• Sonuç bulunamadı

Mersin`de sosyal değişme ve siyasal katılma (1980-2004)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mersin`de sosyal değişme ve siyasal katılma (1980-2004)"

Copied!
116
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANA BİLİM DALI

MERSİN’DE SOSYAL DEĞİŞME VE SİYASAL

KATILMA (1980-2004)

(Yüksek Lisans Tezi)

Hazırlayan

Tuba İZGİ 034228001004

Danışman

Doç. Dr. Birol AKGÜN

(2)

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1 ÇALIŞMANIN KAPSAMI...3 ÇALIŞMANIN YÖNTEMİ...3 TABLOLAR...i KISALTMALAR...iv ÖZET………..………vıı I. BÖLÜM SOSYAL DEĞİŞME VE SİYASAL KATILMA 1.1. DEĞİŞME VE SOSYAL DEĞİŞME KAVRAMLARI...4

1.1.1. Tanım...4

1.2. SOSYAL DEĞİŞME İLE İLGİLİ KAVRAMLAR...6

1.2.1. Evrim (Tekamül)...6

1.2.2. Sosyal Gelişme...7

1.2.3. İlerleme...7

1.2.4. İnkılap, İhtilal, İsyan...7

1.3. SOSYAL DEĞİŞME’NİN NEDENLERİ...7

1.4. SOSYAL DEĞİŞME’Yİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER...8

1.4.1. Fiziki Çevre Faktörü...8

1.4.2. Teknoloji Faktörü...9

(3)

1.4.4. Biyoloji Faktörü...9

1.4.5. Ekonomi Faktörü...9

1.5. SOSYAL DEĞİŞME’NİN ÖĞELERİ...10

1.6. SOSYAL DEĞİŞME TİPLERİ...10

1.6.1. Serbest Sosyal Değişmeler...11

1.6.2. Zorlama (Müdahale) Yoluyla Değişmeler...11

1.7. SOSYAL DEĞİŞME’NİN BOYUTLARI...12

1.7.1. Sosyal Değişme’nin Dinamiği...12

1.7.2. Değişme’nin Yönü...12

1.8. SOSYAL DEĞİŞME’NİN ENGELLERİ...12

1.9. SOSYAL DEĞİŞME KURAMLARI...13

1.9.1. Evrim Kuramcıları...13

1.9.2. Çatışmacı Kuram...14

1.9.3. Fonksyonalist Kuram...14

1.10. SOSYAL DEĞİŞME VE MODERNLEŞME...14

1.11. GÜNÜMÜZDE SOSYAL DEĞİŞME...15

1.12. KATILMA VE SİYASAL KATILMA KAVRAMLARI...16

1.12.1. Tanım...16

1.12.2. İşlevi, Biçimi, Düzeyi ve Kapsamı...17

1.13. SİYASAL KATILMANIN SAİKLERİ (NEDENLERİ)...19

(4)

1.15. KATILMA’NIN BİREYSEL VE TOPLUMSAL İŞLEVLERİ...22

1. 16. SİYASAL KATILMA VE SİYASAL KAYNAKLAR...23

1.16.1. Yaş ve Cinsiyet...24

1.16.2. Eğitim...25

1.16.3. Kentleşme...25

1.16.4. Meslek...25

1.16.5. Kitle İletişim Araçlarını İzleme...26

1.16.6. Örgüt Üyeliği...26

1.16.7.Gelir...26

1.17. SİYASAL KATILMA VE SİYASAL SİSTEM...26

1.18. SİYASAL KATILMA VE SİYASAL YABANCILAŞMA...28

1.19. SİYASAL KATILMA’NIN TOPLUMSAL BOYUTU...28

II. BÖLÜM MERSİN İLİ’NDEKİ SOSYAL YAPI DEĞİŞMELERİ VE GÖÇ SORUNU 2. 1. MERSİN İLİ’NİN TARİHİ VE COĞRAFİ KONUMU...30

2.1.1. Tarih...30

2.1.2. Coğrafi Konumu...31

2.2. MERSİN’İN SOSYAL YAPISI VE SOSYO - EKONOMİK GELİŞMİŞLİĞİ...31

2.2.1. Nüfus...32

(5)

2.2.3. Turizm...33

2.2.4. Milli Gelir...33

2.3. SOSYO - EKONOMİK GELİŞMİŞLİK DÜZEYİ...34

2. 4. SİYASİ VE İDARİ YAPISI...35

2.5. GÖÇ NEDİR ?...36

2.5.1. Kavram Ve Tanım...36

2.5.2. Göç Nedenleri Ve Türleri...37

2.5.3. Kentleşme, Kente Uyum ve Göç...38

2.6. GÖÇ VE SOSYAL DEĞİŞME...39

2.7. GÖÇ VE DOĞU – GÜNEYDOĞU ANADOLU...39

2.8. MERSİN: KUŞATILMIŞ KENT...41

2.9. 1990’LI YILARDA MERSİN’E YAPILAN GÖÇ...42

III.BÖLÜM MERSİN’DE SOSYAL DEĞİŞME VE GÖÇÜN SEÇMEN TERCİHLERİNE ETKİSİ (1950-2004) 3.1. GİRİŞ...45

3.2. MERSİN İLİ’NDE GENEL (MİLLETVEKİLİ) SEÇİMLER...46

3.2.1. 1945-1960 Arası Dönem (1950, 1954 ve 1957 Seçimleri)...46

a. 14 Mayıs 1950 Genel Seçimi...46

b. 2 Mayıs 1954 Genel Seçimi...48

(6)

3.2.2. 1960 – 1980 Arası Dönem (1961, 1965, 1969, 1973 Ve 1977 Seçimleri)...50

a. 15 Ekim 1961 Genel Seçimleri...50

b. 10 Ekim 1965 Genel Seçimleri...51

c. 12 Ekim 1969 Genel Seçimi...52

d. 14 Ekim 1973 Genel Seçimi...53

e. 5 Haziran 1977 Seçimi...54

3.2.3. 1980 Ve Sonrası Dönem (1983, 1987, 1991, 1995, 1999 ve 2002 Seçimleri)..56

a. 6 Kasım 1983 Genel Seçimi...57

b. 29 Kasım 1987 Genel Seçimi...58

c. 20 Ekim 1991 Genel Seçimi...60

d. 24 Aralık 1995 Genel Seçimi...61

e. 18 Nisan 1999 Genel Seçimi...63

f. 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri...65

3.3. YEREL SEÇİMLER...67

3.3.1. 1950 – 1960 Arası Dönem (1950 Seçimi)...67

a. 1950 Yerel Seçimi...68

3.3.2. 1960 – 1980 Arası Dönem (1963, 1968, 1973, Ve 1977 Seçimleri)...69

a. 17 Kasım 1963 Yerel Seçimi...69

b. 2 Haziran 1968 Yerel Seçimi...71

c. 9 Aralık 1973 Yerel Seçimi...72

(7)

3.3.3. 1980 Ve Sonrası Dönem (1984, 1989, 1994, 1999 Ve 2004 Seçimleri)...75

a. 25 Mart 1984 Yerel Seçimi...76

b. 26 Mart 1989 Yerel Seçimi...78

c. 27 Mart 1994 Yerel Seçimi...79

d. 18 Nisan 1999 Yerel Seçimi...82

e. 28 Mart 2004 Yerel Seçimi...84

GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ...88

ÖNERİLER...90

(8)

TABLOLAR

Tablo 2.1. : Nüfus Ve Nüfus Artış Hızı (Türkiye-Mersin)...32

Tablo 2.2. : 2003 Yılı İtibariyle Mersin’de Tarım Ve Ormancılık...33

Tablo 2.3. : Cari Fiyatlarla TL Cinsinden Kişi Başına Düşen GSYİH...34

Tablo 2.4. : Cari Fiyatlarla Dolar Cinsinden Kişi Başına Düşen GSYİH...34

Tablo 2.5. : 1970’ten – 1990 Yılına Kadar Mersin’de Göç...43

Tablo 2.6. : Mersin İli’nin Nüfus Ve İşsizlik Oranları...44

Tablo 3.1.: 14 Mayıs 1950 Genel Seçimleri Hakkındaki Seçmen Bilgileri...47

Tablo 3.2.: Oyların Partilere Göre Dağılımı Ve Milletvekili Sayısı (1950)...47

Tablo 3.3.: 2 Mayıs 1954 Genel Seçimi Seçmen Bilgileri...48

Tablo 3.4. : Oyların Partilere Göre Dağılımı ve Milletvekili Sayısı (1954)...48

Tablo 3.5.: 27 Ekim 1957 Genel Seçimi Seçmen Bilgileri...49

Tablo 3.6. : Oyların Partilere Göre Dağılımı ve Milletvekili Sayısı (1957)...49

Tablo 3.7.: 15 Ekim 1961 Genel Seçimleri Seçmen Bilgileri...50

Tablo 3.8. : Oyların Partilere Göre Dağılımı ve Milletvekili Sayısı (1961)...51

Tablo 3.9.: 10 Ekim 1965 Genel Seçimleri Seçmen Bilgileri...51

Tablo 3.10. : Oyların Partilere Göre Dağılımı Ve Milletvekili Sayısı (1965)...52

Tablo 3.11.: 12 Ekim 1969 Genel Seçimi Seçmen Bilgileri...53

Tablo 3.12. : Oyların Partilere Göre Dağılımı Ve Milletvekili Sayısı (1969)...54

Tablo 3.13.: 14 Ekim 1973 Genel Seçimi Seçmen Bilgileri...55

(9)

Tablo 3.15.: 5 Haziran 1977 Seçimi Seçmen Bilgileri...55

Tablo 3.16. : Oyların Partilere Göre Dağılımı Ve Milletvekili Sayısı (1977)...55

Tablo 3.17.: 6 Kasım 1983 Genel Seçimi Seçmen Bilgileri...58

Tablo 3.18. : Oyların Partilere Göre Dağılımı Ve Milletvekili Sayısı (1983)...58

Tablo 3.19.: 29 Kasım 1987 Genel Seçimi Seçmen Bilgileri...59

Tablo 3.20. : Oyların Partilere Göre Dağılımı Ve Milletvekili Sayıları (1987)...59

Tablo 3.21.: 20 Ekim 1991 Genel Seçimi Seçmen Bilgileri...60

Tablo 3.22. : Oyların Partilere Göre Dağılımı Ve Milletvekili Sayısı (1991)...61

Tablo 3.23.: 24 Aralık 1995 Genel Seçimi Seçmen Bilgileri...61

Tablo 3.24. : Oyların Partilere Göre Dağılımı Ve Milletvekili Sayısı (1995)...62

Tablo 3.25.: 18 Nisan 1999 Genel Seçimi Seçmen Bilgileri...63

Tablo 3.26.: Oyların Partilere Göre Dağılımı Ve Milletvekili Sayısı (1999)...64

Tablo 3.27.: 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri Seçmen Bilgileri...65

