• Sonuç bulunamadı

Kent imajı oluşumuna etki eden unsurların kentin markalaşması sürecindeki rolü: Konya örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kent imajı oluşumuna etki eden unsurların kentin markalaşması sürecindeki rolü: Konya örneği"

Copied!
156
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İŞLETME ANABİLİM DALI

ÜRETİM YÖNETİMİ VE PAZARLAMA BİLİM DALI

KENT İMAJI OLUŞUMUNA ETKİ EDEN UNSURLARIN

KENTİN MARKALAŞMASI SÜRECİNDEKİ ROLÜ:

KONYA ÖRNEĞİ

Hacı Halil BAŞER

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Derya ÖZİLHAN ÖZBEY

(2)
(3)
(4)

iii

ÖNSÖZ

Kent imajı oluşumuna etki eden unsurların kentin markalaşması sürecindeki rolünün değerlendirilmesi amacıyla sürdürmüş olduğum bu çalışmada desteğini esirgemeyen değerli hocalarımı burada anmak isterim. Öncelikle lisans eğitimim boyunca emeğini, bilgisini esirgemeyen ve yüksek lisans eğitimimde beni cesaretlendiren saygıdeğer hocam Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ’e, tez yazım süreci boyunca bilgisine başvurduğum ve çalışmamı baştan sona titizlikle inceleyip, öneriler sunarak çalışmanın şekillenmesinde önemli katkıları olan ve desteğini esirgemeyen değerli hocam ve tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Derya ÖZİLHAN ÖZBEY’e teşekkürlerimi sunarım. Sadece bu tez sürecinde değil, öğrenim hayatımın her aşamasında bana her konuda destek ve fedakârlıklarını sunan sevgili aileme çok teşekkür ediyorum. Ayrıca tezime göstermiş oldukları ilgi ve desteklerinden dolayı Arş. Gör. Abdullah Yılmaz ve Arş. Gör. Besjon ZENELAJ’a sonsuz teşekkürler…

Hacı Halil BAŞER Konya, 2015

(5)

iv Ö ğr en ci n in

Adı Soyadı Hacı Halil BAŞER Numarası: 124227021004

Ana Bilim / Bilim Dalı

İşletme

Üretim Yönetimi ve Pazarlama

Programı Tezli Yüksek Lisans

Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Derya ÖZİLHAN ÖZBEY

Tezin Adı Kent İmajı Oluşumuna Etki Eden Unsurların Kentin

Markalaşması Sürecindeki Rolü: Konya Örneği

ÖZET

Özellikle 20. yüzyıla damgasını vuran küreselleşme olgusu, sadece firmaların rekabetini değil aynı zamanda kentlerin de rekabetinde değişimi beraberinde getirmiştir. Rekabet sürecinde olan kentler, rakiplerinden farklılaşma çabasındadır. Kentler açısından pek çok unsur (doğal ve beşeri yapısı, tarihi-kültürel, çeşitli aktiviteler vb.) farklılaşmayı sağlayabilir. Bu gibi pek çok unsurun şekillendirdiği imaj (kent imajı) kavramı bu hususta karşımıza çıkmaktadır. Kent imajı, söz konusu kentin nasıl algılandığı ile ilgili bir kavram olarak nitelendirilmektedir. Bireylerin gözünde kentlerin nasıl algılandığı önem kazanmış ve kentsel kalkınmada imaj etkili bir aktör olarak konumlandırılmıştır.

Bu doğrultuda çalışmanın temel amacı, kent imajını etkileyen unsurların kent markalaşması sürecindeki rolünün değerlendirilmesidir. Çalışmada anket yönteminden yararlanılmıştır. Uygulama Konya ilinde gerçekleştirilmiş olup, sonuçlar SPSS 21.0 programı yardımıyla analize tabi tutularak hipotezler test edilmiştir. Konya kent imajı unsurları yeterlilik değişkeni alt boyutlarından kent altyapısı ve aktiviteler, kentsel hizmetler ve halkın tutumu, tarihi ve kültürel miras ile Konya kent markası değeri algısı değişkeni arasında pozitif ve anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir. Turistik rehberlik ve tanıtım boyutu ile Konya kent marka değeri arasında ise anlamlı bir ilişkiye ulaşılamamıştır. Bulgulardan hareketle birtakım öneriler geliştirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Marka, Kent İmajı, Kent Markalaşması T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

(6)

v Ö ğr en ci n

in Adı Soyadı Ana Bilim / Hacı Halil BAŞER Numarası: 124227021004

Bilim Dalı

İşletme

Üretim Yönetimi ve Pazarlama

Programı Tezli Yüksek Lisans

Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Derya ÖZİLHAN ÖZBEY

Tezin Adı The Role of the Factors Effecting City Image Building on City Branding Process: The Case of Konya

SUMMARY

Globalization phenomenon, which has marked especially the 20th century, has brought along not only competitiveness of firms but also changes in cities' competitiveness. Cities in a competitive process are in the effort to differ from their competitors. Many factors (natural and human structure, history, diverse activities etc.) can provide differentiation. We come across the image (city image) shaped by many factors like this in this regard. City image is described as a concept how a city in question is perceived. The perception of the city has gained importance in the eyes of individuals and the image has been positioned as an influential actor in urban development.

In this respect, the main objective of study is to evaluate the roles of factors that affect the image of city in branding process. Survey method was used in this study. The application was implemented in the province of Konya, hypotheses were tested by having the results analyzed with the help of SPSS 21.0 software. It is identified that there are positive and significant relationships among the sub-dimensions of the qualification variable of Konya city image elements which are urban infrastructure and activities, urban services and public attitude, historical and cultural heritage with the variable of Konya city brand value perception. It is not reached that there is a significant relationship between tourist guides and introduction dimension and Konya city brand value. A number of proposals have been developed in the light of the findings.

Keywords: Brand, City Image, City Branding SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

(7)

vi

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... i

TEZ KABUL FORMU ... ii

ÖNSÖZ ... iii ÖZET ... iv ABSTRACT ... v İÇİNDEKİLER ... vi KISALTMALAR LİSTESİ ... x TABLOLAR LİSTESİ ... xi

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xiii

GRAFİKLER LİSTESİ ... xiv

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM - Kent Kavramı ve Küreselleşmenin Kentler Üzerindeki Etkileri ... 3

1.1.Tarihsel Gelişim İçinde Kent ... 3

1.2. Kent Kavramının Unsurları ... 4

1.2.1. Çevre - Nüfus Unsuru ... 4

1.2.2. Ekonomik Unsur ... 5

1.2.3. Sosyal Karakter Unsuru ... 6

1.3. Kent Kavramı ve Kapsamı ... 7

1.4. Konuyla İlgili Çalışmalar ... 8

1.5. Küresel Rekabet Algısının Kent Üzerindeki Görünümü: Kentler Arası Rekabet Edebilirlik ... 14

(8)

vii

1.6. Küreselleşme Sürecinde Kentte Değişenler ... 15

1.6.1. Küreselleşme Süreci ve Zaman - Mekân Kavramının Değişimi ... 16

1.6.2. Toplumsal Yapının Dönüşümü ve Mekân ... 20

1.6.3. Yerelleşme Dinamikleri ve Kent ... 22

İKİNCİ BÖLÜM - Marka Oluşumu ve Kentin Markalaşması Süreci ... 24

2.1. Kent Markası Oluşumu Sürecinde Markaya İlişkin Temel Kavramlar ... 24

2.1.1. Marka ... 24

2.1.2. Marka Kavramının Önemi ... 25

2.1.3. Markanın Faydaları ... 27

2.1.3.1. Üreticiler İçin Faydaları ... 27

2.1.3.2. Aracılar İçin Faydaları ... 28

2.1.3.3. Tüketiciler İçin Faydaları ... 28

2.1.4. Marka Kimliği ... 29

2.1.5. Marka İmajı ... 30

2.2. Küreselleşme ile Doğan ve Kent Üzerine Geliştirilen Yeni Kimlikler ... 32

2.2.1. Sürdürülebilir Kent ... 32

2.2.2. Dünya Kenti ... 34

2.2.3. Kent Markalaşması ... 37

2.3. Kent Markası Oluşumu Süreci ... 38

2.3.1. Kent Kimliğini Anlaşılır Kılma ... 39

2.3.2. Kent Kimliğini İmaja Dönüştürme ve Kentin Mevcut İmajını Belirleme. ... 40

2.3.3. Kent İmajını Yayma ... 42

2.4. Kent Markalaşmasına Katkıda Bulunan Unsurlar ... 44

(9)

viii

2.4.2. Ulusların Markalaşması ... 46

2.4.3. Kültür ve Eğlence Olaylarının Markalaştırılması ... 47

2.4.4. Destinasyon Markalaştırma ... 48

2.4.5. Kenti Markalaştırma ... 49

2.5. Kent Marka İmajı ve Kimliği ... 52

2.5.1. Kent Marka İmajı ... 53

2.5.1.1. Kent İmajının Çevreye İletilmesi ... 53

2.5.1.1.1. Sloganlar, Temalar ve Konumlar ... 54

2.5.1.1.2. Görsel Semboller ... 56

2.5.1.1.3. Olaylar ve Eylemler. ... 58

2.5.2. Kent Marka Kimliği ... 60

2.6. Kent İmajı Unsurları ve Kent Markası İlişkisine Genel Bir Bakış... 61

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM - Kent İmajı Oluşumuna Etki Eden Unsurların Kentin Markalaşması Sürecindeki Rolü: Konya Örneği ... 64

