların Cinsiyetlere Göre Dağılımı ... 59

3.5.1.2. Katılımcıların Yaşa Göre Dağılımı ... 60

3.5.1.3. Katılımcıların Medeni Duruma Göre Dağılımı ... 62

3.5.1.4. Katılımcıların Eğitim Durumuna Göre Dağılımı... 63

3.5.1.5. Katılımcıların Eşlerinin Eğitim Durumuna Göre Dağılımı ... 64

3.5.1.6. Katılımcıların Çocuk Sayısına Göre Dağılımı... 65

3.5.1.7. Katılımcıların Aylık Gelire Göre ve Geçimini Sağlama Durumuna Göre Dağılımı ... 68

3.5.1.8. Hanede Çekirdek Aile Dışında Yaşayanlara Göre Dağılımı ... 71

3.5.2. Katılımcıların İçinde Yaşadıkları Konutlara ve Çevreye İlişkin Veriler ... 72

3.5.2.1. Katılımcıların Yaşadıkları Konutun Niteliğine Göre Dağılımı ... 72

3.5.2.2. Katılımcıların Yaşadıkları Konutun Büyüklüğüne Göre Dağılımı.... 73

3.5.2.3. Katılımcıların Yaşadıkları Konutun Isınma Tipine Göre Dağılımı ... 74

3.5.2.4. Konutların Dolap ve Depo Bulunma Durumuna Göre Dağılımı ... 75

3.5.2.5. Konutu Meydana Getiren Birimlerin Kullanım Amacına Göre Dağılımı ... 77

3.5.2.6. Konutun Mülkiyeti ve Sahip Edinme Durumuna Göre Dağılımı ... 79

3.5.2.7. Konutun Durumu Hakkında Yaşayanların Düşüncelerine Göre Dağılımı ... 80

3.5.2.8. Katılımcıların Oturdukları Konutla İlgili Şikayetleri ... 81

3.5.2.9. İmkan Olması Dahilinde Konutta Yapılmak İstenen Değişiklikler... 84

3.5.2.10. Katılımcıların En İyi Konut Tipinin Nasıl Olması Gerektiği Konusundaki Düşünceleri ... 86

3.5.2.11. Katılımcıların İyi Bir Konutun Nasıl Bir Çevrede Olması Gerektiği Hakkındaki Düşünceleri ... 87

3.5.2.12. Katılımcıların Yaşadıkları Konutun Çevresi Hakkındaki Düşünceleri ... 88

3.5.2.13. Katılımcıların Yaşadıkları Yerde Komşuluk İlişkileri ... 89

3.5.2.14. Katılımcıların Kentte Yaşama Süresine Göre Dağılımı ... 90

3.5.2.15. Katılımcıların Yaşadıkları Kent İle İlgili Sorunları ... 92

3.5.3. Katılımcıların Kentsel Dönüşüm Hakkındaki Düşünceleri ... 94

3.5.3.1. Kentsel Dönüşümün Ne Olduğu İle İlgili Dağılım ... 94

3.5.3.2. Kentsel Dönüşümün Ne İfade Ettiği İle İlgili Düşüncelerine Göre Dağılımı ... 95

3.5.3.3. Katılımcıların Yaşadıkları Yerde Kentsel Dönüşüme İhtiyaç Duyup Duymamalarına Göre Dağılımı ... 98

(11)

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 100

EKLER ... 105

KAYNAKÇA ... 115

(12)

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa

Tablo 2.1: Türkiye’de Yıllara Göre Kent, Kır Nüfusları ve Kentleşme Oranı ... 23

Tablo 2.2: Türkiye’de Toplam ve Kentsel Nüfusun Artış Hızları ... 24

Tablo 3.1: Yıllara Göre Türkiye ve Diyarbakır Nüfusu, 2000-2017 ... 49

Tablo 3.2: Diyarbakır Merkez İlçelerinin Nüfusu, 2017 ... 50

Tablo 3.3: Ölçümler Sonucunda Elde Edilen İklimsel Veriler ... 50

Tablo 3.4: Anket Uygulanan Katılımcıların Cinsiyete Göre Dağılımı ... 60

Tablo 3.5: Ankete Katılan Vatandaşların Yaşa Göre Dağılımı ... 61

Tablo 3.6: Ankete Katılanların Medeni Duruma Göre Dağılımı ... 62

Tablo 3.7: Araştırma Katılımcılarının Eğitim Durumuna Göre Dağılımı ... 63

Tablo 3.8: Katılımcıların Eşlerinin Eğitim Durumu ... 65

Tablo 3.9: Katılımcıların Çocuk Sayısına Göre Dağılımı ... 67

Tablo 3.10: Katılımcıların Haneye Giren Net Gelire Göre Dağılımı ... 69

Tablo 3.11: Katılımcıların Aileyi Geçindirebilme Durumuna Göre Dağılımı ... 70

Tablo 3.12: Hanede Çekirdek Aile Dışında Yaşayanlara Göre Dağılım ... 71

Tablo 3.13: Yaşanılan Konutun Niteliği ... 73

Tablo 3.14: Katılımcıların Yaşadıkları Konutun Büyüklüğü ... 74

Tablo 3.15: Konutların Isınma Türüne Göre Dağılımı ... 75

Tablo 3.16: Konutlarda Dolap ve Depo Bulunma Durumu ... 76

Tablo 3.17: Konutu Oluşturan Mekanların Kullanım Amacı ... 78

Tablo 3.18: Yaşanılan Konutun Mülkiyeti ... 79

Tablo 3.19: Konutu Sahip Edinme Şekli ... 80

Tablo 3.20: Katılımcıların Yaşadıkları Konut Hakkındaki Düşünceleri ... 81

Tablo 3.21: Katılımcıların Yaşadıkları Konut Hakkındaki Şikayetleri... 83

Tablo 3.22: İmkan Olması Halinde Konutta Yapılmak İstenen Değişiklikler ... 85

Tablo 3.23: Katılımcıların İyi Konut Tipinin Nasıl Olması Gerektiği Konusundaki Düşünceleri ... 87

Tablo 3.24: İyi Bir Konutun Nasıl Bir Yerde Olması Gerektiği Hakkında Düşünceler 88 Tablo 3.25: Katılımcıların Yaşadıkları Konut Çevresi Hakkındaki Düşünceleri ... 89

Tablo 3.26: Komşuluk İlişkileri Kurabilme Durumu ... 90

(13)

Tablo 3.28: Katılımcıların Yaşadıkları Kentte Karşılaştıkları Sorunlar ... 93 Tablo 3.29: Katılımcıların Kentsel Dönüşümün Ne olduğu İle İlgili Düşünceleri ... 95 Tablo 3.30: Kentsel Dönüşümün Katılımcılar İçin Ne İfade Ettiği ... 97 Tablo 3.31: Katılımcılara Göre Yaşadıkları Bölgede Kentsel Dönüşüme İhtiyaç

(14)

RESİMLER LİSTESİ

Sayfa

Resim 3.1: Diyarbakır ve Komşu İller ... 44

Resim 3.2: Gürdoğan Mahallesi 450 Evler Konut Bölgesi (Anket Alanı) ... 52

Resim 3.3: Kooperatif Mahallesi (Anket Alanı) ... 54

Resim 3.4: Aziziye Mahallesi (Anket Alanı) ... 55

(15)

KISALTMALAR

ADNKS Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi AVM Alışveriş Merkezi

Bkz. Bakınız

Çev. Çeviren

İİBF İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

Mah. Mahalle

MGM Meteroloji Genel Müdürlüğü

Tab. Tablo

TDK Türk Dil Kurumu

TOKİ Toplu Konut İdaresi TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu

Vb. Ve benzeri

Vd. Ve diğerleri

(16)
(17)

GİRİŞ

Tarihin ilk çağlarından itibaren insanlar topluluklar halinde yaşamış ve barınmaya ihtiyaç duymuşlardır. Bu barınma ihtiyacı ve topluluk halinde yaşama durumu kentleşmenin temelini oluşturmaktadır. Kent olgusu sadece fiziki yapılardan oluşan bir unsur değil, insanların davranışlarına ve düşüncelerine de etki eden, canlı bir organizmadır. Toplum kenti belirleyen en önemli etkenlerden bir tanesidir. Bölgede yaşayanların, eğitim seviyeleri, alışkanlıkları, çevre bilinci ve kültürel kimlikleri kentlerin oluşmasında önemli bir role sahiptir.

Yaşam alanlarında sosyal yaşam kalitesinin arttırılması, kentsel dönüşüm ve kent bilincinin yerleşmesiyle mümkündür. Günümüzde insanların gerek ekonomik gerekse sosyal nedenlerle şehir merkezine yerleşmesi, kentlerde nüfus artışına neden olmaktadır. Kent merkezlerindeki bu nüfus artışı, yaşam alanlarının yetersiz kalmasına sebep olmakta ve bu durum yeni yapı alanlarına ihtiyaç doğurmaktadır. Yeni yaşam alanları, ekonomik sebeplerden dolayı kente gelenlerin etkisiyle plansız bir yapıyla oluşmaktadır. Zaman içinde bakımsız kalan yapılar yıpranmakta ve restorasyon’a ihtiyaç duymaktadır. Yıpranan, çağa uygun olmayan fiziki yapıların ve bu yapılardan oluşan alanların yenilenmesi, çağa uygun hale getirilmesi ve daha sağlıklı bir çevrenin sağlanabilmesi için kentsel dönüşüme ihtiyaç duyulmaktadır.

