• Sonuç bulunamadı

Karabük ili Safranbolu ilçesinde bulunan deri ürünlerin ve yemeni yapımının incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Karabük ili Safranbolu ilçesinde bulunan deri ürünlerin ve yemeni yapımının incelenmesi"

Copied!
219
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EL SANATLARI EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

DEKORATİF SANATLAR ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

KARABÜK İLİ SAFRANBOLU İLÇESİNDE BULUNAN DERİ ÜRÜNLERİN VE YEMENİ YAPIMININ İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Dilek ÇELİK

Danışman: Doç. Dr. Melda ÖZDEMİR

Ankara

(2)

ii

Dilek ÇELİK’e ait Karabük İli Safranbolu İlçesinde Bulunan Deri Ürünlerin ve Yemeni Yapımının İncelenmesi başlıklı tezi, ….../.../2013 tarihinde, jürimiz tarafından El Sanatları Eğitimi Bölümü Dekoratif Sanatlar Anabilim Dalında Yüseklisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Başkan :……… ………. Üye ( Tez Danışmanı ) :Doç. Dr. Melda ÖZDEMİR ………. Üye :……….…… ………. Üye :……… ………. Üye :……….………… ……….

(3)

iii ÖNSÖZ

Köklü bir geçmişin ürünü olan ve çok zengin çeşitliliğe sahip Türk El Sanatları, maddi kültür varlığımızın en değerli belgeleridir. İnsanlığın çağlar boyunca yaratıp ürettiği kültür varlıkları gelişim ve değişim içinde sürekli olarak geleceğe aktarılırlar. El sanatları bütün halk sanatları gibi, bir ulusun kültürel kişiliğinin en canlı ve anlamlı belgeleridir

İnsanlar beğenilme güdüsü ile süsü ve süslenmeyi sevmiş, bunun için daima yenilik peşinde koşmuştur. Giydiği ve kullandığı eşyaları dikerken bezemek ve süslemek amacından el sanatları doğmuştur. El sanatları ilk dönemlerde insanların beslenme, giyinme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını, daha sonraki dönemlerde ve günümüzde ise insanların süslenme, yaşadıkları mekânları süsleme gibi kişisel zevk ve isteklerini karşılayan ürünler olarak üretilmiş ve üretilmektedir.

Günümüzde kullanılmadığı için yok olmaya başlayan el sanatlarının, kolay taşınan, üretilebilir ve kullanılabilir ürünler üzerine uygulanarak pazarlanması ancak verilecek bir eğitim ile mümkün olabilmektedir.

Bu çalışmamda kültürel ve tarihsel zenginlikle beraber, bozulmamış doğal bir yapıya sahip olan Safranbolu’da dericilik üzerinde durularak Safranbolu’nun unutulmaya yüz tutmuş el sanatları olan yemenicilik, saraçlık, mest ve kundura yapımına dikkat çekmektir.

Tezin hazırlanması sırasındaki yardımlarından dolayı danışman hocam Doç. Dr. Melda Özdemir’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Tez yazımında bana çok yardımcı olan eşim Sedat Çelik’e, her zaman maddi ve manevi yönden bana destek olan aileme teşekkür ederim. Dilek ÇELİK Ankara - 2013

(4)

iv ÖZET

KARABÜK İLİ SAFRANBOLU İLÇESİNDE BULUNAN DERİ ÜRÜNLERİN VE YEMENİ YAPIMININ İNCELENMESİ

ÇELİK, Dilek

Yüksek Lisans, Dekoratif Sanatlar Öğretmenliği Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Doç. Dr. Melda ÖZDEMİR

Şubat, 2013

Karabük ili Safranbolu ilçesinin arasta çarşısında 2 yemeni,1 mest,1 kundura ve 1 de saraç olmak üzere 5 dükkânda araştırma yapılmıştır.

Araştırmada elde edilen veriler değerlendirildiğinde, deri ürün ve yemeni yapımında uğraşan bireylerin çoğunluğunun ilköğretim mezunu ve erkek olduğu görülmektedir. Üreticilerin bu mesleği babadan ve usta çırak ilişkisi ile öğrendiklerini görmekteyiz. Bulundukları iş yerlerinde işletme sahibi ve usta olarak çalışmaktadır. Araştırmada, Karabük ilinin Safranbolu ilçesinin arasta çarşısında üretilen deri ürünleri ve yemeni, çeşitlerinin incelenerek belgelenmesi amaçlanmıştır.

Bu amaç doğrultusunda, Karabük ilinin Safranbolu ilçesinin arasta çarşısında çalışan usta ve işçilerle görüşme yapılmıştır. Görüşmede kullanılan ürün bilgi formu araştırmacı tarafından hazırlanmıştır. Elde edilen verilerin frekans ve yüzde analizleri yapılmıştır.

Deri ürünlerinin ayrı ayrı fotoğrafları çekilmiş, çeşit, teknik, renk, motif, kompozisyon ve kullanım yeri açısından incelenmiştir. Veri analizleri tablolar halinde verilmiştir.

Dekoratif deri ürünlerinde yoğun olarak geometrik motifler kullanılmaktadır. Bununla birlikte kullanım yerlerine göre değişen nesnesel, bitkisel vb. şekillerden oluşan kompozisyonlar da mevcuttur. Bu ürünlerde daha çok renk olarak siyah ve kahverengi renklerinin kullanıldığı, teknik olarak da makine ve el dikişi ile birleştirme, hazır gereçlerle süsleme ve baskı tekniği kullanılmıştır.

Karabük ilinin Safranbolu ilçesinin arasta çarşısında deri ürün çeşitleri olarak giyim eşya ve aksesuar, günlük kullanım eşya ve aksesuar, avcılık ve av spor ile ilgili eşya aksesuarı, hayvan eğer ve koşum takımları üretilmektedir.

(5)

v

mukavemeti yüksek ve gerektiğinde tahta gibi sert bir madde olmaktadır. Bu özelliği dolayısıyla deri birçok ürün yapımında, süs eşyası yapımında kullanılmakta ve deriye her türlü teknik uygulanabilmektedir.

Deri ürün ve yemeni yapımının belgelenmesin de yapılacak her türlü araştırma, inceleme ve tanıtım deri sanatımızın gelişmesinde önemli rol oynayacak ve gelecek kuşaklara aktarılmasında bir ışık tutarak milli kültürümüze katkı sağlayacaktır.

(6)

vi ABSTRACT

ÇELİK, Dilek

Master of Science, Department of Decorative Arts Teaching

Thesis Advisor: Assoc. Prof. Dr. Melda ÖZDEMİR February, 2013

Research was conducted on five sellers, including two flat-heeled shoe producers, one sandal shoe maker, one shoemaker and one saddler, located in Ottoman bazaar of Safranbolu city.

Analysis of the findings indicates that employees working in leather and flat-heeled shoe production are mostly seen primary school graduates and males. It is also seen that the producers learn their jobs from their fathers through mentor system. There are mostly two people, one place owner and the other artisan, in the place of business.

The research aims to analyze and document the leather products and flat-heeled shoe types produced in the Ottoman bazaar of Safranbolu city. With this aim, interviews with employees working in this industry in research site have been conducted. Product information form used in the interview has been developed by the researcher. Frequency and percentage analysis of data obtained has been conducted.

Photos of the leather products taken by the researcher have been analyzed in terms of their techniques, colors used, patterns, composition, usage place have been provided to the reader in form of tables.

It has been found that geometrical patterns have been used in decorative products. Besides, compositions that are composed of figures of objects, plants, etc. are also available. These products which have mostly black and brown colors are made through techniques of hand sewn and machine stitch, usage of standby equipment and by usage of printing technique.

Accessories for clothing, daily usage, hunting, plus draw gear and saddle have been produced by using leather in the ottoman bazaar of Safranbolu city.

Leather is an elastic material with high resistance potential that is easily shaped and that can protect the shape given. Due to these characteristics, leather has been used in production of various products and ornaments with various techniques being employed on leather. Documentation of leather products and flat-heeled shoe

(7)

vii

transferring knowledge of leather to next generations.

(8)

viii İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖNSÖZ …...………...III ÖZET ……….………...……….IV ABSTRACT ………...VI TABLOLAR LİSTESİ ……….………..….XI ŞEKİLLER LİSTESİ ...………...………..….XII

BÖLÜM I ………..….1 1.GİRİŞ ………...…...…1 1.1. Problem ...………...1 1.2. Araştırmanın Amacı ...………...……..……3 1.3. Araştırmanın Önemi ...……….……4 1.4. Araştırmanın Varsayımları ...………...……...4 1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları ...………4 1.6. Tanımlar ...……….………..4 BÖLÜM II ....………..……….…………..11

2.KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ………..……..11

2.1. Safranbolu Hakkında Genel Bilgi ...………...……….11

2.1.1.Coğrafi Durumu ...………...………...11

2.1.2. Tarihçesi ………..……….12

2.1.3. Safranbolu El Sanatları ...………..…….…………. 13

2.2. Dericilik Hakkında Genel Bilgi...………...………..………...17

2.2.1. Dericiliğin Tarihsel Gelişimi...………..…………...……17

2.2.2. Derinin Tanımı, Yapısı ve Elde Edilmesi...………..………20

2.2.2.1. Derinin Tanımı...………...….20

2.2.2.2. Derinin Yapısı...………..……….………..….21

2.2.2.3. Derinin İşlenmesi...……….22

2.2.3.Deri Çeşitleri ve Kullanıldıkları Yerler……….……….24

2.2.4.Dericilikte Kullanılan Araç ve Gereçler...………...…27

2.2.4.1. Dericilikte Kullanılan Araçlar...………...………...27

2.2.4.2.Dericilikte Kullanılan Gereçler...………...………...28

2.2.5. Dericilikte Kullanılan Teknikler ………...………..28

(9)

ix 2.3. İlgili Araştırmalar ...………...………...32 BÖLÜM III ....………..37 3. YÖNTEM ………37 3.1. Araştırmanın Modeli ...………..37 3.2. Evren ve Örneklem ...………37

