/fMto» Yâgar MfrrişA- r
V
* o
K
A Y B E T T İK L E R İM İZ İN arkasından yazm ayı sevm iyorum ..; içim, c ız z etse de., ¡şiirimin bozulm ası, hiç gerekm ese d e .Yıllar yılı aynı çatı altında çalıştığım... Aynı yönetim kurullarında görev aldığım... Karşılıklı saygı - sevgi dengesini korumaya hep özen gösterdiğim T u r gut B ey'l son yolculuğuna uğurladığım ızda da. el lerim, daktiloya tur türlü gitmedi...
Ve, onca gün sonra, bu satırları yazarken fark ettim, ona “ T u rg u t B e y " dediğimi... O ysa, hepimizin T u rg u t A ğ a b e yi değil miydi?...
Dem ek, benim için " b e y " m i ş , Herhalde, en çok. dimdik e le n d iğ in d e n etkilendiğim için...
O n c a uzaktan tanımıştım T u rg u t Bey'i... Sabah ları, program lanm ış gibi saat 10.00'a doğru gelir..« A sansöre biner... Yere basar, b asm a z adımlarla, od
a-Turgut Bey...
sma yürürdü: Usul usul, gürültü çıkarmaktan ürkermiş gibi..
Sessizlik, kişiliğinin ikinci bir özelliğiydi., -Bırakınız: hastalıkla pançaieştlğl sor. döneminde, ancak baston gücüyle adım atan halini. , ölüm ün asırlar kadar uzak göründüğü günlerinde de. varlığı ı!e yokluğu birdi...
Fısıldar gibi konuşur... Kayarm ış gibi yürür... Çıt çıkarm adan; kapı açmanın, eşya taşımanın, elektrik söndürmenin sırrını bilirdi...
B u muydu. Alm an Liseşi’nln 60 yıl önceki o afacan, eie avuca sığmayan, her yanından ateş fış kıran çocuğu?-.. Ve daha sonraki yılların; futbol, vo leybol. giireş, atletizm, basketbol ve kürek dallarında yıldızlaşmış sporcusu?...
Aslında onu; taa o dönem inden tanıyıp sevm eliy mişiz...
—
-•
h e m g ü v e r c i n-
h e m k a r t a lC
E N A Z E L E R vardır, protokol gereği gidilir... Hele bazısında rol; görev, gösterm eliktir.. Sanırım bui yü zde n de, bizde cenazeler, şimdi sosyetiktir ...
i B ira z da dinimizin gereği kadınların pek yakiaşbrıP : madiği o cam i avluları, artık rujlu, tanı, öleli, takma kirpikli ve rimelli hanımlarımızın kıyafet gösterilerine sahne olu r.. Ö ğle güneşini tepeden yiyip; siyaha bpyalı saçları patlıcan kahverengisine dönüşen erkek lerimizin de, ayaküstü iş bağlam alarına.. Bırakınız gizlem eyi, aksine inat yapar gibi körükledikleri neşeli kahkahalarına,.
O ysa T u rg u t B e y için, son görevim izi benliği mizin derinliklerinde duyduğum uz bir yasın ağırlığıyla yaptık,.
"B a şın s a ğ o ls u n ,. B aşın s a ğ o ls u n .- Başın sa ğ o lsun ."
"C a m a e tin " birbirine ilk m erhaba cümlesi, böyle başlıyordu o g ün ..
Hepim iz mi hısım, akrabaydık?,. Buraya toplanan herkesin mi, onunla kan bağı ilişkisi vardı?,. Y o o o , A m a hisseltiğinUz, oileoen bir tezdi kaybetm enin de fin arısıydı „
No de koyu G ala ta sa raylI ydı T u rg u t B e y i,. G e çe n yıldı.. Vakfımızın Wr toplantısından hem en so nra yd ı.. Bizimkiler, sürpriz bir yenilgiyle şam piyon luk umutlarını Kafdağı'nın ardına uğurTamışlardı., Va kıfta güle oynaya aldığımız kararlardan hem en sonra rıaber getmiş, bir kem im izin süngüsü düşm üş; keyif
lerimiz, so lm u ştu, •
Ara m ızd a gülen, bir o vardı: Hepim izi teselli ediyo rd u .
Bir de, “ iyi oldu” d e m e z m i?., .
“N e d e n iyi oldu Turgut B e y ? ,."
“ Bunlar, hak etm ediler, ş ım a rd ıla r.. Kupa, B e
-şiktaşTn o lm a lı,. B iz, se neye b a k a ls n .," Söyleşine örnek G a la ta sa raylIydı.
- Derken, mutlu sondan bir önceki m aç ve ona
Antalya'dan telefon edişim ,.
B ayra m d ı.. B iz kazanmıştık; Beşiktaş tökezlen- m ışti.. Şampiyonluk, kucağım ıza Tanrı'nın lütfuyla ge liverm işti,, Tu rg u t B ey'l çift katlı kutlamak larz olm uştu.,
"S e ne ye b a k a lım " diyen o. bu kez. ne gevrek kahkahalar atıyordu..
Evet, öyle bir G a ia U s a ra y lı'y d ı., A m a . dirhem usulsüzlük görse, gönlünü ve öm rünü verdiği renkle ri, bir küme geriye itmekten de, geri kalm azdı.,
T u rg u t B ey'd en aklınıza ne gelirse, isteyebilir d iniz,. Hatır İçin, belki canını d a „ A m a para: asla.
Para asla, derken: yanlış izlenim uyandırmış oP m ayayım .. Cebinden, kendi kesesinden borç para d eğil,..
Sizin paranızı!..
Hant büyük gruplarda, kardeş şirketler v a rd ır. Biri dara düştü mü, Oteiondorı ricacı ulur »«(aliyehin de benim sediği belirli kurullarıyla, bu tür işlemler, pekâlâ yü rür,.
Am a, suyun başında T u rg u t B e y varsa. 1-thli,
, Aklı yatm am ışsa.. Ya da o m evcudu, vaktinden
önce çekm eye kalkm ışsanız,. B ir yatırımda dara dü şüp de, onun kasasına göz sü zm eye kalkmışsanız, avcunuzu yalardınız.,
O güvercin ruhlu adam, bu korurda kartallaşırdı işte.
E n ceberut, en katı banka m üdürü bile, onun yanında pelte kalırdı,.
O ysa T u rg u t B ey, bu yönüyle de atsana adam -
d r , ____________________ __ _ _ _ _ _ _
Y AŞAM A AŞKI
İ
N S A N , erir mi, e rir,. Erir de, yaşam a bağlılığıkatm erleşir m i?., O da olur, ö rn e ğ i, Turg ut B ey .
içini kem iren kurdun türünü pekâlâ b iliy o rd u , ö m ü r çizgisinin geldiği son noktasında, uzatm aian oynu yord u.. A m a , haftalar önceden kendisine hep destek olm uş hayat arkadaşıyla, gelenekselleşen yıl lık davetlerine, konuk çağırıyordu.,
ö / s a np. “ Belki y e r in .. B e k i yarından d a y a kın” diyordu...
On iki üyesinden biri olduğu Uluslararası Ollmpi- yal Kom itesı’nın 92'nci Genel Kurul Toplantısı, geçen yıl. İstanbul'da yapıldı,. O , çalışmalarına üç yıl Önce sinden başlam ıştı.. Hem de; eli ayağı. İmkânsızlık bağlarıyla felç olduğu halde,,
Para yo k tu.,
Elem an yoktu.. Bir. iki yakın dostun ilgisi dışında, resm i çevrelerin sultani ilgisizlik ve kayıtsızlığından başka, hiçbir şey yoktu..
S onra; şimşekli bir gecenin sabahında ufkun ay dınlanması gibi, bir um ut kıvılcımı çaktı., ödenek ç ık tı,- T u rg u t Bey. kollan sıvadı. .