Kentlerin sağlıklı ve yaşanılabilir olması için yapılacak çalışmalar, kentin planlanması aşamasından başlayarak yaşamın sürdüğü her anda devam etmektedir. Planlı olarak oluşan kentler de zaman içerisinde yıpranmakta ve bakımsızlık yüzünden kullanılamaz hale gelebilmektedir. Kentsel dönüşüm; Kentin mevcut durumundan daha iyi bir hale getirilmesi amacıyla yapılan koruma, yenileme, iyileştirme, canlandırma gibi çalışmalardan oluşmaktadır. Yıkıntı bölgeler ve çöküntü alanlar, kentsel dönüşümle yenilenerek yaşanılabilir hale getirilmektedir.

Şehirlerde imara açılan yeni yaşam alanları, hem tarım alanlarının betonlaşarak azalmasına hem de alt yapı çalışmalarına kaynak aktarılarak mali bir yüke neden olmaktadır. Bu durum ülke ekonomisine olumsuz etki etmektedir. Oysa şehir içindeki çöküntü alanların dönüştürülmesi, sürdürülebilir yaşam alanları oluşturarak, hem tarım alanlarını korumuş olacak hem de maliyet düşürülerek ülke ekonomisine katkı sağlanmış olacaktır.

(18)

Diyarbakır ili geçmişten günümüze göç alan bir şehir olmuştur ve göç alan her şehirde olduğu gibi Diyarbakır’da da nüfus artışı yaşanmaktadır. Kentteki nüfus artışı yeni yaşam alanlarının oluşmasına ve hızlı bir yapılaşma sürecinin yaşanmasına yol açmaktadır. Kente göçün en büyük nedenlerinden birinin, ekonomik sorunlardan kaynaklanan göç olduğu düşünüldüğünde, oluşan yeni yaşam alanlarının gecekondu tarzında oluşması kaçınılmaz bir durumdur. Ekonomik imkansızlıklar nedeniyle konut edinemeyen aileler kaçak yapılaşmaya başvurmak zorunda kalmaktadırlar. Kaçak yapılaşma önlenmesi gereken önemli bir unsurdur.

Diyarbakır ilinde dönüşüme ihtiyaç duyulan bölgeler araştırılmalı, dönüşüme ihtiyaç olduğu düşünülen bölgeler belirlenmelidir. Belirlenen dönüşüm bölgelerindeki mevcut yapılar yenilenmeli ve bölgede yaşayanlara kent bilinci aşılanmalıdır. Diyarbakır’ın yaşanılabilir bir kent olabilmesi için oluşturulacak yeni yaşam alanları planlanırken kent bilimcilerden faydalanılmalıdır.

Çalışmanın uygulama kısmında Diyarbakır ilinde kentsel dönüşüme ihtiyaç duyulduğu düşünülen 4 bölge seçilmiş, bu bölgelerde mevcut durumun belirlenmesi ve kent bilincinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Yapılan araştırmanın sonuçları değerlendirilerek, bilincin arttırılması ve daha iyi bir çevre oluşturulması için yapılması gerekenler, öneri olarak sunulmuştur.

(19)

BİRİNCİ BÖLÜM

(20)

Dinamik yapıda olan kentler kesintisiz bir şekilde değişim yaşamaktadırlar. Kentler; kültürel, ekonomik, sosyal, çevresel ve politik faktörlerden etkilenmekte ve dönüşüme uğramaktadır. Kent alanlarına yapılan bu müdahale biçimi literatürde kentsel dönüşüm olarak adlandırılmaktadır (Zeybekoğlu, 2008).

Kentsel dönüşüm ekonomik, sosyal ve fiziksel yönleri olan akademik çevreler tarafından da sıkça tartışılan, ve gündemi meşgul eden önemli bir konudur. Bu durum kentsel dönüşümün kavramsal içeriğinin derinlemesine incelenmesini, dönüşüm ile anlatılmak istenilenin ne olduğunu yani genel çerçevesinin açıklanmasını gerektirmektedir (Yaman, 2014: 13).

1.1. KENT VE KENTLEŞME KAVRAMLARI

Kentsel dönüşüme geçmeden, konunun anlaşılması için önce kent ve kentleşme kavramlarının açıklanması gerekmektedir. Kentsel dönüşümden bahsedebilmek için öncelikli olarak dönüşüme konu olacak olan kentin nasıl oluştuğu, meydana geliş ve gelişme sürecinin ne olduğu, gelişmeye veya bu süreçte dönüşüme sebep olan olayların ortaya nasıl çıktığı, tarihi süreç içerisinde kentte meydana gelen değişimlerin neler olduğunu, üzerinde yaşayan topluluğun o kentte bıraktığı izlerin incelenmesi gereklidir.

1.1.1. Kent Kavramı

Kent logosu coğrafi, demografik, ekonomik, sosyal, kültürel, politik bir çok faktörün etkilediği bir alan olduğu için tanımı konusunda her zaman uzlaşılamamıştır (Huot vd. 2000: 33).

Sosyal bilimlerde kenti açıklayan birçok tanım vardır. Bu tanımlamalar çoğunlukla nüfus yoğunluğu, ekonomik yapı ve fonksiyonlar ve toplumsal özellikler dikkate alınarak yapılmış olan tanımlamalardır. Aşağıda kent hakkında yapılmış olan bazı tanımlamalar verilmiştir.

Türk dil kurumuna göre kent, şehir kelimesinin Türkçe karşılığıdır (http://www.tdk.gov.tr, 2018). Bir tanımlamaya göre; sanayi, ticaret ve hizmet gibi ekonomik faaliyetlerin ortaya konulduğu, sınırları belirli olan bir alanda yoğun şekilde bulunan nüfusun, sosyal yönden tabakalaştığı, uzmanlaşmanın arttığı, dikey ve yatay olarak hareketlenmenin yaygın olduğu, bünyesinde çeşitli sosyal gurupları bulunduran,

(21)

merkezi yönetim ve yerel yönetimi temsilen yönetici kurumlarının bulunduğu, yerel, bölgesel ya da uluslar arası ilişki ağlarına sahip heterojen yapılar kent olarak tanımlanmaktadır (Bal, 1999).

Başka bir tanımlamada Ruşen Keleş kenti; sadece fiziki bir unsur değil, kültürün yollarda gezdiği canlı bir organizma olarak tanımlamakta ve en kapsamlı haliyle etik bir insan birliği şeklinde ifade etmektedir (Keleş, 2005: 9-18).

Nüfus yoğunluğuna göre yapılan tanımlamada nüfusu 2.000’in altında olan yerler köy, 2.000- 20000 arasında olan yerler kasaba-ilçe, 20.000’in üzerinde olan yerler ise şehir olarak adlandırılmıştır (422 sayılı kanun).

Kent tanımlanırken bazı yazarlar tarafından; üretim özelliği, büyüklük, yoğunluk, heterojenlik, bütünleşme şeklinde 5 temel değişken esas alınmıştır. Kent tanımlaması yapılırken belirtilmiş olan değişkenler bir yerin kent olarak nitelendirilmesi için belirleyici etmenler olarak önerilmiştir. Bu öneriden hareketle kenti; belirli tarım harici üretim, yoğunluk, büyüklük, heterojenlik ve bütünleşme seviyesine ulaşmış ya da bu seviyenin üzerine çıkmış yerleşim alanları şeklinde tanımlamak mümkündür. Başka bir şekilde tanımlamak gerekirse; büyüklüğü, yoğunluğu, heterojenliği ve bütünleşmeyi bağımlı değişkenler olarak, üretimi ise tek bağımsız değişken şeklinde görmek mümkündür (Tekeli, 2011: 18-19).

1.1.2. Kentleşme Kavramı

Kentleşme kavramı kent kavramı ile paraleldir. Kentleşme kavramı, kentlerin ve kentlerde yaşayan insanların nüfus oranındaki artış olarak tanımlanabilir. Kentlerdeki nüfus artışı, kentin iç yapısından kaynaklanıyor olabileceği gibi başka kentlerden, ilçelerden ve köylerden bu yöne doğru oluşan göç nedeniyle de olabilir. (Sağlam, 2006: 36).

İhsan Sezal kentleşmeyi; “dar mekânlı” topluluk yaşamından, “geniş mekânlı” bir toplum yaşamına geçiş olarak tanımlamaktadır. Geniş mekanlı yaşama geçildikten sonra yeni sosyal ilişkilerin oluşması ve bunun gerektirdiği yeni örgütlenmelerin başlaması, kentleşme sürecini oluşturur (Sezal, 1992: 22).

Kentleşme kavramı sosyolojik olarak incelendiğinde, yeni bir ekonomik örgütlenmeyi ve değişmiş bir fiziki çevreyi belirtmesinin yanı sıra, insanların

(22)

davranışlarında ve düşüncelerinde etki yaratan, yeni bir toplumsal düzeni ifade etmektedir (Güçlü, 2002: 113).

