• Sonuç bulunamadı

Bilgi Toplumu Olma Yolunda Kütüphane ve Sivil Toplum Kuruluşu Etkileşimi : Türk Kütüphaneciler Derneği Örneği (TKD)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bilgi Toplumu Olma Yolunda Kütüphane ve Sivil Toplum Kuruluşu Etkileşimi : Türk Kütüphaneciler Derneği Örneği (TKD)"

Copied!
268
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ

BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ ANABİLİMDALI

BİLGİ TOPLUMU OLMA YOLUNDA KÜTÜPHANE VE SİVİL

TOPLUM KURULUŞU ETKİLEŞİMİ: TÜRK KÜTÜPHANECİLER

DERNEĞİ ÖRNEĞİ (TKD)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

MÜSLÜM YURTSEVEN

(2)

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ

BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ ANABİLİMDALI

BİLGİ TOPLUMU OLMA YOLUNDA KÜTÜPHANE VE SİVİL

TOPLUM KURULUŞU ETKİLEŞİMİ: TÜRK KÜTÜPHANECİLER

DERNEĞİ ÖRNEĞİ (TKD)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

MÜSLÜM YURTSEVEN

TEZ DANIŞMANI:

DOÇ.DR. BERAT BİR

(3)
(4)

I İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ___________________________________________________________________ IV ÖZET ____________________________________________________________________ VII ABSTRACT _______________________________________________________________ VIII KISALTMALAR LİSTESİ _______________________________________________________ IX ŞEKİL, TABLO VE GRAFİK LİSTESİ _______________________________________________ X GİRİŞ _____________________________________________________________________ 1 1. BÖLÜM BİLGİ KAVRAMI 1.1 BİLGİ KAVRAMI ______________________________________________________________ 7 1.2 BİLGİ TÜRLERİ ______________________________________________________________ 12 1.2.1 Açık Bilgi _________________________________________________________________________ 13 1.2.2 Örtük Bilgi _______________________________________________________________________ 13 1.2.3 Stratejik Bilgi _____________________________________________________________________ 13 1.2.4 Bireysel Bilgi ______________________________________________________________________ 14 1.2.5 Kurumsal Bilgi ____________________________________________________________________ 14 2. BÖLÜM

TOPLUMSAL YAPILAR VE BİLGİ TOPLUMU

2.1 TOPLUMSAL YAPILAR VE TÜRLERİ ______________________________________________ 16 2.2. İLKEL TOPLUM _____________________________________________________________ 17 2.3 TARIM TOPLUMU ___________________________________________________________ 19 2.4 SANAYİ TOPLUMU __________________________________________________________ 23 2.5 BİLGİ TOPLUMU ____________________________________________________________ 27

2.5.1 Bilgi Toplumunun Özellikleri _________________________________________________________ 36 2.5.2 Bilgi Toplumu Göstergeleri __________________________________________________________ 37 2.5.2.1 Modern BİT’lerin Kullanımı ve Onlara Erişimin Niteliksel Ölçümü ________________________ 37 2.5.2.2 Bir Ülkedeki Bilim İnsanlarının Sayısı _______________________________________________ 38 2.5.2.3 Gayri Safi Milli Hasıla’nın Bir Yüzdesi Olarak Ar-Ge İçin Harcanan Miktar __________________ 38 2.5.2.4 İleri Teknoloji Üretimi ve İhracatındaki Yapabilirlik ___________________________________ 38 2.5.2.5 Bir Ülkedeki Alınan Patent Sayısı __________________________________________________ 39 2.5.3 Bilgi Toplumunun Sınıfsal Yapısı ve Problemleri __________________________________________ 39 2.5.3.1 Meta Olarak Bilgi ______________________________________________________________ 41 2.5.3.2 Bilgiye Erişim Problemi _________________________________________________________ 42 2.5.3.3 Sayısal Uçurum ________________________________________________________________ 43 2.5.3.4 Toplumda Bilgi Elitlerinin Oluşması ________________________________________________ 45 2.5.3.5 Bilgi Teknolojisinden ve Politik Anlayışlardan Kaynaklanan Sorunlar _____________________ 46

(5)

II 2.6 BİLGİ EKONOMİSİ ___________________________________________________________ 46

2.6.1 Yeni Ekonomi ile Eski Ekonomi Arasındaki Ayırımlar ______________________________________ 49 2.6.2 Bilgi Ekonomisinin Özellikleri ________________________________________________________ 51

3. BÖLÜM

BİLGİ TOPLUMU OLMA YOLUNDA TÜRKİYE

3.1 BİLGİ TOPLUMU OLMA YOLUNDA TÜRKİYE _______________________________________ 56 3.2TÜRKİYE’DE BİLGİ TOPLUMU ALANINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR VE HAZIRLANAN RAPORLAR 64

3.2.1 Sanayi Tartışmaları Platformu’na Bağlı Enformatik Alanına Yönelik Bilim-Teknoloji-Sanayi Politikaları Çalışma Grubu __________________________________________________________ 65 3.2.2 Bilişim ve Ekonomik Modernizasyon Raporu ____________________________________________ 66 3.2.3 Türkiye Ulusal Enformasyon Alt Yapısı Ana Planı Projesi (TUENA) ___________________________ 66 3.2.4 9. Ulaştırma Şurası Haziran 1998 _____________________________________________________ 69 3.2.5 e-Ticaret Koordinasyon Kurulu (1998-2002) ____________________________________________ 70 3.2.6 KamuNET (1998-2002)______________________________________________________________ 70 3.2.7 VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Bilişim Teknolojileri ve Politikaları Özel İhtisas Komisyonu _________ 71 3.2.8 Türkiye Bilişim Şurası _______________________________________________________________ 71 3.2.9 e-Türkiye Girişimi (2001) ____________________________________________________________ 72 3.2.10 Vizyon 2023 Teknoloji Öngörüsü Çalışmaları ___________________________________________ 73 3.2.11 Bilgi Toplumu Stratejisi (2006-2010) __________________________________________________ 75 3.2.12 2014-2018 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı (Taslak) ________________________________ 77

3.3 AVRUPA BİRLİĞİ ____________________________________________________________ 81 3.4 TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİ ___________________________________________ 87

3.4.1 Avrupa Birliği Çerçeve Programları’na Genel Bir Bakış_____________________________________ 96

4. BÖLÜM

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI

4.1 SİVİL TOPLUM _____________________________________________________________ 105

4.1.1 Sivil Toplumun Amaçları, İşlevleri ve Özellikleri _________________________________________ 111

4.2 SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI _________________________________________________ 112

4.2.1 Sivil Toplum Kuruluşlarının Özellikleri, İşlevleri, Faaliyet Alanları ve Amaçları _________________ 116 4.2.2 Sivil Toplum Kuruluşlarının Türleri ___________________________________________________ 118

4.3 TÜRKİYE’DE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI _______________________________________ 121

4.3.1 1923 Öncesi Dönemde Sivil Toplum __________________________________________________ 121 4.3.2 1923-1945 Döneminde Sivil Toplum __________________________________________________ 122 4.3.3 1945-1960 Döneminde Sivil Toplum __________________________________________________ 124 4.3.4 1960-1980 Döneminde Sivil Toplum __________________________________________________ 126 4.3.5 1980-2000 Döneminde Sivil Toplum __________________________________________________ 128 4.3.6 2000 Sonrası Dönemde Sivil Toplum _________________________________________________ 130

4.4 BİLGİ TOPLUMU BAĞLAMINDA SİVİL TOPLUM ___________________________________ 141

(6)

III

5. BÖLÜM

SİVİL TOPLUM KURULUŞU OLARAK TÜRK KÜTÜPHANECİLER DERNEĞİ

5.1 TARİHSEL SÜREÇTE TKD _____________________________________________________ 148 5.2 TKD’NİN ORGANİZASYON YAPISI ______________________________________________ 189 5.3 BİLGİ TOPLUMU BAĞLAMINDA TKD ___________________________________________ 200

5.3.1 Bilgi Toplumu Bağlamında TKD’nin Faaliyetleri ve Projeleri _______________________________ 204 SONUÇ VE GENEL DEĞERLENDİRME __________________________________________ 213 KAYNAKÇA ______________________________________________________________ 236 EK1: Bilgi Toplumu Bağlamında Önerilen TKD Organizasyon Yapısı _________________ 255

(7)

IV ÖNSÖZ

Bilgi toplumu, kuramsal açıdan ortaya konulduğu günden bu yana popülaritesi sürekli artan ve sorunsalları tartışılagelen bir kavramdır. Karakteristik özellikleriyle toplumsal ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve teknolojik öğelerde geleneksel paradigmaları yıkarak yeni paradigmalar ortaya çıkaran bilgi toplumu kavramı, toplumsal bütünü oluşturan öğeler üzerindeki etkisiyle yeni bir uygarlık oluşturmuştur.

Bilginin yeni uygarlıktaki betimleyici yanı, kaçınılmaz olarak tarihsel süreçte bilgiye atfedilen konumu da değiştirmiştir. Bilgi, geçmişten günümüze insanlık açısından yaşamsal bir öğe olmasının yanı sıra, artık toplumsal yaşamın biçimleyicisi olan ekonominin üretim aracı konumundadır.

Bilgiyi ekonomik üretim aracı kılan, kuşkusuz bilimsel ve teknolojik gelişmelerdir. Kuantum teknolojisinin mikro elektronikte yarattığı devrim bilgisayardan iletişime, robotlardan uydulara geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Buna bağlı olarak da bilgi ve iletişim teknolojileri bilgi toplumunun temel dinamiklerini oluşturmaktadır.