3.3. Veri Toplama Tekniği ...………37

3.4. Veri Analizi ...………....38

BÖLÜM IV……….………..39

4. BULGU VE YORUMLAR ……….……….39

4.1. Safranbolu İlçesinde Bulunan Deri Ürünlerin Özellikleri ……….39

4.1.1. Deri Ürün Çeşitleri………..39

4.1.2. Kullanılan Teknikler...……….40

4.1.2.1. Yüzey süsleme Teknikleri……….……….…..……….40

4.1.2.1. . Birleştirme Teknikleri…………...……….……….…40

4.1.3. Kullanılan Renkler……….………...41

4.1.4. Kullanılan Desenler……….42

4.2. Yemeni Yapımı ………..………42

4.2.1. Hammadde Temini……….……..45

4.2.2. Yemeni Yapımında Kullanılan Araç ve Gereçler….………...45

4.2.2.1.Yemeni Yapımında Kullanılan Araçlar………..45

4.2.2.2. Yemeni Yapımında Kullanılan Gereçler………...55

4.2.3.Yemeni Yapım aşaması.………… ………….………..60

BÖLÜM V ...………..………...67

5.SONUÇ VE ÖNERİLER. ………..………...67

5.1. Sonuç ...………...………..………..…....67

5.2. Öneriler ...………..………...69

KAYNAKÇA ....………..……….……...……..71

EK-1 Bilgi Formu Örneği ...……….…………..……76

EK-2 Safranbolu İlçesinde Yapılan Deri Ürünlerin Bilgi Formları ....……...……….77

EK-3 Safranbolu İlçesinde Yapılan Deri Ürünlerin Çeşitleri Döküm Tablosu……....199

EK-4 Safranbolu İlçesinde Yapılan Deri Ürünlerin Kullanılan Yüzey Süsleme Tekniklerin Döküm Tablosu ………...…….201 EK-5 Safranbolu İlçesinde Yapılan Deri Ürünlerin Kullanılan Birleştirme

(10)

x

Tekniklerin Döküm Tablosu……….202 EK-6 Safranbolu İlçesinde Yapılan Deri Ürünlerin Kullanılan Renklerin

Döküm Tablosu………203 EK-7 Safranbolu İlçesinde Yapılan Deri Ürünlerinde Kullanılan Desenlerin

(11)

xi

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo No Sayfa No

Tablo 1. Ürün Bilgi Formunda Bulunan Deri Ürünleri Aksesuarlarında 39 Kullanılan Ürün Çeşitlerine İlişkin Bilgileri Gösteren Tablo

Tablo 2. Ürün Bilgi Formunda Bulunan Deri Giyim Aksesuarlarında 40 Kullanılan Tekniklere İlişkin Bilgileri Gösteren Tablo

Tablo 3. Ürün Bilgi Formunda Bulunan Deri Ürünleri Aksesuarlarında 41 Kullanılan Renklerin Özelliğine İlişkin Bilgileri Gösteren Tablo

Tablo 4. Ürün Bilgi Formunda Bulunan Deri Ürünleri Aksesuarlarında 42 Kullanılan Desen Özelliğine İlişkin Bilgileri Gösteren Tablo

(12)

xii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Sayfa No

Şekil 1. Karabük ili ………..……… 12

Şekil 2. Tezgâh………..…………45

Şekil 3. Önlükler……….…….…..46

Şekil 4. Bıçak……….……..…..46

Şekil 5. Kesim Bıçağı………...47

Şekil 6. Muşta……….…...………48

Şekil 7. Eğe ………..…….48

Şekil 8. İğne………..…….49

Şekil 9. Çekiç………..…...49

Şekil 10. Kerpeten………..…50

Şekil 11. Yemeni Kalıbı………...50

Şekil 12. Çarklı Zımba………....51

Şekil 13. Örs………..…..51

Şekil 14. Ramsa(Raspa) ………...…..52

Şekil 15. Kepi………...…...52

Şekil 16. Tanalya………..….…..53

Şekil 17. Kıyı tığı………...……...53

Şekil 18. Burun danalyası……….…...54

Şekil 19. Masat……….……54

Şekil 20. Dezgen……….………..55

Şekil 21. Endazeler……….….…….56

Şekil 22. Çiriş (Kiriş) ………...56

Şekil 23. Balmumu……….…...57

Şekil 24. Çıtçıt ……….………..…………..…57

Şekil 25. Bakır Çivi………..……….…....58

Şekil 26. Manda derisi………..………..…...59

Şekil 27. Yemeni sayası………..…………..…59

Şekil 28. Kalıp Çizimi……….…..…60

Şekil 29. Kalıp çizilmiş hali………...…...60

Şekil 30. Sayayı kalıba germe………...………61

(13)

xiii

Şekil 33. Çivileri çekiç ile eğme……….……….….….62

Şekil 34. Sayanın raspa ile temizlenmesi…………..……….……63

Şekil 35. Sayanın tabanın yapıştırıcı sürülmesi…………..……….……..63

Şekil 36. Köseleye yapıştırıcı sürme………..………64

Şekil 37. Yapıştırılan Tabanın Çekiç ile Dövülmesi…………..………64

Şekil 38. Kenar Temizliğinin Yapılması………..…....………..65

Şekil 39. Yemeni Dikimi………...……….65

Şekil 40. Yemenin Bitmiş Hali………..……….66

Şekil 41. Yemeni………....77

Şekil 42. Yemeni……….…...79

Şekil 43. Yemeni……….…...81

Şekil 44. Yemeni………83

Şekil 45. Erkek Sandalet………...85

Şekil 46. Erkek Sandalet………...87

Şekil 47. Ayakkabı………...89

Şekil 48. Bot………...91

Şekil 49. Ev Ayakkabısı………...93

Şekil 50. Ev Ayakkabısı………...95

Şekil 51. Parçalı Mest……….…... 97

Şekil 52. Çorap Mest……….…… 99

Şekil 53. Topuklu Mest……….…….…101

Şekil 54. Çocuk Mest………...103

Şekil 55. Çarık………...105 Şekil 56. Çanta………...107 Şekil 57. Çanta………...109 Şekil 58. Çanta………...111 Şekil 59. Çanta………...113 Şekil 60. Çanta………...115

Şekil 61. Para Cüzdanı………...117

Şekil 62. Para Cüzdanı………...119

Şekil 63. Bileklik………...121

Şekil 64. Bileklik………...123

(14)

xiv

Şekil 66. Köstekli Saat Kılıfı………..……….127

Şekil 67. Mini Deri Patik…..……….………...129

Şekil 68. Muhtar Mühür Kılıfı……….………..………..………131

Şekil 69. Sigaralık………..…………...133

Şekil 70. Minyatür Çarık……….……...135

Şekil 71. Minyatür Çizme………...………..137

Şekil 72. Bıçak Kılıfı………...139

Şekil 73. Bıçak Kılıfı………...…...141

Şekil 74. Bıçak Kılıfı………...…...143

Şekil 75. Çakı Kılıfı……….…...145

Şekil 76. Çakı Kılıfı………...147

Şekil 77. Eğri Çakı Kılıfı……….…...149

Şekil 78. 6.35’lik Silah Kılıfı………..151

Şekil 79. 14’lü Silah Kılıfı……….……...153

Şekil 80. 16’lı Silah Kılıfı………...155

Şekil 81. 7.65 Kırıkkale Silah Kılıfı………...157

Şekil 82. Kancalı Toplu Silah Kılıfı……….……..159

Şekil 83. Hamut………...161

Şekil 84. İspanyol Eyeri………...163

Şekil 85. Çerkez Eyer Kuskunu……….……165

Şekil 86. Acı Gemli At Dizgini……….……….…...167

Şekil 87. Çerkez Eyer Kaltağı………...169

Şekil 88. Çan………...171

Şekil 89. At Yuları………...173

Şekil 90. Osmanlı Eğer Kuskunu……….……….…....175

Şekil 91. At Kamçısı………...177 Şekil 92. At Kamçısı………...179 Şekil 93. At Kamçısı………...181 Şekil 94. Fişeklik………...183 Şekil 95. At Süsü………...185 Şekil 96. İnek Süsü……….………….187

Şekil 97. Göğüslü Köpek Tasması……….…………...189

Şekil 98. Köpek Gezdirme Kayışı……….…..191

(15)

xv

Şekil 101. Kurt Köpek Tasması………...197

(16)

BÖLÜM I

1. GİRİŞ

1.1. Problem

El sanatları, bireyin bilgi ve becerisine dayanan genellikle doğal hammaddelerin kullanıldığı, elle ve basit aletler dışında makine gücüne ihtiyaç duyulmadan ve toplum kültürünü, gelenek ve göreneklerini, folklorik özelliklerini taşıyan yapan kişinin zevk ve becerisini yansıtan, gelir sağlayıcı üretime yönelik etkinliklerdir (Özdemir, Yetim: 1997:191).

El sanatlarında hammadde olarak, lif, toprak, ağaç, cam, deri v.b. gibi malzemeler kullanılmaktadır. Bunlardan deri, yüzyıllardır el sanatları çerçevesinde değerlendirilen önemli bir hammaddedir.

Deri işleyen el sanatları; saraçlık, yemenicilik, ciltçilik, gölge oyunu tipleri, giyim eşyaları yapımı, günlük kullanım eşyaları, hayvan koşumu takımları, kürk ve post yapımı vb. çeşitli ürünlerden oluşmaktadır.

Dericilik bir sanat dalına dönüşmeden önce ilk çağlarda insanların tabiat şartlarına karşı koymak amacıyla örtünme ve barınma ihtiyaçlarıyla ortaya çıkmıştır. Derinin sanat ürünü olma özelliği ise insanların deriyi işlemeyi keşfiyle başlamıştır. Böylece deri insanoğlunun evrimine paralel olarak giyimden çadıra, dekorasyondan sanat eserine kadar sayısız dalda yerini almıştır (Özdemir, 1995: 2).

Deri ve deri mamullerinin tarihi geçmişinin, insanlık tarihi kadar eski olduğu bilinmektedir. Tarihte derinin işlenmesine ilişkin ilk belge, Asur Kralı Sargon II (İ.Ö.721) dönemine aittir (Yelmen, 1985: 50).

Dericilik tarihinde Türklerin eski ve önemli bir yeri vardır. Türk deri ürünlerinin bilinen en eski bulguları Hun Uygarlığına ait, Doğu Altay’da Pazırık Kurganında bulunan eğer ve koşum takımı kalıntılarıdır ( Sakaoğlu, Akbayar, 2002: 45).