Kent tanımından hareketle, "kentleşme" kavramı tanımlanırken, bir yerleşim alanının ya da kentin tarım harici üretim büyüklüğü, nüfus kalabalığı, yoğunluğu, heterojen olacak şekilde büyümesi ve değişim yaşaması da kentleşme olarak tanımlanmıştır (Tekeli, 2011: 20).

Kentleşme kavramı zaman içinde oluşan değişim hareketini anlatır. Bir ülkedeki kentleşme düzeyinden ya da kentleşme derecesinden bahsedildiğinde, o ülkedeki nüfusun ülkenin kent sayılan bölgelerinde yaşayan kişilere olan oranı anlaşılır. Bu durumda, demografik olarak tanımlandığında kentleşme, belirli bir süreçte kentleşme oranında yaşanılan değişikliktir (Keleş, 2010: 32).

1.2. KENTSEL DÖNÜŞÜM

1.2.1. Kentsel Dönüşüm Kavramı

Literatürde Kentsel dönüşümü açıklayan bir çok kentsel dönüşüm tanımı ortaya atılmıştır, yapılmış olan tanımlarda vurgulanan vizyon, amaçlar, stratejiler ve yöntemler bakımından kısmen farklılıklar görülmektedir.

Birkaç tanımı ele alacak olursak, Kaypak’a göre kentsel dönüşüm; kentteki imar planlarına uygun olmayan, yapı ruhsatları bulunmayan fiziki yapıların yıkılarak yerlerine, kent planlarına uygun olacak şekilde dizayn edilmiş yeni konut alanlarının oluşturulmasıdır (Kaypak, 2010: 84-105).

Başka bir tanım da kentsel dönüşüm, kentte bulunan sorunlara çözüm üreten ve değişimin yaşandığı bölgede ekonomik, fiziksel, sosyal ve çevresel koşulların iyileştirilmesi amacıyla yapılan kapsamlı uygulamalar şeklinde tanımlanmıştır (Thomas, 2003: 43; Yaman 2014: 14).

Literatürde kentsel dönüşüm olarak adlandırılan, kentsel alanlara yapılan müdahale biçimi, kentlerdeki dönüşümün başlangıcıdır. Yapılan bu müdahaleler, biçim ve nitelik bakımından değişkenlik göstermektedir. Savaş, yangın ve deprem gibi doğal afetlerin sonucunda müdahaleler gerçekleşebileceği gibi, politik bakış ya da siyasi düşünce yapılarının kent mekanına müdahale etmeleri sonucunda da

(23)

gerçekleşebilmektedir (Zeybekoğlu, 2008).

1.2.2. Kentsel Dönüşümün Tarihsel Gelişimi

Kentsel dönüşümün ortaya çıkışında ve gelişmesinde Avrupa’nın önemli katkıları vardır. Özellikle, ikinci Dünya savaşından sonra yıkılıp harap olan alanların ve hasar gören kültür mirasının yenilenmesi, ekonomik yönden çökmüş olan bölgelerin yeni fonksiyonlar kazandırılarak yeniden canlandırılması gerekliliği, kentsel yenileme kavramının önemini ortaya koymuştur. Bu bağlamda, ilgili çevreler tarafından kentsel dönüşüm kavramı tartışılmaya başlanmıştır (Özden, 2008: 50).

"Kentsel Yenileme" deyiminin Amerika kökenli olduğu da söylenmektedir. Bu kavram, teorikte eskiyen kent merkezlerinin ve iş alanlarının, iyileştirilmesini ya da yapılaştırılmasını ifade etmektedir. Uygulama noktasına gelindiğinde ise, kentsel yenileme, gelir seviyesi düşük olan mevcut nüfusun yerinden edilmesi, daha kazançlı olan ofislerin, ticari alanların ve lüks konut alanlarının oluşturulması anlamına gelmektedir (Gibson ve Langstaff 1982: 12).

I. Dünya Savaşının etkisiyle büyük bir yıkıma uğrayan Avrupa kentlerinde, savaş bittikten sonra oluşan çöküntü alanlar, hükümetlerin çözüm yolu aramalarına neden olmuştur. Diğer taraftan, Kuzey Amerika ve Avrupa kentlerinde yaşam koşullarının bozulması sebebiyle, koşulların iyileştirilmesi amaçlanmış ve bu kapsamda kentsel dönüşüm için projeler üretilmeye başlanmıştır. Amerika’da hayata geçirilen bu uygulamalar "siyahi vatandaşları yerlerinden etme çabası" olarak algılanmıştır. Kentlerde yaşayanların gelir düzeylerindeki farklılıklar nedeniyle, insanlar kentlerdeki farklı yerleşim alanlarında yaşamaya başlamışlardır. Bu durum hem mekansal olarak farklılaşmaya neden olmuş, hem de sosyal anlamda ayrışma yaşanmasına neden olmuştur. Amerika'daki gelir dağılımı, Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında adaletsiz bir durum söz konusudur. Sosyal yardım sisteminin de oldukça dar kapsamlı olduğu görülmektedir. Bu sebepler neticesinde, ülkedeki nüfusun büyük bir kısmı kaliteli konutlarda oturma olanağı bulamamaktadır (Özdemir, 2004: 152).

II. Dünya Savaşının bitmesiyle Avrupa’nın batısında, Almanya, Fransa, Belçika ve Hollanda harap olmuş tüm tarihi şehirlerini yeniden inşa etmişlerdir. Bu ülkeler iki büyük tehlikenin tehdidi altında olduklarını bilmekteydiler. Bu tehditlerden

(24)

bir tanesi, Sovyetler Birliğinin askeri ve kültürel baskısı, diğeri Amerika'nın ekonomik ve kültürel baskısıdır. Bu iki büyük güç arasında kaybolmamak amacıyla, şehirlerinde bulunan tüm tarihi değerleri koruma altına almaya karar vermişlerdir (Cansever, 2001: 22).

Kentsel dönüşüm kentlerin ekonomik, sosyal ve kültürel yönden iyileştirilmesi ile ortaya çıkan sorunların giderilmesi amacıyla geliştirilmiş uygulamalar bütünüdür. Tarihsel süreç içinde; kent yapılarının sürekli bir değişim içinde olmasına paralel olarak kentsel dönüşüm yöntemleri de değişmekte ve farklı uygulamalar şeklini almaktadır.

1.2.3. Kentsel Dönüşümün Hedefleri

Kentsel dönüşüm, oluşacak fiziksel değişim sonrasında, mevcut şehir dokusuna ve yaşayanların fiziksel, sosyal, ekonomik geleceğine etki edecektir. Bu bağlamda dönüşümün, kentin tüm geleneklerine etki etmesi beklenen bir durumdur. Bu nedenle, yapılacak olan tüm planlamalarda, sosyolog, ekonomist, mühendis, mimar, kent bilimci ve şehir plancı gibi farklı disiplinlerin çalışmaları beraberce yürütmesi gerekmektedir.

Kentsel dönüşüm planları beş temel hedefe hizmet etmek amacıyla tasarlanmalıdır.

1. Kentteki fiziki koşullar ve toplumsal sorunlar arasında doğrudan bir ilişki kurulmalıdır. Kentlerde çöküntü bölgelerin oluşumunda toplumsal çökme ya da bozulmanın önemli bir neden olduğu göz ardı edilmemelidir. Kentsel dönüşüm projeleri, esas olarak toplumda meydana gelen bozulmanın nedenlerini araştırmalı, bu bozulmayı önlemek amacıyla neler yapılabileceğini hesaplamalı ve öneriler oluşturulmalıdır.

2. Kentsel dönüşüm; kent dokusunun oluşumunda bulunan unsurların, fiziksel yönden değişim ihtiyacını karşılamalıdır. Bir başka deyişle, kentsel dönüşüm projeleri kentlerin hızlı bir şekilde büyümesi, hızla değişmesi ve kent dokusunun bozulması sonucunda ortaya çıkan fiziksel, toplumsal, ekonomik, çevresel ve altyapı ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde, kent kısımlarının yeniden geliştirilmesine imkan sağlamalıdır.

3. Kentsel refah seviyesinin ve hayat kalitesinin artırılmasını amaçlayan ekonomik bir gelişme şekli oluşturulmalıdır.

(25)

4. Fiziksel ve toplumsal bozulmanın yanı sıra, kent alanlarında ekonomik canlılığın kaybolması da çöküntü bölgeler oluşmasına sebep olabilmektedir. Kentsel dönüşüm projeleri, fiziksel ve toplumsal çöküntü alanları haline dönüşen bölgelerde ekonomik canlılığın yeniden oluşmasını sağlayacak stratejilerin geliştirmesini, böylece kentte refah seviyesinin ve yaşam kalitesinin artırılmasını amaçlamalıdır.

5. Kentte bulunan alanların etkin bir şekilde kullanılmasını ve gereksiz yayılmanın önlenmesini amaçlayan stratejiler ortaya konulmalıdır.

Kentsel dönüşüm projelerinde, uygulamanın planlandığı bölgedeki sorunlar ve potansiyellerinin niteliğine göre, bu hedeflerden bir veya birkaç tanesi ön plana çıkmaktadır (Roberts, 2000: 37).