Bilgi toplumu, her ne kadar teknoloji-ekonomi düzleminde kuramsallaştırılmaya çalışılsa da aslında kültür ve uygarlığın senkronize paradigma değişimi üzerine gerçekleşmektedir. Bir başka ifadeyle insanlığın tarihsel süreci açık uçlu bir kompozisyon olarak düşünüldüğünde, bilgi toplumu şu ana kadar yazılan kompozisyonun son tümcesini oluşturmaktadır.

Her toplumsal yapının karakteristik özelliklerine göre kendi olguları vardır. Bilgi ve iletişim teknolojileri bilgi toplumunun temel karakteristikleri olup, iki ana olgu yaratmıştır. Bunların ilki bilgi ekonomisi; ötekisi ise küreselleşmedir. Bu iki ana olgu, kuramlarını destekleyici dinamiklerle toplumsal bütün öğelerini etkisi altına almışlardır.

Gerek bilgi ekonomisi gerekse küreselleşme sürecinin önemli destekleyici unsurlarından biri de sivil toplumdur. Binlerce yıllık geçmişi olan sivil toplum, bu iki ana olguyla yeniden canlanmış; bilgi toplumunun önemli bir aktörü haline gelmiştir.

(8)

V Araştırma konusu olarak bilgi toplumu bağlamında kütüphane-sivil toplum etkileşiminin seçilmesinin iki nedeni bulunmaktadır. Bunların ilki, tarihsel süreçte bilginin geçiş formlarına ve bu formlara bağlı olarak bilgiye erişim kanallarına, kısacası bilginin evrim sürecine yakinen tanıklık eden kütüphanelerin gelinen noktada toplumsal bütün öğelerinde radikal değişimler ve etkiler sağlayan bilgi toplumunda kazandığı önem; ötekisi ise bilgi toplumunda yeniden canlanan sivil toplum olgusudur.

Bu çalışmanın amacı da bilgi-bilgi toplumu-sivil toplum bileşenleriyle kurulan denklemde, Türkiye’de bilgiyi biçimleyen, yöneten ve bilgiyi “organize bir güç” haline getiren kütüphaneler ile kütüphanelerin sivil uzantısı olan Türk Kütüphaneciler Derneği’nin bilgi toplumu bağlamında etkileşimini incelemek ve bilgi toplumu dinamikleri bağlamında Türk Kütüphaneciler Derneği’nin yapması gerekenleri ortaya koymaktır. Bu doğrultuda bilgi toplumunda sivil toplum olgusu ve bunun bağlamda Türk Kütüphaneciler Derneği incelenmiştir. Türk Kütüphaneciler Derneği, mevcut durumu ve ideal durum olarak iki farklı bakış açısıyla ele alınmıştır.

Araştırma konusunun belirlenmesinden tamamlanmasına kadar her aşamada karşılaştığım sorunlarda bana yardımcı olan, motive edici yaklaşımıyla beni sürekli yüreklendiren Sayın Doç. Dr. Berat Bir’e değerli katkıları ve yönlendirmelerinden dolayı teşekkür ederim.

Araştırmanın gerçekleşmesi için ihtiyaç duyduğum bilgi kaynaklarına ulaşmamı sağlayan, beni motive eden değerli meslektaşlarıma, arkadaşlarıma ve dostlarıma çok teşekkür ederim.

Her konuda olduğu gibi, araştırma sürecinin her aşamasında desteğini ve güvenini eksik etmeyen, varlıklarıyla beni her zaman onurlandıran sevgili aileme; manevi desteğiyle beni güçlü kılan sevgili Birsen Yavaş’a sonsuz teşekkürler.

Son olarak da babamın geçirdiği uzun süreli hastalık nedeniyle tez çalışmalarımın aksadığı zorlu bir dönem yaşadım. Beni büyüten, okutan ve bugünlere gelmemde sonsuz

(9)

VI emeği bulunan, bu tez çalışmasının bitmesini en çok görmek isteyen; ancak 4 Eylül 2014’te sonsuzluğa uğurladığım babam Ali Yurtseven’e sonsuz teşekkür ediyor, kendisini rahmetle ve saygıyla anıyorum.

Müslüm Yurtseven İstanbul- 2015

(10)

VII ÖZET

Bu çalışma, bilgi-bilgi toplumu-sivil toplum bileşenleriyle kurulan denklemde, Türkiye’de bilgiyi biçimleyen, yöneten ve bilgiyi “organize bir güç” haline getiren kütüphaneler ile kütüphanelerin sivil uzantısı olan Türk Kütüphaneciler Derneği’nin bilgi toplumu bağlamında etkileşimini incelemek ve bilgi toplumu dinamikleri bağlamında Türk Kütüphaneciler Derneği’nin üstlenmesi öngörülen sorumluluk, misyon ve faaliyetlerini ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır. Araştırmada, bilginin tarihsel süreçteki konumu, toplumsal yapıların ana dinamikleri ve geçiş formları, bilgi toplumu olgusuna bağlı gelişen bilgi ekonomisi ve küreselleşme sürecinde sivil toplumun rolü ile Türkiye’nin bu olgular karşısındaki tutumu üzerinde durulmuştur. Bununla birlikte araştırma konusunun çekirdeğini oluşturan Türk Kütüphaneciler Derneği analiz edilmiş ve bilgi toplumu bağlamında sivil toplum olgusuyla ilişkilendirilmiştir. Araştırma kapsamında kullanılan yöntemler; belgesel kaynak analizi, karşılaştırma ve betimlemedir. Araştırmada, Türk Kütüphaneciler Derneği’nin bir sivil toplum kuruluşu olarak yapısı ve faaliyetleri incelenirken; bilgi toplumu dinamikleri bağlamında Türk Kütüphaneciler Derneği’nin yapması gerekenler ortaya konulmuştur. Araştırmada Türk Kütüphaneciler Derneği’nin bilgi dinamikleri bağlamında yeniden yapılandırılması sonucuna varılmış ve buna yönelik bir yapılandırma modeli sunulmuştur.

Anahtar Sözcükler:Bilgi, Bilgi toplumu, Sivil toplum, Sivil toplum kuruluşları, Kütüphane, Türk Kütüphaneciler Derneği

(11)

VIII ABSTRACT

In this study, in equation which is formed with information-information society civil society, the interaction between libraries and their civil extension Turkish Librarian Association(TLA) is searched into and also in context of the information society, the study is done to put forward the thing needed to be done by Turkish Librarian Association. In this research, the place of information in historical process, main dynamics of social structure and transitions forms, information economy which evolves according to information society fact and civil society’s role in the process of globalization and Turkey’s attitude towards these facts are mentioned. Turkish Librarian Association, which is the core of research, is analyzed and is link with civil society in context of information society. Methods used in research are analysis of documentary sources and description. In the study, while TLA, as a non governmental organization, is examined in aspects of its structure and activities, in context of information society the things needed to be done by TLA are mentioned. In the result of research, as a part of dynamics of information, TLA is need to be restructred and a model to do this is presented.

Keywords: Knowledge, Information society, Non-governmental, Non-governmental organizations, Library, Turkish Library Association

(12)

IX KISALTMALAR LİSTESİ

AB: Avrupa Birliği

ALA: American Library Association

ANKOS: Anadolu Üniversite Kütüphaneleri Konsorsiyumu BİT: Bilgi ve İletişim Teknolojileri

BT: Bilgi Teknolojileri

GSMH: Gayri Safi Millî Hasıla TKD: Türk Kütüphaneciler Derneği

ÜKBMD: Üniversite Kütüphanecilik Bölümü Mezunları Derneği ÜNAK: Üniversite ve Araştırma Kütüphanecileri Derneği

(13)

