• Sonuç bulunamadı

IV-Ahmed Haşim'in şiirlerinin sadeleştirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "IV-Ahmed Haşim'in şiirlerinin sadeleştirilmesi"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Piyâle’sine Nazire: Çorba

A hm ed Hâşim, 1908’den sonraki T ürk şiirinin en çok ün ka­ zanan şâirleri arasında başta gelenlerindendir. Senbolist olu­ şu dolayısıyle işlediği fik irlerin yadırganm ası, m a’nânm açık­ ça anlaşılam ayışı eserleri h akkında sürüp giden m ünâkaşalara yol açm ıştır; T ürkçe’miz gün günden sâdeleşm ekte devâm e t­ tikçe, H âşim ’in şiirleri dil bakım ından da, yabancı kelim elerle fazla yüklü olduğu öne sürü lerek tenk id lere uğram ıştır. Onun birkaç şiirini, herhâlde dil yönünden anlaşılır hâle getirm ek için, Behçet K em al Çağlar, m anzûm olarak, yabancı kelim e­ ler yerine T ürkçe’lerini koyarak sâdeleştirm eği denedi. R ah­ m etli Behçet K em al Çağlar rû h ve şiir anlayışı cihetinden Hâ- şim ’le bağdaşam ayacağı gibi, dil ve edebî k ü ltü rce de böyle b ir denem eye hazırlıklı olm adığından bu yolda başarı göstere­ m em iştir; bunlarda, yabancı kelim elerin iyi seçilm eyen T ü rk ­ çe karşılıkları ba’zan m a’nâca da birib irin i tu tm adığı gibi, çok garip m a’nâ verilen m ısrâlar da vardır. Göstereceğim iz b ir tek örnek bile, H âşim ’in O Beîde’sindeki, usançı (veyâ sıkıntı ve bıkkınlığı) anlam ayan (bu acıyı tatm ay an ) nesle tanıdık

(2)

ğiliz (Neslimizde bu acıyı ta tm a y a n yoktur) fikrini, en kısa

yoldan, kelim elerin o yum uşak âhengiyle daha derinden du ­ yuran,

M elali anlam ayan nesle âşinâ değiliz

m ısrâım n,

K aygıdan anlam ıyan kuşağı dost biliriz

hâline getirilm iş olması, bu denem enin m âhiyetini anlatm ağa y e te r sanıyoruz 12!

H âşim ’in aynı şiirinin, B. K. Ç ağlar’ınki gibi yine b ü tü n ü ­ nü, fak at O Belde başlığını değiştirm eksizin Şevket Rado da sâ- d e le ş tirm iş tir13. Bunda, şiirin aslındaki âhenk biraz kaybol­ m uştur. Böyle de olsa, şiirin çok iyi anlaşılm ış olması, bunun en yerinde kelim eler seçilerek anlatılm ası, H âşim ’i h a tırla ta n üslûbu sâdeleştirilm esinden beklenilen faydayı sağlam ıştır. Şevket Rado, O BeZde’nin, «Bugünki nesiller için anlaşılm az ve dolayısıyle okunm az olmuş bu h â rik u ’l-âde şiirin edebiyatım ı­ zın karan lık ların d a derin bir u ykuya dalm asına» gönlü râzı olm adığı için b u işi yaptığını bildiriyor; «Birkaç ay, geceli- gündüzlü uğraşarak, O B elde’yi sadeleştirirken H âşim ’i k ırm a­ mağa, h a ttâ incitm em eğe çalıştığım ı söylemek isterim . Belki, şiirin yüzde-seksenini H âşim ’in yazdığı gibi b ıra k tık tan sonra, anlaşılm az olmuş yüzde-yirm isini aydınlığa çıkarırken, H âşim ’­ in edâsm ı bozm am ağa çalıştığım ı tak d ir edeceğinizi um uyorum . Şübhesiz bu aydınlığa çıkarm a g ayreti sırasında şiirin dokun­ duğum kısım ları zedelenmişse de, kanâatim ce yok olmuş de­ ğildirler» diyor. Şevket Rado, hiçbir şiirinde serbest nazm ı kul- lanm ayışı bakım ından H âşim ’den ayrılır: A kşam , H üzün, B e k ­

leyiş, Sessizlik, Gün Sonu, Gölgeler, v.b. şiirlerine dayanarak,

ele aldığı m evzûları m ücerred, gözle görülem eyen yönleriyle işlemek, o şeyi gözönünde canlandırm a değil, düşündürüp duy­ gulandırarak, âhengin de yardım ıyle anlatm ağa çalışm ak

bakı-12 A h m et H âşim ’d e n b ir çev iri daha: O Ü lke, T ü rk D ili mec., c. ıx., nu. 105, 1 H aziran , 1960, s. 456.

13 B ir Ş iiri S âd eleştirm ek , O B elde, H a y a t T a rih M ecm uası, nu. 6, T em m uz, 1973, s. 8, v.d.

(3)

m m dan H âşim ’i h a tırla tır l4. Şâirim ize, sâdeleştirdiği O B elde’- ye başarı yollarını açan, üslûbunun A hm ed H âşim ’le birleşik bu y an ları olduğunu söyleyebiliriz.