Tablo 3.28. : Oyların Partilere Göre Dağılımı Ve Milletvekili Sayısı (2002)...66

Tablo 3.29.: 1950 Yerel Seçimi Seçmen Bilgileri...68

Tablo 3.30.: Partilerin Oy Dağılım Ve Oranları (1950)...68

Tablo 3.31.: 17 Kasım 1963 Yerel Seçimi Seçmen Bilgileri...71

Tablo 3.32.: Partilerin Oy Dağılım Ve Oranları (1963)...72

Tablo 3.33.: 9 Aralık 1973 Yerel Seçimi Seçmen Bilgileri...73

Tablo 3.34. : Partilerin Oy Dağılımı Ve Oranı (1973)...73

(10)

Tablo 3.36. : Partilerin Oy Dağılımı Ve Oranı (1977)...74

Tablo 3.37.: 25 Mart 1984 Yerel Seçimi Seçmen Bilgileri...76

Tablo 3.38 : Partilerin Oy Dağılımı ve Oranı (1984)...76

Tablo 3.39.: 26 Mart 1989 Yerel Seçimi Seçmen Bilgileri...78

Tablo 3.40. : Partilerin Oy Dağılımı Ve Oranı (1989)...78

Tablo 3.41.: 27 Mart 1994 Yerel Seçimi Seçmen Bilgileri...80

Tablo 3.42 : Partilerin Oy Dağılımı Ve Oy Oranı (1994)...80

Tablo 3.43.: 18 Nisan 1999 Yerel Seçimi Seçmen Bilgileri...82

Tablo 3.44. : Partilerin Aldıkları Oy ve Oranı (1999)...83

Tablo 3.45.: 28 Mart 2004 Yerel Seçimi Seçmen Bilgileri...85

(11)

KISALTMALAR ABD: Amerika Birleşik Devletleri

AKP: Adalet Ve Kalkınma Partisi ANAP: Anavatan Partisi

AP: Adalet Partisi

BBP: Büyük Birlik Partisi BĞMZ: Bağımsız

BTP: Bağımsız Türkiye Partisi CGP: Cumhuriyetçi Güven Partisi CHP: Cumhuriyet Halk Partisi

CKMP: Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi CMP: Cumhuriyetçi Millet Partisi

DAO: Devlet Arşivleri Ofisi DBP: Demokrasi Ve Barış Partisi DEP: Demokrasi Partisi

DİE: Devlet İstatistik Enstitüsü DP: Demokrat Parti

DSP: Demokratik Sol Parti DTP: Demokratik Toplum Partisi DYP: Doğru Yol Partisi

(12)

EMEP: Emeğin Partisi FP: Fazilet Partisi

GAP: Güneydoğu Anadolu Projesi GP: Genç Parti

GSYİH: Gayri Safi Yurt İçi Hasıla HADEP: Halkın Demokrasi Partisi HEP: Halkın Emek Partisi

HP: Hürriyet (Halkçı) Partisi IDP: Islahatçı Demokrasi Partisi İP: İşçi Partisi

KP: Komünist Parti

LDP: Liberal Demokrat Parti MBK: Milli Birlik Komitesi MÇP: Milliyetçi Çalışma Partisi MDP: Milliyetçi Demokrasi Partisi MHP: Milliyetçi Hareket Partisi MP: Millet Partisi

MSP: Milli Selamet Partisi

MTSO: Mersin Ticaret Ve Sanayi Odası ÖDP: Özgürlük Ve Dayanışma Partisi PKK: Partiye Karkerên Kurdistan

(13)

RP: Refah Partisi

SHP: Sosyal Demokrat Halkçı Parti SİP: Sosyalist İktidar Partisi

SP: Saadet Partisi

TBMM: Türkiye Büyük Millet Meclisi TBP: Türkiye Birlik Partisi

TİP: Türkiye İşçi Partisi

TKP: Türkiye Komünist Partisi TL: Türk Lirası

YDH: Yeni Demokrasi Hareketi YDP: Yeniden Doğuş Partisi YTP: Yeni Türkiye Partisi YP: Yeni(Yurt) Parti

(14)

ÖZET

Bu çalışmada, 1980 sonrası Mersin ilinde yaşanan yoğun sosyal değişme süreci ve bunun siyasal katılma ve seçmen tercihlerine yansıması incelenmektedir. Özellikle 1990 yılından sonra Mersin’e yapılan göçün şehrin sosyal değişimini ve siyasal katılımını ne yönde etkilediği araştırılmıştır.

Mersin özellikle 1990’lı yıllardan sonra aldığı göçle ciddi bir sosyal değişim süreci geçirmiştir. Bu da hem siyasal hem de günlük toplumsal hayata yansımıştır.Sonuçta Mersin’e yapılan göç, şehrin sosyal yapısını değiştirmekte dolayısıyla halkın siyasi tercih ve tutumlarını da değiştirmesine neden olmuş, son on yılda yapılan seçimlerde de partiler arası rekabeti ve politik dengeleri etkilemiştir. ABSTRACT

This study examines intensive social exchange and its implication for political participation and electoral preferences in Mersin province 1980s. Here we have especially tried to analyze how immigration affected and conditioned the city’s social exchange and political participation trends. Since after the 1990s immigration has creted new social problems and thus it reflected in both political and daily social life. Consequently, the new immigrant groups in Mersin changed the city’s social structure, political preferences and political party competiıon in gneral and local elections in the last decade.

(15)

GİRİŞ

“Değişme, her toplumun temel bir karakteristiğidir. Toplumlar kültürlerini gelecek nesillere değiştirerek aktarırlar.”1 Böylelikle, farklılaşan yaşam standartlarına çoğu insan uyum sağlamıştır.

Değişme aynı yerde kalan bir süreç değildir. Aksine, değişme yeni ihtiyaçları ortaya çıkarmakta, bu ihtiyaçlarda yeniden değişmeleri meydana getirmiştir.2

“Değişme aslında hiçbir istikameti ifade etmeyen bir tabirdir.”3 Bütün toplumlar sürekli değişim içindedir. Önceki bir durum ya da varoluş tarzındaki çeşitlemelere de değişme denmektedir.4

“Değişme her yer ve zamanda görülen bir şeydir. Değişme sözcüğü belirli bir zaman süresinde herhangi bir şeyde gözlenen farklılaşmayı ifade eder. Sosyal değişim ise, yerleşmiş insanlar arası ilişki şekilleri ile davranış standartlarındaki farklılaşmaları ifade eder.”5

Sosyal değişme, toplumsal ilişkilerde, kurumlarda ve yapıda belirli bir durumdan veya varlık biçimden bir başka durum veya varlık biçimine geçiş olarak da tanımlanabilir.6 Yani sosyal değişme; çeşitli faktörlerin birbiri üzerine etkisi sonucu oluşan karmaşık bir sürecin verimidir.7 “Siyasal katılma ise, her şeyden önce bir siyasal davranıştır. Bu bakımdan da insan davranışlarının tâbi olduğu genel düzene uygun işler.”8 Siyasal katılma dar anlamda seçimlere katılma anlamına gelirken, geniş anlamda ise, tüm siyasal karar alma sürecine katılımı ifade eder.

“Göç deyince farklı fiziki, ekonomik, siyasal, sosyal ya da kültürel ortamdan bir diğerine gidiş (geliş); göçmen deyince de bu harekete katılan kişi ya da grup akla

1 Özkalp, Enver, Sosyoloji, Anadolu Üniversitesi Yayın No: 606 AFÖ Yayın No: 300, Eskişehir, 1997,

s.220

2 Dönmezer, Sulhi, Toplumbilim, Beta Yayın, İstanbul, 1994, s.414 3 Bilgiseven, Amiran, Genel Sosyoloji, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1995, s.266

4 Fichter, Joseph, Sosyoloji Nedir?, Çev: Nilgün Çelebi, Attila Kitabevi, Ankara, 1996, s.166 5 Lundberg, George A., Clarence C. Schrag, Otto N. Larsen, Sosyoloji Cilt: II, Çev: Özer Ozankaya,

Ülker Gürkan, Türk Siyasi İlimler Derneği Yayını No: 20, Ankara, 1970, s.289

6 Tan, E. Mine, Toplumbilimine Giriş, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları No: 97, Ankara,

1981, s.102

7 Dönmezer, Sulhi, Sosyoloji, İ.İ.T.İ.A Nihâd Sâyâr Yayın ve Yardım Vakfı Yayınları No: 299/526,

(16)

gelmektedir.”9

Genel bir ifadeyle göç, kişilerin hayatlarını başka bir coğrafi mekanda gerçekleştirmek üzere yer değiştirmelerine denmektedir.10 Kırsal kesimlerden kentsel kesimlere göç eden insanların göç etme nedenlerinin başında ekonomik nedenler (işsizlik, topraksızlık gibi) ile siyasal nedenler (terör, can güvenliği gibi) gelmektedir.

Mersin son yıllarda yoğun bir göçle karşı karşıya kalmıştır. Özellikle 1990’lı yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinden ekonomik ve güvenlik nedenlerinden ötürü göç eden insanlar bu şehre yerleşmişlerdir.

“1990’lı yıllar göç insanlarının Mersin siyaset sahnesinde kendini hissettirdiği ve giderek yönetime katıldığı yıllar olmuştur. Büyük umutlarla Mersin’e gelen göç insanları, kentin kenarlarına yerleşmek zorunda kaldılar. Üretmeyen ve çarpık gelişen kent ekonomisi ile sosyal yaşamıyla bütünleşemeyen göç insanları, kendilerini ifade etmenin tek yolu olarak siyaseti gördüler. Hemen her partide organize olan göç insanları, sosyal ve kültürel yaşamdaki parçanılmışlığı (alt kimlik) siyasi partilerin içine de taşıdılar. Hemen her parti içinde, yerli-yabancı ikileminin ağırlıklı olarak gündeme gelmesi bu yıllarda olmuştur. Ayrıca çeşitli siyasi partilerin üst düzey yöneticilerinin Mersin’den çıkmasının nedeni de göç insanlarının siyasileşmesi ya da Mersin’in genel olarak siyasileşmesi ile doğrudan ilişkilidir. Yani Mersin siyasetinin Türkiye çapında önemli siyasiler yetiştirmesinin nedeni budur.”11

Sonuçta göç ve sosyal hareketler, sosyo-kültürel ve ekonomik yönleri olan sosyal değişmeye sebep olan ve bu değişmeye hız kazandıran olgulardır. Diğer yandan sosyal değişmede, hem göçe hem de sosyal hareketlere yol açabilmektedir.12

Özetle, Mersin’e yapılan göç, şehrin sosyal yapısını değiştirmekte dolayısıyla 8 Baykal, Deniz, Siyasal Katılma, A.Ü.S.B.F. Yayınları, No: 302, Ankara, 1970, s.38

9 Gümüş, Adnan, “Göç, Din Ve Asimilasyon”, II. Ulusal Sosyoloji Kongresi “Toplum ve Göç”,

Ankara, 1997, s.243

10 Sağır, Meral, “Sivas’ta Kentleşme İşsizlik Ve Göç”, II. Ulusal Sosyoloji Kongresi “Toplum ve Göç”,

Ankara, 1997, s.379

11 Turgut, Mirza, “Göçler Ve Mersin Tarihi-6 ”, http://www.ufukturu.net.15.560.html, (02.02.2005) 12 Durugönül, Esma, “Sosyal Değişme Göç Ve Sosyal Hareketler”, II. Ulusal Sosyoloji Kongresi ‘Toplum Ve Göç’, Ankara, 1997, s.289

(17)

halkın siyasi tercih ve tutumlarında da değişimler göstermesine neden olmuştur. ÇALIŞMANIN KAPSAMI

Çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde sosyal değişme ve siyasal katılma kavramları üzerinde durulmakta, bunların nedenleri ve öğelerinden bahsedilmektedir. Ayrıca günümüzde sosyal değişmenin nasıl olduğundan ve sosyal değişme ile siyasal katılma arasındaki ilişkiden söz edilmektedir. Son olarak da siyasal katılmanın sosyal boyutundan bahsedilip konuya açıklık getirilmektedir.