Deri ürünleri, insanların yaşamsal düzeni oluşturmaya başladıkları dönemde ortaya çıkan, bir anlamda uygarlığın doğuşunu simgeleyen ürünler olup günümüzde

(17)

yaşamımızın her alanına uzanan ve her türlü ihtiyaca cevap veren bir nitelik kazanmışlardır.

Deri; ayakkabı, eldiven, çanta, hazır giyim, seyahat eşyası, mobilya kaplaması, koşum takımları ve futbol topuna kadar çok çeşitli eşyaların üretiminde ana girdi olarak kullanılmaktadır. Üretilen ham derinin işlenmesi ve eşya haline dönüştürülmesi geniş bir istihdam sahası ve katma değer yaratmakta, deri mamullerinin ihracatı ile de önemli bir döviz kaynağı yaratılmaktadır (Anonim, 1975: 3).

Günümüzde deri eşya ve aksesuarı el yapımı ve fabrikasyon olmak üzere iki boyuta sahiptir. Fabrikasyon ürünler; deri konfeksiyon, ayakkabı, saraciye ve kürk yapımı gibi sektörlere ayrılan büyük bir sanayidir. El yapımı deri ürünler ise, eskiden Anadolu’nun pek çok yöresinde ata sanatı olarak yürütülen ve babadan oğula geçen bir zanaat dalı iken günümüzde eskisi kadar yoğun olmamakla beraber bir kaç ilde halen yapılmaktadır.

Tüm dünyada büyük ilgi gören deri ürünler, uzun yıllardır ülkemizin bir çok yöresinde sürdürülmektedir. Safranbolu ilçesi de ülke genelinde çok eski bir geçmişe sahip olduğu söylenen deri üretim ve deri ürünleriyle bu dalda adını duyurmuştur.

Geçmişte Safranbolu’da deri işleme için çok uygun tabakhane deresi vadisinin, hem doğal yapısı hem de tabaklamakta kullanılan su kaynağı atık suyun kolay atılabilmesi pis koku ve görünümlerin esas kenti etkilememesi açısından belki de çok eskiden beri tabakçılığa ayrıldığı söylenmektedir (Acar, 2006: 148-150).

Safranbolu yemeniciliğinin merkezi “Arasta Çarşısı”ydı. Arasta çarşısı, Köprülü Camii’nin yanında onun vakfiyesi olarak yapılmıştır. Yapıldığı yıllarda yemenici esnafını barındıran Safranbolu Arastası’nda 48 dükkân bulunurken, bu çarşı 1990 öncesi restore edildiğinde bazı dükkânların alanları küçülterek Arasta’daki dükkân sayısı 48’den 51’e çıkarılmıştır (Sakaoğlu, Akbayar, 2002: 239-240).

Safranbolu ilçesinde de kunduracılık oldukça yaygın ve ileri bir seviyedeydi. 1923 yılında ilçede 430 kişinin yemenici, kunduracı ve dikici olması, Safranbolu’nun çarşısında kunduracılar adını taşıyan bir sokağın bulunması bu sanatın ne denli yaygın olduğunu gösteren örneklerdir.

Sayıları 5-6’yı geçmeyen diğer kunduracılar ise çarşının çeşitli yerlerinde dağınık halde yayılmıştır. Bu dükkanların çoğunda da geleneksel üretim kalkmış yerine monte üretimi almıştır (Acar, 2006: 62).

(18)

3

Dericilik sanatının önemli kollarından biri olan ayakkabıclık ve Safranbolu’da yemenicilik bugün unutulmaya yüz tutmuş birçok bölgede yapımı terk edilmiş bir ayakkabı çeşididir.

Safranbolu’da dericilik sanatı devam ve gelişmesi için gereksinim duyduğu destekten yoksundur. Bu sanat dalını sürdüren bireylerde giderek bu alandan uzaklaşmaktadırlar.

Bir çok ülke dericilik alanında yaptığı hediyelik eşyalarla ekonomisine katkı sağlamaktadır. Ülkemiz için iyi bir gelir kaynağı olabilecek deri ürünlere gereken önem verilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Böylece işsizliğe çözüm getirmesinin yanı sıra yeni istihdam alanlarının yaratılmasını sağlayacaktır.

Bu düşüncelerden yolla çıkarak planlanan ve yürütülen bu araştırmada Karabük ili Safranbolu ilçesinde yapılmakta olan deri ürünleri ve yemeni yapımı konu olarak seçilmiştir.

Yapılan literatür taramalarında konuyla ilgili bilimsel bir çalışmaya rastlanmamıştır. Çalışma kaybolmakta olan Safranbolu yemeniciliği ve deri ürün üretiminin belgelenmesi açısından önemlidir. Yörenin geleneksel sanatını gelecek kuşaklara tanıtma, dericilik işiyle uğraşan ve konuyla ilgilenen bireylere ışık tutma işlevini görecek orjinal bir kaynak oluşturacaktır. Ayrıca araştırma sonucunda elde edilecek bulguların konu ile ilgili bilimsel ve sanatsal çalışmalara katkıda bulunacağı umulmaktadır.

1.2.Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın genel amacı Safranbolu ilçesinde günümüzde yapılmakta olan deri ürünlerinde kullanılan yapım ve süsleme tekniklerini, renk, desen ve kompozisyon özelliklerini, ürün çeşitleri ve kullanım alanlarını belirlemek, yemeni yapımında kullanılan hammadde, araç-gereç, ürün üretim aşamalarını inceleyerek, belgelemek ve tanıtmaktır.

Araştırmada bu genel amaç çerçevesinde aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır. 1. Safranbolu ilçesinde bulunan deri ürünlerin özellikleri nelerdir?

1.1. Deri ürünlerinde kullanılan yüzey süsleme teknikleri nelerdir? 1.2. Deri ürünlerinde kullanılan renkler nelerdir?

1.3. Deri ürün çeşitleri nelerdir?

(19)

2.1. Yemeni yapımında kullanılan hammadde ve temini nasıl olmaktadır? 2.2. Yemeni yapımında kullanılan araç-gereçler nelerdir?

2.3. Yemeni üretim aşamaları nelerdir?

1.3.Araştırmanın Önemi

Kültürel öğeleri nesilden nesile taşıyan, gelenekleri yansıtan Türk dericilik sanatı el emeğine dayalı üretimi, farklı kullanım alanları ile önemli el sanatlarından biridir. Son yıllarda bazı el sanatları varlığını devam ettirmesine rağmen gelişen teknoloji ve değişen zaman, el sanatlarının zaman içinde yok olmasına veya üretim biçimlerinin değiştirilerek yozlaşmasına neden olmaktadır. Safranbolu ilçeside geçmişte deri tabaklama ve deri eşya üretimi konusunda ünlü merkezlerden biri olması ve günümüzde deri ustalarının giderek azalması gibi nedenlerle belgelenmesi ve tanıtılması açısından önem taşımaktadır. Ayrıca bu araştırmanın bu konuda eğitim alan bireylere, ilgililere ve gelecek kuşaklara kaynak oluşturması açısından yararlı olacağı düşünülmektedir.

1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları

Araştırma Karabük ili, Safranbolu ilçesinde yapılan deri ürünleri ve bu sanatın yapıldığı atölyeler ile sınırlandırılmıştır.

Araştırma Ocak 2012- Eylül 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.

1.5. Araştırmanın Varsayımları

Bu araştırma da konu ile ilgili yazılı kaynaklardan, deri ürünleri ve yemeni yapımı atölyelerin de çalışan bireylerden elde edilen veriler, araştırmanın amaçlarına hizmet edecek nicelik ve niteliktedir. Araştırma süresince deri üretim ve satış atölyelerinde bulunan deri ürünleri yapan ustalarından sağlanan bilgiler ve deri ürünler üzerinde yapılan incelemeler gerçeği yansıtmaktadır.

1.6. Tanımlar

Aplike: Ana zemin üzerine farklı cins veya aynı cins materyalin uygulanması işlemidir (Ertuğrul, 2000: 9).

(20)

5

Açkı: Derileri yumuşatmak, sırça yüzeyini düzeltmek ve parlatmak için kullanılan kör bıçaklı dönen silindirleri olan bir alettir (Özdemir, Kayabaşı, 2007: 233).

Barutluk: Tüfek ve tabanca gibi ateşli silahları çalıştıran, barutu koymak için, çeşitli maden, kemik, ahşap, boynuz, deri, kumaş, kağıt ve fildişinden yapılan kaplardır (Dağtaş, 2007: 182).

Başmak: Daha çok kadınların giydiği yumuşak deriden yapılmış, üzeri desenlerle süslü veya sırma işlemeli pabuçtur (Dağtaş, 2007: 182).

Boyunduruk: Çekme işlemi yapan hayvanların boynuna konan meşin kaplı takımdır (Özdemir, Kayabaşı, 2007: 233).

Celük: Bir tür ayakkabıdır (Dağtaş, 2007: 182).

Çamurluk: Yemeni üzerine giyilen çizme koncu (Katlı,1998: 12).

Çapula: Kaba deriden yapılan ve yazın giyilen sivri uçlu ayakkabıdır (Dağtaş, 2007: 183).

Çarık: Tek parça derinin topuğu kapatacak şekilde ayağa sarılması ve üst kısmından sırımlarla bağlanmasıyla oluşan, yumuşak deriden yapılan pabuçtur (Özdemir, Kayabaşı, 2007: 234).

Çarmuk: Türkmenlerin giydiği deriden uzun konçlu ayakkabıdır (Dağtaş, 2007: 183).

Çedik / Çedik / Edik / Edük / : Eskiden kadınların mest gibi giydikleri sarı sahtiyan olan kısa bol konçlu içi ve dışı desenlerle süslü iç ayakkabıdır (Dağtaş, 2007: 183).

Çekme: Deriden büyük çizmelere verilen addır (Dağtaş, 2007: 183).

(21)

Çizme: Koncu dize kadar ve ya dizden yukarı çıkan deri ayakkabıdır (Dağtaş, 2007: 183).

Dabağhane/Dehbağhane/Tabakhane: Derilerin dabbağlandığı yerdir (Dağtaş, 2007: 183).

Derma: Orta deri tabakasıdır (Cingöz, 2007: 7).

Desi-Kare: İşlenmiş deri yüz ölçüsü birimi. 1ds2= 0.9292 dm2 ‘dir (Katlı, 1998: 13).

Dimişki: Deri üzerine yapılmış bezemedir (Özdemir, Kayabaşı, 2007: 235).

Fişeklik: Fişeklik içinde fişek denilen ruloların tek tek muhafaza edildiği küçük silindirik kaplardır (Özdemir, Kayabaşı, 2007: 235).

Fotin/Potin: Ayak bileğinin üstüne kadar örten uzun konçlu, kordonlu, düğmeli, lastikli gibi çeşitleri bulunan ayakkabıdır (Dağtaş, 2007: 184).

Getr: Daha çok süvarilerin kullandığı, alt bacağı koruyan, köseleden yapılmış, çizme boğazına benzer tokalarla tutturulmuş ayak giyimidir (Dağtaş, 2007: 184).

Hamut/Havut: Araba koşumunda hayvanların boynuna geçirilen meşindir (Özdemir, Kayabaşı, 2007: 236).

Hamaylı/Hamail: Omuzdan bele çapraz olarak asılan muskadır (Dağtaş, 2007: 184).

Havır: İşlenmiş koyun derisi (Çiçek, 2010: 6).

İskarpin: Bileği kapatmayan zarif ayakkabıdır (Dağtaş, 2007: 185).

Iskarta: Tespit edilmiş kaliteye göre değersiz post, ham deri veya derilerdir (Dağtaş, 2007: 185).

(22)

7

Kalıp: Herhangi bir malzemeye belirli bir şekil vermek için kullanılan genellikle önceden o biçimde hazırlanmış araç (Birinç, 2009: 7).

Kaytan: Köseleden kare prizma ölçülerinde kesilmiş uzun sırımdır (Dağtaş, 2007: 185).

Kelik: Çocuklar için yapılan geleneksel el işi ayakkabılardır. Eskiden dört yaşına kadar çocukların giydiği bu tür, çocuk sandallarına benzeyen ve kendinden bağı bulunan biçimde yapılmaktaydı. Günümüzde yapılan türleri yemeniyi andırmaktadır (Dağtaş, 2007: 185).

Konservasyon: Ham deriyi fabrikada işleneceği zamana kadar tuzlayarak, kurutarak piklaj metodu ile veya dondurarak bozulmaması için yapılan işlemdir (Birinç, 2009: 8).

Kraft: Çelikten yapılmış, silindir saplı, uçlarında çeşitli şekiller bulunan araçlardır. Nemli kösele üzerine çekiçle vurularak desen oluşturulur (Alparslan, 2001: 45).

Klişe: 0–400 derecede çalışılıp, sıcak baskı yapılır. Baskı işlemi demir kalıplarla, makine ısındıktan sonra yapılır (Cingöz, 2007: 72).

Kuburluk: Bel kemerine veya binek hayvanlarına vurulan eyerin iki yanına asılan tabanca taşımaya mahsus kalın kumaş veya deriden yapılmış kılıflardır. Üzerleri bazen gümüş kabartma olarak işlenmiş plaka ile kaplanmış, bazen de deri aplike ve sim işlemelerle süslen miştir (Dağtaş, 2007: 186).

Kürk: İnce ve yumuşak kıllı memeli hayvan postların işlenmiş biçimi (Kozbay, 2009: 9).

Kromlu Kösele: Ağır sığır ve manda ham derilerinin krom tuz ile sepilenmesinden yağlı veya yağsız olarak yapılan, beyaza yakın renkte, bükülebilir bir köseledir (Görür, 2007: 11).

Kropon: Boyun ve elek tarafları kesilip ayrılarak, orta parçası alınmış ve sadece sırttan ibarettir (Cingöz, 2007: 8).

(23)

Lazer: İşlenmiş yılan derisi (Çiçek, 2010: 7).

Mamul Deri: Özel standardına uygun olarak, çeşitli safhalardan geçerek işlenmiş deriye mamul deri denir (Kozbay, 2009: 9).

Mask: Genellikle insan yüzünden alçı ile alınmış kalıptır. Deriden yapılan masklar ıslatılarak elde şekil verilerek yapılır (Dağtaş, 2007: 186).

Matara: Deri, maden ye seramikten yapılan su taşımaya yarayan kaptır (Dağtaş, 2007: 186).

Mezbaha: Hayvan kesim yeri. Salhane de denir (İslimyeli, 1976: 537).

Nalın/Takunya: Tablası yassı, tabanı ve ökçesi yüksek genellikle hamam ve banyoda giyilen yüksekçe tahta ayakkabıdır (Dağtaş, 2007: 187).

Nat: a-Üzerinde yemek yenen deri ya da hasır sofra örtüsü b-Ölüm yada işkence cezasına çarptırılanların üzerine yatırıldıkları deri sergi c- Deriden yapılma yatak (İslimyeli, 1976: 582).

Ökçe: Ayakkabının arkasını yükselterek esas tabanının yere daha iyi basmasını sağlamak için tabanın arka kenarına konulan parçadır (Dağtaş,2007: 187).

Parşömen Deri: Domuz ve eşek derilerinden yapılır. Bu derilerin kılları ve yağları temizlendikten sonra sünger taşı ve tebeşir tozu ile ovulur. Gerilerek kurutulur Bu suretle tırnak gibi sert hale gelen deri davul ve bateri gibi müzik aletlerinin yapımında kullanılır (Cingöz, 2007: 8).

Pala: Ağzı enli hafif öne eğik, ortasına doğru genişleyen, ucu sivri, kalın kısa, ağır kılıçtır (Dağtaş, 2007: 187).

(24)

9

Perdahlama: Basınç altında elde yuvarlak ağızlı parlatılmış bir camı derinin düzeyi boyunca çekerek deri yüzeyine parlak bir görünüm elde etmek için yapılan işleme verilen addır (Dağtaş, 2007: 187).

Potin: Bot ve çizmeden daha kısa konçlu bir ayakkabı çeşididir (Dağtaş, 2007: 187).

Pösteki: Yünü çıkarılmamış deridir (Ertuğrul, 2000: 11).

Sama: Ayakkabı, eldiven, giysi v.b. yapımında kullanılan derilerin çok yumuşaklığını sağlamak için bir kaç saatlik daldırıldıkları banyo (İslimyeli, 1976: 709).

Sandalet: Yüzü, tabanına tutturulmuş kordonlardan oluşan hafif ayakkabı (İslimyeli, 1976: 712).

Saraç: Arapça bir terimdir. Halk arasında saraç şeklinde kullanılan sarraç, at vesair hayvanlara eğer, yular, koşum vesair yapan sanatkâr demektir (Acar, 2006: 114).

Sepi: Deri, post ya da kürkleri kullanılabilecek duruma getirmek için uygulanan işlemlerin tümü (Kozbay, 2009: 9).

Sırça: Derma tabakasının üst tabaka ile temas eden yerine denir (Cingöz, 2007: 8).

Tabakhane: Ham derinin mamul hale getirildiği fabrika (Katlı, 1998: 17).

Tabak/ Dabag: Derileri tabaklayan kimsedir (Dağtaş, 2007: 189).

Tanen: Debagatta kullanılan kimyasal maddelere verilen isim (Katlı, 1998: 17).

Terlik: İnce deriden bağsız ev ayakkabısıdır (Dağtaş, 2007: 189).

Tirçe: Kırnap biçiminde kesilmiş deri (Katlı, 1998: 18).

Tirkeş/Kubur/ Ok kabı: Ok ve yay koymaya yarayan genellikle deriden yapılmış uzun ve silindirik formdaki kılıf ve kaplardır (Dağtaş, 2007: 189).

(25)

Tola: Kılı ve yünü giderilmiş, tabaklanmaya hazırlanmış koyun derisine verilen addır (Dağtaş, 2007: 189).

Vinileks: Plastik maddeler ve boya ihtiva eden karışım homojen hale getirildikten sonra özel şekilde hazırlanmış sağlam pamuklu kumaşlara sürülerek elde edilir (Görür, 2007: 19).

Yular: Hayvan geminden ellere uzanan kayıştır (Dağtaş, 2007: 189).

Yün: Bazı otçul memeli hayvanların, vücudunu örten, dokuma sanayisinde yatak, yastık, yorgan içi yapmakta kullanılan yumuşak kıl demeti (Kozbay, 2009: 9).

Zencirek: Ciltlerde kapak kenarlarında iki çizgi arasında yapılan zincirleme süslü suya verilen isimdir (Ertuğrul, 2000: 13).

(26)

11

BÖLÜM II

3. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde, Safranbolu ilçesin coğrafi durumu, tarihçesi ve el sanatları ile ilgili genel bilgi verilmiştir. Bölümün sonunda konu ile ilgili yapılan diğer araştırmaların özetlerine “İlgili Araştırmalar” başlığı altında yer verilmiştir.

2.1.Safranbolu Hakkında Genel Bilgi

Bu bölümde, Safranbolu’nun coğrafi durumu, tarihçesi, el sanatları, derinin tanımı, tarihçesi, derinin yapısı ve işlenmesi ile Safranbolu’da yapılan dericilik hakkında bilgi verilmiştir. Bölümün sonunda konu ile ilgili yapılan diğer araştırmaların özetlerine “İlgili Araştırmalar” başlığı altında yer verilmiştir.

2.1.1. Coğrafi Durumu

Safranbolu coğrafi durumu itibariyle, dünyadaki hiçbir kentte bir başka benzeri olmayan bir yapı ve iklim değişikliğine sahiptir. Çarşı ile bağlar arasında ancak 2–3 km. gibi kısa bir mesafe bulunmasına rağmen, büyük iklim ve ısı farklılıkları vardır. Bu farklılığın nedeni kentin merkezinden itibaren, bağlar kesimine doğru pek uzak olmayan mesafede dik olarak uzamasıdır (Tunçözgür,1997: 19–20) (Şekil: 1).

Safranbolu’nun, eskiden deniz ya da göl olan bir bölgede, suların çekilmesiyle bir yerleşim alanına dönüştüğü yaygın bir görüştür. Ancak bunun kanıtı olarak, Kalealtı’nda “Burunsandal” kayasındaki, deniz araçlarının bağlandığı halkadan söz edilmesi çok ilginçtir. Ne var ki, o halkayı gördüğünü söyleyen yoktur, hep “Burunsandal’da bir halka varmış” denildiğine tanık olunur. Ancak, söz konusu jeolojik yapıya sadece Safranbolu şehir merkezinde değil, Karabük yakınında Balıklar Kayası civarındaki Araç çayı vadisinde ve Tokatlı, Düzce, Sırçalı köylerindeki ilginç kanyonlarda da görüldüğü üzere çok geniş bir alanda rastlanır (Ulukavak,2007:1- 2).

(27)

Şekil 1. Karabük İli (Türkiye Rehberi, 2007)

Bu şehri kuranların bu coğrafi yapının iklim üzerinde yapacağı tesiri göz önüne alarak, kış ve yaz aylarında yaşanan o zamanların yaylaya göç olayında yol uzaklığının kısa tutulması yönünden ne kadar isabetli davrandıkları ve bu konuda günümüze kadar süren bir kolaylığı nasıl sağladıklarının en güzel örneğidir (Tunçözgür,1997: 20).

2.1.2.Tarihçesi

Safranbolu ilçesi, Anadolu’nun kuzeyinde ve göç yollarının dışında olmasına rağmen tarih boyunca Hitit, Kimer, Dor, Paflagon, Lidya, Kapadokya, Elen, Pon, Bitinya, Roma, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu gibi birçok ulus ve kavimlerin yaşadığı önemli bir merkez olmuştur. Safranbolu Karadeniz kıyısında, Pontus ve Bitinya arasında kalan Paflagonya adıyla anılan bölgenin eski ve önemli şehirlerinden biri olduğu belirtilmektedir (Tunçözgür,1997: 7).

Tarih içerisinde bu bölgede çeşitli kavimler ve değişik uygarlıklar yaşamıştır. Safranbolu’da yaşayan ilk kavim, Paflagonya bölgesinde M.Ö. 1300 yıllarına kadar hükümdarlık sürmüş olan ve Hititlerle akraba oldukları belirtilen Gasgaslardır (Akman, 2004: 1).

(28)

13

Safranbolu, 1927 yılında ilçe olarak Zonguldak vilayetine bağlanmıştır. Ulus bucağı 1944 yılında, Eflani nahiyesi 1953 yılında kaza yapılmışlardır. Aktaş ise kaldırılarak Karabük bucak yapılmış ve Karabük 1953 yılında ilçe olmuştur. Safranbolu 1995 yılında il olan Karabük’e bağlanmıştır (Ersoy,2007: 16).

Safranbolu tarihte Theodorapolis, Germia veya Theodoeios, Dadybra, Zalifre, Borglu, Borlu, Taraklı-Borlu, Taraklı, Zağfiran –Borlu, Zağfiranbolu, Zağfiran-Benderli, Zağfranbolu, Zafranbolu, Safranbolu gibi isimleri almıştır.1940 yılından bu yana Safranbolu ismi ile anılmaktadır (Yazıcıoğlu,1982: 34–38).

2.1.3. Safranbolu El Sanatları

Tüm Anadolu coğrafyasında olduğu gibi Safranbolu ilçesi de, gelenekleri, töreleri, masalları, türkü, müzik ve oyunları, el sanatlarının çeşitliliği ve zenginliği açısından oldukça önemli bir yere sahiptir (Güney,1981:15).

Ancak Safranbolu da geleneksel el sanatları geçmişinin çok eski olmasına rağmen özellikle son 20-30 yıldan beri; teknolojideki gelişmeler, makineleşmenin insan gücünün yerini alması ve el sanatları ürünlerine karşı talebin gittikçe azalması, yetiştirecek çırak bulunamaması neticesinde bu alandaki faaliyetler son zamanlarda gittikçe bir düşüş ve azalma göstermektedir.

Gerekli tedbirlerin alınmaması ya da yeterli olamaması sebebiyle zanaatkârlar her geçen gün azalmaktadır. Safranbolu’da, tabaklık, muaflık, keçecilik, kalaycılık vb. gibi el sanatları tarihe karışmak üzeredir.

Safranbolu’da demircilik sanatının geçmişi oldukça eskidir. Bu sanatın ne zaman ve ne şekilde başladığı bilinmemekle birlikte, Osmanlı dönemine ait 168 tarihli tahriri defteri hakkında bilgi veren bir kaynakta, Safranbolu’da mumcu, debbağ, terzi, demirci, hallaç, boyacı ve yaycı gibi mesleklere sahip olanlarındın mevcudiyetinden bahsetmektedir (Acar, 2006: 28). Çarşı bölgesinde bile yaşayan demirciler eski devri çok önemli bir üretim kolu olduğu bilinmektedir. Tarım aletleri, koşum takımlarının parçaları, ahşap ve deri işlemeye yarayan aletler, ev ekonomisinde kullanılan aletler, yapı üretimde kullanılan aletler ve malzemeler demirciler çarşısında yapıldığı söylenmektedir (Güney, 1981: 18). Demirciler çarşısında dün olduğu gibi bu günde çekiç sesleri duyulmaya devam etmektedir. Diyebiliriz ki kaybolmaya yüz tutan sanat dalları içersinde en şanslı olanı demirciliktir (Acar, 2006: 28).

(29)

Günümüzde Safranbolu’da dericilik ile uğraşan ustaların hemen tamamı aynı zamanda soba imalatıda yapmaktadır. Bugün sobacılık işi ile uğraşanların sayısı diğer sanat dallarında olduğu gibi oldukça azalmıştır. Ustalar sadece soba üretimi ile geçimlerini ikame edemediklerinden bazı ziraat aletleri ve mangal üretimi de yapmaktadır (Acar, 2006: 138).

Diğer birçok el sanatında olduğu gibi teknolojik gelişmelerin ve fabrikasyon üretimin hayatın dışına ittiği mesleklerden birisi de kalaycılıktır. Bakır mutfak eşyası kullananların iyice azalmasıyla, kalaycılara pek iş kalmamıştır, kalaycı dükkanları da artık tarihi birer sembol niteliği taşır hale gelmişlerdir (Acar, 2006:46).

Safranbolu el sanatları içerisinde deri işlerinin geçmişi oldukça eskidir. Debbağlığı Anadolu coğrafyası üzerinde kasabalar düzleminde yaygın kılan Türkler, kunduracılık mesleğinde daima ileride olmuşlardır. Safranbolu ilçesinde de kunduracılık oldukça yaygın ve ileri seviyede idi. 1923 yılında ilçede 430 kişinin yemenici, kunduracı ve dikici olması, Safranbolu’nun çarşısında kunduracılar adını taşıyan bir sokağın bulunması bu sanatın nedenli yaygın olduğunu gösteren örnektir. Sayıları 5-6 yı geçmeyen diğer kunduracılar ise çarşının çeşitli yerlerinde dağınık halde yayılmıştır. Bu dükkânların çoğunda da geleneksel üretim kalkmış yerini hazır üretim almıştır (Acar, 2006: 62).

Kunduracılık, yemenicilik ve mestçilik mesleğine yardımcı mesleklerden biri ve en önemlisi sayacılar ayakkabı yemeni, ya da mestin yüzünü oluşturan deri kısmını birbirine çatan yani diken ustalardır. Önceleri kunduracılar, mestçiler, yemeniciler, sayalarını kendileri dikerlerken daha sonra sayacılar tarafından yapılır olmuştur. Safranbolu’nun eski çarşısına saya yapan tek usta İsmail Ulukaya’dır. 1947 yılında

Safranbolu’da doğan İsmail usta, 1958 yılında mesleğe başlamıştır. Ustası Mehmet

Yılmaz’dır, kunduracılar sokakta 21 numaralı dükkânda çıraklık ve kalfalık dönemini geçirmiştir (Acar, 2006: 71).

Safranbolu’da deri işçiliği içinde yer alan mest yapımıda günümüzde maalesef

yok olmak üzeredir. Bu gün bu mesleği ayakta tutamaya çalışan iki usta kalmıştır. Bu iki usta çırak bulamadıkları ve bu sanatı başkalarına öğretemediklerinden dolayı kendilerinden sonra mesleklerinin yok olacağını belirtmektedirler. 1933 yılı, Safranbolu doğumlu olan Namı Gültekin, mest ustası olmasına rağmen daha çok kunduracılık yapmaktadır. Kadir Özsoy ve Recep Yılmaz, bu sanatın Safranbolu’daki son temsilcilerindendir (Acar, 2006: 90).

(30)

15

Teknolojinin yaşamda hızlı bir şekilde yer almasıyla birlikte yük ve insan taşımada at, katır, merkep gibi hayvanların yerini motorlu araçların alması saraçlık mesleğinin adeta sonunu hazırlamıştır (Acar, 2006: 114). Ulaşımda önemli bir araç olan at ve eşek Safranbolu ve çevresinde çok sayıda kullanılıyordu. Bu yüzden semercilik ve saraçlık yaygın bir üretim koluydu. Çarşıda semerciler içi ve saraçlar içi adı verilen iki sokakta toplanmışlardı. 1923’de semercilikle uğraşan 120 kişi olduğu bilinmektedir (Güney, 1981: 17).

Geçmişte en gözde sanat dalarından biri olan saraçlık mesleği bu Safranbolu’da yalnızca iki usta tarafından ayakta tutulmaya çalışılmaktadır. Saraçlık sanatını icra eden bu iki usta, bazı sanat dallarında olduğu gibi daha çok turizm amaçlı ve turistlere yönelik üretim ve satış yapılmaktadır (Acar, 2006: 114).

Çakmak, gözlük, tabanca, çakı kılıfları, cüzdan, at başlığı, dizgin, inek, merkez ve at yuları, paldım aşırtma, kolan, Çerkez eyeri, Osmanlı eyeri, çarık, köpek ve kuzu tasması, belleme, halı, heybe, keçe saracı, hamut, önlük, çanta, bel kemeri, dizgin, saraçların hünerlerini göstererek yaptıkları araçlardır (Acar, 2006: 116).