3.1. Araştırmanın Amacı ve Önemi ... 64

3.1.1. Araştırmanın Amacı ... 64

3.1.2. Araştırmanın Önemi... 65

3.2. Araştırmanın Kavramsal Modeli ... 66

3.3. Araştırmanın Hipotezleri ... 67

3.4. Araştırmanın Sınırlılıkları ... 69

3.5. Araştırmanın Metodolojisi ... 70

3.5.1. Anket Formunun Hazırlanması ... 71

3.5.2. Araştırma Evreni ve Örneklemi ... 72

(10)

ix

3.5.4. Verilerin Kodlanması ve Kullanılacak İstatistiksel Testlerin Belirlenmesi

... 73

3.5.5. Veri Toplama Aracının Güvenilirliği... 76

3.6. Araştırma Bulgularının Değerlendirilmesi ... 77

3.6.1. Örnekleme İlişkin Tanıtıcı Bilgiler ... 77

3.6.1.1. Katılımcıların Demografik Özellikleri ... 77

3.6.1.2. Katılımcıların Konya Ziyaretine İlişkin Diğer Bilgiler ... 80

3.6.2. Faktör Analizi ... 90

3.6.3. Tanımlayıcı İstatistikler ... 93

3.6.4. Varyans Analizi ... 97

3.6.5. Korelasyon ve Regresyon Analizleri ... 103

3.6.5.1. Korelasyon Analizi... 104

3.6.5.2. Regresyon Analizi ... 105

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 110

KAYNAKÇA ... 117

EKLER ... 135

EK-1: Türkçe Anket Formu ... 135

EK-2: İngilizce Anket Formu ... 137

EK-3: Avrupa’nın Marka Kentleri ... 139

(11)

x KISALTMALAR LİSTESİ vb. : ve benzeri vd. : ve diğerleri UN : United Nations bkz. : Bakınız

EURIB : European Institute for Brand Management

OECD : Organization for Economic Co-operation and Development

SPSS : Statistical Package for Social Sciences

Std. : Standart

Ort. : Ortalama

Sap. : Sapma

(12)

xi

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo-1: Kent İmajı Oluşumuna Etki Eden Unsurlar. ... 40

Tablo-2: Bazı Avrupa Ülkelerinin İlk Hatırlanan İmaj Unsurları... 44

Tablo-3: Bazı Ülke ve Kentlerin Kullandıkları Sloganlar ... 54

Tablo-4: Araştırma Hipotezlerinin Geliştirilmesinde Yararlanılan Çalışmalar ... 69

Tablo-5: Anket Formu Oluşturulmasında Yararlanılan Çalışmalar. ... 71

Tablo-6: Kent İmajı Unsurları Önem Derecesi Değişkenine İlişkin Normallik Testi ... 74

Tablo-7: Kent İmajı Unsurları Yeterlilik Derecesi Değişkenine İlişkin Normallik Testi ... 75

Tablo-8: Kent Markası Unsurları Değişkenine İlişkin Normallik Testi ... 78

Tablo-9: Kent İmajı Unsurları Yeterliliklerine ve Kent Marka Değeri Unsurlarına İlişkin Güvenilirlik Analizi Tablosu ... 76

Tablo-10: Katılımcıların Uyruk Grubu ... 79

Tablo-11: Konya Varlıklarının En Ünlüleri ... 87

Tablo-12: Avrupa’nın Marka Kentleri Sıralaması Ölçeğinde Konya Marka Değerinin Konumlandırılması ... 90

Tablo-13: Konya Kent Markalaşmasında Kent İmajı Unsurlarının Yeterliliklerine İlişkin Faktör Analizi Tablosu ... 91

Tablo-14: Konya Kent Marka Değeri Algısı Unsurlarına İlişkin Faktör Analizi Tablosu ... 93

Tablo-15: Konya Kent Markalaşmasında Kent İmajı Unsurlarının Önem Derecelerine İlişkin Tanımlayıcı İstatistikler Tablosu... 94

Tablo-16: Konya Kent Markalaşmasında Kent İmajı Unsurlarının Yeterlilik Derecelerine İlişkin Tanımlayıcı İstatistikler Tablosu... 95

Tablo-17: Konya Kent Marka Değeri Algısı Unsurlarına İlişkin Tanımlayıcı İstatistikler Tablosu ... 96

Tablo-18: Kent İmajı Unsurları Yeterlilik Ölçeği Boyutlarına İlişkin Cinsiyet Bakımından Mann-Whitney U Testi ... 98

Tablo-19: Kent İmajı Unsurları Yeterlilik Ölçeği Boyutlarına İlişkin Yaş Bakımından Kruskal-Wallis Testi. ... 99

Tablo-20: Kent İmajı Unsurları Yeterlilik Ölçeği Boyutlarına İlişkin Uyruk Bakımından Kruskal-Wallis Testi. ... 100

(13)

xii

Tablo-21: Kent İmajı Unsurları Yeterlilik Ölçeği Boyutlarına İlişkin Ziyaret Sayısı Bakımından Kruskal-Wallis Testi. ... 101 Tablo-22: Kent İmajı Unsurları Yeterlilik Ölçeği Boyutlarına İlişkin Tatil Süresi

Bakımından Kruskal-Wallis Testi. ... 102 Tablo-23: Spearman Korelasyon Katsayıları ... 104 Tablo-24: Kent Altyapısı ve Aktiviteler Boyutu ile Kent Marka Değeri Algısının

Basit Doğrusal Regresyon Analizi Tablosu ... 105 Tablo-25: Kentsel Hizmetler ve Halkın Tutumu Boyutu ile Kent Marka Değeri

Algısının Basit Doğrusal Regresyon Analizi Tablosu ... 106 Tablo-26: Tarihi ve Kültürel Miras Boyutu ile Kent Marka Değeri Algısının Basit

Doğrusal Regresyon Analizi Tablosu ... 108 Tablo-27: Turistik Rehberlik ve Tanıtım Boyutu ile Kent Marka Değeri Algısının

Basit Doğrusal Regresyon Analizi Tablosu ... 109 Tablo-28: Avrupa’nın Marka Kentleri Sıralaması ... 139

(14)

xiii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil-1: Harvey’in Ulaşım Alanında Mekânı Zaman Aracılığıyla Ortadan Kaldıran

Yenilikler Sonucunda Küçülen Dünya Haritası ... 18

Şekil-2: Marka Unsurları ... 31

Şekil-3: Dünya Kenti Oluşumu; Mekânsal Kapsamı ve Fonksiyonel Karmaşıklık. ... 35

Şekil-4: Mekân (Ülke, Kent, Destinasyon vb.) Pazarlamasında Hedef Pazarlar. ... 50

Şekil-5: Araştırmanın Kavramsal Modeli... 67

Şekil-6: Araştırmanın Kavramsal Modeli ve Hipotezleri ... 68

Şekil-7: Araştırmada İzlenen Metodoloji ... 70

Şekil-8: Avrupa’nın Marka Kentleri Sıralaması Ölçeğinde Konya Marka Değerinin Konumlandırılması ... 89

(15)

xiv

GRAFİKLER LİSTESİ

Grafik-1: Katılımcıların Cinsiyetleri. ... 78

Grafik-2: Katılımcıların Yaş Grupları. ... 78

Grafik-3: Katılımcıların Uyruk Grupları. ... 80

Grafik-4: Katılımcıların Konya’yı Ziyaret Etme Sayıları. ... 81

Grafik-5: Katılımcıların Tatil-Konya’da Kalma Süreleri. ... 81

Grafik-6: Katılımcıların Tatil Paydaşları. ... 82

Grafik-7: Katılımcıların Seyahat İçin Bilgi Edindikleri Kaynaklar. ... 82

Grafik-8: Katılımcıların Konya’ya Geliş Amacı. ... 83

Grafik-9: Konya Hakkında Katılımcıların Aklına İlk Gelen Sözcük. ... 84

Grafik-10: Konya’nın Özdeşleştiği Kavramlar. ... 85

Grafik-11: Konya’nın Taşıdığı Değerler. ... 86

(16)

GİRİŞ

Son zamanlarda sıklıkla ifade edilen ve etkileri birçok alanda görülebilen küreselleşme olgusu, her sektörün (otomotiv, gıda, tekstil, hizmet sektörü vb.) rekabetçi yapısını değiştirmektedir. Başlangıçta yerel bazda faaliyetlerini sürdüren işletmeler, ulaşım ve teknoloji alanındaki gelişmelerle birlikte ulusal sınırları dışına çıkmaya başlamıştır. Farklı ürün yapıları ile rekabet eden endüstriler, hızla baş gösteren küreselleşme sürecinde rekabetçi yapılarını küresel ekonomide yeniden konumlandırma girişimlerine başlamıştır. Bilgi ve bilişim teknolojileri alanında meydana gelen önemli gelişmeler, küreselleşmeyi daha da hızlandırmış ve rekabet sürecini beraberinde getirmiştir. Bunun sonucunda işletmeler gibi ülkeler ve kentler de kendilerini söz konusu rekabetin hâkim olduğu küresel pazarlarda rekabet içinde bulmaktadır.

Küreselleşme ile birlikte kentlerde pek çok değişim yaşanmıştır. Bir yandan bu değişimlere ayak uydurmak için çalışmalarını sürdüren kentler, diğer yandan yoğun rekabetin hâkim olduğu pazarlarda rakiplerinden farklılaşmayı sağlayacak (ziyaretçi, turist, yatırımcı vb. çekecek) stratejiler geliştirmek durumunda kalmıştır. Söz konusu süreçte kent imajı ve markası rekabet aktörleri olarak görülmektedir.

Bir ülkenin veya kentin markası, onun ekonomik, kültürel ve siyasi yapısının yanı sıra uluslararası rekabeti ile şekillendirilebilmektedir (Zeinalpour vd., 2013: 318). Uluslararası arenada rekabette etkili olmayı ve kentsel ve bölgesel anlamda kalkınmayı sağlayacak kent markasının oluşturulması, bu doğrultuda önemli bir konu olarak gündeme gelmektedir.

İfade edilen bu bilgiler doğrultusunda çalışmanın temel amacı, kent imajını etkileyen unsurların kent markalaşması sürecindeki rolünü ortaya koymaktır. Bu temel amaç çerçevesinde çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde kent kavramı ve unsurlarına ilişkin bilgiler detaylandırılmıştır. Ayrıca hem ulusal hem de uluslararası rekabete ivme kazandıran küreselleşme olgusunun kentler üzerindeki etkileri ve getirmiş olduğu değişimlere yer verilmiştir.

İkinci bölümde, marka, marka imajı ve marka kimliği kavramlarına yer verilmiştir. Ayrıca küreselleşme ile kentler üzerine geliştirilen sürdürülebilir kent,

(17)

dünya kenti ve kent markalaşması kavramları açıklanmış ve kent markası oluşum süreci, kent markalaşmasına katkıda bulunan unsurlar, kent marka imajı ve kimliği konuları literatür bağlamında açıklanmıştır.

Son bölümde ise, çalışmanın temel amacını gerçekleştirmek üzere literatürden hareketle geliştirilen hipotezleri ölçümlemek amacıyla uygulama gerçekleştirilmiştir. Veriler SPSS 21.0 paket programı aracılığıyla analiz edilmiş ve hipotezlerin doğruluğu test edilmiştir.

(18)

BİRİNCİ BÖLÜM

KENT KAVRAMI VE KÜRESELLEŞMENİN KENTLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Bu bölümde kent kavramı ve unsurlarına ilişkin bilgiler detaylandırılmıştır. Ayrıca hem ulusal hem de uluslararası rekabete ivme kazandıran küreselleşme olgusunun kentler üzerindeki etkileri ve beraberinde getirmiş olduğu değişimlere yer verilmiştir.

1.1. Tarihsel Gelişim İçinde Kent

İlk ortaya çıktıklarında içe kapalı ve azınlık durumunda olan kentlerde bu süreç sanayi devrimine kadar sürmüştür. Sanayi devrimine kadar kentlerin işlevsel ve yapı anlamında çok az bir gelişim ve dönüşüm sürdürdükleri görülmektedir. Sanayi devrimi ile birlikte gelişim sağlayan kentlerin sayısında artış söz konusu olduğundan, sanayileşme kentlerin hızla büyümesinde önemli bir olgu olarak kabul edilmektedir (N. Yılmaz, 2004: 252). Kentlerdeki esas gelişim sanayi devriminden sonra gerçekleşmiştir. Toplum yapısını yansıtan kentlerin bu anlamda önemli bir boyut kazanması ve farklı yaşam tarzı ve kültürünü içermesi 17. ve 18. yüzyıllarda olmuştur. 19. yüzyıla gelindiğinde ise, sanayi devriminin etkileri sonucu büyük sanayi merkezlerine dönüşmüş kentler ortaya çıkmıştır. Bu gelişim 20. yüzyıla da yansımış ve hızla devam etmiştir. Özellikle bu yüzyılın ikinci yarısında kentsel anlamdaki gelişme dış ülkelere kadar yayılmıştır. Bu nedenle 19. ve 20. yüzyıl dönemleri kentleşme yüzyılları olarak ifade edilmektedir (Ertürk, 1997: 36-37).

Kentlerin kendilerine özgü süreçleri ve toplumsal dinamikleri, onların mekânsal yapılarının şekillenmesinde öncü bir role sahiptir. Kentler farklı değişkenlerin etkileşimi ile biçimlenmiş yapılardır. Sosyo-ekonomik, fiziksel ve yönetsel birtakım değişkenlerin etkileşimi sonucu dönüşüm yaşayan kentlerde toplum önemli bir unsuru ifade etmektedir (Ataöv ve Osmay, 2007: 58). Kentin ne olduğu ve ortaya çıkışı, insanlığın biyolojik mirasının bir parçasıdır. İnsanlığın sahip olduğu biyolojik mirasın, zamanla toplumsal evrim şeklinde başkalaşımı ile yeni bir toplumsal olguya dönüştüğü göz önünde bulundurulmalı ve kent kavramını tanımlarken ilk adım olarak belirlenmelidir. Başlangıçta insan etkileşim ve

(19)

iletişiminin aile gibi gruplaşmalardan, komşuluk gibi toplumsal olgulara doğru genişlemesine sahne olan kent, artan kurumsallaşma ve kültürel etkileşimin yaygın bir şekilde hız kazanması ile yeni bir boyut kazanmıştır. Yani kent, biyolojik bir yakınlaşmanın, daha geniş toplumsal bir yakınlaşmaya dönüşmesiyle şekillenmiş bir olgudur (Bookchin, 1999: 17-18).

1.2. Kent Kavramının Unsurları

Kentler, nispeten büyük, yoğun nüfuslu ve sosyal heterojen yapılanmalardır. Kentleri kırsal alanlardan farklılaştıran, kentlerin sosyal, kültürel, ekonomik ve politik merkezler olmasıdır (Ooi, 2011: 56). Nüfus bakımından yoğun ve yapısal olarak geniş olan, bireylerinin geçimini sağlamak için yiyecek üretimiyle uğraşmadığı yerleri kimi zaman kent olarak ifade etmek yeterli görülmektedir (Bookchin, 1999: 32). Ancak kentler sosyo-kültürel, ekonomik, fiziksel, yönetsel ve işlevsel boyutları olan karmaşık yapıdaki yerleşkeler olarak ifade edilmektedir (Zeren, 2012: 98). Bu özelliğinden dolayı kent kavramı farklı unsurlar esas alınarak tanımlanabilmektedir. Çevre ve nüfus unsuru, ekonomik unsur ve sosyal karakter unsuru kent kavramı unsurları olarak bu başlık altında sıralanmaktadır (Frey ve Zimmer, 2001: 26; İçyer, 2010: 7-8).

1.2.1. Çevre - Nüfus Unsuru

Özü itibariyle kent kavramını tanımlarken kent ve kırsal yerleşim alanları arasındaki farkı gözetmek gerekmektedir. Frey ve Zimmer (2001)’in ifadesiyle kent ve kırsal alanlar arasındaki ayrımı en iyi şekilde çevre-nüfus unsuru, ekonomik unsur ve sosyal karakter unsurları ile ifade etmek mümkündür. Bu unsurların başında nüfus ve çevre gelmektedir. Kent kavramı ile ilgili düşünceler genellikle nüfusun büyüklüğü ve yoğunluğu üzerine olmaktadır (Frey ve Zimmer, 2001: 26). Kentler sürekli cazibe merkezleri olarak yoğun ilgi görmekte ve böylece nüfusun bu yerleşim alanlarına doğru akışı kaçınılmaz olmaktadır. Kentlere olan yoğun göçler nedeniyle çevre ile denge içinde sürdürülebilir bir yerleşim düzeni oluşturmak noktasında kentler ve kent yönetimi ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır (Towers, 2005: 183). Çevre unsuru da ayrımı belirleyen konulardan biri olmaktadır. Kentsel çevre genellikle doğallıktan uzak ve sentetik yapıdadır. Yiyecek yetiştirilmez, satınalma

(20)

yoluyla temin edilebilir. Yerleşim sahası daha toplu ve nüfus olarak kırsal alanlardan daha yoğundur. Kişisel yaşam, güçlü aile sistemlerinin hâkim olduğu küçük yerleşim birimlerinin (köy - kasaba) aksine toplum denetiminin dışındadır (Bookchin, 1999: 33).

1.2.2. Ekonomik Unsur

Dünya’da kentleşme giderek artmaktadır (World Health Organization, 1997: 8). Daha çok insanın, kırsal alanlardan çok kentlerde yaşadığı söylenebilir. Artan kentleşme, belki de ekonomik ilerlemenin kaçınılmaz bir sonucudur. Daha fazla kişi tarımdan geçimini sağlamaktan ziyade, sanayi, ticaret ve hizmetlerin daha yoğun olduğu kentlere bağımlı hale gelmektedir (Towers, 2005: 183). Kamu politikalarında, yeni teknolojilere yatırım teşvikleri ile sanayinin daha da geliştirilmesi düşüncesi (Banister, 2005: 66), kazanç sağlamak amacıyla tarımda kullanılan işgücünün ciddi oranlarda düşüşünü beraberinde getirmektedir. Bu nedenle kentlerde ekonomik büyümeyi ve insani gelişimi hızlandırmak kaçınılmaz olmaktadır (UN Millennium Project, 2005: 14).

Kentler cezbediciliğin merkezi olarak algılanmakta ve çevreyi bu anlamda kendine çekebilmektedir. Kentleri yalnızca nüfusu kendine çeken yerleşim yerleri olarak ifade etmek, doğru bir yaklaşım değildir. Yani yoğun nüfuslu her yerleşim birimi kent niteliği taşımaz. Söz konusu yerin aynı zamanda siyasi, ekonomik, kültürel, sportif vb. etkinlikler bakımından da cazibe merkezi olması gerekmektedir. Ekonomik alanda olduğu gibi diğer yukarıda sayılan alanlarda da üretimi gerçekleştirecek unsurları bünyesinde barındırmalıdır. Üretim öncelikle ekonomik anlamda üretimi ifade edecektir (Açıkgöz, 2007: 69).

Ekonominin kentler için önemi, dikkatleri ekonomik unsurlar üzerine çekmektedir. Ekonomik unsurlar dikkate alındığında, bir yerleşim yerini diğerlerinden ayırmak için o yerleşim yerinde icra edilen aktiviteye bakılmalıdır. Kırsal kesimlerde tarımsal faaliyetler ağırlıklı iken, kentsel alanlarda tarım dışı faaliyetler daha yaygın olmaktadır (İçyer, 2010: 7). Ekonomik unsurlar dikkate alınarak kent, mekânsal olarak belirli bir alanda entegre olmuş ekonomik ve sosyal bir sistem ya da metropol bir bölge olarak ifade edilmektedir (Friedmann, 1986: 70).

(21)

Ekonomik olarak tarımsal uğraş dışında çeşitli foksiyonların ve aktivitelerin bu bölgelerde yer aldığı düşünülmektedir. Tarım dışı faaliyetlere dayandırılarak ifade edilen kent tanımı, nüfus yoğunluğu ve büyüklüğüne dayandırılarak yapılan tanımlamalardan farklı bir boyut kazanacaktır. Çünkü kent ve kırsal bölgeler arasında karşılaştırma yapıldığında, o yerleşim yerinde icra edilen ekonomik faaliyetler önemli olmaktadır. Ayrıca ekonomik aktivitelerin çoğunluğunun bir kent merkezinde ve tarım dışı faaliyetlerde organize edildiği ifade edilmektedir (Frey ve Zimmer, 2001: 26).

