• Sonuç bulunamadı

Iconium şehrinin jeopolitiği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Iconium şehrinin jeopolitiği"

Copied!
134
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

ESKİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

ICONIUM ŞEHRİNİN JEOPOLİTİĞİ

FATMA ÖZAN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

PROF. DR. HASAN BAHAR

(2)
(3)
(4)

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ...vi ÖZET ... vii SUMMARY ... viii KISALTMALAR ...ix GİRİŞ ... 1

1. ICONIUM VE ÇEVRESİNİN COĞRAFİ KONUM ÖZELLİKLERİ ... 10

1.1. COĞRAFİ KONUMU ... 10 1.1.1. İKLİM ... 11 1.1.2. GÖLLER ... 12 1.1.3. DAĞLAR ... 16 1.1.4. AKARSULAR ... 18 1.2. ÖNEMLİ YOLLAR ... 21 1.2.1. KUZEY YOLU ... 21

1.2.1.1. PERS KRAL YOLU ... 24

1.2.2. GÜNEY YOLU ... 25

1.2.2.1.VİA SEBASTE ... 27

2. ICONIUM ŞEHRİNİN SİYASİ TARİHİ ... 29

2.1. GEÇ HİTİT DÖNEMİ ( MÖ 1200- 675) ... 29

2.2. FRİGYA DÖNEMİ ( MÖ 750- 676) ... 30

2.3. LİDYALILAR DÖNEMİ( MÖ 700- 546) ... 33

2.4. PERS DÖNEMİ ( MÖ 564- 333) ... 34

2.5. BÜYÜK İSKENDER VE HELLENİSTİK DÖNEM ( MÖ 333- 30) ... 35

2.5.1. GALATİA DÖNEMİ ( MÖ 278- 25) ... 36

2.5.2. BERGAMA KRALLIĞI DÖNEMİ ( MÖ 190- 129) ... 38

2.6. ROMA DÖNEMİ ( MÖ 188- MS 330) ... 39

3. SOSYO- EKONOMİK YAPI ... 45

3.1. DİNİ YAPI ... 45

3.1.1. TANRIÇA ZİZİMENE ... 45

3.1.1.1. KYBELE ... 46

3.1.1.2. ATHENA ... 47

(5)

3.1.1.4. ANGDISTIS ... 49

3.1.2. AZİZ PAVLUS/ PAUL VE ARKADAŞLARININ KENTTEKİ FAALİYETLERİ ... 50

3.1.2.1. YAHUDİLERİN AZİZ PAVLUS/ PAUL VE ARKADAŞLARINA KARŞI OLAN İSYANLARI ... 51

3.1.2.2. ICONİUM’DA HIRİSTİYANLIK ... 53

3.2. KÜLTÜR SENTEZİ ... 56

3.2.1. HİTİT DÖNEMİ IKKUWANIA ... 57

3.2.2. HELLEN KENTİ ICONIUM ... 61

3.2.3. ROMA KENTİ ICONIUM ... 62

3.3. EKONOMİK YAPI ... 65

3.3.1. TARIM ... 65

3.3.2. HAYVANCILIK VE HAYVANSAL ÜRÜNLER ... 66

3.3.3. TAŞIMACILIK ... 67

3.3.4. TİCARET ... 68

3.3.5. MADENCİLİK ... 70

3.3.6. SİKKELER ... 73

3.3.6.1. IULIUS- CLAUDIUS HANEDANI DÖNEMDEKİ SİKKELER ... 73

3.3.6.1.1. AUGUSTUS DÖNEMİ ( MÖ 27- MS 14) ... 73 3.3.6.1.2. CLAUDIUS DÖNEMİ (MS 41- 54) ... 74 3.3.6.1.3. NERO DÖNEMİ ( MS 54- 68) ... 75 3.3.6.1.4. VESPASIANUS DÖNEMİ ( MS 69- 79) ... 75 3.3.6.1.5. HADRIANUS DÖNEMİ ( MS 117- 138) ... 76 3.3.6.1.6. ANTONINUS PIUS ( MS 161- 180) ... 77 3.3.6.1.7. LUCIUS VERUS ( MS 161- 169)... 78

3.3.6.2. ASKER İMPARATORLAR DÖNEMİ ... 79

3.3.6.2.1. III. GORDIANUS ( MS 238- 244)... 79 3.3.6.2.2. GALLIENUS DÖNEMİ ( MS 253- 268) ... 79 SONUÇ ... 81 KAYNAKÇA ... 83 EKLER ... 97 HARİTALAR: ... 97 RESİMLER: ... 104

(6)

ÖNSÖZ

Bu çalışmamda antik Iconium kentinin, jeopolitik açıdan değerlendirilmesi yapılarak; kentin coğrafi, siyasi, dini ve ekonomik olarak bir bütün halinde ele alınması sağlanmıştır. Çünkü bir yeri değerli ve önemli kılan sadece coğrafi ve siyasi özellikleri değildir. Elbette ki bunların katkısı çok büyüktür fakat bunların yanı sıra o merkezin ekonomisi, sosyo- dini yapısı da oldukça önemlidir.

Iconium, antik dönemde Lykaonia bölgesinde yer almakla birlikte aynı zamanda bu bölgenin siyasal, kültürel, dinsel ve iktisadi anlamda başkentiydi. Bu bölgenin sınır komşularını güneyde Isauria, doğuda Kappadokia, batıda Pisidia ve kuzeyde Phrygia oluşturmaktaydı. Bu bölgelerin isimleri zamanla göçlerin ve siyasal etkilerin sonucunda değişikliğine maruz kalmıştır. Fakat bu çalışmada, tezin sınırlılıklar açısından bölgenin komşularındaki gelişmelerden ziyade Lykaonia Bölgesi incelenecektir.

Iconium ismi bizi Hellenistik ve Roma dönemine de götürmüş olsa da kentin tarihiniGeç Hitit Dönemi’nden başlayarak ele almak, antik Iconium jeopolitiğinin genel çerçevesi açısından oldukça mühimdir. Kentin ismi çeşitli dönemlerde değişmiş olsa da, her dönemin kendi içerisinde incelenmesi zaruridir.

Bu çalışmamda bilgi ve tecrübelerinden her daim faydalandığım, değerli fikir ve görüşleriyle bana yardımcı olan pek kıymetli danışman hocam Prof. Dr. Hasan Bahar’a teşekürlerimi sunarım. Ayrıca katkı ve desteklerinden dolayı Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Arslan’a ve Prof. Dr. Özdemir Koçak’a teşekkür ederim. Bu süreçte bana desteklerini eksik etmeyen amcam Servet Özan, Meryem Eşiyok, Yasemin Ellik ve aileme sonsuz teşekkürlerimi bir borç bilirim…

Fatma ÖZAN

(7)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğr

enc

inin

Adı Soyadı Fatma ÖZAN Numarası 154202011008 Ana Bilim / Bilim

Dalı TARİH/ ESKİÇAĞ TARİHİ

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Hasan BAHAR

Tezin Adı Iconium Şehrinin Jeopolitiği

ÖZET

Antik Lykaonia bölgesinin merkezi olan Iconium şehri, coğrafi konumu sayesinde her dönemde büyük öneme sahip olmuştur. Kuzey- güney, doğu- batı yönlü yolların arasında bir kavşak noktası halinde bulunması, kentin önemini arttırarak kentte birçok ticari faaliyetin oluşumunu sağlanmıştır.

Paleolitik Çağ’dan başlayarak günümüze kadar birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Konya ve çevresi, Çatalhöyük gibi önemli bir antik yerleşim merkezini barındırmaktadır. Bunun yanı sıra Asur, Hitit, Phrygia, Lidya, Pers, Büyük İskender ve Hanedanlığı, Galatia, Bergama, Roma ve Doğu Roma gibi köklü devletlerinde hâkimiyet alanına girmiştir.

Iconium kentinde Phrg tanrıçası Kybele’nin yerel formu olan Zizimene, yaygın kültlerdendi. Bunun yanı sıra Iconium’ da Hıristiyanlık da oldukça yaygındı.

(8)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğr

enc

inin

Adı Soyadı Fatma ÖZAN Numarası 154202011008 Ana Bilim / Bilim

Dalı TARİH/ ESKİÇAĞ TARİHİ

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Hasan BAHAR

Tezin İngilizce Adı Geopolitics of Iconium City

SUMMARY

Iconium city, which is the center of the ancient Lykaonia Region, has always had a great influence thanks to its geographical location. The fact that it is located as an intersection between the north-south and the east-west roads has increased the significance of the city and provided the formation of many commercial activities in the city.

Konya and vicinity, which has hosted many civilizations from the Palaeolithic to the day, houses an important ancient settlement such as Çatalhöyük. In addition, he entered the field of domination in the radical states of Assyria, Hittite, Phrygia, Lydia, Persia, B. Alexander and Dynasty, Galatia, Bergama, Rome and Byzantium.

In the city of Iconium, Zizimene, the local form of the Phrygian goddess Kybele, was a common cult. Besides this, Christianity in Iconium was quite popular.

(9)

KISALTMALAR

ACTS : Action of Apostles

AJA : American Journal of Archaeology

Anat. Stud. : Anatolian Studies

Att. Mith. : Mitteilungen des deutschen archäologischen Instituts, Athenische Abteilung

AÜDTCF : Ankara Üniversitesi Dil- Tarih- Coğrafya Fakültesi

BİAA : British Institute At Ankara

Class. Rev. : Classical Review

DİA : Diyanet İslam Ansiklopedisi

DÜSBD : Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

Edt. : Editör

GDÇ : Geç Demir Çağı

HÜEFD : Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi

İTÇ : İlk Tunç Çağı

İÜEF : İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi

İÜEFTE : İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Enstitüsü

İÜSBE : İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

KTÜİFD : Karadeniz Teknik Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

MEB : Milli Eğtim Bakanlığı

(10)

Plin. Nat. : Pliny Natural

SDÜFEF : Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi

STÇ : Son Tunç Çağı

SÜFBE : Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

SÜFEFD : Selçuk Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Dergisi

S.Ü.M.M.F.D. : Selçuk Üniversitesi Mühendislik- Mimarlık Fakültesi Dergisi

SÜSBE : Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

TMMOB : Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği

TTK : Türk Tarih Kurumu

TÜBİTAK : Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu

(11)

GİRİŞ

“Iconium Kentinin Jeopolitiği” adlı tez konumu yazmaya başlarken ilk önce “jeopolitik” kavramının açıklanması zorunluluğunu hissetmekteyim. Jeopolitik kavramı ilk defa XIX. yy.’nin sonlarında siyasal coğrafyanın bir bağlantısı olarak oluşmaya başlamıştır. Antik Grek’teki yer anlamına gelen “geo” ve “politeia” isimlerinin birleşmesinden oluşur. Jeopolitik ilmi insanların yaşadığı coğrafyayla siyasal faaliyetler arasındaki bağlantı ve ilişkiyi inceler1. Jeopolitik kavramı bağlamında toplumların içerisinde yaşadığı coğrafya ve kurdukları siyasal ilişkiler, o merkezin kültür, din ve ekonomik olarak bir bütün halinde ele alınmasını sağlar.

