• Sonuç bulunamadı

Türkiye Selçukluları zamanında Danişmend ilinde Ahiliğin teşkilatlanması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye Selçukluları zamanında Danişmend ilinde Ahiliğin teşkilatlanması"

Copied!
211
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANA BİLİM DALI ORTAÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

TÜRKİYE SELÇUKLULARI ZAMANINDA

DANİŞMEND İLİ’NDE AHİLİĞİN TEŞKİLATLANMASI

Özhan BAYRAM

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

PROF. DR. Mustafa DEMİRCİ

(2)
(3)
(4)

ÖNSÖZ

Türkiye Selçukluları döneminde Anadolu’da teşkilatlanmış olan Ahi Teşkilatı Türk insanının vücuda getirdiği en önemli toplumsal kurumlardandır. Günümüzde yapılan araştırmalar sonucu kuruluş safhası ve süreç içerisindeki gelişimi, yapısı, işleyişi ve toplum hayatına kattığı yararlılıklar ortaya çıkarılmış olan bu teşkilatın birçok yönü artık bilinmektedir. Gerçektende ahilik, yeni fethedilmiş Anadolu coğrafyasında Türklerin Gayr-ı Müslim halk karşısında tutunması, sosyo-ekonomik faaliyetlerin içerisinde yer alması konusunda önemli görevler üstlenmiştir. Fakat yapılan tüm çalışmalara rağmen Ahi Teşkilatının hala aydınlatılamamış yönleri de mevcuttur.

Bunların başında ise ahiliğin bölgesel olarak teşkilatlanması ve bu teşkilatlanmanın ne şekilde gerçekleştiği olgusu gelmektedir. Bu gaye ile “Türkiye Selçukluları Zamanında Danişmend Đli’nde Ahiliğin Teşkilatlanması” adlı çalışmada Ahilik Teşkilatının Danişmend Đli’nde ne şekilde oluştuğu belirlenmeye çalışılacaktır. Yapılan tespitler ve kaynaklar dâhilinde Ahilik Teşkilatının Danişmend

Đli’nde Evhadü’d-din Kirmanî’nin halifeleri ve bağlılarının çalışmaları, bölgenin sahip olduğu milli kimlik ve ticarî fonksiyonları sayesinde ortaya çıktığı ve süreç içerisinde kurumsallaştığı belirlenecektir.

Çalışmanın giriş kısmında, öncelikle kaynaklar ve araştırmalar tanıtılacaktır. Kaynakların çalışmada ne gibi yararlılıklarının olduğu belirtilecek ve kaynak hakkında özet bilgiler verilecektir. Ayrıca, çalışma konusunu ilgilendiren çağdaş araştırmalar hakkında değerlendirmeler yapıldıktan sonra Danişmend Đli’nin Türkleşme süreci ele alınacak ve çalışma alanının sınırları ve konunun sınırlandırılması yapılacaktır. Çalışma alanı Tokat merkez olmak üzere, Sivas, Amasya, Kayseri ve Çorum olarak değerlendirilecektir. Ardından bölgenin ekonomik-sosyal yapısı incelenecektir. Asıl konuya geçmeden önce Evhadü’d-din Kirmanî ve halifelerinin Danişmend Đli’ndeki faaliyetleri açıklanacak son olarak da Ahi Teşkilatının kuruluşu anlatılacaktır.

(5)

Birinci bölümde Tokat, Sivas, Amasya, Kayseri, Çorum il, ilçe ve köylerinde ahilik yapılanmaları ele alınacaktır. Bu şehirlerde ahilerin meydana getirdiği maddi kültür varlıkları olan zaviye, tekke, mescit ve türbelerin tespitine çalışılacaktır. Önemli ahi simalarının hayatları anlatılacak, tespit edilenlerin türbeleri tanıtılacaktır. Ayrıca vakfiye suretleri bulunan ahilerin tekke, zaviye ve mescitlerine vakfettikleri vakıf müştemilatları belirlenecektir. Ahilere ait maddi kültür varlıklarının günümüzde ayakta kalabilenleri ve özellikleri anlatılacaktır. Son olarak Danişmend

Đli’nde ahilere ait vakıfların Osmanlılar dönemindeki durumuna değinilecek, tahrir ve muhasebe defterleri üzerinde yapılmış araştırmalardan istifade edilerek ahi vakıflarının süreç içerisindeki durumu gözlenecektir.

Đkinci bölümde bölgede gerçekleşen bir takım siyasi, askeri ve sosyal olaylar üzeride durulacaktır. Bu bağlamda Türkiye Selçuklu döneminin en önemli toplumsal hadiselerinden biri olan Babailer hareketinin bölgedeki yansımaları tespit edilerek, Danişmend Đli ahilerinin bu olayla ilgileri belirlenecektir. Olayın sonuçları ve ahiler üzerindeki etkileri ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Babailer hareketinin hemen ardından gerçekleşen Moğol istilasının bölgeye etkileri ve bu istila karşısında ahilerin tutumu ortaya konulacaktır. Ahilerin Moğol istilasına baş kaldırışı, Danişmend Đli’nden onları çıkarma girişimleri ve bu süreçte Moğol destekli Selçuklu idaresi ile yaşanan olaylar anlatılacaktır. Gene bu bölümde Moğol tahakkümüne direnemeyen ahilerin bölgeden mecburi göçü ele alınarak, Danişmend Đli’nden Uc bölgelere ve Anadolu dışına yapılan göçler açıklanacaktır.

Üçüncü bölümde ahilerin Danişmend Đli’nin siyasi, sosyal, ekonomik hayatına olan katkıları ele alınacak ayrıca bölgenin yazı dil ve edebiyatına olan faydaları gösterilecektir. Ahilerin siyasi olarak devlet teşekküllerinde oynadıkları rol, çeşitli devlet kademelerinde üstlendikleri vazifeler örneklerle tespit edilmeye çalışılacaktır. Ayrıca yurt savunması için verdikleri mücadele anlatılacaktır. Ahilerin Danişmend Đli’nin Türkleşme ve Đslamlaşmasına, bölgenin Türk iskânına açılmasına ve bunda ahi zaviyelerinin üstlendikleri role açıklık getirilecektir. Bu bölümde son olarak ahilerin Danişmend Đli coğrafyasındaki ziraî, ticarî ve sanayi faaliyetlerine değinilerek, bölgenin ekonomik faaliyetlerine katkıları ele alınacaktır.

(6)

Yaptığım çalışma sırasında Tokat, Niksar, Sivas, Amasya, Çorum ve Kayseri’yi ziyaretlerim sırasında bölge halkından ve mahalli idarelerden gördüğüm konukseverlik ve yardımlaşma vesilesi ile teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca alakalarını hiçbir zaman esirgemeyen kıymetli hocalarım Sn. Prof. Dr. Mikail BAYRAM ve Sn. Doç Dr. Mustafa DEMĐRCĐ hocalarıma ve tez çalışması sırasında maddi ve manevi hiçbir desteğini esirgemeyen aileme şükranlarımı ifade ederim.

Konya 2011 Özhan BAYRAM

(7)

Ahilik Kurumu, Türkiye Selçukluları Dönemi’nde ilk olarak Ahi Evren ve şeyhi Evhadü’d-din Kirmanî tarafından Danişmend Đli’nde teşkilatlandırılmıştır. Đlk kurulduğu şehir olan Kayseri, Danişmend Đli’nin en önemli şehirlerinden olup, dönemin önemli bilim, kültür, sanat ve ticaret

şehridir. Ahiliğin ortaya çıkışını hazırlayan belirli sebepler vardır. Fütüvvet Teşkilatı’nın içinden çıkmış bir oluşum olmasına karşın, Türk kültür ve medeniyetinin izlerini taşımaktadır. Fütüvvet’in Türk kültür ve medeniyeti ile harmanlanması Anadolu Ahiliğini ortaya çıkarmıştır. Danişmend Oğulları ve Türkiye Selçukluları’nın Danişmend Đli’nde oluşturduğu yüksek Türk kültürü, Anadolu Ahiliğinin temelini oluşturmaktadır. Moğol Đstilası ile Anadolu’yu Moğollar’a karşı savunan ahiler, başta Kayseri ve Kırşehir olmak üzere büyük katliamlara uğramışlar ve sonuç olarak Türkmen kitlelerle Uc bölgelere çekilerek burada Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda katkılar sağlamışlardır. Ahiler, Danişmend Đli’nin kültür ve medeniyetine çok büyük katkılarda bulunmuşlardır.

Özhan BAYRAM 074202021004

TARĐH / ORTA ÇAĞ TARĐHĐ Doç. Dr. Mustafa DEMĐRCĐ

Türkiye Selçukluları Zamanında Danişmend

(8)

Akhism Authority, the Seljuk period, the first in Turkey and Sheikh Evhadü'd-din Kirmanî Ahi Evren Danishmend by the province was reorganized. First established in the city of Kayseri, the most important cities in the province of Danishmend is important era of science, culture, art and trade city. There are specific reasons for the emergence of Akhism prepared. Although the formation of the Organization through Geneorisity out, carries the traces of Turkish culture and civilization. Anatolian Turkish culture and civilization blending with Futuvvas’ Akhism revealed. Danishmend sons of the province of the great Turkish culture and Turkey Danishmend Seljuks, Anatolia Ahiliğinin basis. Mongol Invasion of Anatolia with the Mongols against the defending ahi, Kayseri and Kirsehir to be particularly suffered great slaughter. As a result, the Turkmen have demonstrated benefits, the establishment of the Ottoman Empire where the masses pulling Uc regions. As a result of Danishmend Province contributed a great culture and civilization.