B ugün Kornitehin İspanyol Başkanı'na. " ö r g ü t ü m ü zü n en başa rılı toplantısını, İstanbul'da yaptık" dedirten düzenlem e. T u rg u t B ey'ın e seridir,. Her ilmeği, onun titiz örgütçülüğünün eli örm üştür.,
C ? o n g e ceyi hatırlıyorum ...
, V Maksim Gazınosu'bda büyük bir davet verilmiş
ti... En dipteki locaya, Olimpiyat ruhunun da
O lym p e in d e k i, “on iklter" k u ru lm u şla .
Nasıl da. katı kuralcıydılar!,. Tanrılar Tanrısı Zeu a sülalesinden geliyorm uş gibi. Hizm et eleman larının dışında, yanlarına sokulmak yasaktı...
Onlar, ancak blrbırleriyle haşır neşir olabilirlerdi,, Günlerdir,. Değil, nafıalardır.. Hayır hayır aylar dır gülm eyi unutan T u rg u t Bey'ın bütün yüz çipgileri, aydınlanmıştı..
Am a . kanırtın son damlacıklarım.. Ciğerlerinin son soluklarını da, o uğurda tüketmişti.
Pek mutluydu da, a rlk İniş başlam ıştı.. Yazımın başında sözünü ettiğim, erim e d e .,
O . yıllar yılı küreklere asılmaktan lobutiasan kol ları çıtalaşmış. atletizm pistlerini, basketbol alanlarını çiğneye çiğneye adale yum ağı olan bacakları, değ- çekleşm işti.. Ceketi su tında, pantolonu ayaklarında dalgalanıyordu.
0 ne sö nm ez güç ki; aöım alacak hali yokken, kalktı, Kanada'daki Kış Olimplyatları'na gitti.
G örevi ya ..
Sonra, bildiğimiz yarıda d önüş., iki aylık hastane fşalı. Ve. şu hep dram la kapanan “ hayat rom a n ın ı" noktalayış,.
Am a . son dem ine kadar, her sabah tıraş olma
alışkanlığını hiç y ltirm e y ış , z
Ö n ce saydığını.. Sonra se vd iğim .. Şimdi de adı nı ranmotte andığım T u rg u t B e y i, ben, hep böyle hatırlayacağım İşte,,
Şev]ket!
Cû
&
r.|
'
1
B
A B A , Erol B ey'l a ra r m ıs ın ? ,.""B a b a , Şevket B ey'e bakar m ısın?" B u soruları, yirm i yaşımın hafızasından b ugünlere taşıyorum : ;
E rol B ey; .şimdiki işverenim; Erot S t o ı ıv L , Ş e v ket Bey, 13 yıl m üesseseslnde çalıştığım rahmetli Şevket R ed e „ S ab am ; Salim P.oçıp E m e ç —
1362 yılının son a/laundayız... “ b a b ıa lln ln (iz e ; rindini silindir gtol g e ç e c e ğ iz " diyen yan kaçık Milli Birlikçiler >n kurusıkısı, herkese v ız gelm iş de; bizim Son P o s ta y ı gerçekten, ya m ya şa e tm iş ..
Ailemin; varlığını korum ak !içk i zam an zam an um uisuz onur savaşları bile verdiği b abş m üesşe-
sesi. kepenkleri indirm iş., : ________________
O yba ben; yuva kurmanın eşiğindeyim ve çalış mak zorundayım
Sonra, on yıldır "b u yo k u şta yım " da, kendi becerim le is ararna ceBsrelinden yoksunum .. Mes lek kıdemlisi babamın aracılığını ve onun hatır ağırlı ğını rica e d iy o ru m ,
O yıllarda, gözüm e iki m üessese kestirmişim: H ürriye t vç H a y a l ,
Babam , önce Erol B ey'l arıyor,. H ürriye t in sa hibi iş se ya h a tin d e . Ş evk e t Rado B e y yarinde...