Iconium’un2 içerisinde bulunduğu bölgenin ismi olan Lykaonia, coğrafi konumundan dolayı sürekli siyasal ve ekonomik anlamda aktif bir bölge olmuştur. Genel itibariyle batı ve kuzeybatısında Frigya, batısında Homanedes, Doğu Pisidia ve güneyinde Isauria yer almaktaydı (Hrt: 1) 3.

Iconium ile Ereğli arasında 1000 m izohipsinin çevrelediği alan Lykaonia olarak adlandırılmaktaydı. Kuzeyinde Tutup Beli, Aşağı Pınarbaşı, güneyinde Çumra- Kılbasan arası, Ereğli ve doğusunda Karapınar, Hodul Dağı etekleri ile sınırlanan alanın yüksekliği 1000 m veya daha alçak, yarımay şeklinde, geniş bir ovadır. Bölgede Osmancık Tepe, Karadağ ve Karacadağ yer almaktadır. Tutup Beli-Karaman arasındaki bu bölgede bir göl bulunmaktadır4. Lykaonia ile Kappadokia’ nın sınırını Kilikya bölgesindeki Toroslar oluşturmaktaydır5.

Antik yazar Strabon’a göre Lykaonia’nın doğusunda “Frigya Epiktetos” ( sonradan kazanılmış toprak) bulunur6. Paphlagonia’nın güneyinde Galatlar, onun da güneyinde Lykaonia bulunur7. Ayrıca Strabon Lykaonia bölgesinin sınırları hakkında

1 Bahar, 2016, s. 1.

2 Bu bölge farklı zamanlarda değişik isimlerle adlandırılmıştır. Lykaonia ismi genelde Roma ve

Hellenistik dönem için kullanılan bir coğrafi terimdir.

3 Kurt, 2015, s. 1. 4 Bahar, 1998, s. 197. 5 Ramsay, 2000, s. 14. 6 Strabon, XII, 8, 13. 7 Strabon, XII, 4, 9.

(12)

da bilgi verir. Kappadokia ülkesinin merkezi olarak düşünülen Garsauria( Aksaray), Lykaonia’nın başkenti olan Iconium’un sınırında olduğunu belirtir8.

Lykaonia bölgesi adının Lukka’dan geldiği ve asıl şeklinin Lukkalılar ya da Lukka ülkesi anlamına gelen Lukkawana olduğu düşünülmektedir. MÖ 3. binyıldan başlayarak Hellenistik zamana kadar bölgede hâkim olan Luviler, Lykaonia’nın güneyindeki Lycia ve Isauria’yı bir Luvi merkezi haline getirmişlerdir9.

Lykaonia’nın başkenti olan Konya’nın adı ise beş bin yıl önce Luvi kavminin verdiği İkkuwaniya’dan geldiği düşünülmektedir. . Lukkawaniya ülkesi içinde yer alan Konya kentinin adı ise Ik-ku-ua-ni-ia idi10. Hititler ise bölgeye ilk Luvilerin

yaşadığı bölge demişler, daha sonra da tanrı Tarhu’ya dayanarak Tarhuntašša

(Tarhu’nun Evi) adını vermişlerdir11.

Daha sonra bu isim önce Klasik Çağ’da Ikonion, Grek ve Roma yönetimlerinde Iconium ve Iconia’ya dönüşmüştür. Daha sonra ise, Araplar El-Koniya demiş ve Türkler de son şekli olan Konya adını vermişlerdir12.

İnsanlar her dönemde yaşadığı yeri efsaneleştirme yoluna gitmişlerdir. Çeşitli milletler Konya’nın ismini de farklı zamanlarda kendilerine göre meydana getirdikleri efsanelere dayandırmışlardır. Konya, Grek adı olan Iconium adını almadan önce “Danaia” olarak adlandırılmıştı ve bu isim de Perseus ve Zeus’un oğlu Danae’ye atfedilmiştir. Danae, ülkeyi istila eden ve kadınları yiyen Gorgon’dan (dişi canavarlar) kurtardığı için kentin kapılarından birine Perseus’un öldürdüğü Medusa’nın basını asmışlardır. Böylece şehir, küçük resim anlamına gelen “Eikonion” ismini kazanarak, daha sonrasındaki Greko- Roman ve Doğu Roma Ortaçağ’ı dönemi boyunca Latince Iconium adıyla bilinmeyi sürdürmüştür13.

Iconium isminin resimden geldiği efsanesinin değişik bir versiyonu daha vardır. Tufan’dan sonra bir kuraklık yaşanır ve Jupiter, Prometheus ile Athena’ya 8 Strabon, XII, 2, 6. 9 Kurt, 2015, s. 1. 10 Bahar, 1998, s. 197. 11 Bahar, 2016, s. 5. 12 Bahar, 1998, s. 197.

(13)

çamurdan bir resim (eikones) yapmalarını emreder. Yaptıkları resimdeki rüzgâr esmeye başlar ve resim yaşamaya başlar. Böylece Iconium Tufan’dan sonra tekrar insanlarla dolar. Böylece Iconium’un ismi “Eikones”den türer. Aynı zamanda Yunanca bir eklentide de tıpkı Frig efsanesinde de olduğu gibi şehrin ismi tufandan önce gelir14.

Türkler ise Konya isminin hiç değişmeden kalıcı olması için bir efsane ile süslemişlerdir. Anonim efsaneye göre, Horasan’dan uçup gelen dervişler, Konya’nın bulunduğu ovaya eğilip bakmışlar, yemyeşil bir ova. Aralarında konuşmuşlar ve burada güzel bir kent kurmaya karar vermişler. Efsaneye göre dervişlerden biri, ‘Kon yaaa dervişşş!..’ demiş. Konmuşlar ve kurdukları kente de Konya demişler15.

Konya ilk zamanlardan beri birçok araştırmacının ve seyyahın ilgi alanı olmuştur. Konya’ya gelen ilk seyyahlardan biri de antik yazar Ksenephon’dur. MÖ 404’te Lidya’nın başkenti Sard’dan çıkan ve Lidya satrabı Erdeşir’i tahtan indirmeyi amaç edinen orduda Ksenephon da vardı. Ksenephon, İran’a kadar olan yolculuğunu gezi notları şeklinde tutmuştur.

Konya hakkında bilgi veren diğer bir önemli seyyah ise Strabon’dur. MS 1’de Konya’ya gelmiş ve kısa notlar şeklinde Konya ile ilgili bilgiler vermiştir.

Diğer bir önemli antik yazar olan Pliny’nin bir ifadesinde “urbe celeberrima Iconio” geçmektedir. “urbe celeberrima” ifadesi “ünlü şehir” anlamına gelmektedir16. Bu da Pliny’nin Iconium’a verdiği değeri göstermektedir.

Diodoros ise Iconium’a komşu olan Isauria kenti hakkında bilgi verir. Perdikkas ve Kral Philip’in, Laranda ve Isauria’ya olan savaş hazırlıklarından bahseder17. 14 Ramsay, 1907, s. 320. 15 Bahar, 1998, s. 197. 16 Plin. , Nat. , V, 95. 17 Diodoros, XVIII, 22, 1.

(14)

Ammianus Marcellinus ( MS 330- 400) “Rerum Gestarum” adlı eserinde, Pers kralının Iconium ve bölgesinin komşularından olan Isauria’ ya olan baskılarından söz eder18.

Ünlü hatip Cicero, vali olarak göreve geldiği zaman Kilikya’ya gitmek için yola çıktığında Iconium’da 10 gün kadar kalmıştır 19 . Bu süre zarfında gözlemlediklerini dile getirmiştir.

Aşağıda Konya ve çevresinde araştırma yapmış olan seyyah ve araştırmacılara değineceğim. Tezin sınırlılıkları içerisinde sadece önemli olan birkaç bilim adamına değinme mecburiyetinde kaldım. Elbette Konya ve çevresinde çalışma yapan daha birçok değerli bilim insanı vardır.

KONYA VE ÇEVRESİNDE İNCELEME YAPAN SEYYAHLAR:

Konya hakkında bilgi veren ilk seyyahlardan biri Valansiye- li Ebu'l-Hüseyin Muhammed Ihn-i Ahmed lbn-i Cübeyr İbni'l-Kinanî lyyi’l-Endülüsî'dir. Ibn-i Cübeyr, Konya'ya doğrudan uğramamış, ama bölgede dönemin tarihi olaylarını, Sultan Mesud'un hükümranlığı sırasında Sicilya kralının oğlunun Konya'ya sığınması ile ilgili bir olayı anlatmıştır20.

Kadrî mahlasıyla eserler vermiş olan Abdülkadir Çelebi, 1056/ 1646 senesinde gerçekleştirdiği hac yolculuğu sırasında gördüğü yerler hakkında bilgi aktarmaktadır.

“...Konya büyük şehirdir. Ve bir büyük kal’ ası vardır. Burçları cümle musavverdir. Şehrin bir mikdarı kal‘ada ve bir mikdarı kal‘a haricindedir. Bezâstânı kal’ adadır. Cami’leri gayet çokdur. İkisi salâtîndır biri Sultân Süleymân’dır ki hariç kal‘adadır...biri dahi Sultân Alâeddin’dir ki kal‘a içinde bir yüksek mahalde vaki‘olmuş kiliseden dönme bir büyük cami’ dir.”21.

18 Ammianus, XIV, 3.

19 Cicero, Cicero’s Letters to Atticus, V. 20. 1. 20 Eravşar, 2001, s. 241.

(15)

Katip Çelebi’nin 1058/ 1648’de Sultan IV. Mehmed için kaleme almış olduğu ‘Cihannümâ’ adlı eserinde, Konya’nın sosyol ve ekonomik hayatı hakkında bilgi vermiştir. Kentteki su kaynaklarının ve hayvancılığın önemini dile getirmiştir22.

