• Sonuç bulunamadı

ŞEYH EVHADÜ’D-DĐN KĐRMANĐ’NĐN ANADOLU SEYAHATĐ VE

Şeyh Evhadü’d-din Hamid Kirmanî Türkiye Selçuklu devrinin önde gelen mutasavvıflarındandır. Ahi Teşkilatının baş mimarlarından olması münasebetiyle kendisinin ve daha sonra da yetiştirdiği talebelerinin Anadolu’da ve özelliklede Danişmend Đli’ndeki faaliyetlerinin bilinmesi çalışmamız açısından önem arz etmektedir. Evhadü’d-din Kirmanî’nin hayatı ve faaliyetleri hakkında en detaylı bilgiyi kendisi adına düzenlenen Menakıb-nâmesinden öğreniyoruz.86

Evhadü’d-din Kirmanî’nin Anadolu’daki seyahatlerini menakıb-nâmesinde uzun uzun anlatılmaktadır. Konya ve Malatya’ya uğradığını ve belirli sürelerle tekrar geldiğini yine menakıb-nâmedeki 63. ve 70. hikâyelerden öğrenmekteyiz.87 Bunun dışında Danişmend Đli’de de bulunmuştur. Menakıb-nâmede; onun Kayseri’de bulunduğuna dair iki rivayet anlatılmaktadır: “Hz. Şeyh (R.A) Kayseri’de bulunuyordu. Arkadaşlarından bir gurubu halvette idiler. Şiddetli soğuktan abdest suyu yolu buz tutmuş, su akmıyordu. Abdest yeri dolmuş halvettekiler çok sıkıntıdaydılar… Nihayet bir gün Hz. Şeyh kendisi bir balta aldı, geldi ve orayı yapmaya başladı…”88 ve “Hz. Şeyh (R.A.) bir defasında bakırcılar çarşısından geçiyordu. Bir tellal: Kötü huylu, bozuk tabiatli, inatçı, yaramaz, ağzı bozuk bir cariyeyi kim alıyor? Bütün bu ayıplarıyla satıyorum diyerek satış yapıyordu. Hz. Şeyh dellalın önüne geldi: bunca ayıplarla kaçadır? Diye sordu. Dellal: şu kadardır dedi. Hemen anlaştılar ve iyi bir fiyatla o cariyeyi satın aldı… Hz. Şeyh’in o cariyeden bir kızı oldu. Adını Fatma koydular… O (kızı Fatma) Kayseri’de kaldı. Moğol Komutanı Baycu büyük bir orduyla Anadolu’ya (Rum’a) girdi. Birçok büyük şehirleri yaktı yıktı. Kayseri’yi de yıkınca Fatma’yı esir alıp götürdüler…”89 yine “Hz. Şeyh Kayseri’de bulunuyordu. Bir Türk derviş Battal Mescidi’nde itikâfa

86 Evhadü’d-din Kirmanî’nin hayatı hakkında detaylı bilgi için bknz. Mikail Bayram, Şeyh Evhadü’d- din Hamid el-Kirmanî ve Menakıb-nâmesi, Konya 2008.

87 Şeyh Evhadü’d-din-i Kirmanî ve Menakıb-nâmesi, s. 292, 313. 88

Menakıb-nâme., 13. Hikaye, s. 168. 89 Menakıb-nâme, 20. Hikaye, s. 182-183.