1.2.4. Kentsel Dönüşümün Amaçları

Kentsel dönüşümün esas amacı, dönüşümün uygulanacağı alana, mevcut ihtiyaca, kentsel dönüşüm türüne göre değişebilmekle beraber; temelde fiziksel ve çevresel, sosyal, ekonomik, ve kültürel amaçlar başlıkları altında toplanır (Güldüler, 2010: 10-11).

Fiziksel ve Çevresel Amaçlar;

 Kentlerin en önemli sorunlarından bir tanesi olan gecekondulaşmanın engellenmesi ve mevcut gecekonduların yıkılarak daha çağdaş bir kent görünümünün oluşturulması, gecekondulara sahip olan vatandaşların da mağdur edilmeyeceği bir şekilde yeni alternatiflerin sunulduğu kentsel dönüşüm uygulamalarının planlanması (Görün ve Kara, 2009: 153).

 Çöküntü alanlarda bulunan işlevsizleşmiş yapıların yerine daha modern ve yaşanılabilir konutların yapılması, altyapı yönünden sorun kalmayacak şekilde çalışma yapılması, toplumsal yönden bütünleşmenin sağlanması; çevresel kalitenin kaybolduğu alanlarda kalitenin yeniden sağlanması

 Çevre koşullarında iyileştirmeler yapılarak, insanların yaşam alanlarının huzurlu hale gelmesinin sağlanması, kentsel yaşam kalitesindeki artış ile insanların yaşam alanlarıyla bütünleştirilmesidir.

(26)

Ekonomik Amaçlar;

 Ekonomik hayatın gerçek anlamda canlandırılması ile kentte huzurun ve hayat kalitesinin artırılacağı ekonomik kalkınma yaklaşımının ortaya konulması,  Kentsel dönüşüm müdahalelerinin uygulandığı bölgelerde, iş olanakları ve

ticaret alanlarının oluşturulması ve yatırımcıların bu bölgelere gelmesinin sağlanması (Güldüler, 2010: 10-11).

 Kentsel refah seviyesinin ve yaşam kalitesinin artırılmasını amaçlayan bir yaklaşımla, ekonomide söz sahibi olabilecek dinamiklerin harekete geçirilmesinin sağlanması (Kibaroğlu ve Şişman, 2009: 2).

Sosyal Amaçlar;

 Toplumsal yönden problem olarak nitelendirebileceğimiz çöküntü alanların belirlenmesi ve toplumsal problemlerin çözülmesi,

 Dönüşüm uygulanırken olayın sosyal yönleri göz önünde bulundurularak, bölgede yaşayan insanların mağdur edilmemesi,

 Kent alanlarının etkin bir şekilde kullanımına olanak sağlayan, plansız bir şekilde oluşan kentsel yayılma yaklaşımını sona erdirecek yeni uygulama yöntemlerinin planlı bir şekilde oluşturulması (Gümüşboğa, 2009:3).

Kültürel Amaçlar;

 Kentlerdeki kültürel mirasın gelecek kuşaklara aktarılması, doğal, tarihi ve kültürel yapının korunması,

 Kentlerin kendine has özgün niteliklerini kaybetmeden, kendi kimliklerini koruyacak nitelikte dönüşüm uygulamalarının tercih edilmesi,

 Doğal, kültürel ve tarihi zenginliklerin yaşatıldığı, dönüşüm uygulamalarında, kentsel yapıların sürdürülebilirliğinin gözetilmesi (Yaman, 2014: 14).

1.2.5. Kent Gelişimini Etkileyen Faktörler

Kentte mekan gelişimini etkileyen en önemli faktörlerden biri kent planıdır. Bu sebeple kent planlarını etkileyecek olan faktörlerin neler olduğu incelenerek sınıflandırılmıştır.

(27)

McBride kentlerin planlamasını ve gelişimini etkileyen faktörleri; doğal faktörler, sosyo-ekonomik faktörler, tarihi ve kültürel faktörler, kentsel faktörler olarak kategorize etmiştir (McBride, 1999; Değerliyurt, 2014: 170-171).

1.2.5.1. Doğal Faktörler

Doğal çevre, insanlar ve insanlar tarafından oluşturulan eserlerden meydana gelmiş bir mekan olan yerleşim bölgesi ve iklim, toprak gibi elemanlardan oluşan bölge olarak tanımlanır. Doğal çevre, alanın jeolojik yapısı, iklimi, toprak özellikleri, bitki örtüsü ve su kaynakları gibi elemanlardan oluşur. Bu elemanlar kentlerin yerleşim alanı olarak belirlenmesini, kuruluş ve gelişim sürecinde değişen uygarlık seviyesine göre farklı şekilde etkiler (Aliağaoğlu ve Uğur, 2010: 197).

Planlamayı etkileyen doğal faktörler, zemin yapısı ve toprak niteliği, bitki örtüsü, kıyı kaynakları, hidroloji, yer altı kaynakları, yer üstü kaynakları ve iklim başlıkları altında sıralanabilir.

Topografik özellikler yerleşmelerin gelişiminde belirleyici etkilere sahiptir. Dağlar yerleşim alanlarının gelişmesine doğal bir engel teşkil ederken, düz alanlar ise gelişmeye daha uygundur (Göney, 1995: 70; Tümertekin ve Özgüç, 2010: 324). Topoğrafya bir kentin gelişimini; şehirlerin büyüme doğrultusu, sosyal alanların oluşma şekli ve ulaşım hatlarının şekillenmesi şeklinde etkileyebilir (Aliağaoğlu ve Uğur, 2010: 99). Toprak doğadaki en önemli yaşamsal temel taşlardan birisidir, insanların tarımla uğraşmaya başlamalarından itibaren kendilerini güvence altına almak amacıyla kullanılan vazgeçilmez bir yaşam kaynağıdır (Çepel, 1997: 1). Jeolojik olarak bazı koşulların göz önünde bulundurulması şehir açısından önemlidir. Zeminin iyi olması veya volkanik kayaçların bulunması, ayrılmamış sağlam kayaçların bulunması, sert kum, çakıl ve sert kil olması gibi etkenler göz önünde bulundurulmalıdır. Gevşek malzemeler, killi zeminler yerleşim açısından uygun olmayabilirler. Fay hatları, meydana gelebilecek çok sayıda depremi barındırmaktadır, fay hatlarının bulunduğu alanlar kütle hareketlerine duyarlılığın da yüksek olduğu alanlardır. Depremler de kütle hareketlerin meydana gelmesinde tetikleyici rol oynar. Bu nedenle ülkemizde örnek gösterilebilecek Erzincan, Bingöl, Erciyes, Samsat, Köyceğiz, Erbaa, Sürmene, Of, Çatlak gibi yerleşim alanlarında heyelanlar, depremler, doğal afetler, kentlere büyük zararlar vermiştir ve büyük ölçüde insan kayıplarına yol açmıştır (Akbulut, 2011: 472;

(28)

Yılmaz, vd. 2013: 415; Gemitzi vd. 2010: 33; Rozos vd. 2010: 55).

Akarsu kenarları insanların ilk yerleştiği alanlardan olmuştur, bu nedenle kent gelişimine önemli etkileri bulunmaktadır. Zaman zaman meydana gelen su taşkınları sonucu can ve mal kaybı oluşabilmektedir. Bitki örtüsü de yerleşim için önemli bir etkendir, ağaç köklerinin zemini kaplama oranındaki artış erozyona olan direnci arttırmaktadır (Zachar, 1982: 300). Bu nedenle kentler planlanırken toprak niteliği, iklim, su kaynakları, bitki örtüsü ve jeolojik yapı gibi etkenler dikkate alınmalıdır.

1.2.5.2. Sosyo-Ekonomik Faktörler

Planlamayı yönlendiren sosyo-ekonomik unsurlar; nüfus artışı, demografik yapı, kentin işlevsel yapısı, arazinin değeri, yaşam şekilleri, istihdam yapısı ve bu yapıda meydana gelen değişim gibi unsurlardır.

Kentlerin nüfus artışına bağlı olarak gösterdiği gelişmenin sonuçlarından bir tanesi, kendi içerisinde bir takım farklılıklar oluşmasıdır. Başlarda kendini nüfusun çevreye göre fazla olması şeklinde gösterir. Sektörel yapıda ve ekonomik düzeydeki değişiklikler, nüfusun geçim kaynağı üzerinde belirleyici bir role sahiptir. İş olanaklarının fazla olması nedeniyle göç alan kentlere zaman içerisinde ailenin diğer fertleri de götürülür (Yüceşahin ve Özgür, 2008: 119). Gelir dağılımındaki eşitsizlik ne kadar fazla olursa yoksulluk düzeyi de o kadar fazla olur. Gelir dağılımı kentleşme şekli üzerinde de önemli bir etkiye sahiptir. Gelir düzeyi yüksek olan insanlar daha planlı ve daha modern yerleşim alanlarında yaşamayı isterken, gelir düzeyi düşük olan insanlar ise planlama ve altyapısı eksik olan yerlerde, düşük standartlarda, gecekondu semtlerinde yaşamaktadırlar (Kuştepeli ve Halaç, 2004: 4).