Key Words: Akhism Authority, Evhadü'd-din Kirmanî, Ahi Evren

Özhan BAYRAM 074202021004

TARĐH / ORTA ÇAĞ

Doç. Dr. Mustafa DEMĐRCĐ

Danishmend Timely Organization of The Seljuks in The Province of Akhism

(9)

KISALTMALAR:

a. El yazma eserlerde yaprağın ilk sayfası

age. Adı geçen eser

agm. Adı geçen makale

agt. Adı geçen tez

Ansk. Ansiklopedi

AÜDTCF Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi A.Ü.Đ.F. Ankara Üniversitesi Đlahiyat Fakültesi

b. El yazma eserlerde yaprağın ikinci sayfası

Bkz. Bakınız

B.O.A. Başbakanlık Osmanlı Arşivleri

çev. Çeviren

Der. Dergisi

der. Derleyen

DĐA Türkiye Diyanet Vakfı Đslam Ansiklopedisi

dn. Dipnot

DT Doktora Tezi

Ens. Enstitü

EÜ Erciyes Üniversitesi

GÜ Gazi üniversitesi

GOPÜ Gazi Osman Paşa Üniversitesi

haz. Hazırlayan

ĐA Đslam Ansiklopedisi

ĐFM Đktisat Fakültesi Mecmuası

ĐÜĐF Đstanbul Üniversitesi Đlahiyat Fakültesi

ktp. kütüphane

LT Lisans Tezi

nşr. neşreden

nr. numara

(10)

s. sayfa

S. Sayı

sad. sadeleştiren

SÜ Selçuk Üniversitesi

SBE Sosyal Bilimler Enstitüsü

STAD Selçuk Üni. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları Dergisi

TAD Tarih Araştırmaları Dergisi

TD Tahrir Defterleri

TDAD Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi TDAV Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı TDTD Türk Dünyası Tarih Dergisi

TK Türk Kültürü TM Türkiyat Mecmuası trc. tercüme TTK. Türk Tarih Kurumu TY Türk Yurdu Üni. Üniversitesi vr. varak vd. ve diğerleri VD Vakıflar Dergisi y. yazımı yay. yayınevi

YLT Yüksek Lisans Tezi

yp. yaprak

(11)

TÜRKĐYE SELÇUKLULARI ZAMANINDA DANĐŞMEND ĐLĐ’NDE AHĐLĐĞĐN TEŞKĐLATLANMASI

ĐÇĐNDEKĐLER

BĐLĐMSEL ETĐK SAYFASI ...ii

TEZ KABUL SAYFASI ...iii

ÖNSÖZ ...iv ÖZET ...vii SUMMARY ...viii KISALTMALAR ...ix ĐÇĐNDEKĐLER ...xi GĐRĐŞ ...1 1. KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR...1

2. DANĐŞMEND ĐLĐ’NĐN FETHĐ VE DANĐŞMEND OĞULLARI………13

3. DANĐŞMEND ĐLĐ’NĐN TANIMI VE KONUNUN SINIRLANDIRILMASI……...………16

4. DANĐŞMEND ĐLĐ’NDE EKONOMĐK FAALĐYETLER ...21

5. DANĐŞMEND ĐLĐ’NDE DĐNÎ FAALĐYETLER………….………..…...24

6. ŞEYH EVHADÜ’D-DĐN KĐRMANĐ’NĐN ANADOLU SEYAHATĐ VE DANĐŞMENDĐLĐ’NDEKĐ BAĞLILARI………..……...…..…….28

7. AHĐ TEŞKĐLATI’NIN KURULUŞU…..………..…..32

BĐRĐNCĐ BÖLÜM DANĐŞMEND ĐLĐ’NDE AHĐLĐK YAPILANMALARI 1. KAYSERĐ’DE AHĐLĐK YAPILANMALARI………..………35

1. 1. AHĐ EVREN ZAVĐYESĐ VE KAYSERĐ’DEKĐ ZAVĐYESĐ…...…..40

1. 2. AHĐ EMĐR ALĐ ZAVĐYESĐ...42

(12)

2. SĐVAS’TA AHĐLĐK YAPILANMALARI………...…….………46

2. 1. AHĐ YUSUF ZAVĐYE VE TÜRBESĐ………...……...48

2. 2. AHĐ EMĐR AHMET ZAVĐYE VE TÜRBESĐ………...….49

2. 3. AHĐ AHMET (BIÇAKÇI) ZAVĐYESĐ………...………52

2. 4. AHĐ MEHMED (KÜLAH-DÛZ) ZAVĐYESĐ………..…..52

2. 5. AHĐ ALĐ ÇELEBĐ (AHĐ CARULLAH) ZAVĐYESĐ………....53

2. 6. ERZURUMLU HOCA (AHĐ-Đ ERZURUMÎ)VE ZAVĐYESĐ…….54

3. TOKAT’TA AHĐLĐK YAPILANMALARI ...58

3. 1. AHĐ AHMED NAHCEVANÎ VE ĐKĐ ZAVĐYESĐ……….……...59

3. 2. NĐKSAR AHĐ NAHCEVANÎ ZAVĐYE VE TÜRBESĐ………...59

3. 3. FĐDĐ KÖYÜ AHĐ AHMED NAHCEVANÎ ZAVĐYESĐ………...61

3. 4. AHĐ PEHLĐVAN TEKKE VE TÜRBESĐ ……….….………...64

3. 5. AHĐ PEHLĐVAN VAKFĐYESĐ VE VAKIFLARI………...66

3. 6. AHĐ MUHYÜ’D-DĐN TEKKESĐ……….…...71

3. 7. AHĐ YUSUF (PERENDE) ZAVĐYE,TÜRBE VE HAMAMI...73

3. 8. KEÇECĐ AHĐ MAHMUD ZAVĐYE VE TÜRBESĐ...78

3. 9. AHĐ PAŞA ZAVĐYESĐ (FETHÂBÂT BUK’ASI) VE VAKFĐYESĐ...79

3. 10. TOKAT AHĐ EVREN ZAVĐYESĐ……...…………..…………...81

3. 11. AHĐ DAYI (AHĐ KAMĐL) ZAVĐYESĐ...82

4. ÇORUM’DA AHĐLĐK YAPILANMALARI…………...…….………..85

4. 1. ŞEYH ZEYNÜ’D-DĐN ZAVĐYESĐ VE AHĐ AHMED VAKFĐYESĐ………..………86

4. 2. AHĐ MENTEŞE ZAVĐYESĐ………..88

4. 3. AHĐ CARUK VAKFI………89

4. 4. AHĐ HACIBEY VAKFI………90

4. 5. BELGELERDE ĐSMĐ GEÇEN DĐĞER ÇORUM AHĐLERĐ……90

5. AMASYA’DA AHĐLĐK YAPILANMALARI……….…..……..…92

5. 1. AHĐ BARAK ZAVĐYE, HAMAM VE TÜRBESĐ ………...95

5. 2. AHĐ ALĐ ÇEŞNĐGĐR ZAVĐYESĐ...95

(13)

6. DANĐŞMEND ĐLĐ’NDE YAZILAN AHĐ FÜTÜVVET-NÂME VE

ŞECERE-NÂMELERĐ……….……….………….97

6. 1. TOKATLI NASIRÎ FÜTÜVVENÂMESĐ……...………97 6. 2. AHĐ KASIM ĐCAZET-NÂMESĐ...100

ĐKĐNCĐ BÖLÜM

BABAĐLER HAREKETĐ VE MOĞOL ĐSTĐLASI ĐLE DANĐŞMEND ĐLĐ’NDE YAŞANAN GELĐŞMELER

1. BABAĐLER HAREKETĐ VE DANĐŞMEND ĐLĐ’NDEKĐ AHĐLER ĐLE

ĐLĐŞKĐSĐ………...………104

2. MOĞOLLAR’IN ANADOLU’YU ĐŞGALĐ VE DANĐŞMEND ĐLĐ AHĐLER’ĐNĐN AYAKLANMALARI………108 3. AHĐLER’E AĐT TEKKE, ZAVĐYE VE MEDRESELERĐN

ELLERĐNDEN ALINMASI………115 3. 1. MUĐNÜ’D-DĐN SÜLEYMAN PERVANE’NĐN DANĐŞMEND

ĐLĐ’NDEKĐ FAALĐYETLERĐ………...….…….…121

4. AHĐLER’ĐN DANĐŞMEND ĐLĐ’NDEN GÖÇÜ……….126 4. 1. MEMLÜKLÜ ÜLKESĐNE YAPILAN GÖÇLER…………....…127 4. 2. UC BÖLGELER’E YAPILAN GÖÇLER………...129

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

AHĐLER’ĐN DANĐŞMEND ĐLĐ’NĐN SOSYAL HAYATINA VE MEDENĐYETĐNE OLAN KATKILARI

1. DANĐŞMEND ĐLĐ AHĐLERĐNĐN BAĞLI BULUNDUĞU TASAVVUFÎ MEŞREP………...………...135

2. DANĐŞMEND ĐLĐ’NDEKĐ AHĐ ZAVĐYELERĐNĐN GENEL

(14)

3. AHĐLERĐN DANĐŞMEND ĐLĐ’NĐN SĐYASĐ VE ASKERĐ

YAPILANMASINA OLAN KATKILARI………..………….141

3. 1. ASKERÎ YAPILANMAYA KATKILARI………..141

3. 2. SĐYASÎ YAPILANMAYA OLAN KATKILARI………....144

4. AHĐLER’ĐN DANĐŞMEND ĐLĐ’NĐN TĐCARÎ VE MEDENÎ HAYATINA OLAN KATKILARI………..……….147

4. 1. MEVCUT ŞEHĐRLERĐN GELĐSMESĐNE KATKILARI……....147

4. 2. YENĐ YERLEŞĐM BĐRĐMLERĐNĐN KURULMASINA KATKILARI…………..……….152

5. AHĐLER’ĐN DANĐŞMEND ĐLĐ’NĐN KÜLTÜREL YAPILANMASINA KATKILARI………….………...154

SONUÇ...157

KAYNAKÇA………..…..………...160

I. ARŞĐV BELGELERĐ………160

II. ANA KAYNAKLAR……….………160

III. ARAŞTIRMALAR ………...163

A. KĐTAPLAR VE TEZLER...163

B. MAKALELER………168

(15)

GĐRĐŞ

1. KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR

Tarihin hangi dönemi olursa olsun, o dönemin siyasi, askeri, iktisadi ve kültürel olaylarını incelemek için başvuruda bulunduğumuz kaynaklar tarih biliminin en önemli materyalleri olarak önem taşımaktadır. Bu maksatla çalışmanın kaynaklarını tanıtarak, çalışma ile ilgilerini açıklamakta fayda vardır.

TÜRKĐYE SELÇUKLULARI DÖNEMĐNĐN YERLĐ KAYNAKLARI

1. EL EVAMĐRÜ’L-ALAĐ’YE FĐ’L UMURĐ’L-ALAĐ’YE ( ĐBNĐ BĐBĐ)

Đbni Bibi ismi ile tanınmış olan Selçuklu tarihçisinin tam adı, Nasırü’d-din Hüseyin b. Muhammed b. Ali Ca’ferî er-Rugadî’dir. Kısa adı ile Đbn’el Bibî el-Müneccime veya Đbni Bibi olarak bilinir. Babası Necmü’d-din Muhammed Tercüman, Đran’da bulunan Curcan’dandır. Annesi ise El-Bibi el-Müneccime ismi ile bilinip, Nişabur’lu ünlü şafii bilgini Kamalü’d-din Simnanî’nin kızıdır. Đbni Bibi ailesi ile birlikte 1231-32’den sonra I. Alaü’d-din Keykubâd’ın hizmetine girmiş olmalıdır. Đbni Bibi, 1236’da II. Gıyasü’d-din Keyhüsrev tarafından babasının yerine tercümanlık görevine getirilmiştir.

