• Sonuç bulunamadı

1.6. Küreselleşme Sürecinde Kentte Değişenler

1.6.1. Küreselleşme Süreci ve Zaman Mekân Kavramının Değişimi

Küreselleşme siyasal, ekonomik ve sosyo-kültürel alanlarda mesafenin önemini yitirdiğini ve sonuç olarak düyanın giderek bütünleşen bir hâl aldığını ifade etmektedir (Bozkurt, 2000: 30). Bu şekilde bir bütünleşme zaman ve mekân algısı üzerinde değişimi beraberinde getirmektedir. 1765 yılında James Watt tarafından geliştirilen buhar makinası, sanayileşme alanındaki gelişmelerle birlikte işlerlik kazanmış ve insan, hayvan ve rüzgar gücünün yerine kullanılan bir araç olmuştur. Bu buluş, 19. Yüzyıla damgasını vuran bir buluş olarak ifade edilmektedir. Buhar makinasının geliştirilmesi ile birlikte bu araçtan ulaşım alanında da yararlanıldığı vurgulanmaktadır (Aydın ve Yaşar, 2001: 39). Diğer önemli bir gelişme, iletişim alanına damgasına vuran telgrafın keşfi olmaktadır. Telgrafın keşfi, günümüzdeki gelişmelerle kıyaslandığında arka planda tutulmaktadır. Ancak gelişim gösterdiği

dönemlerdeki tarihin modern bir evresini temsil etmektedir. Hatta Amerika’da iletişimin gelişmesinin altında yatan en önemli buluş olarak ifade edilmektedir. Telgrafın ilk zamanlarda demiryolu ulaşımında kullanımı önemli bir örneği işaret etmektedir. Bu ulaşım alanında telgraf mesajları, fiziksel manevraları kontrol etmek amacıyla kullanılmaktaydı. İletişim alanındaki amaçlara ulaşmada ve etkinliğin sağlanmasında telgrafın önemli bir katkısı olduğu ifade edilmektedir (faculty.georgetown.edu).

İletişim ve ulaşım alanındaki gelişmelerin yanında, üretim sürecine ilişkin gelişmeleri de görmek mümkündür. Hızlı değişimin yaşandığı ve zorlu rekabet koşullarının hâkim olduğu günümüzde üretim, mevcut alışkanlıkları yıkacak stratejilerin belirlenmesi ve geliştirilmesini ve piyasadaki değişimlere hızlı cevap verebilecek sistemleri gerektirmektedir. İşletmeler, yeni rekabet koşullarında başarıyı sağlamak için iş süreçlerini ve teknolojilerini mevcut koşullara göre tasarlamak durumundadırlar (Türkan, 2010: 32). Ford Şirketler Grubu kurucusu Henry Ford’un otomobil üretiminde işi parçalara ayırarak, bu parçaları bir bütün olarak toparlayıp otomobil haline dönüştürecek bant sistemini geliştirmesi, 20. Yüzyıla katkı sağlayan önemli bir buluş olarak ifade edilmektedir (Akay, 2009: 2). Ford’un bant üretimini keşfetmesi, üretimde verimlilik artışının bir örneği olmuştur. Bu şekilde, sermayenin geri dönüşüm oranı hızlandırılmakta ve mekânsal yapı bu amaç doğrultusunda kotrol edilebilmektedir. Bu ifade ve ulaşım ve iletişim alanındaki gelişmeler, mekânın zaman içindeki tahribinin bir örneği olarak kabul edilmektedir. Eyfel Kule’sinden gönderilen radyo sinyalinin bütün dünyayı çevreleyerek aynı zaman düzleminde hedefe ulaştırılması, zaman kavramındaki tahribi iyi şekilde açıklamaktadır (Aslanoğlu, 2000: 113).

Küreselleşmenin etkileri sonucu zaman ve mekân kavramlarının nesnel biçimlerinde devrim niteliğinde değişiklikleri görmek mümkündür. Böyle bir durumda, zaman-mekân sıkışması ifadesi kullanılabilir. Çünkü bir yandan hayatın akış hızı kapitalizme damgasını vururken, diğer yandan mekânsal engellerin ortadan kalkmışcasına aşıldığı düşünülmektedir. Mekânsal sınırları katetmenin aldığı zamanın aşağıda Şekil-1’de de gösterildiği gibi ulaşım alanındaki gelişmelerle daha da kısaldığı görülebilmektedir (Harvey, 1999: 270).

Şekil-1: Harvey’in Ulaşım Alanında Mekânı Zaman Aracılığıyla Ortadan Kaldıran Yenilikler Sonucunda Küçülen Dünya Haritası

Kaynak: Harvey, 1999: 271.

Teknolojik ilerlemelerle birlikte toplumsal yakınlaşmanın ve sosyo-kültürel anlamda etkileşimin kolaylaştığı ifade edilmektedir. İletişim ve ulaşım alanındaki gelişmeler sayesinde toplumlar arasındaki coğrafi mesafeler giderek azalmaktadır (Sarıoğlu, 2005: 20). 1769 yılında Fransız Cugnot, karayolunda faydalanmak amacıyla buharlı bir araç geliştirmiştir. Karayolu taşımacılığı yanında, denizyolu ulaşımında da gelişmeler sağlanmıştır. İskoçyalı Symington 1802 yılında buhar makinalı tekne gelişimine katkı sağlamış ve bu gelişme ile yelkenli gemi devrinin sonlara yaklaştığı ifade edilmektedir. Buhar makinasının taşıma amaçlı kullanımının, 1803 yılında İngiliz Richard Trevithick’in katkılarıyla geliştirilen ve raylar üzerinde hareket etme özelliği olan bir araç ile demiryolu ağında başarılı olduğu belirtilmektedir (Aydın ve Yaşar, 2001: 39).