1.2.5.3. Tarihi ve Kültürel Faktörler

Kentler kültürel nitelikleri içinde barındıran bir oluşumdur. Her topluluğun, toplumsal ilişkilerden kaynaklanan bir kültürel kimliği vardır. Bir kentte yaşayanların; kültürel kimlikleri, alışkanlıkları, örf ve adetleri, kentin şekil almasında önemli bir rol oynar. Bir kentte yaşamış olan tüm toplulukların kültürlerinden gelen kültürel miraslar kentlerdeki tarihi dokunun oluşmasına sebep olmakta ve kentleri tarihi kimliklerine kavuşturmaktadır.

(29)

Tarihi mekanlar yasal gerekliliklerin yanı sıra sahip oldukları önem ve değer itibarı ile korunması gerekli olan alanlardır. Çünkü bu alanlar geçmişin izlerini taşımakta, tarihe tanıklık etmekte ve geleceğe yön göstermektedir. Tarihi mekanlar bir topluma, kente, ulusa kişilik ve itibar kazandıran önemli yapılardır (Çabuk, 2006: 23).

Özellikle hızlı büyüme yaşayan kentlerde bu yapılar, mevcut yapılaşmalar içinde tahrip olup zamanla kaybolurlar.

1.2.5.4. Kentsel Faktörler

Kentlerin gelişmesinde büyük bir etkiye sahip olan kaynaklar, zamanla kentin niteliğinde de değişme yaşanmasına neden olurlar. Üniversiteler, kamu binaları, alışveriş merkezleri, kültür merkezleri, okullar gibi yapılar kuruluşundan itibaren çevrelerinde değişiklik oluştururlar. Örneğin üniversite kuruluşundan sonra, kente gelen öğrenciler barınma, yeme içme ve sosyal kullanım mekanlarının oluşturulmasına neden olurlar. Hızlı kentleşme beraberinde çevre kirliliği ve doğal kaynakların tahribatını meydana getirmektedir. Teknolojik imkanların gelişmesi ile kirlilik kaynaklarında da artış meydana gelir. Önceleri kirlilik denildiğinde sadece çevre ve hava kirliliği anlaşılırken; günümüz koşullarında gürültü, ışık, ses ve görüntü kirliliği gibi farklı kirlilik türleri ortaya çıkmıştır(Çabuk, 2006: 23).

1.2.5.5. Göç Olgusu

Yukarda sıralanan faktörlere ek olarak göç olgusu da, ülkemizde kentsel gelişmeyi etkileyen önemli bir unsurdur. Kentlerdeki sanayileşme ile açılan fabrikalar işgücü ihtiyacını karşılamakta, bunun dışında göç eden insanlar açısından gerek ekonomik gerekse sosyal yönden daha rahat bir hayat sürdürmek amaçlanmaktadır. Bu durumlar düşünüldüğünde, kentlere göç beklenen bir olgudur (Aydın, 2010).

Ülkemizde iç göçlerin artışındaki hızlanma 1950’li yıllarda başlamıştır. 1960 yılında toplam nüfusun %32'si kentlerde yaşarken, 1980'de bu oran %43,9’a, 1990'da %59'a, 2000'de %65'e, 2016’da ise % 92,3’e yükselmiştir. Kentlerde yaşanan bu nüfus artışı, sosyal ve fiziksel olarak birçok sorun oluşmasına da neden olmuştur. (www.tuik.gov.tr, 2018).

(30)

1.2.6. Kentsel Dönüşüm Yöntemleri

Kentsel dönüştürme uygulamaları, birbirini takip eden alt aşamalardan oluşmaktadır. Geçmişten günümüze kadar her dönemde, kentlerdeki sosyal ve ekonomik yapılara bağlı birçok dönüşüm yöntemi geliştirilmiştir. Kentsel dönüşümde uygulama kriterlerinin çok olması, geliştirilecek yaklaşımların zaman ve mekana göre farklılık göstermesine ve farklı disiplinlerden yararlanılmasına sebep olmuştur. Günümüzde koşullarda meydana gelen değişimler ve teknolojik hayatta yaşanan ilerlemeler, kentsel dönüşüm uygulamalarında birçok yeni yaklaşımın ortaya çıkmasını sağlamıştır (Yaman, 2012: 54).

1.2.6.1. İmar Haklarının Toplulaştırılması

Kentsel dönüşüm uygulama yöntemlerinde izlenen yollardan biri imar haklarının toplulaştırılmasıdır. Bu yöntem parçalanmış halde bulunan mülki hakların bir araya getirilerek bütünleştirilmesi esasına dayanmaktadır. Bu yöntem temelde klasik kamulaştırma anlayışı yerine, projelerle oluşturulacak olan rantın anlaşma yoluyla paylaşılmasıdır. Amaç mevcut imar haklarının parsel bazında kalmayarak projelerle bir araya getirilerek bütünleştirilmesinin sağlanmasıdır. Uygulamalar kamulaştırma temelinde kamu ve özel sektör işbirliği ile yapılmaktadır. Diğer bir deyişle, kamulaştırma yoluyla başlayan proje süreçlerinin uzayıp, hukuksal süreçlere girilmeden imar haklarının toplulaştırılması ve proje ile oluşturulacak değerin paylaşılmasında hak sahipleri ile anlaşmanın sağlanmasıdır (Yaman, 2012: 54).

Kentsel dönüşümde oluşan bir çeşit dirençte arsalar veya gayrimenkuller üzerinde parçalanmış şekilde bulunan mülkiyet hakkının veraset yoluyla sürekli bir şekilde parçalanmaya devam etmesiyle oluşmaktadır. Dönüşümün gerçekleşebilmesi, bu mülkiyetlerin ya yeniden bir araya getirilerek bütünleştirilmesi ya da kentsel dönüşüm konusunda mülk sahiplerinin anlaşmasıyla mümkün olacaktır (Tekeli, 2003: 2-7).

Sonuç olarak imar haklarının toplulaştırılmasındaki amacı, parsel bazında olan imar haklarının proje ile bir araya getirilmesi, bütünleştirilmesi, ve oluşturulan değerin kamu ve özel sektör işbirliği çerçevesinde paylaşılması olarak açıklamak mümkündür (Kara, 2007: 6).

(31)

1.2.6.2. İmar Haklarının Aktarımı

İmar haklarının aktarımı yöntemi, imar hakkının bir başka projeye aktarılması ya da bu hakkın menkul kıymet hakkına dönüştürülmesinin sağlanmasıdır (Yaman, 2012: 55). Burada aktarım, dönüşümün gerçekleşeceği ve korunması gereken alanda, var olan imar hakkının, bir başka projeye transferinin sağlanması şeklinde olabileceği gibi bu hakkın menkul kıymet hakkına dönüşümünün sağlanması şeklinde de olabilir. Sistem, hak sahipleri ile anlaşma temeline dayanmaktadır. Hak sahibi, arsa üzerinde bulundurduğu hakkı, belirlenecek olan değer karşılığında, ya sertifika yoluyla piyasa koşullarında, likide çevirir ya da başka bir projede kullanacak şekilde başka yöntemlerle değerlendirebilir (Keleş, 2010: 374).

Menkul değere de dönüştürülebilen imar hakları, transfer sertifikaları adıyla, kentin merkezinde veya kentin başka bir bölgesinde gerçekleştirecekleri projeler için daha fazla imar hakkına ihtiyaç duyan yatırımcılar tarafından satın alınmaktadır. Bu yöntemde arsanın alım satımı yerine imar haklarının devri söz konusudur (Yaman, 2012: 55).

İmar haklarının aktarımı modeli, özellikle deprem riski altında olan, kritik alanların boşaltılması, mevcut hakların başka alanlara veya projelere transfer edilmesi ile gecekondu alanlar ve kent merkezinde bulunan çöküntü bölgelerin dönüştürülmesi amacıyla kullanılabilir (Göksu, 2003).

Ülkemizde hukuk sistemimiz, yapılanma hakkının devri kavramı ile ilk olarak 27. 07. 2004 tarihinde, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda değișiklik yapan kanunun 8. maddesi ile tanıșmıștır. Yapılan bu kanun değişikliğiyle Belediye veya Valilikler, yapılanma hakları kısıtlanmıș olan tașınmaz kültür ve tabiat varlıklarını, koruma alanlarındaki taşınmazlara ait mülkiyetleri, imar planlarıyla yapılanmaya açık aktarım alanlarına aktarma yetkisine sahip olmuştur (Yamak, 2006: 107-121).

Kamulaştırma ve takas araçları ile birlikte kısıtlanan mülkiyet haklarını telafi etme amacına alternatif olacak İmar Hakkı Transferi de aynı amacı hedeflemektedir. Dolayısı ile amaç yönünden bu üç model de benzeşmektedir. İmar hakkı transferi modelinin temel çalışma prensibi, taşınmazların imar haklarının kısıtlanıp, bu hakların, taşınmazlardan ayrıştırılarak, kentsel veya kırsal gelişmenin sağlanacağı ve yapılaşma yoğunluğunun artırılmasına ya da hakların yeni yapılaşmaya açılacak alanlara imkân

(32)

verilebilecek alanlara aktarılmalarının teminidir. Böylelikle, yapılaşma baskısı, korunacak alanlardan uzaklaşılmış olunacak, mülk sahiplerinin haklarının kısıtlanması da telafi edilecek; böylelikle gelişme, istenilen bölgeye yönlendirilmiş olacaktır (Mataracı vd. 2017).