El Evamirü’l-Alai’ye fi’l-Umuri’l-Alai’ye, Đbni Bibi tarafından Farsça olarak kaleme alınmıştır. I.Gıyasü’d-din Keyhüsrev (birinci saltanatı 1192–1196/ ikinci saltanatı 1204–1210) döneminden başlayarak, III. Gıyasü’d-din Keyhüsrev (1264– 1283) dönemine kadar olan yedi Türkiye Selçuklu hükümdarının devri hakkında bilgi vermektedir. Tarih verecek olursak eser, 1192–1281 yılları arasındaki Anadolu Selçuklu Devleti’nin tarihine ilişkin olayları içermektedir. Đbni Bibi’nin yazdığı eser, Danişmend Đli’nde meydana gelen başta Babailer Ayaklanması olmak üzere önemli siyasi ve askeri olaylar hakkında bilgi vermektedir. Ayrıca Danişmend Đli’nin ekonomik ve toplumsal yapısı ile ilgilide önemli bilgiler ihtiva etmektedir.

Eser daha Osmanlı Devleti döneminde Türkçe’ye aktarılmış, II. Murat devrinde (1421-1451) Yazıcızâde Ali tarafından muhtasar olarak Tarih-i Al-i Selçuk

(16)

veya Oğuz-nâme adı ile bilinen eserin üçüncü bölümünü teşkil etmiştir. Eser ilk olarak, M. Nuri Engin tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir.1 A.Sadık Erzi tarafından 1956 yılında TTK yayınları arasında tıpkıbasım olarak yayınlanmıştır.2 Eserin Türkçe çevirisi ise Mürsel Öztürk tarafından 1996 yılında yapılmış Kültür Bakanlığı tarafından Ankara’da yayınlanmıştır.3

2. MUSÂMERETÜ’L AHBÂR VE MÜSAYERETÜ’L AHYAR (KERĐMÜ’D-DĐN MAHMUD AKSARAYĐ)

Anadolu Selçuklu Tarihinin önemli kaynaklarından bir diğeri ise Kerimü’d-din Mahmud Aksarayî’nin yazdığı Müsâmeretü’l-Ahbar ve Müsâyeretü’l-Ahyar’dır. Eserin yazarı hakkında çok fazla bir bilgimiz yoktur. Ancak onun da Đbni Bibi gibi Selçuklu Devleti’nin hizmetinde bulunduğunu ve gene bir nevi resmi devlet tarihçisi statüsünde bulunduğunu söyleyebiliriz. Aksarayî’nin eseri bir nevi Đbni Bibi’yi tamamlayıcı niteliktedir. Đbni Bibi’nin eserini bitirdiği 1280 tarihinden sonra Türkiye Selçuklu Devleti’nin yıkıldığı vakte kadar geçen süreyi işleyen tek eser olma özelliğine sahiptir. 1256’dan başlayarak 1323 yılına kadarki zaman diliminde meydana gelen olayları anlatan eser, Emir Çoban’ın oğlu ve Đlhanlılar’ın Anadolu genel valisi Timurtaş’a sunulmuştur. Eser, özellikle Moğollar’ın Anadolu’ya girişi ve daha sonrasında gerçekleşen olayları içermesi bakımından önemlidir. Bu bağlamda Danişmend Đli’ndeki Moğol hâkimiyeti ve Moğollar’ın bu bölgede meydana getirdikleri tahribatı ortaya koymak açısından önemlidir. Müsameretü’l Ahbar, Ayasofya Ktp. nr.3143 ve Yeni Camii Ktp. D.827 numaralarda kayıtlıdır. Osman Turan bu eseri farsça olarak neşretmişse de Türkçe’ye çevirisi Mürsel Öztürk tarafından yapmış ve TTK tarafından basımı yapılmıştır.4

1 Đbni Bibi, Anadolu Selçukî Devleti Tarihi, çev., M. Nuri Gencosman, notlar F. N. Uzluk, Ankara 1941.

2 Đbn Bibi, el- Evamirü’l-Ala’iye Fi’l Umur’l-Ala’iye, yay. A. Sadık Erzi, Ankara 1956. 3

Đbni Bibi, a.. g., e., çev. Mürsel Öztürk, C. I-II, Ankara 1996.

(17)

3. TEŞVĐKU’L-ERVAH VE’L-KULÛB VE TUFFAHU’L-ERVAH VE MĐFTAHU’L-ĐRBAH (ĐBNU’S-SERRAC)

Teşfiku’l-Ervah ve’l-Kulûb Đbnu’s-Serrac tarafından Arapça olarak yazılmış bir eserdir. Eserin yazarı hakkında bazı bilgilere sahibiz. Buna göre, tam adı Muhammed b. Ali b. Abdurrahman b. Ömer b. Abdulvahhab b. Muhammed b. Tahir b. es-Serrac el Kureşî ed- Dımaşkî eş- Şafiî er-Rufaî’dir. Đsminden de anlaşılacağı gibi Dımaşk’lı (Şam) olup, şafiî mezhebine mensup ve Rıfaî tarikatına mensup bir kişidir. Ömrünün bir kısmını Anadolu’da geçiren Đbnu’s-Serrac, Güney Doğu Anadolu, Akşehir, Konya ve Tokat gibi beldelerde bulunmuştur. Yazarın Danişmend

Đli’ni ziyareti ve bu bölge hakkında bir takım bilgilar vermesi araştırmamız açısından önem arz etmektedir. Teşfiku’l-Ervah’ın bir nüshası Đstanbul Süleymaniye (Amca-zâde Hüseyin Paşa) Ktp. Nr. 272’de kayıtlı bulunmaktadır. Ancak aynı yazara ait ve Teşfiku’l-Ervah adlı eserle bağlı sayıla bilecek diğer eser olan Tuffahu’l-Ervah ve Miftahu’l-Đrbah isimli eser, ABD Princeton Üniversity Library Gift of Robert Garret, Nr. 97’de kayıtlıdır.

Neşri ve çevirisi yapılmamış bu eser üzerine Mikail Bayram’ın yazdığı bir makalesi bulunmaktadır.5 Eser Türkiye Selçukluları devrinin fikir hareketleri hakkında önemli bilgiler ihtiva etmektedir. Eser bu yönü ile Türkiye Selçukluları’nın siyasi tarihinden çok kültürel tarihine ışık tutmaktadır. Yazar devrinin Anadolu fikir hareketlerine yönelik çeşitli bilgiler aktarmaktadır. Örneğin çalışma alanımız olan Danişmend Đli’nin dinî atmosferinden söz ederken; “Danişmend Đli’ndeki bilginlerin çok müteşerri ve dinîn zevahirine çok bağlı olduklarını, mutasavvıflara ve dervişlere karşı inkârcı olduklarını belirterek onları zındıklıkla itham etmiştir.”6

4. EL-VELEDÜ’Ş-ŞEFĐK VE HAFĐDÜ’L HALĐK (NĐĞDELĐ KADI AHMED)

5 Mikail Bayram, “Türkiye Selçukluları Tarihi Hakkında Yeni Bir Kaynak”, Türkiyat Araştırmaları

Dergisi, S. 12, Konya 2002, s. 39-56.

(18)

Türkiye Selçukluları devri kaynaklarından bir diğeri olan El-Veledü’ş-Şefik adlı eserin yazarı, Türkiye Selçukluları’nın Niğde kadısı olan Kadı Ahmed (ö. M.1334?)’dir. Bu eserin bilinen tek bir nüshası tespit edilebilmiştir. 298 varaktan ibaret olan eser neşredilmemiştir. Tespit edilen tek nüshası, Süleymaniye Kütüphanesi Fatih Bölümü No: 4518’de bulunmaktadır. Türkiye Selçukluları devrinin kaynaklarından birini teşkil etmesine karşın üzerinde çok fazla durulmayan bu eser hakkında ülkemizdeki ilk çalışmaları M. Fuad Köprülü ve M. Altay Köymen başlatmışlardır.7 Eser, Köymen’in verdiği bilgilerden anladığımız kadarı ile Đlhanlı sultanı Ebu Sa'id Bahadır Han'a ve veziri Gıyasüddin'e takdim edilmiş olup, genel olarak muhtasar bir Đslâm Tarihi niteliği taşımaktadır.

Eser beş ana bölümden oluşmakla birlikte bunlardan sadece bir bölümün içerisinde Türkiye Selçukluları’na ait bilgiler mevcuttur Şöyle ki: Birinci bölüm, Hz. Âdem’den Hz. Muhammed'e kadarki peygamberler tarihine ve Yunan filozofları, islâm arif ve hekimleri ile Acem şahlarına ayrılmıştır. Đkinci bölümde ise Klasik

Đslam Tarihi tarzında Peygamberimizin hayatından, Raşid halifeler ile Emevî ve Abbasî halifelerinden bahsedilmiştir. Abbasî halifeleri zikredilirken ayrı bir bahis açılarak Büveyhîler, Hamdanîler, Ihşidîler, Fatımîler ve Mirdasîlere de değinilmiştir. Abbasi halifeleri hilafet sırasına göre tek tek sayıldıktan sonra, Cengiz sülalesi, Samanîler, Gaznelîler, Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları’na da özet olarak yer verilmiştir. Fizikî coğrafyaya dair bir bahisle başlayan üçüncü bölümde ayrıca ölüm, kabir hayatı, kıyametin kopması ve ahiret hayatı ile ilgili bazı dinî bilgiler bulunmaktadır. Dördüncü bölüm ise Hz. Muhammed'in hayatı, fizikî ve ahlakî vasıfları ile ilgilidir. Beşinci bölüm de itikadî bahislerin ele alındığı Kelam konularıyla alakalıdır.8

5. CĐHAD-NÂME (BABA ĐLYAS-I HORASANÎ)

7 Mehmed Fuad Köprülü, “Anadolu Selçukluları Tarihinin Yerli Kaynakları”, Belleten, VII/1, s. 25– 27, Ankara 1943, M. Altay Köymen “Türkiye Selçukluları Tarihine Dair Bir Kaynak:

el-Veledü’ş-Şefik” TTK Belgeler, XV/29, Ankara 1993, s. 1–23. 8

Ali Ertuğrul, “el-Veledü’ş-Şefik: Eseri Erzişmend ez Evâhir-i Deverân-ı Selçûkiyyân-ı Anatolî (Telif 733 Kamerî)”, Farsça’ya tercüme eden: Nasrullah Sâlihî, Kitâb-ı Mâh Târîh ve Coğrafya, VIII/6–7 (S.90–91), Tahran, 1384 / 2005, s. 19–25.