1.2.3. Sosyal Karakter Unsuru

İnsanın sosyal bir varlık olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Yaşam alanları insan ve onların doğasının bir sonucu olarak şekillenmektedir. Bu yüzden kırsal alanlar ile kentsel alanların birbirinden ayırt edici özelliklerini ortaya koyarken, o yerleşim yerindeki sosyal karakter unsurları göz önünde bulundurulmaktadır. Yaygın olarak kırsal ve kentsel alanlardaki insanların yaşama biçimleri, davranışsal karakteristikleri, değerleri, kentleşme ile ilişkilendirilen unsurları algılama biçimleri, yerleşim yerlerinin tanımlanmasında farklılık unsurları olarak düşünülmektedir. Kentleşme, kentsel bir bölgedeki yaşam koşulları ile ilişkilidir (Frey ve Zimmer, 2001: 26-27). Milyonlarca insan kentin sosyal yapısının şekillenmesinde rol almaktadır. Onların böyle bir sosyal yapıda rol almaları kırsal ve kentsel alanlar arasında sosyal ilişkiler bakımından farklılıkları beraberinde getirmektedir (Saunders, 2001: 36). Çünkü kentlerde insan sayısı yoğun olduğundan, insanlar arasındaki fiziki ilişkilerin kırsal alanlardakine göre daha yakın olduğu fakat toplumsal ilişkilerin kırsal yerleşim alanları aksine uzak gerçekleştiği vurgulanmaktadır (Açıkgöz, 2007: 73).

Kentsel alanlardaki yaşam biçiminin, kırsal bölgelere nispeten farklılıkları elbette azımsanmayacak derecede fazladır. Çeşitli yaşam biçimleri ile kentler, kırsal alanlardan daha çekici bir konum kazanmaktadır. Kentlerin sahip olduğu toplumsal, kültürel imkânlar ve hizmetler kırsal kesim tarafından çekici kabul edilmekte ve önemli görülmektedir (Ertürk, 1997: 23). Aşırı göç alan kentsel alanlarda ve yığılmanın yoğun olduğu teşvik edici ekonomik sistemlerde kentsel gelişimi

(22)

desteklemek gerekir. Kentler; canlılık, fırsat ve zenginlik merkezi olmalarının yanı sıra, temin edilmesi gerekli destekleyici altyapı (su, atık, elektrik, iletişim, ulaşım vb.) unsurlarında ciddi düzenlemeleri yapan birimler olarak ifade edilmektedir (Banister, 2005: 15). Çünkü bireyler sosyal anlamda daha fazla gelişmiş mekânları yerleşim yeri olarak tercih etmektedir. Bu anlamda kentler, kırsal mekân unsurlarını da bünyesinde barındırarak büyüme sağlayan, bireylerinin ikamet etme, çalışma ve eğlenmeleri için fırsatlar sunan ve yine bireylerinin yirmi dört saatini bu fonksiyonlar (ikamet-çalışma-eğlenme) paralelinde planladığı, üretim ve tüketim faaliyetlerinin gerçekleştiği mekânlar olarak görülmektedir (Aslanoğlu, 2000: 105).

1.3. Kent Kavramı ve Kapsamı

Kent, karmaşık toplumsal yapısının bir sonucu olarak (Açıkgöz, 2007: 59), farklı disiplinler tarafından araştırma konusu olarak ele alınmış (İçyer, 2010: 5) ve her bir bilim dalı açısından farklı kriterler baz alınarak tanımlamalar yapılmıştır. Kent kavramı kavramsal çerçevesine bakıldığında genellikle yönetsel, demografik, ekonomik ve toplumbilimsel ölçütler kullanılmaktadır. Belirli bir yönetsel birimin kontrolünde idare edilen ve bu idari sınırlar içinde yer alan mekânların kent ve yönetsel birim sınırları dışında kalan yerlerin köy olarak ifade edilmesinde kullanılan ölçüt yönetsel sınır ölçütü olmaktadır (Erkan, 2002: 16). Bu ölçütte kent olarak ifade edilen bölgenin bir belediye veya kent komitesi yetki alanı içinde olması önemli bir kriter olmaktadır (www.unicef.org).

Toplumların kırsal bölgelerden kentsel alanlara doğru hareketliliği, insan nüfusunun ön planda tutulması sonucunu doğurmaktadır. Kent ifadesi zaman zaman politik sınırlamalar ve kentsel amaçlar ve hizmetlere bağlı olarak değişikliğe uğramaktadır. Kent nüfusu bazen yönetsel sınırlara göre tanımlanırken, bazen fonksiyonel olarak ele alınmakta ve bazen de yoğunluk ve nüfus büyüklüğü gibi çevresel faktörlere göre tanımlanmaktadır (Frey ve Zimmer, 2001: 14). Kent yerleşimi için minimum nüfus büyüklüğü 2000 kişi olarak ifade edilmektedir. Ancak küresel çapta kentler ele alındığında, nüfusun kentler için 200 kişi ile 50000 kişi arasında değiştiği görülmektedir (www.unicef.org). Kentin nüfus bakımından tanımlanmasında en büyük farklılıklar milletler arasında ortaya çıkmaktadır.

(23)

Örneğin, Danimarka için 250 ve üzeri nüfuslu bölgeler kent olarak düşünülürken, Amerika Birleşik Devletleri’nde 2500 ve üzeri nüfuslu bölgeler, Hindistan’da 5000 ve üzeri nüfuslu bölgeler (Frey ve Zimmer, 2001: 26), İsviçre’de 10.000, Hollanda’da 20.000 nüfuslu bölgeler kent olarak ifade edilmektedir. Ülkemizde ise Köy Kanunu nüfus ilkesi doğrultusunda kent tanımlaması yapılmaktadır (Yıldırım, 2004: 10). Buna göre, nüfusu 2000’den az olan yerleşim birimlerine köy, 2000 ile 20.000 arası nüfusa sahip yerleşim yerleri kasaba ve nüfusu 20.000’i aşan yerler kent olarak kabul edilmektedir (Ertürk, 1997: 45).

Ekonomik ölçüt kıstasında kent, ekonomik faaliyetlerin tarım dışı (sanayi-ticaret-hizmet) sektörlerde yoğunlaştığı yerleşim birimi olarak ifade edilmektedir (İçyer, 2010: 6).

Toplumbilimsel ölçütle kent kavramı tanımlanırken dikkat edilmesi gereken en önemli hususlar, o yerleşim yerinde gerçekleşen üretimin yapısı, yerleşim alanı nüfusun yoğunluğu ve örgütlenme düzeyidir (Erkan, 2002: 17). Toplumbilimcilere göre kent; üretim araçlarının, anamalın ve gereksinmelerin bir arada ve çoğunlukta olduğu, yüksek ihtiyaçların karşılanmasının amaçlandığı, iş bölümü ve uzmanlaşmanın arttığı yerleşim yerleri olarak ifade edilmektedir (Keleş, 2000: 91).

Bu ölçütleri bünyesinde barındıran kent kavramı daha genel bir ifade ile Keleş (1998) tarafından şu şekilde ele alınmıştır:

“Kent, sürekli toplumsal gelişme içinde bulunan ve toplumun yerleşme, barınma, gidiş-geliş, çalışma, dinlenme, eğlenme gibi gereksinmelerinin karşılandığı, pek az kimsenin tarımsal uğraşlarda bulunduğu, köylere bakarak nüfus yönünden daha yoğun olan ve küçük komşuluk birimlerinden oluşan yerleşme birimidir” (Keleş, 1998: 75).

1.4. Konuyla İlgili Çalışmalar

Artan rekabet ve küreselleşmenin bir sonucu olarak markaların (ürün, hizmet, mekân markası vb.), günlük yaşamın bir parçası hâline geldiği vurgulanmaktadır. Bu hususta kentleri temsil eden ve onların kültürel, sosyal, ekonomik ve turistik varlıklarından oluşan markaları inşa etme düşüncesi gündeme gelmektedir (Zeinalpour vd., 2013: 323). Çünkü günümüzde ulusların rekabet edebilirliği,

(24)

kentlerin rekabetçi başarısına bağlı olmaktadır. Küresel rekabet sürecindeki günümüz kentleri, markalaşma ve dünya kenti olma hedefiyle çalışmalarını sürdürmekte ve diğer kentler ile sürekli rekabet halinde olmaktadır (E. Çelebi, 2010: 107).

Bu doğrultuda, son yıllarda kent markalaşması alanında yapılan araştırma sayısında önemli bir artış görüldüğü ifade edilmektedir. Bu alanda yapılan çalışma sayısındaki artış ile birlikte kentsel planlama araştırmaları, kentlerde marka olma sürecinde etkili olabilecek sosyal ve ekonomik aktivitelere yönelmektedir. Ülkelerde veya kentlerde markalaşma süreci ile birlikte oradaki işletmeler, ürünler, varlıklar ve kaynaklar da geniş ölçüde araştırmalara konu olabilmektedir. Bu hususta mekân (ülke, kent, destinasyon vb.) markalaşması çalışmalarında, mekânların çok çeşitli özelliklerinin markalaşma sürecinde önemli rolü olduğu vurgulanmaktadır (Moilanen ve Rainisto, 2009: 8). Kentlerin sahip oldukları doğal güzellikleri, yöresel yemekleri, tarihi mekânları vb. ile bilindiği ifade edilmektedir. Bu hususta ülkenin stratejik konumunda yer almak, tarihi zenginlikler, kültürel çeşitlilik, çevresel ve doğal güzellikler kent markasını güçlendiren unsurlar olarak önem arz etmektedir (D. Çelebi, 2014: 13). Kentler, sürekli farklı ziyaretçi grubu tarafından ziyaret edilen mekânlar olarak ifade edildiğinden, bu unsurların imaja etkisi de göz önünde bulundurularak bu anlamda önemli düzenlemeler yapılması önem arz etmektedir (Richards ve Wilson, 2004: 1947).