1.2.6.3. Menkulleştirme

Menkulleştirme, toprağın sadece piyasada alınıp satılması değil, bankacılık sisteminin dolayısıyla mali sermayenin bir unsuru haline gelmesidir. Menkul kelimesinin sözlükteki karşılığı, bulunduğu alandan başka bir alana götürülebilen maldır. Bu tanımdan hareketle menkulleştirme, bir taşınmaz mal olan toprağın taşınır mal haline dönüştürülmesidir (Püsküllüoğlu, 2003).

Menkulleştirme, kentsel dönüşüm uygulamaları kapsamında müdahale alanında bulunan imar haklarının, sertifika adı verilen kağıtlara dönüştürülmesidir. Bu sertifika kağıtları uygulanmış olan başka kentsel dönüştürme projelerinden gayrimenkul satın alma amacıyla kullanılabileceği gibi uygun piyasa koşullarında likite de çevrilebilmektedir (Yaman, 2012: 56-57).

1.2.7. Kentsel Dönüşüm Uygulama Şekilleri

Kentsel dönüşüm, kent yapısındaki mevcut durumun yenilenmesi amacıyla yapılan uygulamaları içinde barındıran genel bir kavramdır. Ancak, bu uygulama şekillerinin açıklanmasında farklı görüşler ortaya çıkmaktadır. Bu durumun en önemli sebebi, Dünyadaki farklı ülkelerin bilim insanları tarafından çeşitli isimlerle tanımlanan uygulama şekillerinin Türkçeye uyarlanması aşamasında oluşan terminoloji karmaşasıdır. Kentsel dönüşüm yönteminin içinde bulundurduğu farklı uygulama şekilleri aşağıda özetlenmiştir (Polat ve Dostoğlu, 2007: 62-63; Özden, 2001; Elgin, 2008: 4-5; Demirsoy, 2006: 21- 33; Eren, 2006: 19-24; Kütük İnce, 2006: 26-45; Öner, 2007: 4-17; Öztaş, 2005: 6-11; Polat, 2005: 36-41).

1.2.7.1. Alansal Temizleme (Urban Clearence)

Alansal temizleme; Kenetlerde çöküntü yaşanmış olan alanlarda bulunan mevcut fiziki yapının tamamen yıkılarak, bunların yerine yeni yapıların oluşturulması ve bu bölgelerin daha modern ve sağlıklı bir yapıya büründürülmesi şeklinde

(33)

gerçekleşmektedir (Başarır, 2010: 13).

1.2.7.2. Kentsel Yeniden Canlandırma (Urban Revitalisation)

Kentsel yeniden canlandırma; uygulamanın gerçekleştirileceği alanların yıkılıp yeniden yapılması yerine, mevcut yapıların korunarak gerçekleştirilen müdahale şeklidir (Oruç ve Giritlioğlu, 2005: 386). Bu çalışmalar genellikle nüfus kaybının fazla gerçekleştiği, işsizlik oranının fazla olduğu, fiziksel gerilemenin yaşandığı kent bölgelerinde uygulanmaktadır (Akkoyun, 2007: 21-22).

1.2.7.3. Soylulaştırma (Gentrification)

Soylulaştırma; sosyo-kültürel açıdan ve estetik yönden değerini kaybetmiş olan, çöküntü alanları oluşan, fiziki çevresi bozulmuş olan alanlarda, sosyal yapının düzeltilmesi amacıyla yapılan çalışmalardır (Kaypak, 2010: 88). Soylulaştırmayı diğer yöntemlerden ayıran yönü kentsel dönüşüm uygulamalarının sonucu olarak ortaya çıkmış olmasıdır. Çöküntü alanların sınıfsal ve mekansal yönden ayrışmaya uğramasını, tabakalar arasında yaşanan yer değiştirme hareketi olarak tanımlamak da mümkündür (Yaman, 2012: 28).

1.2.7.4. Kentsel Kalitenin Yükseltilmesi (Urban Quality Improvement)

Kentsel dönüşüm uygulanacak alanlarda fiziksel değişim gerçekleştirilirken, bölgede yaşayan vatandaşların sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yönden yaşam kalitelerini çok fazla değiştirmeden uygulama gerçekleştirilmesi ve fiziki çevrenin iyileştirilmesinin bu doğrultuda sağlanmasıdır. (Başarır, 2010: 14). Yaşam kalitesinde yükselme sağlanarak kent sorunları yok edilmeye çalışılmaktadır.

1.2.7.5. Kentsel Yenileme (Urban Renewal)

Kentsel yenileme; dönüşümün planlandığı bölgede bulunan yapıların mevcut durumları ve yerleşme düzeni bakımından, yaşam koşullarının iyileştirilmesi mümkün olmayan alanlarda, yapıların tamamının veya bir kısmının yıkılarak yeniden yapılmasıdır (Dostoğlu ve Polat, 2007: 63). Yıkıntı şeklinde görünen alanların ortadan kaldırılması, kent dokusunun yeniden inşa edilmesi ve yaşam standartlarının yükseltilmesi hedeflenmektedir.

(34)

1.2.7.6. Kentsel Yeniden Yapılandırma/Geliştirme (Urban Restructuring/ Development)

Bu uygulama biçimi, “mevcut yapıların yıkılarak elde edilen toprağın yeni kullanım şekillerine ayrılması” şeklinde açıklanmıştır (Keleş, 2010: 273). Özden tarafından ise, “kent ölçeğinde bir nazım planına uygun olacak şekilde inşa edilmiş bir alanın istimlak edilmesi, bu alanın temizlenmesi ve yeniden yapılması, mevcut arazi kullanışının ve nüfus dağılım şeklinin değiştirilmesi ve elden geçirilmesi olayı” şeklinde açıklanmıştır (Özden, 2008: 177).

1.2.7.7. Kentsel Yeniden Üretim (Urban Regeneration)

Dilimize, İngilizcedeki “Urban Regeneration” kavramının karşılığı olarak girmiştir. Yeniden canlandırma, yeniden üretim, yeniden oluşum gibi anlamlara gelmektedir. Bu tanımlara göre kentlerde işlevini kaybetmiş olan çöküntü alanların yeniden yapılanması ve bu bağlamda ele alınması anlamı taşımaktadır (Kayacan, 2010: 21-22). Eski kent dokusunda ve çöküntü alanlarda yapılan kısmi yenileme ile bu alanların kullanıma açılmasıdır.

1.2.7.8. Kentsel Rehabilitasyon (Urban Rehabilitation)

Planlanmış bir biçimde gelişen, zaman içerisinde önemini kaybedip yıpranan, yoğunluğun artmış olduğu ve işlevini tam olarak karşılayamayan kent bölgelerinin yeniden kullanılabilir ve önemli bir duruma getirilmesidir. Bu kapsamda gecekondu alanlarına altyapı hizmetleri götürülmektedir (Ataöv ve Osmay, 2007: 64). Asıl amaç kentteki sorunlu alanların uygun koşullarla kentle bütünleşik hale getirilmesinin sağlanması ve buralarda yaşayan insanlara sağlıklı yaşam koşullarının oluşturulmasıdır.

(35)

İKİNCİ BÖLÜM

(36)

2.1. TÜRKİYE'DE KENTSEL DÖNÜŞÜME TARİHSEL BAKIŞ

Kentsel dönüşümün Türkiye’de ki gelişimini incelediğimizde son 50-60 yılda farklı dönemlerde yapısal, bağlamsal, sosyo-ekonomik, kültürel, yönetsel ve fiziksel dinamiklerin etkisine bağlı olacak şekilde değişim yaşadığını görmekteyiz. Kentsel dönüşümde uygulanacak müdahale biçimleri ve araçları hem yerelde oluşan bağlamsal koşullar hem de küresel akımların etkisiyle belirlenmiştir. Müdahale şekilleri sadece mekana uygulanacak olan fiziki müdahalelerden oluşmamakta, daha kapsamlı bir şekilde, sosyo-ekonomik yönleri de içerecek şekilde çeşitlilik kazanmaktadır. Müdahale biçimlerindeki çeşitlilik, dünya genelinde değişim gösteren planlama oluşumları ve bu planlama oluşumlarının ülkemizdeki yansımaları şeklinde olmuştur. Dönüşüm müdahalelerinin daha katılımlı bir şekilde olması ve süreçsel olarak yeni yaklaşımlarla değerlendirilmesi ihtiyacı doğmuştur (Ataöv ve Osmay, 2007: 59).

Türkiye'de dönüşümün oluşum şekline ve bu durumla aynı doğrultuda olan kanunlara bakıldığında, kentsel dönüşümün temelde 'yenileme' olarak nitelendirildiği, fakat uygulamalarda, kendi içerisinde farklılaşmalar oluştuğu ve yeni boyutlar kazandığı görülmektedir. Başlangıç dönemlerinde, dönüşüm anlayışı yapıların yıkılıp tekrar yapılması şeklinde iken, daha sonraki dönemlerde uygulamaların, mevcut dokuların korunması ve altyapı çalışmalarıyla birlikte, fiziki özelliklerinin sağlıklaştırılması şeklinde geliştiği gözlemlenmektedir. Uygulanan diğer müdahaleler ise fiziksel, sosyal ve ekonomik dönüşümün öngörüldüğü, geliştirme müdahaleleridir. Ayrıca tarihi, kültürel ve çevresel değerlerin bulunduğu bölgeler korunarak ve geliştirilerek dönüştürülmektedir (Ataöv ve Osmay, 2007: 61).