(19)

Türkiye Selçukluları devrinin en önemli hadiselerinden birini teşkil eden olaylardan birisi hiç şüphesiz Ahi ve Türkmenler’in başlattığı ve Danişmend Đli’nde fikrî olarak şekillenen Babailer Hareketi’dir. Hareketin öncü ismi ve fikir banisi olan Baba Đlyas-ı Horasanî’ye ait olduğu kuvvetle muhtemel olan 24 sahifeden müteşekkil Cihad-nâme isimli bu küçük risale, Babailer hareketin gerçek sebebini ve hareketin başında bulunan Baba Đlyas’ın dinî akidesini anlamamız bakımından pek mühimdir.

Đstanbul Ayasofya (Süleymaniye) Kütüphanesi 4819 numarada bulunan risaleler içerisinde 44a-55a sahifeleri arasında kayıtlı bulunan bu kıymetli eser hakkında Mikail Bayram’ın yazdığı bir makalenin dışında herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.9

6. SELÇUK-NAME (ANONĐM)

Yazarı bilinmeyen bu eser, M.1363 yılında Eretnalılar zamanında Selçuklu

şehzadelerinden biri adına kaleme alınmıştır. Büyük Selçuklular’dan Anadolu Selçukluları sonuna kadar olan bilgileri içine alan Farsça 47 varaktan ibaret küçük eserin bilinen tek nüshası Paris’te Bibliotheque Nationale yazmaları arasında (Collect. Schefer, 1553)’de kayıtlı bulunmaktadır. Devrin siyasi olaylarına değinen eserde, siyasi olayların dışında bazı toplumsal hadiselere de yer verilmiştir. Eser hakkında ilk bilgileri T. Houtsma verirken F.Nafiz Uzluk da 1952 yılında Ankara’da Türkçe tercümesi ile birlikte yayınlamıştır.10

7. BEZM Ü REZM (AZĐZ B. ERDEŞĐR-Đ ESTERABADĐ)

Aziz b. Erdeşir-i Esterabadi, Sivas Sultanı, şair ve âlim olan Kadı Burhanü’d-din (1344–1398)’nin özel tarihçisidir. Kadı Burhanü’d-Burhanü’d-din’in hayatını anlatmakla birlikte devrinin siyasi olaylarına ışık tutan eser, XIV. Yüzyıl Anadolu’sunu tanıtan eşsiz bir eserdir. Kayseri, Kırşehir, Niğde, Amasya, Sivas, Tokat gibi Türkiye Selçukluları’nın önemli kültür merkezlerinin Moğol istilası sonrasındaki durumunu en iyi bu eserden öğrenmekteyiz. Ayrıca başta Danişmend Đli ahileri olmak üzere

9 Mikail Bayram, “Baba Đlyas-ı Horasanî ve Cihat-nâme’si”, Türkiye Selçukluları Üzerine

Araştırmalar, Konya 2003, s. 181-187.

(20)

XIV. yüzyılda Ahilik Kurumunun Anadolu topraklarındaki durumu ve Ahiler’in bu yüzyılda Danişmend Đli’ndeki faaliyetleri için önemli bir kaynak durumundadır. Bu eserin metni Kilisli Rıfat tarafında 1928 yılında istinsah edilmiş; Fuat Köprülü’de eseri neşretmiştir. Eser Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle 1990 yılında Mürsel Öztürk tarafından günümüz Türkçesi ile yayınlanmıştır.11

8. ABU’L FARAC TARĐHĐ (GEORGY EBU’L FARAC)

Süryani tarihçi Đbnü’l Đbri Abu’l Farac Gregorius bin Erhun Bar Hebreaus, 1225 yılında Malatya’da doğmuştur. Süryanice olarak “Tarih-i Muhtasarü’d-Düvel ve Tarih el-Düvel el-Kebir” adlı genel bir tarih yazmıştır. Üç kısımdan oluşan eserin birinci kısmı, 1284 yılına kadar olan siyasi tarihi içerir. Eser, Đslam kaynaklarını kullandığı için güvenilir bir kaynaktır. Türklerden ve özel olarak Selçuklulardan 9. ve 10. Devletler bölümünde bahseden eser, özellikle Selçuklular devri olaylarıyla ilgili bilgiler vermesinin yanında, Moğol istilası döneminde Anadolu’da meydana gelen olayları açıklaması açısından önemlidir. I. Alaü’d-din Keykubâd’ın zehirletilerek öldürüldüğü hakkındaki bilgiyi ondan öğrenmekteyiz. Eser tarafsızlığı hasebi ile Đbni Bibi ve Aksarayî’nin aktardığı bilgilerin doğruluğunu karşılaştırmak açısından önemlidir. Abu’l Farac Tarihi’nin E. A. W. Budge tarafından yapılan

Đngilizce’ye tercümesini Türkçe’ye çeviren Ömer Rıza Doğrul, TTK, 1945–1950, Ankara’da iki cilt halinde yayınlamıştır.12

B. MENAKIB-NÂMELER

1. MENAKIB-I EVHADÜ’D-DĐN KĐRMANÎ

Aslen Đran’ın Kirman bölgesinden olan ünlü mutasavvıf Evhadü’d-din-i Kirmanî 1204 yılında Ahi Evren Şeyh Nasırü’d-din Mahmud ile birlikte Anadolu’ya gelmiş ve ömrünün büyük bir bölümünü Anadolu’da geçirmiştir. Anadolu Ahi Teşkilatının baş mimarlarından olan Evhadü’d-din Kirmanî adına yazılmış olan

11 Aziz bin Erdeşir-i Esterabadî, Bezm ü Rezm, çev. Mürsel Öztürk, Ankara 1990.

12 Gregory Bar Habreus, Chronicun Syriacum, nşr. P. Bedyan, Paris, 1980; (Abu’l-Farac Tarihi), E.A.W.Budge tarafından Đngilizce tercümesinden çev. Ömer Rıza Doğrul, Ankara, 1987.

(21)

Menakıb-nâmesi devrinin olayları ile ilgili önemli bilgiler ihtiva etmektedir. Kayseri’de ahiliğin teşkilatlanması, Evhadü’d-din Kirmanî’nin Anadolu’daki faaliyetleri ve Kirmanî’nin Danişmend Đli’ndeki halifeleri hakkında temel kaynağımızı teşkil etmektedir. Bu menakıb-nâmeyi kaleme alan Muhammed es-Sivasî de, hayatının bir bölümünü Kayseri’de geçirmiştir. Eserin bir nüshası Đstanbul Nafiz Paşa (Süleymaniye) Ktp. Nr. 1199, diğer bir nüshası Edirne Selimiye Ktp. Nr. 2140 ve bir diğeri de Konya Đzzet Koyunoğlu Ktp. Nr. 2016’da kayıtlıdır. Bu kıymetli eser ilk defa olarak Đran’lı araştırmacı Bediü’z-zaman Fruzanfer tarafından 1969 yılında Farsça olarak Tahran’da neşredilmiştir.13 Furuzanfer’in bu neşrini esas alarak Mikail Bayram, menakıb-nâmeyi Türkçe’ye tercüme etmiştir.14

2. MENAKĐBÜ’L ARĐFĐN (AHMED EFLAKĐ)

Mevlevi yazar Eflâki’nin bu eseri Türkiye Selçukluları devri için önemli bir kaynak olarak kabul edilmektedir. Eser her ne kadar Mevlana ve ondan sonra Mevleviler hakkında menkıbevi bilgiler verse de dönemin bir takım siyasi ve sosyal olaylarına ışık tutmaktadır. Başta Mevlana’nın çevresi ve çevresindeki fikrî çevre ile münasebetleri, Mevlana ile Ahiler arasındaki fikri ve siyasi ihtilafın mahiyeti, Mevlana’dan sonra Mevleviler ile Moğollar’ın münasebetleri, Kayseri, Sivas ve Tokat başta olmak üzere Danişmend Đli Ahileri’nin hiçbir yerde rastlayamadığımız isimlerini ihtiva eden eser, bu yönü ile değerli bir ana kaynaktır. Ayrıca Moğol istilası sonrası Ahiler’in Anadolu’da başlattıkları başkaldırılar ve bunların Moğollar tarafından bastırılışı gibi daha birçok konuda bilgiler içermektedir. Menakıbın yazarı Eflaki çoğu zaman olayları anlatırken bilgiler metruk olarak vermekte veya tam olarak açıklamamaktadır. Çoğu zamanda bahsettiği olaylardan şeyhi Mevlana’ya kerametler çıkarmaktadır. Bu nedenle eser tahlil edilirken diğer kaynaklarla karşılaştırılmalıdır. Türkiye Selçukluları hakkında önemli bilgiler içeren bu eser Tahsin Yazıcı Türkçe’ye tercüme edilmiştir.15

13 Bediü’z-Zaman Fruzanfer, Menakıb-ı Şeyh Evhadü’d-din Kirmanî, Tahran 1969. 14

Mikail Bayram, Şeyh Evhadü’d-din Hamid el-Kirmanî ve Menakıb-nâmesi, Konya 2005. 15 Ahmed Eflaki, Ariflerin Menkıbeleri, haz. Tahsin Yazıcı, C. I-II, Ankara 1989.

(22)

3. VĐLAYET-NÂME (MEKENAKIB-I HACI BEKTAŞ-I VELĐ)

Türkiye Selçukluları döneminde Ahiler ile aynı fikri yapıyı paylaşan, onlarla aynı fikir pınarından beslenen (bu fikir pınarı hiç şüphesiz Hace Ahmed-i Yesevî’dir) Hacı Bektaş-ı Veli’nin menkıbevi hayat hikâyesini anlatan Vilayet-nâme’si devrinin bazı siyasi olaylarına ışık tuttuğu gibi Anadolu kültür tarihimiz açısından da önemli bir kaynaktır. Eserde özellikle Baba Đshak ayaklanması ve devrin Moğol baskısı altındaki siyasi ve sosyal yapısı hakkında verilen bilgiler, Ahi Evren’in hayatı ve Hacı Bektaş’la münasebetleri başta olmak üzere konumuzu yakından ilgilendiren bilgiler bulunmaktadır. Bu eserin orijinal metni Hacı Bektaş Đlçe Halk Ktp. 190 numarada kayıtlıdır. Abdülbaki Gölpınarlı, bu eseri bugünkü Türkçe’ye aktararak yayınlamıştır.16 Daha sonra Sefer Aytekin bazı düzenlemeler yaparak eseri tekrar yayınlamıştır.17

4. MENÂKĐBU’L KUDSĐYYE FĐ MENÂSIBĐ’L-ÜNSĐYYE (ELVAN ÇELEBĐ) Bu eser Aşıkpaşa’nın oğlu Elvan Çelebi tarafından kaleme alınmıştır. Elvan çelebi bu eserinde atalarının menkıbevî tarzda hayat hikâyesini kaleme almıştır. Bu yönü ile bir bakıma Elvan Çelebi’nin dedeleri olan Baba Đlyas-ı Horasanî’nin hayat hikâyesini ihtiva etmektedir. Eser özellikle Türkiye Selçukluları döneminde ortaya çıkan Babailer hareketinin sebeplerini, gelişimini ve sonuçlarını içermesi yönü ile önem arz etmektedir. Baba Đlyas’ın dinî hüviyetini açıklaması isyanın sebeplerinin ortaya konması yönünden eserin kıymetini daha da arttırmaktadır. Menakıbü’l-Kudsiyye’nin bilinen tek nüshası Konya Mevlana Müzesi Ktp.’nde 4937 numarada kayıtlı bulunmakta olup, 118 varaktan müteşekkildir. Eser ilk olarak Mehmet Önder ve Abdulbaki Gölpınarlı tarafından ilim dünyasına tanıtılmıştır.18 Daha sonra ise

16 Vilayetnâme (Menakıb-ı Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli), haz. Abdülbâki Gölpınarlı, Đstanbul 1958. 17 Vilayetname-i Hacı Bektaş-ı Veli, haz. ve yay., Sefer Aytekin, Ankara 1995.

