YX
V
C -
~l o
S A Y FA X--- ______________________c u m h u r i y e t___________( ç ( , ^ o 9 r ______________________ __12
'
• • •• * y »KÜLTÜR
k u l t u r @ c u m h u r i y e t .c o m .t rTİYATRO D Ü N Y A S IN D A N
D İK M E N G Ü R Ü N
Ben Ruhi Bey Nasılım ?
S
öylesek,
yeniden mi
söylesek
şimdi de / Ben
uzun yolları hiç
¡j sevmem /
Doğacak bir
çocuk gibi
beklemeli anılar
/Ansızın
doğmalı, ansızın
ölmeli
saniyelerde.
“Ben Ruhi Bey Nasılım?” şiirde tiyatronun, tiyatroda şiirin zorlu yol culuğu. Edip Cansever’in dizeleri ni okurken aralanan kapılar, bir la birenti anımsatan çıkmazlar, insanı içine çekiyor. Sözler, renkler, imge ler arasından bir girdaba kapılmış gi bi düşünceler akıyor. Bir “düşünce
seli” bu.
Edip Cansever, “Ben şiirin yara
tıldıktan sonra çok önemli bir yaşa mı olduğuna inanan bir insanım”
diyor. İstanbul Devlet Tiyatrosu ya pım ı olan “Ben Ruhi Bey Nası-
lım?”da şairin sözünü ettiği kalp
atışları hissediliyor. Yönetmen Cü
neyt Çahşkur, şiirdeki yalnızlık, be
lirsizlik, umutsuzluk, özlem, tutku ve direnişle bezeli bilinç akışını ti yatro sahnesine taşırken şiirin for munu koruyarak mesafeli bir oku ma gerçekleştirmiş. Edip Canse ver’in dizelerini zedelemeden ken di imbiğinden süzerek buluşturmuş seyirciyle. Bu rafine buluşmada dış sal hareketsizlik önemli bir özellik olarak belirleniyor. Buna, yaşama uzak bir açıdan bakış da denebilir. Uzak açı, belki de bir anlamda Can sever’in “silinmiş aynnblar”ı ile ör- tüşüyor, bir anlamda T.S. Eüot’tan çağrışımlar yapıyor. Dıştaki durağan lık içteki devinimi daha da güçlen diriyor ve sayfalardan sahneye dö külen sözlerde içsel fırtınaların önü kesilmiyor.
Anlarla hesaplaşmak________
Ruhi Bey’in yaşam alanı; geçmi şi, düşleri, fantezileri ve de gerçek lerdir. Bu karmaşık bütün, onun ha yatla, ölümle, dünle, bugünle ve ya rınla hesaplaşma sürecini oluşturur. Kaotik bir hesaplaşmadır sahneye yansıyan. Kaotik bir yolculuk. Ru hi Bey, bu yolculukta kendi benli ğini sorgulamakta ve adeta boşluk ta dolanan varlığını (ruhunu ve be denini) çevresindeki nesnelerden, imgelerden, olaylardan soyutlama dan duygular ve düşüncelerle zen ginleştirmektedir. Yaşama karşın ve yaşam için bir direniş midir bu?
Cüneyt Çahşkur, Ruhi Bey’in par çalanmış yaşamını tiyatrolaştınr- ken kanımca, sahne ve ışık tasarı
mıyla da vurgulanan iki düzlemde gelgitler üzerinde durmuş. Bir yan da; belleğinde canlılığını koruyan
“bir çocukta bir kadın hayaleti/bir kadında bir çocuk hayaleti”, koy
lar, sıcak, İçerenköy, konak, bahçe kapısı, limonluk, sümbüller, san bir çarşamba, kahverengi bir cumarte si, üvey anne, ölüm gibi kavramlar ve nesneler onun bugünü ile dünü arasında yayılır. Öte yanda; arka planda etkileyici bir siyah- beyaz fotoğraf oluşturan donmuş portre ler dünde kalan soluk renklerdir. Kimdir bu insanlar? Bir Çiçek Ser gicisi, Meyhane Patronu, Garson, Kürk Tamircisi Yorgo, Genelev Ka dını, Otel Kâtibi, Cenaze
Kaldıncı-sı Adem ve Hayrünisa... Köşkün yüksek kapısının ardında bir çerçe ve içine yerleştirilmiş bu toplu fo toğraf, aslmda Ruhi Bey’in dar bir alana sıkışmış yaşamının farklı açı lardan yansımasıdır. Bu dar alan içinde onlarla birlikte yakalanan dü şünsel göndermeler seyirciyi salt Ruhi Bey’ in dünyasıyla yüzleştirme yecek, onu kendi iç dünyasına, iç he saplaşmasına yönlendirecek denli etkileyicidir. Sanki onun bir parça sı olan bu insanlar, dışardan içeriye bakarken Ruhi Bey içerden dışarı ya bakmaktadır. İki yönlü bir yol culuktur bu. İnişleri çıkışları olan bir uğraştır. Anlar üzerine kurulu bir yapıtta parçalan yerine oturtmak,
olaym özünü yakalayabilmek ve bu özdeki gizli eneıjiyi psikolojik sap- lantılann ötesine geçerek ortaya çı karabilmek ciddi bir çalışma gerek tiriyor. Ruhi Bey rolünde Uğur Po- latbu çalışmayı titizlikle gerçekleş tirmiş.
Achille Bonito Oliva “Görmenin Keşfi” başlıklı yazısmda “Görme, eşiği geçmeden içeri girebilmektir”
der. Bu çalışmada; öncelikle yönet men Cüneyt Çalışkur’un ve başta Uğur Polat olmak üzere Mahmut
Gökgöz (Çiçek Sergicisi), Ab Ersin Yener (Yorgo), AH Fuat Çimen (Pat
ron), Rüçhan Çabşkur (Genelev Kadını), Yurdaer Okur (Meyhane Garsonu), Celal Kadri Kmoğlu (Otel
Kâtibi), Taner Birsel (Adem), Ca
nan Sanan (Hayrünisa) gibi isimler
den oluşan sağlam oyuncu kadro sunun ve de oyuna boyut katan sah ne tasarımında Ethem Özbora, ışık tasarımında Önder A n k ’ın, özgün müzikleri yapan Tamer Çıray, kos tümlerde Gülhan Kırçova’nın eşi ği geçmeden içeri girebildikleri ke sin.
“Ben Ruhi Bey Nasıbm”da söz
konusu olan psikolojik ayrıntılar değil, dizelerin altmdaki kıvrımlar, uçurumlar, düzlükler. Yaşamla ölüm arasındaki sınırın kalktığı bir dün ya. Sanatçı kadar seyirciyi de zor layan bir çalışma. Ben kendi adıma bu zorlu yolculuktan çok tat aldım...
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi