• Sonuç bulunamadı

İhsân Abdulkuddûs'un Sukûb Fi's-Sevbi'l-esved adlı eserinin teknik ve tematik yönden incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İhsân Abdulkuddûs'un Sukûb Fi's-Sevbi'l-esved adlı eserinin teknik ve tematik yönden incelenmesi"

Copied!
179
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

DOĞU DĠLLERĠ VE EDEBĠYATLARI ANABĠLĠM DALI

ARAP DĠLĠ VE EDEBĠYATI BĠLĠM DALI

ĠHSÂN ABDULKUDDÛS’UN SUKÛB

FĠ’S-SEVBĠ’L-ESVED ADLI ESERĠNĠN TEKNĠK VE TEMATĠK

YÖNDEN ĠNCELENMESĠ

Hatice TUĞRAL

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DANIġMAN

Dr. Öğr. Üyesi ġerafettin Yıldız

(2)

i

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğrencinin imzası (Ġmza) Ö ğr en cin in

Adı Soyadı Hatice TUĞRAL Numarası 154209011004 Ana Bilim / Bilim

Dalı Doğu Dilleri ve Edebiyatları / Arap Dili ve Edebiyatı Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı ĠHSÂN ABDULKUDDÛS‟UN SUKÛB FĠ‟S-SEVBĠ‟L-ESVED ADLI ESERĠNĠN TEKNĠK VE TEMATĠK YÖNDEN ĠNCELENMESĠ

(3)

ii

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu

Ö ğr en cin in

Adı Soyadı Hatice TUĞRAL Numarası 154209011004 Ana Bilim / Bilim

Dalı Doğu Dilleri ve Edebiyatları / Arap Dili ve Edebiyatı Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Dr.Öğr.Üyesi ġerafettin YILDIZ

Tezin Adı

ĠHSÂN ABDULKUDDÛS‟UN SUKÛB FĠ‟S-SEVBĠ‟L-ESVED ADLI ESERĠNĠN TEKNĠK VE TEMATĠK YÖNDEN ĠNCELENMESĠ

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Ġhsân Abdulkuddûs‟un Sukûb fi‟s-Sevbi‟l-Esved adlı eserinin teknik ve tematik yönden incelenmesi baĢlıklı bu çalıĢma 17/ 06 / 2019 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile baĢarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Ünvanı, Adı Soyadı DanıĢman/Üye Ġmza

Dr.Öğr.Üyesi ġerafettin

YILDIZ DanıĢman/Üye

Prof. Dr. A.Kazım ÜRÜN Üye

Dr.Öğr.Üyesi Ali

(4)

iii

ÖNSÖZ

Modern Arap edebiyatında ilk edebi roman olarak Muhammed Hüseyin Heykel‟in Zeyneb adlı romanı öne çıkmaktadır. Bu eser pek çok yazara roman alanında geliĢmek için klavuzluk yapmıĢtır. Bu dönemde yine Taha Hüseyin‟de tıpkı Heykel gibi döneme önderlik eden edebiyatçılardan olmuĢtur.

Bu çalıĢma; 1919-1990 yılları arasında yaĢamıĢ Kahire doğumlu, Ġhvân-ı Müslimîn teĢkilâtı lideri Hasan el-Bennâ ile görüĢen ilk Mısırlı gazeteci olan ve modern Mısır edebiyatına pek çok eser kazandıran Mısırlı yazar Ġhsân Abdulkuddûs‟un “Sukûb fi‟s-Sevbi‟l-Esved” adlı romanının teknik ve tematik yönden incelenmesini içermektedir.

Bu çalıĢmada Ġhsân Abdulkuddûs‟un seçilmesinin sebebi, modern Arap edebiyatına pek çok eser kazandırmıĢ olmasına rağmen ülkemizde gerekli derecede Ģahsına ait bilgi bulunmuyor olması ve bu alanda edebiyatımıza acizane katkı sağlaması düĢüncesinden doğmuĢtur. ÇalıĢmaya konu olan “Sukûb fi‟s-Sevbi‟l-Esved” eserinin tercih edilme sebebi ise yazarın siyahiler ve Lübnan göçmenleri hakkında yazmıĢ olduğu en özel romanı olmasının yanısıra teknik ve tematik açıdan incelemeye değer nitelik taĢımasıdır.

ÇalıĢmanın hazırlık aĢamasında, modern Arap edebiyatı ve modern Arap romancıları baĢta olmak üzere, bu alana ait kaynaklar elde edinilmiĢ; araĢtırma konusu olan Ġhsân Abdulkuddûs hakkındaki çalıĢmalara ve kendisiyle ilgili röportajlara ulaĢılmıĢtır. Elde edilmiĢ olan bu kaynaklar sayesinde “Sukûb fi‟s-Sevbi‟l-Esved” romanı tahlil edilmiĢtir. Bu tahlil roman incelemelerinde de yer aldığı gibi; Olay örgüsü, Anlatıcı ve BakıĢ Açısı, Karakterler, Zaman, Mekân, Dil ve Üslûp, Anlatım Teknikleri ve Tematik Ġnceleme baĢlıklarının tamamı kullanılarak gerçekleĢtirilmeye çalıĢılmıĢtır.

ÇalıĢma bir giriĢ ve iki ana bölümden oluĢmaktadır. GiriĢ bölümü Modern Arap edebiyatı yazarının yaĢamını sürdürdüğü dönemde Mısır‟ın siyasi ve edebi açıdan genel durumu hakkında bilgi içermektedir. Birinci Bölüm‟de Ġhsân Abdulkuddûs‟un hayatı, eserleri ve edebi kiĢiliği hakkında, ikinci bölümde yapılmıĢ olan roman tahlili için gerekli olan bilgileri içermektedir. Ġkinci Bölüm‟de ise “Sukûb fi‟s-Sevbi‟l-Esved” romanının teknik ve tematik yönden incelemesi

(5)

iv

yapılmıĢtır. Bu incelemeyi yaparken bu alana yararlı bir çalıĢma olması gözetilerek, romanda geçen olayların, karakterlerin ve zaman dilimi arasında bağ kurulmaya çalıĢılmıĢtır.

“Sukûb fi‟s-Sevbi‟l-Esved”, uzman bir ruh doktorunun eĢliğinde Kara Afrika‟nın gizemli dünyalarında geçen heyecan dolu bir seyahatin öyküsüdür. Uzman ruh doktorunun Afrika gezisi sırasında tanımıĢ olduğu siyahi anne ve beyaz babadan olan Lübnanlı bir göçmenin maruz kaldığı muameleye, Afrika topraklarındaki aile yapısına ve göçmen ailenin çekmiĢ olduğu sıkıntılara okuyucuyu Ģahitlik ettiren Ġhsân Abdulkuddûs, bir bakıma roman sanatına psikolojik roman olma özelliği kazandırmıĢtır. “Sukûb fi‟s-Sevbi‟l-Esved” romanı üzerine yapılan bu çalıĢma, okurların ve araĢtırmacıların yararlanabileceği bir tez olma özelliği taĢımaktadır.

ÇalıĢma sırasında kaynak temini ve tavsiyeleriyle yardımcı olan Mekke Din Hizmetleri AtaĢe Vekili Süleyman Sarı‟ya, her daim yanımda olup benden desteğini esirgemeyen aileme, uzaktan da olsa engin bilgilerinden yararlandığım hocam Prof. Dr. Ahmet Kazım Ürün‟e ve çalıĢmanın baĢından itibaren beni aydınlatıp, tezin ortaya çıkmasını sağlayan kıymetli danıĢman hocam Dr. Öğr. Üyesi ġerafettin Yıldız‟a teĢekkürü bir borç bilirim.

Hatice TUĞRAL Konya 2019

(6)

v

ĠÇĠNDEKĠLER

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI ... Ġ YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU ... ĠĠ ÖNSÖZ ... ĠĠĠ ÖZET ... VĠĠĠĠĠ ABSTRACT... X TRANSKRĠPSĠYON SĠSTEMĠ ... XĠĠĠĠ KISALTMALAR ... XĠĠĠĠĠ GĠRĠġ

A.ĠHSÂNABDULKUDDÛS‟UNYAġADIĞIDÖNEMDEMISIR‟DAKĠSĠYASĠ

VEEDEBĠYÖNELĠMLEREGENELBĠRBAKIġ ... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM 1. ĠHSÂN ABDULKUDDÛS’UN HAYATI, ESERLERĠ VE EDEBĠ KĠġĠLĠĞĠ 1.1. HAYATI... 28

1.2. ESERLERĠ ... 40

1.2.1. ROMANLARI ... 40

1.2.2. HĠKÂYELERĠ ... 41

1.2.3. SĠNEMAYA UYARLANAN ESERLERĠ ... 42

1.2.4. RADYO VE TELEVĠZYONDA YAYIMLANAN ESERLERĠ ... 44

(7)

vi

1.3. ALDIĞIÖDÜLLER ... 45

1.4. EDEBĠKĠġĠLĠĞĠ ... 45

ĠKĠNCĠ BÖLÜM 2. ĠHSÂN ABDULKUDDÛS’UN SUKÛB FĠ’S-SEVBĠ’L-ESVED ADLI ESERĠNĠN TEKNĠK VE TEMATĠK YÖNDEN ĠNCELENMESĠ 2.1. ESERĠNTEKNĠKYÖNDENĠNCELENMESĠ ... 52

2.1.1. OLAY ÖRGÜSÜ ... 53

2.1.2. ANLATICI VE BAKIġ AÇISI ... 67

2.1.3. KARAKTERLER ... 76

2.1.3.1. Ruh doktoru (psikiyatr) ... 77

2.1.3.2. Sami Dauk... 80 2.1.3.3. Selim ... 83 2.1.3.4. Samiye ... 87 2.1.3.5. Beynada ... 91 2.1.3.6. Kabaka ... 93 2.1.3.7. Sami‟nin annesi ... 94 2.1.3.8. Diğer karakterler ... 95 2.1.4. ZAMAN ... 100 2.1.5. MEKÂN ... 104 2.1.6. DĠL VE ÜSLUP ... 109 2.1.6.1. Dil Özellikleri ... 111 2.1.6.2. Üslûp Özellikleri ... 112 2.1.7. ANLATIM TEKNĠKLERĠ ... 115

(8)

vii 2.1.7.1. Anlatma-Gösterme Teknikleri ... 116 2.1.7.2. Tasvir Tekniği ... 117 2.1.7.3. Diyalog Tekniği ... 119 2.1.7.4. Ġç Çözümleme Tekniği ... 121 2.1.7.5. DĠĞER TEKNĠKLER ... 123

2.2. ESERĠNTEMATĠKYÖNDENĠNCELENMESĠ ... 125

2.2.1. MELEZLĠK (MATĠSLĠK) ... 126 2.2.2. SÖMÜRGE ... 131 2.2.3. SĠYAHĠLER VE IRKÇILIK ... 135 2.2.4. GÖÇ ... 138 2.2.5. KĠġĠLĠK ĠKĠLEġMESĠ ... 141 2.2.6. KÜLTÜR VE SANAT ... 145 2.2.7. DĠN ... 152 2.2.8. ETKĠLĠ ĠLETĠġĠM ... 153 SONUÇ ... 155 KAYNAKLAR ... 157 ÖZGEÇMĠġ ... 165

(9)

viii

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ÖZET

Roman türünün Arap coğrafyasında ortaya çıkmasının pek çok etkisi bulunmaktadır. Romanın bu coğrafyada ortaya çıkıĢından sonra faklı dönemlere de ayrıldığını görmekteyiz. DoğuĢu on dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinde Avrupa edebiyatlarından yapılan çeviriler yardımıyla olan roman türü, modern Arap romanının büyüyüp geliĢmesinin temellerini atmıĢtır. modern Arap romanı baĢta Necip Mahfuz‟un Nobel Edebiyat Ödülü‟nü alması ve diğer modern Arap edebiyatı romancılarının da eser vermesiyle tüm dünyaya yayılmıĢtır.