18 Mehmed Önder, “Tarih ve Dil Yönünden Üç Değerli Menakıb-nâme”, 27 Ağustos 1957 Tarihli Vatan Gazetesi; Abdulbaki Gölpınarlı, Mevlana Müzesi Yazmalar Kataloğu, C. III, Ankara 1972.

(23)

Ahmet Yaşar Ocak ile Đsmail Erünsal eseri Latin harflerine transkribe ederek yayınlamışlardır.19

C. DĐĞERLERĐ

1. SEYAHAT-NÂME (ĐBNĐ BATUTA)

Asıl adı Şemseddin Ebu Abdullah Muhammed bin Abdullah bin Muhammed bin Đbrahim Levati Tancî olan yazar Đbn Battuta ismi ile meşhurdur. 1304 yılında Fas’ın Tanca şehrinde doğmuştur. Yazmış olduğu Tuhfetü’n-Nuzzar fi Garâibi’l-Emsar ve Acâibi’l-Esfar adlı eser birçok defa Türkçe’ye çevrilerek yayınlanmıştır. Türk bilim dünyasında bu eser, Đbni Batuta Seyahatnamesi olarak meşhur olmuştur. XIV. yüzyıl başlarında Anadolu topraklarını gezen ünlü seyyah bu dönem Anadolu’sunun siyaset, bilim, ticaret ve şehircilikle ilgili üstünlüklerini anlatır; Anadolu’nun o günki durumu hakkında zengin bilgiler verir. Đbni Battuta, M.1330– 1340 yıllar arasında Anadolu’yu dolaşmıştır. Onun bu seyahati Türkiye Selçukluları’nın son bulduğu ve Beylikler döneminin yaşandığı dönemdir. Đbni Battuta, Anadolu seyahatine Alâiye’den başlamış daha sonra birçok Anadolu şehir ve kasabasını ziyaret etmiştir. Bu seyahati sırasında Anadolu’da hemen her uğradığı yerde Ahi Tekke ve Zaviyelerinde konaklamıştır. Ahilik geleneğinin güçlü bir siyasi yapı oluşturduğunu eserinde anlatmıştır. Biz Anadolu Ahileri ile ilgili en köklü bilgileri onun eserinde bulmaktayız. Đbni Batuta seyahati sırasında Danişmend Đli’ni de ziyaret etmiş, Kayseri, Sivas, Tokat, Amasya gibi şehirlerde Ahi tekkelerinde konaklamıştır. Bu vesile ile onlar hakkında da eşsiz bilgiler sunmaktadır.20

2. FÜTÜVVET-NÂME-Đ NASIRÎ ( TOKATLI NASIR)

Ahilik araştırmacılarının en önemli kaynaklarından birini hiç şüphesiz Ahi Teşkilatının kanun-nâmeleri niteliğindeki fütüvvet-nâmeler oluşturmaktadır.

19 Elvan Çelebi, Menakibü’l – Kudsiyye Fi Menasibi’l- Ünsiyye, Konya Müzesi Ktp. Nr. 4937 haz.

Đsmail. E. Erünsal, Ahmet Yaşar Ocak, Ankara 1995. 20

Ebu Abdullah Muhammed Đbni Battuta Tancî, Đbni Battuta Seyahatnamesi, Çeviri, Đnceleme ve Notlar, A. Said Aykut, Đstanbul 2004; Đsmet Parmaksızoğlu, Đbni Batuta Seyahatnamesinde Seçmeler,

(24)

Bunlardan birisi de Anadolu’da Danişmendli diyarında yaşamış olan Tokatlı Nasır’ın kaleme aldığı Fütüvvet-nâmasidir. Eser genel olarak, klasik fütüvvet-nâme tarzında olup, fetanın tanımı, fütüvvetin kuralları, Ahiyi fütüvvetten düşüren haller gibi konuları ele almaktadır. Ancak, Danişmend Đli bölgesinde kaleme alınması ve bu bölge Ahilerinin sahip olduğu düsturu anlatması açısından konumuz açısından önem arz etmektedir. Eser, Đstanbul Köprülü K. Mecmuası, numara 1597’de kayıtlı bulunmaktadır. Nasıri’nin Fütüvvet-nâmesi Abdulbaki Gölpınarlı tarafından yayınlanmıştır.21

3. AHĐ VAKFĐYELERĐ

Vakıf kültürü Đslam ananesi içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Pek çok hayır sahibi çeşitli vakıflar kurmuş ve bu vakıflara önemli gelirler bağışlamıştır. Vakıfların nasıl işleyeceğini anlatan vakfiyeler günümüzde araştırmacıların önemli bilgi kaynaklarından biri haline gelmiştir. Bu bağlamda Ahilerin Danişmend Đli coğrafyasında oluşturdukları vakıflara ait vakfiye suretleri de araştırmamızın birinci elden kaynakları arasında bulunmaktadır. Tokat ve ilçelerinde ahilere ait bazı vakfiyeler bulunmaktadır. Ahi Pehlivan Vakfiyesi22, Ahi Ahmet Nahcevanî, Vakfiyesi23 Ahi Emir Ahmed Zeynü’l-Hac Vakfiyesi24, Şemsü’d-din Mehmed b. Muhyü’d-din25, Ahi Ahmed b. Emir Hasan Vakfiyesi26El-Hac Ahmed b. Süleyman

21 Abdulbaki Gölpınarlı, “Đslam ve Türk Đllerinde Fütüvvet Teşkilatı”, ĐÜĐFM, C. IX, N. 1-4, Đstanbul 1949-1950, s. 6-354.

22 VGMA, Defter no, 581/2, sayfa 298-299; Terc. Deft. nr. 1967, s. 361- 365, sıra 77, Vakfiyenin tercümesini Muallim Cevdet, Đslam Fütüvveti ve Türk Ahiliği Đbni Batuta’ya Zeyl adlı eserinin 315-319. sayfaları arasında vermiştir.

23 Etnaografya Müzesi, envanter no. 11841, M. Zeki Oral, “Selçuklu Devri Vesikaları Ahi Ahmed Nahcivanî Vakfiyesi”, Đlahiyat Fakültesi Dergisi, C.III, S.3-4, Ankara 1954, s. 57-65.

24 VGMA, Deft. nr. 608, s.4-6, sıra 4; Terc. Deft. nr. 1989, s. 38-43, sıra 9; Merih Baran vakfiyenin bir değerlendirmesini yapmıştır. Ahi Emir Ahmed, Ankara 1991.

25 VGMA, Deft. nr. 611, s. 93-94, s. 79; Trc. Deft. nr. 1766, s.333-339, sıra 79; Muallim Cevdet bu vakfiyenin bazı bölümlerinin tercümesini Đslâm Fütüvveti ve Türk Ahiliği Đbni Batuta’ya Zeyl adlı eserinin 319-326 sayfalarında vermiştir.

26 BOA, AD, C. XV, s. 175. VGMA, Ahi Ahmed b. Emir Hasan Vakfiyesinin Muallim Cevdet tarafından bir çevirisi yapılmıştır, Đslâm Fütüvveti ve Türk Ahiliği Đbni Batuta’ya Zeyl, s. 326-328; Gene Çorumlu Dergisi, S. 56, s. 462-466’da çevirisi yayınlanmıştır.

(25)

Vakfiyesi27, Ahi Kamil Vakfiyesi28 gibi vakfiyeler dönemin ahi isimlerini, siyasî, sasyal ve iktisadî rollerini tespit etmek açısından önemli birer belge niteliğindedirler.

D) ÇAĞDAŞ ARAŞTIRMALAR

Burada çok fazla ayrıntıya girmeden belli başlı çağdaş araştırmalara değinilecektir. Konumuz açısından önem arz eden çağdaş araştırmalardan ilki son dönem Osmanlı müverrihlerinden olan Muallim Cevdet’in Đslam Fütüvveti ve Türk Ahiliği Đbni Batuta’ya Zeyl29 adlı eseridir. Bu eser, Đbni Batuta öncesi ve sonrasındaki Anadolu Ahi Teşkilatı hakkında önemli bilgiler ihtiva etmektedir. M. Cevdet bu kıymetli eserinde, Đbni Batuta’nın Anadolu’yu seyahatinden önce yazılmış eserlerden fütüvvet ve ahiliğe dair bilgileri derlemeye çalışmıştır. Đbni Batuta’nın Anadolu seyahati hakkında bazı bilgiler aktardıktan sonra, başta vakfiye metinleri olmak üzere, Osmanlı arşiv vesikalarından istifade ederek, Anadolu Ahiliğinin izlerini sürmeye çalışmıştır. Gene son dönem Osmanlı müverrihlerinden biri olan Halil Edhem Bey’in Tokat ve çevresinde Selçuklu dönemine ait kitabeleri içeren çalışmaları önemlidir.30 Tokat kitabeleri içerisinde, Ahi Muhyü’d-din’in yaptırdığı tekke, mescid ve hamama ait kitabeler ve bir takım bilgiler mevcuttur. Aynı şekilde

Đbrahim Hakkı Uzunçarşılı’nın Tokat, Niksar, Amasya ve çevresindeki kitabeleri içeren eserleri araştırmamız açısından önemlidir.31 Uzunçarşılı’nın çalışmasında bu gün mevcut olmayan pek çok kitabenin kaydını görmekteyiz. Bunlar arasında ahilerin olduğunu da görüyoruz.

