• Sonuç bulunamadı

Bu araştırma projesinin içeriğini ve sorunsalını belirleyen, birbirinden nitelik ve nicelik olarak farklılıklar gösteren dört yerleşim alanı (Gürdoğan Mahallesi, Kooperatif Mahallesi (Ofis Semti), Şehitlik Mahallesi ve Aziziye Mahallesi) seçilmiştir. Araştırmaya konu olan yerleşim bölgelerinde yaşayan insan gruplarının sosyo- ekonomik, kültür ve toplumsal eğilimleri ile konutu tanımlamaları arasındaki farklılıklar birçok araştırmaya konu olabilecek boyutlardadır. Konut ile yakın çevresi arasındaki ilişkiler üzerine yapılan tartışmalar hep süregelmektedir. Konut objesini; insanın oluşturduğu fiziki çevreden; toplumsal ilişkilerin ortaya çıkardığı kültürel değerlerden ve doğal çevrenin mevcudiyetinden soyutlanmak mümkün değildir.

1975 Yılında meydana gelen Lice depreminden etkilenen vatandaşlar için, Diyarbakır merkeze bağlı Müslümeğik Köyü civarındaki bir tepe üzerine Gürdoğan mahallesinde 450 Evler ismiyle afet konutları inşa edilmiştir. 1. Etap 450 konutluk olarak öngörülen bu proje Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından yapılmıştır. Proje 1987 yılında tamamlanmıştır. Proje içinde yapılması ön görülen diğer etaplar da proje bazında kalarak, uygulama aşamasına getirilememiştir. Projenin 1. etabında birçok çevresel düzenleme eksiklikleri olmasına rağmen bugüne kadar bu eksikliklerin hiçbiri yapılamamıştır. Bayındırlık Bakanlığı tarafından yapılan bu afet konutları bitiminden sonra asıl sahiplerine verilmeden, 1. Körfez savaşından kaçan Kuzey Irak’lı göçmenlere tahsis edilmiştir. Göçmenler konutlarda oturdukları süre zarfında konutlar büyük oranda

tahribata uğramıştır. Göçmenler yurtlarına geri döndükten sonra, bu konutlar tahrip edilmiş halleriyle gerçek sahiplerine verilmiş; ancak mülkiyetle ilgili hukuksal sorunlar hala devam etmektedir (Zorunlu Göç ve Diyarbakır, 2010).

Toplumsal ve ekonomik sorunların yaşandığı yerleşim alanlarında “Konut kavramı”na yüklenen anlamlar bazen asıl hedefinden sapmalar gösterebilir. Örneğin her türlü karmaşık sorunların yaşandığı Diyarbakır Gürdoğan Mahallesi 450 Evler yerleşim bölgesinde olduğu gibi; konut, aidiyet, mahremiyet anlamından ziyade, barınak olarak taşıdığı anlam ön plana çıkmakta ve insanları belleklerinden koparan sorunların dayanılmaz gücü, artık konuta ve yakın çevresine farklı görevler yükleyebilme fikrini ortaya çıkarmaktadır.

Resim 3.2: Gürdoğan Mahallesi 450 Evler Konut Bölgesi (Anket Alanı)

Diyarbakır Gürdoğan Mahallesi veya benzeri örnekler üzerinde görüleceği gibi, konutu barınak olarak gören insanların yaşadığı yerleşim alanları vardır. Fiziki çevre koşullarından uzak, toplumsal kültürel değerleri idame etmekte zorlanan konut yerleşim bölgelerinin kent bütünü içinde yoğun bir doku oluşturması; ekonomik yetersizliklerle birlikte kentsel yaşam kültürü içinde barınamamanın mekânsal çelişkilerin bir dışa vurumudur. Dünyada ekonomik gelir düzeyleri birbirinin benzeri

olan veya aynı düzeyde tanımlanan ülkelerin yerleşim bölgeleri içinde inşa ettikleri konutlarda kaliteyi yakalama veya sorunlarını analiz etmedeki yaklaşımlar kendi içlerinde çelişkiler içermektedir.

Türkiye genelinde yapılan bir araştırmada; oturulan konuttan en çok kimler şikâyetçidir, sorusuna: Evin hanımının şikâyetçi olduğu en yüksek oran % 44.62 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi diğer bölgelere göre farklılık göstermektedir. Evin hanımının en fazla şikâyetçi olmasındaki olgunun özünde birçok ekonomik ve sosyolojik nedenler yatmaktadır. Bu da, o bölgedeki konutların çok niteliksiz bir yapıda olduğunu göstermektedir (Adalı, 1999: 994–995).

Diyarbakır Kooperatifler Mahallesi; araştırma projesinin ikinci konut alanıdır. 1950’li yıllardan sonra başlanan hızlı kentleşme sürecinden etkilenen ve yoğun bir şekilde göç olan kentlerin başında Diyarbakır gelmektedir. Eskiden Sur içi kent dokusuyla sınırlı olan Diyarbakır’da, zamanla Sur dışına taşarak yeni yerleşim bölgeleri oluşmuştur. Kırsal göç ve başka nedenlerle ortaya çıkan bölgesel kaynaklı iç göç hareketi; demografik yapı hareketinin yönünü Sur dışı bölgelerine kaydırmıştır. Bu yeni bölgelerde yapılar 2-3 veya 5 katla sınırlı iken; bugün yapılar 10 ve daha fazla kattan oluşmaktadır. Bölge kentleri arasında Diyarbakır kent olgusunu birçok sorunlarla iç içe yaşamaktadır. Kentler, GAP süreciyle oluşacak kentsel çehreleri geçmişin durağan izlerini modern bir ifadeye dönüştürebilme eğilimlerinin özlemini taşımaktadır. Diyarbakır kent ölçeğinde toplumsal yapıdaki çözülüşü tahlil ettiğimizde, feodalite çözülüşünün en iyi belirtisi kent çeperlerinde nizami ölçeklerde yeni yerleşim alanlarının inşa edilme çabalarıdır. Sanayi boyutunda, ekonomi ve hizmet sektörlerinin yeni bir formatla kimlik kazanarak olumlu etkilerini kentsel boyuta taşıyor olmalıdır. Diyarbakır, içinde bulunduğu son dönemler itibariyle sektörler arası farklılaşmayı belirginleştiren çabalar içindedir. Diyarbakır kentsel gelişme dinamiklerinden etkilenirken; iş alanları ile iskân alanları arasında olması gereken ara tabakalar kentin gelişme süreçlerine yansıtarak geleceğe zemin olabilecek ilkeler ortaya çıkabilmelidir.

GAP Bölgesi genelinde konutun sayısal oranı % 9.6’sı apartman ünitesi şeklinde iken, Diyarbakır’da bu oran % 17.6’dır. Bu oran, bölgesel ortalamanın çok üstündeki bir sayıyı ifade etmektedir. Diyarbakır % 17.6’lık apartmanlaşma oranıyla % 22.5’lik Türkiye ortalamasına yaklaşmaktadır (Sami, 1999: 133).

Resim 3.3: Kooperatif Mahallesi (Anket Alanı)

Diyarbakır Aziziye Mahallesi bölgesi, araştırma projesinin üçüncü konut alanı araştırmasını kapsamaktadır. Aziziye mahallesinde gecekondu alanı ve TOKİ tarafından yapılmış olan konutlar içiçe geçmiş durumdadır. Bu bölgede konut yerleşim alanı iki bölümden oluşmaktadır. İlk konut alanı; Aziziye Mahallesinde inşa edilmiş olan toplu konut alanıdır. Bu konut grupları, bölgesel yapı kriterlerinin tümünü ihtiva etmemekle birlikte; bölgenin iklim kaygıları dikkate alınarak, avlulu bir sistemle çözüm yoluna gidilmiştir. Diyarbakır’da gece ve gündüz arasındaki ısı farkı çok yüksektir. Özellikle, mekânların düzenlenmesinde gölge yaratıcı çözümlerin düşünülmesi; insan konforu için büyük bir önem arz etmektedir. Ancak eski konut yerleşimi bölgesel kriterlerinin tümünü içermemektedir. Konut birimlerinin mekânsal çözümleri ile cephelerin kurgulanması; ülkemizin her yerinde inşa edilen yapıların karakterini birebir göstermektedir. Bu da; bölgesel yapı verilerinin yeterli düzeyde dikkate alınmadığını göstermektedir.

Resim 3.4: Aziziye Mahallesi (Anket Alanı)

Eski konut dokusundaki iklim ve ekolojik verilerin yetersizliği bilinmesine karşın; ilave olarak yapılan konut birimleri bölgesel verilerden uzak bir şekilde inşa edilmektedir. Diyarbakır kenti yoğun bir yapılanma sürecini yaşamaktadır. İçinde bulunduğumuz zaman dilimi içinde kent bir toplumsal ve ekonomik dönüşüm yaşamaktadır. Bu nedenle; bu tür konut örnekleri kentin mimari olarak gelecekte varabileceği çözüm ve öneriler için birer referans olabilme özelliğini taşımaktadır.

Şehitlik mahallesi Bölgesi, araştırma projesinin dördüncü konut alanı araştırmasını kapsamaktadır. Şehitlik Mahallesi sur dışında o dönemde yeni bir oluşum alanı olan Ofis Semtiyle surlar arasında kalan ara bir bölgedir. Şehitlik Mahallesinin büyük bir bölümünü surun hemen dışında yer alan Benusen oluşturmaktadır. 1990’larda göçle birlikte hızlı bir şekilde büyümüştür. Gecekondulardan oluşan mahallenin yol sorunu bulunmakta, ayrıca elektrik tesisatının eski olması ve kaçak elektrik kullanımı bulunmaktadır. Bölgede yapılan anket çalışmasında katılımcıların verdiği cevaplara göre ofis semtinin uzantısı gibi bir görünüm oluşturmaktadır ve genellikle alt-orta gelir gurubundan kişilerin ikamet ettiği bölge olarak göze çarpmaktadır.