X ŞEKİL, TABLO VE GRAFİK LİSTESİ

Şekil 1.1: Bilginin oluşumu ______________________________________________________________________ 10 Tablo 1.1: Veri-enformasyon-bilgi arasındaki ayırımlar ______________________________________________ 11 Tablo 2.1. İlkel toplumun özellikleri ______________________________________________________________ 19 Tablo 2.2. Tarım toplumunun özellikleri ___________________________________________________________ 21 Tablo 2.3. Crawford’a göre ilkel toplum ve tarım toplumunun kilit özellikleri ____________________________ 22 Tablo 2.4. Sanayi toplumunun özellikleri __________________________________________________________ 26 Tablo 2.5. Tarım ve Sanayi toplumunun yapısını belirleyen özellikler ___________________________________ 26 Tablo 2.6. Enformasyon toplumu ile bilgi toplumu kavramları arasındaki ayırımlar _______________________ 29 Şekil 2.1: Bilgi ekonomisinin temel unsurları _______________________________________________________ 48 Tablo 2.7 Yeni Ekonomi ile Eski Ekonomi Arasındaki Farklar __________________________________________ 50 Tablo 2.8 İlkel topluluktan bilgi toplumuna uzanan süreçte toplumsal gelişme dinamikleri _________________ 55 Tablo 3.1 Türkiye’de bilgi toplumu alanında yapılan çalışmalar _______________________________________ 65 Tablo 3.2 Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşüm sürecindeki stratejik öncelikleri (2006-2010) ___________ 76 Tablo 3.3 Bilgi toplumu stratejisi eylem planında(2006-2010)eksenler itibarıyla başarı oranları, Haziran 2012 _ 77 Tablo 3.4 2014-2018 Bilgi toplumu stratejisi ve eylem planı eksenleri ___________________________________ 78 Tablo 3.5 Avrupa Birliği’ni Şekillendiren Temel Antlaşmalar __________________________________________ 86 Tablo 3.6 Türkiye-AB ilişkileri kronolojisi __________________________________________________________ 89 Tablo 3.7 Türkiye’nin 6. Çerçeve Programı’ndaki başarı durumu ______________________________________ 97 Tablo 3.8 7. Çerçeve Programı Alt Başlıkları, Amaçları ve Tematik Alanları ______________________________ 99 Tablo 4.1 Sivil toplumun amaçları, işlevleri ve özellikleri ____________________________________________ 111 Tablo 4.2 Sivil toplum kuruluşlarının özellikleri, işlevleri, faaliyet alanları ve amaçları ____________________ 117 Tablo 4.3 STEP uygulamalarında sivil toplumun güçlü ve zayıf yönleri _________________________________ 134 Tablo 4.4 STEP sivil toplum aktörleri listesine göre Türkiye’de sivil toplumun örgütlenme türleri ___________ 135 Tablo 4.5 STEP’e göre Türkiye’de dernek ve vakıfların çalışma alanları ________________________________ 137 Tablo 4.6 STEP’e göre Türkiye’de dernek ve vakıfların faaliyet türleri __________________________________ 138 Tablo 4.7 Türkiye’de dernek, vakıf, sendika, oda ve kooperatif sayıları ________________________________ 139 Tablo 4.8 Bilgi toplumu ve sivil toplumun karakteristik özellikleri _____________________________________ 146 Tablo 4.9 Bilgi toplumu bağlamında sivil toplum kuruluşlarının özellikleri ______________________________ 147 Tablo 5.1 Kütüphanecilik Alanında Çeşitli Ülkelerde Kurulan İlk/Önemli Dernekler _______________________ 151 Tablo 5.2 Kütüphanecilik alanında kurulan bazı önemli derneklerin amaçları ile TKD’nin amacı ____________ 155 Tablo 5.3 1949’daki anatüzüğü ile 1961’deki anatüzüğü arasındaki ayırımlar ___________________________ 160 Tablo 5.4 TKD’nin 2014 yılındaki anatüzüğünün önceki tüzüklerden ayırt edici noktaları __________________ 177 Tablo 5.5 TKD bağlamında Türkiye kütüphaneciliğindeki önemli gelişmeler ____________________________ 179 Tablo 5.6 Tarihsel süreçte TKD’nin eğilimleri ______________________________________________________ 187 Grafik 5. 1 TKD organizasyon şeması ____________________________________________________________ 189 Şekil 5.1 TKD 2014 yılı Türkiye geneli şubeleri ve şubelerdeki üye sayıları_______________________________ 198 Tablo 5.7 Bilgi toplumu bağlamında TKD’nin faaliyetleri ve projeleri __________________________________ 204 Tablo 5.8 Bilgi toplumu dinamiklerine göre TKD’nin değerlendirilmesi _________________________________ 208

(14)

1

GİRİŞ

Geçmişten günümüze toplumsal yapılar dinamik bir ilişki içinde olmuşlardır. Her toplumsal yapı, karakteristik özelliklerine göre kendi olgularını yaratmış ve kendinden sonraki toplum yapısının ana dinamiklerini hazırlamıştır. Toplumsal yapıların karakteristiğinin biçimlenmesinde ekonomik üretim araçları; ekonomik üretim araçlarının biçimlenmesinde teknoloji başat faktör olagelmiştir. Bu bağlamda toplumsal yapı ile teknoloji arasında sıkı ve doğrusal bir ilişki bulunmaktadır. Teknoloji bir olgu olarak düşünüldüğünde bu olguyu harekete geçiren unsur “bilgi”nin kendisidir. Teknolojinin değişimi ve gelişiminde “bilgi” organize bir güç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum tarihsel süreçte bilginin toplumsal yapılardaki konumu ve önemini anlama açısından son derece önemlidir. Bir başka ifadeyle bilgi, her tarihsel dönemin paradigmasını biçimleyici etken unsur olmuştur.

İlkel komünal toplumdan tarım toplumuna, tarım toplumundan sanayi toplumuna, sanayi toplumundan bilgi toplumuna uzanan süreçte, bilginin toplumsal bütünü oluşturan öğeler üzerindeki etkisi sürekli artmıştır. Özellikle sanayi toplumunda yaşanan teknolojik değişim ve gelişim, bilginin toplumsal bütündeki ivmesinin artmasını sağlamıştır. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş formunda ve sonrasında bilgi, toplumsal bütünü oluşturan öğelerin tamamında etkisini göstermiş ve yeni paradigmaların anacı olmuştur.

20. yüzyılın başlarında kavram olarak kullanılmaya başlanan; ancak kuramsal açıdan literatüre II. Dünya Savaşı sonrası giren bilgi toplumu, teknolojinin ekonomik dönüşümü sağladığı uygarlığın son aşaması olup tamamlanmış bir olgu değildir. Kuantum mekaniğinin bilimsel paradigmada yarattığı değişim kısa sürede ulusal ve uluslararası sosyal, ekonomik, teknolojik, politik ve kültürel alanları etkisi altına almıştır. Kuantum teknolojisinin mikro elektronikte yarattığı devrim bilgisayardan iletişime, robotlardan uydulara geniş bir yelpazeyi kapsamaktaydı. Devrim niteliğindeki bu gelişmeler “madde ile maddenin üretimi” anlayışını değiştirerek “bilgi ile bilginin üretimi” anlayışını var etmiştir. Teknobilimsel ürünler yaşamın vazgeçilmezleri arasında yer almıştır. Tarihsel süreçlerde üretim araçlarının “madde” eksenli

(15)

2 yapısı evirilerek “bilgi” haline gelmiştir. Bir başka deyişle üretim faktörleri somut bir düzenden soyut bir düzene evrilmiştir. Bu aynı zamanda güç simgelerini de değiştirmiştir. Yüzyıllar boyunca toplumların gücünü simgeleyen madde, yerini bilgiye bırakmıştır. Bilgi biçimi, özelliği, etkenliği, üretimdeki yeri ile bir güç kavramı haline gelmiştir.

Her toplumsal yapı karakteristik özelliklerine göre kendi olgularını yaratmıştır. Bilgi ve iletişim teknolojileri bilgi toplumunun temel karakteristikleri olup, iki ana olgu yaratmıştır. Bunların ilki bilgi ekonomisi; ötekisi ise küreselleşmedir. Bu iki ana olgu, kuramlarını destekleyici dinamiklerle toplumsal bütün öğelerini etkisi altına almışlardır.

20. yüzyılın ikinci yarısındaki “tekno-ekonomik dönüşüm süreci”nin ürünü olarak ortaya çıkan bilgi ekonomisi, bilgi ve teknoloji eksenli ekonomiyi betimlemektedir. Bilgi ekonomisinin kuramsal yapısı küreselleşme olgusunun dinamiklerini hazırlamıştır. Nitekim 20. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan küreselleşme olgusu, 21. yüzyılın başlarından itibaren toplumsal bütündeki paradigmal değişimlerin tamamını etkilemiştir. Bu bağlamda bilgi ekonomisi ile küreselleşme, gerek kuramsal açıdan gerekse uygulamada birbirini etkileyen ve besleyen iki olgudur.

Küreselleşme sürecinin en önemli sonuçlarından biri de liberal politikaların yeniden güç kazanmasıdır. Kapitalist ekonomik sistemin önemli bir bileşeni olan liberal politikaların, insan gereksinimlerini komplike bir hale evirmesi, bu gereksinimlerin karşılanmasında devlet ve özel sektörün yetersiz kalması, kaçınılmaz olarak devlet ve özel sektörden bağımsız bir oluşumu gerekli kılmıştır. Bununla birlikte toplumsal evrilmeye bağlı bireysel hak ve özgürlüklerin ön plana çıkması da devletten bağımsız yeni bir toplumsal örgütlenmenin rasyonel temellerinin atılmasını sağlamıştır. Bunlara bağlı olarak binlerce yıllık geçmişi olan sivil toplum olgusu yeniden canlanmıştır. Sivil toplumun uzantısı olan sivil toplum kuruluşları da küreselleşme sürecinin önemli bir aktörü haline gelmiştir.

(16)

3 Küreselleşme süreci aynı zamanda bilgi ekonomisi ile bilgi teknolojileri olanakları arasında doğrusal ilişki kurmaktadır. “Yararlı bilgilere” en kısa zamanda erişmek, ulusal ve uluslararası pazarlarda “rekabet edilebilirliğin” önemli bir koşulu haline gelmiştir.

Yararlı bilgi, görecelik arz eder. Burada önemli olan kişiye ya da bir zümrenin yararına olan bilgiye değil; doğru ve tarafsız bilgiye erişebilmektir. Kütüphaneler ve enformasyon merkezleri kuramsal açıdan bakıldığında doğru ve tarafsız bilgiye erişimi olanaklı kılan ve bu çerçevede hizmet bütünlüğü oluşturan yapılardır.

Kütüphaneler, tarihsel süreçte bilginin geçiş formlarına ve bu formlara bağlı olarak bilgiye erişim kanallarına, kısacası bilginin evrim sürecine yakinen tanıklık eder. Bu tanıklık, kütüphanelerin sürekli dinamik kalmaları gerekliliğini meydana getirir. Nitekim kütüphaneler, her dönemin koşullarına göre kendini biçimlemiş ve hizmet trafiğini geliştirmişlerdir.

Bilgi toplumu dinamikleri, toplumsal bütünü oluşturan öğeleri etkisi altına almış ve değiştirmiştir. Kütüphaneler, toplumsal bütün öğelerinin orijinidir. Bir başka ifadeyle kütüphaneler multidisipliner yapısıyla toplumsal olguların tamamını bünyesinde bulundurur. Toplumsal bütünü oluşturan öğelerdeki bu değişim kaçınılmaz olarak kütüphane bilimini, kütüphaneciyi ve kütüphane bağlamında kütüphanenin bütün bileşenlerini doğrudan etkilemiştir.