Sıcak k a rşılıyo r. Birkaç gün sonrasına randevu veriyo r., O ilk görüşm em izde de; üç, beş nitelik , sorusundan sonra, “ B a şla " d iyor.,
Hem en o gün, öğle ü ze ri,,
—
.
... — -------G E N Ç KUŞAK HARİKA
;4 % İMDİKİ gençlere gıpta e d iy o ru m .,
2 % İş m ı a rıy o rla r? . G e liy o rla r, Karsınızda bacak s bacak üstüne a tıy o rla r, Bpzısı lütfen İzin alıyor; am a m ükem m el sigara da y a ş ıy o rla r, ’
Kartlarını açıyorlar,. Hiçbir birikimleri, en ufak ■ bir ış deneyim leri olm asa bile, şakkadak soruyorlar:
" K a ç p ara v e re c e k s in iz ? .,"
Ah, benim sal k a f a m . Ben, k o ç a Ş evket Rado
>a naat sorarım?
Butun tur ay çalışıyorum .- Patron çocu ğu olarak
; o-aüp, Bir Y asam da serüveni sırasında, az buçuk
'tof,
A y bitiyor.. M a a ş zard an g e liy o r , İçi, aışından b e lli. Zarf İncecik, yulka s a n k i. A ç ıy o ru m , A v cum a, bir 500'lük ve 35 lira kadar bozukluk k a yıyo r. Üstelik ben, yeni ev tutm uşum ,. Yedi yü z elli lira kira ödüyorum : Kaloriferli, am a asansörsüz bir apartmanın iki kanşlık çaü k a tm a ,
O günler. İçin bile, ekmek parası değil, belki İstisnai p a ra s ı,
Babam ı aram koyduğum için ipi a c a b a ? . O ysa. n « r yu z yü ze gelişimizde, ılık bakışt-' bakışt-' y o r u z . Sıcak m erhabalaşıyor.
Bir zamanla/, Şevket B ey de, babamın yanında
dılie-B
A B A , Erol B ey i a ra r m ısın?...” ."B a b a , Şevket B e y '« b ak a r m ısın?” B u soruları, yirm i yaşımın h a f ız a s ın ın b u günlere taşıyorum :E rol B ey; şimdiki işverenim E rol S k n avi— Ş e v ket Bey. 13 yıl m ü eise sesin do çatıştığım rahmetli Ş e v k ti R a d o , B ab am ; Setim R ay.t. E m e ;—
1962 yılının so n a yla rın d ayü .. “ BabIali'nin lis e ; rlnden al liridir gibi g e ç e c e ğ iz " aryan yan kaçık İv. ün B irbkçiler'in kuruşıjosı, (e rk e s e v ız gelm iş de: bizvn
Son P osta'yı'gerçek ten, yam yassı-elm iş...
. Ailemin; varlığını korumak i içm zam an zam an
um utsuz onur savaşları bile verdiği baba m üeEse- sesi, kepenkleri İndirmiş ..
O ysa ben; yuva kurmanın eşiğindeyim ve çalış mak zorundayım...
Sonra, on yıldır “ bu yo k u şta yım " da. kendi becetim le iş aram a cesaretinden yoksunum... M e s lek kıdemlisi babam ın aracılığım ve onun hatır ağırlı ğını rica ediyorum..
O yılıarda, o t a m a iki m ü essese kestirmişim: H ürriye t ve H a y a t ,
Babam , önce E ro l B e y t a rıyor,. H u rriye i in sa hibi iş seyahatinde.. Ş evket R sdo B u y y e rin d e ,.
Sıcak karşılıyor... Birkaç gün sonrasına randevu veriyor... O ilk görüşm em izde de: üç. beş nitelik sorusundan .sonra, "B a ş la " d iy o r .
Hem en o gün, öğle üzeri...
---GENÇ. KUŞAK HARİKA
Ş
İM DİKİ gençlere gıpta ediyorum . ..İş mi arıyorlar?... Geliyorlar... Karşınızda b acak a bacak üstüne atıyorlar .. Bazısı lütfen izin alıyor; am a m ükem m el sigara da yakıyorlar...