*

Ş âirlerim izin iislûb husûsiyetleri, b aşkalarm m kine hiç ben­ zemeyen, h a ttâ ba’zan yad ırg an an h usûsiyetleri ele alınarak yazılan m izahı şiirler, edebiyatım ızda oldukça kab arık sayıda­ dır. B aşta gelen şâirlerim izin, F ikret, Süleym an Nazif, Ziyâ Gökalp, Âkif, M ehmed Emin, v.b. ü slûblarını taklidle m eyda­ na getirilen şiirlerin en canlı örneklerini H alil N ihad Boztepe. Fâzıl Ahmed, İbrâhim A lâaddin, F âru k N âfiz’in verdiğini söy­ leyebiliriz.

Fâzıl Ahm ed Aykaç, Biraz H âşim başlıklı gazelinde, şâiri­ m izin üslûbunu, işlediği fikir, duygu ve hayâller bakım ından yakalam ıştır;

Düşünür, giryelenir karşıda tek bir sarı kandil Çekilir, hicret eder belde-i esrara sevâhil

beytiyle başlayan bu gazelin, sonundaki ta rih te n 1913 M artı’n- da yazıldığı a n la ş ılır15.

H âşim ’in en m eşhur şiirlerinden olan Piyâle, yanılm ıyor­ sak, önce 1922’de, Dergâh m ecm uasında basılm ıştır 16. Bu şiirini kendisinin de çok beğendiği, şiir kitab ın a bu adı koym asından, kitabın ın ilk şiiri olarak y e r verm esinden anlaşılır. Piyâle’nin nazım şekli bakım ından aynı olan Çorba, «Ahmed H âşim Bey’in nefis Piyâle m anzûm esine naziredir» notu verilerek, K a rta l ta k ­ ma adıyla y a y ım la n m ış tır17. Bu m ahlasın kim tarafın d an

kul-14 B u v.b. şiirle ri için, Ş ev k et R ad o ’n u n Şiirler adlı k ita b ın a b a k ıla b ilir (İst., 1970, D oğan K ard e ş M a tb aa cılık S an ây ii A.Ş. B a

-' (IA 9 U 1 IS

15 F âzıl A hm ed, Hitabeler, Şiirler, H icivler ve şâire, İst., 1934, Akşam K ita p h ân e si, s. 76.

16 Yıl ı., c. ıı., nu. 24, 5 N isan, 1338/1922.

17 Açık Söz gzt., y ıl 4, nu. 672, 3 K ân û n ısân ı, 1339/3 Ocak,, 1923. Bu n a z iren in , A h m ed H âşim ’in Piyâle ad lı k ita b ı h en ü z y a y ım ­ la n m a d a n (Piyâle, İst., 1926, İlh â m î— F ev zi M atbaası; Piyâle, Yeni T a b ’ı, İst., 1928, M uallim A h m ed H âlid ve İk b â l K ita p h â n e le ri), P i­ yâle ad lı şiirin Dergâh n e ş rin d e n so n ra n eşre d ild iğ i an laşılır.

(4)

lanıldığm ı henüz tesb it edebilm iş değiliz. Ş iirin m etninde ge­ çen Doğan Bey ile, Şahin adları görülüyor; Çorba’nın neşredil- diği A ç ık Söz gazetesinde h e r ikisinin şiirleri vardır. Doğan’ın, A kagündüz’ün m ahlası olduğunu, birçok ip-uçlarına dayanarak tesbit ettik; Şâhin ile kim in kasdedildiğini henüz bilmiyoruz. Bu güzel, m izâhî nazirenin daha iyi kıym etlendirilebilm esi için,

Piyâle m etninin neşrini de faydalı bulduk:

P 1 Y Â L E

K a ra o sm a n -z â d e C âvide H a n ım e fe n d i’y e

Zannetm e ki güldür, ne de lâle, Â te ş doludur, tu tm a yanarsın Karşında şu gülgûn piyâle!

İçm işti F uzuli hu alevden, D üşm üştü bu iksir ile M ecnûn Şi’rin sana anlattığı hâle.. Y a n m a kta bu sâgardan içenler, D oldurm uş onun’çün şeb-i aşkı Baştan başa efgân ile nâle.. Â te ş doludur, tu tm a yanarsın Karşında şu gülgûn piyâle..

Ç O R B A

Z annetm e ki göldür, ne de deryâ, Â te ş doludur, ta tm a yanarsın, Karşunda şu bir tas dolu çorba! İçm işti Doğan B ey bu alevden, D üşm üştü bu iksir ile Şâhin Tıbbın sana anlattığı hâle.. Y a tm a k ta bu tasdan hep içenler D oldurtm uş onun’çün çülebina 18 Y aştan yaşa hindi ile dolma

18 B u k elim e Açık Söz g azetesin d e şek lin d e y a z

ıl-* ıl-* ıl-* V

(5)

 te ş doludur, tu tm a yanarsın D estim de şu bir tas dolu çorba

Hâşim, Piyâle adlı k itabın ın başında yer alan Şiir H a k k ın ­

da ba’zı M ülâhazalar 19 başlıklı yazısında, senbolist b ir şâir gö­

rüşüyle bu yoldaki düşüncelerini etraflıca anlatırken, «Şiirde m a’nâdan ne kasdedildiğini» bilm ediğini, vu zû h ’un, b ir başka deyişle m a’nâda açıklığın «esere â it olduğu kad ar okuyanın da zekâ ve rû h u n a âit» m es’elelerden b iri olduğunu, «en güzel şiirler m a’nâların ı k â ri’in hayâlinden alan şiirlerdir» düşünce­ sinde b ulunduğunu da yazm ıştır. Bu şiir anlayışı dolayısıyle, y u k arıy a aldığım ız Piyâle’sinde m a’nâca açıklık aranılam az; aşkın, şiirin rû hum uzdaki te ’sirlerini, uyandırdığı duyguları sezdirm eğe çalışm ıştır. H âşim ’in bu kendine öz yanları, Piyâle naziresinde, b u n lara aykırı yönden ele alınm ıştır: Piyâleye karşı, içindeki çorbanın sıcaklığını m addeten hissettiğim iz tas; bundan fazla içm enin sıhhî te ’sirleri.. Bu m izâhî şiiri başarılı kılan, asıl adını gizleyen şâirim iz K a rta l’ın, H âşim ’in belli-başlı üslûb husûsiyetlerini çok iyi yakalam ış olm asıdır.

E debiyatım ızın h e r devrine â it m ühim şahsiyetlerin üslûb husûsiyetlerini canlandıran, onlar hakkındaki araştırm alard a gözönüne alınm ayan m izâhî epeyi şiirlerim iz vardır. O nların ü slûblarm ı çok iyi anlatıp can land ıran bu gibi şiirlerin b ir y a­ na bırakılm am ası gerekli olduğuna dikkati çekm ek için, Piyâ-

le’ye karşı Çorba naziresiyle b un u n b ir örneğini verm eğe ça­

lıştık.

A nkara — 24 Şubat, 1977

ta h ta s ın d a n y a p ıla n saplı k a b m a ’n â s ın a g elen çülek kelim esi, b u n u n çüleke, çülepe şe k ille ri de v a r d ır (D erlem e Sözlüğü, c. ııı., T ü rk Dil K u ru m u Y ay ın ları, A n k a ra , 1968, T ü rk T a rih K u ru m u B asım evi, s. 1307). Çülebine, k âfiy e zo ru ile çülebina şe k lin d e yazılm ış, çam tah ­ tasından yapılan saplı kabına a n la m ın d a o labilir.

19 H âşim ’in, şiird e m a ’nâ, v u z u h b a k ım ın d a n u ğ ra d ığ ı te n k id - le r ü ze rin e yazdığı Şiir Hakkında ba’zı Mülâhazalar, P iyâle’den ö n ­ ce D ergâh m ecm u asın a, e n çok b a ş k ısım la rı fa rk lı o la ra k , M usâ- habe — Şiirde Ma’nâ b aşlığ ıy la y a y ım la n m ıştır (Yıl 1, c. ı., n u . 8, 5 A ğustos, 1337/1921).

51

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği T a h a T o ra s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Wassily Leontief bir ülke veya bölge ekonomisinin farkl¬sektörlerini göz önüne alarak, üretim sürecinde her bir sektörün birim de¼ ger üretimi için di¼ ger

Çünkü de- min de söylediğim gibi şuurun tenkidi onun için daima hazırdır... Şuurumuzu tırnıalıyacak hatalarım görmemek için sarhoş olmaktan başka çare

Evasıt- ı Zilkade sene 201 Leh tüccarından Brekes Garbaroviç nam tâcir bir nefer müste’ men hidmetkârıyla li- ecli’ t- ticare Deraliyye’ den berren Belgrad tarikiyle

64) Komisyon, daha başka mevzu gruplarının, ve başka şekillerde tertiplenen programların ayni derecede faydalı olabileceklerini, ve bu vasıtayla, Yüksek Kurs için ihzarı

için değil tabiatin güzel olması dolayısile tetkikle- rinden zevk aldığı için giriştiğini söyler.. Bediî noktai nazar isbata ve kat'î bir ölçüye is-

Avrupa mimarları; yukarıda söylediğim gibi son bir kaç senedenberi evvelâ nazariye şeklinde o- lan pasif korunma işini kanun, nizamname ve ta- limatname şekline konulmasından

(Mustafa III.

(Ka'riye camii); Büyük Ayasofya gibi bazilika şeklinden başlıyarak ilk inşa tarihi milâdî 413 ten sonra Jüstinyen za- manındaki şimdiki Askerî Müzesi olan «Aya İreni» ve