Semercilik, tekerleğin yaygınlaşmasıyla birlikte yavaş yavaş terk edilmiş bir halk sanatıdır. Günümüzde Safranbolu’da semercilik sanatı ile uğraşanlar, motorlu taşıtların hızlı bir şekilde artış göstermesiyle birlikte iş yapamaz hale gelmişlerdir. Bu gün Safranbolu’da bu sanatı icra eden, dükkânı açık olan tek kişi Mustafa Kemal Ağyaroğlu’dur. Bir diğer usta olan Osman Dayıoğlu, mesleğini hali hazırda Karabük’te yapmaktadır (Acar, 2006: 121).

Safranbolu’nun ekonomik yaşantısında büyük yeri olan ve “Tabahna” olarak adlandırılan tabakhane loncasını incelemek, araştırmak, özellikle tarihten miras alınan değerlerin yıkıntıları içinde yaşanılan bir dönemde daha bir anlam kazanmaktadır. Safranbolu’nun tabakhanesi, Anadolu da ender görülen büyüklükte ve düzenliliktedir. Şehirden ayrı bir yerde ve dere içinde kurulmuştur. “Aşağı Tabahna”“Yukarı Tabahna” diye ikiye bölünen tabakhaneler esnafının müşterek hisseleriyle ve çok büyük zorluklarla bundan on, on bir sene önce Aşağı Tabakhanede yaptırılan büyük deri işleme fabrikası maalesef işletilemeyerek bu gün güvercinlere yuva olmuştur (Kuş, 2009).

Tabaklar; geçmişte deri, gön (manda derisi) gibi ham malzemeyi kasaplardan satın aldıkları, işleyip deri veya kösele olarak meydana koyduktan sonra da yemenicilere sattıkları belirtilmektedir (Kuş,2009). Aynı adla anılan dere boyunca bir

(31)

vadi içinde yer alır. Camisi ve kahvesi vardır. Cami altından çıkan su kimyasal yapısı ile tabakçılığa uygundur (Güney, 1981: 17).

Bugün bu görkemli yapı, bulunduğu doğal yeşil çevre ile bütünleşmiş ancak işlev verilerek (örneğin; dericilik, tabaklık Müzesi) kurtarılmayı beklemektedir.

Geçmişte Safranbolu’nun en önemli üretimi deri ve deri eşyadır. Bu işe çok uygun tabakhane deresi vadisinin, hem doğal yapısı hem de tabaklamakta kullanılan su kaynağı, artık suyun kolay atılabilmesi, pis koku ve görünümlerin esas kenti

etkilememesi açısından belki de çok eskiden beri tabakçılığa ayrıldığı belirtilmektedir. Günümüzde Safranbolu’da tabaklık ile uğraşan hiçbir usta ve açık tabakhane

yoktur. Tabaklık hakkındaki bilgileri geçmişte bu işi yapan ustalar ile görüşmeler sonucunda elde edilmiştir.

Türk kültürünün unutulmaya yüz tutmuş ve birçok bölgede yapımı terk edilmiş bir parçasıda yemeniciliktir. Tarih boyunca Türklerle birilikte Asya ve Avrupa’ya yayılan yemeni yapımı Anadolu’da müşterek yapım özelliği gösteren bir el sanatı dalıdır (Acar, 2006: 161).

Safranbolu Arastası kelimenin tam anlamı ile bir arasta olduğu ve yemenici loncası tarafından yönetildiği, yemenici loncasına yiğitbaşı denen esnaf reislerinin hakim olduğu bildirilmektedir (Sakaoğlu, Akbayar, 2002: 241).

Safranbolu, Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarda Kuzeybatı Anadolu’nun dericilik merkezi olmuştur. Avrupa ülkeleri özellikle Fransa ve Avustralya, Safranbolu’dan deriyi alıp, Bartın liman yolu ile Avrupa’ya göndermiştir. 19. yüzyılın sonlarında işlenmiş deri alıp ülkelerinde işleyip daha çok kar elde etmek isteyen Fransa ve Avustralyalı’lar Safranbolu’ya elemanlar gönderdikleri ve bu elemanların, mesleği öğrenip kaliteli Safranbolu derisini kendi ülkelerinde üretmeye başladıkları bilinmektedir.

Tüm Anadolu’da olduğu gibi kaliteli ve sağlam yemeni üretilen bölgelerde dericilik sanatıda önde gelmektedir. Günümüzde bu eşsiz el sanatı artık işlevini yerine getirememektedir.

Yemenici lonca teşkilatı yok olmuştur. Yiğitbaşı denilen esnaf reislerinin adları unutulmuştur. Yemenicilerin arasta çarşısı ise bugün restore edilip hediyelik eşya satan dükkanlar dönüştürülmüştür (Acar, 2006: 161).

Safranbolu’da lonca düzenine bağlı belli esnaf kuruluşları; yemeniciler, tabaklar, demirciler, mutaflar, kırkı ve dericiler ile nalbantlar olmuştur (Ataman, 1994: 259).

(32)

17

Yemenicilik denilen ayakkabıcılık türü bugün artık pek çok yerde

makineleşmeye bağlı olarak kaybolmuştur. Safranbolu’da yemenicilik 1960’lı yılların

başına kadar birkaç dükkânda ayakkabı olarak kullanılmak üzere imal edilmiş. 1980’li yılların başlarında ise yalnız siparişe çalışan son yemenici dükkânı da kapatılmıştır (Acar, 2006: 161).

2.2. Dericilik Hakkında Genel Bilgi

Bu bölümde dericiliğin tarihsel gelişimi, derinin tanımı, yapısı ve elde edilmesi, derinin işlenmesi, deri çeşitleri ve kullanıldığı yerler, dericilikte kullanılan araç ve gereçler, dericilikte kullanılan tekniklerine yer verilmiştir.

2.2.1. Dericiliğin Tarihsel Gelişimi

Yazılı kaynaklara göre derinin ne zaman kullanılmaya başladığı tam olarak bilinmemektedir. Ancak mağara resimleri, yazıtlar, heykeller ve kazılardan elde edilen deri örneklerinden ilk çağlara ait bilgilere ulaşılabilmektedir (Kozbay, 2009: 12).

Deri insanoğlunun taş ve ağaçtan sonra ilk ve en çok kullanıldığı doğal kaynaklardandır. Prehistorik dönemlerden itibaren kullanılan post, kürk ve kabaca işlenmiş deriler ile giyim ve günlük hayattaki çeşitli eşyalar deri kullanımının insanlık tarihi kadar eski olduğunu göstermektedir.

Derinin uzun süre dayanıklılığını koruması için yapılan ilk çalışma derinin yağlanması olmuştur. Dericilik, göçebelikten yerleşim düzenine geçen insanların kendi eşyalarını üretmek durumda kalmasıyla başlamıştır.

Şüphesiz dünyada dericilik, sanatı çok eski tarihlere kadar uzanmaktadır. Ancak iklim koşullarının derinin korunmasına uygun olmayışı birçok örneğin günümüze ulaşmasına engel olmuştur. İnsanlar, hava koşullarının yanı sıra, sepileme bilgileri gelişinceye dek derinin bozulmasına engel olamamışlardır (Daştan,2009: 41).

Derinin işlenmesiyle çeşitli süs eşyaları yapılmış ve dericilik bir zanaat haline gelmiştir. Tabaklama sistemi rastlandı sonucu bulunmuştur. Geliştirilen deri teknolojisi sayesinde artık dericilik ekonomik gelir kaynağı olmuştur (Çetin, 1997: 46).

Tarihte ilk tabakhane Mısır Ghebelen bölgesindeki kazılarda bulunmuştur. Buluntular üzerinde yapılan kimyasal analizler sonucunda sepileyici bitkinin “acasia nilota” olduğu ve % 31 oranında tanen içerdiği tespit edilmiştir. Yine kazılar esnasında

(33)

yarım veya bir metre derinliklerinde çukurlarda gömülmüş, kılları çıkartılmış derilerle, acasia nilota bitki karışımına rastlanmıştır (Kozbay, 2009: 14).

Anadolu’da da deri kültürünün gelişmiş olduğu, Çatalhöyük duvar resimlerinden ve höyük kazılarında elde edilen deriye kazıyıcı, kesici, delici ve dikmeye yarayan aletlerden anlaşılmaktadır (Katlı, 1998: 24).

Türkler sürekli at üzerinde çok zor iklim koşulları ile savaşarak yaşamak zorunda idiler. Bu nedenle; örneğin, tarımla uğraşan Çinliler gibi ipek narin kumaşlar kullanamazlardı. Deri ise hem sürtünmelere karşı dayanıklıydı, hem de iklim koşullarından insanları korumaktaydı (Öğel, 1984: 288).

Orta Asya‘da göçebe yaşamın gereği olarak kullanılan çadır, yerleşik toplum düzenine geçildiğinde de av ya da yapılan uzun savaşlar nedeniyle kullanımına devam edilmiştir. Keçe veya deriden yapılan çadırlarda aplike çalışmaları yüzey süslemelerinde kullanılmıştır (Görür, 2007: 49).

Orta Asya‘da çok ileri düzeyde deri bilgisine sahip olan Türkler Anadolu‘ya yerleştikten sonrada bilgilerini buradaki kültürle birleştirerek geliştirdiler. Selçuklu döneminden günümüze çok fazla eser kalmamıştır ama o döneme ait olan ciltlerden Anadolu Selçuklu’larının deriyi çok iyi işlediği anlaşılmaktadır (Aydın, 1996: 16).

Malazgirt zaferiyle Anadoluya yerleşen Türklerin dericilik alanında oldukça ileri düzeyde oldukları bilinmektedir. Anadolu Selçuklular devrinde ilk sanat kurumu olan “Ahilik teşkilatı” kurulmuştur. Bu örgütlenmenin kurucusu Ahi Evran olmuştur. Anadolu’nun en parlak dönemi ahilik kurumu içerisinde gerçekleşmiştir.