Modern Arap edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Ġhsân Abdulkuddus (1919-1990), Arap romanının en aktif döneminin bir roman ve hikâye yazarı olarak karĢımıza çıkmaktadır. Yazarın, Mısır devrimini bizzat yaĢayan bir yazar olması, Mısır‟ın insanını tanıması ve yazmıĢ olduğu siyasi yazılarından dolayı birden fazla hapse girip çıkması ve sadece roman yazarı değil aynı zamanda gazeteci kimliğinin de bulunması göz önüne alındığında bir edebiyatçı için oldukça fazla özelliğe sahip bir romancı olduğu görülmektedir. Ġhsân Abdulkuddûs‟un birkaç alanda etkin ve yetkin olmasının yanı sıra akademisyenler kuĢağı olarak da anılan Yûsuf es-Sibâ‟i, Necîb Mahfûz, Yusûf Ġdrîs, Abdurrahmân Munîf ve Abdu‟l-Hamîd Cevde

es-Ö

ğr

enc

ini

n

Adı Soyadı Hatice TUĞRAL Numarası: 154209011004

Ana Bilim / Bilim Dalı

Doğu Dilleri ve Edebiyatları / Arap Dili ve Edebiyatı

DanıĢmanı Dr. Öğr. Üyesi ġerafettin YILDIZ

Tezin Adı ĠHSÂN ABDULKUDDÛS‟UN SUKÛB FĠ‟S-SEVBĠ‟L-ESVED ADLI ESERĠNĠN TEKNĠK VE TEMATĠK YÖNDEN ĠNCELENMESĠ

(10)

ix

Sahhar‟ın da aralarında bulunduğu ikinci kuĢağa mensup bir yazar olması yazarın etkinliğini arttıran diğer unsurlardandır.

Yazarın sanata ilk adımları çocukluğundan itibaren yazı yazmaya meraklı olmasıyla atılmıĢtır. Ġlk olarak sanata değer veren bir ailenin evladı olma Ģansına sahip olarak annesinin çıkardığı Ruzu‟l-Yûsuf dergisinde roman ve hikaye yazmaya baĢlamıĢtır. Önce gazeteciliğe sonra romana yönelen yazar, pek çok okuyucuya ulaĢmak amacıyla sembolik bir dil kullanmayıp sade dil kullanarak dikkatleri çekmiĢtir.

BaĢta “Fi Beytinâ Racul” olmak üzere, hem siyasi hem de romantik konuları romanlarında ele alan yazar, bu çalıĢmaya konu olan “Sukûb fi‟s-Sevbi‟l-Esved” romanında da; siyahi bir vatandaĢın yaĢamıĢ olduğu eziklik duygusunu, çekmiĢ olduğu sıkıntıları ve ailesinin psikolojik yönünü ele almaktadır. Yazarın, romanlarında psikolojik konular iĢlemesinin nedeni, okuyucunun karĢısında karakter analizi yaparak toplumsal sorunları çözmek istemesidir.

Anahtar Kelimeler: Modern Arap edebiyatı, Ġhsân Abdulkuddûs, Sukûb fi‟s-Sevbi‟l-Esved.

(11)

x

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ABSTRACT

There are many reasons for why novel as a literary genre emerged in the Arab region. The novel has gone through different periods after its emergence in this region. With the help of translations from European literature in the last quarter of the nineteenth century, novels laid the foundations of the growth and development of the Modern Arabic novel. The modern Arabic novel has spread all over the world with Naguib Mahfouz's Nobel Prize for Literature and works of other modern Arabic literature novelists.

Ihsan Abdel Quddous (1919-1990), one of the most important names of modern Arabic literature, is a novel and story writer of the most productive period of the Arab novel. Considering the fact that the author experienced the Egyptian revolution, he had to go to jail more than once for his political writings, and he was not only a novelist but also had an identity as a journalist, it can be claimed that he was a novelist with a wide background.

Ihsan Abdel Quddous is active and competent in several fields, and he is also a member of the second generation, including Yousef al-Sibâ'i, Naguib Mahfouz, Yousef Idrîs, Abd al-Rahman Mounif and Abd al-Hamed Covda al-Sahhar, also

Ö

ğr

enc

ini

n

Adı Soyadı Hatice TUĞRAL Numarası: 154209011004

Ana Bilim / Bilim Dalı

Doğu Dilleri ve Edebiyatları / Arap Dili ve Edebiyatı

DanıĢmanı Dr. Öğr. Üyesi ġerafettin YILDIZ

Tezin Ġngilizce Adı TECHNICAL AND THEMATICAL ANALYSIS OF ĠHSÂN ABDULKUDDÛS‟ HOLES IN THE BLACK DRESS

(12)

xi

known as the generation of academicians, which is among factors that increase the effectiveness of the author.

The author started writing novels and stories mainly because he was interested in writing and art since childhood, and had a chance to start writing for his mother's journal Rose al-Youssef as a child of a family who valued art. The author, who first turned to journalism and then to the novel, did not particularly use a symbolic language in order to reach many readers and grabbed their attention with his simple language.

The author, who deals with both political and romantic issues in his novels, especially in “There is a Man in our House” , discusses the feeling of oppression that a black citizen faces, the problems he suffers and the psychological state of the family in the novel “Sukub fî al-Savb al-Asvad”, which is the focus of this study. The reason why the author deals with psychological issues in his novels is that he aims to deal with social problems through character analysis in the presence of his readers.

Keywords: Modern Arabic literature, Ihsan Abdel Quddous, Sukub fî Savb al-Asvad.

(13)

xii

TRANSKRĠPSĠYON SĠSTEMĠ

Bu çalıĢmada Ģu transkripsiyon alfabesi kullanılmıĢtır: Kısa Sesliler: َ ــ : a-e, َ ــ : i, َ ــ : u, ü

Uzun Sesliler: آ , ا َ ــ , ي َ ــ : â, ي َ ــ : î, و َ ــ : û, Sessizler: ء : ’ ر : r ف : f ب : b ز : z ق : ḳ ت : t س : s ك : k ث : ẟ ش : ş ل : l ج : c ص : ṣ م : m ح : ḥ ض : ż ن : n خ : ḫ ط : ṭ ـه : h د : d ظ : ẓ و : v ذ : ẕ ع : ‘ ی: y غ : ġ

Transkripsiyon açısından ayrıca Ģu hususlara riayet edilmiĢtir:

• Harf-i tarifler cümle baĢında da küçük harfle yazılmıĢtır. Örnek: ez-Zevvâdî; el- Makkarî gibi.

• Harfi tarifle gelen kelimelerin baĢındaki Ģemsî ve kamerî harflerin okunuĢu belirtilmiĢtir. Örnek: el-Edebu‟l-Endelusî; eĢ-ġukarî gibi.

• Terkip halindeki isim ve lakapların cüzleri ayrı değil, bitiĢik olarak yazılmıĢtır. Örnek: Abdulkuddûs gibi.

• Arapça eser adlarında eserin ilk kelimesinin baĢ harfi ile eser adı içinde geçen özel isimlerin baĢ harfleri büyük, diğer harfler küçük olarak yazılmıĢtır. Örnek: Târîhu‟l-edebi‟l-„arabî gibi.

(14)

xiii

KISALTMALAR

age. :Adı geçen eser agm. :Adı geçen makale

Ed. :Editör bkz. :bakınız b. :Bin c. :Cilt vs. :vesaire yy. :Yüzyıl çev. :Çeviren neĢr. :NeĢreden S. :Sayı s. :Sayfa

TDV :Türkiye Diyanet Vakfı thk. :Tahakkuk eden

(15)

1

GĠRĠġ

A. ĠHSÂN ABDULKUDDÛS’UN YAġADIĞI DÖNEMDE MISIR’DAKĠ SĠYASĠ VE EDEBĠ YÖNELĠMLERE GENEL BĠR BAKIġ

Mısır, 1798 yılında sadece politik ve coğrafi açıdan değil arkeolojik açıdan da ele geçirme niyetinde olan Napolyon Bonapart komutasındaki Fransız ordusu tarafından iĢgal edilmiĢtir. Hatta Fransızlar‟ın bu iĢgali ile modern Arap edebiyatının temelleri atılmıĢtır. Osmanlı deniz filoları tarafından darma dağın edilip yok edilen Fransız deniz filolarının ve Napolyon‟un güdümünde olan talihsiz askerî seferin Akka‟da hareketsiz hale gelmeye mecbur bırakılması, ve sonunda 12 Mart 1801‟de Fransız ordusunun Ġskenderiye‟de yenilmesi üzerine, Napolyon‟un Doğuya olan merakı ve arzusu kırılarak tamamen emelleri son bulmuĢ, arta kalan ordu birliklerini Mısırdan çekmek zorunda kalmıĢtır. YaklaĢık üç yıl süren donanma sonrasında Fransızların ülkeyi terk etmesi sonucu Mısır tekrar Osmanlıların eline geçmiĢtir.1

Osmanlı askeri olan Mehmed Ali PaĢa Mısır‟ın bağımsız hükümdarı olmuĢtur. Mısır‟ı Fransızların elinden almak için deniz kuvvetlerinin rütbeli bir askeri olan Mehmed Ali PaĢa, Babıâli tarafından bu ülkeye gönderilmiĢtir. Üstün askeri ve siyasi güce sahip olan Mehmet Ali PaĢa, Mısır‟ın Fransızların elinden alınmasından sonra ülkede bir kaos yaĢanmasına rağmen dört yıllık bir süre zarfında öncelikle Mısır olmak üzere bütün rakiplerini geride bırakmıĢ ve 9 temmuz 1805‟ te Mısır valiliğine padiĢah fermanı ile atanmıĢtır.2

Osmanlılarda olduğu gibi babadan oğula geçen idâri sistemi Mısır‟a da kurarak büyük reformlara adım atmıĢtır. Tıpkı iktisadi hayatta olduğu gibi eğitim alanında da güçlü adımlar atarak daima hedefi olan Avrupai tarzda yeni ordular kurmak adına iktisadî alanda baĢarılı olmuĢtur. Türkçe konuĢan Mehmet Ali PaĢa adeta bir Osmanlıydı. Mehmet Ali PaĢa Araplara elinden geldiği kadarıyla bağımsızlıklarını sağlamaya çalıĢmıĢtır. Mısır ve Suriye asıllı birliklerden meydana gelen bir ordu kurdu.3 “1825 yılında önce askeri lise, daha sonra da

1

ÜRÜN, Ahmet Kazım, Necip Mahfuz ve Toplumsal Gerçekçi Romanları, Çizgi Kitabevi, Konya 2002, s.3-4.