İkinci bölümde ise, Mersin ilindeki sosyal yapı değişmeleri ve göç sorunu ele alınmaktadır. Öncelikle Mersin’in tarihi ve coğrafi bakımdan durumu ele alınmakta daha sonra ilin sosyal yapısı ve sosyo-ekonomik gelişimi ayrıca siyasi ve idari yapısı hakkında bilgi verilmektedir. Ardından göç kavramı ve nedenlerinden bahsedilmektedir. Ayrıca göç ve sosyal değişme arasındaki ilişki ve Mersin iline yönelik göçün sebepleri ve sonuçları hakkında da açıklama getirilmektedir.

Üçüncü bölümde ise, çok partili dönemden günümüze değin Mersin’deki seçim sonuçları incelenerek Mersin halkının siyasal tercihleri ve tutumları incelenmektedir. Bu bölüm kendi arasında üç kısma ayrılmıştır. İlk kısmı 1945- 1960 arası dönem, ikinci kısmı 1960 - 1980 arası dönem ve son kısmı da 1980 ve sonrası dönem oluşturmaktadır.

ÇALIŞMANIN YÖNTEMİ

Bu çalışma, Mersin ilinde meydana gelen sosyal değişme ve siyasal katılma konusunu temel almaktadır. Özellikle Mersin için önemli bir sorun haline gelen göç konusu ve bunun neticesinde meydana gelen sosyal ve siyasal değişmeler üzerinde durulmaktadır.

Konuya ilişkin kaynak çalışmasında ise kitap, tez, gazete ve elektronik ortamdan elde edilen verilerden faydalanılmıştır.

(18)

I. BÖLÜM

SOSYAL DEĞİŞME VE SİYASAL KATILMA 1.1. DEĞİŞME VE SOSYAL DEĞİŞME KAVRAMLARI

1.1.1. Tanım

“Değişme; bir halden başka hale dönüşmek veya eskinin yerini yeniye terk etmesi ve başkalaşım olayıdır.”13

Değişme her insan toplumunun temel karakteristiğidir. Herakleitos; “Değişmeyen tek şey değişmedir. Ancak değişme hızı toplumdan topluma değişiktir. Gelenekçi toplumlarda değişme vardır, fakat çok ağır biçimde cereyan etmektedir. Yoksa tamamıyla durağan (statik) bir toplum yoktur. Buna karşılık bazı toplumlarda, mesela şehir toplumlarında değişiklik çok hızlı olarak gerçekleşmektedir”diye ifade etmiştir.14

Ayrıca Herakleitos “organizmanın doğumundan ölümüne, kişilik gelişimine, atomun parçalanmasına değin her şey yoğun bir değişme temposu içindedir. Bireyler gibi içinde yaşadığımız toplumlar da değişir” demektedir.15

“Değişme bir süreç içinde ortaya çıkmaktadır. Sosyal değişmenin ilerleyebilmesi için bir süreye ihtiyaç vardır. Çünkü, değişmeyi doğuran bütün sosyal kuvvetlerin daimi olarak aynı yönde etkili olabilmeleri ve aynı neticeyi verebilmeleri zordur. Bazı köylerimizde, bugün bazı dayanıklı tüketim malları kullanılıyor (tv, teyp-radyo, buzdolabı, çamaşır makinesi…. vb.) işbölümü gereği fırına, terziye, kasaba ve berbere, bakkala rastlanıyorsa, bu belirli bir süreç içinde olmuştur.”16 Yani değişimden söz edildiğinde mutlaka zamandan da söz ediliyordur. Değişimi zamanın dışında ya da zamanı değişimin dışında düşünmek mümkün değildir. Çünkü değişim zaman içinde oluşmuştur.

İnsan her şeyin zamanla değiştiği inancına sahiptir. Her an, zaman içinde yeni bir an, her gün yeni bir gündür.17

İnsanlara ve oluşturdukları yaşam düzenlerine ise “toplum” diyoruz. Toplumun ne olduğu değil, ne tür temel özellikleri taşıdığı önemlidir. Toplum değişir, toplumlar hiçbir zaman durağan değildirler. Değişmenin içsel ve dışsal dinamikleri vardır ama

13 İşçi, Metin, Sosyal Yapı Ve Sosyal Değişme, Der Yayınları:260, İstanbul, 2000, s.55 14 Dönmezer, Sulhi, Toplumbilim.., s.40

15 Özkalp, Sosyoloji.., s.215

16 Erkal, E. Mustafa, Sosyoloji El Kitabı, K.Ü.İ.İ.B.F. Yayınları Genel Yayın NR:2 Fakülte NR:1,

Trabzon, 1982, s.118

(19)

mutlaka toplumlar değişirler. Toplumlar değişirken de öyle bölük pörçük değişmezler. Değişirken büyük olasılıkla toplumun hangi özellikleri değişirse diğer özellikleri ile beraber zincirleme reaksiyona girerek öbür taraflarını da değiştirirler. Yani toplum hem bir bütündür, hem de bu bütün sürekli olarak değişmektedir, değişirken de kendisini yeniden düzenler, yeniden bir bütün haline gelir.”18

Toplumun, sosyal değişimin, toplum ve sosyal değişim ilişkisinin tabiatı gereği değişmeyen bir toplum düşünmek imkansızdır. İnsanlar, karşılıklı ve sürekli etkileşimler sonucu zamanla yeni değerler, yeni normlar ve yeni yönetim şekilleri oluşturmuşlardır.

Sosyal değişim, değişim kelimesinde de olduğu gibi, zaman içinde gerçekleşir. Böylece, sosyal değişimin de zamana bağlı bir süreç olduğu görülmüştür.

Sosyal değişme, toplumun yapısındaki değişmedir. Toplumun yapısı toplumsal kuramların belirlediği toplumsal ilişkilerden meydana geldiğine göre, değişme ilişkilerin değişmesidir. Sosyal değişme sürecinin altında insanoğlunun bütün birikimi yatar.

“Sosyal değişmeyi, insan-doğa çelişkisinin belirlediği, teknoloji ile, insan-insan çelişkisinin belirlediği ideoloji arasındaki etkileşim biçimlendirir.”19

Toplumsal yapı, kültürel ve siyasal yapıların belirleyicisi olduğuna göre sosyal değişme terimine toplumsal, kültürel ve siyasal alanları kapsayan değişmeyi belirten bir kavram olarak da bakabiliriz. Bu durumda, sosyal değişme her model tarafından kullanılabilecek evrensel bir nitelik taşımaktadır.20 Ayrıca sosyal değişme, bilimsel ve nesnel bir kavram olduğundan iyilik ve kötülük gibi herhangi bir değer yargısı taşımaz.

Sosyal değişmenin bazı tanımları ise şunlardır;

• “Sosyal değişme, toplumu yaşanan ilişkiler bütünüdür. Çünkü, yapılan düşünülen her şey zaman hareketi içindedir.”21

• “Sosyal değişme, insanın kendisi ve çevresini anlayıp, açıklayıp, bilinçli olarak düzenleyebilme olanaklarına artan ölçüde kavuşmakta olduğu çağımızda yaşamın

18 Kıray, B. Mübeccel, Toplumsal Yapı Ve Toplumsal Değişme, Bağlam Yayıncılık, İstanbul, 1999,

s.13

19 Kongar, Emre, Toplumsal Değişme Kuramları Ve Türkiye Gerçeği, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1979,

s.63

20 Kongar, Emre, Toplumsal Değişme, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1972, s.46

(20)

başta gelen gerçekliğidir.22

• “Sosyal değişim yerleşmiş insanlar arası ilişki şekilleri ile davranış standartlarındaki farklılaşmaları ifade eder. Bazı toplumsal ve kültürel değişim şekilleri herkes tarafından bilinmektedir.”23

• “Sosyal değişme en geniş anlamıyla toplumsal yapıda oluşan değişmeleri yani bireyler ve gruplar arasındaki eğreti dengelerdeki değişebilirlikleri yansıtmaktadır.”24

• “Sosyal değişme, toplumun yapısında izlenebilen bir değişmedir. Zaman kesitleri arasında yapılacak bir karşılaştırma, değişmenin mahiyetine ışık tutmaktadır.”25 Sosyal değişme toplumun yaşama kalıplarında meydana gelen değişiklikleri gösterir. Bu değişikliklere içsel yada dışsal, yani bir grubun içindeki ya da dışındaki koşullardan doğan birçok etmen sebep olur.26

1.2. SOSYAL DEĞİŞİMİN ANTOLOJİSİ

Sosyal değişme ile ilgili kavramlar, bir yandan tabiat bilimlerini ilgilendirirken, diğer taraftan felsefi akımlarla ilişkilidirler. Bunlar; tekamül(evrim), sosyal gelişme(inkişaf), ilerleme (terakki), büyüme ve bütünleşmedir.27

1.2.1. Evrim (Tekamül): Kemal kökünden gelen bir kelimedir. Olgunluğa ulaşma anlamına gelir. Cemiyet, değişen bir sosyal teşkilat ve ilişkiler ağı şeklinde oluşmuştur.28

Evrim toplumun kendiliğinden daha iyiye doğru geriye dönülmez fakat yavaş bir değişme sürecidir.29

Charles Darwin’in “Evrim Teorisi” ne göre, canlılar, sürekli olarak değişirler. Bu değişim süreci sürekli ve sistemli olarak yaşanır. Canlılar önceki hallerini bırakıp, biçim değiştirirler.30

“Evrim ve devrim gibi toplumsal, kültürel ve siyasal bilimlerin terminolojisinde

22 Ozankaya, Özer, Toplumbilimine Giriş, A.Ü.S.B.F. Yayınları No:379, Ankara, 1975, s.269 23 Lundberg, Schrag, Larsen, a.g.e., s. 289

24 Tolon, Barlas, Toplum Bilimlerine Giriş, Kalite Matbaası, Ankara, 1975, s.277 25 Erkal, a.g.e., s.117

26 Koening, Samuel, Sosyoloji, Çev: S. Sucu-O. Aykaç, Ütopya Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2000, s.287 27 Yasa, İbrahim, Türkiye’nin Toplumsal Yapısı ve Temel Sorunları, TODAİE No: 136, Ankara, 1973,

s. 31

28 İşçi, a.g.e., s.59 29 a.g.e., s. 60

(21)

kullanılan ifadeler de değişmenin özel şekilleridir.”31 Yani, sosyal değişme evrimden ve devrimden daha genel bir kavramı belirten bir terimdir.

1.2.2. Sosyal Gelişme: Büyüme sadece ekonomik göstergelerdeki gelişmedir. Yani, toplumların kalkınmasını derinden etkileyen çok yönlü değişme ve gelişmelerdir. Sanayileşmiş ve kalkınmış ülkelerin refah seviyesi bunun göstergesidir.32

1.2.3. İlerleme: Tek yönlü ve olumlu şekilde evrimleşmeye ilerleme denir.33 İktisadi yada sosyal büyüme gibi.İlerleme kavramı insanlığın gelişmesine de olumlu katkılar sağlamıştır.

1.2.4. İnkılap, İhtilal, İsyan: İhtilal, Arapça’da, bozulma, karışıklık ve düzensizlik anlamlarına gelir. İnkılap da Arapça’da ıslahat sözcüğüyle eş anlamlıdır. İsyan ise her türden otoriteye “karşı gelme, baş kaldırma, ayaklanma” anlamlarına gelir.34

Böylece, sosyal değişme kavramını tüm değer yargılarından arınmış, her türlü özel durumu kapsayan, bundan dolayı da evrensel ve nesnel olan bilimsel bir kavram olarak da tanımlayabiliriz.

1.3. SOSYAL DEĞİŞME’NİN NEDENLERİ

Sosyal değişmenin sebepleri çok sayıdadır. Yazarlar kendi görüşlerine uygun olarak bu sebepleri ayırımlara tâbi tutmakta ve açıklamaktadırlar.35

“Sosyal değişmenin birçok sebebi olmasına rağmen bunları üç ortak başlık atında toplamak mümkündür:”36

1- Sosyal sistemin içinden kaynaklanan değişme sebepleri: Bu sebeplerin başında değişik düşünce akımları gelmektedir. Yerleşik sosyal sistemlerde menfaat farklılıkları ve ihtilaflar kurumlaşmış barış kuralları ışığında çözümlenir. Sendikaların doğuşu bunun örneklerindendir.

2- Sosyal sistemin ilgili olduğu sosyal ortam: Böyle bir ortamı, kültür değişmeleri sağlamıştır. Eski kültürün, kendisini bazı bakımlardan yenilemesine kombinezon

31 Öztürk, Metin, M. Kemal Coşkun, Sosyoloji, MEB. Yayınları No: 3344, Der Kitapları Dizisi No: 620,

Ankara, 1999, s.204

32 Güneş, Yılmaz, Sosyoloji Dersleri, Denge Yayınları: 58, Alternatif Ders Kitapları Serisi: 3, İstanbul,

1996, s.96

33 İşçi, a.g.e., s.60 34 Güneş, a.g.e., s. 95

35 Öztürk, Coşkun, a.g.e., s.206 36 Dönmezer, Sosyoloji…, s.419

(22)

denir. Bilim dahil bütün kültür alanlarında menfaat yatırımları görülmüştür.

3- Çevrenin etkileri: Sosyal değişmenin meydana gelmesinde toprak erozyonu ile, depremlerin, işgal ve göçlerle, siyasi anlaşmaların büyük rolü vardır. Örneğin; Körfez Krizinde ABD’nin Irak’a dönük askeri hareketi bütün ülkeleri etkilemiştir. Yani değişme olayı, bir taraftan sosyal sistemin varlığını korumak, bir taraftan da kurumları temelinden sarsmak gibi iki faktör arasında seyretmiştir.

Bunlara ilaveten ‘yenilik’ kavramı da sosyal değişmenin temel dinamiği ve itici gücüdür. Yenilik, var olan kültür öğelerinin yeni düzenleniş şeklidir. Yeniliğin planlı şekilde haberdar edilmesinde çeşitli iletişim kanalları ve araçları kullanılır. Bunlar Üniversiteler, Bakanlıklar, Radyo, Televizyon, Gazete, Dergi çeşitli araştırma ve yayın kuruluşlarıdır.37

Sosyal değişmeye neden olan koşullardan bazılarını şöylece özetleyebiliriz: • Ekonomik Gelişme ve Depresyonlar,

• Endüstrileşme, • Şehirleşme, • Savaşlar,

• Turizm Hareketleri, • Doğal Olaylar’dır.

Değişmeyi mümkün kılan şartlar, birbirlerini devamlı olarak tamamlarlar. Bunlar, temelde manevi kültüre dayandıklarından fiziki ve biyolojik çevrenin uygunluğunu zorunlu kılarlar. Böylece sosyal değişmenin gerçekleşmesinde manevi değerler, maddi değerlerden daha büyük bir öneme sahip olmuştur.

1.4. SOSYAL DEĞİŞME’Yİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Sosyal olaylar çok yönlü olduğundan, bu değişmeyi etkileyen faktörler de değişiklik gösterir. Bunlar; fiziki çevre faktörü, teknoloji faktörü, kültür faktörü, nüfus ve biyoloji faktörüdür.38

1.4.1. Fiziki Çevre Faktörü: Çevre, sosyal yapının dış çerçevesini belirtir. Coğrafi şartlardan olan yer altı ve yer üstü zenginlikleri ile göller, denizler ve nehirler insan hayatını etkiler.

Fiziki çevre, insanların yaşadıkları coğrafyadır. Coğrafya yaşamın vazgeçilmez

37 İşçi, a.g.e., s.58

(23)

mekanıdır.39

Le Play ve İbn-i Haldun fiziki çevrenin sosyal değişme üzerindeki etkileri üzerinde durmuşlardır. Le Play, fiziki çevrenin aile yapısı üzerinde etkisi olduğunu ileri sürmüştür. İbn-i Haldun ise, her iklimin kendine özgü bir insan topluluğuna sahip olacağından bahsetmektedir.40

1.4.2. Teknoloji Faktörü: Uygarlığın ana unsuru tekniktir. İnsan emeğinin yerini makine ve aletlerin alması olayına teknik denir. Teknik insan faktörünün bir ürünüdür. Aydınlar sınıfı da yeni tekniklerin gelişmesinde öncülük etmişlerdir. Teknolojideki ilerleme, insan gücü kaynaklarının gelişmişliği ile eş anlamlıdır.41

Teknoloji, insanın doğadaki varlıklara müdahale ederek onlardan faydalanmasıdır. Teknolojinin sağladığı kolaylıklar insanların yaşamlarını, sosyal ilişkilerini, çalışma yöntemlerini ve kültürünü etkilemiştir.42

1.4.3. Kültür Faktörü: Kültür, sosyal değişime yön veren önemli bir faktördür. Bir toplumda sosyal değişimin olumlu şekilde gerçekleşmesi, insanların fiziki çevreyi işleyebilmesi, teknoloji kullanabilmesi, o toplumun sahip olduğu kültürün yaratıcılığına bağlıdır.43

Kültürün bu yaratıcılık özelliği ise, sosyal değişmeyi oluşturan, önemli faktörlerden biri olmasını sağlamıştır.

1.4.4. Biyoloji Faktörü: Sosyal değişmeyi organizmaya benzeten faktördür. Ancak tüm faktörler biyolojik faktörle açıklanamaz. Soy ve ırk özelliklerinin sosyal değişme üzerinde etkileri bulunmaktadır.44

Günümüzde bazen ırk birliği ve soy birliği ile kültür birliği birbirine karıştırılmaktadır. Oysaki, ırk faktörü biyolojik farklılığı belirten bir anlam taşırken, kültür birliği, aynı değerleri paylaşmak ve ortak davranışları ifade etmektir.

1.4.5. Ekonomi Faktörü: Sosyal değişmeyi etkileyen önemli faktörlerden biridir. Ekonomik etkinlikler sonucunda bilim ve teknoloji gelişmekte, fiziksel çevre tekrardan şekillenmektedir. Ekonomik gelişmenin hızlanması ya da yavaşlaması diğer faktörlerle

39 İşçi, a.g.e., s.61 40 Güneş, a.g.e., s.96 41 a.g.e., s. 97 42 Erkal, a.g.e., s.133 43 Okumuş, a.g.e., s.31 44 İşçi, a.g.e., s.64

(24)

birlikte sosyal değişmelerin yönünü de etkilemiştir.45

Sonuç olarak, sosyal değişme, çok etmenli faktörlerin, birbirleriyle etkileşimi içinde gerçekleşir.Ama, her birinin etki dereceleri farklıdır.

1.5. SOSYAL DEĞİŞME’NİN ÖĞELERİ

“Sosyal değişmenin öğelerini günümüzün hızlı değişme içindeki alışılagelmiş toplumlarında izlemek daha açıklayıcı olmaktadır. Şöyle ki;”46

• Tüketim için üretim yapan geri uygulayımlı aile tarımının yerini pazar için üretim yapan makineli tarım almakta,

• Küçük işletmeler yerlerini büyüklere bırakmakta, el zanaatları yerini sanayi dediğimiz mekanik güçle çalışan ve büyük çaplı üretim yapan makine üretimine bırakmakta,

• Ulaştırma ve iletişim yol ve araçları gelişmekte, büyük ölçekli, merkezi yönetimli ulusal toplum ve bunun sonunda geniş bir iç pazar oluşmakta,

• Dinsel eğitim ve dünya görüşünün yerini laik eğitim ve dünya görüşü almakta, • Uluslararası ilişkiler ve uygulayım tarihte daha önce görülmedik ölçülerde

hızlanmakta, dünya küçülmektedir.

Fakat, sosyal değişme olaylarını yeterince anlayabilmek için sadece bunları söylemek yetmemektedir. Çünkü, yaşanılan şekliyle sosyal değişme olayları, bu süreçlerin karşısına çıkıp onları engellemeye yönelik olabilmiştir.

1.6. SOSYAL DEĞİŞME TİPLERİ

Sosyal değişme denince akla, toplumun yapısını oluşturan toplumsal ilişkiler ağının ve bunları belirleyen toplumsal kurumların değişmesi söz konusu olmaktadır.47

Değişme tüm toplumlar için geçerlidir. Değişmeyen bir toplum yapısından ve kurumundan söz edilemez. Ancak, sosyal değişmenin yöntemleri toplumdan topluma farklılıklar gösterir.