Osmanlı imparatorluğu zamanında sarayda derinin çok geniş bir kullanım alanı bulduğu ve deriden yapılan her eşyanın sanatsal boyuta eriştiği bilinmektedir. Deri Osmanlı Türklerinin günlük yaşantılarına tam anlamıyla girmiştir. Bugün Osmanlı imparatorluğu dönemine ait deri pabuç, çizme, terlik, gümüş kabartmalarla bezenmiş deri kaşıklıklar sırma işlemeli sahan kapakları, şamdan altlıkları, matara, kupa gibi16-19.yy’lar arasındaki deri işçiliğinin biçim, teknik ve süsleme bakımından ustaca yapılmış sanat ürünleri Topkapı Sarayı Müzesi koleksiyonunda bulunmaktadır (Çiçek, 2010: 19).

Osmanlı imparatorluğunun yönetim ve sanat merkezi olan sarayda, derinin çok geniş bir kullanım alanı bulunduğu ve deriden yapılan her eşyanın sanatsal boyuta eriştiği bilinmektedir. Osmanlı döneminde en güzel deri işlerinin yapılığı yer Kazlı çeşme’dir. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde, dericilerin Yedikule ve Kazlıçeşmede 540 yıldan beri faaliyette olduğu belirtilmektedir. Ayrıca çeşitli fermanlarda Fatih Sultan

(34)

19

Mehmet’in fetihten sonra sur dışında yerleştirdiği debbağlar için 360 dükkân inşa ettirdiği, debbağlık yapmak isteyenlere bu işlerini düşük ücretlerle kiraladığını ve gelirin Ayasofya Vakfiyesi’ne bağlandığını da belgelemektedir. Fatih surları içerisinde kesilecek bütün hayvanların derilerini onlara tahsis ederek, debbağlığı teşvik etmiştir (Küçükerman, 1988: 22).

Dericilikle eş anlamlı sayılan ve tüm dünyada tanınan kazlı çeşme artık tuzladaki sanayi bölgesinde modern teknolojinin olanaklarıyla donanmış olarak faaliyet göstermektedir (Çiçek, 2010: 21-22).

Binlerce yıl süreyle, kutsal bir malzeme olarak kullanılan deri, ancak dinsel törenlerde kullanılabilmiştir. Devlet törenlerinde, üst düzey yöneticiler, deriyi süs eşyası olarak giymişlerdir. Deri eşya çok kıymetli olmasından dolayı, hükümdarlar arasında armağan olarak kullanılmıştır (Yelmen, 1989: 16).

1810 yılında çağdaş yöntemlerle çalışan ilk deri sanayi II. Mahmut tarafından Beykoz‘da kurulmuştur (Çiçek, 2010:23).

19. yüzyılın başlarına kadar Türk dericiliği, Avrupa‘ya üstünlük göstermiştir. Bu yüzyılda çadırlarda yapılan deri aplike çalışmaların yanı sıra at koşumları da ilgi çekmektedir. Değerli parçalardan oluşan bir koleksiyonda, deri üzerine metal plakalarla bezenmiş saka kıyafetleri göz kamaştırmaktadır. Ayrıca deri üzerine yapılan haritalar ve fermanlar zengin bir çeşitleme oluşturmuştur (Barışta,1988:136). 1513 yılında Piri Reis tarafından çizilmiş harita, hem artistik hem bilimsel yönleriyle fark edilmektedir. Haritalar yanı sıra deri üzerine yapılan fermanlar zengin çeşitlemeler arz etmektedir (Barışta, 1988:135).

Planlı dönemlerde dericiliğe gerekli önem verilmeye çalışılmış, ancak Batı tekniğinin Türkiye'de pahalıya mal olması, kalifiye eleman yetersizliği, eğitim, deri işleme atölyelerinin çok dağınık ve imkânsızlıklar içinde olması ve çeşitli finansal güçlükler nedeniyle bugün Avrupa ülkelerinin gerisinde kalmıştır. Türkiye‘de 1920, 1930‘lı yıllarda her kasaba düzleminde bir tabakçılık işine rastlanırken, zanaatın zamanla sanayiye dönüşmesi, için özünde ileri teknolojinin yer alması, rekabet koşulları, çevre kirliliği olgusu dericiliğin belli bölgelerde, giderek de deri organize bölgelerinde yer alması sonucunu yaratmıştır. Deri sanayinin ihtiyacı olan teknik bilgiyi sağlamak için 1973 yılında İstanbul‘da Pendik Dericilik Araştırma ve Eğitim Enstitüsü kurulmuştur (Gökçesu, 2002: 13).

Türk deri sektörünün 1980‘li yıllarda geçirdiği yapısal değişiklik, deri üretimini olumsuz yönde etkilemiştir. Deri tabakçılığı ve üretimi arasında kullanılan bazı

(35)

kimyasal maddelerin yarattığı olası çevre kirliliği riski, bu tür sanayilerin çok daha güvenli üretim birimlerinde yapılması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Yıllardan ve hatta asırlardan bu yana Kazlıçeşme bölgesinde kurulu bulunan Türk deri sektörü tabakhaneleri, bu haklı istek sonucu, üretim yerlerini değiştirme kararı almışlardır. Bu amaçla 1986 yılında başlatılan Tuzla Organize Deri Sanayi Bölgesi projesi, 1992 yılında hazır duruma gelmiş ve deri üretim birimleri yavaş yavaş bu sanayi bölgesine taşınmaya başlamıştır. Ancak organize sanayi bölgesinin yapımı ile tamamlanması arasında geçen sürede, deri işletmelerinin Kazlıçeşme'yi boşaltmaları istenmiştir. Böylece dericilerin Kazlıçeşme'deki üretimleri dururken, Tuzla'daki üretimlerine hemen başlayamamıştır. Bu ise Türk Deri Sektörü üretiminin düşmesine neden olmuştur. Turizmden sonra Körfez krizinden en çok etkilenen sektörlerin başında gelen deri sanayi, yeniden yapılanmayı hızlandırarak 1992 yılında Kazlıçeşme problemini de çözmüş ve Tuzla Organize Deri Sanayi Bölgesini faaliyete geçirmiştir (Güler,1994:9).

Türkiye‘de başta İstanbul olmak üzere Ankara, Bursa, Çanakkale, Denizli, Afyon, Uşak, İzmir, Kayseri, Edirne, Çorlu, Yozgat, Maraş ve Adana illerinde büyük modern işletmeler gelişmelerini üst düzeyde sürdürmekte ve ihracatta önemli yer tutmaktadır (Çiçek, 2010: 23-24).

2.2.2. Derinin Tanımı, Yapısı ve Elde Edilmesi

2.2.2.1. Derinin Tanımı

Deri; bütün canlı yaratıklarda vücudu her tarafından örten ve üzerinde bulunduğu canlının (ırk, cins, yaş, mevsim, gıda, bakım) şartlarına göre birbirinden farklı karakterlere sahip bulunan koruyucu bir tabakadır (Görür, 2007:17).

Deri; hayvan vücudunu tüy, kıl ve pulla kaplayan örtüdür. Hayvanın vücudunu dış etkilere karşı koruyan deri; ırk, cins, yaş, mevsim, beslenme ve bakım şartlarına göre yapısında değişiklikler gösteren bir özelliğe sahiptir (Gökçesu, 2002:15).

Hayvandan yüzülen ve tabakhanelerde işlenmeye hazır olan deriye “ham deri”, işlendikten sonra ortaya çıkan deriye ise “mamül deri” adı verilir (Meydan Larousse,1970: 57).

Ham deri, et sanayinin bir yan ürünüdür ve üretimi tümüyle ülkelerin nüfus, gelir düzeyi ve yeme alışkanlıklarına bağlıdır. Ham derinin bozulmasını engelleyip kullanılabilir duruma getirilme işlemine ise “dericilik” denir. Deri ve deri mamulleri

(36)

21

sanayinin temel girdisinin ham deri olması sebebiyle bu sektör, hayvancılık sektöründeki gelişmelere sıkı sıkıya bağlıdır (Birinç, 2009: 47).

Ham dericilik mezbahalardan veya başka kaynaklardan elde edilen evcil hayvan derileri ile av hayvanları derilerinin taze olarak veya tuzlama, kurutma vs. gibi işlemlerle konserve ederek bozulmasın önleyecek gerekli tedbirleri almak suretiyle imalata hazırlama sanatıdır. Bugün ham deri, et üretiminin yan ürünleri arasında değer bakımından et üretimi maliyetini düşüren birinci derecede önemli olan bir yan üründür (Görür, 2007: 60).

Deri üretiminde kullanılan hammaddelerin en önemli gurubunu memeli hayvan derileri oluşturmaktadır. Bu gurupta kesimi yapılan sığır, koyun ve keçi derileri ilk sırayı almaktadır. Bunun yanında at, deve, geyik, kanguru derileride işlenmektedir. Deri ürünleri fantezi amaçlarla kullanımında ise yılan, krokodil, kertenkele ve deve kuşu derileri tercih edilmektedir (Birinç, 2009: 31-32).

Dericilikte ham deriler bir takım kimyasal ve bitkisel maddeler yardımı ile sepileme deniln işlem sonda çürümeye dayanıklı ve kullanışlı hale gelir.

2.2.2.2. Derinin Yapısı

Deri yapısı incelendiğinde üç tabakadan oluştuğu görülmektedir. Bunlardan en üstte olanı, üst deri (epidermis) toplam deri % 1’ini oluşturmaktadır. Üst derinin altında öz deri (corium) tabakası genel deri kalınlığının %85’ini oluşturmaktadır, en alt tabakaya ise alt deri (subcutis) denmekte ve derinin % 15’ini oluşmaktadır (Birinç, 2009: 32).

Epidermis (Üst deri): Genel olarak toplam deri kalınlığının % 1’ini oluşturmaktadır. Üst tabaka, kürklü deri yapılmayacaksa, derinin islenmesi sırasında atılmaktadır (Kopan, 2008:2).

Öz deri (Corium) tabakası, epidermisin hemen altında bulunur. Deri üretiminde en önemli tabakadır. Derinin koruyucu tabakası olarak görev yapar ve vücudu mekanik etkilerden korur. Derinin en kalın tabakasıdır ve kalınlığı % 80’inden daha fazladır. Epidermisteki epitelyum doku hücrelerinin yerini öz deride bağ doku hücreleri alır. Bağ doku hücreleri, birbiri ile iç içe geçen ve ince bağlarla bağlanmış protein liflerinden oluşmaktadır. Bu liflerin dayanıklılıkları ve güçleri değişiktir. Birbirleri ile olan bağları her yöne doğru düzensiz bir özellik gösterir. Öz derideki bütün lif ve fibriller kolgen denilen bu proteiden meydana gelmiştir (Komisyon, 1994: 130).