2

YALAR, Mehmet, Moden Arap Edebiyatına Giriş, Emin Yayınları, Bursa 2009, s.70.

3

LEWIS, Bernard, Tarihte Araplar, (Çev.: Hakkı Dursun YILDIZ), Ağaç Kitabevi, Ġstanbul 2009, s.222-223.

(16)

2

Fransa‟da ki harp okulları tarzında subay yetiştiren üç yıllık harp okulunun açılması ve burada hocalık yapmaları için, çoğu Fransa‟dan olmak üzere Avrupa‟dan askeri uzmanlar getirtilmesi ve yönetiminin “planat” adlı bir Fransız‟a verilmesi ayrıca 1826‟da Batı‟daki en gelişmiş araç gereçlerle modern tıp öğreniminin yapıldığı bir tıp okulunun açılması ve hemen karşısında bir araştırma ve uygulama hastanesinin kurulması4” da yine Mehmed Ali PaĢa‟nın eğitim ve askeri anlamda alınan önlemlere verdiği değeri gösterir. Mehmed Ali PaĢanın tam olarak hâkimiyet alanının 1833-1840 yılları arasında kazandığı geniĢlik baĢlangıçtan beri Suriye‟nin egemenliği altına alınmasını hedefleyen Mısır siyasetinin tarihi ve doğal bir sonucu olmuĢtur.5

Mehmed Ali PaĢa‟nın 1847 yılının sonlarında unutkanlık rahatsızlığı belirtileri göstermesi sebebiyle oğlu Ġbrahim ilk önce vekâleten daha sonra ise resmen 1848‟de Eylül ayında vali olarak atanmak zorunda kalsa da evdeki hesap çarĢıya uymamıĢtır ve 1848 Kasımda vefat etmiĢtir. Yerine I. Abbas Hilmi PaĢa getirilmiĢtir. Abbas Hilmi PaĢa‟nın ani ölümü sebebiyle 1854‟te yerine Said PaĢa geçmiĢtir. Mehmed Ali PaĢa hanedanlığı Said PaĢa‟nın ardından sırasıyla Ġsmail PaĢa, Tevfik PaĢa, Abbas Hilmi PaĢa, Hüseyin Kamil PaĢa, Ahmed Fuad I. PaĢa, Faruk, Ahmed Fuad II. PaĢa ile son bulmuĢtur. Sonuç olarak Kavalalı Mehmet Ali PaĢa Mısırda (1805-1848) yıllarında hüküm sürmüĢtür.6

Mısır valisi Said PaĢa‟nın vali olarak tayin edilmesinin ardından Ġskenderiye‟den okul arkadaĢı Fransız mühendis Ferdinand de Lesseps‟in kendisini tebriğe geldiği esnada ona projesini sunduğu ve yapımı 25 Nisan 1859‟da baĢlayıp 16 Kasım 1869‟da sona eren SüveyĢ Kanalı‟nın7açılmasıyla Mısır‟ı ele geçirmeye çalıĢan Ġngiltere 1882‟de ülkeyi hâkimiyeti altına almıĢtır.8

1879‟da Mısırlılar Ġsmail PaĢa‟nın oğlu Tevfik paĢayı Ġsmail paĢa kadar tutuyorlardı. Arkasına Fransız ve

4

YALAR, Mehmet, age., s.71.

5

ADIVAR, Abdülhak Adnan, İslam Ansiklopedisi İslam Âlemi Tarih, Coğrafya, Etnografya ve

Biyografya Lügati, 82.cüz, Maarif Basımevi, Ġstanbul 1958, s.252.

6

es-SEYYĠD , Seyyid Muhammed, “Mısır”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 2004, C.29 s.569.

7

BĠLGE , Mustafa L., “SüveyĢ” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.38, Ġstanbul 2010, s.186-187.

8

(17)

3

Ġngiliz hükümetini almıĢ olması onun kendi halkı ile arasını açmıĢ ve halkın kendisine önyargı ile yaklaĢmasına sebep olmuĢtur. Mısır halkının Urabi isyanının baĢkarakteri Ahmed Urabi PaĢa‟nın etrafında toplanmasını sağlayan Ģüphesiz disipline sahip olmayan ve güçsüzlüğü yüzünden yönetimi elden fiilen kaybeden yine Tevfik PaĢa‟dır. 1882 yılının baĢında Urabi PaĢa‟nın harp nazırlığına yerleĢtirilmesine ve daha sonraki süreçte Mısır hükümet liderliğine fiilen tayin olmasına neden olan kamuoyu baskısıdır. Urabi PaĢa‟nın bu sağlam adımları ve gücü Fransa ve Ġngiltere‟yi korkutmuĢtur. Ġngiltere ve Fransa‟nın menfaatinin çakıĢtığı bu noktadan dolayı çeĢitli entrika arayıĢına çıkmıĢlardır. Sonuç itibariyle gerçekleĢen entrika aynı senenin Eylül ayında Ġngiltere‟nin Ġskenderiye‟yi bombalayıp sonrasında da Mısır‟ın tamamını iĢgal etmesidir.9

Mısır‟ın Ġngilizler tarafından ele geçirilmeye çalıĢılmasındaki kolaylığı sağlayan pek çok etken mevcuttur. Bunlardan birincisi o günün Mısır Ģartların Ġngiliz yönetimi tarafından iyi irdelenmiĢ olması, Avrupalı güçlerin kendi aralarındaki siyasi politikalarının iyi çözümlenmiĢ olması, ikincisi ise bir Ģekilde menfaatlerini kesiĢtirerek aynı hedefe ulaĢma gayesi gütmek ve olası bir menfaat çakıĢması durumunda aralarında menfaat birlikteliği sağlanarak hareket alanlarının daraltılmasıdır. Bu sayede çoğu durum Ġngilizlerin lehine sonuçlanmıĢtır.10

Ġngiltere, Osmanlı hâkimiyetinde bulunan ve padiĢahın emirleri dâhilinde yönetilen Mısır‟ı zamanla özünden ayırıp kendi yönetimi ve kendi kimliğini aĢılamıĢtır. Devlet ile ülke valisi arasındaki iliĢkileri olabildiğince zayıflatmıĢtır. Mısır ile Ġngiltere arasındaki bağın fiili bağ olmasının yanı sıra Ġngiliz baĢkonsolosları vali ile bir nevi baĢdanıĢman muamelesi görüp her türlü mesele onun fikirleri dâhilinde Ģekil alıyordu. Mısır yönetiminde görevli bulunan Ġngiliz memurlar yarı resmi olarak baĢkonsolosa bağlı idiler. Resmi görevi çok mühim olmamasına rağmen Mısır‟ın en güçlü Ģahsı haline gelen Lord Cromer( 1883-1907) ülkede bir Roma umumî valisi gibi çalıĢmıĢtır. 11

1890 yılından sonra ümmetçilik düĢünceleri

9

ER, Rahmi, Modern Mısır Romanı, Star Ajans, Ankara 1997, s.21.

10

SARIKAYA, Hüseyin, “Süleyman KIZILTOPRAK Mısır‟da Ġngiliz ĠĢgali, Osmanlı‟nın Diplomasi SavaĢı (1882-1887)”, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, Ġstanbul 2012, s.226.

11

ADIVAR, Abdülhak Adnan, İslam Ansiklopedisi İslam Âlemi Tarih, Coğrafya, Etnografya ve

(18)

4

daha önceki “el- Urvetu‟l Vuska”dan etkilenen Abdullah en- Nedîm‟in el-Ustâz ve ġeyh Ali Yusuf‟un el- Müeyyed‟i gibi zıt görüĢlü gazetelerin var oluĢuyla hız kazanmıĢtır. Abdullah en-Nedîm bu gazetesinde II. Abdulhamid‟in etrafında müslümanların toplanmasını talep ederken Osmanlı devletini yıkmak için Hristiyan Avrupası‟nın Ġngiltere ve Rusya‟nın komitesindeki faaliyetlere dikkat çekmiĢtir. Mısır‟da Ġngiliz yetkililerinin dilinden düĢmeyen “bizim yerimizde siz olsaydınız siz de bizim yaptıklarımızı yapardınız “ sözünü baĢlık atarak kaleme aldığı makalesinde Ġngilizlerin siyasi ve ekonomik olarak Mısır‟ı nasıl mağlup ettiğini uzun bir Ģekilde anlatmıĢtır.12

, Mısır‟ın bağımsızlık için haykırıĢını duymazlıktan gelemeyen Ġngiltere Hükümeti, daha fazla sabredemeyerek 28 ġubat 1922 yılında Mısır‟a yasaya uygun bir Ģekilde siyasal gücün tek elde yürütüldüğü ve ülkenin kendi kendini yönetme hakkı veren bir bildiri yayınladı. Mısırdaki himayesinin sona erdiğini bu Ģekilde duyurdu.13 Ġngilizler için son olarak Ģuna da değinmeyi değerli bulmakla beraber Ġngilizler ve Fransız arasında yapılan 1904 deki anlaĢmalar bu iki devletin sadece Mısır‟a olan ilgilerini sona erdirmekle kalmamıĢ özellikle I. Dünya SavaĢı‟nın ardından yani 1904 yılından sonra bu iki devlet kafa kafaya verip Ortadoğu‟da bir sömürgecilik arayıĢına girmiĢtir ve bu ortak arayıĢ birlikteliği 1960 yıllarına kadar sürmüĢtür.14

Osmanlı devletinin birinci dünya savaĢına katılmasıyla Ġngiltere ilk olarak Kıbrıs‟ı (5 Kasım1914) daha sonra ise Mısır‟ı (18 Aralık 1914) himayesi altına almıĢtır.15

Ġngiliz hükümeti Hidiv Abbas Hilmi PaĢa‟nın yerine amcası Hüseyin Kamil‟i sultan unvanıyla getirdi. Hüseyin Kamil PaĢa‟nın hükümetin baĢına geçmesinin hemen ardından O dönemde Hindistan‟ın Simla hükümetinin politik sekreteri olan Sir Hanry Mac Mahon, Mısır yönetimini yüksek komiser olarak ele aldı. Mac Mahon‟un görevi sadece Sina cephesine göz kulak olup savunmak değil aynı zamanda Türkiye‟ye karĢı her hangi bir saldırı olursa daima hazır vaziyette olmaktı. 1915 yılında Mısır amelelerinden bir kısmı Moudros‟a gönderildi. Yüksek miktarda maaĢ verileceği Ģartıyla gönderilen bu askerlerden bir kısmının ateĢe

12

ER, Rahmi, Modern Mısır Roman, s.22.