Türkiye'de kentlerin dönüştürülmesi Tanzimat dönemi ile başlamıştır. Kent planlaması yaklaşımının, uygulandığı ilk şehir İstanbul’dur. Kent planlanması anlayışı 1850’li yıllardan sonra İstanbul dışındaki kentlerde de görülmeye başlanmıştır (Tekeli, 2009: 109). 1920’lerden itibaren İstanbul'da başlayan mekansal modernleşme Ankara'da da devlet eliyle modem kent yaratma eğilimiyle sürmüştür (Kurtuluş, 2008: 27-33).

Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte devlet öncülüğündeki kentsel yeniden yapılanma dönemi başlamıştır. Devlet, planlı kentler kurmak yerine arazi satarak gelir elde etme politikası izlemiştir. Devletin konut politikası bürokratların konut ihtiyacının giderilmesi ile sınırlı kalmıştır. Cumhuriyet kurulduğunda zaten harap olmuş bir ülke

(37)

devralınmıştı. Devletçilik ilkesinin kabul edilmesinden sonra, devlet girişimciliğine öncelik vermiştir. Bu durumda yapılması gereken ilk iş Ankara'nın imarının yapılması ve mübadele ile Türkiye’ye gelen göçmenlerin iskan sorununun çözülmesi olmuştur. Ayrıca düşük konutlu kamu personelinin konut sorununu çözmek için kurumsal yapıda yeniliğe gidilmiştir. Kentsel yeniden yapılanma politikaları temelinde bulvarlar, açık yeşil alanlar, kent içi konut alanları ve parklar yapılmıştır (Yaman, 2012: 101-102).

1950’li yıllar bölgesel ölçekteki düzenlemelerin ortadan kaldırıldığı kapitalizimle bütünleşme dönemi olarak ifade edilmiştir (Keskinok, 2006: 69). Demiryolu ağırlıklı altyapı yatırımları yerine karayolu ağırlıklı altyapı yatırımları önem kazanmıştır (Tekeli, 1998: 12). Kentsel dönüştürme uygulamalarına Menderes'in imar operasyonları en güzel örnek olmuştur. Korular, ormanlar ve kentlerin tarihi dokuları yok edilmiştir. Bu kentsel müdahaleler, kentsel rantları harekete geçirmeye yönelik uygulanmıştır (Keskinok, 2006: 74). Kent içerisinde yeni yollar açılmış mahalleler ortadan kaldırılmış ve sayısız yıkım gerçekleştirilmiştir. 1961 Anayasası kent hayatında büyük değişikliklere neden olmuştur. Anayasada sosyal devlet ilkesi kabul edilmiş, refah devleti anlayışı getirilmiştir. Bu anlayış çerçevesinde anayasada devletin fakir ve yeterli gelire sahip olmayan ailelerin konut isteminin uygun biçimde karşılanmasına yönelik önlemler alınması gerekli görülmüştür. 1970’li yılların ortalarına kadar Kent özeklerinde yıkımlar sürmüş, tarihsel ve kültürler değerler tahrip edilmiş, yeşil alanlar yok edilmiştir. Kentlerin büyüme biçimi sürekli olarak yaşam kalitesini azaltıcı biçimde bir seyir izlemiştir (Tekeli, 1998: 15-16 ). 1973-1977 arasında en önemli uygulamalar, sosyal konut üretimi, toplu taşımacılık altyapısının geliştirilmesi, halk ekmek fabrikalarının kurulması, tanzim satış mağazalarının açılması, gecekondu alanlarına hizmette öncelik verilmesi şeklinde sıralanmıştır (Geray, 1984: 854-857). Böylece kentsel yaşam standartlarının yükseltilmesi sağlanmıştır. Rant beklentisi ile 10-15 katlı yüksek apartmanların inşa edilmesini sağlayan imar planı operasyonları devreye girmiştir.(Ekici, 1998: 195).

1980’ler Türkiye'de her alanda kökten bir dönüşümün yaşandığı yıllar olmuştur (Tekeli: 2009: 129-130). Uluslararası kuruluşların istekleri doğrultusunda kentler yeniden yapılandırılmıştır. Devletin önayak olmasıyla beraber, ithal ikameci politikaların uygulandığı konut sektöründe, ulaşım ağlarında ve alt yapı çalışmalarında, yerli üretimin artırılması amacıyla yatırım çalışmaları başlatılmıştır. Belediyelerin kendi

(38)

hizmet alanları kapsamında, mevzuat doğrultusunda şirket kurabilmesi hükmüne istinaden, piyasa mekanizması için çalışan belediye şirketleri oluşmuştur. Şirketler piyasa mantığının yerel yönetimlerin kentsel dönüştürme uygulamalarına dahil olmasında köprü görevi üstlenmiştir. 1980 sonrasında Turgut Özal dönemi politikalarından olan yerel özerklik uygulamalarının sonuçları kentlerde imar felaketlerine yol açmıştır (Keskinok, 2006: 183). Devletin konut sektörü içinde oynadığı roller değişmiştir. Belediye kaynaklarının arttırılmasıyla merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki denetimi azaltılmıştır, kentlerin geleceğini belirleyen imar planlarının yapılması ve onaylanması tanınmış olan yetkileri kapsamında belediyeler aracılığıyla yapılacaktır. 1983 sonrasında iki kademeli bir belediye yönetimine geçilmiştir. Bu yılların önemli bir konusu gecekondu afları olmuştur. Aflar ve ıslah imar planları ile gecekonduların apartmanlara dönüşmesi sağlanmıştır. Kentlerde kent planlaması tamamen anlamını yitirmiştir (Tekeli, 1998: 23). Devlet eliyle, özellikle Büyükşehir Belediyeleri vasıtasıyla kentlerdeki gecekondu alanların dönüştürülmesi gerekliliği ilk defa 1990 döneminde ortaya çıkmıştır. 1990 sonrasında büyük ofis yapıları, plazalar ve alışveriş merkezlerinin yapımı her geçen gün artmıştır. 2000 li yıllar tamamen ayrı bir süreci temsil eder. Kentsel dönüştürme uygulamaları bölgesel eşitsizliklerin ortadan kaldırmak yerine arttırmış, ekonomik canlılığı ülke düzeyinde birkaç il bünyesinde toplamış ve nüfus hareketliliğini olumsuz yönde etkilemiştir. Büyükşehir Belediyeleri gecekondu alanlarını gelir kaynağı olarak görüp, kent bütününde farklı projeler geliştirmiştir (Yaman, 2012: 108).

2.2. TÜRKİYE'DE KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARI

Ülkemizde, kırsal bölgelerden kente göçün çok hızlı bir şekilde yaşanması ve denetlenememesi sonucunda, çarpık yapılaşma oluşmakta ve kültür değerleri korunamayarak zarar görmektedir. Kentlerde çarpık yapıların ve yıkıntı bölgelerin oluşması, kentsel dönüşüm projelerine ihtiyaç duyulmasına neden olmaktadır. Türkiye’de kentsel dönüşümün tarihsel sürecini tam anlamıyla değerlendirebilmek için, öncelikle ülkede yaşanan nüfus artış hızını ve kentleşme durumunu ele almak gerekmektedir.

Ülkemizde kırsaldan kente doğru hareket eden göç olgusu, kentleşme sürecinin hızlı olmasına ve kent nüfusunun büyük oranda artış göstermesine sebep olmaktadır.

(39)

1950 yılında kent nüfus oranı, ülke nüfusunun % 25’i seviyesindeyken, 1960 yılında % 31,9, 1980 yılında % 43,9, 2016 yılında ise % 92,3 seviyesine ulaşmıştır (Tablo 2.1).

Tablo 2.1: Türkiye’de Yıllara Göre Kent, Kır Nüfusları ve Kentleşme Oranı Yıllar Kentsel Nüfus Kentleşme oranı

% Kırsal Nüfus % Toplam Nüfus

1945 4.687.102 24,9 14.103 072 75,1 18.790.184 1950 5.244.337 25 15.702 851 75 20.947.188 1955 6.927.343 28,8 17.137 420 71,2 24.065.763 1960 8.859.731 31,9 18.895 089 68,1 27.755.820 1965 10.805.817 34,4 20.585 604 65,6 31.391.421 1970 13.691.101 38,5 21.914 075 61,5 35.605.176 1975 16.869.068 41,8 23.478 651 58,2 40.348.719 1980 19.645.007 43,9 25.091 950 56,1 44.737.957 1985 26.865.757 53 23.798 701 47 50.664.458 1990 33.326.351 59 23.146 684 41 56.473.035 2000 44.006.274 65 23.797 653 35 67.804.927 2010 55.660.855 75,5 18.062 133 24,5 73.722.988 2011 57.385.706 76,8 17.338 563 23,2 74.724.269 2012 58.459.968 77,3 17.167 416 22,7 75.627.384 2013 69.997.760 91,3 6.670 104 8,7 76.667.864 2014 71.324.840 91,8 6.371 064 8,2 77.695.904 2015 72.520.510 92,1 6.220 543 7,9 78.741.053 2016 73.669.126 92,3 6.145 745 7,7 79.814.871 Kaynak: www.tuik.gov.tr, 2018.