Bu bağlamda bu araştırmanın amacı, bilgi-bilgi toplumu-sivil toplum bileşenleriyle kurulan denklemde, Türkiye’de bilgiyi biçimleyen, yöneten ve bilgiyi “organize bir güç” haline getiren kütüphaneler ile kütüphanelerin sivil uzantısı olan Türk Kütüphaneciler Derneği’nin bilgi toplumu bağlamında etkileşimini incelemek ve bilgi toplumu dinamikleri bağlamında Türk Kütüphaneciler Derneği’nin üstlenmesi öngörülen sorumluluk, misyon ve faaliyetlerini ortaya koymaktır. Bu araştırmanın hipotezi “Türk Kütüphaneciler Derneği’nin örgütsel gelişimi ve kütüphanelerle güçlü etkileşimi, Bilgi Toplumu dinamikleri bağlamında yapısal değişikler

(17)

4 sağlaması ile olanaklıdır” şeklinde belirlenmiştir. Araştırmanın hipotezine paralel olarak, çalışmanın ortaya çıkması için belgesel kaynak analizi, karşılaştırma ve betimleme yöntemleri kullanılmıştır.

Belirlenen amaç doğrultusunda araştırma beş bölümden meydana gelmektedir:

Birinci bölümde; bilgi kavramı ana hatlarıyla ele alınmış, bilginin kuramsal açıdan veri ve enformasyon ile olan ilişkisi ve ayırımları incelenmiştir. Bununla birlikte bilginin oluşum şekline de yer verilmiştir. Bilginin oluşum şekli kaçınılmaz olarak enformasyon ve bilginin keskin sınırlarını belirlemeyi gerekli kılmaktadır. Zira çoğu kez birbiri yerine kullanılan enformasyon ve bilgi kavramları bugün gelinen noktada bir toplum yapısının tabanını oluşturmaktadır. Bir sonraki bölümde değinilen toplumsal yapılardan “bilgi toplumu”nun gerçekte bilgi toplumu mu yoksa enformasyon toplumu olduğu sorusunun yanıtına zemin hazırlanmıştır. Ayrıca bilginin toplumsal bir güç olduğunu anlamak bakımından bilginin türlerine de yer verilmiştir.

Araştırmanın ikinci bölümünde geçmişten günümüze toplumsal yapılar ve bu yapıların birbiriyle olan etkileşimleri incelenmiştir. Her toplumsal dönem kendi olgularının dinamikleri bağlamında değerlendirilmiştir. İlkel komünal toplumdan tarım toplumuna, tarım toplumundan sanayi toplumuna, sanayi toplumundan bilgi toplumuna uzanan süreçte toplumsal bütün öğelerinin geçirdiği evreler ve bu süreçte toplumsal yapıların geçiş formlarını oluşturan dinamikler anlatılmıştır. Her toplumsal yapı kendinden önceki dönemle karşılaştırılmış, bölüm sonunda da bütün toplumsal yapıların karşılaştırılması yapılmıştır. Konumuzun içeriği ve derinliği açısından bilgi toplumu ve bilgi toplumunun ekonomi-politiğini oluşturan “bilgi ekonomisi” ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Bununla birlikte bilgi toplumunun karakteristik özellikleri, göstergeleri ve sorunsalları üzerinde de yoğunlaşılmıştır.

İkinci bölümü izleyen bölümde “Bilgi Toplumu Olma Yolunda Türkiye” üzerinde durulmuştur. Türkiye’nin bilgi toplumu bağlamındaki çalışmalarından önce, Türk toplum

(18)

5 yapısının sosyal, ekonomik, kültürel, politik ve teknolojik özellikleri incelenmiştir. Bu incelemenin akabinde Türkiye’nin bilgi toplumu olma yolunda yaptığı çalışmalara ve hazırladığı raporlara detaylıca yer verilmiştir. Bununla birlikte Türkiye’nin çağdaşlaşma ve Batılılaşma idesi doğrultusunda Avrupa Birliği’ne üyelik çalışmaları kronolojik olarak incelenmiştir. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile bilgi toplumu etkileşimi detaylıca analiz edilmiştir. Türkiye’nin bilimsel paradigmalar doğrultusunda Avrupa Birliği üyeliği ile bilgi toplumu öncelemesinde, stratejik açıdan hangi yolu izlemesi gerektiği sorusuna ve türevindeki sorulara yanıt aranmıştır.

Dördüncü bölümde ise araştırma konumuzun önemli bileşeni olan sivil toplum kuramı ve sivil toplum kuruluşları incelenmiştir. Sivil topluma tarihsel süreçte atfedilen konumlar ile bilgi toplumu bağlamında sivil toplumun/sivil toplum kuruluşlarının önemi üzerinde durulmuştur. Özellikle sivil toplum ile küreselleşme doktrini arasında oluşturulmak istenen “organik” bağın, bilgi toplumu açısından ne ifade ettiği irdelenmiştir. Bununla birlikte Türkiye’deki sivil toplum kuramı/sivil toplum kuruluşları tarihsel dönemler içinde incelenmiştir.

Son bölümde ise bilgi-bilgi toplumu-sivil toplum bileşenleriyle kurulan denklemde, Türk Kütüphaneciler Derneği incelenmiştir. Bilgiyi yöneten, biçimleyen ve bilgiye yönelik hizmet ağı geliştiren kütüphaneler ile kütüphanecilerin sivil toplum uzantısı olan Türk Kütüphaneciler Derneği’nin tarihsel süreçte nasıl bir etkileşim içinde oldukları saptanmaya çalışılmıştır. Bu bölümün hazırlanmasında dünyada kütüphanecilik alanındaki sivil toplum örgütleri kuramsal açıdan irdelenmiş ve Türk Kütüphaneciler Derneği ile karşılaştırılmıştır. Akabinde Türk Kütüphaneciler Derneği öncelikle sivil toplum, sonrasında da bilgi toplumu bağlamında analiz edilmiştir. Bununla birlikte tarihsel süreçte kütüphanelerdeki değişim ve gelişim karşısında Türk Kütüphaneciler Derneği’nin nasıl aksiyonlar aldığına yanıt aranmıştır.

Araştırmanın hazırlanmasında, her bölüme ilişkin ulusal ve uluslararası kuramcıların görüşlerine yer verilmiştir. Özellikle Türkiye’deki bilgi toplumu çalışmalarında Hüsnü Erkan’ın bilimsel yayınlarından ve Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Bakanlığı yayınlarından sıkça

(19)

6 yararlanılmıştır. Bununla birlikte Sivil Toplum Kuruluşu Olarak Türk Kütüphaneciler Derneği bölümünün hazırlanmasında TKD yayınları ve Türk Kütüphaneciliği Dergisi ile Bilgi Dünyası dergisinden ve Türk Kütüphaneciler Derneği faaliyet raporlarından; ayrıca Mehmet Toplu’nun “Mesleki Bir Örgüt Olarak Türk Kütüphaneciler Derneği’nin Altmış Yıllık Gelişim Çizgisi” adlı makalesinden yararlanılmıştır.

Ortaya çıkan bu araştırmadan Türk Kütüphaneciler Derneği’nin bilgi toplumu ile ilgili çalışmalarında yararlanılması ve bu çalışmalara katkı sağlaması umulmaktadır.

(20)

7

1.BÖLÜM

BİLGİ KAVRAMI

1.1 BİLGİ KAVRAMI

Geçmişten günümüze tüm dinlerin, felsefenin ve pozitif bilimlerin yakından ilgilendiği

bir kavram olan bilginin tanımına yönelik ayrımlı yaklaşımlar bulunmaktadır.1 Önceleri

felsefenin ilgi ve tartışma alanında yer alan bilgi, zamanla bilimsel alanların ortaya çıkmasıyla tüm bilim dallarının konusu haline gelmiştir. Bilgiye dair tanımlar disiplinlerin karakteristiklerine göre şekillenirken genel geçer bir tanım yapmanın çok da olanaklı olmayacağı, yapılan tanımların disipline uygun olarak bilginin ancak bir veya birkaç özelliğini yansıtacağı, zamana ve değişen koşullara göre de tanımsal değişikliklere uğrayacak bir kavram olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim önceleri insanı şekillendiren, haber değeri taşıyan bir olgu

olarak tanımlanırken, bugün bilginin bir ürün, bir meta olduğu üzerinde durulmaktadır.2

Bilginin kavramsal olarak tanımı yapılmadan önce, veri ve enformasyon kavramlarının iyi analiz edilmesi bilginin tanımı açısından oldukça önemlidir. Zira bu kavramlar birbirleriyle yakın ilişki içinde olmalarına karşın ayrımlı yapılara sahiptir. Türkçe literatüre bakıldığında özellikle bilgi ve enformasyon kavramlarının henüz tam anlamıyla sınırlarının belirlenemediği, bu iki terim arasında hâlâ süregelen bir kavram kargaşasının yaşandığı ve çoğu zaman bu iki kavramın birbirlerinin yerine kullanıldığı görülmektedir. Özellikle bu karışıklığın temel nedeni, İngilizce yazılmış yabancı literatürde bilginin karşılığı olarak knowledge, enformasyonun karşılığı olarak da information sözcüğünün kullanılmasıdır. Bu iki sözcük Türkçeye çoğu zaman bilgi olarak çevrilmiştir. Halbuki bilgi ve enformasyon kavramları birbirleriyle doğrudan ilişkili olmakla birlikte, farklı anlamlar yüklenmiş ve farklı olgulara işaret eden iki kavramdır. Bu

1 Fahrettin Özdemirci, Cengiz Aydın, “Kurumsal Bilgi Kaynakları ve Bilgi Yönetimi”, Türk Kütüphaneciliği, c.22, s.1 , (2008), s. 61.

(21)

8

bağlamda veri, enformasyon, bilgi arasındaki ilişki sınırlarının belirlenmesi kaçınılmazdır.3

Zira bir sonraki bölümde değineceğimiz toplumsal yapıların anlam, işlev ve içeriklerinin, kendilerini oluşturan taban öğeleri arasındaki paralelliği göstermede yardımcı olacaktır.

Veri, “bilgi işleme sürecinin temel hammaddesi olarak ve çeşitli sembol, harf, rakam ve

işaretlerle temsil edilen, ham işlenmemiş gerçekler ya da izlenimlerdir.”4

Veri, işlenmemiş ham

enformasyon parçacıklarıdır.5

Enformasyon ise, verilerin, amaca yönelme, kategorize etme, hesaplama, düzeltme ve özetleme gibi metotlarla değer katılmış halidir. Verilerden ayrımlı olarak enformasyonun bir

anlamı vardır ve önemli ayrım yaratan veri olarak tanımlanır6

.

Bilgi, felsefi olarak bilen (özne/ süje) ile bilinenin (nesne/ obje) uyumu biçiminde tanımlanır.7

Bilgi ne özel tip bir nesnedir, ne de herhangi bir şeyin içeriğidir. Bilgi, nesne ile içerik arasındaki ilişkiyi, karşılıklı iletişimi oluşturandır.

Bireylerin uzmanlık ve deneyimlerine dayanan, daha çok beyinde saklı bulunan, çeşitli enformasyon kaynaklarının yorumlanmış şeklidir. Aynı zamanda bilgi, belirli gerekçelerle bir araya getirilmiş enformasyonun, bireyin deneyimleriyle birlikte ayrı yapılara dönüştürülmesi şeklinde ortaya çıkar.8

3 Malik Yılmaz, “Enformayon ve Bilgi Kavramları Bağlamında Enformasyon Yönetimi ve Bilgi Yönetimi” Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, c.49, s.1, (2009), s.96.

4 Mahmut Geyik, Mehmet Barca, “Bilgi Üretimi ve Etkin Bilgi Üretimi Sağlayacak Örgütsel Tasarımların İpuçları”, Bilgi, Ekonomi ve Yönetim, c. II, (2009), s. 57.

5

Ufuk Durna, Yavuz Demirel, “ Bilgi Yönetiminde Bilgiyi Anlamak”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 30, Ocak-Haziran (2008), s.132.

6 İbrahim Güran Yumuşak, “ Bilgi ve Bilgi Ekonomisi Üzerine”, Bilgi, Ekonomi ve Yönetim, Cilt I, (2009), s.2. 7

Hasan Keseroğlu, “Bilginin Bilgisi: Kütüphane ve Bilgi Bilim Sorunsalı”, Türk Kütüphaneciliği, 24 (4), 2010, s.686. 8 Hüseyin Odabaş, “Bilgi Yönetimi”, Bilgi…, Referans Yayınevi, Ankara, 2007, s.100.

(22)

9

Bir başka tanımda da Uçak’ın9

Bateson’dan aktardığı gibi “Bilgi insanın bilişsel yapısında değişiklik yaratan herhangi bir şeydir.

Aydın’a göre bilgi, süje ile obje arasında aktlar aracılığıyla elde edilen zihinsel olgudur. Aynı zamanda Aydın, bu olgunun şekillenmesini “toplumsal” koşullardan ayrı tutmayarak bilgiyi “insan ve toplumların kendisini algılayış ve yorumlayış biçimi” şeklinde tanımlar.10 “…Bilginin toplumsal dayanakları vardır. Bilgi kendi varlığını salt zihinde yer alan bazı işleyiş tarzlarından çok toplumsal ilişkilere borçlu görünmektedir…”11

yaklaşımıyla bilgiye yeni bir boyut kazandıran sosyolojik çalışmalar, bilginin toplumsal belirleyiciliğine vurgu yapan “bilgi sosyolojisi” alanını ortaya çıkarır. Bilgiyi toplumsal eksende ele alan bilgi sosyolojisi, “bilgi toplumsal olarak belirlenir” ve “bilgi toplumsal bir düzen oluşturur” önermeleriyle iki bakış açısına sahiptir. “Bilgi toplumsal olarak belirlenir” önermesine göre insan düşüncesi ve bilinci gerçek yaşamdan kaynaklanmaktadır. “Bilgi toplumsal bir düzen oluşturur” önermesi ise, bilgilerin toplumsal düzenin bir çıktısı olmadığını, aksine toplumsal bir düzenin yaratılmasında anahtar güç olduğunu öne sürmektedir. Bu bağlamda bilgi dinamiktir ve toplumsal olan her şeyle ilişkilidir. Bu noktada McCarthy bilgiyi “bir ya da daha fazla toplumsal grup ya da insan topluluğu tarafından kabul edilen her türlü fikir ve edinim biçimleri; onların kendileri ve ötekiler için gerçek kabul ettikleri olgulara ilişkin fikirler ve edinimler” şeklinde tanımlamaktadır. Bu tanıma göre bilgi, toplumsal etkileşim, iletişim ve örgütlenme biçimlerinden ayrı tutulamaz. Bir

başka deyişle toplumsal gerçeklik, bir toplumun egemen bilgilerinden meydana gelmektedir. 12

Platon’nun bilgiyi “erk”; Francis Bacon’ın, “egemen olmak”; Shera’nın, “hava, su, güneş, besin gibi yaşamsal bir öğe13; Farabi’nin, “uçsuz bucaksız ve kıyısız bir deniz”; Sokrates’in, “iyi olan tek şey”14

olarak tanımlaması kuşkusuz bilginin tanımlarını çoğaltmanın olanaklı olduğunu göstermektedir.

9

Uçak, a.g.m., s. 707. 10

Mustafa Aydın, Bilgi Sosyolojisi, İstanbul: Açılım Kitap, 2010. s. 20.

11 A. Günce Berkkurt. “Bir Bilgi ve Bilme Kuramı Olarak Sosyoloji”. Sosyoloji Dergisi. 3 Dizi, 22. Sayı, (2011), 474. 12

Uçak, ag.m., s.711. 13

Hasan S. Keseroğlu, “Kütüphanenin Tözü: Tarih Öncesi Dönemde Bilgi” Türk Kütüphaneciliği c.19, s.3, (2005), s.9. 14 Doğan Atılgan, “Bilgi Yönetimi Kavramı ve Gelişimi” Türk Kütüphaneciliği, c.23, s.1, (2009), s.201.

(23)

10

Burke’nin15

dediği gibi “Bilgi nedir? sorusunu yanıtlamak, neredeyse ondan daha da ünlü “Doğru (gerçek!) nedir?” sorusunu yanıtlamak kadar zordur. Zira bilgi, düşünme, karar verme, problem çözme, öğrenme, zihinsel durum, iletişim süreci ve işlemleri gibi çeşitli kavramlarla birlikte kullanılanılmaktadır. Bu bağlamda bilgi, disiplinlerin karakteristik özelliklerine göre tanımlanmakta; bu tanımlar da zamana, oluşumuna, niteliğine, etkisine ve uygulama alanlarına göre de biçimlenmektedir.

Sosyolojinin bilgi kuramı bir sonraki bölümde değineceğimiz “toplumsal yapılar”ı anlamak açısından önemlidir. Zira toplumsal evrilmenin, tarihsel süreçteki olay ve olgulara bağlı gerçekleştiği, bu sürecin tarihin her döneminde “bilgi” eksenli şekillendiği görülecektir. Bir başka deyişle, “bilgi” tarihin her deminde anlam, işlev ve içeriği ile toplumsal bir düzen oluşturmuştur.

Bilginin oluşumunu şu şekilde göstermek olanaklıdır.

Yorumlama, işe yarar hale getirme,

İşleme, düzenleme dönüştürme

Veri Enformasyon Bilgi

(Data) (Information) (Knowledge)

Şekil 1.1: Bilginin oluşumu

Kaynak: Nezahat Güçlü, Kseanela Sotırofski, “Bilgi Yönetimi”, Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 4 (4), 2006, s. 4.

Görüldüğü gibi veriler işlenip, düzenlenerek enformasyona, enformasyon da insan usunda yorumlanarak bilgiye dönüşmektedir. Bilginin bu oluşum şekli kaçınılmaz olarak enformasyon ve bilginin keskin sınırlarını belirlemeyi gerekli kılar. Zira çoğu kez birbiri yerine kullanılan enformasyon ve bilgi kavramları bugün gelinen noktada bir toplum yapısının tabanını oluşturmaktadır. Bir sonraki bölümde değineceğimiz toplumsal yapılardan “bilgi toplumu”nun

(24)

11 gerçekte bilgi toplumu mu yoksa enformasyon toplumu mu olduğu sorusunun yanıtı bu kavramlar arasındaki ince çizgileri belirlenmesiyle oluşacaktır. Veri-enformasyon-bilgi kavramları arasındaki ayırımın açıklandığı tablo sorumuzun yanıtını bulmada işimizi biraz daha kolaylaştıracaktır.

Tablo 1.1: Veri-enformasyon-bilgi arasındaki ayırımlar

Veri Enformasyon Bilgi

Henüz yorumlanmamış

sembollerdir.

İşlenmiş veridir. Kullanılabilir enformasyondur. Basit gözlemlerdir. Mevcut durumu

gösterir. Basitçe gerçekleri sunar. Tahminlerde bulunmamıza, sebep sonuç ilişkileri kurmamıza imkan tanır.

Yapılandırılabilir veya kodlanabilir.

Yapılandırılmış, açık, basit ve nettir

Karışık ve kısmen yapılandırılmıştır. Nicel ve nitel olarak yazılı

olarak anlatılabilir Yazılı olarak kolayca anlatılabilir Kelimelerle ve açıklamalarla anlatılması zordur. Yapılan işlemlerin belli

biçimlerde tutulmuş kayıtlarıdır

Hesaplanarak elde edilir. Doğruluğu verilerin bütünleştirilmesi ve hesaplanmasıyla mümkündür

Bağlantılarda, kişiler arası konuşmalarda, deneyim tabanlı anlayışlarda, insanların durumları, sorunları, çözümleri karşılaştırma yeteneklerinde bulunur.