girmiş, zahidilik, sahtekarlık ve riyakarlık yapıyordu… Şeyh Hazretleri’nin Battal Mescidi’ndeki o Türk şeyhi ziyarete gitmiş olduğu yayıldı. Hanigaha gelince halifeleri ve yakın arkadaşları Hz. Şeyhin niçin onun yanına gittiğini, yolda her karşılaştığına da “o Türk’ün yanından geliyorum” diye iftiharla söylemesinin sebebini sordular.”90, “Hz. Şeyh (R.A) Kayseri’de iken şehrin ileri gelenlerinden bir tacir, karısı, çocukları ve yakınları büyük bir bağlılık ve irade göstererek mürid oldular…91, “… hemen gidip Hz. Şeyhi sordum(Hace Şemsü’d-din Ebu Hafs Ömer b. Ahmed). Kayseri’ye gitmiş olduğunu söylediler… Hemen bir binek kiraladım. Elbiselerimi de aldım ve Kayseri’nin yolunu tuttum. Şehre girince Şeyh Evhadü’d-din Hazretleri’nin nerede ikamet ettiğini sordum. “ Arkadaşlarından bazılarının bulunduğu Dericiler (Debbağan) Mahallesindeki zaviyede bulunur, fakat kendisi şehir içinde Külah-duzlar Mahallesi’ndeki mescide inmiştir.”denilince Hz. Şeyhi bulmaya çalıştım. Bir mescide geldim. Hz. Şeyh o mescide değildi. Mescidin yan tarafında bir ev vardı. O evde Hz. Şeyhin mahremi bulunuyordu. O evin bir kapısı mescide bir kapısı da dışarıya açılıyordu. O anda Hz. Şeyh bu evdeydi. Hz. Şeyh’in en muteber halifeleri ve ileri gelen mutasavvıflar zümresi arasında yer almış olan Şeyh Zeynü’d-din Sadaka, Lur’lu Şeyh Nuru’d-din, Erugerd’li Şeyh Takıyü’d-din, Tokat’lı Şeyh Nuru’d-din, Malatya’lı Şeyh Đmadü’d-din, Kazvin’li Kerimü’d-din gibi halifeleri ve eski arkadaşları da oturmuşlardı…92, “Hz. Şeyh Kayseri’de bulunuyordu. Kamil-i Tebriz93i denilen bir kişi vardı. Delişmen ve meczub bir adamdı…”94, “…Bir müddet sonra Hz. Şeyh Kayseri’ye geldi. Hz. Şeyh’in mürit ve müntesiplerinden olan Emir Cavli-i Caşni-gir, Kemalü’d-din-i Kaymar ve diğer ileri gelenler Hz. Şeyh’in bu şehre gelmiş olduğunu sultana arz ettiler. Sultan kalkıp Hz. Şeyh’i ziyarete geldi. Hz. Şeyh vaa’z ve nasihate başladı…”95 Evhadü’d-din 90 Menakıb-nâme ., 25. Hikaye, s. 190. 91 Menakıb-nâme., 31. Hikaye, s. 207. 92 Menakıb-nâme, 39. Hikaye, s. 236-243.

93 Bahsi edilen Kamil-i Tebrizi, Şems-i Tebrizi’dir ki kendisi Mevlana Celalü’d-din Rumî’nin yakın sohbet arkadaşıdır.

94 Menakıb-nâme, 47. Hikaye, s. 356. 95 Menakıb-nâme, 65. Hikaye, s. 307.

Kirmanî’nin menakıb-nâmesinden aldığımız rivayetlerden anlaşılacağı üzere Kirmanî, defalarca Kayseri’de bulunmuş ve bazı defalar uzun müddet ikamet etmiştir. Özellikle, on üçüncü ve otuz dokuzuncu hikâyelerden anladığımıza göre Evhadü’d-din Kirmanî’nin Kayseri’de bir evinin olduğu, bir cariye ile evlendiği ve bu evliliğinden Fatma96 adında bir kızının olduğu görülüyor. Bu durumda Evhadü’d- din Kirmanî’nin Kayseri’de uzun bir süre ikamet ettiğini göstermektedir. Bu ikametleri sırasında birçok halifelerini burada yetiştirmiştir. Örneğin; otuz dokuzuncu hikâyede Evhadü’d-din Kirmanî’nin Şeyh Zeynü’d-din Sadaka, Lur’lu Şeyh Nuru’d-din, Erugerd’li Şeyh Takıyü’d-din, Tokat’lı Şeyh Nuru’d-din, Malatya’lı Şeyh Đmadü’d-din, Kazvin’li Kerimü’d-din gibi halifeleri ve bağlılarının isimleri zikredilmektedir. Bu isimlerden özellikle Şeyh Zeynü’d-din Sadaka’yı Evhadü’d-din Kirmanî’nin Irak’a dönerken yerine Şeyhu’ş Şuyuh vekili olarak tayin ettiğini bilmekteyiz.97

Menakıb-nâmeden onun Kayseri’den başka Sivas’ta bulunduğunu da anlıyoruz. Atmış beşinci hikâyede Sultan Đzze’d-din’in daveti üzerine Sivas’a gittiğinden söz edilmektedir. Gene sekizinci hikâyede ünlü mutasavvıf Necmü’d-din Daye ile bir şehirde görüştüklerinden söz edilmiş ama bu şehrin ismi kaydedilmemiştir. Fakat kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla Necmü’d-din Daye Anadolu’ya geldikten sonra Sivas’ta ikamet etmiştir.98 Bu görüşme büyük ihtimal Sivas’ta gerçekleşmiş olmalıdır. Beklide Sultan Đzzü’d-din’in kendisini Sivas’a daveti esnasında gerçekleşmiştir.