Çalışmadaki bu başlık altında, yerli ve yabancı literatür incelenerek kent markalaşması konusunda yapılmış bazı çalışmalara yer verilmektedir. Farklı şekillerde kentlerin markalaşma sürecini ele alan bu çalışmalardan bazıları aşağıda özetlenmektedir.

Morgan ve arkadaşları (2003) markalaşma sürecinde kamu ve özel sektör

paydaşlarının rolüne ilişkin oluşturdukları çalışmalarında, araştırma alanı olarak Yeni Zelanda’yı seçmişlerdir. İlgili çalışmada, destinasyon markası yönetme bağlamında siyasi süreçler ele alınmış ve başarılı destinasyon markası için kamu ve özel sektör paydaşlarının önemli rolleri olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca çalışmada, destinasyon markası yönetmenin pek çok zorluğu olduğunu ifade etmişlerdir. Çalışmada paydaşlar (kamu ve özel sektör) ve medya aracılığıyla Yeni Zelanda turizminin güçlü

(25)

bir seyahat destinasyon markası oluşturacağı ve bu şekilde küresel turizm endüstrileri arasında ilgi çekici bir konuma gelebileceği önerilmektedir.

Kavaratzis (2004) çalışmasında, hem kent pazarlaması hem de şirket markası

literatürü ile geliştirilen kentin markalaşması ve yönetimini anlamayı ve teorik bir çerçeve oluşturmayı amaçlamıştır. Çalışma kent markalaşmasına ve onun kent sakinleri üzerindeki olası etkilerine odaklanmaktadır. Çalışmada kentlerin çok fazla pazarlama teknikleri ve yönetim uygulamalarında yöntemleri ve yönetim felsefesi olduğu dikkat çekmektedir. Ayrıca kent markalaşması, kent pazarlamasının tanımlanması ve uygulanması için uygun bir yaklaşım olarak önerilmektedir. Çalışmada kent pazarlaması uygulamasının büyük ölçüde kent imajının etkin iletişimine ve yönetimine bağlı olduğu ifade edilmektedir. Yazar araştırmasında kent pazarlaması amaçları arasında, kent markalaşmasında gelişimi sağlayan bir unsur olarak görülen kent imajına vurgu yapmaktadır.

Pfefferkorn (2005) çalışmasında, kent markalarını incelemeyi amaçlamıştır.

İlgili çalışmada kent markalaşması tanımlamasının yanı sıra markalaşma sürecindeki kentlerin tarihi, turistik çekicilikleri, takma adları, markalaşma çabaları, demografik özellikleri, ekonomik durumu, ziyaretçileri vb. unsurlarının önemi vurgulanmaktadır. Ayrıca marka kentler ve marka yönünden zayıf kentler ele alınmış ve sorunlar ve önerilen çözümler gibi hususlar çalışma kapsamında ele alınmıştır. Yazar aynı zamanda, kentlerin küresel ekonomide hayatta kalabilmeleri için ihtiyaçlarını ve küreselleşmenin kentler üzerindeki etkilerini belirlemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada iyi marka örneği kentler; New York, Paris ve San Francisco; güçlü marka oluşturamayan kentler olarak Rochester ve Berlin; ve marka bağlamında yükselen ve gelişimi sürdüren bir kent olarak Charlotte ele alınmıştır. Geleceğe yönelik vizyonları olan kentlerin, başarılı markaya sahip olmaları gerektiği ilgili çalışmada vurgulanmaktadır. Marka başarısının sağlanmasının, kentlerin sahip olduğu ve kenti tanımlayan, diğerlerinden farklılaştıran özgün unsurlarına bağlı olduğu çalışmada vurgulanan önemli bir diğer husus olmaktadır. Bu unsurların hem fonksiyonel hem de fonksiyonel olmayan unsurlardan oluştuğu belirtilmektedir. Kentin görünümü, insanların kent deneyimleri ve kentteki inanışları, ne tür insanların kentte yaşadığı da

(26)

bu unsurlara dâhil edilmektedir. Kentlerin başarılı olmak için ticari ürünler gibi markaya ihtiyaç duyma nedenleri hakkında ilgili çalışmada bilgiler sunulmaktadır.

Peker (2006) çalışmasında, marka kent oluşturma sürecinde güçlü ve etkili

bir kent imajının nasıl oluşturulabileceği konusunu tartışmayı ve bu süreçte çağdaş müze yapılarının durumunu değerlendirmeyi amaçlamıştır. Çalışmada üç temel olgu (kent, marka ve mimarlık) inceleme alanı olarak belirlenmiştir. Çalışma sonucunda, kentlerin imajlarını çevreye iletmek amacıyla mimariden faydalandıkları ve marka kent oluşturma sürecinin ana hedeflerinden olan rekabet yeteneği ve yerel ekonomik kalkınma için sanat müzelerini etkili bir araç alarak kullandıkları sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca bu müzelerin kent kimliği ve imajını temsil eden unsurlar olduğu ve bu doğrultuda kent markalaşması sürecinde etkin rol aldığı belirtilmektedir. Sonuç olarak, kent markasının günümüzde “ikonografik kimlik” üzerine şekillendiği vurgulanmakla birlikte Türkiye’deki kentlerin marka kent kavramına yaklaşımı gözlemlenmiş ve sonucunda başta İstanbul ve genel olarak Türkiye’deki kentlerin markalaşma sürecine yönelik yapıcı eleştiriler ve bir takım öneriler geliştirilmiştir.

Kavaratzis (2007) çalışmasında, kent pazarlamasının yerel gelişimi

desteklemesi ve onun sosyo-kültürel ve ekonomik anlamda kentler üzerindeki etkileri konularının daha çok araştırma, analiz ve tartışma gerektirdiğini vurgulamaktadır. Bu doğrultuda ilgili çalışmada yazar, kent pazarlaması olgusunu geçmiş ve mevcut durumu ile birlikte ele alıp, bu konuda çözümle sonuçlanamayan durumları tartışmayı amaçlamıştır. Kentlerin son yıllarda stratejik hedefleri doğrultusunda pazarlama tekniklerini sıklıkla uyguladığı vurgulanmıştır. Kent pazarlamasının bu anlamda önemli bir kavram olduğu ve kentsel gelişimin temel bir unsuru olarak konumlandığı ifade edilmiştir. Ayrıca logo ve sloganın kentsel tutundurma çabalarında önemli materyaller olduğu da çalışmada vurgulanmıştır. Çalışmada, kent markalaşmasında önemli pay sahibi olan kent pazarlamasının gelişimi ve mevcut durumu ele alınmış olmakla birlikte bu alana ilişkin öneriler sunulmuştur.

Şahin (2008) çalışmasında, marka kent olgusunu ele alarak, Rotterdam ofis

binalarının kentin markalaşma süreci bağlamında değerlendirilmesini amaçlamıştır. Bu amaç doğrultusunda, ofis yapılarının kentsel mekâna katkıları ve Rotterdam markasının bu yapılara etkisinin incelenmesi de hedeflenmiştir. Çalışmada dünyanın

(27)

pek çok şirketinin Rotterdam kentinde ofis sahibi olma girişiminde bulunduğu ifade edilmiştir. Bu sebeple ofis yapılarının hızla kent siluetinde yükselmeye başladığı ve Rotterdam kent siluetini belirleyen temel unsurlar haline geldiği vurgulanmıştır. İlgili çalışmada, Rotterdam’ın markalaşma süreci değerlendirilmiş ve güçlü bir kent imajı oluşturacak öneriler sunulmuştur. Bu hususta Rotterdam kentinin doğru markalaşma stratejileri uyguladığı ve etkin imaj çalışmaları sürdürdüğü takdirde ofis yapıları ile Avrupa’nın önde gelen kentlerinden biri olmayı başaracağı ifade edilmiştir.

Balakrishnan (2009) çalışmasında, başarılı destinasyon stratejileri

tasarlamak için markalaşma anlamında bir çerçeve sunmayı amaçlamıştır. Ayrıca bu keşifsel çalışmada, destinasyonların stratejik markalaşmasında etkili olan kilit faktörlerin belirlenmesi de hedeflenmiştir. İlgili çalışmada seyahat ve turizmin önemi vurgulanmakla birlikte, destinasyon markalaşması alanında yapılmış akademik çalışma sayısının az olduğu vurgulanmıştır. Mekân pazarlaması, destinasyon pazarlaması, hizmet, ürün markası ve kurumsal marka gibi benzer alanlar bu destinasyon vaka çalışması ile birlikte incelenmiştir. Bu incelemeye dayanarak, stratejik destinasyon markası için bir çerçeve formüle edilmiştir. İlgili çalışmada destinasyonların başarılı stratejik markalaşmasının, birbiriyle ilişkili bir kaç bileşene (ekonomi, hizmetler, ulaşım, perakende, ticaret, turizm) bağlı olduğu ifade edilmiştir.

Erişen (2010) çalışmasında, 2023 Turizm Stratejisi’nde yer alan marka-kültür

kentlerinden biri olan Şanlıurfa’nın, bu hedefe ulaşması için yapması gerekenleri üzerine bir planının gerçekleştirilmesine yardımcı olmak amacıyla hareket etmiştir. Bu doğrultuda araştırmanın genel amacı, araştırmaya konu olmuş bu kent için gelişimi sağlayacak ve planın oluşturulmasını sağlayacak sonuçları ortaya koymak olarak belirlenmiştir. Belirlenen bu genel amaçtan hareketle, çalışma için birtakım alt amaçlar ortaya konulmuştur. Veri toplamı aracı olarak anket belirlenmiş ve Şanlıurfa’ya 2010 yılında Haziran ve Temmuz aylarında gelen yerli turistler üzerine uygulanmıştır. İlgili çalışmada Şanlıurfa’nın kültürel kent markalaşması sürecinde potansiyelinin yüksek olduğu, ancak bu aşamada markalaşma adına çok sayıda hususu gerçekleştirebilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Tarihi ve kültürel varlıkların onarımı, alt ve üst yapı eksikliklerinin giderilmesi ve kültürel anlamda marka kimliğini, logosunu ve sloganını belirlemesi gibi pek çok öneri geliştirilmiştir.