Sahibi yoktur Sahibi yoktur Sahibi vardır, sahipliğe dayanır

Çeşitli teknoloji sistemlerinde depolanır

Bilgi sistemlerince ele alınır Biçimsel olmayan konulara ihtiyaç duyar.

Herhangi bir problemin çözümünde tek basına çözüm olmaz

Genel bir durumdan anlam çıkarmada anahtar bir kaynaktır.

Karar almada, tahminlerde bulunmada,

planlama vs. ana kaynak akıldır.

Araştırma sonucu kitaplarda ve belgelerle şekillenir

Verilerin değerlendirilmesinden oluşur. Veri tabanlarında,

kitaplarda ve belgelerle şekillenir.

Kolektif akıllarda şekillenir, paylaşılır ve deneyimle gelişir Ayrıştırılabilir veya islenebilir Tekrar tekrar kullanılabilirler.

Birbirlerine girebilir.

Çoğunlukla deneyim yoluyla insanların akıllarında ortaya çıkar.

Kaynak: Ufuk Durna, Yavuz Demirel, “ Bilgi Yönetiminde Bilgiyi Anlamak”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 30, Ocak-Haziran, (2008), s.137.

(25)

12 Tablodan da görüleceği üzere bilgiyi, enformasyon ve veriden ayırımlı kılan en önemli olgu “insan” olgusudur. İnsanın düşüncesinden bağımsız var olan veri ve enformasyon, insan usunda yorumlanmadan, işlenmeden “bilgi” olamamaktadır.

Nitekim Zaim16, bilgiyi enformasyondan ayıran en önemli özellikleri;

 Bilgi insana ait bir kavamdır. Bilgi insanın bildiği bir şeydir.  Bilgi düşünmenin-zeka ve fikrin- bir ürünüdür.

 Bilgi, geçmiş ve gelecekle bağlantılıdır; ancak içinde bulunduğumuz zaman diliminde üretilir.

 Bilgi sosyal bir kavramdır. Toplumun ve sosyal çevrenin bilgi üzerinde önemli bir etkisi vardır.

 Bilgi sosyal çevreler arasında çeşitli biçimlerde dolaşır.  Yeni bilgi ancak geçmiş bilgiler kullanılarak üretilir

olarak belirtir.

1.2 BİLGİ TÜRLERİ

Bilgi kullanım amacına yönelik olarak anlam kazanır. Doğal olarak da kullanım amacı da birbirinden ayrımlı türleri beraberinde getirecektir. Bilgiyi başka bakış açılarına göre gruplandırmak da olanaklıdır. Ancak konumuz gereği, bilgi türlerine kullanım amacına göre bir bakışla değerlendirmeyi uygun bulduk. Kullanım amaçlarına göre bilgiyi; açık bilgi, örtük bilgi, stratejik bilgi, bireysel bilgi17, kurumsal bilgi18 diye türlere ayırmak olanaklıdır.

16 Halil Zaim, Bilginin Artan Önemi ve Bilgi Yönetimi, İşaret Yayınları, İstanbul 2005. s.71. 17

Ufuk Durna, Yavuz Demirel, a.g.m. s. 141. 18 Hüseyin Odabaş, a.g.e., s.100.

(26)

13

1.2.1 Açık Bilgi

Açık bilgi, bir araya getirilmiş, çoğunlukla metin, tablo vb. şekillerde sunulan bilgi türlerinden birisidir.19

Bilgisayar programları ve kitap gibi yazılı dokümanlar açık bilgiye örnek olarak gösterilebilir.20

Açık bilgi yapısı itibariyle yoruma açık ve objektif bir özellik taşır. Organizasyondaki elemanların hepsi, açık bilgiyi rahatça anlar ve yorumlar.

1.2.2 Örtük Bilgi

Kişilerin beyinlerinde var olan, bildikleri ancak çoğu zaman ifade edemedikleri bilgi türüdür. Örtük bilgi aynı zamanda kişinin inançları, değerleri, hisleri, kabiliyetleri, tecrübeleri ve alışkanlıklarıyla da bağlantılıdır. Odabaş, örtük bilginin sadece insan zihninde oluşmadığını kayıtlı olduğu halde erişilemeyen bilginin de örtük bilgi olduğunu savunarak, örtük bilgiye yeni

bir anlam kazandırır.21

Odabaş, bu tutumuyla kaçınılmaz olarak haklıdır. Zira, erişilmeyen bilgi üzeri örtülü bilgidir. Örtük bilgi, bireyin bilgiyi beyninden dışa vurumu sonrasında açık bilgiye dönüşür. Açık bilgiye dönüşen örtük bilgi, bireyler tarafından yorumlanır ve bireylere “yeni bilgi” üretebilme olanağı doğar.

1.2.3 Stratejik Bilgi

Stratejik bilgi, uzun dönemli stratejik yönetim faaliyetleri ile ilgili bilgidir. Stratejik bilgi, stratejik kararların alınmasında, uygulanmasında ve kontrolünde kullanılır. Belli bir düzene bağlı olmayan bu bilgi, işletmenin çevresi ile bir bütün olarak değerlendirilmesine yönelik olduğundan genellikle geniş kapsamlı ve aynı zamanda özet bilgidir. Stratejik bilginin çoğunlukla işletme dışı kaynaklardan elde edildiğini, tahmini ve kolektif niteliğe sahip olduğunu da söylemek olanaklıdır. Stratejik bilgi, rakipler ve onların stratejileri hakkında, pazarın özellikleri ve değişen

19 Ufuk Durna, Yavuz Demirel, a.g.m. s. 143. 20

Yumuşak, ag.e., s.2. 21 Atılgan, a.g.m., s.204-205.

(27)

14 müşteri tercihleri hakkında, teknolojik gelişmeler ve bunların işletme işlevlerine uyarlanması ile

ilgili en güncel yeniliklerin ortaya çıkmasını olanaklı hale getirir.22

Stratejik bilgi, organizasyonların kısa, orta ve uzun vadeli planlarında organizasyonlara oldukça yarar sağlar.

1.2.4 Bireysel Bilgi

Bireylerin görerek, okuyarak, gözlemleyerek elde ettiği kişisel etkinliktir. Burada önemli olan bireyin özne durumunda olması ve eylemi gerçekleştirmesidir. Bireylerin dünyada var olan tüm bilgileri bilebilmeleri olanaklı değildir. Bu bağlamda bireyin ilgi ve uzmanlık alanları devreye girer. Özel bir koşul ya da koşullar dışında bütün bireylerin bir bilgi birikimi vardır.

1.2.5 Kurumsal Bilgi

Kurumsal bilgi; kurumun etkinliği, denetimi, yönetimi, geliştirilmesi vb. ile ilgili olarak üretilen, alınan, kullanılan ve bu nedenle özel bir nitelik kazanan her türlü düşünce, olgu ya da olgulardır.23

Bu düşünce ya da olgular, belli bir yerde kayıtlı değildir. Yalnızca, kişilerin beyinlerinde tutulur. Kurumsal bilgi, çalışanlar, hizmet verilen kişiler, hizmetin kendisi,

kurumun çalışma biçimi, sistemi ve süreçleri hakkındaki bilgilerden oluşur.24

Bilgi türlerinin yukarıdaki tanımlarına bakıldığında, bilginin hangi türü olursa olsun kişi-organizasyon-devlet açısından, ne kadar hayati bir öneme sahip olduğu bir kez daha görülmektedir. Kaldı ki, bilginin her türünü ayrı bir güç ayrı bir kazanç olarak görmek kanımca doğrudur. Ne var ki bilgi organizasyonlar açısından sadece belirli anlarda gerekli olan bir değer olmaktan çıkmış ve yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren de üretimin faktörü, girdi yapısı, önemli bir rekabet unsuru ve yaratıcılığın temel kaynağı olarak görülmüştür. Bilgiyle ilgili bu perspektif kuşkusuz kendiliğinden oluşmamıştır. Bilginin ekonomik anlamda bir “güç” olarak

22 Ufuk Durna, Yavuz Demirel, a.g.m. s. 146-147. 23

Fahrettin Özdemirci, a.g.m., s.63. 24 Hüseyin Odabaş, a.g.e., s.100.

(28)

15 görülmesi, teknolojideki değişim ve gelişimle birlikte olmuştur. Teknolojideki bu değişim bilginin ekonomik anlamda önemini artırmıştır.

(29)

16

2. BÖLÜM

TOPLUMSAL YAPILAR VE BİLGİ TOPLUMU

2.1 TOPLUMSAL YAPILAR VE TÜRLERİ

“Hayatta değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Herakleitos bu öğretisiyle durağan

hiçbir şeyin olmadığını; aksine her şeyin bir değişime tabi olduğunu söyler. İnsan da durağan olmayan, sürekli değişen ve gelişen bir varlıktır. Geçmişten günümüze kadar insanlar biyolojik ve toplumsal anlamda çeşitli evrimsel değişim ve dönüşümler yaşamışlardır. İnsanlığın evrimsel sürecini anlamak, bu süreci sınıflandırmayı gerekli kılar. Bu sürecin sınıflandırılmasında, değişim ve dönüşüm olgularının toplumsal bazda ele alınması kaçınılmazdır. Zira toplumsal evrimleşme insanın evriminden ayrı olarak düşünülemez. Bu bağlamda insanlığın değişim ve dönüşümleri toplumsal bazda ele alınmalı ve incelenmelidir.