Kartlarını açıyorlar... Hiçbir birikimleri, en ufak bir iş deneyim leri olm asa bile, şakkadak soruyorlar:
“K a ç p ara v e re ce k sin iz? ..."
Ah. benim sat kafam... Ben. -koca Ş evket Ra do' ya nasıl sorarım?.,.
Bütün bir ay çalışıyorum... Patron çocuğu olarak g ş iıp .. Bir Yasm ada serüveni arasında, a z buçuk
A y bıbyor... M a a ş zarfları geliyor... İçi, dışından b e lli. Z ari incecik, yufka sank i.. A ç ıy o ru m , A v-curoa, bir 500'iük ve 35 lira kadar bozukluk kayıyor... Üstelik ben, yeni ev tutmuşum... Yedi y ü z elli lira kira ödüyorum : Kaloriferli, am a a sansörsijz bir. apartmanın ıkı karıştık çatı k a tın a ,
O günler için bile. ekmek parası değil, belki istiskal p a r a s ı.
Babam ı aracı koyduğum için mi a c a b a ? , Oysa, her yü z yü ze gelişimizde, ılık bakışı y o r u z . Sıcak m e rhabalaşıyo ruz.
Bir zam anlar. Şevket S t y de. babamın yanında patron vekilliği de yapaktan sonra; burada, yaz,işleri
m udur yardımcısının, yardımcılığına atanıyorum % ^ ş mi ş O
- m üdür yardımcısının, yardımcılığına atanıyorum.
' A ra da ; oradan, buradan fotoğraf toplamak, kü-
: tüphane ve arşivlerden gidip belge-alm ak gibi, ayak i işlerine de k o ş u y o ru m ,
ı Bir yandan da, gün s a y ıy o ru m . Ö yle ya; sonun-
d ş kaç para a la c a ğ ım ? ,
Bülün varlığımıza el koym uş Mitli Birlik sayesin- 1 de, meteliğe de kurşun atıyorum .
Bazı m üesseselerde, helkesin gözü birbirinin cebinde, ke se s in d e d ir. Bizim Hayat ta da ö y le y d i. Ben, tek kelime etmediğim halde; bana biçilen d e ğer, (I), hem en d u y u lm u ş tu . B ir de. söylenti çıkmış tı: Şevket Rado, “ B abası da ban a, 40 Hra aylık v e rm işti" d iy o rd u .
İnanmamıştım... Hem , benim mi s u ç u m d u ? .
—
BİR HAYAT DERSİ
N
UR içinde yatsın am a.
M üzm inleşm iş sünepeliğimi. gözukara bir cesarete dönüştüren, o dene
yim dir işte >
Bir gün, iki gün s a b re ttim . Sonra; önünden neredeyse-ayaklarım ın ucunda geçtiğim patron ka-
t pisini randevusuz tıklatıp girdim; açık açık sebebini
s o rd u m ,.
Muhakkak kİ, İhtiyacım v a r . A m a ben, rakam ın-
1 da d e ğ ilim . Dolaylı olarak, gitm em için m esaj verilh ■
yorsa, b ile y im .
H a y r e t , Hiç yü zü gülm eyen Ş evket B ey, beni , yum uşak k a rş ılıyo r. Hesap soran tavrım a rağm en,
anlattıklarımı sabırla dinleyip cevaplar v e r iy o r . Ayrılm am am ı, patron çocuğu kumaşından, bir çalışan kılığının ancak böyle böyle dikılebileceğinl 1 s ö y lü y o r. Hatırladığım kadarıyla, övücü sö zler de • s ö y lü y o r , 1
G önlüm ü a lıy o r . Kalıyorum : Kalış o kalış, tam" 13 y ı l-.
Birlikte; güzel, aydınlık günlerimiz de o lu y o r , Niçe tutmalısı d a .
1 Ş evket B e y , İki yönlü adam:
H ayat ın kapısından bir adım dışarıda, keyif , s im g e s i.
;---Tem iz g iy im i. Yakışıklı k a lıt » . Derin kültürüyle, herkesin neredeyse badem ciklerini sayacak kadar, ağzına baktığı k iş i.
A m a hem en içeride; suratından düşen bin p a r ç a .
Edebiyat dünyasından kopup g e lm iş . Gün ol muş, N e cip Fa zıl la aynı bekar odasını p a yla ş m ış . Parasız günlerinde, sobalarında odun diye matris kartonları yakmış, yine de kahkahalar atm ış,, Hay ret; bu Ş evket R ado m u; şimdi her adtmi hesap olan?
' Banka vesayeti altındaki müessesesini, bankacı titizliğiyle y ö n e te n .
Heceler, kelimeler ve dizelerle oynam aya alış mışken, sayılara aynı beceriyle hük m ed eb ilea .
Bugün hâlâ. kıdemli ya zar tanırım, belirli sütun lyûzölçüsünûn içine sığışmayı, bir türlü öğren e m e m iş tir, Ya uzun yazacaktır; ya da, makalesi kısa ka la ca ktır.
O ysa Ş evket B ey'de, ölçü ş a ş m a z d ı. Sütunu, sanırım 368 kelime getirdi,. Onun, b a zen bir taziası olurdu, yahut da, İki e k s iğ i.
Diyorum am a; T ü rk fcdebiyatı'nın pırıltılı imzası Ş evket R ado, iş dünyasının çalalarında yoğrulduk tan s o n ra tam hesap adamı o lm u ş tu ,
YALNIZLIK GÜNLERİ
N
E D E N bilmem, giderek dış neşesini k a yb e tti,Güım ezllğinl. m üesşesesinden öteye de taşıyor- t d u artık
Ş evket R ado sanatçı ruhluydu... Esk i eşer, el
I yazm aları, tarihi Kuran lar üzerinde engin bilgisi vardı,. Tiyatro da severdi, klasik m üzik konserlerini I kaçırm azdı,.
Hoş bir rastlantı belki. Eşi. Protesör Türk â n R ad o da, üniversitede R om a Hukuku hocam dı.
Ö n ce le ıı; aralarda, fuayeye çıkışlarını hatır la rım ., Ç evreleri insan hevengi halinde k u şab lırd ı. Sonra sonra, yalnızlaştılar...
Şim di, yıllar o lu y o r . Bir gece, yine görm üştüm Ş evket B e y 'i , Tiya tro d a .,
Tatsız kopm uştuk birbirim izden; y a k la şm a d ım , : Uzaktan iz le d im . Bu kez, ya p a ya ln ızd ı.
Bir duvardan, bir duvara; gidiyordu, g e liy o rd u , İhtimal T ü r k â n Hanen da, artık salondan pek ' çıkm ıyo rdu,
• • • • • •
B
İR B İR İM İZ D E N kopmuştuk, d ed im ..Bir süredir g e ç in e m iy o rd u k . Bana, dergisini yö nettiriyor, fakat yazılşleri m üdürlüğü basam a ğım aşm am a izin v e rm iy o rd u ,
Daha önce, babam ın o m u z başında; onun g aze tesine çok y a z m ış tım . A m a , hep a m a tö rc e ,
l.k profesyonel yazılarımı, bana Ş evket B ey yaz dırmıştı: Israrla pek de b e ğ e n e re k .
Sonraları b eğ en m ez o l d u . H e r hafta, neredey se beni yerden yere v u ru y o rd u .
Bir gün, dış geziden d ö n d ü , ö n c e , bana getirdi ği kravatı verdi: sonra eieştirl salvosuna t u t t u . Yine, o tıaftakl yazım için,.
Elimi bile uzatm adan, dönüp odasından çıktığımı h a tırlıyo ru m .
Rahmetli Ş evket B t y 'e , o günden sonra, hep uzaktan baktım .
Son yolculuğunda kaskatı tabutuna da. uzaktan baktığım g ib i,
A m a bu kez. gez pınarlarımda İki dam la yaşla , — — ~ ~ İ 7
Ü zü lerek 250 lira
ı T i / U t A R evvel, “ tlra” diye bir birim vardı,.