(28)

Zenker ve Braun (2010) çalışmalarında, farklı hedef grupların mekân

markalaşması konusunda algıları arasındaki farklılıkları dikkate alarak, marka oluşturma literatüründen, mekân marka yönetimi bağlamında kavramsal bir çerçeve oluşturmayı amaçlamıştır. İlgili çalışmada, marka oluşturma ve müşteri odaklı pazarlama literatürü üzerine ‘Mekân Marka Merkezi’ olarak ifade edilen bir kavramsal yaklaşım özetlenmiş ve mekân marka yönetimi için hedef gruba özel alt marka stratejileri önerilmiştir. Çalışma sonunda, mekân pazarlamacılar ve gelecekteki ampirik araştırmalar için mekân markasının etkileri tartışılmıştır.

Jedras (2011) çalışmasında, dünyanın moda kenti olarak Milan kentinin

beklenen kimliği ile uluslararası öğrenciler tarafından moda başkenti olarak algılanan imajı arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamıştır. Çalışmada esas amaçlanan, bir moda başkenti olarak Milan kent imajını değerlendirmektir. Bu doğrultuda çalışmada özellikle markalaşma kanalları sonuçları analiz edilmiştir. Bunlar; moda ile bağlantılı reklam olayları, Milan moda haftası, moda fuarları, modaya bağlı sanatsal ve kültürel etkinlikler ve dünyaca ünlü markaların ve alışveriş kümelerinin varlığı olarak sıralanmıştır. Çalışmada markalaşma kanallarının değerlendirilmesinde büyük farklılıklar olmamasına rağmen, çeşitli markalaşma kanallarının arzu edilen imajın şekillenmesinde etkisinin farklı düzeylerde olduğu ortaya konmuştur. Milano Moda Haftasının, moda başkenti olarak Milan kent imajını şekillendirmede en ikna edici güce sahip unsur olduğu ifade edilmiştir. Çalışmada, markalaşma kanalları oldukça olumlu değerlendirilmesine rağmen, bu kanalların daha da geliştirilmesi için öneriler geliştirilmiştir.

K. N. Jensen (2012) çalışmasında, Danimarkalı belediyelerin yerel tabanlı

elit spor takımları ile sponsorluk anlaşmaları yapmalarıyla elde ettiği kazançları araştırmayı amaçlamıştır. Ayrıca çalışmada, yerel spor kimliğinin varlığı ve sakinleri için gurur vericiliği ve onun yaşama alanına sadakat duyulmasındaki etkileri test edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla 211 kişi üzerine bir anket çalışması uygulanmıştır. İlgili çalışmada spor takımlarının kent markalaşmasında kullanılan pazarlama iletişimi aracı olarak görüldüğü ifade edilmiştir. Ancak katılımcıların verdikleri cevaplar doğrultusunda, belediyelerin spor takımlarını destekleme konusunda yeterince sorumluluk almadığı sonucuna ulaşılmıştır. İlgili çalışmada bu hususta

(29)

belediyelerin ve paydaşlarının markalaşma sürecini etkin yönetmeleri gerektiği önerilmektedir.

Zeinalpour ve arkadaşları (2013) çalışmalarında, ülkeler tarafından ulusal

markalaşma alanında uygulanan temel politika ve programları irdelemeyi amaçlamıştır. Çalışmada uluslararası düzeyde tutarlı bir ülke markalaşması programının hükümet, iş sektörü, karar vericiler, eğitim, kültür, sivil toplum ve herhangi bir ülkedeki kitlesel medya temsilcileri arasındaki güçlü bir koordinasyona bağlı olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca, ülkelerin uluslararası düzeyde önemli etkileri olan ülke imajlarını inşa etme çabaları sunulmuştur. Ülke imajı (ülke pazarlama yoluyla) oluşturmada, o ülkenin ürünlerini, turizm ve doğrudan yabancı yatırımlarını teşvik etmede stratejik pazarlamanın kullanılması önemine değinilmiştir. İlgili çalışmada, bir ülke markasını oluşturan unsurlar beş temel boyut altında; i) değer sistemi, ii) yaşam kalitesi, iii) iş yetenekleri, iv) miras ve kültür, v) turizm olarak ele alınmış ve irdelenmiştir.

1.5. Küresel Rekabet Algısının Kent Üzerindeki Görünümü: Kentler Arası Rekabet Edebilirlik

Kavram olarak 1960’larda kullanılmaya başlanan küreselleşme, 1980’lere gelindiğinde daha da yaygınlık kazanmış ve sıklıkla başvurulan bir kavram haline gelmiştir. 1990’larda önemi bilim adamları tarafından kabul edilen bir sözcük olarak literatürde kabul görmüştür (Bozkurt, 2000: 18). 2000’li yıllar da ise, bilişim teknolojisi alanındaki gelişmelerin artması küreselleşme kavramının daha da gündemde olmasını sağlamıştır. Çünkü farklı uzaklıktaki birimler arası mesafe, geliştirilen yazılımlar sayesinde fikri anlamda ortadan kalkmıştır. Bilgisayarlar ucuzlamış ve kullanımının artması ile hedeflenen noktaya bilginin iletimi hususunda sınırlar ortadan kalkmıştır (Friedman, 2010: 17).

Küreselleşme yalnızca bir söylem olarak algılanmış olsa, 2000’li yılların başında teknolojik gelişim ve iletişim ağlarındaki ilerlemenin bir sonucu olarak gelişen bilgi çağının bir özelliği olarak ifade edilebilirdi. Küreselleşme, hedefinde gelişmekte olan ülkelerin yer aldığı, liberalizm’e bağlı ulus-ötesi işbirliği sonucu sermayenin serbestçe dolaşımını ve buna karşın emeğin ise güç kaybetmesini

(30)

amaçlayan ekonomik bir kuşatma ve yeni bir dünya düzeni olarak karşımıza çıkmaktadır (Geray, 2001: 7). Kısaca küreselleşme olgusunu ülkeler, toplumlar, bireyler ve firmalar arasında gerçekleşen ekonomik, sosyo-kültürel, siyasi ve teknolojik etkileşimin yaygınlık ve hız kazanması olarak tasvir etmek mümkündür (M. Yılmaz, 2013: 243).

Küresel ekonominin yeni bir küresel döneme girdiği günümüz dünyasında (Douglass, 2000: 2317) küresel piyasa güçleri, kentleri rekabetçi bir arenaya sürüklemiştir (Seisdedos ve Vaggione, 2005: 1). Kentler, böyle bir ortamda kontrolü kendisi dışındaki çeşitli faktörlerin etkisiyle küresel rekabete katılmaktadır. Toplumların ekonomik dengesini etkileyen ve toplumun küresel rekabette yer almasında (Kotler vd., 1999: 19) sermaye ve işgücündeki artış, hızlı teknolojik gelişme ve bilimsel ilerlemeler etkili olmuştur. Teknolojik gelişmeler, giderek karmaşık bir yapıya dönüşen küresel ekonomide firmalara pek çok avantaj sağlamakla beraber (World Economic Forum, 2007: 13), rekabetçi ülkeler için gelişimi sağlayacak önemli fırsatlar sunmaktadır (Porter ve Schwab, 2008: 44).

İş birliği yaparak uzmanlaşma ve mal ve hizmet alışverişi yoluyla küresel rekabet sistemine katılan kentler, bu şekilde ulusal sınırları aşmayı başarabilmektedir. Kentler, birbirinden oldukça farklı özelliklere sahip varlıklardır. Bazıları bilgi-yoğun sektörlerde rekabet etmek için iyi donatılmış olduğundan, daha da güçlenerek büyümeye ve gelişmeye açıktır (Begg, 1999: 807). Kentsel rekabet sosyal, çevresel ve ekonomik boyuttaki rekabet ile entegre bir şekilde ilerlemektedir. Kentlerin daha yüksek rekabet seviyesine ulaşması ve küresel rekabette davamlılığı sağlamaları, sadece ekonomik anlamdaki gelişmişliği ile değil aynı zamanda sosyal ve çevresel anlamdaki gelişmişliği ile mümkündür. Kentsel rekabeti sürdürmekte kararlı kentler, bu üç boyutta (sosyal-çevresel-ekonomik) dengeli bir kalkınmayı gerçekleştirmek durumundadırlar (Jiang ve Shen, 2010: 312).

1.6. Küreselleşme Sürecinde Kentte Değişenler

Küresel bir çağda artık sadece firmalar değil, rekabetten etkilenen ülkeler, bölgeler ve kentler de küresel düzeyde faaliyetlerini sürdürme çabasındadır. Yüzlerce karmaşıklığın hâkim olduğu küresel pazarlarda çetin rekabet yaşanmaktadır (Holtz

(31)

ve Havens, 2009: 30). Yaşadığımız çağın ekonomik anlamda 30-40 yıl öncesiyle kıyaslandığında, çok farklı bir dönemin yaşandığı açıklanmaktadır. Yerel pazarlar, küreselleşmenin etkisiyle ulusal sınırları aşarak küresel bir boyuta ulaşmıştır. 19. yüzyıl ile karşılaştırıldığında alım-satıma konu olan malların miktarında ciddi artış görülmektedir. Çağın bir diğer önemli gelişmesi ise, ekonominin giderek hizmet sektörüne bağımlı hale gelmesidir. Ekonomide bilgi, eğlence, iletişim ve finans ekonomisi içeren hizmetler ön plana çıkmaktadır. İletişim teknolojisi alanındaki gelişmelerin anında haberleşme olanaklarını arttırması sonucu, eski yapılar değiştirilmiş ve eski alışkanlıklar unutulmaya başlanmış, kültürler arası etkileşim ciddi boyutlarda artmıştır (Bozkurt, 2000: 22-23).