27 VGMA, Deft. nr. 589, s. 256, sıra 423; Terc. Deft. nr. 1961, s. 141-145, sıra 23. 28

BOA, EV, VKF, nr., 20/1; VGMA, DEft. nr. 608/1, s. 63, sıra 52; Terc. Deft. nr. 1989, s. 318-319, sıra 58; Ali Açıkel-Abdurrahman Sağırlı, Osmanlı Döneminde Tokat Merkez Vakıfları ve Vakfiyeleri, s. 121-124.

29 Muallim Cevdet, Đslâm Fütüvveti ve Türk Ahiliği Đbni Batuta’ya Zeyl, çev., Cezair Yarar, 1. Baskı,

Đstanbul 2008.

30 Halil Ethem, “Anadolu’da Đslamî Kitabeler, Tokat”, Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası, Đstanbul 1331.

(26)

Bunların dışında bazı Danişmend Đli şehirlerini tarihi yönü ile ele alıp inceleyen eserler de araştırmamız açısından önemlidir. Bunlardan ilki Sivas şehrini anlatan Đ. Hakkı Uzunçarşılı ve Rıdvan Nafiz tarafından yazılmış olan eserdir.32 Bu kıymetli eserde Sivas ahilerinden başta Ahi Emir Ahmed olmak üzere bazı ahilerin isimleri, türbe kitabeleri ve haklarında malumat bulunmaktadır. Özellikle Ahi Đsa’nın mezar lahdinin fotağrafının bulunması dikkat çekicidir. Bunların dışında Kayseri

şehrini konu alan Halil Edhem’in eseri33 önemli bir çalışmadır. Eser, Kayseri ve çevresinde meydana gelen olaylar ve bölgede yaşamış olaylar ve Kayseri ahilerinin bu olaylardaki rolü ile ilgili bilgiler ihtiva etmektedir. Özellikle Eretna Devleti döneminde Kayseri ahilerinin Eretna Hükumeti ile ilişkilerini ortaya kayması bakımından önemlidir. Amasya şehrinin tarihi açısından Hüseyin Hüsameddin’in yaptığı on iki ciltlik kapsamlı bir çalışma bulunmaktadır.34Amasya ve havalisini siyasi, askeri, iktisadi ve kültürel açıdan ele alan bu kapsamlı çalışma bölgede yaşamış ahiler hakkında da bilgiler vermektedir. Bu yönü ile çalışmamız açısından önemlidir. Gene Mustafa Demir’in yayınlanmış doktora tezi35 Sivas şehir tarihi için örnek verilebilir. Mustafa Demir doktora çalışmasında, Sivaş şehir hayatını ortaya koyarken Selçuklu ve beylikler döneminde şehir hayatında yer etmiş olan ahiler hakkında bilgiler vermektedir. Sivas ahilerine ait vakıflar konusunda araştırmalar yapmış olan Mustafa Demir bu vakıfların Osmanlılar dönemindeki durumu hakkında da bilgiler vermektedir. Danişmend Oğulları üzerine doktora çalışması yapan Sefer Solmaz’ın çalışması36 ahiliğin ilk teşkilatlandığı bölge olan Danişmend Đli’nin Türkleşme süreci, Danişmend Oğulları’nın siyasi, askeri ve kültürel faaliyetleri hakkında bilgi vermektedir. Bu çalışma, Danişmend Đli’nin tanınması ve Danişmend Oğulları’nın oluşturduğu bilimsel ve kültürel mirasın Anadolu Ahi Teşkilatı’nın

32 Đ. Hakkı Uzunçarşılı-Rıdvan Nafiz, Anadolu Türk Tarihi Tedkikatından Sivas Şehri, Yay. Haz., Recep Toparlı, Sivas 1997.

33 Halil Edhem, Kayseri Şehri, haz., Kemal Göde, Ankara 1982. 34

Hüseyin Hüsameddin, Amasya Tarihi, Amasya 1938.

35 Mustafa Demir, Türkiye Selçukluları ve Beylikler Devrinde Sivas Şehri, Sakarya 2005.

36

Sefer Solmaz, Danişmendliler Devleti ve Kültürel Mirasları, BDT, Selçuk Üniversitesi, Konya 2001.

(27)

oluşumuna etkilerinin belirlenmesi açısından önemli bir çalışmadır. Bu yönü ile Sefer Solmaz’ın doktora tezi, çalışmamızın alt yapısının açıklanmasında öneme sahiptir. Son olarak konumuz açısından önem arz eden çağdaş araştırmalar Ahi Evren ve Ahilik Teşkilatı üzerine çalışmaları bulunan Mikail Bayram’a aittir. Danişmend Oğulları’nın manevi mirasının Anadolu Ahi Teşkilatı’nın doğuşundaki önemli faktörlerden birisi olarak kabul eden Mikail Bayram, bu konu hakkında pek çok çalışma meydana getirmiştir. 37 Anadolu Ahi Teşkilatı’nın ilk olarak Kayseri’de teşkilatlanması, Ahi Teşkilatı’nın kuluşunda Evhadü’d-din Kirmanî ve Evhadiyye Tarikatı’nın üstlendiği rol konusunda Mikail Bayram’ın çalışmaları yol gösterici bir konumdadır. Ayrıca Ahi Evren’in hayatı, kişiliği ve Anadolu’daki faaliyetleri konusunda da özgün bilgileri gene Mikail Bayram’ın eserlerinde bulmaktayız.

2. DANĐŞMEND ĐLĐ’NĐN FETHĐ VE DANĐŞMEND OĞULLARI

Danişmend Đli, Türkiye Selçukluları döneminde Danişmendli Beyliğinin kurulduğu bölge üzerinde ana hatları ile Tokat, Amasya, Sivas ve Kayseri dolaylarını içine alan bölgeye verilen isimdir. Bu coğrafya Selçuklular devrinde Danişmendiye Eyaleti veya Danişmen Đli olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak çoğunlukla Danişmend Đli tabiri kullanıldığı görülmektedir. Bu nedenle bizde çalışmamız boyunca ikinci ismi kullanmayı uygun gördük. Bölgenin Selçuklular zamanında eyalet olarak teşekkülünden önce Türkleşme sürecine kısaca göz atmak faydalı olacaktır.

1071-1178 yılları arasında Sivas, Malatya, Kayseri, Tokat, Amasya ve civarında hüküm süren bir Türkmen beyliği olan Danişmendli Beyliğinin38 kurucusu Gümüştigin Ahmed Gâzi’dir. Ahmed Gazi’nin babası Danişmend Ali Taylu

37 Mikail Bayram, Ahi Evren ve Ahi Teşkilatının Kuruluşu, Konya 1991; Ahi Evren-Mevlana

Mücadelesi, Konya 2005; Destursuz Bağdan Üzüm Yiyenler, Konya 2004, Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum, Konya 1994; Şeyh Evhadü’d-din Hamid el-Kirmanî ve Menakıb-nâmesi, Konya 2005, Türkiye Selçukluları Üzerine Araştırmalar, Konya 2003; Danişmend Oğulları Devleti’nin Bilimsel ve Kültürel Mirası, Konya 2009.

38 Danişmendli Beyliği hakkında ayrıntılı bilgi için bkz., Sefer Solmaz, Danişmendliler Devleti ve

(28)

Türkmanî, Büyük Selçuklu hanedanına muallimlik (Danişmendlik) yapmıştır.39 1063 yılından itibaren Sultan Alparslan’ın hizmetine giren Danişmend Gümüş-tigin Ahmed Gazi; Malazgirt Savaşı'na da katılmış, zaferin kazanılmasında önemli rol oynamıştır. Sultan Alparslan, savaşa katılan emirlerinden, Anadolu’da fetihlerde bulunmalarını istemiş ve fethedecekleri yerlerin kendilerine ikta edileceğini bildirmiştir. Zaferi müteakip, fetihlere girişen beyler, Anadolu’nun muhtelif

şehirlerini zapt ederek, buralarda kendi adlarıyla anılan beylikler kurmuşlardır. Ebu’l Kasım Saltuk Bey Erzurum ve dolaylarını, Mengücek Gazi Erzincan ve dolaylarını, Artuk Bey’in nesli Mardin ve Hasan Keyf ve çevresini, Danişmend Ahmed Gâzi de, zaferden sonra Bizanslılardan Sivas’ı alarak, Danişmendli Devletini kurmuştur (1071-1084).40 Sivas şehrinin fethi her yönü ile Anadolu Türk Tarihi açısından ehemmiyet arz etmektedir. Çünkü Sivas hem sonradan kalkındırılıp önemli bir ticaret merkezi haline gelecek hem önemli bir kültür ve ilim merkezi olacak hem de bundan sonra batıya yapılacak akınlarda bir üs vazifesi icra edecektir. Sivas’ı bir üs olarak kullanan Danişmend Gâzi Amasya, Tokat, Niksar, Kayseri, Zamantı, Develi ve Çorum’u fethederek, beyliğine kattı. Önce Sivas sonra ise Niksar’ı kendisine merkez edindi. Danişmend Ahmed Gâzi, daha çok Haçlılar ve Rumlara karşı yaptığı mücadeleleriyle meşhur olmuştur. Hatta bu mücadeleleri destanlara bile konu edilmiştir.

Danişmend Ahmed Gâzi, 1105 yılında vefat ettiğinde beyliğin başına, 1105’ten 1134 senesine kadar hüküm sürecek olan oğlu Emir Gâzi geçti.41 Emir Gazi Dönemi Danişmend Oğulları’nın kuruluş sürecini tamamlayıp yükseliş dönemine geçtiği dönem olmuştur.42 Danişmend Gâzi’nin vefatından istifade eden I. Kılıç Arslan, Malatya’yı ele geçirdi. Ancak bu durum fazla sürmemiştir. Çünkü I. Kılıç Arslan’nın ölümünden sonra Emir Gâzi, Rüknü’d-din Mes’ud’un kayınpederi olarak

39 Đbnü’l Esir, El Kamil Fi’t-Tarih, trc., Abdülkerim Özaydın, Đstanbul 1987, c.10, s. 247-248; Đsmail Hakkı-Radvan Nafiz, Anadolu Türk Tarihi Tedkikatından Sivas Şehri, Đstanbul 1928, s. 39-40, Sefer Solmaz, agt, s. 7

40 Đbnü’l Kemal Đlyas b. Ahmed, Keşfü’l Akabe, nşr. Mikail Bayram, Konya 1981, s.11-12; Mikail Bayram, Danişmend Oğulları Devleti’nin Bilimsel ve Kültürel Mirası, Konya 2009, s. 16-17.