45 Öztürk, Coşkun, a.g.e., s.215

46 Ozankaya, Özer, Toplumbilim, Cem Yayınevi, İstanbul, 1994, s.482 47 Tezcan, Mahmut, Sosyolojiye Giriş, Feryal Matbaası, Ankara, 1995, s.170

(25)

Toplumdaki değişmeler bireyin toplumsallaşmasını etkilemektedir.48

Sosyal değişim ne ölçüde rastlantısal, ne ölçüde nedensel, ya da ne ölçüde amaçlı bir değişimdir.49 Bunu saptamak gereklidir.

1.6.1. Serbest Sosyal Değişmeler: Toplumların kendiliğinden ve herhangi bir müdahale almadan değişimini ifade eder. Belli bir yönü yoktur. Planlı programlı olarak oluşturulamazlar. Serbest sosyal değişmede, içten veya dıştan herhangi bir müdahale olmaz.50 Diplomatlar, memurlar, öğrenciler ve gazeteciler bu tipe örnek olarak gösterilmiştir.

Günümüzde çok gelişen, ulaşım ve haberleşme teknolojisinden ötürü, kıtalararası mesafe ortadan kalmış, dünyanın en ücra köşesindeki bir olayın, aynı gün her yerde duyulması sosyal değişimleri hızlandırmıştır.

Eğer bir toplum yabancı kültürün birtakım değerlerini hiçbir zorlama olmadan kabul ediyorsa bu da, serbest toplumsal kültür değişmesine örnek teşkil edecektir.

1.6.2. Zorlama (Müdahale) Yoluyla Değişmeler: Yabancı sömürgeci yönetimlerin ve onların ideolojilerini benimsemiş yönetim kadrolarının, başka ülkelerdeki yenilikleri zora dayanarak kabul etmelerine zorlama yoluyla değişme denir. Örneğin Kanada Hükümetinin, Kızılderililerin Potlaç törenlerini yasaklayarak onların bütün sosyal düzenini sarsması gibi.51

Müdahale yoluyla sosyal değişme iki yolla olur. Bunlar;

a-Demokratik Planlı Değişme: Bir program çerçevesinde sosyal hayatı yönlendirerek yapılan değişmelerdir. Hem bireysel hem de sosyal düzeyde olur. Demokratik planlı kalkınmanın en iyi aracı eğitimdir. Bu konuda eğitim metodu takip edilirse değişmeye doğru ve emin adımlarla yönlenmiş olunur.52

48 Aziz, Aysel, Toplumsallaşma ve Kitlesel İletişim, A.Ü. Basın Yayın Yüksek Okulu Yayınları No: 2,

Ankara, 1982, s.26

49 Bottomore, T.B., Toplumbilim, Çev: Ünsal Oskay, Doğan Yayınevi, Ankara, 1977, s.344 50 Öztürk, Coşkun, a.g.e., s.216

51 İşçi, a.g.e., s.67 52 a.ge., s.68

(26)

Ülkemizde 1960 tarihinde Devlet Planlama Teşkilatı’nın kurulması ile ilgili kanun çıkarılmıştır. Bundan sonra sosyal değişme projelerinin üretilmeleri, kurumsal ve bilimsel bir düzeyde gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.53

b-Baskı Yolu İle Değiştirme : İnsanlarda davranış değişikliği ve bilgi aktarılmasını zorla yapmaya kalkışmaktır. Bunun içinde insanların özgürlüklerini kısıtlayarak demokrasiden uzaklaşmak gerekir. Bu da, milli bütünleşmeye zarar vermiştir.

Baskı yoluyla değiştirme toplumun hem kendi iç dinamiklerince hem de dış etkilerce uygulanabilmiştir.

1.7. SOSYAL DEĞİŞME’NİN BOYUTLARI

1.7.1. Sosyal Değişme’nin Dinamiği: Sosyal değişme kavramındaki insan toplumlarının bütününü biçimlendiren iki temel ilişki veya çelişki yatmaktadır. Birinci temel çelişki insan–doğa çelişkisidir. Bunun sonucunda insan–insan çelişkisi ortaya çıkmaktadır. İnsanlar arası ilişkilerin değişmesi demek olan sosyal değişme, hem üretim ve mülkiyet ilişkisinin değişmesine, hem de anlamların, değerlerin, kuralların değişmesine bağlıdır.54

Sosyal değişme bir bakıma kaçınılmaz ve evrensel bir süreçtir. Toplumdaki her değişme zorunlu olarak bir ilerleme yaratmasa bile, bir hareket ve dönüşüm getirecektir. Bu açıdan toplumlar hiçbir zaman durağan olmamışlardır.55

Sosyal değişmenin hızı, her toplum da ve her dönemde aynı olmamaktadır. Ayrıca, değişme hızı bazı dönemler de hızlı, bazı dönemlerde ise yok denecek kadar az olmuştur.

Sosyal değişmenin hızı ise birden fazla değişkene bağlıdır. Örneğin, bir ülkede sanayileşme hızı ilerlemişse bunun yanında eğitim yerinde sayıyor, hatta gerilemişse işte o zaman da bir boşluk doğmaktadır.

1.7.2. Değişme’nin Yönü: Kavram olarak değişme tek yönlü bir anlam değil çok yönlü anlamı ifade eder. Sosyal gelişme ve sosyal ilerleme gibi kavramlar sosyal değişmenin tek yönünü yani ilerleme yönünü gösterirler.56 Halbuki sosyal değişme değer yargısı taşımayan bir kavramdır. O temel alınan duruma göre farklılaşmayı belirtir.

53 Öztürk, Coşkun, a.g.e., s.218

54 Kongar, Toplumsal Değişme Kuramları…., s.24

55 Tolon, Barlas, Sosyoloji, Adım Yayıncılık: 23, Ankara, 1993 56 Erkul, Ürper, a.g.e., s.172

(27)

Sosyal değişme hem bir sosyal olay hem de bir sosyal olgudur. Bütün sosyal olay ve olgular gibi, değişme de sosyal bilimlerin inceleme konusudur.57

1.8. SOSYAL DEĞİŞME’NİN ENGELLERİ

İcat veya keşif yoluyla meydana gelen yeniliğin uygulanması türlü engellerle karşılaşır. Her yenilik hemen uygulanamaz. Yenilik ortaya çıktıktan sonra türlü kriterlerce değerlendirilir. Daha sonra uygulanıp uygulanmayacağına karar verilir. Kapalı toplumlar, yeniliğe karşı olurlar. Çünkü, tutuculuk alışkanlıklarındaki değişme korkusu, geleneksel ve felsefi tutumları bu yeniliklere karşı direnmelerine yol açar. Bunlar, sosyal değişmenin tek yönlü direnmeleridir.

Bunun yanında bir de, zorlamalı sosyal değişme uygulamalarındaki direnmeler vardır. Bu direnmelerin sebepleri farklıdır. Bu değişmeler, bunu uygulayan toplumlarda ikiye ayrılır:58

1- Bir toplumun bu tür bir sosyal değişmeyi kendi içinde uygulamasıdır. (Bulgaristan’ın Türklere uyguladıkları gibi)

2- Bir toplumun başka bir toplumda baskıcı hareketine gitmesidir. Bu tür sosyal değişmeler genellikle sömürge ve istila sonucu ortaya çıkmıştır.

Kısaca, şöyle ya da böyle ne tür bir sosyal değişme olursa olsun az yada çok direnme vardır. Fakat özellikle zorlama olmaksızın bir toplum içinde yapılan kültür değişmelerinde direnme sebeplerini ortadan kaldırıcı veya azaltıcı önlemler alınabilir. Günümüzde artık, sosyal değişmeler azda olsa planlanabilmektedir.

1.9. SOSYAL DEĞİŞME KURAMLARI

Değişimin ifade ettiği anlam ile ilgili oldukça farklı kuramlar vardır, fakat değişim toplumun temel yapısının dönüştürülmesi şeklinde algılanmıştır. Bununla birlikte kimi düşünürlerde değişimin bütün sosyal organizmaların dengesinde bulunduğu görüşü ile doğrudan doğruya değişimin kendisi üzerinde dururlar.59

Sosyal değişme üretim güçleriyle, üretim ilişkileri arasındaki etkileşim tarafından oluşturulur.60

1.9.1. Evrim Kuramcıları: Evrim kuramcıları değişmenin basitten karmaşığa doğru gelişen bir süreç içinde oluştuğu hipotezinden hareket etmiştir.

57 Kongar, Toplumsal Değişme Kuramları…., s.25 58 Erkul, Ürger, a.g.e., s.180

59 Appelbaum, Richard P., Toplumsal Değişim Kuramları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,

Ankara, 1987, s.63

(28)

19.yüzyılda birçok düşünür sosyal düzensizliği ve değişmeyi evrimsel bir gelişmeye bağlı olarak açıklamaktaydı. Bu kuramcılar insanlığın gelişme çizgisini izleyerek onun gelecekte alacağı şekili ortaya koymaya çalışırlar.61

Klasik evrimci sosyolog Comte, sosyal değişimi, bütün insanlık için genel geçer bir doğrusal(lineer) ilerleme ile özdeşleştirmektedir. Comte’un sosyolojisinde ilerlemenin ölçütü, ideolojik düzeydeki değişimler, yani zihin ve düşüncelerdeki gelişimlerdir.62

Comte sosyal değişmeyi genel olarak yani tüm insanlık için geçerli olan düz çizgisel bir süreç olarak ele alıyor.63 Sosyal değişmenin belirli safhalar içinde oluştuğunu ileri süren bu kuram sosyal ilimciler tarafından fazla kabul görmemiştir. Özellikle evrimci kuramın doğrusal teorisi bir doğru üzerinde sosyal değişmeyi hapsetmekte ve sınırlandırmaya çalışmaktadır.64

1.9.2. Çatışmacı Kuram: Sosyal değişme kuramları içinde diyalektik model olarak da nitelenen yaklaşım, Karl Marx’ın çatışma kuramıdır. Marx’a göre sosyal değişmenin nedeni toplumu meydana getiren sınıfların arasındaki çatışmadır. Marx sosyal değişmeyi toplumun kendi içinden, üretim biçimi ve güçlerine bağlı olarak meydana gelen bir çatışmaya dayandırır.65

Bu kurama göre değişme, bir toplumun içinde farklı çıkarları olan gruplar arasındaki, çatışmaların doğal sonucudur.

Toplumu bir organizma olarak değil, içinde çatışmaların olageldiği bir süreç şeklinde ele alan çatışmacı yaklaşım da esasen toplumun bir bütün olarak devam etmesinin mekanizmalarını araştırır.66

Çatışmacı model toplumu oluşturan unsurlar arasındaki çatışmalı ilişkilere yön vermektedir.67 Böylece de, çatışmalı ilişkilere dönüşmekte ve sosyal denge yine kurulabilmiştir.

1.9.3. Fonksiyonalist Kuram: Bu kuram sosyal değişmeden çok sosyal düzen üzerinde durur. Bu kuramcılardan özelikle Parsons belli fonksiyonlara sahip yapı

61 Özkalp, a.g.e., s.215 62 Okumuş, a.g.e., s.40 63 Erkal, a.g.e., s.120

64 Tezcan, Mahmut, Toplumsal Değişme, Feryal Matbaası, Ankara, 1995, s.2

65 Özkalp, Enver, Sosyolojiye Giriş Dersleri, T.C. Anadolu Üniversitesi Eğitim Sağlık ve Bilimsel

Araştırma Çalışmaları Vakfı Yayınları No: 18, Eskişehir, 1985, s. 236

66 Okumuş, a.g.e., s.49 67 Erkal, a.g.e., s.128

(29)

öğelerinin birbirlerine bağımlı ve uyumlu olduklarını, böylece toplumun devamlılığının mümkün olduğunu savunur. Toplum bir biriyle bağımlı ve uyumlu öğelerden oluşur.68 1.10. SOSYAL DEĞİŞME VE MODERNLEŞME

Genel olarak sosyal değişme denince akla, toplumun yapısında izlenebilen değişimler gelmektedir. Sosyal değişmeyi belirleyen birçok faktör bulunmasıyla beraber, en temel etken, üretim araçlarının ve buna bağlı olarak da üretim ilişkilerinin değişmesidir.69

Sosyoloji açısından toplumun yapısını oluşturan toplumsal ilişkiler ağının ve bunları belirleyen kurumların değişmesi sosyal değişmenin en önemli etkenidir. Bu değişmeler zamanla birey ve grupların davranışlarına yansırlar. Böylece zaman içerisinde bireysel ve toplumsal davranışlarda farklılaşmalar meydana gelir.70

Modernleşme, genellikle azgelişmiş ülkelerin, ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel bakımdan sanayileşmiş ülkeler modelini benimsemeleri ve onlara benzemeleri sürecidir. Yani, modernleşme geri kalmış toplumların, günümüzde gelişmenin son noktasına gelmiş olan toplumlara yetişmesi demektir.

Modernleşme süreci; kentleşme, endüstrileşme ve laiklik kavramlarıyla ilişkilidir. Bu dört kavram ise birbirleriyle bağıntılıdır.

“Modernleşmiş toplumların bir özelliği ise akılcı norm platformuna oturmuş olmalıdır. Çünkü akılcılık, bir hesap ve plana göre işleri düzenlemektedir.”71 Modern toplumlar, rasyonalist davranışları benimseyen toplumlardır.

Gerçek anlamda sosyal değişme, toplumun hoşgörü ve esnekliği vazgeçilmez bir ideal olarak benimsenmesinde gizlidir.

1.11. GÜNÜMÜZDE SOSYAL DEĞİŞME

Toplumların tarihi, sosyal değişim tarihidir.72 Sosyal değişmenin nedenleri ve gelişimi de çok farklıdır.

Bilgi birikiminin artmasıyla beraber, sosyal değişimlerde önceki yıllara göre değişimler gözlenmiştir.

68 Özkalp, Sosyoloji…., s.217

69 Erkan, Rüstem, Kentleşme ve Sosyal Değişme, Bilimadamı Yayınları, Ankara, 2002, s.226 70 Özkalp, Sosyolojiye Giriş…., s.237

71 İşçi, a.g.e., s.69

(30)

Günümüzdeki sosyal değişmenin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:73

1- Sosyal değişmeler geçmişe göre hız kazanmıştır.

2- Sosyal değişmeler sık aralıklarla ortaya çıkmaya başlamıştır.

3- Bir toplumdaki değişme gerektiğinde diğer toplumlardaki değişmelere de neden olabilmektedir.

4- Sosyal değişmeler plana bağlanmaya çalışılmaktadır.

5- Zorlamalı sosyal değişme hareketlerinde geçmişe oranla azalma vardır.

6- Sosyal değişmeler, Dünya’da kutuplaşmış, kalıplaşmış ekonomik sistem ve ideolojileri etkileyerek birbirlerine yaklaşmalarını sağlamıştır.

7- Sosyal değişmeler toplumlar arasındaki kültürel farkı azaltmada eskiye göre daha etkilidirler.

Türkiye de ise son yıllarda gerek Anayasa kurumlarında, gerek ekonomik düzende bir takım değişmeler yaşanmış ve bunlar halkın ekonomik ve siyasal davranışları üzerinde etkisini göstermiştir. Yani, hiçbir toplum durağan değildir; aksine sürekli olarak değişme içindedir.

1.12. KATILMA VE SİYASAL KATILMA KAVRAMLARI 1.12.1. Tanım

“Katılma kavramı, günlük dilde oldukça çok kullanılan, ancak, oldukça belirsiz bir kavramdır. Kimin, neye, nerede, ne zaman ve nasıl katılacağı gibi birçok soruya verilen yanıta göre katılım kavramının içeriği ve sınırları değişebilir. Herhangi bir özel firmada çalışanların yönetsel kararların oluşumuna katılımları, bir sendika ve dernekte görev alma, herhangi bir siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel olayın/durumun protestosu, değişik ideolojiler ve onların toplumsal yansımalarına karşı takınılan tutumlar, yerel ve genel düzeyde siyasal kararları etkileme gibi birçok konu katılım kavramı içerisindedir.”74

“Birey, otoritelerin aldığı siyasal kararları, emirler, tüzükler, yasalar vb. şekillerde görüntülenen kararları etkileyebilmek üzere davranışlarda bulunmaya başladıkları andan itibaren siyasal yaşamda oluşan faaliyetlere katılmaya başlamış olmaktadır.”75

Günümüzde ise katılma, otoriteyi etkileme anlamına gelir. Siyasal katılma ise,

73 Erkul, Ürper, a.g.e., s.182

74 Çukurçayır, M. Akif, Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, Çizgi Kitabevi, Konya, 2002, s.25 75 Kalaycıoğlu, Çağdaş Siyasal...., s.200

(31)

vatandaşların, hükümet yetkililerin seçimini ve onların yaptıkları işleri doğrudan veya dolaylı olarak etkilemek amacıyla giriştikleri yasal eylemler veya en genel şekliyle siyasal iktidarı etkilemek amacıyla yapılan faaliyetlerin tümüne verilen isimdir.76

Başka bir deyişle siyasal katılma; toplumun üyesi kişilerin (vatandaşların) siyasal sistem karşısında durumlarını, tutumlarını ve davranışlarını belirlen bir kavramdır. Bunu sadece seçimlerde oy kullanmaktan ibaret sanmak eksik ve yanlış bir anlayış olur. Katılma basit bir meraktan yoğun bir eyleme kadar uzanan geniş bir tutum ve faaliyet alanını kapsar.77

Siyasal katılmanın tanımlanmasında en çok tartışmaya yol açan noktalardan birisi niyet veya irade sorunudur. Weiner, kendi tanımını, sadece “iradi” eylemlerle sınırlı tutmaktadır. Benzer şekilde Verba ve Nie’de siyasal katılmayı “özel vatandaşların devlet personelinin seçimini veya girişecekleri eylemleri etkileme amacına yönelik faaliyetler” şeklinde tanımlayarak “amaç” veya “niyet” unsuruna ön planda yer verir görünmektedirler. Buna karşılık, Huntington ve Nelson iradi (özerk) katılma ile irade-dışı (mobilize) katılmanın, birbirlerinden açıkça ayırt edilebilecek kategoriler olmadığını ileri sürmektedirler.78 Özerk katılma, devlet organlarınca alınacak kararları etkilemek üzere aktörün kendisi tarafından tasarlanmış faaliyettir. Mobilize katılma ise, devlet organlarınca alınacak kararları etkilemek üzere aktörün kendisi dışındaki bir kişi tarafından tasarlanmış faaliyettir.

Kısaca söylemek gerekirse siyasal katılma, “vatandaşların, merkezi ya da yönetsel devlet organlarının personelini yahut kararlarını etkilemek üzere kendilerince veya başkalarınca tasarlanmış hukuki ya da hukuk dışı başarılı yada başarısız eylemlere girişmeleri’dir.79

1.12.2. İşlevi, Biçimi, Düzeyi ve Kapsamı: Siyasal katılma kendisini değişik yoğunluk seviyelerinde gösterebilir.

Bu seviyelerin alelade bir mercekten oldukça yoğun bir eyleme kadar uzanması mümkündür. Robert A. Dahl siyasal katılmanın boyutlarını merak, ilgi, bilgi ve eylem

76 Erdoğan, M. Murat, Seçmen Davranışı Üzerine Bir Deneme: Güneydoğu Anadolu Projesi Bölgesi’nde Seçmen Davranışlarının Genel Özellikleri (1970-1990), Ankara, 1991, s.23 77 Kapani, Münci, Politika Bilimine Giriş, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1998, s.130

78 Özbudun, Ergun, Türkiye’de Sosyal Değişme Ve Siyasal Katılma, Ankara Üniversitesi Hukuk

Fakültesi Yayınları No:363, Ankara, 1975, s.3

(32)

olarak sıralamaktadır.80 Yani, tüm vatandaşların siyasal yaşama aynı oranda katılmaları mümkün değildir.

Siyasal katılmanın amacı ve işlevi çeşitlidir. Yani siyasal katılmanın rejimden rejime önem sıralaması değişen birçok işlevi bulunduğu gibi, siyasal katılmanın kendisi de, araç olmanın yanı sıra aynı zamanda bir amaçtır. Hiç bir sonuç vermese bile, katılma yollarının açık bulunması, toplumsal gerilimi azaltıcı, yurttaşlık duygularını güçlendirici bir etki yapar.81

Siyasal katılmanın işlevi, siyasal yöneticilerin ve toplumsal istemlerin belirlenmesidir. Bu iki kavram birbirleriyle iç içe geçmiştir. Siyasal katılma, toplumda belirli bir dengenin ve uzlaşmanın oluşumunu kolaylaştırır.

Katılma düzeyleriyle ilgili farklı ve ayrıntılı sınıflandırmalar yapılabilir. Fakat hangi sınıflandırmalar olursa olsun, en önemli kısmını, siyasal sürece hiçbir şekilde katılmayanlar oluştururlar. Bu siyasal ilgisizlik ise cehaletten veya umutsuzluktan kaynaklanabilir.

“Bireylerin siyasete katılmaları çeşitli yoğunluktadır. Bazı kimseler siyasetle hiç ilgilenmezken, diğerleri siyasal faaliyetlere büyük zaman, emek ve maddi olanak ayırmaktadır. Verba ve Nie, Amerika üzerinde yaptıkları bir araştırmada bireylerin siyasal yaşama altı düzeyde katılabileceklerini öne sürmüş ve şöyle bir sıralama yapmışlardır:”82

1-Siyasal Sürece Hiç Katılmayanlar: Bu kişiler siyasetle hemen hiç ilgilenmemekte, seçimlerde oylarını dahi kullanmaktan kaçınmaktadırlar

2-Salt Oy Kullananlar: Oldukça geniş bir vatandaş kitlesi için siyasal katılma seçimden seçime oyunu kullanmaktan ibaret kalmaktadır.

3-Kişisel Sınırlı Katılımcılar: Bazı kimseler oylarını kullanmaya ek olarak, daha çok kişisel sorunlarını çözmek üzere özellikle devlet memurlarıyla ilişkide bulunmaktadırlar.

4-Topluluk Düzeyinde Katılmacılar: Bazı vatandaşlar çevresel yada belirli toplumsal sorunların çözümü için kısmen bireysel olarak fakat genellikle örgütler, gruplar aracılığıyla siyasal süreci etkilemeye çalışmaktadırlar.

80 a.g.e., s.3

81 Kışlalı, Ahmet Taner, “Siyasal Katılma ve Seçimler”,

http://www.haberbilgi.com/kitap/AhmetTanerKislali/siyasal sitemler/ss. 221.html http://www.haberbilgi.com/kitap/AhmetTanerhttp://www.haberbilgi.com/kitap/AhmetTanerKislali/siyasal -sitemler/ss. 22-21.html., (02.01.2005)

(33)

5-Kampanyacılar: Bir kısım vatandaş, seçim kampanyalarına da faal olarak katılmaktadır.

6-Son bir grup vatandaş ise, siyasal partilerde görev almakta her türlü siyasal faaliyette yer almaktadırlar.

Siyasal katılma hangi biçimlerde ortaya çıkmaktadır? Bunun için siyasal katılma kavramının tanımını iyi bilmek gerekmektedir.

Siyasal katılma, öncelikle bir siyasal davranıştır. Bu bakımdan da insan davranışlarının tâbi olduğu genel düzene uygun işler.83 Siyasal katılma, aynı zamanda seçimlere katılmadır. Daha geniş bir anlamda ise tüm siyasal karar alma sürecine katılımdır.

“Alışılagelmiş siyasal katılma biçimleri, siyasetle ilgilenmekten başlayan ve siyasal nitelikteki aktif görev almaya kadar uzanan geniş bir alanı kapsıyor. Alışılagelmiş biçimlerin yaygınlıkla görünen biçimler olarak devam etmeleri, toplumu oluşturan grupların bu yollardan siyasal süreci etkileyebilmelerine, etkilediklerine inanmaları ve vazgeçilmez olarak gördükleri gereksinim ve isteklerinin bir ölçüde karşılanabilmesine bağlıdır. Siyasal sistemden beklenenlerin gerçekleşmemesi sistemin başarısızlığı, toplum katlarının isteklerinin bağdaştırılamayacak kadar zıtlaşması, belirli toplulukların kendini sistemden yabancılaşmış görmesi yada olağan yollardan katılmayı becerememesi durumlarında, siyasal katılmanın olağandışı biçimlere dönüştüğü sık sık gözlenmiştir.”84

Siyasal katılmanın olağan dışı şekilleri, olağan yolları bilmeyen ya da yeterli bulmayan çeşitli topluluklarca kullanılmaktadır. Bildiri yayınlamak ise ülkemizde sık kullanılan bir katılma şeklidir. İkinci bir yöntem de gösteri yürüyüşleri yapmak, mitingler düzenlemektir.85

Ayrıca, yasadışı örgütlere ilgi duymak, onların üyeleri veya yöneticisi olmak, gizli toplantılara katılmak, yasaklanmış afiş asıp bildiri dağıtmadan başlayıp silahlı mücadeleye kadar uzanan eylemlere girişmek hep bu çerçevede değerlendirilebilir. Yasadışı siyasal katılma şekilleri, rejimin katılığından ve baskılardan kaynaklanabileceği gibi, belirli düşünce ve çıkar gruplarının toplumdan destek

83 Baykal, a.g.e., s.38

84 Turan, a.g.e., s.71 85 a.g.e., s.72

(34)

görmelerinden, yasal yollardan etkili olmamalarından da kaynaklanabilir.86 1. 13. SİYASAL KATILMANIN SAİKLERİ (NEDENLERİ)

“Doğrudan demokrasi olanaksızlaşıp temsili demokrasi zorunlu hale gelince, seçimler siyasal katılmanın vazgeçilmez bir öğesini oluşturmaya başlamıştır.”87

Siyasal katılmayı, bir siyasal davranış biçimi olarak vatandaşların, sadece seçimlerde gösterdikleri katılma, tercih veya eğilimler olarak görmek yeterli olmamaktadır. Seçim davranışları ya da seçimlere katılma, siyasal katılmanın en demokratik, en kapsamlı biçimi olarak oy vermenin ötesinde her türlü siyasal olaylar ve siyasal kararlar karşısında vatandaşların basit bir merakından başlayıp, yoğun kitlesel protesto eylemlerine kadar uzanan davranış biçimleridir.88

Siyasal katılmadan söz edebilmek için bir takım şartlar gereklidir. Bunlar demokratik yapının da temelleridir.89

Genellikle dört çeşit saikin insanları siyasete katılmaya yönlendirdiği söylenebilir. Bunlar; kişisel bağlılık, dayanışma, çıkar ve yurttaşlık duygusu saikleridir.90

Kişisel bağlılığa dayanan katılma, genellikle birçok azgelişmiş ülkelerin kırsal bölgelerinde görülür. Dayanışmadan doğan katılma ise, bireylerin mensup oldukları sosyal gruba bağlılığını ve onunla dayanışmasını gösterir. Grubun çoğunluğu yönünde katılma eylemine girişilir.

Çıkara dayanan katılma ise, seçmenlerin maddi çıkarlarına göre birçok şekillerde olur. Bu çıkarlar, kişilere, cemaatlere ya da toplum sektörlerine yönelik olabilir. Yurttaşlık duygusuna dayanan katılma ise, ya ahlaki yükümlülük duygusundan ya da bir görev hissinden doğan katılmadır.

Çağdaş sosyo-ekonomik baskılar, siyasal katılmanın yaygınlaşmasını destekleyici niteliktedir. İktisadi kalkınma yolundaki ülkelerde katılmacı eğilimler kısmen iktisadi-sosyal nedenlere bağlı olarak biçimlenirken, kısmen de gelişmiş ülkelerden gelen etkilerle güçlenmektedir. Gelişmiş ülkelerin kendilerinde de farklılaşma artmakta, çeşitli gruplar siyasal sistemi kendi destekleri yönünde etkilenmenin yolu olarak

86 Kışlalı, Ahmet Taner, “Siyasal Katılma ve Seçimler”,

http://www.haberbilgi.com/kitap/Ahmet-Taner-Kislali/siyasal -sitemler/ss. 22-21.html., (02.01.2005)

87 Kışlalı, Ahmet Taner, Siyaset Bilimi, İmge Kitabevi, Ankara, 2002, s.289 88 Öztekin, Ali, Siyaset Bilimine Giriş, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2000, s.223 89 Erdoğan, a.g.e., s.23

(35)

katılmayı görmektedirler.91

1.14. SİYASAL KATILMA VE SOSYO - EKONOMİK DEĞİŞME

“Sosyo-ekonomik gelişme düzeyi ile siyasal davranışlar, siyasal tercihler arasında yakın ilişki bulunmaktadır. Belirli bir ekonomik yapıda bulunan ve o sosyo-ekonomik yapıda belirli bir (kişisel) sosyo-sosyo-ekonomik statüye sahip olanların kendi beklentilerine uygun siyasal tercihlerde bulunması, aynı zamanda seçmenin rasyonel davranışlarıyla ilgili doğal bir beklentidir.”92

Yüksek sosyo-ekonomik statü siyasal katılmayı, siyasal bilgi, siyasal etkinlik duygusu ve vatandaşlık duygusu gibi bazı psikolojik ara değişkenler yoluyla etkileme eğilimindedir.93 Yani, yüksek sosyo-ekonomik statü, önce bireyde, siyasal katılmaya elverişli bazı psikolojik değişmeler yaratmakta sonra, bu değişmeler de bireyin siyasal katılma olasılığını arttırmaktadır.

Sosyo-ekonomik değişkenler ve siyasal katılmayı şu şekilde sıralayabiliriz:

1-Gelir ve Siyasal Katılma: Gelir ile siyasal katılma arasında uzun zamandır gözlenen bir ilişki vardır. “Daha 1937 yılında H. Tingsten insanların gelirleri arttıkça siyasal ilgilerinin de artacağını söylüyordu. Amerika’da yapılmış bir inceleme gelir artışlarının oy verme üzerindeki etkisini açıkça ortaya koymaktadır. Ekonomi hiyerarşisinin üst düzeylerinde yer alan bir kişinin, iyi bir eğitim görmüş birisi gibi siyasal bakımdan aktif ve kendine güvenen birisi olma olasılığı yüksektir.”94

2-Meslek ve Siyasal Katılma: Mesleğin insan kişiliğini biçimlendiren bir yönü vardır. Prestijli işlerde çalışanların siyasal katılma oranları daha yüksek olmaktadır.

Mesleğin çeşitli nitelikleri, bireyin siyasal katılmasını etkilemektedir. Bazı meslekler siyasal sistemin eylemlerinden daha çabuk etkilendikleri için, o meslekleri icra edenlerin siyasete daha yoğun bir ilgi duymaları ve katılmaları beklenebilir. Farklı meslek gruplarının kendilerini ilgilendiren durumlarda siyasal kararlar alınması söz konusu olduğu zaman, daha yoğun siyasal katılma şekillerine yönelecekleri tahmin edilir.95

3-Eğitim ve Siyasal Katılma: Eğitim seviyesi ile siyasal katılma arasında doğru bir orantı vardır. Yani, eğitim seviyesi yükseldikçe siyasal katılma oranı artmakta, eğitim 91 Turan, a.g.e., s.69 92 Erdoğan, a.g.e., s.65 93 Özbudun, a.g.e., s.9 94 Baykal, a.g.e., s.72 95 Turan, a.g.e., s.77

(36)

seviyesi düştükçe de siyasal katılma oranı düşmektedir.

4-Cinsiyet ve Siyasal Katılma: Genellikle kadınlar erkeklere nazaran daha düşük oranda seçimlere katılma eğilimi göstermişlerdir.

Birçok toplumda uzun süreler, siyasetin erkeklere ait bir iş olduğu anlayışı egemen olmuştur. Kadınların siyasal bakımdan erkeklerle eşit olduğu görüşü yaygınlaştıktan sonrada, çok sayıda sosyal ve ekonomik faktör, kadınların siyasal katılmasını azaltıcı yönde etkide bulunmuştur. Örneğin, kadınlar arasında aktif olarak çalışanlar erkeklere göre azdır, kadınların eğitim düzeyleri erkeklere göre düşüktür.96

5-Yerleşme Biçimi ve Siyasal Katılma: Bütün illerde en düşük katılma oranını şehirli seçmenler vermekte, kasabalılar onlardan biraz daha yüksek oranlarda seçime katılmakta en yüksek orana da köylüler ulaşmaktadır.97 Yani, şehirde siyasal katılma düzeyi, köylülere oranla daha düşük olmaktadır.

Bunun sebebi ise, büyük kentteki katılma daha bağımsız ve daha bilinçli iken, kırsal kesimdeki katılma çoğunlukla bağımlıdır. Bunda eğitim düzeyinin de rolü olmakla birlikte, sosyal ilişkilerin ve genel olarak sosyal ortamın etkisi daha fazladır. Küçük yerleşme birimlerindeki aile ilişkileri ve dayanışma bir yandan bazı durumlardaki ağa vb. sosyal güçlerin etkisi öte yandan; kişinin bağımsız katılımını zorlaştırmaktadır. Türkiye’de her zaman kırsal kesimdeki seçime katılma oranının kentsel kesimlere göre yüksek oluşu da işte bu nedenden kaynaklanmaktadır. Kırsal kesimdeki kitle, kamuoyu önderlerinin gösterdiği yönde, güdümlü olarak harekete geçirilebilmektedir. Ancak bu durumun, köydeki sosyal-ekonomik yapıya bağlı olarak değişebileceği unutulmamalıdır.98

1. 15. KATILMA’NIN BİREYSEL VE TOPLUMSAL İŞLEVLERİ

“Katılımın, yurttaşa bakan yönüyle işlevleri türlüdür. Bunlar arasında, kişiliğini geliştirme, eğitim ve çıkarını koruma, kendini anlatabilme, kendini kabul ettirebilme gibi sosyalleşme işlevleri sayılabilir. Katılım olgusunun siyasal ve toplumsal düzlemde yerine getirdiği işlevler, hem bireyi hem de devleti ilgilendiren yönüyle çok çeşitlidir. Birey, yönetim, siyaset ve kültür gibi birçok konuda katılımın olumlu işlevleri vardır. Ancak, katılımın genel amacı, daha fazla demokrasidir.”99

96 a.g.e., s.80

97 Baykal, a.g.e., s.79

98 Kışlalı, Ahmet Taner, “Siyasal Katılma ve Seçimler”,

http://www.haberbilgi.com/kitap/Ahmet-Taner-Kislali/siyasal -sitemler/ss. 2-21.html., (10.08.2005)

(37)

Katılımın bireyle ve devletle ilgili işlevleri kısaca şunlardır:100 Bireyle ilgili işlevleri;

1- Eşitlik,

2- Yönetimi Denetleme,

3- Bireysel Hakların Korunması’dır, Devletle ilgili işlevleri ise; 1- Bütünleşme,

2- Meşruluk,

3- Doğru Karar Alma, 4-Etkinlik’tir.

1. 16. SİYASAL KATILMA VE SİYASAL KAYNAKLAR

Siyasal katılma, toplum üyelerinin siyasal sistemi desteklemek ve etkilemek için giriştikleri faaliyetler ve eylemlerin tümünü içermektedir. Bireyler siyasal sürece çeşitli seviyelerde ve çeşitli biçimlerde katılmaktadır. Bireylerin katılmaktan bekledikleri sonuçlar duygusal veya çıkarlarıyla ilgili olmaktadır.101

Siyasal katılmayı inceleyebilmek için öncelikle siyasal eylemleri zorluk derecesine göre sıralamak gereklidir. Bu tür bir sınıflandırmayı ilk defa, ayrıntılı bir şekilde geliştirip öneren Lesten Milbrath olmuştur. Milbrath’ın önerisine göre siyasal katılmaya konu olan eylemler zorluk sırasına göre aşağıdaki şekilde sıralanabilir. Bu şekilde sıralanan eylemleri üç sınıfa ayırabileceğimizi öneren Milbrath, en kolay eylemlere izleyici faaliyetleri, daha zor olan eylemlere geçiş faaliyetleri ve en zor eylemlere ise gladiyatör faaliyetleri adını vermiştir. Sadece seçimden seçime oy kullanan bir kişi izleyici faaliyetleriyle meşgul olan, izleyici rolü oynayan bir bireydir. Oy vermenin yanısıra siyasal liderlere istek ve şikayetlerini iletmek üzere onlarla temas ediyorsa, artık izleyici olmaktan çıkan birey geçiş faaliyetlerinde bulunan bir kişi olmaktadır. Nihayet, aynı birey bir seçim kampanyasında düzenli olarak, zaman ayırıp faaliyette bulunacak olursa, gladiyatör faaliyetlerinde bulunan bir kişi olacaktır.102

100 a.g.e., s.42

101 Turan, a.g.e., s. 91

(38)

Siyasal Katılma Göstergeleri:103 Gladiyatör Faaliyetleri:

• Kamuya veya siyasal partiye ait bir mevkiyi işgal etmek • Bir siyasal makam için aday olmak

• Siyasal fon temininde çaba göstermek

• Bir siyasal strateji toplantısına katılmak suretiyle siyasal parti faaliyetinde bulunmak

• Bir siyasal partinin aktif üyesi olmak

• Bir seçim kampanyasında faaliyette bulunmak Geçiş Faaliyetleri:

• Bir siyasal toplantı veya gösteriye katılmak

• Bir parti veya adayın kampanyasına para yardımı yapmak • Bir siyasal lider veya bürokratla temas

İzleyici Faaliyetleri:

• Bir parti(veya aday) rozeti taşımak

• Bir kimseyi belirli bir yönde oy kullanmak için ikna etmek • Bir siyasal konu hakkında konuşma başlatmak

• Oy vermek

• Siyasal dürtülere maruz kalmayı kabul etmek. Kayıtsızlar’dır.

Milbrath’ın sınıflandırmasında dikkat edilecek bir diğer husus da zor olan bir eylemi yapan kişinin daha kolay olan bir eylemde bulunması olasılığının fevkalade yüksek olacağıdır. Bir siyasal partide idari görevi olan bir bireyin oy kullanması olasılığı, sadece her sabah gazetesinin siyasal haberler yazan birinci sayfasını okuyan bireye oranla daha yüksek olacaktır.104

Siyasal katılmayı maddeler halinde şöyle özetleyebiliriz:105

¾ Politikacıyla temas sıklığı, ¾ Seçimde oy verme ve çalışma,

103 a.g.e., s.203

104 Kalaycıoğlu, Çağdaş Siyasal..., s.204

(39)

¾ Siyasal literatürü izleme, ¾ Siyasal tartışmalar, ¾ Siyasal örgüte üye olma,

¾ Siyasal eylem ve siyasal katılma ile, ¾ Bağışta bulunma’dır.

Siyasal kaynak ise, bireyin diğer bireylerin tutum ve eylemlerine kendi istediği siyasal yöne ve amaca yöneltebilmek üzere kullanabileceği nesnel veya öznel her araçtır.

Siyasal katılmayı etkileyen kaynaklar ise şunlardır; yaş ve cinsiyet, eğitim, kentleşme, meslek, kitle iletişim araçlarını izleme, örgüt üyeliği ve gelir.

1.16.1. Yaş ve Cinsiyet: Siyasal katılma eylemi, orta yaş grubunda diğerlerine oranla daha yüksektir. Gençler ise bunalımlı dönemlerde yüksek oranda siyasal katılma eğilimi gösterse de, daha sonraları tekrardan ilgileri azalmıştır.

Hemen hemen tüm toplumlarda özellikle 16-20 yaş arasındaki gençler, her düzeyde politikaya fazla ilgi duymamaktadırlar. Bunun nedenleri ise, bu yaş grubundaki gençler, iş arama, eğitim ve meslek edinme gibi nedenlerle sık sık yer değiştirmektedirler. Henüz bekardırlar ve belli bir mesleğe sahip olmadıklarından henüz bir yere yerleşememişler ve herhangi bir örgüte üye olamamışlardır.106

Kadınlar, erkeklere oranla daha az siyasetle ilgilidirler. Ev işleri, çocuk doğurma ve bakma görevleri kadınları siyasetten uzak tutmuştur. Ayrıca, toplumların kafasında hep, siyasetin erkek işi olduğu fikri vardır. Dolayısıyla, kadınlar siyasetten kendilerini uzak tutmakta ve erkeklerin verdikleri kararları onamışlardır.

Günümüzde ise bu olgu değişmiştir. Ve kadınlar artık siyasal hayata daha ilgili davranmışlardır. Kamusal alanlarda faaliyet göstermişlerdir. Eğitim düzeyinin yükselmesiyle beraber siyasal katılma oranı da yükselmiştir.

1.16.2. Eğitim: Eğitim, siyasal katılmayı arttırıcı güçlü bir değişkendir. Ve eğitim düzeyi arttıkça siyasal yaşama katılmanın daha yoğunlaşacağı beklenir.107

Eğitimin üst düzeyleri bir yana bırakılsa bile, yalnızca okur yazar olmak, birçok siyasal hakkın kullanılabilmesi için vazgeçilemeyecek bir zorunluluktur.108

1.16.3. Kentleşme: Dar anlamda kent sayısının ve kentlerde yaşayan nüfusun

106 Öztekin, a.g.e., s.228 107 Çukurçayır, a.g.e., s.70

Şekil

Tablo 2.1. : Nüfus Ve Nüfus Artış Hızı (Türkiye-Mersin)
Tablo 2.3. : Cari Fiyatlarla TL Cinsinden Kişi Başına Düşen GSYİH
Tablo 2.5. : 1970’ten – 1990 Yılına Kadar Mersin’de Göç
Tablo 2.6. : Mersin İli’nin Nüfus Ve İşsizlik Oranları  Mersin  1980 1985 1990 2000  Nüfus  843
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Çiftçi bu sıkıntıları yaşarken hükümet yeni bir kanun tasarısı ile zeytin alanlarını yok edecek talan edecek davranışa hazırlanıyor. Kanun Tasarısının adına

Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek ev içine hapseden AKP zihniyetinin, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalıp erkeğine koşulsuz hizmet eden bir kadın

TÜİK’in referans döneminde iş arama kanallarını kullanmayanları dikkate almadığı araştırmasına göre ülkede aktif olarak iş arayan her 5 gençten

Biraz bekledikten sonra otomobile gayet güzel köylü giysisi giymiş bir kadın yaklaştı, Atatürk’e, “Paşam size ayran hazırlamıştık, yolculuğunuza ara verip inip bizimle

edildiklerinde “Kanun hükmünde” sayıldıklarına göre, Uluslararası Sözleşme hükümleri dikkate alınarak bu sözleşmeler gereğince de ÇED sürecinde değerlendirme

MADDE 26.- 24.5.1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun 3 üncü maddesinin (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (d) bendi

kazanılmış haklarının korunması, söz konusu mağduriyetlerin son bulması ve en önemlisi gerçek adaletin tecellisini sağlamak amaçlı daha önce Bakanlar Kurulunca teklif

Milli Eğitim Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Sağlık Bakanlıklarının projesi kapsamında okullarda bugün dağıtımına başlanan sütten içen