Küreselleşme etkileri sonucu ekonomik kalkınma, kent gelişimi için önemli bir itici güç olarak görülmektedir. Yakın zamana kadar sanayileşmiş ülkelerde zenginlik kaynağı olarak baskın olan imalatın, hizmet endüstrileri ve yeni teknolojiler lehine düşüşü, kent yaşamını etkileyen pek çok değişiklik getirmiştir (World Health Organization, 1997: 16). Kentler açısından küreselleşmenin etkileri genel olarak zaman ve mekân kavramında değişiklik, toplumsal yapıdaki dönüşüm ve yerelleşme dinamikleri olarak üç ayrı başlık altında incelenecektir (Peker, 2006: 4).

1.6.1. Küreselleşme Süreci ve Zaman - Mekân Kavramının Değişimi

Küreselleşme siyasal, ekonomik ve sosyo-kültürel alanlarda mesafenin önemini yitirdiğini ve sonuç olarak düyanın giderek bütünleşen bir hâl aldığını ifade etmektedir (Bozkurt, 2000: 30). Bu şekilde bir bütünleşme zaman ve mekân algısı üzerinde değişimi beraberinde getirmektedir. 1765 yılında James Watt tarafından geliştirilen buhar makinası, sanayileşme alanındaki gelişmelerle birlikte işlerlik kazanmış ve insan, hayvan ve rüzgar gücünün yerine kullanılan bir araç olmuştur. Bu buluş, 19. Yüzyıla damgasını vuran bir buluş olarak ifade edilmektedir. Buhar makinasının geliştirilmesi ile birlikte bu araçtan ulaşım alanında da yararlanıldığı vurgulanmaktadır (Aydın ve Yaşar, 2001: 39). Diğer önemli bir gelişme, iletişim alanına damgasına vuran telgrafın keşfi olmaktadır. Telgrafın keşfi, günümüzdeki gelişmelerle kıyaslandığında arka planda tutulmaktadır. Ancak gelişim gösterdiği

(32)

dönemlerdeki tarihin modern bir evresini temsil etmektedir. Hatta Amerika’da iletişimin gelişmesinin altında yatan en önemli buluş olarak ifade edilmektedir. Telgrafın ilk zamanlarda demiryolu ulaşımında kullanımı önemli bir örneği işaret etmektedir. Bu ulaşım alanında telgraf mesajları, fiziksel manevraları kontrol etmek amacıyla kullanılmaktaydı. İletişim alanındaki amaçlara ulaşmada ve etkinliğin sağlanmasında telgrafın önemli bir katkısı olduğu ifade edilmektedir (faculty.georgetown.edu).

İletişim ve ulaşım alanındaki gelişmelerin yanında, üretim sürecine ilişkin gelişmeleri de görmek mümkündür. Hızlı değişimin yaşandığı ve zorlu rekabet koşullarının hâkim olduğu günümüzde üretim, mevcut alışkanlıkları yıkacak stratejilerin belirlenmesi ve geliştirilmesini ve piyasadaki değişimlere hızlı cevap verebilecek sistemleri gerektirmektedir. İşletmeler, yeni rekabet koşullarında başarıyı sağlamak için iş süreçlerini ve teknolojilerini mevcut koşullara göre tasarlamak durumundadırlar (Türkan, 2010: 32). Ford Şirketler Grubu kurucusu Henry Ford’un otomobil üretiminde işi parçalara ayırarak, bu parçaları bir bütün olarak toparlayıp otomobil haline dönüştürecek bant sistemini geliştirmesi, 20. Yüzyıla katkı sağlayan önemli bir buluş olarak ifade edilmektedir (Akay, 2009: 2). Ford’un bant üretimini keşfetmesi, üretimde verimlilik artışının bir örneği olmuştur. Bu şekilde, sermayenin geri dönüşüm oranı hızlandırılmakta ve mekânsal yapı bu amaç doğrultusunda kotrol edilebilmektedir. Bu ifade ve ulaşım ve iletişim alanındaki gelişmeler, mekânın zaman içindeki tahribinin bir örneği olarak kabul edilmektedir. Eyfel Kule’sinden gönderilen radyo sinyalinin bütün dünyayı çevreleyerek aynı zaman düzleminde hedefe ulaştırılması, zaman kavramındaki tahribi iyi şekilde açıklamaktadır (Aslanoğlu, 2000: 113).

Küreselleşmenin etkileri sonucu zaman ve mekân kavramlarının nesnel biçimlerinde devrim niteliğinde değişiklikleri görmek mümkündür. Böyle bir durumda, zaman-mekân sıkışması ifadesi kullanılabilir. Çünkü bir yandan hayatın akış hızı kapitalizme damgasını vururken, diğer yandan mekânsal engellerin ortadan kalkmışcasına aşıldığı düşünülmektedir. Mekânsal sınırları katetmenin aldığı zamanın aşağıda Şekil-1’de de gösterildiği gibi ulaşım alanındaki gelişmelerle daha da kısaldığı görülebilmektedir (Harvey, 1999: 270).

(33)

Şekil-1: Harvey’in Ulaşım Alanında Mekânı Zaman Aracılığıyla Ortadan Kaldıran Yenilikler Sonucunda Küçülen Dünya Haritası

Kaynak: Harvey, 1999: 271.

Teknolojik ilerlemelerle birlikte toplumsal yakınlaşmanın ve sosyo-kültürel anlamda etkileşimin kolaylaştığı ifade edilmektedir. İletişim ve ulaşım alanındaki gelişmeler sayesinde toplumlar arasındaki coğrafi mesafeler giderek azalmaktadır (Sarıoğlu, 2005: 20). 1769 yılında Fransız Cugnot, karayolunda faydalanmak amacıyla buharlı bir araç geliştirmiştir. Karayolu taşımacılığı yanında, denizyolu ulaşımında da gelişmeler sağlanmıştır. İskoçyalı Symington 1802 yılında buhar makinalı tekne gelişimine katkı sağlamış ve bu gelişme ile yelkenli gemi devrinin sonlara yaklaştığı ifade edilmektedir. Buhar makinasının taşıma amaçlı kullanımının, 1803 yılında İngiliz Richard Trevithick’in katkılarıyla geliştirilen ve raylar üzerinde hareket etme özelliği olan bir araç ile demiryolu ağında başarılı olduğu belirtilmektedir (Aydın ve Yaşar, 2001: 39).

Uzun mesafeli ulaşımın, hem 1870 öncesi hem de sonrası dönemde kentsel gelişimde önemli bir rol üstelendiği vurgulanmaktadır. Özellikle 1870’ten sonra

(34)

kentlerde ve bölgelerde ulaşım ve taşımacılık alanındaki gelişmelerin hızlı bir şekilde değişim gösterdiği ifade edilmektedir. Uzun mesafeli ticaret ve bağlantılar bazı kentlerde ekonomik gelişim için çok önemli olmaktadır. Ancak bu dönemde uzun mesafeli ticaret, taşımacılık alanının küçük bir kısmını oluşturmaktaydı. Çünkü kentlerin büyük çoğunluğunun, doğrudan kendi içinde veya yakın komşuları ile ticari ilişkiler içinde olduğu ifade edilmektedir. 1870’lerden sonra taşımacılığın (Hart, 2001: 105), bir bölgeden diğer bir bölgeye büyük hacimlerle ve yüksek taşıma potansiyelleri ile gerçekleştiği (Arı, 2011: 2), uzun mesafeli yolculukların arttığı ve bunun da özellikle karayolu, denizyolu, havayolu ve demiryolu alanlarındaki gelişmeler ile sağlandığı belirtilmektedir (Hart, 2001: 105). 1950’li yılların sonlarında ve 1960’lı yılların başlarında bilgisayar teknolojisi alanındaki gelişmelerin, ulaşım planlamada kullanılması ile ulaşım alanındaki hareketliliğe daha da hız kazandırdığı ifade edilmektedir (Özalp ve Öcalır, 2008: 72).

1990’lı yıllardaki iş eğilimleri ile bilgi teknolojilerinin gelişim gösterdiği vurgulanmaktadır. Küreselleşme ile ürünlerin yaşam döngüsünde bir kısalma ve ürün çeşitliliğinde karmaşıklığın arttığı belirtilmektedir. Artan bilgi teknolojisinin bilgi paylaşımı, koordinasyon ve birimler arasında karar verme faaliyetlerine işlerlik kazandırdığı ifade edilmektedir (Kopczak ve Johnson, 2003: 28). Yirminci yüzyıla gelindiğinde, Friedman (2010)’da “küreselleşme 3.0” olarak ifade edilen ve dünyanın küçük boydan daha da küçük bir şekil aldığının ve hatta düzleştiğinin vurgulandığı açıklanmaktadır. Küresel çapta fiber optik şebekelerin ve yazılımların gelişmesi ve küresel ortaklıkların gelişmesi bu dönemin özelliği olarak ifade edilmektedir (Friedman, 2010: 20). Bu gelişmeler doğrultusunda 20. Yüzyılın sonlarında hızla artan iletişim ve bilişim teknolojisi alanındaki gelişmeler, zaman bakımından avantaj sağlamış ve yirmi dört saatin bile uzun bir zaman dilimi olarak algılanmasına neden olmuştur (Aslanoğlu, 2000: 113).