TÜİK, 2014 yılına kadar, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından 1982 yılında yayımlanmış olan "Kent Eşiği Araştırması: Türkiye İçin Kent Tanımı” kriterlerini kullanmış, 20.001 ve üzerindeki nüfusa sahip bölgeleri kent, 20.000 ve altındaki nüfusa sahip bölgeleri ise kır olarak sınıflandırmıştır. 5393, 6360 ve 6447 sayılı kanunlar kapsamında 2014 yılı Mart ayından itibaren, idari bölünme değişikliği gerçekleşmiş, kır-kent yapıları önemli ölçüde değişmiştir. 2014 yılındaki bu değişimle beraber Büyükşehir olan 30 ilde, il sınırlarına dahil olan köyler mahalleye dönüşmüş, 20.000 nüfus sınırıyla değerlendirilen kır-kent oranına göre, bahsedilen Büyükşehirlerde kır oranı % 21 iken %3 olarak düzenlenmiştir (www.tuik.gov.tr).

2015’te Türkiye nüfusunda 2014’e göre 1.045.149 kişilik bir artış, 2016 yılında ise 2015’e göre 1.073.818 kişilik bir artış olmuştur. 2014’te il ve ilçelerin merkezinde yaşayanların oranı %91,8 iken, bu oran 2015’te %92,1’e 2016’da %92,3’e yükselmiştir.

(40)

Belde ve köylerde ikamet edenlerin oranı ise 2015’te %7,9, 2016’da % 7,7 olarak gerçekleşmiştir (www.tuik.gov.tr 2017).

1965 ile 1975 arasında nüfus artışı ortalama olarak yıllık binde 25'ler civarındayken, 1975 yılından sonra Türkiye genelinde nüfus artış hızında azalma olmuştur. 2000 yılında Türkiye’de nüfus artış hızı binde 13,8 ve 2016 yılında ise binde 13,5 olmuştur (Tablo 2.2).

Tablo 2.2: Türkiye’de Toplam ve Kentsel Nüfusun Artış Hızları

Dönemler Toplam Nüfus Artışı (Binde) Kentsel Nüfus Artışı (Binde)

1945-1950 21,7 22,5 1950-1955 27,7 55,6 1955-1960 28,5 49,2 1960-1965 24,6 39,7 1965-1970 25,2 47,3 1970-1975 25,0 41,7 1975-1980 20,6 30,5 1980-1985 24,8 62,6 1985-1990 21,7 43,1 1990-2000 18,3 26,8 2000-2010 26,4 26,4 2010-2011 13,6 30,1 2011-2012 12,0 18,7 2012-2013 13,7 197,2 2013-2014 13,3 18,6 2014-2015 13,4 16,5 2015-2016 13,5 15,6 Kaynak: www.tuik.gov.tr, 2018.

Genel anlamda 1965 ve 2016 yılları arasında nüfus artış hızında genel bir azalma olduğu görülmektedir. Bu durum kentlerdeki demografik yapıyı da doğrudan ilgilendirmektedir.

Türkiye'de kentleşme süreci sanayileşmenin artmasıyla beraber hızlanmıştır. Göç alan sanayi kentleri kontrolsüz bir şekilde büyümüştür. Kentlerdeki bu kontrol edilemez büyümenin sonuçlarından biri de, konut stoğunun hızlı kentleşmeyi karşılayacak kadar yeterli olmaması sebebiyle gecekondu alanların gelişmesidir. 1990 sonraları, hem genel nüfus artış hızının hem de kentsel nüfus artış hızının yavaşlamasına rağmen kentlerimizdeki sorunlar devam etmektedir (Hurma 2003).

(41)

Nüfusun artış hızındaki azalmada etkili olan bazı faktörler vardır. Bu faktörlerin başında nüfus veri kaynaklarındaki değişiklik gelmektedir. 2000 yılı için kullanılan nüfus verileri genel nüfus sayımından elde edilen verilerken, 2010 yılına ait veriler ise adres esaslı doğum, ölüm ve göçlerin sürekli olarak kayıt altına alındığı adrese dayalı nüfus kayıt sisteminden temin edilmiştir. 2000 yılındaki genel nüfus sayımının açıklanma sürecinde yaşanan fazla sayılmaya bağlı düzenleme çalışmaları ve sonuçların açıklanmasında yaşanan gecikmeler bu sayımın ne kadar sağlıklı ve güvenilir olduğunu düşündürmektedir (Özgür, 2003; 44).

Ülkemizde kentlerin dönüştürülmesi sürecinde farklı zamanlarda belli başlı kentsel politikalar belirlenerek, uygulanmıştır. Kentlerin planlı gelişiminde gecekondu ve konut politikaları her zaman önemli olmuştur. Kentleşme ve sanayileşme ile birlikte yaşanan kırdan kentlere yönelik göçler sonucu ortaya çıkan plansız, denetimsiz yapılaşma gecekondu ve konut sorunlarının doğmasına yol açmıştır (Yaman, 2012: 84).

Ülkemizin nüfusu bugüne kadar devamlı artış göstermiştir. Bu nüfus artış hızına bağlı olarak kentleşme hızı da artış göstermektedir. Nüfusun artması beraberinde kentlere doğru büyük bir göç getirmektedir. Tablo 2.2 de görüldüğü şekilde kentsel nüfus artış hızı toplam nüfus artış hızından daha fazladır. Aradaki fark her geçen gün daha da artmaktadır.

2.3. TÜRKİYEDE KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ELE ALINIŞ BİÇİMİ

Kentlerin şekillenmesinde, göç, sanayileşme, savaş ve afet gibi etkenlerin ortaya çıkardığı yeni ihtiyaçlar etkili olmaktadır. Kentlerde çeşitli sebeplerle yaşanan bu dönüşümü açıklayan kentsel dönüşüm kavramı, farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Genel olarak bir tanım yapmak gerekirse kentsel yenileme, zaman içerisinde eskiyen, terk edilen, farklı sebeplerle değerini kaybeden kent bölgelerinin, çağın gerektirdiği sosyo-ekonomik ve fiziksel koşullara uygun olacak şekilde canlandırılıp kente kazandırılması şeklinde açıklanabilir (Özden, 2000: 23–24; Yiğitcanlar, 2001: 55-58; Genç, 2008: 116).

Türkiye’de kentsel dönüşüm temelde yeniden yapma olarak nitelendirilmektedir. Fakat zamanla, uygulamalarda değişim yaşandığı ve farklı boyutların geliştiği görülmektedir. İlk dönemlerde dönüşüm anlayışı yıkıp yeniden

Şekil

Tablo 2.1: Türkiye’de Yıllara Göre Kent, Kır Nüfusları ve Kentleşme Oranı
Tablo 2.2: Türkiye’de Toplam ve Kentsel Nüfusun Artış Hızları
Tablo 3.1: Yıllara Göre Türkiye ve Diyarbakır Nüfusu, 2000-2017
Tablo 3.2: Diyarbakır Merkez İlçelerinin Nüfusu, 2017  İLÇE  NÜFUS  BAĞLAR (2) 386.578  KAYAPINAR (2) 342.977  SUR (2) 113.447  YENİŞEHİR (2) 204.284
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Hastaların anket sorularına verdikleri cevapların cinsiyet, eğitim durumu, nüks, aile öyküsü, eşlik eden hastalık olup olmamasına göre farklılık göstermediği ancak

Kontrol tarafında üç vakada şiddetli ağrı yakınması,beş vakada orta şiddette, onbeş vakada hafif ağrı vardı.Dördüncü saatte steroid uygulanan taraf ile kontrol

1.1.Konunun TanımırBu araştınnamn konusu Konya köylerindeki halk mimarisine ait yapıların mimarî özelliklerini belirlemek ve onların mimarlık tarihi ve halk

Nitekim Zn'un koyunlarda erilrosil yaplmlnl uya r dlQI bildirilmektedir (Garcia-Partida ve ark 1985).Yine yall$rnada qinko ilavesinin bu paramet r e l arde daha belirgin

SİMİT YEDİ Edincik’te çay bahçesinde danışmanı Mahir Uçar ile birlikte üreticilerden sorunlarını din leyen Vehbi Koç, çayla simit yedi. Üreticiler, “Vehbi

Bu çalışmada; Avrupa Birliği, Almanya ve Fransa’da tarımsal üretim değerinde önemli bir yer tutan buğday, dane mısır, şeker pancarı ve domates ile inek başına

Pisidia Antiocheia's~~ heykellerini ara~t~ nrken bu kentte bulunan baz~~ yontulann malzemesinin, Dokimeon mermer ocaklannda elde edilen be- yaz kaliteli mermerden olmalar~, aynca

Tez ile ilgili di¤er bir önemli saptama ise, ‹yonya ve Karya liman kentlerinde, özellikle ve deniz ve kara ticaretinin kesiflti¤i ‹yonya’da, ticaretin (fiekil 9) ,.. göçlerin