Toplumlar dikotomik bir sınıflandırmayla “İlkel Toplum” ve “Uygar Toplum” olarak iki başlık altında sınıflanır. Bu toplum sınıflandırması, toplumsal bazda yaşanılan değişim ve dönüşümü anlamak, daha sistemli çalışabilmek adına yapılmıştır ve bu, toplum sınıflamalarının ana gövdesini oluşturur.25

İlkel topluluk ile uygar toplum arasındaki farklılık insanın yerleşik hayata geçmesidir. Bu farklılıktan yola çıkarak toplumsal sınıflamayı biraz daha daraltan Toffler, toplumları üç dalgaya ayırır. Toffler’e göre birinci dalga “Tarım Toplumu”nu, ikinci dalga “Endüstri Toplumu”nu ve üçüncü dalga da “Bilgi Toplumu”nu temsil eder.26

Toffler iki önemli dalganın yaşandığını ve üçüncü dalganın yaşanmakta olduğunu belirtir.

25 Nesrin Akıncı Çötok, “Sanayi Toplumundan Bilgi Toplumuna Geçis Sürecinde Eğitim Olgusu”, Yüksek Lisans Tezi. Sakarya Üniversitesi, Sakarya, 2006, s. 17.

26

Alvin Toffler, Üçüncü Dalga: Bir Fütürist Ekonomi Analizi Klasiği (çev. Selim Yeniçeri), Koridor Yayıncılık, İstanbul 2008, s. 11.

(30)

17 Her toplum kendi karakteristik özelliklerine göre kendi olgusunu ve kendinden sonraki toplum yapısını biçimlendirerek “bir üst toplum” modeli yaratmıştır.

2.2. İLKEL TOPLUM

Bookchin ilkel toplumları “ekonomik ve politik devletleri olmayan, doğal dünyayla kuvvetli bir dayanışmanın var olduğu toplumlar” şeklinde tanımlar.27

İlkel olarak adlandırılan insanların en belirgin özelliklerinden biri kabileler halinde yaşamaları, beslenme, barınma ve korunma gibi fizyolojik gereksinimlerinin karşılanmasına yönelik bir yaşam biçimine sahip olmalarıdır. Beslenme için avlanma, barınma için uygun mağara ve ağaç kovuklarının bulunması, doğal olaylar ve diğer canlılardan korunmak için bazı basit araçların geliştirilmesi,

çoğunlukla deneme-yanılma ve doğal gözlemlerle edinilen bilgilerin sonucudur. 28

Göçebe bir yaşamın hakim olmasından dolayı herhangi bir yerleşik toplumsal kural ya da düzen bulunmamaktadır. Ekonomik yaşam genel çerçevede avcılık ve toplayıcılık ile sınırlıdır. Şenel, 29

ilkel topluluğun ekonomisini üretim öncesi asalak ekonomi olarak değerlendirir. Asalak ekonomin ve onunla birlikte bu ekonomiye sahip toplulukların birçok sınırlılıkları vardır. Bu sınırlılıklar ekonomik yapının toplumsal ve düşünsel yapıları etkileyebilmesinin önüne birçok darboğazlar çıkarır.

Asalak ekonominin en önemli darboğazı üretimin bilinmemesidir. Bu durum “üretim darboğazlığı”na neden olur. İlkel topluluk bazı basit araçlar üretebilmiş fakat yiyecek üretimine geçememiştir. Bu nedenle asalak ekonomiye sahip ilkel topluluklar iklime, doğal çevreye özellikle de bitki örtüsüne ve hayvan topluluğuna sıkı sıkıya bağlıdır.

27 Banu Aygün, Ahmet Mutlu. “Ekolojik Toplumun Organik Toplumlailişkisi Üzerine”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, c. 61, s.1, (2006), s.5.

28 İlhami Fındıkçı, Bilgi Toplumunda Yöneticilerde Kendini Geliştirme, Kültür Koleji Eğitim Yayınları, İstanbul 1996, s.41.

29

Alaeddin Şenel, İlkel Topluluktan Uygar Topluma: Geçiş Aşamasında Ekonomik, Toplumsal, Düşünsel Yapıların Etkileşimi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara 1982, s. 84-87.

(31)

18 Bir diğer önemli darboğaz da “nüfus darboğazı”dır. Türden üyelerden oluşan ilkel toplulukların nüfuslarının artışı, farklılaşmış uygar topluluklarda olduğu gibi toplumsal yapının farklılaşmasına yol açmaz. Nüfusun ortak geçim etkinliklerinden gerektirdiği sayının altına düşmesi, topluluğun ekonomisini etkilemesiyle kalmaz, topluluğun varlığını da tehlikeye atar. Nüfusun beslenme kaynaklarıyla doğru orantılı olmayışı topluluğu açlıkla karşı karşıya getirir.

Asalak ekonominin “teknolojik darboğazı” kullanılan ve üretilen araçların ilkelliğinden kaynaklanır. Bu darboğaz, çalışmanın verimliliğinin düşük kalmasına yol açıp, verimli bireysel ve ortak çalışma yöntemlerinin geliştirilmesini engeller.

Asalak ekonominin bir başka önemli sınırlılığı “göçebelik darboğazı”dır. Bir bölgede ne kadar çok kalınırsa avcılığın ve toplayıcılığın verimi o kadar düşer. Bu durum sürekli göç etmeyi gerektirir.

Asalak ekonominin üretim dar boğazından sonra en önemli sınırlılığı “Toplumsal artı darboğaz”dır. İlkel topluluklar avcılık ve toplayıcılık dışında hiçbir zaman geçimlerini sağlayacak bir etkinlikte bulunmamıştır. Bu durum ilkel toplulukların “toplumsal bir artı” yaratamamalarına neden olmuştur. Bu darboğaz, emeğin verimliliğinin düşüklüğüne yol açan teknoloji darboğazıyla, yiyecek depolama olanaklarını sınırlayan göçebelik dar boğazıyla, nüfus değişim darboğazıyla ilişkilidir.

Asalak ekonominin toplumsal artı sağlayamaması ilkel topluluğu “değişim darboğazı”na sokmuştur. Toplumsal bir artı üretimin olmaması ilkel ekonominin kendi iç dinamikleriyle sınırlarını aşamayacağını gösterirken, değişim darboğazı da bu yolda dıştan gelebilecek toplumsal etkilere yolları kapamış olur. Böylece ilkel toplumun ekonomik yapısının iç ve dış sınırlıkları onun toplumsal ve düşünsel yapılarının gelişmesini sınırlar.

(32)

19 İlkel toplumların karakteristik özelliklerinden biri de “komünal paylaşım ve eşitlikçilik” anlayışının hakim olmasıdır. Grup içi saldırganlığı ve rekabeti reddeden, yaşam kaynaklarını serbestçe paylaşan, grup işbirliği bağlamında eşitlikçiliğe önem veren toplumlardır. Bu toplumların “yazı”ya sahip olmamaları kendilerine ilişkin toplanabilecek veri kıtlığının nedenidir. Bu nedenle bu toplumlara ilişkin toplanacak verilerin büyük bölümünü

gözlemlenebilen davranış kalıpları oluşturur.30

Tablo 2.1. İlkel toplumun özellikleri

Ekonomi Asalak ekonomi

Temel Üretim Etkeni Yok. Avcılık, toplayıcılık

Enerji Kaynağı İnsan

Temel Yerleşim Birimi Yok. Göçebe

Dünya Görüşü Skolastik

Eğitim Yok

İş Bölümü Soylular, askerler, köleler ve serfler

Güvence Aile

İletişim Söz

2.3 TARIM TOPLUMU

İlkel topluluklardan ilk uygar topluluklara dönüşümün yedi bin yıl önce üç yerde; Tigris ve Euphrates (Mezopotamya) vadilerinde, Nil vadisinde ve İndus vadisinde doruk noktasına

(33)

20 ulaştığı belirtilmiştir.31

Toprağın işlenmeye başlanması, insanlık tarihi açısından son derece önemli bir dönüm noktasıdır. Zira tarım yerleşik hayatın başlangıcını oluşturduğu gibi yaşamsal araç-gereçlerin geliştirilmesini, “toplumsal” yaşamı da beraberinde getirmiştir.

Tarım toplumunda ekonominin, aile yapısının ve kültürün temelinde “toprak” bulunmaktaydı. Temelde merkeziyetçi olmayan ekonomik yapı içinde, her topluluk kendi gereksinimlerini karşılayabilmekteydi. Tarım toplumunda insan, coğrafi ve iklimsel koşullara fazlasıyla bağlı bir tarım ekonomisinin sürdürülmesinin motoru konumundaydı. Bir başka deyişle insan, tarım toplumun ana enerji kaynağıdır. Üretim aşamasında insanın teknik olanakları

ilkel topluma göre önde; bugüne kıyasla yok denecek kadar azdır.32

Tarıma geçiş insanların yaşam biçimlerinde ilkel topluluklara göre büyük değişim ve dönüşümler yaratmıştır. Toplumsal hiyerarşinin maddi temelleri; toplumsal sınıfların oluşması

bu değişim ve dönüşümün önde gelen sonuçlarındandır. 33

Özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla bireysel sahiplenmeler ve yaratılan hiyerarşi, toplumda “eşitliği” bozmuştur. İlkel toplumlardaki insan değerleri, insanı doğa bütünlüğünün içine sokarken; yeni değerler insanın yüzünü doğadan çevirmeye neden olmuştur. Bir başka değişle toplumsal değerlerin değişimi sonucu ortaya çıkan toplumsal sorunlar doğaya ait duyguların, düşüncelerin ve tutumların değişim kaynağı olmuştur. Bu dönemle birlikte günümüze dek doğadan uzaklaşma, toplumsal sorunlarla koşut olarak artmıştır.34

Skolastik, dogmatik bir dünyası olan tarım toplumlarında bilgi, pratik bilgelik anlamında sosyal bir boyuta sahipti. Bir zanaatkarın ya da ustanın kalfaya/çırağa bilgisini aktarması büyük çaba gerektirmektedir. Çünkü kalfa/çırak ancak görerek öğrenebilmekte, hatta bir çırağın usta olabilmesi için çoğunlukla yaşamının yarısını harcaması gerekmektedir. Yeniliği (zamanın teknolojisini) yaratan usta, bu yeniliği imal ettiği üründe kullanarak somutlaştırmaktadır. Sonuçta

31

C. E. Black. Çağdaşlaşmanın İtici Güçleri, (çev. F. Gümüş) Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1986, s.2. 32 Mehmet Meder. “Bilgi Toplumu ve Toplumsal Değişim”, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, s. 9, (2001), s.73.

33

Aygün, Mutlu, a.g.m., s.13 34 Aygün, Mutlu, a.g.m., s. 15.

(34)

21 da bilgiyi zaman içinde yanında çalışanlara aktarmaktadır. Aslında bilgisini aktarmak ustanın en çok ilgi duyduğu alan değildir. Arz talep yasasına göre ustanın bilgisini yayması ona daha çok rakip çıkması anlamına gelir ki bu da ustanın gelirini azalmaktadır. Bu bağlamda tarım toplumunda bilginin dağılması sınırlıdır. Pratik bilginin dışında kalan bilgi de yalnızca rahiplere ve soylulara açıktır. Bu durum karanlık çağ olarak adlandırılan Ortaçağ’ın yaşamasına neden olmuştur. Zira bilginin sadece birilerinin tekelinde, güdümünde olması kuşkusuz toplumda bilgiye, bilimsel üretime dair “kısır bir döngü” yaratmakla kalmamış, var olan bilgiyi de yok etmiştir.35

Tarım toplumunun özellikleri şu şekilde belirtilebilir:

Tablo 2.2. Tarım toplumunun özellikleri

Ekonomi Takas ekonomisi

Temel Üretim Etkeni Toprak

Enerji Kaynağı İnsan

Temel Yerleşim Birimi Köy

Dünya Görüşü Skolastik

Eğitim Dinsel örgün eğitim

İş Bölümü Soylular, askerler, köleler ve serfler

Güvence Aile

İletişim Söz ve yazı

Kaynak: http://anlamgezgini.com/makalelerm/57-tarmdan-bilgiye-doru.pdf (Çevrimiçi, 21.03.2013 tarihinde erişilen yayından derlenmiştir.)

Tarım toplumunun insanlık tarihi açısından büyük bir değişim ve dönüşümü gerçeklediği yadsınamaz bir gerçektir. Bu gerçeklik ilkel toplum ile tarım toplumunun özellikleri karşılaştırmalı olarak incelendiğinde daha iyi anlaşılacaktır.

35

Esra Seyhan Aşık, Bilgi Toplumu Çerçevesinde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Uyumu, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Trabzon, 2006, s.43.

(35)

22

Tablo 2.3. Crawford’a göre ilkel toplum ve tarım toplumunun kilit özellikleri

İlkel Toplum Tarım Toplumu

Teknoloji Enerji: Malzemeler: Araçlar: İnsan

Hayvan postu ve taşlar

Asgari düzeyde kesme veya dövme (normal olarak taş yapımı)

İnsan, hayvan, rüzgar

Yenilenebilir kaynaklar (ağaçlar, pamuk yün) İnsan kasının kullanımı (kaldıraç ve vinçler veya doğal güçleri çalışır duruma getirme-yelken, su değirmeni) Ekonomi Üretim Yöntemi: Ulaşım Sistemi: Haberleşme Sistemi: Ekonomik Faaliyet: Yok Yürüme Konuşma

Toplayıcılık, avcılık, balıkçılık

El sanatları

At, vagon, yelkenli gemi Konuşma, el yazımı

 Kendi kendine yeterli yerel ve ademi merkeziyetçi bir ekonomi, piyasa değeri olmayan temel yiyecek maddelerinin üretimine dayalı ekonomik faaliyet.

 Köy ekonomisi düzeyinde emekte basit iş bölümü: Düzeyleri açıkça belirlenmiş sınırlı sayıda otorite (soylular, rahipler, askerler, köleler ve serfler)

 Ekonomide birincil kaynak: Toprak

Sosyal Sistem Küçük gruplar veya aşiretler  Cinsel rollerin açıkça belirlendiği hareketsiz büyük aile ve ailenin birincil güvenlik sistemi olması

 Seçkinlerle sınırlı kalan eğitim

Politik Sistem Aşiret yaşlılarının ve şefin kuralları çerçevesinde temel politik birim olarak aşiret

Feodalizm: Hukuk, din, sosyal sınıf ve politika doğumla kazanılan otoriteyle (aristokratik kurallar) toprağın yönetimini belirlemektedir. Temel politik birim yerel topluluktur.

Paradigma Dünyanın tamamen doğal şekliyle gözlenmesi

Bilim temelli: Matematik (cebir, geometri), Astronomi

Merkezi düşünce: İnsanların üstün güçler (örneğin tanrı) din, mistik görüş, (astroloji) tarafından kontrol edildiği şeklindedir. Değer sistemi doğayla uyuma dayanmaktadır.

Kaynak: Hüsnü Erkan, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1997, s.110.

(36)

23 Görüldüğü gibi ilkel toplumdan tarım toplumuna doğru büyük bir gelişim süreci yaşandığı açıktır. İnsanlık bu gelişimi yaşamadan sanayi toplumuna geçemezdi.

2.4 SANAYİ TOPLUMU

Tarım toplumunun yüzyıllar boyu gelenekselleşmiş değerler sistemi ve buna bağlı oluşan durağan dünya görüşü, Sanayi toplumunun dinamikleriyle değişime uğramıştır. James Watt’ın 1756’da buhar makinesini bulması ve bunu bir enerji kaynağı olarak kullanması, teknolojik açıdan; Adam Smith’in 1776’daki “Milletlerin Serveti” adlı eseri ekonomi bilimi açısından;

1789’daki Fransız Devrimi de politik gelişmeler açasından önemli dönüm noktalarıdır.36

Teknolojik-Ekonomik-Politik dinamikler, sosyo-kültürel yapıyı oluşturan kurumları; ahlak değerlerini, aile kurumunu, siyaseti, eğitimi, nüfus ve toplumsal ilişkileri kendine özgü nitelikleriyle biçimlemiştir. Bu bağlamda sanayi toplumu, Sanayi Devrimi ve Fransız Devrimi’nin sonucunda ortaya çıkmıştır. Bir başka deyişle sanayi toplumu sosyo-ekonomik gelişmenin maddi temelleri Sanayi Devrimiyle; toplumsal, politik ve düşünsel temelleri de

Fransız Devrimi ile oluştu.37

Bu iki devrim, Avrupa’da 16. yüzyıldan başlayan devrim çağının bir sonucu ve 20. yüzyıla kadar da tüm dünyada etkili olan devrimlerin nedeni olarak değerlendirilmektedir.38

Sanayi devrimi, 18.yüzyılda başlayıp, 19. yüzyılın ortalarına kadar süren bir sanayileşme sürecidir. Bu süreç aynı zamanda demir ve kömürün ana enerji kaynağı ve hammaddeyi oluşturmasından ve bunun fabrikalarda işlenmesinden dolayı makineleşme çağı olarak da adlandırılmaktadır.. Makine kullanımının artışı ve yaygınlaşmasıyla beraber, büyük fabrikaların ortaya çıkması bu çağı, önceki çağlara/dönemlere göre ayırıcı kılar. İlkel toplumun avcı ve

36 Erol Kutlu, Bilgi Toplumunda Kalkınma Stratejileri, Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, 2000, s.7. 37 H. Hüsnü Erkan, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, Türkiye İş Bankası, Ankara, 1992, s.3. 38

Y. Furkan Şen, Globalleşme Sürecinde Milliyetçilik ve Ulus-Devletin Konumu, Gazi Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2004, s.84.

Şekil

Şekil 1.1: Bilginin oluşumu ______________________________________________________________________ 10 Tablo 1.1: Veri-enformasyon-bilgi arasındaki ayırımlar  ______________________________________________ 11 Tablo 2.1
Tablo 1.1: Veri-enformasyon-bilgi arasındaki ayırımlar
Tablo 2.1. İlkel toplumun özellikleri
Tablo 2.2. Tarım toplumunun özellikleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

 Özel etkinlikler (örn. – Güçlü kütüphane dernekleri yaratma, Haiti’ye yardım, IFLA Başkanı özel toplantıları)..  Bölümler (Divisions)–

Bu dönemin ortaya koyduğu kanunlar genel olarak Batılı benzerlerinin taklidi şeklinde ortaya çıkmış olmasına karşın, arazi konusunda ortaya çıkan irâde 4 ve

Avrupa Kardiyo- loji Derneği'nin organ ı olarak uluslararası naşirlerce yayınlanan kimi yeni dergile r bile bu tür indeksiere.. alınmak üzere birkaç yıl

Yayınların asgari bilimsel standardını sağlayan peer review sistemimiz, yayın kurulunun kararına her ma- kale için iki danışmanca değerlendirmenin ışık

Yazarları mızın çalış tığı kurum lar listes inin başında (Tablo 1) bu yıl yine İ stanbul'da yerleşik dört büyük kardiyoloji merkezi ile TKD gel- mekte, onları

sayısı da yaklaşık 1/4 arttırılarak, makale akımının çoğalması halinde tecelli eden iltifat yanıtlanmaya çalışıldı (Şekil 1 ).. Bu değişime uyum

Yazarlarımız ve hakemlerimiz için yazı dili konu- sunda, Türk Kardiyoloji Derneği Nomenklatür Ku- rulunun yeni çıkardığ ı ve hekimlerirnize yaygın ola- rak

çoğunluğundan ayıran temel unsur, her makalenin en az bir hakemin gözden geçirilmesinden sonra,. çoğu kez gereken tadilat yapılarak yayınlanması, yayın için