Uzun mesafeli ulaşımın, hem 1870 öncesi hem de sonrası dönemde kentsel gelişimde önemli bir rol üstelendiği vurgulanmaktadır. Özellikle 1870’ten sonra

kentlerde ve bölgelerde ulaşım ve taşımacılık alanındaki gelişmelerin hızlı bir şekilde değişim gösterdiği ifade edilmektedir. Uzun mesafeli ticaret ve bağlantılar bazı kentlerde ekonomik gelişim için çok önemli olmaktadır. Ancak bu dönemde uzun mesafeli ticaret, taşımacılık alanının küçük bir kısmını oluşturmaktaydı. Çünkü kentlerin büyük çoğunluğunun, doğrudan kendi içinde veya yakın komşuları ile ticari ilişkiler içinde olduğu ifade edilmektedir. 1870’lerden sonra taşımacılığın (Hart, 2001: 105), bir bölgeden diğer bir bölgeye büyük hacimlerle ve yüksek taşıma potansiyelleri ile gerçekleştiği (Arı, 2011: 2), uzun mesafeli yolculukların arttığı ve bunun da özellikle karayolu, denizyolu, havayolu ve demiryolu alanlarındaki gelişmeler ile sağlandığı belirtilmektedir (Hart, 2001: 105). 1950’li yılların sonlarında ve 1960’lı yılların başlarında bilgisayar teknolojisi alanındaki gelişmelerin, ulaşım planlamada kullanılması ile ulaşım alanındaki hareketliliğe daha da hız kazandırdığı ifade edilmektedir (Özalp ve Öcalır, 2008: 72).

1990’lı yıllardaki iş eğilimleri ile bilgi teknolojilerinin gelişim gösterdiği vurgulanmaktadır. Küreselleşme ile ürünlerin yaşam döngüsünde bir kısalma ve ürün çeşitliliğinde karmaşıklığın arttığı belirtilmektedir. Artan bilgi teknolojisinin bilgi paylaşımı, koordinasyon ve birimler arasında karar verme faaliyetlerine işlerlik kazandırdığı ifade edilmektedir (Kopczak ve Johnson, 2003: 28). Yirminci yüzyıla gelindiğinde, Friedman (2010)’da “küreselleşme 3.0” olarak ifade edilen ve dünyanın küçük boydan daha da küçük bir şekil aldığının ve hatta düzleştiğinin vurgulandığı açıklanmaktadır. Küresel çapta fiber optik şebekelerin ve yazılımların gelişmesi ve küresel ortaklıkların gelişmesi bu dönemin özelliği olarak ifade edilmektedir (Friedman, 2010: 20). Bu gelişmeler doğrultusunda 20. Yüzyılın sonlarında hızla artan iletişim ve bilişim teknolojisi alanındaki gelişmeler, zaman bakımından avantaj sağlamış ve yirmi dört saatin bile uzun bir zaman dilimi olarak algılanmasına neden olmuştur (Aslanoğlu, 2000: 113).

21. yüzyıla bakıldığında ise, teknolojik gelişim ve yeniliklerin hızlanması ile küresel rekabetin hızla arttığı bir dönem vurgulanmaktadır (Çakmak, 2004: 236). 21. Yüzyılda küresel boyutta değişimlerin yaşandığı belirtilmektedir. Böyle bir ortamda hiçbir ülke veya organizasyon yaşanan değişimlerden, uluslararası düzeyde olup bitenlerden kendini soyutlayamaz duruma gelmektedir. Değişim ile ortaya çıkan

sorunlar, değişime uyum, hızlı değişim gibi konular günlük yaşamın birer parçası haline gelmiş bulunmaktadır (Ünal, 2012: 298). Bu yüzyılda uluslararası işçi hareketlerinin artması ve dünyayı çevreleyen, kolay gezebilecek duruma getiren teknolojik gelişmelerin iletişim ve ulaşım maliyetlerini düşürmesi önemli gelişmeler olarak ifade edilmektedir (Murat, 2000: 253). İnsanlık tarihine damgasına vuran ve insan yeteneklerini arttıran sınırlı sayıda teknolojik buluş gerçekleştirilmiştir. Bunlardan biri ve belki de en önemlisi bilgi teknolojisidir. İletişim ve bilgisayar teknolojilerinin de dâhil olduğu ve bilginin elde edilmesi, işlenmesi, depolanması, iletimi ve nihai kullanıcılara sunulması noktasında yararlanılan bütün teknolojiler bilgi teknolojisi olarak adlandırılmaktadır. 21. Yüzyıl teknolojileri insan yeteneklerinde önemli artışları beraberinde getiren gelişmelerdir. Örneğin, iletişim teknolojisi sayesinde mesajlar, önceden kullanılan tekniklerle kıyaslandığında kat kat daha hızlı hedefe iletilmektedir. Benzer şekilde bilgisayar teknolojisi ile hesaplama ve bilgi işleme, analiz yeteneklerinin milyonlarca kat arttığı ifade edilmektedir (Tonta, 1999: 365).

Benzer Belgeler