41 Erdoğan Merçil, Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Ankara 1997, s. 254.

(29)

Selçuklu taht mücadelelerinde damadını desteklemiş ve Malatya’ya tekrar hâkim olmuş ayrıca Ankara’yı dahi ele geçirmiştir. Emir Gâzi zamanında Danişmendli sınırları, Fırat ve Sakarya’ya kadar uzandı.43 Başarılarından dolayı Büyük Selçuklu Devleti sultanı Sancar’ın ve Abbasi halifesinin takdirlerini kazandı. Sultan Sancar ve halife, onun melikliğini bir fermanla tasdik edip, ayrıca dört siyah sancak, bir kös ve çeşitli hediyeler gönderdi. Ancak bunları getiren elçiler, yanına ulaştıkları sırada, Emir Gâzi ağır hastaydı.44

Emir Gâzi’nin vefatından sonra, 1134 yılında, yerine oğlu Melik Muhammed, hükümdar oldu ve 1143 senesine kadar saltanat sürdü. Melik Muhammed, her ne kadar babası dönemindeki fetih hareketlerini devam ettirerek devleti canlı tutmak istese de artık Anadolu’daki rakipleri Türkiye Selçukluları çok güçlenmiş ve üstünlük yavaş yavaş onlara geçmeye başlamıştır. Vefat edince, Kayseri’de bir medreseye defnedildi ve yerine büyük oğlu Zünnûn geçti. Ancak, kardeşi Sivas Emiri Yağıbasan, onun emirliğini tanımadı ve kendi melikliğini ilan etti. Duruma hâkim olan Yağıbasan, 1146’dan 1164 senesine kadar hüküm sürdü.45

Đstanbul’a sefere çıktı, fakat başarılı olamadı. Yağıbasan zamanı, beyliğin Selçuklularla münasebetlerinin en bozuk olduğu bir dönemdir. Yağıbasan, dışta Selçuklularla, içte de kardeşleriyle çarpıştı. Ağabeyi Zünnûn, Kayseri’yi; Aynü’d-divle de Malatya’yı ele geçirmişti. Selçuklular’la münasebetlerini bozan ve Saltuklular’la da iyi geçinemeyen Yağıbasan, 1164 senesinde Kayseri’de vefat etti. Oldukça karışık bir dönem yaşayan Danişmendliler, yine de kültür faaliyetini devam ettirdiler. Sivas ve Niksar başta olmak üzere hakimiyetleri altındaki bir çok yerde medreseler kurdular.46

Danişmendli Hükümdarı Yağıbasan’dan sonra, kardeşi Đsmail, gençliğinin ilk yıllarında bir müddet emirlik yaptı. Bundan sonra Zünnûn tekrar melik oldu. 1175

43 Aynı eser, aynı yer. 44 Aynı eser, s.255. 45

Gordlevski, Anadolu Selçuklu Devleti, trc. Azer Yaran, Ankara-1988, s. 50-51. 46 Sefer Solmaz, agt., s. 300-315.

(30)

senesinde Danişmendliler sona erdi. Toprakları II. Kılıç Arslan tarafından Selçuklu topraklarına katıldı.47 Danişmendlilerden bir kol, Malatya’da bir müddet daha hüküm sürdü. Fakat bunlar da, 1178 senesinde Selçuklu sultanı II. Kılıç Arslan tarafından, Selçuklu ülkesine katıldı.48 Böylece, Danişmendli Beyliği tarihe karışmış oldu.

Ancak bu beylikten pek çok emir ve idareci Türkiye Selçuklu Devleti’ne katılıp, onlar safında hizmete devam ettiler. Bunlar arasında Amasya’da faaliyet gösteren Mübarizü’d-din Halifet Gazi ve ahfadının önemli bir yer tuttuğu görülür. Halifet Gazi ve kendisinden sonra gelenler Amasya ve çevresinde Türk kültürünün koruyucusu ve yayıcısı olmuşlardır.49 Ayrıca bazı Danişmendli hanedan mensubu batıya göç ederek Karesi Oğulları50Anadolu’da yüzyıla yakın hüküm süren Danişmendliler, büyük şehirlerde camiler, medreseler ve pek çok hayır eserleri yaptırmışlardır. Bu yönüyle Anadolu’nun Türkleşmesinde ve Đslamlaşmasında büyük katkıları olmuştur. Aynı şekilde kuruldukları ve yayıldıkları bölgelerde gazilik ülküsü ve Türkmencilik mefkûresini oturtmuşlardır.

3. DANĐŞMEND ĐLĐ’NĐN COĞRAFÎ HATLARI VE KONUNUN SINIRLANMASI

Danişmend Đli51 olarak nitelenen bölge, Anadolu’nun Türkleşme ve

Đslâmlaşma sürecinde, Danişmendli Devleti’nin egemenlik kurduğu Kızılırmak-Delice ve Yeşilırmak-Kelkit havzalarındaki Tokat, Çorum, Amasya, Zile, Artukabâd, Sivas ve Niksar dolaylarını içine almaktadır. Bu bölge Türkiye Selçukluları döneminde, Danişmendli Beyliği egemenlik alanı olmasına atfen Danişmendiye Eyaleti ya da Danişmend Đli olarak adlandırılan idarî birimdir.52Türkiye Selçukluları

47 Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, Đstanbul-1984, s. 200-204.

48 Claude Cahen, Osmanlılar’dan Önce Anadolu’da Türkler, trc. Yıldız Roman, Đstanbul 1979, s. 116.

49 Halifet Gazi ve ailesinin Amasya’da yaptığı çalışmalar hakkında bkz., Sefer Solmaz, Halifet Gazi

ve Halifet-zâdeler, SÜ Sosyal Bilimler Enst. YLT, Konya 1993.

50 Sefer Solmaz, Danişmendliler Devleti ve Kültürel Mirasları, s. 206-209. 51

Kerümü’d-din Aksarayî, Müsameretü’l Ahbar, trc., Mürsel Öztürk Ankara 2000, s. 46.

52 Mustafa Akdağ, Türkiye’nin Đktisadi ve Đçtimai Tarihi, Ankara 1974, s. 90-91; Koray Özcan, “Anadolu’da Selçuklu Đdari Birimleri”, Coğrafi Bilimler Dergisi, Konya 2005, sayı 3 (1), s. 84.

(31)

döneminde Danişmend Đli denilen idari birim veya eyaletin oluşma sürecini üç farklı dönemde ele almak mümkündür.

I. Bunlardan ilki, Türkiye Selçuklularının Anadoluda varolma mücadelesi

verdikleri ve Danişmendoğulları ile Bizans Đmparatorluğu arasında sıkıştıkları dönemdir. Sultan I. Đzzü’d-din Mes’ud’un Selçuklu egemenliğindeki Anadolu topraklarını 1155 yılında çeşitli birimlere ayırdığı görülür. Konya ve Aksaray’ı büyük oğlu II. Kılıç Aslan’a, Ankara, Çankırı ve dolaylarını küçük oğlu Şehinşah’a, Amasya, Tokat ve Niksar yöresini damadı Emir Nizamü’d-din Yağıbasan’a, Kayseri ve Sivas çevrelerini ise Danişmendli soyundan gelen Emir Nasırü’d-din’e ve Malatya’yı Emir Nasırü’d-din’in kardeşine vermiştir.53 Đzzü’d-din Mes’ud’un gerçekleştirmiş olduğu idari birim yapılanmasında Amasya, Tokat ve Niksar’ın bir, Kayseri ve Sivas’nda başka bir idari alan haline getirildiği görülmektedir.

II. Đkinci dönem, II. Kılıç Arslan dönemindeki yarı bağımsız (otonomi)

dönem ile başlamaktadır. Đzzü’d-din Mes’ud’un ölümünün ardından Türkiye Selçukluları tahtına geçen II. Kılıç Arslan Danişmend Đli’nin fethini bitirdikten sonra Rüknü’d-din Süleymanşah’ı Tokat’a, Muizü’d-din Kayserşah’ı Malatya’ya, Nurü’d-din Sultanşah’ı Kayseri’ye, Kutbü’d-Nurü’d-din Melikşah’ı Sivas’a, Nizamü’d-Nurü’d-din Argunşah’ı Amasya’ya, Nasüri’d-din Berkyarukşah’ı Niksar ve Koyulhisar’a, Sencerşah’ı Ereğli’ye, Arslanşah’ı Niğde’ye ve Gıyasü’d-din Keyhüsrev’i Uluborlu’ya (Borgulu) idareci olarak atamıştır.54 Yapılan yeni değişiklikle Türkiye Selçuklularının hâkimiyet sahası onbir ayrı melikliğe ayrılmıştır. Melikler kendi içlerinde özerk bir yönetime sahipken (sikke kestirme, divan toplama vb. gibi), bütünlük noktasında Konya’da oturan babaları II. Kılıç Arslan’a bağlıdırlar. Kılıç Arslan döneminde gerçekleştirilen idari organizasyonda Danişmend Đli’nin beş ayrı meliklik sahası içerisinde yer aldığı görülmektedir. Đkinci dönem içerisinde karşımıza çıkan bir başka idari yapı örneği, I. Gıyasü’d-din Keyhüsrev’in ikinci saltanatı dönemidir. (1205-1211) Keyhüsrev, babası döneminde yaşanan iktidar

53

Urfalı Mateos, Vakainame, s. 312-313; Đbni Bibi, El Evamirü’l Alâiye, C. I, s. 13.

(32)

mücadelelerini bertaraf etmek, ülkede sosyo-politik çevreleri birleştirmek ve bu vesile ile devlet otoritesini güçlendirmek istemiştir. Bu gaye ile büyük oğlu Đzzü’d-din Keykâvus’u Malatya ve Harput’a, ortanca oğlu Alaü’d-Đzzü’d-din Keykubâd’ı Tokat ve tüm Danişmend Đli’ne melik olarak atamıştır.55 Tunguzlu, Honaz ve Menderes vadisini kapsayan Hıristiyan nüfusun yoğun olduğu Bizans-Selçuk Uc bölgelerini ise Hıristiyan-Bizans hanedanından gelen kayınpederi Manuel Mavrozomes idaresinde birer meliklik veya eyalet statüsünde Konya Sultanlığı’na bağlı hale getirmiştir.56 I. Gıyasü’d-din Keyhüsrev döneminde gerçekleştirilen yeni idari birim yapılanmasında ilk defa olarak Danişmend Đli’nin tek bir merkezde (Tokat) toplanarak, Konya’ya bağlı şekilde idare edildiği görülmektedir. Burada önemli olan nokta, Tokat’ın Danişmend Đli’nin merkezi olarak kabul edilmesidir. Tokat, sahip olduğu milli değerler, ticari ve ekonomik fonksiyonları sebebi ile böyle bir statüye sahip olmuştur.57 Danişmend Đli’nin I. Gıyasü’d-din Keyhüsrev döneminde sahip olduğu idari yapı ana hatları ile I. Đzzü’d-din Keykavus ve I. Alaü’d-din Keykubad dönemlerinde korunmuş, büyük değişikliklere uğramamıştır.