Evhadü’d-din Kirmanî’nin Tokat’a gittiğine dair herhangi bir bilgiye vakıf değiliz. Ancak Menakıb-nâme’sinde ismi geçen Nuru’d-din isimli mürid ve

96 Menakıb-nâme’de adı geçen ve Kirmanî’nin kızı olduğu anlatılan Fatma, Anadolu Ahi Teşkilatının baş mimarı Şeyh Nasırü’d-din Mahmud’un karısı ve Anadolu kadınlar teşkilatı “Bacıyan-ı Rum”un da başıdır. Bu konuda detaylı bilgi için bknz. M. Bayram, Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum, Konya 1994; Mikail Bayram, “Bacıyan-ı Rum (Anadolu Bacıları) ve Fatma Bacı”, Türkler Ans., C. 6, Ankara 2002, s. 365-379.

97

Menakıb-nâme, 53. Hikaye, s. 273-274.

halifesinin Tokatlı olması99 Kirmanî’nin Tokat ve çevresi ile de sıkı ilişkiler içerisinde olduğunu göstermektedir. Zaten Danişmend Đli olarak isimlendirilen bölgenin Türkiye Selçukluları döneminde yoğun olarak Türk nüfusu barındırdığı bilinmektedir. Kirmanî’nin Tokat ve çevresi ile olan münasebetlerini M. Bayram şu cümlelerle özetlemektedir: “Tokat, Amasya, Niksar ve Çorum yöresi (Danişmend Đli) Selçuklular zamanında Türkmen derviş ve fikir adamlarının çok faal ve etkili oldukları bir yöre idi. Türkmencilik ve gazilik ülküsü yörenin mümeyyiz kültürel karakteri idi. Evhadü’d-din Kirmanî’nin Danişmend Đli ile sıkı ilişkileri kendisinden sonra halifeleri aracılığıyla sürmüştür. Bağlıları ve halifelerinin Danişmend Đlin’nde örgütlendiklerini ve şeyhlerinin meşayihini bu bölgede yaşattıkları görülmektedir. Bu cümleden olarak, Kirmanî’nin Danişmend Đli’nde faaliyet gösteren bağlıları ve halifelerini kısaca ele almakta fayda vardır.

Menakıb-nâme’de ismi sık sık anılan(14. 15. 39. 40. ve 69. Hikâyeler) Şeyh

Şemsü’d-din Ömer b. Ahmed et-Tiflisî, Sivas’ta ikamet etmekte olup, Evhadü’d- din’e çok yakın birisidir. Onun pek çok manzum sözlerini bizzat Kirmanî’den dinlemiş ve ezberlemiştir. Menakıb-nâme’nin yazarı Muhammed el-Alaî’nin bu

şahsın oğlu olduğu anlaşılmaktadır.100

Şihabu’d-din Đsa ve Takuyü’d-din Erugerdî’nin Sivas ve Kayseri’de ikameti esnasında Evhadü’d-din Kirmanî’nin yanında yer aldıkları ve bazı hizmetlerini yerine getirdikleri Menakıb-nâme’den anlaşılmaktadır.101

Menakıb-nâme’nin otuz dokuzuncu hikâyesinde Şeyh Zeynü’d-din Sadaka, Lur’lu Şeyh Nuru’d-din, Erugerd’li Şeyh Takıyü’d-din, Malatya’lı Şeyh Đmadü’d- din, Kazvin’li Kerimü’d-din ile birlikte Tokat’lı Şeyh Nuru’d-din’in de ismi müridleri ve halifeleri arasında anılmaktadır. Mahlasından anlaşılacağı üzere Tokatlı veya Tokat’ta ikamet etmektedir.102 Kerümü’d-din-i Sofî, Evhadü’d-din Kirmanî’nin

99 Menakıb-nâme, 39. Hikaye, s. 236-244. 100 Menakıb-nâme, s. 91.

101 Menakıb-nâme, 39. Hikaye, s. 236-244. 102Menakıb-nâme, aynı yer

Kayseri’deki talebelerindendir. Bu zatın Evhadü’d-din’in çok yakınlarından olduğu anlaşılmaktadır.103

Benzer Belgeler