(37)

Yağ dokusu-Alt deri (Hypodermis) derinin en alt tabakasıdır ve derinin % 15’ini oluşturmaktadır. Gevşek örgülü bir kaç dokudan oluşan bu tabaka kullanılmamaktadır. Tutkal ve hayvan yemi olarak değerlendirilir (Kopan, 2008: 2).

Deri tabakası canlı hayvan vücudunu çarpma, vurma ve yuvarlanmaya karşı koruyan ve vücut sıcaklığının dengeleyen fizyolojik bir göreve sahiptir. Deri tabakası toplam deri kalınlığının yaklaşık olarak %80’ini oluşturur. Deri üretiminde değişik aşamalarında üst deri ve alt deri uzaklaştırır. Deri tabakası mamul deriyi oluşturur.

Hayvan derisi, proteinler yanında az miktarda yağ ve mineral maddeler ile oldukça fazla miktarda sudan meydana gelir. Bu maddelerinin her birinin payı deri türeri, ırka, yaşa, cinsiyete ve yaşam koşullarına göre farklılık gösterir.

Her şeye rağmen proteinler, gerek canlı hayvan derisinin fonksiyonları için, gerekse üretim prosesleri açısından en öenmli kısmı teşkil eder. Kimyasal bileşimi: %45-55 karbon, %16-azot%19-25, oksijen%6-8, hidrojen %5-2.1, kükürt- fosfor demir veya brom, klor vardır (Çiçek, 2010: 26).

2.2.2.3. Derinin İşlenmesi

Derinin işlenmesi ham deri, salamura, kireçlik işlemi, sepileme ve yaş bitirme işlemleri, finisaj işlemlerinden oluşmaktadır.

Ham Deri: Ham deri et üretimi sırasında elde edilen yan ürünleri miktarı, et üretimine bağlıdır. Derinin yüzülmesi sırasında kesik ve deliklerin oluşmasına nenden olarak sivir uçlu ve keskin bıçak kullanılmamalıdır

Salamura: Yüzülen deri kısa bir soğuma süresinden sonra mikroorganizmaların deri proteine zarar vermesini önlemek için hemen salamura yapılmalıdır. Salamura genellikle tuzla yapılmaktadır. Sıcak iklimlerde ise küçükbaş hayvan derileri kurutularak muhafaza edilmektedir. Burada önemli olan derinin kokuşmasına meydan vermeyecek şekilde salamuranın hızlı ve etkin olmasıdır. Ham derinin protein parçalayıcı enzimlerle etkilenmesi sonucunda mamul deride sırça zedelenmesi görülmekte ve derinin mukavemeti azalmaktadır (Bayrak, 2011: 23).

Kireçlik İşlemi: Yumuşatma işleminden sonra, hayvan türüne bağlı olmaksızın, yüzünden hemen sonraki doğal görünümüne sahip bir deri malzemesi elde edilir. Bu

(38)

23

deri taze ham derideki su miktarına, şişkinlik durumuna ve yumuşaklığa sahiptir. Deri, kir, dışkı, kan ve konservasyon maddelerinden arındırılmıştır. Ancak üst deride bulunan kıllar ve alt deri dokusu halen mevcuttur. Eğer ham deri yumuşatılmış hali ile tabaklanacak olursa, üzerindeki kıl epidermisi olan sert ve kırılgan bir mamul deri elde edilirdi. Bu sebeple yumuşatılmış deri malzemesi tabaklanmadan önce, tabaklama öncesi bir proses ile tabaklanmaya hazır hale getirilmelidir. Bu işlemden sonra istediğimiz özelliğe gelir (Komisyon, 1994: 98).

Sepileme ve Yaş Bitirme İşlemleri: Deri protein yapısındadır. Rutubetli ortamda mikroorganizmaların etkisiyle kokuşur, yüksek sıcaklıkta jelâtinleşir. Tola kurutulursa lifler birbirine yapışır sert, kırılgan ve şeffaf bir yapıya dönüşür. Sepilemenin görevi lifleri birbirinden ayırıp lif demetlerini karşılıklı birbirine bağlayarak deriye dayanıklılık kazandırmaktadır. Sepilenmiş deri mikro organizmalardan etkilenmez sıcaklığa dayanıklıdır (Çiçek, 2010: 56).

Finisaj: Kurutulmuş deri rutubetlendirme, iskefe germe ve zımparalama gibi işlemlerden geçirilerek finisaja hazırlanır.

Finisaj tabakası üst üste çok sayıda ince tabakalardan meydana gelir. Deriye ilk uygulanan tabakanın kesite yerleştirme işleyerek sıkıca tutulması sağlanmalıdır. Katlar gittikçe daha sertleştirilmelidir. En son kat olarak cila uygulanır. Finisaj katlarının sıkıştırılarak düzgün bir yüzey elde edilmesi ütüleme işlemiyle sağlanır.

Derinin elde edilmesi sırasında izlenen aşamalar: derinin yüzülmesi, tuzlama, ıslatma, kıl giderme, kireçleme, kireç giderme, yağ giderme, piksaj, sepilemedir (Toptaş, 1993: 23–27).

2.2.3. Deri Çeşitleri ve Kullanıldığı Yerler

Deri Çeşitleri

Deri kalitesine ve kullanılacağı yere göre; ağartma, yağ giderme, boyama, son sepileme, yağlama ve cilalama gibi bir dizi işlemden geçtikten sonra finisaj aşamasında nubuk, videla, güderi veya süet adını almaktadır.

(39)

Deri çeşitleri, yapılacak olan ürünün özelliğine göre seçilmelidir. Örneğin kemer sert, çantada daha yumuşak ayakkabıda modeline göre değişen incelik ve sertlikte kullanılmalıdır (Özdemir, Kayabaşı, 2007: 79).

Ak Deri: Üstüne yazı yazılabilecek şekilde ponza taşıyla, özenle perdahlanmış ceylan, koyun ve keçi derileridir. Özellikle yazı yazmak ve resim yapmak için kullanılır (Özdemir, Kayabaşı, 2007: 79).

Antilop: Büyük baş hayvan derilerinden üretilen, işlenmiş hali süetten daha uzun tüylü olan bir tür derider (Özdemir, Kayabaşı, 2007: 79).

Astarlık: Genellikle ayakkabı üretiminde kullanılan astarlık deriler yumuşak emici, dayanıklı ve hava alma özelliğine sahip derilerdir (Cingöz, 2007: 63).

Astarlık Glase: Ham keçi derisinden krom tuzuyla serpilenmiş sırça tarafı perdahlı, tabi renkte veya boyanmış ince, yumuşak, elastiki, astarlık deridir (Özdemir, Kayabaşı, 2007: 79).

Glase: Çok ince ve yumuşak bir çeşididir. Glaseler, maden tuzları ve yağdan ibaret maddelerle yani karışık sepileme yöntemleri ile sepilenerek elde edilir (Cingöz, 2007: 60).

Davul Derisi: Dana, domuz ve eşek derileri, kılları ve yağları temizlendikten sonra sünger taşı ve tebeşir tozu ile ovulur, gerilerek havada kurutulur, şeffaf ve sert bir hale gelen deriler müzik aletleri ve dekoratif süslemelerde kullanılır (Akalın, Yılgör, Seyhan, 1993: 57).

Domuz Derisi: Çok sağlam, kendinden desenli bir deri çeşididir. Lüks ve dayanıklı çanta ve bavullarda kullanılmaktadır.

Fantezi Deriler: Antilop, yılan, kertenkele, timsah, köpekbalığı ve kedi balığının derilerden yağlı sepileme ve mobilyacılıkta kullanılır (Özdemir, Kayabaşı, 2007: 79).

Şekil

Tablo 4.1. Deri Ürün Çeşitlerine İlişkin Dağılım
Tablo 4. 2. Deri Ürünlerinde KullanılanYüzey Süsleme Tekniklerini Gösteren Dağılım
Tablo  4.2’den  deri  ürünlerin  birleştirilmesinde  en  çok  makinede  birleştirme  tekniği kullanıldığı görülmektedir
Tablo 4.3’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan ürünlerin %25,43’ü kahverengi,  %24,28’si  siyah,    %17,34’i  beyaz,  %11,56’si  gri,  %  9,25’sı  mavi,  %5,78’u  Taba,  %2,89’i sarı, %2,31’ü kırmızı, %0,58’i yeşil, %0,58’i mor olduğu görülmektedir
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Ama bomboş ol­ duğu zaman bile, bir yabancı yolcu gelip, klâsik müzik dinle­ yerek ve ölümsüz Boğaz'a baka­ rak, burada bir çay içtiği ve Tür­ kiye

• Embriyolar östrusları senkronize edilmiş alıcılara operatif veya operatif olmayan

Bu süreç içerisinde bu üzücü olayın hangi ölçüde haber değeri taşıyarak yansıtıldığı içerik analizi yöntemiyle ortaya konmaya çalışılmıştır.

Hastane iĢletmelerinde karmaĢık yapı içinde olabildiğince sorumluluk merkezine özerklik verilmesi ile birlikte önceden maliyet dağıtımı yapılan yemekhane,

Yolsuzluk, kamu harcamalarının kompozisyonunu da değiştirebilmektedir. Yolsuzluk yapma eğiliminde olan siyasiler ve kamu çalışanları, devletin kaynaklarını daha fazla rant

Araştırmada; sosyal bilgiler öğretmenlerinin sınıflarda teknolojik araçları kullanırken altı ve yedinci sınıf ayırımı yapmadığı, özel okullarda

Günümüzde hızla gelişmekte olan ve bir kırsal turizm çeşidi olarak tanımlayabileceğimiz ekoagro turizm, çevreci bir anlayışla, bozulmamış doğal alanlarda; yerel

Osmanlı Devleti’nde Masraf Defterleri serisinin içeriği incelendiğinde bu harcamalara ek olarak saray harcamalarından, askeri harcamalara ve bazı kişisel harcamalara kadar