21. yüzyıla bakıldığında ise, teknolojik gelişim ve yeniliklerin hızlanması ile küresel rekabetin hızla arttığı bir dönem vurgulanmaktadır (Çakmak, 2004: 236). 21. Yüzyılda küresel boyutta değişimlerin yaşandığı belirtilmektedir. Böyle bir ortamda hiçbir ülke veya organizasyon yaşanan değişimlerden, uluslararası düzeyde olup bitenlerden kendini soyutlayamaz duruma gelmektedir. Değişim ile ortaya çıkan

(35)

sorunlar, değişime uyum, hızlı değişim gibi konular günlük yaşamın birer parçası haline gelmiş bulunmaktadır (Ünal, 2012: 298). Bu yüzyılda uluslararası işçi hareketlerinin artması ve dünyayı çevreleyen, kolay gezebilecek duruma getiren teknolojik gelişmelerin iletişim ve ulaşım maliyetlerini düşürmesi önemli gelişmeler olarak ifade edilmektedir (Murat, 2000: 253). İnsanlık tarihine damgasına vuran ve insan yeteneklerini arttıran sınırlı sayıda teknolojik buluş gerçekleştirilmiştir. Bunlardan biri ve belki de en önemlisi bilgi teknolojisidir. İletişim ve bilgisayar teknolojilerinin de dâhil olduğu ve bilginin elde edilmesi, işlenmesi, depolanması, iletimi ve nihai kullanıcılara sunulması noktasında yararlanılan bütün teknolojiler bilgi teknolojisi olarak adlandırılmaktadır. 21. Yüzyıl teknolojileri insan yeteneklerinde önemli artışları beraberinde getiren gelişmelerdir. Örneğin, iletişim teknolojisi sayesinde mesajlar, önceden kullanılan tekniklerle kıyaslandığında kat kat daha hızlı hedefe iletilmektedir. Benzer şekilde bilgisayar teknolojisi ile hesaplama ve bilgi işleme, analiz yeteneklerinin milyonlarca kat arttığı ifade edilmektedir (Tonta, 1999: 365).

1.6.2. Toplumsal Yapının Dönüşümü ve Mekân

İletişim teknolojisi ve ulaşım alanındaki gelişmelerin giderek artması sonucu, bilginin tek merkezden denetlenip işlenmesi olanağı elde edilmiştir. Bu sayede etkileşim sınırlarının coğrafi kıtaların ötesine geçtiği ve teknolojideki hızlı gelişim ile küreselleşme dinamiklerinin bütün dünyayı kapsar bir hâle geldiği vurgulanmaktadır (Büyükuslu, 2000: 115). Küreselleşen ekonomik bir sistemde teknolojik değişimin (bilgisayar, haberleşme uyduları vb.) hızla baş gösterdiği ve günlük yaşamın bir parçası hâline geldiği ifade edilmektedir. Bu süreçte üzerinde dikkatle durulması gereken hususlar, teknoloji ile birlikte emeğin değersizleşmesi ve istihdam olanaklarının azalması, uzun vadede sosyal ve ekonomik anlamda olumsuz etkilerin varlığı olarak görülmektedir (Friedmann ve Wolff, 1982: 315).

Küselleşme sonucu ekonomik düzlemde karşımıza çıkan durumlar, uluslararası sermaye hareketinin ve mal ve hizmetlerin hızlı akışı olarak belirtilmektedir. Bu hususta sermayenin serbest akışını sağlamak amacıyla hareket edildiği ve engellerin aşılmasının ön planda tutulduğu ifade edilirken, kentsel ve

(36)

çevresel değerlerin arka planda tutulduğu da önemli bir konu olarak vurgulanmaktadır (Sarıoğlu, 2005: 15). 1950’li yıllardan sonra gelişim gösteren bilgi ve iletişim teknolojileri, küreselleşmenin etkileri sonucu toplumsal yapıda önemli değişimleri beraberinde getirmiştir. Bu teknolojiler sayesinde bilginin üretiminde önemli artışlar sağlandığı için, bilgi entelektüel sermaye ve üretim faktörlerinden biri olarak değerlendirilmektedir. Bilginin ön planda olduğu etkinlikler ve stratejiler küresel rekabet ortamında başarı faktörleri olarak kabul görmektedir (M. Yılmaz, 2013: 253).

Bilginin önemli bir faktör olduğu bilgi toplumunda, toplumsal bazı olumsuzluklar görülmektedir. Bilgi temelli toplumların bireyselliği desteklemesi sonucu, insanların topluma karşı yabancılaştığı vurgulanmaktadır. Bilgisayar teknolojisi, bireyleri kendi kendine yeterli birer varlık konumuna getirmektedir. Örneğin, iş ile ilgili çalışmaların ve çeşitli oyunların bilgisayar ortamında gerçekleştirilmesi, insanların iş ve oyun arkadaşlarının yerini artık bilgisayarların aldığını göstermektedir (Kocacık, 2003: 6). Günümüz toplumlarında duygusal, dayanışmacı bağları korumak günlük yaşamın birer parçası haline gelmiştir. Yaşanan değişimlerden özellikle kentler önemli ölçüde etkilenen birimler olarak nitelendirilmektedir. Bu durumda kentlerde hem duygusal-dayanışmacı bağların korunması gündeme gelmekte hem de ayrışma-farklılaşma gibi durumlar söz konusu olmaktadır. Böylece çeşitli biçimlerde ve yoğunlukta yapıların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğu ifade edilmektedir (N. Yılmaz, 2004: 249). Çünkü günümüzde kentler küresel bir kültür ile sentezlenmektedir. Toplumun kültürel etkileşimde bulunduğu farklı kültürlere ya “direnç gösterme” ya da “uygun bulma” şeklinde tepki gösterdiği belirtilmektedir. Yani toplum buna ya tepkisini ortaya koyacak ya da uygun bulup benimseyecektir. Küresel bir kültürün topluma sunulduğu gibi salt bir yalınlıkla kabul edilmesi pek mümkün olmamaktadır. Çünkü mal ve hizmetler, fikirler ve teknoloji ile topluma sunulan bir kültür, yerel toplum tarafından da çeşitli anlamlar yüklenerek sentezlenmekte ve farklılıklar ortaya çıkmaktadır (Büyükuslu, 2000: 122).

(37)

1.6.3. Yerelleşme Dinamikleri ve Kent

Bilgi ve bilişim teknolojileri ile gelen gelişmelerin dünyayı küresel bir köye çevirdiği vurgulanmaktadır. Böyle bir durumda artık hiçbir değişimin ne yerel, ne de ulusal olarak konumlanamayacağı ve herhangi bir yerde meydana gelen bir gelişmenin veya yeni bir yöntemin, dünyanın başka bir ucundaki işletme ve birimleri etkileyeceği ifade edilmektedir (Ekinci, 2006: 56). Küreselleşme ile birlikte bütün dünyada ekonomik, siyasal ve kültürel anlamda olumlu-olumsuz bazı dönüşümler görülebilmektedir. Bu dönüşümlerin yaşandığı alanlardan biri olarak mekânlar (kentler, destinasyonlar vb.) gösterilmektedir. Küreselleşmenin mekânsal anlamda etkileri, kentleri değişime zorlamaktadır. Ulusların gelişmesinde önemli roller üstlenen bu yerleşim yerlerinin, yerel kalkınma anlayışı ile öneminin daha da anlaşıldığı ve ülkelerin gelişmişlik düzeylerini gösteren birimler olarak kentlerin önemi vurgulanmaktadır. Bu doğrultuda kentler için de küresel rekabetin hâkim olduğunu anlaşılmaktadır (E. Çelebi, 2010: 107).

Küreselleşmenin etkileri sonucu kentlerde çok boyutlu ve hızlı değişimlerin yaşandığı ve bu süreçte mekânsal anlamda bazı kentlerin daha da önemli hâle geldiği ve bazılarının ise önemini kaybettiği belirtilmektedir (Sarıoğlu, 2005: 14). Küreselleşmenin hem kent içi, hem de kentler arası farklılık düzeylerini değiştirdiği ve bu şekilde parçalanmayı hızlandırdığı düşünülmektedir. Sosyal değişmenin hızla baş gösterdiği ve bilgi akışının buna paralel bir şekilde arttığı bir ortamda (Aslanoğlu, 2000: 159), küreselleşme ve yerelleşme süreçlerinin etkileşimi toplumsal açıdan önemli bir süreç olarak kabul görmektedir. Yani küreselleşme ve yerelleşme atılımlarının eş zamanlı ve birbiriyle bütün bir şekilde hareket etmesi vurgulanmaktadır (Aksungur, 2010: 12).

Küreselleşme olgusuyla birlikte yerel birimler önem kazanmış ve kamusal alandaki ağırlığı artmıştır. Bir yandan merkezileşmeyi arttıran küreselleşme, diğer yandan bireyciliği ön planda tutarak siyasal açıdan kültürel farklılıkların korunmasını hedeflemektedir. Yaşanan gelişmelerle küresel çapta birleşmekte olan günümüz dünyası, kültürel farklılıkları koruyarak yerelde ayrı konumlanmaktadır (Kaypak, 2013: 336). Böyle bir ortamda kentlerin yerel kimliklerini ortaya koyacak ve yereldeki potansiyelini kullanacak kendine özgü farklılaşmayı sağlayan unsurlarla ön

(38)

plana çıktığı ve küresel boyutta rekabet gücünü elde ettiği ifade edilmektedir (Peker, 2006: 13).

Referanslar

Benzer Belgeler

SİMİT YEDİ Edincik’te çay bahçesinde danışmanı Mahir Uçar ile birlikte üreticilerden sorunlarını din leyen Vehbi Koç, çayla simit yedi. Üreticiler, “Vehbi

Sınıf öğrencilerinin sosyal bilgiler öğrenme alanlarından biri olan “zaman, süreklilik ve değişim”i algılamalarına katkıda bulunmak ayrıca kapsül

Çözüm kümesinin boş küme olması için bilinmeyen- lerin katsayılarının oranlarının birbirine eşit, sabit sayının katsayı oranının farklı olması

We have experimented the performance of the pro- posed load balancing algorithms for the rowwise striped and jagged partitioning of various test matrices arising

In the experiment, we compared LEACH and the proposed method in terms of number of alive nodes, consumed energy and produced data.. The graphics of number of alive nodes,

Kontrol tarafında üç vakada şiddetli ağrı yakınması,beş vakada orta şiddette, onbeş vakada hafif ağrı vardı.Dördüncü saatte steroid uygulanan taraf ile kontrol

Olur olmaz kitabı almayınca da hangisi iyidir, hangisi kötüdür, nasıl anlayacaksınız. Benim de şu sorduğuma