13

Aynı eser, s.31.

14

ARMAOĞLU, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasî Tarihi, GeniĢletilmiĢ 11. Baskı, Alkım Yayınevi, Ankara, C.1-2, s.54.

15

(19)

5

tutulması sonucu gönüllü olarak katılmak istemedikleri için Hükümet mükellefiyet yoluyla iĢçi toplamıĢtı. Mısırın bu pasif direniĢi sırasında Yüksek komiser bu görevini yerine getirmeye çalıĢıyordu fakat Mac Mahon bu görevini Sudan Valisi Sir Regiland Wingate‟a devretmiĢti. Ülkeyi savunma esnasında memleketin kendi yararı veya menfaati üzerine bile kazanılmıĢ olmayan paralar sadece ticaretle ilgilenenlerin iĢine yarıyordu. Her zaman ve her yerde olduğu gibi sınıf ayrımının olmasından sebep bu Ģekilde savunma mekanizmasının etkin kullanıldığı durumlarda güçlü ve zayıf arasındaki belirginlik gayet ortadadır. Zengin her türlü baĢının çaresine bakar fakat fakir ezilir. 9 Ekim 1917‟de uzun süredir sağlık sorunları yaĢayan Hüseyin Kamil vefat etmiĢtir. Hüseyin Kamil‟in ölümünün ardından herkes Mısır‟ı kendilerinin en büyük destekçilerini yitirdiği ve Sultanın oğlunun babasının yerine geçmekten vazgeçtiğinden Ġngiltere hükümetine katılacağını zannediyordu. Ancak her Ģeye rağmen Ġtalya‟da yaĢayıp ülkeye uzak olsa da Mısırlıların duyguları üzerine hükümet, Sultan Hüseyin Kamil‟in kardeĢi Ahmed Fuad‟a verildi.16

Zengin bir toprak ağasının evladı olan Sa‟d Zağlul Birinci Dünya SavaĢı‟nın ardından Wilson ilkelerine umut bağlayarak Paris BarıĢ Konferansı‟na katılarak Mısır halkının sorunlarını doğrudan dile getirerek Mısır‟ın geleceği için adım atma planları kurmuĢtur.17

Bu giriĢimleri yüzünden 8 Mart 1919‟da Zağlul ve dört arkadaĢı Malta‟ya sürgün edildi.18

Bu sürgün Mısır halkının ayaklanmasına ve halkının isyan etmesine sebep oldu. Çıkan ayaklanmalar ülkeyi maddi manevi zarara uğrattı. Bu devrim sayesinde tüm Mısır halkı önemli bir dayanıĢma temsili haline geldi. Ancak Ġngilizler bu ayaklanma eylemlerini bastırmıĢtır.19 Sa‟d Zağlul baĢkanlığında Abdul‟aziz Fehmi Bey Ali ġa‟ravi paĢa ve kendisi olmak üçere üçü Vefd partisini kurmuĢtur. Sa‟d Zağlul‟un sürgünden dönmesi sonucu ülke düzeyinde bir örgüte dönüĢmüĢ olan Vefd, Mısır‟ın en etkili siyasi grubu haline geldi. Ocak 1924‟te yapılan seçimlerde açık ara farkla Vefd partisi kazandı.20

Vefd Partisi‟nin

16

BROCKELMANN, Carl, İslâm Ulusları ve Devletleri Tarihi, (Çev. NeĢet ÇAĞATAY), Ankara 1992, s.383-384.

17

ARI, Tayyar, Orta Doğuda Siyaset, Anadolu Üniversitesi Yayınları, EskiĢehir 2014, s.39.

18

GÖRGÜN, Hilal, “Sa‟d Zağlul”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ġstanbul 2008, C. 35, s.378.

19

ÜRÜN, Ahmet Kazım, Modern Arap Edebiyatı, Çizgi Kitabevi, Konya 2015, s.21.

20

(20)

6

sandalyelerin %90‟ını alması Mısır‟ın sorunlu ve kısa süreli parlamenter demokrasi deneyimini baĢlatmıĢ oldu. Bu vakıa, Mısır‟ın çağdaĢ tarihinde Avrupa çizgileri yol haritası olarak kullanılarak parlamenter bir kurum oluĢturulmaya yönelik ilk gerçek giriĢim olarak kabul edilmiĢtir.21 Ekonomik ve demokratik çoğu reform Meclis‟in açılmasıyla baĢlayan bu süreçte gerçekleĢti. Bu dönemde pek çok sendikal iĢ ve iĢlemler gerçekleĢtirilmiĢtir. Kahire üniversitesi devletleĢtirilip ilk Mısır bankası kurulmuĢtur. 1927‟de Sa‟d Zağlul‟un ölümüyle yerine Nahhas paĢa Vefd partisini sürdürmüĢtür. 22

Britanya Krallığı‟na bağlı Mısır Krallığı, 1922 yılında ilan edilerek ülkedeki özgürlük mücadelesi yandaĢlarına dilini tutma payı verilmiĢtir. Kralın yanında halk ve Ģura meclisleri oluĢturularak meĢruti monarĢi yapılanmasına doğru gidilmesine rağmen seçimlerde belirli elit gurubun etkin olması ve kralın parlamentoyu feshetme yetkisinin olması, temsiliyetin güçlü olmadığının ve tam anlamıyla meĢruti monarĢinin fiili olarak gerçekleĢtirilemediğinin bir göstergesi olmuĢtur.23

Ġngiliz hükümeti 1922 ġubatında Mısır‟a bağımsızlık verilmesinin gereği 1914‟ten itibaren önceden sultan unvanı almıĢ Mısır Hıdivleri‟ne bundan sonra kral denecekti bu sebeple Ahmed Fuad da Kral unvanını (1917-1936)almıĢtır.24 1920‟lerde Mısır‟da ilk Anayasal hareket baĢlamıĢ olmuĢtur. 1923‟te Mısır‟ın Ġngiltere‟ye karĢı tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmesi Anayasa ilan edilerek MeĢruti monarĢiye geçilmiĢtir. Bu Anayasa ile Mısır‟da iki meclisli bir yönetim oluĢturulmuĢtur. 1923 Anayasa‟sı Krala çok kapsamlı yetkiler veren bir Anayasa olsa bile daha sonraki anayasal ataklar için örnek teĢkil etmiĢtir. 1923 Anayasası, 1930 Anayasa‟sının yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kaldırılmıĢtır. 1930 Anayasası, 1923 Anayasası‟na kıyasla biraz daha demokratik olarak göze çarpmaktadır. Misalen 1930 Anayasası sayesinde bütün yetiĢkin erkekler oy kullanma hakkını elde etmiĢlerdir. 1930 Anayasası, 1952 yılında gerçekleĢen Hür Subaylar Devrimi‟ne kadar yürürlükte kalmıĢtır. 25

Kral Fuad‟ın milliyetçilerle çalıĢmaktansa küçük partilerle veya Ahmed

21

CLEVELAND, William L., Modern Ortadoğu Tarihi, (Çev. Mehmet HARMANCI), Agora Kitaplığı, Ġstanbul 2008, s.221.

22

ÜRÜN,Ahmet Kazım, Necip Mahfuz ve Toplumsal Gerçekçi Romanları, s.7-9.

23

https://afesam.erciyes.edu.tr/Dosyalar/Afrika_Ulke_Raporlari_Misir.pdf EriĢim Tarihi:23.02.2019 Arfika ülke raporları mısırın ekonomik ve siyasal yapısı s.1.

24

ARI, Tayyar, age., s.39.

25

https://afesam.erciyes.edu.tr/Dosyalar/Afrika_Ulke_Raporlari_Misir.pdf EriĢim Tarihi: 23.02.2019 Arfika ülke raporları mısırın ekonomik ve siyasal yapısı s.3.

(21)

7

Zivar (1924-1926) ve Muhammed Mahmud (1928-1929) gibi bağımsız politikacılarla çalıĢtığı için Vefd hükümeti uzun ömürlü olmamıĢtır. Fevri karalar almayı tercih eden Kral Faruk, parlamentoyu dört kez kaybetti. Ancak 1931 seçimi hariç her kaybediĢ sonunda yapılan seçimi (1925, 1926, 1929) Vefd partisi kazandı. Kral Fuat döneminin son zamanlarında Ġtalya HabeĢistan‟ı (1935) iĢgal etmiĢtir. Bu sebeple Mısır Ġngilizlerle tekrar anlaĢma yapmak zorunda kaldı. Kral Fuad‟ın ölümünden dört ay sonra 28 Nisan 1936‟da Londra‟da ilgili antlaĢma(26 Ağustos 1936) imzalanmıĢtır. 26

Bu dönemde Vefd‟in dıĢında karĢılaĢtığımız ve toplumsal hareket olarak nitelendireceğimiz diğer iki yapı da Milliyetçi Mısru‟l-Fetât ve Hasan el-Benna tarafından kurulan Ġslamcı Ġhvanu‟-l Müslimîn (Müslüman kardeĢler)‟ dir. Saraya bağımlı olan hükümetler sayesinde ülkeyi yönetmeye devam eden Kral Fuad Nisan 1935‟te eski anayasayı iç ve dıĢ baskılar yüzünden tekrar yürürlüğe soktu. Bir yıl sonra oğlu Faruk‟u geride bırakarak öldü. 1936‟daki seçimlerin neticesinde dördündü kez Nahhas baĢbakan olmuĢtur. 26 Ağustos 1936‟da Ġngilizlerle birebir menfaatleri için savunma ve ittifak antlaĢması imzaladı. Bu antlaĢma sayesinde Ġngilizler Mısırdan tamamen çekiliyor ve bu sayede Mısır tam olarak özgür olmuĢtur.27 AnlaĢmaya göre Mısır, Limanlar ve hava limanlarını da içinde barındıran her türlü ulaĢımın sağlandığı bütün ulaĢım araçlarını Ġngiltere‟nin kontrolüne bırakacaktı, Mısır‟ın bütün olanaklarını kullanarak kendi menfaatini sağlamıĢ olacaktı. SüveyĢ Kanalı konusu ise Ģu Ģekilde olacaktı: 1882‟den beri kanalın savunmasını tek elden yürüten Ġngiltere, anlaĢma gereği Ġngiltere‟nin lehine olan bu karar devam edecekti ve yine kanal hâkimiyeti tek elden yürütülecekti. AnlaĢmanın 8. Maddesine göre Kanal çevresinde Ġngiliz askerleri bulunacak, fakat bu durumun bir iĢgal olmadığı, Mısır‟ın egemenlik haklarına herhangi bir zarar vermediği belirtilmiĢtir. Ġngiliz kuvvetlerinin artık etkisiz hale geldiğini ta ki yirmi yıl sonra Mısır ordusu kanalın bütün güvenliğini koruyacak kuvvete sahip olduğunda karar verilebilecekti.28 Mısır‟ın yeni bağımsızlığına ek olarak, Avrupa ülkeleri de 1937‟de Montrö Boğazlar sözleĢmesini imzalayarak ayrıcalıkları kaldırdılar ve 1949‟a kadar karma

26

BĠLGE, Mustafa L., “Fuad”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ġstanbul 1996, C.13, s. 201.