III. Üçüncü dönem, Türkiye Selçuklu idari yapılanmasının Moğol istilası

sonrasında çözülmeye başladığı dönemdir. Đlhanlılar tarafından Selçuklu topraklarının 1281 yılına tarihlenen Selçuklu melikleri arasında paylaştırılmasına ilişkindir. Üçüncü dönemde, Anadolu toprakları Selçuklu sultanları II. Đzzü’d-din Keykâvus ve IV. Rüknü’d-din Kılıç Arslan arasında ikiye ayrılmıştır. Kayseri sınırından Akdeniz şeridine kadar uzana bölge merkezi Konya olmak üzere II.

Đzzü’d-din Keykâvus’a bırakılmıştır. Sivas ile Sinop ve Samsun kıyıları arasında kalan bölge ise başkent Tokat olarak IV. Rüknü’d-din Kılıç Arslan’a bırakılmıştır. 58

55 Đbni Bibi, age., C. I, s. 110.

56 Mikail Bayram, “Türkiye Selçuklularında Devlet Yapısının Şekillenmesi”, Türkiye Selçukluları

Üzerine Araştırmalar, 2. Baskı, Konya 2005, s. 40-41.

57 Türkiye Selçukluları döneminde Tokat’ın sahip olduğu milli kimlikle ilgili bkz., Mikail Bayram, “Selçuklular Zamanında Anadolu’da Bazı Yöreler Arasında Farklı Kültürel Yapılanma ve Siyasi Boyutları”, s. 79-92 ; Mikail Bayram, “Selçuklular Zamanında Tokat ve Yöresinde Đlmî ve Fikrî Faaliyetler”, Türk Tarihinde ve Kültüründe Tokat Sempozyumu, Tokat 2-6 Temmuz 1986, s. 30-37. 58 Koray Özcan, “Anadolu’da Selçuklu Dönemi Đdare Sisteminin Mekânsal Örgütlenmeleri: Selçuklu

Đdari Birim Örgütlenmeleri (ve Evrimi)”, Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı,

(33)

Üçüncü dönem Selçuklu-Đlhanlı idari organizasyonunda eski sistemin tasmamen dağıtıldığı görülmektedir. Burada Selçuklu idarî birimleri bakımından dikkat çekici nokta; Anadolu’da Đlhanlı yönetim sisteminin egemen olması ile Selçuklu idare sisteminin kaldırılması ve buna bağlı olarak Danişmendiye Eyaleti idarî sınırlarının Tokat merkez olmak üzere Sivas ile Sinop ve Samsun arasında uzanan ve Cânik Eyaleti olarak adlandırılan idarî birimi de içine alacak biçimde genişletilmiş olmasıdır.59

Öyleyse çalışma yaptığımız Danişmendli Đli’nde Türkiye Selçukluları devrindeki Ahi Teşkilatlanmasını bu günkü anlamda şehirsel olarak sınırlarını çizmek gerekirse; Amasya, Kayseri, Sivas, Tokat ve Çorum başta olmak üzere bölgeyle bağlantılı olan çevrenin oluşturduğu havaliyi içine alan coğrafya konumuzun mekânsal alt yapısını oluşturmaktadır.

Noktası; II. Đzzeddin Keykavus Dönemi”, DTCF Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, C. 24, S. 38, Ankara 2005, s. 245.

(34)
(35)

5. DANĐŞMEND ĐLĐ’NDE EKONOMĐK FAALĐYETLER

Hiç şüphesiz Orta Asya’dan yeni vatanlarına göç eden Türkmen gurupları yarı göçer durumda idiler ve hayvancılık bu kitlenin en önemli gelir kaynağını oluşturmaktaydı. Yarı göçebe yaşam tarzı Türkler’in Đslamiyet’ten önce sürdürdükleri ve yerleşik yaşam öncesi hayat tarzları idi. Bu yaşam tarzının temel geçim kaynağı da hayvancılıktır. Hayvanlarına otlak bulabilmek için Türler’in sürekli yer değiştirdiğini ve bu sebeple de yerleşik yaşamı uzun süre benimseyemediklerini biliyoruz. Büyük hayvan sürülerine sahip olan bu Türkmenler genel itibari ile Anadolu’nun her tarafına dağılmışlardı. Başlangıçta şehirli bir yaşamdan uzak duran ve bozkır kültürünün etkisi ile yazın serin yaylalara kışın ise ılıman bir iklime sahip ova ve vadi tabanlarına inmekteydiler. Genel olarak Kızılırmak ve Yeşilırmak nehirlerinin aktığı güzergâhı kapsayan Danişmendli Đli, yaylak ve kışlak alanlar itibari ile zengin bir coğrafyadır.60 Bölgeye ilk gelen Oğuz Türkmenlerinin bu coğrafyadaki yaylak ve kışlaklardan bolca istifade ettiği kesindir. Bu meyanda bozkır iklim tarzına uygun küçükbaş hayvancılık yani koyun ve keçi yetiştiriciliği gelişmiştir.61 Türkmenler’in Danişmend Đli’ndeki hayvancılık uğraşlarına en güzel örnek Kayseri’dir. Çünkü Kayseri’de bu gün dahi çok önemli bir ekonomik uğraş olan ham madde olarak hayvan etine dayanan pastırma muhtemelen 1071’de Anadolu’ya gelen Türkler’in getirdiği ve kendilerine özgü bir besin maddesidir. Türkler’in Orta Asya’da hayvanların etinden konserveler hazırladıkları ve savaş veya göç gibi uzun yürüyüşler sırasında bunları tükettikleri bilinen bir

şeydir. Muhtemelen pastırma da bu konserveciliğin değişik bir şeklidir.

Bu coğrafya aynı zamanda tarıma da çok elverişli topraklara sahiptir. Danişmendliler dönemi müelliflerinden Süryani Mihail; Danişmend Gazi’nin Malatya’yı fethettikten sonra buradaki halka kendi memleketinden getirmiş olduğu tohumluk buğday ve öküz dağıttığını ifade etmiştir.62 Aynı bilgiyi Ebu’l-Farac’ın63

60 Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadoluda Türkler, s. 162. 61 Talip Yücel, Anadolu Coğrafyası, Ankara 1987, s. 153-156. 62 Süryani Mihail, age., s. 48.

(36)

da eserinde doğrulaması Danişmend Oğulları devrinde tarımsal faaliyetlerin planlı olduğunu göstermektedir. Selçuklular döneminde Danişmend Đli coğrafyasındaki tarımsal faaliyetler hakkında yeterli bilgilere sahibiz. Claude Cahen, Đbni Said’e dayandırarak verdiği bilgilerde bölgenin ve yakın çevresinin tarımsal faaliyetleri ile ilgili şu bilgileri vermektedir: “Kayseri’den Sivas’a ve Aksaray’dan Konya’ya değin uzanan yörelerde, bakımlı ve zengin toprakların bütün yollar boyunca hiç aralıksız devam etmekte, otlakları bahçeleri, sulama sistemleri, kayısı, şeftali, badem, erik, armut, limon bahçeleri bulunmaktadır”.64 Ayrıca Amasya ve Tokat dolaylarında da tarımsal faaliyetlerin geliştiğini bilmekteyiz. Amasya’da elma üretimi Selçuklular döneminde bile önemli bir uğraş olarak karşımıza çıkmaktadır. Amasya’nın bağları hakkında Đbni Batuta başta olmak üzere son dönem araştırmacısı Amasyalı Hüseyin Hüsameddin önemli bilgiler vermektedir. Hüsameddin’e göre; Amasya’nın envai türlü bağa ve bahçeye sahip olduğunu özellikle türbe bahçelerinin manzarasının çok güzel olduğunu ifade etmektedir. Şirvanlı Türbesinin batı tarafının tümüyle bağlardan oluştuğunu ve bu bağlara da Ahmak Bağları dendiğini bazı kişilerin bu ismi değiştirerek Uçmak Bağları diyerek cennet bağları demek istediklerinden bahsetmektedir. Amasya’da dinlenmek ve gezmek için mesireler ilkbaharla birlikte başlamaktadır. Bağlar, Yeşilırmak’ın her iki tarafını çevirmiştir. H.Hüsameddin; “Amasya’nın bağları, ırmağın uzunluğu itibariyle bir taraftan diğer tarafa on sekiz saatlik bir mesafeyi işgal etmektedir. Amasya’nın her bağı cennet, her ağacı güler yüzlü her yeri bir kaynak, her meyvesi bol ve tazedir”65 şeklinde ifade etmektedir. Bir süre Amasya’da ikamet eden ünlü seyyah Đbni Batuta ise; “Amasya, büyük bir ırmak kenarında, bağ ve bostanlarla kaplı, meyvelik ve ağaçılk güzel bir şehirdir. Irmak üzerinde kurulu dolaplarla çekilen su, evleri, bostanları sular cadde ve çarşıları geniştir”66, diyerek Amasya’nın eskiden beri meyvası ile meşhur olduğunu bize anlatmaktadır.

64 Claude Cahen, age., s. 162. 65

Hüseyin Hüsameddin, Amasya Tarihi, C. I, s. 63-64. 66 Đbn Batuta Seyahatnamesi’nden Seçmeler, s. 27.

Referanslar

Benzer Belgeler

ġekilden anlaĢıldığı üzere eğitim sinyali ile öğrenme sinyali birbirine yakınsamaktadır ve böylelikle iki ayaklı yürüyen robotun kalça eklemi için

verilmiştir. Yine bu bölümde Matris çeviricilerden beslenen yardımcı sargılı tek fazlı asenkron motorun dinamik durum incelemesi amacıyla, asenkron motorun faz

Allah tarafından kalpleri mühürlenmiş olan münafıkların, Medine’de Müslümanlara ne gibi zararlarının dokunduğunu ve onların nifak faaliyetlerini incelediğimizde

BAYKAN, Sevim, Türkiye İmalat Sanayinde Bölgesel Farklılıklar ve Dış Ticaret Yapısı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara,

İlter dik köprüleri; ortada geniş ve yüksek ana kemer, buna dik çıkışları olan kemerlerden oluşan köprüler; düz köprüleri ise iki veya daha çok kemer arasında

Grup 1 ve Grup 2 arasında, yaş, indüksiyon gün süresi, günlük kullanılan recFSH dozu , toplam recFSH dozları, günlük kullanılan LHdozu, toplam LH dozları, toplam

Müslümanların Bizans’a karşı en büyük zaferlerinden biri olan Yermuk savaşına Yezîd ve kardeşi Muâviye’nin yanında Ebû Süfyan ve hanımı Hind’in katıldığı

Birleşmenin finansmanında ödemenin alıcı firmanın kendi hisse senet- lerini hedef firmanın hisse senetleri karşılığında vererek gerçekleştirmesi durumudur (Türko, 2002: