• Sonuç bulunamadı

Kaybettiğimiz üstadın son günleri:Halit Ziya Uşaklıgil, hastalığına, daha ziyade, okuyamadığı ve yazamadığı için üzülüyordu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kaybettiğimiz üstadın son günleri:Halit Ziya Uşaklıgil, hastalığına, daha ziyade, okuyamadığı ve yazamadığı için üzülüyordu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kaybettiğimiz

üstadın

son günleri

Halit Z*ya Uşaklıg.l, hastalığına,

daha z i y a d e , okuyamadığı ve

yazamadığı için üzülüyordu

Yazan: F aruk F enik

B

undan tam iki gün ev­

veldi...

Gece matbaada çalışırken, oda­

ya muharrir arkadaşımız Ercü­

ment Ekrem Talû girdi.

Yüzünden çok kederli olduğu anlaşılıyordu,

— Ne var?., diye sorduk. İçini çeker gibi oldu ve sonra: — Halit Ziyanın yanından geli­ yorum, diye ilâve etti. Çok has­ ta.... Sabahı edeceğinden şüphe­ liyim....

Bu haber, edebiyatın alfabesine

başlarken sevgisini dimağımıza

perçinlediğimiz üstadın, bize ula­ şan ilk fena haberi idi.

O geceden sonra üstadın sıhha- tile çok yakından alâkadar olduk. Yeşilköydeki evinin hasta odası­ nın yanında çınlayan telefonu, o- nun her arf biraz daha fazla ağır­ laştığım bize bildiriyor ve 16 nu­ maralı Yeşilköy santralında, 6 nu­ maralı evi bize bağlayan telefon­ cu kız bile artık ürke ürke cevap veriyordu.

Dün sabaha kadar evinden onun sıhhati hakkında memnuniyet ve­ rici hiç bir haber alamamıştık.

Öğleye doğru telefon .acı acı çınladı. Açtığım zaman, Halit Zi­ ya Uşakligfl’in ölüm haberini ver­ diler.

Çok hasta olduğunu birkaç gün­ dür öğrenmiş olduğum halde şa­ şırarak:

— Birdenbire mi öldü? dedim. — Hayır, dediler. Çok hasta idi. — Ne zaman öldü? diye sordum. — Saat 8 de diye cevap vererek

şöyle devam ettiler: ı

— Ölürken hiç bir şey söyle­ medi. Yanında karısı, kızı ve oğlu vardı.

Telefonu bir iki saniye kapaya- madık. Ben onların bir şeyler söy­ lemesini, onlar da benim bir şey­ ler sormamı bekliyorlardı.

— Başınız sağ olsun!... dedim. Bu telefon kapandıktan sonra Yeşilköyü, istasyona iki üç yüz metre mesafedeki gri renkli köş­ künü, bir çıngırak sesile girilen evini, köşesindeki kitaplar arası­ na yerleşmiş siyah takkeli, nura- nî yüzünü hatırlar gibi oldum.

Nekadar da hoşsohbet adamdı. İnsan onun yanında iken, vaktini kabak çekirdeği yer gibi çıtır çıtır yerdi de gene farkında olmazdı...

Onunla herşeyden konuşabilir­ diniz. Yalnız edebiyattan, yainız siyasetten değil, fizikten, kimya­ dan, modadan, sinemadan...

İnsanı hiç sıkmazdı. Yanından, ayaklarınız geri geri giderek ayrı­ lırdınız.

Son zamanlara kadar kendisini çok kuvvetli hisseder ve hastalığın dan şikâyet etmezdi.

Fakat buna rağmen ziyaretine giden gazeteci arkadaşlarımızdan

birine: >

— Ben biraz rahatsızım, demiş-i ti. Çok şükür ki ne ağrım, ne sı­ zım, ne de ıstırabım var. Lâkin halsizim, çalışamıyorum. Ne yer­ sem mideme dokunuyor. Doktor-1 lar bana yorulmamamı, çalışma­ mamı tavsiye ediyorlar. Zaten ça­ lışamıyorum ki... Kitaplar on gün denberi odamda sürükleniyor. Hiç

birisini okuyamıyorum. Halbuki

benim en büyük zevkim okumak ve yazmak...

Üstad ailesine çok düşkündü.

Son zamanlarda kızı Behini bir

dakika bile yanından ayırmak is­ temiyordu. Kızları, torunları ve gelinleri şimdi dünyanın dört bu­ cağında idiler. Onları hatırlarken daima gözleri yaşarırdı. Dünyayı gezmişti. Buna rağmen en çok üzüldüğü şey İspanyayı görmemiş olmasıydı...

Bir gün, hayatından bahseder­ ken:

— 76 yaşındayım. 55 senelik ev­ lilik hayatımda 4 çocuğumu kay­ bettim ve en sonuncusunun kaybı bana en pahalıya mal odlu. Onun acısı beni harap etti, demişti.

Dün akşam geç vakit eve tele­ fon ederek cenazesinin ne zaman kaldırılacağım öğrenmek istedim.

Ayni hüzünlü ses tekrarladı: — Perşembe günü öğleyin. Na­ mazı da, Bakırköy camiinde kılı­ nacak...

İşte bu son cümle, «Mavi ve Si­

yah» müellifi hakkında aldığım^

son haberdir.

’¡'aruk FENİK i

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çal›flmam›zla, alanda mevcut olan tüm bitki ve hayvan envanterinin yap›l›rken, tüm türlerin resimlenmesi ve sonucunda K›z›l›rmak Deltas›’yla ilgili

Nefesiniz hakkınızda tahmininizden daha çok şey söylüyor Technion-Israel Teknoloji Enstitüsü’ndeki bilim insanları Nano Letters dergisinde yayımlanan çalışmalarının

Güçlüklerine gelince... Bu konuda, çocukken yaşadığım bazı olumsuzluklar anımsıyorum. Ör­ neğin; ben beş, kardeşim de dört yaşındayken sün­ net olduk. O zaman

yılında büyük önder Ata­ türk’ü anmak, O’nun ilke ve devrimle­ rini sonsuza kadar yaşatmak için Anıt­ kabir’de buluşan binlerce yurttaş, mozo­ leyi çiçek ve

A tatürk’ün vasiyetini yok sayarak Türk Tarih ve Dil K urum lan’nm ödeneklerini kesip, birer kapalı dem eğe dönüştürmek­ le yetinmeyerek Türkiye Cumhuriyeti Ana-

İsmet Efendi ile yaşıt, daha doğrusu onun zamanın­ da çalışan Meddah A şkı vardı.. İsmet Efendi’ nin

Belden yukarısı kısa, belden aşağı­ sı uzun olan erkek çocuğa kıymet ver mezlerdi.. Deliormanlılar, böyle belden aşağı­ sı uzun olan çocuklara şu

BU RSA (AA) - Bursa'da açtığı fotoğraf sergisi vc dia gösterisinden dönerken geçirdiği trafik kazası sonucu ölen ünlü fotoğraf sanatçısı Sami Güner adına Bursa'da bir