27

ÜRÜN, Ahmet Kazım, Necip Mahfuz ve Toplumsal Gerçekçi Romanları, s.10-11.

28

(22)

8

mahkemelerin açıkça kaldırılmasına karar kılmıĢlardır.29 Kral Fuad‟ın 1936‟da ölümünün ardından oğlu Kral Faruk baĢa geçtiyse de Fuad kadar popüler kalamadı çünkü fevri çıkıĢları onun sönüĢüne sebep oldu. Kurduğu siyasal kurumları laikliğe uygun oluĢturma isteği kendi menfaatini kapsamaktaydı ve bunun sonucu olarak politikacılar Ģehirli ve kırsal kitlelerden giderek kopmaktaydı. Zengin ve maddi durumu iyi olan politikacılar dikkatini Mısır‟ın ihtiyacı olan sosyal kanunlara vermek istemediklerinden ithal parlamento halkın içine sinmemiĢti. Halkın güvenini kazanacak bir ulusal lider de kalmamıĢtı. 1927‟de Sa‟d Zağlul‟un ölümünün ardından Mustafa en-Nahhas‟a emanet edilen Vefd param parça olmuĢ ve yozlaĢmıĢtı. Her ne kadar eskisi kadar kalabalık bir kitle ile hareket etse de eskisi kadar aktif ve faal değildi. 30

1939 yılında II. Dünya savaĢının gerçekleĢmesi ile Mısır‟ın Ġngilizlerin yanında üs olma bakımından değeri büyüktü. Mısır üs olarak kullanılmasına rağmen kendisi savaĢa girmemiĢtir. II. Dünya savaĢının sonuçları Mısır için pek sevindirici olmamıĢtır. Mısır ekonomik anlamda dibe vurmuĢtur bunu sebebi de temel geçim kaynağı olan pamuğun fiyatı düĢmüĢ, enflasyon değerinde bir artıĢ meydana gelmiĢtir.31

Son Mısır Kralı olan Kral Faruk, Ülkenin baĢına geldiğinde ülke yanlısı davranıyordu bu sebeple milliyetçi halkın tepkisine maruz kaldı çünkü halk SüveyĢ Kanal‟ı çevresindeki Ġngiliz askerlerini istemiyordu. Göreve ilk geldiğinde halk tarafından sevilen Faruk Arap-Ġsrail savaĢlarındaki yenilgiden sonra askerlerin bu yenilgiyi Kralın Ġngiliz yanlısı olduğu ifadesi üzerine halkın gözünden düĢtü ve halkın ona olan güveni sarsıldı. Faruk gerek özel hayatı ile gerek Vefd partisine olan yakınlığı ile halkın dikkatini çektiği için halkın güvenini kazanmak amacıyla Ġhvan-ı Müslimin‟e yanaĢmaya çalıĢtı. BaĢbakan Nehhas PaĢa‟nın 1951‟de 1936 anlaĢmasına göre alınan kararda Ġngilizlerin Mısırdaki varlığı Ģartı anlaĢmasını tek taraflı olarak feshetmesi halkın hoĢuna gitmekle beraber krala karĢı hissedilen kini arttırmıĢtır.

Faruk Vefd hükümetinin baĢkanı Nehhas PaĢa‟yı azlederek onun yerine Ġngilizlere destek olan Ali Mahir PaĢa‟yı getirmiĢtir. Bu durum sonucunda ülke hızla devrime yaklaĢmıĢtır. 22/23 Temmuz gecesi 1952 yılında Cemal Abdunnasır ve arkadaĢlarının hükümete el koymaları ile Kral Faruk, darbecilerin bütün Ģartlarını

29

CLEVELAND, William L., age., s.222.

30

Aynı eser, s.222.

31

(23)

9

kabul ettiğini dile getirmesine rağmen ülke dıĢına çıkarılmasına karar verildi ve tahttan feragat ettiğini bildirerek Roma‟ya gitti.32

Kral Faruk‟tan sonra gelen ve Ġhsan Abdulkuddus‟un en çok eser verdiği dönem olan Cemal Abdunnasır dönemi çok çetin ve hareketli geçmiĢtir.

1942‟de Mısır‟da siyasi ve ekonomik anlamda çöküĢ mevcuttu. Mısır hala Ġngiliz emperyalizmine maruz kalıyor, lütfedilen bağımsızlık emperyalizmin ve iĢgüzarların menfaatini korumakta adeta bir çadır görevinde kullanılmalarından baĢka bir iĢe yaramıyordu. Mısır‟ı ve Mısır halkını bu durumdan kurtarmak için el ele veren üç subay bir gizli örgüt kurma kararı aldılar.33

Cemal Abdunnâsır, ülkeyi Ġngiliz emperyalizminden kurtarmak amacıyla arkadaĢları Kemâleddin Hüseyin ve Abdülhakîm Âmir‟le birlikte gizli Hür Subaylar (Dubbâtü‟l-ahrâr) teĢkilâtını kurdu (1942). Arap-Ġsrail savaĢındaki yenilgi Hür Subaylar‟ın orduda güçlenmesinde etkili olurken Kral Fâruk‟un pirestijini sarsmıĢtır. 22-23 Temmuz 1952 gecesi Nâsır ve arkadaĢları bu sosyal ortamdan faydalanarak yönetime el koydular. Kahire darbecilerin eline geçerken 23 Temmuz günü sabahın erken saatlerinde Nâsır, saray çevresine yakınlığı ile tanınan General Muhammed Necîb‟le iletiĢim kurdu ve onu darbenin en aktif Ģahsı haline getirmeyi baĢardı.34

Devrimin sebebi olan altı ilkesi Ģunlardı: 1- SüveyĢ Kanalı bölgesinde üslenmiĢ bulunan Ġngiliz ordularına hitaben açıklanan ilk ilke, “emperyalizmin ve onunla işbirliği yapan Mısırlı hainlerin tasfiyesiydi”. 2- Toprağa ve onun üzerindeki insanlara hâkim olan feodalitenin karĢısına çıkarılan ikinci ilke: “feodalitenin ortadan kaldırılması”. 3-Servet kaynaklarının bir miktar kapitalistin uĢaklığında olması karĢısına çıkarılan üçüncü ilke, “tekelciliğin ve kapitalizmin iktidara egemenliğinin ortadan kaldırılmasıydı”. 4- Bütün bunların kaçınılmaz bir sonucu olan sömürü ve istibdada karĢı açıklanan dördüncü ilke: “sosyal adaletin kurulması”. 5- Ordunun zayıflatılmasını ve artakalan gücünün de devrim için öne atılmaya hazır

32

BĠLGE, Mustafa L., “Faruk”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ġstanbul 1995, C. 12, s.177.

33

ABDUNNÂSIR, Cemal, Arap Devriminin Yöntemleri, (Çev. Mehmet Emin BOZARSLAN), Habora Kitabevi, Ġstanbul 1970, s.165.

34DURSUN, Davut, “Cemal Abdunnâsır”Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 1993, Ġstanbul

(24)

10

olan iç cepheyi tehdit etmekte kullanılmasını öngören oyunlara karĢı açıklanan beĢinci ilke de: “Güçlü bir ulusal ordunun kurulması”. 6- Gerçek milliyetçilik duygularını bastırmaya çalıĢan siyasi iĢgüzarlığa karĢı açıklanan altıncı ilke: “sağlam bir demokratik düzenin kurulması.”35

olmuĢtur. Böylece Mısır için de Nâsır için de yeni bir sayfa açılmıĢ oldu. Henüz adı duyulmayan bir albay olan Nâsır bu sırada Ġhtilâlın planlanması ve gerçekleĢtirilmesinde birinci derecede rol oynamaktaydı. Gençliğinde Ġhvân-ı Müslimîn (Müslüman KardeĢler), Ġngiltere hesabına çalıĢan Genç Mısırlılar, Hürriyet Taraftarları ve Komünist TeĢkilât gibi oldukça farklı amaçlar güden kuruluĢlara girmiĢ ayrıca Vefd Partisi‟ne ilgi duymuĢtu. Onun önceden her gruptan insanı tanımak ve iyi iliĢkiler kurmak için planlı Ģekilde çalıĢması ihtilâle kadar olan davranıĢlarını göstermektedir.36

18 Haziran 1953‟te Mısır için Cumhuriyet ilan edilmiĢ oldu. Cemal Abdunnasır baĢbakan arkadaĢı Necip ise CumhurbaĢkanı idi. Aynı yılın Eylül ayında Necip‟i görevinden uzaklaĢtıran Nasır kendisi bütün yönetimi kendi eline aldı.37

MeĢruti monarĢiden cumhuriyete resmi olarak geçiĢ sağlansa da fiili olarak ülkede çok büyük değiĢiklikler yaĢanmamıĢtır. Rejim, demokrasiden ziyade güvenlik merkezli olarak varlığını devam ettirmiĢtir.38

Nasır‟ın giriĢimleri diğer Arap devletlerinde taklit edilmekteydi çünkü kendisi öyle baskın bir karakterdi ki Nasırcılar ve Nasırcılık diye bir terim lügate eklenmiĢti. Pek çok siyasi baĢarısı da olmasına rağmen Arap dünyasına ve imparatorluk güçlerine meydan okuyan bir nitelik taĢıdığı için dinamik bir lider imajı çizmiĢti. Eski devlet baĢkanlarına göre çok daha aktif hareketli ve ilerici reformlar peĢindeydi.39

1956 SüveyĢ Kanalı sorunu ekonomik açıdan pek çok sonuç doğurmuĢtur. Ġngiliz ve Fransızların mallarına el konuldu ve Ocak 1957‟de ecnebi bankaları ve sigorta Ģirketlerini millileĢtiren bir dizi kanun çıkarıldı. Bu etkinlikler sayesinde

35

ABDUNNÂSIR, Cemal, age. , s.12-13.

36

DURSUN, Davut, age., s.296-301.

37

ABDUNNÂSIR, Cemal, age. , s.173.

38

https://afesam.erciyes.edu.tr/Dosyalar/Afrika_Ulke_Raporlari_Misir.pdf.EriĢim Tarihi: 23.02.2019 Afrika ülke raporları mısırın ekonomik ve siyasal yapısı s.1

39

(25)

11

Mısır ekonomisine yabancılar tarafından hiçbir ortaklık sağlanmayacaktı.1957-1960 yıllarında ise her ne kadar kamu iktisadi kuruluĢları gerçekleĢtiriliyor ise de hükümetin menfaatini korumak ve özel sektörün boĢluğunu doldurmakla için mevcut kuruluĢlar geniĢletiliyordu. 40

1961‟de çıkarılan Temmuz Yasası‟nın iki önemli amacı vardır bunlardan biri sınıf ayrımı yapmaksızın halk arasında adaletin sağlanması diğeri ise kamu sektörünün güçlendirilmesi.41

Mısır devriminin bir baĢka sloganı da Arap ülkelerinin birleĢmesi hususuydu. Özellikle Nasır bu konu üzerinde çok durmuĢtur çünkü kendisi de bu fikirdeydi ve Arap ülkelerini birbirinden ayıran hudutların emperyalist devletler tarafından çizilmiĢ olduğu fikrindedir. Suriye CumhurbaĢkanı da Nasır ile aynı fikirdeydi ve her iki devlet baĢkanı Kahire‟de bu konu hakkında görüĢüp 1 ġubat 1958‟de bu iki ülke BirleĢik Arap Cumhuriyeti‟ni kurmuĢlardır. 1962 yılında Suriye‟de gerici bir darbe sonucu Suriye BirleĢik Arap Cumhuriyet‟inden ayrıldı.42 Nasır ulusal bağımsızlığın, gerçek demokrasinin ve ekonomik kalkınmanın sosyalizmden ayrı düĢünülemeyeceği kanaatindeydi. Hem sağ hem de sol Nasır‟ın Arap Sosyalizmi‟ni Ģiddetle eleĢtirdiler.43

1952-1970 döneminde Mısır‟da üç farklı Anayasa değiĢimi yaĢanmıĢtır. Bunlardan ilki 16 Ocak 1956 Anayasası olmuĢ, ikincisi Mısır ve Suriye‟nin birleĢerek BirleĢik Arap Cumhuriyeti‟nin kurulmasıyla 1958 tarihli Birlik Anayasası olmuĢtur. Üçüncüsü ise, BirleĢik Arap Cumhuriyeti‟nin dağılmasından sonra hazırlanan 25 Mart 1964‟teki Geçici Anayasa‟dır. 1964 Anayasası Eylül 1971‟e kadar yürürlükte kalmıĢtır. MeĢruti monarĢiden cumhuriyete geçene kadar Mısır‟da birçok anayasa değiĢiklikleri ve iptali yaĢanmıĢtır. Cumhuriyete geçtikten sonra oluĢturulan ilk anayasa olan 1971 Anayasa‟sı uzun yıllar yürürlükte kalmıĢtır.44

40

YAVUZ, Hilmi, “Ekonomik Bağımsızlık Yolunda”, Devrimler Ve Karşı Devrimler Tarihi

Ansiklopedisi, GeliĢim Yayınları, S: 20, Ġstanbul 1975, s.457.

41

YAVUZ, Hilmi, “Ekonomik Bağımsızlık Yolunda”, Devrimler Ve Karşı Devrimler Tarihi

Ansiklopedisi, s.458.

42

Aynı eser, s. 460.

43

Aynı eser, s. 461.

44https://afesam.erciyes.edu.tr/Dosyalar/Afrika_Ulke_Raporlari_Misir.pdf EriĢim Tarihi: 23.02.2019

(26)

12

Ġsrail devleti Amerika‟dan aldığı destekle ve emirle 5 Haziran 1967 tarihinde Arap halklarına saldırarak topraklarına el koydu. Ama asıl niyeti Mısır ve Suriye‟deki ilerici Arap gruplarını devirmek ve yerine emperyalizmden yana olan iktidarların kurulmasını sağlamaktı. Ġsrail‟in saldırısı sonucunda Arap orduları top yekün yenilgiye uğradı ve Arap dünyasında huzursuzluk ve gerginlikler baĢladı. Mısır‟da ise Nasır yenilgiyi kendine mâl etti ve 9 Haziran 1967 günü bütün görevlerinden istifa ettiğini bildirdi.45

Nasır kimi zaman Atatürk‟e benzetilmiĢtir çünkü her iki devlet adamı da ülkesini diğer yabancı ülkelerin hâkimiyetinden kurtarmaya çalıĢan kararlı birer reformcu konumundaydılar. Bu anlamda yapılan benzetme isabetli bulunmuĢtur.46 Nâsır‟ın ölümü üzerine (28 Eylül 1970) anayasa kurallarına göre ülke yönetimini üstlenen Sedat, bu tarihten öldürüldüğü 1981 yılına kadar devlet baĢkanlığı görevini üstlendi. Enver Sedat‟ın baĢkanlık dönemi üç ana dönemden oluĢmaktadır. Nâsır kadar sempatik bir kiĢiliğe sahip olmayan Sedat halkı arkasına almak amacıyla dine baĢvurdu ve Nâsır dönemindeki laik uygulamayı benimsememiĢ olan halkın istekleri doğrultusunda hareket ederek inkılâbının temeline “ilim ve din devletinin kurulması” ilkesini oturmuĢtur.

1965-1966 yıllarında hapsedilen Ġhvân-ı Müslimîn teĢkilâtının üyelerini da serbest bıraktı. 17 Temmuz 1972‟de Sovyetler Birliği‟nden geri çekmesini istedi. Alınan bu karardan sonra iki ülke arasındaki iliĢkiler tamamen kötü olmadıysa da Sedat Batı yanlısı bir dıĢ politika izlemeye baĢladı. Ġçeride ve dıĢarıda durumunu güçlendiren Sedat, Arap ülkeleri arasında çeĢitli bağlantılar sağladıktan sonra Ġsrail meselesine el attı. 6 Ekim 1973 günü, 1967 savaĢında kaybedilen toprakları geri almak amacıyla Ġsrail üzerine üç hafta süren ve galibiyetle sonuçlanan bir operasyon baĢlattı. Sedat, 18 Nisan 1974‟te açıkladığı “Ekim Kararları” ile demokrasi, kanun hâkimiyeti ve özellikle liberal ekonomi hakkındaki görüĢlerini dile getirdi. Hükümet Ocak 1977‟de ana ihtiyaç maddelerine ciddi zamlar yaptığında sosyal ve ekonomik problemlerin altından kalkamayan halk caddelere döküldü. 1974-1977 yılları arasında tek parti sisteminde çeĢitli değiĢikliklere gidildi. Önce Arap Sosyalist Birliği

45

ABDUNNÂSIR, Cemal, age., s.193-194.

46

(27)

13

içinde “menâbir” denilen muhtelif siyasî organizasyonlar teĢkil edildi; ardından Mayıs 1977‟de bu parti kapatılarak yeni partiler kuruldu. Aslında çok partili döneme geçiĢ büyük bir geliĢim gibi görünüyorsa da uygulamada Sedat rejimini tehlikeye düĢürecek herhangi bir adım atılmadığı için bu çoğulcu demokrasi denemesi olmaktan daha ileri gidememiĢtir.

Enver Sedat 19 Kasım 1977‟de Ġsrail‟i ziyaret ederek meclise bir konuĢma yaptı. 26 Mart 1979 tarihinde Camp David AnlaĢması Sedat, Begin ve Carter tarafından imzalandı. Camp David AnlaĢması‟nın ülke içinde ve dıĢında büyük yankıları oldu.47

Enver Sedat‟a düzenlenen suikast yüzünden 1981‟de CumhurbaĢkanlığına getirilen ve öncüleri gibi asker kökenli olan Hüsnü Mübârek, içeride Enver Sedat‟ın uyguladığı ekonomik ve sosyal politikaları ana hatlarıyla sürdürmüĢtür.48

Ġhsan Abdulkuddûs‟un yaĢadığı dönemin siyasi olaylarının yanısıra o dönemde Mısır‟ın edebi durumu da dikkat çekmektedir. Arap edebiyatına katkısı olan pek çok edebiyatçı bulunmaktadır. Esasen ele almıĢ olduğumuz Ġhsân Abdulkuddûs ve o dönemde kendisi gibi pek çok eser veren gözde yazarlar hakkında bilgi verilmeye gerek görülmüĢtür.

Aslında Arap edebiyatına ilk kazandırılan sanat türü Kur‟an-ı Kerim‟dir. Kur‟an-ı Kerimdeki gerek nesir tarzı gerek söz sanatları pek çok ilerlemeye ıĢık tutmuĢtur. Kur‟an-ı Kerimde geçen kıssalar, Antara, ez-Zahir Baybars, Seyf b.Zi Yezen, Hayy b. Yakzan, “Binbir Gece Masalları” ve makâmat gibi anlatı ürünleri ve türleri görülmektedir. Bu ifadelere dayanarak anlatı türünün önce doğuda daha sonra batıda görülmüĢ olduğu hatta çeviri yoluyla da edebi eserlerin batıyla buluĢturulduğu ifade edilmiĢtir.49 Batıyla buluĢturulan bu eserler hızla ilerleyen bu dönemde engin yazarlara kılavuz olmuĢtur. Ve yine “Binbir Gece Masalları” kutsallığından ziyade Arap Edebiyatında edebi boyutunun hiçbir araĢtırmacı tarafından reddedilemediği Kur‟an-ı Kerim‟den sonra önem konusunda ikinci sırayı aldığı kabul edilmiĢtir.

47

GÖRGÜN, Hilal, “Enver Sedat”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ġstanbul 1995, C. 11, s.265-266.

48

http://www.mfa.gov.tr/misir-siyasi-gorunumu.tr.mfa EriĢim Tarihi: 23.02.2019.

49

(28)

14

Aslında önemli olan tek eser “Binbir Gece Masalları” değildir ve bu misli pek çok önemli eser vardır fakat “Bin bir gece masalları” kadar kendine has anlatı tekniği ile baĢka eserlere ilham önderi olma açısından kaynak teĢkil edenine rastlanmamıĢtır. “Bin bir gece masalları” opera, bale, sinema, tiyatro gibi tüm sanat alanlarında da etkisini göstermiĢtir. 50

GeniĢ çapta yürütülen tercüme faaliyeti sayesinde Batı‟nın tabi bilimleri ve teknolojisiyle kalmayıp hem klasik hem modern dönemde Fransız ve Ġngiliz edebiyatıyla karĢı karĢıya gelinmiĢtir. Hıristiyan eğitsel kurumları da aynı hedefi gütmektedir. Batı biliminin Arap dünyasının kültürel geliĢimini sağlayan en önemli iki yapıtı Beyrut‟taki “Cizvit Imprimerie Catholique” (Katolik basımevi) ve hem Beyrut hem de Kahire‟deki Amerikan Üniversitesi‟dir.51

Arap edebiyatında modern dönem Fransızların hicri 1213 miladi 1798 yılında Mısır'a inmeleri ile baĢlar, günümüze kadar devam eder.52

1798 yılında Napoleon Bonaperte‟nin Mısır‟ı iĢgali Mısırda büyük değiĢikliklerin olmasına sebep olmuĢtur.53

Arapların kültürel, siyasal ve sosyal hayatının yükselen trend üzere ilerlemesindeki yeni aĢama sayılan ve Fransız ekspedisyonlarından sonra baĢlayan bu dönemden itibaren birkaç sebepten dolayı Mısır tüm Arap âleminin önde gelen bir ülke haline gelmiĢtir. Her ne kadar Suriye ve Lübnan edebiyatı da Mısır edebiyatı kadar iyi olsa ada Mısır edebiyatı ilk sırayı diğer iki edebiyata kaptırmamıĢtır. 54 Mısır‟a matbaanın girmesiyle basın baĢladı ve gazetelerin yayınlanması ile Mısırda kültürel anlamda bir ilerleme kaydedildi. Mısırlıların Nahda hareketinin baĢlaması 1826 yılında Fransa‟ya gönderilen Mısır kültür heyetleri ile gerçekleĢmiĢtir.55 Osmanlı devleti için Mısırda vali görevinde bulunan Kavalalı Mehmet Ali PaĢa‟nın Fransa‟ya gönderdiği heyetin baĢına Tahtâvi‟yi koyduğu kültürel katkı sağlayacak

50

ÇIKAR, Mehmet ġirin, Abdülhadi TĠMURTAġ, “Binbir Gece Masalları üzerine değerlendirme”,

Nüsha, S. 28, Ankara 2009, s.74.

51

GOLDZĠHER, Ignace, Klasik Arap Literatürü, (Çev. Rahmi ER, Azmi YÜKSEL), Ġmaj Yayınları, Ankara 1993, s.172.

52

DAYF, ġevki, Tarihu‟l-Edebi‟l-Arabî el-Asru‟l-Cahilî, 11. Baskı, Daru‟l Maarif, Kahire, C.1 s.14.

53

LEWIS, Bernard, Tarihte Araplar, s.222.

54

ĠMANQULĠYEVA, Aida, Modern Arap Edebiyatının Usta Kalemleri, (Çev. ReĢad ĠLYASOV, Qiyas ġÜKÜROV), IQ Kültür Ve Sanat Yayıncılık, Ġstanbul 2007, s.1.

55

(29)

15

olan heyetler, batı kültürünü gerek çeviri ile gerekse adaptasyon ile Mısır‟a taĢımaları, Arap dünyası için unutulmaz bir yol haritası olmuĢtur.56

Fransa‟nın kültüründen etkilenen ve gönderilen heyetin baĢında yer alan Rıfa‟a Râvi et-Tahtâvi‟nin etrafında toplanan heyetin öncelikle çeviriye gereken ilgiyi göstermek amacı güderek çeviri kampanyası baĢlatmak oldu. 57

Dini eğitimini almıĢ köklü bir aileye mensup olan Rıfa‟a Râvi et- Tahtâvî, 1826-1831 yılları arasında heyetin baĢında gönderildiği Paris seyahatini modern dünyayı ince bir gözlem yaparak dönemin en büyük ve geliĢmiĢ toplumunun kurumları ve adetleri hakkında bilgi almak için bir fırsat bulmuĢtur. Mısır‟a geri döndüğünde Mısır‟ın adetlerini ve Mısır‟ adair ilginç gerçeklerin yer aldığı Paris izlenimlerini anlattığı “Tahlisu‟l İbrîz fi Telhis Bariz” adlı eserini kaleme almıĢtır. 58 Bu eser adeta bir gezi gözlem eseri olma konusunda bizdeki Evliya Çelebi‟nin “Seyahatname”si ile benzerlik gösteren bir eserdir.

Paris‟e heyetin öğrencisi ve imamı olarak gönderilen Tahtavî, Fransızca öğrenerek Batı kaynaklarını okumaya ve tercümenin ayrıntılarını ve püf noktalarını öğrenmek istediğinden bu eserleri Arapçaya tercüme etmeye baĢlamıĢtır. OkumuĢ olduğu eserler Tahtavî‟nin düĢüncelerinin Ģekillenmesine son derece ıĢık tutmuĢtur. O, Fransız kültüründe hoĢuna giden hal ve hareketleri ayrıntılı olarak açıklamıĢ. Batı adetlerini taassup ve körü körüne bağlılıktan uzak bir Ģekilde yorumlamayı baĢarabildiği bu davranıĢlarda örnek alınması konusunda teĢvik etmiĢtir.59 Tahtavi‟nin Mısır‟ın olumlu kültürünü dile getirmesi batılılaĢmanın ilk adımı olarak nitelendirilir. Tahtâvi eserlerinde her ne kadar Kuran kelamına veya hadislere yer vererek Müslümanların kardeĢliğinden bahsetse de Hıristiyan‟ı, Yahudi‟si ile Mısırlıları kastetmekte bu açıdan da Cemalettin Afgani‟nin önderliğinde çıkacak olan “Mısır Mısırlılarındır” sloganına bir zemin hazırlamıĢtır. Tahtâvi Mısır‟da vatan sevgisinden bahseden ve vatancılıktan söz eden ilk kiĢi olma özelliği taĢımaktadır.

56

ÜRÜN, Ahmet Kazım, “Modern Arap Edebiyatında Öne Çıkan Bazı Temalar”, Selçuk Üniveristesi

Edebiyat Fakültesi Dergisi, S:35, Konya 2016, s.133.

57

Aynı eser, s.13.

58

CAN, Betül, “Rıfa‟a Ravi et-Tahtavi ve Gerard ve Nerval‟in Doğu-Batı izlenimleri”, Selçuk

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü dergisi, S:39, Konya 2018, s.263.

59

(30)

16

Tahtavî Firavun zamanını kapsayan Mısır tarihinin ululuğuna inanmıĢ ve gücünü olduğu gibi göstermiĢ ilk Mısırlı yazar olma niteliği taĢımaktadır. Bu açıdan Tahtavî Firavunculuk akımı dediğimiz ve ileride Muhammed Hüseyin Heykel, Selâme Musa, Tevfik‟ul-Hâkim gibi mısırlı yazarların savunduğu akımın ilk temelini atmıĢtır.60

Gönderilen heyetin diğer amacı da çeviri anlamında temeller atmak idi ve bu bağlamda Tahtavi‟nin ortaya koyduğu Fenelon‟un “Les Adventures de Telemaque” adlı eserine “Mevakiu‟l Eflâk fi Ahbari” Telimak adıyla yaptığı tercümesi olmuĢtur. Bu eser Fransızcadan Arapçaya çevrilen ilk eser olma özelliğini kazanmıĢtır.61 Böylece çeviriye yön vermek için ilk tohumlar serpilmiĢtir. Tahtâvi‟nin Paris izlenimlerini anlattığı “Tahlîsu‟l-İbrîz Fî telhîs Bârîz” adlı eseri hakkında kısaca bilgi verecek olursak eser, dört bölümden oluĢan bir mukaddime, altı makaleyi içine alan bir maksat ve bir tanede sonuç bölümünden oluĢmaktadır. Mukaddime bölümünde gönderilen heyetin niçin Fransa‟ya gönderildiğinin üzerinde durulmaktadır. Maksat bölümünde gezi esnasındaki tüm izlenimleri ve yaĢadığı olayları anlatmaktadır. Daha sonra Paris‟in genel olarak her türlü kültüründen etraflıca bahseder örneğin Paris coğrafyası, iklimi, orada yaĢayan halkın ahlakı, hukukları, ev yapıları, sokakları, yeme içme kültürleri, giyim adetleri ve eğlenceleri, eğitim sağlık konusundaki hassasiyetlerine komple değinilmiĢtir. On üç bölümden oluĢan ve “Paris‟in tanımı ve medeniyeti” baĢlıklı üçüncü makale kitabın ana temasıdır özüdür. Tahtâvi‟nin gezi izlenimlerini kaleme alırken bile sistemli Ģekilde bir eser ortaya koymuĢ olması onun bilim adamı niteliği taĢıdığını göstermektedir. Aynı zamanda kaleme almıĢ olduğu bu eserin seyahatname mi yoksa roman mı olduğu konusunda her ne kadar tartıĢılsa da, onun ortaya koyduğu bu kıymetli eserin didaktik amaçlı bir seyahatname olduğu kanaatine varılmıĢtır.62

Modern Arap edebiyatında sadece heyet göndererek değil aynı zamanda Mehmed Ali paĢa gibi pek çok kiĢinin mektep açmaya vesile olması da bu dönemin donanımlı bir dönem olmasını sağlamıĢtır. Örneğin ilk mektep olan Butrus el-Bustânî‟nin “milli” mektep niteliğinde kurduğu kuruluĢ 19.yy boyunca pek çok

60

ER, Rahmi, Modern Mısır Romanı, s.5-6.

61

CAN, Betül, age., s.264.

62

(31)

17

değiĢime uğramıĢtır. Henüz Arapça konuĢmaya devam edilen ülkelerde, Beyrut‟taki Amerikan Külliyesi, St. Joseph Üniversitesi ve Kahire‟deki Mısır Üniversitesi gibi modern Arap edebiyatının olgunlaĢması üzerinde aracı ile veya aracısız çok büyük etki etmiĢ mektepler vardır. DıĢarıya heyet gönderme ve Mektepler dıĢında birde matbaa göze çarpmaktadır. Matbuat ancak 1828 de Mehmed Ali PaĢa döneminde yeniden canlanarak modern Arap edebiyatının Ģekillenmesine katkı sağlamıĢtır. Matbuat bazı eserlerin değiĢmesine bazı eserlerin geliĢmesine ve bazılarının yeniden doğmasına sebep olmuĢtur. Matbaacılık ile tercüme paralel olarak ilerlemiĢtir. Tercüme sayesinde de sonradan gelen edebi eserlerin yayılmasına neden olmuĢtur.63

Modern Arap Edebiyatı öncüleri Ġslami, liberal, milliyetçi, marksist olmak üzere birkaç kategoriye ayrılmaktadır. Pek çok Müslüman düĢünüre göre Ġslâmî gelenek Ġslâm dünyasının değiĢen tarihsel ve siyasal Ģartları arasındaki diyalogun mahsulüdür. 64

Bir diğer söylemde liberal söylemdir. Liberallere göre ilerleme kriteri bilimsel ve maddi baĢarıları ile modern batı edebiyatıdır. Arap liberalizmi dinden nitel bir kopuĢu hedeflemiĢtir. Bu hedef yüzünden de dini liderler topluluğunun lanetini üzerine çekmiĢtir. Modern dönemdeki bu akıma dâhil olanlar arasında Taha Hüseyin (1889-1973), Selim el-Bustânî gibi önde gelen Arap düĢünürler yer almaktadır.65

Modern Arap edebiyatının son dönem yazarlarından Cemal el- Gıtânî‟de (1945-2015) yaĢam olarak batılı bir yaĢam tarzını seçip, eserlerinde kadının özgürlüğünü savunarak Ġhsan Abdulkuddûs‟a önderlik etmiĢtir. Öne çıkan bir diğer akımda milliyetçi harekettir. Bu akımın amacı emperyalizme karĢı savaĢ açarak direnmek ve Arap birliğinin gerçekleĢmesi fikrini savunmaktır. 1967 yenilgisi milliyetçi Araplar için indirilen ilk büyük çaplı darbe niteliği taĢımıĢtır. Arap milliyetçiliği sadece ekonomik ve siyasi özgürlük değil kültürel özgürlüğü de talep etmiĢtir. Bu akımın savunucuları arasında Abdurrahman el-Kevâkibi, Satî el-Husrî yer almaktadır. Milliyetçi düĢünürlerin bu düĢünceye sahip olmasına kaynak teĢkil eden gruplar baĢta Baas partisi ardından Nasırcılık ve Arap milliyetçiliği

63

ADIVAR, Abdülhak Adnan, “Modern Arap Edebiyatı”, İslâm Ansiklopedisi, Milli Eğitim Basımevi, 1965, C.1 s.540.

64

EBÛ-RABĠ‟, Ġbrahim M., Çağdaş Arap Düşüncesi, Anka Yayınları, Ġstanbul 2005, s.104-105.

65

(32)

18

hareketidir.66 Hiç Ģüphesiz bu dönemde yazan düĢünürler dönemin siyasi durumundan etkilenerek bu akımlar etrafında toplanmıĢlardır. Diğer bir akımda marksist /solcu akımdır. Bu akımın temel tanımı marksizmin farklı okumaları ya da anlatımlarının oluĢturduğu bir güçler demecini ifade eder. Bu akıma dâhil olduğu düĢünülen yazarlar ise baĢta Selame Musa olmak üzere Taha Hüseyin, Nikola Haddad, Isam ed-Din Hafni Nasif gibi Ġslami kutsalı harcama pahasına Batı rasyolizmini ve liberalizmini yayarak Batı ile Arap dünyası arasında yakın kültürel ve bilimsel bağ kurmaya çalıĢmıĢlardır. Marksist yapıdaki Ģahıslar öncelikle ilk adım olarak Nahda hareketini baĢlatmıĢtır fakat ilk Nahda ilk seferde baĢarı elde edememiĢtir. ÇeĢitli açılardan bu Nahda‟ya borçlu olan çok sayıda Arap düĢünürünün ortaya çıkıĢını teĢvik etmiĢ olmasına rağmen Nahda Arap dünyasında ses getirememiĢtir.67

Modern Arap edebiyatı, bu edebiyatın geliĢiminden ziyade doğuĢuna sebep olan yazarlara borçludur ki bayanlarda ilk adımı atan Arap kadın yazar AiĢe et-Teymuriyye68 bu yazarların baĢında gelmektedir. Nesrin doğuĢuna sebep olan bir diğer isim de Ģüphesiz Muhammed Abduh‟tur. Modern Arap edebiyatı için elinden gelen tüm çabasını sarf ederek klasiği tamamen yok etmeden modern dönem ile klasiği adeta homojen bir karıĢım haline getiren ve aynı zamanda gazetecilik geçmiĢi olan Muhammed Abduh bu edebiyatın geliĢimi bakımından kendisine borçlanılan bir kiĢidir.69

Bu dönemin geliĢmesine sebep olan bir diğer isim de Batı ülkelerini geçerek Ġslam üniversitesi gerçeğini anlatmaya çalıĢan hatta Paris‟te de Muhammed Abduh ile “el-Urvetu‟l Vuska” adlı gazeteyi çıkaran Cemâleddin Afganî‟dir.70 Bir de Modern Arap edebiyatında “Akademisyenlerin nesli” denen yazarlar mevcuttur ve bu yazarların hepsi üniversite mezunudur. Bu yazarlar: Ali Ahmed Bâkesir Ġngiliz dili, Abdulhamid Cûde es-Sahhar Ġktisat Fakültesi, Yusuf es-Sibâi Harp Akademisi, Ġhsân Abdulkuddûs Hukuk Fakültesi, Yusuf Ġdris Tıp Fakültesi, Necip Mahfuz Edebiyat

66

EBÛ-RABĠ‟, Ġbrahim M., Çağdaş Arap Düşüncesi, s.116-117.

67

Aynı eser, s.120-121.

68

ÜRÜN, Ahmet Kazım, Modern Arap Edebiyatı, s.30.

69, GĠBB, Hamilton Alexander Rosskeen, Arap Edebiyatı, Doğu Batı Yayınları, Ankara 2017,

s.164-165.

70

(33)

19

Fakültesi Felsefe Bölümü, Abdurrahman Munif Ġktisat Fakültesi mezunudur.71

Sonuç itibariyle Modern Mısır öyküsünün zirveye ulaĢtığı toprak olan Mısır‟da öykünün geliĢimi; 1917-1944 tarihlerinde ilk aĢama olan ustalaĢma dönemi, 1945-1967 kök salma dönemi, 1967‟den günümüze de olgunlaĢma dönemini yaĢamıĢtır.72

Gazeteci olma bakımından Ġhsân Abdulkuddûs‟la ortak yazarlar bulunmaktadır. 19.yy.ın son birkaç on yılı ve 20.yy.ın ilk on yılı boyunca Mısır basını, Arap edebiyatının nitelik kazandığı ve Arap edebiyatının modern kimliğini kazanmasına vesile oldu. Öte yandan Suriye de doğmuĢ olan Amerikalı yazarlar Modern Dünyadaki Arap gazetelerinde modern denemeler ve serbest nazım Ģiirleri kaleme alıyorlardı. Böylece gazetecilik Arap edebiyatının geliĢmesinde önemli rol oynamıĢtır.73

Yapılan incelemeler sonucunda gazeteciliğin Arap edebiyatının geliĢimine destek sağladığına saptanarak bu bölümde Arap edebiyatında tıpkı tez konumuzun yazarı olan Ġhsân Abdulkuddûs gibi gazetecilik geçmiĢi olan yazarlardan bahsedilmiĢtir. Bu yazarlar Selame Musa, Abbas Mahmud el-Akkad, Abdurrahman eĢ-ġarkavi gibi öne çıkan yazarlardır.

Selame Musa (1888-1958), okumayı kendisine düstur edinip Paris seyahati sonucunda Paris‟teki kadın özgürlüğünü son derecede imrenmiĢtir. Mısır‟a geri geldikten sonra Londra‟da aldığı hukuk eğitimi ardından oradaki yazarların eserlerinin etkisiyle “Ha‟ulâ‟i „Allemûnî” adlı eserini kaleme almıĢtır. Londra‟da sosyalizmi savunan Bernard Shaw‟ın derslerine katıldı ve bunun etkisiyle yazarın adını taĢıyan Bernard Shaw adlı eserini kaleme aldı. 1913 yılında Mısır‟a dönerek halkı sosyalizme davet etti. Kapitalist toplumun sıkıntılarını ve iĢçilerin çektiği çileleri kapsayan bir eser ortaya koydu. Taha Hüseyn ve el-Akkad gibi yazarları daha pasif ve sönük gören Selâme Musa, ġibli ġumeyl, Ya‟kub Sarrûf, Farah Antûn ve Ahmed Lutfî es-Seyyid‟den etkilenmiĢtir. Arap alfabesi yerine Latin alfabesini kullanma konusunda Türkiye‟yi örnek almak istemiĢtir. Bu alfabe değiĢikliğinin Mısır için yeni bir çağ açacağı kanaatindeydi. 1931‟de “Mısır Mısırlılarındır” adlı bir

71

EKBERÎ, Humeyd, Modern Arap Romanı, Kökleri-GeliĢmesi-Eğilimleri-3:Modern Arap

Hikayeciliğinin oluĢum dönemi. (Çev. Murat Göçer.)

https://www.40ikindi.com/edebiyat/oku.php?id=3000 EriĢim Tarihi: 09.03.2019

72

ġAHAB, Mücahid, “Mısır Hikâyeciliği”, Hece Öykü Dergisi, Sayı: 31, Ankara 2009, s.67.

73

Referanslar

Benzer Belgeler

48 saatin sonunda MIP 4‟de bulunan asetik asitin uzaklaĢtırılması için MIP 4 kalıntısı 50 mL metanolle 15 dakika ultrasonik banyoda sonike edilip beyaz

Bütün bunların yanında dünya üzerinde birçok değişik insan topluluğu için farklı bitkilerin kültürel önemi de büyüktür.. Bitkilerin bu kadar önemli

Araştırmada, yaratıcı düşünmeye yönelik nicel veriler Torrance Yaratıcı Düşünme Testi Sözel-A Formu ve kültürel farkındalığa yönelik nitel veriler

Tam illet olup nakıs illet olmayınca da bu cüz (madde ve sûretin mecmuu) ma’lûl üzerine takaddüm edemez. Çünkü -ihtiyaç duyulan olmanın yanı sıra- ma’lûlün

Eldeki veriler, artm›fl serotonin düzeylerinin cinsel istekte azalma ortaya ç›kard›¤›, migren hastalar›nda da serotonin düzeyinin normalden az oldu¤u yolunda.

1954 yılından sonra, daha önce uygulanan liberal dış ticaret politikaları yavaş yavaş esnetilmeye başlanmıştır.. Bu tarihten sonra devletçi kontrol tedbirleri

The research question is "How does changing the concentration of the stabilizer affect the surface properties of the nanoparticles and the drug delivery systems

Halkalı fosfonyum tuzu oluşturmak için, 1-fenilfosforinan oksiti polietoksisilan ve titanyum(IV)izopropoksit ile indirgedikten sonra benzil bromür ilave ederek