Evliya Çelebi, Konya tarihini Selçuklulardan başlayarak Osmanlı tarihine kadar olan dönem hakkında bilgi vermiştir. Ayrıca Konya Kalesi hakkında da gözlemlerini aktarmıştır23.

İbn-i Batuta Konya ile ilgili şöyle söylemiştir; “Milas hükümdarının

ihsanından sonra buradan ayrılarak Konya’nın yolunu tuttuk. Burası büyük bir şehirdir. Pek güzel bir şekilde inşa edilmiş olup, nehirleri, bağ ve bahçeleri ve meyveleri boldur. Daha önce anlatıldığı üzere, burada Kamereddin denilen bir cins kayısı yetişmekte olup, Mısır ve Şam taraflarına sevk olunur. Şehrin caddeleri gayet geniş, çarşıları ise muntazamdır. Her sanat ehlinin kendisine mahsus bir yeri vardır. Rivayete göre; bu belde İskender tarafından kurulmuştur. Halen Karamanoğlu Sultan Bedreddin’in elinde ise de, Irak (Ilhanlı) Sultanı’nın ülkelerine yakın olduğundan zaman zaman onun istilasına uğramıştır…”24.

Alman diplomat Rudolf Von Lındau, kent ile ilgili olarak “Konya, yani eski

adıyla “îkonion”, ilk haçlı seferlerinin geçtiği, İmparator Frederik Barbarossa’mn son büyük meydan zaferini kazandığı; Selçukluların, büyük hükümdarları Sultan Alâeddin'le en güçlü dönemlerini yaşadıkları ve Pers sanatını Küçük Asya'ya getirdikleri başkentleri ve altı yüz yıldır babadan oğla geçerek bugüne kadar gelen ve bütün Mevlevi âleminin en büyük temsilcisi saygın bir Türk din adamı olan Şeyh Çelebi'nin rezidansı olan bir şehirdir.” ifadelerini kullanmıştır25.

İngiliz Tuğamiral Francis Beauford, İngiliz hükümeti tarafından görevlendirilerek, bir deniz haritası çizmesi istenmiştir. Beauford bu amaçla çıktığı geziler sayesinde Konya’dan da geçmiştir26.

22 Katip Çelebi, 1245, s. 615- 616. 23 Evliya Çelebi, 1999, s. 15- 18. 24 İbni Batuta, 2000, s. 412- 413. 25 Eravşar, 2001, s. 265. 26 Doğanay, 2015, s. 5.

(16)

F. Sarre, Konya’yla ilgili “Yoksul kerpiç evlerin arasından geçen uzun bir

yoldan ilerledik ve sağa dönerek, hükümet binası demek olan Konak’ın bulunduğu meydana çıktık. Meydana bakan bir misafirhanede hemen yer bulduk. Oda pencerelerimiz doğrudan büyük ve kare şeklindeki meydana bakıyordu. Meydanın bir yanını Konak’ın modern ve sade yapısı kaplıyor, diğer kenarlarını ise önemsiz evler çevreliyorlardı.” sözlerini kullanmıştır27.

“Çölün Kraliçesi” olarak adlandırılan Gertrude Bell, bir arkeologdan daha çok İngiliz casusu idi. Anadolu’ya yaptığı seyahat esnasında Konya’ya gelmiş ve burada Ramsay ile buluşmuştur. Ayrıca Binbir Kilise kazılarına katılmıştır28.

Moltke, “Türkiye Mektupları” adlı kaynakta Konya’nın coğrafi konumu hakkında bilgi vermektedir. Eserinde özellikle Konya’ daki kuraklığa dikkat çeker29.

Konya Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından Fahri Doktorluk Payesi ve sonra da Profesörlük unvanı verilen30İsmail Hakkı Konyalı, Konya ve ilçeleri hakkında önemli gözlemlerde bulunmuş ve bu gözlemlerini kitap haline getirmiştir. Konyalı; tarih ve coğrafya alanında birçok çalışması olmuştur. Konyalı bir eserinde Konya tarihi hakkında şu sözleri yazmıştır: “Konya İslami ve gayri

İslami devirlerin bir tarih ummanıdır. Gelip geçen Türk milletlerinin en medenisi olan, Seçukiler’in başkenti Konya...”31.

KONYA VE ÇEVRESİNDE İNCELEME YAPAN ARAŞTIRMACILAR: Konya ve çevresinde önemli çalışmalara yapmış olan Hamilton; Toroslar ve çevresinde önemli çalışmaları olmuş ve Elmasun’dan Bozkır’a oradan da Laranda’ya geçerek önemli çalışmalarda bulunmuştur. Zengibar Kalesi’nde bulduğu kitabe

27 Eravşar, 2001, s. 272. 28 İpçioğlu, 2009, s. 251. 29 Moltke, 2016, s. s. 220. 30 Özdamar, 1997, s. 25. 31 Konyalı, 1997, s. 695.

(17)

üzerinde çalışmaları olmuştur. Konya’nın coğrafyası ve ekonomisi hakkında bilgi veren Hamilton, ayrıca bölgede bulunan madenlere de değinmiştir32.

Iconium’un ve çevresinin komşularından olan Isauria’ya gelen Davis, Zengibar Kalesi’nde incelemeler yapmış ve bunun sonunca Hamilton’ın burada bulduğu kitabeyi de yayınlamıştır33.

Sterret, Tamaşalık olarak anılan yerin antik “Astra” olduğunu ve yine bölge içinde bulunan “Dülgerler” köyünün de antik “Artanada” olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Lystra’ya yakın olan bir konumda olan “Dinorma” antik yerleşmesini “Isauria Nova” olarak göstermiştir34.

Kiepert, Konya’da birçok çalışma yapmıştır. Isauria Nova’nın Dorla oluğunu dile getirmiştir35.

Konya hakkında bilgi veren önemli kaynaklardan biri hiç kuşkusuz Ramsay’ın eserleridir. Coğrafya başta olmak üzere Konya’ nın siyasal, sosyal, ekonomik, kültür ve din gibi birçok konuda ana kaynaklardan birisidir.

Ramsay’ı takip eden Stewart da Ramsay’ın inceleme yapmış olduğu yol güzergâhlarını inceleyerek belli bir çalışma ortaya koymuştur36.

David French ise Konya’da mil taşları üzerine çalışmalar yapmıştır. 1952’de Kurt Bittel, Mansel, Çambel, Erzen, İnan, Erdman ve Verzone'nin Yelbeyi'ne düzenledikleri gezi sonucunda bölge hakkında bilgi alınmaya çalışılmış ve sonucunda da erken dönem çanak- çömlek parçalarına ulaşmıştır37.

Konya’da çok önemli araştırmalar yapan Mellaart, dünyanın en önemli antik yerleşim yerlerinden olan Çatalhöyük’te çalışmalar yürütmüştür. Onun ardından Ian Hodder, Mellaart’tan bu kazıları devralarak çalışmalarına devam etmiştir.

32 Hamilton, 1842, s. 322. 33 Bahar, 1996b, s. 52. 34 Sterret, 1888, s. 130. 35 Bahar, 1996b, s. 55. 36 Ramsay, 1960, s. 401. 37 Bahar, 2006b, s. 98.

(18)

Yazıtlar üzerinde önemli çalışmalar yapan Ballance, Konya’da bulunan yollar üzerine çalışmalar yapmıştır. Özellikle Konya’nın kuzeyinden gelen yolların rotasını vererek, bölgenin genel coğrafyası hakkında bilgi vermiştir38.

A. S. Hall, Bozkır veçevresinde araştırmalar yapmıştır özellikle incelediği yazıtlardan yola çıkarak Isauria Vetus’u konumlandırmaya çalışmıştır39.

Cramer, Konya’nın komşusu olan Pisidia ve bölge coğrafyası hakkında önemli bilgiler vermektedir40.

Texier, Isauria ve Ermenek çevresinde araştırmalar yapmıştır. Haçlı Seferleri esnasında bölgeye olan akınlar hakkında bilgi vermiştir41.

Belke- Restle, Lykaonia’nın konumu hakkında çalışmalar yapmışlar ve Iconium kentinin tarihi ve önemiyle ilgili bilgiler de vermişlerdir42.

Holl, Konya’nın sosyal ve kültürel yapısına ışık tutarken aynı zamanda dini atmosferinden de bahseder. Piskopos olan Amphilochius ve Basil hakkında da birçok bilgi verir43.

Araştırmacı Hill, Konya Arkeoloji Müzesi’nde birçok çalışma yapmıştır. Bu çalışmalar neticesinde Iconium sikkelerini yayınlamıştır.

Clemens Bosch, Anadolu’daki Roma tarihiyle ilgili çalışmalar yapmıştır. Özellikle Isauria’da yaptığı çalışmalar bölgedeki Roma hâkimiyetini göstermektedir.

Ramsay’ın yönlendirmeleriyle çalışmalara başlayan Robinson Konya- Sızma’da çalışmalara başlamıştır. Sızma’da bulunan ana tanrıça figürü Tanrıça Zizimene hakkında çalışmaları vardır44.

38 Balance, 1958, s. 224- 232. 39 Bahar,1996b, s. 56. 40 Cramer, 1982, s. 288. 41 Texier, 2002, s. 33. 42 Belke- Restle, 1987, s. 384. 43 Holl, 1904, s. 5- 17. 44 Robinson, 1927, s. 26.

(19)

Sedat Alp, Konya- Karahöyük’te önemli çalışmalar yapmıştır. Burada bulduğu mühürler ve çanak- çömleklerle Kültepe, Alacahöyük, Alişar ve Boğazköy’de bulunan çanak- çömlekler arasında kültürel bir benzerlik olduğunu söylemiştir45. Alp, Karahöyük’ü Puruşanda olarak lokalize etmiştir46.

Remzi Oğuz Arık, Alaattin Tepesi kazılarını yapmıştır. Alaattin Tepesi ile ilgili Ekrem Akurgal’ ın da bir yayını vardır.

Bölgede 1994’ten itibaren Arkeolojik Yüzey Araştırmaları yapan Hasan Bahar, Konya’da da birçok yerleşim yerini keşfetmiştir. Konya’da bulunan Hayıroğlu Boncuklu Höyük, Beçene Zıvra Höyük, Eldeş ( Nodalar) Höyük, Küllük Tepe gibi birçok höyük yerleşmesinin yanında Hatip Kalesi ve bu kalenin yer aldığı kayalıkta Hitit krallarından Kurunta’ya ait bir yazıtını ortaya çıkararak, Hitit tarihine yenilikler getirmiştir. Büyük Hitit krallığı tartışılan Kurunta bu tarihten sonra Hitit büyük kralları içinde yerini almıştır. Ayrıca bir başka tartışma konusu olan Hititlerin Kadeş Savaşı sırasında da kullandıkları önemli başkenti Tarhuntašša’nın Hatip Kalesi olduğunu lokalize etmiştir47.

Mehmet Özsait ise daha çok Konya’nın batı kesimlerinde, Pisidia bölgesinde çalışmaları olmuştur. Aynı bölgede son zamanlarda Mustafa Arslan’ın da birçok araştırması vardır.

Mehmet Kurt, çalışmalarını Toroslar çevresinde yoğunlaştırarak Karaman ve çevresi hakkında önemli çalışmalar yapmıştır. Ayrıca Lykaonia bölgesi ile Kalykadnos’da ( Göksu Havzası) da önemli araştırmaları dabulunmaktadır.

Asuman Baldıran, Konya ve ilçelerinde birçok çalışma yapmıştır. Osman Doğanay’ın da özellikle çevre yerleşim yerlerinden olan Isauria ve çevresindeki birçok araştırması bulunmaktadır.

45 Alp, 1972, s. 1- 3, 266.

46 Bahar, 2015c, s. 103.

(20)

1. ICONIUM VE ÇEVRESİNİN COĞRAFİ KONUM ÖZELLİKLERİ 1.1. COĞRAFİ KONUMU

Toros Dağları’nın kuzeyinde ve Kappadokia, Pisidia, Phrygia ile Galatia arasında yer alan bölge Lykaonia olarak adlandırılır. Cicero da Roma valisi görevindeyken Iconium’da yaptığı gözlemlerden bu kentin, Lykaonia’nın bir parçası olduğunu söylemiştir. Ayrıca bu kentin ana şehirlerden biri olduğunu söyleyerek önemini dile getirir48.

Çok geniş bir coğrafyaya oturmuş olan Iconium kentinin güneydeki sınırını Isauria tepelerinin arasındaki Lystra (Hatunsaray) belirler. Lystra, Lykaonia bölgesinin geneline rağmen daha dağlık bir arazidir. Güneydoğu’daki sınırı Ramsay’a göre 14 saat uzaklıktaki Karadağ’a ulaşırken, kuzeybatısı ise Phrygia ve Lykaonia karışımı bir bölgeye ulaşır (Hrt: 2) . Batı ve kuzey sınırı daha çok dağlık ve engebeli bir araziden oluşur. Beyşehir ve Höyük ilçelerine ulaşan batı kesimindeki dağlık kesimin antik Orondeis olduğu; Lykaonia sınırının Kızılören ile Yunuslar arasında Bağırsık Dere Boğazı sırtları olduğu öne sürülmüştür. Ayrıca Iconium’a akan akarsular da vardır. Iconium ve Laodiceia Katakekaumene (Ladik) arasındaki arazide Roma İmparatorluğu’na ait büyük araziler bulunur49. Gelemiş Belinin yer aldığı Antik Prygia Parareus Dağları’nın ( Sultan Dağları) uzantısı olan buradaki Bozdağların etekleri antik Lykaonia ile Phrygia’nın doğal sınırlarını oluşturur50.

İkonion kentinin yer aldığı Lykaonia Platosu Kappadokia ile Dağlık Kilikya arasında yer alır. Lykaonialılar ile Kappadokialılar arasında sınır olan bu kent, Lykaonialılara ait Koropassos Köyü ve Kappadokialılara ait Garsauria (Aksaray) kenti arasındadır. Bu iki yer arasındaki mesafe 120 stadion51 kadardır52.

İç Anadolu bölgesinin yeryüzü şekilleri açısından en düzlük bölgesi Konya ve çevresidir. Buna izafeten Hititlerin kullandıkları “Aşağı Ülke ( KURŠAPLI- TI ) ” ve “

48 Güney- Güney, 2011, s. 240; Ramsay, 1893, s. 40. 49 Ramsay, 1907, s. 335.

50 Bahar, 2015a, s. 288.

51Antik Roma ve Yunan’ da uzunluk ölçü birimidir. Yaklaşık 180- 200 m arasında bir mesafe için

kullanlır.(https://ipfs.io/ipfs/QmT5NvUtoM5nWFfrQdVrFtvGfKFmG7AHE8P34isapyhCxX/wiki/Sta dyum_(birim).html Erişim: 28. 04. 2018)

(21)

Yukarı Ülke ( KUR URU UGUTI ) ” terimlerinden Aşağı Ülke’nin araştırmacılar tarafından Konya Ovası olabileceği düşünülmüştür. Çünkü Hititler Kızılırmak kavisinin güneyinde kalan kısımlara “Aşağı Ülke” , kavisin iç tarafında kalan kısma ise “Yukarı Ülke” ismini vermekteydiler53.

Iconium coğrafyası genel olarak ova ve yaylalardan oluşur. Aynı sırada dizilmiş olan dağlar ve volkan konileri bölgenin belli başlı yeryüzü şekillerini oluşturur. Konya bölgesi kuzeydoğuda Melendiz ile çevrelenmiş olup, kuzeyinde Obruk Platosu ve Tuz Gölü, kuzeybatı yönünde ise Akşehir bulunur. Karadağ ve Karacadağ bölgedeki en önemli volkanik dağ kütlelerini oluşturur. Konya ve Ereğli Ovaları arasında ise Hotamış Çukurluğu vardır. Laodiceia Katakekaumene ile doğuda Hasan Dağı arasında kalan bölge Iconium’un sınırları içine girer (Hrt: 3)54.

Lykaonia bölgesi kurak bir coğrafyadır ve üzerinde Iconium gibi birkaç büyük kent vardır. Ayrıca bu bölge birçok yerleşimcilere de ev sahipliği yapmıştır55. Iconium’un çevresinde Barata(Karaman’da Erken Hıristiyanlık Dönemi’ne ait olan Binbir Kilise bölgesinde bulunan alandır.) , Dalisandus (Isauria/ Fasıllar/ Misthia/ Sarıoğlan- Belviran= ?) , Derbe (Karaman- Ekinözü Köyü) , Hyde (Konya- Karapınar/ Emirgazi ? ) , Lystra ( Hatunsaray) , Laranda ( Karaman) ve Savatra/ Soatra ( Konya- Yağlıbayat) gibi antik yerleşim alanları bulunmaktaydı. Bu merkezler Iconium’u adeta bir çember gibi çevrelemekteydi56.

1.1.1. İKLİM

Konya’nın yıllık ortalama sıcaklığı 11.5 C0’dır. Yılın 12 ayına ait ortalama sıcaklık -0. 1 C0 ile 23 C0’dır. En soğuk ay Ocak iken, en sıcak ay Temmuz’dur. Kış sıcaklığı 2 C0’ı geçmez. Fakat yazın oldukça baskın bir sıcaklık yaşanır bu durum Konya’da yaz ve kış aylarının belirgin şekilde yaşanmasını sağlar. İlkbahar ayları sonbahar aylarından daha soğuk geçer( Res: 1- 2) .

53 Kurt, 2009, s.166; Yazıcı, 2002, s. 23- 24. 54 Yazıcı, 2002, s. 23- 24; Balance, 1958, s. 223. 55 Belke- Restle, 1987, s. 384.

(22)

Kışları genellikle sıcaklık 0’ın altına düşer. Ekim, Kasım, Aralık, Ocak, Şubat, Mart, Nisan ve Mayıs aylarında don olayları yaşanabilirken, son dönemlerde bu don olayları daha az yaşanmaktadır57. Denizden yüksekliği 3370 m’dir. Özellikle kışları oldukça sert geçer58. Nisan ve Mayıs aylarından itibaren hava sıcaklığının artmaya başladığı görülmektedir.

Aylık yağış miktarı 3. 6 mm ile 44. 4 mm arasındadır. En yağışlı ay Mayıs, en yağışsız ay ise Ağustos’tur. En yağışlı mevsim kış iken, en kurak mevsim ise yazdır. Kar yağışı en fazla kışın gerçekleşir. Kasım, Aralık, Ocak, Şubat, Mart ve Nisan ayları kar yağışının görüldüğü aylardır59.

Konya yarı kurak bir iklime sahip olduğu gibi birinci dereceden de mezotermal özellik gösterir. Bölgenin su fazlası yoktur ve deniz etkisinden de yoksundur. Bu yoksunluk bölgenin karasal iklimi yaşamasına neden olur. Aralık, Ocak, Şubat ayları nemli; Nisan ile Ekim yarı kurak; Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ayları ise tam kuraktır60.

Akdeniz’in dağ ve karasal iklim koşulları etkilidir. Sıcaklık ve yağış yer şekillerine göre farklılık gösterebilir. Yüksek kesimler daha fazla yağış alırken, ovalık kısımlar daha az yağış almaktadır. Dağlık kesimlerde bitki örtüsü de oldukça azdır. Bu yüzden bu sahalarda heyelanlar oldukça fazladır61. Buna örnek olarak MS ilk yıllarda bölgede çölleşmenin artmasıyla birlikte, belli aralıklarla toprak selleri meydana gelmesidir. Kentte daha önceden olan bu afet o kadar büyük boyutlara ulaşabiliyormuş ki, Aziz Basil’in kendi bölgesi olan Kayseri’de de etkisini şiddetli bir şekilde gösterdiği biliniyormuş62.

1.1.2. GÖLLER

İç Anadolu bölgesi göl bakımından zengindir. İç denizin çekilmesiyle birlikte irili ufaklı birçok göl meydana gelmiştir. Hotamış, Akgöl, Ilgın, Akşehir ve Tuz Gölü 57 Biricik, 2012, s. 89- 91. 58 Ramsay, 1910, s. 1 59 Biricik, 2012, s. 91- 95. 60 Biricik, 2012, s. 96. 61 Bozyiğit- Güngör, 2011, s. 178. 62 Holl, 1904, s. 21.

(23)

bölgedeki belli başlı göllerdir63. Batı kesiminde Suğla Gölü mevcuttur. Ahırlı ve Yalıhöyük sınırları içerisinde kalan bu göl 61.100 dönümdür. Torosların Yıldız Dağı yamaçlarındaki 200- 300 hektarlık başka bir krater gölüne ise daha sonraları “Dipsiz Göl” adı verilmiştir. Daha güneydoğuya gelindiğinde ise Karapınar’a yakın bir yerde olan Meke Gölü krater özelliğe sahiptir. Bu gölün ortasında da Meke Tepesi bulunur. Gölün derinliği 12 m’ dir. Göldeki sular magnezyum ve sodyum sülfattan oluşan tuzlu sudur. Karapınar’da bulunan diğer göller ise; Acıgöl, Meyil, Çıralı ve Obruk’ tur64.

Oluşumu bakımından bu bölgede bulunan göllerin yapısı farklıdır. Tektonik, karstik, volkanik ve set gölleri olmak üzere birbirinden ayrılır.

Tektonik Göller:

Tuz Gölü: Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü 1500 km2’lik yüzölçümüne sahiptir. Orta Anadolu’da kuzey- güney doğrultusunda ortalama 80 km’ lik bir uzanmayla geniş bir alanı kaplar. Kuzeyde daralan göl, güneye doğru bir genişleme gösterir (Hrt: 4) 65. Kiepert ve Sterret’e göre bu göl Aksaray ile Sultan Hanı arasındaki yolun orta noktasının 10 km kuzeyinde olduğu bilinmektedir66. Antik yazarlardan Strabon ise Tatta Gölü olarak bahsettiği Tuz Gölü’nü Galatia’nın güneyine doğru Morimene çevresinden Büyük Kappadokia’ya kadar uzandığını ve Phrygia’nın bir parçası olduğunu dile getirir. Ayrıca doğal tuzla gölü olan bu göle herhangi bir şey atıldığında çabucak donarak, adeta tuzdan çelenk haline geldiğini belirtir67.

Tuz Gölü Havzası diğer havzalardan ayrılır. Çünkü gölün etrafı platolarla çevrilmiştir. Havzanın güney ve batısında geniş alüvyal düzlükler bulunur68. Denizden yüksekliği 925 m olan bu gölü Melendiz dışında besleyen bir akarsu

63 Bahar, 2015a, s. 272- 273. 64 Yazıcı, 2004, s. 24, 59, 67, 74. 65 Yazıcı, 2015, s. 40. 66 Sarre, 1998, s.116. 67 Strabon, XII, 6,1. 68 Bahar- Koçak, 2004, s. 6.

(24)

yoktur. Sadece gölün dibinden gelen birkaç tuzlu su kaynağı ile beslendiği bilinmektedir69.

Buzul Çağı’nın nemli döneminde göl yüzeyi 1000 m yüksekliğe sahipti70. Fakat iklim değişikliğiyle meydana gelen kuraklık bu gölü de büyük oranda etkilemiştir. Özellikle yaz aylarında yüzölçümü 200 km2’yekadar düşmektedir. Bu suyun çekildiği zamanlarda tuzun kalınlığı 30 cm’yi bulur. İlkbahar aylarında su seviyesi artarak derinlik 2 m’ye yaklaşır. Bu gölün yakınında Kaldırım ve Yavşan isimli iki tuzla vardır. Bu tuzlalardan da senelik 600. 000 ton tuz elde edilir71.

Akşehir ve Eber Gölü: Sultan Dağları’nın kuzey yamaçlarıyla Emirdağı arasındaki çukurluk bölgede olan iki göldür. Etrafında sazlık ve kamışlar olan bu iki göl arasındaki mesafe 7 km’dir. Fay hareketlerinden dolayı bu iki göl tektonik özelliğe sahiptir.

Eber Gölü fazlasıyla sığ bir göldür. Yaz aylarıyla birlikte su seviyesi iyice azalmaktadır. Afyon Ovası’nın su ihtiyacını karşılayan Akarçay bu göle dökülür. 104 km2 yüzölçümüne sahip olan Eber Gölü’nün suları ise tatlıdır.

Yüzölçümü 110 km2 olan Akşehir Gölü’nün suları tuzludur. Çünkü dışa doğru akışı yoktur.

Çavuşçu( Ilgın) Gölü: 1300- 1400 m’teki yükseltiler arasında bulunan Çavuşçu Gölü sığ bir göldür ve faysal hareketlerden dolayı şekli elips şeklindedir. 51 km2 olan yüzölçümü yazın daha da küçülmektedir. Güneyden gelen birkaç kaynakla beslenirken, dışarıya akışı yoktur. Karstik olaydan dolayı suyu azalmaktadır.

Suğla Gölü: Konya’ya 45 mil kadar güneybatı uzaklığındadır. Bu göl yüksek Orondeis Dağları tarafından antik Iconium kentinden ayrılır. Konya Ovası’nın da bu gölden sulandığı bilinmektedir72. Strabon tarafından Lykaonia bölgesinde bulunan

69 Yazıcı, 2015, s. 40.

70 Bahar- Koçak, 2004, s. 6. 71 Yazıcı, 2015, s. 40. 72 Ramsay, 1907, s. 332.

(25)

göllerden birinin Trogitis adındaki Suğla Gölü olduğunu bilmekteyiz73. Gölün etrafında sekiz tane höyük var olmasına rağmen sadece Suberde Höyük’te araştırma yapılmıştır74.

Akgöl: Ereğli Ovası’nın bulunduğu çukurluk alanda bataklık ve su birikintileri vardır. Bu sahanın geneli sazlıklarla kaplıdır. Bu alanın batısında kalan kısmına Akgöl adı verilmiştir. Fakat burada devamlı bir gölün varlığından söz edilemez. Çünkü kışın çoğalan su yazın kuruyarak ve düdenlerle kalker çatlakları yoluyla su kaybı yaşanır.

Hotamış Gölü: Konya’ya 50 km uzaklıkta olan bu göl, güneyden Karadağ ile belirlenen ovanın çukur kısımlarında suların birikmesiyle oluşur. Kışın özellikle yağışlı havalarda gölün yüzeyi 80 km2’yi bulur fakat yazın sular çekilerek birkaç göl halini alır.

Volkanik Göller:

Acıgöl: Hotamış Gölü’nün 3.5km kadar uzaklığında Acıgöl bulunur. Bu gölün suları kalsiyum, magnezyum ve çok az da tuz içerir75. Karaman’ın 10 km doğusunda Karacadağ yamaçlarında bulunur. Volkanik hareketler sonucunda oluşan patlamalarda meydana gelen çukurlarda oluşan göllerden biridir.

Meke Tuzlası: Acıgöl’ün 2 km güneybatısında bulunur. Tuzla Gölü olarak da adlandırılan bu gölün içerisinde piroklastik koni bulunur. Gölün suları çok fazlamiktarda potasyum içerir.

Karstik Göller:

Obruk Gölü: Konya Karatay’ın Obruk (Kızılıören) Köyü’nde bulunur. Adeta bir kuyu gibi elips şeklinde olan çukurluğun derinliği 170 km’dir. Fakat sadece 145 m’si suyla doludur. Suları tatlıdır, bunun sebebi yer altı sularıyla besleniyor olmasıdır.

73 Strabon, XII, 6, 1.

74 Yılmaz, 2006, s. 145- 146. 75 Yazıcı, 2015, s. 40- 42.

(26)

Diğer obruk gölleri ise; Timraş, Alibeyhöyüğü ve Arpa Gölleri’dir76.

Beyşehir Gölü: Strabon, Lykaonia bölgesinde Karalis (Beyşehir Gölü) adında bir gölün varlığından söz eder77. Beyşehir Gölü coğrafya konum açısından Sultan Dağları ile Manastır Dağları arasında yer alır. Bu bölge için de antik yazarlar

Orondeis demişlerdir78. Pliny tarafından da aynı bölge Orondicus Pisidian olarak

adlandırılmıştır79.

Set Gölleri:

Doğal set gölleri olabildiği gibi yapay set gölleri de mevcuttur. Konya’da insan eliyle oluşturulmuş birçok baraj gölü vardır. Bunlar Altınapa Barajı, Sille Barajı vb.

1.1.3. DAĞLAR

Dağlar heybetli duruşlarıyla her zaman insanlar için güven veren bir yer olmuştur. Birçok kavim dağlara yerleşmiştir. MÖ 3.bin yılda Konya’ya ilk yerleşmiş kavimlerden birinin Luviler olduğu düşünülmektedir. Bölgeye ilk Luviya, daha sonra da tanrı Tarhu’ya dayanarak Tarhuntašša (Tarhu’nun Evi) adı verilmiştir. Hatta boğa anlamına gelen “Tauros” olarak bilinen Toros Dağları’nın (Res: 3- 4 ) adı tanrı Tarhu’dan ve onun boğalarından geldiği bile düşünülmektedir. Günümüzde de hala Toros insanının boğayla ilgili efsaneleri dikkat çekicidir. Luvilerin soyundan gelen Isaurialılar da “Dağlı” olarak adlandırılmışlardır. “Dağlı” tanımlaması günümüzdeki bölge halkı tarafından hala kullanılmaktadır. “Dağlı” kelimesi coğrafyayla insan uyumunu açık bir şekilde dile getirir. Bu ifadeyi biraz daha açarsak, coğrafyanıninsanların yaşam şekilleri, düşünce tarzları üzerinde etkili olduğunun bir göstergesidir80.

Yaklaşık 1000 m yükseltiye sahip Orta Anadolu Havzası, tektonik hareketler sonucunda kıtaların hareket etmesiyle gelecekte daha da yükseleceği düşünülmektedir. Güneyde gelen bir tektonik bir baskı neticesinde Türkiye 76 Yazıcı, 2015, s. 43- 45. 77 Strabon, XII, 6, 1. 78 Kurt, 2017, s. 124. 79 Plin. , Nat. , V, 147. 80 Bahar, 2016, s. 4- 6.

(27)

sıkışmıştır. Böylece Türkiye ve doğal olarak Konya ateş çemberinin yani fay kuşağının içerisinde kalmıştır. Bu neojen volkan hareketleri sonucunda da Konya ve çevresinde Hasan Dağı, Karapınar Dağı, Erenler Dağı ve Karadağ gibi dağlar meydana gelmiştir. Bu dağlar şu an pasif durumdadır81.

Ilgın Çayı’nın doğusundan başlayan Milas Dağları, doğuya doğru uzanırken iki kol halinde kuzey ve güneye doğru ayrılır. Güneye giden kolu Kızılviran Dağları ile Abbas Dağları oluşturur. Kuzeye giden kol, Ilgın Çayı ile son bulur. Doğuya giden kolu ise, günümüzde Bozdağ ile birleşmiş olan Karakaya Dağı oluştururken aynı zamanda Kafalı, Dehni ve Loras Dağları’nı da oluşturur. Karakaya Dağları ise biri kuzeye doğru giden Bozdağlar’ı, diğeri de güneybatıya uzanan Kafra, Doğrubel, Kafranbel Dağları’nı oluşturur. Güneybatı’da Çay, May, Eğriboyun ve Kirazli Dağları ile güneyde Ulusivri, Yalaklı, Dinek, Dedem, Karadağ, Sapık; kuzeyde Tuz Gölü’nün çevresinde ufak tepecikler halinde olan Konruk, Boz, Sivri, Tavşanlı, Karaton, Kara Tavşanlı, Karadağ, Karatepe ismindeki dağlar bulunur. Seydişehir ile Karaağaç, Isparta sınır bölgesini Küpe ve Anamas Dağları ayırır. Kocalar, Taraşçı, Okluk, Dalcan, Dumanlı, Akçalar, Körüklü Çalmanda, Çat, İdiş, Teke Dağları Küpe Dağları’nın kollarını oluştururlar.

Pisidia bölgesi sınırlarına giren Beyşehir’deki Anamas, Erenkilit, Erengöve Dağları’nın yükseltileri 600- 300 m’dir. Bozkır bölgesinde 1500- 2000 m yükseltiye sahip Avdan, Kabakbaş, Çuka ve Tahtalı Dağları vardır. Ermenek’in kuzeyinde Atres, Bozdağ, Alaki, Yellibel, Altuntaş; güneyinde Yont, Akpınar, Abanoz ve Mazan Dağları vardır. Bulgar, Geyik, Somak Dağları Toros Dağları’nın kollarını oluşturmaktadırlar. Jeolojik olaylar sonucunda oluşan ve Orta Anadolu’nun çekirdeğini oluşturan Toros Dağları aynı zamanda Adana ile Konya’yı da birbirinden ayırır82.

Bölgedeki en önemli volkanik dağlardan birisi de Takkeli Dağ’dır(Res: 5) . Klasik dönemde Kaballa olarak adlandırılan bu dağ, Konya’nın yaklaşık 10 km kadar batısında bulunur. Bu dağın yüksekliği 1640 m’dir. Takkeli Dağ’ın ikizi olan

81 Evirgen, 2011, s. 97. 82 Altan, 1940, s.76- 77.

(28)

Büyük Kevele Tepesi’yle aralarındaki mesafe 2 km’dir. Bu tepenin yüksekliği 1710 km’dir83. Bu kale antik Iconium şehri için oldukça önemliydi. Bu kalenin eteğinde bulunan Sulutaş mevkisi Neolitik Dönem’den Doğu Roma Dönemi’ne kadar yerleşim görmüştür. Burada bulunan çanak- çömlekler Orta Anadolu ve Kuruçay çanak- çömlekleriyle benzerlik taşımaktadır84. Diğer bir önemi ise yapıldığı konumu itibariyle kentin birçok noktasını görebiliyordu. Batıdan Derbent ve çevresinden gelebilecek düşmanlara karşı bir sığınak görevindeydi. Bu yüzden herhangi bir tehdit unsuru meydana geldiğinde en korunaklı yapılardan biri bu kaleydi. Bizans İmparatoru Manuel ile Selçuklu Sultanı Mesud arasındaki mücadelede Sultan Mesud kaçarak bu kaleye sığınmıştı. Fatih Sultan Mehmet, Konya’yı fethettiğinde İbrahim Bey, Kevele Kalesi’ne sığınmıştı. Fatih’ in ilk işlerinden biri de bu kaleyi yıktırmak olmuştur85.Takkeli Dağ ayrıca ünlü bilgin Matrakçı Nasuh’un da minyatürüne yansımıştır( Res: 7) .

Ramsay’dan elde ettiğimiz bilgilerden ise antik Iconium’un deniz seviyesinden 1027 m kadar yükseklikte ve etrafı dağlarla çevrili bir düzlük olduğunu anlıyoruz. Dağların her birinden bir nehir şehre doğru aktığı aktarılmaktadır. Bu nehirler araziyi yeşil bir bahçeye dönüştürerek verimliliği arttırmaktadır86.

1.1.4. AKARSULAR

Antik ismiyle Iconium, su kaynakları bakımından kıt bir platodur. Bunun için akarsular yani doğal su kaynakları toplumların yaşamlarının ve tarihlerinin şekillenmesinde büyük öneme sahip olmuştur87.

Çarşamba Nehri: Çarşamba Nehri, Siristat’tan çıkarak, kuzeye doğru akar.

Sarıot yayla gölü 1730 rakımıyla bu suya hayat verir. Karaviran Gölü taştığı zaman Çarşamba’ya katılır. Çarşamba Su’yuna akarken birçok kol katılır ve büyüyerek Konya Ovası’na dökülür. Alacadağ’dan çıkan Anamur Tekesuyu, Kirazlı Dağları’ndan Ortyüzü deresi ile Akpınar ve buna katılan Köprü Suyu; Karadağ ve 83 Bahar, 1994, s. 313. 84 Bahar, 2001, s. 187. 85 Bahar, 1994, s. 316. 86 Ramsay, 1907, s.317. 87 Ramsay, 1907, s. 318.

(29)

Dedem dağlarından gelen irili ufaklı birkaç dere de Çarşamba Suyu’na karışır(Res: 8) 88.

Bu nehir bölge halkı için oldukça önemliydi. Bu yüzden nehri kutsallaştırma yoluna gitmişlerdir. Çarşamba Suyu’nun taşmasını ve daha sonra verimliliği arttırmak için yapılmış bütün çalışmalar tanrıya atfedilmiştir. Bu da meşhur bir hikâye haline gelmiştir. Iconium Ovası’nın sulanması dini bir efsaneye dönüştürülmüştür. Tanrı sayesinde selin daha önceki gibi yıkıcı etkisinin yok olduğu düşünülmüştür. Tanrılar bu yıkıcı etkiyi faydalı bir hale getirerek ovanın sulanmasını sağlamışlardır. Bu hikâye daha sonrasında Tufan Hikâyesi’ne dönüşmüştür. Bu hikâyenin, şehrin ne kadar eski ve köklü olduğunu göstermek için uyarlandığı düşünülmektedir. Çünkü Iconiumlular da kendilerini Tufan’dan sonra kurulan ilk şehir olarak betimlemişlerdir89.

Çarşamba Nehri taştığı zaman Isauria Dağları’ndan büyük su kütlelerini oluşturuyordu. Bu sular Trogitis ( Suğla) Gölü’nün su seviyesinin artmasına neden olmaktaydı. Göl seviyesi bu sular sayesinde o kadar yükselirmiş ki, bir ülkeyi tamamen kaplayacak seviyeye geldiği düşünülürmüş. Böyle bir durumda göl suları Çarşamba Nehri’ne doğru bir akış göstermekteydi. Çoğunlukla nehir taşmadan uygun bir seviyede sularını Konya Ovası’na akıtırdı. Buraya gelen su ise buharlaşarak durgunlaşır. İlkbahar aylarında yağmur ve kar sularının da etkisiyle yükselen su seviyesi, Karadağ’ın kuzeyine doğru büyük bir su baskını meydana getirir. Bu taşkın Konya’dan Barata’ya, diğer taraftan Kybstra ve Kilikya’ya kadar gitmektedir. Bu taşkın o kadar şiddetlidir ki, meydana geldiğinde Karapınar’a olan yolu bile kapatıp, ulaşıma izin vermemektedir90.Çarşamba Suyu’nun Konya Ovası’na ulaşan Çumra civarında bulunan İlk Tunç Çağı höyükleri Çarşamba’nın Toroslara olan uzantısı boyunca yer alırlar. Çarşamba suyunun uzantıları ile eski Konya Gölü arasındaki ovada kümelenen yüze yakın höyük bulunur91. Ayrıca Çarşamba Suyu havzasında dünyanın en önemli antik yerleşim yerlerinden biri olan Çatalhöyük yerleşkesi vardır. 88 Altan, 1940, s. 78. 89 Ramsay, 1907, s. 325- 326. 90 Ramsay, 1907, s. 324- 325. 91 Bahar, 2017b, s. 128.

(30)

Göksu: Antik ismiyle Kalykadnos92, Antalya’dan doğarak Konya’ya ulaşır daha sonrada güneye Mersin’e inerek Akdeniz’e dökülür93. Bu güzergâhı daha da ayrıntılaştırırsak Göksu, Geyikli Dağı’ndan ve Güne’den çıkarak Mut ilçesine giriş yapar, daha sonra buradan da Karaman Aladağ’dan gelen Bıçakçı ile Mut’taki Kurt Suyu ile birleşerek Mut Suyu ismini alır. Bu güzergâh üzerinde Hadim- Bozkır, Ermenek, Aladağ ve İçel’den geçerek Taşucu’dan Akdeniz’e dökülür94. 250 km uzunluğa sahip olan Göksu, kuzeyde Hadim ve güneyde Ermenek’e inerek iki ayrı kol oluşturur95. Çok geniş bir havzadan geçtiği için birçok antik yerleşmeye sahne olmuştur. Ermenek ( Germanikopolis), Mut ( Claudiopolis) ve Silifke ( Seleukeia) bu yerleşmelerdendir96.

İvriz Çayı: Ereğli İvriz’de İvriz Çayı Aydınkent yakınındaki Aydos

Tepesi’nden çıkan bir kaynakla birleşerek Akgöl’ü oluştururlar. Ereğli’de bulunan bu çay, Ereğli’nin içme suyu ihtiyacını karşılar. Bu çayın üzerinde olan İvriz Barajı da bölgenin tarım arazilerini sular97.

Bölgede bulunan diğer kaynaklar ise; Başarakavak Suyu(Res:9) ile Aladağ ve Karaviran’dan inen suları da kendine katan Meram Deresi, Çayırbaşı Suyu, Milas Dağı’ndan gelen Sille Deresi, Karaton Dağları’ndan çıkan ve Cihanbeyli’den geçerek Tuz Gölü’ne dökülen İnsuyu, Beyşehir’e dökülen İsmil Suyu, 8000 m uzunluğundaki Kaşaklı, Sarıöz, Dipolası Dağı’nda çıkıp Akdeniz’e dökülen Köprü Suyu, Taşağıl Köyü yakınındaki Karakız, Bozkır’da Çökeler Suyu bulunmaktadır. Ereğli’deki Çiller Deresi Akgöl’e karışır. Fisandon Çayı ile Kaya Gölü’nü meydana getirmiş olan Silerek Irmağı, Ilgın Çayı, Gözlü Çayı, gene Ilgın’da bulunan Bulcuk, Eldaş Sungurlu- Mahmuthisar çayları belli bir yol kat ettikten sonra Akşehir’deki Akgöl’e dökülürler. Bu bölgenin güneybatısında Çiğiller, Beğri, Taşdiken ormanlarındaki küçük çaylar daha sonra Paşaköprü ile birleşerek Ilgın Çayı’nı oluştururlar98.

92 Strabon, XIV, 5, 4- 5, 9. 93 Bahar, 1991, s.32. 94 Atlan, 1940, s. 79. 95 Bahar, 1991, s.32. 96 Bahar, 1991, s.35. 97 Yarar, 2004, s.74. 98 Altan, 1940, s. 78- 79.

(31)

1.2. ÖNEMLİ YOLLAR

Konya eskiçağlardan beri oldukça önemli yolların birleştiği yerde bulunmaktaydı. Doğu Avrupa, Batı Asya ve Kuzey Doğu Afrika’nın birleştiği yerde bulunan Konya, İskender zamanında da oldukça ilgi çekiciydi. İskender bu güzergâhları birleştirmiştir. Çok daha sonraları gelen Selçuklu Devleti’nin de Konya’yı başkent yapması, Konya’nın bu önemli yollar üzerinde olmasındandır. Çünkü bu güzergâhlar sayesinde Orta Anadolu’nun Doğu Avrupa’yla ve Batı’ yla iletişimi kesintisiz bir şekilde gerçekleşmekteydi99. Bu durum antik Iconium şehrinin jeopolitik önemini daha da arttırmaktaydı.

1.2.1. KUZEY YOLU

Peutinger’in haritasına (Hrt: 5) göre Lykaonia’da iki farklı, biri diğerine göre daha kısa olan yol güzergâhları vardır. Kuzeyden gelen ilk yol Abrostola’dan(Afyon-Emirdağ) Sangarius’a (Gordion’a yakın Sakarya Havzası) ve Bozdağ’ ın bir uzantısı olan Perta’ya oradan da Salaberina( Hasan Dağı bölgesi) bozkırlarına çıkar(Hrt: 6) . Abrostola’dan Perta’ya olan güzergâhın uzunluğu Calder tarafından sıklıkla eleştirilmekteydi. O Anderson’un görüşlerini benimsemiştir. Petra’nın Giymir Yaylası olduğu büyük ihtimaldir. Petra’dan Salaberina’ya olan yol geçmişte çok kullanılmamıştır. Archelais’ten Tyana’ya giden yol günümüzde Aksaray-Bor’un batı sınırı ile Hasan Dağı’nın güney kısmını oluşturur. Bu yol Aksaray’ın yaygın bataklıklarının bazısından geçmekteydi. Bu yolun rotası eskiler tarafından Sultan Han’dan Selçuk’a giden güzergâh olarak belirtilmiştir. Salaberina’da Türk yerleşimcilere ait birkaç taş evin varlığı görüldüğü gibi Roma zamanına kadar giden çanak- çömlek parçaları da bulunmuştur.

Diğer ikinci rota ise; Amorium’dan (Afyon- Emirdağ) Laodiceia Katakekaumene yolundan Savatra/ Soatra’ya (Konya- Karatay- Yağlıbayat) ulaşır. Bu yolun doğal devamı Kybistra’dan (Konya- Ereğli) Kilikya Kapıları’na kadar ulaşırken Peutinger’in Tablosu’nda sadece Iconium ile Savatra’yı birbirine bağladığı

99 Atçeken, 2002, s. 66.

(32)

gösterilir. Bu eksiklik yüzünden Peutinger’in Tablosu çoğu zaman göz ardı edilmiş ya da modern araştırmacılar tarafından bu bilgi düzeltilmeye çalışılmıştır100.

Bozdağ engebeli bir araziye sahip olsa da, önemli antik ve modern yolların kesişme noktası olmuştur. Kadınhanı’ndan Konya’ya olan modern yolu Laodiceia’dan Iconium’a olan antik yol takip eder. Bu yol güzergâhından Bağrıkurt Köyü geçilir. Meydan ve Pınarbaşı köyleri arasında birkaç metre tren yolu geçer. Günümüzdeki Ankara- Konya arası rota Tutup Beli’nden geçer. Aynı rotaya daha batıda olan Eğribayat üzerinden de gidilir. Bu yol antik zamanlardaki insanların da kullandığı yoldur. Ankara- Archelais (Aksaray) arasındaki yol Parnassos’a ulaşıyordu. Parnassos (Aksaray-Yağmur Höyük) Archelais ile Caesareia’nin (Kayseri) kesişme noktasıdır. Bu yola alternatif yol Parnassos’un güney batısından Koçhisar’ın güneydoğu sınırında bir hat oluşturarak Tuz Gölü ve tepeler arasında daralarak modern Ankara- Aksaray yoluna çıkar. Zengen’de bulunan bir yazıtta geçen alternatif yol Laodiceia Katakekaumene ve Bağrıkurt’tan geçer. Dahası doğuda Akbaş Veli olarak da adlandırılan Selçuk rotası Sultan Han ve Aksaray’dan Konya’ya çıkar. Bu yol günümüzde de oldukça aktif şekilde kullanılmaktadır. Göçü Beli üzerinden Iconium’dan Savatra’ya doğudan yol vardır. Fakat bu yolun şartları biraz zordur101.

Afyon’dan Iconium’a gelen yollara baktığımızda Konya Kıreli’den (Höyük ilçesine bağlı bir köy) Karaağaç’a doğru gelinirken sol tarafta büyükçe bir vadi uzar. Bu vadi 2 km boyunca devam eder ve vadinin bu sonsuz görüntüsünü göl bozar. Sulanmış ovalar ve arazilerde tarım yapmak oldukça karlıdır. Verimli olan bu topraklarda arpa ve buğday üretimi yapılabilir. Yol ilerledikçe vadi daralmaya başlar ve dağlardaki karşılıklı kayalar birbirlerine yaklaşır. Bu oluşan darboğaza hızlı ve kayaları yara yara geçen bir nehir takip eder. Bu yüksek kayalardan ve yoldan inince genişçe bir vadi ile karşılaşılır. Bu vadinin ortasında taşla döşenmiş iyi konumda olan bir yol ve geçit bulunur. Bu yolun Romalılara ait olabileceği düşünülür. Bu yolun Apameia Cibotus’tan(Antik Celaenae, modern Dinar) Apollonia’ya(Antik Likya

100 Balance, 1958, s. 224- 226;Ayrıntılı bilgi için bkz: Callender- Ramsay, Class. Rey., XXIII, 1909,

S. 7- 9.

(33)

Kenti, modern Kaş) oradan da PisidiaAntiochia’sına(Isparta- Yalvaç) ve devam eden bu yol Iconium’dan Side’ye ulaşıyordu102. Bolvadin’den Tuz Gölü’ne( Tatta Gölü/Koç Hisar Gölü) giderken Akşehir, Ilgın ve Kadınhanı’ndan geçilmekteydi. Bu yollar yazın su bakımından oldukça kıttır. Sadece kış aylarında göçebe Yörükler buralara gelerek yerleşir. Yaz geldiğinde ise Haymana’ya veya kuzeydeki dağlara doğru göç ederler. Bolvadin’den Aksaray’a doğru olan yolun sadece kışın suyun varlığından dolayı kullanıldığını bilmekteyiz. Bunun için Hamilton, Tuz Gölü’ne Karapınar ve Aksaray tarafından gidilebileceği savunmuştur103.

Ksenephon “Anabasis” adlı eserinde Kaystrou Pedion’dan(Bolvadin- Üçhöyükler Köyü) iki günde on fersah yoldan sonra Thymbrion’a (Konya- Akşehir Ulupınar Köyü) varılır. Buradan da iki günde on fersah yol aldıktan sonra Tyriaion’a (Konya- Ilgın) ulaşılır. Ksenephon Ilgın’dan Iconium’a üç günde 20 fersah ilerleyerek gelen Kyros ve Ksenephon öncülüğündeki Hellen ordusu, Iconium’dan hareketle Lykaonia içinden geçerek beş günde 30 fersah ilerlediklerini söyler 104. Akşehir’den Ilgın arası mesafe Hamilton’a göre ve o günün şartlarında dokuz saattir. Akşehir’den 5 mil uzaklıkta irili ufaklı tepeciklerden oluşan Tatköy adında bir yerleşim yeri vardır. Burada terk edilmiş birkaç ev ve kurumuş dere yatağın üzerindeki köprüyü geçtikten sonra irili ufaklı tepeler ve sarımsı bir renkten oluşan kireçtaşı düzlükleri bulunur. Bu bahsedilen dağlık bölge Sultan Dağı’nın kuzeyine ulaşır ve Akşehir’i Ilgın’dan ayırır. Buradan Ilgın Argıthan’a mesafe 10 saattir. Burada bulunan Yılan Yusuf Çayı, Akşehir Gölü’ne dökülür. Sultan Dağı’nın eteklerinde bulunan bu yerin Doğanhisar’a olan uzaklığı o günün şartlarında üç saattir. Burası çoğunlukla kurak bir görünümdedir ve Argıthan’dan Ilgın’a olan mesafe ise 8 km’dir105.

Akşehir’den ( Philamelion) ve Ilgın’dan ( Tyriarion) geçen diğer bir antik yol ise, Efes’ten gelen yoldur. Bu yol Efes’ten başlayarak Akşehir, oradan da Ilgın’a ve

102 Hamilton, 1842, s. 353. 103 Hamilton, 1842, s.186.

104 Ksenophon, Anabasis, II, 13- 19. 105 Hamilton, 1842, s. 186- 188.

(34)

Ladik’e buradan Lykaonia’daki Koroposses ve Kappadokia’nın sınırı olan Garsauria’ ya oradan da Mazaka’ya ( Kayseri) ulaşır106.

Ilgın’dan Ladik’e (antik Laodiceia Combusta/ Katakekaumene) kadar olan mesafe o günün şartlarında dokuz saattir. Sultan Dağ ile Emir Dağ arasında olan bu bölgede yeryüzü şekilleri birbirleriyle benzer olarak kristal kalker taş bloklardan oluşmaktadır. Ayrıca küçük bir not düşmek gerekirse, Hamilton bu arazide sincapların oldukça fazla olduğunu da belirtmektedir. Hamilton Bedel Kaleh’den (Kestel) Kadınhanı’na tekrar uğramadan Ladik’e gitmenin yolunu arar ve arkadaşı Dimitri’yi yollar. Dimitri burada bir kale keşfeder. Kale küçük taşlar ve molozlardan inşa edilmiştir. İki ardışık tepenin arkasından Kadınhanı yaylası gelir, buradaki topraklar yarı kristalimsi kalkerden, yeşil kloritten, kilden ve kireç taşından oluşur. Bölge meşe, çam, kerpiç ve ardıç ağaçlarından oluşur. Güneye indikçe orman ve su miktarı artar. Hamilton ve arkadaşları bölgeye geldiğinde ise Yörüklerle karşılaştıklarını ifade ederler107. Ainsworth Konya seyahatinde Ladik’e gelmiş ve burada yaşayan Yörüklere atıfla buranın adına “ Yörük Ladik” dendiğini belirtmiştir. Ladik’ten Konya’ya uzaklık o günün şartlarında üç saat olduğunu söylemiştir. Ainsworth burada eskiçağa dair çok az kalıntı olmakla birlikte sadece bir tepede Kız Kayası/ Kız’ ın Taşı denilen bir taşın varlığından bahsetmiştir108.

1.2.1.1. PERS KRAL YOLU

Doğu Roma’nın İstanbul’u başkent yapmasıyla birlikte Anadolu ile bağlantı zorunlu hale gelmişti. Roma zamanında Basra Körfezi çevresindeki Susa’dan başlayıp Malatya- Mazaka(Kayseri)- ve Gordion’dan geçerek Sardes’e giden ve aynı zamanda Pers Kraliyet Yolu(Hrt: 7) olarak da adlandırılan bu yol, önceden bu yolun üzerinden geçen eski Hint yollarının yerini stratejik açıdan daha önemli olabilecek yollar almış oluyordu. Doğu Roma ile birlikte Bursa, İznik ve Eskişehir’den geçen bu yolun Iconium’a ulaşması için iki ayrı güzergâh vardı. İlki Iconium’dan antik Hint yolunu izleyerek Ereğli’den ( Heracle) ve Toroslardan geçerek Kilikya’ya daha sonra da Suriye’ye ulaşıyordu. Halep’ten geçerek, Fırat bölgesine varıyordu. Diğer yol ise,

106 Bahar, 2010a, s. 58.

107 Hamilton, 1842, s. 189- 190, 192. 108 Ainsworth, 1842, s. 64- 65

(35)

Kuzey- Doğu rotasından Kappadokia ve Kayseri’ye kadar ulaşıyordu. Kızılırmak vadisinden, Yukarı Fırat havzasına, daha sonra da Erzurum’a ( Theodosiopolis) varıyordu. Iconium’un bu önemli kavşak noktasında olması sebebiyle kentin kalkınması büyük derece buna bağlı olmuştur109.

Antik yazarlardan Herodotos, Asurlulardan kalma bir yol ağı üzerine kurulmuş110Pers Kral Yolu boyunca birçok kervansaray ve mola yerlerinin olduğunu ve kral yolculuk yaparken bu kervansaraylardaki kraliyet konaklarını kullandığını belirtmektedir. Bu yolun güvenliği her zaman en üst seviyedeydi. Bu yol Phrygia’dan geçerken Halys Irmağı’nı geçerek aynı zamanda önüne çıkan dağ silsilesini ve önemli bir konumda bulunan bölgedeki bir kaleyi de geçiyordu. Kilikya’dan Kappadokia’ya kadar 28 adet konaklama yeri vardır, bu da 400 parasang gidilmiş oluyordu. Sınırda bulunan iki dağ ve iki kale önünden geçilirken, diğer yandan Kilikya’dan geçen yolda üç tane konak vardır ki bu da 15 buçuk parasang etmektedir111.

Bu yolun önemine ve kullanım amacına gelirsek; Dareios’un başkenti olan Susa 2500 km lik bu yol sayesinde eskiden Lidya’nın başkenti olan Sardes’e bağlanılabiliyordu. Bu yolun sayesinde doğu ve batı birbirine bağlanmış olmasının yanı sıra askeri ve ticari amaçlarla da kullanılmaktaydı112.

1.2.2. GÜNEY YOLU

Lykaonia’nın güney rotası; Amorium’dan (Afyon- Emirdağ) Laodiceia Katakekaumene( Laodiceia Combusta) yolundan Savatra/ Soatra (Konya-Karatay- Yağlıbayat) ulaşır. Amorium’dan başlayan yol sırasıyla Laodiceia Katakeumene’ye daha sonra Caballucome’ye (Konya- Kulak Murat Han/Egribayat) daha sonra da Savatra/Soatra’ya (Konya- Yağlıbayat)ulaşmaktaydı(Hrt: 8). Amorium’dan Laodiceia’ya olan yol yetersizdi. Laodiceia’ya gitmenin en uygun yolu Yunak ve Ahlantı üzerinden gitmektir. Fakat Laodiceia ile Savatra arasındaki yol Peutinger’in haritasına göre eksik yanları vardır. Savatra’dan muhtemelen Cana ve Kybistra yolu

109 Balıvet, 2012, s. 26- 27; Tekin, 2014, s. 99. 110 Tekin, 2014, s. 99.

111 Herodotos, V, 52. 112 Tekin, 2014, s. 99.

(36)

ile Kilikya Kapıları’na kadar giden bir yol vardır ve bu yol Comitanassos(Aksaray- Ortakuyu) üzerinde kuzey yolu ile bağlantılıdır. Iconium’un Kilikya Kapısı’nın batısından geçen yol tarihin en büyük yollarından biridir. Iconium ve Tarsus arasındaki bağlantıyı sağlayan bu yol Dağlık Kilikya’yı neredeyse Derbe’ye kadar ulaştırır113. Fakat onun haritasında bu iki bilgi de yoktur. Iconium’nun kuzeyinde Roma sitesi olan Kulak Murat Han’da (Eğribayat) yerleşim izlerine rastlanmış ve birçok çanak- çömlek parçası bulunmuştur. Bu çanak- çömleklerin Hellenistik ve Roma karakteri taşıdıkları görülür. Burası Lykaonia Güney Yolu ile Ankara- Iconium yolunun kesişme noktasıdır. Burası Tutup Beli üzerinden Bozdağ’dan geçer. Diğer taraftan Konya- Aksaray’dan geçen Selçuk rotası yerli halk tarafından “Eski Bağdat Yolu” olarak da bilinir. Bu yol Konya ve Akbaş Veli üzerinden Kulak Murat Han’dan geçer. Bu yol muhtemelen bataklıklardan kurtulmak için dolambaçlı olarak seçilmiştir114. Moltke’ye göre bu yol güzergâhı karadan çok denizi andırıyordu. Yolculuğu sırasında ne bir ağaca ne de bir eve rastlamadığı ve ömründe gördüğü en düz ovanın burası olduğunu söylemiştir115.

Aziz Pavlus, Philomelium(Akşehir) ile Laodiceia Katakekaumene’yi birbirine bağlayan ticaret rotasını takip etmiştir. Pavlus, Sultan Dağı ve Philomelium’un birleştiği bölgeden ayrılıp, Laodiceia’dan geçerek Iconium’a gitmeyi planlar. Böylece doğrudan Iconium’a inebiliyordu. Bu yol boyunca etrafta çok az gölgelenecek yer vardı ve su sıkıntısı dikkat çekiciydi. Upuzun düzlüklerle çevrili olan bu yol yayalar tarafından kullanılmaya elverişli değildi116.

Laodiceia’dan Savatra’ya olan Peutinger’in haritasında iki farklı rota üzerinden belirlenmiştir. Bağrıkurt’u geçince güneyinde Laodiceia- Iconium güzergâhı olarak 2’ye ayrılır. Bu güzergâh Çaltı’ya yakındır. Akbaş Veli’den Kulak Murat Han yoluyla Bozdağ’ın güney yakası boyunca uzanan bu yol oldukça uzun mesafeye sahiptir. Fakat Laodiceia- Iconium güzergâhı için daha kısa mesafeli diğer seçenek ise Tutup Beli’ne kadar Bozdağ’ın kuzey yamacı boyunca takip eden yoldur. Bu ikinci yolun eski yol olduğu bilinmektedir. Kulak Murat Han ile Akbaş arasındaki

113 Balance, 1958, s. 229; Ramsay, 1893, s. 108. 114 Balance, 1958, s. 229.

115 Moltke, 2016, s. 220. 116 Ramsay, 1893, s. 28.

Referanslar

Benzer Belgeler

– İlk insansılar (homininler): Bulunan en eski fosil 5 milyon yıl öncesine ait.. – Alet yapan ve kullanan ilk insansılar

o Henry, A.(ed.), Stone Conservation: Principles and Practice, Donhead, Wiltshire 2006. G., Taşların Bozulma Nedenleri, Koruma Yöntemleri,

Çizelge 6.108 : G ses yüksekliği parametresinin küçük hacimli formlarda orta aks alıcıları için değişimi ...262 Çizelge 6.109 : C80 netlik parametresinin tavan

In particular, the fact that each of the coastal countries in the Eastern Mediterranean has different interests in the region and seeks different alliances following these

Yüzey kırığı meydana getirdiği tespit edilmiş, büyüklüğü M=7.0’dan büyük olan bir deprem de 18.03.1953 tarihinde Çanakkale-Yenice’de meydana gelmiş, 50 km

Bölgesel Teşvik Kapsamında Siirt’te Desteklenen Yatırım Konuları ve Asgari Yatırım Tutarları Makine ve teçhizat imalatı. Elektrikli makine ve cihazları imalatı Metal

İmipenem ve meropenem geniş etki spektrumu ve diğer beta-laktam ajanların kullanımını sınırlayan direnç mekanizmalarının üstesinden gelme özellikleri ile

Tarhala’da Osmanlı döneminden günümüze iki özgün cami ulaşmıştır. Her iki caminin mimari form ve özellikleri 19. yüzyıl içinde, yakın zamanlarda imar