. Oaha daha önce, “ p a r a " varm ış „
J H ey gidi S ü le ym a n B e y ,. “ B ir g ü n tril-
* yö nleri tetalfuz etm e ye a lış a c a ğ ız " dediğin
de, herhalde bugumeri d ü ş ü n m ü ş ,
D oğ rusu ; bütün isteğine rağm en, “k ır a f ’lı do- nem de, dillerimiz “trilyo n " diye dönm eye, alışa m a d ı, O n u ; Tanrı selam et versin. T u rg u t B ey'o en öğrendik...
Bir öğrendiğim iz de, ne oldu diliyor m usunuz?: Z am y a p m a k ,
- A m a ; üstadımız gibi güle oynaya değil; ina n ın , ’ içimiz yana ya na ..
Alili tavırlarla bot kepçeden de değil; kılı kırk
yara y a ra ,. '
1 Üstelik; son zartılarımızın, otomatiğe bağlanm ış-
çasına kısa zam a n aralıklarına denk geldiğini de m aalesel bile bile; göre g ö r e .
O y s a ; İktidar, zam taturalan çıkarm aya başladığı vakit eleştiren de cüzleriz.
A m a biz: kötü yönelilen devlet kuruluşlarının, keyfi karşıların ve resm i tekellerin k u rb a n ıy ız .
B ir de. tabii, hesap, kitap iddiasıyla Iklıdara gelip , hesabı, kitabı unutanların ,
Dünya piyasalarında kâ ğıt bizim şu kotu üçüncü ham urum uzdan daha u cuza geldiği h a id e . Üstelik, olur olm az k o p m a k , Sakız gibi b eya z İthal malının yanında, çirkin bir esm erlik taşım ak,. Ve. zarar hane lerimize bol fire, bırakm ak gibi, keleklikleri de, olm a sına ra ğ m e n ..
• • • • • •
Ö
R N E K LE R İ uza ta b ilirim . A m a , şu daralan köşem de, bir noktayı da hatırlatmak İsterim: Türkiye'de, ö z a t'm esip gürlem eye başladığı 2 « O c a k dönem inden hem en önce, gazete kâğıdının tonu. 9000 lira y d ı. B ir gazete de. 10 lira
Bu hesaba göre, tek gazetenin satışından sağla nan gelirle. 1 kilo 110 gram kâğıt almak o la s ıy d ı.
Bugün, gazele kâğıdının tonu, K D V cam bazlığıyla birlikte. 712 bin lira d ır. G azete 250 lira.. A m a bu parayla alabileceğim iz kâğıt gram h e s a b ıy la . Bir gazete parası =». 350 g ra m kâğıt p a r a s ı,
“Kırkıncı yılım ızı yakında k u tlayacağ ız" d iyo r u z .
Kırk yıl önceki fiyatımıza bakam : 10 k u ru ş , Btz, İki gündür 250 lirayız.. Dem ek, 40 yılda, 2500 kere “ ç a ğ atlam ışız” ! .
Nem e lazım ; ayıbı bize değil s cağınızı da um a rım ,.
I sam rım „
Bağışlaya-. t# }T : O to. Ve t a » û ¡tu t/ w i w jkzşinotimenesanr ¡e itt beteri. - (hsrœ-y# fena* a t » « « âaşv m y ı ayw iM zuw m dtttf aâvzşepfc.j' ât. attat I » Mfctf zenum/e, bu budâ saw tetnnde yurunb^f toyvrenm r. benim'au, «V
pimnzü UspeMİtmepleımf JA/ri ediverdim. A n * tatr.-.'yetstzliaerirle metteiem/ as méârAurmiur. tüpünden m k «5
oierM ganie tJfm . yuan B zenvn de e n terme esû Cm A v oémuswr. B e n » ¡Je do, eu ¿« a *' yeom, jmuoee jS
|, , . . .u m« , « » ; n . .
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi